-
Mektubat Tercümesi 2 Cilt
Mektûbat-ı Rabbani; Asırlardır ilgiyle okunan Kur'an-ı Kerim ve sünnetten süzülen İman, İslam, Ahlak Fazileti ve Tasavvuf Deryasıdır. Mektûbat-ı Rabbani; yeniden tercüme edilerek titiz bir çalışma sonucu sade bir dilde günümüz türkçesine kazandırılmıştır...
390.00 ₺ -
Niyazi Mısri Divanı ve Şerhi
Niyazi-i Mısri Hazretleri’nin melamîliği ilm-i ledün sahibi oluşundan (bir diğer adı da, ilm-i hikmet, ilm-i tevhîd, vahdet-i vücûd ki tasavvuf bu ilimlerin genel adıdır) gelmektedir. O, devrinde bu hakikat ilimlerinde en önde olandır. Tevhîd, Niyazî-i Mısri’den tüm açıklığıyla ortaya konmuş ve aleme aşikare edilmiştir. Onun melamîliği dîvanındaki her ilahîsinde tüm açıklığıyla ortadadır. Melamîlik “La Mevcûde illa Hû” sırrıdır. Niyazî-i Mısrî hazretleri bu sırrın vassafıdır. Olmasa idi vasfını nasıl yapardı!.. Melamî olmayan bir yol, bir kişi kuralların kuludur. Bu kurallar din ve tarîkatın kurallarıdır. Özgürlük yoktur. Melamî ise hür ve özgürdür. O, Allah’ta fanî olandır. Allah, kendinde olunca kendi bâkî olur. Niyâzî-i Mısrî bu sırra eren-lerdendir. İşte divanı.
350.00 ₺ -
Hikmetler ve Aşıklar Bahçesi
«Halk-ı âlem yılda bir kez îyd için kurbân eder, Dem bedem, saat besaat ben senin kurbânınam..» Cânın nefes alış verişini; O'nun iştiyâkı ateşi yanında hazm edememek, arzuladığı birleşmeyi cân gözü ile beklemek ne güzel şey. Cân'ı; verene vermek ne asilâne hareket. Her şeyi verene, O'nun istediği tek şeyi vermekle O'nu kazanmak ne seâdet. O'ndan esirgenecek hiç bir şey bulunmadığını fehm ederek olduğu gibi O'na teslim olmak ne sehâvet. O'nun tarafından sevilmek, sevilebilecek hâle gelmek, kendisinden cân taleb edilebilecek kemâle erişmek ne mazhariyet. O'nun kapısının eşiğine baş koyup sükût içinde beklemek, yıkıl-mıyan bir sabır ile kapının açılmasını, koldan tutulup içeriye çekilecek zaman ümidi ile cân bulmak ne sadâkat… Bu eser kelam-ı kibardan 99 beyiti ihtiva etmiş olup, insanoğlunun kainat sahnesindeki seyiri ile baş-layıp efendimiz (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) ile biten bir hikmetli sözler ve bu sözlerin tefsir ve tahliline dair bir eserdir.
120.00 ₺ -
Sufilere Armağan
İnsan bu dünyadaki seyrinin en önemlilerinden olan"Ve inneke le alâhulukın azîm” Ve muhakkak ki sen, mutlaka çokbüyük bir ahlâküzeresin. (68/Kalem Sûresi, 4) âyet-i celîlesiyle de tesmiye edilen Peygamberî Ahlâka erme yolculuğunda seyrin ahengini ve istikâmetini elde edebilmek için peygamberler, sıddîkler ve sâlihlerle olmalıdır. Onların güzel yaşamları, kelâmları ve yazıları bizlerin bu kutlu yolculuğunda en mühim rehberdir. Bu hayatın rıza-yı ilâhiyye yolundaki seyrinin en güzel uygulamaları onlardan bize miras kalmıştır. İşte, elinizdeki bu eser; İmâm-ı Şa'rânî (k.s.)'nin kaleme aldığı selef-i sâlihînin ahlâkından kesitler şeklinde binler hikmetleri ihtivâ eden bir risale olup, bu yolda olan herkesin kendisine rehber bir eser niteliğindedir.
192.00 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 2
Dinler, dış dünyaya yönelik öğretilerinden belki de çok daha fazlasını insanın iç dünyası için söylerler. İslam dini söz konusu olunca, bu içte yatanı, derûnî tarafını anlama üzerinde yoğunlaşan bilim dalına “tasavvuf” adı verilmiş ve bu yönde uzmanlaşanlar da “sûfî”, “mutasavvıf”, “muhakkik” gibi isimler almışlardır. Bu özel ilim dalı, zaman içerisinde kendi müesseselerini kurarak İslam toplumlarını kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanında etkileyen en önemli düşünce hareketi haline gelmiştir. Türkler de İslam’a girişlerinden itibaren büyük oranda İslam dininin bu yorumunu benimsemişler ve bu sahada büyük ârifler yetiştirmişlerdir. Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Mevlânâ gibi bu yolun büyük ustalarının Selçuklular ve akabinde Osmanlıların dünya görüşünü etkilemede oynadıkları fevkalade rolün yankıları, Anadolu’nun her tarafından irfan meclislerinin yükselmesi şeklinde olmuş ve bunun neticesinde Yunus Emre, Niyazi Mısrî, Eşrofoğlu Rûmî, Şeyh Gâlib gibi yüzlerce mütefekkir sûfî yetişmiştir. Osmanlı insanının zihniyet dünyası üzerinde düşünce arkeolojisi yapan bütün araştırmacılar derine indiklerinde hep tasavvuf denen bu din felsefesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Elinizdeki eser, Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ın kaleminden Anadolu ve Rumeli irfanını besleyen tasavvuf ocaklarından Halveti- Uşşakîliğin tarihine ışık tutuyor, gönülde aşk derdine talip olanların eserleri ve hayatlarına günümüz insanını aşina kılmaya çalışıyor.
227.50 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 1
Her köşesinden ilim, irfan ve sanat fışkıran devâsâ bir dergâh gibidir Anadolu. Asırlar boyunca, gönlü yaratılmıştan Yaratan’a çeviren, halk içinde Hak ile beraber olmanın talimini yaptıran ruhsal tecrübenin ışığında yol almıştır bu topraklarda yaşayanlar. Cihan Padişahı Kanûnî bile; Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş diyerek Osmanlı’nın dinî, fikrî ve ilmî varlığını besleyen bu manevî otoritenin önünde diz çökmüştür. Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın Anadolu’nun fethinde bizzat rol alan Alperen dervişlerden Nâzım Hikmet’in şiirine, İbn Arabî’den Aziz Mahmud Hüdaî’ye, İstanbul’un tekkelerinden tasavvuf musikisine kadar pek çok konuda bu coğrafyada yaşanan mistik tecrübeye ışık tutan yazı ve söyleşilerini bir arada okurlarına sunuyor.
154.00 ₺ -
Acaibül Mahlukat
Ocağın etrafında toplaşıp ninesinin sesinden masallar dinleyenler dünyadaki günlerini sürdüler. Bizse az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bu günlere eriştik. Öykü durur mu o da gitti, pek badireler atlattı, pek vadiler aştı. Arada bir çığır açıldığı olduysa da, masalların o eskimeyen sesi dönüşerek öykülerde kendine yer edinmeyi daima başardı. Epiğin güçlü kökleri süzüle süzüle ince ve zarif yapraklara dönüştüler. Mitler ve masallardaki kahramanlar don değiştirip üzerlerine zamanımızın kıyafetlerini geçirdiler. Kahramanlar değişir de yaratıklar durur mu? Devler, umacılar, ejderhalar, alageyikler, peri kızları, gulyabaniler tebdil-i kıyafet eylediler. Dememiz o ki, ölen hayvan imiş, arketipler ölesi değil! Elbette oturup masalları yeniden yazacak değildik. Yine de, masal yaratıklarını kullanarak bugün nasıl öyküler yazılır merak ediyorduk, heyecanlanıyorduk. Heyecanımızı paylaşanlarla birlikte kendimize bir ocak bulup anlatmaya başladık. Geriye ve ileriye doğru ama sonsuz bir “şimdi”nin içinde yeniden az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik… İşte bu kitap odur!
123.37 ₺ -
Tuhfe-i Bahriyye Tevhid ve Sırlar Denizi
Celvetiyye tarikatının Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden İsmail Hakkı Bursevî 100’den fazla eser sahibi hezarfen bir âlim, şarih, müfessir, şair ve bestekârdır. Bursevî hazretleri tefsir, hadis, tasavvuf ve meani gibi birçok ilim dalında eser kaleme almıştır ve tasavvufi neşve, özellikle Ekberi renk, eserlerinin neredeyse tamamında merkezi bir rol oynar. Bursevî’nin metinlerine baktığımızda Mevlana Celaleddin Rumî, Sadreddin Konevî, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdayî gibi birçok şeyhin yanı sıra onu en çok etkileyen ismin İbnü’l- Arabi olduğu açıkça görülür. Tuhfe-i Bahriyye’nin telif sebebi, Üsküdar’da Bursevî hazretlerinin sohbet meclisine katılan Has Bahçe Müfettişi Bahrî Hüseyin Efendi’nin kendisinden kıymetli bir hediye istemesidir. Bursevî hazretleri bu istek üzerine Tuhfe-i Bahriyye’yi yazar. Eserde “Hû” ismine, tevhid lafızlarına ve Bahrî isminin bâtıni anlamına dair sırlardan bahsedilmektedir. Bursevî hazretleri okuyucudan eserdeki hakikatleri iyi anlamasını ve kitabı mümkün olan her yerde yanında taşımasını istemektedir.
110.23 ₺ -
Kuşlarla Sohbetin Şartları
Yaşadığımız dünyayı “büyüsü bozulan bir dünya” olarak tanımlıyor Ahmet Murat kitaba ismini veren “Kuşlarla Sohbetin Şartları” isimli yazısında. Kitap boyunca da büyüsü bozulan bu dünyanın içerisinde geçmişin, özellikle bir zamanlar sahip olduğumuz zengin tasavvuf kültürünün bugüne yansımalarının izini sürüyor. Dedeleri şeyh olanların şimdiki durumu, halvet ve yeni yalnızlık şekilleri, kandil gecelerinde yaşanan bir çeşit gerginlik, Müslüman saati... Bunlar ve çok daha fazlasını ihtiva eden kitap eski meselelerle yeni karşılaşmaların bir serencamını sunuyor. Ahmet Murat’ın yetkin ve samimi kaleminden çıkan yazılar okuyucuya yepyeni ufuklar açabilecek bir coğrafyanın sınırlarını çiziyor.
118.99 ₺ -
Mektubatı Rabbani Metin ve Tercümesi 2 Cilt Takım
(Mektubatı Rabbani Arapça Orjinal Basksı ile Sayfa Tutarlıdır. Arapça-Türkçe Karşılıklı Sayfalarda Tutarlıdır Cildin Sonuna Lügatçe eklenmiştir.) Bismihi Teala, Hamd ve salevattan sonra… Bu kıymetli eserin, din ve tasavvufun doğru biçimde kavranarak yaşanmasına katkı sağlaması bizleri sevindireceği gibi bu katkının ahiretimiz için de önemli bir azık olacağına inanıyoruz. Eseri okuyarak istifade eden kardeşlerimizden bizleri de hayır dualarında unutmamalarını diliyoruz. Tüm müslümanlar ve özellikle de tasavvuf yolunu önemseyenler için vazgeçilmez eserlerden biri olan Mektubat'ın sahip olduğu müstesna yere uygun bir çalışma ile eseri okuyucularla buluşturmak istedik. Bu maksatla uzunca bir süre üzerinde çalışarak elinizdeki haliyle okurlara ulaştırdık. Diğer bütün tercümelerin değişik yönleri olup, çeşitli faydalara sahip olduğu açık olmakla birlikte bizim tercümemiz ise aslına sadık kalarak tasavvufu yaşamakla, tatbik ile elde edilecek olan marifetlere; işaret ve teşvikler içermektedir. Bu ilimlerde bizleri yetiştiren Müceddid Mahmud Efendi Hazretleri (KS.) nin elbette çok büyük payı ve tesiri vardır. Tüm okurlarımızı Mektubattan uzak kalındığı an feyiz kesilir buyuran Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözleri ve yazılarını örnek almaya davet ederek, eserimizin kabulünü, bu yolda faideli olmak dileğiyle bu aciz kulunu muvaffak eylemesini yüce Rabbimden niyaz ederim. Ali Kara 1.Cilt 792 Sayfa 2.Cilt 720 Sayfadan oluşmaktadır.
700.00 ₺ -
Mektubatı Rabbani Arapça Harekesiz 2 Cilt Takım
Mektubat-ı Rabbani kitabımız Ali kara hocamızın kontrol ve tashihinden geçerek Harekesiz olarak, Eski matbu nushaya sadık kalınarak sayfa tutar bir şekilde, yeni dizgi (Bilgisayarlı) olarak hazırlanmıştır. Ayet ve Hadis-i Şeriflerin kaynakları sayfanın altına dipnot olarak eklenmiştir. Ayet, hadisi şerif ve şiirler koyu olarak belirtilmiş. Ayrıca 2.Cildin sonuna Mebde ve Mead Risalesi eklenmiştir. Mektubatı Rabbani Arapça 2 Cilt Takım, Şamua Kağıt, Lüx Cilt Yeni Dizgi Bilgisayarlı Harekesiz
420.00 ₺ -
-
İstanbul Celseleri 1
Eserin Orjinal İsmi: İstanbul Celseleri-1 Şia’nın Peşaver Geceleri İsimli Kitabına Reddiye “İslâm Dünyası’nın, emperyalist Batı’nın çok yönlü askerî, ekonomik, kültürel… tasallutuna maruz bulunduğu günümüzde Sünnî-Şiî ihtilafını “körükleyici” faaliyetlerde bulunmak Müslümanların menfaatlerine hizmet etmez.” Bu cümlenin bir hakikati ifade ettiğine inanır ve gereğini yapmanın her Müslüman üzerine vecibe olduğunu düşünürüm. Ancak biraz tarih bilen, Şia’yı biraz tanıyan herkes gibi ben de “olan”la “olması gereken”i birbirinden titizlikle ayırdetme sorumluluğunun, özellikle son dönemde yaşadıklarımız da dikkate alınınca “ertelenemez” bir başka vecibeyi omuzlarımıza yüklediğinin farkındayım. Sünnî-Şiî ilişkileri konusunda hâlâ hülyalı temennilerin toz pembe dünyasında yaşamakta olanları acı gerçekle yüzyüze getirip uyarmak! Önsöz’den.
19.60 ₺ -
Mektubatı Masumiyye 2 Cilt Takım
MEKTUBAT-I MASUMİYYE; Mektubatını türkçeye tercüme etmeye kalkıştığım Muhammed Masûm hazretleridir. İkinci binde dini kuvvetlendiren ve ilk zamandaki gibi taze ve temiz hale getiren İmam-ı Rabbani hazretlerinin, Rabbani ve kayyumiyet sıfatlarına ortak olacak kadar büyük halîfesi ve oğludur. Kaim makamıdır. Her güzel ilme sâhib, her eşsiz ma’rifete ehil, şerîatın en güzel elbiseleriyle ilelebed süslüdür ve süslü kalacaktır. Babasının sırdaşı, kendinden sonra gelenlerin en büyüğü ve imamı, namazların çoğunu Arşın üstünde edâ eden, kâinât ve içindekilerin ma’nen onunla varlıkta bulunduğu kayyûm-i âlemdir. Mektûbâtını okuyunca, ilminin derinliğini, ma’rifetinin, yalnızlık sıkıntısı çekecek derecede olduğunu, tecelli cinsinden olan bütün zuhûrlara kavuştuğunu, babası gibi kullukta en yüksek makâmı ihraz ve isbât ettiğini, bununla beraber tevazuunu, ihtiyac ve niyâzını göreceksiniz ve gayr-i ihtiyârî: Baba nurdur ve oğul nur, Bunun için dediler nûrun alâ nûr. Beytini terennüm edeceksiniz. Mektûbât cinsinden eserler, bilhassa ikinci bin sırasında ve sonrasında meşhûr oldu. Yeni bir çığırdır.
490.00 ₺ -
Bir Duadır Seni Sevmek
Sustu gece... Zaten dilsizdi seni her sevdiğimde. El yordamıyla menzile giderken bir ok, kendini vurdu. Boynunu büktü yay. Bir rüzgâr kendini kaybetti, gıpta ederken ona. Bir şişenin içine hapsoldu kuş sesleri. İçinden aktı dalgın bir nehir ben seni severken. Bir şimşek utandı kendinden, Ay uzaktan baktı. Dağlarda sabahladı bir ozan, ben seni severken. Adını içinden haykırdı bir meczup. Kocaman adımlarla yollara vurdu bir deli kendini. Parmak uçlarıyla toprağa dokundu yağmur taneleri. Ben seni severken, elleriyle ağzımı kapadı hicran. Vuslat, tanımadığını söyledi beni. Bir gül kokusu sardı içimi seni severken. Bir şiir kayıp gitti yüreğimin arasından. Bir ilham uyandırdı Itri’yi gecenin bir yarısında. Duvarla hâlleşti bir mum. Aşka geldi kalemim ben seni severken. Bir dua döküldü dudaklarımın arasından. Derin bir aşk çektim ciğerlerime. Adını yazdığım kâğıda dokundum. Şehrini sevdim haritada. Kim getirir ki haberini sana sevdamın? Bir duadır seni sevmek...
12.50 ₺ -
Aşkın Gül Bahçesi
Aşkın gül bahçesinde yediveren sevdalar boy verir. Renk renk güller ve kokular devşirilir. Aşktır o güllerin adı... Takvadır, adanmışlıktır, zühddür, sevgidir ve dahi selamdır. Varoluş tarlasını gül bahçesine çevirenlerin, kor ateşin nârı içinden gül toplayanların öyküsüdür bu. Aşkın gül bahçesine girenler gül koklar ve gül kokarlar. Ferah esintilerle… Nurdan Damla, Aşkın Gül Bahçesi’nde bizi kıssalardaki aşkın gül kokulu esintilerine çağırıyor. Her daim aşk ile...
12.75 ₺ -
Mektubatı Rabbani Tercümesi 2 Cilt Takım
Mektubatı Rabbani Tercümesi (Sadece Türkçe Metin) Ali Kara Hoca 2 Cilt Takım : Bismihi Teala, Hamd ve salavattan sonra… Mektubat-ı Rabbani gibi eşsiz bir eserin anlaşılması ve anlatılması manasındaki tercüme işinin ne kadar müşkil olduğu açıktır. Bu sahada gerçekten mükemmel olanların kitap yazmadığı, bilakis yaşayarak tasavvufu hayatına tatbik ettiği bir ortamda, söz ve yazı ile ifadenin ancak bu kadar olabileceğini kabul etmek gerekir. Diğer bütün tercümelerin değişik yönleri olup, çeşitli faydalara sahip olduğu açık olmakla birlikte bizim tercümemiz ise aslına sadık kalarak tasavvufu yaşamakla, tatbik ile elde edilecek olan marifetlere işaret ve teşvikler içermektedir. Bu ilimlerde bizleri yetiştiren Müceddid Mahmud Efendi Hazretleri (KS.) nin elbette çok büyük payı ve tesiri vardır. Tüm okurlarımızı “Mektûbât”tan uzak kalındığı an feyiz kesilir buyuran Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözleri ve yazılarını örnek almaya davet ederek, eserimizin kabulünü, bu yolda faideli olmak dileğiyle bu aciz kulunu muvaffak eylemesini yüce Rabbimden niyaz ederim. Ali Kara (Ramazan – 1435 – 2014) Mektubat’ın birinci cildi 1616 senesinde talebelerinin meşhurlarından Yar Muhammed Cedid-i Bedahşi Talkani tarafından toplanmıştır. Birinci cildde 313 mektup vardır. Bu cildin son mektubu, Muhammed Haşim-i Keşmi’ye yazılmıştır. İmam-ı Rabbani hazretleri birinci cildin son mektubunu yazınca, (Muhammed Haşim’e gönderilen bu mektupla resullerin, din sahibi peygamberlerin ve Eshab-ı Bedr’in sayısına uygun olduğundan, üç yüz on üç mektupla birinci cildi burada bitirelim) buyurmuştur.
450.00 ₺ -
Mektubatı Rabbani Tercümesi 7 Cilt Takım
Altın silsileye mensup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin en önemli eseri olan Mektûbât'ın tasavvuf edebiyatında da herkes tarafından kabul edilen müstesna bir yere sahip olduğu bilinmektedir. İmâm-ı Rabbânî, din ile tarikat ve hakikatın ayrı şeyler olmadığını altını çizerek vurgular. Şeriat, tarikat ve hakikati birbirini tamamlayan unsurlar olarak gören ve bu anlayışı müslümanlar arasında yaymaya, hâkim kılmaya çalışan bir kişiliğe sahip olan İmâm-ı Rabbânî'nin Mektûbât'ı bu yönüyle de ayrı bir önem taşır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin doğumu, hayatı, tahsili, hocaları, yaşadığı dönem, verdiği mücadele, genel olarak görüşleri, şahsiyeti ve eserleri hakkında, eserin başında yer alan "İmâm-ı Rabbânî'nin Hayatı, Şahsiyeti ve Görüşleri" bölümünde ayrıntılı bilgi verilmiştir. Biz de bütün müslümanlar ve özellikle de tasavvuf yolunu önemseyenler için vazgeçilmez eserlerden biri olan Mektûbât'ın sahip olduğu bu müstesna yere uygun bir çalışma ile eseri okuyucularla buluşturmak istedik. Bu maksatla uzunca bir süre üzerinde çalışarak elinizdeki haliyle okurlara ulaştırdık. Mektûbât üzerinde yapmış olduğumuz çalışmaları şöyle özetleyebiliriz: Bu çalışmada ayet-i kerime ve hadis-i şerifler Arapça metinlerine yer verilerek harekelenmiştir. Bazı ayetlerin mealleri verilirken, genel olarak verilen mealden farklı bir meal verildiği görülecektir. Burada, konunun akışına uygun düşmesi ve İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin maksadını gözetmesi bakımından o meal tercih edilmiştir. Eserde yer alan hadis-i şeriflerin metinleri, kitapta ilk olarak geçtiği yere göre sıra numarası verilerek sıralanmıştır. Hadisin başında görülen numaralar buna işaret etmektedir. Hadis-i şeriflerin Mektûbât içinde geçtiği yerde kısa tahrici verilmiş, tam ve ayrıntılı tahrici ise 3. cildin sonunda yer alan "Hadisler ve Tahric" bölümünde hadisin metni ile birlikte verilmiştir. Bazı hadisler gerek hadis kaynaklarında gerekse İmâm-ı Rabbânî'nin Mektûbât'ta yaptığı nakillerde farklı lafızlarla geçmektedir. Biz de sözkonusu hadislerin tahricinde bu lafız farklılıklarına yer verdik. Mektûbât içinde ismi geçen, kendisinden bahsedilen ve mektup gönderilen şahıslar hakkındaki bilgiler de 3. cildin sonunda "Ekler" kısmında yer alan "Tercüme-i Haller" bölümünde bulunmaktadır. Mektûbât içinde geçen şahıslar hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler bu bölüme müracaat edebilirler. Yine Mektûbât içinde geçen tasavvuf, fıkıh, hadis ve kelam ilimleriyle ilgili terimlerin açıklamalarına da 3. cildin sonunda bulunan "Lügatçe" bölümünde yer verilmiştir. Özellikle tasavvuf terimlerinin sağlıklı ve doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için buradaki açıklamalar dikkate alınmalıdır. Burada verilen açıklamalar özet mahiyetinde olup, konu hakkında daha ayrıntılı ve doyurucu bilgi edinmek isteyenler sözkonusu ilim dallarında hazırlanmış olan daha geniş kaynaklara başvurabilirler. Bu çalışmada yapmış olduğumuz diğer bir yenilik de Mektûbât'ın ayrıntılı bir indeksinin hazırlanması olmuştur. Titiz ve uzun bir çaba sonucu hazırlanmış olan indeks üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ayet-i kerimelerin indeksi yer almaktadır. Mektûbât'ta geçen ayet-i kerime meallerine ulaşmak isteyenler bu indeksten yararlanabilirler. Bazı uzun ayet-i kerimeler birden fazla cümle ile indekslenmiştir. İndeksin ikinci bölümünde hadis-i şeriflere yer verilmiştir. Burada da uzun olan bazı hadisler birden fazla cümle ile indekslenmiştir. İndeks, hadis-i şerifin başlangıç cümlesi esas alınarak yapılmıştır. İndeksin üçüncü bölümü ise, Mektûbât içinde geçen şahıs, eser, yer, konu, kavram ve terimler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Yazılan mektupların muhatapları dikkate alınarak aynı konuda farklı uzunluklarda mektupların yazılmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, konu hakkında doyurucu bilgi isteyenler için bu indeks bölümü oldukça yararlı olacaktır. Zira bazı mektuplarda kısa ve özet olarak anlatılan konuların daha geniş ve doyurucu açıklamaları başka bir mektupta yer alabilmektedir. Bu kıymetli eserin, din ve tasavvufun doğru biçimde kavranarak yaşanmasına katkı sağlaması bizleri sevindireceği gibi bu katkının ahiretimiz için de önemli bir azık olacağına inanıyoruz. Eseri okuyarak istifade eden kardeşlerimizden bizleri de hayır dualarında unutmamalarını diliyoruz. Duamızı, "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" sözü ile bitiriyoruz. Mektubatı Rabbani Tercümesi Kelime Anlamlı 7 Cilt Takım İmamı Rabbani Mütercim:Ali Kara ISBN:978-605-2056-01-1
2450.00 ₺ -
Tevbenin İlk Adımı
Elinizdeki eser, Tabiin devrinin büyük ilmî ve manevî şahsiyeti Hasan-ı Basrî tarafından ortaya konulan zühd geleneğinin devamı mahiyetindeki tasavvufî akımlardan birine mensup olan, bununla beraber Ebu Süleyman ed-Dârânî, Şakîk Belhî, Bişru’l-Hâfî, Zünnûn-ı Mısrî, Ahmed b. Asım Antâkî gibi sûfilerin görüşlerinden de etkilenerek tasavvufî düşüncenin teşekkülünde önemli bir şahsiyet haline gelmiş olan Haris b. Esed el-Muhâsibî’nin içerik itibariyle benzerlik arz eden üç ayrı risalesinden müteşekkildir. Bu kitapta yer alış sırasına göre; “Bed-ü Men Enâbe İlallaâh/Tevbenin İlk Adımı”, “el-Kasdu ve’r-Rucû’u İlallâh/Tevbe ve Allah’a Yöneliş” ve “Şerhu’l-Ma’rife ve Bezlu’n-Nasîha/Marifet ve Nasihat” isimlerini taşıyan bu eserler, ağırlıklı olarak tevbe, Allah’a yönelme, Zühd, Vera’, Murakabe, Hidayet, Marifet, nefsin kötülüklerini tanıma ve onu hesaba çekme gibi konuları ele almaktadır. Bu yönüyle bu üç eser, Muhâsibî kütüphanesinin bir küçük özeti olarak görülebilir.
154.00 ₺ -
Tevbe Hikayeleri
Müellif, bu kitapta, Hz. Âdem (a.s.) döneminden, kendi yaşadığı hicrî yedinci asrın başlarına kadar olan süreçte tevbe edenlerin hallerini dile getirmektedir. İlk etapta meleklerin tevbesinden başlayıp sonra onlardan Hârut ve Mârut’un olayını ele alan yazar akabinde, hikâyeleri Kuran'ı Kerim'de geçen bazı nebi ve resûllerin tevbelerini zikretmektedir. Yanı sıra, geçmişte yaşamış bazı meliklerin tevbelerinden söz ettiği gibi Resûlullah’tan önce yaşamış olan benî İsrâil kavminin bazı peygamberlerinin tevbelerinden de bahsetmektedir. Daha sonra, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bazı sahabelerinin tevbeleri ile kendi zamanına kadar ulaşan bu ümmetin melik, sultan ve devlet başkanlarının tevbelerini ele almaktadır. Söz konusu bu sultanlar ya bozuk inançlarından ya insanların haklarına tecavüz etmiş olmalarından ya içki içmelerinden ya sihirle uğraşmalarından ya da zina yapmalarından dolayı Allah’a karşı gelmiş olup işlemiş oldukları kötü ameller sonrası tevbe etmiş kişilerdir. Eser, kitap ehlinden İslamiyet’le kaynaşıp Resûlullah’ın (s.a.v.) davetine icabet edenlerin hayat hikâyeleri ile son bulmaktadır. Yazar çalışmasında Yüce Allah’ın (c.c.) kitabında yer alan kıssalardan yararlanmış, Resûlullah’ın (s.a.v.) bize aktardığı hususlardan, sahih hadis metinlerinde tedvin edilmiş hadislerden, vaaz ve nükteli haberlerle dolu kitaplardan istifade etmiştir.
217.00 ₺ -
Tasavvufun Özü
Makdisi, tasavvufun hallerinin ve makamlarının, kalbin tanıdığı bir hak ilmi olduğu görüşündedir. Bunun yanı sıra tasavvuf, mutasavvıfın bağlı olduğu ve uygulaması gerektiği ibadetlerin zairi hükümlerini de kapsamaktadır. Buradan hareketle, Makdisi'nin, tasavvuf ilminin temellerini zâhiri ilim üzerine kurduğunu görmek mümkündür. Makdisi dünya hayatına önem vermeme-nin yanı sıra Hz. Peygamber'in metodunu takip ediyordu. Bu durum onu, filmin peşinde koşmaktan, kayıtsızlık ve tembellikle nitelenen, dünyanın imarı için çalışmayan ve insanların da bu uğurda çalışmalarını istemeyen mutasavvıfların bu özelliklerini reddetmekten alıkoymuyordu. Makdisi tasavvuf tarihi açısından önemli bir konuma sahiptir. Oynadığı rol ve dönemine sağladığı katkı bakımından Gazâli'den aşağı kalır yanı yoktur. O, yalnızca bir hadis âlimi ve hadis nakleden biri değildi. Kitaplarında gerçekten önemli düşün-celer taşıyordu. Hem siyasi bir rolü vardı hem de dini ve düşünsel boyutlara sahipti. Böylesi çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Makdisi'nin elinizdeki kitabı iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm, öncelikle yazar hakkında bilgilerle onun faaliyetleri ve insanların onun hakkındaki görüşlerini ele almakta, daha sonra Safvetü't-Tasavvuf kitabının metin analizini ve bu alanda yazılmış, Arap İslam düşüncesinde tanınmış temel kitaplarla mukayesesini kapsamaktadır. İkinci bölüm ise Safvetü't-Tasavvuf kitabının önce tahkikli metnini daha sonra da tam metnini ihtiva etmektedir.
273.00 ₺ -
Tasavvufa Giriş
Ebû Abdurrahman es-Sülemi’nin el-Muhaddime fi’t-Tasavvuf kitabı, gerçek şekliyle Kur’ân ve Sünnetten alınmış İslam tasavvufunu ortaya çıkarmayı hedefleyen mirasın en önemli kitaplarından biridir. Sülemi, bu kitapta tasavvuf için sunmuş olduğu bu şeklin yanında, tasavvuf tarihinin bu erken merhalesindeki pek çok mutasavvıfı da sunmaktadır. Bunu, bugün hakkında fazla bir şey bilmediğimiz ilk sûfilerin konumları ve sözlerinden tasavvufî manaları sunarken yapmaktadır. Sülemi’nin zikrettiği tasavvuf ricalinin söz ve ifadeleri, sadece beliğ ifadeler veya süslü şiir mısraları değildir. Aynı zamanda sûfî şeyhlerin kelimeleridir. Allah Azze ve Celle ile olan hallerinin sahih bir tercümesidir. İslamî değerlerin ve ilkelerin sahih bir anlayışına dayanan ruhî ve ahlakî davranışlarının doğru bir tasviridir.
98.00 ₺ -
Sufilerin Seyri
On üçüncü yüzyılda Moğol saldırılarının önüne katıp yerinden yurdundan ettiği ve Anadolu’ya sığınmak zorunda bıraktığı büyük âlimlerden birisi olan Necmuddîn-i Dâye’nin Farsça kaleme aldığı ve kendi ismi ile özdeşleşmiş en ünlü tasavvuf eserlerinden biri olan Mirsâdu'l-İbâd Mine'l-Mebde İle'l-Me'ad, içindeki irfânî öğretilerin yanı sıra sahip olduğu edebî sebk ve şiir örnekleri açısından da son derece zengin bir kitaptır. Eser 5 ana bölüm ve 40 ara fasıldan ibarettir. Dibacesinin mukaddimeye ayrıldığı kitabın ikinci ana bölümü insan ve dünyanın yaratılışı [Mebde] ile ilgilidir. Kitabın yarısına yakın kısmını içeren üçüncü bölüm tasavvuf inançları ile insanoğlunun yaşam ihtiyaçlarını konu edinmektedir. Dördüncü bölümde dört mevsimin mahiyeti ile birlikte insanların Ahiret [Mead] macerasına değinilmiştir. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise Âdem’in yaratılışının yanı sıra padişah ve toplumun önde gelen şahsiyetlerinin dinî ve ahlakî vazifeleri tasavvufî bir bakış açısı ile ele alınmıştır. Her faslın başında konu başlığının altında konu ile ilgili Kur'an ayeti veya Hadis-i Şerif zikredilmektedir. Ardından önceliğin tasavvufî düşüncelere ayrıldığı yerler sembolik öğeler kullanılarak anlatılmakta, bu da eseri edebî açıdan son derece akıcı kılmaktadır. Kitabın değişik yerlerinde Ebû Said Ebu'l-Hayr, Hayyam, Senaî, Firdevsî, Gazzâlî, Aynü'l-Kudat Hamedanî, Baba Efzel-i Kaşânî, Cemâleddin İsfehânî gibi Fars şair ve mutasavvıflardan almış olduğu beyitlere yer verir. Şeyh Necmuddîn-i Dâye kendinden önceki dönemlerde yazılmış tasavvuf kitaplarını müphem ve anlaşılmaz bildiğinden o tür kitapları referans almamaktadır. Sadece bir kaç yerde Hucvirî’nin Keşfü'l-Mahcûb, Mubidî’nin Keşfû'l-Esrâr, Ahmed Gazzâlî’nin Sevânih, Ebû Talib Mekkî’nin Kûtu'l-Kulûb, Mecduddîn Bağdâdî’nin Tesânif’inden ve aynı şekilde Esrârû't-Tevhid fî Makamât-ı Şeyh Ebu'l Said'den kaynak belirtmeden alıntılar yapmıştır.
266.00 ₺ -
Kendilerini İbadete Adayan Sufi Kadınlar
Abdurrahman es-Sülemî’ye ait bu risalede Râbiatu’l-Adeviyye, Meryem el-Basriyye, Âfiyetu’l-Muştâke, Hesnâ bnt. Fîrûz, Acredetu’l-Ammeyye, Fatımatu’l-Berda’iyye, Fatımatu’d-Dımaşkiyye, Aminetu’l-Merciyye gibi sekseni aşkın sûfî kadının biyografilerini okuyacaksınız. Eser söz konusu özelliği ile meşhur tasavvuf ricalinin tarihini tamamlamaktadır. Tasavvuf, mücahede, sabır, ilişki kesme, dünya sebeplerini küçümseme üzerine kaim olduğundan, kadınların fıtratları gereği bu hallere güç yetiremeyecekleri, dolayısıyla da tasavvuf ve haller ilminin sadece erkeklere ait bir ilim olduğu düşünülür. İşte bu risale, erkeklerin tekeline aldığı ve uzun zaman kendilerini ayrı tuttuğu bu alanda yüksek makamlara sahip sûfî kadınları bize sunmaktadır. Kısa ve özlü olmasına rağmen bu risale sayesinde, sûfîlerin iyi bir değer olan sözleri ve tecellileri sûfî mirasına izafe edilmiştir. Bu değerler, bu abide kadınların diliyle gelmiştir. Bu risale, birlik, hulûl ve ayartma bulanıklığından ve muhaliflerin sûfîleri yerdiği diğer hususlarda, arınmış olan saf tasavvufun parlak yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Sûfîlerin beslendikleri ve ifade ettikleri sadece Kitap ve sünnettir.
112.00 ₺ -
Salihlerin Hikayeleri
Allah, dostları için tecelli etmiş, onlar Allah'ın cemâlini, bütün mülkü, melekler ve gayb âlemindeki acayiplikleri müşâhede etmişlerdir. Bu müşâhede sayesinde kalp gözleri açılmıştır. Veliler Allah tarafından çok sayıda nimetlere, rahmete ve hoşnutluğa kavuşmuşlardır. Yüce Allah onları cennet bahçelerine yerleştirmiştir. Onlar Allah'ın nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, salihler ve şehidler ile beraber nimetlenmişlerdir. Allah-u Teâlâ, iki cihanda onları en yüksek makamlara yükseltmiştir. İmam Yâfiî, Allah’ın bu veli kullarını konu alan kitabını kaleme alış sebebini ve eserini hazırlarken nelerden istifade ettiğini şöyle açıklar: “Ben evliyaları ve salih kimseleri çok seven, zevk ve şevk ehli, ilim ve irfan sahibi sofilere âşık biri olduğum için, onların sözlerine, hakikat kitaplarında olan hikâyelerine gönül verdiğim için böyle bir eseri yazmayı uygun gördüm… Bu eserimi, büyük imamların güzel menkıbelerini anlatan birçok kitaptan seçip alarak hazırladım.” Okuyan herkesin istifade etmesi için büyük bir titizlikle seçilen hikâyeler; evliyalardan, salihlerden, sûfî şeyhlerinden, cezbe sahibi din ehlinden, sıddîklardan olan kimselerin, zâhid, âbid ve mücâhid olan fakir ve yoksulların başlarından geçen olayları anlatır.
343.00 ₺ -
Sabır ve Rıza
"O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman; biz Allah'ın kullarıyız ve biz ona döneceğiz derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlarındır. Ve doğru yolu bulunlar da onlardır." (Bakara, 156-157) Musibetler, tüm türleriyle ölüm ve hayatın şekillenmesinden kaynaklanan çeşitli belalar, haliyle elem verici ve incitici bir hal olup, kaygı verici ve sıkıcıdırlar. Musibete duçar olan kimseler hakkında birçok hadis nakledilmiş, evliya ve enbiya da bu hususta çokça sözler söylemiştir. Musibeti bir sevap vesilesi kabul edip, böylece sabra sarılan kimsenin cennetlerle müjdelendiği bilinen bir gerçektir. Bu hususta seleften bazı salih kimseler: "Dünyalık musibetler olmamış olsaydı, biz kıyamete müflis, eli boş olarak varacaktık." demişlerdir. Bu kitap içerik itibariyle; hayatında mal, can ve evlat kaybetmek gibi musibetlere müptela olan her Müslüman için bir teselli kaynağı mesabesindedir. Müellif eserinde, mevzua göre örnek ayet ve Resûlullah'ın (s.a.v.) hadislerini işleyerek, yerine göre açıklamasını vermek suretiyle de içerdiği fıkhî kural ve örnek vaizleri oldukça kolay ve çarpıcı bir üslupla işlemiştir. Yazar yine eserinde konuları birçok insanın rahatlıkla anlayabileceği bir izah tarzıyla kaleme almıştır.
245.00 ₺ -
Onun Güzel İsimleri
"En güzel isimler O'nundur." (Haşr Sûresi: 24) Allah Teâlâ, içermiş olduğu anlamlar, delalet ettiği yücelik, azamet ve kibriya sıfatlarından dolayı isimleri en güzel olma sıfatıyla nitelendirdi. Yahut da bu isimleri en güzel isimler olarak nitelendirmesinin nedeni; zikreden ve bu isimlerle dua eden kişinin müstahak olduğu sevabın bolluğu ve elde edeceği karşılığın güzelliğidir. İsim kelimesi sümüvv/yücelik veya simet/işaret/damga kelimesinden türemiştir. Allah Teâlâ’nın isimlerini bilen kişinin bu isimlerle nitelenmesi gerekir ki, böylece himmeti Allah Teâlâ’dan başkasına ibadet etmekten yüce olsun. Bundan dolayı da ibadeti tamamlanmış olsun. Rabbinin ismini tanıyan bir kişi kendi nefsinin ismini unutur, O’nun mukaddes yurduna ulaşmasından önce O’nun ünsiyetiyle nimetlenir, rütbesi yücelir, her iki yurtta da konumu yüce olur. Allah Teâlâ’nın kadrini yüce tutan kimsenin, Allah Teâlâ da kadrini yüceltir. Abdülkerim el-Kuşeyrî telif ettiği bu eserde; Yüce Allah’ın isimlerini ele alırken, mutasavvıfların görüşlerine, rivayetlere ve salihlere ait hikâyelere de yer vermiştir. Konuyu bu şekilde ele alış tarzıyla Kuşeyrî, okuru derin bir düşünce ufkuna götürmektedir.
154.00 ₺ -
Nefs Terbiyesi
Elinizdeki kitap, Tirmizî’nin ayet ve hadislerden hareket ederek nefsin yetkinleşme sürecini ele aldığı bir eserdir. Tirmizî bu eserinde kişinin ideal bir kul olabilmesi için yükümlü olduğumuz ibadetlerin yanında pek çok pratiği de icra etmesi gerektiğini ortaya koyar. Bunun için öncelikle nefsin tabiatını ele alan Tirmizî, yaratılış, ruh-beden ilişkisi ve dünya hayatının manevi yaşantımız üzerindeki etkiler ve bu etkileri en aza indirmeye yönelik davranışlar üzerinde durur. Bu yönüyle eser, ilk dönem mutasavvıflarının riyazet ve mücâhede yöntemlerine nasıl baktıklarını ve bu pratiklerini nasıl temellendirdiklerini takip edebileceğimiz en önemli kaynaklardan biri olarak temayüz eder.
49.00 ₺