Kültür

Müslümanca Bir Hayat Bidayetül Hidaye

İbadetlerdeki İncelikler Günahlardan Sakınma Yolları Görgü Kuralları İman, amel ile hayat bulur ve meyve verir. Amelleri süsleyen ise adaptır. Büyük âlim İmam-ı Gazâli, benzersiz eseri İhyâu Ulumi'd-Din'den sonra, kaleme aldığı ve onun özünü sunduğunu söylediği bu eserinde, dinin pratik hayata nasıl yansıması gerektiğini Kur'an ve Sünnet ışığında sade ve anlaşılır bir surette izah etmiştir. Eser bu yönüyle de İhyâ'yı okumak isteyenler için kılavuz niteliği taşımaktadır. Uyku adabından camiye girme adabına, haram lokmadan sakınmaktan abdest adabına kadar İslam edebinin her yönüyle ele alındığı bu eser, Kur'an ve Sünnet merkezli bir hayat yaşamak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır.

Ölüm ve Ölüye Karşı Vazifelerimiz

İbn Neccar, Malik bin Dinar'dan rivayet ediyor. Cuma gecesi kabristana girdim. Baktım karşımda parlak bir nur. Kendi kendime dedim ki Allah buradakilere mağfiret etmiş. Birden uzaktan bir ses geldi. Ya Malik bin Dinar! Bu, müminlerin kabirdeki kardeşlerine gönderdikleri hediyedir. Ben : Seni konuşturun Allah hakkı için bu nur nedendir? Dedim. Dedi ki: Bu gece bir adam güzelce abdest aldı. Kul ya Eyyühel Kafirun ve Kulhu vallahu ehad surelerini okudu ve sevabını bu kabristandaki müminlere hediye etti. Bunun için Allah (c.c) doğuda batıda bir ışık bir nur bir genişlik indirdi. Malik bin Dinar diyor ki: Artık her cuma gecesi ben o sureleri okurdum. Sonra Rasulullah'ı (s.a.v) rüyada gördüm buyurdu ki: Ya Malik, ümmetime hediye ettiğin nurlar sayısınca Allah sana mağfiret etti. Sana o kadar sevap verdi. Ve sana cennette münif bir saray bina etti. Ben münif nedir dedim ? Buyurdu ki : Şerefeleri cennet ehli üzerine uzanan yüksek bina demektir.

Kıyamet Alametleri ve Ahir Zaman Fitneleri

Hz.Rasullah; - Öyle fitneler olacak ki o zaman kişi mümin olarak sabahlayacak kafir olarak akşamlayacak.Ancak Allah'ın ilim ile ihya ettikleri müstesna buyurmuştur. Peygamber Efendimiz bu Hadis-i Şerifinde bizlere iki önemli tenbihte bulunmuş olmaktadır. 1-Mü'minin küfrüne sebep olacak çok büyük fitneler zuhur edicek. 2-Bu fitnlerden korunmak ancak ilim ile mümkün olacak. Bu durumda mümin olarak ölebilmeniz için zuhuru haber verilen fitneleri bunların nasıl ortaya çıkacağını böylesi bir durumda bunlardan korunmak için vazifelerimizin neler olduğunu öğrenmemiz gerekir. İşte kıyamet alametleri ve ahir zaman fitneleri isimli kitabımız mümün kardeşlerimize bu hususta rehber olmak gayesi ile hazırlanmıştır. muvaffakiyet Allah-ü Teala'dandır.

İslam Düşmanlarını Sevmenin Zararları

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz. İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "İnandık" derler ; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) ölün! şüphesiz allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir. Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. ( Ali İmran Suresi 118. 119. 120. Ayetler ) İslam Düşmanlarını Sevmenin Zararları - Güzin Kara - G.Kara - Enes Uner - KitapKalbi - 9786059815857

Fetva Usulü

Modern zamanlarda usulü adabı ve kültürü büyük ölçüde kaybedilmiş olsada fetva olgusu günlük hayatımızın her anında mevcudiyetini muhafaza etmektedir.Biz farkında olmasakda toplumsal hayatın her aşamasında ve katmanında ya birilerine fetva soran yada birilerine fetva veren konumunda bulunuyoruz.Ekonomik tercihlerde bulunurken meslek seçerken okurken yazarken eğlenirken dinlenirken hep bir fetva üzere hareket ediyor değilmiyiz ? Bu gerçek Müslüman halkımızın fetva konusunda bilinçlendirilmesin gerektiğini bir başka ifadeylede halkımızda bir fetva bilinci oluşturmanın zaruretini ortaya koymaktadır.Mademki günlük hayatta fetva sorma-verme eylemiyle içiçeyiz öyleyse yapdığımız işin anlam ve mahiyetini iyi kavramakla mükellefiz.

Dilin Günahları

İnsanın en güzel hali dilini haram olan konuşmalardan ( yalan, gıybet ) vb koruyup, kendine ve başkasına zararı olmayan şeyleri konuşmasıdır. İnsan; gereksiz konuştuğu taktirde zamanını zayi ettiği gibi, o zamanda kazanabileceği şeylerden de mahrum olur. Nice kelimeler vardır ki, ondan dolayı cennette insanoğluna köşkler bina edilir. Bunlardan birini almaya gücü yettiği halde onun yerine kendine fayda vermeyen bir ateş parçasını alan zarar etmiştir. Allah'ın zikrini terkedip kendisini ilgilendirmeyen fuzuli şeylerle meşgul olan kimse, her ne kadar günahkar olmasa da Allah'ın zikriyle elde edilebilecek karı kaçırmış olup, zarar eden kimselerden olur.

Cimrilik ve Cömertlik

Size cömertlerin en cömerdini haber vereyim mi ? Allah cömertlerin en cömertidir. Ben de adem oğlunun en cömertiyim. Benden sonra en cömertiniz de, ilim öğreten ve onu yayn kimse ki, bu kimse kıyamet gününde yanlız bir ümmet gibi diriltilecektir, bir de Allah rızası için canıyla cömertlik yapıp şehit olan kimsedir. Hadisi Şerif ( Beyhaki )

Cennet Yolu Sünnet Cehennem Yolu Bidat

Hz.Rasullah sallallhü aleyhi ve sellem, bid'at hakkında; "her bid'at bir sapıklıktır.Her sapıklık cehennemdir" buyurmuş bidat işleminin ehli bidata uymanın onlara sevmenin cehenneme giden bir yol olduğunu bildirmiştir.Diğer bir hadisi şerifte ise ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını bunlardan ancak bir fırkasının cehenneme girmeyeceğini ifade etmiştir.Kendisine cennete girecek olan bu seçkin fırkanın kimler olduğu sorulunca; "Benim ve ashabımın yolu üzerine olanlardır,buyurmuştur."

Birinci Söz

BİRİNCİSÖZ Besmele bahsi, bir esmâ bahsidir. Çünkü Allah’ın adıyla başlamak, her işte, her şeyde Allah’ın ismini okumayı gerektirir. Risale-i Nur’un kronolojik olarak değilse de, metodolojik olarak başı olan Birinci Söz, her şeyin başı olan Besmele’ye başlar. “Biz dahi başta ona başlarız” derken, bu derse sadece başlanacağını ama hiç bitirilemeyeceğini ima eder. Ömrümüz, Esmâ-i Hüsnâ’nın talimine harcansa datalimimiz bitmese, boş bir ömür geçirmiş olmaz aksine sadece ölümümüzü değil, yaşayışımızı da Rabbimize şehit, yani tanık olarak geçirmiş oluruz. Besmele’nin ‘be’si, tıpkı iki dudağımızı birbirine bitiştirdiği gibi, bizi hayrı ve vücudu elinde tutan Saniimize nisbet eder. O’nun için şerleri hayra kalbetmenin, yokluğu vücuda çevirmenin ne kadar kolay olduğunu hissettirir. Yani Besmele ve Onun başındaki ‘be’ bizim kendimizi Rahman ve Rahîm olan Allah’a bağlamamıza, O’na dayanmamıza denk gelir. ‘Be’ bizim kendi niyetimizle, kendi tercihimizle, kendimizi o gerçeğin gölgesi altına dahil ettiğimizin işaretidir. Risale-i Nur’da Esmâ-i Hüsnâ didaktik bir üslupla anlatılmaz. Esmâ-i Hüsnâ hayatın ana dokusu içinde, tefekkürün doğal akışı içinde, yeri geldikçe, ihtiyaç duyuldukça zikredilir. Hangi bahis olursa olsun, ilgili bahsin gerektirdiği ve baktığı Esmâlarla Rabb ile muhatap olunur; bir bakıma, kendi fıtratımızdan ve yaşayışımızdan ipler örülerek, Esmâ-i Hüsnâ’nın miracına erişilir. Bu açıdan bakınca, Risale sanki Esmâyı zikretmek için yazılmış gibidir. Yani aslolan Esmâdır, diğerleri Esmâya bahanedir. “Birinci söz”, besmele ve Esmâ ile irtibatımızın daima diri kalmasına vesile olmak düşüncesinden doğdu. Senai Demirci, “Birinci söz” ile okurları “Birinci Söz”ün, Besmele’nin sırrını yeniden düşünmeye ve hakikatle yeniden tanışmaya davet etmek istedi. Okumalarıyla bizlere yeni kapılar açan yazar, “zaten biliyoruz” doygunluğunun okuma iştahımızı kesmesinin önüne geçecek yorumlar taşıdı kitaba. Birinci söz”, Risale’yle zaten irtibatlı olanları ilk defa okuyormuşçasına coşkulu bir okuma serüvenine çağırırken, okumaya yeni başlayanlara ise yeni tanışmış olmanın heyecanına layık bir bakış sunuyor.

Rahmet Peygamberi

Bu kitap, Kainatın Efendisi Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) dünyayı şereflendirdiği günün coşkusunu okurlarıyla paylaşmak için Timaş Yayınları tarafından bir gül dalı niyetine hazırlanmıştır. İçerisinde, Resulullah’ı bize en güzel şekilde anlatma gayreti gösteren değerli yazarlarımızın Timaş Yayınları tarafından neşredilen eserlerinden alıntılar yapılmış, Kâinatın Fahri, sünnetinden mucizelerine, risaletinden kulluğuna, ahlâkından vasıflarına kadar okuyuculara tanıtılmaya çalışılmıştır. “Seven sevdiğiyle beraberdir.” müjdesinden hareketle gayesi, ol Nebi-yi Mücteba’yı sevmek ve sevdirmekten ibarettir.

Niçin Kur′an

Niçin Namaz ve Niçin Zekât kitaplarının yazarı Dr. Vehbi Karakaş bu kez “Niçin Kur’an?” sorusunun cevabını araştırıyor. Kur’an’ın ölmez bir ruh, sönmez bir nur olduğunu, ilmî ve fıkhî delillerle ispat ediyor. Allah’ın çağları arkasından sürükleyen bir kitabı, ezelî bir hitabı ve eskimez bir mesajı olarak hükmünü sürdürdüğünü, kıyamete kadar bütün insanlığın bütün ihtiyaçlarına cevap vermeye muktedir olduğunu, Türkçe Kur’an ve Türkçe ibadet olamayacağını, Kur’an’ın mucize oluşunun buna izin vermeyeceğini ilmî ve fıkhî delillerle ispat ediyor.

Nasıl Namaz

Namaz bir zırhtır, bir kalkandır. Namaz, insanı maddi ve manevi birçok bela ve musibetten, görünür görünmez düşmanlardan ve fuhşiyattan, hastalık ve sair afetlerden korur. İnsan bu zırhtan, bu kalkandan hiç uzak kalmamalıdır. Çünkü insanın her an korunmaya ve cismine takılan dünyalardan pahalı cihazlarını korumaya ihtiyacı vardır. Namaz bizim korumamızdır; korumasız gezmeyelim.

Kutsal Topraklara Yolculuk

Ahmet Özel’in kaleme aldığı “Kutsal topraklara Yolculuk” adlı kitap; içerdiği konular bakımından hacca ve umreye gidenler kadar onlara kılavuzluk yapanlar için de bir kaynak niteliği taşımakta. Eseri, diğer “Hac ve Umre Kılavuzları”ndan ayıran en temel özellikler ise: • Haccın anlam ve önemi üzerinde durulmuş, daha sonra sırasıyla hac ve umrenin uygulanış şekilleriyle birlikte ilgili dinî hükümler, okunacak dualar, pratik bilgiler, ibadet ve ziyaret mekânları ayrı bölümlerde ele alınmış, • Dinî hükümler rahatça öğrenilebilecek bir sistematik içinde verilmeye çalışılmış, hac ve umre bölümlerinden sonra konuyla ilgili dinî terimlere dair bir sözlük, pratik bilgiler bölümünden sonra da günlük hayatta sıkça kullanılan kelimelerle ilgili Arapça-Türkçe bir sözlük konulmuş, • Medine ve Hz. Peygamber’i ziyarete ayrı bir başlık altında yer verilmiş, bu ziyaretin anlam ve önemi üzerinde durularak mümkün olan en feyizli şekilde geçmesi için dinî edebiyatımızdan seçilen en güzel naatlar bölümün sonuna eklenmiş, • Çeşitli vesilelerle okunacak duaların Hz. Peygamber ve ashaptan nakledilen dualar içinden seçilmesine çalışılmış, kolayca ezberlenebilecek kısa dualar tercih edilmiş, • Son bölümde ibadet ve ziyaret yerleri hakkında verilen tarihî bilgilere bu yerlerin dinî anlam ve önemini ortaya koyan, ruhlarda derin duygu ve düşünceler uyandırmaya vesile olacağı umulan bilgiler de eklenmiş, • Ayrıca çoğu yazarın objektifinden yansıyan fotoğrafların yanı sıra, pek çok orijinal kroki ve haritaya da yer verilerek hac ve umre yapanlar için kolaylık sağlaması amaçlanmış, • Dinî bilgiler verilirken Türkiye’deki en yaygın mezhep olan Hanefi mezhebi esas alınmış, temel hükümlerle ilgili olarak diğer mezheplerin görüşlerinin de mezhep adı anılarak zikredilmiş olmasıdır. Bu geniş muhtevasıyla sahasında yapılmış diğer çalışmaları geride bırakma iddiası taşıyan eseri, Timaş Yayınları Aralık ayında okuyucusuyla buluşturuyor. “Hac ve bir dereceye kadar umre, bir taraftan yeryüzüne ilk gelişimizi diğer taraftan ahiret hayatımızın başlangıcını bize hatırlatır; her iki hayatın başlangıcından, ilk gününden birer sahne sunar. Orada bu iki tecrübeyi birlikte yaşama imkânı doğar. Hacla yeryüzüne gelişimizin anlamını tekrar tekrar anlamaya ve kavramaya çalışırız. Arafat’ta Hz. Âdem’in yeryüzüne indiği ilk anın yalnızlığını, hayret ve dehşetini duyarız, duymalıyız. O mahşerî kalabalık içinde bunu hissetmeyen, bu tecrübeyi yaşayamayan kimse hiçbir şeyin farkında değil demektir. Orada, atıldığımız dünya gurbetini en derin şekilde duyup yaşamalıyız.”

Hac Hacıların El Kitabı

Bu eser, Rabbinin ilahî ikramlarına Hacc’ın manevî derinliği ve Kâbe’nin yüceliği ile ulaşan bir Hac aşığı tarafından kaleme alındı. Ali Özdemir’in Hacc’a dair birikim ve tecrübelerinin satırlara dökülmesiyle ortaya çıkan kitap, Hacc’ın ruhunu anlamak isteyenler için bir kılavuz. Bu eser, hacılara ilmihal bilgileri sunmasının yanında, yazarın hac hatıralarına da yer vererek okuyanlarda Hacc’ı yaşama arzusu uyandırıyor. Kitapta ayrıca Sa’y ve Tavaf Duaları, Hac’da yapılacak özel dualar, Rasulullah’ın ve sahabenin huzurunda okunacak salâvatlar da yer alıyor. Eser, Hacılara Mekke ve Medine dışında ziyaret edilmesi gereken yerleri de göstererek Hac için yol haritası sunuyor.

Altın Nesil Ashab-ı Kiram

İman ve imanda sebatın azmi çelikleştiren kuvveti bir avuç insanı “insanlığın tablosu” haline getirmiştir. Muhammed’in mirasını bize emanet edenlerin hayatları yeni yetişen nesillerin nazarlarına sunulması gereken ideal birer modeldir. Eski Mısır Kültür Bakanı Müsteşarı Abdülhalim Abbas’ın kaleme aldığı, Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın özenli bir çeviriyle dilimize kazandırdığı “Altın Nesil Ashab-ı Kiram”, sahabe hayatından yansıyan çarpıcı tablolarla nesillere bu göz kamaştırıcı modeli sunuyor.

Allah Dostlarının Ramazan Hatıraları

“Kim Allah Rızası için bir gün oruç tutsa, Allah(cc) onunla ateş arasına genişliği gök ile yer arası kadar olan bir hendek yaratır.” Allah Dostları, bütün hayatları boyunca Allah Resulüne benzeme çabası içerisinde bulunmuşlardır; hangisini örnek alsanız Allah Resulünün hayatından mutlaka bir iz bulabilirsiniz. Bir de O’nun Dostlarının güzel hayatlarından bazı örnekler seçerek Ramazan Ayı’nın nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair işaretler bulmaya çalıştık. “Allah Dostlarının Ramazan Hatıraları” kitabında, her yönüyle Ramazana, Ramazan kültürüne dair yazılara, Ramazanla ilgili nüktelere ve Allah Resulünün Dostlarının Ramazanı nasıl idrak ettiğine dair anekdotlara yer verdik. Temennimiz, O’nun(cc) Dostlarının Ramazan’ı idrak etme adına bize örnek olması.

Allah Dostlarından İbret Hikmet Öyküleri

“Allah Dostlarından İbret ve Hikmet Öyküleri”, Peygamber Efendimizin (sav) hayatından ve saadet asrından tablolar, tarih sayfalarımızı örnek ahlâklarıyla taçlandıran mümtaz padişahlardan ve Allah dostlarından hikmetler sunuyor. Kısa anekdotlardan oluşan eserde,” Hz. Muhammed, Ashab-ı Kiram, Bir Demet Tarih, Örnek Hayatlar” başlıkları altında; okudukça ufkunuzu zenginleştirecek, akıp giden zamana karşı kaybolmayan değerleri hatırlayacaksınız. Dua etmeye, ihlasa, teslimiyete, tevazuya ve fedakârlığa, ibret alınacak öykülere dalacaksınız. Ayrıca bu satırlarda hayretle tebessüm ettiren nükteler ve meseller de gönlünüze şifa olacak.

Vehhabilere Cevaplar Şevahidül Hakdan

Biricik dünyevî ve uhrevî saadet yolu olan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mensuplarına düşen vazife, dalâlete götüren yollardan birisi olan Vehhâbîliğin, "şer'i hükümlerde taklidin ve muayyen bir mezhebe bağlılığın lüzumsuzluğu" gibi, son derece tehlikeli olan amelî ve itikâdî sapıklıklardan sakınmaktır. Zira bu safsataların neticesi; apaçık bir dalalet ve dipsiz bir hüsrândır! Şerlerinden Allah'a sığınmak gerekir. İşte bu eser, Yusuf Nebhânî'nin Şevahidü'l-Hak isimli eserinden seçmelerdir. Eser, bu sapıkların tuzaklarını öğreten bir rehber, zararlarına karşı bir kalkandır. Bu sebeple her müslümana harâretle tavsiye ederiz. Şevahidü'l - Hak'dan Vehhabilere Cevaplar Şevahidül Hakktan - Fazilet Neşriyat - Yusuf Nebhani - 9789759018764

İstanbul Evliyaları

Güzel İstanbul'u çepeçevre saran çok renkli bir kuşak vardır: Hemen her mahallede, hemen her sokağın başında bu kuşaktan bir tutam, bu kuşaktan bir parça, şehrin o kendisine has havasına bir başka özellik verir, "hayal şehri" bütünler, onun insanlarını daha imanlı, daha kuvvetli yapar sanki... Bu çok renkli kuşak evliyalardır. İstanbul Evliyalan'nda evliyalar etrafında anlatılagelen çeşitli menkıbe ve rivayetler İstanbul sokaklarından derlenerek bir araya getiriliyor. Halkın dimağından, dilinden süzülen bu efsanevi gerçekleri kimi zaman ürkerek kimi zaman şaşırarak okuyacak ve başka âlemlerin varlığından haberdar olacaksınız.

Peygamberimizin Çocuk Sevgisi

Sevgili çocuklar! Peygamberimiz, kendini öğretmen olarak nitelendirmiştir. Çünkü o, Allah'ın emirlerini insanlığa öğretmiş ve onları güzellikle eğitmiştir. Biz burada Peygamberimiz'in çocuklara ilişkin söz ve davranışlarından bazı örnekler verceğiz. Böylece siz, Peygamberimiz'i daha iyi tanımış olacaksınız.

Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı

İslam gibi tek Hak olan dinden, batıl olan dinlerin hepsine kadar hemen bütün dinlerde, bir ibadete çağrı yöntemi vardır. En küçük primitif dinlerde bile, din mensuplarını, kendi itikadlarınca yapılacak olan ibadete çağıran yöntemlerle karşılaşıyoruz. Ya tamtamlarla, ya herkesten farklı çıkarılan insans sesleriyle ya da ateşle dumanla, borularla, çanlarla, zillerle, vs. aletlerle insanlar kendi dinlerine göre tapınmaya davet edilirler. Müslümanlarda ise bu çağrı, Ezan'la yapılır. Ezan, İsman'ın Kur'an ve Sünnet'le sabit olan en önemli müesseselerinden bir tanesidir.

Ebu Nuaym el İsfahani

Alimlerin hayatları ve ilmi şahsiyetlerini incelemek, yaşadıkları asrın ilim anlayışlarını ve ilimlerin geçirdiği merhaleleri bilmek bakımından önem arzetmektedir. İslam kültürünün, bir nevi temellerini oluşturan bu şahsiyetlerin incelenmesi ve eserlerinin tanıtılması, bu kültürün zenginliğini göstermesi bakımından da önemlidir. Hayatı ve Hadis ilmindeki yeri bakımından incelenmesi gereken şahsiyetlerden biri de, Ebu Nu'aym el İsfahani'dir. Ebu Nu'aym el İsfahani, Hadis ve tasavvuf iliminin önde gelen şahsiyetlerinden biridir.

Ebu Hanife

Denebilir ki, bütün İslam tarihinde Ebu Hanife kadar geniş bir öğrenci halkasına sahip olan başka bir imam yoktur. O'nun binlerce öğrencisi vardı. Daha başında yani Hammad'ın ölümüyle, O'nun yerine geçtiği sıralarda, bu geniş halkayı temin için ilk adımı atmıştı. Zaten yaratılış olarak tartışma yöntemlerini çok seven Büyük İmam, hocalığının her döneminde bunu başarıyla sürdürmüş, öğrencilerinin derin saygı ve bağlılığını kazanmaştır. O'na son derece güveniyor ve girişeceği her işte başarılı ve isabetli olacağına yürekten inanıyorlardı. Ders halkası, daha ilk zamanlarda bir akademi hüviyeti kazanmaştı. Sadece ders vermiyor, eğitmiyor, öğrencilerine fıkhî kişilikte veriyordu. Bütün kararlara özgürce kendi akıl ve bilgilerine göre tartışma ve tenkit serbestisi tanıyordu. Bu da kişi hak ve özgürlüğüne verdiği değerden ileri geliyordu.

Buhari

İmam-ı Buharî'nin Rasûlüllah (sav)'ın Sünnetine, dolayısıyla Din'e yaptığı hizmeti kelimelerle anlatmak mümkün değildir. İslâm ümmeti, asırlardır bu hizmetin bereketini gördü. Onunla Peygamber'ini tanıdı; onunla hidayet yolunu bulmaya çalıştı. Dünya durdukça, insanlar Tevhid kaynağına bağlı oldukça, nübüvvet pınarından içtikçe onun hizmetinin önemi azalmayacaktır. Başta İmam-ı Buharî olmak üzere, pek çok alimin müstesna çalışmaları, hadislerin günümüze sağlam bir şekilde ulaşmasını sağladı. Bu değerli alimlere, İslâm ümmeti minnet borçludur. Onların bu çalışmaları, kendileri için birer sadaka-i cariyedir (bitmeyen sadakadır). Mü'minler onlardan faydalandıkça, hadisler insanların yollarını aydınlattıkça, o güzide alimlerin emekleri karşılıksız kalmayacak; sevap olarak onlara geri dönecektir. Ta Kıyamet sabahına kadar insanlar onlara rahmet duaları yapacaklar. Ümmetin genel bir güvenini kazanan el-Camiu's Sahih'in sahibi İmam-ı Buharî, bu eşsiz hizmete katkıda bulunanların başında gelir. Biz onu ve Sünnete yaptığı hizmetleri kısaca anmak, küçük bir kitapla da olsa O'nu ve eserini gündeme getirmek istedik.

Batıda Müslüman Olmak

Batı'da Müslüman Olmak kitabıyla, içinde yaşadığımız küresel köyün bir ferdi olarak Türkiyeli eski milletvekili kimliğinin ötesinde Batı'da yaşayan bir Müslüman'ın kaleminden Batı'ya bir pencere açıyoruz. Sonuç olarak çekilişlerle dolu bir Batı resmi çıkıyor karşımıza. Kah kızıp kah seviyoruz onu. Bugz edilmesi gereken gerçeklerinin yanı sıra, öz vatanımızda, İslam dünyasında mahrum bıraktığımız, batı da yaşaya bildiğimiz güzellikleri konuşuyoruz. Hep gıpta ediyor hem de imtina ediyoruz. Bu karöaşıklık bizim batı'yla olan ilişkimizden kaynaklanan sorunsaldan değil sadece, aynı zamanda Batı'nın kendi içinde yaşadığı çelişkilerde de zemin buluyor.

Kısası Enbiya ve Tevarihi Hulefa 2 Cilt Takım

Hz. Adem'den başlayarak bütün Peygamberlerin (aleyhisselam), bilhassa Hatemü'l-Enbiya Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın Asr-ı Saadetlerinin, Hulefa-i Raşidin, Emevi, Abbasi devtlerinin ve diğer hilafet ve saltanatların mufassal tarihini ihtiva eden "Kısas-ı Enbiya" kitabının yeni baskısını yapmakla iftihar duymaktayız.

İslamda Kavmiyetçilik Yoktur

Kavmiyetçilik, Müslüman bir kavime kurtuluş, mutluluk ve zafer getirmez; aksine felaket, zarar ve dert getirir. İşte Arap dünyasının hali, işte Arnavutların çektikleri, Kavim bir realitedir, kavmiyetçilik ise bir ideoloji, bir seraptır. Bu eser, İkinci Meşrutiyet devrinde islamcı bir fikir adamının ve din bilginin, çeşitli unsur ve kavimlerden müteşekkil Ümmet-i Muhammed'e bir uyarısı mahiyetindedir. Geçerliliğini bugün de korumaktadır.

Tenbihül Gafilin Bostanül Arifin

Tenbihül Gafilin ve Bostanü'l-Ârifin kitapları takriben 1000 yıldanberi bütün İslâm dünyasında okunup öğretilegelmiş çok mubarek ve faydalı iki irşad ve öğüd kitabıdır. Asırlar boyunca vâizler ve mürşidler milyonlarca Müslümana bu kitaplardan dersler vermişler; onlara takvâyı, fazileti, dindarlığı, olgun Müslüman olmanın yolunu, Allah korkusunu, Peygamber sevgisini, dünya ve âhiret saadetinin yollarını çok defa bu iki kaynaktan anlatmışlardır.