-
Karanlık Oda
Ergenekon operasyonları başladığı günden bu yana akademisyenlere, askerlere, hukukçulara varana kadar birçok kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Hadiseleri ‘medya’dan takip ederken, Ergenekon’un sağlam ayaklarından birinin, medya olduğu ihtimali, gazeteciliğin darbe ile örgüt ile ne ilgisi olabilir düşüncesini sorgulattı. Bu zincir içerisindeki en önemli halkalardan biri de Oda TV operasyonlarıydı. Bir ‘basın’ kuruluşuna Ergenekon Davası kapsamında operasyon düzenlenmesi ve gazetecilerin gözaltına alınması, kamuoyunda ve basında tepkilere yol açtı. Ergenekon Terör Örgütü, darbe zemini hazırlama planını yürütmek için kaçınılmaz olarak medyayı kıskaca aldı ve Ergenekon’un medya faaliyeti Oda TV ile sınırlı değildi. Ulusal Kanal, Cem TV, Halk TV, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri de bu faaliyet kapsamındaydı. Erkan Acar bu kitapla Oda TV operasyonlarını çıkış noktası alarak fotoğrafı geniş bir perspektiften okuyor. “PKK’yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu… Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. Örgüt kürt hareketinin tek temsilcisi.” - Yalçın Küçük “Veli Paşa basında örgütleniyordu. Bir devlet görevlisi hakkında üç ay yayın yaptırdın mı mesele bitiyor zaten.” - Tuncay Güney “Akşam, Oda TV’de servise konan haberlerin dağıtım üssü.” - Emre Uslu “Peki ben ne yazacağım abi?” - Oray Eğin
8.57 ₺ -
Ergenekon Fay Hattında Erzincan
Türkiye tarihinde ilk defa, özel yetkili bir savcı; bir ilin başsavcısını, MİT bölge müdürünü ve jandarma komutanını tutuklama talebiyle gözaltına aldırdı. Gözaltına alınan devlet görevlileri Ergenekon terör örgütüne üyelikle suçlanıyorlardı. Üst üste yapılan bu operasyonlar sonucu ülke ayağa kalktı. Türkiye’nin gözü kulağı, geçmişte yaşadığı depremlerle ve Başbağlar katliamıyla anılan Erzincan’a çevrilmişti. Erzincan bir kez daha fay hattının merkezindeydi. Ancak bu kez yaşanan Ergenekon depremi, ülkeyi ikiye böldü. Operasyonu başlatan Savcı Osman Şanal HSYK tarafından görevden alındı. Yargı, eleştiri oklarının hedefi haline geldi ve 12 Eylül referandumuna gidildi. Elinizdeki kitap, anayasayı değiştiren şehir Erzincan’da gazetecilik yapan, yaşanan süreçte altına imzasını attığı haberlerle gündemi sarsan Kemal Özdemir’in sıcak takibi sonucu ortaya çıktı. Başsavcı Cihaner, Emniyet mensuplarına makamında neden direndi? Gizli sorgu odasına neden ihtiyaç duydu? Cemaatlere ait soruşturma dosyasını neden kasasında saklıyordu? İlhan Cihaner cezaevinden firar etti mi? Cezaevine sokulmaya çalışılan sim kartla kimlerle görüşecekti? Savcı Şanal’a gönderilen tehdit mektubunun arkasında kimler vardı? Şanal arama için gittiği 3.Ordu’da neler yaşadı? 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in ifadesi adliyeye gelmeden nasıl servis edildi? Dokuz askerimizin göz göre göre şehit olmasında hangi jandarma komutanının ihmali vardı? Jandarma komutanı kimden aldığı emirleri yerine getirmişti? PKK kimlik kartlarının Ergenekon sanıklarının yatak odalarında ne işi vardı? Üst düzey MİT görevlileri operasyondan önce Osman Şanal’ı neden ziyaret etti? MİT personeli cezaevindeyken dışarıyla nasıl haberleşiyordu? CHP milletvekilleri tanık ifadelerini değiştirmek için hangi yollara başvurdu? Erzincan’daki cemevi neden hedefteydi? Ergenekon Emniyet’e nasıl tuzak kurdu? Göyne Barajı’ndan çıkan bombalar kimlere aitti? Cihaner’in vedasında neden hiçbir meslektaşı yoktu? Bu soruların ve daha birçok sorunun cevabı bu kitapta!
9.25 ₺ -
Ma'rûzât-Ciltli
Cevdet Paşa nın kaleminden 1839-1876 yılları arasındaki tarihî ve siyasî olayların hülasasını ihtiva eden bu eser; Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz devirlerinde yaşamış devlet adamlarının ahlaksızlıklarını ve beceriksizliklerini, ilim adamlarının seviyesizliklerini, Osmanlı toplumunun içten içe nasıl çöktüğünü gözler önüne sermektedir. Sultan II. Abdülhamid in emriyle kaleme aldığı ve padişaha sunulması dolayısıyla "Ma rûzat" ismini verdiği bu eser; Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kitaplığında bulunan Cevdet Paşa nın kendi elyazısı ile yazılmış defterlerden meydana gelmiştir. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından neşre hazırlanmış, ilk defa yayınevimiz tarafından okuyucuya sunulmuştur.
11.25 ₺ -
Siyasi Düşüncelere Giriş
Bu kitapta konunun uzmanı olan Prof. Dr. Ömer Çaha, demokrasi, cumhuriyet gibi devlet düzenlerinin hayata geçtiği Antik Yunan’dan başlayarak yirminci yüzyılın sonuna kadar ortaya çıkıp gelişen siyasi düşünceleri, yer aldıkları okulları göz önünde bulundurarak incelemektedir. Kitap son derece yalın, net ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Her düşünürün düşünceleri, içinde yer aldığı okulla birlikte, okuyucuyu ayrıntıya boğmadan, sade, yalın ve anlaşılır bir dille verilmiştir. Bu çalışmanın, siyasi düşüncelere merak saran okuyucular için çok güzel ve anlaşılır bir başlangıç oluşturacağına inanıyoruz. ...
70.00 ₺ -
Orduda Ve Yargıda Darbeci Kuşatma
Darbe dönemlerinin getirdiği normlar ve kurumsal yapılar, ülkemizde, askerî ve sivil bürokrasiye devletin diğer bütün kurumları ve toplum üzerinde yetkiler tanıyan bir vesayet rejimini inşa etmiş bulunuyor. Bu rejim uyarınca öyle bir yargı düzeni inşa edilmiş ki, yargı istese de, bağımsız ve tarafsız olsa da hukuka uygunluk denetimi yapabilir durumda değil. Çünkü, vesayet sistemini koruyucu hükümlerle donatılmış yasalarla bağlı durumda. Peki, orduda ve yargıda bu darbeci kuşatma nasıl inşa edildi? Bu darbeci zihniyetin kodları nelerdir? Darbeci kuşatma, hangi cesaretle millet iradesine meydan okuyor? Orduda ve yargıdaki darbeci kuşatmayı toplum nasıl aşacak? Darbeci kuşatma ile halk iradesi arasındaki kritik eşik nasıl aşılacak? Yargı neden ideolojik misyonlar üstleniyor? Toplumu ve toplumun kimlik değerlerini iç tehdit olarak algılatan güvenlik anlayışı hangi zihniyetten besleniyor? Resmi ideoloji toplumun ortak paydalarını ve iç dinamiklerini nasıl bloke ediyor? Statüko halk iradesi ekseninde nasıl değişecek? Orduda ve Yargıda Darbeci Kuşatma, içeriden gözlemlerle, bu sorulara cevap getiriyor. “Darbe öncesi ortam hazırlama ve darbe psikolojisini tüm orduya, hatta topluma hakim kılma süreçlerini fiili olarak yaşadım. Ve yaşadıklarımı tahlil ederek darbeci zihniyetin kodlarını sürekli sorguladım. Zaman içinde tekamül eden bu çalışmalarımı, darbeci zihniyet ile yüzleşmemin bir belgesi olarak bu kitapta sizlere sunuyorum.”
9.00 ₺ -
Cesaret Yönetimi
İnsanlığın dünya sahnesine çıktığı ilk günden beri uyguladığı başarılı yönetim örneklerinin hepsinin özünde ortak olan bir şey vardır. Bu öz, insan yaşamındaki cesaretten başka bir şey değildir. Cesaret, insan karakterinin, özgür ve gerçek bir yaşamın temelini teşkil eder. Cesareti keşfeden ve önemini anlayan yönetici ve liderler için yönetimde arzulanan sonuca ulaşmak mümkün olabilecektir. Cesaret, yönetimde bir lüks değil, bir gereklilik, bir zorunluluktur. Varlığı doğruluğa, yokluğu yanlışa götürür. Cesareti olmayan bir liderin ne bildiğinin, neye sahip olduğunun, ne derece eğitimli olduğunun hiçbir önemi yoktur. Eğer bir lider veya yöneticinin cesareti yoksa bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptığı her şey oyalanmaktan ve zaman kaybından başka bir şey değildir. Bu kitapta cesaretin doğası açıklanmış, birey olarak, lider ve yönetici olarak cesareti anlayabilmek ve ona sahip olabilmek için gerekli bilgiler ortaya konmuştur. İkinci bölümde; yönetimde cesaret konusu işlenmiş, bir lider ve yönetici olarak, çalışanların cesaretini nasıl algılamamız gerektiği anlatılmıştır. Üçüncü bölümde; cesaretin yönetim sürecine kolay ve bilinçli bir şekilde uyum sağlayabilmesi hedeflenmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise; Cesaret Yönetimi Modelinin nasıl uygulanacağına dair bir örnek verilerek, cesaretin hayatımızın bir parçası haline gelebilmesi ve davranış boyutuna dökülebilmesine yönelik açıklamalarda bulunulmuştur.
9.10 ₺ -
Jitemi Ben Kurdum
PKK ile mücadele etmek için Jandarma tarafından kurulduğu kamuoyunda açıkça bilinen JİTEM’in varlığı resmi makamlarca henüz kabul edilmedi. Türkiye’de ilk defa JİTEM içerisinde yetkili bir isim bu örgütün varlığını deşifre ediyor. Üstelik bunu yapan, Soner Yalçın, Ecevit Kılıç, Şamil Tayyar vb birçok gazeteci tarafından JİTEM’in kurucusu olarak gösterilen Emekli Albay Arif Doğan. Kitapta araştırmacıların senelerce uğraşarak elde etmeye çalıştıkları bilgilerin hepsi çok daha fazlasıyla doğrudan yetkili bir ağızdan tüm ayrıntılarıyla öğreniliyor. Kitapta JİTEM yapılanması, faaliyetleri, kuruluş aşaması olay olay, isim isim anlatılırken JİTEM dışında Türkiye’de varlık bulmuş tüm şaibeli kurum, olay, kişi ve süreçler ayrı ayrı ele alınıyor. Kitabın yazarının tek özelliği JİTEM’in kurucusu olması değil. Arif Doğan Susurluk kazası öncesi yolculuk sırasında ekibi Yalova’da ağırlayan bir isim. Bunun dışında Ergenekon davasının da önemli sanıklarından biri. Kitapta tüm bu meselelerle ilgili çok çarpıcı açıklamalar ve itiraflar var. Cevabını bulacağınız sorular şunlar: Cem Ersever’in faili meçhullerdeki rolü neydi? İtirafçılar nasıl yönetildi? Susurluk çetesinin uyuşturucu ve kumar bağlantıları nasıldı? Hanefi Avcı itirafçıları İstanbul’a getirip kime teslim etti? General İsmail Selen’in ölüm emrini hangi asker verdi? Arif Doğan hangi eski bakan için ben onunla kumar işine girmem dedi? Eşref Bitlis suikastının arkasında kimler var? Malki cinayetinin azmettiricisi hangi iş adamı? MİT’çi Hiram Abas’ı kim öldürttü? Cem Ersever öldürülmeden önce Başbakan Tansu Çiller’le ne görüştü? JİTEM Kürt iş adamlarını neden öldürdü? JİTEM Hizbullah’ı neden kurdu? Veli Küçük’ün Danıştay cinayetindeki rolü neydi? Hanefi Avcı terörle mücadeleye ne gibi zararlar verdi? Abdullah Öcalan MİT ajanı mıydı? Kürt siyasetçi Vedat Aydın neden öldürüldü? Yeşil hangi politikacıyla doğrudan işbirliği içerisindeydi? Yeşil yaşıyor mu? Yeşil Amerikan ajanlarıyla bağlantısını hangi ünlü Amerikan şirketi vasıtasıyla kuruyordu? JİTEM’in kurulmasına hangi paşalar karar verdi? İtirafçı İbrahim Babat’ın Susurluk komisyonuna yolladığı mektubu hangi ünlü emniyet müdürü hazırladı? İtirafçı Abdülkadir Aygan yaşıyor mu? Barzani ve Talabani kim? Amaçları ne? Türk askeri silahsız peşmergeleri neden öldürdü? Arif Doğan hangi itirafçının infaz emrini verdi? PKK’nin kuruluş aşamasında devletin bir rolü var mıydı? Susurluk kazasında Mercedes’i takip eden ikinci arabada hangi ünlü istihbaratçılar vardı? Türkiye’de istihbarat örgütleri arasında neden bir çekişme var? Cem Ersever’i Arif Doğan mı öldürttü? Ersever öldürülmeden önceki son günlerinde neden Arif Doğan’dan kaçıyordu?
9.60 ₺ -
Çözüm Mümkün Çareseri Mimkun
“Doğru bir çözüm, öncelikle soruları doğru sormaya ve doğru sorular sormaya bağlıdır. Doğru sorular sorabilmek için ise, meselenin adını doğru koyabilmek gerekir. Meselenin adı doğru konulmadığı sürece, çok sorular sorulur, çok konuşulur, çok çözümler üretilir; ama bütün bunlar bizi kalıcı bir çözüme ulaştırmaz. Bu bakımdan, eğip bükmeden, belli bir veçhesiyle sınırlamadan meseleyi adlandırmamız gerekirse, ortadaki asıl mesele, Türkiye sorunu, Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu değil, demokrasi sorunudur. Madalyonun diğer tarafından bakılırsa, Kemalizm sorunudur. Türkiye toplumu, ya Kemalist ideolojinin sınırları içerisinde kalmak ve ilelebet bu sorunu yaşamak veya bu sorunu çözmek gibi ikili bir tercihle yüzyüze gelmiş durumdadır.” … “Ji bo çareseriyeke di cih de, hewceyî bi pirsên rast yên ku bi rêyeke maqûlane werine pirskirin heye. Ji bo ku pirsên rast werine kirin jî, divê navê meselê rast were danîn. Hetanî ku navê meselê rast neyê danîn, dê gelek pirs werine pirsîn, dê gelek xeberdan çêbibin û dê gelek çareserî bêne pêşniyarkirin; lêbelê evana hemî jî me nabine çareseriyeke mayinde. Ji ber vê yekê, heke em bêyî birina vir de û wê de û bêyî sinarkırına bi hêlekê ve bi nav bikin; pirsgirêka esil ya di holê de, ne pirsgirêka Tirkiyê, pirsgirêka Kurdan û pirsgirêka Rojhilatê Başûr e, ew pirsgirêka Demokrasiyê ye. Ku em li aliyê din yê madalyonê binêrin, pirsgirêk pirsgirêka Kemalîzmê ye. Civaka Tirkiyê di rewşeke wisa de ye ku bi tercîheke dualî rûbirû maye, yan dê di nava sînorên îdeolojiya Kemalîst de bimîne û vê pirsgirêkê heta bi hetayê bijî û yan jî dê vê pirsgirêkê çareser bike.” Elinizdeki kitap, Türkiye toplumunun en acil cevap bekleyen meselesi üzerine kırktan fazla akademisyen ve düşünce adamının gerçekleştirdiği Atölye Çalışması`nın sonuçlarını ve çözüm önerilerini içeriyor.
8.25 ₺ -
Siyaset Üstü Siyaset
Türk siyasetinin dünya siyasetinde tuttuğu yer,siyaset aşırı poltikalar,stratejiler
91.00 ₺ -
Siyasal Aklı Karışıklar İçin One Minute
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın İsrail Cumhurbaşkanı'na ve onun aymazlığından ve yakışıksız üslubundan kaynaklanan nedenlerden dolayı kendisine ve moderatöre haklı olarak yönettiği sert eleştiriler panele damgasını vurdu. "One Minute" sözcüğü ile zihinlere kazınan bu çıkış, her ne kadar spontane olarak gelişmiş olsa da, aslında Türkiye'nin dış politikadaki değişim ve dönüşümünü simgelemesi bakımından son derece önemli bir açılımı ifade ediyordu. Bu itibarla her şeyden önce "One Minute" olayını hem iç siyaset hem de dış siyaset açısından doğru anlamanın ve derinlemesine tahlil etmenin hem çok önemli ve hem de çok gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu olayın Başbakan Erdoğan'ın global ölçekte-İsrail dahil-güçlü, onurlu ve dik durabilmesini bilen bir lider olarak algılanmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Hatta, Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin ve ülkenin yeni lideri olarak onun, bir siyasi fenomene ve dünya markasına dönüştüğü kabul edilebilir. Bu eserimizin 'davos Hadisesi'nin kodlarını çözmeyi amaçlayan çalışmalara mütevazı bir katkı olması dileklerimizle...
63.00 ₺ -
İstihbaratta Beyin Yıkama
Güçlü istihbarat örgütleri, insanların düşünce ve davranışlarını kontol edebilmenin ve gerektiğinde direnişlerini yok edebilmenin yollarını araştırıyorlar. İnsan bilincini kontrol edebilmek adına yürütülen deneyler, gizlice sürüdürülen bir ′kirli iş′ olarak uzun yıllardır yapılıyor. Telepati, beyin yıkama, LSD, psiko-teknik, uzaktan izleme ve gelişmiş izleme teknolojisine milyonlarca dolar akıtıyor.Bu deneyler için binlerce insan kobay olarak kullanıldılar, bedensel ve ruhsal olarak yaralandılar; fakatlarına neler geldiğini bir türlü çözemediler. Dr. Armen Victorian, başta Amerika ve Rusya olmak üzere, dünyanın güçlü istihbarat örgütlernin bu konuda yaptıkları çalışmaları net bir biçimde ortaya koyan belgeleri biraraya getirdi. Elinizdeki eser, sıradan bir komplo teorisi üretme tuzağına düşmeden. insan bilincini kontrol altına almaya çalışan ′sinsi. gizemli ve karanlık′ bir dünyanın perdesini aralıyor.
7.88 ₺ -
Karşı Darbe Cia İranda
Amerikan ve İngiliz istihbarat teşkilatlarının 1953 İran’ında ortaklaşa tezgâhladıkları darbe, Ortadoğu’nun o tarihten bugüne uzanan siyasi yapısını kökten etkiledi. İran petrollerini millileştiren İran Başbakanı Musaddık sokak kargaşalarıyla görevden uzaklaştırıldı. Kamuoyu çalışmaları ile “komünizm yanlısı, ihtiyar bir huysuz” olarak resmedilen Musaddık’a karşı Şah’ın işbirliği sağlandı. Musaddık ile ters düşen eski İçişleri Bakanı General Za , yeni Başbakan adayı olarak belirlendi ve fitil ateşlendi. AJAX adı verilen bu operasyonu, ABD eski Başkanı Theodore Roosevelt′in yeğeni Kermit Roosevelt yönetti. Kitaba yazdığı önsözle, bugünü anlamak için Ajax Operasyonunun nasıl yorumlanması gerektiğini ifade eden İbrahim Karagül şöyle diyor: “Soğuk Savaş’ın ikiye bölünmüş dünyasını, kamplaşmanın Ortadoğu’yu nasıl iç çatışmalara, rejim krizlerine, terör saldırılarına, askeri darbelere, örtülü operasyonlara sürüklendiğini, petrol/iktidar ilişkilerini, kitlelerin nasıl yönlendirildiğini, vatanseverlerin nasıl hain ilan edilip yok edildiğini, ülkelerini iktidar uğruna peşkeş çekenlerin nasıl kahramanlaştırıldığını anlamak için ABD ve İngiliz istihbaratının İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ı iktidardan devirme yöntemlerini öğrenmek yeterli. Çünkü bu kitap Ortadoğu’ya, bölgenin geneli üzerindeki ABD/İngiliz denetimine, bu güçlerin denetimi kaybetmemek için neler yapabileceklerine ilişkin bugünkü bakış açımı etkileyen trajik bir olayı konu alıyor. İngiltere ve ABD, CIA’in kontrolündeki İran istihbaratı SAVAK’la birlikte 1953 yılında Musaddık’ı devirmek için AJAX Operasyonu adıyla planladıkları darbe için düğmeye bastı. Operasyonun başına CIA’in Ortadoğu Şefi aynı zamanda kitabın yazarı Kermit Roosevelt atandı. ABD ve İngiliz istihbaratının en kirli operasyonlarından biri gerçekleştirildi. Musaddık devrildi, Şah iktidarı yeniden güvence altına alındı… Petrol yine savaşların ana sebebi. Rejim değişikliği projesi hâlâ uygulamada. ABD-İran krizinin tırmandığı, çatışmaların alabildiğine yayıldığı, Türkiye’nin de bir şekilde bu kaosun içine sürüklendiği bir dönemde, bugünün Ortadoğu’sunu, İran-ABD krizini, petrol-iktidar ilişkilerini anlamak için bu kitap çok iyi bir başlangıç. Yeni Ortadoğu Projesi’ni anlamak için Birinci Dünya Savaşı ve sonrası gelişmeleri yeniden okumak gerekiyor. Bölgesel savaşa yol açabilecek ABD-İran krizini anlamak için de Musaddık döneminden başlamak gerekiyor.”
6.16 ₺ -
İşaret Taşları
Anlatmak... Yaratan gücü takati. oranında taklit etme yeteneğiyle donatılmış insanoğlunun yeryüzü serüveninde yaptığı en önemli iş bu olsa gerek. Kimi savaşarak. kimi kaçarak. kimi resimle. kimi besteyle. aletler icad ederek. keşifler yaparak. heykel yontarak veya romanla... Çocuk sahibi olarak ya da münzeviliği seçerek...Hedefi anlatmak değilse. dil. yazı. matbaa. gazete. kitap. mikrofon. hoparlör. radyo. televizyon. telefon. telgraf. fotograf. günümüzde iletişim teknolojisinin sunduğu geniş olanaklar. sinema ne için? Mağara devri insanının kayalara restmesi. bilincinde olmasa dahi. geleceğe bir şey anlatmanın dışında hangi amacı taşır. ya da onca anıt mezar. kitabe? İşaret Taşları′nın gayesi de bundan ibaret... İşiten. kulak veren herkese
6.16 ₺ -
Tuncay Güney Anlatıyor Ergenekonun Perde Arkası
Türkiye, çok şey bilenler için tehlikeli bir ülkedir… CHP Milletvekili Ali Topuz Kanada’ya gidip Ergenekon hakkında konuşmaması için Tuncay Güney’i tehdit etti mi? Yunanistan’dan kara para aklama karşılığında iktidarı ele geçirdikleri takdirde Ege Adaları’nın tamamını Yunanistan’a bıraacağına dair anlaşma imzlayan parti lidri kim? Deniz Baykal, “Ben Ergenekon’un avukatıyım” diyerek kime, nasıl bir mesaj gönderdi? Baykal’ın mesajının arkasında hangi gerçekler var? Türkiye’de, yabancı misyon şeflerine para karşılığında özel raporlar hazırlayanlar kimler? Büyük bir ihanet şebekesi tarafından hazırlanan raporlar, büyükelçilere ve konsoloslara nasıl servis ediliyor? “Ergenekon, iki Mehmet’in kavgasıdır” demek ne anlama geliyor? Ergenekon’un ekonomik ayağına neden hamle yapılamıyor? Yeni operasyonlar ne zaman ve kimler için başlayacak? Gazeteci Bedir Acar, İstanbul Emniyeti’nde verdiği ifade ile Türkiye’nin en büyük operasyonlarından birinin başlamasına sebep olan Tuncay Güney’i, Kanada’daki evinde ziyaret etti ve daha önce hiç sorulmayan soruları sorma fırsatı buldu. Güney’in iddiaları ve Emniyet’te verdiği ilk ifadenin tutanağı bu kitapta yayınlanıyor.
8.23 ₺ -
Mafya Yeraltının Kriminal Efendileri
Mafya, dünya tarihinde ilk olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Mafya örgütlerinin güç kazanması devletleri ve toplumları nasıl etkiledi? İstihbarat servisleri ile Mafya arasında kurulan gizli ilişkiler neler ve bu ilişkiler mler aracılığıyla yürüyor? CIA ve Mafya’nın ortaklaşa yaptığı operasyonların amacı neydi? Baronlar ve Masonlar arasında nasıl bir ilişki var? Devlet ve Mafya hangi şartlarda karşı karşıya geliyor? Türk Mafyası ne zaman ortaya çıktı? Türk Mafyası içinde yaşanan değişim neyin habercisi? Araştırmacı-Yazar Atilla Akar; Sicilya Mafyası’ndan Amerikan Cosa Nostrası’na, Rus Mafyası’ndan Türkiye’deki gizli örgütlenmelere kadar birçok konuyu araştırdı ve Yeraltının Kriminal Efendileri’ni bu kitapta bir araya getirdi.
12.00 ₺ -
Tepki Cephesi Piyasa İmparatorluğuna Karşı
Yaşamakta olduğumuz küresel dönüşümü başlatan Batı, şimdi bu dönüşümün sancılarıyla kıvranıyor. ABD, küresel düzeni dilediği gibi yönlendiremiyor, küresel rekabete ayak uyduramayan yaşlı Avrupa çözümsüzlük içinde bocalıyor. Çin ve Hindistan gibi uyuyan devleri uyandıran küreselleşme süreci Batı’nın küresel hegemonyasını tehdit etmeye başlıyor. AB’nin dünya ölçeğinde etkili bir güç olması için kendisini yeniden yapılandırması elzem. Ancak bunun çok kolay bir süreç olmadığı da ortada. Kimilerine göre AB, Türkiye’ye muhtaç ve mutlaka bünyesine kabul edecek, kimilerine göre ise sadece oyalıyor. Öte yandan küresel dönüşümün itici gücünü oluşturan ‘Piyasa İmparatorluğu’na karşı oluşan ‘Tepki Cephesi’ giderek güçleniyor ve küresel bir nitelik kazanıyor. Türkiye’nin, Batı’nın küresel hâkimiyetinin sarsılmaya başladığı ve Avrupa Birliği’nin(AB) geleceğinin tartışıldığı ortamda, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlama noktasına gelmesi bir rastlantı mı? ‘Piyasa İmparatorluğu’na karşı ‘Tepki Cephesi’nin yükselişi Türkiye – AB ilişkilerinin geleceğini olumsuz etkileyebilir mi? Küresel rekabete ayak uydurmakta zorlanan Avrupa’yı saran korku ve yabancılara karşı duyulan tepki Türkiye’nin AB üyeliğini bir kez daha engeller mi? Küresel düzenin yeniden biçimlenmekte olduğu bir dünyada Türkiye, AB üyeliğini tek hedef haline getirip yalnızca bu hedefe mi odaklanmalı? Yoksa Türkiye, AB ile müzakere sürecini sürdürürken diğer seçenekleri de düşünmeli ve kendi stratejisini ona göre mi oluşturmalı? Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’yi AB üyeliğine taşıyabilir ve küresel oyunda önemli bir oyuncu haline getirebilir mi? Bu kitapta Osman Ulagay, bu önemli soruları tartışmaya açıyor ve cevaplara varmamızı kolaylaştıracak ipuçları arıyor. AB sürecini ve bu süreçte neler olup bittiğini anlamak için bu kitap çok önemli fırsatlar sunuyor.
5.48 ₺ -
Hedefteki Amerika
Türkiye′de yaşayan ve Türk okurlar için yazılar yazan bir aydın neden Amerika üzerine bir kitap yazar? Kitabı okuyan bizler kadar kitabın yazarı olan Osman Ulagay da bu soruyu kendine soruyor Timaş Yayınları′ndan çıkan son kitabı "Hedefteki Amerika: 11 Eylül Şoku" isimli kitabında. Evet neden? Bu tercihte 11 Eylül olaylarının ABD′yi dünyanın ilgi odağı haline getirmesinin etkisi olduğu kuşkusuz ama tek neden bu değil. Osman Ulagay′ın Amerika hakkında bir kitap yazma hvesi. her şeyden önce küreselleşme ile olan ilgisiyle yakından alakalı. 1999′da Doğan Kitap′tan çıkan "Quo Vadis: Küreselleşmenin İki yüzü" ve 2001′de Timaş Yayınları′ndan çıkan "2001 Krizi ve Küreselleşme Korkusu" isimli kitaplarıyla küreselleşme olgusunun ne olduğunu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan bir yazar olarak kendini böyle bir kitabı yazmaya zorunlu hissettiğini anlıyoruz satır aralarından. Kitabın ilk bakışta öne çıkan üç önemli izleği var: Birincisi; yazarın Amerika ile ilgili düşüncelerinde meydana gelen kırılmanın işlendiği kişisel boyut. İkincisi; ısrarla üzerinde durulan komplolar ve komplo teorileri ve üçüncü olarak ve bence de en önemli nokta da; olayın nedenleri ve sonuçları irdelenirken küreselleşme ile olan nedensellik boyutu. Bu üç ana izlekten kendini her bölüm de hissettiren iki izlek bizce de önemli. Birincisi kitabın yazılma nedenlerinden biri olarak ifade edilen kişisel boyut. bir diğeri de küreselleşme ve ABD ile ilişkili boyutu. Temelde 11 Eylül merkezli özel bir çalışma olmasına rağmen kitapta ABD′nin 11 Eylül gibi bir olaya maruz kalmasının nedenleri ve anlamları üzerinde duruluyor ve bu da ABD′nin küresel köyün jandarmalığına soyunurken bunun meşruiyet zemininin yeterince sağlanamamasından kaynaklanan rahatsızlıklara bir tepki olduğu savunuluyor. Dahası 11 Eylül′de İkiz Kule′lere ve Pentagon′a yapılan saldırıya ilişkin görüntüleri televizyon ekranından seyrederken yazar; kendi kişisel düşünce serüveninde Amerika′ya karşı olan görüş ve duygularındaki kırılmayı da adım adım kitaba yansıtıyor. 11 Eylül olayı. barışçı ve eşitlikçi bir küreselleşme savunucusu olan Osman Ulagay’ı Amerika’nın küreselleşmenin önündeki en büyük tehdit olduğu noktasına kadar götürüyor. Fakat. bu noktada klasik üçüncü dünyacı Amerikan karşıtlığıyla kendini aynı kefeye koymuyor Ulagay. Osman Ulagay yazının başında da ifade ettiğimiz "Neden Amerika hakkında bir kitap" sorusunun cevabını birazda bu kişisel tutum değişikliğinin etken unsuru olarak nitelediği 11 Eylül olayı ve ABD′nun bunun karşısında ortaya koymuş olduğu tepkiyle ilişkilendirirken salt bu duygusal tepkiyle yetinmiyor. Olayın ve kanaat değişiminin nedenlerini irdelerken nesnel ölçütler kullanmaktan. yerli ve yabancı entelektüel çevrelerin olayın yorumlanmasına ve küreselleşme ile ilişkilendirilmesinde ileri sürdüğü görüşlerden de yeterince istifade ediyor. kendi görüşünü destekleyen ilk elden kaynaklardan bolca istifade ediyor. Sonuç itibariyle "Hedefteki Amerika: 11 Eylül Şoku" hem bu kişisel serüveni ifade etmesi hem de komplocu yaklaşımlara pirim vermeden olayın ekonomik. siyasi ve stratejik boyutlarını da irdelemesi. anlamlandırması ve geleceğe yönelik ciddi bir perspektif ortaya koyması açısından dikkate değer özgün bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer önemli noktada. kitapta yer alan yazılar daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve tamamen bu kitap için kalem alınmış olması…
6.85 ₺ -
Olaylar ve Düşünceler
Yaşadığımız günlerin içinde Türk dış ve iç siyasetini mercek altına alan yazılarıyla sosyal ve siyasal hayatımıza farklı bir bakış getiren Kâmran İnan “Olaylar ve Düşünceler”de onurlu bir politika çabasının fikri haritasını çiziyor. Kitap. daha iyi bir yarın için bugün gelişen olayları çok iyi analiz etmemiz gerektiğini ortaya koyarak önümüze yeni vizyonlar koyuyor.
4.11 ₺ -
One Column Ahead
‘The year 1999 wouldn’t have been a spectacular year in most of the countries in the world. but it was full with excitement for Turkish public. and it was an extraordinary year for those who follow developments in Turkey closely. Fehmi Koru. as a Turk who makes his living as a journalist writing both for a Turkish paper as well as for Turkish Daily Nes. one and only English language paper in the country. took double thrill.He was meeting and discussing the events with politicians and bureaucrats during the day. and exchangin pleasantries with foreign diplomats and dignitaries at nightly receptions.This has been the first collection of articles by a Turkish journalist in English and it chronicles the events of that fateful year:1999’ Who is Koru? Turkish journalist. Studied theologyand journalism. received his master’s degree from the Center for Middle Eastern Studies of Harvard University. Worked as a research affiliate at the Center for International Studies of Massachusetts Institute of Technology. Edited daily Milli Gazete (1984) and Zaman (1986-1987). was the chief editorial writer and Ankara Bureau Chief of Zaman until 1998. He has been with daily Yeni Safak since the beginning of 1999. He also wrote for Turkish Daily News (1998-2000). His journalistic work has been published in five books. ill in Turkish. His article ‘Democracy and Islam: The Turkish Experiment’ came out in Sept/Oct 1996 issue of ‘Muslim Politics Report’ of Council on Foreign Relations. ‘ONE COULMN AHEAD’. which is printed in English and soft cover. is consisting of 334 pages and representing the insight of the leading events that took place in 1999 in Turkey.
8.22 ₺ -
Gölge İktidarı
Şamil Tayyar, Ergenekon Soruşturmasının Perde Arkasını Deşifre Ediyor… GÖLGE İKTİDAR - 1 Numara’nın İzinde… Ergenekon Soruşturması devam ederken, Bakanlar Kurulu’ndan bir üyenin soruşturmaya müdahale ettiği söyleniyordu. Hatta Cemil Çiçek’in ismini ortaya atanlar oldu. Bu kişi Cemil Çiçek değildi. Şimdi bu iddiada yer alan ismi açıklıyorum… İstanbul’da ifademi alan Savcı eriya Öz, bana tanık koruma kapsamı içine alınmam konusunda teklifte bulundu. Ben bunu kabul etmedim. Örgütün 1 Numarası hakkında bildiklerimi sordular. 1 Numara ve 2 Numara’nın kim olduğunu söyledim. Bu kişi Süleyman Demirel değil, en büyük holdingin başındaki isim de değil. Bunlar ancak 1 Numara’ya bağlı olabilirler… Ergenekon’un içinde ciddi bir çatışma başladı. Bu örgüt Susurluk’un devamı değil, 9 Mart Cuntası’nın devamı. 9 Mart’ta, iki kuvvet komutanı son anda cuntadan desteğini çektiğinde nasıl ki darbe başarısız olmuşsa, bugün de üst düzey iki komutanın tutumu ile örgüt çökme noktasına geldi. Şemdin Sakık’ın bana gönderdiği mektubu gösteriyorum size. Burada, Abdullah Öcalan’la Ergenekon arasındaki ilişkiden bahsediyor. Ben bu mektubu gösterdikten sonra, Sakık Diyarbakır’da sorguya çekildi. Sonradan öğrendim, Sakık’a “bu konuya bir daha girme” demişler. Bir gün, Bülent Ecevit’in özel koruma ekibinden bir doktor beni aradı. Verdiği bilgiler korkunç şeylerdi. Ecevit’in Başkent Hastanesi’nden ayrılıp GATA’ya geçmesinin perde arkasını size anlatayım, inanamayacaksınız… Baykal’ın Abdüllatif Şener’i Çankaya’ya aday göstermek istemesi büyük bir projenin ilk adımıydı. Şener’i ikna ettiler. Bu ikna sürecinde Ergenekon veya bağlantılı isimlerin önemli rolü var.
11.99 ₺ -
Sil Baştan
İkinci Dünya Savaşı′ndan sonra kurulan dengelerin anlamını kaybettiği, yeni güç dengelerinin nasıl oluşacağının kestirelemediği bir zaman diliminde yaşıyoruz.Geleceğin nasıl şekilleneceğini tahmin etmeden, güç odakları arasındaki ilişkilerin biçimini belirlemeden, herhangi bir tavır almak mümkün değildir. Bu kitapta, ülkemizin iç ve dış sorunları tarihi bir perspektif içinde irdelenirken, terörden ekonomiye kadar dünya ölçeğinde yaşanan sorunların analizi yapılmaktadır.
6.17 ₺ -
Dünyanın Yeni Efendileri
Irak’a yönelik ikinci bir savaşın başladığı şu günlerde Avustralyalı savaş muhabiri, gazeteci-yazar John Pilger, tarafından kaleme alınan bu kitapta. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Küresel yağmacılığın gerçek yüzü acı örneklerle ortaya konuluyor. “Dünyanın Yeni Efendileri” olarak görülen ABD ve İngiltere’nin Endonezya, Irak ve Afganistan’da yaptığı tahribat akıllara durgunluk verecek nitelikte. John Pilger’in Küresel Yağmacı devletlerin Dünya Bankası ve IMF aracılığıyla ülkeleri nasıl esir duruma düşürdüğünü. Saddam ve Suharto’nun nasıl desteklendiğini ve halkın alın terinin nasıl hortumlandığını anlattığı kitabı Türkçe’de. “Dünyanın Yeni Efendileri: Küresel Yağmacılığın Gerçek Yüzü” isimli kitapta. özellikle Irak’ta yaşananların yer aldığı bölümdeki gerçekler yürek yakıyor. “Bedel Ödemek” başlıklı bölümde Irak’ta değil kitle silahları 12 yıldır devam eden ambargo sebebiyle insanların kendilerin savunmak için normal silah elde etmelerinin bile imkansız hale getirildiği vurgulanıyor. Birinci Körfez savaşından sonra konulan çağdışı ambargo ile birlikte Irak’ın dünya ile bağlantısının kesildiği. savaş boyunca ABD ve İngiltere’nin zayıflatılmış uranyum kullanılan bombalarla ülkeyi zaten yok ettiği ve halkın büyük bir bölümünün uranyum sebebiyle kansere yakalandığı vurgulanıyor. Uygulanan ambargo nedeniyle ülkeye ilaç girmediğini. tifo. dizanteri. kanser gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların dahi “Dünyanın Efendileri” tarafından “söz konusu ilaçlar kitle imha silah üretiminde kullanılır” iddiasıyla Irak’a gönderilmesine yasak getirildiği ifade ediliyor. Dünyanın önde gelen yayın organları arasından yer alan The Guardian. The İndependent. The New Yort Times. The Los Angeles Times. Associate Television ve Reuter gibi gazete. televizyon. dergi ve haber ajanslarından çalışan Avustaryalı bir gazeteci. “küresel yağmacı” olarak kabu edilen ABD ve İngiltere’nin maskesini düşünen bir kitaba imza attı. Birleşmiş Milletler Medya Ödülü’ne layık görülen ve çalışmalarını Londra’da yürüten Avustralyalı savaş muhabiri. gazeteci-yazar John Pilger. Türkçeye çevrilen “Dünyanın Yeni Efendileri” adlı kitabında “Küresel Yağmacılığın gerçek yüzünü” ortaya koyuyor.
8.23 ₺ -
Virüs Saldırıyor
Biyolojik silahlar ‘fakirin nükleer silahı’ olarak adlandırılmıştır. Gerektiğinden çok daha fazla psikolojik etkiyesahip bir kitle imha silahıdır. Hafif rüzgarlı, kapalı bir gecede küçük bir tekne tam Washington Dc.’nin kuzeyinde Potomac nehri üzerinde demir alır.Tekne Theodor Roosvelt Memorial’in aşağısında nehri geçerken 10 kg. şarbon sporu yayan aerosol jjeneratörünü çalıştırır. Sporlar şehrin üzerine saçılır. Beş gün içerisinde Washington’da yüz binlerce insan ölmüştür. İngiltere’de aynı gün öğleden sonra geç saatlerdeyiz. Washington’daki felaketin ilk haberleri daha birkaç saat ortaya çıkmayacaktır. İnsanlar işlerinden evlerine yöneldiklerinden sokaklar kalabalıktır. Bir uçak, Londra’nın batısına doğru bir rota takip ederek kuzeye yönelir. Saatte 10 km. hızında bir günbatısı esmektedir. Uçak Thames’i geçerken aerosol spreylerini açır.. İki ya da üç gün sonra bütün dünya Amerika krizdeyken, Londra’da insanlar yüksek ateş, üşütme ve başağrılarıyla birlikte hasta düşecektir. Veba teşhisi konulur; hastahanelerdeki antibiyotik stokları tükenmeye başlar. Birhafta içerisinde binlerce insan ölecektir. Dünyaya korku ve panik hakimdir.. “Kıyamet silahlarının, sivillere karşı bir intikam amacıyla kitlesel olarak kullanılması tahminlerimizin ötesinde sonuçlarla yüz yüze kalacağımızı gösteriyor.
7.54 ₺ -
Dark Majesty
Kendi kendini kandırma, bir yalana inanma eğilimi gösterme, aksini gösteren tüm delillere rağmen "her şeyin yolunda gittiği" duygusunun rahatlığına teslim olma, "Gizli Kardeşlik" mensuplarının cephaneliğindeki en etkili silahlardan biri zaten. Bir insanın değerler sistemini sarsan, kendini güvensiz hissetmesini sağlayacak olan gerçek, aynı zamanda inkâr edilmesi gereken gerçektir. Birçoğu, bunu görmezden gelmeleri gerektiğini, aksi halde kendilerine deligözüyle bakılacağını, duygusal bir travma geçireceklerini düşünür. Bu kitabı okur okumaz, -eğer halen farkında değilseniz- gerçekten dünyamıza yönelik, bir avuç seçkin tarafından kurgulanan olağanüstü bir komplo olduğuna inanacaksınız. Buna dair dağlar kadar delil, kitabın sayfalarında sizi bekliyor olacak. Sizleri ve beni derinden etkileyen bir "dünya komplosu" mevcut. Gerçeğin ta kendisi.
7.54 ₺ -
Sonuçlardan Sebeblere Sebeplerden Faillere
Dünya ölçeğinde, yönetimler üstü yapılar kurulmuşken ve bu yolla küresel bir kontrol sağlanmaya çalışılırken, Türkiye de kendisine bir rota tayin etmek zorunda.Prof. Dr. Mahir Kaynak, Sonuçlardan Sebeplere, Sebeplerden Faillere′de, Türkiye′nin edilgen değiş, etken bir aktör konumuna yerleşmesine yol gösterebilecek isabetli gözlemleriyle geçmişe ve geleceğe projeksiyon tutuyor. Yeni bir ekonomi-politiğin ipuçlarını veren değerlendirmelerden Ortadoğu′daki son gelişmelere, Türkiye-AB ilişklerinden ABD′nin bu ilişkilerdeki belirleyici rolüne kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan yazıları ile olayları tersinden okuyor. Görünenlerin ötesine yönelen derin bakışıyla Prof. Dr. Mahir Kaynak, okuyucuyu sonuçlardan sebeplere, sebeplerden faillere uzanan bir mantık silsilesine davet ediyor.
8.57 ₺ -
Büyük Ortadoğu Kuşatması
Büyük Ortadoğu Projesi... Şimdilerde herkes bu projeyi konuşuyor. Proje tüm belirsizliklerine rağmen daha başlangıçta geniş bir ilgi doğurmuş durumda.Tedirginlikle ve "acaba"larla bütünleşen bu ilgi kamuoyunun tüm kesimleri tarafından algılanmaya çalışılıyor. Hiç şüphesiz proje beraberinde bir dizi soruyu taşıyor: Niçin gündeme şimdi getirildi? ABD′nin bölgeye ilişkin niyetleri nedir? Proje hangi ayakları kapsayacak ve ne gibi yöntemlerle uygulanacak? Uygulanabilir mi, uygulanamaz mı? İlgili projeden Türkiye nasıl etkilenecek ve Türkiye′ye biçilen rol nedir? Bunlar ve bunlar gibi sorular kafayı meşgul etmeyi sürdürüyor. İşte bu kitap, bu tür sorulara bir cevap bulmak, kafalarda doğan ve doğabilecek başka sorulara ipuçları getirmek için kaleme alındı. BOP′u tarihsel arka planı ile ele alan bir bakıştan projenin günümüzde uygulanma potansiyellerine dek bir dizi cevabı kendi içinde tartıştı ve ortaya çıkan tabloyu geleceğe yönelik bir öngörü-analiz denemesi olarak yerli yerine oturtmaya çalıştı. Kitaptan Bazı Başlıklar: "Yeni Dünya Düzeni"nin Ortadoğu Ayağı Olarak BOP NATO’nun Mutasyonu: Neo-Emperyal Saldırganlığın Hegemonya Ordusu Aydınlar Büyük Ortadoğu Projesi’ni Tartışıyor Yazar Attila İlhan: "Amerikalılar dünyayı filmleri gibi sanıyorlar, kendi çektikleri filmlerde hep kendileri kazanıyorlar. Zannediyorlar ki her yerde öyle olacak." Yarın Dergisi Yazarı A. Altay Ünaltay: "BOP, küresel kapitalizme yandaş büyük sermayeler ve onların siyasal aygıtlarını oluşturma projesidir" Zaman Gazetesi Dış Politika Yazarı Kerim Balcı: "BOP diye bir şey yok. Ortada plan değil, temenni var." Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkan Vekili Aydın Cıngı: "Ortadoğu, ABD’nin gücünü sınadığı bir laboratuar konumundadır." Gerçek Hayat Dergisi Yazarı İbrahim Kiras: "Amerikan sosyal mühendislerinin kafasında Batılı değerlerin egemen olduğu bir Ortadoğu tasavvuru var"
9.60 ₺ -
Siyaset Üzerine Konuşmalar
Hükümdar’ın yazarı Niccolò Machiavelli, bugünkü manasıyla siyaset biliminin, modern siyasî kültürün tohumlarını ekmiş, realpolitik teoriyi ortaya koymuş bir kuramcı, devlet adamı ve sanatçıdır. Son beş yüzyıldır, her bir çağı yoğuran “düşünce” içinde, Machiavelli yerini bulmuş, bütün tartışmalarda taraf olmuş, şiddetle eleştirilip şeytan damgası yiyecek denli yerildiği de söylediklerinin dünya durdukça “gerçek” addedildiği de görülmüştür. Kimdir Machiavelli? İtalya’nın millî birliğini sağlamak için burjuvaziyi örgütlemek isteyen ve bu yüzden Papalığa başkaldıran bir vatansever mi, sırf devlet kademesindeki eski mevkiine ulaşmak için iktidara sevimli görünmeye çalışan bir düşkün mü, gözü dönmüş bir zındık yahut ahlâksız, hırslı ve çıkarcı bir sefil mi? Machiavelli’nin düşüncesini şekillendiren ortam olan 15. yüzyılın İtalya’sında Donatello ve Boticelli gibi sanatçıların eserleri “insanı” kutsarken, Cicero, Horatius, Vergilius gibi Antik Çağ şair ve düşünürlerinin eserleri Latince ve Yunanca’dan tercüme ediliyor, Machiavelli’yi en çok etkileyen kişilerden Petrarca ve Dante’nin “vahiy” temelli dünya görüşünü reddeden görüşleri Rönesans hümanizmasının temellerini atıyordu. Amerika kıtası yüzyıl sonunda keşfedilmişti. Bu görüş ve gelişmeler ışığında hedef, öteki dünyayı değil bu dünyayı kurtarmaktı. Ruh yerine madde, inanç yerine akıl, emek ve yetenek yüceltiliyordu. Toplumsal yaşam önem kazanmıştı. Bütün bunların siyasî yansıması olarak Fransa ve İspanya’da çağdaş ulusal devlet oluşumunu tamamlıyordu. Günümüz Almanya ve Avusturya topraklarında Kutsal Roma Germen İmparatorluğu vardı. Ancak İtalya siyasal birliğini tamamlayamamış; Milano, Napoli, Venedik, Cenova gibi şehir devletleri ile feodal yapının izlerini taşıyan Papalık Devleti arasında siyasî ve ekonomik manada bölük pörçük bir haldeydi. Hukukçu bir babanın oğlu olarak 1496 yılında Floransa’da doğup, klasik Yunan ve Latin eğitimi görmüş olan Niccolò Machiavelli, devlet kademesinde çeşitli görevlerde bulunmuş; bu vesileyle adı geçen devletlerin, bu arada Osmanlı Devleti’nin yönetimlerini inceleme ve bunları birbirleriyle kıyaslama fırsatı yakalamıştır. Machiavelli’nin, Avrupa’nın Osmanlı Devleti’ne karşı güdeceği siyaset ve Avrupa’nın doğu karşısındaki geleceği meselelerinde en önemli görüşleri ortaya koyan ilk kişilerden olduğu söylenebilir. O, doğuyu Osmanlı kanadından gözlemlemiştir. Serahsi’nin Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir isimli eserinde teferruatıyla açıkladığı, Osmanlı dış siyasetinin temel noktaları olmuş ilkeleri, İtalya’ya yönelik iç siyaset ilkelerine dönüştürmüştür. Yüzyıl sonunda İtalya’dan sürülmüş olan Medici ailesi 1512’de tekrar iktidara döndüğünde, sürgün yolu bu kez Machiavelli’ye görünmüştü. İşte Rönesans döneminin yöneticilere önerilerde bulunan kitaplar geleneğinden gelen Hükümdar bu dönemde Medici ailesine ithafen yazılmıştır. Eserin kaleme alınmasında bir yandan Machiavelli’nin görevine geri dönme arzusu, diğer taraftan da İtalyan ulusal birliğinin Mediciler eliyle sağlanması gibi toplumsal bir amaç olduğu düşünülebilir. Kendisinin birinci amacı kısmen gerçekleşmiş ve sürgün hayatı sona ermiş, diğer amacını gerçekleştirmek yolunda öne sürdüğü görüş ise siyaset sözlüğüne “Makyavelizm” kavramını kazandırmıştır: Amaca giden her yol mubahtır. Machiavelli felsefî tutumu bir yana bırakılacak olursa daha ziyade bir siyaset kuramcısıdır ve İtalyan millî birliğinin sağlanması yolunda teklif ettiği yönetim biçimi mutlak monarşi, yönetici ise “Hükümdar”dır. Hiçbir kurum, kişi, yasa, sınıf, ilke, kuralın engelleyemeyeceği, din, ahlâk ve değerlerin etki alanı dışında bir Hükümdar. Zira, insan doğası gereği bencildir; nankör, içten pazarlıklı, ürkek, doymak bilmez, çıkarcı, muhteristir. Onu dize getirecek yönetici, bu yolda her türlü araca başvurabilecektir. Yalan söylemesi gerekirse söyleyecek, adam öldürmesi gerekecekse öldürecek, gerektiğinde din ve ahlâka aykırı davranacaktır. Eserde yönetim biçimleri, askerlik, hükümdarın tebaasına, ordusuna, bakanlarına, ruhban sınıfına, yakın çevresine karşı güttüğü tutumların nasıl olması gerektiği gibi siyasetin pratik konularına dair tavsiyeler ve sınıflandırmalar bulunmakta. Batı Düşüncesi serimizde oluşmakta olan Siyaset Kitaplığında Thomas More’un Ütopya’sı, Eflatun’un Devlet’i, Aristo’nun Politika’sından sonra Machiavelli’nin Hükümdar’ını okuyucumuza sunuyoruz. Machiavelli’nin Türkçe’de ilk kez yayımlanan bir başka eseri, Discorsi adıyla tanınan Titus-Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Konuşmalar ise Siyaset Üzerine Konuşmalar ismi ile kütüphanemizdeki yerini alıyor.
210.00 ₺ -
İslam-Siyaset İlişkileri
İslâm toplumu canlı ve hareketli olduğu dönemlerde, ihtiyaçları doğrultusunda kendi meselelerini kendisi ortaya koyuyor ve yine kendisi çözmeye çabalıyordu. Bu meseleler miadlarını ve tabii ömürlerini doldurunca da yerine lüzumlu ve güncel olanlarını koyuyor, eskilerini kültür deposuna kaldırıyordu. Yabancıların dışardan empoze ettikleri çözümler konusunda da son derece dikkatli davranıyordu. Bu eserde İslâm siyasî düşüncesinin iyi bir özeti ve modern dönemde din-siyaset ilişkileri tartışılmaktadır.
142.50 ₺