-
Saydamlaşma
Bir gün aklıma geldi: Susabilir miydim? "Sahi" dedim kendi kendime "sen ep bulutlara bakıyordun. Onların içindeki, derinlerindeki o mucizeyi arıyordun sen, susan Adam'dan. Konuşamazdın. Eksikliğini sessizliğe büyüyen, sessizlikten bir eksikliği yaşatan, o bakan: bulutlara uzaklara, uzayana bakan adam sen, evet sen, susarken de konuşabilir miydin? Uzadıkça bakan, uzaktan bir sessizliği okuyan sen; Sessiz Adam, susabilir miydin? Bulutlarla aranızda gidip gelenin sessiz bir konuşma olduğunu anladığımın bilmem kaçıncı asrında aklıma geldi bu.
55.50 ₺ -
Rüyada Zaman
İnsanoğlu, değişen ve modernleşen dünyada, geçmişi ne kadar ansa da, doğası gereği, bir daha geriye dönmek istemez. Ancak dünde kalan öyle anılar vardır ki, ılık bir deniz meltemi gibi, ruhumuzda eser durur!... Artık dönemeyeceğimiz mazide onlarla elele dolaşır dururuz…. …… Kaleme alınan her şey, ölümün elinden bir şeylerin kurtulduğunu gösterir!...
54.00 ₺ -
Munzurdaki Mutluluk
Zalo önde, Yalçın da onu arkadan takip ediyordu... Kamer efendi ve Safiye Hanım gözden kaybolana kadar Yalçını takip ettiler... Yalçın'ın babasının boynuna sarılıp onu öpmesi Kamer efendiyi hayli etkilemiş olmalı ki gözleri yaşarmıştı. Aslında bu toplumda anne, baba ile çocuklar arasında böylesi açık sevgi gösterilerine pek yer yoktu. Bu yörelerade babalar sadece o derin sevgilerini yüreklerinde saklarlar... Kamer efendi sırtını hafiften eşine dönmüş, kendi yüz ifadesini karısından gizlemeye çalışıyordu ama Safiye hanım kocasının üzüldüğünün farkındaydı... Annenin sevgisi hiç bir koşula bağlı değildir, babanın sevgisi ise birazcık koşullara bağlıdır... Anneyi biraz daha sevmek lazım çünkü anneler daha çaresiz ve güçsüzdüler...
37.50 ₺ -
Vişne Bahçesi
Öyküleri ve piyesleri ile edebiyat dünyasına yepyeni bir soluk getiren, usta yazar Anton Çehov’dan ölümsüz bir tiyatro eseri… Eski şaşalı günler geride kalmış, soylu bir geçmişten gelen Ranevskaya ailesi geçim sıkıntısı içine düşmüştür. Aslında sadece Ranevskayalar değil, bütün Rusya sarsıcı bir değişim geçirmektedir. Aristokrasi zeminini kaybederken yeni bir sınıf türemektedir düzene uyum sağlamış olan tüccar Lapahin, ailenin tüm sıkıntılarını sona erdirecek bir “çözüm” bulur: Onca hatırayı yüklenmiş Vişne Bahçesi’nin satışa çıkarılması.
4.86 ₺ -
Yüzbaşının Kızı
Rus edebiyatının temel taşlarından Puşkin, klasik Batı edebiyatı ile Rus halk ruhunu sentezleyerek kendinden sonraki tüm Rus roman sanatını etkilemiş, dünya edebiyatında da derin izler bırakmıştır. Gogol'a "Yüzbaşının Kızı"na kıyasla bizim bütün hikaye ve romanlarımız yapmacık birer bulamaçtır. Okadar sade ve mükemmeldir ki gerçek yanında suni kalır." dedirten bu eser, Puşkin'in roman alanındaki şaheseridir. Puşkin'in ustalığını her satırında hissettiren Yüzbaşının Kızı, 1773 Rusyası'nın çalkantılı dönemini anlatır. Rus rejiminin bu sancılı döneminde, orduya katılan genç bir subayın görev yaptığı kale komutanının kızına olan aşkını konu alır. Puşkin'in bu şaheserini, elinize aldığınız zaman bir solukta okuyup bitireceksiniz...
6.95 ₺ -
Venedik Taciri
Bütün gemileri açık denizlerde dolaşan ve nakit sıkıntısında olan Antonio, Venedik’teki itibarını kullanarak, arkadaşı Bassanio’yu sevgilisi Portia’ya gönderebilmek için Yahudi tefeci Shylock’tan üç bin düka borç alır. Antonio’nun bir zamanlar hakaretleri yağdırdığı Shylock, bur fırsatı iyi değerlendirir ve imzaladıkları senette Antonio’nun borcu ödeyememesi halinde vücudundan bir parça etini kesmeyi şart koşar. Antonio’nun işleri kötü gider, gemileri batar ve işler düğümlenir. Adalet sisteminin, hukuk felsefesinde kanunların yorumlanması mevzusunun mizahi mercekten incelendiği bir oyundur Venedik Taciri. Beklenmedik anlar, şaşırtan diyaloglarla trajikomik bir hikayesi olan bu Shakespeare komedisi, ünlü yazarın en sevilen eserlerindendir. Fatma Çolak’ın İngilizce aslından yaptığı yetkin çevirisiyle adeta şiir gibi bir eser okuyacaksınız.
6.75 ₺ -
Vanya Dayı
“Yaşayacağız Vanya Dayı… Biz daha ne uzun günler, geceler geçireceğiz; alnımıza yazılan çileyi sabırla çekeceğiz. Elimiz ağımız tuttuğu sürece dur durak bilmeden başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel geldiği zaman da usulca öleceğiz. Çok acı çekip gözyaşı döktüğümüzü, çok içimizin yandığını söylediğimizde Tanrı bize acıyacak. Ve seninle ben, sevgili dayıcığım, aydınlık ve güzel bir hayat yaşayacağız. İşte o zaman mutlu olacağız, şimdiki mutsuzluğumuzu hatırlarken gümseyeceğiz ve huzura ereceğiz.” Evrensel temaların yazarı Çehov, olayların çeşitliliğinden ziyade sade kahramanların gücünü kullanarak; dönem Rusyası’na ayna tutabilecek durum hikâyeleri koyar ortaya. Vanya Dayı’yı ayrıcalıklı kılan bir diğer unsursa, ruh halleri bakımından Çehov’un kendisine en yakın kahramanı olan Astrov’un bu eserde bulunmasıdır.
4.86 ₺ -
Vadideki Zambak
Lucas’a göre, Balzac’ın gerçekçiliği, “bir yandan tek tek tiplerinin belli bireysel özelliklerinin, öte yandan onların bir sınıfın temsilcisi olarak tipik özelliklerinin daima tam bir biçimde verilişine dayanır.” Vadideki Zambak’ta bu gerçekçilik, zaman ve mekân duygusu kendini hemen belli eder. Anlatılan olayların nasıl bir atmosferde cereyan ettiğini oradaymış, o insanlarla birlikte yaşıyormuşçasına hissederin tasvirleri, sokar, evler, evlerin iç yapısı inceden inceye tarif edilir. Sıra insanlara geldiğinde de sürdürür ayrıntı zenginliğini Balzac. Kişiler, hem fiziksel görünümleriyle, hem de kullandıkları eşyalar ve giysilerle birlikte canlandırılır. Burjuva insanının maddî hayat ve eşya ile organik ilişkisidir anlatılan. Bu insan tipinin ruhu, sahip olduğu maddî değerlerde gizlidir…
13.50 ₺ -
Üç Silahşörler
Fransa Kralı'nı devirmeye kalkışan Kardinal Richelieu.... Ve onu durdurmaya çalışan üç kahraman savaşçı.... Krallık Muhafız Birliği silahşörlerinden Athos, Porthos ve Aramis’e gözükara d’Artagnan’ın da katılmasıyla, Kardinal’in adamları için zor günler başlar. Silahşörler, Kral ve Kraliçe uğruna hiç çekinmeden hayatlarını ortaya koyarlar Çünkü onlar gerçek birer şövalyedir. Üç Silahşörler’in unutulmaz sözü işte bu şartlarda doğar: “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!” Fransız edebiyatının en popüler kahramanlarını yaratan Alexandre Dumas, hikâyesine ani sıçramalar, bir anda parlayan kılıç şakırtıları ve merak unsuru katarak okuyucuyu heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor.
15.28 ₺ -
Taaşşuk-ı Talat Ve Fitnat
Hacı Baba, üvey kızı Fitnat’ı kem nazarlardan korumak için adeta eve hapsetmiştir. Ne Fitnat’ın dışarı çıkmasına izin verir ne de nakış ustası Şerife Hanımdan başkasının eve girmesine. Oysa Talat, kafes arkasından gözüne kestirdiği Fitnat’a ulaşabilmek için ne gerekiyorsa yapacaktır. Edebiyat tarihçileri tarafından “Batılı anlamda” kaleme alınan ilk Türk romanı sayılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İstanbul sokaklarının cumbalı, kafesli evlerle süslendiği dönemlerden kalma bir aşk hikâyesi…
7.50 ₺ -
Suç Ve Ceza
Ölümsüz yazar Dostoyevski’yi dünyaya tanıtan ve onun en büyük eseri olarak anılan Suç ve Ceza, her okurun hayata bakışı ve inançları doğrultusunda yorumlayabileceği bir klasik. Kahramanın toplum adına işlediği bir cinayet ve akabinde yaşadığı vicdan azabı çevresinde ‘suç’ ve ‘ceza’ kavramları üzerinden insanoğlunun toplumsal, ahlakî ve dinî değerleri sorgulanıyor. “Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir ‘bit’ olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulmaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde ‘suç’ ve ‘ceza’ kavramları derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov’un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar…”
168.75 ₺ -
Siyah Lale
Üç Silahşörler ve Monte Kristo Kontu’nun yazarından yeni bir roman. Şövalyeler, kılıç, kalkan ve kahramanlık öyküleri seven gençlerin ellerinden bırakamayacakları bir dünya klasiği. Harlem Çiçekçilik Cemiyeti kusursuz bir siyah lale yetiştirene büyük bir ödül vaat eder. Bu o ana kadar görülmemiş bir şeydir ve herkesin ilgisini çeker. Siyah laleyle ilgilenenlerden birisi de Cornelius Van Baerle’dir. Uzun süren çalışmalardan sonra üç tane siyah lale soğanı yetiştirmeyi başarır. Ama kıskanç komşusu Isaac Boxtel bütün bu olanlardan haberdardır. Siyah laleyi ve dolayısıyla ödülü elde etmek için Van Baaerle’yi işlemediği bir suçla itham ederek ihbar eder. Van Baerle tutuklanır ve hapsedilir. Hapishanede tanıştığı gardiyanın kızına yani Rosa’ya âşık olur. Onun yardımıyla siyah laleyi yetiştirirler ve Boxtel’in bütün çabalarına rağmen ödülün sahibi olurlar. Bütün bunlar olurken Van Baerle’nin suçsuzluğu anlaşılır ve Van Baerle de özgürlüğüne kavuşur ve Rosa’yla evlenerek mutlu bir yuva kurarlar.
7.64 ₺ -
Çağlayanlar
Çağlayanlar da yer alan hikâyeler tamamen vatanî ve millî duygularla yazılmış nesirlerdir. Trablusgarp Savaşı dolayısıyla kaleme aldığı "Padişahım Alınız Menekşelerimi, Veriniz Gülümü" adlı hikâyesi, Anadolu insanının mert ve heybetli yapısının dile getirildiği "Üzümcü" hikâyesi, Göç destanından alınan bir konu etrafında oluşturulmuş "Altın Ordu" hikâyesi gibi konusunu Türk destanlarından, Türk tarihinden ve şahit olduğu Trablusgarp, Balkan, I. Dünya ve Kurtuluş Savaşlarının uyandırdığı derin duygu ve acılardan alan ve toplam 18 hikâyeden oluşan Çağlayanlar halka millî ve vatanî bir şuur kazandırmak amacıyla da kaleme alınmıştır.
77.70 ₺ -
Siret-i Meryem
Meryem'in açık alnı kandildir. Meryem'in açık alnı ufuktur. Her seher güneş oradan yükselir ve her gecenin içine güneş o çizgiden batarak yürür. Meryem'in açık alnı haritadır. O, yol gösterir, işaret eder, el sallar, uğurlar, dua eder hepimize. Kadim günlerden bilinmez yarınlara ilerleyen zaman gemisinin, yolunu rotasını çizdiği ışıklı fener, onun alnında yanar... Meryem, deniz feneridir... Meryem'in açık alnı kapısızdır. Secdeler o pak alnı öpmek için birbiriyle yarışır. Meryem, annedir. Allah'ın Kelimesi'ne annelik etmek üzere seçilendir. Meryem'in, oğlunu tutan elleri toprağın üzerinde durur. Meryem kuldur! Rabbine yakın olandır. O, Meryem'dir. Cennet Kadınlarının sultanı Hz.Meryem'i anlatmak zorlu bir macera. Kadim masallar, hikmetli anlatılar, Eski ve Yeni Ahid'ler, Mezmurlar, Furkan-ı Şerif Kur'an-ı Kerim, Davud Peygamber'den kalma ilahiler, İdris Peygamber'in kayıp Suhufu, rüya defterleri, burçlar, yıldız haritaları, sabırlı deve hörgüçlerinden çıkan iniltiler, buruşuk yüzlü zeytin tanelerinin anlattığı kıssalar, ikonalar, madalyonlar, ebrular, hat levhalar... Sibel Eraslan hepsinin masasına tek tek oturdu, hiç sözlerini kesmeden her birini dinledi ve aralarından çekip getirdi Meryem Annemizi bugünün okuruna...
203.50 ₺ -
Çöl Deniz Hz Hatice
Peygamber Efendimizin eşi Hz Hatice hakkında yazılmış çok özel bir çalışma! HZ. Muhammed’i (s.a.s.) peygamberliğinden evvel tanıyıp seven ve O’na ilk iman eden, mü’minlerin annesi Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir bakış… Sadakatin, sevginin, güvenin zirvesi bir kadın… Ölümüne dek vefayla bağlı olduğu ve kendisine vefayla bağlı olan Son Peygamber’in eşi… Müslüman kadınlar için bir örnek olan bu emsalsiz kadının hayatını, Sibel Eraslan, uzun bir araştırma döneminin ardından, şimdiye dek bilinen ve bilinmeyen tüm yönleriyle yazdı. Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir pencereden bakmak isteyenlerin üslubu ve anlatımıyla kuşatacak bir kitap!
203.50 ₺ -
Katrei Matem
KATREİ MATEM Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala'nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor. İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul'u, hatta tüm Osmanlı'yı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor. İskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin'in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor. Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda –ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı canından; Sultan III. Ahmet'i de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilali'nin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım. Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şark'ın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım. Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmet'i, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbul'u ve Sadabat'ın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.
164.25 ₺ -
Kayıp Gül
29 DİLDE, 40’TAN FAZLA ÜLKEDE BASILAN ULUSLARARASI BİR BESTSELLER Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran KAYIP GÜL genç Türk romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Mrtı'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına dk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yeraldı. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor. “Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında.” DPA - ALMANYA “Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var.” TVA Televizyonu - KANADA “Türklerin Küçük Prens’i tüm dünyayı büyülüyor.” Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA “Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü.” Magazin 2000plus – ALMANYA “Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.” Air Beletrina - SLOVENYA “Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü.” Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ “Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim.” Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA "Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı "Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala – Kasım 2003 Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu'yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Eserlerinde doğu ve batı motiflerine eşit derecede yer veren Serdar Özkan bir röportaj sırasında kendisine yöneltilen, “Siz, batı hakkında yazan doğulu bir yazar mısınız, yoksa doğu hakkında yazan batılı bir yazar mısınız?” sorusuna “Ben bir insanım” diye cevap verecek kadar insanın evrenselliğini ve birleştiğimiz noktaları ön plana çıkaran bir yazar. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğu’yla-Batı’yı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen Amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens''i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor.
8.91 ₺ -
Hüzün Adrese Gelir
Hüzün, anlatılmaz bir tadın adıdır Anadolu'da. Biber acısı gibi... Yakan, sızlatan, terleten; sonra da özge bir lezzet, garip bir rahatlık veren... "Melal" ve "hüzün" her dem "âşinâ" olduğumuz iki özel duygudur. Bir şahin pençesi gibi oyar içimizi sevgilinin mahzun bakışı. "Melali bilmeyen nesle âşinâ değiliz" der Yahya Kemal. Öylesine ruhumuza işlemiştir hüzün ve melal nesiller boyu... Bakışlarımız hüzünlü, türkülerimiz hüzünlü, öykülerimiz hüzünlüdür... Okuyan hüzünlüdür, yazan hüzünlüdür; bağlama hüzünlüdür, ozan hüzünlüdür; bahar hüzünlüdür, hazan hüzünlüdür... Ezelîdir hüzne aşinalığımız bizim... "Bir seher vaktinde indim bağlara/ Öter şeyda bülbül gül yâreleNİR..." (Âşık Daimi) Dedim ki bülbül-i şeydaya; "Hazır rastlamışken sana, şöyle hüzünle bir çile ki, melali anlayıp mahzun olalım..." Güldü bülbül-i şeyda. Gülüşü hüzünlüydü... "Yetmez mi musâb olduğun bunca devâhi?" dedi. "Neşeyi koydunsa bul, sevinç sahrada serap... Yürü git işine bre akılsız adam! Hüzün adrese gelir..." Önsöz Sadettin KAPLAN 1944 yılında Ağrı'nın Patnos İlçesinde dünyaya gelen Sadettin Kaplan, İlk öğrenimini doğduğu ilçede, orta öğrenimini ise parasız yatılı olarak Erzurum Lisesi'nde tamamladıktan sonra, 1964 yılında girdiği Astsubay okulundan 1966 yılında mezun oldu. Jandarma teşkilatında yurdun muhtelif il ve ilçelerinde 20 yıl hizmetten sonra, 1986 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan yazar; bu tarihten itibaren profesyonel olarak yazmaya başladı. Muhtelif gazete ve dergilerde şiir ve hikayeleri yayınlandı. (Hareket, Boğaziçi, Ece, Çığır, Kültür ve Sanat, Size, Türk Edebiyatı bu dergilerden bazılarıdır.] Sadettin Kaplan, edebiyatın hemen her türünde yazan ve eser veren bir yazardır. Tiyatro, senaryo, radyo oyunları televizyonlarda ve radyolarda kullanılmaktadır. Sadettin Kaplan'ın yayınlanmış eserlerinden bazıları şunlardır: Roman: Kara Kasırga, Şahidim Kılıcımdır, Uçurumun Çağrısı, İğde Dalı, Anatolia'nın Etekleri, Dağların Türküsü, Bir Demet Leyla, Unutulmayan Sevdalar (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Garip ile Senem, Asuman ile Zeycan, Arzu ile Kamber, Hurşit ile Mihrimah, Elif ile Mahmut] Hikaye: Yunus Meltemi, Sığ Sular, Camda Sinek Ezmek... Masal: Heybe Deneme: Zamanın Zembereği, At Nalında Diş Yarası, Ölüler de Öldürülür... İnceleme: Beş Sair, Şiirin Kanadında, Şiirin Sultanları. Şiir: Ferman, Sular Susadıkça, Gönül Cemresi, Gülendam, Esintiler, Düş Bedestânı... Dini Eser: Gençler İçin Peygamberler Tarihi (10 kitap) 80 civarında da çocuklara yönelik kitapları bunların dışındadır. Serbest yazar olarak yazı hayatını sürdürmekte olan yazar, İlesam, Mesam, Yazarlar Birliği, Yazarlar Sendikası ve Birsad üyesidir. Çevre, Kültür ve Devlet Bakanlıklarıyla muhtelif kurumlardan ödülleri bulunmaktadır.
72.00 ₺ -
Çanakkale Mahşeri
Türk milleti, beş kıtanın Çanakkale Boğazı’nın iki yakasına sıkışan kaderini yorgun omuzlarından beklenmeyen bir metanetle taşıdı. Dünya tarihinin en zorlu çarpışmaları, en kanlı boğuşmaları yaşandı. Müttefikler Osmanlı’nın “boğaz”ına yapışarak savaşı bir an önce bitiremeyeceklerini anladılar. Birinci Cihan Harbi’ne kadar girdiği topraklardan çıkarılması mümkün olmayan Rus devleti, kâğıttan bir kaplan, mukavvadan bir dev haline geldi. Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ışıkları Çanakkale’nin boz kayaları tarafından emildi. “Çanakkale Mahşeri”, Çanakkale romanlarının atası ve Çanakkale davasının günümüzdeki banisidir.
187.50 ₺ -
Toprak Ana
Erkekleri askere alınan köylerde geride kalanların çektiği sıkıntılar etkileyici bir üslupla anlatılır. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, yine gidenler, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş.
45.00 ₺ -
Yalnızlar
Yazarın ilk eserim dediği “Akümülatörlü Radyo” adlı tiyatro oyununun romana dönüşmüş halidir. “Altın çağında, gençliğinde çektiği yoklukların bir toplum düşmanlığına dönüşmesini önleyen, ama iyi niyetlerinin tepkilerini sertlikten kurtaramayan Doktor Rıza… Onun ölümle karşı karşıya getirip hayata yeniden kazandırdığı genç kız: tek umudun ayakta tuttuğu Şükriye… Mutluluğun bir ameleliği olduğunu kavrayamayan Hürrem ile Murat! Kalbi sevgi ile dolu ama bütün sevgilerin ve sorumlulukların kaçağı, yenik Hüseyin bey!”
142.50 ₺ -
Mahşer
Çanakkale’den harp yorgunu bir gazi olarak İstanbul’a dönen Nihad’ın hayata dönüş yolunda karşılaştığı engeller ve yaşadığı hayal kırıklıkları… Vapurdan inerken duyduğu özlemin uğruna savaştığı değerlerin ayaklar altına alındığını gördükçe nefrete dönüşmesi… Fedakârlık, fazilet ve saadet gibi kavramların içinin nasıl boşaldığını idrak edecek, güvenin yerini korkuya bırakmasına şahit olacaksınız.
142.50 ₺ -
Osmancık
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
146.25 ₺ -
Şimşek
Peyami’nin ilk romanı… "Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin'in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhuldür, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz." Biz; yani bu romanı okuyanlar
142.50 ₺ -
Siyah Kehribar
Yazarın ilk romanıdır. Türkiye’yi ve Türk insanını çok iyi tanıdığını sonraki kitaplarında ispat eden yazar bu kitabında sadece “insan”ı ele alır. Kitabın ilk baskısının önsözünde Mümtaz Turhan şöyle der: “Tarık Buğra’nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, “Yirminci asrın hüznü” dediğimiz hastalığı, ele aldığını sanıyorum. Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor.” Hikâye, Mussolini’nin İtalya’sında geçmektedir.
206.25 ₺ -
Beyaz Gemi
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
52.50 ₺ -
Bir Tereddüdün Romanı
Eşsiz kıvraklıktaki psikolojik tahlillerle karakterlerini ve okuyucularını insan tabiatının birbirine en zıt hallerinde dolaştıran bir romandır. Kitabın teklifler, tehditler, tehlikeler ve ihtimaller arasında bocalayıp duran romancı kahramanı sanki yazarın kendisidir. Ferdin tereddüt karşısındaki dramını ele almıştır. “Ne ret, ne kabul: tereddüt.”
90.00 ₺ -
Biz İnsanlar
Kozmopolitlikle millîliğin, materyalizm ile maneviyatçılığın titiz bir mukayesesidir. Harp yıllarının ahlakî ve içtimai hayatı tarumar eden havası içerisinde dürüstlüğün ve idealizmin bayraklaşan savunması… Peyami kahramanlarının yaşadığı gelgitler ve kararsız ilişkiler ile cemiyetin içerisinde bulunduğu durum arasındaki bağlantıyı şaşırtıcı bir ustalıkla işliyor.
135.00 ₺