-
Altınoluk Sohbetleri 4
Altınoluk Sohbetleri (6 Cilt] Ayın sohbeti serlevhasıyla yayınlandığı günlerde gönüllerde iz bırakan yazılar Altınoluk Sohbetleri adıyla yeniden vücut buldu. Altınoluk Sohbetleri, âyet-i kerîme mealleri, hadis-i şeriflerve Allah dostlarının hayâtından menkıbelerle örüldü... Cihana örnek olacak bir nesil yeşersin diye, Allah sevgisiyle aşkla yoğrulsun diye, sehere sahip çıkan, dünyaya rağbet etmeyen, âhirete hazırlanmanın şuurunda olan mü'minleryetişsin diye... Altınoluk Sohbetleri serisi, sehâvet timsali bir Allah dostunun gönülleri İhya eden üslubuyla yüreğimizi serinletiyor.
140.00 ₺ -
Altınoluk Sohbetleri 5
Altınoluk Sohbetleri (6 Cilt] Ayın sohbeti serlevhasıyla yayınlandığı günlerde gönüllerde iz bırakan yazılar Altınoluk Sohbetleri adıyla yeniden vücut buldu. Altınoluk Sohbetleri, âyet-i kerîme mealleri, hadis-i şeriflerve Allah dostlarının hayâtından menkıbelerle örüldü... Cihana örnek olacak bir nesil yeşersin diye, Allah sevgisiyle aşkla yoğrulsun diye, sehere sahip çıkan, dünyaya rağbet etmeyen, âhirete hazırlanmanın şuurunda olan mü'minleryetişsin diye... Altınoluk Sohbetleri serisi, sehâvet timsali bir Allah dostunun gönülleri İhya eden üslubuyla yüreğimizi serinletiyor.
140.00 ₺ -
Altınoluk Sohbetleri 6
Altınoluk Sohbetleri (6 Cilt] Ayın sohbeti serlevhasıyla yayınlandığı günlerde gönüllerde iz bırakan yazılar Altınoluk Sohbetleri adıyla yeniden vücut buldu. Altınoluk Sohbetleri, âyet-i kerîme mealleri, hadis-i şeriflerve Allah dostlarının hayâtından menkıbelerle örüldü... Cihana örnek olacak bir nesil yeşersin diye, Allah sevgisiyle aşkla yoğrulsun diye, sehere sahip çıkan, dünyaya rağbet etmeyen, âhirete hazırlanmanın şuurunda olan mü'minleryetişsin diye... Altınoluk Sohbetleri serisi, sehâvet timsali bir Allah dostunun gönülleri İhya eden üslubuyla yüreğimizi serinletiyor.
105.00 ₺ -
Vefa Sultanı Hz Muhammed SAV
Peygamber Efendimizin örnek hayatından en güzel vefa tablolarının anlatıldığı bu kitap, Vefa’yı unutan çağımız insanına, fedakârlığı, kadirşinaslığı ve değer vermeyi yeniden hatırlatıyor. Ehl-i Hikmet'e sorulan ''Edebi Kimden Öğrendiniz?'' Sorusuna ''Edebi edepsizlerden Öğrendik!'' cevabı da dikkat çekicidir.''VEFA'' adına söz söylemek bazen ''Vefa Noksanı'' olanların talihine düşer. Sözün sahibi ''O'' olduktan sonra kalemin kıymetinin, mürekkebin renginin ne ehemmiyeti olabilir? Asr-ı Saadetin güzide simalarının Efendimize karşı besledikleri o derin muhabbetin ispatı olan vefa duygusunu zirve bir şekilde yaşayan Ashab-ı Kiram’dan hayatımıza yansıyan davranışlar bu kitabın sayfalarında. Vefa nedir? Kimler vefalıdır? Kime vefalı olunmalıdır? Ve Vefa neden unutuldu? gibi sorunların cevabını bulacağımız bu kitap Erkam Yayınlarından çıktı.
105.00 ₺ -
Delilleriyle Ticaret Ve İktisat İlmihali
Delilleriyle Ticaret Ve İktisat İlmihali Yayınevi: ERKAM YAYINLARI Yazar: Prof.Dr. Hamdi DÖNDÜREN Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali Ticaret ve İktisat İlmihali Müslümanın nereden kazanıp nereye harcadığı önemlidir. Çünkü insan ömrü bu iki uç arasında geçmekte... Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali, başta alışveriş olmak üzere İslam'ın iktisadî ve ticarî hayata dair çizdiği çerçeveyi, ana hatlarıyla öğrenebileceğiniz ve bu günkü iktisadi faaliyetlere dair merak ettiğiniz konuları da bulabileceğiniz bir başvuru kaynağı...
388.50 ₺ -
Riyazüs Salihin 8 Cilt Takım
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlileri Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail L. Çakan ve Doç Dr. Raşit Küçük'ün 6 yıllık emeğinin sonucu meydana gelen, İmam-ı Nevevi'nin meşhur eseri Riyazü's-Salihin'e yaptıkları tafsilatlı şerh çalışması. Var olan bir güzel yolu genişletmek. Sâlihler Bahçesine varan güzergahın kullanılırlığını arttırmak... Bu sözler Erkam Yayınevi'nin yeniden şerh ve tercüme ettirip yayınladığı Riyazü's-Sâlihîn hakkında söylenirse, bir gerçeğin teslimi olur. Yayınevimizin ricası üzerine Prof. M. Yaşar Kandemir, Prof İ. Lütfi Çakan ve Prof. Raşit Küçük beyler, Huzûr-ı Risâletpenâhîye sunulacak kıvamda bir esere omuz verdiler. İnsanımızın severek okuduğu Riyazü's-Sâlihîn'i büyük bir titizlikle yeniden tercüme ettiler. Hemen herkesin azami derece istifade edebileceği bir üslupla konuları açıkladılar. Bu eser hazırlanırken her yönüyle en iyisi, en güzeli olsun arzu edildi. Hoca efendiler, talebeler belli başlı konulardaki hadis-i şerifleri ve açıklamalarını, güvenilir bir tercüme ve şerhte kolayca bulabilsinler diye düşünüldü. Dost meclislerinde, evlerde okunup istifade edilsin istendi. Hadis-i şerifler, ilgili ayet-i kerimelerle ve diğer hadislerle izah edildi. Her hadis-i şeriften sonra; hadisten alınan dersler maddeler halinde sıralandı. Bu ümmet hadis-i şeriflerin sahibidir. Bu millet Riyâzü's-Sâlihîn'e sahip çıkmıştır. Camilerde, okullarda, kütüphanelerde, evlerde onu baş tacı etmiştir. Okumak, dinlemek ve anladığı ile amel etmek üzere onu benimsemiştir. Ümmetin ittifakla sahiplendiği şeyde hayır vardır. Riyâzü's-Sâlihîn okumalar sünnete sarılmanın canlı örnekleridir. Bu sofrada sizin de nasibiniz olsun. Riyazüs Salihin Hadis-i Şerif Tercümesi Takım 8 Cilt - Erkam Yayınları - 9789756736005
3517.50 ₺ -
Delilleriyle İslam İlmihali
Prof. Dr. Hamdi Döndüren'den inanç, ibadet ve günlük hayatla ilgili tüm esasların yer aldığı bir ilmihal Prof. Hamdi Döndüren'in Delilleriyle İslam İlmihali, her müslümanın elinin altında bulunması gereken bir müracaat kitabı... Kitapta İslam'ın inanç ve ibadete dair meseleleri Her seviyeden insanımızın rahat okuyacağı bir üslupla işleniyor. Günlük hayatta sık sık karşılaşılan problemlerin çözüm yolları, delilleriyle ve yerinde mukayeselerle izah ediliyor. Meseleleri özet olarak sunuşundaki külfetsizliği, akıcı üslubu ve anlaşılır lisanı bu ilmihali emsalinden üstün kılıyor... [Delilleriyle İslam İlmihali hoca efendiler için bir başvuru kaynağı, öğrencilerin en yakın yardımcısıdır. İtikat ve ibadete dair meseleleri güvenilir bir kalemin ilmihaline müracaatla çözmek isteyen her müslümanın en yakın rehberidir. İnanç, Kitap ve sünnete uygun ise sahihtir. İbadet, şartlarına riayetle ifa edilirse makbuldür.
455.00 ₺ -
Peygamberimizin Hanımları Müminlerin Anneleri
Mustafa Eriş'ten Peygamber Efendimiz (SAV)'in hanımlarının örnek hayatlarını konu alan bir eser. Mü'minlerin anneleri, nübüvvet nurunun has bahçeleri... Peygamberimiz'in Hanımları adlı kitap, hürmetle titizliğin buluştuğu bir örnek mahiyetinde. Tertemiz annelerimizin hayatlarından ibret levhalarını, günümüz insanına sunmak. Onların ruh dünyasına girebilmek. Sevgi dolu yuvalarındaki huzuru günümüze taşıyabilmek için hazırlanmış. Okuma saatlerini ruhaniyetle buluşturacak nitelikte: Kitap sohbet tadında hazırlanmış yazılardan oluşmakta. Konular, hayatı anlatılan annelerimize hürmetin ağır bastığı bir üslupla işlenmiş ve dualarla örülmüş. Ezvâc-ı tâhirâtın adları her seferinde annemiz sıfatıyla zikredilmiş. Ve her mevzu bir dua cümlesiyle, şefaat dileğiyle noktalanmış... Okuyup örnek alanlara ne mutlu.
66.50 ₺ -
Nazenin Güller
Âdem Saraç'ın kaleminden Peygamber Efendimizin sevgili torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in 25-26 yaşlarına kadar olan hayatlarını anlatan bir eser. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin... Peygamber Efendimizin sevgili torunları... Peygamber Efendimizin sevgili gülleri... Sahâbe-i Kirâm'ın göz bebekleri... Herkesin can attığı canlar... Cennet gençlerinin efendileri... Güzel mi güzel, tatlı mı tatlı, canlı mı canlı; nazenin bir gül buketi gibi çokça örneklerle dolu olan bu eseri, o canlara can atan bütün herkese ithaf ediyoruz... Biz bu çalışmamızda, Peygamber Efendimizin sevgili torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in 25-26 yaşlarına kadar olan hayatlarını anlatmaya çalıştık. Peygamber Efendimizin sevgili torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'in çocukluk ve gençlik yılları... O iki gül goncası ne büyük saadet yaşadılar. Mescid-i Nebî'nin cıvıldaşan kuşlarıydılar
70.00 ₺ -
Gülyüze Hasret Hz. Vahşi
Adem Saraç'tan Hz. Vahşi'nin hayatında tablolaşan bir hasretin hikayesi. Aldanışların girdabına düşmüş bir ömür düşünün. Esaret zincirinin muazzam cürümler işlettiği Vahşi'nin hayatını... Bir gün ruhunu ve bedenini saran tutsaklığı söküp alıyor. İslam'ın ruhları dirilten iklimine koşuyor.Yüreğindeki zindanlar aydınlanıyor birden. Bir ışık doğuyor içine; acaba diyor, acaba? İki Cihan Güneşi'nin nazarları değer mi gözlerime? Doya doya bakabilir miyim nur yüzüne? Hayali cihana değer bir tebesüme nail olabilir miyim? Yazık ki bir uyarı gelip çatıyor önüne: Ve o, Gül Yüzlü'nün yakınında iken Gül Yüzlüye Hasretle geçiyor günleri... Vahşi (r. a)ın ızdırabı, içimi burkar diye endişe etmeyin... Eminiz ki onun kararlı duruşu içinizi ısıtacak. İslam olmakla aydınlanan yüzü şavkıyıacak hayalinize. Rasûlullah'ı uzaktan görmek için ışıyan gözlerinden bir umut ışığı doğacak yüreğinize. Artık onun sadece adı Vahşi. Yüreği, kimliği asırları aydınlatan bir Hazret... Hazreti Vahşî'nin aziz hatırasını okumak ister misiniz?
56.00 ₺ -
Gülün Gülleri
Adem Saraç'ın kaleminden Peygamber Efendimiz'in (SAV)muhtereme kızları Bilindiği gibi gül, güzelliği ve zerafeti temsil eder. Herşeyden önce sevgilidir gül ve bütün güzellikler ona yakıştırılır. İslam edebiyatı ve tasavvufunda Efendimizi temsilen sembolik olarak gül kullanılmıştır. Gül, aynı zamanda aşkı, muhabbeti de temsil eder. Bütün bunlar Peygamber Efendimiz (s.a.)'de fazlasıyla mevcut olduğu için O'na "Gül", sevgili kızlarına da "Güller" dedik. Böylece "Gülün Gülleri" oluştu.
157.50 ₺ -
Delilleriyle Aile İlmihali
Prof. Dr. Hamdi Döndüren Aile, toplumun can damarıdır. Üzerine en fazla titizlenilmesi gereken temel direğidir. İletişim araçlarından yayılan olumsuz telkinlerle, bize has yapısı her gün biraz daha örselenen aile yuvalarımızı koruyacak değerleri bilmek durumundayız.Ki o değerler evlilik akdinin dîn-î mübîne göre tesisidir, mirastır, vasiyettir. Kadın ve çocuk haklarıdır. Ebeveynin hukukudur. İslam'ın pörsümez değerlerini ana hatlarıyla ve anlaşılır bir dille size hatırlatan bir ilmihal kitabı, mutlaka elinizin altında bulunmalı. Evlerinize İslam'ın sıcak huzuru gelecektir bu nadide eserle.
388.50 ₺ -
Altın Silsile Osman Nuri Topbaş
İnsanoğlunu bütün mahlûkat içinde zirve teşkil edecek bir sûrette “ahsen-i takvîm” üzere yaratan, ona rûhundan üfleyerek ulvîliklere yükselme istîdâdı bahşeden, gönderdiği hidâyet rehberi kitap ve peygamberlerle bizleri hakka ve hayra istikâmetlendiren; peygamber vârisi âlim ve âriflerle de mânevî irşad silsilesinin kesintisiz devâmını lûtfeden Allah Teâlâ’ya sonsuz hamd ü senâlar olsun! Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi, enbiyânın serveri, âlemlere rahmet, emsalsiz örnek şahsiyet, bu cihanda en büyük rehberimiz, kıyâmet gününde ise şefâat melceimiz, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya, O’nun pâk ehl-i beytine, ashâbına ve etbâına sonsuz salât ü selâmlar olsun! Yüce Zât’ını en çok “Rahmân” ve “Rahîm” isimleriyle bizlere tanıtan Rabbimiz, nihâyetsiz merhametinin bir eseri olarak, biz kullarıyla “dost” olmayı istiyor ve bizleri Dâru’s-Selâm’a / saâdet ve selâmet yurdu olan Cennet’e dâvet ediyor. Bu dâvetin icâbet şartı ise, Hakk’a dostluk ufkunda, takvâ üzere bir kulluk hayatı yaşayabilmek... Allâh’ın Habîbi r Efendimiz’in mübârek dilinde; “Refîk-ı A‘lâ / En Yüce Dost” diye ifâdesini bulan “Hakk’a vuslat” iştiyâkı, Allah ve Peygamber âşığı mü’minlerin de en büyük arzusu olagelmiştir. Bu cihanda, kimin daha güzel ameller işleyeceğinin imtihanını vermek üzere bulunuyoruz. Bu zâhirî gurbet âleminde, gerçek bir dostluğun gerektirdiği gibi Rabbimizle kalben ve rûhen beraber olabilmek, O’nu hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmamak ve dâimâ O’nun rızâsını aramak, en büyük kulluk edebimizdir. Öyle ki, ebedî âlemde Hakk’ın cemâline vuslatımız da, Hakk’a dostluğumuzun seviyesi nisbetinde gerçekleşecektir. Yani her iki cihandaki huzur ve saâdetimiz, Rabbimizle beraberliğimize bağlıdır. Dolayısıyla Hikem-i Atâiyye adlı eserde buyrulan: “Yâ Rabbî! Sen’i bulan neyi kaybetti? Sen’i kaybeden neyi buldu?” hikmetini gönüllerimize nakşetmeli, kalplerimizin ancak Allâh’ı hatırlayıp anmakla huzûra kavuşacağını unutmamalıyız. Cenâb-ı Hak, her zaman ve mekânda bizimle beraberdir. Mühim olan, bizim ne kadar O’nunla beraber olduğumuzdur. Bir gönül, Allah ile beraberlik zirvesine ne nisbette yakınsa, ibadetleri de o nisbette seviye kazanır. Allah ile beraberlik şuuruyla yapılan küçücük bir amel, kıymet bakımından dağlar misâli bir hacim kazanırken, Hak’tan gâfil olarak yapılan amellerden ise bir hayır gelmez. Böyle gâfil bir gönlün kıldığı namaz ruhsuzdur, insanı fahşâ ve münkerden, yani edepsizlik ve günahlardan koruyamaz. Verdiği sadaka; riyâ ve ucub gibi nefsânî hesaplarla bulanık olduğundan, boşa çıkar. Ettiği duâlar ve işlediği ameller karşılıksız, yaptığı tevbe ise yeni bir tevbeye muhtaçtır. Bu sebeple Hakk’ın yüce dergâhına yol bulabilmek için evvelâ benlik perdesini aradan kaldırmak gerekir. Nitekim ârif gönüller; “Sen çıkınca aradan, kalır seni Yaratan.” demişlerdir. Bu şuur, mü’mini dâimî bir “Maiyyet / Allah ile beraberlik” ufkuna ulaştıracak bir mânevî tekâmül / olgunlaşma ihtiyacını da zarurî kılmaktadır. Zira ham ve hantal bir gönülle mânevî zirvelere çıkılamaz. Kalbî kesâfet içinde, letâfet iklimlerine yol alınamaz. Bunun içindir ki Hak dostu ârifler nazarında insanın yaratılış gâyesi; “kesb-i kemâl ile seyr-i cemâle vuslat”tır, yani mânen olgunlaşmak sûretiyle Hakk’ın cemâlini müşâhede nîmetine kavuşabilmektir. Bu itibarla mânevî terbiye, yani menfîliklerden arınma ve rûhen tekâmül faaliyeti, bütün insanlığın ortak ihtiyacıdır. Zira canlılar içinde terbiyeye muhtaç olarak doğan tek varlık, insanoğludur. Cenâb-ı Hak, insanoğlunu akıl, idrak, iz’an ve vicdan gibi ulvî hasletlerle tezyîn ederek yaratmış olsa da, bunlar, hakka ve hayra ulaştırmada tek başına kâfî değildir. Nitekim Rabbimiz, bu nîmetlerin nasıl kullanılacağını bildirmek üzere bir de kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Peygamberler, ilâhî kitaplardaki hakîkatleri bizzat kendi yaşayışları üzerinde şerh ve tefsîr ederek tebliğ eden, en büyük “insan terbiyecileri”dir. Peygamber Efendimiz r; zulüm, vahşet, haksızlık ve bâtıllara gömülmüş olan bir “câhiliye toplumu”nu ıslah ve terbiye ederek ondan, ahlâk, fazîlet ve medeniyette zirve bir “asr-ı saâdet toplumu” meydana getirmiştir. Böylece câhil ve cânî insanlar, kültürlü; vahşî kimseler, medenî; mücrim ve süflî karakterli kişiler, müttakî, yani Allah sevgisi ve korkusuyla yaşayan fevkalâde sâlih ve rikkat-i kalbiyye sahibi kimseler hâline gelmiştir. Bir insan düşünün ki, kız çocuğunu diri diri toprağa gömebilecek kadar kalbi taşlaşmış ve vahşî tabiatlı… Sahip olduğu köleyi, herhangi bir maddî eşyâ gibi basit bir mal olarak telâkkî edip ona insanlık dışı muâmeleleri revâ görecek kadar zâlim!.. İşte bu kaba ve câhil insanlar, Allah Rasûlü’nün kalbî dokusundan hisse alıp nebevî terbiyeden geçtikten sonra, ilimde, ahlâkta, edepte, hulâsa insanlıkta bir “fazîletler medeniyeti” meydana getirdiler. Ruhlarda bu muazzam inkılâbın nasıl gerçekleştiğini tam olarak anlayabilmek için nebevî terbiye metodlarını yakından incelemek gerekir. Sahâbeyi sahâbe yapan, onların hâlis bir îman ile Peygamber sohbetinin feyz ve rûhâniyetinden nasîb almış olmalarıdır. Efendimiz r, ashâbını en çok “sohbet” ile yetiştirmiştir. Zira sohbet, yüz yüze ve sadır sadıra gerçekleşen bir eğitimdir. Bu eğitimde Efendimiz r’in söz, fiil ve takrirlerinin yanı sıra bir de, güzel yüzüyle birlikte dışına yansıyan, hissedilen fakat sözle ifâde edilemeyen “hâl”lerinin de mühim bir tesiri vardır. Sahâbe-i kirâm, sohbet yakınlığı içerisinde Efendimiz r’in mübârek sözlerinden istifâde ettiği gibi, O’nun bu nevî “hâl”lerinden de istîdatları nisbetinde istifâde etmişlerdir. Bu istifâde ise, sadırdan sadıra bir feyz akışıdır. Sohbet ve yakınlıktaki in‘ikâs ve insibağ neticesinde, Efendimiz r’in hâlleri ashâb-ı kirâma intikal etmiş, Efendimiz’le aynîleşme istikâmetinde muhtelif derecelerde nasipler almışlardır. İşte bu yüce nasipler, ehil kimseler vâsıtasıyla nesilden nesile aktarılarak zaman ve mekânlar üstü bir teselsül bereketine mazhar olmuştur. İlâhî hakîkatleri öğrenip tatbik etme hususunda nasıl ki peygamberlere ihtiyacımız zarurî ise, peygamberlerin fiilen ve zâhiren mevcut olmadığı zamanlarda da onların mânevî terbiye vazifesine istîdat ve iktidarları nisbetinde vekâlet eden irşâd ehli âlimler, ârifler, sâlih zâtlar ve Hak dostları bu vazifeyi sürdürmüşlerdir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte: “(Zâhir ve bâtınını ikmâl etmiş, ilmini irfan hâline getirmiş) âlimler, peygamberlerin vârisleridir.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, İlim, 1) Hak dostu mürşid-i kâmiller de: Dînin zâhir ve bâtınını lâyıkıyla mezcederek şahsiyetlerine nakşetmiş; zühd ve takvâ yolunda kalben merhaleler katederek davranış mükemmelliğine ve “peygamber vârisliği” şerefine ermiş; idrak ve ihâtalarını her iki cihan ufkuna genişleterek îman lezzetine ve duygu derinliğine kavuşmuş; bütün gayretleri insanlığı kötü huylardan ve nefsin karanlık gayyâsından kurtararak güzel ahlâk zirvelerine ve mânevî olgunluk semâsına yükseltebilmek olan, ârif, sâlih ve kâmil mü’minlerdir. O mübârek zâtlar, nebevî irşad ve davranış mükemmelliğinin âdeta zamanlar üstü temsilcileridir. Yani onlar, Hazret-i Peygamber ve ashâbını görme şerefine nâil olamayanlar için örnek alınacak, rehberliğine tâbî olunacak zirve şahsiyetlerdir. Onların, rahmet lisânıyla gönülleri ihyâ eden irşad ve nasihatleri de, esâsen nebevî menbâdan süzülüp gelen rûhâniyet şebnemleri mesâbesindedir. Yani onların tavsiye ve nasihatleri, Rasûlullah r’in sohbetlerinden akseden bir feyz tecellîsidir. O sohbetlerdeki mânevî istifâdenin merkezi, yine Peygamber Efendimiz r’dir. Zira Hak dostları, tıpkı nûrunu Güneş’ten alan Ay gibi, nebevî ahlâkın güzelliklerini yansıtan berrak bir ayna mevkiindedirler. Bunun içindir ki, onların hâl ve tavırlarını kalbî bir rikkat ve muhabbetle seyredenler, onların âleminde nebevî ahlâkın zarif tecellîlerini müşâhede ederler. Rabbimize nihâyetsiz hamd ü senâlar olsun ki, Rasûlullah r Efendimiz’in kalp tasfiyesi ve nefs tezkiyesi vazifesinin, mânevî verâset yoluyla nesilden nesile intikàli neticesinde 14 asır zarfında şekillenmiş olan “Altın Silsile”nin feyz ve rûhâniyetinden, bu âhir zamanda bizleri de müstefid kıldı. O mânevî teselsül bereketiyledir ki gönüller, asr-ı saâdetin gül râyihasını alabiliyor, o günden bugüne ulaşan rahmet esintilerinden feyiz-yâb olabiliyor. “Altın Silsile”, ilâhî kudretin asr-ı saâdetten bugüne kadar sadırlardan sadırlara âdeta görünmez bir muhabbet hattı çekerek lûtfettiği, mânevî bir enerji cereyânını ifâde ediyor. Sâlihlerle beraberliğin kazandırdığı zaman ve mekân üstü gönül vecdini, mânevî dirilik ve zindeliği dile getiriyor. İnsan idrâkinin, mücerred hakîkatleri kavramakta zorlandığı, çok açık bir gerçektir. İnsan, dâimâ müşahhas misallere, elle tutulup gözle görülebilen örneklere ihtiyaç duyar. Yine bunun içindir ki insan, mânevî hakîkatlerin, hâl ve davranışlarında hayat bulduğu örnek şahsiyetlere daha çok hayran olur, onları taklit ve takip eder. İşte “seyr u sülûk”lerini, yani mânevî terbiye yolculuklarını tamamladıktan sonra irşadla vazifelendirilen mürşid-i kâmillerin hayatları da, gerek kendi yetişme dönemleri, gerekse de müntesiplerini yetiştirme devreleri itibârıyla, örnek alınabilecek pek çok derslerle doludur. Onların ibretli kıssalarından istifade etmek, hikmetli nasihatlerine gönül vermek, derûnî hâllerinin tefekküründe yoğunlaşmak, şüphesiz ki İslâm’ın zühd, ihsan, huşû, takvâ, rabbânîlik ve rûhâniyet cihetinin, kısacası gerçek “TASAVVUF”un da doğru bir şekilde kavranmasına büyük fayda sağlayacaktır. Zira gerçek tasavvuf, Rasûlullah r Efendimiz’in güzel ahlâkının ve ulvî hâllerinin, kıyâmete kadar gelecek asırlara ve nesillere aynı feyz ve rûhâniyetle intikàlini sağlayacak olan berrak bir gönül aynasıdır. Bu yönüyle elinizdeki eser, İslâm şahsiyetinin âdeta ete kemiğe büründüğü bir “insan-ı kâmil” modelini târif edebilmek yolunda mütevâzı, fakat mühim bir adımdan ibârettir. Yine bu eserde, en büyük örnek şahsiyetimiz Fahr-i Kâinât r Efendimiz’den başlamak üzere “Altın Silsile”nin halkalarını teşkil eden meşâyıh-ı kirâm efendilerimizin hayatlarına dâir kronolojik ve akademik bilgilerden ziyâde, herkes tarafından imkân nisbetinde örnek alınması gereken, irfânî, ahlâkî ve hikemî hususlara ağırlık vermeye gayret edildi. Eserdeki bütün feyz ve güzellikler, Peygamber Efendimiz r ve O’nun gerçek vârisleri olan ehlullâh’ın gönül âlemlerinden bizlere ulaşan ulvî akislerdir. Bizim vazifemiz, tıpkı peteğini bal ile doldurmak için sayısız çiçeklerin özlerini toplayan bir arı gayretiyle, bu hikmetleri derleyip siz kıymetli okuyucularımıza takdîm etmekten ibâret olmuştur. Bu vesîleyle eserimizde isimleri zikredilmiş ehlullâh’a hâlisâne hürmet, muhabbet ve duâlarımızı arz ederiz. Yine bu eserin hazırlanmasında emeği geçen Dr. Murat Kaya, M. Akif Günay ve İ. Hakkı Uzun başta olmak üzere bütün akademisyen kardeşlerimize ve talebelerimize teşekkür eder, bu hizmetlerinin kendileri için bir sadaka-i câriye olmasını niyâz ederiz. Şunu da unutmamak gerekir ki Hak dostlarının hayat düsturları, bizler için âdeta yıldızlardaki ölçüler mesâbesindedir. Onların yaptıklarını tam olarak yapabilmek, herkesin kârı değildir. Fakat “Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa, elde edilebilen kısmından da vazgeçmek gerekmez.” düstûrunca, “Onların hâllerine ne kadar yaklaşabilirsek kârdır.” mülâhazasıyla hareket etmeliyiz. Onların menkıbe ve nasihatlerini okurken yalnızca takdir ve hayranlık noktasında kalmayıp, bir adım daha ileri giderek, kendi hâlimizi onların aynasında seyretmeliyiz. Gördüğümüz noksanlıklarımızı telâfîye çalışmalı, hatâlarımızı tashih etmeli, varsa benzerliklerimizi o zirve şahsiyetlerin yüksek seviyesine çıkarabilme gayreti içine girmeliyiz. Ayrıca; “Sâlihlerin anıldığı yere rahmet iner.”1 buyrulmuştur. Fakat sâlih zâtların sadece dil ile anılmış olması, rahmet-i ilâhiyyenin kâmil mânâda tecellîsi için kâfî gelmez. Asıl bu anmakla birlikte, gönüllerde onlara benzeme arzusuyla bir gayret hâsıl olursa, işte o vakit lûtf-i ilâhî ve feyz-i nâ-mütenâhî tecellî eder. Bizler de eserimizde zikrettiğimiz ehlullah hazarâtının kıssa ve nasihatlerini böyle bir ruhla ve gönül gözüyle okuyabilirsek -inşâallah- o sonsuzluk kervanında bizim de bir yerimiz olur. Zira hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) Bu beraberliğin en büyük delîli ise; hâl, tavır ve davranış benzerliği; hissiyat, fikriyat ve istikâmet beraberliğidir. Bu muhtevâda bir beraberliğe götürmeyen bir muhabbetin doğruluğu şüphelidir. Rabbimiz, kalplerimize sevdiklerinin sevgisini lûtfeylesin! Onlarla kalbî irtibâtımızı dâim kılsın! Onların gönül âlemlerinden sadırlarımıza bol bol feyz ve inşirah şebnemleri bahşeylesin! Sâlihlerle beraber yaşayıp yine onlarla beraber haşrolunmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin... Âmîn! Osman Nûri TOPBAŞ - 2012 - Üsküdar Altın Silsile - Erkam Yayınları - 9789944834360
385.00 ₺