-
Risalei Halidiyye Tercümesi
<<<Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Kişi, sevdiği ile beraberdir.” (Buhari: 5817) Arifler der ki: “Allah ile beraber ol, eğer buna güç yetiremezsen Allah ile beraber olan ile beraber ol.” Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, Allahu tealadan şöyle haber verdi: “Muhabbetim, benim yolumda birbirlerini sevenler için hak (sabit) oldu, benim yolumda birbirlerini ziyaret edenler için, birbirlerine verenler için, birbirlerine tasadduk edenler için sabit oldu.” (İbni Hıbban: 5779) “Sizden hiç biriniz, ben kendisine babasından, evladından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça (gerçek) iman etmiş olamaz.” (Buhari: 159, Müslim: 449) >>> “Sevgiliden sadır olan her şey, sevgilidir” denilmiştir. Ey rüşt (hidayet) talep eden kişi! Allahu teala beni ve seni, sevdiği ve razı olduğu şeye muvaffak kılsın! Bizleri, çirkin eden ve ayıplandıran şeylerden korusun! Âmin! İradesinde sadık olan mürid için niyet edebi şudur ki, kalbinin yüzünü (kalp aynasını) şeyhi aracılığı ile, Allahu teala’nın öz Zat’ı tarafına yöneltip Allahu teala’yı kast eyleye. Yani: Dünyevi ve uhrevi (ahıretle alakalı) bütün maksatlar, karşılıklar (menfaatler), batıni haller olan (manevi) yakınlık, (keramet ehli olan) velilik, (insanların kalbine) tesir etmek, (yol gösterip) irşat etmek, marifet (ilhama dayalı bilgiler) elde etmek ve Allah’tan gayrı diğer şeyleri (n hiç birini) murat etmeye, bir şartla (olmalı) ki o yönelişi, kulluğun edasıyla, özellikle (sadece) Allahu teala Hazretlerine olacaktır. Rabıta Risalesi İlaveli Yeni Baskıdır Risalei Halidiyye Tercümesi - Isbn: 9786059815413 - Ali Kara - Muhammed Halid Ziyaüddin
140.00 ₺ -
Kabir Ziyareti Ahkam ve Adabı
Kabir ziyareti yapmak, kabir başında Kur’ân okumak, kabir ehline saygı göstermek… Asıl itibariyle sahih sünnette ve selef-i sâlihinin tatbikatında bulunan bu ve benzeri uygulamaların “bidat” ya da “şirk” olduğu iddiası belli çevrelerce özellikle yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu, ne kadar da asılsız ne kadar da büyük bir iftirâdır. Elinizdeki bu risale, üzerinde kıyametler koparılan ve bir korku duvarıyla örülmeye çalışılan bu meseleler hakkında basiret ehli kimselere yetecek değerlendirmelere hâvidir.
160.00 ₺ -
Tasavvufun Menşei ve İmamı Azam
Tasavvuf, fıkıh, kelâm, usûl gibi kökenerini selefte bulan ve zaman içinde o temeller çerçevesinde tekâmül eden şer'i ilimlerin en büyüklerindendir. Tasavvufun menşei ve tekâmül sürecinin doğru yorumlanabilmesi için, selef-i sâlihînin hayatlarından alınacak önemli ipuçları vardır. Adı ile aanılan bir mezhebin bânîsi, fahkihliği ile maruf bir şahsiyet olan Ebû Hanîfe'nin (Rahimehullâh) özellikle tasavvuf ilmindeki mevkiini ön plana çıkartmamızın sebebi, bu sürece bir nebze olsun ışık tutabilmektir. Böylelikle görülebilecektir ki İmâm-ı Âzam (Rahimehullâh); fıkıh, hadis ve diğer şer'i ilimlerdeimam olduğu gibi takva, züht, tasavvuf ve hakikat ilminde de bir imamdır.
80.00 ₺ -
Bayezidi Bistami Hayatı ve Menkıbeleri
Semerkand Yayınları’ndan çıkan bu önemli eserde 9. yüzyılda yaşamış meşhur veli Bâyezid-i Bistâmî’nin hayatı, kerametleri ve sözlerini bulacaksınız. Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri’nin menkıbelerinin de yer aldığı eser Halkın düsturu/ ortak görüşü anlamına gelmektedir.
343.00 ₺ -
Marifet Deryasından İnciler Dürrül Maarif
İnsanın kendini kesfetmesinde ve bulundugu ahvali tanımasında ayna görevi gören tasavvuf yolu, Islâm ahlâkıyla ahlâklanma çizgisini en dogru sekilde yansıtır. Bu hususta birçok Allah dostu sayısız kitap yazmıs, sohbetler yapmıs, Ehl-i sünnet yolunu merkez alıp iyiligi emredip kötülügü nehyetmistir. Marifet Deryasından Inciler olarak çevrilen Dürrü’l Meârif adlı bu eser18. yüzyılın sonlarında Naksibendiyye yolunda iz bırakmıs, örnek ahlâkı ve edebiyle günümüze kadar yasamıs Abdullah-ı Dihlevî’nin [kuddise sırruhû] tasavvufî sohbetlerinden olusmaktadır. Marifet Deryasından İnciler-Dürrül Maarif - Semerkand Yayınları - 978-605-159-133-9
332.50 ₺ -
Makamat Tercümesi ve Arapçası
Kitabın İçeriğinde: Makamat Kelime Anlamı Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır. Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır. Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır. Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır. Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır. Zihinler ve Mefkure’ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür. Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür, Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir. İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur. Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir. Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı? İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle: Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda, Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda, Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim. Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz. Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık. Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
70.00 ₺ -
Makamat Arapça
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır. Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır. Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır. Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır. Zihinler ve Mefkure’ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür. Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür, Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir. İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur. Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir. Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı? İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle: Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda, Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda, Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim. Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz. Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık. Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
21.00 ₺ -
Elbette Allahuekber
Bu kitapla; İslam'ın en büyük haykırışı olan, kula kulluğun zincirlerini kıran, doğduğumuz andan itibaren kulağımızda çınlayan, Bilal'in ezanlarıyla her asır dalgalanan, cihadın parolası olan, mü'minin reflekslerinde dahi kendisine yer bulan tek gerçek: "Allahuekber" hayatlarımıza nakış nakış işlenecek ve kalplerimiz heyecanla "Elbette Allahuekber!" diyecek.
102.00 ₺ -
Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez
Korkma, herkes seni terk etse O terk etmez! Herkes seni yalnız bıraksa O bırakmaz! O yokluktadır, O yokluktan doğandır. O her şeyi bilir. O Latif’tir, Emin’dir, Mülk ve Saltanat sahibi bir Emir’dir. O sığınaktır, cümle günahkârın sığınağıdır. Eşi ve benzeri olmayan bir Nur’dur. Gönüldeki her türlü acıyı, ıstırabı teskin edendir. Sen gizlesen de O senin bütün derdini bilendir. Herkes seni terk etse de O terk etmez. Hiçbir yerde seni yalnız, çaresiz bırakmaz. Gel, O’nun yüce gölgesine gir. Korkma, herkes seni terk etse AŞK terk etmez. Hz. Mevlânâ Hayat Nur Artıran Herkes Seni Terk Etse AŞK TERK ETMEZ’de Kur’an hükümlerinden, Sevgili Peygamberimiz’in hadislerinden ve başta Hz. Mevlânâ olmak üzere Allah dostlarının, manevi büyüklerimizin sözlerinden, kıssalarından yola çıkarak AŞK’ı anlatıyor: Allah aşkını, Peygamber aşkını, Ehl-i Beyt aşkını, evliyaullah aşkını. Bütün güzellere duyulan aşkı… Okura, “Onlara tutun ki düşmeyesin” diyor. Şekil ve surette gizlenen ilahi sırlardan bahsediyor. Herkes Seni Terk Etse AŞK TERK ETMEZ aydınlığın içine yeni bir aydınlık, karanlığın içine yeni bir ışık uyandırabilmek gayesiyle kurulmuş bir sohbet meclisi. Sözünü “aşk”la söyleyen bir gönül dostunun okurla samimiyetle söyleşmesi…
196.00 ₺ -
Risalei Halidiyye ve Rabıta Risalesi
MUKADDİME Bismillâhirrahmânirrahîm Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O, Rahmân ve Rahîm’dir. Din Gününün Sahibidir… O Allah ki, dostlarına muhabbet kapısını açan, hidayet nuru ile onlara yardım edendir. Onlara eşsiz kudretini müşahede ettiren, dostlarının ruhlarına mukaddes Kemâl ve Celâl sıfatlarının perdelerini açan, kurbiyetiyle onların sırlarına hayat veren, böylece zat ve sıfatlarında tek olduğunu yakînen müşahede ettirendir. Noksansız salât ve selâm, mahlûkâtın Efendisi, Rabbânî âlimlerin imamı, sâliklerin numûne-i imtisâli, âlemlerin Rabbi’nin elçisi, gözlerimizin nuru Rasûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e, O’nun âline, ashabına, tâbiinin ve kıyamete kadar onlara tâbi olanların üzerine olsun. Allah Sübhânehû ve Teâlâ, lütfu ve keremi, fazlı ve ihsanıyla, bu mübarek risâlenin tahkik ve tercüme edilip yayınlanmasını müyesser kıldı. Bu risâle, zâhir ve bâtın ilimlerinde büyük âlim, Rabbânî İmam, Samedî Kutub, Mevlânâ Hâlid ibnü Ahmed ibni el-Hüseyin eş-Şehrezûrî el-Bağdâdî el-Osmânî en-Nakşibendî kaddesellâhu sırrahu’l-azîz Hazretlerinin er-Risâletü’l-Hâlidiyye fî âdâbi’s-sâlikîne fi’t-tarîkati’l-aliyyeti’n-Nakşibendiyye adlı eseridir. Böyle bir eserin yayınlanmasına katkıda bulunmak, Allah Teâlâ Hazretleri’nin bizler için büyük bir nimeti ve çok kıymetli bir ikramıdır. Bu mübârek risâle, Yüce Nakşibendî Tarikatına mensup saliklerin ve diğer tarikat mensubu sûfîlerin riayet etmesi gereken edepleri ihtiva etmektedir. Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu, bu eserinde müridin bütün hallerinde riayet etmesi gereken sıdk, ihlâs, meşâyıha muhabbet, niyet, râbıta, kâmil şeyhe hizmet, mürşidin huzurunda bulunma ve konuşma, mürşidden feyiz almak için kalbi hazırlama, seyr-i sülûk ve nefisle cihad ve benzeri diğer edebleri zikretmiştir. Hak yolcusu müridin ihtiyaç duyacağı çok fâideli ve mühim olan bu edepleri, Kur’ân âyetlerinden, hadis-i şeriflerden, bu hususta tarikat erbabının ve ulemânın sözlerinden bir araya getirdiği delillerle birlikte zikretmiştir. Netice olarak –müellifin de zikrettiği gibi- lafızları kısa ve öz, fakat içerdiği manaları derin, faydası büyük bir risâle meydana gelmiştir. Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu, bu risâlede, bu yolun saliklerinin istifade etmesi için rabbânî mürşidlerinden, sûfîlerin eserlerinden elde ettiği ve Allah azze ve celle’nin kendisine ilham ettiği fâide ve hikmetlerden, mühim bilgiler koymuştur. Bunları da ibârelerde gereksiz zorlamalardan uzak, akıcı, selef-i sâlihini taklid eden bir üslupla ifade etmiştir. Mevlânâ Hâlid kuddise sırruhu’nun Risâle-i Hâlidiyye adlı bu eserinin sonuna faydalı olacağını düşündüğümüz için, eserde geçen râbıta ile ilgili bölümün daha detaylı ve dört mezhep âlimlerinden nakledilen delillerle açıklamasını ihtiva eden, Râbıta Risâlesi’ni ekledik. Mevlânâ Hâlid kuddise sırruhu, bu risâleyi, râbıtayı bidat sayan bazı görüşlerin ortaya çıkmasından dolayı, râbıta ve delillerini açıklamak üzere Osmanlı Devlet-i Âlî’sinin merkezinde bulunan büyük halifelerine göndermiştir. Allah celle celâlühü, O’nun nurlarından bizlere de akıtsın.
130.00 ₺ -
Risalei Halidiyye Ve Risalei Rabıta Tercümesi
MUKADDİME Bismillâhirrahmânirrahîm Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O, Rahmân ve Rahîm’dir. Din Gününün Sahibidir… O Allah ki, dostlarına muhabbet kapısını açan, hidayet nuru ile onlara yardım edendir. Onlara eşsiz kudretini müşahede ettiren, dostlarının ruhlarına mukaddes Kemâl ve Celâl sıfatlarının perdelerini açan, kurbiyetiyle onların sırlarına hayat veren, böylece zat ve sıfatlarında tek olduğunu yakînen müşahede ettirendir. Noksansız salât ve selâm, mahlûkâtın Efendisi, Rabbânî âlimlerin imamı, sâliklerin numûne-i imtisâli, âlemlerin Rabbi’nin elçisi, gözlerimizin nuru Rasûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e, O’nun âline, ashabına, tâbiinin ve kıyamete kadar onlara tâbi olanların üzerine olsun. Allah Sübhânehû ve Teâlâ, lütfu ve keremi, fazlı ve ihsanıyla, bu mübarek risâlenin tahkik ve tercüme edilip yayınlanmasını müyesser kıldı. Bu risâle, zâhir ve bâtın ilimlerinde büyük âlim, Rabbânî İmam, Samedî Kutub, Mevlânâ Hâlid ibnü Ahmed ibni el-Hüseyin eş-Şehrezûrî el-Bağdâdî el-Osmânî en-Nakşibendî kaddesellâhu sırrahu’l-azîz Hazretlerinin er-Risâletü’l-Hâlidiyye fî âdâbi’s-sâlikîne fi’t-tarîkati’l-aliyyeti’n-Nakşibendiyye adlı eseridir. Böyle bir eserin yayınlanmasına katkıda bulunmak, Allah Teâlâ Hazretleri’nin bizler için büyük bir nimeti ve çok kıymetli bir ikramıdır. Bu mübârek risâle, Yüce Nakşibendî Tarikatına mensup saliklerin ve diğer tarikat mensubu sûfîlerin riayet etmesi gereken edepleri ihtiva etmektedir. Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu, bu eserinde müridin bütün hallerinde riayet etmesi gereken sıdk, ihlâs, meşâyıha muhabbet, niyet, râbıta, kâmil şeyhe hizmet, mürşidin huzurunda bulunma ve konuşma, mürşidden feyiz almak için kalbi hazırlama, seyr-i sülûk ve nefisle cihad ve benzeri diğer edebleri zikretmiştir. Hak yolcusu müridin ihtiyaç duyacağı çok fâideli ve mühim olan bu edepleri, Kur’ân âyetlerinden, hadis-i şeriflerden, bu hususta tarikat erbabının ve ulemânın sözlerinden bir araya getirdiği delillerle birlikte zikretmiştir. Netice olarak –müellifin de zikrettiği gibi- lafızları kısa ve öz, fakat içerdiği manaları derin, faydası büyük bir risâle meydana gelmiştir. Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu, bu risâlede, bu yolun saliklerinin istifade etmesi için rabbânî mürşidlerinden, sûfîlerin eserlerinden elde ettiği ve Allah azze ve celle’nin kendisine ilham ettiği fâide ve hikmetlerden, mühim bilgiler koymuştur. Bunları da ibârelerde gereksiz zorlamalardan uzak, akıcı, selef-i sâlihini taklid eden bir üslupla ifade etmiştir. Mevlânâ Hâlid kuddise sırruhu’nun Risâle-i Hâlidiyye adlı bu eserinin sonuna faydalı olacağını düşündüğümüz için, eserde geçen râbıta ile ilgili bölümün daha detaylı ve dört mezhep âlimlerinden nakledilen delillerle açıklamasını ihtiva eden, Râbıta Risâlesi’ni ekledik. Mevlânâ Hâlid kuddise sırruhu, bu risâleyi, râbıtayı bidat sayan bazı görüşlerin ortaya çıkmasından dolayı, râbıta ve delillerini açıklamak üzere Osmanlı Devlet-i Âlî’sinin merkezinde bulunan büyük halifelerine göndermiştir. Allah celle celâlühü, O’nun nurlarından bizlere de akıtsın.
120.00 ₺ -
Son Kapı
Din kapısı er geç insanların çalacakları kapıdır. Her yolu denedikten sonra gelinecek, çalınacak kapıdır. İnsanlık aradığını bulamamanın sonucunda en son nokta olarak bu son kapıya yönelecektir. Ümit vaadeden, ebedî bir hayat hedefleyen kapı budur işte. Dünyaları, kâinatı yaratan Yüce Allah beyân buyurur: “Bilin ki dünya hayatı, ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda övünme ve daha çok mal ve evlâd sahibi olma yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra da kurumaya yüz tutar. Öyle ki, sen onun sapsarı olduğunu görürsün. En sonunda da çer-çöp olup gider.” (Hadid 20) Dünyaya gelen, kendisine ayrılmış olan rolünü oynar ve vakti gelince sahneden çekilir gider. Fâni dünya denir. Geçicidir. “Fâni cihana bakma geçer, ömrü sevme kim Ömrün zevâli var ve cihanın bekâsı yok.” Nesimi
120.00 ₺ -
Ehl-i Beyt Risalesi
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âşinâ nazarıyla görmüş ki, Âl-i Beyti, âlem-i İslâm içinde bir şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. *** Âl-i Beytin efradı, itikad ve iman hususunda sairlerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridedirler. Çünkü İslâmiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten taraftardırlar. Cibillî taraftarlık zayıf ve şansız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. (...) Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslâmiyet cihetiyle, din-i İslâm lehinde ednâ bir emâreyi kuvvetli bir burhan gibi kabul eder. Çünkü fıtrî taraftardır. Başkası ise, kuvvetli bir burhan ile sonra iltizam eder. Said Nursî
18.75 ₺ -
Marifetnameden İrfan Damlaları
Marifetname'den İrfan Damlaları ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ,
350.00 ₺ -
Ruhun Miracı ve Vahdeti Vücud
Dünyanın en uzak köşelerini teknolojiyle keşfe çıkan insan; içindeki dünyanın mahiyetinden habersiz yaşamakta, lazeri keşfedebilen insan, içinin galaksilerinden habersiz... İnsan aslı olan sırrı müşahedeye devam ederse, ilahi sırrın hükmü zuhur eder ve eşyanın hakikatine ererek manevi miraç etmiş olur.
140.25 ₺ -
Rabıta Akli izahı Kitap Sünnet ve Kıyastan Delilleri
Ayna! Sır yumağı… Kum Tanelerince hakikat seninle kurar bağı Her güzel sende görür, Ne var kendi kendinde. Can aşık sende ölür, Hakkı görür kendinde Mahmut Eren Temiz ve pürüzsüz bir ayna doğru açıdan bakan herkese mutlaka hakikati gösterecektir
63.00 ₺ -
Şifai Şerif Şerhi 3 Cilt Deri
Şifâ-i Şerif; gönüllerde Peygamber sevgisini tutuşturmak, O’nu bütün yönleriyle tanıtıp anlatmak ve Müslümanlara, Sultân-ı Enbiyâ’nın haklarını savunmayı öğretmek maksadıyla yaklaşık 9 asır önce Endülüslü tanınmış alim Kâdî İyâz tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Bu kıymetli eser, İlim ve fikir camiasının yakından tanıdığı, yarım asırdan beri akademik çalışmalarının yanı sıra kaleme aldığı eserleriyle bir nesle peygamber sevgisi aşılayan değerli ilim adamı Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir Hocamızın elinde yeniden hayat buldu. Eyüp Sultan Camii kürsüsünden sekiz yıldır her pazar günü yaptığı ‘Şifâ-i Şerif’ dersleriyle bu kıymetli eser özgün bir şerh hüviyetini kazanmıştır. Nureddin Yıldız Hocamızın araştırma ve inceleme desteği sunduğu bu nadide eser 3 cilt hâlinde başucu eseri olarak ilk defa Tahlil Yayınları tarafından istifadeye sunulmuştur.
2312.00 ₺ -
Risale-i Kudsiyye Cep Boy
Risale-i Kudsiyye Mustafa İsmet Garibullah'ın (K.S) yazmış olduğu Tasavvuf kitabıdır.
118.90 ₺ -
Kuranı Kerimin Faziletleri Ve Okuma Adabı
İstifadelerinize sunulan bu eser, Hicri 15. Asrın Müceddidi olan Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretlerinin (Kuddise Sirruhu) eşi bulunmaz bir eser olan Rûhu'l Furkan isimli tefsirinden alınmıştır. Ayrıca, Kur'an'ın faziletleri ve okuma adabı hakkında hususi ve umumi vaazlarında buyurduğu veciz kelamlar da ilave edilerek neşr edilmiştir. İlave olarak da kitabın sonuna Efendi Hazretlerimiz'in Medine-i Münevvere'de Rasulüllah (sallallahu Aleyki ve Sellem) Efendimiz'in ve halifelerinin ziyareti esnasında okuduğu ve sair vakitlerde ise Arapça olarak yaptığı bir takım duaları, tashih ve terceme ederek dercettik. Rabbimiz'den niyazımız bu risaledeki duaları, siz okurlarımızın dünya ve ahiret saadetlerine vesile kılmasıdır. Cenab-ı Hak'tan Ümmet-i Muhammed'i bu eserden son derece faydalanmasını niyaz ederiz.
82.60 ₺ -
Gölgeler Koridoru Bir Sufinin Günlüğü
“Şayet benim kulağa tatlı gelen fısıltılarımı işitemiyorsan, o hâlde hayat öğretsin sana öğrenmen gerekenleri…” Amerika'da doğan, orada İslam'la tanışan, çeşitli Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde psikolojik danışmanlık dersleri veren ve şu anda misafir öğretim üyesi olarak Türkiye’de bulunan Muhyiddin Şekûr’un yıllardır beklenen kitabı; Gölgeler Koridoru. Şekur’un tasavvufla tanışma serüvenini anlattığı ilk kitabı Su Üstüne Yazı Yazmak bugüne kadar yüzbinlerce kişiye ulaştı. Okuyan herkesi derinden etkiledi. Yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, her tecrübenin bizi bir hâlden başka bir başka hâle hazırladığını hissettirdi. Muhyiddin Şekûr, uzun zamandır beklenen Gölgeler Koridoru’nda, aynı akıcı üslupla hakikatte hepsi birer hikmete işaret eden hayat derslerine devam ediyor. İsmi Furkan Suresi’ndeki “Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı” ayetinden mülhem olan Gölgeler Koridoru’nda görünmeyen dünyayı keşfetme tecrübelerini daha ileriye taşıyor. Görünene odaklanıldığında kolayca üzerinden atlanıp geçilebilen sıradan olayların, görünenin ötesine nüfuz edildiğinde hakikate uzanan bir nişaneye dönüştüğünü gösteriyor. Gölgeler Koridoru, insana önce kendi bâtınına, enfüsî âlemine, sonra dış dünyadaki olayların iç yüzüne, yani aslında hakikate dair bir kavrayışa nasıl ulaşılabileceğine dair küçük ama etkileyici denemeler yaptırıyor. Bazen bir gece yürüyüşünden, bazen bir ateşböceğinden, bazen bir veranda inşaatından, bazen insanlığı tarif edilmez acılara sürükleyen savaşlardan yola çıkarak bakışımızın nereye odaklanması gerektiğine yönelik hatırlatmalarda bulunuyor. Gölgeler Koridoru, hakikat yolcularının kaçırmaması gereken bir roman. Âdeta karanlıkta kalan insana yolunu gösteren bir “altın iplik”…
210.00 ₺ -
Sensin
“Herkes tevhid halkasında olduğu halde, sadece bazıları kapıları aralayabiliyor. Kapıların aralanması ve açılması, ancak bu işi yaşayacak olan talibin kendi talebi, gayreti ve Rahmân’ın hidayeti ile gerçekleşiyor. Kullukta değer üretmedikçe, telkinleri kendinde talime dönüştürmedikçe, aşk-ı Sübhân ile kendi Kaf Dağı’nı aşmadıkça; sırf okumakla, duymakla hiçbir talip istikamet alamaz. Zümrüdüanka olamaz. Kendin başaracaksın. Bunun için gerekli olan bütün malzeme zaten sende mevcut. Sadece sıcaklığını soğutmadan, sevgini zayi etmeden salih duygularla ve sabırla sevgini ve kulluğunu ziyadeleştireceksin.” … Tasavvufî sohbet üslubuyla doğmuş olan elinizdeki kitap, insanın önce kendi benliğini aşması, sonra masivayı aşmasının ve bütün varlığını Hakk’a teslim edip Hakk’ta ebed olmanın yollarını anlatıyor.
90.00 ₺ -
Tasavvufa Giriş
"Tasavvufa Giriş", adı üzerinde bir giriş kitabı. Tasavvuf nedir, nasıl bir ilimdir ve hatta bir ilim midir, bugünün insanına neler söyler, sorularının cevaplarını arayan, bu soruları soranlarla söyleşen bir kitap. İçeriden bakan bir kitap "Tasavvufa Giriş". Bu yönüyle okuru bekleyen, akademik mesafesi olan, bilimsel bir ölçülülük içinde ilerleyen (ve hadi itiraf edelim) sıkıcı bir kitap değil, aksine sıcak, çarpıcı, kana karışan, kalbe dokunan bir eser. "Tasavvufa Giriş", özellikle modern eğitimden geçmiş, kafası haliyle bir parça karışık okur için sürprizlerle, beklenmedik yeniliklerle dolu. Niyazi-i Mısri’den bahsederken, aynı hızla kuantum fiziğine geçebilen, psikiyatriden dem vururken fenâ makamını söz konusu edebilen kıvrak, disiplinlerarası bir çalışma. Bu yönüyle, bütün insani ilimleri, bütün beşeri disiplinleri aynı potada eritmeyi deneyerek tasavvuf mektebinin tevhid ilkesini, üslubuyla da hatırlatan bir kitap. Tasavvufi bilginin mahiyeti nedir, seyrü süluk nasıldır, mürşid kimdir, ledünni bilgi nedir gibi, tasavvufun ana konularını bir de, hem maddi hem manevi dünyamızın dinamiklerini yorumlamada istisnai bir isim olan Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’tan okuyun.
227.50 ₺ -
Reşehat Arapça Deri Yeşil
Yazarın, iş tecrübesinden yola çıkarak hazırladığı ve Dünya gazetesinde yayınlanan “Yönetici, Çalışan ve İşe Yeni Başlayanlar İçin Öneriler” başlıklı makalesinin genişletilmiş hâli olan bu kitapçıktaki öneriler, evimizden fazla bulunduğumuz iş ortamında hepimize rehberlik edecek, geleceğimizi şekillendirecek, profesyonelliğe adım atmak için altyapı sağlayarak bizi olgunlaştıracaktır.
265.00 ₺ -
Mevlânâ ve Akıl
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin Mesnevî’si, insanlığın düşünce dünyasının hârikalarından biridir. Tıpkı engin ve uçsuz bucaksız bir okyanus gibi. Çok az gemi bu dalgalı denizde yol alabilir. Mânâ ve hikmet derinliklerine varabilmek için elbette ki tehlikeli bir dalış, tehlikeleri göze alan bir yüzücülük gerekir. Aynen, ısrarla “Konuk Öldüren Mescid”e gitmek isteyen gözü kara yolcu gibi. Bu yolcu, canına yönelik herhangi bir zarar görmediği gibi, sonunda mescidin gizli hazinesi sayılan çok büyük sırları da öğrenir. Herkes bu tehlikelerle dolu, korkunç engine dalış gücüne sahip olamaz. Ölümden korkanlar, o tarafa dönüp bakamazlar bile. Bazı amaçsız maceraperestler olur, bunlar bazen avuçlarını açıp bu denize daldırırlar, ama enginliğini, sahilsizliğini fark eder etmez, hemen yüzünü çevirip kenara çekilirler. Artık bu okyanustan ne anlamışlarsa onunla yetinirler. Kimini tutup kenara fırlatan, kimini de içine çekip boğan dalgalardan biri “akıl” ve “düşünce”dir. Mevlânâ, aklı, ilk manevî varlık, daha doğrusu diğer yaratılmışlardan ayıran ve üstün kılan bir özellik olarak vasfeder. Akıldan yoksun kimseyi de insanlıktan çıkmış, hayvanlık derekesine inmiş bir varlık olarak tasvir eder. Fakat Mevlânâ’nın bu düşüncesi, varlığın yaratıcısı tarafından yaratılışın bir süsü olarak öngörülmüş “akl-ı selîm” ile ilgilidir; beşerin iç âleminde noksan bir özellik olarak yer alan cüz’i ve eksik akıl ile değil. Hevâ ve hevesten uzak ve Allah’ın emirlerine itaat eden akıl yani. Nitekim Mevlânâ “peygamberliği” kâmil akıl olarak isimlendirir ve genel aklın bu özel akla muhtaç olduğunu belirtir. Mesnevî, İslam düşüncesi alanında ansiklopedi ayarında bir eserdir. Nitekim İslâmî ve beşerî ilimlerin her dalından bir şeyler bulmak mümkündür. Bütün bunları anlamak da, ancak “Hüsameddin Çelebi” gibi kurcalayıcı bir zihne sahip, sırra susamış ve gafletten uzak duru zihinliler için mümkündür. Bu kitap akl-ı selîmin bir müdafaası olduğu kadar, bir ölçüde de Mevlânâ Celâleddîn’in “akıl muhalifi” olmadığını ortaya koymaktadır. Bu kitap, Mevlânâ’nın fikirlerini tümüyle içermese de, özellikle manzum eserlerinden hareketle onun düşüncesinin “öz”ünü gözler önüne sermektedir.
90.00 ₺ -
Gerçek Aşk
Fark vardır candan kopup gelen aşkla, iple bedene bağlanan sevgi arasında … İyi insan, erdemli insan, yücelere gönül veren insan… Elbette belli bir ahlâk düzenine ve ölçüsüne uyan; plânlanmış bir eğitimden, daha doğrusu değerler eğitiminden geçmiş insandır. Elinizdeki kitap, işte bu amaca katkıda bulunmak için ortada. İyi insan olabilmenin temel değerlerini ele alıyor ve yaşanan hayatla bir bağ kurarak açıklamaya çalışıyor. “Edep, sabır, ümit, nefis mücadelesi, kıymet bilmek, hakikat üzre olmak, üslup sahibi olmak, affedebilmek, riski göze almak, sorumluluk, üretmek, çaba göstermek... ” Bu değerler, hiç şüphesiz dün olduğu kadar bugün de önemli, yarın da önemli olacaktır
3.43 ₺