-
Batı Düşüncesinde Siyaset Felsefeleri
Bu kitap, Batı siyasî felsefesi üzerine bir kitap olmadığı gibi, Batı siyasî düşüncesi tarihi de değil; onbir önemli Batılı siyasî filozof hakkında makalelerden oluşan bir dizi yazıdır. Kitaptaki her bölümü ayrı bir yazar yazdı ve hepsi (Aquinas bölümünü yazanın dışında), akademik çevrelerde sahalarında otorite olarak bilinen kimselerdir. Üzerlerinde durdukları filozoflarda birer başlangıç olarak düşünülmesi gereken makalelerin, genel okuyucular ve talebeler için olduğu kadar, siyasî felsefe hakkında bilgi edinmek isteyen kimseler için de oldukça ilgi çekici olacağını sanıyoruz. Kitabı onbir bölümde ele almak benim fikrimdir, ve bunun için itirazlar yükseleceğini de biliyorum, ilkin, almayı düşündüğüm halde çıkardığım bir filozof Jeremy Bentham dır. Bentham üzerine otorite sayılacak kimselerle danıştıktan sonra, Bentham ın kitap haline getirilmemiş yazılarının incelenerek Londra University College i tarafından hazırlanan eserin, Bentham ın yayımlanmış kitap ve yazılarından anlaşılan
13.40 ₺ -
Ahmet Cevdet Paşanın Felsefi Düşüncesi
Tarihî süreç içinde, döneminin kendisine yüklediği misyon sebebiyle, belli alanlarda görev üstlenerek arzulanan neticeye ulaşıp, ender de olsa devrine damgasını vurmuş ve lâyık olduğu mevkie yükselmiş mümtaz, şahsiyetlerin bulunduğu, bu simaların, dönemleri için olduğu gibi kendilerinden sonraki zamanların da fikrî, siyasî, sosyal ve kültürel alanlarda düşünce ve eylem adamı olarak model alınıp, milletlerin öncüleri konumunda yer aldıkları bilinen bir gerçektir. Bu genel hüküm içinde insanlık tarihinde yer alan belli sayıda büyük kimseleri, herhalde belleğimizi zorlamadan hatırlayabiliriz. Türk tarihinin uzun bir kesiti olan Osmanlı döneminin belki her yüzyılı, her büyük olayı ve mühim siması, bizim bakımımızdan önemli olmakla beraber, sosyolojik bir ilke olarak; birbirine yakın devirlerin daha sıkı etkileşimi dikkate alındığında, 19. yüzyılın günümüz bakımından önemi daha iyi anlaşılmış olur.
13.40 ₺ -
Amiri ve felsefesi
İslâm felsefesi hakkındaki araştırmaların, ister Müslümanlar ister başkaları tarafından yapılmış olsun, öteki sahalarla karşılaştırıldığında yetersiz olduğu bilinmektedir. Bunun yanında yapılan bu araştırmaların çoğunun; ya Kindi Fârâbî ve İbn Sînâ gibi büyük şahsiyetler ve tercüme faaliyetleri üzerinde toplanmış bulunduğu yahut özellikle bazı oryantalistlerin çalışmalarında görüldüğü üzere, İslâm felsefesini hiçbir orijinalliği bulunmayan, tamamen antikçağ Yunan felsefesinin devamı ve tekrarı olarak göstermeye çalışan ircâcı yaklaşımlar olmaktan kurtulamadığı da bir gerçektir. En az öteki sahalar kadar alâkayı hak eden İslâm felsefesi alanında araştırmalar arttıkça bir yandan bu düşünce zincirinin halkalarını oluşturan filozoflar arasındaki kopukluk giderilecek öte yandan bu konuda yapılan değerlendirmeler daha sağlam bir zemine kavuşacaktır. Son zamanlarda meydana getirilen monogrofik çalışmalar ve yapılan neşirler bunun açık işaretleri sayılmalıdır.
13.40 ₺ -
İslam Düşüncesinde Din Felsefeleri
Her çağın, düşünüründen beklediği belli görevler vardır ya da her düşünce kendi döneminin sorunlarına aittir. Bu anlamda insanlığın yürüyüşünde karşılaştığı zihnî problemlerin kimileri çözülüp bir yana bırakılmış olabilir, insanla birlikte her yerde ve her zaman varolduğu söylenen dinin yanında, bir felsefenin de zuhuruyla birlikte başlayıp, düşünce tarihinin gündeminden günümüze kadar hiç kalkmayan mesele olarak felsefe-din ilişkisi, bu durumun belli bir istisnasını teşkil eder. Genel karakteri dinî bir dünya görüşü kurmak olan Ortaçağlar, İslâm düşüncesinin de sahneye çıktığı bir devirdir ve burada felsefe ve filozofların kendilerine yükledikleri en önemli misyon da tabiî olarak söz konusu ilişkinin doğurduğu problemlerin çözümü ile ilgili bulunmaktadır. Tarihî süreç içinde Kur an ve Sünnet merkezli İslâm dini çevresinde Tefsir, Hadis, Hukuk, Kelâm gibi dinî ilimler kurulup gelişirken, tabiatıyla biraz geç olmakla birlikte, sonuncusuyla belli derecelerde ortak problemleri paylaşan
201.00 ₺ -
İbn Sina Felsefesinde İnsan ve Alemdeki Yeri
İnsanı iki boyutu açısından kavramaya çalışır. Metafizik açısından nefs, semavi bir ilkeden gelip insan bedenine ilişerek ona "benliğini" kazandıran manevi bir cevherdir. İbn Sina özellikle insanın akli idrakleri konu Diğer yandan nefs, "tabii organik cismin ilk kemali" olarak insan bedenini fiziki bakımdan yönetir. İnsanın beslenme, büyüme, üreme, hareket, düşünme ve bilme işlevleri bu metafizik cevhere ait güçlerin bedeni yönetmesiyle gerçekleşir. Prof. Dr. Ali Durusoy bu çalışmasında filozofun ortaya koyduğu nefs teorisinde insanı nasıl tanımladığını; psikolojik, epistemolojik ve eskatolojik boyutlarıyla onun alemdeki konumunu nasıl tasarladığını inceliyor. Yazar, İbn Sina'nın özgün eserlerini titiz bir şekilde ve disiplinli bir araştırmayla inceleyerek İslam ve Ortaçağ Felsefesi çalışmalarına önemli bir katkı sağlıyor.
194.30 ₺ -
Dini Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri
Dinin amaç ve hedeflerinin doğru olarak anlaşılması, insan tabiatının iyi bilinmesiyle yakından alâkalıdır. Bizim inancımıza göre, dinin sahibi ve asıl kaynağı Allah tır. Ancak dinin muhatabı ve mükellefi olan insan kendi güdüleri, duyguları, ilgi ve eğilimleri çerçevesinde dini yaşamakta ve yorumlamakta olduğunu unutmamak gerekir. Dinin bildirdiği emir ve yasaklar, başka bir ifadeyle ilâhî öğretiler, insan ruhunda bir iç değer olarak yerleşip yaşanmaya başladığı zaman dinî hayat gerçeklik planında varlık kazanır. İnsan psikolojisinin bütün insanlar için geçerli ortak kanun ve ilkeleri yanında kültürlere göre farklılaşan özelliklerinin bulunduğunu da yine psikoloji ilmi ortaya koymaktadır. Din Psikolojisi nde ileri sürülen teoriler ve yapılan araştırmalar, diğer birçok ilim dallarında olduğu gibi, genellikle batılı bilim adamlarına aittir. Biz bu çalışmamızda, Batı da oluşan ilmî gelenek ve yapılan çalışmalarla elde edilen bilgi birikiminden istifade ederek kendi sosyo-kültürel yapımı
13.40 ₺ -
Dini Hayatın Psikososyal Temelleri
Elinizdeki eser, değerli hocamız Ali Murat DARYAL ın çeşitli dergilerde değişik tarihlerde yayınlanan yazılarından ve röportajlarından oluşmuştur. Hocamızdan bu yazı ve röportajların kitaplaştırılmasını defalarca istememize rağmen bunu sürekli erteledi. Daha da önemlisi, bizim yapmamızı da engelledi. Belki haklı gerekçeleri de vardı. Ama çeşitli çevrelerden yükselen talep dalgası karşısında hocamız daha fazla direnemedi ve biraz da bizim üstelememizi durduramadı. Bunun üzerine bu yazı ve röportajları bilgisayarda dizdik ve düzenledik. Esere verilecek çeşitli ad seçeneklerinden Dinî Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri ni tercih ettik. Bazı yazı ve röportajlarda; değişik tarihlere ait oluşlarından dolayı kaçınılmaz tekrarlar bulunabilir. Bizce bu o kadar önemli sayılmaz. Çünkü önemli olan bu yazı ve röportajların yayınlandıkları tarihlerdeki tazeliğini bugün de korumaya devam ediyor olmalarıdır. Sonuç olarak: nüfus kağıdımızda Dini: İslâm yazıldığı için Müslüman olmamalıyız.
194.30 ₺ -
Din Sosyolojisi
Yazar ın ilk önce Almanca olarak yayınlanan "Einführung in die Religionssoziologie" (1931), (Din Sosyolojisine Giriş), adlı eseri iyi bir kabul gördü. Bu hüsnü kabulün yanısıra bir Amerikan Üniversitesinde verdiği din sosyolojisi dersleri için konunun bir taslağını İngilizce olarak hazırlamak arzusu da onu bu çabalarını devama zorladılar. Halihazır hülâ-sanın gayesi verilecek derslere esas teşkil etmektir; onun veciz özelliği de buradan ileri gelmektedir. Bizimkilere yakın bazı meseleler sistematik ve tarihî ilahiyatta, din biliminde, siyasî nazariyede, sosyal bilimlerde, felsefede, filolojide ve antropolojide incelenmektedirler. Sosyal bilimlerin değil fakat din biliminin uzmanı olan Yazar, içerisinde kültürel antropolojinin önemli bir rol oynamak zorunda olduğu bir çalışma olan dinin tedkiki ile sosyal bilimleri birbirinden ayıran uçurumun üzerine bir köprü inşa edildiğini görmenin bu gün dahi arzu olunacak bir şey olduğuna inanmaktadır. O, bu husustaki katkısını, mükemmel olduğu i
13.40 ₺ -
Ziya Gökalp Sosyolojisinin temel İlkeleri
Tarih : 24 Aralık 2007 12:29 Ölümünden 74 yıl sonra Gökalp in ülkemizdeki kavram tartışmalarına bir ışık tutup tutmayacağı meselesi, bugün her aydının aklına gelebilecek hususlardan en önemlisini teşkil etmektedir. Bir vakitler, bir başka türdeki kaotik durumu yaşayan toplumumuza uzlaştırıcı ve gerçekci nitelikleriyle yön veren Gökalpci düşüncenin, günümüz değişen şartları karşısındaki yerini tespit etmek yararlı olacaktır. Çünki, birçok toplum meselelerimizin çözümlenmesinde bugün bile aydınlarımızın çoğu kez tanzimat (Reform) doğmalarından ileri gidemediğini biliyoruz. Bu bakımdan, Gökalpci düşünce biçiminin yeni bir eleştirisini ortaya koymak, hem onun sosyoloji sistemini belirtmek hem de farklılaşan veya zindeliğini kaybetmeyen yönlerini anlamamız açısından önemlidir kanaatindeyiz. Bunun için de, herşeyden önce Gökalp sosyolojisinin özünü teşkil eden; kültür (hars), uygarlık (medeniyet) ve Batılılaşma (Asrileşme, Garplılaşma) kavramlarının günümüz açısından değerlendirilmesi gerekmektedir
13.40 ₺ -
Kültür Sömürgeciliği
Sevgili okur, daha söze başlarken seni şaşırtırsam beni bağışla. Burada yazdıklarımın birçoğu sana şimdiye değin okuduklarının dışında, yadırgatıcı, şaşırtıcı, inanılması güç, hatta saçma gelebilir. Buna hiç şaşmam, çünkü toplumumuzun, özellikle, devrimci olsun muhafazakar olsun, aydın kesimlerinin bu konuda kendine göre bir şartlanmışlığı vardır ve kendini bu şartlanmıştık dışına çıkararak, konuya yansız bir gözle bakamayan herkes meseleyi alışılmış bir biçimde, ele almakta, pek ince düşünme, ince eleyip sık dokuma kaygısına düşmeden, ona göre yüzeyden değerlendirip geçmektedir. Bu kitabı okuduğunuzda, toplumumuzdaki oluşumlara ve anlam vermekte güçlük çektiğiniz bir takım davranışlara, bugüne değin alışık olduğunuzdan çok farklı bir gözle bakacak, belki yalnız bugüne değil düne de çok farklı ve anlamlı yorumlar getirmeyi düşünecek, getirebileceksiniz. Burada okurumdan birinci dileğim benim söylemek, kendisine iletmek istediğimi sabırla anlamaya çalışması, yazdıklarımda kendi düşün
13.40 ₺ -
Sosyolojide Temel Bilgiler ve Tartışmalar
İlgili üniversite öğrencilerine ve arzu edenlere sosyoloji hakkında genel bilgi vermek, teorik köklerini belirtmek gayesiyle hazırlanan bu kitapta, bunu bir sosyoloji sistemi yapmaktan ziyade, temel meselelerin ve önemli kavramların tartışılması arasında vermeye çalıştık. Modern meselelere de pek girmedik. Ancak, klasik tarzda çalışma yanında, konuları yeni zihniyelere ve münakaşalara açık tuttuk. İlgili fakülte öğrencilerine ve özel olarak ilgi duyanlara, sosyal ilimlerin kesin tavrının hangi münakaşalardan sonra elde edilebileceğini, zor noktaların ve esaslı problemlerin neler olduğunu, hangi kısımlarının münakaşaya açık olduğunu göstermek, onları uyarmak, kesin zannıyla bilgi vermekten daha önemlidir kanaatindeyim. Yer yer kısa olarak "görüş" beyanında bulunulmuşsa da sosyoloji kültürüne, onun geleneğine ve tekniğine ters düşmeyecek şekilde bu iş yapılmıştır. Sosyolojide önemli zihniyet değişiklikleri ve modern araştırma usulleri olduğu malumdur.
201.00 ₺ -
Sosyoloji Açısından Din
Bu bir din sosyolojisi çalışmasıdır. Özel maksadı, dinin bütün temel sosyal müesseselerdeki müşterek tesirinin olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmamız dine ait genel ve fonksiyonel bilgilerden sonra, yedi esas üzerinde toplanmıştır. Ahlâk, hukuk, ekonomi, san at, teknoloji, eğitim, devlet ile dinin bağıntıları, ayrı ayrı olmak üzere incelenmiştir. Dinin bu müesseselerin herbiriyle münasebeti teker teker başlıbaşına geniş birer araştırma konusu olmakla beraber, müşterek bir neticeyi görebilme imkânı için birlikte ele alınmıştır. Bu yedi korelasyon araştırmasında, müşterek neticeler gösterilmeye çalışılmıştır. Dinin diğer sosyal müesseseler ile ayrılmaz bütünlüğü, gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. İnsanların, başlangıçtan beri, dinî hayat içinde bulunmaları bir tarafa, onun hakkında ayrıca araştırma yapmaları da çok eskidir. İlkçağda, Ortaçağ Batı ve İslâm dünyasında, din hakkında araştırma ve düşünceler eksik olmamıştır. Fakat din ile cemiyet münasebetlerinin köklü bir şeki
201.00 ₺ -
Kurban Kesmenin Psikolojik Ve Metafizik Temelleri
İslam’da kurban genel olarak ibadetlerin takip ettikleri seyre zıt bir seyir gösterir. Müslümanlar bunu tabii karşılarlarken Batılı Hıristiyan şer odakları bu zıt oluşumu Müslümanların aleyhinde kullanmak ve onları aldatmak için, onda kendi hesaplarına istismar edecekleri malzeme bulmak istemişlerdir. Bu taarruz ve hücumlar daha önceleri kendi tabiî seyrine göre gelişirken meselenin siyasileşmesi ile beraber hızını ve şiddetini çok daha fazla arttırmıştır. Müslümanlar, bu taarruz ve hücum karşısında savunma mevzilerine geri çekilmişler ve bu durum şirret Batıyı daha cesaretlendirmiştir. Nihayet iki tarafın tutumu ile ortaya böyle bir tablo çıkmıştır. Bütün bunların bir tek sebebi vardır ki, o da Müslümanların bir ibadet felsefesi kuramamış ve yine bu kapsam içinde isimleri bu güne göre belirlenmiş de olsa bir ibadet psikolojisi ve sosyolojisi geliştirememiş olmaları idi. Her bir Müslüman, ben ibadetlerimi yaparım, bu ibadetlerin bende hâsıl etmek istediği kemâlât ve tekâmül nasıl olsa bende tecelli eder ve ben nasıl olsa arzu edilen manevi mertebelere ulaşırım, diye düşünüyordu. Bunda haklıydı. Bir ilacın iyi gelmesi için hastanın o ilacın terkibini bilmesinin lüzumu olmadığı gibi.
251.25 ₺ -
Maturidide Bilgi Problemi
Bilgi, çok eskiden beri filozofları meşgul eden bir konudur. Meselâ "bilgi nedir?" sorusunu Platon a kadar götürmek mümkündür. Yaklaşık XVIII. yüzyılın sonları ve XIX. yüzyılın ilk yarısında tam bir sistem olarak ortaya çıkan ve felsefenin ana problemlerinden biri olan "bilgi teorisi", ya da epistemoloji üzerinde çok şey yazılmış ve söylenmiştir. Dinî epistemoloji, bir din felsefesi problemi olarak, bugün memleketimizde hemen hemen hiç ele alınmamış bir konudur ve bizde bu alanda yapılmış çalışmalar yok denecek kadar azdır. Mâtüridî, bir bilgi konusuyla eserine başlayan ve bu şekilde başlamayı adetâ bir gelenek halinde yerleştiren büyük bir din bilginidir. Sisteminde hem genel bilgiye, hem de dînî ve ahlâkî bilgiye yer vermiştir. "Mâtüridî de Bilgi Problemi"ni bir çalışma konusu olarak seçmemizin sebeplerinden biri budur. Ayrıca, Mâtüridî nin "bilgi" anlayışını konu alan herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla felsefe literatüründe bu konuyla ilgili herhangi bir esere rast
123.95 ₺ -
Nesefi Akaidi Şerhi
"Akâ id-i Nesefî" (Akâ idü n-Nesefî) üzerine sayısız şerhler yapılmıştır. Bu şerhlerin Arapça ibareli olması, halkın ekserisinin ise Arapça bilmemesi ve bu bilgilerin sadece Arapça bilen az sayıda Müslüman ilmiyye mensubuna münhasır kalması sebebiyle, esasen ilmî ve manevî kıymeti çok yüksek olan bu eserin, ilme ve bilgiye susamış Müslümanlarca da istifâde edilebilmesi için, Türkçe muhtasar bir "Akâ id Şerhi" vücuda getirilmesi gerekmiştir. Bilhassa tasavvuf ehli arasında oldukça ilgi gören bu eser, Selanik Vilâyeti ne bağlı "Usturumca" kasabasında medfûn bulunan "Arab hoca" denilmekle ma rûf Seyyid Muhammed Nûru l-Arabî (ks) hazretlerinin sağlığında kendisine müracaat edilerek, okutulması ve şerh edilmesi istenmiştir. Seyyid hazretleri de bu müracaatı memnuniyetle karşılayıp, o günün ikindi namazını müteakiben sohbetleri tâkib edenlerce tedris ve takrir etmek suretiyle bu kitabı şerh etmiştir. Bu halkanın seçkinlerince zabt ve karşılaştırılarak bir risale hazırlanmış ve bu zor görev
13.40 ₺ -
Maturidide Dini Çoğulculuk
Dini çoğulculuk, esas itibariyle, önemli bir din felsefesi problemidir. Türkçe mizde, bu konuya felsefi açıdan bakan ve onu felsefî bir metodla inceleyen yazılar, ne yazık ki, yok denecek kadar azdır. Bu yüzden, konuyla ilgili bazı kavramların kısa açıklamalarına da yer veren bir "GİRİŞ" yazılmak suretiyle, eserin daha iyi anlaşılıp değerlendirilmesine katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Sosyal ve siyasî birtakım implikasyonları da bulunan, fakat burada bir din felsefesi problemi olarak ele alınmasından dolayı sadece felsefî ve îtikâdî temelleri üzerinde durulan "dinî-çoğulculuk" hassasiyet gösterilmesi gereken bir konu olduğu için, eserin hazırlanmasında, mümkün olduğu ölçüde bağlı kalınan deskriptif yöntemin bir gereği olarak, gözönünde bulundurulan metinlerden bazılarının Arapça asılları dipnotlarda gösterilmiştir. Hakdin gökten inen suya benzer. Su, gökten temiz, duru ve (her toprağa) eşit olarak indiği halde, toprağın bileşiminde bulunan unsurların rengi, tadı, kokusu vs.nin değişik olması; suyun tat, renk, koku vb. özelliklerini de değiştirir. O zaman, suyun bazısı tuzlu, bazısı tatlı, bazısı kirli ve bulanık olur; bazısından faydalanılır, bazısından faydalanılamaz. Bu, yeryüzünün cevherlerinin farklı olmasının gerektirdiği bir zorunluluktur. Çünkü aslı ve özü bakımından gökten inen su tatlı, duru ve temiz olduğu halde, yere indikten sonra değişmektedir. Bir başka deyişle, eğer su, üzerine indiği toprağın durumuna göre değişmeseydi, o zaman, gökten indirilen suyun hepsi tatlı ve temiz olduğu gibi, kendisinden faydalanılan su da tek tür yani sadece tatlı su olurdu. İşte, din de tıpkı bunun gibidir. Yani Tanrı tarafından gönderilen ve vahye dayanan din tek ve aynı din olduğu halde, insanların yeryüzünde farklı dil ve kültürlere sahip topluluklar halinde yaşamaları, gönderilen dinin de farklı şekilde anlaşılıp yorumlanmasına ve amaçları aynı olmasına rağmen, farklı fiillerle örneklenip yaşanılmasına; böylece, o, aynı zamanda, Peygamberlerin ve şeriatların farklı olmasının da zorunlu hale gelmesine sebep olmuştur. Bu demektir ki, semâvî dinler yani vahye dayanan büyük târihî dinler, özü itibariyle, aynı doğruluk ve geçerliliğe sahiptir. İşte bu, Mâtüridînin açıkça ortaya koyduğu, İbrâhimî dinlerle sınırlı, bir kısmî çoğulculuktur.
123.95 ₺ -
Kelam ve felsefe Açısından İnsan Fiilleri
Yaşadığı devir, dördüncü/onuncu yüzyılın önde gelen fikrî şahsiyetlerinden birisi olan Ebû l-Hasen Muhammed b. Yûsuf el-Âmirî (381/992), İslâm düşüncesini meydana getiren başka birçok önemli sıma gibi yakın zamanlara kadar ilim ve düşünce çevrelerinin dikkatlerinden uzak kalmıştır. Aralarında, bizim onun hayatını ve felsefesini konu edildiğimiz doktora çalışmamızın da bulunduğu yaşadığımız yüzyılın son 25-30 yıllık süresi içinde hakkında yapılan araştırmalar Amirî nin mantık, fizik, metafizik, siyaset, ahlâk, kelâm ve dinler tarihine kadar uzanan geniş bir alâka sahasının ve anılan bu sahalarda çoğu günümüze kadar gelebilme şansı bulamamış otuzu aşkın eser kaleme almış olduğunu ortaya koymuştur. Onun günümüze kadar kalabilen eserlerinden kendisinin genel felsefesinin de bir yansımasını ihtiva eden înkâzu l-beşer mine l-cebri ve l-kader adlı kitabı kelâmî meselelere tahsis edilmiş olmak bakımından özel bir önem taşımaktadır. Her şeyden önce bu eser, bilebildiğimiz kadarıyla, müstakill
26.80 ₺ -
Kelam Araştırmaları Üzerine Düşünceler
Kelâm ilminin II. (VIII.) yüzyılın başlarından itibaren oluşmaya başladığı bilinmektedir. Onun teşekkül edişinin sebepleri arasında, sınırları genişleyen İslâm dünyasının içinde ve dışında dinin asıl bünyesini ilgilendiren problemlerin ortaya çıkışı önemli bir yer tutar. İslâm ın dış dünyaya açıldığı, çeşitli inanç ve düşüncelere bağlı insanların farklı amaçlarla ilgisini çekmeye başladığı o dönemlerde temel ilkelerinin sistemleştirilmesi gerekiyordu. Mu tezile âlimlerince başlayan bu faaliyet sonraki asırlarda Sünnî âlimlerce devam ettirilmiş, dinin iman esasları ve kesin hükümlerinin vahye ve akla dayanan "felsefe"si yapılmış, müslüman nüfusun yüzde doksanı aşan büyük çoğunluğunun kabulüne mazhar olmuştur. Gazzâlî ile birlikte felsefenin kelâm ilmine dahil olması, zaten Ebû Hanîfe ve özellikle Mâtürîdî den itibaren Sünnî kelâmında, ayrıca Mu tezile de var olan akla önem verme ve onun ışığı altında istidlâllerde bulunma faaliyetlerine katkıda bulunmuştur.
13.40 ₺ -
İmamiyye Şiasında Onikinci İmam ve Mehdi İnancı
Şia ile diğer İslam mezhepleri arasındaki en önemli uyuşmazlık konusu olan imamet, mutedil ve müfrit Şia fırkaları arasında da birbirinden farklı düşüncelerin doğmasına sebep olmuştur. Günümüzde Şia nın en önemli temsilcisi sayabileceğimiz, adını imametten alan İmamiyye Şiası da, konuya verdiği önemden dolayı imameti usulü d-din içinde zikretmektedir. Hz. Peygamber den sonra gelecek imamların onikinci imamla son bulacağı, bu imamın kaybolduktan sonra geri dönüp el-Kâim el-Mehdî sıfatıyla dünyayı ıslah edeceği düşüncesi, İmamiyye sisteminde bir inanç esası olarak benimsendiği için, gaip imamın dönmesi asırlardan beri beklenmektedir. Bu durum İmamiyye ile diğer İslam fırkaları arasında daima münakaşa mevzuu olmuş, İmamiyye imamın şahsiyetini, gaybetini, gaybetten sonraki dönüşünü ve yapacağı ıslahatı isbat için büyük çaba göstermiştir. Hakkında pekçok ihtilâf bulunan bu konuyu inanç esasları arasında mütalaa etmekten dolayı muhaliflerinin yönelttiği tenkitleri cevaplandırmada da güç dur
117.25 ₺ -
Eğitim Sosyolojisi
Günümüz dünyasında sosyal bilimler fizik bilimlerden daha yaygın bir uygulama alanına kavuşmuş bulunmaktadır. Propaganda teknikleri, reklâmcılık, halkla ilişkiler, ticarî rekabet, ideolojik ve kültürel savaş gibi kavramlar, yazılı basın-yayın organları, televizyon, video gibi teknik araçların her alanda kullanımı, kamuoyu araştırma şirketlerinin faaliyetleri toplum hayatına girdikçe, insanları derinden etkilemekte ve yaşantılarında büyük değişiklikler meydana getirmektedir. Bazen bu değişiklikler, teknik ilerlemenin önünde seyretmektedir. Sosyal bilimlerinin tabiatında var olan kuramlarla uygulamalar arasındaki farklılık, uygulamaların kuramların önünde gitmesi, kavramların tariflerinde araştırmacıların görüş birliğine ulaşamaması gibi bazı zaaf noktaları bile, sosyal bilimlerin kazandığı bu konuma bir zedelenme getirmemektedir.
13.40 ₺ -
Eğitim ve Öğretimin Esasları (âdâbu l-muallimîn)
İbn Sahnûn, hicrî üçüncü asırda ilim ve kültürün Kuzey Afrika da yayılmasına ve gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biridir. Zamanın zor şartlarına rağmen çeşitli sahalarda 28 eser kaleme almış olması onun dinî ilimlerde ulaştığı noktayı gösterir. Bir talimatname diyebileceğimiz nitelikte ve devrindeki temel eğitimle ilgili bazı meseleleri dile getirdiği görülen ve eğitim tarihi açısından dikkatimizi çeken Âdâbu l-Muallimîn adlı eserini tercüme ettik ve "Eğitim ve Öğretimin Esasları" adını verdik. Müellifin hayatı, eserleri ve çevresi hakkında geniş bir araştırma yapmaya çalıştık. Bütün ihtimamlara rağmen çalışmamızın hatasız ve mükemmel olduğu iddiasında değiliz. Yapılacak uyarı ve tenkitlere şimdiden teşekkür ederiz.
127.30 ₺ -
Türkiyede Din Eğitimi
Bu eser, "Din Eğitimi Tarihi"nin, okuyucularımızca bilinmesi gerektiği düşünülen, 1920-1998 yılları arasındaki macerasını açıklığa kavuşturmak amacıyla yazılmıştır. Eğitim tarihi, özellikle din eğitimi tarihi, psikolojik, sosyolojik, siyasî, ideolojik ve kültürel olayların aydınlığında görüp gösterildiği ölçüde eğitim tarihidir. Onun içindir ki bu kitapta sadece, din eğitimi kurumlarının nitelik ve nicelik bakımından gelişmesini sıralamak gibi, kolay ve basit bir yol takip edilmemiştir. Cumhuriyet in kurulmasından önce 1920-1923 ve Cumhuriyet in kurulmasından sonra 1924-1998 yılları arasındaki, sosyal ve siyasî değişmelerin din eğitim ve öğretimi hayatında doğurduğu hareketleri; değişmeleri ve gelişmeleri, mümkün olduğunca, tarihî seyri içinde birinci derecedeki kaynakları kullanarak okuyucularımızın bilgisine sunmaya özen gösterdik. Ancak tarihî gelişimi yalnız bir tarihçi yaklaşımıyla ele almayarak, günümüz meseleleri ışığında açıklığa kavuşturmaya çalıştık.
10.72 ₺ -
Türkiyede Yüksek Din Eğitiminin Kurumlaşma ve Ekolleşme Sorunları
Bir toplumda dinin devamlılığı, onu toplumun benimsemesi ve nesilden nesile aktarması ile mümkündür. Bu da din eğitimi ile olmaktadır. Bu bağlamda "din eğitimi, ferde bir hayat tarzı sunmayı; onu belli bir dünya görüşü içinde toplamayı; ona bir değer biçme ve yaşama tarzı kazandırmayı, yaratıcıya isteyerek bağlanmayı, birtakım şeyleri duyma, onlara inanma ve onlara uygun iradi faaliyette bulunmayı sağlayan faaliyetler süreci ve olgusu" olarak tanımlanabilir. "Türkiye de Yüksek Din Eğitiminin Kurumlaşma ve Ekolleşme Sorunları" adıyla yaptığımız bu araştırmanın temel amacı, ifade edilen bu görevleri yerine getirmede bu kurumların durumunu ortaya çıkarmaktır.Sistem bir denge özelliği taşır. Sistemi oluşturan parçalar ve unsurlar arasındaki ilişkinin düzeyi onun dengesini oluşturur.
13.40 ₺ -
İbn Cemaadan Öğretmen Ve Öğrencilere Öğütler
İslâm da eğitim-öğretim Hz. Peygamber (s.a.v.)in mescidinde ve Suffe de başlamış ve daha sonra küttab ve medreseler şeklinde devam etmiştir. Bu kurumlarda öğretim, fiilî gelişmesini sürdürürken, eğitim-öğretimle ilgili eserler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu arada İbn Sahnûn (öl. 256/869)un "Âdâbu l-Muallimin"i, Kabisî (öl. 403/1014)nin "er-Risaletü l-Mufassale li Ahvali l-Müteallimin ve Ahkami l-Muallimin ve l-Müteallimin"i Zernûci (öl. 593/1196)nin "Ta li-mül-Müteallim"i Gazzali (öl. 555/1111)nin "İhyau-Ulûmi d-Din i, Taşköprüzade (öl. 959/1552) nin "Mevzûatu l-Ulum"u, Ali b. Hüseyin Amasî" (öl. 875/1470)nin "Tarikül-Edeb"i İslâm dünyasında yazılan pedagojik eserlerin başhcalarıdır. Bunlar arasında konuları ayrıntılı olarak ele alan en önemli eserlerden biri de 733/1333 de vefat eden İbn Cemaa nın Tezkiretü s-Sami ve l-Mütekellim fî Edebi l-Âlim ve l-Müteallim" adlı eseridir.
123.95 ₺ -
İhvanı Safanın Eğitim Felsefesi
Hicri dördüncü yüzyıl, tercüme faaliyetleriyle İslâm dünyasına aktarılan Yunan, Hint ve Fars eserlerinin de etkisiyle, bilimsel hareketliliğin doruğa ulaştığı; bir çok önemli simanın yetiştiği ve bütün İslâmî bilimlerin genel çerçevesinin oluştuğu dönemdir. İslâm dünyasında çeşitli müesseseler ve ilimler bu dönemde şekillenmiş ve zamanla gelişerek modern Avrupa medeniyetinin doğmasında da etkili olmuştur Bu dönemde ortaya çıktığı kabul edilen ve bütün ilimleri bir araya toplayan bir ansiklopedi meydana getirerek, düşünce tarihinde, "İslâm Ansiklopedistleri" olarak anılan İhvân-ı Safa ve Risaleler i hakkında, Batı da ve Arap dünyasında yapılan çalışmalara karşı, ülkemizde aynı düzeyde müstakil çalışmalara rastlayamıyoruz. Batı dilleri ve Arapça da yapılan çalışmalar, "Bibliyografya "dan da anlaşılacağı gibi, daha ziyade, İhvan in genel felsefesi ve kimlikleri üzerinde yoğunlaşmıştır.
13.40 ₺ -
İmtihan Pedegojisi ve Ölçme Değerlendirme Teknikleri
Ölçme-değerlendirme teknikleri ve imtihanlar eğitim ve öğretimin temel konuları arasında yer alır. Eğitimin verimli olması, eğitimde kalitenin ve seviyenin yükseltilmesi, büyük çapta imtihanların ıslahına, ölçme ve değerlendirme tekniklerinin geliştirilmesine ve kullanışlı bir konuma getirilmesine bağlıdır. Ülkemizde, İlköğretim okullarından Üniversiteye kadar bütün eğitim basamaklarında imtihan sorunu maalesef karmaşık durumdadır ve çözüm beklemektedir. Eğitimcilerimizden bir kısmının ölçme ve değerlendirme teknikleri ve imtihanlar ile ilgili uygulamaları çağdaş eğitim anlayışına uymamaktadır. Ve halen, klâsik imtihanların bazı yönlerden sakıncalı tatbikatı sürüp gitmektedir. İmtihan sorununu, eğitim sistemindeki kalitatif (keyfiyet) sorunlar arasında mütalaa etmek ve bu sorunu süratle çözümlemek zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiştir. İmtihanları, formalite gereği sıradan bir meşgale gibi kabullenmek yanılgısından bir an önce kurtulmalıyız.
13.40 ₺ -
Toplam Marka Yönetimi
Markalaşma, günümüzde rekabet stratejilerinin önemli bir öznesi oldu. Artık herkes, 'marka olmak', 'markalaşmak' istiyor! Bu güÇlü istek ülkemizde önemli bir pazar oluşturdu. Bu nedenle markalaşmayla ilgili yabancı kaynaklar Çevriliyor, yabancı gurular gelerek astronomik fiyatlara konferanslar veriyor. Fakat dünya markası Çıkarmada yeterince başarılı olamayışımız da gösteriyor ki, yabancı deneyimler ve parÇacı yaklaşımlar pek işe yaramıyor. İşte bu kitap, ülkemiz gerÇekleri ve örnekleri dikkate alınarak bütünsel bir bakış aÇısıyla hazırlandı.Dr. Türkay Dereli ve Dr. Adil Baykasoğlu'nun editörlüğünde bir araya gelen ülkemizin farklı üniversitelerinden 13 öğretim üyesinin, konuyu bütün boyutlarıyla ele aldığı bu kitapta; Çarpıcı bir marka ismi nasıl oluşturulur? Markalar etkili bir biÇimde nasıl yönetilir? 'İnovasyon', 'Kalite' ve 'Teknoloji' markalaşmanın neresindedir? Marka değeri nasıl belirlenir? Marka ve müşteri arasındaki ilişkiler nasıl düzenlenir? gibi önemli sorulara ülkemizden örnekler ile de süslenmiş güncel cevaplar bulabilirsiniz.
10.50 ₺ -
Ahilikten Günümüze Mesleki ve Teknik Eğitimin Tarihi Gelişimi
Bir ülkenin hayat standardı, teknik işgücü ile çalışan nüfusun oranına bağlıdır. İstenilen seviyeye ulaşılması, ancak insan kaynağının geliştirilmesiyle mümkündür. Birey, toplumda bir meslek sahibi olmak, statü kazanmak ister. Bunu da, ancak onun eğitim düzeyi belirler. O halde, ferdin belli bir seviyede eğitim görmesi esastır. Çünkü onun eğitiminden sadece kendisi değil, aynı zamanda çevresi ve içinde bulunduğu toplum da yarar görür. Eğitimin temel amacı, her türlü eğitim programı uygulanarak bireye genel, mesleki bilgi ve beceriler kazandırmak suretiyle onu bütünüyle eğitmektir. Bu genel çerçeve içerisinde genel ve mesleki eğitimin bir bütünlük içinde ele alınması gerekmektedir. Çünkü genel eğitimle mesleki eğitimin ortak amacını, ferdi geleceğe hazırlamada öğrenme ortamının sağlanması, bilgi, becerilerin geliştirilmesi ve istenilen toplumsal hedefler oluşturmaktadır.
13.40 ₺