-
Otağ 3 Sultan Alparslan
“Ey Allâh’ım, sana müvekkil oldum ve bu cihatla sana yaklaştım, senin katında secdeye kapanıyor ve yalvarıyorum. Bu sözlerim, gerçek duygularımı ifade etmiyorsa beni yanımdaki yardımcılarımı ve askerlerimi yok et! Eğer içtenliğimi kabul ediyorsan düşmanlara karşı bu cihatta bana yardım et ve beni muzaffer bir sultan kıl!” Sultan Muhammed Alparslan Ahmet Şimşirgil, Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün safhalarını anlattığı KAYI serisinden sonra, şimdi de OTAĞ serisi ile eski Türklerin tarihini anlatmaya devam ediyor. Orta Asya’nın derinliklerindeki Türk imgesi, ezber bozan bilgiler ışığında bir kez daha parlıyor. Şimşirgil, serinin OTAĞ III- Horasan’dan Anadolu’ya Selçuklular/Sultan Alparslan adını verdiği üçüncü kitabında Cend’den atılan Selçuklu okunun Malazgirt’te Sultan Alparslan komutasındaki orduyla Anadolu’ya düşerek bu toprakları nasıl yurt edindiklerini tüm yönleriyle anlatıyor. • Anadolu kapısını Türklere açan Selçuklular kimlerdi? • Yeni bir vatanın kapıları nasıl açıldı? • Dukak ve Selçuk konusunda ezber bozan bilgiler! • Büyük Selçuklu Devleti’nin temellerini atan Dandanakan Savaşı’nda neler yaşandı? • Amidülmülk Kündürî ve Selçuklu sarayında dini çatışmalar! • Selçuklu devlet teşkilatının temellerini atan ünlü vezir Nizâmülmülk kimdir? • Muhammed Alparslan’ı sultan yapan büyük savaş! • Romanos Diogenes ve Türkler üzerine seferleri! • Malazgirt Savaşı’nı meydana getiren sebepler nelerdi? • İmparator Romanos Diogenes’in hazin sonu! • Yiğitliği, mertliği, İslam’a bağlılığı ve siyasî/askerî dehasıyla Türk coğrafyasına damgasını vuran Sultan Alparslan nasıl vefat etti, vasiyeti neydi? Tüm bu soruların cevaplarıyla birlikte Türklerin efsanevi komutanı Sultan Alparslan ve Malazgirt Savaşı’nı Ahmet Şimşirgil’in kaleminden roman tadında okuyacaksınız!
185.00 ₺ -
İmparotorluğun Son Nefesi
İmparatorluğun Son Günlerinden Cumhuriyet'in Kuruluş Öyküsüne... "En utanılacak yönümüz; tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek; tarih yazmamak konusundaki ısrarımız!” İlber Ortaylı "Birinci Dünya Savaşı Türk halkı için en acı hatıralarla doludur. Cephedeki şehitlerin yanı sıra cephe gerisinde yokluktan, hastalıktan ölümler ve sıkıntılı bir hayat söz konusudur. Ama galiba Türk toplumu modern anlamda bir millet olma aşamasına burada dönmektedir. Bu, onu birçok başka ulustan farklı kılan yanıdır. Direnci artırmış ve kimliği oturmuştur." "Cumhuriyet tarihinin üzerinde en çok tartışılan olaylarından biri Lozan Antlaşması’dır. Bu konuda Lozan’ı bir hezimet olarak görenler de bir zafer olarak niteleyenler de var. Lozan mantıki ve gayet onurlu bir uzlaşmadır. Kalıcı ve düzeni sağlayıcı bir anlaşma olarak görülmelidir." "Cumhuriyet, devamlılıktır. Osmanlı, Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir." "Atatürk’ün başarısındaki en önemli faktör; vazgeçmek bilmeyen iradesidir, bu noktada Rumeli inadı vardır Gazi Paşa'da. 'Olmalı' dediği an, olabilir yok. Bu liderlik yapmaya hevesli herkese lazım bir prensib..." Balkan Harbi'nden Birinci Dünya Savaşı'na, İstiklal Mücadelesi'nden Lozan Görüşmeleri'ne, Halifelik tartışmalarından Cumhuriyet’in kuruluşuna, Sultan Abdülhamid'den Mustafa Kemal Atatürk'e, Enver Paşa'dan Halide Edip'e gündemden düşmeyen konular ve tartışılan tarihî kişiliklere dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenlerin kaçırmaması gereken bir kitap; İmparatorluğun Son Nefesi...
24.05 ₺ -
Sultan Abdülhamidin Son Zevcesi
Bir defasında yanına gittiğimde, Sultan Efendi, evin mutfağında soğan ve patatesleri ayıklıyordu. Bunlar pazar artıklarından toplanmış çoğu çürük çarık şeylerdi. Kendimi tutamadım. Gözlerim doldu. ‘Oğlum, sarayda yaşadım. Hizmetkârlarım vardı. Ama gör, bak, şimdi ne haldeyim! Cenâb-ı Hak, bizi imtihan ediyor. İnşallah bu imtihanı kazanırız’ dedi Sultan II. Abdülhamid’in son zevcesi Behice Sultan’ın, Napoli’de sürgün hayatı yaşarken, kendisini ziyarete gelen genç doktora talebesi Enver Ören Bey’e söylediği ve kuvvetli bir imanın tezâhürü olan bu sözleri, bugün kolay kolay kim söyleyebilir? Zevcesi böyle olanın, kendi acaba nasıldır? *** Bir Çerkez beyinin kızı… Saraya alınmış… Devrin en kudretli hükümdarlarından biriyle evlenmiş… Zevci tahttan indirilmiş… Güzelliği ve zekâsı yanında, cesareti ile de tanınmış… Bu yolda başına çok işler gelmiş… Evlat acısı yaşamış… Yokluk çekmiş… İftiralara uğramış… Nihayet 40 sene vatanından ayrı bırakılmış... Dünya bağının güzünü de baharını da tatmış; neşenin de gamın da rüzgârını görmüş bir şahsiyet… Elinizdeki kitap, Behice İkbal Efendi’nin bir film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor. Sultan Abdülhamid ailesinden en çok kimi severdi? Cihan Harbi’nin kopacağını rüyada nasıl görmüştü? Cinayeti haber veren kuş… Ne yer, ne içerdi? Bronşiti nasıl tedavi ederdi? Dindarlığı…
185.00 ₺ -
Attila
Erken yaşlarından itibaren cesareti ve iradesiyle aman vermez bir rakip olarak çıktı herkesin karşısına. Diplomatik esir olarak Romaya gönderildi. Müthiş bir savaşçı olarak Hun ülkesine döndü. Verdiği mücadele sadece düşmanlarına karşı değildi. Kardeş bildikleri onu hiç ummadığı yerden de vurmak istediler, direndi. Hem Doğu hem Batı Roma’ya hükmetti. Tarihte ilk kez Papa’ya diz çöktürdü. Doğuda Sasanilere geçit vermedi. Ve bin yıllara uzanan bir isim bıraktı geriye. Attila’ydı o. Yeryüzündeki tüm mazlumların intikamını almak, gözyaşlarını silmek için yemin etmişti. Romanlarıyla yüz binlere tarihi sevdiren ve okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak nitelenen Okay Tiryakioğlu, bu kez Türk tarihinin erken dönemlerine götürüyor tarihi roman severleri. “Avrupa’yı Dize Getiren Türk”ün, Attila’nın her dakikası heyecanla ve kazanma azmiyle dolu hayatını capcanlı bir dille anlatıyor. “Bugünden geleceğe adaletli ve merhametli ismin kalacak Attila! Fethettiğin bölgelerde bir tek cana bile boş yere kıymadığını işitecek insanlar.” “Bin yıl sonra, öyle mi?” “Belki daha bile ötelerinde!”
259.00 ₺ -
Tarık Bin Ziyad
Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alındı ancak o, kabiliyetiyle kendisini gösterip içlerinden sıyrılmayı başardı. Müslüman olmasıyla azat edildi, şanlı bir komutan oldu. Yendi-yenildi; kimi zaman cesaretiyle bütün engelleri aştı, kimi zaman tereddüt edip vazgeçmenin sınırından geçti. Ta ki rüyasında O’nu görüp askerleriyle birlikte bir an bile dönüşü düşünmemek adına tüm gemileri yakana kadar… “İşte gemilerle birlikte geri dönüş umutlarınızı da yaktım! Rüyamda… Rüyamda Allah Resulünü gördüm! Korkmadan devam etmemizi emrediyordu! Ona itimattan daha büyük onur olur mu? Bu ülke bize verildi, anlayın bunu ve belki de çok daha öteleri. Bu yolun sonu Cennet-i Âlâ’dır. Saflarınızı sıkı tutun ve benden ayrılmayın!” Bu sözler Endülüs’ün fethiyle başlayan ve yedi yüzyılı aşkın bir süre İspanya’da hüküm süren İslam medeniyetinin kurucularından Tarık bin Ziyad’a aitti. Yetmedi; İslam’ın Avrupa’ya yayılmasında da şevkle önemli bir rol oynadı. İşte yaşamının kalanını İslam'ı yaymak için harcayan Tarık bin Ziyad’ın her dakikası şaşırtıcı hayat hikâyesi… Okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bir kült roman daha! “Gidiyoruz yoldaşlar! Alınacak kentler, aşılacak upuzun yollar var! Gözlerimi kapattım mı geceleri, uzak şehirlerin ışıkları görünüyor gözlerime... Ana caddeleri, dar sokakları, adımızın anılacağı meydanlarıyla koca koca şehirler!”
284.90 ₺ -
Asla Yenilmeyeceksin
Bir gölge adım adım bizi izliyor. Çeyizler ya seccadesiz ya bayraksız. Türkiye’nin kaderine, kızlarının çeyizi karar verecektir. Recep Şükrü Apuhan Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Bu topraklar için çok bedeller ödendi. Yüzyıllara öfkeli Avrupa, Türkleri yok etmek için elinden geleni ardına koymadı. Avrupa’nın desteğiyle içerideki işbirlikçiler de her fırsatta Türkleri sırtından vurdu. Mora’da başlayan süreç, bir asır sonra Sakarya Nehri’nin çizdiği yaya kadar geldi. Manastır’ın dağlarında, Tuna’nın kıyılarında ve Kafkasya’nın dar yollarında işkence gören, tecavüze uğrayan, alınıp satılan, sürgün edilen ve öldürülen Türkler; nihayetinde Anadolu’ya sıkışıp kaldı. Bu zaman zarfında nüfus olarak çoğunlukta olduğu bölgelerden Sakarya Nehri’ne kadar çekilmek zorunda kalarak burada verdikleri ölüm kalım mücadelesiyle bu sürgüne son verdiler. Recep Şükrü Apuhan, bu çalışmasında sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş öyküsünü değil, bir milletin ayakta kalmak için ne bedeller ödediğini, son 150 yıllık hazin tarihini anlatarak Türk gençlerine sesleniyor: Asla Yenilmeyeceksin!
148.00 ₺ -
Tarihten Bugüne Kaosun Mimarları Kaos
Dünü okuyup, bugünü görmek; bugünü okuyup, yarını sezmek istiyorsanız bu kitap tam size göre... Anlatılanlar komplo teorisi, masal veya hikâye değildir. Okudukça şaşıracak, anladıkça “kaosun mimarlarını” daha iyi tanıyacaksınız... 28 Şubat darbesinin küresel odaklarla bağlantısı, Muhsin Yazıcıoğlu suikastının perde arkası, NATO’nun içerisindeki derin örgütün Türkiye’deki yapılanması ve faaliyetleri, 11 Eylül’de ABD’deki ikiz kulelerin yıkılmasının perde arkası ve bunun üzerinden ulaşmak istedikleri amaçlar, Vatikan’ın akıl almaz projeleri… Tarihte gizli kalmış olaylar, tarihi değiştiren savaşlar, şahıslar ve darbeler, günümüzdeki küresel güç savaşları… Yavuz Sultan Selim dönemi ve bugüne ışık tutan siyaseti, sabetayizm ve sabetayistlerin Türkiye’de kurdukları gizli hegemonya, Sultan Abdülhamit’in masonlar ve sabetayistlere karşı verdiği stratejik mücadele, Mustafa Kemal’in mason localarını kapatmasının arkasındaki sebepler… Küresel güçlerin gıda ve içecekler üzerinde nasıl kaos oluşturduklarının perde arkası ve dünya ülkelerini yöneten ve yönlendiren gizli örgütlenme, siyonizmin Büyük İsrail için “olağanüstü hızlandırılmış planı” ve bu plan için kullandığı araçlar, peygamberimizin (sav) devlet adamlığı ve dört halife döneminde kaosu oluşturan odaklar ve daha fazlası… Unutmayın… “Tarih en iyi erken uyarı sistemidir.” Kitabı okudukça haberlerde izlediklerinizin, gazetelerde okuduklarınızın, derslerde konu olarak size anlatılanların,sadece buzdağının görünen yüzü olduğunu anlayacaksınız…
126.00 ₺ -
Çanakkale Destanı
Bu kitabı okurken; Mehmetçiğin savaşta düşman askerine gösterdiği merhamete şahit olacak, 276 kiloluk mermiyi kaldıran Seyit Onbaşı’ya hayran kalacak, Nusret Mayın Gemisi’nin, Boğaz’ı düşmana dar eden o ufacık geminin hikâyesi karşısında gözyaşlarınızı tutamayacaksınız… Bu kitabı okurken; 57. Alay’ın Arıburnu’ndaki destanını, Seddülbahir’deki çarpışmada tüfeği bozulunca öfkeden deliye dönen Mehmet Çavuş’un düşmana taşla, kürekle saldırışını, adını raporlara yazmaktan çekinen Mahmut Sabri’yi, savaş esnasında bile “Bu koca gövde ile siper almak zor oluyor” deyip de ayakta duran Binbaşı Halis Bey’i, emrindeki subaylara “Ben size ölmeyi emrediyorum!” diyen Yarbay Mustafa Kemal’i gözlerinizin önüne getirecek, o anları yaşayacak; sadece toprakların değil, ağaçların, denizin bile titrediğini hissedeceksiniz… Bu kitabı okurken; Türk milletinin Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğuşuna, “yenilmezlerin yenildiği yer” olan Çanakkale’nin Destanı’na şahitlik edeceksiniz…
162.80 ₺ -
Zenci Musa Kuşçubaşı Eşrefin Sağ Kolu
Osmanlı için yaşamış Sudanlı bir asker; Zenci Musa... Kuşçubaşı Eşref'in gözü kapalı güvendiği, çatışmaya girecekse sağında istediği bir delikanlı... Tarık Bin Ziyad'ın yanında savaşan büyük dedelerinin anlatıp durduğu hikâyelerle büyüdü. Dedesi Şeyh Mansur'dan Osmanlı'nın görkemli zamanlarını dinledi. İngilizler yurdu sardığında artık yerinden doğrulması gerektiğini biliyordu. Trablusgarp'ta, Balkanlar'da, Kudüs'te, Yemen'de, İstiklal Harbi'nde ön safı hep o tuttu. İleri gidilecekse gitti, geri adım atması gerektiğinde geri çekildi ve en zoru, içinde yanan ateşe rağmen beklemesi gerektiğinde durdu. Sonra daha güçlü, daha hızlı koştu... Trablusgarp’ta Kuşçubaşı Eşref’le tanışınca hayatı artık değişmişti. Davasını dava bildiği Kuşçubaşı Eşref’in yanında girdiği bütün mücadelelerde o heybetli cüssesiyle galip çıktı. Kader, onlara farklı vazifeler için farklı yollar çizse de Zenci Musa, ondan kalan bir fotoğrafı ve dedesinin verdiği kefeni yanından hiç ayırmadığı bavulunda gittiği her yere taşıdı. Çöllerden hazineler geçirdi, taburlardan silahlar çaldı... Vatanını satması için kendisine teklif edilen büyük paraları elinin tersiyle itti. İhtiyaçlarını karşılasın diye kendisine bağlanacak emekli maaşını dahi reddetti. Bir kahramanın yapabileceği her şeyi yaptı. İsmail Bilgin'in güçlü kaleminden, kendisini Osmanlı'ya adayan, "Önce ümmet!" diyen bir kahramanın hikâyesi... "Yarabbi, bana ölünceye dek bu devlete hizmet etmeyi nasip eyle..."
240.50 ₺ -
Börü
Bir intikama kaç taht sığabilir? Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir? Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor! Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor. Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta’nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; “O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine kan rengi uyanacağı zaman. Bakir kar örtüsünün taze kanla ısınıp ırmaklara karışacağı an. Rüzgârın şahit olacağı ateşten bir gazabın altından kumları darmadağın edip, taştan tanrılarına sarılan zavallıların yalvaracağı, öç ateşinin yakıldığı o gün geldi mi? Beklenen cevap Börü Han’ın dudaklarından döküldü; “Canavarlaşmış kralların yönettiği topraklarda öç, sadece katliamla alınabilir!” Acun artık kurt ve aslanın pençeleri arasında… Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin!
140.00 ₺ -
Riyazüs Salihin Arapça Bilgisayarlı
Tam adı Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn min ḥadîs̱i seyyidi’l-mürselîn’dir. 14 Ramazan 670 (14 Nisan 1272) tarihinde tamamlanmış olup on sekiz bölüm, 400’e yakın bab ve 1900 civarında hadisten meydana gelmektedir. Bazı bölüm ve babları onlarca hadisten, bazıları birkaç hadisten oluşan eserde konuların niteliği sebebiyle pek çok mükerrer hadis vardır. Bölümlerin ve özellikle babların dikkat çekici yanı her birinin sıralanışındaki fikrî insicam ve mükemmel iç düzendir. Babların adlandırılmasındaki isabet müellifin hadis kitaplarında yer alan rivayetleri büyük bir vukufla değerlendirdiğini, Kur’an ve Sünnet’in muhtevasına vâkıf olduğunu göstermektedir. Nevevî, Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn’e aldığı hadislerin çoğunu Kütüb-i Sitte’den seçmiş, bunların dışında kalan hadisleri İmam Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾı, Ebû Bekir el-Humeydî’nin el-Cemʿ beyne’ṣ-Ṣaḥîḥayn’ı, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin el-Müstedrek’i ve Dârimî ile Dârekutnî’nin es-Sünen’lerinden derlemiş, hadislerin sened zincirini çıkararak sahâbî râvinin adını vermekle yetinmiştir. İçerdiği hadislerin büyük kısmı Buhârî ve Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinden seçilen Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn, İslâm dünyasında müslümanların el kitabı olma özelliğini korumuş, bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okunan kitap olduğu söylenmiştir.
270.00 ₺ -
Devlerin Savaşı
İki kudretli hükümdar, ikisi de cihana hükmedecek güçte, cesarette, dirayette. Biri savaş dehası olarak anılan, dünyanın tek hâkimi olmaya cehdetmiş, önüne çıkacak her engeli devirmeye ant içmiş Emir Timur. Diğeri Anadolu’dan yeşeren koca çınarın, Osmanlı’nın genç padişahı. Niğbolu fatihi, azmiyle, gözü karalığıyla Haçlılara korku salmış, Timur’a bile “O yiğidin göçtüğü âlemin sultanlığından ne çıkar!” dedirtmiş Sultan Yıldırım Bayezid. Okay Tiryakioğlu yeni romanı Devlerin Savaşı’nda bizleri yine dünya tarihine yön vermiş şahsiyetlerle bir araya getiriyor. Emir Timur imparatorluğunu batıya doğru genişletmek isterken, Yıldırım hem doğuda hem batıda şanlı bir mücadeleye girişiyor. Bir yandan İstanbul’u kuşatıyor, bir yandan Anadolu’nun birliğini sağlayan adımları atıyor. İstihbarat teşkilatı Karatuğlar, Kanoniklerin en derin hatlarına kadar sızmışken ihanet bir yerlerden yüz gösteriyor; Haçlılar ve Emir Timur arasında gizli bir ittifak oluşuyor. İki büyük komutan, iki cengâver hükümdar, Ankara’da, Çubuk Ovası’nda çarpışan iki ordu ve hiç bitmeyen nefis muhasebeleri… Belki de en büyük şanssızlıkları aynı zamanda yaşamaktı. Okay Tiryakioğlu yenginin, yenilginin, dünyaya hükmetmeye bir adım kalmışken kendi içindeki savaşta yenik düşmenin, onurla kaybetmenin destansı romanını yazdı… Timurlenk, kıl çadırından fırladığı gibi çıktı. Biz de peşinden seğirttik. Bakışlarında merak ve hayret vardı Koca Hakan’ın. Sonra harp alanının kızıl dumanları ve onca pusun arasından çıkanları görünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Ak donlu atının iki yanında toplanmaya çalışan piyade ya da süvari, onlarca muharibi baltasının tek bir salvosuyla devirerek geliyordu Yıldırım Bayezid Han. İnanılmazdı ama gerçekten de oydu. Etrafında bir avuç hassa muhafızı olduğu halde karşı konulmaz bir kolaylıkla ilerliyordu. “Hele şu yiğide bakın,” dediğini işittim Timurlenk’in. “Şu yiğide bakın hey! Aman ya Rabbi, şu yiğidi görün ve torunlarınıza anlatın!”
203.50 ₺ -
Gazi Osman Paşa
Kuşatma 1453, Yavuz ve Kanuni romanlarıyla büyük bir okuyucu kitlesine ulaşan, ödüllü romancı Okay Tiryakioğlu’nun ilk tarihî romanı. Plevne, Tuna Nehri kıyısında, içinde Bulgarlar ve Osmanlıların kardeşçe yaşadığı küçük, şirin bir kent. Plevne küçük ama Rus Çarı II. Aleksandır’ın hayali büyük. Dünyaya, Bulgarların Osmanlılarca katledildiği yalanını yayıp burayı işgal etmek niyetinde… Osmanlı ‘hasta adam’sa ve Plevne küçük bir kentse, bunu başarmak çocuk oyuncağı diye düşünür Çar. Fakat işler sandığı gibi yolunda gitmez. Zira hesaba katmadığı kadar güçlü, zeki, kararlı ve inançlı bir başkumandan vardır karşısında: Gazi Osman Paşa! Okurları ve edebiyatçılar tarafından Peyami Safa’nın halefi olarak gösterilen Okay Tiryakioğlu, Gazi Osman Paşa’da efsane savunmayı bütün çıplaklığıyla resmederken, “Galibiyet bir vehimdir!” fikrinden hareketle “savaş”ı sorguluyor. “İyi bak, dumanlar içindeki harp alanının üzerinde gezinen şu leş kargalarını görmüyor musun? İşte, tüm savaşların tek galibi onlar.”
196.10 ₺ -
Kuşçubaşı Eşref
Eşref Sencer Kuşçubaşı ya da namı diğer Kuşçubaşı Eşref… Sıkı bir savaşçı, iyi bir istihbaratçı, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en ünlü casuslarından… Ve tarihimizde hep merak edilen bir kurum: Teşkilat-ı Mahsusa… Osmanlı’nın son dönemleri… Bir yanda Balkanlarda patlak veren isyanlar, diğer yanda iç karışıklıklarla baş etmeye çalışan bir devlet. Bir yanda varoluş mücadelesi veren Osmanlı İmparatorluğu, diğer yanda büyük bir hızla dünya savaşına doğru sürüklenen ülkeler. Böyle bir ortamda, gözünü budaktan esirgemeyen bir savaşçı çıkar ve tarihin seyrini değiştirir. İçindeki vatan aşkıyla, 20.000 kişilik orduya sadece 40 adamıyla hiç çekinmeden kafa tutan ve saatlerce savaşan bir asker. İngilizlerin Ortadoğu’daki oyunlarını bozmak için akıl almaz istihbarat faaliyetleri yürüten bir casus. Arap çöllerinde çok hızlı yer değiştirmesiyle bilinen meşhur “uçan şeyh”… Tarihimizin önemli figürlerini genç nesillere anlatan romanlarıyla okurun büyük beğenisini toplayan İsmail Bilgin’in kaleminden, hayatı mücadelelerle geçmiş bir istihbaratçının benzersiz hayat hikâyesi… “Durmadan çalıştım… Hiçbir zaman filozof ya da siyasetçi olmadım ve bu işten iyi dostlar, yara izleri, kalça kırığı, birkaç madalya ve memleketim için çok iyi dövüştüğümü bilmenin verdiği tatmin dışında hiçbir şey elde etmedim.”
314.50 ₺ -
Zemzemin Annesi Hazreti Hacer
Hazreti Hacer… İbrahim Peygamber’e eş, oğlu İsmail’e anne olan kutlu kadın. Hazreti Muhammed’in(sav) temiz soyunun kaynağı. Çölün ortasında, kucağında bebeğiyle yapayalnız kalmasına rağmen teslimiyetini bir an bile yitirmeyendir o… Kadın olmanın en ağır imtihanlarından geçerken tevekkülden bir şehir inşa eden bir yürek… “Şehirlerin annesi Mekke”nin mimarı… Ceylanlarla sohbet eden, Rüzgârın kızı Hacer. Bizi Zemzem kıyısında bekleyen annemizdir o. Asırlardan bugüne akan bir nehir… Sibel Eraslan, “Cennet Kadınlarının Sultanları”na Hazreti Hacer romanını ekliyor bu kez. Hazreti Hacer’in hayatını zaman değişse de insanlığın değişmez kavisleriyle anlatıyor. Hepimizin büyükannesi olan Hazreti Hacer’in hayatını okurken aşk, ayrılık, sadakat, esaret ve özgürlük üzerine yeniden düşüneceksiniz.
185.00 ₺ -
Hünkarım Bir Tahsin Paşa Romanı
Sultan Abdülhamid’in dostu, sır kutusu Tahsin Paşa’nın romanı: Hünkârım… Türkiye’de ve dünyada büyük bir ilgiyle takip edilen Payitaht dizisinin Tahsin Paşa’sı Bahadır Yenişehirlioğlu, Tahsin Paşa’nın unutturulmuş hayatını romanlaştırdı. Osmanlı İmparatorluğu ölüm kalım savaşında. İç ve dış mihrakların tek bir amacı var; Ulu Hakan Abdülhamid’i devirmek. Sultan Abdülhamid’in çevresinde güvenebileceği tek bir kişi bile yoktu ta ki Tahsin Paşa’yı bulana kadar. Tahsin Paşa, aşktan ve muhabbetten anlayan, devletine ve Hünkâr’ına sonsuz sadakatle bağlı, iyi bir eğitim ve aile terbiyesinden geçmiş bir devlet adamı. Hünkâr’ın Tahsin’e sonsuz güveni ile Tahsin’in Hünkâr’ına sonsuz sadakati… Ve herkesi kıskandıran bir sırdaşlık, dostluk, kardeşlik… Osmanlı Bankası baskını, Yıldız suikastı, Siyonistlerin emelleri doğrultusunda kurgulanmış planlar, 31 Mart’a uzanan günler ve bu iki vatanseverin, devletin ve milletin bekası için verdiği destansı mücadele. Ardından gelen bedbaht yıllar: İttihatçıların zaferi, ölüm ve acı dolu isyanlar; sürgün, sevdiklerinin ölümü, yoksulluk, savaşlar, devletin yıkılışı ve yeni Cumhuriyet… Ve bütün bunları derinden yaşayan vakur Tahsin Paşa. Bahadır Yenişehirlioğlu, bu asil yaşam öyküsünü Tahsin Paşa’nın kendi gözünden bugüne aktarıyor. Hünkârım akıcı üslubu ve ustalıklı kurgusuyla Tahsin Paşa’nın özel hayatını ve siyasi mücadelesini tüm çıplaklığıyla okurlara sunuyor. “Hayırlar olsun,” diyerek odamdan çıktım. Bir an önce Hünkârıma bu haberi ulaştırmalıydım. Beni gören askerler hazır ola geçtiler. Kırmızı halının üzerinde yürümeye başladım. Her defasında bu kapının ardındaki şahsiyetin huzuruna çıkmak beni ilk günkü gibi heyecanlandırıyordu. Üç kez çalındıktan sonra asker kapıyı usulca açtı. Edep ve tazimle adımımı attım. Hünkârım masasında oturuyordu. Yürümeye devam ettim. Koca Sultan’ın önüne geldiğimde: “Hünkârım,” diye seslendim.
218.30 ₺ -
Şehzade Selim
Şehzade Selim diyor ki: Bizi padişahlığa getirirken düşününüz. Devri saltanatımızda rahat yüzü göremeyeceksiniz. İttihadı İslam için İran'a, Turan'a, Arabistan'a seferler yapacağız. Sırasında şiddet göstereceğiz. Muharebe yollarında güçlüklerle karşılaşacaksınız. Çok iyi düşününüz: Zorlukları çekmeye razı iseniz bizi padişahlığa kabul ediniz. Yok, zevk içinde rahat bir ömür sürmek istiyorsanız, that için ağabeylerimizden birini tercih ediniz.
142.50 ₺ -
Seçilmiş Kadın Hz Meryem
Unutma! Allah dilerse dağlar yürür, denizler kum olur, gökyüzü dürülür, yıldızlar dökülür. Her şeyin sahibi Allah, kulunu yalnız bırakmaz. Allah’a güven, iman ipine sımsıkı sarıl, tevekkülü elden bırakma. Her şey bir adak ve bir dua ile başladı. Meryem, Allah’a ibadet edendi. Meryem Allah’a adanmıştı. Meryem, İmran’ın yetimi, Meryem, Hanne’nin hasreti, Meryem, Mabed’e kabul edilen ilk kız, Meryem, Mabed’in hizmetkârı, Meryem, iyilik meleği... Meryem’in başı önde, gözleri yerdeydi. Meryem, Rabbiyle baş başa, O’nun yolundaydı, O’nun huzurundaydı. Elbette huzurluydu. Meryem, iffetin kendisiydi. İffet, Meryem’in her hâliydi. Gözlerinde iffet, kalbinde iffet, dilinde iffet, yürüyüşünde iffet, duruşunda iffet... Korkusuzdur Meryem. Ne ölümden, ne insanoğlundan... Tek korkusu, beklenen Mesih’e, emanete iyi bakamamak. Allah’ın Kelimesi’ni insanlıkla buluşturamamak... İmran’ın kızı, Meryem! Sen sükûtunla kazanacaksın! İlla edep, illa iffet...
30.00 ₺ -
Raziye Begüm Sultan
Moğol zulmünden kaçan Müslüman Türkleri Delhi Türk Sultanlığı’nda birleştiren İltutmuş, gücüne güç katmıştı. Ömrü cenkle geçen İltutmuş, yine bir sefer sırasında tahtını oğullarından birine bırakmak yerine, zekâsına ve basiretine güvendiği kızı Raziye Sultan’a bıraktı. Türk-İslâm tarihinde ilk kez bir kadın melikler yerine tercih edilip, ‘melike’ unvanını aldı. Cesur, zeki ve idari becerileriyle dikkat çeken Raziye Begüm, böylece ‘Türk-İslâm Melike’si oldu ve ilk Türk kadın sultan olarak tarihe geçti. Fakat Raziye Begüm’ü zor günler bekliyordu. Raziye Begüm Sultan’ın diğer kadınlardan farklı olması, giyimine özen göstermesi, filine binerek yüzü açık bir şekilde sokaklarda dolaşması, taht kavgaları için vezirlerine yeterince fırsat veriyordu. Taht oyunlarının yanı sıra gizli bir aşk hikâyesinin de yaşandığı Raziye Begüm Sultan, heyecanla, bir solukta okuyacağınız bir roman.
75.00 ₺ -
İtbarak
Türkler “Barak” derlerdi, kara tüylü köpeğe, Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe. Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı. Onu da köpeklerin, atası sayarlardı. Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi, Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi. Kuzey-batı Asya’da güya “İt-Barak” vardı, Türklerse İç Asya’da, onlara uzaklardı. Başları köpek imiş, vücutları insanmış, Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış. Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş, İlâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş. Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti, Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti. On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi. Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi. Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beğ”e il verdi, Bunun için Türkler de, oraya “Kıpçak” derdi... Oğuz Kağan Destanı
18.75 ₺ -
Gemide İsyan Sunguroğlu
Sunguroğlu Gemide isyan romanında kahramanlar, Foça Korsanlarına Karşı macerasından sonra tekrar buluşup Rodos adasındaki korsanlara karşı mücadeleye girişirler. Eser ilk üç eser kadar olmasa da, daha sonra yazılacak diğer Sunguroğlu maceralarına göre hacimli eser sayılabilir. Gemide isyan ve daha sonraki romanlarda maceralar ressam Refet Kartal tarafından yer yer resimlendirilmiştir.
67.50 ₺ -
Boğaç Han Dede Korkut Romanları 2
Oğuzların destansı hayatını anlatan ve on iki hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri Türk edebiyatının eşsiz şaheseri ve millî destanıdır. Boğaç Han, küçüklüğünden beri hor görülen, küçümsenen, aşağılanan bir bey oğlunun dillere destan kahramanlıklarını anlatan Dede Korkut Hikâyeleri’nden birinin romanıdır. Serinin ikinci kitabında Dirse Han’ın oğlu Boğaç Han’ın küçümsenme, alaya alınma, dışlanma ve aşağılanma ile geçen acı dolu yılların ardından gösterdiği ve binlerce yıldır unutulmayan kahramanlıkları anlatılmaktadır. Roman, Oğuz’un kudretli bir beyi olan Dirse Han’ın ‘aşık’ oynamaktan başka bir meziyeti olmadığı düşünülen, herkesçe alaya alınan oğlu Boğaç Han’ın ejderha görünümlü azgın bir boğa ile yaptığı güreşi ve Hristiyanlara esir düşen babasını kurtarmak için verdiği amansız savaşı anlatmaktadır. Yiğitlerin cengi ve yaman bir destanın hikâyesi... *** “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” Ord. Prof. M. Fuat Köprülü
15.00 ₺ -
-
Barlada Diriliş
Bediüzzaman Said Nursi, yakın tarihimizin nadir parıltılarından birisi. Ve en çok tartışılan şahsiyetlerinden...Talebeleri yıllar boyu karakollarda, mahkemelerde, hapishanelerde "mücrim" muamelesi görmüşler...Eserleri satır satır incelenmiş. Yüzlerce kere mahkemeye verilmiş, yüzlerce defa beraat etmiş; yine de zulüm çemberi kırılmamış...Yavuz Bahadıroğlu, arkasında milyonlarca talebe, binlerce sayfalık eser bıraktığı halde tartışma odağı olmaktan hala kurtulamayan bu cevher şahsiyeti araştırdı ve şiirsel üslubuyla romanlaştırdı.
112.50 ₺ -
Bamsı Dede Korkut Romanları 1
Oğuzların destansı hayatını anlatan ve on iki hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri Türk edebiyatının eşsiz şaheseri ve millî destanıdır. Bamsı, Hristiyanlarla Müslümanların savaşını anlatan Dede Korkut Hikâyeleri’nden birinin romanıdır. Serinin ilkinde Pay Püre Bey’in oğlu Bamsı Beyrek’in on altı yıllık esareti ve kahramanlıklarla dolu hayatı anlatılmaktadır. Roman, Pay Biçen Bey’in kızı Banu Çiçek ile Bamsı Beyrek’in dillere destan aşkını ve esaret altında kaldığı yıllarda Bamsı Beyrek’e âşık olan Şöklü Melik’in kızı Helen’i anlatmaktadır. Yiğitlerin cengi ve maceralı bir aşk hikâyesi... “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” Ord. Prof. M. Fuat Köprülü
37.50 ₺ -
15 Temmuz Diriliş Destanı
Ölümü göze almışlardı. Hemen hepsi imanlı, inançlı ve cesurdular; abdest alarak sokağa çıktılar. Kimi tankın üzerine arabayı sürdü kimi çelik paletlerin önüne kendini attı kimi Akıncı Üssü’nde uçak ve helikopter pilotlarının üzerine yürüdü; cadde ve meydanlarda tanklara dur, dedi. İlk defa sivil halk, silahlı hainleri yendi. Elinde taş bile olmayan imanlı yiğitler; bomba, makineli tüfek, uçak, tank ve helikopterle üzerlerine gelenlere diz çöktürdü. İman, tekniğe meydan okudu. Minarelerden okunan ezan ve sela sesleri, uçak ve helikopter gürültüsünü susturdu. İlk defa milletin gönlünde taht kuran bir lider, cesaretle milleti meydanlara ve havalimanlarına çağırdı, millet de onun sesine kulak verdi, darbeci hainleri yenerek meydanları teslim aldı. Allah müminlere cesaret verdi, hainlerin kalbine korku saldı. 1908, 1960, 1971, 1980, 28 Şubat 1997’de yapılamayan 15 Temmuz’da gerçekleşti, millet Diriliş Destanı yazdı. Bu roman tarihe not düşmek için yazıldı. 15 Temmuz’da yazılan muhteşem destanı ayrıntıları ile gözler önüne seriyor.
67.50 ₺ -
Sultan Mehmetin Casusları
Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitap, gerçek olaylar üzerine kurgulanmış bir casusluk romanıdır. Kaynak bilgiler üzerinden gidilerek, Akıncıları ve Akıncıların çok önemli bir kolu olan Osmanlı Casusları’nı, Avrupa’daki faaliyetlerini, sarsıcı bir olay üzerine kurgulayarak size onları tanıtacak, replikleri ve konu akışı ile adeta size bir film izliyormuşsunuz gibi zevk uyandırarak, tarihin bu en sırlı dönemini akıcı bir üslup ile aktaracaktır. Kitabın en güzel yanı ise; kapağı kapattığınızda sadece gerçek bir olayı değil, aynı zamanda bu konu hakkında yazılmış en ilginç satırları okumuş olmanız olacak. ‘’Bilhassa Fatih Mehmet’in İtalya’daki ajan şebekesi, çeşitli İtalyan devletlerinin en yüksek çevrelerine sızmıştı.’’ -Ünlü Tarihçi Franz Babinger Kaynak: Mehmet der Ero Beber S.502-
105.00 ₺ -
Payitahtın Son Sahibi II. Abdülhamid Han
Yaptığı geziler, televizyon programları ve yazdığı kitaplarla birçok insana tarihi sevdiren Talha Uğurluel, Sultan II. Abdülhamid’in kişisel tarihindeki detaylar üzerinden İmparatorluğun son günlerini anlatmaya devam ediyor. Uğurluel, siyasi tartışmaların ve politik heveslerin dışına çıkarak II. Abdülhamid Han’ın gayriresmî tarihine ve İmparatorluğun son günlerine bir başka pencereden bakıyor. Zat-ı Şahane’nin kendi hikâyesine kulak kabartıyor ve karşımıza sesleri bugüne uzanan birçok hatıra çıkarıyor. * Sultan II. Abdülhamid, amcası Abdülaziz döneminden nasıl dersler çıkarmıştı? * Yönetim merkezini neden Yıldız Sarayı’na taşıdı? * Otuz üç yıl boyunca Cuma Selamlığı’nı neden hiç aksatmadı? * Osmanlı coğrafyasının dört bir yanına yaptırdığı okullar imparatorluğun geleceğini nasıl şekillendirdi? * Hamidiye Hicaz Demiryolu projesiyle neyi amaçladı?* Dünyayı ayağına getiren fotoğraf merakının altında yatan sebepler nelerdi? * Türk Müzeciliğinin kurulmasına nasıl katkı sağladı? * Tarihi tablolaştıran Sultan Hamid’in sanata ve sanatçıya verdiği önem… * Abdülhamid Han’ın kütüphanesini hayatı bahasına koruyan Serhafızıkütüb Sabri Efendi’nin hikâyesi… * Sürgün günlerinde neler yaşadı? * Cenazesine katılan halk, arkasından nasıl seslendi? Uğurluel bu çalışmasında, siyasi tartışmaların uzağındaki “öteki Abdülhamid’e” odaklanarak karşımıza hayatın bütün renklerini barındıran bir portre çıkarıyor.
192.40 ₺