-
Aşkı Sükun
Say ettim; yalnızlıkta, acizlikte, çaresizlikte… Say ettim; tevekkülde, teslimiyette, rızada… Say ettim; nefiste… kalpte… ruhta… aşkta… sükûnda… Nefisten kalbe, kalpten nefse say ettim… Döktüm tüm çakıl taşlarımı… Gözyaşlarımın verdiği serinlik ruhumu biraz ferahlatmıştı. Tüm cesaretimi toplayıp bakışlarımı yavrumun olduğu yere doğru uzattım. O da ne? Gözlerime inanamadım. Kupkuru çölün ortasında bir ananın gözyaşları rahmet, kanayan yüreği kaynak olmuştu. Bu su, kızgın çölde anayı temsil eder gibi akacak, kıyamete kadar gözyaşlarımla bereket bulacaktı. Nuriye Çeleğen, Aşk-ı Sükûn’da, Hazreti Hacer’in, teslimiyet ve tevekkülden örülmüş, yalnızlığın en koyusundan geçip hepimize analık eden şefkatiyle bereketlenen büyük yolculuğunu anlatıyor. Her kadın Hacer’dir, fark yürüyüştedir…
148.00 ₺ -
Aşkı Hüzün
Oğlumun doğumunu beklerken rüyalar görüyorum her birine bir nebinin konuk olduğu. Göz ve gönül aydınlığı olan bir rüyamda veriliyor ismi kalbime. Uyandığımda kelamların en güzeli dilimde. “Muhammed (asm)!” Allah’ım, bu ne güzel bir isim! “Muhammed (asm)!” Dilim “Muhammed” (asm) diye zikrediyor, kalbim “Muhammed (asm), Muhammed (asm)” diye atıyor. Anlıyorum Muhammed’im (asm) varlığın aşk sırrı. İçimde tarifi mümkün olmayan bir huzur saklı… Aşk, “Mim!” dedi. Tüm varlık aşkla “Mim”lendi. Aşk-ı Sükûn, İffet-i Kalp ve Hay Sultan gibi gönüllerde taht kurmuş kitapların yazarı Nuriye Çeleğen, Babam Hazreti Muhammed (asm) ile başladığı “Kenz-i Aşk” yürüyüşüne Aşk-ı Hüzün ile devam ediyor. “En Sevgili”yi annesi Hz. Âmine ve sütannesi Hz. Halîme’nin dilinden anlatıyor. İki mübarek annenin Son Peygamber’e annelik edişini duygu dolu ve ustalıklı bir anlatımla bugüne taşıyor. Ta ki O, kalplere ulaşsın, ulaşsın da o aşkın sırrından bir tutam kalplere atılsın. Çünkü her kalbin sırrı Aşk-ı Muhammedî’dir (asm). Ve Aşk-ı Muhammedî’ye (asm) ulaşamayan her kalp eksiktir.
17.88 ₺ -
Kayı 10 II Abdülhamid Han
Sen değil naaşın hükümdar olsa elyakdır bize Dönsün etsin taht-ı Osmaniye tabutun cülus Ahmet Rasim II. Abdülhamid Han, saltanattan çekildikten sonra milleti tarafından en çok aranan ve özlenen hükümdardır. Zira onun saltanatta olduğu 33 sene ile sonraki 10 yıllık dönemi karşılaştırmak dahi mümkün değildir. II. Abdülhamid Han, siyasi bir deha idi. 19. asrın sonlarına doğru neredeyse tarihten silinecek olan son muazzam Türk İmparatorluğu’nu, on sene içinde yeniden dünyada rol oynayan bir hale getirecekti. O, yed-i tûla sahibi idi. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun Müslümanlar, İslam’ın halifesini yanında buluyorlardı. O, Osmanlı ruhunun son temsilcisi idi. Ertuğrul ve Osman Gazilerin sahip olduğu hiç değişmeden devam eden Sünni inancı yaymakta büyük gayret sarf etti. İngilizlerin doğru inanç ve itikadı bozma çalışmalarına bir kale gibi karşı durdu. O, merhamet ve şefkatin zirvesindeydi. Hayatına kastedenleri dahi affetti. O, en mağdur padişah olarak tarihe geçecekti. Sadece ağır hakaretlere ve iftiralara maruz kalmadı. Kendi kesesinden yaptırdığı eserlerden ismi kaldırıldı. Tuğraları tahrip edildi. Resmen adı ve namı unutturulmak istendi. O, bir asır boyunca anladığını zannedenlerin dahi anlayamadığı bir padişah oldu. Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı serisinin X. Kitabında, o akıcı üslubu ile vefatının 100. sene-i devriyesinde II. Abdülhamid Han’ı okuyucularının takdirine arz ediyor.
229.40 ₺ -
Şehzadenin Şehrazatı
"Bir dil mi kaldı ey sevgili aşkınla hayran olmamış" Enrika... Çile... Gurbet... Aşk,zulüm... Ve şiir... "Başıma bin yıl gam yağmuru yağsa,yine yârimden yüzümü çevirmeyecegim", diye çağlayan,istikrarlı ve sırlarla dolu büyük bir aşk... Sultan Cem ,hayatı en trajikolan Osmanlı şehzadelerinden biridir. Sultan Bayezidin uzattığı kardaşlık elini tutamadı. Taht ve taç hırsıyla Rodos şövalyalerin kapanına yakalamdı. Yıllarca kulalerde esir kaldı. Çan sesleri altında ezan okudu. Frenk kızlarıyla yaşadığı iddia edilen aşklar çok konuşuldu. Ama onların hepsi asılsızdı. Asıl olan sevdasının adı,Şehrazât'tı... Şükrü Altın'ın kalemiyle yazılan bu eşsiz roman Sultan Cem'in feryadnamesidir.
174.00 ₺ -
Şahidim Kılıcımdır
“Bora Beğ, Elif Kız’ı omuzlarından tutmak istedi. Ama titreyerek ona doğru uzanan kollarını hızla geri çekti: ‘Bak Elif Kız’ dedi. ‘Sen bu duyguyu bilemezsin… Biz kılıcımızla nişanlıyız. Düğünümüz at sırtında olacak. Damatlık kıyafetimiz kefenimizdir. Bir gün, kahpe bir ok veya hain bir hançer darbesiyle düşeceğimiz yerde kazılacak olan mezarımız; haclegahımız olacaktır…’ Bu son söz, o umutsuz sevdanın can evine zehirli bir hançer gibi saplandı…” Onlar ki; zalimin tepesinde bir gök gibi gürledikleri halde, mazlumun karşısında bir bulut gibi ağlardı… Onlar ki; “İ’la-yı Kelimetullah” uğrunda can verip canandan geçtiler; kılıçlarını şahit bırakıp, şehadet şerbeti içtiler… Devir, Muhteşem Süleyman devridir… Osmanlı akıncıları, Tuna boylarında akından akına koşmakta, şanlı tarihimize her gün yeni bir altın sayfa yazmaktalar… Kanuni Sultan Süleyman’ın cülusundan vefatına kadar geçen süreyi kapsayan bu roman, tarihin içindeki tarihin hikayesidir…
90.00 ₺ -
Sultan IV Murad Han
Murad Han şişmanca, kemik yapısı fil gibi sağlam ve aynı zamanda ateşîn bir ruha sahipti. Koşmakta olan bir attan diğerine atlıyor, attığı cirit yaydan boşanan ok gibi gidiyordu. Okları ise tüfek mermisinden daha uzağa düşüyor, okuyla demir levhaları deldiği söyleniyordu. Hind Şâhı Hurrem ona fil kulağından ve gergedan postuyla kaplı bir kalkan göndermişti. Elçisi: “Sultanım, buna tüfek ve kılıç kâr etmez” dediğinde mızrağını vurup temrenini arkadan çıkarmıştı. Mert Pâdişah o kalkanın içine beş yüz altın koyup elçiye verdi. O da onu Hind Pâdişahının saray kapısına asmak üzere geldiği yere götürdü. İran’a Sultan Süleyman’ın sınırını kabul ettirmiş ve devleti hep zirvede görmek istemişti. Akıncıları ise Bavyera’ya kadar girip buranın taht şehri Ratisbon’u ateşlere yakmışlardı. O, Süleyman Han’dan sonra ordusunun başında sefere çıkarak parlak zaferle dönen ilk Pâdişah’tı. Onun ölümü de hayatı gibi muhteşemdi: binip gazaya gittiği meşhur atları tersine eyerlenip tabutunun önünde yürütüldü. Yani o sadece tütün yasağıyla anılacak kadar sıradan bir cihangir değildi...
234.00 ₺ -
O Bir Osmanlı Ermenisi
"Hasan'la Suzan'ın Kerem ile Aslı'da beter fakat yazılıp söylenmemiş bir aşkları var!" deyince aklıma bir muziplik geldi: "Yoksa bana Hasan ile Suzan'ın aşkını mı yazdıracaksın?" Başını yana çevirerek ileri geri salladı: "Ah, Kerem'ler yok artık, Aslı'lar da ne yazık ki asıllarına sadık değiller!" İşin gerçeği ben gülerken de olsa irkilmiştim, o meşhur hikâyede de Kerem bir Türk, Aslı ise Ermeni kızıydı. Fakat şimdi alabildiğine kaynayan, Osmanlı Devletini temelinden sarsan hadiselerin içinde cereyan eden bu aşk hikâyesi çok daha yaman ve ibretli olmalıydı. Beni düşüncelere dalmış görünce: "Oğlum, artık benim kim olduğumu ve sana canlı şahit olarak çok şey anlatacağımı, belgeler ve bilgiler vereceğimi öğrenmiş bulunuyorsun. Hasan'ım bana Türklerle Ermeniler arasında geçen meselelere tarafsız ve insaflı bakma, böyle inceleme sebebi olmuştur; varsın beni Ermeniler Ermeni, Türkler Türk olarak görmesinler."
222.00 ₺ -
Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman
Zigetvar sahasında dağ ve gök Zülfikar kılıcının şeklini alarak yatarlarken, hilalin nazlı yükselişi yorgun Kanunî’ nin zihnine serin alevler vererek bir nebze coşturmuştu. Bilal’in ezanı kulağında uğuldarken, Hâlid’in nârası, Saad’ın satveti Kâbe’nin kokularıyla karışarak bir bad-ı sabanın kollarında gelip hüzünlü bir ferahlıkla etrafını aldı, kutlu bir davetin müjdesini getirdi. Hasta Padişah için uzun geçen bir geceden sonra sabaha karşı toprak üzerindeki karanlık örtü canavardan kaçan sürüler gibi dağılırken, onun ardından bembeyaz gümüşî sabah perdesi son bir kere daha yeryüzüne geriliyordu.’ Osmanlı’ yı gücünün ve ihtişamının doruğuna çıkararak Viyana kapılarına kadar dayanan, Anadolu’ dan Hristiyan Avrupa’ nın göbeğine aralıksız akınlar düzenleyerek dünya haritasını yeniden şekillendiren, Akdeniz’ i tam bir ‘’Türk Gölü’’ haline getiren, Süveyş’ te kurduğu donanma ile Kızıldeniz’ i ve Kutsal Mekke-Medine topraklarını emniyet altına alan, 71 yaşında ve hasta bir haldeyken bile ordusunun başında sefere çıkan, Zigetvar kalesi’ nin zaptı sırasında top sesleri arasında şehid olan SULTANLAR SULTANI…
144.00 ₺ -
Diclenin Son Türküsü Kutül Amara
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazeteler, Türk Ordusunun İngiliz Ordusu karşısındaki bu zaferine kayıtsız kalmamış, onlar da bunu kendilerince şöyle tefsir etmişlerdi: “Kûtü’l-Amâra zaferi İngiltere’yi içeride ve sömürgelerinde zor durumda bırakacaktır. Kût’un bu şekilde sükûtu İngilizler hesabına askerî ve siyasi bakımdan büyük bir darbedir. Nitekim İngiltere’nin Şark’taki itibarı sarsılmıştır. Gelibolu hezimetinden altı ay sonra burada yeni bir hezimete uğramaları İngilizlerin İslam dünyasi üzerinde sahip olduğu nüfuza büyük bir darbe vurmaktadır. Bu muzafferiyet Türkiye’nin Müslü- man cemiyetler nazarındaki nüfuzunu yüceltecek ve İngilizler de bunu pek yakında kafalarına sokacaklardır.” Bazı İngiliz gazeteleri ise şöyle yorumluyorlardi: “Çanakkale’den sonra lrak’taki bu mağlubiyetle üzerinden güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu nüfus ve şanından yara alıp temelden sarsılmıştır. Bir İngiliz garnizonunun teslim olması bu savaşın ilk ve bu yüzyılın nadir birkaç örneğinden bir tanesidir.” Çanakkale'den sonra İngilizlerin uğradığı en büyük yenilgi olan ve bizlere unutturullan Kutü’l-Amâre Savaşını tarihçi ve Osmanlı arşivleri uzmanı olan Ebubekir Subaşı'nın kalemin- den okuyacaksınız.
198.00 ₺ -
Tahtsız Padişah Kösem Valide Sultan
Harem’e giren gözü dönmüş askerlerin tatlı canına kıymak üzere üşüştüğünü gören Kösem Sultan önce söz silahını çekti ve bu gayyadan kurtulmaya çalıştı. Olmayınca, para ve servetine el atıp altınla dolu hazînesini teklif etti. Ancak kapıya dayanmış olan ecel aman vermek istemiyordu. Her saniyesi bir saat gibi gelen bu dehşetli zaman zarfında geriye bir tek yol kalıyordu; tam bir yiğit gibi dövüşmek... Nitekim Kuşçu Mehmed denilen rezille arasında zorlu bir boğuşma patlayıverdi. Zilletin prangasını azı dişleriyle çiğneyip tüküren o asil küheylan, ak saçlarına rağmen nefsi müdafaaya girişmeyi seçiyordu. Nitekim sonu mutlak bir ölüme çıkan bu er meydanında kükremiş bir arslan gibi dövüşüyordu. Bu esnada canı yanan Kuşçu, o sefil hançerini Kösem’in gözüne saplayıverdi. Şimdi ulu Vâlide’nin yorgun ve ateşli başı yaz yağmuruna tutulmuş bir taş gibi terlerken, narin vücudu kızıl kanında yıkanıyordu. Eşsiz Vâlide’nin baş kâtili onu öldü zannederek bıraktı. Tam da bu kanlı odadan uzaklaşmaya başlamışlardı ki, onun inleyerek nefes aldığını farkettiler. Bu kanlı gecenin şansız kâtilleri o dişi kaplanın yılmaz göğsüne çakılı örste hâlâ hayat demirinin dövülmekte olduğunu anlamışlardı.
174.00 ₺ -
Aşkın Adı Yavuz Cariye
Gümüş eyerli yağız atının üzerinde bir yiğitti Yavuz. Keskin bakışları ile; "Davranın yiğitlerim" diye haykınşında, sadece yiğitleri değil sancak ve tuğlar da şahlanıyordu. öyle bir saldırın ki diyordu, "düşman bile düşmanlığına doymasın!" Büyük bir cengin haberini veriyordu. Ya o cariye? Peri yüzlü, dal boylu, kalem kaşlı, al yanaklı cariye. Konuşunca gamzelerinde çiçekler açan, susunca gözlerinde doru kısraklar koşan cariye. Sarayın has odasına girdiği andan itibaren büyük bir aşkın haberini veriyordu. Yavuz bir yiğit, cariye bir dilber... Biri dünyaya hükmeden bir sultan, diğeri o sultanın aşkı ile şehadet şerbetini içen bir Çerkez kızı... Ve ortaya çıkan bu müthiş eser. Her satırı sürükleyici... Her satırı etkileyici...
156.00 ₺ -
-
Selçuklu Tarihi 1
Selçuklular: Kurdukları yüksek medeniyetle Osmanlı’ya örnek oluşturdular. Anadolu’yu fethedip Türk ve İslam yurdu haline getirdiler. Haçlılarla mücadele edip, İslam âleminin koruyuculuğunu üstlendiler... Kurdukları kervansaraylarla, hastaneler ve camilerle gittikleri yerleri imar edip güzelleştirdiler. Bilim adamlarını koruyup kucak açtılar. Gazali, Mevlana, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi dev düşünürlerin yetişmesini sağladılar...
112.00 ₺ -
Selahaddin Eyyubi
ŞARK'IN EN SEVGİLİ SULTANI; Neredeyse bütün ömrünü Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın Haçlılardan geri alınmasına adayan büyük kumandan, Çölde çadırda yatarken kendisine bir saray yapmayı teklif edenlere; "Allah'ın evi esir iken, muhasara altındayken ben nasıl saray düşünürüm!" diyen sadık insan. 1187'de Kudüs'ü fethederek, 88 yıllık Haçlı işgaline son veren muzaffer komutan, SELAHADDİN EYYUBİ...
156.00 ₺ -
Musab Bin Umeyr İmanın Sancağı
Mus'ab şehirlerin anası Mekke'de varlık içinde yüzen bir ailede dünyaya gelmişti. Şehrin bu yakışıklı ve narin delikanlısı çok çetin bir zamanda peygamberlik ayının hakikat güneşinden alıp sunduğu iksirle nurlandı. İman ve irfan yolunda ve hakikatin kaynağı Nebî'nin ardınca ve hep dikenler üzerinde yürüdü. Yoksul düşmüş olmasına rağmen, özellikle Medine'de İslam'ın temellerini atmada fevkalâde hizmetleri oldu.
144.00 ₺ -
Osmanlının Dağıstan Serdarı Ve Gizli Veziri İmam Şamil
“Ey General! Çar’ına şöyle haber ver ki; Kafkasya’nın bağrında daha binlerce Ahulgo gibi kaleler var ve on binlerce Surhay kule yerini almıştır. Bunların hepsi Rabbine baş kaldırıp eceline susamış olanları beklemektedir. Silahlarınızın vücûdumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilâçlarla şimdiden iyileştirdim ve size karşı harp etmek üzere hazırlandım. Kalbimde açtığınız evlâd ü ıyâl ve hemşiremden gelen ayrı ayrı dört yaranın hiçbir hükmü yoktur. Geri kalan evlâd ü ıyâlimi de daha şimdiden vatana ve Allah yoluna kurban olarak adadım. Size ve Çar’ınıza her şeyi bol bol vereceğiz, fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla! Ahulgo’da aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin Çar’ınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz. Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımıza kundak sokunuz, ekinlerimizi yakınız, meyva ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz. Bütün bunlar Kafkas’ın ezelî hürriyet ve istiklâl aşkını körüklemekten başka hiçbir işe yaramayacaktır! Çarlar ölecektir, Petro’larınız ve Katerina’larınız gibi Nikolay da gözleri arkasında geçip gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak, hür ve mes’ud olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun!” (İmam Şamil'in hezimete uğrattığı, Kafkaslarda Ahulgo kalesini kuşatan Rus Çar'ı Nikolay'ın generaline gönderdiği mektup)
180.00 ₺ -
Allahın Arslanı Hz Hamza
Mekke’nin o eşsiz saadet devrinin arifesinde sâkinleri içinde en heybetli yiğitlerinden biri şüphesiz Hamza idi. Tabiat olarak, avı ve macerayı, yiğitliği sever, durgun bir hayattan hiç hoşlanmazdı. Av dönüşü Kâbe’ye kavuşmak, onu tavaf etmek ayrı bir haz verirdi ona. Nedendir bilinmez, içinden bir şeyler kopar, yüreğindeki yağlar erirdi tavaf ederken. Hamza’nın bu avdan dönüşteki tavaf manzarası görmeğe değerdi, zira dağlara baş eğmeyen bir yiğit olan Hamza’nın bu mütevazı tavrı onun kadar yiğitliği olmayan başkalarına nispetle daha da değerli oluyordu. Çünkü hayatında zaten başı eğik gezenlerin Kâbe önünde baş eğmeleri o kadar dikkat çekici olmazdı, ama Hamza öyle değildi; böylesine dağları bile ensesinden bağlayıp assalar eğilmeyecek olan bu dik baş, Kâbe önünde nasıl da hürmetle eğiliyordu. Ancak bu defa başka bir şey olmuştu; Allah huzurunda eğilmeyi reddeden Ebû Cehil ve avanesi, Hamza’dan iyi bir tokat yiyerek eğilmez zannettikleri dik başlarını, Kâbe’nin Rabbi huzurunda başını eğen bir yiğidin kahramanlığı, cesareti ve hatta öfkesi karşısında eğmişlerdi; ne garip bir tecelli… Hamza’nın ırzı, namusu ve şerefi için bedel olarak veremeyeceği maddî ve mânevî hiçbir şeyi zaten yoktu. Ancak onun bunlardan da öte yüce bir gayesi, davası da olacaktı. Şimdi o; yaratılmış varlıkların tamamından üstün olan Peygambere ve onun tevhid davasına her şeyini adamaya hazır bulunuyordu.
132.00 ₺ -
Cihan Padişahı Yavuz Sultan Selim
Devraldığı imparatorluğu sekiz yılda tam iki buçuk kat büyüterek Osmanlı'yı üç kıtaya hakim muazzam bir güce kavuşturan yiğit ve cesur hükümdar... Akdenizi boydan boya Osmanlı sahili haline getiren "Yavuz" hükümdar...
35.40 ₺ -
Kayı IX Sonun Başlangıcı
“Cenab-ı Hakk’a şükürler olsun ki, bu kulunu büyük ecdadının erişemediği feth-i mübine mazhar kıldı. Sizleri de bu büyük hizmette bulundurdu. Allah hepinizden razı olsun. Sa’yiniz meşkûr olsun. Bundan böyle birlik ve beraberlikle memleket işlerini düzeltelim, halkın durumunu düzenleyelim.” Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması üzerine Sultan II. Mahmud’un yaptığı konuşmadan… Sultan II. Mahmud, içkiden mi vefat etti? Ona kim, neden “Gâvur Padişah” dedi? Rum Patrikhanesi’ndeki “intikam kapısı”nın hâlâ açık olmasının sırrı neydi? Tepedelenli Ali Paşa neden idam ettirildi? Kavalalı Mehmed Ali Paşa meselesinin iç yüzü neydi? Tanzimat Fermanı’nın mimarı Mustafa Reşid Paşa’nın İngilizlerle ilişkileri ne boyuttaydı? Sultan Abdülmecid Navarin Baskını’nı nasıl karşıladı? Mekke ve Medine’ye en büyük hizmetleri yapan padişah kimdi? İlk Avrupa seyahati hangi padişah zamanında gerçekleşti ve bu seyahat sırasında neler yaşandı? Abdülaziz Han’ın ölümü intihar mıydı, katl mi? Sultan V. Murad’ın tahta geçirilmesi bir Mason darbesi miydi? Çerkes Hasan, Hüseyin Avni Paşa’yı neden öldürdü? Kayı boyunun hikâyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in eşsiz üslubuyla devam ediyor. Şimşirgil, KAYI IX: Sonun Başlangıcı kitabıyla okuru Osmanlı İmparatorluğu’nun bıçak sırtında geçirdiği yıllara doğru yolculuğa çıkarıyor. Sultan II. Mahmud’un merkezî otoriteyi yeniden tesis etme çabalarını, Sultan Abdülmecid’in ıslahatlarla imparatorluğu ihya etme gayretlerini, Sultan Abdülaziz’le yeniden şahlanan millî duruşu ve Sultan V. Murad dönemindeki gerçekleri okuyucuya ulaştırıyor.
203.50 ₺ -
Yıldırım Bayezid
“Yıldırım” lakaplı Şehzade Bayezid, alazlanıp yanan bir entrika çemberinin içinde tahtta geçti. En yakınında bulunan Alkan Boğa’nın, kardeşi Yakup’u da yanına katarak ettiği ihaneti seziyor; kendine diş bileyen kalabalık Haçlı ordularının entrikalarını ensesinde hissediyordu. Kadı Burhaneddin’in gölgesiyse yanı başındaydı. “Adımlarını sağlam basan, yüreğindeki korkuyu da söküp atar!” dedi ve mertçe sarıldı belindeki baltaya, düştü harp meydanlarına. Zekâsı ve bileğiyle kazandığı onca zaferden sonra Bayezid’in önünde kim durabilecekti artık? Hangi kalleş tuzak onun saltanatını ayağına dolayabilecekti? Tarihî romanların vazgeçilmez ismi, ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun, Yıldırım Bayezid’in tahtta geçiş ve yükseliş dönemini anlattığı bu muhteşem kurguyu soluksuz okuyacaksınız. Yıldırım Bayezid - İhanet Çemberi ve Yükseliş - Timaş Yayınları - Okay Tiryakioğlu - 978-605-08-1186-5
203.50 ₺ -
Osmanlı Tarihi Kayı Seti - 8 Kitap Kayı Bayrak Hediyeli
Televizyon programlarıyla yediden yetmişe tarihi sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil; şimdi Osmanoğulları'nın serüvenini kitaplarla anlatmaya devam ediyor. Şimşirgil, tamamen ilmî kaynaklardan beslenerek ve her yaştan tarih severin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir üslupla hazırladığı Kayı serisiyle tarihimizi önyargısız ve objektif bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunuyor. Adaleti, şefkati ve hoşgörüsüyle kalpleri kazanan; yiğitliği, cesareti ve mertliğiyle dosta güven, düşmana korku salan; dünya siyasetini yönlendiren; kültür ve medeniyet hamleleriyle göz kamaştıran, üç çağa damgasını vurmuş, üç kıtaya yayılmış en büyük Türk İmparatorluğu'nun hikâyesini bir tarih ziyafeti tadında okuyacaksınız. Kitaplar: Kayı I Ertuğrul'un Ocağı Kayı II Cihan Devleti Kayı III Haremeyn Hizmetinde Kayı IV Ufukların Padişahı: Kanuni Kayı V Kudret ve Azamet Yılları Kayı VI İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş Kayı VII Kutsal İttifaka Karşı Kayı VIII Islahat Darbe ve Devlet Kayı Bayrağı Hediyesiyle… Osmanlı Tarihi Kayı Seti - 8 Kitap Kayı Bayrak Hediyeli - Ahmet Şimşirgil - Timaş Yayınları
151.33 ₺ -
Kayı VIII Islahat Darbe ve Devlet
Bâğ-ı âlem içre gerçi pek safâdır saltanat Vakf etsen bir kuru gavgâya câdır saltanat Bu zamanın devletiyle kimse mağrûr olmasın Kâm alırsan adl ile ol dem becâdır saltanat III. Selim Han Son zamanların en çok okunan Osmanlı Tarihi serisi “Kayı”, KAYI VIII: Islahat, Darbe ve Devlet adlı eserle kaldığı yerden devam ediyor. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil bu çalışmasında; Osmanlı padişahlarından III. Osman Han’ın tahta cülusuyla başlayıp sırasıyla III. Mustafa Han, I. Abdülhamid Han, III. Selim Han ve IV. Mustafa Han dönemlerini anlatıyor. Tam yarım asır devam eden bu dönemde savaşlar, barışlar, ıslahatlar, imar faaliyetleri ve Osmanlı padişahları ile önemli devlet adamlarının şahsiyetleri yanında; Devlete yapılan ihanetleri görüp üzüleceksiniz! Çerkezistan’da İslâm’ın yayılması uğrunda verilen mücadeleyi görüp gayretleneceksiniz! Kırım’ın nasıl elden çıktığını okuyup kahrolacaksınız! Darbelerin ülkede yaptığı tahribata şahit olacaksınız! Çeşme Limanı’nda Osmanlı donanmasının ateşe verilmesindeki gaflete yanacaksınız! Padişahların kötü gidişatı durdurmak, ülkeyi yeniden düzlüğe çıkarmak yolunda bitmeyen gayretlerini görüp heyecanlanacaksınız! Napolyon’un Mısır seferi ve sonrasında Cezzâr Ahmed Paşa’nın Akka Müdafaası’yla gururlanacaksınız! Bunlar ve daha birçok mesele Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in eşsiz üslubu ve yorumlarıyla KAYI VIII: Islahat, Darbe ve Devlet kitabında sizleri bekliyor. Kayı 8 - Ahmet Şimşirgil - Timaş - Isbn: 978-605-08-2380-6
203.50 ₺ -
Savaşçıların Efendisi Alparslan
Malazgirt Ovası'nda kılınan Cuma namazından sonra bütün erler birbirleriyle helalleşmişti. Alparslan beyaz bir elbise giymişti. Askerlerine dönerek şöyle dedi: "Askerlerim; Burada Allah'tan başka bir sultan yoktur. Emir ve kader tamamıyla O'nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte savaşmakta veya savaşmamakta serbestsiniz. Ben de sizlerden biriyim ve sizinle birlikte savaşacağım. Eğer burada şehit düşecek olursam bu elbise kefenim olsun, beni vurulduğum yere gömün." Askerler bu konuşmanın ardından heyecanla; "Asla emrinden ayrılmayacağız!" diye haykırdılar. Ve kılıcı sıyıran Alparslan, "Bismillah diyerek atını şimşek gibi Bizans ordusunun üzerine sürdü.
132.00 ₺ -
Kayıp Sır
Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır Seferi devam ederken, Portekizlilerin Hazreti Peygamber’in kabrini açma ve mübarek naaşını kaçırma planları yeniden mi gündeme geliyordu? Eğer öyleyse, bu menfur girişimin arkasında yatan sebepler neydi ve buna kim mani olacaktı? Vehimi Orhun Çelebi önderliğindeki Hilaliler, bu defa Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque ve Vatikan istihbarat örgütü Demir Haç’a karşı unutulmaz bir mücadeleye girişiyor… Bu kıyasıya mücadele içinde Vehimi ve Çelik Hilal üyeleri Hazreti Peygamber’in mübarek bedenlerini muhafaza etmek için nasıl çalışacak? Sahip olanın daimi bir muzafferiyeti kucakladığına inanılan Hazreti Davut’un kılıcını İstanbul’a getirebilecekler mi? Onunla seyahat edenlerin bereketli güney denizlerinde görünmez olarak dolaşacağı efsanesindeki Cantino Haritası’nı ele geçirebilecekler mi? Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, bu romanıyla tarihte çok önemli bir tuğlayı yerine yerleştiriyor. Kutsal Emanetlerin Sırrı - Kayıp Sır - Okay Tiryakioğlu - Timaş Yayınevi - 978-605-08-2424-7
284.90 ₺ -
İlk Diriliş-Osmanlılar Geliyor
Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kıtlıktan ve Moğol istilalarından kurtulmak için yola çıkılıyor önce. Fırat Nehri’nden, Karacahisar Kalesi’nden geçiliyor. Yunus Emre’den Hacı Bektaş Veli’ye, Ahmet Yesevi’den Şeyh Edebali’ye kadar devrin tüm âlimleri ziyaret ediliyor. Şehitler de veriliyor yolda, zaferler de kazanılıyor. Nihayet Söğüt’te bir devir kapanıp bir yenisi açılıyor. Kalemiyle bu topraklar uğruna mücadele vermiş atalarımızın hislerine tercüman olan İsmail Bilgin, okuyucularını bu defa Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna misafir ediyor. Osmanlılar Geliyor, asırlar boyu yaşayan bir medeniyet ağacının filizlendiği yılları, yolları, yerleri anlatan; her şeyin başladığı Kayı Boyu’nun hikâyesini dile getiren destansı bir tarihin romanı. “İstedim ki, Kayı’nın göçünü bir tamam anlatayım. Ben söyledim yazdılar. Nasıl yazdılar bilmem. Amma sözlerim yazıya geçti. Okuyasınız, bilesiniz. Bilesiniz, öğrenesiniz. Öğrenip unutmayasınız. Ne ki asla unutturmayasınız. İmdi Allah diyerek söze başlayalım.”
44.40 ₺ -
Fatih 1453
Bu roman; Yeni Çağ’ın en muhteşem hükümdarını,“cengaverliği, iktidar felsefesi ve sanat adamlığı açısından” her yönüyle tanımak isteyenleri, gerçekçi bilgiler ışığında; heyecanlı ve akıcı bir üslupla,beş yüz yıl öncesine götürüyor. Devrinin tarihçileri tarafından “Asrın Güneşi”diye nitelenen Fatih Sultan Mehmet, düşünce, fikir ve hayata dair bir çok yaşanmışı “AVNΔ takma adıyla dile getirmişti. Elinizdeki eserin; “yazımı sırasında” Avnî’nin sesine çokça kulak verildiğinden, “FATİH KENDİNİ ANLATIYOR” dense yeridir. Onun hikâyesinde; Bir dahinin, zekâsını nasıl yüksek kabiliyete dönüştürdüğünü, “Sonsuza dek sürmesini istediği” devletinin temeline ne tür harç koyduğunu ve DEV bir imparatorluğu nasıl inşa ettiğini hayranlıkla okuyacaksınız.
63.00 ₺ -
Ya Ben İstanbulu Alacağım Ya İstanbul Beni
BEN BENDEN ÖNCEKİ SULTANLARA BENZEMEM! Bizans sarayında İmparator Konstantin, Sultan Mehmedden gelen talebi yanıtlıyordu. Hermaion Tepesi'nde bir av köşkü yapılabilecek kadar toprak istiyor Osmanlı Yazın! Ancak bir dana derisi kadar yer veririm onlara. Dana derisi mi dediniz efendim? Evet, aynen böyle yazın. İşine gelirse kabul etsin Sultan Mehmed. Yaptırabilirse yaptırsın bakalım av köşkünü. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetme sürecini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatan bu roman, tevazu sahibi bir padişah portresi çıkarıyor karşımıza. İstanbul sevdalısı, müjdelenen padişah... Genç okurların, tarihi belgelere dayanan olayları roman kurgusu içerisinde gözlemlemelerine olanak tanıyor. Gençler, çağ açan bir padişahın yönetici, asker ve şair yanlarını keşfediyor.
17.39 ₺ -
Osmanlının Şifreleri
Öteki Gündem programıyla reytingleri alt üst eden Cansu Canan Özgen Osmanlı tarihi hakkında en çok merak edilen soruları soruyor, yediden yetmişe herkese ulaşan ve tarihi günümüze taşıyan üslubuyla göz dolduran Talha Uğurluel, bu sorulara konuyla alakalı hiçbir yerde bulunmayan görseller eşliğinde cevap veriyor. * Osmanlı’nın kuruluş döneminde düşünceleriyle hem halkı hem de yönetimdeki kişileri derinden etkileyen Mevlana ve Ahi Evran’ın hayatları… * Osmanlı Beyliği’nin en önemli kadın liderlerinden Hayme Ana’nın yönetimdeki yeri ve önemi… * Harmankaya Tekfuru Köse Mihal’in Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi ile bağlantısı ve Osmanlı tarihindeki yeri… * Orhan Gazi’nin, tahtı tacı reddeden oğlu Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’nın cihatla geçen yaşamı… * Osmanlı’nın “first lady”lerinin yetiştiği Harem ve yönetici ekibin yetiştiği Enderun hakkında hiç bilinmeyen gerçekler… * Topkapı Sarayı duvarlarındaki yazılar ve anlamları… * Osmanlı sarayının en önemli görevlileri; Dârüssaâde ağası, akağalar ve karaağalar ve günümüze kalan hayır eserleri… * Osmanlı toplumunda insanların kimlikleri görünüşlerinden nasıl belli oluyordu? * Tanzimat sonrasında değişen ve Batılılaşan kıyafetler… * Sürgün gibi görünen Osmanlı iskân politikasının tüm detayları… * Osmanlı yönetim sisteminde bütün kararları padişah tek başına mı alıyordu? gibi birçok konu, benzersiz görsel sunum eşliğinde Osmanlı’nın Şifreleri kitabında… Osmanlının Şifreleri, Cansu Canan Özgen, Talha Uğurluel, Timaş Yayınları, 978-605-08-2213-7
59.20 ₺