-
Tasavvuf Bize Ne Söyler?
Bir vakıa hakkındaki yanlış algıların asırlardan beri farklı dil, kültür, ırk ve coğrafyaya ait milyonlarca insan tarafından benimsenmesi, kalplerde ve zihinlerde yer edinmesi, çok sayıda insanın yanılması veya yanlış yapması ve asırlarca bu konuda ısrar etmesi olanaklı değildir. Tasavvuf Bize Ne Söyler?, Prof. Dr. Ömer Yılmaz'ın kendisiyle yapılan nehir söyleşide "Tasavvuf, bazı müntesiplerinin cehâletinden, düşmanlarının zulmünden çok çekmiştir" tezinden hareketle; tasavvufun mahiyetine kendi bakış açısından cevaplar bulmaya çalıştığı bir tasavvuf psikolojisi ve sosyolojisi kitabıdır. Bir akademisyen olarak yazarın, medyada hâlen güncelliğini koruyan tasavvuf konusundaki samimi inancı, yapılan hata ve istismarlara rağmen sahih geleneğin günümüz etik sorunlarına çözüm üretebilecek alternatif yollardan biri olduğuna dair düşüncesidir. İlmî, dinî, ahlâkî, felsefî ve kültürel kodlar eşliğinde yeri geldikçe kendi alanına eleştiriler de yönelterek meseleye yaklaşan Yılmaz, Doğu’dan ve Batı’dan birtakım argümanlarla konuya dair açılımlar ve açıklamalar getiriyor. Tahsilinin önemli bir kısmını Almanya’da ikmal eden, dünyaca ünlü tasavvuf uzmanı Annemarie Schimmel (Bonn, 2003) ile yakından tanışıp derslerine katılan Prof. Dr. Ömer Yılmaz kitapta, farklı başlıklar altında Anadolu insanının dinî ve kültürel kimliğinin bileşenlerinden biri olan tasavvuf disiplininin toplumumuzda hak ettiği yeri alması gerektiğini belirtirken bu husustaki temel kıstasları geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki köprülerle ortaya koyuyor.
217.00 ₺ -
Kalb-i Selim
Sanma ey hâce senden zer u sîm isterler Yevme la yenfe‘uda kalb-i selîm isterler Bağdatlı Ruhî Akıl büyük bir nimettir. İnsan, aklı kalbin hizmetine vermekle ruh semasında kanatlanır ve pervaz eder. Kalbî hayatta tezahür eden aşk, akla akıl ile veda etmektir. Aklın yetersizliğini akılla anlamak vahye muhatap olmanın da vesilelerinden biridir. Vahiy ise doğrudan doğruya bu aklın fonksiyonunu kavramış kalbe; daha teknik ifadeyle “akleden kalbe” hitap eder. İşte Cenab-ı Hakk’ın nazar ettiği bu kalptir ki marazlardan ve hastalıklardan kurtulduğu ölçüde “beytullah” haline gelir. Ömer Tuğrul İnançer bu önemli kitabında aşk yolunda yükselmeye müheyya olan insan kalbinin “selîm” bir mahiyet kazanabilmesinin yollarını gösteriyor. Kalbin kibir, benlik, gurur, ucb, haset ve gıybet gibi tehlikelerden korunması, bu menfi hisleri daha müspet ve pozitif davranışlara dönüştürerek sırat-ı müstakim hattında kalabilmenin ayrıntılarını ortaya koyuyor. Muhterem İnançer, her zamanki selis ve akıcı üslubuyla izah ettiği bu hayati meselelerin anlaşılmasında hem akılda hem de gönülde itminan hasıl ediyor.
105.00 ₺ -
Tahura
Elinizdeki kitap çağımızda tasavvufa gönül vermiş ve sekiz asırdır sönmeyen Mevlevî çerağını dünyaya tanıtmaya azmetmiş gayret ve hizmet ehli bir kadın sûfîye, eğitim sürecine ve onun zihniyet dünyasına ışık tutuyor. Mesnevîhân Sertarîk Şefik Can Dede’nin rahle-i tedrisinde bulunmuş Hayat Nur Artıran Hanımefendi ile yapılan yurt dışı ve yurt içi röportajları kapsayan bu kitap, tasavvuf hayatının merkezinde olan bir kadın sûfînin tecrübelerine dair sıra dışı ve ilk elden bilgileri ihtiva ediyor. Hz. Mevlânâ’nın zengin irfân dünyasından istifade eden H. Nur Artıran, İslam, din, ibadet, tevhid, vahdet, tasavvuf, tarikat, tekke, Mevlevîlik, Mesnevî-i Şerif, semâ, musiki, İslam’da kadının yeri, Mevlevilik tarihinde kadınların konumu, Aşk-ı İlahî, İslâm Ahlâkı, Ramazan-ı Şerif, sevgi, muhabbet, merhamet, barış gibi pek çok önemli kavrama açıklamalar getirirken verdiği cevaplar; Hz. Pir’in yolunun, terbiyesinin ve irfânının ince detaylarını yansıtıyor. Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı’nın yurt içi ve yurt dışına uzanan bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetleri Hz. Mevlânâ’ya olan ilginin küresel boyutlarını ortaya koymakta. Divân-ı Kebir ve Mesnevî-i Şerif’den getirdiği misaller ve meseller ile “kesrette vahdeti” “ikilikte biri” ve “nefsin karşısında ruhun yüceliğini” yansıtan cevaplarıyla bu kıymetli eser bireysel ve toplumsal düzeyde psikolojik ve sosyolojik sancılar çeken günümüz insanına maveradan kutsi soluklar taşıyor. Ayrıca, bu eser sayesinde Sayın Artıran’ın Şefik Can Dede ile “sırlı” buluşması ve dedemizin son yedi yılında bir nevi asistanı olarak müşahede ve tecrübe ettiği vakaları ilk defa kamuoyu ile paylaşması yönüyle çağdaş tasavvuf tarihine çok önemli bir not düşülmekte. Sufi Kitap, daha önce Aşk Bir Davaya Benzer ve Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez adlı eserlerini neşrettiği Saygıdeğer Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin külliyatına bir kitap daha eklemenin mutluluğunu yaşıyor.
210.00 ₺ -
Gönül Gözü
Ömer Tuğrul İnançer ve Prof. Dr. Kenan Gürsoy’un TRT İstanbul Televizyonu’ndaki sohbetlerinden oluşan bu kitap, gönül iklimimize açılan bir kapı... Kitapta, içinde bulunduğumuz hayata gönül cihetinden bakmamız ve onu bu cihetten yorumlamamıza ışık tutan tevhid, hürriyet, ahlâk ve gelenek gibi kavramlara dikkat çekilerek İslâm’ın estetik boyutları var mıdır, tasavvufun gönül dünyamıza etkisi nasıldır, ilim ve kültür mirasımızın temelleri nelere dayanır gibi sorulara cevaplar da aranmaktadır. İlim, irfan, tasavvuf, kültür, medeniyet gibi konularda bilgi dağarcığımıza katkı sağlayacak kolay okunur eserlerden biri olan bu kitap, bir gönül kılavuzu olarak hayatımızdaki yerini alacaktır.
77.00 ₺ -
Derviş Sokağı
Osmanlıların Hz. Peygamber'e olan hürmetinin en müşahhas timsali olan surre alaylarının geçtiği bir cadde... Zaman içerisinde her yıl halkın, sokak satıcılarının, kadınların, çocukların, ulemanın, meşayihin, dervişlerin, memurların, katiplerin, nazırların ve saray ağalarının uğurladığı bu alayların geçtiği Menzilhane Yokuşunda sağlı sollu cami, mescit, tekke, zaviye, imaret, hamam, çeşme, medrese, hazire ve sadaka taşına kadar pek çok bina inşa edilmiştir. İstanbul'da Üsküdar'ın Osmanlıları temsil ettiği kadar, bu sokağın da Osmanlı Üsküdar'ını temsil ettiği söylenebilir. Büyük mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevî'nin vaaz ettiği Ahmediye Külliyesi, Karacaahmet'te hasta çocukların şifa için getirildiği türbe ve sancılı hayvanların iyileştirildiği Ebuderda makamı, dünyanın dört bir yanından gelen seyyahların İstanbul'da muhakkak ziyaretine gittiği Rifâî Âsitânesi, Celvetîlik içinde muhafaza ettiği Bektâşiliği ile meşhur Haşim Baba'nın Bandırmalızade Tekkesi gibi daha birçok yapının mevcut olduğu bu açık hava müzesini, bir gezi rehberi kıvamında kaleme alan Erkan Övüç okurları bugünkü Gündoğumu Caddesine götürerek tasavvufi hayatın bir Osmanlı mahallesine ne derece nüfuz ettiğini gösteriyor.
189.00 ₺ -
Payitahtta Bir Şazeli
Beşiktaş’tan Balmumcu’ya doğru çıkarken sağdaki metruk ve harap haldeki binayı görmeyenimiz yoktur. Buradan gelip geçenler acaba bir zamanlar bu büyük konakta Trablsugarp’tan İstanbul’a davet edilmiş ve çeyrek asır burada padişahın daimî misafiri olmuş bir Şâzelî şeyhinin kaldığını bilirler mi? 1903 yılında Dâr-ı Bekâ’ya irtihal eden bu meşhur şeyh, konağın az aşağısında Osmanlıların kurucu ismi adına kendisine tahsis edilen tekke ve caminin haziresinde zarif bir türbede ebedi istirhatgâhındadır şimdi. Şeyh Muhammed Zâfir el-Medenî; Sultan II. Abdülhamid’in son derece hürmet ettiği ve arada sırada Cuma selamlıklarına katılmak suretiyle ziyaretine geldiği bir Şazelî-Medenî şeyhidir. Libya, Tunus, Fas ve Cezayir bölgelerinde muteber bir isim ve haklı şöhrete sahip bu âlim ve fâzıl şeyh adına kurulan tekkede 1925’e kadar Şâzelî usûlü ile zikirler yapıldı ve virdler okundu. Mağrip ve Maşrık Arap bölgelerinden gelen; Cemaleddin Efgânî, Muhammed Abduh, Muhyiddin el-Cezâyirî ve Mekke Şerifi Abd-i İlah Paşa gibi daha nice önemli şahsiyet burada misafir edildi… Mağrip memleketlerinde Fransız sömürgesine karşı Şâzelî-Medenî tarikatı mensupları aktif bir direnişi organize etti, Tunuslu Hayreddin Paşa gibi İslam âleminde şöhret bulmuş ilim ve siyaset adamı bir zât Şeyh Zâfir sayesinde İstanbul’a geldi ve kısa sürse de Osmanlı payitahtının en zirve noktasına; sadrazamlık makamına getirildi. Siyaseten bu derece önemli misyonlara sahip olan şeyh, mistik şahsiyeti ile sarayı da etkilemiş ve saygın bir konum kazanmıştı. İşte, Şâzelî şeyhi Zâfir Efendi ve Osmanlı hizmetindeki faaliyetleri hakkındaki Neslihan A. Kaya’nın bu kitabı konu hakkındaki ilk kapsamlı monografi olma özelliğini taşıyor.
129.50 ₺