-
Uzun Yürüyüş
Hayatı üzerine yazılan belki yüzlerce esere rağmen, Bediüzzaman’ın uzun ve bereketli ömrünün birçok safhası hâlâ daha titiz, derin ve kapsamlı bir araştırmayı bekliyor. Onun, ümmetin kaderiyle birebir irtibatlı koca bir ülke saltanat-meşrutiyet-cumhuriyet-demokrasi sürecini yaşarken, İkinci Meşrutiyet’le başlayan ve vefatına kadar devam eden ‘uzun yürüyüş’ünün de, henüz yeterince, derinlemesine incelendiğini söylemek mümkün değil. Bediüzzaman, İkinci Meşrutiyet’in şafağında geldiği İstanbul’da ne gördü? Önce İstanbul’da, sonrasında Doğuda verdiği hürriyet mücadelesi nasıl bir yankı buldu? Birinci Dünya Savaşı’nda Rus işgaline karşı cephedeki mücadelesi ve sonrasında Rusya’da esareti, hangi bilinmezleri içeriyor? Aldığı davet üzere 1922 Kasım’ında geldiği Ankara’da neler oldu, neler gördü? Doç. Dr. Adem Ölmez, elinizdeki kitapta, bu sorulara titiz ve sabırlı bir araştırmanın meyvesi olan ve bizzat yazarı tarafından arşivlerde tesbit edilmiş belgeler ışığında cevap veriyor. Bediüzzaman’ın uzun ve ilham verici hayat yolculuğunun çok önemli bir safhasını, 1907-1922 dönemini daha iyi anlamak için, Uzun Yürüyüş, vazgeçilmez bir başvuru kitabı…
7.50 ₺ -
İmdat Aşık Oldum
2010 yılının Şubatıydı. Bir gün maillerimi açtığımda, beni çok şaşırtan bir çağrı gördüm. Mailin konu bölümünde sadece tek kelime yazıyordu: "İmdat!" "İmdat!" diye bağırıyordu biri. "Hocam perişanım yardım eder misiniz?" Yardım isteyen kişi, Büşra adlı bir kız öğrenci idi. Ve kelimeler sanki gözyaşlarıyla yazılmıştı. Okuduğum satırlar, beni gençlik yıllarıma döndürüverdi: "Ya Rabbi imdat! Beni kurtar!" diye çırpındığım yıllara... Mail gönderen öğrenci, âşık olduğunu bildiriyordu. Fakat işin kötüsü, kız henüz on yedisinde bile değildi ve gönül verdiği çocuk alkolikti. Üstelik de hatalarından pişmanlık duymayan, onlarla âdeta gurur duyan birisi... *** Elinizdeki kitap, orijinal maillere sadık kalınarak, Büşra ile yaptığımız uzun yazışmaları ve Rabbimizin yardımıyla kurtuluşunu dile getiriyor.
96.00 ₺ -
İnsanlık Vazifelerimiz
Allah Teâlâ’nın yeryüzündeki halifesi olarak yaratılan insan, dünyaya açılan ilk canlıdır. İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir. Allah, insanı en güzel ve en mükerrem bir şekilde yaratmıştır. Yeryüzündeki bütün canlı ve cansız varlıkları insanın hizmeti için yaratan Allah (c.c.) insanı akıl, şuur ve gönül sahibi kılarak üstün olduğunu ispatlayacak nimetlere gark etmiştir. Bunun için insanın bedenî, maddî mükemmelliğinin yanında bir de ruhî mükemmelliği mevcuttur. İnsana bütün isimler öğretilmiştir. İnsan, Allah Teâlâ’nın lütfu ve inayeti sayesinde hâlini anlatan, ihtiyaçlarını görebilen, medenî yaşayışla huzur bulabilen bir ortama kavuşmuştur. İnsan olmak en büyük nimettir. İnsanın diğer canlılardan farklı olarak düzgün yaşayabilmesi, toplum hayatına, ilâhi şartlara uyabilmesi için bazı kurallar mevcuttur. İnsan başıboş bırakılmamıştır. İnsanı yaratan yüce Yaratıcı, onun nasıl hareket edeceğini öğreten rehberler ve planlar da lütfetmiştir. Allah Teâlâ insana o derece önem vermiştir ki; yüzyirmidörtbin peygamber, dört büyük kitap ve yüz suhuf hep insanlık için gönderilmiştir. Kutsal kitabında her âyetini, her sûresini değerli insanlığa yol gösteren bir kılavuz yapmıştır.
114.00 ₺ -
Gençlik Yaz Çiçeği Gibidir Çabuk Gelir Geçer
– Peygamber Efendimiz -s.a.v.-, “Gençlik delilikten bir şubedir” buyurmuştur. – Amerikalı psikiyatrist H. S. Sullivan’a göre; “Ergenlik bir cehennem”dir. Hakikaten cehennem mi? – Değerli yazarımız, güçlü kalem sahibi, sevimli ve hoşsohbet edebiyatçımız Sevim Asımgil’in yazdığı bu eser, gençlerimize güzel bir ışık tutmaktadır. Ragıp Güzel, Emekli Müftü - Genç, güzel, sağlıklı ve ebedi olarak yaşamak fıtri bir arzudur. Yüce Allah tüm semavi kitaplarda kulluğunu gereği gibi yerine getirenlere bunları Cennetle vereceğini vaad buyurmuştur. O vaadinden asla dönmez.
12.00 ₺ -
Bu Zamanın Sabrı
Yılın dört mevsimi var. Her mevsimde renkler değişiyor, iklim farklı oluyor. Her mevsimin çiçeği de dikeni de başka. Ümmeti Muhammed’in hayatında imtihan her gün değişiyor. Her günün yeni bir imtihanı var. Sonra gelenler eskileri daha şanslı görür. Eskiler de yenileri daha şanslı görür. Gerçekte ise durum ne öyle ne böyledir. Herkes gününün imtihanı ile karşı karşıyadır. Kimse bir öncekinden veya bir sonrakinden sorumlu tutulmayacak. Bugünün imtihanını kavrayan ve gerekeni yapabilen kazanmış olacak. Dünle meşgul olanın kaybetme ihtimali yüksektir. Bugünün imtihanını kavrayabilene bugünün sabrı gereklidir. Sabır, ilk insandan son insana kadar herkese gerekli ama bugünün sabrı başka.
108.80 ₺ -
Huzur Defteri
İstanbul’da bulunan Karagümrük Cerrahi Âsitanesi, Osmanlı’nın son zamanlarında, birçok önemli zâtın hayatını değiştiren olaylara tanıklık etmiştir. Ama bu tanıklıklar genelde sözlü kültür içinde kalmış, dilden dile nakledilmiş ve çoğunlukla sıradan okura kapalı kalmıştır. M. Fatih Çıtlak, Huzur Defteri’nde, bizi bu dergâh ve çevresinde yaşananlara götürüyor, Safer Efendi’nin huzurunda tuttuğu notları ve dinlediği sohbetleri bizimle paylaşıyor. Huzur Defteri’ne irfanî güzelliklerimizin kaynakları ve abide şahsiyetlerin hatıraları eşlik ediyor. Hz. Pîr Nûreddîn-i Cerrâhî ve halifeleri; Şeyh Fahreddîn Efendi, Celal Ökten Hocaefendi, Gönenli Mehmed Efendi, İskilipli Atıf Efendi, Neyzen Tevfik, Hüseyin Sîret, dönemin padişahları ve meşhur birçok zât… Kitap, huzur yolunda ilerlemek isteyen okura, bu yolun hem güzelliklerini hem de talep ettiği bedelleri hatırlatıyor. Güzel ahlak nasıldır, vefa nedir, nefs nasıl arınır, kalp nasıl aydınlanır… Tüm bunları bu çok önemli üstatların hayatlarından süzerek huzurumuza taşıyor. Kitapta bulunan hatıraları okudukça, medeniyetimizin birçok unsuru, Osmanlı mahalle hayatı, Osmanlı insanı, tekkelerin toplum içindeki fonksiyonları gibi birçok önemli konuda yepyeni bilgiler ediniyoruz. Şeyh olarak nitelendirdiğimiz bir kişi nasıl yetişiyormuş, nasıl eğitiliyor ve aile hayatını nasıl kuruyormuş, çocukluk döneminden yetişkinliğe kadar uzanan hayat safhalarını nasıl yaşıyormuş, rüya tabirinin derinliklerinden güncel hadiselere bakış nasıl şekilleniyormuş… Cumhuriyetin ilk zamanlarında tekkelerin kapatılması beraberinde neler getirmiş, toplumda ve tekke hayatında ne gibi değişikliklere yol açmış, bugün bize inanılmaz gibi gelen fakat yaşanmış bu zorluklar nasıl aşılmış… İşte bunların hepsini bu kitapta bulmak mümkün. Huzur Defteri sadece tasavvuf okurunun ilgisini çekecek bir kitap değil, aynı zamanda yakın tarih meraklılarının, kültür tarihine ilgi duyanların da ilgisini çekecek bilgilerle dolu.
210.00 ₺ -
Devlet-i Aliyye'den Günümüze Ebrû Sanatı
Başlangıçta kâğıt süsleme sanatı olarak ortaya çıkan ebrû, Osmanlı’da daha çok hat sanatının yazı zemininde ve kenar süslemelerinde ve kitap cildlerinde sıkça kullanılmıştır. Asya’da zuhur edip İran ve Anadolu topraklarında yaşayan ebrû sanatı, XVII. yüzyılda Avrupa’ya geçene kadar Devlet-i Aliyye’de, özellikle İstanbul’da icra edilmekteydi. Geleneğimizde diğer sanatlar gibi ebrûculuk eğitimi de usta-çırak ilişkisi içinde gerçekleşmiştir. Yakın zamana kadar Batı’da “Türk Kâğıdı” ve “Türk Mermer Kâğıdı” olarak bilinen ebrû, geçirdiği uzun bir fetret dönemi sonrasında yeniden bu topraklarda neşvü nema bulmaktadır. Şüphesiz, bunda bu sanata gönül veren ve hayırla yâdettiğimiz ustalarımızın gayretlerinin payı büyüktür. Günümüzde bu sanata olan ilgi en yüksek seviyesine ulaşmasına rağmen bu alanda yapılan yayınlar ise ne yazık ki bir hayli azdır. Yayınevimiz, ebrû sanatının tarihçesi, uygulaması ve örneklerinin sunulduğu bu çalışmanın, ebrû sanatına yeni başlayanlara ve ilgi duyanlara faydalı olacağı ümidindedir.
30.00 ₺ -
Marifetname Tercümesi 3 Cilt Takım
Marifetname Tercümesi 3 Cilt Takım Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Ölümsüz İlmi Bilim Kitabı Olan Marifetname On Senelik Bir Çalışma Yapılarak Siz Değerli Okuyucularımız İçin Gün Yüzüne Çıkıyor.
1470.00 ₺ -
Nasihatler Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinden (k.s)
Tasavvuf Nedir? Devamlı Rabıtalı Olmak Müritlerin İhlası Mürşide Teslimiyet Hizmet Nasıl Olmalı Veli Kabirlerini Ziyaret Adabı Halkla Münasebet Adabı
32.00 ₺ -
Uygur Türkleri Kültürü Ve Türk Dünyası
Dünyadaki kültür varlıkları içinde zenginliği, renkliliği ve kuvvetliliği bakımından Türk kültürü ilk sırada gelmektedir. Türk kültürü içinde Uygur Türkleri'nin kültürü, çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu eserin, Uygur Türk kültürü'nün tanıtılmasına, öğrenilmesine ve araştırılmasına ayrıca Türk kültürünün gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkı sağlayacı inancını taşımaktayız.
30.00 ₺ -
Müslümanın Diyeti
İşte bunca diyet savaşı ve öneri bombardımanı arasında, ‘temelleri en sağlam’ beslenme modeli! Temelleri en sağlam çünkü bu yeni yaşam ve beslenme modeli, Kur’an’ın tavsiyelerine ve Hz. Muhammed’in yeme içme adabına göre oluşturuldu. Müslüman’ın ‘temiz ve sağlıklı” diyeti, sadece Müslümanlar değil tüm insanlar için bir kurtuluş reçetesi olabilir. Hastalıklardan, şişmanlıktan, oburluktan, hedonizmden, haramdan, bencillikten ve hatta kısırlıktan kurtuluş reçetesi! Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, hileli ve şaibeli gıdalar konusunda Türk kamuoyunun en çok güvendiği ve fikirlerine en çok başvurduğu isimlerden biri. Özer, yeni kitabı Müslüman’ın Diyeti’nde haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli inşa ediyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an’da önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer’e göre, kitaptan sadece Müslümanlar değil herkes faydalanabilir: “İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer, “Soframız nasıl olmalı?” sorusunu, “Sofranız, evinize misafir olan Hz Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!” şeklinde yanıtlıyor. Bu kısa yanıt bile, yıllardır reklâmların ve diğer yanıltıcı bilgilerin etkisiyle ‘şüpheli’ gıdaları mutfağının baş tacı edenlere ciddi bir uyarı niteliğinde. Aslında tüm kitap ‘bir’ uyarı! Özer, halkın çok merak ettiği soruları yanıtlarken, kötüye karşı uyarıyor, iyiyi ve doğruyu öğütlüyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Gıdaları canlandırmak/öldürmemek için ne yapmalı? Kitapta ayrıca Ramazan için de özel bir bölüm var. “Sahur ve iftarda hangi yiyecekleri, hangi sırayla, hangi miktarda ve ne kadar arayla yemeli?” sorusuna net yanıt veriliyor bu bölümde. Ramazan’da arınıp huzur bulmak, kilo almamak hatta biraz kilo vermek isteyenler mutlaka okumalı.
33.50 ₺ -
Meşhur Ruhsal Özürlüler
Özürlülüklerine rağmen engelleri aşabilen ve hayatta kendi kendine yeterli olabilen özürlüler, toplum tarafından her zaman takdir görmüş ve görmektedirler. Dolayısıyla toplumsal boyutuyla özürlülük, çoğu zaman bizzat özürlülerin, özürlülüklerini algılayış biçimine ve davranışlarına göre şekillenen sosyal bir olgudur. Toplumsal beklentilerin üstünde başarılara imza atabilen özürlüler, belki de bundan dolayı halkın teveccühünü kazanmakta ve "kahraman" veya "meşhur" olarak ilan edilmektedir. Genel anlamda özürlülere fırsat eşitliği verildiğinde ve onları çevreleyen engeller ortadan kaldırıldığında her özürlü, "meşhur" olmasa da en azından bu başarı kervanına katılma şansına sahip olacaktır.
4.20 ₺ -
Meşhur Ortopedik Özürlüler
Özürlülüğün mahiyeti eksiklik duygusu ile pekiştirildiğinde farklı bir boyut kazanır. Bu durumda var olanların değeri, mevcut fiziki, sosyal, zihni ve manevi kapasitelerin önemi ve faydası da tam olarak anlaşılamaz. Özürlülük konusunda böyle olumsuz bir anlam yükleyen bir özürlü, mevcut kapasitesinin gelişiminin önüne bizzat kendisi engeller çıkartmış olur. Böyle bir duygu, günlük hayat akışının estetiğini ve etkinliğini bozacağı gibi, kişisel gelişimi ve başarıyı da zedeler. Hâlbuki özürlülük meselesine farklı bir açıdan bakabilen ve pozitif bir düşünce geliştirilebilen birçok özürlü, sahip oldukları imkânları bir nimet olarak görmüş ve özürlülüklerine rağmen azmederek değişik alanlarda üstün başarılar elde edebilmiştir. Özürlülüğün mutlak anlamda bir engellilik durumu olmadığını, kitapta tanıtılan meşhur ortopedik özürlülerin hayat hikâyelerinden görmek mümkündür.
4.90 ₺ -
Meşhur Körler Ve Sağırlar
Kitabımızda Biyografik özellikleriyle tanınan "Meşhur Körler ve Sağırlar", siyaset, bilim, edebiyat, müzik ve sanat gibi değişik alanlarda iz bırakmış şahsiyetlerdir. Hayat hikâyeleri, şahsi özellikleri çerçevesinde güçlü ve zayıf yönleri ile birlikte bir bütünlük içinde değerlendirilmiştir. Geçmişten bugüne kadar şu veya bu şekilde ün yapmış görme ve işitme engelliler, bu kitaptaki şahsiyetlerden ibaret değildir. Biz burada, sadece hayatlarında ibretler ve örnek sahneler bulunan belli başlı olanları seçerek, doğum tarihlerine göre takdim ettik. Bununla birlikte çalışmada kişiler hakkında kuru bir ansiklopedik bilgi vermek yerine, okuyup istifadeyi kolaylaştırıcı bir üslubu benimsedik. Her özürlünün hayat hikâyesinin sonunda mevcut kaynakları da ekledik. Bunun yanında hayatta olup da görüştüğümüz kişilerden elde ettiğimiz şahsi bilgilerimizi de yansıtmaya çalıştık.
4.20 ₺ -
Yazma Eserler Terminolojisi
Tarih boyu kültürel mirasımız, damlalardan oluşan göl misâli, artarak gelişmiş ve zenginleşerek nesilden nesile intikal etmek suretiyle günümüze ulaşmış bulun-maktadır. Bu değerli mirasımızın bir halkasını da hiç şüphesiz yazma eserler teşkil et-mektedir. Bizzat elle yazılan kitap anlamına gelen yazma eserin, zamanla oluşarak gelişen bir termi-nolojisi bulun-maktadır. Her hangi bir araştırmacı veya okuyucu, yazma bir eseri tanımak, yeterince ve doğru bir şekilde ondan yararlanabilmek, muh-temel hata ve yanılmalardan emin olabilmek için, ilgili terminolojik bilgi ve birikimi dikkate almak durumundadır.
65.00 ₺ -
Bir Şehrin Ruhu: Erzurum
Sıtkı Aras Erzurum'un Mânevî Mimarları'nda tanıtmaya başladığı Erzurum'u ve Erzurumluyu bu eserle tamamlıyor. Erzurum insanını, coğrafyasını, tarihi ile inanışları, âdetleri, sosyal dayanışması, çocuk oyunlarına dek kapsayan kültürü içinde inceliyor. "Duruşu" ve "sükutu"yle meşhur olan Erzurumlunun derin tabakalarına inerek dadaş (aksiyoncu) tipini, veli (gönüm adamı) tipini, hanedan (bey) tipini, mütefekkir ve âlim tipini, nüktedan tipini örnekleriyle bizlere anlatırken neden Erzurum'da tüccar tipinin doğmadığını da söylüyor. Bir şehrin ruhunu verenlerin, Erzurumluyu yakından tanıyacaksınız.
135.00 ₺ -
Erzurum Efsaneleri
Efsaneler sözlü geleneğin ürünü olan anlatım türüdür. Temelinde inanç duygusu vardır. Anlatanı da dinleyeni de onun gerçek üzerine kurulduğuna inanır. Ama bu gerçek objektif bir gerçek değildir. Efsanelerde gizli ve esrarengiz bir âlem vardır. Olağanüstülük, kutsallık tıpkı inanç gibi onun bünyesinde bulunur. Türkiye'de bu türü inceleyen araştırmalar azdır, Bilge Seyidoğlu Erzurum Efsaneleri adlı çalışmasıyla bu alanda önemli bir boşluğu dolduruyor
150.00 ₺ -
Erzurum Kitabı
Erzurum'un kültür, adet, gelenek-görenekleriyle ince bir şekilde işleyen genişletilmiş 2. baskısıyla Muammer Çelik'in bu eseri, bizlere Erzurum ve yöresinin yerel yaşantısını, kültürünün her çeşidini, doğal güzelliklerini, insanını, yakın geçmişiyle, taşı ve toprağıyla tanıma fırsatı bu kitapta veriyor.
210.00 ₺ -
Müzik, Kültür, Dil
Cinuçen Tanrıkorur merhum sadece bir mûsıkîşinas değil; araştırma, deneme ve düşünce yazılarını, Saz ü Söz Arasında başlıklı hatıratını okuyanlar, konuşma tarzına aşina olanlar onun aynı zamanda üslup sahibi bir müzikolog, bir düşünce adamı olduğunun şahididir. Aslında büyük sanatkârların önemli bir kısmının bizzat kendi sanatlarını üst düzeyde icra edebilmek ve yorumlayabilmek için felsefe, estetik başta olmak üzere, edebiyatla, resimle, plastik sanatlarla ve hatta zenaatlarla ilgilendiklerini biliyoruz. Fakat sanatkârın bütün bu yakın ve uzak ilgilerinin usarelerini akıttığı asıl yer bizzat icra ettiği sanatıdır. Bir beste, bir harf istifi, bir resim, bir şiir, bir mimarî yapıyı onu okuyabilen için aynı zamanda sanatkârın bilgi hamûlesini, inanç ve düşüncelerini, derunî gelgitlerini, dönemin ana problemlerini, kısaca felsefesini de yansıtan bir "kitap"tır. Cinuçen Bey de yaşadığı sıkıntılı dönemin bir sanatkâr tercümanı olarak sesiyle, uduyla, besteleriyle üst düzeyde anlattıklarını, bir de sese, saza göre daha sıradan bir anlatımla, bir dille ifade etmeye ileri derecede arzuluydu; arzulu olmaktan öte bunu zarurî görüyordu. Onun için kendisini bir nâsir olarak da inşa etti. Bu kitap bunun en güzel şahitlerinden biri.
206.25 ₺ -
Dervişin Teselli Koleksiyonu 2
Her insanda “destekleyici bir iç ses” vardır. Bu sesi bulmak, kısılmışsa sesini açmak, durmuşsa harekete geçirmek gerekir. Destekleyici iç sesi açığa çıkarabilmek büyük bir kazanımdır. O ses susmuşsa ya da kısıklığı sebebiyle artık işitilmiyorsa insan, yaşadığı hadiselerin en olumsuz yanlarına odaklanmaya başlar. Bu da sonu gelmez bir mutsuzluğun başlangıcı olur. “Destekleyici iç ses” işitilmeye başlanınca insan ne yalnızdır ne de çaresiz. Ondan insana daima teselliler de akar. Kendini onarma yeteneğini kaybeden, ruhundan iyileştirici sinyallerin artık doğmadığını fark eden birinin birtakım tedbirler alması gerekir. Kendi kendine, harici bir etkiye muhtaç olmadan da mutlu olabilen… Hadiselerin olumlu taraflarını görüp onları hayra yorabilen… Başka bir meşguliyete veya insana mecbur kalmaksızın zihnini huzurlu ve dingin hâle getirebilen… Kendi mutluluğunu her an, gereken her yerde yeniden üretebilen biri olabilmek, esasında her insan için mümkündür. Ruhtan doğan iç teselliyi işitebilmek, kazanılabilir bir yetenektir. Bu sesi elde etmenin kestirme yollarından biri de ruhundan onu başarıyla keşfedip çıkarabilmiş insanların oradan getirdiği mesajlara kulak kesilmektir. Dervişin Teselli Koleksiyonu 2 – Klasik Metinlerle İyileşme kitabı Doğu’nun ve Batı’nın kadim öğretilerini kullanarak içimizdeki teselli sesini uyandırıp canlandırmayı hedefliyor.
184.25 ₺ -
Günlük Hayatımızda Görgü ve Nezaket
İnsan sosyal bir varlıktır; yaratılışı gereği toplu halde yaşamayı arzu eder. Görgü ve nezaket, insanın diğer insanlarla ilişkilerindeki ölçüyü belirleyen son derece önemli bir husustur. Kendisi ve çevresiyle barışık bir hayat sürmek isteyenle, toplumsal huzurun teminatı olan bazı esasları hatırlatmak üzere hazırlanmış olan bu kitabı mutlaka okumalıdır.
8.91 ₺ -
Sevgiye İhtiyacım Var
Mutlu bir evlilik için, eşlerin birbirlerini tanımaları çok önemlidir. Mutlu evlilik sevgi, saygı ve güven temeli üzerine oturmalıdır. Mutluluk, mutlu etmeyi, öğrenmeyi gerektirir. Mutlu etmenin yapı taşı ise sevgidir.Eşlerin birbirlerinden beklentileri vardır. Bunların öyle büyük beklentiler olduğunu düşünmeyin. Eşinizin küçücük beklentilerini karşılamak sizlere ömür boyu sürecek bir mutluluk vaat eder. Bu kitapta bunlar anlatıldı. Okuyunca şaşıracaksınız. "Ne kadar da kolaymış mutlu olmak" diyeceksiniz.
4.80 ₺ -
Çöpten Kavga Çiçekten Mutluluk
Çöpten kavga çıkartmayıp çiçekten mutlu olmayı öğrendiğimiz gün sağlıklı bir ilişkinin içerisindeyiz demektir. Çünkü aile içi mutluluk aslında küçücük detaylarda gizlidir.
6.17 ₺ -
Osmanlı Mektepleri
Bu albüm, 34. Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın maârifin muasır bir seviyeye çıkarılması için memleket sathında açtırdığı mektepleri mevzu edinen ve o devirden günümüze kalan görmelik malzemeden seçilerek oluşturulan bir fotoğraf albümüdür. Çamlıca Basım Yayın olarak sizlere Osmanlı mektepleriyle alakalı bir albüm sunmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu devirde kendi imkanlarıyla ayakta durmakta zorlanan medreselerde bazı yeniliklere gidilerek mevcut olanlar muhafaza edilmeye çalışılırken esas olarak modern manada eğitim veren mekteplerin açılmasına ağırlık verildiğini görürüz. Mekteb-i Harbiye ve Mekteb-i Bahriye denilen Kara ve Deniz Harp Okulları ile bilumum ortaokul ve lise seviyesindeki askerî mektepler, her bakımından büyük gelişmelere tabi tutulmuş ve memleket sathında birçok yerde sayıları artırılmıştır. Albümümüzde pek çok askerî mektebin fotoğrafı bulunmaktadır. Devlet kademelerine mütehassıs memur yetiştirmek maksadıyla yüksek okullar hep Abdülhamid Han devrinde açılmıştır. Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Hukûk, Sanayi-i Nefîse Mektebi, Dârulmuallimîn ve Dârulmuallimât, Mâliye Mektebi, Ticâret Mektebi, Ziraat Mektebi ile deniz ticâreti, orman ve maâdin, lisan mektepleri bunlardandır. Ayrıca tıp sahasında da büyük gelişmeler olmuştur. Askerî ve sivil olarak lise ve yüksek okul seviyesinde çok sayıda tıp mektepleri açılmıştır. Bu devirde açılışlarına ağırlık verildiğini gördüğümüz ilkokul, ortaokul ve lise derecesindeki mekteplerin yani o zamanın tabiriyle ibtidâi, rüşdiye ve idâdîlerin ise albümümüzde en geniş yer kaplayan mektepler olduğunu söyleyelim. Bu devirde yüzden fazla idâdî, pek çok sancak ve kaza merkezinde rüşdiye ve köylere varıncaya kadar da ibtidâîler açıldı. Medrese ve mektep görmemiş kimse kalmaması için bütün imkanlar sarfedildi. Yine Abdülhamid Han zamanında pek çok yerde açılan sanayi mektepleri bulunmaktadır. Kimsesiz çocukları okutmak ve meslek ve sanat sahibi yapmak maksadıyla açılan bu okullarda terzilik, kunduracılık, marangozluk, dokumacılık gibi pek çok bölüm bulunmaktaydı. Bir de devlet tarafından alınan izinle açılan husûsî mektepler (özel okullar) bulunmaktadır. Bütün bu mekteplerle ilgili de albümümüzde çok sayıda fotoğraf vardır. Bu albüm çalışması, "Osmanlı ne yapmış ki" diyenlere sadece mektep bazında verilecek en güzel bir cevaptır. Bu albüm bir devletin sadece bir padişahı zamanında maârif sahasında yaptığı faaliyetlerden bir nebzedir. Bu albüm, Selanik'ten Trablusgarb'a, Yemen'den Yanya'ya, Hanya'dan Bursa'ya, Vidin'den Bağdat'a kadar eğitime verilen kıymetin yansımasıdır. Bu albüm 33 yıllık bir devrin maarif bilançosudur. Hasılı bu albüm, Padişah İkinci Abdülhamid Han'ın "gerici" değil "yenilikçi" ve parlak bir sultan olduğunu gösteren bir fotoğraf albümüdür.
167.70 ₺ -
Hamidiye Menba Suları ve Çeşmeleri
Beş asra yakın bir müddet Osmanlı Devleti'nin pâyitahtlığını yapmış olan İstanbul, etrafı her cihetten enfes denebilecek menba sularıyla çevrilmiş bir şehirdir. İşte bu leziz sulardan biri olan Hamîdiye suyu, Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından cülûs-ı hümâyûnunun yirmi yedinci sene-i devriyesinde İstanbul ahalisine hediye ve ihsân buyurulmuş ve onun adına izafeten "Hamîdiye" ismi ile anılmıştır. Asrın ve sıhhatin şartlarına uygun olarak haznelerde toplanan bu nitelikli menba suyu Tophâne, Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli semtlerinde inşâ edilmiş ve Hamîdiye suyu ile hayat bulacak olan yüzden fazla çeşmeden akıtılmıştır. Âlîcenâp sultan, bundan evvel de Göksu ve Terkos sularını İstanbul'a getirtmiş ve halkın hizmetine sunmuştur. Hamîdiye suları, Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın binlerce hayrâtından sadece bir tanesidir. Pâdişâhın bu hayrı, Cendere Vadisi sularının sadece şehre getirilmesi işinden ibaret olmayıp, menbâlardan gelen suların toplanması için inşâ edilmiş bentler, su toplama hazneleri, toplama ve dağıtım boruları, tulumbalar, tazyik makineleri ve çeşmelerden mürekkep tam bir tesistir ve bu tesisin bütün inşâ masrafları bizzat pâdişâhın kendi parasından karşılanmıştır. Sultan Abdülhamid Han'ın yapmayı tasavvur ettiği veya yaptırdığı eserlere bir bakılırsa, sultanın hayra ve hasenâta verdiği ehemmiyetin büyüklüğü gayet iyi anlaşılır. Neşre hazırladığımız Hamîdiye menbâ suları ve çeşmelerinden bahseden bu eser, Hamîdiye Etfâl Hastahânesi ve Almanya Hastahânesi Operatörü Doktor A. Kanburoğlu tarafından Fransızca olarak kaleme alınmış ve yine Hamîdiye Etfal hastanesi operatörlerinden Bahriye Tabip Yüzbaşısı Râsih Emin tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Eserin Türkçe kısmının orijinal ismi "Dersaâdet'de Hamîdiye Menba' ve Çeşmeleri Suyu" dur. Eser, 1319 (M. 1904) tarihinde Fransızca ve Türkçe lisanlarında, çift yönlü olarak bastırılmıştır. Sadece Türkçe kısmını sâdeleştirerek yayınladığımız bu eserde menba ve çeşmelere ait resimler de mevcuttur. Bu resimleri biz de aynen neşretmiş bulunmaktayız. Suretini ve transkripsiyonunu dercettiğimiz vesikadan, eserin Servet-i Fünun Matbaası'nda bin adet basıldığını ve bir nüshasının güzel bir şekilde ciltlenerek pâdişâha takdim edildiğini öğrenmekteyiz. Bu eserle, kültür ve medeniyet tarihimize bir nebze de olsa katkıda bulunduğumuz kanaatindeyiz.
37.05 ₺ -
Çanakkale Cephesi
Eserimiz iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda, Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından savaş yıllarında çıkarılan bir dergi olan Harb Mecmuası'nda Çanakkale Savaşları ile ilgili olarak neşredilen yazı, hatıra ve şiirlerden seçmeler yapılmıştır. İkinci kısım ise savaşa dair, harp yıllarında çekilen fotoğraflardan seçme yapılmak sureti ile oluşturulmuştur....
64.35 ₺ -
Osmanlı Devrinde Kudüs 1
Kudüs veya Osmanlıların daimâ kullandığı şekliyle Kudüs-i Şerîf, üç mukaddes İslâm beldesinden biridir. Kudüs'ün ehemmiyeti, Mescid-i Aksâ'nın, yani İslâm'ın üç mukaddes mabedinden ikincisinin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda Kudüs'te pek çok peygamber de medfundur....
761.80 ₺ -
Özel Harp Dairesi
Özel Harp Dairesi hakkında çok şe yazıldı ve konuşuldu. Ancak bunların neredeyse tamamı kulaktan dolma sözlerdi. Daire hakkındaki gerçek bilgiler Bülent Ecevit'in aktardıklarıyla sınırlı. Türkiye'nin en gizli kuruluşu Özel Harp Dairesi, ilk kez bu kitapta deşifre ediliyor. Üstelik tanıkların anlatımıyla... Özel Harp Dairesini kuran askerler, görev yapan subaylar ve daireyi iyi bilenlerin verdiği bilgilerle. Ergenekon soruşturması vesilesiyle araştırılan cinayet ve katliamlardan ortaya çıkan bilgiler kitabın içindeki bilgileri doğruluyor. Ergenekon adını ilk kez 1976'da kullanan devlet yöneticisi kimdi? Ergenekon, Özel Harp Dairesi'nde hangi birimin adı? Hangi cinayetlerde bu dairenin rolü var? Özel Harp Dairesi hala faaliyette mi, şimdi nasıl işliyor? Bu dairede kimler görev yapıyor? İşte bu kitap bugüne kadar hiç bilinmeyen çok sayıda bilgi, olay ve ayrıntı eşliğinde Türkiye'nin gizli tarihine çok önemli bir pencere açıyor. İlk yayımlandığında fark etmediğim, bir solukta okuduğum son derece önemli bir çalışma bu... Ecevit Kılıç'ın kitabını okuyun, sonra aynada yüzünüze bakın; gözünüzde bir öfke, bir isyan ışıltısı görmüyorsanız, vicdanlı, onurlu ve saygın bir yurttaşlık konusunda doktorun "Artık ne yerse yesin" dediği aşamada olduğunuzu kendiniz teşhis edeceksiniz. Ahmet İnsel, Radikal İki.
10.28 ₺