-
Eylül Sancısı
Eylül çoktan bitti. Üsküdar'ın parke taşlarla döşeli eski yokuşunu çıkarken yorgun. Dallar hepten çıplak kaldı. Sararmış yapraklar ayaklarına dolanıyor. Bir daha konuşmamak üzere bir suskunluğa bürünmüş gibi. Cavidan'ın kulaklarından hiç gitmeyen sesi "Üzgünüm Zehra, nasıl söylesem, Mübeccel Hanım kardeşini beğenmiş..." Görülmemiş sabrına ve inceliğine yükleniyor yine, "Hayırlısı!" diyor. Derin bir nefes alıyor. "Hayırlısıyla" diyor tekrar. Çıplak ağaçların gerisinden, kızaran gözlerini denize çeviriyor. İnsanı ağlatan suskun griliği ve solgun maviliği ile deniz uzanıyor boylu boyunca...
11.25 ₺ -
Sürgün Öğretmen
Sürgün öğretmen, Tek Parti döneminin tipik öğretmenlerinden biri değil Tam aksine varoluşun hikmetini kavramış, bunun için de ülke insanları ile bütünleşebilmiş aykırı öğretmenlerden biri. Onun için sürgün öğretmen. Tıpkı filmi gibi Filmi de uluslar arası yarışmalarda ödül almış Fakat yurt içinde bir türkü kabul görmemiş, halkının değerlerine yabancı çevrelerce. Son derece sürükleyici bir üslup, sizi alıp götürecek olayların geçtiği iklime
12.00 ₺ -
Şehit Hama
2 Şubat 1982'de Suriye'de Nusayri rejimi tarafından yalnızca Allah'a inandıkları için hiçbir ayırım gözetilmeden yok edilen bir şehrin destanlaşan hikayesi... Yalnızlığa ve ölüme itilen, işkenceye maruz bırakılan Müslümanların acılarını bizzat yaşamış birini duygularından ele alınarak sadece Suriye'de yaşanan gerçekleri anlatan bir roman Hamalı...
26.25 ₺ -
Ülker Yıldızı
Nasıl yaşarsak öyle öleceğiz ve yeniden dirilme gününde nasıl öldüysek öyle kalkacağız Ayağa Çıra Yayınlarından okuyucusuyla buluşan Ülker Yıldızı, bir annenin kendini özünü arayış hikâyesidir. Yazar, annenin serüvenini Ülker Yıldızı adını koyduğu oğlu üzerinden okuyucularıyla paylaşıyor. Genç kızlık döneminden itibaren yalnızlıkları yaşayan ve adeta yalnızlığın kızın kaderi haline geldiği süregelen bir hayat ve bu hayata dâhil olan insanlar, yaşanan olaylarla toplumsal açmazların çözümü noktasında öğüt ve örneklerle dolu bir kitap çalışması Ülker Yıldızı Fani olan şu dünya hayatında yaratılan en değerli varlık insan olmalıyken derin ve sonsuza uzanan bilinmezliği ve özünde saklı olan muamma, muğlâk görüntülü yüzlerin gizeminde kaybolmuştur. Oysaki yaratıcının yarattığı cevher ve değerlerin gün yüzüne çıkması gerekmektedir. Bu değerleri gün yüzüne çıkarmak, insanın birincil vazifesi olmalıdır. Sıradanlaşmaktan kurtulup ulvi bir amaca yaratıldığının farkına varmalıdır. Bu değerlerden habersiz öyle çok insan var ki bu insanları küçük bir dokunuşla asli mihverlerine çekebiliriz Bu ve benzeri birçok mesajı içeren Ülker Yıldızı okuyucusunu bekliyor Sade ve güzel bir anlatıma sahip kitap, şimdiden okuyucu nezdinde olması gereken yerini almaya başladı İyi okumalar
22.50 ₺ -
Yitik Özgürlük
Her şey çok güzel, her şey çok iyi giderken mehtaplı gecelerin ardından kara bulutlar çöktü,şimşekler çaktı sürgün ülkenin üzerine. Ordu, bir grup generalin önderliğinde ülke yönetimini ele geçirdi. Bütün ülkeyi ilan ettikleri sıkı yönetimin demir postalları altında inim inim inlettiler. İlk attıkları adım kanlı oldu. Sonrakilerde kanla devam etti. Öyleki nergis kokuları yerini kan kokusuna, barut kokusuna bıraktı . kan kokusu ağaçlara, ormanlara, vadilere sindi;dere yatakları kimsesz mezarlar haline geldi. Yer yer insan cesetleri görülür oldu. Evler yakılıyor, köyler yakılıyor, ormanlar cayır cayır yakılıyordu. Göçler başlıyordu. Bu toprakların binlerce yıllık sahipleri, bu toprağın çocukları yerlerinden sürülüyorlardı. Ve geride sadece külleri değil, hicranları kalmıştı. İşte şimdi sıra o köylülerdeydi. Fermanları verilmişti bir kere, onlarda göç etmek zorundaydı. Çareleri kalmamıştı, iki yolları vardı;ölüm yolu yada dağlar ve vadiler; yani kaçış yolu. Ölümden, kandan, zulümden kaçış. Özgürlüğe kaçış… Ülkede yapılanan darbenin sonucunda rejimi benimsettirmek ve isyanı bastırmak için darbeciler tarafından zindandan çıkartılan Bozo, Ölüm Timinin başına geçirilmiştir. Görevleri operasyon ve eylem… Bozo’nun ajanlık tekliflerini reddedince Osman, üç kurşunla köyün ortasında öldürüldü. Evi barkı yıkıldı. Köyleri yakıldı, boşaltıldı. Ve sürgün edildi. Ailesinin ve halkının başına gelen bu trajik hadisenin hesabını sormak için adalet arayışına giren Yusuf, çözümü kurşunların patlatılmasında buldu. Tim komutanı Bozo’dan geçmişin intikamını almak için sırtında aşkın yüküyle yola çıkan Yusuf’un hazin serüveni başlar.
37.50 ₺ -
Sevgili Yalnızlığım
Sevgili yalnızlığım Benim romantik prensim Ütopyalar ülkemin başkenti İçimin gergefinin usulca dokunanı Berrak, gri, koyu, açık rengi Düş gezgini yüreğimin takılıp kaldığı, hep kaldığı Kimsem Zarar Fayda Ve herşeyim Anladım ki ben sadece senle mutluyum İyiki varsın. *** O benim ihtilal çiçeğim. Kalp eyaletimin mehdisi. Tüm Alametleri tamam, sadece gelişi gülüşü eksik , bir de gözlerime bakışı ki o kıyametim olur, ölüp cennete girişim olur. *** Şimdiye kadar çalmaya çalıştığımen kutsal şey onun gönlü oldu. *** Bütün harflerimle sadece susssam, beni duyabilirmisiniz? *** Ben onunla hep içimden konuşuyordum. *** Aşkın aslı, kendini bulmaktır. *** İşte bu gökyüzü,işte bu yağmurlar,işte bu havatoprak ve sen ey insan ve sen başıboş değilsin *** Kuşlar… Serçe yüreğinizin parmak uçlarından öperim.Kanatlarınızın yükü kadar yükü olanlara selam edin.Yazdım onlara.Deyin.Söyleyin.Haber verin. *** Yazdıkları karşısına yaşam olarak çıkmaya başlayan yalnız bir yazar İmam-hatip’ten atılmışbir araba hırsızı ve sevdiceği…
48.75 ₺ -
Yasak İlmin Kitabı Esrarname I
“Rivayet olunur ki ta fi tarihinde, İranşehr’de bir büyücü ve şair olan Tir-i Danende, tamı tamına yirmi üç sene dört ayda kemâle erdirdiği ve sahibine akıl almaz kabiliyetler bahşeden eserini Şehinşah Ardeşir’e sunmuş, fakat içerisindeki efsunlu kelimelerin kara büyü olduğu anlaşılır anlaşılmaz kellesi vurulup kör kuyuya atılmış, tek nüshadan ibaret zannedilen eseri de oracıkta yakılmıştı. Elbette Esrarname’nin mevcudiyeti böylece nihayete eremezdi çünkü yakılan, eserin aslı de¬ğildi. Aciz bir taklitten başka bir şey olmayan sayfalar çabucak yanıp kül olmuştu. Oysa hakiki Esrarname, Tir-i Danende tarafından çeşit çeşit büyülerle do¬natılıp saklanmış, mevcudiyetini muhafaza etsin diye imhası imkânsız hale getirilmişti.” Ayfer Kafkas’tan fantastik bir dünyaya esrarlı bir bilet: Sadece gidiş için…
111.00 ₺ -
Aşk Cephesi
Rodos’ta bir otelde çalışan Angela’dan bir Ege şehrinde yaşayan Selim’e gönderilen mektupla başlıyor yolculuk… Selim yalnız, kafası karışık, kendisiyle barışmak için işaret bekleyen günümüz insanlarından… Kendisine gelen mektupla beklediği işareti alıyor ve Rodos’a, aynı zamanda kendi içine doğru bir yolculuğa çıkıyor; yanına sadece bir “KİTAP” alarak… Aslında bir emaneti var Angela’nın, savaş ve göçün ayırdığı iki âşığın bir asırdır saklı kalmış özlemiyle dolu mektuplar, dedesine ulaşamasa da Selim’e ulaşarak bu hasreti dindirecek yıllar sonra ve birleştirecek yolunu kaybetmiş iki genci… Selim, kâh yanında taşıdığı “KİTAP”la Çanakkale Cephesi’ne yol alacak, cephede çarpışan Akhisarlı Ali ve Anzak askeri Joe’nun yaşamlarına ortak olup savaş yıllarının acılarıyla anın içinde kaybolacak; kâh savaş nedeniyle Akhisar’dan sürülen Rumlardan biri olan Adara’nın sevgilisi Kerim’e yazdığı bu kalbi kırık mektupların eşliğinde geçmişinin izlerini sürecek. Yıllar önce birbirinden uzak düşmüş sevgililer bugün Selim ve Angela’yı bambaşka bir ateşin içine çekecek. AŞK CEPHESİ, aşkın, ayrılığın, hasretin, kavuşamamanın ve beklenmedik buluşmaların romanı…
203.50 ₺ -
Ahi Evran Efsanesi - Kayıp Zaman
Kaybolan, unutulan bir zaman… Sekiz yüz yıl öncesine yapılan bir yolculuk… Kahramanlarımızla birlikte Ahi Evran’la ve ahilikle tanışacak, dehşet saçan bir ejderhanın alevden soluğunu ensenizde hissedeceksiniz!
96.20 ₺ -
Ahi Evran Efsanesi - Ejderhanın Dönüşü
Bu kez zaman yolculuğuna çıkan yalnızca Sır Saklayıcılar değil. 21. yüzyılda bir ejderha!.. Ahi Evran, ejderha Ebren’le Sır Saklayıcıları göreve çağırıyor. Kayıp, kutsal bir asanın peşine düşen genç ahiler bu görevi tamamlayabilecek mi? Ebren, Kara Ejder’e karşı girdiği mücadeleden nasıl çıkacak?
96.20 ₺ -
Cinlerin Baronu Azazil
Hamd, âlemlerin Rabb’i Allahu Teâlâ’ya (celle celaluhu); salat ve selam, onun elçisi Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) üzerine olsun. Umulur ki bu ilmî çalışmamız riyadan uzak olur. Biz de Hak Teâlâ’nın fazl-u keremi ile ümmet-i Muhammed’in dualarında oluruz. Üzülerek görüyoruz ki insanımızın derdinden istifade ederek rahatsızlıklarının daha da artmasına vesile olan şarlatanlar her geçen gün artıyor. İyi niyetli olan milletimizin namusuna ve parasına göz diken bu şarlatanları tanıyabilmenin en önemli ve tek yolu Kur’an-ı Kerim’i bilmektir ve çalışmalarımızın kaynağı olan bu mucizevi İlahî armağandan tecrübe edindiğimiz yöntemleri sizlerle paylaşabilmektir. MESUT KALALI
80.00 ₺ -
Mutluluk Bakış Açımızda0
Şöyle hayal edelim: Çocuğunuzun ya da eşinizin bir hareketine çok sinirlendiniz. Kelimeleri taramalı gibi saydıracakken kapının zili çaldı. Çoktan beri görmediğiniz ve çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı kapının önünde görüverdiniz. Arkadaşınız da kucağını açmış gülerek size doğru yaklaşıyor. O anda ister istemez psikolojiniz değişecektir. Arkadaşınız birkaç saat kalıp yanınızdan ayrıldıktan sonra, muhatabınızın gönlüne sıkacağınız kelimeleri, yine aynı şekilde kullanabilir misiniz? “Kesinlikle hayır.” değil mi? Peki, sürekli muhatap olduğumuz kişiler, evimizde birkaç saat kalan arkadaşımız kadar değerli değil mi? Hadi bağırdık, çağırdık, karşımızdakinin kalbini paramparça ettik. Daha sonra çok mu rahatladık? Şeytanı güldürdük, meleği üzdük. Bu kitabı okuduktan sonra, sevdiklerinizi ve melekleri daha çok sevindireceksiniz. “Ahir zamanda şükrün, vefanın, mutluluğun ne olduğunu unutan insanların, bu duyguları hatırlayacağı ve sığınabileceği bir liman misali bir kitap.”
203.00 ₺ -
SON ADRES
“İnsan, imtihanlarla saflaşır ve özüne erer. Ruh, imtihan gördüğü nispette olgunlaşır ve büyük işleri göğüsleyebilecek hâle gelir. Geçirilen imtihanın ağırlığı nispetinde fert, insanlık mektebinde sınıf geçmeye hak kazanır. Sabah akşam onların çevrelerinde dolaşıp duran endişeler, sıkıntılar kişiyi istikbale hazırlar. Bunun böyle olduğunu bilen hakikate aşina bir gönül için her imtihan, ona güç ve canlılık kazandıran bir ab-ı hayattır. Böyle birinin nazarında ateşlere atılmak, Yaratıcının dostluğuna doğru atılmış en güçlü bir adımdır.” Bu kitapta; yazar Azra Khara’nın onu uçurumun kenarına kadar götüren yaşadığı imtihanları, kimi zaman duygulanarak okuyacak; umutsuzluktan umuda, isyandan teslimiyete doğru nasıl yol aldığına yakından şahit olacaksınız.
7.00 ₺ -
Sevda Geri Dön
Gören herkesin imreneceği bir evliliğe ve aileye sahipti Sevda. Pırıltılı yaşamları ve debdebeli hayatlarıyla karı-koca cemiyette örnek olarak gösteriliyordu. Fakat Sevda, son zamanlarda his dünyasında garip bir çelişki yaşıyordu. Ve bu garip çelişkiyi kocasının bilmesini hiç arzu etmiyordu. Ruhunun derinliklerinde tahlili imkânsız duyguların bazen onu çok bunalttığını nasıl anlatabilirdi kocasına? Bütün dünyevi saadetler ayaklarının altına serilmişken, neden mutlu olamıyordu? Elinizdeki kitapta; bu soruların cevabını bulacak, genç ve güzel bir kadın olan Sevda’nın hayatının birdenbire nasıl değiştiğini yakından göreceksiniz…
59.50 ₺ -
Korkma Ayrılıktan Aşk Var
Hayat ayrılıkla başlar ve bize verilenler birer birer geri alınır. Bu gerçekten her birimiz haberdar olsak da direniriz var gücümüzle ayrılıkları kabullenmemek için. Ayrılık acısının verdiği hararetten ne koruyabilir ki insanı? Bu romanda Hace’nin yaşadığı ayrılık karşısında bir yaprak gibi nasıl kuruyup kavrulduğuna şahit olacaksınız. Ölüm kısa süreli bir ayrılık olsa da, Hace’nin hayatında bıraktığı derin izleri takip ederken, kendi hayatınıza yolculuğa çıkacaksınız. Onun umutsuzluk dergâhından zincirlerini koparmasına kadarki süreçte, iç dünyasındaki gelgitlerde kendi dünyanızdan bir parça bulacaksınız. Korkma Ayrılıktan Aşk Var ile yazar, sizi hayata bambaşka bir açıdan bakmaya davet ediyor.
24.50 ₺ -
Kabirde İlk Gece 3 Cehennem Yolcuları
Azrail’in nefesi, yaşayanlar için surun birinci üfürülüşüdür. Bu nefesi duyanın, dünya ile bağları kopuverir. Başının üstündeki güneş söner, dağlar un ufak olur. Birinci surun tesiriyle günahkâr ilk gecesinde, mezarından açılan cehennemdeki yerini temaşa ederek acı üstüne acı yaşar. Kahreder geçmişine ve yapması gerekirken yapmadıklarına. Hüzün, ilk gecenin mirası olarak boynuna dolanır. "Kabirde İlk Gece" ve "Sırat Köprüsünde Heyecan" kitaplarında olduğu gibi, bu kitabında da yazar; sizlere farklı bir ufuk açarak düşünmenize katkı sağlamayı amaçlamış, bize sunulan sağlam referanslardan yola çıkarak, insanlığı kendi geleceğiyle yüzleştirmeye çalışmıştır.
33.60 ₺ -
Kabirde İlk Gece 2 Sırat Köprüsünde Heyecan
İnsanların heyecanı yüzlerinden, bakışlarından, duruşlarından okunuyor. Nasıl geçeceğiz, bu kıl gibi sıratın üzerinden? Üzerimden ayakları kaydığında, ağzını açıp beklemekte olan hararetli ateşin tam içine düşecekler. Ölüm kurtuluştur, cehennemde yanmaya göre.
17.50 ₺ -
Kabirde İlk Gece
Kabirde İlk Gece, sıradan bir roman değil. İnsan hayatının en önemli hakikati olan ölümün ilk durağı kabirde geçen ilk geceyi akıcı bir üslupla dile getiren roman, sıradışı bir özellik taşıyor.
28.00 ₺ -
Pertev Beyin Üç Kızı
Sultan Abdülhamid tahttan indirileli birkaç sene olmuş, İttihat ve Terakki Cemiyeti devletin her kanalında etkin rol oynamaya başlamış, İtalyanlar ani bir baskınla Trablusgarp’ı almıştı. Ufukta Balkan Savaşı’nın kara bulutları görünüyor, Osmanlı her cepheden bozgun ve yenilgiyle dönüyordu. Mağlubiyet ve sefalet… Bir devrin çöküşü, yeni bir devrin başlangıcı, yaşanan acılar, aniden türeyen sınıflar, yeni hayat tarzıyla estetiğin ve zarafetin eriyip gitmesi, bir neslin kaybı... Münevver Ayaşlı, Pertev Bey ve ailesinin konaklarda, yalılarda; mürebbiyeler, lalalar, dadılarla süren ışıltılı hayatlarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sinyallerini vermesiyle altüst oluşunu, duygusal, gerçekçi ve cesur bir üslupla kaleme alıyor. Miralay Pertev Bey’in ailesi üzerinden, toplumsal bozulmuşluğu tahlil ediyor. Tarihsel gerçekliğe yaslanan; okuru Osmanlı’nın son günleri üzerine düşünmeye davet eden Pertev Bey’in Üç Kızı, Münevver Ayaşlı’nın nehir roman olarak kaleme aldığı serinin ilk halkası…
166.50 ₺ -
Ergenekon’un Şifreleri
17 Mayıs günü Danıştay hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin makamında güpegündüz, arkadaşlarının gözü önünde öldürülür, mesai arkadaşları yaralanır. Danıştay’daki kameralar, x-ray cihazları bozuktur, çalışmaz. Katilin yakalanmaması için her tedbir alınmıştır fakat polis katili enseler. Düğmeye basılmış, hükümeti alaşağı edecek bir süreç başlatılmıştır. Hâkimin cenaze töreninde katil hükümet sloganları atılır, bakanlar yuhalanır.Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında 27 el bombası bulunur. Sonraki günlerde peş peşe cinayetler işlenir. Trabzon’da Rahip Santoro, İstanbul’da gazeteci Hrant Dink, Malatya’da Tilmann Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürülür. Malatya’da mahkemeye yağan ihbar mektupları, Zirve Yayınevi cinayetinin, jandarma bölüğünde organize edildiği ve azmettirenlerin Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil olduğunu ifşa eder. Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, Orgeneral Hasan Iğsız, Orgeneral Şener Eruygur, Orgeneral Hurşit Tolon, Tuğgeneral Veli Küçük, Yüzbaşı Muzaffer Tekin içeri atılır. Ülkede kaos çıkarıp darbe yapmak isteyen Ergenekon örgütü üyeleri seri cinayetlerin sanığı olarak tutuklanır...Türkiye tarihinin en karanlık cinayetlerini işleyen örgütün deşifresi. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kaos üreterek darbe yapmak isteyen örgütün işlediği cinayetlerin esrarengiz ve nefes kesen hikâyesi… “Derin Çete Serisi”nin 5. kitabında yazar, faili meçhul ve malum cinayetlerin sır perdesini anlatıyor.
9.75 ₺ -
Cehennem Vadisi
“Derin Çete Serisi”nin 4. kitabı olan roman Türkiye’nin derin cinayetlerini anlatıyor. Diyarbakır’da bir öğretmen öldürülür, faili bulunamaz. Cinayet, seri cinayetlerinin habercisi gibidir. İstihbaratçı Yüzbaşı Hüseyin ve polis müfettişi Safa, katilin izini sürmek için Diyarbakır’a giderler. Cinayetin işlendiği sokağa geldiklerinde arabaları havaya uçurulur. Hüseyin ağır yaralanır, müfettiş hafif yaralarla kurtulur ve katili aramaya devam eder. O günlerde efsane Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Sezai Karakoç Bulvarı’nda çapraz ateşe tutularak korumaları ile birlikte öldürülür. Katillerin peşine düşen müfettiş, pusuya düşürülür ve kaçırılır… Faili meçhul cinayetler, bombalamalar, adam kaçırmalar ve istihbaratçı savaşları… İç ve dış istihbarat örgütleri arasındaki kıyasıya kavga ve bu mücadeleye heyecan katan Hüseyin ve Ela’nın aşkı… Ülke gündemini işgal eden cinayetlerin ve olayların perde arkası… Terör olaylarıyla çalkalanan ülkemizin hazin öyküsünü anlatıyor Kavaklı.
10.50 ₺ -
Sabah Yakın Değil mi
Bir silah sesi ve... Başı yavaşça yere düştü Rüveyda'nın. Yeşil gözleri yarı açık. Gözleri gülümsüyor muydu ne? Bir değil bin aklın yetmeyeceği ne dramlara tanık olmuştu bu yemyeşil gözler. Neretva Nehri’ne benziyordu gözleri. O gözler ki Neretva gibi yeşil ve en az Bosna kadar sahipsiz bırakılmış, unutulmuş yaban diyarlarda.. Gülümsüyordu gözleri. Oysa neler gömüştü bu gözler... Babasının tabutuydu ilk gördüğü şey. Sırplar öylesine nefret ediyorlardı ki Müslümanlardan, sadece dirileri değil ölüleri bile kurşuna diziyorlar. Babasının kefeni kurşun iziyle delik deşik. Rüveyda’nın başı dik. Ölüm nedir ki bir mü’min için. Fatıma yengesini dumanların arasından hayal meyal seçebiliyordu; diri diri yakıldığı otobüsün içinden ve can havliyle cama tırmanan o minik bedenleri. Dünya sağır, dünya kör, dünya sessiz... Her gece Bosna’dan yükselen çığlıklara kulaklarını tıkar dünya. İslam’ın boynu büyük, Müslüman zelil ve dağlar Reyhan kokar. Kırlar zambak bahçesine dönerken gözleri gülümser Rüveyda’nın. Gelen ölüm değil müjdedir o kadınlara. Bu yüzden gülümser o gözler. Kendisinin sandığı ama aslında dünyanın günahı olan o büyük utançla yaşadığı onca acı dolu günün üstüne, müjde gelmiştir ötelerden. Kulağında çınlayan annesinin sesidir. Reyhan kokusu ve Hz. Fatıma Annemiz’dir onu çağıran; yanında iffet abidesi Hz. Meryem. Çamurdan karıldığını unutmayan Rüveyda’nın başı yerde, ruhu ise göklerdedir artık. Neretva, Bosna ve yeşil gözler... Modern dünyanın, karnında büyütüp Müslüman Bosna’nın yüreğine kustuğu vahşetin ve nefretin romanıdır bu. Yazması zordu elbette ama susmak daha zor. Bosna’dan yükselen bu ağıtın gelip yüreklerimizi titretmesi temennisiyle.
9.80 ₺ -
Esrarı Beka
Selçuklu Haşan Sabbah ve ruhunu ona satan Haşhaşiler dünyayı kara bir zindana çevirirken ona karşı koyabilen yalnızca Nizamülmülk’tür. Lâkin belanın havaya karıştığı yılan yuvasından, Alamut Kalesi'nden Nizamülmülk için kara bir ferman çıkmıştır. İhanetin en kesif hâlini yaşıyordu şimdi. Oğlum diyerek yıllarca göğsüne bastırdığı kişiden gelmiştir ihanet. Aşkın diyarında son nefesini verirken Koca Vezir, ardında tüm dünyanın hayran kalacağı bir teşkilat bırakıyordu. Osmanlı Yalnız bir padişahtı. 33 yıllık saltanatı boyunca kurtlarla çevrilmiş bir cihan devletini ayakta tutmak ancak onun gibi dirayetli birine nasip olabilirdi. Yaşadığı çağdan günümüze mesaj bırakan dahi Sultan... Zeki, vatanperver, imanlı, yalnız adam... Sultan II. Abdülhamid Han... Türkiye Şer şebekeleri hiç durmadan çalışıyordu. Düşmandan gelen ihanetlere alışkındık; ya içimizden gelenlere... Bizden sandığımız oysa koynunda hançer taşıyan hainlere mi kalacaktı meydan. Elbette hayır!. Nizamülmülk’ten Sultan Abdülhamid'e kalan miras elbette yine Sultan’ın dirayetiyle günümüze kadar yaşayacaktı. Üç Hilal Cemiyeti... Nâr, Alamut, Kinolis, Ceylan Gözlü Hayal... Ve bin yıllık büyük sır. Nizamülkmülk'ten Abdülhamid’e oradan Özal'a ve günümüze uzanan, insanın hayal dahi edemeyeceği müthiş bir sır yumağı. Herhangi bir kitapta birçok şey bulabilirsiniz ama ney nağmelerinden dökülen gözyaşlarını, Ceylan Gözlü Hayal olup içimize akan aşkın en katıksız hâlini bu kitapta bulacaksınız.
66.50 ₺ -
Gönül Doktoru
Şehirli bir çocuk olan Orhan yaz tatilinde akrabalarının yaşadığı köye gider, köyü ve köylüleri kısa zamanda çok sever. Kendi yöresel diliyle konuşan temiz kalpli köylüler, tarlalar, bahçeler, yeşillikler, hayvanlar, sürekli çalışmakla geçen bir hayat... Bütün bunlar Orhan’a bambaşka bir dünyayı tanıtmıştır. Orhan, arkadaşı Mıstık’la tarlalarda bahçelerde dolaşırlar, hayvanları otlatırlar. Köyün imamı Selim Hoca, her meseleyi Peygamber Efendimizin hayatından örnekler vererek çözer, yanlışları düzeltir. Selim Hoca ile tanışınca Orhan’ın dünyası değişir. Onun, tatlı diliyle Peygamberimizi anlatarak nice insanları etkileyip değiştirdiğini görür. Selim Hoca, tam anlamıyla bir Gönül Doktoru’dur. Bu romanı okurken, köy hayatını yaşayacak ve Gönül Doktoru olmanın güzelliğini hissedeceksiniz.
125.80 ₺ -
Kayıp Renk
Ayrı dünyalar ve ayrı hülyalar bir yerlerde kesişir; birbirine değer, birbirini ezer ya da yüceltir. Çok sevdiğimiz bir kokuyu bile hissetmeyiz bazen. Bazen de bir nargile dumanı, yeni ve sisli bir ufuk açar önümüze; şimdiki zaman geçmişle harmanlanır. Kendimizi rahatlatmak için kurduğumuz o müthiş soru iç dünyamızda çalkalanıp durur: "Eğer kararları biz vermiyorsak, yaptıklarımızdan nasıl sorumlu olabiliriz?" Şairin dediği gibi, bizi ‘yakıp yıkan bir nazar' ve ‘kaderin üstünde bir kader' mi vardır? Ak ile kara kadar farklıdır beklentilerimiz: O delikli kayanın ötesinde hazine varmış... Kredi almanın püf noktaları varmış... Bu memlekette güpegündüz adam kaçırılırmış... Bu işler telefonda konuşulmazmış... Çoğu zaman o içindeki enerjinin aslında kendisi olduğunu bilir insan. Kalbinde ona doğruları söyleyecek ikincil bir mekanizmayı arar durur.
13.50 ₺ -
Yandık Elhamdülillah
Rüya görür müsün ey kâri? Rüyalarla yaşar mısın bazı vakitler? Sonra yanaklarından kulaklarına doğru süzülen iki damla yaş ile uyanır mısın gecenin o en ıssız, en sessiz, en kimsesiz vaktinde? Dünyanın bir rüya âlemi olabileceğine inanır mısın? Gel bir başkasının rüyasına dalalım şimdi seninle. Hakikate uyanalım. Pervane olalım. Bedenimizi yakacak ateş arayalım. Evvela Şiraz'a çırpalım kara ipekten kanatlarımızı, ateşi bilen aşk erlerinin yanında konaklayalım. Aşk ateştir diyelim lisansız ve sessiz ve hatta harfsiz kelimelerle. Aşka yanalım, başka yanalım. Sonra Mevlana dergâhına düşürelim kara bedenlerimizi, bizi kavuracak bir şem arayalım. Aşk arayalım. Göğe yükseltelim feryadımızı. Aşka ağlayalım. Bir dağ başında dua eden Yunus'u bulalım sonra. Ona aşkı soralım dilersen, aşkına şahit olalım. Aşkı üç âşıktan dinleyelim biz. Biri; "Aşka uçarsan kanatların yanar" desin bize, diğeri "Aşka uçmazsan kanat neye yarar" diğeri temmet çeksin düşlerimize; "Aşka vardıktan sonra kanatları kim arar" desin, susalım. Açma sakın gözlerini, bu rüya âşıkların rüyasıdır. Uyanırsan rüyaları unutacaksın.
9.00 ₺ -
Paradokya Sırlar Geçidi
Gecenin gizemli oyunu devam ediyor! Kitabı eline aldığın an yolculuğun başladı. Kim bilir şimdi nerdesin. Tanımadığın insanlar beliriyor yanı başında. Bir an önce çıkmalısın bu rüyadan. Birbirine bağlanan şifreler, bulmacalar, oyunlar seni kurtuluşa mı götürecek yoksa tuzaklara mı kapılacaksın? Anahtara sahip olmak yeterli değil, doğru kapının kilidini açmalısın. Riske girmeye hazır mısın? Paradokslarla çevrili rüyalar âlemi, seni bu defa bambaşka zaman ve mekânlara götürecek. Paradokya, Sırlar Geçidi ile yeniden karşında!
185.00 ₺ -
Kabil
Aşk için ölmek kadar, öldürmenin de masum olduğu bir coğrafya… Aydınlıktan ümidini kesmiş, gözüne ölüm kaçan insanlar… Bursa’daki aşkın İstanbul’daki maktulleri… Şimdi gözlerini kapat ve en son ne zaman âşık olduğunu düşün! Ve ne zaman ölmek istediğini… Kabil’e kardeşini öldürten aşk, sence sana neler yaptırabilir? İçindeki Kabil’den kurtulmak için bir şansın var! Ama okuyacakların, gözünü korkutacaksa insanların arasına asla karışma! Bundan sonra öldürülen herkes, ondan sorulacak…
133.00 ₺