-
Ne Demiş Goethe
Goethe'yi kim tanımaz. Onu bütün dünya tanıyor... Daha gencecik yaşında, yazdığı kitaplarla Avrupa'yı sallamış ünlü bir yazar o. İlginç hayat hikayesi, anlamlı sözleri, mektupları, şiirleri ve daha neler neleri... Bu kitapla, siz de büyük bir yazarı daha yakından tanıyabilir, ruha dokunan düşüncelerini keyifle okuyabilir, koskoca Goethe'yi cebinizde taşıyabilirsiniz. Ne demiş Goethe, "Yapabilirsiniz. Çünkü yapmalısınız!"
6.93 ₺ -
Mektuplar
Cahit Zarifoğlu’nun bu kitapta yer alan mektupları daha çok Mavera dergisinin çıktığı yıllara aittir. Ve hemen hepsi bu dergiyle münasebeti olan kişilere yazılmıştır.bunlardan bir bölümü onun beraber yola çıktıkları yazar şairdostlarına bir bölümü de dergiye ürün gönderen yazar-şair adaylarına yazılmıştır. İçlerinde çok azı da ailesine yazdıklarıdır. Zarifoğlu’nun mektuplarında onun sanat edebiyat anlayışını da çok özel bir dille anlatılmış görürüz. Sanat ve edebiyata nasıl bakıyor, nasıl bakmamız gerektiğini söylüyor? Bu mektuplardan bütün bu soruların cevabını bulabiliyoruz. Bu bakımdan bu metinler tıpkı açık mektupları gibi onun poetik anlayışını da yansıtırlar ki asıl önemleri de belki burada aranmalıdır. Yine onun yazdıklarında kişiliğine ve dünya görüşüne dair ipuçları da yer alır. Bütün bunları birlikte düşündüğümüzde bu mektuplar onun şahsiyet ve sanat tutumunun anlaşılması konusunda bize önemli imkanlar sunmaktadır.
102.00 ₺ -
Türkiyenin Zihin Tarihi
İslam büyük ve muhteşem bir medeniyetse eğer, Osmanlı da büyük ve muhteşem bir kültürdür. Bu mirasın, her nasılsa, bugün bize yaşayarak kalanı ile yetinsek bile; bu onun büyüklüğünü, sezgisel düzeyde de olsa, idrake yeterlidir. Osmanlı’nın kuşatıcı estetik ve entelektüel mirası üzerine yazılanlar, maalesef, çoğu defa bilineni tekrarlamaktan veya deskriptif olmaktan öteye gitmiyor. Halbuki, onun sistemli, kavramsal ve analitik bağlamda yeniden inşası gerekiyor. Şayet bu yapılmazsa Osmanlı kültürünün büyüklüğünü, sezgisel idrakimize değil, zihinsel idrakimize mâl etmemiz mümkün olamayacaktır. İşte bu noktada doğan ihtiyaca karşılık Türkiye’nin Zihin Tarihi, Osmanlı kimliği ve kültüründen yola çıkarak Türkiye’nin zihin tarihini; dönemin aydın ve entelektüelleri, edebiyatı, saray ve kent kültürü, Batılılaşma ve Oryantalizmle etkileşimi başlıkları çerçevesinde irdeliyor. “Türk Kültürü Üzerine Kuşatıcı Bir Söylev” alt başlığıyla sunulan çalışma, Osmanlı kültürü ve zihin tarihinin, günümüz Türkiye’sinin ve Türk toplumunun oluşumu üzerindeki etkisini Hilmi Yavuz’un engin birikimi ve eşsiz üslubuyla sunuyor. Resmî ideolojinin ve arşiv belgelerinden yapılan okumaların ötesinde bir medeniyetin ruhuna nüfuz ederek onu anlamaya çalışan Yavuz, bambaşka bir Türkiye haritası çiziyor.
51.80 ₺ -
Okuma Biçimleri
‘Zamanın ruhu’nun, edebî okumaları, ağırlıklı olarak romana ve düzyazı türlerine doğru yönlendirdiği bir dönemde Hilmi Yavuz; şiiri, teorik okumalarla yeniden gündeme taşıyor. Geçmiş ve günümüz şiirinin biçim ve imgelem açısından ele alındığı metinlerin yanı sıra diğer sanat ve sosyal bilim dallarına ilişkin anekdotlar da Yavuz’un engin birikiminden süzülerek sayfalara yansıyor. Şiir ve poetika, okuma biçimleri, dil felsefesi odaklı metinlerle birlikte sinema, heykel, müzik, fotoğraf ve resim, sanat temalı yazıların ana başlıklarını oluşturuyor. Yahya Kemal, Sezai Karakoç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mevlânâ Celaleddin-i Rumî, Behçet Necatigil, Hölderlin gibi sayısız yazar, şair ve dünürün eserlerine dikkati çekerken; Yunus Emre, Mozart, Cinuçen Tanrıkorur, Kamil Fırat, Rahmi Aksungur gibi birçok sanatçının dünyasına açılan kapıları aralıyor. Kitaptan: “ ‘Okuma Biçimleri’nden bir edebî metnin okunma, yorumlanma ve anlamlandırılma biçimlerini kastettiğimi belirtmeliyim. Şüphesiz bir metin, birbirinden çok farklı bağlamlarda okunabilir; ama galiba, en doğrusu, öncelikle, bu bağlamların neler olduğunu ortaya koymak olmalıdır. (…) Edebiyat teorileri, bunu ya yazar merkezli olarak okuma, yani ‘yazarın niyeti’ni (intentio auctoris) açığa çıkaracak bir okuma; ya metin merkezli okuma, yani ‘metnin niyeti’ni (intentio operis) açığa çıkaracak bir okuma; yahut da okur merkezli okuma, yani ‘okurun niyeti’ni (intentio lectoris) açığa çıkaracak bir okuma biçiminde öbeklendirirler. Oysa eleştiri pratiği, edebiyat teorilerinin bu kesin sınırkoyucu öbeklendirmelerini aşan, teoriyle pratiğin örtüşmediği durumlarla karşı karşıya bırakır bizi.”
62.90 ₺ -
İslamın Zihin Tarihi
Modern(leşmiş) okur-yazarların katı reflekslerinin aksine Hilmi Yavuz, şiirsel-düşünsel serüveninin başından beri çokyönlü okumalarıyla, kendine özgü bir yol üzerinde yürüyerek, özellikle tasavvuf irfanından devşirdiği birikimi ve inşa ettiği duyarlılığı hem şiiri hem de düzyazıları açısından temel bir kaynak haline getirmiştir. İslam’ın Zihin Tarihi de şiirden felsefeye, tasavvuf irfanından siyasete geniş bir ilgi alanına ilişkin tecessüsünü dersleriyle, söyleşileriyle ve yazılı tanıklıklarıyla dile getiren Hilmi Yavuz’un İslam üzerine yazdığı makalelerden oluşuyor. İslam’ı; Türklük, felsefe, tasavvuf, siyaset, bilim, medeniyet, Oryantalizm ve aktüel olaylar çerçevesinde çok katmanlı bir analize tâbi tutan Yavuz; derinlikli okumaları ve birikimiyle, okura İslam’ın zihin tarihinin haritasını sunuyor. Bir Müslüman Aydının İslam Üzerine Düşünceleri alt başlığını taşıyan kitap; İslam’ın sosyal bilimlerle, gelenekle ve güncelle olan ilişkisini, Hilmi Yavuz’un billurlaşmış üslubu ve birikimi çerçevesinde bir araya getiriyor. Türk Müslümanlığının mezhepler tarihine uzanan kompleks yapısından, Gazali’nin İslam kelamı ve felsefe tarihindeki konumuna; akıl-doğa-vahiy üçgeninde gelişen din ve rasyonalite çözümlemelerinden, felsefeyle ilahiyatın çarpıştığı Çifte Hakikat doktrinine; tasavvuf ve mana âleminden, nefs terbiyesinin Yunan felsefesindeki karşılığına; siyaset/reform/demokrasi gibi kavramların İslam çerçevesinde yorumlanışından, “İslam terakkiye mâni midir?” sorununa; İslam medeniyetinin ışığında Türkiye’de ve dünyada gelişen oryantalist söylem eleştirisinden, türban/Ateizm/Kur’an’ın profanlaştırılması/kamusal alan gibi birçok güncel konu, İslam’ın Zihin Tarihi’nde bir araya geliyor. Hilmi Yavuz’un yazılarında temel bir kategori olarak yer alan evrensellik, onu hem modern düşüncenin kurucularının akrabası kılıyor; hem de İslam’ın doğasına özgü olanı, düşünme ve din ilişkileri bağlamında söz konusu edinilenleri yakalamasına imkân sağlıyor. Yavuz’un yalnızca konuları derinlemesine bir analize tâbi tutmak ve eleştirmekle kalmayıp, mevcut sorun ve konulara yeni çözümler ve yaklaşımlar geliştirmesi okur önünde yeni ufuklar açıyor.
18.50 ₺ -
Felsefe Yazıları
Felsefe Yazıları, diğer eserlerinden farklı olarak Hilmi Yavuz'un felsefeci kimliğini öne çıkarırken, birikim ve analizlerine vurgu yapıyor. Kuram-dil bağıntısı, felsefe eğitimi ve dili, soyut-somut ilişkisi, varlık ve zaman, yapısöküm gibi belli başlı felsefe başlıkları üzerine yazılmış makalelerden meydana gelen kitap, konuları Yavuz'un bakış açısıyla ele alıyor. “Descartes de Felsefenin İlkeleri’nde, kitabını Latinceden Fransızcaya çevirene yazdığı mektupta şöyle diyor: ‘Felsefe bir ağaç gibidir: Kökleri metafizik, gövdesi fizik, bu gövdeden çıkan dallar da öteki bilimler.’” Descartes gibi Hilmi Yavuz da felsefeyi salt söylevler bütünü olmaktan başka bir noktaya taşıyıp diğer bilim dalları, edebiyat ve sanatla ilişkilendiriyor. Wittgenstein’dan Derrida’ya, Marx’tan Sartre’a, Sassure’den Durkheim’a, Nietzsche’den Kierkegaard’a çeşitli isimleri ve kuramlarını karşılaştıran kitap, okura yeni ufuklar kazandırıyor.
59.20 ₺ -
Belleğin Kuytularından
“Belleğin Kuytularından ile gerçekten zor, ama o ölçüde de talihsiz bir işe giriştiğimin ta başından beri farkındayım. Bu portrelerin arasında dost olduklarım da, olmadıklarım da var çünkü... ‘Zor’ olan dostları yazmak, talihsiz olan da dost olmayanları. Ama şunu da belirtmeliyim: Dostlarımı yazarken de dost olmayanları yazarken de, kendimce ve olabildiği kadarıyla mesafeli ve soğukkanlı olmaya çalıştım. Yine de, ironi ve mizahtan, hem dostların hem de dost olmayanların hisselerine düşeni aldıklarını söylemeliyim. Bu konuda hiç de mesafeli davranmadım. Duvarcılıkta, taşı gediğine koymak esastır!”
185.00 ₺ -
Alafrangalığın Tarihi
Alafrangalığın Tarihi, alışılmış türden bir tarih kitabı değil. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e dönüşüm sürecinde ve elbette Cumhuriyet’ten sonra, alafrangalık, doğrudan doğruya modernleşmenin zihnî arka planını yeniden inşa etme bağlamında bir ‘kavram tarihi’ olarak ele alınmaktadır. Hilmi Yavuz’a göre ‘alafrangalık’ kavramının tarihi; modernleşme, Oryantalizm, rasyonalite (ve dolayısıyla, Aydınlanma) kavramlarının alımlanış biçimleri ile üst-belirlenmiş bir tarihtir. Osmanlı-Türk alafrangalığının, bu üç temel-koyucu kavramın karşılıklı ilişkilerinin belirlediği bir problematik olarak okunması gerekir. Bu doğrultuda alafrangalık, Oryantalizm olarak alımlamanıp temellük edilmiş Batı modernizminin, rasyonel ve Aydınlanmacı bir dönüşüm olduğunu zannetmekten ibaret yanlış bir bilinçlenmedir.
17.13 ₺ -
Yazarın Odası
Orhan Pamuk’un önsözünü yazdığı Yazarın Odası dünya edebiyat tarihini etkilemiş pek çok yazarın, kendi yazarlık deneyimlerine ait her türlü sırlarını anlattıkları bir röportaj kitap. Bu röportajlar dünyaca ünlü edebiyat eleştiri dergisi Paris Review’ı bir edebiyat klasiği haline getirmiş, saygın söyleşiler. Bu kitapta, yazarlar okurlarını adeta odalarına davet edip, çalışma masalarının düzenlerinden, yazma alışkanlıklarına, kendi çağdaşları hakkında düşündüklerinden, etkilendikleri edebiyatçılara kadar pek çok konuyu en samimi halleriyle tartışmaya açıyorlar. Efsane olmuş bu yazarların isimleri ise şöyle: Ernest Hemingway, T.S. Eliot, Rebecca West, William Faulkner, Graham Greene, Truman Capote, Stephen King, Gabriel Garcia Marquez •Rebecca West T.S. Eliot’ın evine yemeğe gittiğinde nelerle karşılaştı? T.S. Eliot’ın şiirleri ve edebiyata yaklaşımı için ne düşünüyor? •Ernest Hemingway Silahlara Veda isimli ünlü klasik romanının sonunu kaç değişik şekilde yazdı? •Truman Capote yayıncıdan ilk kabul mektubunu ne şekilde aldı? •Stephen King romanlarındaki ünlü gerilim sahneleri için nelerden ilham alıyor? •T.S. Eliot ve Ezra Pound arasındaki ünlü etkileşimin ardında gerçekte neler var? Eliot, Ezra Pound’un şairliği hakkında neler düşünüyor? Ve daha pek çok sorunun cevabını bulacağımız, edebiyat severlerin büyük zevk alacağı, bulunmaz bir kitap.
203.50 ₺ -
Virginia Woolf′tan Yazarlık Dersleri
Bu kitapta, ünlü İngiliz yazar Virginia Woolf’un yazarlık ve yazma sanatı üzerine aktardığı düşüncelerden esinlenerek kurgulanmış bir yazarlık atölyesi bulacaksınız. Danell Jones, yedi önemli başlıkta, yazarlık için heyecan taşıyanlara yol gösterecek bir kaynak kitap sunuyor. Virginia Woolf ile Yazmak ve Düşünmek Üzerine... Büyük bir yazarla karşılıklı oturup konuşmanın hayalini kim kurmamıştır ki? Shakespear′le bir şeyler içerek, Bronte kardeşlerle çayırlar üzerinde yapılan bir öğleden sonra yürüyüşü ile ya da Jane Austen′a beş çayında misafir olmanın neticesinde yıllardır hayranlıkla okuduğumuz tüm bu oyunların, şiirlerin ve romanların nasıl yazıldıklarını anlamak mümkün olurdu belki. Ve belki de kendi yazacaklarımız için bir ilhamla ve birikimle ayrılırdık yanlarından. Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri tam da bu hayalin gerçekleştiği bir dünyaya götürüyor okuru. İngiliz ve modern dünya edebiyatının en nitelikli eserlerinden bazılarını kaleme almış olan, ardında binlerce günlük sayfası, yüzlerce mektup, nice deneme ve roman bırakmıştır. Kitabı hazırlayan akademisyen, yazar Danell Jones kitabın önsözünde, tüm bu sayfaların arasında öğrencileri için parlak yazı notları bulmaya çabalarken, Virginia Woolf’un zarif figürünü sınıfta hayal ettiğini ve bunun kendisine çok gerçek tınlamasıyla bu fikri hayata geçirmeye karar verdiğini anlatıyor. Yazma Alışkanlığı Kazanmak başlığıyla kitaba giriş yaparak, yazma heyecanı taşıyanlara öncelikle disiplin sahibi olmayı öğütleyerek onları motive ediyor ve her bölüm sonunda Woolf’un bizzat kendi yazı alıştırmalarından çeşitlemelerle ufkumuzu açıyor. Kitap; Çalışmak, Üretmek, Yürümek, Okumak, Yayınlatma ve Şüphe Duymak gibi diğer bölümleriyle ilham aşılamaya devam ediyor. Yazar incelikle tasarladığı bu kitapta Virginia Woolf’u gerçek bir sınıfta, kürsüsünden konuştururken, günlüklerinden ve çeşitli yazılarından toparladığı orijinal cümleleri kullanmış ve böylece kitabı sadece bir hayal ürünü olmaktan kurtarmıştır. Kimi zaman kendimizle verdiğimiz savaştan yorgun düşer, bir boş vermişliğe sürükleniriz, denemekten ve hiç olmayacakmış gibi hissetmekten kendimizi alamaz ve vazgeçmek üzerine planlar yaparız. Tam da bu noktada Woolf çıkıp, içimizdeki küskün yazarın elinden tutarak onu uzun yürüyüşlere çıkarıyor. “Yürürken adeta puslu bir yoldaymış gibi hisseder, rüyadaymış gibi kendimden geçer, güzel cümleler kurup hayalimde canlanan sahnenin perde arkasında gezerim” diyerek öğrencilerini teşvik ediyor. İlk cümleler genellikle her yazarın en büyük gerilim kaynağıdır. Kimi yazarların romanlarında epey ilerledikten sonra dönüp açılış cümlesini yazdıklarını duyarız. Virginia Woolf bu konuda kendi çözümünü bize örnek olarak sunuyor ve sanki üzerinde hiç düşünülmemiş izlenimi veren, doğal cümlelerle hikâyemize başlamayı bize öğretiyor. Ne de olsa kendisi romanlarındaki giriş cümleleriyle hep hem gizemli hem vaat eden bir ton yakalamayı başarmış bir yazar. Madam Dalloway kitabının ilk cümlesi son derece sadedir ancak okurun bilincine çabucak nüfuz eder. Bu türden nice ipuçlarıyla yazıya ve düşünceye dair yeni bir bakış açısı kazanmamıza yardımcı olacak bir kitap bu. Yazmak isteyenler ve Virginia Woolf okurları; şimdi tek ihtiyacınız olan bu sayfalar arasındaki büyüyü keşfetmek için bir yolculuğa çıkmak. Sınıftaki yerinizi alın ve kendinize büyük bir edebiyatçının deneyimlerinden, bilgeliğinden sonuna kadar yararlanmak için bir fırsat verin.
6.51 ₺ -
Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar
Prof Dr. Ali Fuat Bilkan, “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı eserinde yıllardır belli kalıplara sığdırılan Osmanlı edebiyatına farklı bir pencereden bakmayı uygun görmüştür. Birer belge niteliği taşıyan edebî metinlerden hareketle toplumun sosyo-kültürel yapısına kapı aralamak yazarın bariz hedefidir. Edebî metinler, Osmanlı edebiyatının genel anlatım özellikleri içerisindeki yerleri ve değerleri göz önüne alınarak, dilin gücü ve ifade tarzı hesaba katılarak incelenmiş; dönemin hakim zihniyetine ışık tutulmuş; devrin sosyal ve kültürel tablosuna kayda değer yaklaşımlar sunulmuştur. Farklı devirlerde yaşamış birçok şairin farklı beyitlerinden yola çıkan yazar, genellikle beyitleri kısaca açıklamış ve ardından esas konuya değinmiştir. Kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri, Osmanlı edebiyatından hareketle dönemin tarihî, felsefî, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel dünyasına ışık tutan yaklaşım tarzıdır. • Altı asrı aşkın bir imparatorluğun duygu, düşünce ve hayal sisteminin aynası olan Osmanlı edebiyatını ne kadar biliyoruz? • Osmanlı edebiyatı gerçekten söylendiği gibi soyut, anlaşılmaz, dili ağır, kapalı, halktan ve hayattan uzak bir saray edebiyatı mıdır? • Edebî eser, edebiyat ve sosyal bilimler arasındaki ilişki nasıl çözülür? • Osmanlı edebiyatını değerli kılan biçimi ya da muhtevası mıdır? Bu edebiyatın zengin anlam dünyası üzerinde yeterince durulmuş mudur? • Edebi metin, yazarın niyeti, metnin niyeti ve okurun niyeti gibi üç farklı bakış açısının muhatabıdır. Osmanlı Edebiyatı şimdiye dek yönlü bir yaklaşımla değerlendirildiğine göre bütün değerlendirmeler eksik midir? • Osmanlı edebiyatı alanına ilişkin akademik çalışmalar ve bu çalışmalarda yapılan bariz hatalar nelerdir? • Edebî eseri incelemede kullanılan teknikler neler olmalıdır?
5.83 ₺ -
Masal Estetiği
Yazar Masal Estetiğinde insanlık tarihi kadar eski bir konuyla karşımızda: Masal. Her şeyin masalı anlatılır da masalın masalı anlatılmaz mı? Anlatılır elbet. Masa, tümüyle kendine ait bir dünya. Zıtların ahenk içinde bir arada olduğu, rüyalar ve mitoslarla karışık. Zaman zamansızlık, mekân mekân ötesi. Olağanüstü varlıklar, sihirli eşyalar, ya in ya da cin olan tebaa... Masalın çocuk dünyasında eğitici bir rolü olduğu tartışılmaz bir gerçek. Masal çocukların hayal dünyasını geliştirirken onlara soyut düşünme yeteneği de kazandırır. Hele “masalcı”, dilin inceliklerine vakıf biriyse... Mevlâna, “Masallarda nice hikmetler, nice öğütler vardır” derken masalın eğlence, vakit geçirme, çocukları oyalama gibi özelliklerinden çok daha farklı bir yönüne değiniyor. Zira Şark kültüründe masalın esas yapısını kıssadan hisse çıkarma esprisi oluşturuyor. Cemil Meriç’in de dediği gibi “Avrupa’da masal için önemli olan hikâyenin kendisidir. Oysa Doğu kültüründe masaldan çıkarılacak ders esastır.” Bunun için klasik eserlerimizin birçoğunda dini ve tasavvufi telkin hayvan hikâyeleriyle yapılır. Bu anlamda Mesnevi, Bostan, Gülistan, Marzubanname, Baharistan, Tutiname şark masal geleneğinin birer devamıdır. “Masal Estetiği”, bu geleneği beslendiği tüm detaylarıyla ortaya koyan önemli bir eser…
6.51 ₺ -
Kanuni Hicviyesi
Keder ve öfke hisleriyle nazmedilen meşhur “Şehzâde Mustafa Mersiyesi”ni yorumlayarak dönemin olaylarına edebiyata yansıdığı pencereden ışık tutuyor. Yükselen bir şair ve padişahın kulu bir asker, dünyanın en güçlü hükümdarı Kanuni’ye itham ve hakaretleri cesaretle yöneltiyor. Yiğit şair, haksız yere idam edilen şehzadeye dökülen gözyaşlarına tercüman oluyor. Üstelik kıvrak zekası ve ustaca kullandığı dil sayesinde eserinde kendisini mahkum ettirebilecek hiçbir delil bırakmıyor. Entrikalarla padişahı kışkırtan düzenbaz vezir Rüstem Paşa ve padişahın gözdesi Hürrem Sultan da suçlamalardan nasibini alıyor. Halkın ve ordunun kendisine ümitler bağladığı bir şehzade, tahtının oğlu tarafından ele geçirileceği vehmiyle aldatılan ihtiyar bir baba, sahte mektuplar, yargısız infaz, tarihi etkileyen bir idam, galeyana gelen ordu, zapt edilemeyen bir kalem, haksızlık karşısında susmayıp ikbal vadeden bir hayatı feda eden bir şair, Türk edebiyatı tarihinde bir hükümdar aleyhinde ilk defa bu derece sivrilen bir dil, hakaret mi yoksa iltifat mı kestirilemeyen bir üslup, bundan cesaret alan kadınlı erkekli bir şairler topluluğu, daima mutlak otoritenin yanında olmakla itham edilen bir edebiyatın sıra dışı kahramanları ve hicvedilmense rağmen susmayı tercih eden dünya hâkimi bir hükümdar…
9.60 ₺ -
Büyük Yazarın Gizli Evreni
Bir dostluğun hikayesini okuyoruz bu kitapta. İrlanda’yı terk etmiş, Paris’te yeni heyecanların peşine düşmüş, sanatın ardında yolunu bulmaya çalışan genç bir ressam Arthur Power ile ülkesi İrlanda’dan yine aynı şehre, fakat farklı bir şeyler bulmaya gelmiş James Joyce’un dostluğu. Bu iki farklı karakter, sohbetlerinde edebiyat okurlarının hep merak ettiği ancak izine pek rastlayamadıkları pek çok sorunun cevabını veriyor. Röportaj taleplerini kabul etmeye çalışan, sınırlı bir sosyal yaşam sürdüren James Joyce, dostluğun hatırına dünyasını Arthur Power’a açıyor. Sanata, edebiyata, hayata dair düşüncelerini samimiyetle paylaşıyor, böylece bu kitapla bir yazarı, dehasının ötesinde insan olarak da tanıma fırsatı buluyoruz. Anavatanını terk etmiş bir yazarın, Paris’te yaşadığı gönüllü sürgünün hikayesini okuyoruz... • James Joyce modern edebiyata yeni bir boyut kazandıran eseri Ulysses için neler dedi? Eleştirmenlerin anladığı Ulysses ile James Joyce’un sunduğu profil arasında bir fark var mı? • Ünlü yazar, Rus roman geleneği için neler düşünüyor, Joyce için Tolstoy kimdir, Dostoyevski nasıl bir yazardır? • Fransız çağdaşları için söyledikleri, Andre Gide, Proust ve diğerleri... • Ünlü şair T.S. Eliot ve eseri Çorak Ülke hakkında neler düşünüyor, şiiri hangi açılardan değerli buluyor? • Hemingway ve Amerikan kültürü üzerine söyledikleri...
111.00 ₺ -
Virginia Woolf Bütün Öyküleri
Dünya edebiyat tarihinin köşe taşlarından, modernizmin ilk kadın yazarlarından biri olan Virginia Woolf'un tüm öykülerinin toplandığı bu eser, vazgeçilmez bir edebiyat deneyimi. Bütün Öyküleri, Woolf'un bütün öykülerinin yanı sıra, daha sonra geliştirmeyi düşündüğü kısa pasajlar, hikayeleri veya romanları için yazdığı karakter çalışmaları da dahil olmak üzere, hemen her türlü kurgusal notu içeriyor. Woolf gibi benzersiz bir kalemin yazarlık serüvenine tanık olmak ve anlamak adına bulunmaz bir fırsat.
284.90 ₺ -
Victoria
İki kusursuz kalemi buluşturan benzersiz bir aşk romanı… Yirminci yüzyılın önemli isimlerinden Nobel ödüllü Knut Hamsun’un güçlü anlatımıyla, Türk edebiyatının köşe taşlarından Behçet Necatigil’in şiirsel çevirisi, eşsiz bir aşk romanında bir araya geliyor. Avrupa’da izlenimci yazın sanatının doruk noktalarından biri sayılan Victoria; dili, öyküsü ve çevirisiyle benzersiz bir okuma deneyimi sunuyor. Victoria, 1899’da çıkmıştır. Ölçülü yapısı, plastik görünüşü ve zengin hayalleri ile bu aşk hikâyesi de yazarın sanatında bir zirve olur. Bir Alman eleştirmenin bu eser üzerine verdiği hüküm, bir gerçeğin ifadesidir: “Günümüzün çok, pek çok eseri zamanla toz toprakla örtülse, unutulsa, Victoria yaşayacak, yarınlarda da genç sevdaların dostu, sırdaşı olmaya devam edecek.” Behçet Necatigil Kitaptan: “Aşk bir insanı yere yıkabilir, onu tekrar ayağa kaldırabilir, onu yeniden rezil edebilirdi. Bugün bakarsın beni sevmiş, yarın seni, öbür gün onu! Böyle kararsızdı aşk. Koparılması imkânsız bir mühür mumu gibi dayanıklı da olurdu, ölüm saatine kadar tıpkı sönmez bir nur gibi parlardı da; ölümsüzdü bu kadar… Böyleydi aşk. Tanrı’nın ilk kelamıdır aşk, Tanrı’nın zihninde beliren bir düşünce. Tanrı: ‘Nur olsun!’ deyince aşk doğdu. Tanrı yarattığı bunca şeyi mükemmel yarattı, yarattığı bunca şeyi olduğu gibi bıraktı. Ve aşk, dünyanın kaynağı, dünyanın sultanı oldu; ama aşkın yolları çiçek ve kanla doldu, çiçek ve kanla doldu.”
140.60 ₺ -
Pastoral Senfoni
Nobel Ödüllü André Gide’in Ünlü Romanı: Pastoral Senfoni! Pastoral Senfoni, André Gide’in otobiyografik bir romanı olması sebebiyle de ayrıca dikkat çeker. Eserde bir papazın hayatına giren küçük kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu edilir. Yazarın, ismiyle Beethoven’ın ünlü eseri Pastoral Senfoni’ye göndermede bulunduğu bu romanda, görülen ve görülmek istenilen dünya arasındaki yakınlık veya uzaklıklar okurun zihninde yeni anlamlar kazanmayı bekliyor.
44.40 ₺ -
Mahmutun Pabuçları
“Benim romanım 1877 yılında yaşanan gerçek bir olayı anlatır. Çocukluk yıllarımda dinlediğim bu gerçek olayı sanki ben yaşamışım gibi ele alarak yazdım.” Romen edebiyatının güçlü isimlerinden Gala Galaction aynı zamanda İncil'i Romence'ye çeviren bir din adamıdır (önce piskopos, sonra papaz olur). 1932 yılında yayınlanan Mahmut'un Papuçları, Gala Galaction'un bu iki vazifeyi bir araya getirip, ne kadar başarıyla meczettiğini gösteren bir üründür. Roman, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sırasında önemli bir savunma merkezi olan Plevne'nin Ruslar ve Romenler tarafından ele geçirilmesini, Türk esirlerin sevkiyatında Romen Savu'nun, Türk esir Mahmut'u öldürmesi ve akabinde yaşadığı vicdan muhasebesini anlatır. Romanın baş kahramanı Savu'nun derin pişmanlığı etrafında dinler arası diyaloğu başarıyla işleyen Galaction, günümüz insanının en fazla muhtaç olduğu bir mesajla sesleniyor okuyucusuna.
6.51 ₺ -
Göçebe
Nobel ödüllü Yazar Knut Hamsun′dan insana ve hayata dair bir roman... “Göçebe, üç bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel isimdir. İlk kitap Sonbahar Yıldızları altında 1906’da, Hüzünlü Havalar 1909’da, Son Mutluluk 1912’de yazıldı. Üç bölümün üç ayrı adı var, ama aslında üç bölümün üçü de birer “hüzünlü hava”dır; üçünün de kahramanı aynı kişi. Hamsun’un asıl adı olan Knud Pedersen’in ağzından anlatılır olaylar. Artık büyük şehirlerden bezmiş, iç sıkıntılarını kırlarda, ormanlarda, şehirden uzak yerlerde dağıtmaya çalışan, kayıp gençliği peşinde avare, orta yaşlı bir hülya adamıdır kahraman. Şehrin gürültü ve uygarlığından kaçarak tabiatın bağrında, yıldızların altında ruhuna sükûn ve şifa arayan, kanının çağıltısını kırların soluğunda yatıştırmak isteyen, şair ruhlu birisi.”
284.90 ₺ -
Dünya Nimeti
Dünya Nimeti (Markens Gröde) 1917’de çıktı. Issız toprakları canlandırmak için insan gücünün verdiği imtihanları, tabiat kuvvetleri ile çetin savaşları hikâye eden bu roman, katı ve boş topraklara düşen alın terlerinin önce kıt kanaat, giderek cömert hasadını, bu başarıdaki büyük hazzı dile getirir. Bu kitapta Hamsun yirminci yüzyıl insanın destanını yazmış, önüne bir model almadan başaran insanın büyüklüğünü gözler önüne sermiştir. İçtenlik, sadelik, güzelliktir bu kitabın sanatsız sanatı! Bu kitap için Selma Lagerlöf, Hamsun’a şunları yazmış: “Dünya Savaşı olurken, milletler, ordular, yüzyıllardan miras bunca emeği kırıp parçalarken; yapıcının, çiftçinin, göçmenin yaratmaktan duyduğu hazla dolu kitabın çıktı. Liderlerin, milletlerin yakıp yıkarak, kesip biçerek yeni topraklar, ülkeler peşinde kızıştıkları bir sırada, sen basit bir adamı, eline bir balta, bir de saban vererek kutsal bir savaşa yolladın; evvelce hiçbir kalemin tasvir etmediği bir savaştı bu; toprakla savaş! Senin bu kitabın, dünya kuruldu kurulalı insanoğlunun gönlüne ferahlık veren tek şeyin; zahmetli yorgunluklar, sabırlı çalışmalar olduğunu; insanoğlunun ancak böyle çalışmalarla vücudunu zindeliğe, hayatını mutluluğa, ismini saygıya ve hatırasını ölümsüzlüğe ulaştıracağını ispat etti.” Roman, cahil bir göçmen olan Isak’ın basit, cahil karısı Inger’le birlikte çorak ve haşin toprakları sabırla nasıl bereketli, yeşil bir yurt parçası haline getirdiğini anlatır.
203.50 ₺ -
Derviş ve Ölüm
Usta yazar Meşa Selimoviç’ten otuz değişik dile çevrilmiş, önemli edebiyat ödüllerine layık görülmüş bir başyapıt… Boşnak yazar Selimoviç’in 1967′de yayımlanan Derviş ve Ölüm adlı romanı, değişik dönemlerde birçok eleştirmenin inceleme konusu edindiği, ayrıca geçtiğimiz yıllarda bir Türk-İtalyan ortak yapımı ile sinemaya da aktarılmış olup otuz değişik dile çevrilmiş ve birçok önemli edebiyat ödülüne layık görülmüştü. Meşa Selimoviç, Derviş ve Ölüm’de mutlak dinî doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Ahmed Nureddin’in, erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesinden sonra düştüğü derin karmaşayı resmederken insanın ruh dünyasındaki çelişkileri, gelgitleri incelikle işler. Ölüm, yaşam, aidiyet, iktidar, iktidarın gereklilikleri ve değişmez değerlerin hayat pratiğine yansıması etrafında dolaşırken insanlık durumlarını merkeze alan muhteşem bir eser ortaya koyar. Yugoslavya′da edebiyat dersleri programında yer alan Derviş ve Ölüm’deki izlekler, romana evrensel bir boyut kazandırır. Tarihsel dönemlere veya koşullara bağlı özel durumlardan çok, insan doğasının yapısı, zaafları ve ihtirasları etrafında dönen roman müthiş bir içe bakış örneğidir. II. Dünya Savaşı esnasında amansız çatışmaların cereyan ettiği Bosna’da savaşa bizzat katılan ve savaşın insan ruhunda açtığı yaraları ömür boyu içinde taşıyan birisidir Selimoviç. Gerçek hayatta 1944 yılı sonlarında, Partizan ve aynı zamanda Tuzla Askerî Bölge Komutanlığında subay olan ağabeyi Şevki Selimoviç’in, III. Kolordu Askerî Mahkemesi kararıyla kurşuna dizilmesi ve bu olayın Meşa Selimoviç’in ruhunda açtığı yara, devrim ve iktidar ile devrimin evlatları arasındaki ilişkileri yeniden okuması, Derviş ve Ölüm’ün yazılmasının arkasındaki önemli bir motiftir. Nitekim romanda da, erkek kardeşinin suçsuz yere idam edilmesi Şeyh Ahmed Nureddin’in hayatında esaslı bir kırılma yaratır. O zamana kadar iktidar ile bir sorunu olmayan Nureddin, bu olaydan sonra gizli bir öfkeye kapılır ve isyan eder. Çıkan isyan sonucu öldürülen Kadı′nın yerine artık Nureddin geçmiştir; artık iktidar sahibi, kendisidir. Ancak “iktidar”ın öyle bir yapısı vardır ki “sahibi”ni, en yakın dostu ile iktidar arasında bir seçim yapmak zorunda bırakacaktır. Ve bu seçimin sonuçlarına katlanmak…
284.90 ₺ -
Dar Kapı
Nobel Ödüllü André Gide’den Bir Şaheser: Dar Kapı! Hayatın biricik anlamı olacak kadar derinden duyulan bir aşkın trajediye dönüştüğü bu romanda asıl sorgulanan, erdeme giden yolun zorluğudur. Jerome bütün erdemlerini aşkıyla ayakta tutarken, Alissa gerçek erdemin her şeyden arınmış olması gerektiğine inanır. Dar Kapı, tercihlerini zor olandan yana kullananların yaşadığı iç fırtınalarını gözler önüne sererken, Andre Gide’in çarpıcı üslubuyla okuru adeta silkeliyor.
88.80 ₺ -
Dağların Adamı Barnabo
Dino Buzzati’nin ilk romanı ilk kez Türkçede! İnsanın yalnızlıkla imtihanı… Gazeteci, ressam ve hepsinin ötesinde ünlü romancı Dino Buzzati’nin ilk romanı Dağların Adamı Barnabo ilk kez Türkçede… Yazar, sembollerle dolu gerçeküstü bir dünyayı, gerçek dünyanın yanına yerleştiriyor; gerçeği inceden inceye istila eden o iç sıkıntısı ve yalnızlığı hikâyelerindeki kahramanlar ve nesneler aracılığıyla aktarıyor. “Ormanın kuytu bir yamacında, hiç bir işe yaramayan bir cephaneliği beklemekle görevlendirilmiş bekçilerin hikâyesinin anlatıldığı Dağların Adamı Barnabo, yazarın ilk kitabı. Kitabı okuyanlar, Buzzati’nin daha başından beri temel meselesinin değişmediğini, San Nicola kasabasının uzak bir yamacındaki cephaneliğin, Tatar Çölü’ne bakan Bastiani Kalesi’nin bir ilk taslağı olduğunu göreceklerdir. Bir de, bir ustanın çıraklığındaki güzelliği! On yedi yıl önce, Dino Buzzati’nin bir kitabına önsöz yazabileceğim, aklımın ucundan bile geçmezdi.” Ali Ayçil “Barnabo’nun yolculuğu aracılığıyla temsil edilen hayat yolculuğu ve daha ilk romanından itibaren işlemeye başladığı tipik Buzzati konularındandır uzun bekleyişler, geçen zamanın ritmi, korku veren belirsiz bir şeye doğru geriye dönüşü olmayan bir ilerleyiş, baskı yapan geçmişin hatırası, geride kalan yılların bıraktığı boşluk ve nihai kurtuluş. Eğer bir Buzzati hayranıysanız bu kitabı mutlaka okumalısınız çünkü yazar Buzzati’nin doğuşuna tanıklık edeceksiniz. Buzzati’yle yeni tanışıyorsanız, doğru yerden başlıyorsunuz.” Elçin Kumru
88.80 ₺ -
Kırk Güzeller Çeşmesi
Okuyucu! Sen burada, bugün artık kaybettiğimiz değerlerimizle ilgili (nezaket, haya, tevekkül, merhamet, sabır, tefekkür, sadakat, dua, kanaat, gözyaşı vs.) kırk öğüt bulacak ve bunları şiirsel ilhamlarla okuyacaksın. Belki yazının içindeki öğüdü alacak, kıssadan hisse damıtacak, belki de unutuvereceksin. Ama ben sevgili okuyucu, bu yazıları, Efendim, "Her kim benim hadislerimden kırk tanesini belleyip başkalarına da öğretirse, kıyamet gününde Allah onu bilginler ve fakihler arasında diriltsin!" buyurduğu için yazdım. İsterim ki, sen de öyle okuyasın ve zihninde birkaç gün gezdiresin. Hem kim bilir, bugün dün olduğunda, belki de seninle ikimiz, O'nun meclisinde buluşur, bunları yeniden söyleşiriz!..
69.35 ₺ -
Düşte Kalan
Yıllardan 1258 idi. Hülagu Bağdat'a girmiş, İnsanlığın beşik edindiği ve o zamana kadar süzegeldiği tecrübesini harmanladığı topraklarda, dünyanın Nuh Tufanı'ndan sonra gördüğü en büyük yıkımı yapmıştı. Bu talan, o çağa göre dünyanın gözdesi olan bir medeniyet merkezinin yok edilmesi demekti ve Hülagu'nun askerleri, Bağdatın eşsiz koleksiyonlarıyla ünlü kütüphanelerindeki yüz bini aşkın el yazması kitabı Dicle'ye boşaltmış ve Dicle günlerce mürekkep renginde akmıştı. Eğer o zaman kütüphanelerinin başına böyle talan gelmeseydi, belki de dünyanın daha sonraki yüzyılları çok farklı olur, Rönesans ve Reform hareketkerinin adresi değişir, modernleşmenin göstergeleri farklı boyutlarda ortaya çıkar, hatta Amerika, şimdiki Amerika olmayabilirdi. Gelin görün ki, Amerika şimdi Bağdat'tadır.
142.35 ₺ -
Ah Minel Aşk
Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş eder. At olup koşar, kuş olup uçar. Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir topraklan altına dönüştürür. Sır olur saklanır, gonca olur açılır. Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mest eder, güneş olur âşıklarının ümit meyvelerini olgunlaştırır.
28.47 ₺ -
Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
Bizce bir divan şiiri antolojisi, klâsik edebiyatımızın takip etliği yola ve gelişmeye ayna tutabilmeli ve okuyucunun zevk dünyasına yeni bir kapı aralayabilmelidir. Yani ele alınan şiir, yazıldığı dönemden bugüne seslenebilmeli veya okuyucuyu kendi cağına taşıyabilmelidir.Bu antolojide yer alan manzumeler, genellikle divan edebiyatının en güzel şiirlerinden oluşur. Şiirler seçilirken estetik ve sekil mükemmelliğine bilhassa ören gösterilmiş ve gencide lam mel m verilmeye çalışılmıştır. Amacımız, divan şiirini önce okuyucuya tanıtmak, soma da sevdirmektir. Bunun için simdi sizi, bu edebiyatın altı asırlık asude bahçesinden bizim işaretlediğimiz birkaç gülü koklamaya davet ediyoruz. O bahçeye girdikten sonra başka güzel güllerin de varlığını keşfetmek yine size kalıyor.
25.55 ₺ -
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
Bu sözlükte divan şiiriyle ilgili tabiat, tabiat olayları, coğrafya, yerleşim bölgeleri, iklim kuşakları, insanlar ve özellikleri, kozmik âlem, felek, tıp, astronomi, yıldız ilmi, burçlar, müneccimlik, falcılık, remil, eski batıl ilimler, israiliyat, musiki deyim ve terimleri, makamlar, eski sanat dalları, hattatlık, müzehhiplik, mücellitlik, eski hayat sistemi, günlük olaylar, âdetler, gelenekler, oyunlar, eğlence hayatı, savaş, savaş aletleri, savaş terim ve deyimleri, bezm ve rezm sistemi, efsanevi ve tarihi kişiler, tasavvuf ve tasavvuf i inanış sistemi, bunlara ait deyim ve terimler, tarikatlar, özellikleri, efsaneler, kıssalar, Yunan mitolojisi, dini terimler ve alışkanlıklar, ayetler, hadisler, fıkıh, tefsir ve dini ilimler ile İslâm dini ve dini hayat vs. birçok konularda açıklanması gereken maddeler yer almaktadır. Bunun yanında açıklanmaya muhtaç olan divan şiirinin özünü oluşturan beşeri veya ilahi anlamdaki platonik aşk, âşık, maşuk, içki alemleri, sevgilide güzellik unsurları, bu yolda oluşmuş mazmunlar, remizler, mefhumlar, ünlü aşk hikâye kahramanlarıyla ilgili imajlar ile mesnevi konuları ve divan şiirine özgü şekiller, türler, sanatlar, vezin ve kâfiye ile nazım özelliklerine de yer verilmiştir.
255.50 ₺