-
Çeri 1
Milli Projelerde görevli olan Türk Mühendis Ahmet Serkan’ın Kerkük’te Cia Ajanları tarafından öldürülmesiyle Kerkük’e giden Türk Ajanı Yavuz, Türkiye’ye döndüğünde milli projeleri görevlilere teslim edecekken öldürülür. Artık iki cinayetin çözüme ulaştırılması ve Ahmet Serkan’ın üzerinde çalıştığı Milli Projelerin hayata geçirilme görevi istihbaratın en iyi ajanı Han’a verilir. Han, ihanet ile hizmet etme arasındaki ince çizgide devam eden hayatında en yakınlarının ihanetleriyle karşılaşır. Üstlendiği görevi tamamlamak için çıktığı yolda hizmet ettiği devletin hiç bilmediği yüzüyle karşılaşır. Osman Gazi’den Abdülhamid Han’a uzanan Devlet-i Aliye’ye hizmet eden Hıristiyanları, Fatih Sultan Mehmet’in Vatikan’a gönderdiği Türk – Müslüman Martolosların, Manseryönlük Makamına ulaşmasını, Mustafa Kemal’in Halifeliği kaldırmasının altındaki gerçekleri, İsmet İnönü’nün Amerika ile yapmış olduğu anlaşmaları, Abdülhamid Han’dan Turgut Özal’a, Özal’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na ulaşan gizli projeleri, Ülkeyi 15 Temmuz’a sürükleyen süreci ve İhanet Gecesi yapılmak istenenleri, 15 Temmuz öncesi Büyük Ada’da toplantı yapan yabancı devlet ajanlarını, İstanbul Ayazağa’da planlanmış darbe gününü, dahası “Büyük Türkiye” hedefine yürüyen ülkenin önüne kurulmuş tuzakları öğrenir… Bu süreçte kendisine en çok yardım eden kişi yıllarca Güneydoğuda terör örgütü pkkya karşı görev yapmış olan Çeri’dir. Kaos Düzeni Sahipleri bölgeyi karıştırmak için geri geldiler. Önlerindeki en büyük engel Türkiye. Ülkeyi karıştırıp iç savaş çıkarmak isteyenler, hainlerle iş birliği içindeler. Bu savaş Hilal ile Haccın, Hak ile Batılın savaşıdır. Peki, senin tarafın ne olacak? Kitabın geliri yazarı tarafından Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfına bağışlanmıştır…
126.00 ₺ -
Abdulhamidin Akıl Oyunları
Sultan II. Abdülhamid Han, cihanın son büyük imparatorudur ve asla sıradan veya yabana atılacak karakterde bir hükümdar değildir. O, duyan kulaklara nasihatler ve gören gözlere işaretler bırakmayı başarmıştır. Âlem-i İslam ve devleti için yaptıklarını biliyorum diyorsanız, yanılıyorsunuz... Çünkü bugüne kadar okuduklarınız ya da biliyorum dedikleriniz o buz dağının sadece görünen yüzüdür. Hayal veya masal değil, sadece ve sadece gerçekleri öğreneceksiniz. Hiç kimsenin yazmadığı ve anlatmaya cesaret edemediği hakikatleri okumaya hazır olun! Sultanın yaptıklarını ve hizmetlerini okudukça hüzünleneceksiniz lakin onun gibi bir dâhinin gelecek nesiller için bıraktığı işaretleri takip ederseniz, neticede, yalanlarla değil, tarihin acılarla dolu o döneminin gerçekleriyle yüzleşeceksiniz..
157.50 ₺ -
Din ve Laiklik
Ah şu bizim dışlama merakımız, ah! İnsanların tornadan çıkma olmasını bekliyoruz. Herkesi kendimize benzetmeye çalışıyoruz. Benzemeyenleri de hemen dışlıyoruz. Sebep: Çarşaf ya da pardösü giymiş olması. Başını örtmesi. Farklı siyasi partiyi desteklemesi. Ya da değişik bir dini cemaate mensup bulunması. Oysa kılığı-kıyafeti, partisi-patırtısı ne olursa olsun, her insana insan olarak saygıyla,hoşgörüyle yaklaşmak insan olmanın asgari şartlarındandır. Başı açık bayanın örtülü bayanı horlaması, dışlaması ne kadar abes ise, örtülü bayanın baş açık bayanı horlaması ve dışlaması da o kadar abestir. Çünkü o senin muhatabındır. Muhatabını dışlayarak fethedemezsin.
77.00 ₺ -
İslam Dünyasının Yükseliş Ve Çöküşleri
Roger Garaudy bu kitabında özetle şöyle sesleniyor: İslâm, bir yüzyıl içinde Atlas okyanusundan Çin denizine, İspanya ve Portekiz’den Malezya ve Endonezya’ya şimşek hızıyla yayılmıştı. İnsanlık gece kelebekleri gibi İslâm’ın ışıltısına koşmuştu. Avrupa karanlıklar içinde yüzerken, İslâm asırlarca dünyayı aydınlatmıştı. Ne oldu da o ışıltılı İslâm sönükleşti? Canlılığını niçin yitirdi? Neden çöktü? Avrupa’nın ve Amerika’nın yalancı parıltısına artık kanmayalım! Aslında onlar ürkütücü bir hızla çöküyorlar! Bütün Batı âlemi ve onun güdümündeki dünya hızla uçuruma, daha doğrusu toplu bir intihara gidiyor! O yüzden de günümüz insanlığı, İslâm’a dünün insanlığından çok daha fazla muhtaç! Bütün bir dünya insanlığının yok oluşa doğru bu gidişini ancak İslâm durdurabilir! Bu kurtarıcı rolü üstlenebilmesi içinse, İslâm’ın yeniden ışıldaması gerekiyor. Bu eserde sadece müslümanları ve İslâm âlemini değil, bütün yeryüzü insanlığını çok yakından ilgilendiren en hayatî sorunlar ele alınıyor. Kitaptan Alıntılar "İslâm, Hz. Muhammed'in peygamberliğiyle ortaya çıkmış bir din değildir." "Hz. İsa, Kur'ân'da Allah'ın Oğlu olarak kabul edilmesine karşılık, peygamberler arasında üstün bir yere sahiptir. Çünkü Hz. Muhammed dâhil, hiçbir peygamber bir Bâkire'den dünyaya gelmemiştir." "Her varlık 'Allah'ın bir âyeti'dir, bir 'tecelli'dir." "İlâhi aşk, aşkın bütün şekillerine onlardan sınırlamaları kaldırarak tam ve gerçek anlamını veren aşk." "İslâm, Kur'ân'da vahyedildiği gibi evrenselliği içinde kaldığı ve bir halkın özel geleneklerine bağlanmadığı sürece, müthiş bir parıltıyla parladı." "Batı medeniyetinin temellerinin çöktüğü bir dönemde bu görevi üstlenmek için her zamankinden daha gerekli, daha vazgeçilemez olan Allah'ın kanununa, şeriata, on iki yüzyıl önce canlılığını yitirdiği, yaşamaz olduğu gözüyle bakılamaz." "Şeriat, ışıldayarak gürül gürül akan ve güçlü dalgalarıyla kıyılarını döverken oraları verimlileştiren, ışıltılar saçarak akan güzelim bir nehirdir."
140.60 ₺ -
İnsanlığın Medeniyet Destanı
nsanlığın Medeniyet Destanı, Batı hegemonyasını reddeden gerçek bir dünya medeniyetleri tarihidir. Bu kitap, tarihin kaçırılmış fırsatlarını ve insanın kaybedilmiş boyutlarını bizimle birlikte aramaya katılmak isteyen kimselere sesleniyor. Bu kitabın yönü geçmişe değil, geleceğe dönüktür. Kültür imtiyazına sahip olmayanlara, ona erişme arzusu verecektir. Bu imtiyaza sahip olup da, “klasik önyargı”nın kendisini Batı ile sınırladığı kimselerde ise büyük ihtimalle öfke doğuracak ama yine de kendilerinde bir açılma, evrensel bir bakış açısı, diğer medeniyetlerle yardımlaşma arzusu uyandıracaktır. Kitaptan Alıntılar İnsan, uzun zaman hayvandan ancak çalışmasıyla ayrıldı. Önemli bir farklılıktır bu. Yontma bir çakmak taşı âletiyle bile olsa, insan çalışmaya başladığı zaman daha eseri ortaya çıkmadan işinin gayesini peşinen görür. Bu tasarı, bu önceden kestirme, işte düşüncenin ta kendisidir. * İnsanlığın altın çağı olan Hazreti İsa’dan önceki 4. yüzyılda, bütün medeniyetlerde insan, hem Allah’ı kalbinde taşıyan biri, hem de bütün tabiatın bir özeti mahiyetindeydi. * Batı, her şeyden önce Avrupa’dır; dünyanın, içinde hiçbir zaman büyük bir dinin doğmadığı tek yeri, tek parçasıdır. Batı’nın tercihi, hesap ve ölçüye dayanarak dünyayı zapt etmek ve tabiata karşı bir fatih edasıyla davranmak şeklinde gelişti. Onun temel ve kendine has tecrübesi, artık “ben tabiata aitim” değil, aksine “tabiat bana aittir” oldu. * Batı felsefesi (diğer bütün dünya bilgeliklerinden farklı olarak), bir bütün olarak insanın hareketi değil de, münhasıran zekâ meselesinden ibarettir. * Roma İmparatorluğu bütün mağlup milletleri soymak suretiyle yaşadı. Tâ ki imparatorluk MS 4. yüzyılda, dış istilalardan daha ziyade iç çöküntüler ve general ve tâbilerinin isyanları yüzünden son nefesini verinceye kadar… * Düşüncelerimizin, hayallerimizin ve arzularımızın sessizliği içinde keşfettiğimiz mutlak Gerçeklik (Tanrı), âlemin üstünde, âlemden kopuk bir Gerçeklik değildir, çünkü var olan yalnızca O’dur, onun için de bize birliği buldurarak kendi kuruntularımızdan kurtarır. * Kutsal Kitap Kur’ân’ın İslâm’da işgal ettiği merkezî yerden ötürü, İslâm resmi her şeyden önce hüsnühat, tezhip veya minyatürdür. * Matematik bilimlerinde Müslümanlar, bir yandan Grekler’in geometrisini alırken, diğer yandan cebire ağırlık verdiler ve sonludan ziyade sonsuzun üzerinde durdular. Şair Ömer Hayyam (1050-1123), üç bilinmeyenli denklemleri Descartes’tan beş asır önce çözer. * Müslüman tabipler, 8. yüzyıldan itibaren, içi oyuk bir iğne kullanarak emme yoluyla katarakt ameliyatı yapıyor, yaraları dağlama ve dikmesini biliyor, diş cerrahîsiyle uğraşıyorlardı. * Din değiştirmek fert için ne ise, bir devrim de bir toplum için her şeyden önce odur: Hayatın gayesini ve anlamını değiştirmek. * Hakikî medeniyetler diyaloğu, ancak herkes diğer insanı, kendisinin tam anlamıyla insan olması için, kendisinde bulunmayan taraf olarak görüp buna kesinlikle inandığı zaman var olur. * Bilimin üstünde, bilimi inkâr eden değil, aksine bilimi tamamlayan, hikmet vardır.
166.50 ₺ -
Amerikan Efsanesi
“Dikkat! Amerika kudurmuştur. Bizi Amerika’ya bağlayan bütün bağları derhal koparmalıyız. Yoksa, biz de ısırılacak ve biz de kuduracağız” diye yazıyordu Jean-Paul Sartre 1953’te, Liberation gazetesine yazdığı “Hasta Hayvanlar ve Kuduz” başlıklı makalesinde. Bu eser, o ünlü filozofun teşhisindeki isabeti gözler önüne seriyor. Yalnız Avrupa’nın değil, ABD’nin etki alanına giren bütün ülkelere Amerikancılık hastalığının ne derece bulaşıp bulaşmadığını sorguluyor. Bu kitap, sadece ülkesini değil, bütün dünya insanlığının kaderini ve geleceğini düşünenlere sesleniyor. Bilhassa “Antiamerikancılık” ile yabancı düşmanlığını birbirine karıştırmak niyetindeki kimselere karşı daha da açık ve net olması bakımından hemen belirtelim ki: Ben bir hayat tarzını ve bir dünya anlayışını ifade eden “Amerikan / Amerikalı” kelimesiyle, Amerika’da doğmuş veya 1620’den itibaren “Mayflower”la Amerika’ya göç etmiş ve orada bu hem sömürgeci hem de kökenlerine göreırkçı, tarihlerine göre de hükmedici ve bezirgân sistemi kurmuş olan kimselerle alakalı her türlü coğrafi veya etnik anlamı kastetmiyorum; tam aksine ben, dünya ülkelerinde bu “model”i halka dayatmak isteyen bütün kimselere “Amerikan / Amerikalı” adını veriyorum. Bu modelin temel özelliği, ekonomi ve pazarın toplumun hizmetinde olması değil de, toplumun tamamının ekonominin ve pazarın gereklerine boyun eğmesidir. Kitaptan Alıntılar Bilhassa “Antiamerikancılık” ile yabancı düşmanlığını birbirine karıştırmak niyetindeki kimselere karşı daha da açık ve net olması bakımından hemen belirtelim ki: Ben bir hayat tarzını ve bir dünya anlayışını ifade eden “Amerikan / Amerikalı” kelimesiyle, Amerika’da doğmuş veya 1620’den itibaren “Mayflower*”la Amerika’ya göç etmiş ve orada bu hem sömürgeci hem de (kökenlerine göre) ırkçı, (tarihlerine göre de) hükmedici ve bezirgan sistemi kurmuş olan kimselerle alakalı her türlü coğrafi veya etnik anlamı kastetmiyorum; tam aksine ben, dünya ülkelerinde bu “model”i halka dayatmak isteyen bütün kimselere “Amerikan / Amerikalı” adını veriyorum. Bu modelin temel özelliği, ekonomi ve pazarın toplumun hizmetinde olması değil de, toplumun tamamının ekonominin ve pazarın gereklerine boyun eğmesidir. Bizim tahlilimizin konusu, Amerikancılığın doğuşunu, gelişme safhalarını araştırıp ortaya koymaktır. Ayrıca, şayet sapmalarını durdurmanın yollarını bulamazsak –ki burada biz bunu deneyeceğiz– kırılmış bir dünyanın çatışmaları arasında, bizi uçuruma sürükleyecek olan bu sistemin şimdiki safhasını gözler önüne sermektir. Bütün siyasetlerin en kanlısı olan Amerikan siyasetinin ilk efsanesi işte bu bizler “seçilmiş halkız” efsanesidir. Bu efsane, üstün ırklar ve aşağı ırklar arasında bir hiyerarşi kurarak, bütün milliyetçi ve sömürgeci zulümleri mazur göstermeye yarar. Bu efsaneden hareketle (diğer milletlere) hükmetme “hakkı”nın ancak kendilerinde olduğunu savunurlar. Ayrıca, o (iddia ettikleri) Tanrı tarafından görevlendirildikleri bahanesiyle, kendilerini sadece insan iradesiyle ortaya konmuş olan her türlü milletlerarası kanunun (meselâ Birleşmiş Milletler kararlarının) üzerinde görürler.
125.80 ₺ -
Endülüste İslam
Endülüs hâlâ gönüllerde yaşayan bir destan ülkedir. Medeniyetin, ilmin ve fikrin destanı yazılmıştı orada. İbn Rüşd, İbn Hazm, İbn Tufeyl ve İbn Arabî gibi devler orada yetişti. Daha sonra Selâhaddin-i Eyyûbî’nin özel doktoru olan ve Museviliğin İkinci Musa’sı diye bilinen dâhî insan Musa İbn Meymûn (Maimonides) bütün bilgisini orada edindi. Batı’da deneysel bilimin kurucusu olarak bilinen Roger Bacon eğitimini Endülüs’te aldı. Sonradan İkinci Syvestre adıyla papalık koltuğuna oturan Aurillaclı Gerbert tahsilini orada yaptı. Batı Rönesansı’nın temelleri orada atıldı. Bir altın çağ, kutlu bir medeniyet, ideal bir insanlık buluşmasıydı Endülüs. Roger Garaudy bu eserinde o efsaneleşmiş Endülüs Medeniyeti’ni bütün yönleriyle gözler önüne seriyor. Kitaptan Alıntılar Endülüs'ün bize verdiği umut tekrar doğabilir mi? Bahsettiğimiz bu Rönesans sadece mümkün değil, zaruridir de. Çünkü İspanya’da, 13. yüzyılda, ışıl ışıl bir vaat olan o Rönesans; Batı Rönesansı'nın aksine bir istikamete sahipti. İnsanın aşkın boyutunu, diğeri gibi, budayarak ortaya çıkmıyordu o Rönesans. Aksine bütün dînî tekelciliklere rağmen, Tanrı’nın evrenselliği bilinciyle, yani bütün insanlığın Tanrı’sının aynı Tanrı olduğu inancıyla hareket ediyordu. Kur’ân’ın mesajı evrenseldir. Çünkü İslâm, kendisini asla 7. yüzyılda doğmuş yeni bir din, diğer dinler arasında herhangi bir din olarak görmez, aksine kendisini ilk ve tek temel din olarak takdim eder: Allah’ın “ruhundan insana üflediği”nden, yani Hz. Âdem’den beri devam edip gelen dindir İslâm; Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed de işte bu aynı dinin peygamberleridir. İslâm, bu evrenselliğin anlamını kaybetmediği için Endülüs’te, evrensel İslâm’ın ruhunu oluşturan bu kültürün hazırlanmasında Yahudilerin ve Hıristiyanların katkıda bulunmalarını sağlayabilmiştir.
218.30 ₺ -
Çöküşün Öncüsü ABD
Çöküşün Öncüsü ABD, yoksul durumdaki ülke insanlarının uyanması, sömürülmekten kurtulması ve kendi haklarına sahip çıkması için yazar tarafından yapılan bir uyarıdır. Günümüz dünyasında olup biten kahredici ve içler acısı gerçekleri bütün çıplaklığıyla haykıran bir çığlıktır. ABD ve onun uşakları, güçsüz ülkeleri nasıl ve hangi yollarla sömürüyorlar? Sömürmek için hangi plânları yapıyor ve ne gibi gizli tuzaklar kuruyorlar? Milletlerin kendilerine gelip güçlenmelerini nasıl engelliyor ve önlüyorlar? Bu ve benzeri hayatî sorulara en çarpıcı cevaplarkesin delilleriyle ve apaçık belgeleriyleÇöküşün Öncüsü ABD‘de gözler önüne seriliyor. Eğer dünya siyasetinin bugünkü sapmalarından vazgeçmezsek, bizler torunlarımızıkatletmişve gelecek içinevrensel bir intiharhazırlamış olacağız. Çağımızı anlamak için bir ipucu var mı? Yani ister askerî ve ekonomik müdahaleler ister Yahudi ve Hristiyan entegrizmleri olsun, isterse işsizlik, işten çıkarma, göç, şiddet veya uyuşturucu gibi şu an karşı karşıya bulunduğumuz durumlar olsun, bütün bu milletlerarası meselelerde, içten ve derinden bir ilişki mevcut mu? Bu problemlerin aralarındaki o sıkı birlik ve bütünlüğü gözler önüne sermek… Bunların ne anlama geldiğini tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak… Özellikle de onlardan kurtulmak için somut bir program sunmak… İşteÇöküşün Öncüsü ABD’nin hedefi budur.
185.00 ₺ -
Geleceğimizde İslam Var
Roger Garaudy, bu kitabında şu çığlığı atıyor: Batı’yı Ortaçağ karanlığından, barbarlıktan, cahillikten ve canlı cenazelikten dün İslâm kurtarmıştı! Bugün de gerekli gereksiz, yararlı yararsız ve hatta zararlı her bir şeyi imal eden ve insanlara bunları reklamlarla vazgeçilmez ihtiyaçlarmış gibi sunan, körü körüne üretip körü körüne tüketen ve tükettiren Batı’yı bu korkunç sapmadan yine İslâm kurtaracaktır! Ya İslâm’ın eşsiz bilgeliği, kültürü ve medeniyetiyle tanışıp onun kurtarıcı insanlık değerlerini paylaşacağız ya da yakın zamanda yok olacak ve Batı toplumlarıyla birlikte bütün dünyayı da intihara sürükleyeceğiz. Bundan böyle, bütün dirilişlerin müjdecisi, İslâm’ın destanıdır. Çünkü İslâm’ın destanı, insanlık destanının muhteşem bir ânıdır. Kitaptan Alıntılar Allah en büyük krallardan daha büyüktür ve yegâne mutlak saygı sadece O’na gösterilmelidir. Bunda her türlü zulme ve zorbalığa direnmenin ve her otoriteye karşı itiraz etmenin başkasına devredilemez bir hukuk kuralı vardır. * İlâhî birlik, bir eylemdir, her an yaratmakta olan Allah’ın bir eylemidir. * Eğer her mülk Allah’ınsa, her insan da, çalışmasıyla, ancak o mülkten yararlanma hakkına sahipse, bu durumda mülkiyetin Kur’ânî ve nebevî kavramı, Batılı ve burjuva mülkiyet kavramının tam tersidir. * İslâm’ı bir korkuluk, bir “kılıç dini” yapmak için delil gösterilen bütün ayetler, kesinlikle bağlamlarından koparılmış metinlerdir. * Zekât servetin temizlenmesi, arındırılmasıdır. * Müslümanlar, evrensel ilme en zengin katkıyı imanlarıyla ve en başta da Allah’ın yüceliği konusundaki tavizsiz ikrarlarıyla yaptılar.
177.60 ₺ -
İlluminati
Süper zenginlerin idare ettiği bir “dünya komplosu” gerçek mi? Bu zenginlerin oluşturduğu kuvvet sahibi grup, gizemli “İlluminati” oluşumunun adamları mı? Dünyayı hâkimiyet altına alma iddiasındaki bu gücün, ülkemizi, evlerimizi ve hatta hayatımızı tehlikeye atacak gizli gündemleri var mı? Bankacı, sanayici ve medya patronlarından oluşan ve tüm dünyanın servetini ve yönetimini ele geçirmeyi amaçlayan gizemli oluşumun peşine düşen Texe Marrs, sekiz yıllık bir araştırmadan sonra bu “gizli öğreti”nin sır perdesini araladı. “Ordo ab chao / kaostan kaynaklanan düzen” planı çerçevesinde, dünya üzerinde sahnelenen büyük oyunun farkına varmak ve senaryoyu kimlerin hazırladığını bilmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun… Kitaptan Alıntılar "Bu kitap, evrensel İlluminati komplo örgütünün yönetici konumundaki Has Daire'sinin varlığını tam ve titiz bir şekilde ortaya çıkaran ve ispat eden ilk kitaptır." "Has Daire, gizemli ve esrarengizliğe bürünmüş on güçlü adamdan oluşur. Bu adamlar, düzenli olarak -yılda en az iki kere- gözden uzak yerlerde bir araya gelirler." "Onların çok gizli tutulan politika kararları ve gündemleri, sıradan vatandaşlar için dehşet ve elem verici sonuçlar doğurur."
222.00 ₺ -
Beşinci Darbe
Türkiye, 2014 yılında on ikinci cumhurbaşkanını seçecek. Bu seçimi diğerlerinden farklı kılan, ilk kez bir cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilecek olması. Meşruiyetini doğrudan halktan alan cumhurbaşkanı ve başbakanın yetki çatışmasına girmesi, adı ister başkanlık olsun veya olmasın sistem tartışmalarını beraberinde getirecek. Buna; çözüm süreci, Anayasa çalışmaları, yerel seçimler ve Suriye’de yaşanan iç savaş eklendiğinde bizi, 2014 yılında zirvesi dumanlı bir Türkiye tablosu bekliyor. Her cumhurbaşkanı seçiminin yeni bir krize neden olduğunu bize öğreten demokrasi tecrübemiz, 2023 hedefinde ilerleyen Türkiye’nin kritik eşik 2014’ü nasıl atlatacağıyla ilgili birçok ipucunu içinde barındırıyor. Yazdığı eserlerle gündeme damga vuran Şamil Tayyar, Meşrutiyet’in ilanından bugüne anayasal rejimde yaşanan kırılma noktalarını tespit ederek siyasi irade ile derin devletin son kozunu paylaşacağı bu kritik evrede “Beşinci Darbe”yi kimin yapacağı sorusuna cevap arıyor. Açılım sürecinin önündeki en büyük engel ne? Uludere bir tuzak mıydı? Genelkurmay hangi belgeyi, neden sakladı? Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve muhalefet liderleri tehdit altında mı? Önümüzdeki günlerde Reyhanlı benzeri kitlesel kaos planlarıyla karşılaşabilir miyiz? Şike sürecinde nerede hata yapıldı? Darbe ürünü olan parlamenter sistemin ayakta kalması mümkün mü? Turgut Özal öldürüldü mü? Doğrudan halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı fiilen yürütmenin başı olacağından başbakanın yeni konumu ne olacak? Türkiye; Suriye ve Irak’la birleşecek mi? Hükümetin yeni bir coğrafya tasavvuru var mı? Hükümet, AB hedefinden vaz geçti mi? Yeni parlamentoda başörtülü milletvekili olacak mı?
103.60 ₺ -
Heyet 3 Devletin Anlaşılmamış Devri
Bir dönemin hiç duymadığınız olaylarını okumaya hazır mısınız ? Vahdettin ile Mustafa Kemal’in arasındaki gizli antlaşmalar, İngiliz ve Amerikan istihbarat belgelerinde Kurtuluş Savaşı’nın perde arkası, Kazım Paşa’nın günlüğünde ve hatıralarında geçen çok önemli detaylar, İstanbulda’ki gizli birlik, Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa arasındaki gizli savaş, Atatürk’ün ölümünün ardındaki sır, Atatürk’ün Abdülhamid ve Vahdettin hakkında söylediği bomba sözler, İttihat Terakki’nin gizemleri, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki olayları ve daha birçok şey. Yazılan her şey belgelere, hatıralara ve kaynaklara dayalı bir şekilde bu kitapta seni bekliyor. Okurken her satırda hayretiniz artacak ve yakın tarihin en derin sularına gireceksiniz. Bir tarih profesörü olsanız bile, inanın bu kitaptan çok şey öğreneceksiniz. Bunun için ilk sayfayı açıp başlamanız yeterli. Zaten duramayacaksınız.
126.00 ₺ -
Özgürlüğün Fecri
Abdullah Galib Bergusi. Türkiyeli okur onu “Yoldaki Mühendis” kitabıyla tanıdı. Filistin'in yaşayan efsanevi komutanlarından birisi olan Bergusi İsrail tarihinde 67 müebbet ve 5200 yıl hapisle en çok ceza verilen kişi. Bergusi Özgürlüğün Fecri ismiyle Türkçe'ye çevirdiğimiz bu yeni kitabında Filistinli bir direnişçi genç kızın hikayesini anlatıyor. “Özgürlüğün Fecri… Fırtınalı bir havada, dalgalı denizin ortasında kalan bir genç kızın hikâyesi… Allah'a olan imanı ve davasına sadakati sayesinde sahili selamete ulaştı; yoksa çoktan boğulmuştu. Macide; daha genç yaşta Siyonist işgalin kasvetine ve merhametsizliğine, dalgalı denizlerin karanlığına maruz kalmıştı. Öyle bir savaşa girmişti ki en güçlü adamların bile girmeye cesaret edemediği bir savaş... Bu çetin savaşa her ne kadar ilk başlarda istemeden girmiş olsa da sonradan Filistin direnişin en güçlü neferlerinden birisi oldu. En karanlık anda bile asla yeise düşmedi. Aydınlık sabahların bir gün geleceğine hep inandı. Macide; şehit kızın annesi, direnişçi kocanın eşi ve kendisi de bir direnişçi... En karanlık anda bile asla yeise düşmedi. Aydınlık sabahların bir gün geleceğine hep inandı. Bu hikayeyi 2003 yılından beridir tutsak olduğum hücremde kaleme aldım.” Abdullah Galib Bergusi Ramle Hapishanesi - Filistin
133.00 ₺ -
Kırkıncı Suikast
Allah Resulü’ne (a.s.m) yapılan saldırılar ve suikastlar yalnızca tarihi bilgi olarak değil ona karşı duyulan, kin, nefret ve öfkeyi göstermesi açısından da oldukça önemlidir. Asr-ı Saadette meydana gelen olaylar araştırıldığında açıkça görüldüğü gibi ona sadece Mekkeli müşrikler değil, hak ve hakikate düşman olan herkes kızıyor, kin ve nefret duyuyordu. İslam’ın yayılması ile maddi manevi çıkarlarını kaybedeceklerini düşünenler öfkeden yerinde duramıyor, Efendimize zarar vermek için ellerinden gelen her türlü kötülüğe başvuruyorlardı. Aradan yüzyıllar geçtiği halde Efendimize ve İslam’a duyulan bu kızgınlık hiç azalmadı. Her asırda ona hakaret etmeye cüret edenler olduğu gibi, şahsına ve hadislerine saldırarak getirdiği davete savaş açanlar eksik olmadı. Onun tüm insanlığa örnek olan yaşantısı, sözleri, hal ve hareketlerini saptırarark onu yanlız tanıtmak sureti ile mahkum etmek isteyenler, bunun için özel eğitim alanlar, ömürlerini bu yola adyanlar iyi bilmelidir ki yaptıkları bu modern suikast girişimleriyle Efendimize zarar vermiyor, bilakis kendilerinin de parçası olduğu insanlığın huzur ve mutluluğunu yok ediyorlar.
84.00 ₺ -
Heyet 2 Devletin Gizli Sırları
Abdülhamid Han'ın dünyayı saran muhteşem istihbaratının gerçek hikâyeleri… İstihbaratın pîri Kuşçubaşı Eşref ile Lawrence'ın amansız mücadelesi… Çok yakın tarihin sır perdeleri, perde arkası suikastler, mafya savaşları, istihbari çarpışmalar, Adnan Menderes ve Erbakan'ın hiç bilmediğiniz devletler var eden hamleleri, Derin aklın 40 yıllık diriliş planı, Yeşil’in hikâyesi, asala ve daha fazlası. Bu kitap size Devlet babanın hikayesini anlatacak. Ve unutmayın sırrın sırrı da vardır. Bu kitap size sırrın sırrınıda anlatacak. Ve anlattıklarımızı anladıkça bildikleriniz sadece basit birer bilgi olarak kalacak.
126.00 ₺ -
Heyet 1 Devletin Gizli Sahipleri
Bugüne kadar okuduklarınızı unutun… 16 Türk Devletini, yine 16 Türk Devletinin yıkması tesadüf müydü? Aslında yıkılan bir devlet yoktu, sadece ismi değiştiren bir HEYET vardı. Meta Han 'dan bugüne kadar size anlatılmayan tarih, bu kitabın sayfaları arasında gizli. Ve inanın sayfaları çevirdikçe şaşıracaksınız, bildiklerinizin sadece basit birer bilgi olduğunu göreceksiniz. Gerçekleri öğrenmek için sadece ilk sayfayı okumanız yeterli. İnanın bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız!
126.00 ₺ -
Yoldaki Mühendis 2
Abdullah Galib Bergusi. Türkiyeli okur onu “Yoldaki Mühendis” kitabıyla tanıdı. Filistin’in yaşayan efsanevi komutanlarından birisi olan Bergusi İsrail tarihinde 67 müebbet ve 5200 yıl hapisle en çok ceza verilen kişi. Otobiyografisini anlattığı ilk kitabında bizleri hayretlere düşüren ve heyecanlandıran Abdullah Bergusi, hayat hikâyesinin devamı olan bu ikinci kitabında bizleri yine heyecanlandırıp; hayretlere düşürüyor. Yoldaki Mühendis 2 devam kitabında zindanda yaşadıklarını; işkence seanslarını, düşmanın onu çözmek için uyguladığı taktikleri ve aynı zamanda da kendi iç sorgulamasını mümkün olan en yalın haliyle okur ile paylaşıyor. “…Çoğu zaman karanlıktan ötürü yazamıyorum. Beni yazmaya iten etken ise direnişin kalemini tutma ve buradan dahi olsa direnişe ve İslam’a hizmet etme isteğidir. Bu yüzden şartlar ne olursa olsun, bu can bu bedende olduğu müddetçe direnişime devam edeceğim. Olurda ruhum bedenimi terk ederse şehit; yok bedenimde kalmaya devam ederse yine şehit olurum. Ama ilkinden farklı olarak ‘Yaşayan Şehit’ olurum…” Abdullah Galib Bergusi
152.00 ₺ -
Yoldaki Mühendis 1
Abdullah Galib Bergusi. Filistin Direniş Hareketi Kassam'ın Batı Şeria ve Ramallah’ta bilinen en meşhur komutanı. Kod adı Yoldaki Mühendis ya da Gölgeler Prensi olan Bergusi, Filistin tarihinde en çok ceza alan kişi. 67 müebbet ve ayrı ayrı onlarca yıl hapis cezası... 2003 yılından beri tek kişilik hücrede yaşıyor. Tutsak alınmadan önce İsrail’in tüm istihbaratını peşinden koşturan Filistin’in bu meşhur komutanı bedeni tutsak alınsa da zindanda kalemiyle kelimeleriyle direnmeye devam ediyor. “Uzun zamandır tek kişilik karanlık bir hücrede yaşıyorum. O kadar uzun zaman ki artık senelerini saymakta acizim… Tek kişilik karanlık hücreye konulmadan tam altı ay boyunca soruşturma merkezlerinde dolaştırıldım. Bu merkezlerde ölümü gördüm… Ölümle konuştum… O da benimle konuştu… Çok defa ölüme dokundum… Fakat el-Kahhâr olan Allah'ın yardımıyla ölüme galip geldim… Siyonistler tarafından tutuklanmadan önce hayatımın en güzel yıllarını geçirdim. Başım dik ve yükseklerdeydi. Mescid-i Aksa'nın kandillerinin yakılacağı yağın Filistin'e, özgür savaşçıların toprağına gelmesi çok yakındır… Aydınlık yarınlar yakındır. Siyonistlerin, Allah'ın mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'dan gitmeleri yakındır. Filistin'in emperyalizmden, işgalden ve zulümden özgürlüğüne kavuşacağı günler çok daha yakındır.” Abdullah Galib Bergusi
152.00 ₺ -
Kuşatma
Haberlerde dinlediğiniz, gazetelerde okuduğunuz ve televizyonlarda izlediğiniz her şeyi unutun. Bu kitap size, birbiriyle bağı ve ortak yönü olan dört büyük kuşatma ve dört büyük işgali anlatacak... Tarihten bugüne kadar yaşadığımız coğrafi ve zihinsel işgalin gizli kodları vardı... Düşmanın yok etmek için planladığı her saldırı, bu kodlar üzerinden gerçekleştiriliyordu. Gerçeği bilmemiz istenmiyordu... Anlatacaklarımız komplo teorisi, masal ve hikâye değildir... Okudukça şaşıracak, anladıkça kuşatmanın ne kadar derin ve kirli olduğunu fark edeceksiniz... Dünü okuyup bugünü görmek, bugünü görüp yarını sezmek istiyorsanız bu kitap tam size göre… ‘’İnsan okudukça, nasıl oyuna getirilip kandırıldığımızı ve yapılan zihinsel kuşatmayı acı ile okuyor, mola vermeden her şeyi öğrenmek istiyor.’’ -HALİL YAŞAR KOLLU-
126.00 ₺ -
Tünel Gazzede Yaşamak
Bu soruya çok az insan Mehmet Akif Ersoy kadar doğru cevap verebilirdi. Tünel, Ersoy’un abluka altındaki Gazze’de gazetecilik yaparken yaşadığı zorlu sürecin ve bu sürece eşlik eden zihinsel çabanın ürünü. Kederli, fakat umudunu yitirmemiş bir coğrafyanın topoğrafyası. Ersoy, sloganların Gazze’den duyulmadığı, hamasetin ölen çocukları kurtarmadığı gerçeğini bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Dünyayla bağı kesilen Gazze’ye Gazzelilerle beraber bir tünelden giriyor; onlarla birlikte açlığı, ölümü ve ölenlerin ardından hayatı sürdürme mücadelesini yaşıyor. Üstelik tüm bu duygusal ve fiziksel yüke rağmen, gerçeklikle yüzleşmekten vazgeçmiyor. Meseleye soğukkanlılıkla yaklaşıyor ve vaziyeti net bir şekilde ortaya koyuyor. “Filistin için kaygılı olan herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kimileri diplomasi yürütüyor kimileri insani yardım gönderiyor. Ben ise savaş muhabirliğim boyunca sadece bu toprakların, her saniye tonlarca demir parçası altında yaşama tutunmaya çalışan halklarının gözlerindeki sitemi, yüzlerindeki acıyı anlatmaya çabaladım. Anlatabildiklerim ve Tünel’de okuyacaklarınız, onların dünyasının küçücük bir detayı.”
127.75 ₺ -
Büyük Doğu Çağına Doğru
Ötelerin nizamını çağa okuyan haberci. Medeniyetin önündeki buz dağlarını eriten soluk. Hacı Bayram'ın asasız, Mevlânâ'nın sarıksız, Fatih’in devletsiz arkadaşı. Anadolu’nun Nizamnamesini yazan kalem. Hicivde Nefî’yi, aşkta Şeyh Galip'i, sanatta Fuzüli'yi yaşayan şâir. Yunus'un çarıkla yürüdüğü yolları iskarpinle kat eden derviş. ”Allah” demenin yasak olduğu bir devirde "İşte iz geliniz!” diyen davetçi. Batı'nın aklını, Doğu’nun aşk ocağında eriten mütefekkir. Altıın silsilenin ardı sıra yürüyen süfî. Küfür muzahrafatının lekeleyemediği kale. Aksiyonun kendisi, düşüncenin yekün ifadesi. Mâverâ'nın, İFAM'ın "Ulu Hocası”, Çağın muzdaribi, "üstün çile"nin sadık yâri. Milletin bir şapkayla saadet bulacağını söyleyenlere, “Bekleyin gelecektir, eskimez, pörsümez yeni" diyen hakikat aşığı. Mazlumlarm, muzdariblerin sözcüsü. Bülbül, kurbağadan lisan öğrenmez diyen din, dil ve millet müdâfii. Güzeller Güzeli’nin (S.A.V) güzel ifadecisi. Büyük doğunun son mütefekkiri. Milyonların şehadetiyle tabutu kabre, sevdası yüreklere verilen davetçi... Büyük Doğu Çağına Doğru, Hüküm Basın Yayın, İhsan Şenocak Kitapları, 9786056608124
105.00 ₺ -
Milli Bağımsızlık Hareketleri Esnasında Arnavutluk Müslümanları
Arnavutluk Müslümanlarının, Osmanlı İmparatorluğundaki çeşitli unsurlar ve etnik gruplar içinde büyük yeri ve önemi vardır. Arnavutlar Osmanlı devleti hudutları içinde yer aldıktan sonra, onların içinden büyük devlet adamları, kumandanlar, bürokratlar, sanat ve kültür adamları yetişmiştir. İmparatorluğun gerileyiş ve dağılış asrında da Arnavut milleyetçilerinin ve ayrılıkçılarının büyük rolü ve tesiri olmuştur. Bu kitap, 1878 le 1912 yılları arasındaki Arnavut milleyetçilik ve bağımsızlık hareketini inceleyerek yakın tarihimizin önemli bir bölümüne ışık tutmaktadır. SİTE:ww
270.00 ₺ -
Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
Dinini yaşamak isteyenlerin, bir gün Müslüman topraklarında çeşitli zorbalıklarla ve baskılarla karşılaşacağını kim bilebilirdi? Türkiye’de, dindarlar çok ezildi. Kimi yüksek öğrenimini tamamlayamadı, kimi dindar kimliğinden ötürü iş bulamadı. Osmanlı medeniyetinden sonra Cumhuriyet döneminde, dindar kesime yapılan haksızlıklarla Türkiye Türkleri’nin tarihinde kara bir leke oluştu. Ve sonra tüm engelleri aşarak, muhafazakâr bir parti iktidar oldu. Bu partinin iktidarlığında Türkiye’de çok büyük değişimler oldu. Ülke makûs talihini yenerken, aynı zamanda para ve iktidarın gücüyle, dindarların yıldızı da parlamaya başladı.
17.50 ₺ -
Ergenekonun Son Düellosu Matruşkanın Bebekleri
Karanlık bir Türkiye tarihi... Maskeler yırtılmadıkça gerçek yüzler ortaya çıkmaz.. Büyük fotoğrafı görmek için piyonları, onların ardındaki efendileri ve kurdukları Mason localarını tanımanın zamanı geldi. Ordunun, MİT'in, siyasetin, yargının, medyanın karanlık dehlizlerinde yaşayanların gerçekte kim olduklarını öğrenmek isteyenlere, bir Ergenekon Ansiklopedisi sunuyoruz. Cinayetler, suikastlar, skandallar ve daha fazlası... Ergenekon'un Son Düellosu, kanlı bir oyunun perdesini aralıyor, belki de hiçbir zaman bitmeyecek bu savaşın tüm aktörlerini tanımanız için size büyük bir fırsat sunuyor. Ayrıca küresel Ergenekon'un Amerika, İsrail ve Almanya üçgeninde kurduğu örgütlenmeyi deşifre ediyor. Bu yapılanmanın M.Fethullah Gülen etrafında halkalanan Nur Camia'sına neden düşman olduklarını olay olay ortaya koyuyor. Biz maskeleri yırtma cesaretini gösteriyoruz, siz gerçeği görme cesaretini gösterebilecek misiniz.? "Muhakkak ki Allah nurunu tamamlayacaktır, kâfirler istemeseler de." Kur’ân-ı Kerîm, 61/8
17.50 ₺ -
Görme Bahçesi
Uluslararası siyaset arenası giderek daha büyük dövüşlere sahne olmaya başladı. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sadece sınırları değiştirmekle kalmıyor, ortak değerlere sahip halkları birbirinden iyice uzaklaştırıyor. Barış ve kardeşlik tohumları üzerinde kopan fırtına ardında kin, düşmanlık bırakıyor. Ezen daha çok eziyor, ezilen daha çok eziliyor. Türkiye de uzun yıllardır bu fırtınadan nasibini alıyor; yüzlerce yıldır bir arada yaşamış Türk ve Kürt halkları arasında açılan çukur giderek bir uçurum haline geliyor. Yazar Yıldız Ramazanoğlu, Görme Bahçesi adlı kitabıyla, Türkiye’de ve dünyada yaşanan olaylara farklı bir pencereden bakma fırsatı yakalıyor. Oynanan oyunların medyaya pek de yansımayan, yansısa da bir gazete köşesine sıkıştırılmış küçücük bir haberden ibaret olan öteki yüzüne dikkat çekiyor. S
74.00 ₺ -
Haremin Son Yüzyılı Sultanlar ve Damatlar
“Enver Paşa’nın eşi Emine Naciye Sultan, Enver Paşa’yı nasıl seçtiğini şu şekilde dile getirmektedir: “Fakat günün birinde Enver Bey’in beni, Sultan Reşat’tan istemesi üzerine annem odama geldi ve bana dedi ki: Kızım artık sen büyüdün. Seni Abdürrahim Efendi’den başka birkaç kişi daha istiyor. Bunların arasında hürriyet kahramanı Enver Bey de var. İşte hepsinin isimleri ve resimleri… Bak düşün ve karar ver.” Emine Naciye Sultan 19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem ekonomik, hem de siyasi alanda çok zor günler geçirdiği bir dönemdi. Hanedan yaşam standartlarını korumak/idame ettirmek için mücevherlerini, değerli eşyalarını satmaya başlamış, padişahlar iktidarlarını elinde tutmak için türlü siyasi oyunların içine girmişti. Bütün bu gidişat, her kademesi birçok kural ve kaide ile yönetilen harem hayatını da tabii olarak oldukça fazla etkilemişti. Akademisyen-yazar Cevdet Kırpık, bütün bu süre zarfında padişahların, sultanların ve damatların hayatlarının nasıl değiştiğini birinci el kaynaklardan, dönemi yaşamış kişilerin hatıralarından faydalanarak hazırlamış; Haremin Son Yüzyılı’na dair şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ele alınmayan birçok detayı gün yüzüne çıkarmış böylece bundan sonra yapılacak çalışmalara kaynaklık edecek bir eser ortaya koymuştur. - Sarayın çiçekleri sultanlar nasıl yetiştiriliyordu? - Sultanlara damatlar hangi usullerle ve nasıl seçiliyordu? - Eşini kendi seçmek isteyen sultan kimdi? - Kendisine evlenmesi için uygun görülen sultanı beğenmeyen damat adayı kimdi ve bu teklifi nasıl reddetti? - Sultanların nişan ve düğünleri nerelerde nasıl yapılıyordu? - Sultan çeyizlerinde neler vardı? - Hareme/padişaha damat olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdi? - Damatlar sultanları neden boşayamazdı? - İhanetin bedeli neydi? Bu kitabı okurken bütün bu sorunların cevabını bulacak, kendinizi haremin koridorlarında hissedeceksiniz...
240.50 ₺ -
1993 Örtülü Darbe
1993'te neler oldu? Sadece birkaç tanesini sayalım: Uğur Mumcu suikasti, Eşref Bitlis olayı, Başbağlar katliamı ve 33 askerin şehit edilmesi... Tüm bu olayların aynı yıla rastlaması bir tesadüf müydü, yoksa tüm bunlar gizli bir planın parçası mıydı? Hakkı Öznur bu titiz ve detaylı çalışmasında bu soruları sorarak, bize 1993'ün arka planını anlatıyor. Çekiç güç, PKK ve derin devlet arasındaki karanlık ilişkileri gözler önüne seren Örtülü Darbe 1993, geçmişimizin karanlık sayfalarını aralayarak, bize bambaşka bir tarih anlatıyor. Gizli planlar, komplolar ve suikastlerle dolu karanlık bir yılın, derinden ilerleyen bir darbenin nasıl gerçekleştiğini görüyoruz Örtülü Darbe 1993'te. 1993'te neler olduğunu göstererek, Türkiye'nin yakın tarihini anlamanın yolunu açan bir çalışma...
9.94 ₺ -
Terörün Matruşkası KCK
TERÖRÜN MATRUŞKASI KCK, silahlı bir örgüttür. İşte dağdadır, muazzam bir gücü ve Organizasyonu, etkinliği var. Yaptıkları görüşmeleri kendi adına ve kendilerini temsilen yaparlar. Kendi çözme iradesini ve planını ortaya koyarlar. Ben burada sadece işleri kolaylaştırırım, ön açıcı bir rolüm var. Bunu da zaten yapıyorum. Onlar kendi adına hareket ederler.” A. Öcalan KCK nedir? Yasal bir oluşum mu, yoksa bir terör örgütü müdür? Bazı aydınlar, KCK’yı yasal, yarı yasal bir oluşum kabul ederek,apılan operasyonları kıyasıya eleştiriyorlar. Oysa KCK, şiddet üreten bir terör örgütüdür. Bu nedenle yapılan operasyonlar, KCK terör örgütüne yönelik operasyonlardır. KCK; Türkiye, Irak, İran ve Suriye topraklarında, şiddet yoluyla konfederal bir devlet kurmaya çalışan, PKK’nın üst çatı yapılanmasıdır. İçinde; PKK, Kongre-Gel, PJAK, HPG, TAK, DTK ve BDP’yi de barındıran KCK, matruşkaya benzemektedir. Ama şirin Rus matruşkası değil bir terör matruşkasıdır. Bu kitap, KCK’nın nasıl bir örgüt olduğunu, nasıl çalıştığını ve nasıl yapılandığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
12.60 ₺