-
IV. Murat
On bir yaşında tahta geçti. Annesi Kösem Sultan’dan iktidarı zor devralabildi. Rüşveti, adam kayırmayı engelledi. Tütünü, alkolü yasakladı. Düzeni hem devlete hem sokaklara getirdi. Tarihin en muktedir liderlerinden oldu. “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendinden daha mı güzeldi ne!” sözü tarihi geçti. Ordusunun başında sefere çıktı, “Bağdat Fatihi” oldu. Üstelik hayallerinin hepsini gerçekleştiremeden, yirmi sekizinde hayata veda etti. O; Osmanlı’nın son fatihi IV. Murat’tı. Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun; Kumandan, Kuşatma 1453, Yavuz ve Kanuni’den sonra beşinci tarihî romanı; IV. MURAT/Gürz ve Zafer. Osmanlı’nın her anı olaylarla dolu dönemini okumaya hazır mısınız?
222.00 ₺ -
Kayıp İslam Tarihi
İslâm medeniyeti, Arabistan’ın kurak çöllerinden meteor hızıyla yükseldikten sonra Hindistan’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada birçok farklı kültür, din ve entelektüel geleneği içerisine aldı. Bunun sonucunda, yalnız Antik Çağ ile Rönesans Avrupası arasındaki bilgi köprüsünü değil, aynı zamanda günümüzdeki modern bilim dünyasının temelini de oluşturan bir “Altın Çağ” ortaya çıktı.Hükümdarlar, devlet adamları ve askerlerin yanı sıra Müslüman düşünürler, ilim ve din adamları da faaliyetleriyle bu gelişime katkı sundular. Kayıp İslâm Tarihi’nde, matematik başta olmak üzere astronomi, coğrafya, tıp ve fiziğe yaptığı muazzam katkılarla isimleri hafızalara kazınması gereken el-Harezmî, İbn Haldun, Ömer Hayyam, Bîrûnî, İbn Sînâ, el-Gazzâlî, İbnü’l-Heysem, Piri Reis, Mimar Sinan gibi âlimlere hak ettikleri değer veriliyor… Endülüs, Batı Afrika’nın Savana emirlikleri, Babürlüler gibi yok olan medeniyetlerin yanı sıra Abbâsîler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi çağlara damgasını vuran hanedanların da bilinmeyen yönleri anlatılıyor… Müslüman ya da gayrimüslim, en meşhur araştırmacıların dünyanın her tarafından akın ettikleri ilim merkezleri; Bağdat, Şam, Kurtuba, Kahire, Buhara, İskenderiye, Delhi, İstanbul gibi kadim şehirler inceleniyor… Lost Islamic History web sitesiyle milyonlarca okura ulaşan Firas Alkhateeb tarafından kaleme alınan bu kitap, İslâm tarihinin bütüncül bir şekilde ele alınıp değerlendirilmesi hedefine yönelik çok önemli bir çalışma. Hz. Muhammed ile başlayan ve halen devam etmekte olan İslâm tarihini (iyi ve kötü günleriyle birlikte) canlı bir çizgi halinde sunan eser, açık ve anlaşılır üslubu, siyasetten bilimsel çalışmalara kadar bütün önemli teşebbüsleri bir arada değerlendirme eğilimi ve herkese hitap eden yaklaşımıyla okurlara “Kayıp İslâm Tarihi”ni keşfetme duygusu yaşatacak.
185.00 ₺ -
Osmanlının Mahrem Tarihi Bilinmeyen Yönleriyle
Farklı tarih okumalarıyla tanınan Mustafa Armağan bu kez özgün bir eserle çıkıyor karşınıza. Sizi sarayın mahrem dünyasına götürüyor. Bütün kapılar kapandığında kendisiyle baş başa kalan padişahların kişisel dünyalarını açıyor önünüze. - Padişahlığı sırasında İstanbul’a adım atmayan sultan... - Kendi eliyle kazıdığı mühürleri çarşıda sattırıp parasını fakirlere dağıtan padişah... - II. Abdülhamid’in en sevdiği atı bir Bulgar eşkıyasına ödül olarak kimler vermişti? - Sigara aleyhine makale yazan padişah... - Annesinin ismi bilinmeyen Osmanlı padişahı... - Hangi padişahlar spor kulübü kurmuşlardı? - Vahdettin tahta çıkarken hangi uğursuz sözü söyledi? - Peygamber Efendimizin ayak izini başında taşıyan padişah kimdi? - Kuyumculuk, marangozluk, urgancılık yapan padişahlar... - Divan edebiyatının gazel rekortmeninin bir padişah olduğunu biliyor muydunuz? - Annesinin adına cami yaptırıp içine kendi eliyle “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi hangi padişaha aitti? Osmanlı’nın Mahrem Tarihi, görünen tarihin görünmeyen yüzünü aralayan ufuk açıcı bir çalışma. Zevkli üslubu, yüzlerce kaynaktan süzülmüş bilgileri, çarpıcı dikkatleriyle bitirmeden elinizden bırakamayacağınız bir eser.
122.64 ₺ -
Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz 1
Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi hayatında haksızlıklara uğraması yetmiyormuş gibi, tarih kitaplarından da emekleri silinmişti. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak makûs talihimizi yenen Paşa, Sevr’i yırtan ilk antlaşmanın altına imza atmıştı. Savaş sonunda adına “Şark Arslanı” diye posterler basılıyor, özellikle Doğu’da savaşın gerçek kahramanı sayılıyor, adı efsaneleşiyordu. Ne olduysa savaş sonunda oldu ve Karabekir önce ordudan uzaklaştırıldı, derken Meclis’te mücadele ederken görüldü, sonra partisi kapatıldı ve ertesi yıl İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı. Gözetim altında tam 13 yılını geçirdi. İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattığı ve en zayıf anında “Emrinizdeyim Paşam” diye desteklediği Mustafa Kemal Paşa ve çevresine eserleriyle muhalefet etti. MUSTAFA ARMAĞAN, Karabekir’in 1918-1922 dönemini kendi ağzından aktarıyor. Yıllardır susturulmuş olan Paşa’yı konuşturuyor. Onun gözüyle tarihimizi sarsan 4 yılın hikâyesini yazıyor.
18.25 ₺ -
99 Soruda Lozan
1922-1923 şartlarını düşünerek ve Türkiye'nin o günkü uluslararası konumunu dikkate alarak bugüne kadar yapılan Lozan Konferansı ve Antlaşması değerlendirmeleri anlayışla karşılanmalıdır. Artık Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaştığımız bu yıllarda, Lozan Konferansı ve Antlaşması, uluslararası, bölgesel ve Türkiye açısından yeniden değerlendirilmelidir. Arşivlerin çeşitliliği, yayımlanan sayısız hatıraların varlığı ile yapılan binlerce ' araştırmanın ortaya koyduğu bilimsel gerçekler, bu sürecin yeniden değerlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Bu kitap, burada ifade ettiğimiz görüşler çerçevesinde yeni bir "Lozan Konferansı ve Antlaşması" okuma önerisi getirmektedir. Mevcut değerlendirmeleri önemli bulmakla beraber benim önerim, bu sürecin uluslararası sistem ve ilişkiler açısından çok taraflı bir şekilde yeniden okunması ve değerlendirilmesidir. 99 Soruda Lozan, Türk kamuoyunun yıllardır merak ettiklerini 'soru-cevap' tarzında bilimsel bir metotla cevap vermeye çalışan bir eserdir.
118.99 ₺ -
Muhteşem Fatih Sultan Mehmed
Hasrete vuslat yaklaşmıştı... Toplar hazır, ordu hazır, Çandarlı'nın çevresindeki birkaç vezir dışında, komutanlar da hazırdı... Onca dil dökülmüş, ancak Çandarlı'yı ikna etmek mümkün olamamıştı. Seferin hüsranla sonuçlanacağına inanıyor, son ana kadar, Padişah'ı bu seferden vazgeçirmeye çalışıyordu. O kadar ısrar etmişti ki, Padişah öfkelenmiş, Ya gel, ya kal demişti, artık kararını ver Çandarlı! Çarnaçar o da yola koyulmuştu. Ancak yüreğinde değişen bir şey yoktu: Hâlâ hüsran bekliyordu. Osmanlı ordusu, 1452 senesi Ocak ayının sonlarında Edirne'den yola çıktı. Büyük topların önünde, Kraç Bey komutasında on bin akıncı süvarisinden meydana gelen gözü pek bir birlik gidiyordu... Koca toplardan her biri elli çift öküzle çekiliyor, dengesini sağlamak için de iki tarafında iki yüzer asker bulunuyordu. Ayrıca yolları düzeltmek için de elli arabacı ile ikiyüz kazmacı önden gönderilmişti. Edirne'den İstanbul'a geliş o kadar zor oldu ki, yol tam iki ay sürdü. Fakat zahmet kimsenin umurunda değildi, yürekler hedefe kilitlenmiş, gözler başka bir şey görmemeye başlamıştı...
104.00 ₺ -
Kırım Hanlığı ve Çöküş Sebepleri
Osmanlı Devleti için oldukça mühim olan Kırım Hanlığı, Osmanlı halifesinin yanında seferden sefere koşmuş, Karadenizin kuzeyinde, Kafkaslarda, Sibiryada ve Doğu Avrupada yaşayan milletlerin tarihine tesir etmiş, Moskova Prensliğine asırlar boyu nefes aldırmamıştır. Tarihte önemli bir görevi üstlenmiş olan Kırım Hanlığının yıkılışı, Osmanlı Devletinde büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur. Kırımı ilhak edip, gayri hukuki bir şekilde halkını soykırıma uğratarak ve sürgün ederek içini boşaltan siyasi güçlerin iktidarları da yok olup gitmiştir. Topraklarını kaybeden Kırım halkının vatana dönüş mücadeleleri, günümüze kadar devam edip gelmiştir. Kırım Türklerinin tarihinden alınacak çok dersler vardır. Bu saha ihmal edilerek layıkıyla çalışılmamıştır. Maksadımız, bu mütevazı çalışmamızla, araştırmacıların dikkatini bu alana çekebilmek suretiyle Kırım ve Osmanlı tarihine katkıda bulunmaktır.
65.00 ₺ -
Mimar Sinan Mimarideki Osmanlı Mührü
Sinan camileri böylesine bir bütünsellik içerir: Mermeri sanatla, sanatı hayatla buluşturur. Daha avluda şaşırıp büyülenmeye başlarsınız. O şaşkınlık ve hayranlık deminde, kapıya ve pencerelere bakın: Pencerelerle duvarların büyüleyici uyumunu, kündekârı kapının kubbelere yükselişini, kudret eliyle serpiştirilmiş hissini veren “çil çil kubbe”lerin yer yer minareleşip gözü hiç rahatsız etmeden sonsuzluğa ulaşımını seyredin… Sonra, Yahya Kemal’in şiirinin içine girer gibi, camiye girin, kürsünün mihrapla, mihrabın minberle, hem birbirinden bu kadar farklı ve bağımsız, hem birbirine bu kadar yakın, böylesine derin ve huzurlu bir iç içeliğin nasıl sağlandığını düşünün… Kubbelerdeki sadelikle duvarlardaki renk cümbüşünün zıt gibi duran karakterlerinde Sinan’ın ruh halini çözmeye çalışın: İmkânsıza âşık olan dehâ, her eserinde “imkânsız”ı denemiş ve gerçek hayatta yapamadığını yapıp “zıtların estetik uyumu”nu yakalamıştır! “Ve minel aşk!” Unutmayın: Sanat, “sonsuz”un ve “aşk”ın adıdır.
77.00 ₺ -
Gelenekten Modernizme Tekkeler ve Cumhuriyet
Bu kitap, 1925 yılında tarikatların yasaklanarak tekkelerin kapatılmasının Türkiye'nin toplumsal ve dinî hayatında ne gibi sosyolojik sonuçlara yol açtığı sorusuna cevap arayan bir çalışmadır. - Tarikatların ve tekkelerin tarihî ve toplumsal konumları nelerdir? - Tekkelerin yasaklanması modernleşme çabaları içinde nerede durmaktadır? - Yasağın ardından nasıl bir sosyolojik gerçeklik ortaya çıkmıştır? - Cumhuriyet dönemi ilim, fikir ve siyaset erbabının tekkelere ve tarikatlara bakışı nasıldır? - Cumhuriyetin kurucu kadrosu tekkelere ve tarikatlara nasıl bakmaktadır? - Tekkelerin miskinler yuvası hâline geldiği ve asker kaçaklarının sığınağı oldukları için kapatıldığı iddiası doğru mudur? - Cumhuriyet yönetimi tekkelerin sosyolojik işlevlerini hangi kurumlarla gidermeye çalışmıştır? - Tekkelerin kapatılması Nakşibendilik ve Mevlevilik gibi sünnî tarikatları nasıl etkilemiştir? - Alevilerin, tekkelerin yasaklanmasına bakışı nasıldır? - Tekkelerin kapatılması Aleviliği nasıl etkilemiştir? - Alevilerin sorunlarıyla söz konusu yasak arasında ne tür bir ilişki vardır? - Bugün çokça tartışılan cemevleri sorunu tekkelerin kapatılması kararının neresinde durmaktadır? - Cumhuriyet modernleşmesinin Diyanet'e biçtiği rol nedir? - Diyanet'in tarikat ve tekkelerle ilişkisi nasıl olmuştur? Bu kitap yukarıdaki soru ve sorunların tartışılmasına bir giriş ve cevap arayışı niteliği taşımaktadır.
39.00 ₺ -
Gazzalide Varlık ve Bilgi
Gazzâlî'nin yaşadığı dönem olan Orta Çağ'da metafizik ve teolojide ontoloji, epistemoloji ve mantık sıkı bir ilişki içinde bulunuyordu. Bu kitapta, felsefenin iki temel alanından hareketle Gazzâlî'nin varlık ve bilgi anlayışı birlikte değerlendirilmektedir. Yaşadığı dönemin geleneğine uygun olarak Gazzâlî, varlık ve bilgiyi birlikte ele almış; varlık ve bilgi açısından Allah-âlem-insan ilişkisini belirleyerek zâhirî ve bâtınî ilimler arasında bir denge kurmaya çalışmıştır.
91.00 ₺ -
Eylülle Gelen
Dilerse neleri başaramaz ki! Geçmişin eli eteği kol kanat germiyor da acıyı çoğaltıyorsa üzerine sünger çekebilmeli insan! Denize ulaşmak için devinip duran ırmaklara, asırlardır yeryüzüne ışık saçan yıldızlara, bütün nahifliklerine rağmen özgürlüğün simgesi olabilen güvercinlere baksa bir... Ya da içindeki çaresizliği öldürse ve geç değil hiçbir şey için diyen yürek serinliğine kulak verse. Hiç istemediği kadar istese bugünü, hiç meydan okumadığı kadar dirense maziye ve duyumsamadığı kadar yakınlaşsa yarına. O gücü bulabilir, o adımı atabilir, o çok önemli saydığı parçasını da öldürebilir; bahçesinde fesleğenler, karanfiller, ortancalar yetiştirmeyi düşlediği o sessiz sakin evi özlemeden nefes alabilir istese... İstemeyi de öğrenebilir, başarmayı da. Yaşama sakınımsız tutunabilir, umuda pazarlıksız sokulabilir; yüreğinin tüm dokularına yayabilirse istenci...
32.50 ₺ -
Diyarı Bekir ve Müslümanlarca Fethi
Tarihin bir çok dönemin izini, sayısız medeniyetlerin vakar ve ağırlığını üzerinde taşıyan Diyarbakır, sadece şu an için değil, tarihin birçok döneminde de bölgenin çok önemli bir merkezi olmuştur. Gerek içinde bulunduğu coğrafi konumuyla ve gerekse de tarihte üstlendiği siyasi misyonuyla Diyarbakır, geçmişteki saygınlığını hep koruya gelmiştir. Bu saygınlığı surlarına işlenen o nakışlarda bile görmek pek zor olmasa gerek. Hala dimdik ayakta duran ve dünyanın en büyük kalesi olma özelliğini taşıyan Diyarbakır kalesi, bugün bile o tarihi İhtişamından bir şey kaybetmiş değildir. Geçmişin savunma surları olan o duvarlar, bugün de adeta şehrin birer nakış galerisi gibidir. Diyarbakır; değişik din ve mezheplerin mabeti, birçok devletin başkenti ve sayısız medeniyetlerin de beşiği olup, hemen hemen bütün dönemlerde egemen güçlerin iştah kabarttıkları dünyanın nadir yerlerinden biri olmuştur. Gönlümüzün Diyar-ı Bekiri, tarihimizin Amidi, günümüzün de Diyarbakırı olan şehrimiz, bu anlamda ne kadar anlatılsa da, satırlar tarihindeki azametini anlatmakta aciz kalacaktır. Büyük bilgin Makdisi (v.389/990) Diyarbakırı şu ifadelerle dile getiriyor: Müslümanlar için bugün Amidten daha sağlam bir şehir ve daha görkemli bir sınır kenti bilmiyorum. Kent sınır şehri olup Müslümanların cihad yurdudur.
42.25 ₺ -
Devleti Aliyyenin Sonbaharı Osmanlı ve Modernleşme
Yaklaşık olarak, İslâm Tarihinin üçte birine tekabül eden Devlet-i Aliyyenin Sonbaharını konu edinen bu eser, Osmanlılar hakkında yapılan ilk çalışma olmadığı gibi son çalışma da olmayacaktır. Bu kitabı diğerlerinden farklı kılan ise Osmanlıya sadece tarih perspektifinden bakılmayıp, onun asırlarca dünyanın değişik coğrafyalarına İslâmı ulaştıran ve köklü bir medeniyet tesis eden konumunun nasıl değiştiğine ve bu çerçevede İslâmî değerlerinden uzaklaşmasının geleneksel kurumlarında meydana getirdiği tahribata da dikkat çekmesidir. İslâm Tarihi içerisinde Müslümanların modernleşme serüveninin önemli bir devresini oluşturan Osmanlı'nın modernleşme sürecinde yaşadığı olayların, günümüze de ışık tutması temennisiyle...
61.75 ₺ -
Askeri İsyanlar Darbeler ve Ara Dönemlerin Perde Arkası
Bu kitapta, Osmanlı'nın kuruluş tarihi kabul edilen 1299 yılından Kurtuluş Savaşı'nın başladığı 1919 yılına kadar meydana gelen askeri isyanlar ve darbelerin perde arkası her yönüyle incelenmiştir. İncelemenin temellerini sağlam oluşturabilmek için ilk Türk devletinden Osmanlı'ya kadar geçen dönemdeki önemli gelişmeler ile dinler tarihi ve masonluk da konuya dahil edilmiştir. Kitapta askeri isyan ve darbeler, oluşma sebepleri ile devlete verdiği zararlar açısından iki ayrı bölüm hâlinde ele alınmıştır. Birincisi, 1299'dan Yeniçeri Ocakları'nın kaldırıldığı 1826 yılına kadar geçen dönemdir. Tanzimat'ın ilânıyla başlayan ikinci dönemin en önemli kilometre taşlarını oluşturan Abdülmecid'e karşı yapılan darbe teşebbüsü, Abdülaziz Han'ın katledilmesi ve Abdülhamid Han'ın tahtan indirilerek devletin İttihâd ve Terakkî Cemiyeti'nin kontrolüne girmesi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu incelemelerden de görüleceği üzere tamamen dış kaynaklı ve Üst Akıl'ın amaçları doğrultusunda gerçekleşen ikinci dönemdeki darbelerin sonuçları Osmanlı Devleti için çok yıkıcı olmuştur. Bu durumu Abdülaziz Han'a karşı düzenlenen darbeden önceki Osmanlı haritası ile Abdülhamid Han'ın tahttan indirildikten sadece 10 yıl sonraki Osmanlı haritasına bakarak da görmek mümkündür.
260.00 ₺ -
Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Yavuz Bahadıroğlu
Kanunî, rüyasında Efendimiz'i(s.a.v) görmüş ve kendisine şöyle buyrulmuş: Belgrad, Rodos ve Bağdat kalelerini fethedesin sonra da benim şehrimi imar edesin! Bu emir üzerine, Kanunî hemen Haremeyn'i imar ve iskân projelerine başlar. Hatta vasiyetinde şahsî servetinden hacılar için su getirecek bir vakıf kurulmasını ister. Kızı Mihrimah Sultan da babasının bu vasiyetini yerine getirir ve Arafat'taki Ayn-ı Zübeyde Suyu'nu Mekke'ye ulaştırır. Dünya önünde eğilirken, Kanunî, Peygamber'ine şöyle yalvarır: Nûr-ı Âlemsin bugün hem dahi Mahbub-u Hüda, Eyleme âşıkların bir lâhza kapından cüda... Gitmesin nâm-ı şerefin bu dilimden dem-bedem, Dertli gönlüme devadır, can bulur ondan safa. (Hem Allah'ın habibi, hem de âlemlerin nurusun,/ Sen'i sevenleri bir an olsun kapından uzaklaştırma,/ Gitmesin dilimden şerefli ismin, nişanın,/ Benim dertli gönlüm bu zikirden şifa bulur, canım sevinç duyar.)
123.50 ₺ -
Muhteşem Hanedan Osmanlı Osmanlı Padişahları
Osmanlı İmparatorluğu (Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye) 1299 senesinde şimdiki Türkiye Cumhuriyeti'nin Bilecik ili Söğüt ilçesinde Osman Gazi tarafından Osmanoğulları Beyliği olarak kurulmuştur. Kurulduğu tarih Anadolu Selçuklu Devleti zamanına rastlar. Osmanlı Beyliği'nin kurulmasıyla başlayan Osmanlı Tarihi, son padişah VI. Mehmet Vahdettin'in 17 Kasım 1922 günü ülkeden ayrılması ile son bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, Akdeniz'i İmparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl hâline getirmiştir. İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. 623 yıl süren Osmanlı Tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve 3 kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, ilahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı...
123.50 ₺ -
Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
Osmanlı tarihinde bir devir kapanmış, yeni bir devir açılmıştı. Dünya tarihinin Cihangir olarak selâmladığı Yavuz Sultan Selim, atalarının tahtına çıkmıştı. Sultan Selim ateşten gömleği giymiş, yanarken yakmaya hazırlanmıştı. Ağabeyi Şehzade Ahmed, isyan hâlindeydi. Kendi kendini Anadolu Padişahı ilân etmişti. Şimdilik en yakın tehlike durumundaydı ve hemen bertaraf edilmeliydi. Devlet hayatında iki başlılık olmazdı. Hatırı sayılır derecede bir âlim olan Kardeş Korkud'a, Manisa sancağına dönmesini, ilimle, irfanla meşgul olmasını tembihledi. Mülkün perişanlığına sebebiyet vermez, saltanat davasın gütmezsen, hayatından ve evlâd ü iyalinin hayatından emin olub devr-i saltanatımızda huzur içinde yaşarsın. Yok, iğvalara kapılub padişahlık derdine düşersen, kahrımızdan kurtulamazsın. Mülkün perişanlığına öz oğlumuz sebebiyet verse dahi, acımazız!...
97.50 ₺ -
Hanedan Sarayın Sırları
Üslup ve Estetiğin Bestekârı: Sinan Osmanlı Sarayları İstanbul Sarayları Harem-i Hümâyun Osmanlı Rütbeleri Sarayda Yemek Saray Cellatlığı Saray Merkezli Devletin İdari Yapısı Yabancıların Gözüyle Osmanlı Padişahları Sarayda Divanlar Tahta Geçme Usulü Padişahların Eğitim-Öğretimi Saray Merkezli Devlet Yönetimi Osmanlı Maliyesi Osmanlı Ordusu Osmanlılarda Ekonomik Hayat Osmanlı Toplumunda Eğitim ve Öğretim Osmanlı Aile Modeli Osmanlı Mahallesi ve Mahalle Hayatı Osmanlılar Nasıl Giyinirdi? Sarayda Büyük Aşklar Şehzade Katli Osmanlı'da Kuvvetler Ayrılığı Prensibi Osmanlı Sadrazamları
105.00 ₺ -
Tarihin Arka Sokakları
Osmanlı Padişahları Hukuka Bağlı mıydı? Fatih'in Latin Papazlara Verdiği Ferman Öldürseydik, Ermeni Kalmazdı Yahudilere Zulüm Saltanat Nasıl Kaldırıldı? Hilafetin Kaldırılışına Tepki Gösterilmedi mi? Osmanlı Hanedanı Sürgünde Nasıl Yaşadı? Serbest Fırka Nasıl Kuruldu, Nasıl Kapatıldı? Menemen Olayı Nedir? Osmanlı Padişahları Neden Hacca Gitmediler? Osmanlı Padişahları Neden Yabancı Kadınlarla Evlenirlerdi? Padişahlar İçki İçer miydi? Çocuk Yaştaki Şehzadeler Neden Öldürülürdü? Osmanlılar Nasıl Eğlenirlerdi? Osmanlı'da İlk Seçim Osmanlı Devleti Gerçekten Hoşgörülü müydü? Bizans Neden Yıkıldı? Matbaa, İrtica Yüzünden mi Geç Geldi? Osmanlı'da Bilim ve Teknoloji Var mıydı? İstiklal Savaşı'nı Kim Başlattı? "Eski Ramazanlar!" Nasıl Yaşanırdı? Eski Azınlıklar Ramazanları Nasıl Yaşarlardı? Osmanlı'da Grev Hakkı Var mıydı? Yunanistan'a Gıda Yardımı Yaptığımız Doğru mu? Lübnanlı Dürzi Lider Neden Osmanlı'yı Özler? Vaktiyle Fransızları Beslediğimiz Doğru mu? Osmanlı Devleti'nde Kadın Komutanlar 19 Mayıs 1919'da Gerçekten Ne Oldu? Bandırma'da Kimler Vardı? Moğollar Anadolu'da Zulüm Yaptı mı? Tekke ve Zaviyeler Neden Kapatıldı? Osmanlı'da Sanat Var mıydı? Ezanın Yasaklanması Enver Paşa Hain mi, Vatansever mi?
77.00 ₺ -
Osmanlıda Derin devlet ve 2 Abdülhamit
Hafızamızdaki aşırı uçlardan biri Sultan II. Abdülhamit Han’dır! Herkes onu kendi siyasi tercihine göre yorumlamış, ‘Ulu Hakan’la ‘Kızıl Sultan’ arasına sıkıştırılıp, kavga odağına dönüştürülmüştür. Kuraldır: Her ‘ifrat’ kendi ‘tefrit’ini üretir! İki tarafın, bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmuş fanatikleriyle, tarihi gerçeklerin sadece işlerine yarayan bölümlerini alan tipleri, tarihi kişilerle olaylara salt tarih ilmi açısından yaklaşan dürüst tarihçiyi de konudan soğutmuşlar. Dolayısıyla gerçek Abdülhamit’le gerçek Vahdettin, tarihimizin diğer bazı ‘gerçek’leri gibi kaynayıp gitmiş... “Son karar sizin” demiyorum çünkü hepimizin beynine yapışıp kesinleşmiş birtakım karar ve kanaatlerimiz var. Bu yüzden son kararı yine tarihe bırakıyorum. Hasbihalimizi, Sultan II. Abdülhamit’in “Tarih tekerrürdür” diyenlere verdiği bir cevapla bitirelim: “Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor”.
63.00 ₺ -
Saltanattan Cumhuriyet Yakın Tarihimizin Sır Perde
- Osmanlı'nın Demokrasi Anlayışı - Cumhuriyet Türkiye'si Kurulurken - 19 Mayıs'ta Gerçekten Ne Oldu? - 23 Nisan'da Hangi Meclis Toplandı? - En Çok Tartışılan Padişah: Sultan Vahdettin - Yakın Tarihimizden Bir Kesit - Lozan Hezimetine Doğru - Lozan'dan Bugüne Yansıyanlar - Yarım Kalan Yemin: Misak-ı Millî - "Taraflar" ve "Taraftarlar" - "Geri Kalmışlığımızdan Padişahlar Sorumlu" İmiş! - "Mahalle Baskısı" mı, Devlet Baskısı mı? - Siyasi Hesaplaşmaların Sahnesi: İstiklal Mahkemeleri - İzmir Suikastı - Adamlar ve İdamlar - Bitmeyen Tartışma: Kılık-Kıyafet Meselesi - Nihayet "Şapka İnkılâbı" da Yapılıyor… - Sehpada Bir Âlim: İskilipli Atıf Hoca - Çok Partili Demokratik Sisteme Geçiş Süreci - Menemen Olayı - Demokrasi Denemesi: Demokrat Parti'nin Kuruluşu - Cumhuriyet'in İlk Partisi: CHP - Demokrat Parti'nin Doğuşundan 1960 İhtilaline - Yakın Tarihin Düşündürdükleri - Gerçekleşemeyen Tasavvur: Dinde Reform - "Yüzellilikler Olayı" Nedir? - Şeyh Said İsyanı Neden Çıktı? - Kâzım Karabekir Paşa Gerçeği - Bir Alacakaranlık Kuşağı: Yakın Tarih - İnkâr Fırtınaları - Türkiye İsmi Nereden Geliyor?
63.00 ₺ -
Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
Osmanlı İmparatorluğu; en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, Akdeniz'i imparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl haline getirmiştir. İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. 623 yıl süren Osmanlı tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve üç kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti, bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, ilahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı. Osmanlı'nın mirası olan topraklarda onun eserleriyle yaşayan bugünün nesli, Osmanlı tarihi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamamaktadır. "Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları" isimli eser, insanımızın kendi şanlı tarihini biraz olsun öğrenmelerine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu gibi altı asır sürmüş olan bir tarihi, tek ciltlik bir eserle anlatmak mümkün olmadığından bu kitapta sadece devletin başı olan padişahlar ve onların dönemindeki önemli olaylara yer verilmiştir. Elinizdeki eser, farklı kaynaklardan istifade edilerek, akıcı bir üslup ile kaleme alınmış ve çok sayıda resim, gravür ve harita ile görsel zenginlik kazandırılmıştır. (Tanıtım Bülteninden)
77.00 ₺ -
Muhteşem Süleyman ve Hürrem Sultan
Neden "Kanuni" ya da "Muhteşem" denildi? Kanuni, Hürrem Sultan'a gerçekten âşık mıydı? Osmanlı'nın devlet yapısı eğlenceye mi, hizmete mi dönüktü? Harem hayatı nasıldı? Harem nasıl bir kurumdu, işlevi padişahlara kadın bulmak mıydı? Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'ı ne kadar etkilemişti? Şehzadelerin katledilmesinde Hürrem Sultan'ın rolü olmuş muydu? Sünnet Medeniyeti ne demekti, Osmanlı bunun neresindeydi? Osmanlı'nın devlet olma amacı ne idi? Kanuni'nin kimliği ve kişiliği nasıldı? Kanuni'nin savaşları, vatana katkıları neler olmuştu? Kanuni'nin ebedi eserleri nelerdi? Oğullarını neden öldürttü? İstediği zaman padişah hareme girebilir miydi? Ak ve Kara Ağalar'ın istediklerinde hareme girmeleri mümkün müydü? Hürrem Sultan, genelde tarihçilerimizin gösterdiği gibi "canavar ruhlu bir kadın" mıydı yoksa bir hayırsever miydi?
105.00 ₺ -
Fatih Sultan Mehmet ve İstanbulun Fethi
Osmanlı’da saltanat sırası Sultan II. Murad’a gelmişti. O da kuşattı İstanbul’u, fakat Peygamber müjdesi şehir, Peygamber adaşını bekliyordu: “Hz. Muhammed (sav) Peygamber’in müjdesini Sultan Mehmed gerçekleştirecekti.” Sultan II. Murad, ya bunu hissettiği ya da birileri (bazı kaynaklar Hacı Bayram-ı Veli olduğunu yazar) kulağına fısıldadığı için en verimli çağında tahtı terk etti. Bu görülmemiş derecede büyük fedakârlıkla müstakbel fatihin (oğlu Sultan II. Mehmed) önünü açtı. Ama kaderden henüz izin çıkmamıştı. II. Murad, bir süre sonra saltanat makamına dönmek zorunda kaldı. Yenmesi gerekeni yenip, alması gerekeni aldıktan sonra, her fani gibi o da “terk-i dünya” eyledi. Şimdi sıra onundu… Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, “alınmaz”ı alıp “Fatih” olacaktı. Henüz yirmi yaşındaydı. Çocuktu, ama yüreğini inancıyla bütünleyerek atom çekirdeğine dönüştürmüştü. Ya alacak ya da ölecekti! Ölmedi, aldı. Çünkü o, gemileri karadan yürütmeyi düşünecek kadar geniş ufukluydu...
77.00 ₺ -
Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
Cesarete âşık olan yeniçeriler bu cesaret gösterisinden sonra, Padişah'ı takip etmeye başladılar. Nihayet ordular Çaldıran Meydanı'nda karşılaştı. Kanlı bir savaş sonucu Yavuz Padişah, Çaldıran Zaferi'ni (23 Ağustos 1514) kazandı. Bu zafer sadece Anadolu'yu değil, İstanbul'u da kurtarmıştır. Daha da önemlisi hilafetin yollarını Osmanlı'ya açmıştır. Yavuz'un amacı, kendi sözlerinde şöyle ifadesini bulmaktadır: "Ben bu saltanatı, ümmete hizmet içün pederumun elinden aldum ve ıslâh-ı âlem (İnsanların ıslahı ile mutluluğu) uğruna birader ve biraderzadelerimi (Kardeşlerimi ve çocuklarını) feda eyledum... Ben uykularımı, rahat ve huzurumu terk ile din-i mübînin te'yidine uğraşıyorum. Eğer İslâm'ı ihya etmek (geliştirmek, hayata geçirmek, yaşamak ve yaşatmak) maksudunuz (isteğimiz, niyetiniz) değilse, benum de nefs-ül emirde saltanata kat'a hevesum yoktur." (Eğer bu yoldan hedefe gidemeyeceksem, sizin de böyle bir amacınız bulunmuyorsa, padişahlıkta gözüm yoktur)."
77.00 ₺ -
Masada Kaybedilen Vatan
Lozan’a giden heyetteki başkan İsmet İnönü hariç hiç kimse, bir zaferle dönüldüğü kanaatinde değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin hemen hemen bugünkü sınırının çizildiği Lozan Antlaşması, Türkiye’de antlaşma öncesi var olmayan hangi değeri ya da toprağı kazandırdı? Bu soru Lozan’a “zafer” gözüyle bakanların cevaplandırması gereken bir sorudur. Lozan’da heyetin herhangi bir ihmal veya acziyeti mevcut mudur? Ve bu acziyet neticesinde kaybedilen toprak var mıdır? Bu soru da Lozan’a “hezimettir” gözüyle bakanların payına düşen ve cevaplandırmaları gereken sorudur.
214.20 ₺ -
Kuruluş
‘Tarihçilerin Kutbu’, ‘Tüm Zamanların Âlimi’, Prof. Halil İnalcık bildiklerinizi unutun diyor. Özellikle de tarihi, kronolojik olaylar dizisi olarak algılayarak popülerleştiren dedikodu tarihçilerinden öğrendiklerinizi… İnalcık kendine özgü sistematiği ile tüm zamanların belki de en önemli olayını, Osmanlı’nın kuruluşunu yeniden okuyor ve yeniden yazıyor. “Hayır” diyor İnalcık, hepimize öğretilenin aksine “Osmanlı 1299’da Söğüt’te kurulmamıştır.” İnsanlık üçüncü binyılın ilk on yılını geride bırakırken halen birçok tarihsel gerçeklik sırlarını koruyor. Bunların en önemlilerinden bir tanesi de şüphesiz küçük bir Anadolu Beyliği olan Osmanlıların nasıl olup da tüm dünyayı kuşatan bir cihan devletine dönüştüğüdür. Halil İnalcık son çalışmalarıyla Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair yer ve zaman kabullülerini bozuyor; Osmanlı Devleti’ni anlama adına insanlığa yepyeni bir tarih perspektifi sunuyor. Bu perspektifte hem kendimize yönelen oryantalist metodolojik kabuller yıkılırken hem de tarihin perspektifinden yeni bir gelecek inşa ediliyor. Prof. İnalcık Osmanlı Devleti’nin nerede ve ne zaman kurulduğunu anlatmakla kalmıyor; bu cihan devletinin kuruluş mantığını, kurucusu Osman Bey’in stratejisini ve vizyonunu da masaya yatırıyor. Bir devletin var olma sebeplerini, bunları oluşturan koşulları, bu koşulların oluştuğu mekânın önemini ve mekân-zaman-insan arasındaki bağlantının şifrelerini gösteriyor okura. Başlangıçlar ve kuruluşlar önemlidir. Ama tarihi sadece geçmişimizi öğrenmek için okumayız. İnalcık ve yol arkadaşları bunun bilincinde. Kuruluş, okuru bir yandan gerçeğe, ilmi ciddiyete, tarihin arşiv odalarına çağırırken diğer taraftan bugünün ve geleceğin ‘güçlü’ Türkiye’si için ‘fütürist’ ipuçları veriyor!Kitabın önsözünden… Kuruluş, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihini Halil İnalcık’ın tarih metodolojisi perspektifinden ele almaktadır. Kitap esasen üç bölümden oluşuyor. Tarih metodolojisi ve devlet kavramı perspektifinden Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu ele alan ilk bölümde “devlet” kavramının etimolojik kökenine kadar iniliyor. Halil İnalcık tarafından tarihi vesikalara dayanılarak ortaya konan tespitlerin kavramsal ve metodolojik çerçevesi çizilmeye çalışılıyor. İkinci bölümde ise söz tarihçilerin… Prof. Dr. Halil İnalcık ve iki değerli öğrencisi Prof. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU ile Prof. Dr. Özer ERGENÇ, Osmanlı Devleti’nin kuruluş öyküsünü, bir hanedan kurucusu olarak Osman Bey’i, dönemin siyasal ve sosyal koşullarını ele aldılar. Son bölümde ise Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu fütürolojik bir perspektiften yeniden okumamız için Yakup Bilgin KOÇAL tarafından yeni bir pencere açılmaktadır. Kitabın sonunda ek olarak, Halil İnalcık Hoca’nın tarihe özel olarak ilgi duyanlar için Osman Beg başlıklı makalesi yer alıyor.
10.72 ₺