-
Barbaros Hayreddin Paşa
Denizciliğe, küçük bir gemi reisliği ile başlayıp günün birinde kaptân-ı deryâ olan Barbaros Hayreddîn Paşa'nın hayatının bütün safhalarını maddesiyle manasıyla, inceden inceye anlatan bu eser, Kanunî Sultan Süleyman Han'ın emri üzerine Seyyid Muradî tarafından kaleme alınmıştır. Seyyid Muradî, Hayreddin Paşa'nın yanında ve hizmetinde bulunmuş reislerdendir. Çok açık bir Türkçe ile yazdığı eserindeki hadiselerin bir kısmını Barbaros Hayreddin Paşa'dan, bir kısmını gazalara iştirak edenlerden işiterek kaleme almış; çoğuna ise bizzat şahit olmuştur Kaptân-ı Deryâ Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları Orijinal Adı: Gazavât-ı Hayreddîn Paşa Hazırlayan: Osman Erdem
51.35 ₺ -
İbn Hazm
İbn Hazm, milletler tarihini, dinleri, fırkaları çok iyi bilir ve bunları tartışır. O, nesir ve nazımda kudretli bir şairdir, şiirleriyle büyük şairlere yaklaşır. Edebi nesirleri, mana üstünlüğü, hayal güzelliği, kelime ustalığı, parlak üslup akıcılığı ile seçkindir. Yazdığı nesir yazıları, edebi eserleri, üstün ifade, parlak tabir, güzel tasvir, sağlam ve doğru mana ve derin fikirlerle doludur. Ruhların coşkunluğunu, yüreklerin atışını, gönüllerin heyecanını, duygu fışkıran ibarelerle, parlak ve kıvrak ifadelerle tasvir eder. Bu bakımdan o nesir ustaları, arasında birinci sırada sayılır. Onun nesiri, bir söz kalabalığı, kelime gürültülerinden ibaret edğildir. Parlak ve düzgün şık kelimelerle bürünmüş, güzel ve derin manalar yüklü bir ifadedir. İbn Hazm, sadece fıkhı yeni bir renk almış, fukaha arasında yetişmiş bir edip olmakla kalmaz. O, zamanında İslam diyarının cenneti sayılan bir ülkede yetişmiş kişidir ki şimdi orası yalnız anılarımızda yaşamaktadır. O, anısı kalplerde hala kanayan, gönülleri hasretle yakan, gözleri yaşartan, imanlı yürekleri türlü üzüntülerle dolduran Endülüs’dür. Orası gerçekten İslam tarihinin en acılı bir tarajedisi olmuştur.
48.00 ₺ -
Şair Nigar Hanım
Nigâr Hanım, 19. asır sonu kültür semalarında yerini alan öncü Osmanlı kadınlarının en parlak yıldızlarından biri. Roman ve tefekkür sahasında Fatma Aliye Hanım’ın temsil ettiği madalyonun diğer yarısı, sosyal yaşantı ve şiir sahasındaki tamamlayıcısı. Avrupaî Türk edebiyatının bir kadın kaleminden çıkma ilk şiir kitabı Efsus’un sahibesi. Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatları arasında bir “ara nesil” sanatçısı. Edebî salonunda kadın-erkek, garplı-şarklı konularını ağırlayan ir asır sonu entelektüeli. Dönem feminizminin ılımlı kanadında bir kadın sesi. Güftesi garplı, bestesi şarklı bir edibe. Nazan Bekiroğlu, 19.yüzyılın sadece ünlü bir ismi olmakla kalmayıp, çevresinde geniş bir aydınlar topluluğunu bir araya getiren Şâir Nigâr Hanım’ın biyografisini ve sanat yaşamını inceliyor. Osmanlı aristokrasisinin önde gelen isimlerinden Macar Osman Paşa’nın kızı Nigâr binti Osman’ın roman akıcılığındaki hayatı ve Türk edebiyatında doldurduğu yer, Nazan Bekiroğlu’nun titiz araştırmasıyla okurlara sunuluyor. Kitapta ailenin özel arşivinden alınmış fotoğraflar da yer alıyor.
19.19 ₺ -
Mehmet Akif
Kimi zaman biyografik kimi zaman analitik düzlemde ilerleyen bir kaynak olan bu eser, bazı edebiyatçılar tarafından “Bazı biyografiler sadece konu aldıkları kişiyle değil, kaleme alanın kimliğiyle de öne çıkar. İşte Üç İstanbul adlı dev romanından tanıdığımız Mithat Cemal Kuntay’ın Mehmet Akif biyografisi bunlardan biri.” şeklinde yorumlanmıştır. Kitapta Mehmet Akif, son yüzyılın önemli edebi şahsiyetlerinden biri olmasının yanında, mütevazı ve mücadeleci yönüyle de tanıtılıyor. Akif’in şair söylemiyle eylemini özdeşleştiren bir eser. Ayrıca kitabın sonunda 16 sayfalık albüm bölümüyle de yazarın dünyasına farklı bir yolculuk imkanı da sağlanıyor.
15.07 ₺ -
Geçtim Dünya Üzerinden
Bir devrin kapanış yeni bir devrin başlangıç hikâyesine tesadüf eden bir zamanda, Fatih’te eski bir konak yavrusunda dünyaya merhaba diyen ve eski terbiyenin henüz değerlerini yitirmediği bir eğitimden geçen Neclâ Pekolcay’ın 80 yıllık ömründe şahit oldukları, yalnızca bir insanın değil bir devrin hikâyesine tanıklık ediyor. Hâlâ kendine ve iddiasına yakışır tarihi yazılmamış o İslam Ansiklopedisi’nin ilk çalışma heyetinde yer alması, İslâmi Türk Edebiyatı Tarihi sahasının ilk müteşebbislerinden, Yüksek İslâm Enstitüsü İlahiyat fakültelerindeki ilk hoca neslinden ve ilk kadın hocalardan biri olması böyle bir hayatın arkasındaki gündem ve bakışı merak ettiren hususiyetler arasında yer alıyor. Ve belki de en önemlisi, hayata “ben” merkezli değil de “biz” cephesinden bakmanın ne demek olduğunu anlatması onu tanıma iştiyakı doğuruyor.
9.25 ₺ -
Fatma Aliye
Tarihimizdeki ilk kadın mütercim, sistematik bir şekilde kadın sorunlarına değinen ilk kadın romancı, ilk kadın felsefeci, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin ilk kadın üyesi, ilk kez yardım derneği kuran, hakkında ilk kez monografi yazılan, dünya sergilerine davet edilen ilk kadın yazar… Edebiyat, toplum ve düşün hayatımızda böylesine önemli bir konumda yer alan Fatma Aliye; son dönemde ne yazık ki tüm bu nitelikleri göz ardı edilerek banknotların üzerinde yer almasıyla polemiklere konu oldu. Fatma Aliye’nin eserlerinde kadın sorununu ele alan bu nitelikli çalışma; muhafazakâr Osmanlı kadının özelliklerini ve dönemin kadın hareketini örnekler üzerinden incelerken Fatma Aliye’nin edebiyat, toplum ve düşün hayatımızdaki yerini ortaya koyuyor. Firdevs Canbaz Yumuşak’ın bu kitabı, Fatma Aliye Hanım konusunda, onun feminist olduğuna ilişkin verili ideolojik okumalara karşı yazılmıştır. Bu kitap okununca görülecektir ki, Fatma Aliye Hanım’ın kadın meselelerine İslamî bağlamda ele alışı, ideolojik ve taraflı bir okuma değil, tümüyle metinsel olgulara dayanan objektif ve yansız bir okumadır. Hilmi Yavuz (Türk Edebiyatı Bölümü, Bilkent Üniversitesi) Cumhuriyet öncesi Türk edebiyatı, hep yeniden keşfedilmesi ve araştırılması gereken bir alandır. Özellikle kadın yazar, şair ve eleştirmenlerin bu edebiyata yaptıkları katkılar yeterince incelenmemiştir. Firdevs Canbaz Yumuşak’ın Fatma Aliye üzerine yaptığı kapsamlı ve tutarlı çalışma, önemli bir boşluğu dolduruyor ve edebiyat tarihinin biraz da örtülmüş bir yüzünü okurlara açıyor. Laurent Mignon (Şarkiyat Enstitüsü, Oxford Üniversitesi) Fatma Aliye Hanım hakkındaki genel kanılara rağmen meseleyi yeniden ele alması bakımından son derece etik bulduğum bu çalışmanın, önemli bir boşluğu doldurduğuna ve sahih bilgiler verdiğine inanıyorum.
8.23 ₺ -
Emine Semiye
Cevdet Paşa’nın kızı, Fatma Aliye’nin kız kardeşi… Babasına, topluma, padişaha aykırı duran, kendisinden sonraki nesillerin kadınları için hür bir hayatın yolunu açan fedai… Gelenekten yeniliğe, istibdattan özgürlüğe, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte büyük uğraş veren, bugün adı unutulmuş ancak mücadele, heyecan ve hüzünle dolu bir ömrün kahramanı… Emine Semiye!.. Prof. Dr. Şefika Kurnaz’ın kaleme aldığı “Osmanlı Kadın Hareketinde Bir Öncü, Emine ye” adlı bu kitap, onun üzerindeki ihmal perdesini aralıyor. Emine Semiye’nin hayatıyla ilgili bilinmeyen gerçekleri, hürriyet yolunda İstanbul’dan Selanik’e, Paris’e uzanan hikâyesini gün ışığına çıkarıyor.
44.40 ₺ -
Domaniç Dağlarının Yolcusu
Şukufe Nihal çeşitli gazetelerde, çıktığı yurt gezilerine dair izlenimlerini yayımlardı. Bu yazlarda, ülkenin ilerlemesi bakımından aydınlara çok görev düştüğünden, aydınların memleketle barışarak gezmeleri gerektiğinden bahsederdi. Geziler, onun sanatını zenginleştirici bir malzeme teşkil etmenin ötesinde, ideallerini örneklerle seslendirme imkanı da sağlıyordu. Çıktığı bu yurt gezilerini, bir roman kurgusuyla şekillendirerek “Domaniç Dağlarının Yolcusu” (Bir Yurt Gezisi) adıyla 1949 yılında kitaplaştırıldı. Eser aynı yıl Şakir Sırmalı yönetmenliğinde “ Domaniç Yolcusu” adıyla filme de aktarıldı. Yazar büyük bir hayranlık beslediği Milli Mücadele dönemini, destanlaşan bir kişisel hikâye üzerinden anlatıyor. Hikâyeye göre, Kurtuluş Savaşı sırasında İnegöl yakınlarında, Domaniç dağlarından inen bir köylü kadını, düşmana yol göstererek vatana ihanet ettiğini öğrendiği biricik oğlunu silahını çekerek öldürüyor. Yazar, bu etkileyici öyküden ve gözünde devleşen Anadolu kadınından bir iz bulmak üzere, olayın geçtiği yerlere araştırma yapmaya gidiyor. Kitap, yazarın bu gezi sırasındaki duygu ve düşünceleriyle, yaşadığı hadiselerden oluşuyor. Yazar, izini sürdüğü hikâyeye ulaşmak isterken konakladığı duraklarda dikkatini en çok dönemin “kadın” figürü üzerine yoğunlaştırıyor. Öğretmen olmasının da verdiği şevkle, kadınların eğitiminin ve çalışmasının öneminden, yanlış evlilikler ve bunların doğurduğu sonuçlardan bahsederken; çözüm yollarını da hemen yanı başında sunuyor. İlerlemenin köyden başlayacağı fikrini savunan Şukufe Nihal, bu iş için aydınların harekete geçmesi gerektiğine inanıyor. Yazar, idealini öylesine büyük bir coşku ve samimiyetle savunuyor ki, neyin nasıl olması gerektiğinden bahsettiği bölümlerde bile kuruluğa düşerek okuru sıkmıyor. “Domaniç Dağlarının Yolcusu”’nu sıradan bir anı kitabı olmaktan çıkaran en önemli unsur, kadın duyarlığının imbiğinden süzülmesi. İlk satırlardan itibaren coşkulu, titiz, şiirsel ve zarif bir üslup okuru hemen sarmalıyor. Bunda Şukufe Nihal’ın her şeyden önce bir şair olmasının payı çok büyük...
26.64 ₺ -
Teşrinisani ve Ötesi
Teşrinisani ve Ötesi, Osmanlı İmparatorluğunun son yüzyılın hikayesi Sultan Mahmud-ı Adli′den başlayarak saltanatın ve ardından hilafetin ilgasına kadar uzanan hazin bir hikaye. Temel felsefesi 20. asrın bütün hadiselerinin 19. asırda hazırlandığı Cennetmekan Sultan Abdülaziz Han′ın şehadeti. Sultan Beşinci Murad′ın cinneti. 93 Harbi. İsyanlar. imzalanana ağır antlaşmalar...Ve hepsinin ardından kadın, erkek, genç, ihtiyar, Sultan Osman′ın kanını taşıyan bütün şehzade ve sultanların ülke dışına çıkarılmaları... Bir Osmanlı Haminnesi olan Münevver Ayaşlı, “Teşrisani ve Ötesi”′nde zaman ve ruh olarak çok yakınında durduğu 19. asrın panoramasını çiziyor.
9.60 ₺ -
İşittiklerim Gördüklerim Bildiklerim
Münevver Ayaşlı Hanımefendi, içinde yaşadığı devri (1906 - 1999) tanıdıkları, gördükleri, işittikleri, işetenlerden işittikleri, nüktesi, rivayeti, dedikodusu, efsanesi ve bilebildiği kadar hakikatiyle kendisinden sonra gelecek nesillere nakletme çabası gösteren bir Osmanlı haminnesidir. Köklü aile yapısı ve eşinin bulunduğu önemli devlet hizmetleri sayesinde Abdükhak Hamid′den Halide Edip Adıvar′a, Mithat Cemal Kuntay′dan Asaf Halet Çelebi′ye, İsmail Hami Danişmend′den Burhan Toprak′a, Mösyö Massigno′dan Albert Gabriel′e kadar birçok önemli ismi çok yakından tanıyan Ayaşlı′nın hem hatırat edebiyatımıza hem de tarih ve kültürümüze belki en büyük katkısı işittikleri, gördükleri ve bildiklerini yazıya geçirmiş olmasıdır.
14.80 ₺ -
Haminne'nin Suret Aynası
Osmanlı Devleti’nin çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna birebir tanıklık eden Münevver Ayaşlı’nın hatıralarıyla harmanladığı portre yazıları, tarih kitaplarının sayfalarında bulunamayacak detaylara yöneliyor. İyi bir aileden gelen ve eşinin devlet görevleri sebebiyle devrinin edebiyat, kültür siyaset meclislerinde bulunan Ayaşlı, biyografi geleneğini resmiyetten kurtararak samimi bir tarzda sürdürmeyi tercih ediyor. Mülkün, kalemin ve sanatın sultanları Haminne’nin Suret Aynası’nda buluşuyor. Ertuğrul Gazi’den V. Murad’ın torunu Rukiye Sultan’a, Abdülhak Hâmid’den Peyami Safa’ya, Tevfik Fikret’ten Yahya Kemal’e, musiki üstadı Sadettin Arel’den Celal Esad Arseven’e, Rıza Nur’dan Beyoğlu Levantenlerinin son temsilcilerine, İbn Rüşd’den Osmanlı âşığı seyyah Claude Farrere’e, Picasso’dan Andre Maurois’ya, Tarık bin Ziyad’dan Napolyon’a, Indira Gandhi’ye uzanan geniş bir yelpazede tam 51 ismi anlatıyor.
148.00 ₺ -
Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru
Osmanlı′yı da, Birinci Cihan Savaşı′nı da, Milli Mücadele′yi de görmüş, Fransa′da Doğu Dilleri Okulu′nda okumuş, Padişah Abdülhamit′in Berlin Büyükelçisi Sadullah Paşa′nın gelini, Viyana Büyükelçisi Nusret Sadullah Bey′in eşi, Beylerbeyi′ndeki yalının son temsilcisi... Münevver Ayaşlı. "Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru"da kendi kişisel tarihini yazarken yine Osmanlı′nın son dönemine, Cumhuriyet′in ilk dönemine tanıklık ediyor. Çocukluğundan başlatarak eşi Nusret Sadullah Ayaşlı′nın vefat tarihi olan 12 Aralık 1944′e kadar kronolojik bir sıra gözetmeden zaman, mekan ve insan üçgeninde geliştiriyor anlatımını. Tarih kitaplarının kuru ve yavan sayfalarında bulamayacağınız ayrıntılara yer veriyor. Geniş ufuklara ve yabancı iklimlere doğru bir yolculuğa davet ediyor okuyucusunu...
203.50 ₺ -
İstanbul / Dersaadet
“İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez... Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik... Zira ‘yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu’ demekten yorulduk…” Münevver Ayaşlı, Dersaadet adlı eseriyle; bahçeleri, yüksek duvarları, konak-yalı mimarisi, sahil-sarayları ve hepsinden öte insanlarıyla eski İstanbul’un şimdi tarih sayfalarında kalan siluetini zamanımıza düşürüyor. Devraldığı Osmanlı kültürü ve estetiğiyle birlikte, sadece İstanbul masalını değil, tarih ve felsefesini de anlatıyor.
185.00 ₺ -
Bir Ruh Macerası
Cumhuriyet Türkiyesi’nin seçkin ailelerinden birine doğdu. Kurtuluş Savaşı’nın efsane isimlerinden Rauf Orbay’ın yeğeniydi. Batılı mürebbiyelerin elinde anadili Türkçeden önce Almancaya hakimiyet kazanarak yetişti. Ülkenin “en iyi okullarında” okudu. Yeşilçam sinemasının en önemli yönetmenleriyle birlikte çalıştı. Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Memduh Ün gibi isimlerle ortak işlere imza attı. Kemal Tahir, neredeyse manevi babası oldu. Yakın tarihin başat aktörlerinin hayatlar na yakından tanıklık etti. Ama hep eksikliğini duyduğu bir şey vardı? Hayatı nevrotik korkularla, şizofreni krizleriyle geçiyordu. Ta ki “yeniden doğuşum” dediği İslamiyet’le tanışana kadar. İslam’la tanışıp tasavvufa gönül verdikten sonra hastalığında psikiyatristleri hayrete düşürecek kadar büyük bir yol kat eden Ayşe Şasa ömrü boyunca yaşadığı “ruh macerasını” anlattı. Bir zamanların şifaya muhtaç genç kadınından, bugün sözleriyle şifa arayanlara merhem olacak bilgece sözler ve yakın dönem Türkiyesi’nin geçirdiği dönüşüm öyküsü…
40.70 ₺ -
Benim Küçük Dostlarım
İdealist bir öğretmenin kitap gibi okuduğu öğrencilerini ve anılarını edebi bir dille anlattığı doyumsuz bir eser olan BENİM KÜÇÜK DOSTLARIM aynı zamanda MEB’in tavsiye ettiği 100 Temel Eser’de yer almaktadır. Her çocuk, bence zevkle okumaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir. Yirmi bir yıldan beri bu kitapları yaprakyaprak,satır satır okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Fakat hâlâ "Çocuk" adlı kitapla anlayamadığım, sökemediğim cümlelere rastladığım olur. Bu itirafımdan sonra, okuyucularım bu eserde, tecrübelerin belki haklı; fakat herhâlde soğuk ve tatsız gururunu elbette aramayacaklardır. Hayır, sevgili okurlarım elinizdeki kitap, ağırbaşlı, psikolojik bir eser olmak iddiasında değildir. Buna bir "hikâye kitabı" da denilemez. Çünkü içinde bir damlacık hayal bulamayacaksınız. Ben bu kitapta sadece, gördüklerini ve duyduklarımı değil, hissettiklerimi sunuyorum. O kadar çok sevdiğim "Küçük Dostlarım"ı, daha doğrusu binlerce küçük dostumdan, rast gele birkaçını okurlarıma da tanıtmak istedim. Bir kırık dökük çizgi, bir avuç gölge.. Boyaların parıltılı dilinden yoksun, kara kalem bir çocuk portresi, bir küçük insan kişiliği! Ve çok defa bu kişiyi benim hafızamın köklerine altın çivilerle perçinlemiş olan bir küçük olay. İşte kitabımda bunları bulacaksınız... Basit şeyler ama, içlerinde hoşunuza gidenler, gözlerinize bir damla yaş, dudaklarınıza bir küçük gülümseme getirenler, hatta başınızın karanlık bir köşeciğine titrek bir mum alevi uzatanlar olacak sanıyorum. Şüphesiz bir meşale, kuvvetli bir elektrik lâmbası değil, ancak bir mum alevi... Fakat ne de olsa bir ışık...
11.10 ₺ -
Bediüzzaman ve Talebelerinin Hukuk Mücadelesi
Ankara′da tutuklu bulunan Nur talebelerine, mahkemeden mahkemeye koşarak Nur davalarıyla ilgilenen Bekir Berk sorar: "Sizin bir an evvel buradan kurtulmanız için mi çalışayım... Yoksa davanızı mı savunayım?" Talebeler davalarının savunulmasını isterler: "Biz hapse razıyız, yeter ki fikirlerimizin haklılığı ortaya çıksın." Silaha sarılmayan, otoriteye direnmeyen, rejimi zorla yıkmayı hedeflemeyen... Ama öte yandan da davasının hakkaniyetini sonuna kadar savunan Nur talebeleri... Ve çekilen tüm sıkıntılarla birlikte, aylarca süren tüm davalardan çıkan ortak sonuç: Suçsuz!
14.80 ₺ -
İçimden Geldiği Gibi
Nasılsınız bugün? Kokladınız mı bir çiçeği? Saksınızda hercaîmenekşe yoksa bile, küçük bir bebeği; salıncaktan düşen yaramaz bir oğlanı; beyaz saçları, kalın gözlükleriyle hayata sımsıkı sarılan bir nineyi kokladınız mı hiç? Dokundunuz mu, yardım ettiniz mi, "Merhaba!" dediniz mi? Aynaya bakıp kendinize gülümsediniz mi? En son ne zaman bir eli sıkı sıkı tuttunuz? Hatırlamıyorsanız, uzatın elinizi, bir yolculuğa çıkalım sizinle: İnişli çıkışlı, sevinçli, hüzünlü, heyecanlı, huzurlu... Belki hatırlarsınız, yağmurun altında yürümekten damlaların içinize işlediği o baharı... Belki sokağa atarsınız kendinizi, okuyunca bu satırları; selâm durursunuz gökyüzüne, uçan kuşlara, toza toprağa, yeni filizlenmiş yaprağa.... Hazır mısınız?
6.85 ₺ -
Günaydın Gece
Güzellik bakan gözdeymiş. Niyetmiş her şeyi güzelleştiren, olmazları olduran. Sevgi, açılmayacak sanılan, üzerine kilit vurulan tüm kapıların anahtarıymış. Tam da ümitsizliğe düşmeye ramak kala doğuruverirmiş güneşi üzerimize Yaradan; parlak ve sıcak… Tatlı dille, güler yüzle söylenen sözlere doyulmazmış… Bu kitap, güler yüzle, düşünerek okunsun, yüreklerde sevgi dokunsun, insanlar sevdiklerine sevgiyle dokunsun, ellerindekinin kıymetini bilsin, yurdunu sevsin, kendini tanısın, bilsin diye yazıldı. Bir gece sabaha karşı ciyaklayarak dünyaya geldiğini cümle âleme duyuran çocuklar gibi, gece, sabaha karşı yazılmaya başlandı. Herkes bana sorup dururken ‘Nasıl oluyor da bu kadar pozitif bir insan olmayı başarabiliyorsunuz?’ diye, dilersek, karanlıkları bile nasıl aydınlatabileceğimizi, geceleri nasıl gündüz yapabileceğimizi anlattım dilim döndüğünce. Hep birlikte söyleyelim hadi. “Günaydın gece!”
5.48 ₺ -
Toplumun Işıkları
“Toplumun ışıkları Sokrat′tan Roger Garaudy′ye, Osman Gazi′den Turgut Özal′a, İmam Rabbani′den Mevlana′ya, Gorki′den Andre Gide′e kadar insanlığa siyaset, ilim, fikir, edebiyat ve ahlaki dehalarıyla ışık olmuş, rehberlik yapmış, yol göstermiş kişilerin hayat hikayelerini ve yaptıkları çalışmaları konu ediniyor. Asırlar boyu toplumları aydınlatan insanların başarılarından günümüz insanının nasıl yararlanması gerektiğine işaret eden Halit Ertuğrul, büyük hedeflere ulaşmak için bilim, inanç ve din gerekliliği üzerinde durarak gençlere toplumun birlik ve diriliği uğruna mücadele etmenin kutsallığı mesajını veriyor.
6.85 ₺ -
Kudemanın Kırk Atlısı
Millî olmadan milletlerarası olunmazken, kendimizi nasıl bildirebilelim? Millî hafızamız, kudemâmızın mirasını tanımakla zenginleşecektir. Onların pek çoğu, bugün ibretle okunacak ömürler yaşamışlar, bizim zaman zaman karşılaştığımız hâllerle karşılaşmışlar. Yaptıkları, söyledikleri ve yazdıklarıyla her biri bizlere rehber olan büyüklerimizin hayat hikâyeleri, millet olarak biraz da bizim hikâyemizdir. Bu çalışmada atalarımızdan devlet adamı, mutasavvıf veya şair olan yalnızca kırk kişinin hayatlarından bazı kesitlere yer verilmiştir. Gönül isterdi ki, nice kırkları size tanıtabilelim. Ancak biz, istenirse bu kırk kişiden her birinin size bir kapı aralayacağını umut ediyoruz.
101.47 ₺ -
Ömrüm Benim Bir Ateşti
Ahmet Hâşim, ne yazık ki, uzun zamandır, dil bakımından yeni nesillerin ulaşamayacakları bir yerde duruyor. Bugünkü haline bakınca, Türkçe’nin bir zamanlar Bâki’leri, Şeyh Galib’leri, Ahmet Hâşim’leri, Yahya Kemal’leri, Necip Fazıl’ları yetiştirmiş olduğuna inanmak çok zordur. Onlar sanki başka bir dilin, başka bir kültürün şairleri. Başka bir kültürün dedim; çünkü yeni nesillerin, sadece edebiyatımızın geçmişi ile değil, dil ve edebiyat vasıtasıyla bugüne aktarılması gereken kültürle de irtibatı kopmuştur. Eserlerini otuz, kırk, bilemediniz elli yıl önce vermiş şairlerin dilini anlamayan başka bir toplum, dünyanın ne geçmişinde vardır, ne de bugününde. Başka milletler, Ahmet Hâşim gibi şairlerinin geride bıraktıkları her şeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini geride bıraktıkları her şeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini müze haline getiriyor ve haklarında her yıl beş on kitap neşrediyorlar. Bizse onların dillerini hızla eskitiyor, ucuz mizahi romanlarda ve filmlerde alay konusu haline getiriyoruz. Halbuki Ahmet Hâşim ve onun cinsinden şairler, tek başlarına bir insanın hayatını zenginleştirebilirler; hatta sadece Hâşim’i okuyarak dünyaya herkesten farklı bakmak mümkündür.
40.15 ₺ -
Büyük Ağa Tarık Buğra
Tarık Buğra, bu toprağa ve bu toprağın değerlerine yürekten bağlı, dönüp dönüp yeniden okunması gereken ve her okunuşta yeni bir derinliği keşfedilen yazarlardandır. Sanat anlayışının, dilinin ve üslûbunun farklılığı dolayısıyla ister istemez kendi neslinden koparak modaların dışında bir yazarlık macerası yaşayan Tarık Buğra, asında yalnız bir adamdı, fakat yalnızlığını bereketli bir kaynak haline getirebilmişti. Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta onun bu yazarlık ve yalnızlık macerasını anlatıyor. Tarık Buğra’yı sevenlere, kuru bir biyografik metin değil, roman gibi sürükleyici bir kitap sunuyor.
83.95 ₺ -
Defterimde Kırk Suret
Eskiler insana 'Küçük Alem' derlermiş. Ne kadar doğru! Her insan ayrı bir aleme açılan bir kapı; o kapıdan içeri girdikten sonra labirentlerinde kaybolmak işten bile değil. Sıradan zannettiğimiz insanların bile uçsuz bucaksız iç dünyaları varsa; bilim, sanat ve hareket adamlarının dünyalarındaki büyüklüğü varın siz hesap edin. Onları derinliğine anlamaya çalışmak, yıldızlar arası yolculuğa çıkmak gibi bir şey olmalı. Ben mi? Ben sadece kapıları korka korka aralayıp 'hoşça baktım', gözlerim kamaştı.
9.46 ₺ -
Sırlı Tuğlalar
Elif'in sükûnu Hareke kabul etmeyen harf meçhul kalırmış. Elif harekelenmeyip meçhul kalmayan tek harftir, elif, harfler âleminde Allah'ın halifesidir. Ekleri Elif'in adının söylenişini deriştirir. Ne var ki bunun gerçek nedeni hiçbir zaman bilinemez. Elif'in sessizliği kaf ile nun'un birleşmesiyle belirginleşir. Ete kemiğe bürünür, can suyuna kavuşur, böylece Elif sadece Eİif alarak bilinir.Bir sözcüğün yapılışında kullanılınca Elif, hakikat yere inmiş demektir.gerçeğin yere inişidir Elif'in öteki harflerle yan yana gelişi, Elif'in sessizliği lam ile mim'in bir araya gelişiyle derinleşir. Elif dinme, yatışma ve sessizleşme sözcükleri yapar, varlık sessizliği ondan öğrenmiştir. Harfler harekelendiğ-inde kendiliğini koruyan Elif'in sükûnuna dikmişlerdir gözünü. Her harf Elif olmak için can atar. Eklerini bırakmak, harekelenmekten kurtulma yolunda umulmadık şeyler yapan harfler, sonunda 'beyhude ömrüm' diye hayıflanırlar.
127.75 ₺ -
Yahya Kemal Eve Dönen Adam
Çocuk yaşta bir Jön Türk olarak kaçtığı ve dokuz yıl yaşadığı Paris'te siyaset bilimi okuyan ve modern Fransız şiiriyle tanışan Yahya Kemal, Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken yeni bir şiir, tarih, vatan ve millet anlayışıyla 'ev'e döndü ve modern Türk şiirinin doğuşunda etkin bir rol oynadı. Üstlendiği önemli rollerden biri de, 1923 öncesinin yok sayıldığı bir devirde etkili, fakat kavgacı olmayan bir muhalefetle kültürde sürekliliğin önemini vurgulamak olmuştu. Türk tarihinin ve kültürünün bir özeti olarak gördüğü İstanbul'da odaklanan şiiri ve düşüncesi, Osmanlı kültürüyle Cumhuriyet devrinde inşa edilmek istenen kültür arasında köprüler kurarak kimlik krizini aşmaya çalışanlar için sağlam bir tutamak oldu. Arkasında çok az metin bıraktığı halde bu sebeple hâlâ etkilidir ve ölümünün 50. yılı olan 2008 bu sebeple "Yahya Kemal Yılı" ilân edilmiştir. Elinizdeki kitapta, bu önemli şairin hayatına şu veya bu şekilde girmiş kişiler, yani akrabaları, dostları, düşmanları, sevgilileri, sevdiği ve etkilendiği şairler, yazarlar; yaşadığı ve eserlerinde herhangi bir şekilde zikrettiği şehirler, mekânlar; yazdığı gazeteler ve dergiler; kavramlar, temler; alışkanlıkları, zaafları; onun etrafında yaşanan tartışmalar, kavgalar vb. hiçbir şey gizlenmeden, alfabetik sırayla ve ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.
215.35 ₺ -
Peyami
Babasını henüz kundakta bir bebekken kaybeden ve hayatı boyunca fakirlikle, hastalıklarla boğuşan Peyami Safa'nın kalemi, dostlarından birinin ifadesiyle "kazanç tarlasında bir saban gibi işlemeye" mecburdu, aksi takdirde aç kalırdı. Ancak onun bu durumdan pek şikâyetçi olduğu söylenemez; çünkü azmini, başarılı olma hırsını hastalıklarına ve fakirliğine borçlu olduğunu düşünürdü. Bir yazısında, kendi tecrübesinden hareketle, zenginlik, sıhhat ve zekânın çok zaman haddinden fazla güven verdiği için insanı afyon gibi uyuşturduğunu, tembelliğe, ihmallere ve gevşekliğe sevk ettiğini; fakirlik ve hastalığın ise, onlara hemen teslim olunmazsa, iradeyi kırbaçlayıp uyuklayan enerjileri uyandırdığını söylüyor, başarılı olmuş çocuklardan örnekler veriyordu. Bütün acılarını, öfkelerini, isyanlarını başarıya dönüştürmeyi bilen Peyami Safa'nın hayat hikâyesi belki de romanlarından daha heyecan vericidir ve bu kitapta bu hikâye anlatıl maktadır.
91.25 ₺ -
Siretler Ve Suretler
Yazmaya karar verdiğim insanları seçerken bilim, kültür, sanat, siyaset vb. hayatımızda önemli yerlerinin bulunup bulunmadığına dikkat ediyor, bir de adları duyulmamış, kıyıda kösede kalmış değerli insanları bulup gün ışığına çıkarmaya çalışıyorum. Mercek altına alınacak tarafları genellikle konuştuktan sonra ortaya çıkıyor. İtiraf ederim, tanıdıklarımı yazmak daha hoşuma gidiyor, çünkü aynı zamanda hatıra tadı taşıyan bir metnin ortaya çıkacağını biliyorum. Ancak tanıdığımı zannettiğim insanları aslında pek tanımadığımı "yakın plan"dan bakınca anlamışımdır. Daha önce tanımadıklarımı uzun uzun konuşup -varsa- eserlerini okuduktan sonra yazdım. Doğrusu, yaptığım işin önemli olduğuna inanıyorum. Zaten bu inancım olmasa bu metinleri kitaplaştırmazdım.
35.77 ₺ -
Florinalı Nazım
“Deha sahibi bir şair olduğuna, kâinatça tanındığına ve şaşaalı bir edebî hayat yaşadığına samimiyetle inanmakla kalmayıp buna herkesi inandırmak için ümitsizce mücadele eden Florinalı, kendi kendisiyle doluydu ve bütün kitapları aslında kendisine dairdi. Abdülhak Hâmid gibi büyük şöhret olmayı en tabii hakkı olarak görüyor, şöhretin yolunun da basından geçtiğini iyi biliyordu. Reklâmın kötüsünün olamayacağını erkenden fark etmiş ve gazetelerde kendinden söz ettirmek için hayran olduğu tanınmış şahsiyetlere işlerinde yardımcı olmaya ve Tevfik Fikret gibi herkesin saygı duyduğu “büyük ölüler”in ölüm yıldönümlerinde ihtifaller düzenlemeye başlamıştı. Hakkında yazılan övgülerin hepsi istihzalıydı, fakat o istihzayı ya fark etmiyor yahut fark etmemiş gibi davranmak işine geliyordu. Peyami Safa’nın kendisini “şiir kralı” ilân etmesini de çok ciddiye almıştı. O artık “Türk Şiir Kralı”ydı.”
54.75 ₺