-
Kırlangıçlar Erken Göçtü
"Hemen her gün kulübenin önüne çıkıp temiz havayı içine çeken, şükür mırıldanışlarıyla bağ içinde şöyle bir gezinen; havada karga, toprakta yabancı ot ve yeraltında köstebekten başka herkesi ve her şeyi dost bilen, bu üç varlıkla sınırlı düşmanlığı bile kendine dert edinen yaşlı adam, hasır seccade üzerinde düşünüyordu." Roman, Anadolu'nun arka bahçesinde, sahne ışıklarının değmediği noktalarda, okura kısa ama yalabık gibi bir gezinti yaptırıyor. Anadolu'nun küçük bir yerleşim biriminde 'barış gönüllüsü' olarak uzun süre yaşamış olan Amerikalı Mr. Heng, süttozu, doğum kontrol hapı ve daha çok ilginç ayrıntı bu romanda... Kırlangıçlar Erken Göçtü'yü severek okuyacak, içe işleyen bir halk şarkısı gibi yıllarca hatırlayacaksınız.
107.80 ₺ -
Orada da Yıldızlar Kayar mı?
Ahmet Günbay Yıldız’ın yeni romanı, her istediğini elde edebilen, varlıklı bir ailenin kızı Leyla’nın; hayatın anlamını bulma yolculuğunda yaşadıklarını buluşturuyor okurla… Üniversite’den arkadaşı Çağrı’nın hayata dair tuttuğu notları Leyla ile paylaşmasıyla başlayan bu yolculuk; Çağrı’nın beklenmedik bir şekilde ortadan kayboluşu, akabinde Leyla’nın yaşadığı derin boşluk ve yaralarını sarma sürecinde hayatına giren yeni yüzlerle yaşadığı ilişkiler çerçevesinde devam ediyor. “Korkunç bir yağmura tutulmuştu Leyla… Hiç beklemediği anda kurduğu sarayı, acımasızca çökerten, hoyrat selleri oluşturan ve önüne gelen her şeyi yıkıp talan eden, o yağmurun azgın sellerinin önüne katılan eski malzemelerini seyrederken sarayını yeniden başka malzemelerle kurabilmenin çırpınışları içindeydi günlerdir…”
148.00 ₺ -
Mevlana Aşk Beni Sende Öldürür
MEVLANA: AŞK BENİ SENDE ÖLDÜRÜR Üç yüz âlimin birden gördüğü rüyayla Hz. Muhammed’in “Âlimlerin Sultanı” hitabına mazhar olan Bahaeddin Veled. Daha çocuk yaştayken bile babası Bahaeddin Veled’in ardından yürürken görüldüğünde “Bir ırmak, koca bir ummanı peşine takmış sürükleyip gidiyor” diye hayret uyandıran, bugün de bütün dünyaya yaydığı ışıkla evrensel bir değere dönüşen Mevlana Celaleddin Rumî. Ve Mevlana’nın hayatına güneş gibi doğan Şems-i Tebrizî. Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Okay Tiryakioğlu, bu kez tüm dünyanın gönlünde taht kurmuş bir tarihi şahsiyetin hayatını romanlaştırdı: MEVLANA İslam uygarlığının o günkü payitahtı konumunda olan Belh şehrinden bir iftira sonucu göç eden Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve yakınlarının çile dolu yolculuğuyla başlayan kitap, Mevlana'nın herkese şaşkınlık veren manevi gelişimini ilmek ilmek dokuyor. Mevlana'nın aşkla yoğrulan iç yolculuğunun ve bitmek bilmeyen çilelerinin bir nakış gibi işlendiği bu unutulmaz kitapta, tarihi bilgilerin ışığında anlatılmış çarpıcı bir hikâyeye tanıklık edeceksiniz. Mevlana'yla Konya sokaklarında yürüyecek, Şems'le sema yapacak, çağlar boyu ateşi hiç sönmeyen Mesnevi'nin doğuşuna tanıklık edecek ve tarihe damga vurmuş tasavvuf büyükleriyle birlikte ilahi aşkın şerbetini tadacaksınız...
185.00 ₺ -
57. Alay Filistin
SUSUZ ASLANLAR FİLİSTİN’DE Kendilerini “Susuz Aslanlar” diye niteleyen 57. Alay, Çanakkale Conkbayırı’nda adeta bir kahramanlık destanı yazmasının ardından, önce Galiçya’da çarpışır. Ardından bağlı olduğu 19. Tümen’le birlikte Filistin cephesine doğru harekete geçer. Askerler zorlu cephelerden henüz çıkmalarına rağmen, sahip oldukları her şeyi arkada bırakarak yola çıkmakta tereddüt etmezler. Çetin geçen yolculukta maddî-manevî kayıplar verilir. 1917-1918 arasındaki zaman diliminde, askerler iç ve dış düşmanlarla aynı anda mücadele ederler. 57. Alay, Filistin cephesinde birçok muharebeye katılır. 19. Tümen’in İngilizlerin eline esir düşmesinin ardından işler zorlaşır. Son olarak Nablus meydan muharebesinde, kuvvetlerinin tamamına yakınını kaybeden 57. Alay, İngilizler tarafından kuşatılır. Canları pahasına bile olsa alay sancağını yere düşürmemek, düşmana teslim etmemek için düşmanla 57. Alay arasında kıyasıya bir mücadele başlar.
185.00 ₺ -
Kara Güneş
Bahadır Yenişehirlioğlu, 15 Temmuz gecesinde yaşadığımız hain girişimi, bu ülkenin evlatlarını vatansız bırakmak isteyenleri, insanlarımızı bir var olma mücadelesinin eşiğine getiren büyük tuzağı romanlaştırdı. Manisa’nın bir köyünde, aynı göğün altında uçurtma uçurmuş, çocukluğun en keyifli ve zor zamanlarını birlikte yaşamış iki arkadaş. Biri arkasında kaya gibi sağlam duran bir baba ile şefkatli bir annenin evladı Ebubekir, diğeri dağılmış bir ailenin incinmiş çocuğu Kadir. Bir de köyün güzeller güzeli kızı Züleyha. Hayatları köylerine gelen Hasan Öğretmen’den sonra asla eskisi gibi olmayacaktı. Hasan Öğretmen’in öğrencilerinden bir “altın nesil” oluşturmak uğruna onları iradelerinden, seçimlerinden, kişiliklerinden adım adım uzaklaştırıp kendilerine, değerlerine, ülkelerine yabancılaştırmasına karşı direnmek mümkün müydü? Kara Güneş, aynı memleketin evladı iki arkadaştan birini darbeci, diğerini ihanete direnen bir kahraman kılan geceyi ve o geceye giden taşları döşeyen büyük oyunu anlatıyor. Kara Güneş, darbeye, ihanete, aldatmaya ve aldatılmaya karşı onurlu bir direnişin romanı. “Gökyüzünün rengi ne Kadir?” Kadir, Züleyha’nın gözlerinin içine bakarak, “Siyah,” dedi. “Peki sen, en son ne zaman gökyüzüne baktın?”
150.00 ₺ -
Koza
15. yüzyılda yaşamış, unutulmuş bir esrar yumağıymış Firdevsî-i Tavîl. Arzın ve semanın dilini çözmüş, havas ilminin, tiryakların ve tılsımların sahibiymiş efsanevi Davetname’nin müellifi... Adem’in yüzüne ayna tutmuş, ağzına kadar doldurduğu heybesini aşkın deryasına gözünü kırpmadan boşaltabilen bir ibretlikmiş... Adem ise gündelik hayatla ilişkisini kesmiş, konar göçer bir kapalı kutuymuş. Hüma suretinde aşka düşmüş, Firdevsi’nin Davetnamesi’nden esinlenerek kaybolduğu yollarda kendini hiçliğe savurmuş. Otacı Çember Hanım’dan şifa, Firdevsi’den aman dilemiş. Adem’in gerçeklik algısının yittiği yerde, hikâyesi can yakan göçebenin, Firdevsi’nin yolculuğu başlamış. Uçsuz bucaksız kavurucu çöllerden Kaf Dağı’nın gölgesindeki dondurucu Hatai ülkesine uzanan yolda, havas ilminin inceliklerini Yada’nın aşkıyla örmüş. *** Koza, gerçekle rüyanın iç içe geçtiği, sınırların kaybolduğu bir dünyada Yada, Hüma, Firdevsi ve Adem’in hayatlarını birbirine bağlayan düğümleri anlatan bir hayal/roman. Bir çözülüp bir bağlanırken ipler, semaya fısıldanan sırlı sözler Koza’yla kayda geçiriliyor. Genç romancı Hatice Kesgin’den masalsı bir rüya anlatı.
7.54 ₺ -
Kamikaze Operasyonu 11 Eylül′ün Gerçek Romanı
Bir yıl önce Metal Fırtına ile Türkiye’de politik kurgu akımını başlatan TİMAŞ Yayınları, şimdi de Kamikaze Operasyonu ile gündeme damgasını vuruyor. Birinci baskı 50 bin adet… Dünya tarihi için bir dönüm noktası olan 11 Eylül, ilk defa gerçek yüzüyle ve bir roman kurgusuyla kitaplaştırıldı. Kamikaze Operasyonu, somut olaylara ve gerçek verilere dayanan bir belgesel roman. Dünyada ilk defa resmi söylem dışında bir 11 Eylül romanı O gün Amerikan ordusu içinden darbeci bir grup harekete geçti. Her şey “Küresel Muhafız” adı verilen bir simülasyon tatbikat olarak başladı, sonra dehşet senaryosuna dönüştü. Aynı günlerde ABD Hava Kuvvetleri’nin yürütmekte olduğu tatbikatlar zinciri, darbeci grubun işini kolaylaştırdı. İkiz Kuleler’e çarpan uçaklar, uzaktan kumanda teknolojisiyle yönlendirilen özel uçaklardı. Boston’dan kalkan sivil uçaklar, yani o gün Kuleler’e çarptığı ilan edilenlerse radarlardan kayboldu. Nereye gittiler, nasıl gözden kayboldular, açıklanmadı. Ve ilan edilen “teröristler” uçaklarda bulunmuyordu. Onların akıbeti, CIA krematoryumunda yakılarak ölmek oldu. Uçakların yolcuları da Alaska’nın buzlu sularını boyladı. Dahası, darbeciler, İkiz Kuleler’in yıkılışını sağlama almak için, iki gün önceden binanın iskeletine “termobarik bombalar” yerleştirmişlerdi… Aynı gün Pentagon’a düşense, uçak değil ordu malı bir bombaydı. Sonunda ABD Başkanı George W. Bush, darbecilerle pazarlığa oturdu ve anlaştı. Dünyayı kaosa sürüklemek isteyen güçlerin bahaneleri hazırdı artık. Peki ama bütün bunların, 1945 yılındaki bir olayla ve Kennedy’nin uygulamayı reddettiği Genelkurmay planı Northwoods Operasyonu ile ne ilgisi vardı? *** Eski bir subay olan J.E. Clayton, Pentagon yıllarında yazdığı Kamikaze Operasyonu adlı planın, Ağustos 2001’de, Hava Kuvvetleri tarafından alındığını ve uygulamaya konulacağını öğrenir. Donanma İstihbaratı ve FBI bağlantılarını harekete geçirerek darbecileri engellemek üzere nefes kesici bir mücadeleye girişir… Atilla Akar, 11 Eylül’ü, dünyada ilk defa resmi yorum dışında bir roman ile anlatıyor ve “O gün gerçekte ne oldu?” sorusuna cevap veriyor.
8.22 ₺ -
Abluka
ABD’nin Çin’i ve Rusya’yı abluka altına alma operasyonu… Uluslararası bir komplo gerçekleşiyor… Savaş neredeyse kaçınılmaz.... Amerika, süper güç olma yolunda hızla ilerleyen Çin ve onun en büyük destekçisi Rusya’dan giderek rahatsızlık duymaktadır. ABD Ortadoğu’nun, Asya’nın ve Kafkasya’nın kontrolünü bu ülkele bırakmak istememektedir. Ancak tek başına hareket edecek konumda da değildir. Beledikleri yardım fazla gecikmez. İsrail gizli servisi Mossad her türlü desteği vermeye hazırdır. Washington’da, Pekin’de, Berlin’de ve Moskova’da bulunan güç merkezleri birbirleriyle inanılmaz bir rekabet içindeler. CIA, Mossad işbirliği dünyayı kaosa mı götürecek? Alman gizli servisi BND kimin safında yer alacak? Rus-Çin ittifakı entrikaların önüne geçebilecek mi? Bill Clinton döneminin Savunma Bakanı William S. Cohen’den yüksek gerilimli, dünya siyaset sahnesini yeniden yorumlayan politik kurgu bir roman. Bir solukta okuyacağınız bir heyecan fırtınası...
8.91 ₺ -
Yıldızlı Karanlıklar
Anselmo. İsyanya’da yaşayan gönlünü sosyalist ideallere kaptırmış bir gençtir. Tutkuyla bağlı olduğu davasının zamanla iç yüzüne ait hiç de hoş olmayan gerçeklerle yüzleşinceye kadar davasına sadakatle hizmet etmeye devam eder. Ta ki dayısı öldürülünceye kadar… Bir doğruyu bulmak; her doğruyu bulmak da tam doğruyu bulmak da değildir. Özellikle. iyiyle kötünün birbirine karıştığı. yanlışların doğruları götürdüğü. kuvvetlinin yüzsüz ve adaletsiz olduğu. halin diliyalanladığı bir keşmekeşte. şafak aydınlığına ulaşmak alabildiğine zordur. Kalplerinden yıldız parlıyor. Heyhat ki. bir yıldız aydınlatmıyor karanlıkları… “Yıldızlı Karanlıklar” hisseden. düşünen. kayıtsız kalamayan. yürekli insanların romanı. Tutkuları. sevdaları. davaları ile. arıyorlar…
4.11 ₺ -
Matruşka
1990 sonrası yıllar. Türkiye′nin kelimenin tam anlamıyla bir kaç yüzyılda yaşamadıklarını bir anda yaşamaya başladığı dönemdir. Akşam fakir yatıp sabah zengn kalkanlar. sabah güne ′hiç kimse′ olarak başlayıp. akşam bütün Türkiye′nin tanıdığı insan olarak günü bitirenleri tanıdığımız yıllar...Ülkemizin karanlık bir dehlize giriverdiği. etnik kavgaların ve faili meçhul cinayetlerin birdenbire çığ gibi üzerimize çöküverdiği. kimsenin ne olup bittiğini anlıyamadığı bir dönem... M.Metin Kaplu zenginliği gören. gözlemleyen ve ucundan kıyısından yaşayan biri olarak. zamanımıza. yaşadığımız fırtınalı yıllara tanıklık edecek bir eserler ortaya çıkan bir kalem... Bir solukta okuyacağınız ve romanda yer alan kahramanları gördükçe ′′Aaa. ben bu adamı tanıyorum!′′ diyeceğiniz bir eser... Bir Fredercik Forsyt kurgusu içinde muhteşem bir atmosfer sizi bekliyor. ′′Susurluk Olayı′′ hakkında bütün bildiklerinizi unutun.
9.60 ₺ -
Akrep Kapısı
Beyaz Saray Terör Uzmanı Richard A. Clarke’tan Sıradışı Bir Politik Kurgu Petrolün kokusu tüm akrepleri bölgeye çekiyor... Ortadoğu nükleer bir çatışmaya doğru gidiyor... *** Yıl 2010... Sünni ve Şii gruplar, ortak bir darbeyle Suudi Arabistan′daki krallık rejimini yıkıp "İslamiye Cumhuriyeti"ni kurarlar. Suudi ailesi ABD′nin Houston kentine sürgün edilir. Suudilerle çıkar ilişkisi kuran ASavunma Bakanı Henry Conrad, İslamiye′yi işgal edip petrole el koymak düşüncesindedir. Çin ise petrol karşılığında İslamiye′yi savunmak için gönüllü olur. İki Çin gemisi, İslamiye′nin petrol rezervlerini korumak üzere nükleer başlıklarla yola çıkar. Nükleer silaha sahip olan İran da fırsatı değerlendirip Körfez′de Şii egemenliği kurmak için kolları sıvar. Tansiyon giderek yükselmektedir... Gerçek bir Üçüncü Dünya Savaşı senaryosu Clarke, Akrep Kapısı’nda, olağandışı heyecanlı bir jeopolitik öykü içerisinde anlattığı olaylarla okuyucuları birkaç sene ileriye götürüyor ve Asya’ya yayılması söz konusu olan nükleer bir savaştan söz ediyor. Bir hükümet darbesi ile Suudi Arabistan’daki şeyhler tahtan indirilmiş, yerine kararlı bir İslam hükümeti gelmiştir. Petrolün kokusu etraftaki akrepleri çekmeye başlar; bunların başında Washington ve başka bir başkentte Orta Doğu’nun haritasını temelinden sarsacak şeytani bir pazarlığa girmeye hazır kişiler bulunmaktadır. Planları -aralarından bazıları aynı olduğunu düşünse de- aynı değildir. Gizli gündemler, önü alınamaz bir hırs, farklı yerlere duyulan sadakat hisleri, hatalı istihbarat, felakete sürükleyen yanlış hesaplar sonucunda bir süre sonra domino taşları düşmeye başlar. Ve birkaç kararlı adam ve kadının çabaları bu çılgınlığı durdurmaya yetmez... Akrep Kapısı’nın belki de en çok öne çıkan yönü, kendisi de bir analist olan Clarke’in istihbarat ve politika kulvarlarında yaşanan akıl oyunlarını romanın içinde ustalıkla sergilemesi. Öte yandan mizansenler, karakterler ve diyaloglardaki gerçekçilikte de dikkat çekici. Nitekim yazarın kendisi de “bazen kurgu yoluyla daha fazla gerçek anlatırsınız” diyor. 30 yıl boyunca Beyaz Saray’da güvenlik-istihbarat analizleri yapan Richard Clarke’in son kitabı Akrep Kapısı, geçen yıl ABD’de yayınlandığında epeyce tartışmaya sebep olmuştu. İstihbarat uzmanları tarafından "alabildiğine gerçekçi ve inandırıcı" bulunan roman TİMAŞ Yayınları tarafından Türk okuruyla buluşturuldu. Akrep Kapısı, terörizm, savaş ve siyaset üzerine çarpıcı bir roman...
6.85 ₺ -
Düğünümde Ağlama
Yazar, bu kez mesajını daha farklı bir olaylar zinciri ile sunuyor. Önce soğuk bir şekilde ürperten ve düşündüren sonra da önünüze yepyeni ufuklar açan çok boyutlu bir müjdeyi yakalıyorsunuz bu mesajda...İlgiyle okuyacağınız bir roman.
5.48 ₺ -
Diyamandi
Bir aşk erbabı Yaman Dede… Mevlânâ’nın dizeleriyle karşılaştığı gün yanmaya başlıyor: “Dinle, bu ney neler anlatıyor? Ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?” Kendini yitiriyor. Bu hayata göz yumup başka bir âleme göz açıyor. Artık kendini kalbini tanımaya, anlamaya, bilmeye adıyor. Ve yalnızca O’nunla can buluyor…
176.80 ₺ -
Ateş ve Bahçe
Bir tünelde kaybettiği kocasının ardından iz süren bir kadın... Hakikatin peşinde yeniden var etmenin serüveni... Bir belgesel için çıkılan iki kişilik yolculuğu tek başına sürdürdükçe kameranın yerine gözünü, ses bantının yerine belleğini yerleştiren kahramanımız bütün sınırları bir bir ortadan kaldırır. Yol aldıkça, yıllardır süren bir savaşın ortasında hayata tutunmaya çalışan gençlerin, kayıplarını arayan ana babaların belleğiyle karşılaşır. Kimi zaman yıkık kliseler, unutulmuş yatırlar, ıssız su yolları, isimler, efsaneler, rivayetler eşlik etmektedir ona yolculuğunda. Kimi zaman da değişen, dönüşen 'yeni hayat'ın yeni ritüelleri. Ulaştığı her yeni mekan, tanıştığı her insan yüreğinde sakladığı sevgiliye dair başka bir anıyı ortaya çıkarır. Giderek alemde her şeyle her şey arasındaki bağ görünür hale gelmeye başlayacaktır. Anılar belgesele, belgesel gerçeğe dahil olurken bir gün... Kocasının kaybolduğu Titus tünelinin çıkışında onun kullandığı kameranın bulunduğ haberini alır... Bana verdiğin taş Bin yıllık yuvarlanmış
18.50 ₺ -
Düşerken
“Bir sabah kimselere bir şey söylemeden, göç vaktini kaçırmış, suskun, yorgun ve kederli bir kırlangıç gibi alıp başını uzaklaştı. Biraz daha bekleseydi kanatlarında o dermanı bulamayacaktı. Umut niyetine sırtında taşıdığı bir çift kanat, zaman geçtikçe zayıflayacak, gitgide çürüyecek ve ruhunu zehirleyen bir belaya dönüşecekti.” Düşerken, başka dünyalardan bir kadınla bir erkeğin zamansız karşılaşmasını ve giderek karmaşıklaşan yol hikâyesini anlatıyor. “Nereye?” diye düşünmeden gitmek isteyenlerin varabilecekleri tek yer geçmişleridir. Tarık Tufan’ın çok katmanlı kurgusu ve ustalıklı anlatımıyla gün yüzüne çıkan Düşerken, uyumsuzluğun, arayışın, kapanmamış yaraların ve bir dizi keskin hesaplaşmanın romanı…
187.00 ₺ -
Sahnenin Dışındakiler
Tanpınar'ın bu eseri 1920'li yılların, Millî Mücadele yıllarının romanıdır. Romanın kahramanlarından İhsan romanın bir yerinde "Orada (Anadolu'da) mücadele var, muharebe var. Mukadderatımız orada halledilecek! Asıl sahne orası. Biz burada malesef sadece seyirciyiz. Sahnenin dışındayız" demektedir. Roman adını ve konusunu "sahnenin dışında" olanların içlerinde ve etraflarında olup bitenlerle, zaman zaman geçmişe, maziye yönelerek değişimler, hasretler ihtiraslarla kazanmaktadır.
247.50 ₺ -
Reha
Reha, Nurettin Topçu'nun 1926-1936 yılları arasında yazdığı ve bugüne kadar yayınlanmamış bir gençlik romanı. Topçu romanı sağlığında yayınlamak istemediğini, vefatından sonra ise yayınlanabileceğini kendine has tebessüm ve mânalı tereddütlerle yakın talebelerine söylemişti. Bilinen yalnızca bu kadardı, taki 1998 Şubat'ında romanın nüshası ortaya çıkana kadar... Taşralı kitabında bir araya getirilen hikayeleri için olduğu kadar, fikir hayatı ve dünya tasavvurunun teşekkül devri hakkında önemli ipuçları veriyor.
90.00 ₺ -
Aydaki Kadın
Aydaki Kadın Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dörtte üçü bitmiş son romanının dağınık müsveddelerinden merhum Güler Güven tarafından inşa edilmiş şeklidir. Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tanpınar’ın hayatta iken kitap olarak çıkabilmiş iki romanıdır. Tefrika olarak basılan Sahnenin Dışındakiler ile tefrikası yarım kalan Mahur Beste’yi de okuyucular yıllar sonra okudular. İlk romanı Mahur Beste de yarımdı, son romanı da yarım kalmıştı. Tanpınar yıllarca üzerinde çalıştığı “eserim” diyeceği bu romanın peşindeydi: “Roman bugünkü şekliyle hiç fena değil. Eğer pazarlık etmez, parasızlığa teslim olmazsam gelecek sene mühim bir eserim olur” demektedir günlüklerinde. Aydaki Kadın tam anlamıyla bir Tanpınar romanıdır. Eser kahramanının nice tanıdıklarının binbir hatırasıyla mekânı doldurduğu İstanbul’un, özellikle Boğaz’ın ve denizin romanı olduğu kadar, bir türlü dile getirilemediği için, içte genişleyen, kıvranan ve zehirleyici bir güce dönüşen aşkın romanıdır. “Ben çocukluğumla evlendim. Bu evde doğmuştum. Orada ölmek için evlendim” diyen Leylâ Boğaziçi’dir. Yazar eserini ayrıca siyasî bir roman olarak tasarlamıştır. Türkiye’nin demokrasi tecrübelerinin iflası, insanların iflasıyla birleşir. Bir bakıma hem Huzur hem de Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile birleşen noktaları çoktur. Her romanına kendisini koymuş olan Tanpınar bu romanda da vardır. Aydaki Kadın’ı günlükleriyle birlikte okuyunca, Tanpınar’ın hayalleri ve günlük gerçekler arasında parçalanışı, Selim’in yaşadıklarında da takip edilebilir.
202.50 ₺ -
Su Üstüne Yazı Yazmak
"İnsanların taş üzerine yazdıkları yüzyıllık yazılar, Allah için su üstüne yazılmış yazı gibidir." Amerika'da doğan, orada İslam'la tanışan ve halen orada yaşayan, çeşitli Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde psikolojik danışmanlık dalında akademisyenlik yapan Muhyiddin Şekûr Su Üstüne Yazı Yazmak’ta tasavvufa giriş öyküsünü anlatıyor. Şekûr, bu serüveni tasavvufla karşılamasından başlatıp şeyhinin rehberliğinde eriştiği dervişliğe ve ötesine kadar götürüyor. Şeyhinden aldığı “ders”lerle hayatın her anına dalga dalga yayılan ve hepsi birer hikmete işaret eden, kendisine sunulan lütufları ve bu yolda geçirdiği dönüşümü dile getiriyor. Bölümler arasında ilerledikçe, okur da günlük hayatın içinde insana yapılan ilahi çağrıya tanık oluyor. Lavabonun tıkanması, biriken günahlara karşı bir uyarıdır aslında. Sadece perşembeleri kendisini aramasını söyleyen şeyhine ulaşamadığında yaşadığı hayal kırıklıkları, yazarı Allah’a giden yolda pişiren ateştir. Yolda rastladığı yaralı kuş, şehirde kopması beklenen fırtına ve arabasının bozuluşu hep semadan gelen işaretlerdir görmeyi bilene. Eski bir plakçaların iğnesini ararken aslında kaybettiği inancını aramaktadır. Ve tüm bu olaylarda okur, yazarın samimiyetine, bazen acemiliklerine, tereddütlerine, ama en çok da teslimiyetine şahit olur ve onunla birlikte ruhun ve kalbin bu olağanüstü serüvenine dâhil olur. Su Üstüne Yazı Yazmak, okura karanlıklar içinden bir ışık sunuyor, soluk aldırıyor, umut aşılıyor… Arayış içinde olanlar ve aradığını tasavvufta bulmayı umanlar için kaçırılmayacak bir roman.
210.00 ₺ -
Kırk Aynadaki Güneş
Bu kitap sizi Adem'in yolculuğuna davet ediyor. Önce içinizi sonra da etrafınızı keşfetmeye çağırıyor. Alışık olduğunuz kuralları sorgulamaya, aşina olduğunuz dünyayı yeni baştan tanımaya çağırıyor. Bu kitap hem filozofun hem de çobanın, hem bilimin hem de edebiyatın dilini konuşuyor. Elektrikli süpürgeden kuklalara, güneşten gözbebeğine, havadan kar tanelerine, yerçekiminden adresini yitirmiş sevgilere, çiçekleri okumaktan bir fili vurmaya kadar birçok konuyu birbirine akraba kılan Kırk Aynadaki Güneş sizi güneşe çağırıyor.
4.13 ₺ -
Kendini Arayan Adam Rusça
ЧЕЛОВЕК В ПОИСКАХ СЕБЯ Человек ищущий себя роман прожитой жизни. Одновременно повествует о беспокойствах, скрытностях, трудностях хранящиеся в душах без веры и кризисах в результате неризнаний. Человек ищущий себя знакомится с автором, после толкований о беспокойтвующих темах находит гармонию с исламом, в гармонии с ним знакомится миром и спокойствием. Результат: жизнь приобретает смысл и стараение достичь потерянных ценностей заново... Если самое лучшее что человек может подарить человеку это сам же и человек, то это книга предлагает метод завоевывания людей. Человек ищущий себя расказывает о реальной жизни где сомнения бесконечны.
4.50 ₺ -
Kendini Arayan Adam Almanca
Deutsche Adaption Cacilia Schmitt Ein Buch, das eine wahre Begebenheit wiedergibt Ein Buch, das einem Menschen den Weg weiBt aus der geistigen Leere in ein sinnerfülltes Leben Ein Buch von der Auseinandersetzung der Ideologien und das deren Grenzen zeigt Ein Buch voll mit neuesten wissenschaftlichen Erkenntnissen aus Physik, Astrophysik und anderen wissenschaftlichen Disziplinen Ein Buch, das den Sinn des menschlichen Daseins begründet Ein Buch, das man unbedingt gelesen haben sollte
6.75 ₺ -
Çocuğumu Bana Verin
Yeni hanımım çocuklara çok çektirdi. Onlara olmadık eziyetler etti. Çocuklar da dayanamadılar, evi terk ettiler. Bir gün evde, beş gün dışarda, peşlerinden koşturdum durdum. Ben perişan ve rezil bir hayatın içindeydim. İstedim ki, onlar benim gibi olmasınlar. Ama korktuğum başıma geldi, maalesef... Tam iki yıl evle sokak arasında sürdürülen bu kovalamacayı ben kaybettim. Çocuklar evi tamamen terkettiler. Bir daha eve dönmediler. Çocukların acısı, içimi yakıyor da yakıyordu. Dayanamadım, peşlerine düştüm. Hayattaki tek varlığım onlardı. Eğer onlara bir şey olursa, kesin intihar ederdim. İstanbul`a gittim. Köşe bucak onları aradım. Nihayet buldum. Tam anlamıyla perişan, bitkin ve bitmiş haldeydiler. Birisinin ayağı kırılmış, yürüyemiyor; birisinin de kavgada gözü patlamış, gözünün birisini kaybetmiş. Beni reddettiler. Yalvardım, ağladım. _ Yeni bir düzen kuralım. Birlik olalım. Birbirimizden başka kimsemiz yok, diye... Çok ağladım. Kabul etmediler. Bana çok kırılmışlar. O hanımı tutup, kendilerini dışladığımı sanıyorlar. Zaten, ikinci hanımı da evden kovmuştum. Artık çıldırmaya gelmiştim. Benim canım, benim kanım, benim her şeyim olan çocuklar beni kabul etmiyorlardı. Döndüm, yüzümü kalabalığa: _ Bana çocuklarımı ver İstanbul! Diye bağırdım. Onlar benim ciğer parem, onlar benim parçam, özüm, yüreğim. Onları bana vermezsen yaşayamam.
6.75 ₺ -
Liseli Annem
Kendi halinde bir ev hanımıydı Sevinç Hanım. Bir gün evine bilgisayar almaya karar verdi. Bununla da yetinmedi; bilgisayarıyla herkese yardımcı olmaya karar verdi. Sonra ne mi oldu? Her şey öyle bir karıştı ki! Çözebilene aşk olsun. Sevinç Hanım’ın en zayıf yönüydü kimseye “Hayır” diyememesi. Bir yandan bilgisayarla ilgili acemilikleri, bir yandan oğlunun yıllık çalışmaları, bir yandan komşu çocuklarının sıra sıra bekleyen ödevleri. Bu yoğun tempo içine bir de rutin ev işleri, misafirlerini ağırlama gayretleri, alış-verişler de eklenince. Ama… Süper anne Sevinç Hanım için zorluk yok. Ümitsizliği, üzüntüyü, kırgınlığı, dargınlığı sözlüğünden çoktan silmiş. Bitmek-tükenmek bilmeyen enerjisiyle bir iyilik perisi. “Liseli Annem.” Bol kahkahalı, bol heyecanlı, renkli ve cıvıl cıvıl bir roman. Bir gençlik romanı. Tam size göre
6.00 ₺ -
Genç Kızlarla Başbaşa
Kadın, toplumun temel direği, yarınların kurucusu. Erkeğin en yakın hayat arkadaşı. Anne. Genç kız, daha çocukluktan kurtulduğu andan itibaren iyi bir eş ve anne olabilmenin heyecanını duyar, hasretini çeker, kendisini buna göre hazırlar. Ama, ne yazık ki, bilhassa günümüzde kadın, yaratılış özelliklerinden ve aslî görevlerinden uzaklaştırılmak isteniyor. Gerçek şu ki, daha güzel yarınlara ulaşmanın tek yolu, kadına kurulan tuzakların akîm bırakılmasından geçiyor. Bunda da herkesten önce kadına büyük görevler düşüyor. Bu kitabın böyle bir çerçevede genç kızlarımıza büyük istifadeler sağlayacağı inancındayız.
5.25 ₺ -
Rahibe Kety
Rahibe Kety, ağabeyi Alex`le birlikte Türkiye`ye gelince, yeni bir hayatın kendisini beklediğini hisseder. Nur Banu ve Halil İbrahim dede, onları Şanlıurfa`ya davet etmiştir. Alex`in ve Kety`nin arkadaşı olan Nur Banu, Amerika`dan gelen arkadaşlarını yeni bir medeniyetle tanıştırır. Kety`nin bilmediği bir şey vardır: Ağabeyi Müslüman olmuştur ve bunu kendisinden gizlemektedir. Kety, başıboş ve gayesiz bir kız iken bunalıma girmiş, sonunda rahibelikte karar kılarak kendince bir yol çizmiştir. Ama Nur Banu`nun anlattıkları da ilginçtir. Ona Nemrut`u sormuş, Nur Banu da Nemrut`tan başlayarak Hz. İbrahim`i, ardından Hz. Muhammed`i ve İslam`ı anlatmıştır. Kety`nin kafası allak bullaktır. Türkiye`de, Şanlıurfa`da başlayan olaylar, Amerika`da devam eder. Son derece ilginç, dramatik ve sürpriz dolu gelişmeler yaşanır. Bir yandan kutsal bildiği hristiyanlık, bir yandan Nur Banu vasıtasıyla tanıdığı İslam. Kety`nin iç dünyası allak bullaktır. Sevgi ile nefret, merak ile düşmanlık iç içedir. Yaşanmış bir hayat öyküsü olan Rahibe Kety, sizleri de şaşırtacak bir roman.
4.50 ₺ -
Rojin (Ben ve Öteki)
“Rojin” bir göç hikâyesi. Etnik kimliklerin, kökenlerin üzerine çıkıp, hepimizin bu göçün kurbanları olduğunu ve birlikte aynı menzile doğru yol aldığımızı gösteriyor. Akıcı bir roman tadında, yer yer filozofça kendi hikayemizi dinliyoruz. Bu yolculukta “nasıl olup ta bu önemli ayrıntıları kaçırmışız” şaşkınlığıyla… Prof. Dr. Mümtaz`er Türköne Sanat, ideolojik körlüğe kurban edileni açığa çıkarır, eğer bir işlev beklenecekse, onun ödevi budur. Levent Bilgi`nin “ROJİN / Ben ve Öteki”nde yaptığı gibi. Yazar, acının kutsal bir vahşiye dönüştüğü bu topraklarda, elimizden ancak basiret sahibi ve kalbindeki akılla düşünebilen Füsun`ların, Noyan`ların tutabileceğini söylüyor. Bunu ise, etnik milliyetçiliğin örselediği kişiler üzerinden yapıyor. Sadık Yalsızuçanlar / Yazar Yeni bir dile ihtiyacımız var: İktidar diline, muhalefet diline, baskı, zorbalık, hâkimiyet diline değil. Yeni bir dile ihtiyacımız var: Sevgi, muhabbet, merhamet, kardeşlik, istişare diline. Dostluk diline; birbirimizi anlama, birbirimizi sevme lisanına. Aşkın ve şefkatin diline ihtiyacımız var. Bu roman bize, aşkın dilinin tüm sorunlarımızı nasıl da bir güneş gibi aydınlatıp yok ettiğini gösteriyor. Dr. Senai Demirci / Yazar Levent Bilgi, bu deneme-romanında, milliyetçiliğin toplumumuzdaki izdüşümlerini son derece uyarıcı ve analitik bir kurguyla tahlil ediyor. Milli kimliğin tabiîliğini sorgularken, bu kimliğin diğer kimlik unsurlarını, mesela Rojin örneğinde cinsel kimliği, bastırma biçimini çarpıcı bir şekilde nazara sunuyor. Roman, bir başka zor işi daha başarmaya aday görünüyor: Milliyetçi hamaset ve tahassüsleri öteleyerek “ötekileri” görebilmek. Doç. Dr. Ahmet Yıldız / Siyaset Bilimci
7.50 ₺ -
Kızılmeydan'dan Kıbleye
Rusya`nın kuzey batısında yer alan bir şehir: Novgorod. Şehir mezarlığında bir Müslüman mezarı. Yönü kıbleye doğru. Başucundaki mermer taşın ortasında küçük harflerle Sofia Valentinovna yazılı. Hemen üzerinde ise büyük harflerle MERYEM ismi. Başarılı bir meslek hayatı ve kariyeri olan Sofia`yı Meryem`e götüren kısa, ama ibretlerle dolu gelişmeler. *** Nikolay İvanoviç. Batı Rusya`nın tanınmış mafya liderlerindendi. Yıllarca yakayı ele vermeden akla gelebilecek her türlü suçu işledi. Ama en yakın ve en güvendiği adamının ihanetine uğradı. Yakalandı ve hapse atıldı. Ancak bu olay Nikolay`ın hayatını kökten değiştirdi. Tıpkı toprağa düşen bir tohum gibi. Dinsizliğin sembolü Kızıl Meydan`dan Kıbleye yöneliş hikayesi. Bu roman, sizin de hayatınızı değiştirecek
6.00 ₺