-
Senden Geriye Kalan
Ben beyhude diyarların gizemli şahı... Ben hasrete gam olan gönüllerin sultanı... Ben huzura aç özlemlerin sürgünü... Ben kasvetin hitap dili... Ben biçarelerin temsili, yitirilmişlerin yol arkadaşı, ölümü bekleyenlerin son arzusu, kavuşamayanların sabahlara özlem yansıtan gecesi ve muhabbetin adını alan kanatsız haberciyim... Ben Kim miyim? Ben asla -ben" demeyen, bir çırpıda söylenebilen ve her söylendiğinde sillesini mecaz eyleyenim. Ben Kim miyim? Sinesinde asırlık hasretleri taşıyan. Sırtında ömürlük yıkımları kaldıran. Her çıkmazın sonundaki sitem diliyim. Ben Kim miyim? Ben kurak gönüllerin yağmuruyum, Gaflet diyarlarının ahıyım. Harap ve bezginlerin serzenişiyinn. itham edilenlerin musallat ettiğiyim. Ben Kim miyim? Beni tanımadan beni asla anlayamazsın... Şimdi dinle... Sana gerçek beni anlatacağım.
72.00 ₺ -
Ey Gönül Pişman mısın
İçimdeki bu yangın beni her lahzada bitiriyor. Eriyorum âdeta yaptığım hatanın vicdanıma saldığı cefayla... Canım yanıyor... Öyle yanıyor ki, ben canlı iken etlerim lime lime doğranıyor sanki... Diyorum ki kendi kendime:"Nasıl geri dönüp düzeltebilirim her şeyi? Nasıl zâyi ettiğim emeklerin hakkını ödeyebilirim? Peki ya Allah'ın huzuru! Ölüm kapımı çaldığında ve mahşer ânı gelip çattığında kul hakkını nasıl ödeyebilirim? Ben... Anlayamıyorum... Nasıl böyle bir hata yapabildim? Nasıl bu kadar kör olabildim? Böyle düşüncesiz olabildim... Öyle pişmanım ki! Allah'ım! Bu âciz kul zamanı geri döndüremez elbette... Lâkin hatasını hiç işlememiş hale gelebilmesinin bir yolu yok mudur? Bana bir çıkış yolu göster... Nasıl bu vicdan azabından kurtulabilirim? Bir daha aynı hatayı işlememek üzere teybe etmeye dahi yüzüm yok benim... Zaten... Kendimden ötürü hiç umudum da kalmadı... Bu yüzden de şimdi bu yangını nasıl söndüreceğim? Nasıl yaptıklarımı geri döndüreceğim? Hiç bilmiyorum... Sürekli aynı soruyla ömrümü ve nefeslerimi tüketiyorum: "Söylesene ey gönül, pişman mısın?"'
78.00 ₺ -
Cennet Kuşu
“Sen burada yürüyemiyorsun ama cennette koşacaksın, hem bir sürü arkadaşların olacak. O çok sevdiğin hamburgerlerden, hiç boğulacak gibi olmadan istediğin gibi yiyeceksin, canın ne isterse Allah verecek,” diyorum. Seviniyor, hoşuna gidiyor. “Daha çok anlat” diyor. “Melekler yanımızda, bak, bizi görüyorlar onlar,” diyorum. Çok seviniyor. Yetişkin bedeninde bebeksi bir çocuk… Dışarıya ancak bir bebek arabasında çıkabiliyor… Hep gülüyor… Derdini tasasını söyleyemiyor, birisinin onu anlaması gerekiyor… Parkta o da kumda oynamak istiyor ama yapamıyor… Hiçbir kaygı duymadan diğer çocuklar gibi kek yemek, çay içmek istiyor ama yapamıyor… O çok küçükken ölen, aslında hiç hatırlamadığı annesini özlüyor… Tek duası, “Allah'ım beni yürüt!” O, ona sadece Allah’a dayanarak bakan ablası için, Allah’ın, “Bak kulum, sana öyle güzel hediye yolluyorum ki, ömrün boyunca kıyamayacağın, hep saklayacağın, baktıkça beni hatırlayacağın bir hediye” diye gönderdiği bir imtihan. O, ablasının Cennet Kuşu!
100.50 ₺ -
Elfida
Senin yürüdüğün yollarda, yürüdüğün ben olabilmek için. Artık bir hikâyem var, yontulmuş kayaların arasından delice çağlayan bir damlada boğulduğum. Sana çehresini henüz tanıyamadığım bir balığın karnından sesleniyorum. Burası karanlık ve ıssız bir yer. Ve ben karanlıktan çok korkuyorum. Dostça bir el uzatıyorum; senin hikâyende sana ayakkabılarımı sunabilmek için, benim hikâyem de beni anlayabilmen için. Senin yürüdüğün yollarda, yürüdüğün ben olabilmek için. Bu benim hikâyem, bu senin hayalinde canlanacak, kelimelerini senin boyayacağın bir hikâye. Lütfen yanına bir fincan al, mısralar sana çay ısmarlayacak. Bana iyi bakar mısın?
117.25 ₺ -
Aşk Yolcusu
Aşk Yolcusu Aşk yolcusu, zahmeti rahmet bilip sözün evvelini söyleyerek dua ile başladı seferine: “Rabbim! Kolaylaştır, güçleştirme. Rabbim! Hayırla sonuçlandır!” Yol boyunca inancın, iyiliğin, güzelliğin, huzurun, uyanış ve dirilişin kapılarından haber verdi uğradığı gönüllere. Kendine özgü sesiyle söyledikleri, söylemek istedikleri asırlardır kulaklarda çınlarken kendisi bir sis bulutu içerisinde dolanıp durdu. Gönül dünyamızın bahçıvanlarından olan Yunus Emre’yi, seferini ve söylediklerini okuyanlar, duyanlar, düşüneler; sözün özü, aşk derslerine devam edenler, onun “İşitin ey yârenler, aşk bir güneşe benzer / Aşkı olmayan gönüller, misâl-i taşa benzer” mısralarının esintisiyle gönül ülkesinde baharı yaşamaktan geri kalmadı. Aşk Yolcusu’nda Yunus Emre’nin hayatı, gönül dünyası, istikameti, seferi, aşk dersleri, vuslatı, insana-insanlığa dair mesajları roman ve hikâye tadında şiirsel bir dille anlatılmaktadır.
70.00 ₺ -
Rilkenin Romanında Motifler
Şairin, Rilkeyle bağlantısının en belirgin örneği üniversiteden mezun olmak için hazırladığı bitirme tezidir.Tezin yazılış tarihi 1971 yılıdır. Zarifoğlu artık mezun olmak ister. Bunun için de bir bitirme çalışması yapmak zorunda kalır. Böylece Rilkeyle yakınlığını kullanır ve tezini bu Alman şairin bir eseri üzerine yazmaya karar verir.Zarifoğlunun, fikirlerini ve sanatını önemsediği bir şairin eserleriyle ilgili tez yazması şaşırtıcı değildir. Fakat ilginç olan o ki tezin konusu olarak kendisi gibi bir şair olan Rilkenin şiirlerini seçmez. Bunun yerine onun tek romanı olan Malte Laurids Briggenin Notlarına odaklanır. Bu seçimin asıl sebebi nedir? Bu soruya net bir cevap vermek ne yazık ki imkansız. Ancak görünen o ki Zarifoğlu bu romanı, Rilke, karakter Malte aracılığıyla bizzat kendisini anlattığı için seçmiştir.
74.80 ₺ -
Radyo Oyunları
Cahit Zarifoğlu'nun vefatından kısa bir süre önce el yazısıyla yazmış olduğu ve hiçbir yere göndermediği anlaşılan üç kısa oyununun adları Deve ile Uçuç Böceği, Cırcır Böceği ile Kaplumbağa, Vişne Reçelli Ekmek'tir. Zarifoğlu'nun radyo oyunları okunduğunda şiirinde kullandığı yansıtma yöntemini radyo oyunlarında da sürdürdüğü kolayca fark edilir. Cahit Zarifoğlu'nun şiirinde, hikâye, roman, günlük ve çocuk kitapları anlatılarında yansıtma yönteminin bilinçli bir tercih olduğu burada da tekrar edilebilir: Cahit Zarifoğlu'nun toplam edebiyatı, metafizik bağlamda bir iç gövdede doğar ve dışa açılır; şiiri, hikâyesi, günlük-roman anlatısı ve radyofonik oyunları da yansıtma yöntemine dayanır. Zarifoğlu, radyo oyununda gerekli olan dramatik dili, metinlere yalın biçimde yansıtır. Bu yönüyle, radyo oyunlarının dayandığı 'konuş ki seni seyredeyim' benzetmesine uygun metinlerdir radyo oyunları. Vişne Reçelli Ekmek ile beş bölümlük çocuk oyunu taslağı ve yetişkinler için tasarladığı Muzip Hancı ve Üç Çoban oyunu taslaklarının dışındaki bütün radyo oyunlarının kahramanları çoğunlukla hayvan tipleri ağırlıklıdır. Fantastik türde en gelişmiş radyo oyunu örneği ise Katıraslan'dır. Cahit Zarifoğlu'nun radyo oyunlarında tipler çocuk kitaplarındaki kahramanlara benzer ve yaşları büyük çocuklar gibi bakarlar dünyaya. Zarifoğlu'nun radyo oyunları zekice düzenlenmiş ve oyuna dinleyiciyi dahil eden sözel zekâ oyunlarıdır.
88.40 ₺ -
Okuyucularla
Cahit'in bu kitapta toplanan değerlendirmelerini okuyucu belki üç-beş saatte okuyup bitirecektir. Bu değerlendirmelerin yayınlandığı tarihteki aktüel süreç dikkate alınmazsa onların etkisi hakkında kesin bir fikir edinmek mümkün olmayabilir. Düşünülsün ki, her sayıda okuyuculara verilen cevaplar en az 1 ay boyunca aktüalitesini ve etkisini sürdürmektedir. Oradaki nüanslar üzerinde o değerlendirmelerle ilgili aktüel zamanı içinde şifahi yorumlar yapılmakta ve o cevaplar muhataplarını bir anlamda yoğurmaktadır. Buradaki muhatap yalnızca kendisine hitap edilen kimse değil; derginin bütün okuyucularıdır. Cahit genelde gerek genel olarak sanat üzerine gerekse kendi şiiri üzerine konuşma hususunda ketum davranırdı. Bu değerlendirmeler, bir bakıma Cahit'in poetikası olarak da ele alınabilir. Bu değerlendirmelerin üslubu Cahit'in kişiliğini de bir ölçüde yansıtır diyebilirim: Onun fikrini açıktan, cesaretle ve içinden geldiği gibi söylemesi; yerine göre pervasızlığı, fakat daima kendisi olarak kalma eğilimi... Ne var ki, bu eğilim asla zorlama ve yapay değildir. Şiirlerinde ve öteki yazılarında olduğu gibi bu değerlendirmelerinde de onu ne ise o olarak görürüz. Bu bakımdan bu değerlendirmelerin bir kitapta toplanması bize Cahit'i daha yakından tanıma imkânı verecektir. Cahit'i anlamamıza, hatta şiirine nüfuz etmemize katkı sağlayacaktır.
210.80 ₺ -
Romanlar
Lagman vilayetinin güney-batısındaki dağ yumaklarının arasındaki bu köyde doğacaktım. Hemen her dağlı gibi, iri iri kayaların, büyük sularla buluşmak üzere çırpınan suların yakınında, onların seslerini duyarak . - Büyük lagman suyu, taa aşağılarda, büyük şelaleyle, doğduğumuz dakikadan itibaren bize seslenmektedir. Emeklemeye başlar başlamaz kolaylıkla ucurumların kenarına doğru gidişimiz bundan.Analar can havliyle yetişip bizi içeri götürürken ağlayışımız da. Uçsuz bucaksız dar ve keskin vadiler, onların üzerine sarkmakta olan çelik gibi kayalarla döşeli uçurumlar işte bizim tabiatımız. Nil vadisi buharlarını yayarak alabildiğine bir genişlikle suyunu akıtır. Şehre yaklaştıkça ağzı genişler suyun. Ve yucağına dışarı çıkararak ve daha da genişleyerek denize kavuşur.Binlerce millik bir koşunun sonunda, Afrika suyunun tuzlu suyla kaynaşması, ancak tarihi bir dikkatle etrafına bakmasını bilenlerin duyabildği bir çığlık gibi duyulur.Bunun dışında her şey insanların çıkarıp yaydığı sıcak, çapraşık ilişkilerin bir hercümerci sayılır. Çocuklar doğar, insanlar azarlanır, kuşlar saçaklarda baygın durur, meydanların girişleri tıkanır, sokaklar insan kalabalığı altında ezilir...
142.80 ₺ -
Bu Böyledir
Hep beni yazdın. "Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan". Şu sırıtkan tavşanı kurşunlayıp yeni bir sayfa açayım. Benim Kronolojimi biliyor musun sen? Lunapark`ın neonları, florasanları geceyi gecelikten çıkarıyor. Işığın beyazın mor, mor kızılı, yer yer çilek kırmızısı karışıyor. Boşluğa doğru sandalyeler uçuyor. Yeşil-beyaz sandalyeler. Neredeyse uçan daireler.
75.00 ₺ -
Aynalar Koridorunda Aşk
"Binlerce aşk romanı yazılmış aşkın romanı yazılmamıştı." Aynalar Koridorunda Aşk, romanın vaatlerini genişletiyor. Ateşe pervane ruhlar, daha ne kadar kül olmadan aynalar koridorunda yürür? Kendi varlığımızın labirentinde kaybolmuşken, kim bize çıkışı gösterir? Bir başkasının dünyasında var olma çabası, bir çift göz bebeğinde yansıma arzusu, bizi nerelere sürükler? Elimizi tutacak bir el arıyoruz ümitsizce, o el bizi ne kadar taşıyabilir? Aradığımız cevap, çoğu zaman sormayı en son düşündüğümüz kişide gizlidir. O kişi kim? Dr. Mavi, bir psikiyatrist. Beyaz, yaşlı bir yaşam. Kırmızı, Sarı ve Gri, ruhumuzdaki acıların farklı renkleri. Mustafa Ulusoy her birimizin ruhunun röntgenini çekiyor. Bize, bizim sorunlarımıza, kalp kırıklıklarımıza, çıkmazlarımıza, çaresizliğimize, isyanımıza, arzularımıza, ruhumuza dokunuyor. Yürekten gelen ve içimize akan satırlarda, bu dünyada insan olarak var olmanın bedelini sorguluyor. Aynalar Koridorunda Aşk'ı okuyunca Aşka dair ne kadar az şey bildiğinizi keşfedecek ve soracaksınız: "Bir insan bir başkasının kalbini doldurabilir mi?" Bu roman aşkı kaybedip kendini bulanların hikâyesidir.
164.25 ₺ -
Zindan Hatıraları
Bu kitaptan, yeryüzünün tağutlarının, Allah ve İslam düşmanlarının, Allah'ın dinine sarılıp Kur'an'ın gösterdiği istikameti yol edinenlere reva gördükleri zulüm ve işkencelerden bir kesiti, Zeynep Gazali'nin başına gelenleri dehşetle okuyacaksınız. Sırf "Rabbim Allah'tır" dediği, Allah Teala'nın gösterdiği istikamette yürüdüğü, tağutların kirli saltanatlarına teslim olmadığı için bir müslüman kadının başına gelen dehşet verici işkenceleri, tüyleriniz diken diken olarak okuyacak; İslam için nelere katlanılabileceğini göreceksiniz.
56.00 ₺ -
Kelebekler Gamsız Uçar
Evlatlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınan bir anne ve bir baba… Ebeveynin boşluğunu dedesinin yanında doldurmaya çalışan bir çocuk… Haksız yere suçlanan bir dede… Düştüğü karanlıklardan tek başına çıkmaya çalışan bir genç… Daha da yakınlaşan iki yürek… Ahmed Günbay Yıldız’ın kaleminden, özellikle gençler ve ailelerin ellerinden düşürmeyeceği, salim bir bilinç ve erdemli bir hayat için okunabilecek bir roman…
247.90 ₺ -
Beyaz Atlı
Umutların tükendiği yerde tükenen hayatlar… Gençleri kuşatan hülyalar ve hayaller… Kötülüklerin kol gezdiği bir dünyada her şeye ve herkese rağmen kararlı adımlar atan bir genç… Zorluklara göğüs gererek ve sabırla yürümeye çalışan bir yürek… Tuzaklar ve sırlarla dolu bir köy… Gönüllerde kök salan ve dillendirilmeyen bir sevda… Ahmed Günbay Yıldız’ın kaleminden tekrar tekrar okunacak bir roman…
284.90 ₺ -
Kaderin Çağırdığı Yerdeyim
Mazisini oğlundan gizleyen bir baba… Geçmişin sırlarını öğrenmek isteyen bir genç… Yıllar önce hayata veda eden bir anne… Daralan çemberler, ortaya saçılan sırlar ve hiç beklenmedik bir son… Ahmed Günbay Yıldız, okurlarını yine derinden etkileyecek bir roman...
240.50 ₺ -
Issız Evin Kedisi
İntikam ateşiyle kararan kalpler, kendileriyle beraber etraflarını da siyaha boyarken yakıp yıktığı gönülleri umursamaz. Ancak sevgi öyle bir güçtür ki yol arar, imkân arar ve ışığa, aydınlığa doğru büyümeye devam eder. Evlilik hayalleri kuran Berinay, tertemiz duygularının bir intikam ateşine kurban edildiğini öğrendiğinde tüm dünyası yıkılır. Yıllar sonra başka biriyle evlenip anne olduğunda, kin güttüğü o ailenin kızı ile kendi oğlunu bu kırık hikâyenin kahramanları yapmaya karar verir. Berinay’ın karşısında iki yol vardır artık: ya intikam hissine teslim olup iki masum hayatı da beraberinde sürükleyecek ya da geçmişin acı hatıralarını orada bırakıp yoluna devam edecektir. Peki bambaşka yollardan gelip kırık bir hikâyenin başkahramanları olan Belgüzar ve Saltuk Buğra, bu intikam döngüsü karşısında nasıl bir hayat duruşu sergileyecektir? Ahmed Günbay Yıldız, hayatın en ince noktalarından insan hikâyeleriyle okurlarına rehber olmaya devam ediyor.
185.00 ₺ -
Antikacı
Romanları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu bu kez şaşırtıcı bir romanla çıkıyor okurlarının karşısına. Her şeyi geride bırakıp çekip gitmek kolay mı? Kurmak için yıllarca uğraştığı düzeninden bir çırpıda vazgeçebilir mi insan? Geride bıraktıkların ne olacak? Sorumluluklarını ne yapacaksın? Gözünün içine muhabbetle bakanlar ne yapacak sensiz? Peki ya hayallerin? Gerçekten yaşadığın hayatı istiyor musun? Bu kısacık ömrünü başkalarının istediği gibi mi sürdüreceksin? Benliğini bulmak için hiç mi uğraşmayacaksın? Gidebilirsen eğer, gittiğin yerde seni neler bekler? Gidemezsen kimdir aslında bunun sorumlusu? Üsküdar’ın sırtlarından İstanbul’u sessizce izleyen o ev, içinde Antikacı Cemil Bey’in hikâyesiyle birlikte neler barındırır? Dün ve bugün arasında geliş gidişlerle ilerleyen hayat insanı sonunda nereye çıkarır? Bir yanıyla babasının izdüşümü bir yanıyla onunla hesaplaşması bitmeyen bir karakter olan Cemil Bey’in yaşadığı esrarengiz bir geceyle bütün hayatı adeta yeniden kurulur. Belki aradığımız şey, bakmaya hiç cesaret edemediğimiz yerdedir. Bahadır Yenişehirlioğlu, Antikacı‘da sarsıcı bir kendiyle hesaplaşma hikâyesini bir Türkiye panoraması üzerinden ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslupla anlatıyor. Kitaptan Alıntılar "O yanmak üzere bir kandildi ateş yoktu." “Hayalleri gerçekleştirememe hissi. Merak hissi. Korku hissi. Hepsi insanın hayatına öyle bir çakılır ki zaman keskin iki dişlinin arasında kıyılır durur. Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.” "Kendini aramayan insanın ceset kutusundan ne farkı var?" “Kötülük yapmamış kişi iyilik yapamaz ki!" "Hiçbir şey yeniden başlamıyordu. Hiçbir şey dışarıdan gelmiyordu. İçerde olanın hareketiydi bu. “Yolda olmak; yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olmak değil midir? Yolda olmak gerçeğin peşinde olanın evidir. Yolda yürümek hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakıma da hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı bitirir. Hikmetin sırrına ermek istiyorsa bir insan daimî arayış ve yaşamın içinde olmalıdır.”
185.00 ₺ -
Kerime
1932… Anadolu’da bir kasaba… Ezanın Türkçe okunma kararının alındığı yılda başlıyor Kerime’nin hazin hikâyesi. Kerime sessiz ve korkak… Ağabey Mehmet… Yüreğini kavuran gizli günahlarının bedelini ödeyemeyeceği gerçeğinin altında eziliyor günbegün… Ailenin küçük kızı Nezihe… Umutsuz bir aşkın peşinde felaketine sürüklenip gencecik hayatını bir adam uğruna karartıyor… Ve çevresine müşfik, ailesine hayatı zindan eden Kerime’nin babası Kâtip Efendi… Tek arzusu; mutlu olmak, gerçek aşkın varlığına inanmakken, annesinin ve mahallenin baskısıyla kendinden yaşça büyük, dul bir adamla evlenen Kerime, hayatın girdabında kayboluyor… Kerime, yeni bir Yaprak Dökümü…
166.50 ₺ -
Aşk Çölü
Bütün savaşların esas kahramanları kadınlardır. Ve savaşlar yalnızca insanları değil, türküleri de öldürür. 1911… Yemen… Birbirinden zorla ayrılan iki kardeş. Çöl ve ateşin kavurduğu, yemenisine sarılmış küçücük bir kız. 2014… İstanbul… Yemen türküsünün kayıp mısrasını arayan bir kadın. Geç gelen aşkın ve umudun peşinde bir adam. Okurlarının, “geçmiş ve bugünün kadınını en iyi konuşturan yazar” olarak andığı Bahadır Yenişehirlioğlu, binlerce askerin şehit olduğu Yemen Cephesi’nin gölgesinde, birbirinden ayrı düşen iki kardeşin hikâyesini Yemen türküsüne ve bugüne ustaca bağlıyor. Havada bulut yok, bu ne dumandır? Mahlede ölü yok, bu ne şivandır? Şu Yemen elleri neden yamandır? Giden gelmiyor, acep nedendir? Hüzün, sevinç, paylaşmak, tarih, kardeşlik ve ölümsüz sevdalar… AŞK ÇÖLÜ; Bahadır Yenişehirlioğlu kaleminden…
166.50 ₺ -
Gidersen Veda Etme
Bilinmezlerle perdelenen iftiralar, yıkılan yuvalar, evladına hasret kalan analar… Gözleri görmeyen bir delikanlı ile kalbine duvarlar ören bir genç kızın imkânsız aşkı… Gerçek huzurun peşinde, arayış içindeki kalplerin bir ömürlük hikâyesi… Bambaşka dünyalara ait insanların kesişen kaderlerinin hikâyesi bu… Türk edebiyatının en üretken yazarlarından Ahmed Günbay Yıldız’ın kaleminden gerçek körlüğün kalplere inen bir perde olduğunu anlatan, sürprizlerle dolu, çarpıcı bir roman: Gidersen Veda Etme… Giderken sadece kalbimi değil karanlıkta parıldamaya başlayan düşlerimi de alıp beraberinde götürmüşsün. ‘Solmayan bir çiçek var,’ derdin, hatırlıyor musun? ‘O çiçek, umut çiçeğidir,’ derdin ya hani?.. Dünyamı daha da karanlıkların içinde bırakmak için o çiçeği de yüreğimden acımasızca koparıp götürmüşsün.
218.30 ₺ -
Son Hasat
Gökkuşağından ormanlar dikiyorum şimdi Bütün renkleri geri getirmeye geliyorum Ölümümle yaşamımı geri getirmeye geliyorum Cennette seni bekliyorum Belki dirilir gönlümün yalnızlığı Hepsi bir aşk hikâyesi Hilal... Akhisarlı zeytinyağı tüccarı bir ailenin, kuşaklardır iyi yetişmiş, görmüş geçirmiş bir neslin son halkası, şehrin en itibarlı adamlarından İsmail Bey'in kızı. Biraz şımarık, biraz garip, başı renklerle, içindeki seslerle dertte olan Hilal. Ailesinin herkesten, neredeyse kendilerinden bile sakladığı “gerçek”le şizofren Hilal. Ve Alparslan... Akhisar’ın bir başka güç sahibi ailesinin, tutun tarlalarına hükmeden Halil Ağa'nın oğlu. Babasının eli kolu, her şeyi, geleceği, soyunun yürüyeceği kişi. Ama itaatkâr, hayalperest üstelik âşık Alparslan. Gönlünü mevsimlik işçi olarak tarlalarında çalışan güzel Zeliha’ya kaptıran ama iradesini eline alamayan Alparslan. İnsanoğlu, bir başkasının menkıbesine gerçekten nüfuz edebilir mi? Hayat kimin seçimleriyle belirlenir? Hayal ve gerçek arasındaki sınırı kim çizebilir? Bahadır Yenişehirlioğlu, Son Hasat’ta kendi seçimlerinden mahrum bırakılmış iki karakter üzerinden insanoğlunun güç, itibar, makam ve mevki arzusu karşısındaki zaaflarını sorguluyor. Kendilerine rağmen ailelerinin seçimiyle bir araya getirilen Hilal ve Alparslan’ın hikâyesinden herkesin hayatını altüst eden bir dram ortaya çıkıyor. Çarpıcı ve etkileyici kurgusuyla Son Hasat, Bahadır Yenişehirlioğlunun kaleminden..
148.00 ₺ -
Kızlar Aramızda Kalsın
Mümin Genç Kızın Hayatına Dair Notlar Bu kitap; sana nasihat edecek kadar tecrübeli, tavsiyeleri etki edecek kadar rütbeli biri tarafından yazılmadı. Sana farkındalık kazandırmak, kim olduğunu ve neler yapabileceğini hatırlatmak için kaleme alındı. Hani kimi zaman nereden başlaman gerektiğini düşünüyor da zihninde ürettiğin sorulara cevaplar arıyorsun ya! İşte o cevaplar, senin için bir kılavuz niteliğinde kaydedildi. Kendini tanımaya, hayatının tadını çıkarmaya dair notlar bir araya getirildi.
94.50 ₺ -
Cemre Önce Kalbe Düşer
Kendine yalan söylemeyen biri yaşıyorsa yeryüzünde, hâlâ aşk vardır… Sevenlerin tek arzusudur araya ayrılıkların girmemesi… Ve seviliyorsan, karşılık vermişsen, sevdiğini kalbinde saklamalısın. Çünkü sevenlerin yüreği bir başka sevdanın varlığını bir an bile kaldıramaz… Sahi, böylesine güven veren, ince, saf ve duru bir gönül var mıdır dünyada? Aşk dolu, ufuk açıcı denemelerle bezeli Cemre Önce Kalbe Düşer, hayatta eksikliğini duyduğumuz erdemlerin ve soylu duyguların peşine düşmeye çağırıyor okuru. Gülce bir yol tutturabilmek, hayatta onurlu bir duruş sahibi olabilmek, kalbin kapılarını gerçek aşka açabilmek için bir davet Cemre Önce Kalbe Düşer…
148.00 ₺ -
Tahta At
Sinema ve televizyon ekranlarının sevilen yüzü Bahadır Yenişehirlioğlu yeni romanı TAHTA AT’la bir aile öyküsü üzerinden insanın kendi içindeki iyi ve kötüyle ilişkisini etkileyici bir biçimde anlatıyor. İstanbul’un Boğaz’a nazır tepelerinden birinde görkemli bir villa; Haznedaroğlu Köşkü. Köklü bir ailenin birkaç nesildir yaşadığı göz kamaştırıcı hayat. Paraya, güce, statüye, delicesine âşık olduğu bir eşe ve güzel bir evlada sahip bir adam, Ekrem Bey. Ekrem’in asil ve iyilik sever eşi, bir kadının belki de en çok istediği şey olan sevilme duygusunu sonuna kadar yaşayan Zerrin Hanım. Ekrem Bey ve Zerrin Hanım’ın gözlerinden sakındıkları, genç ve güzel kızları Elif. Elif’in hayatında ilk kez aşkın en masum ve güzel halini yaşadığı, yetenekli ve yakışıklı basketbolcu Bora. Dışarıdan bakıldığında göz kamaştırıcı görünen hayatlar arkasında neler gizler? Gün gelir buz tutmuş bir dağda bir filiz çatlatır mı bütün dağı? Yalan nedir gerçekte? Peki ya kötülük? Kötünün karşısında kendini koruma refleksiyle bir an içi ağızdan çıkıveren bir söz büyüye büyüye nasıl bir kâbusa dönüşür? Kötülüğe tutsak kalmış birini oradan ne tutup çıkarabilir? Bu kez TAHTA AT ile bugüne kadar kaleme aldığı en hızlı kurguyla çıkıyor okurlarının karşısında. İnsanın kendi içindeki iyi-kötü savaşını yer yer adeta bir Musa kıssası olarak anılacak bir romanla resmediyor. Karakterleri güçlü, kurgusu sağlam ve sürprizlerle dolu bir roman…
218.30 ₺ -
Beyaz Usta Siyah Çırak
12 Eylül’ün darbesini yemiş bir aile. Cezaevinde idamla yargılanan bir abi, geçirdiği felçten sonra yok hükmünde bir baba ve bu iki acı arasında kalakalmış bir anne. Ve ailesini derleyip toparlarken unutulmuş, ihmal edilmiş bir genç adam; Sarp. Acılarla, kayıplarla geçen gençlik yıllarından sonra, hangi pusula Sarp’a çıkış yolunu gösterecek? Bir yanda hiç ummadığı bir anda hanımeli kokularıyla hayatına giren bir rehber, Kıymetlim dediği Ustası. Bir yanda kendini de Sarp’ı da aşkla yakan bir kartal; Ve bu iki çekim merkezinin etkisinde Aşk’ın hallerini tecrübe ederken yeniden doğan Sarp. Aşk Çölü, Aşk Cephesi, Kanaviçe ve Kerime ile yakın tarihin acılarını en insani noktadan yakalayarak anlatan Bahadır Yenişehirlioğlu, Beyaz Usta Siyah Çırak’ta merceği bugüne taşıyor. Modern insanın en temel açmazlarından birini, hakikat arayışında savrulan bir genç adamın hikâyesini anlatıyor. Beyaz Usta Siyah Çırak, geçmişinden yorgun, geleceğine hakiki bir yol arayan Sarp’ın hayal kadar şaşırtıcı ama gerçek hikâyesi.
218.30 ₺ -
Kanaviçe
1915… Ermeni Tehciri kararına, “O benim komşum, o benim arkadaşım, o benim halkım!” deyip itiraz eden cesur Kütahya Mutasarrıfı Faik Ali Bey… Ne Ermeni ne Türk, sadece ocağına tehcirin ateşi düşen bir kadın, Ani… Geride ailesini, çocuklarını, en büyük aşkını bırakıp uzaklaşmak zorunda kalan; yüreğine ayrılığın ateşi düşen bir adam, Aram… Bir trafik kazasında tüm ailesini kaybedip içine itildiği yalnızlıkta; mazi, aşk ve merhamet kuyusuna düşen, tek başına bir delikanlı, Mert… Ve 1915 Ermeni Olayları’nın bir aileye düşürdüğü ateşi ve bu ateşin günümüze kadar ulaşan ızdıraplarını işleyen Kanaviçe… İlmek ilmek aşk, ilmek ilmek hüzün, ilmek ilmek özlem… “Bazı yaralar iyileşemez” diyen Bahadır Yenişehirlioğlu kaleminden…
203.50 ₺ -
Pertev Beyin Torunları
Pertev Bey’in torunlarının hayat hikâyesi, kızlarınınki gibi geleneğe dönük değildi; çünkü toplum Osmanlı kültüründen hızla uzaklaştıkça, cazibesini, karakterini, üslubunu velhasıl asliyetini kaybediyordu. Bir bocalamayla, benliğini kaybetmekle birlikte, bilhassa gençler için taklit devri başlıyordu artık… Ne hazin… Münevver Ayaşlı, Osmanlı kültürünün ardı sıra bakarken, toplumun büründüğü yeni kimliği kimi zaman kaygıyla, kimi zaman hüzünle, ama her zaman hasretle anlatıyor. Pertev Bey’in Torunları, bir dönem panoramasının son izlerini düşürüyor hayatımıza.
140.60 ₺ -
Yolbaşı
Kol kola üç kadın. Çok yaşlı olanı çarşaflı, orta yaşlısı mantolu, genç kız ise mini etek giymiş. Saçları mor bir berenin altında taşkın, adımları şahsiyetindeki tenakuz kadar mütereddit. Yaşayan üç kuşağın üç temsilcisi. Üç türlü düşüncenin, üç ayrı yaşama tarzının ve üç çeşit dünya görüşünün temsilcileri. Meşrutiyetin annesi, Cumhuriyetin annesi, bir de istikbalin annesi. Nine Osmanlı terbiyesinin izleriyle hala yaşayan bir imparatorluk. Anne kafasına cebren sokuşturulmuş Batı kültürünün tesiriyle muhayyer, yerine göre değişken, "Zaman sana uymazsa sen zamana uy" düşüncesiyle mefluç... Ve genç kız boşlukta bırakılan yeni neslin savrukluğuyla yarı meczup. Ardından sorular, cevaplar ve bunlarla yoğrulan roman.
10.50 ₺