-
Edebiyat Yazıları 1 Medeniyetin Rüyası Rüyanın Medeniyeti
7 Kavramlar ve İlkeler 23 Fizikötesi ve Sanatçı 31 Sanatçı ve Realizm 46 Şair 55 Şair Ahlâkı 64 Şairin Trajedisi 72 Şairin Yenidendoğuşu 77 Şiirde İnsan 81 Şiir ve Mantık 88 Şiirde Form 91 Şiirin Oluşumu– Pergünt Üçgeni 103 Na’t 107 Şair ve Gelenek 115 Gelenek ve Şiir 122 Diriliş Çağında Şiir ve Şair
56.25 ₺ -
Bostan Semerkand
Daha hayatta iken büyük bir şöhret kazanan sadi, ömrünün üçte birini ilim tahsiliyle, bir o kadarını da seyahatlerde geçirmiştir. Sadi bu seyahatlerinde zamanın en büyük bilginleriyle ve mutasavvıflarıyla tanışmış, onlarla sohbet etmiş, bilgi ve görüşünü ikmal etmiştir. Ömrünün geriye kalan kısmında da köşesine çekilerek kazandığı deneyimleri yazıya geçirip insanların yararına sunmuştur. 20'ye yakın kitabı olan sadi'nin eserleri içerisinde en çok bilinip okunanlardan biriside şüphesiz "BOSTAN"dır.
126.00 ₺ -
Rüya Rüya İçinde
Rüya varlık içimde bir başka varlık onlar için. ruh içinde ruh, ten içinde ten gibi. can içinde taşınan bir başka can. gece olur bir başka aleme geçilir, bir alemden bir başkasına. bir tenden soyunup bir başka varlığa bürünülür. orada çok hızla bir hayat vardır. şuur içinde bir şuurda gezinilir. alemler ve zamanlar hızlı geçilir. hayat kendi kendisini yorumlar. Usta öykücü Ali Haydar Haksal, edebiyatımızda bir ilki deniyor. Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem) rüyalarını bugünün hayatıyla birleştirerek yorumluyor.
57.40 ₺ -
Yol Hakkı
Yolda olmayı hep sevdim. Öyle çok özel, iyi tasarlanmış gezilere çıkmayı pek başaramadım ama ne zaman önüme seyahat gerektiren bir fırsat çıksa buna hiç hayır demedim. Her tür yolculuk güzeldir; çünkü yolda olmanın kendisi yeterince ferahlatıcıdır. İtiraf etmeliyim ki ben daha çok kentleri gezmeyi sevdim; insan emeğinin biçimlendirdiği yapıları görmeyi, o yapıların arkasındaki insan ilişkilerini ve düşünme biçimlerini keşfetmeyi. İnsanların yaşadığı bir mekan ve kültür taşıyıcısı olarak kentin dinamik, değişken bir yanı var. Ancak bunu hissetmek içinse bir miktar kaybolmak, şehrin arka sokaklarına gitmek gerekiyor; çünkü bugüne ait hayat orada yaşanıyor.
91.00 ₺ -
Kapıyı Kapat Dünyanın Tozu Giriyor
Ortancaların bittiği yerde kapı başlıyor çünkü. Ortancalar mevsim boyunca kapıyı bekliyor. Kapı, sahibini, ziyaretçisini, evi... Kapı önü, ne tam manasıyla eve dahildir, ne de tamamen evden ayrı. Mesela katiyen kapı önüne sürülmez ev süpürgesi. Kapı önü, dışarıdan eve sokulmaması gereken ne varsa hepsinin bırakıldığı yerdir. İş gerginliği, paltonun omuzlarındaki kar tanecikleri, caddelerin kahrını çekmiş ayakkabılar, çocuğun bisikleti, şemsiye ve dünya hengamesi... Kapı girmektir. Kapı, dahil olmak demektir. Kapı, "buyurun" demektir, kapı buyur edilmektir. Kapı ev demektir, aile demektir. Sevgi demektir, muhabbet demektir. Kapıyı kapattığımız an, kendimize dünyanın en özgür alanını açarız. Dünyanın tozu, o en mahrem metrekareye giremez. Orada insanın hareket kabiliyetine müdahale edilemez. Kapı, eve münhasır o sanatkarane ahengi dışarıya göstermez. Varsa akşamdan kalma tatsızlıklar, kırgınlıklar, balkon kapısından çıkıp gitsin diye, evvela balkon kapısı açılarak başlanır güne. Ev saatlerce havalanır, "güle güle" gidenler akşam olup da eve gelince, temiz ve taze bir hava bulur. Sabahın ayılmamışlığında balkon kapısından süzülür hayat, Her sabah balkon kapısının açılmasını bekler çiçek ve ağaç kokuları, sokak ve çocuk sesleri, balkonda su bekleyen eflatun küpe çiçekleri...
54.60 ₺ -
Aşk Olsun Denemeler
Aşk Olsun Onlar, bizim sözlerimiz, bizden sözler. Zamana yenik düşmeyenler, dilimizden düşmeyenler. Onlar, iki dirhem bir çekirdek küçük sözler. Onlar, geleneğin aynası, Anadolu mayası inciler. Onlar yüzyıllardır sadece hayra yorulanlar. Hayrı söyleyenler, yol gösterenler, rehber sözler. Onlar, tevarüs edenler...Emanetler... Günde belki de onlarca defa söylediğimiz ama üzerinde durmadığımız, neden söylediğimizi bilmediğimiz, nereden geldiğini merak etmediğimiz, anlamını düşünmediğimiz, ünlemler, kelimeler, deyimler, cümleler...
57.40 ₺ -
Bâbürnâme′den Seçmeler
Bâbürnâme′den Seçmeler Bâbür İmparatorluğu'nun kurucusu Zahirü'ddin Muhammed Bâbür tarafından kaleme alınan ve İslam edebiyatında hatırat türünün ilk örneği olan Babürname; büyük devlet adamının 1494 yılında tahta çıkışından 1524 yılına kadar olan dönemi kapsar. Babür hayatını, katıldığı savaşları, tecrübelerini, gördüğü yerleri; çoşkulu ve edebi tasvirlerle, samimi ve yalnız Çağatay edebiyatının değil, bütün Türk edebiyatının en mükemmel eserlerindendir. Ersin Teres'in titiz çalışmasıyla şekillenen Babürname'den seçmeler, Zahirü'ddin Muhammed Babur'ün hayatı ve yaşadığı dönemde ilişkin kapsamlı önsözüyle, bu önemli eseri tanımak için başarılı bir kılavuz niteliğinde.
9.38 ₺ -
Geçit
Kitabın gerçek okuyucuları; onlardan her biri, aynı zamanda onun sahibi de olacaktır. Her türlü itirazı yapma, istediği yerini istediği gibi değiştirme, isterse kendine ait yeni bölümler ekleme, bir başka üslupla, hâkim olduğu farklı bir anlatım tekniğiyle ve kendi kelime kullanma zevkiyle onu yeniden yazma hakkının sahibi olacaktır. Bu konuda kendilerine karışan birinin çıkacağını zannetmiyorum. Bu kitaptaki hikâyeleri yazanın kim olduğu da yeterince açık değil çünkü. Hatta gerçekten bir yazarı var mı bu hikâyelerin; kesin olarak bilemiyorum. Bazen yazılıp yazılmadıklarından bile emin olamıyorum çünkü. Âlim Kahraman’ın kurgu ile gerçeğin iç içe geçtiği, okuyucuyu da akışa dâhil eden çok katmanlı bir anlatımı; sürprizlerle ilerleyen ironik bir hikâye dili var. Geçmiş birikimlerle temasını hiç yitirmeyen, bir taraftan onları da cem eden hikâyeci, diğer taraftan şaşmaz bir sezgi ve güvenle kendi tarzının peşinde ilerliyor.
54.75 ₺ -
İslami Türk Edebiyatı Mazmun Anahtarları
Bir araştırmanın ilk şartı, o araştırma için gerekli metodu belirlemek, ikincisi de, tesbit edilen metodu geliştirebilmektedir. Metod tesbiti ve geliştirilmesi için gerekli malzemeyi, yer, zaman, maddî ve manevî çevre açısından değerlendirmek, bahis konusu malzemenin hangi gaye için kullanıldığını bilmek de elzemdir. Konumuz İslâmî Türk Edebiyatı olduğuna göre, bu konudaki edebî eserin kültür ve medeniyet dâiresi ile zaman dilimleri içindeki içtimaî, siyâsî ve edebî akımların değişme ve gelişme seyrinin gözden uzak tutulmaması lâzımdır. İslâmî Türk Edebiyatının, Türklerin İslâmiyeti yeni kabulü ile şekillenen ilk dönem metinlerinde, hem Türk kültürü ve İslâm medeniyeti ile ilgili, hem de arkaik unsurlar yer almaktadır. Bu ilk eserlerde millî ve dinî şahsiyetlerin isim ve meziyetleri yanında, darb-ı mesellere, âyet ve hadîs meallerine; eski inançlara bağlı unsurlara, msl. ilm-i tencîm "yıldızlar ilmi", tılsım vb. na rastlanmaktadır. Bahis konusu ilk dönem veya geçiş dönemi metinler
13.40 ₺ -
Mehmed Akifin Verdiği Mesajlar ve Tesir Alanları
Öncelikle, İstiklâl Marşı mızın şâiri olarak tanıtılan Mehmed Akif in Türk toplumu üzerindeki etkileri sayılamayacak kadar çok ve çeşitlidir. 1337 (1921) yılının 17 Şubat ında yazılmış ve aynı yılın Mart ayında Resmî Marş hüvviyetiyle kabul edilmiş olduğunu bildiğimiz Millî Marş ı "Kahraman Türk ordusu na ithaf etmekle kalmayıp, TBMM nin 12 Mart 1337 Cumartesi günü 17.45 te biten bir törenle birinciliğini tasdik ve ilân ettiği bu Marş ın karşılığı olan parayı da ordumuza hediye eden Mehmed Akif in, hayâtının son safhasında, "Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!" duasında bulunuşu, onur şahsiyeti hakkında sağlam hüküm verdirebilir. Bu iddiasız kültür askerinin verdiği mesajların, elimden geldiğince, tesbit ve tahlilinin, günümüzdeki ve gelecekteki genç kuşaklara ışık tutacağım düşünerek, bu çalışmaya giriştim. Akif in eserlerinde bir müslüman Türk ün vasıfları ön planda görülmekle beraber, o bütün insanlığa da, İslâm dini esaslarından hareketle, mesajlar veren bir bi
13.40 ₺ -
Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar II
Mehmed Akif Ersoy, milletiyle bütünleşmiştir. Yükselirken, milletinden ve millî değerlerinden kop-mayan, bir müddet sonra onları küçümsemek gafletine düşmeyen, ne kadar az aydınımız var. Her iki taraf için de tehlikeli olan bu kopuş, aydının aydınlığını köreltip, onu, köksüz bir nebat gibi kuruturken; milleti de, geleceğinin te minâtı olan, fikir ve ilim adamlarından mahrum bırakıyor. Mehmed Akif, bu tehlikeli yanlışa düşmemiş ve bu hatanın millî bünyemizde açtığı yaraları görerek, hastalığın teşhis ve tedavisi için çalışmış, olgun ve mütefekkir bir millet büyüğüdür. 1912 deki mısralarında, Sizde erbâb-ı tefekkürle avamın arası Pek açık. İşte budur bence vücûdun yarası. demiş. İkinci kitabın devam eden mısralarında, "Mütefekkirleriniz..." diye başlayan satırlarda, meseleye isabetle parmak basmıştı. Sırr-ı terakkinizi siz, Başka yerlerde teharrîye heveslenmeyiniz. Onu kendinde bulur yükselecek bir millet... diyen satırları, onun bu yolda yazdığı binlerce mısradan, sadece birka
154.10 ₺ -
Safahat
Mehmed Akif Ersoy, yakın tarihimizin en büyük şâiri, fikir ve mücâdele adamı, benzeri pek az görülen, özü sözüne uygun bir ahlâk kahramanıdır. Mehmed Akif, masum milletinin en acıklı günlerinde, bütün dert, felâket ve acıları onunla birlikte yaşamış ve derinden hissetmiş bir gönül fedâisidir. Fakir bir ailede doğan Akif, âlim bir zat olan çok sevdiği babasını küçük yaşta kaybetmiş, arkasından evleri de yanmıştı. Fakat hayat hikâyesinde görüleceği gibi, hiçbir şeyden yılmayan bu çalışkan genç, bir taraftan okullarını birincilikle bitirirken, bütün sporları da başarıyla yapmış; diğer taraftan hatimle namaz kıldıracak kadar kuvvetli bir hafız olabilmiştir. Hayatını kazanmak için özel dersler vermiş; üç dilden eserler okuyacak kadar bilgisini ilerletmiş; tercümeler yapmış ve binlerce mısra yazıp yırtarak şairliğine hazırlanmıştır. 1908 öncesinde, mesleği olan baytarlık dolayısıyla karış karış dolaştığı Osmanlı ülkesinde, dindar, saf ve masum, fakat göreneklere boğulmuş, fakr u zaruret i
13.40 ₺ -
İktibaslar Alıntılar
Bazı yazılar vardır, günlük konuları işler. Bunların ömürleri bir gün, nihayet bir haftayı geçmez. Bazı yazılar da vardır geçmişe ve günümüze işaret etse de zamana ve mekâna bağlı olmadan her devrin meselelerine parmak basar, dolayısıyla tazeliğini ve geçer akçe oluşunu hiçbir sûretle kaybetmez. Böyle yazılar bir müddet devrini doldurmuş yazılar arasında bulunsa, kirli raflar arasında unutulup terk edilse bile, toz toprak içinde kalmış bir altın külçesi gibi meydana çıkarılınca hemen parıldar, değerini ve önemini ortaya koyar.
22.10 ₺ -
Açıklamalı Safahat Lügatı
Mehmed Âkif Ersoyun büyük ve ölümsüz eseri Safahât yayınlandığı ilk yıllardan itibaren Türk milletinin büyük ilgiyle okuduğu ve çok kıymet verdiği eserlerden biri olmuştur. Günümüzde de Safahât çok okunan bir eser olmasına rağmen aynı derecede anlaşılmaktan uzaktır. Çünkü Mehmed Âkifin fikirleri, düşünceleri cemiyet hayatından çıkarıldığı gibi kullandığı dil de yıpratılmış, eskitilmiş ve anlaşılmaz hale getirilmiştir. Biz bu çalışmayı hem Safahâtin günümüz insanı için anlaşılır bir eser olmasını hem de eseri sözlük sınırlarının dışına çıkararak Safahâtta geçen 160 civarındaki kişi, yer ve müesseseyi kısaca da olsa tanıtıp Mehmed Âkifin ve onun fikriyatının idrak edilebilmesini sağlamak amacıyla hazırladık. Bu eserin Âkifle buluşmak, Âkifle anlaşmak daha da mühimi onu anlamak isteyenlere faydalı olması en samimi dileğimizdir.
105.00 ₺ -
Ashabı Kehfimiz
Ömer Seyfeddin kısa süren hayatında, kabına sığmaz zekâsı ve millî heyecanıyla pek çok hikâye yazmıştır. Ashab-ı Kehfimiz de Ömer Seyfeddin'in sağlığında roman adıyla yayınladığı eserlerinden biridir (1918), çağdaş edebiyatımızın bu ilgi çekici hikâyelerinde toplumumuzun her türlü gaflet ve aptallıkları da eleştirmiştir ve II. Meşrutiyet döneminde kozmopolit ailelerin millî şuurdan mahrum hallerini anlatır. Bundan başka kitaptaki öteki hikâyelerde, yazarımızın zengin gözlemleriyle zekâsının dikkatinden kaçmayan toplumumuza ait her türlü gaflet ve yanlışlıklar anlatılmaktadır. Yalnız millî gafletleri değil, aynı zamanda sosyal, dinî, ailevî ve aşk hayatıyla ilgili gafletlerle tuhaflıkları da sergileyen bu kitaptaki hikâyelerde, Ömer Seyfeddin'e özgü ironi ve hüzünlü bir mizah anlatımı da dikkati çeker. Bu bakımdan Ashab-ı Kehfimiz'de yer alan Kurbağa Duası, Keramet, Yemin, Tütün ve benzeri hikâyeleri tekrar tekrar okuyacaksınız. Bunlar çağdaş edebiyatımızda unutulmaz bir yere sahiptir
161.25 ₺ -
Mevlana İle İlgili Yazılardan Seçmeler
Hz. Mevlânâ; On üçüncü asrın Anadolu’sundan çağlar ötesine seslenen abide şahsiyetlerimizden biridir. O; “Kur’ân kölesi, Peygamber’in (s.a.v) ayak tozu olmak” düşüncesiyle yola çıkmış, insanlığa yüce bir kâinat felsefesi sunmuştur. O; Divan-ı Kebîr’de şair, Mesnevî’de mürşid ve mütefekkir, Semâ’da çile ve fikir, Dergâh’ta mânâ dolu zikirdir. O; iman potasında hercümerç olanları fenafillaha ulaştırmada manevî bir köprüdür. O’nu bir kitapla anlatmak mümkün değildir. Çünkü “O” bir okyanustur.
120.25 ₺ -
Herkes İçine Baksın
Saadettin Acar, kalp varsa insan vardır diyerek bizi sahici, samimi, sessiz ama derin bir yüzleşme için cesaretlendiriyor. “Zihnimiz ve kalbimiz binbir parçaya bölünmüş durumda. Her tarafa yetişmeye çalışıyoruz. Yorgunuz, asabiyiz ve gerginiz… Durup dinlemeliyiz. Durup dinlenmeliyiz. Durup düşünmeliyiz. Ama bir durmalıyız önce. Durmalı ve durulmalıyız. Ve içimize doğru bir yolculuğa çıkmalıyız… Yolu bulmalı, yol olmalıyız. Ne demişti şair: ‘En uzun yoldur, insanın içi.’ Öyleyse herkes içine baksın. Zira çözüm oralarda bir yerde gizli.”
119.00 ₺ -
Erzurum Masalları
Masalların kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanır, nerede-nasıl oluştukları bilinmez. Halkın ortak malı olarak meydana gelirler. Sözlü gelenekte yaşarken nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşırlar. Erzurum masalları dünya masalları ile ortak motifleri içine aldıkları kadar Erzurum'la ilgili dil özellikleri, yaşayış tarzını da gösterir. Eserin birinci baskısında Erzurum ağzı ile derlenen malzeme, ikinci baskıda ortak yazı diline çevirisi yapıldı.
195.00 ₺ -
Bu Dağların Ardı
Dedem; askerliğinin altıncı senesinde, Yunanı denize dökerek köyüne dönebilen üç neferden biri, bir İstiklal Harbi gazisiydi. Haymana’dan; Sakarya - İnönü - Afyon - Dumlupınar’a... Manisa - İzmir’e kadar, muharebe ede ede geçtikleri yerleri; köyde cemaatına, çarşıda kasabalıya, yolda arkadaşına anlattığında defalarca dinlemiştim. Çocuk aklımla mahiyetini tam kavrayamadığım; yokluk yoksulluk, kanaatkârlık, dayanıklılık, azim, cesaret... bu kahramanlık anıları; belleğime bir masal gibi yerleşmiştir. Dedemin yaşadıklarını, babam da kendi yorumuyla naklederdi. Ne dedemin, ne de babamın anlattıklarını yazmadığıma hayıflanırım. İlk ağızdan işittiğim seferberlik, milli mücadele... savaş öyküleri; şimdi, her biri hazine değerinde, birer ibret vesikası olacaktı. Keşke bilincine varıp; duyduğumu, öğrendiğimi başlangıçtan beri yazsaydım... İsmi “Hacı” olan dedem; askerde bölük eminliği de yapmıştır. Köyünde, mektep medrese görmüş üç beş kişiden biriydi. Tarlası tapanı kıt, rençperliği dardı. Cepheden köyüne döndüğünde imamlık boynuna borç olur. Her hanenin, kendi nüfusuna variyetine göre, bir “godik” veya bir “mucur”, “yarım”, “tümün”... ‘hak’ vererek tuttuğu imamlardandı. Dedemin “hak”kını! çobanların, kizirin safına katılarak; harman harman toplardım. Ayşe Halam yedi yaşındadır. Dedem askerden döndükten bir yıl sonra küçük Halam “Periza” dünyaya gelir. Babaannem ertesi sene iki kızın üstüne Şerafettin’i doğurur. 1925 doğumlu babam! Onun bu dünyada sevgisine doyamadığı yegâne insandı... Hoca Babası; dokuz yaşına kadar, Şerafettin’e eski Türkçe, yeni Türkçe okuyup yazmayı belletmiştir. Kendi kavlince; tarih, coğrafya, tabiat bilgisi, hesap falan da öğretir. Arapgir İlkokulu Baş Muallimi “Varnalı”; imtihandan geçirdiği Şerafettin’i, üçüncü sınıftan başlatır. Şerafettin; sekiz kilometrelik inişli çıkışlı Budak, Çobanlı, Kıçikli, Türüdü... Küçük Çarşı yolunu: yağmur çamur, kar kış demeden altı sene tepeler... Parmakla gösterilen talebeliği nihayetinde, Arapgir Ortaokulu’nu iftiharla bitirir. Kendinden önce okuyanların kitaplarını, emaneten alırmış. Kamış ucuna taktıkları kurşun kalemi, iki santim kalıncaya kadar kullanırlar. Çay kıyısından seçip götürdüğü kamışları, birer karış boyunda keserek arkadaşlarına verir, yerine; defter ortasından çıkarılmış iki yaprak alır. Babaannem bu yaprakları dikerek defter haline sokar. Aynı defterin sayfalarını silip ertesi sene de kullanacağı için yazı yazarken kalemini bastırmaz. Ceket, pantolon, palto... gibi giysiler sadece zenginlerin üzerinde gördüğü şeylerdir. Şerafettin; senelerce bir köyün gurbete yolladığı mektubunu yazıp, gurbetten gelen mektubunu okur. Köylü kısmı birbirinin iciğini cıcığını (her şeyini) bilmez mi? O da mektup sahibine sormadan ne diyeceklerini düşünür bulurmuş. Babam mektuplarda köyün ahvalini, şu sıra ne iş gördüklerini, malın, davarın, “alafın”, ekinlerin durumunu... doğumu, ölümü, kışın çetin geçtiğini... “ayamların” iyi yada kötü gittiğini... usulü ve münasibince yazar.
150.00 ₺ -
Tanpınar'ın Mektupları
Tanpınar'ın çoğunluk Ahmet Kutsi Tecer, Adalet Cimcoz, Mehmet Kaplan ve Tarık Temel'e yazdığı mektuplarından oluşan Tanpınar'ın Mektupları, onun hayatını, mizacını ve sanatını anlamamıza yardım edecek önemli bir eser. Mektuplarda okuyucu Tanpınar'ın iç dünyasına girerek, onu daha yakından, arzuları, merakları, dikkatleri, acı ve ızdıraplarıyla tanıyor, eserlerindeki mükemmeliyete ulaşmak için geçirdiği çetin hazırlık devresinin buhranlarını yaşıyor. Prof. Dr. Zeynep Kerman'ın yeni harflere çevirerek okuyucuya sunduğu bu mektuplar Tanpınar'ın sanatının, fikrinin alt yapısını ve o dönemin edebî ortamını anlamamız bakımından da büyük önem taşıyor. Kitap 91 mektuptan oluşuyor.
187.50 ₺ -
Akasya ve Mandolin
Yazarın Şehir Mektupları başlığı altında yazdığı denemeler "İstanbul" odağında toplandı ve bunlardan bir kısmı aynı adla kitaplaştı (1995). Akasya ve Mandolin bu çerçevede vücut bulan yazılarda sosyal ve kültürel hayatımızın değişen çehresini ele alıyor.
112.50 ₺ -
Ahmet Haşim Bütün Eserleri II-Bize Göre İkdam'daki Diğer Yazıları
Haşim'in şiiri gibi nesri de gücünü onun kültür, hayal ve fantezisinden alır. Bütün tezatlarına rağmen bir kısmı anlık dikkatlerin tesbiti olan bu yazılar son derece çarpıcı ve düşündürücüdür. Bu çok cazip neşe veya öfkesi de nesirlerine yansımıştır.
112.50 ₺ -
Edebiyatımızın Bahçesinde Dolaşırken
Bu kitap, Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın Edebiyatımızın İçinden adlı eserinin genişletilmiş ikinci baskısına eklenmesi düşünülen yazıların ayrı bir kitap olarak okuyucuya sunulması kararıyla oluşmuştur. Böylece Edebiyatımızın İçinden’in bir devamı sayılacak Edebiyatımızın Bahçesinde Dolaşırken ortaya çıktı. Elinizdeki bu kitapta Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın 1941-1985 yılları arasında yazdığı edebî yazılardan elli altı tanesi bir araya getirilmiştir. Bu kitaptaki yazıları, metin tahlilleri, edebî ve fikrî eserlerin tahlili ve tanıtılması, yazar ve eserleri mukayeseli olarak ele alan yazılar, tematik yazılar, mukayeseli edebiyat yazıları, kayıplarından büyük üzüntü duyduğu fikir ve edebiyat adamları hakkındaki yazılar olarak gruplandırmak mümkündür.
150.00 ₺ -
Eriyen Mumlar-Düz Yazılar 1
Otuz yılı aşkın bir zamandan beri çeşitli dergi ve gazetelerde "edebiyat" konulu denemeleri yayımlanan Hüsrev Hatemi, bunlardan bir kısmını bu kitapta bir araya topluyor. Unutulmuş şairler, tozlu raflara terkedilmiş kitaplar, melal ile dolu mekânlar-semtler-şehirler, kadri bilinmemiş sanatçılar, eşya ve tabiat, musikiden sinemaya eski-yeni kültürümüzün bütün unsurları bu yazıları zenginleştiriyor. Hatemi'nin denemelerini okurken şiir, dil ve edebiyatın yanında çok çeşitli temalarla karşılaşacak, bilgi dağarcığınız alabildiğine genişleyecek, mizahla dramın tokuştuğu renkli bir üslubun bütün inceliklerini hissedeceksiniz.
165.00 ₺ -
Sevgi ve İlim
Kırk altı yıl süren yazı hayatında Mehmet Kaplan yazmayı alışkanlık haline getirmişti. Edebiyatımızın en önemli deneme yazarlarından biridir. Kendisinin "düşünce temrinleri" olarak nitelediği bu yazma şeklini öğrencilerine de "yazarak düşünün" şeklinde tavsiye ederdi. Yazarak düşünmek onun için çok önemliydi, çünkü yazı düşünceleri şekle sokardı. Onun bütün yazılarında bir süreklilik vardır. O zaman içinde gelişmeye değişmeye inanırdı. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi o ilme ve akla, ruhun ölümsüzlüğüne inanır ve güzelliklere hayrandır. Milletine bağlı, onun değerler sistemine saygılıdır. Kitaptaki yazıları gözden geçirenler onun fikirlerini küçük sohbetler olarak görecekler, kendileri de bu meseleler üzerinde düşüneceklerdir. Düşünce temrini olan denemelerinin önemli bir kısmını bu kitapta derlerken, onlarda günümüz okuyucularının da yararlanacakları çok şeyler bulunduğuna inanıyoruz.
135.00 ₺ -
Sevincini Bulmak
Prof. Dr. Ayhan Yücel'in bu eseri okuyucuyu hayatın neşve pınarına davet etmektedir. Manevî dünyası paramparça olan asrın insanı rakamların, âletlerin, ihtirasların, binaların, nitelikten ziyade niceliğin esareti altındadır. Tabiatla olan bağını, sevdasını terkettiği gibi; ona âdeta düşman olmuş; kendi hodbin yalnızlığına gömülmüştür. Önce bu âlemde yalnız olmadığını fısıldayalım. Yorgun başını yaslayacağı bir omuz mutlaka vardır. Dostluk ve dayanışma ardından güven ve sevgiyi getirir. Bu yol bizi aşkın aydınlığına çıkaracaktır. Aşkın aydınlığı. İşte bu düşünce dahi tek başına sevincimizi bulmaya yeter de artar.
150.00 ₺ -
Şehir Mektupları
Şehir Mektupları taşralı bir hikâyecinin yaşadığı şehri (İstanbul) tanıma yolundaki gayretlerinin mahsulüdür. "On yıl boyunca İstanbul'u dolaştım, bu gezi izlenimlerini Zaman gazetesinde "Bir demet İstanbul" başlığı altında yayımladım. Şehir Mektupları, bu tutkulu serüvenin bir sonraki aşamasıdır. Bu defa insan-şehir-mekân ilişkilerini okuyucuyla paylaşan denemeler olarak vücut buldu. Şehrimizi tanımadan kendimizi, birbirimizi tanımamız zor. Hele sevmek büsbütün müşkül."
150.00 ₺ -
Yoksulluk Kitabı
"Yoksullar bizi bekliyor. İzbelerde, harabelerde, barakalarda, küflü-nemli karanlık odalarda bekliyorlar. Naylon çadırlarda, toprak damlı evlerde, kuş uçmaz-kervan geçmez yerlerde ve şehrin göbeğinde. Kanlı gözlerini ufka dikmiş, bir heykel gibi hareketsiz, sessiz, dalgın bekliyorlar. Bebeler açlıktan ağlıyor, anaların gözpınarlarından yaş yerine kan akıyor. Çocukların dargın bakışlarından çelik parıltılar fışkırıyor. Babalar yumruk sıkıyorlar ve askerdeki oğullar gökyüzünde bir turna katarı arıyor. Dedelerin ağzı kapalı. Nineler ses vermiyor. Gelinler yaslı. Ve çelimsiz genç kızları dengesiz beslenme, akrabaları borç, komşuları ağıt bekliyor. Köşebaşlarında, çamurlu ıssız sokaklarda, karın, yağmurun ve gökdelenlerin arasında, dağ başlarında, tarlalarda, kapısına kilit vurulan atelyelerin önünde bekleşiyorlar. İşsiz, umutsuz, aç, yorgun, hasta, küskün, sessiz ve kimsesiz. Siz ey sağlıklı ve varlıklı olanlar. Ey işleri tıkırında gidenler. Ey karnı tok, sırtı pek, yüzü gülenler. Ey seçim kazananlar ve koltuğa kurulanlar. Ey dolar uçuranlar ve muslukların başını tutanlar. Siz ey güç odakları, silah sahipleri, söz ustaları. Beş vakit namazını cemaatla kılanlar. Gece teheccüte kalkanlar. Zikir ile coşup nara atanlar. Defalarca hacca gidenler. Bir koyup beş kazanan tüccar, yağlı müşteriye yaltaklanan esnaf; aracılar, tefeciler, bankerler. Ey mangalda kül bırakmayan siyasiler. Bilim babaları, akademisyenler. Emirle demiri kesebilenler. Unutmayın. Önümüz kış ve yoksullar sizi bekliyor." Mustafa Kutlu'nun yoksullukla ilgili denemeleri.
105.00 ₺