-
Hakan Türkler Müslüman Oluyor
Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin mimarı... Karahanlı Hakan’ı Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın Türk milletini İslam’la tanış ve biliş kılma mücadelesi... Altaylardan Tuna’ya İslam’ın son çağını yürütme ve göklere yükseltme azminin hikayesi. İstanbul’dan Pekin’e oradan da bozkırın kalbi olan Kaşgar’a yapılan esrarengiz bir seyahat. Tanrı Dağları’nın doruklarında ve uçsuz bucaksız İç Asya steplerinde hüküm süren mevsimlerin yorumları ve bozkıra İslam’ın mayasını çalan Hakan... Ve bozkırda ezan sesleri... Hakan’da, ilk Müslüman Türk devleti Karahanlılar’ın gözü pek Hakan’ı Abdülkerim Satuk Buğra Kara Han’ın olağanüstü çabalarını yazar Mürsel Gündoğdu’nun destansı kaleminden okuyacak ve bozkırın orta yerinde dünya tarihinin en önemli olaylarından birisine tanıklık edeceksiniz...
60.00 ₺ -
Vezir Nizamülmülk
Zaman ırmağı 1092 yılının Ekim ayında çağıldarken, Nizamülmülk, yetmiş dört yılın bütün yorgunluğunu sırtlamış olarak çıkmıştı Bağdat yolculuğuna. Hüzünlüydü; kederin güçlü kolları yüreğine taşıyamayacağı kadar tortu biriktirmişti ama korkuları yoktu, çünkü umudu vardı. Ebu Tahir Arrani’nin hançeri göğsüne sapladığı anda Koca Vezir, en önce onun yüzüne baktı. Canı yanıyor, yüreği kanıyordu. Acıyla dolmuştu bütün bedeni ama o tebessüm ediyordu. Zira yüce Allah, onun dualarını kabul etmişti ve onu ne bir dost bilinenin ne de bir tanıdığın elleriyle kendi katına almıştı. “Siyasetname” adlı şaheserin yazarı, Nizamiye medreselerinin kurucusu, Haşhaşilerin can düşmanı, Büyük Selçuklu Devleti’nin koca veziri Nizamülmülk’ün baş döndürücü hayat hikâyesi. Siyasi entrikaların girdabında yuvalanan bir suikastın elem verici sırrı... Yaklaşık bin yıl önce yaşanmasına rağmen “Ne kadar da az şey değişmiş!” dedirtecek benzerlikler...
45.00 ₺ -
Enver Paşa ve Naciye Sultan
Yazarın işi, bir ideoloji hastalığıyla idrakine deli gömleği giydirip hâdiseleri olduğundan farklı göstermek değildir. Ona düşen olup bitenleri tarafsız olarak ortaya koyup nihaî karan okuyucuya bırakınakhr. Fakat Enver'i yazmak zor bir iştir... Çünkü onun yaşadığı dünya gülünç trajediyle acıklı komedinin harman olduğu büyük ve kanlı bir sahnedir. Öyle ki burada gözü pek ve katı kalpli zalimler, beceriksiz ahmaklar, kazanma hırsıyla dünyayı ateşe veren ihtiras sahipleri birer gerçek ve tehlikeli rol almışlardır. Ancak işler aksi de gitmiş ve hâkim olduğunu sanan şeytanlar ahmak zannettikleri karşısında egilebilmişlerdir. Enver sahnesinde milyonlarca figüran gerçek birer rol sahibi olarak kan ve ateşin içindedir. Bu yüzden de o kıssadan hisse vermenin ötesinde deli bir maceradır. Baş kahraman bu sahnede hep gücünden fazlasını ister ve rakipsizdir. Herkes tükendi derken o bir elmas kılıç gibi kuundan sıyrılıp önüne çıkan merdi-venleri birer basamak gibi atlamaya kalkar ve o Makedonya'da bir silah gibi patlayıp nihayet Pamir tepelerinde mitralyözle vurularak perdeyi indirir. Enver zihinlerde Kelile ve Dimne'yi Köroğlu havasında yaşatır. Bu macerada Don Kişot, Robinson Kruzo, Gulliver ve Giyom Tell hep susmak zorunda kahrlar. Zira Enver öyle bir Kerem'dir ki; Züleyha, Belkıs, Asli ve Şirin Nâciye'sinin şahsmda Binbir Gece Masallan'yla harmanlarur. Onunki, ateşle sudan mâmul bâdeyi içme zevki veren ataldık hikâyesinirı tâ kendisidir.
174.00 ₺ -
Hatice Tarhan Valide Sultan
Hatice Tarhan Valide Sultan yaşadığı çağda Osmanlı'nın en sağlam direği olmuştur. O, Hanedanı yok olup gitmekten kurtaran çilekeş bir Padişah anasıdır. Devletin zor zamanında imdada yetişmiş, kucağında Dördüncü Mehmed'ini büyütmüş bir saltanat nâibesidir. Çağdaşları onu ikinci bir Rabiatü'l-Adeviye, bir iffet abidesi olarak tanımıştır. Onun insana hizmet eden hayrâtını hesaplamak mümkün değildir. Çanakkale istihkamlarını inşa ederek Istanbul'un namusunu kurtaran da yine odur. Ayrıca Kâbe yolundaki hayır eserleri, Istanbul'daki eşsiz câmii ortadadır. Tarihte kendisine bu kadar büyüklüğün nasip olduğu başka bir Valide Sultan olmamıştır.
174.00 ₺ -
Son İbn Siracın Başından Geçenler Granada’da Bir Aşk Hikayesi
Son Granada hükümdarı Abdullah, atalarının ülkesinden ayrılırken, Padul dağının tepesinde durdu. Bu yüksek yerden deniz görünüyordu; bahtsız hükümdar Afrika’ya gitmek üzere oradan gemiye binecekti. Bulunduğu yerden Granada, Vega ve kenarında Ferdinand ile İsabella’nın çadırlarının yükseldiği Genil ırmağı da fark ediliyordu. Abdullah, bu güzel memlekete, sonra da Müslüman mezarlıklarını gösteren servilere bakıp ağlamaya başladı. Saray ileri gelenleri ile, bu sürgünde Abdullah’a eşlik eden annesi Ayşe Sultan oğluna şöyle dedi: “Erkek gibi savunmasını bilmediğin memleket için şimdi bir kadın gibi ağla!” Dağdan indiler; Granada gözlerinden ebediyen kayboldu.
30.00 ₺ -
Hz Ömer
Hz. Ömer (r.a), Peygamberimiz’in (s.a.v) omzundaki yükü hafi fl eten, İslâm’ın en güzel asrında İslâm’a hizmet etmiş, cennetle müjdelenmiş, adaleti ile tanınmış, İslâm’ın ikinci halifesidir. Halifeliği döneminde İslâm’ı çok geniş bir coğrafyaya da yayan Hz. Ömer’in müslüman oluşundan şehadeti ne kadarki hayatı nın anlatı ldığı eser Semerkand Yayınları’ndan çıktı . Hz. Ömer’in müslüman oluşundan şehadeti ne kadar yaşadığı hayatı hep dönüm noktalarıyla doludur. Onun Müslüman olduktan sonraki yaşamı Efendimiz’in (s.a.v) yolunda ilerlemişti r. Kendi oğluna bile ceza vermekten çekinmeyen bu müstesna şahsiyet tüm insanlığa milyonlarca örnek bırakan saadet asrının önderlerindendir. Usta hikâyeci Ali Haydar Haksal’ın yazdığı eser, okuyucuyu kendine çekmekte zorlanmıyor. Hz. Ömer (r.a) gibi hayatı mücadeleyle geçmiş bir sahabiyi bir öykücünün kaleminden okumak da eserin dili ve üslubuyla ilgili bize ipuçları veriyor.
105.00 ₺ -
Teşkilat
Onlar; Oğuz Kağan'dan bugüne kadar, Türk'ün devlet-i ebed müddet fikrini devam ettiren gizli teşkilatın liderleriydi... Kimi, Gök-Türk Devleti'ni; kimi, Selçuklu Beyliği'ni; kimi, Osmanlı İmparatorluğu'nu; kimi de Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmakla görevlendirildi. Nizamülmülk'ten İmam-ı Gazali'ye, Selçuk Bey'den Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye, Osman Bey'den Dursun Fakih'e, Sultan Abdülhamit'ten Enver Paşa'ya ve Mustafa Kemal'den Turgut Özal'a kadar birçok isme; Teşkilat'ın gizli sancağı emanet edildi. Pakistan'da, Afganistan'da, Lübnan'da, Azerbaycan'da, Bosna'da; Osmanlı Devleti'nin bakiyesinde kurulan elliye yakın devletin harcında Onlar'ın gizli faaliyetleri vardı. Ve bugün; Türk'le Kürt'ü, Türk'le Fars'ı savaştırmak isteyen Kaos Düzeni'nin mimarları, hesap etmedikleri bir gerçekle yüzleşmeye başladı: Teşkilat'ın askerleri, yeni bir düzen için geri dönüyorlardı... Çam da bizim, kozalak da bizim! Teşkilat-ı Mahsusa, Osmanlı Devleti'nin son istihbarat teşkilatı idi. Kurulduğu günlerde, kabinedeki bakanların birçoğu ve üst düzey komutanların büyük bir kısmı dahi böyle bir örgütün varlığından haberdar olmamıştı. Örgütün, Trablusgarp'tan Hindistan'a kadar yüzlerce hücresi ve bu hücrelere kayıtlı binlerce ajanı vardı. Üyeleri arasında Mustafa Kemal, Enver Paşa, Celal Bayar, Eşref Kuşçubaşı, Kazım Karabekir, Fuat Balkan, Süleyman Askeri ve Fevzi Çakmak gibi birçok ünlü sima da bulunuyordu. Teşkilat-ı Mahsusa, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında yaptığı gizli çalışmalarla, elliden fazla devletin kurulmasını sağladı. Teşkilat'ın gizli hücreleri, aradan yüz yıl geçmesine rağmen henüz ortaya çıkarılamadı. Selman Kayabaşı, bu heyecan verici kitapta Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kuran, Bosna Hersek'in bağımsızlığını kazanmasında büyük pay sahibi olan ve son olarak Kerkük'te ortaya çıkan Teşkilat'ın; Musul'dan Semerkand'a, Lübnan'dan Pakistan'a, Roma'dan Selanik'e ve Azerbaycan'dan Kafkasya'ya kadar, günümüzdeki faaliyetlerinin izini sürüyor. Tarih: "Mustafa Kemal, saltanatı yıkmak ve yerine Cumhuriyet rejimi kurmak istiyor. Şu halde nasıl olur da onu lider tayin ederiz Sultanım?" İstihbarat "Kurşunun hesabını üç kişi bilir: Bir kurşunu veren, bir kurşunu ateşleyen, bir de kurşunu yiyen..." Siyaset "Şehir'de şehir kanunu; it'le dalaşacağına, çalıyı dolaşacaksın. Dağ'da dağ kanunu; it'le dalaşacağına, it'le dolaşacaksın..." ve Aşk... "Galata göz gibi, Süleymaniye gönül gibi bakıyor Baba! Öyle ya, yüreğimde kor bir ateş, kor yüreğimde kör ateş; kör yüreğim kor ateş, kor yüreğim kör ateş..."
56.00 ₺ -
Mihmandar Bir Eyüp Sultan Romanı
Peygamberin mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!" "Ey Emîr! Sakın Allahın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele eyle ve düşman karşısında can kaygusu çekme. Bana gelince, senden ve senin ait olduğun şu dünyadan hiçbir şey istemediğimi bil ve herkese böylece ilan et. Şurada can oynatan cengâverlerden son arzum odur ki Azrail (a.s) bize uğradıktan sonra naşımı Konstantiniyye surlarına yakın götürsünler. O gün savaş hattı nerede oluşursa, bedenimi o noktaya kadar taşısınlar ve orada, savaşan mücahitlerin arasında beni defneylesinler. Ta ki atlarımızın ayakları bedenimi çiğnemiş olsun, Bizans dokunamasın. Ayrıca, eğer yapabiliyorlarsa, cenazemi kendi atımın arkasında bir sedyeye bağlayıp taşısınlar. Tıpkı Kutlu Nebiyi getiren Kusvânın Medinede bizim hanemizi bulduğu gibi o da benim için nereye gideceğini ve nerede duracağını bulacaktır."
164.25 ₺ -
Efsane Bir Barbaros Romanı
Efsaneler bazen denizden, Bazen aşktan ve ateşten gelirler. Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler, Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar… Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir. Bir çağı haritalarda bulamazsınız. Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir. Bu kitapta İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı. Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa. Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere. Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu. İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü. Barbaros Hayreddin Paşa’yı... Sonra, bir gül sepeti getirdi. Isırılmış üç elmayı anlattı.
164.25 ₺ -
Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman. Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü… Trabzon’dan ve Tebriz’den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak… Aslında çok ırmak… Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra… Ateşin bakışlı ateşin duruşlu; ırmağını kendi bildiğince alev ateş akıtmayı seçen bir genç kız Azam. Adı ne aşk ne de dostluk olan bir duyguyla Settarhan’ın ırmağına dolanan Batumlu kitapçı Sophia. Acıyla yoğrulan, yoğruldukça durulaşan, kendi varlıklarını sevdiklerinin varlığında eriten Büyükhanım ve Hacıbey… Ve hep kendi içine doğru akan, kendi ırmağını gencecik yaşta milleti için kurutan, Trabzon’un “kırık kafiyesi” İsmail, ah İsmail… İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. “Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap…
333.00 ₺ -
Süheyliden Duyulmadık Hikayeler Acaibül Measir ve Garaibün Nevadir
Süheylî’den Duyulmadık Hikâyeler Ortadoğu tarihinin tek kare resmi gibidir. Bir milletin bütün unsurlarını içinde barındıran, ana dokusu ve temel renkleri insan olan büyük bir resim. İnsanoğlunun hiç eskimeyen, daima güncelliğini koruyan özü, Süheylî’nin kaleminden günümüze ulaşıyor. Süheylî, okuduklarını ve duyduklarını, malzemesi kelimeler olan bir ressam, bir nakkaş gibi, berrak, ışıltılı renkler kullanarak canlı tablolar halinde sunuyor. O, hikâyeleriyle dış görünüşün ardındaki hakikatin, insanın ruhuna dek uzanıp orada yankılanan hakikatin izini sürüyor. Aydınlık, masmavi, berrak bir gökyüzünün altında kentleri dolaşarak, sanki günün yorgunluğunu da ay ve bol yıldızlı yaz göğünün altında, sırtını bir ağaca yaslamış, yanan ateşin ışıltısının dost yüzlere vurduğu bir dinlenme anında hikâyelerini tadına vara vara anlatıyor. Adeta hakikatin konuşarak, dost gönüllere çarpa çarpa arandığı, tadına doyulmaz bir sohbeti hatırlatıyor. Ve daima bu sohbete Yaratıcıya azîm bir teşekkür ve yaratılanlara ise derin bir saygı eşlik ediyor.Bu hikâyeler insan olmanın sıcaklığını, aşkın her şeye galip olacağına olan güveni, sabretmek koşuluyla kötülüğün muhakkak yenileceğini, zalimin asla cezasız kalmayacağını, debdebenin ve ihtişamın ışıklarının bir gün mutlaka söneceğini, bir gönlü rahatlatmanın, bir acıya son vermenin en önemli ibadet olduğunu samimiyetle inançla anlatıyor.
385.00 ₺