-
Perişan Gazeller
Bu kitaptaki gazeller, hem kronolojik tasniften uzak kalmış, hem tesadüfen ses kaydı yapılmış, hem de yüzyıllar sonra şairlerinin pejmürde evrakı arasından tesadüfen seçilmiş olmak bakımından perişan sıfatını üzerinde taşıyordu. Bu yüzden adına \"Perişan Gazeller\" dedik. Divan şiirinden tanıdığımız, sabah mahmuru bir sevgilinin yastık üzerine dağılmış saçları gibi... Her bir telinde ayrı bir güneş parlar, her bir kıvrımında farklı bir dünya görülür. Perişan Gazeller, bir medeniyetin, kaybolduğu yerde bulunmuş hazineleri gibidir, okurken bunu hissedeceksiniz.
98.55 ₺ -
Kahve Molası
Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir: "Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet isler kahve bahane." Bu kitabın içindekiler de bir kahve molasında okunabilecek, belki okumayı eğlenceye dönüştürebilecek küçük hikâyeler, hatıralar, nükteler ve bercestelerden ibarettir. Bu satırlar arasında verilecek bir kahve molasında, yahut bir kahve içiminde olsun açılacak bu sayfalarda geçmiş zamanların neşeleri ve sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görmek, hissetmek, yaşamak ve ibret almak, kahve tadında lezzetlerle tanışmak pekâlâ mümkündür. Ve biz onları keşfettiğimiz vakit adını tarih koyarız.
215.35 ₺ -
Hayriyye
Klasik edebiyatımızın önde gelen temsilcilerinden biri olan nabi'nin değerli eseri, 1857' de Paris'te Türkçe aslı ve Fransızca tercümesiyle birlikte, Pavet de Courteille verilen değer nispetinde yaşar ve yücelir. Hayriyye, hikmet şairi Nabi'nin en tanınmış eseridir. Halep'te iken oğlu Ebu'l Hayr adına telif ettiği bu mesnevi için bir görgü, öğüt ve ahlak kitabıdır denilebilir. Bu bakımdan edebniyatımızın, sahasındaki en sevilen ve yararlanılan klasik eseridir.
164.25 ₺ -
Divan Şiirinde Ahenk Unsurları
Zaman zaman divan şiirinin dayandığı estetik anlayış, mecaz ve mazmun sistemi ve hatta lügati kıyasıya eleştirilmiş olmasına rağmen, sesi ve dolayısıyla âhengi konusunda genellikle takdir edici ifadelerin kullanılmış olması dikkat çekicidir. Ne var ki, eski Türk edebiyatıyla ilgili çalışmalarda dil ve üslûp incelemeleri münferit eserlerle sınırlı kalmış; yayımlanan divanlarda, mesnevilerde ve metin şerhlerinde divan edebiyatındaki söyleyiş mükemmelliği her fırsatta vurgulandığı, âhengi sağlayan unsurlarsın bir kısmına işaret edildiği halde, bu konuda toplu bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu çalışma, böyle bir eksikliği telâfi etmek arzusunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Dönemlerini temsil etme kabiliyetine sahip yedi şairin divanları üzerinde yaptığımız bu araştırmada, üslûbu oluşturan katmanlardan sadece birini, âhenk unsurlarını tespit etmeğe çalıştık. Böylece, tek tek şairlerin üslûplarını incelemek yerine, devir üslûbunu araştırmayı uygun gördük. Bu eser, yapısalcı eleştiri yöntemleriyle belâgat kurallarının kesiştiği bir alanda durmaktadır.
87.60 ₺ -
Şeyh Galip
Gencinede resm-i nev gözettim.Ben açtım o genci ben tükettim. Söz hazinesinde yeni bir üslup gözettim; Ben açtım o hazineyi, yine ben tükettim.
47.45 ₺ -
Nefi
Tuti-i mucize-gayem ne desem laf değil, Çerh ile söyleşemem ayinesi saf değil. Mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım ben, söylediklerimi alelade zannetmeyiniz sakın! Felek ile söyleşmeye tenezzül etmem ben, çünkü onun gönül aynası saf (berrak) değil!
43.80 ₺ -
Naili
Kültür savaşlarının yapıldığı günümüzde aydın kimliğine / sahip olacak insanlar, mutlaka kendi klâsiklerini tanımak ve ` geçmiş güzellikleri gözler kamaştıran kültür hazinelerinden yararlanmak zorundadır. Kapı Yayınları olarak bizler, Türk klâsik şiirinin söz ustalarından on adedine ait gazellerin yer aldığı bazı cep kitapları hazırlamayı bir kültür hizmeti olarak gördük. Türk klâsik şiirinin ister lirik ve âşıkane, ister rindane ve şûhane, isterse mistik ve felsefî eda ile söylenmiş gazellerini, ama mutlaka en "Şahane Gazeller"ini sizlere sunmayı plânladık. Böylece elinize ulaşan her kitapçıkta, ünlü bir şairin yine ünlü gazellerinden ve güzelliklerinden örnekler bulacaksınız. Hepsi bizim olan, bizim atalarımız olan, bize ait duyguları, aşkları anlatmış olan bu şairlerin dizelerini okudukça, inanıyoruz ki, onlarla aramızdaki tanışıklık bağları pekişecek ve eski asude zevklerden yeni ve estetik bakış açıları devşireceğiz. Belki şimdiki şairlerimiz o gazellerden damıtılmış ilhamlar ile soneler yazacak, belki şimdiki âşıklar sevgililerine yeni sevgi sözcüklerini bu dizelerden devşirerek fısıldayacaklardır. Buna çok ama çoook ihtiyacımız var.
43.80 ₺ -
Önce Aşk Vardı
Şiirin Aynasında Osmanlı Kültürü Üzerine Denemeler Önce Aşk Vardı, Osmanlı kültürünün şiirin aynasından okumayı hedefleyen denemelerden oluşmaktadır. Gerçekten de, şiir ve aşk iki gümrah ırmak gibi Osmanlı kültür coğrafyasını karış karış dolaşır. Büyük kayıplar verilen bulaşıcı hastalıklardan sokak eğlencelerine, inanç ve merhamet simsarlarından asayiş görevlilerine, mitolojik hayvanlarından bahçe bitkilerine, sıradan insanların rüyalarından ünlü sûfilerin etkileyici hayat hikâyelerine kadar bütün bir hayat, bu iki ırmakla birlikte aynı mecralarda akıp gider. Ne aşk ne de şiir, bugün olduğu gibi hayat hengâmesinin bir nefeslik mollarına sığdırılan avuntular değildir o asırlarda. Aksine, hayat aşkın ve şiirin belirlediği güzergâhda yürümeye mecbur bir zaman katarıdır. Kültür, kendisini yaşayarak üreten toplumun önceliklerine göre şekillenir ve bir zamanlar sevdayı gül yaprağıyla, feryadı bülbül nağmeleriyle tanıyan atalarımız için her şeyden Önce Aşk Vardı’r…
113.15 ₺ -
Kırkıncı Kapı
Hiç ikiyüzlü olmadın bana karşı, değil mi? En azından öyle olduysan bile, bana hissettirmediğin için minnettarım sana, Fuzuli’yi, Baki’yi, Galib’i, Nedim’i yeniden gündemine aldığın, onlarla arandaki uzak mesafeleri kalemimin ucundan damlayan mürekkeplerle boyadığın ve kendi medeniyet birikimimizi yeniden keşfe çıktığın için pişman olduğunu hiç sanmıyorum. Üstelik ey okuyucu, düşün hele, acaba gök kubbenin altında gül ve bülbülle alışık, şiir ve aşkla barışık seninle benim gibi kaç bahtiyar kul vardır ve kaç insan bir hayatı bu kadar derinlikli yaşar?!.. Çevrene bir bak istersen, aşkı ve sevgiyi, şiiri ve şarkıyı, çiçeği ve böceği ıskalayıp da mutlu yaşayabilen kim var?!.. Seninle ben ey okuyucu, seninle ben... Söyle Allah aşkına, ayrı mıyız?!..Bu mektup tertemiz bir gönül ile ta Kırkıncı Kapı’ya gidecekler için yazıldı vesselam...
98.55 ₺ -
Kuğunun Son Şarkısı
Hüsn ü Aşk, kuğunun, yani medeniyetimizin son güzel sarkışıydı. Gâlib bu şarkıyı Sultan III. Selim, Hattat Mustafa Rakım ve Dede Efendi'yie birlikte söyledi ve sustu. Söz artık "Nasıl bu taze maârifle eskiler âlayim" diyenlerdeydi. Ancak, beş yüz yıllık birikimiyle karşılarında bir heyula gibi duran ve inanılmaz zenginliklere sahip . olan divan şiiri, Galibin getirip bıraktığı parıltılı noktada hâlâ gözleri kamaştırıyordu. Bu şiirin asla ölmeyen bir tarafı vardı; şiirimizin damarlarında bir usare gibi, Tanzimat şairlerinin pek farkına varamadıkları bir akışkanlıkla, fırsat bulur bulmaz yepyeni bir hayatiyetle gün ışığına çıkmak üzere dolaşıyordu. Bu saf şiir usaresi Şeyh Gâlib şiirinin imbiğinde damıtılmıştı.
113.15 ₺ -
Şey
Henüz üzümün yaratılmadığı bir zamandan, aslında tek bir andan ibaret olan bir zamanın içinden, hiçbir şarapta izi ve gölgesi olmayan ama herkesin şarap denince onu andığı bir ömrün, tarihin, coğrafyanın içinden anlatıyor ve olanı biteni bize Hayyam. İlimde ve şiirde, yıldızlarda ve kelimelerde ararken hakikati, anlamıştı ki, kendini tümüyle aradan kaldırdığı an artık hiçbir şeyin anlamı kalmayacaktı, şeylerin kendi başına bir anlam ifade etmediğini anladığı an işte o andı. Hasan ve Nizam, siyasetin ve iktidar kavgasının ayrı düşürdüğü o iki kadim dost ölmüş ve Hayyam çoktan ahirete göçmüştü. Ve aradan yedi asır geçti; Sadık Yalsızuçanlar, Hayyam'a dil oldu, gönül oldu, ses verdi, bir rivayetin aslını hakikatin sırrınca, şiirin veznince, ilmin aklınca anlattı: 'Hiçbir yürek yoktur ki, senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın.'
91.25 ₺ -
1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi
Abdülhak Hâmid, Mehmed Âkif, Süleyman Nazif, Cenab Şahabeddin, Sami Paşazâde Sezai ve Midhat Cemal Kuntay’ı mevsim çiçekleriyle bezeli mükellef bir yemek masasında gösteren ünlü bir fotoğraf vardır. Bu fotoğrafın âdeta içine girerek davetin verildiği Mısır Apartmanı’nın kapısından 1924 yılına çıkan Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta, Mehmed Âkif’i mekeze alarak, söz konusu davetin sebebini, nerede ve niçin verildiğini, karede yer alan şair ve yazarların birbirleriyle ilişkilerini, o günlerde yaşadıkları dramları, henüz ilân edilmiş olan Cumhuriyet’in hayatlarına nasıl yansıdığını anlatıyor. Karede görünmeseler de, fotoğrafın içine girildiğinde hemen karşılaşılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Abbas Halim Paşa ve Fuad Şemsi İnan gibi renkli şahsiyetlerin de yer aldıkları bu kitap, kültür ve edebiyat tarihimizin bazı karanlık noktalarına ışık tutuyor.
178.85 ₺ -
Kırk Ambar
Aşk ve sevgi... Tecellisi gönülde beliren, gönlü muhatap alan duygular... Belki biri diğerinin vasıtası, diğeri ötekinin hedefi. Asıl hedefe giden yolda kâh temrin, kâh oyalanıp aldanma... Aşk ve sevgi... İçinde muhabbet, alâka, yakınlık, dostluk, meveddet, mürüvvet ve daha pek çok insanî hasletlerin gizlendiği dünya... Bazen şefkatin, bazen himayenin, bazen merhametin adı. İlâhî anlamda yalnızca bir hedefe, "Sevgili"ye bakmak, beşerî anlamda ise aynı hedefe birlikte bakmak...İskender Pala, kendine özgü üslubuyla aşkı, hasreti, güzeli, güzelliği, şiiri, şairi, geçmişi ve geleceği, kısacası bizi anlatıyor ve okuyucuyu zaman içinde harmanlanıp demlenmiş hikâyelerle buluşturuyor.
142.35 ₺ -
Şinasi
Yunus, Anadolu'daki Türk şiirinin halka mâl olmuş en önemli mimarı, eseri ise yıkılmayan tek mimarîsidir. Onun efsaneleşen hayatı Anadolu insanının gönlüne, Mevlana'ların, Hacı Bektaş Veli'lerin, Hoca Dehhanî'lerin, Şeyyad Hamza'ların çağında parlayan bir yıldız gibi yansır.Yunus, şu Bizim Yunus, şu Aşık Yunus... Güzel Türkçemiz'in bayrak ismi...Bölümler: · Şiirin Efsane Yiğidi: Yunus Emre · Şiirler · Diğer Yunus'ların Şiirleri · Ansiklopedik Lügatçe
69.35 ₺ -
Yunus Emre
Yunus, Anadolu'daki Türk şiirinin halka mâl olmuş en önemli mimarı, eseri ise yıkılmayan tek mimarîsidir. Onun efsaneleşen hayatı Anadolu insanının gönlüne, Mevlana'ların, Hacı Bektaş Veli'lerin, Hoca Dehhanî'lerin, Şeyyad Hamza'ların çağında parlayan bir yıldız gibi yansır.Yunus, şu Bizim Yunus, şu Aşık Yunus... Güzel Türkçemiz'in bayrak ismi... Bölümler: - Şiirin Efsane Yiğidi: Yunus Emre - Şiirler - Diğer Yunus'ların Şiirleri - Ansiklopedik Lügatçe
51.10 ₺ -
Seyyid Nesimi
Düşdüm ezelde zülfüne dâm olmadın henüz İçdim lebin şarâbını câm olmadın henüz Ben zülfüne ezelde tutuldum ki, henüz tuzak yaratılmamıştı. Yine orada dudaklarının şarâbını içtim ki, henüz kadeh vücut bulmamıştı.
43.80 ₺ -
Ziya Paşa
Ziya Paşa Türk şiirinin ölmezleri ve her zaman kendisine dönülecek şairleri arasındadır. Zaten bugün dilimize ezber ettiğimiz pek çok söze de Paşanın şiirlerinde rastlamamız, onun bu değerini ve gücünü gösterir. Bugüne de seslenen şu anlamlı mısralar ona aittir: Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm Dolaştım mülk-i İslâm'ı bütün vîrâneler gördüm Küfür ülkesini gezdim, orada bayındır şehirler ve saraylar gördüm. İslâm ülkesini dolaştım, bastan basa harap yerler gördüm.
47.45 ₺ -
Kuşlar Divanı
Türk şiir göklerinde uçuşan kuşların sayısı onlarla ifâde edilebilir. Hatta bunlara ankâ, hümâ, kaknüs ve mûsîkâr gibi yalnız hayâl âlemimizde süzülenleri de eklemeliyiz. Mısraların arasındaki kuşlar dünyası öylesine renklidir ki şöyle bir göz attığımızda dahi, dünyanın en büyük doğal hayvanat bahçelerinde göremeyeceğimiz hârikalarla karşılaşırız. Bir yıl erkek bir yıl dişi oldukları söylenen çaylaklar, erkeğinin rüzgârla gelen sesiyle hâmile kalan keklikler, yaşlanan anne ve babalarına yiyecek taşıyan turnalar, su kuşu olmalarına rağmen biteceği korkusuyla suya dokunamayıp kavrulmayı bekleyen balıkçıllar, kendi kanat vuruşlarıyla tutuşturduğu alevler içerisinde yanan kaknüse ateş korları arasından gülümseyen semenderler, ya bir devlet yazısı ya bir yürek sızısı taşımanın verdiği gurur ve acelecilikle uçuşan posta güvercinleri, yaptıklarını övünerek birbirlerine anlatan mukaddes ebâbiller, hüdhüdler, mağara güvercin ve daha niceleri... Kuşlar Dîvânı'na girmeye ve gönül kuşlarımızın eskimeyen ötüşlerini dinlemeye hazır mısınız...?
178.85 ₺ -
Eşrefoğlu Rumi
Aşk Harablıklar sever - Âşıklar - Katrede gizli ummân - Dünya nedir dost yoluna - Aşkın adeti böyledir - İnsandır hakk’ın aynası - Garip kuşun macerası - Ölüm değil düğün bayramı - Âşık geldi âşık gider - Ne olacaksa olsun - Aşkın zinciri boynuma - Derde derman sendedir - Sen yetersin cân gerekmez ...
35.77 ₺ -
Ney'in Sırrı
Ney'in Sırrı, ağırlıklı olarak, bir meşk zinciri teşkil eden üç büyük neyzenin, Aziz Dede, Emin Efendi ve Halil Dikmen'in biyografilerinden oluşmaktadır. Ancak giriş bölümünde Meviânâ, Mevlevilik ve Osmanlı kültürü; sonuç bölümünde de ney ve edebiyat ilişkisi ele alınmış, böylece "ney" kavramı etrafında Türk kültürünün estetik arka planındaki Meviânâ gerçeğine işaret edilmiştir. Yazarının "2007 Meviânâ Yılı" dolayısıyla, 800. doğum yıldönümünde Mevlânâ'nın ruhuna armağan ettiği bu küçük kitabın özü şu cümlelerdedir: "Tanpınar'a göre, Meviânâ, Mesnevinin ilk on sekiz beytini yazıp dostlarına göstermek üzere sarığının arasına soktuğu zaman 'zevkimizin en hâlis tarafı' olan Mevlevi musikisinin Itrî, Dede Efendi ve III. Selim gibi bütün büyük isimleriyle Şeyh Galib'e kadar gelen şairler kafilesi de doğmuş sayılabilirdi. Yahya Kemal, İsmail Dedenin Kâinatı adlı gazelinde 'Lafz-ı bişnevle doğan debdebe-i ma'nâyız' derken aslında bir borcu ödüyordu."
105.85 ₺ -
Leyla İle Mecnun
Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâ'yım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran. Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâ'ya değil, Mevlâ'ya yönelik. Bir'lik yolunda seninle olmam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı! .. Ben maskaralığa nam salmışım nam salmışım bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınamışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Gir şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil! ..
105.85 ₺ -
Tasavvufi Şiir Şerhleri
Son yıllarda hız kazanan Türk klasik edebiyatı araştırmaları, bu edebiyatın şiir ağırlıklı bir karakter göstermesinin tabii bir neticesi olarak manzum eserler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Konu üzerindeki akademik araştırmaların tarihçesi haklı olarak divan metinlerinin neşri ile başlamış, daha sonra neşredilmiş bu divan metinleri üzerinde yapılan değişik türden tahlil ve incelemelerle devam etmiştir. Gerek divan tahlilleri ve gerekse müstakil manzume şerhleri, son derece yararlı olmasına rağmen Türk klasik şiirinin tahlif metoduna dair birtakım tereddüdleri de beraberinde getirmektedir. Bu noktada geçmişe dönerek Osmanlı şiirinin, yazıldığı ve zevkle okunduğu çevrelerce nasıl anlaşıldığına bakmanın ve dolayısıyla geleneği ortaya koymanın, gelecek için de fevkalâde önemli olduğuna inanıyoruz. Şerliler üzerine çalışmaya karar verdikten sonra 1995 yazında İstanbul kütüphanelerinde yaptığımız araştırmalar, bizi adım adım bir sınırlandırmaya sevk etti. İlk önce şerh dilinin Türkçe olması, daha sonra ise şerh edilen manzumenin Türk diliyle yazılması kaydını esas edindik. Neticede ortaya çıkan "Türkçe manzumelere yazılmış Türkçe şerhler külliyâtı", büyük ölçüde tasavvufi hüviyet arz ettiğinden araştırmanın adını ve konusunu "Tasavvufi Şiir Şerhleri" olarak belirledik. Bu sonuç, hemen bütün örnekleri az çok tasavvufi neşve barındıran Osmanlı şiirlerinin günümüzde anlaşılması hususunda yaşanılan sıkıntıların giderilmesine dair ümitler vaat etmesi açısından da Önemli idi. Çalışmamızda 23 şâirin 42 ayrı manzumesine 20 farklı şârih tarafından yazılmış, yaklaşık 600 varak tutarındaki 47 şerh metninden faydalandık. Şerh edilen manzumeler 13-19. yüzyıl, şerhler ise 16-19. yüzyıllara aittir. Metinlerimizi İstanbul kütüphaneleri ile sınırlandırmakla birlikte bu kütüphânelerdeki şerhlerin tamamına ulaşma iddiamız söz konusu değildir. Nitekim inceleme kapsamına dahil edemeyecek kadar geç ulaştığımız ya da varlığından haberdâr olup ulaşamadığımız şerhler mevcuttur ve bunlar İlgili bölümde zikredilmiştir.
226.30 ₺ -
Sümmani
AŞK AĞLATIR DERT SÖYLETİR Serisi: - Pir Sultan - Karacaoğlan - Aşık Ömer - Sümmani - Gevheri - Dertli - Dadaloğlu - Erzurumlu Emrah - Seyrani - Ruhsati
47.45 ₺ -
Dört Güzeller
Bilim ilerledikçe dört elementin sayısı her gün birkaç tane daha artıyor ve periyodik cetvelin listesi gittikçe uzuyor. Şimdilik bu sayı 121 olarak biliniyor. Ve biz artık elmasın bir tek elementten oluştuğunu, sofra tuzunun iki, şekerin üç element bileşimi olduğunu, cep telefonunun kırk element içerdiğini, insanın otuz elementten yaratıldığını acı gerçekler olarak biliyoruz. Dört element ise insanların hayatı yaşarken bir an olsun farkına varmadıkları bir detay gibi duruyor artık. Yine de, ne zaman bir kum tanesinde dünyayı görsek, ne zaman bir nisan yağmurunda ıslansak, ne zaman güzel bir müzik veya hoş bir koku duysak, ne vakit bir ocağın çıtırtısında hayallere dalsak, değil dünyayı, cenneti görmüş gibi oluyoruz. Bize o duyguyu veren işte o önemsemediğimiz dört öğedir. Gözünüz ister gökyüzüne ve yıldızlara, ister okyanusa veya yağmura, ister bir yangına veya ışığa, isterse bir ağaca veya mezara bakıyor olsun... Anasır her yerde bizi kuşatıyor, sarıp sarmalıyor. Şefkatli bir anne gibi... Bu kitabın içinde "Dört Güzeller"in kültür ve medeniyet boyutuyla tanışacaksınız.
215.35 ₺ -
Hayat Müzikle Devam Eder
"Hiçbirimiz birbirimizden farklı değiliz. Bütün kültürler birbirleriyle benzerdir. Müzik bizim ortak lisansımız, ortak muhabbetimizdir. Müzik ve dans sayesinde de hepimiz kardeşçe bir araya gelebiliriz. Bu hiç zor değil!" Ömer Faruk Tekbilek Müzik, diğer sanatlar gibi, bir "gei-do" olarak, yani insanın ruhuna, kökenine, asli kaynağına doğru çıkılacak yolculuğun yolu yordamı olmalıdır.Sadık Yalsızuçanlar okurları müzikli bir yolculuğa davet ediyor ve onlara evreni müzikle anlamanın olanaklarını anlatıyor.Şebnem Ferah'tan Kudsi Erguner'e; Teoman'dan Bergen'e; Diyarbakırlı Celal'den Edith Piaf'a; Neşet Ertaç'tan Yavuz Çetin'e; müziğin farklı türlerinden yorumculara başka bir gözle bakmak için...
105.85 ₺ -
İletişim Deveran Mı Kesik Devre Mi
İster yazılı, isterse sözlü ve görüntülü olsun hemen tüm iletişim araçları, ona kaynaklık eden ekonomik kaynacı elde tutanlarca denetlenir, yönlendirilir hatta belirlenir. Bunun ne ölçüde, hangi şartlarda cereyan ettiğine bakmaksızın, böylesi bir hükmü rahatlıkla verebiliriz, söz konusu bizim gibi henüz "birey"denilen varlığın gün yüzüne çıkmamış olduğu toplumlarda, bu vakıa daha etkili bir süreç halinde kendisini gösterir. "Bizim gazete özgür, her yazarın kendi düşüncesini rahatlıkla ifade edebildiği hür ve..." diye konuşanlara pek kulak asmayın, çünkü söylediklerine kendilerinin de inandıklarını sanmıyorum ülkemiz gibi "ulülemre itaat"in tarihsel tecrübesinin yoğun olduğu memleketlerde, "fikri ve vicdanı hür" insanlara elverir bir fikri zeminin varolduğu sanılmasın, geleneğinde böylesi alışkanlıklara yer olmayan toplumlarda öyle gökten inmez "özgür" ve özerk bir varoluş alanına sahip 'birey"ler... Hele söz konusu -dini olsun olmasın- cemaat olunca bu "birey"lerin, tanımlanmış ve sınırlanmış bir "özgürlük" alanında kendilerini ifade imkânı bulabileceklerini, verili bir ortama gözlerini açacaklarını rahatlıkla iddia edebiliriz.
164.25 ₺ -
Kırklar Divanı
Divan şiirinde sanatlı söz söylemek, şairliğin göstergesidir. Böyle olmasına rağmen güzelliği sadelikte bulan şair sayısı da az değildir. Anadolu sahasında Necati, Baki ve Nedim bunların başında gelir. Rumelili şairler ise sadeliğe tasavvufi bir hava da katarlar. Azerî sahasında konuşma dilinin sıcaklığı girer şiirin içine. Divan şairleri ilişki içinde oldukları kültürlerden devşirdiklerine, Türkçe'nin mayasını çalarak muhteşem bir şiir dili yaratmışlardır. Bu dil, aşkla yoğrulmuştur. Kırklar Divanı, Türk dilinin bu saklı musikisi peşinde sürdürülen bir arayışın ürünüdür. Bu divana giren şairlerin ortak özelliği, ait oldukları uygarlığın bütün değerlerini muhabbetle sahiplenmeleridir. Türkçe gibi.
58.40 ₺ -
Mevlid Süleyman Çelebi
Ol gice kim doğdu ol hayru'l-beşe Ânesi anda neler gördü neler Dedi gördüm ol Habîb'in anesi Bir aceb nûr kim güneş pervanesi 1880'li yılların başlarında, Tanzimat ve Servet-i Fünûn edebiyatının ünlü şairleri bir araya geldikleri bir gün, söz Süleyman Çelebi'nin mevlidinden açılmış. Muasırlaşmak, İslamlaşmak Türkleşmek fikirlerinin tartışıldığı, edebiyatımızın Batı'ya açıldığı, hatta Batı'ya kapılandığı yıllar. Aralarında bir karar alıp "500 yıla yakın zamandır okunan mevlidin bazı kelimeleri artık eski ve anlaşılmaz durumdadır, üstelik o vakitten bu yana dilimiz de, edebiyatımız da değişmiştir. İşte bu yüzden mevlidi yeniden yazmalıyız!" demişler. İçlerinden bazıları kalemi ele alıp yeni tarzda manzum bir mevlid yazmaya da başlamışlar. Yazdıklarını birbirlerine okuyor, karşılaştırıyor ve uygun olan beyitleri alıp alt alta diziyorlarmış. Nihayet sıra "Bir aceb nûr kim güneş pervanesi" mısraına gelince düşünmüşler, taşınmışlar ve içlerinden biri kalemi yere çalmış. Ağzından dökülen cümleler , aslında hepsinin birbirlerine itiraf edemedikleri kanaatleri imiş: "Bu derece muhteşem bir beyit dururken bunu yeniden yazmaya kalkışmaktır. Bırakınız yenisini yazmayı, benzerini bile kaleme almak mümkün değildir!"
98.55 ₺