-
Antidepresan Tuzağı
Gerçekten depresyon diye bir hastalık var mı? Antidepresan ilaçlar depresyon denen hastalığı gerçekten tedavi ediyor mu? Siz gerçekten depresyonda mısınız? Peki, içtiğiniz antidepresan ilaçlara gerçekten ihtiyacınız var mı? İşte hepsi ve daha fazlası ile ilgili ‘acı’ gerçekler! 1960’lara dek ‘depresyon’ adı altında toplanacak bir hastalık grubunun bulunduğu savının tartışmalı olduğunu biliyor muydunuz? O tarihe kadar depresif belirtiler gösteren hastalar için tercih edilen tanı ismi, ‘melankoli’ ve ‘manik depresif’ hastalıktı. Hatta 1950’lerde kullanımına başlanan ‘imipramin’ için, o tarihlerde hiç kimse antidepresan ilaç adını kullanmıyordu. 1950’lerden önce ise depresif belirtilerle gelen hastalar, ‘barbitürat’ türü yatıştırıcılar ve ‘amfetamin’ türü uyarıcılarla tedavi edilmekteydi. Antidepresanların henüz piyasada boy göstermediği ve bugünkü kadar kitlesel biçimde kullanılmadığı o dönemlerde, depresyonun en korkulan yan etkisi olan intihar oranı açısından bugüne kıyasla herhangi bir korkutucu salgın da söz konusu değildi. Hatta tüm ülkelerde neredeyse her dört insandan birine psikiyatrik tedavi uygulandığı günümüzde, intihar girişimleri, çocuk istismarı, madde bağımlılığı, suç ve şiddetteki artış açısından insanlık tarihinin belki de en kötü döneminden geçiyoruz. Buna ek olarak bugün kullanılan yeni nesil antidepresanların intihar girişimini engelleme konusunda etkisiz oldukları, hatta artırdıkları ile ilgili kanıtlar da var! Bugün bir psikiyatri polikliniğinden “depresyon” teşhisi konulmadan ve elinize bir ilaç reçetesi tutuşturulmadan çıkabilmenizin olasılığı neredeyse sıfıra yakındır! Doğru ya da yanlış olduğu tartışılır olan bu teşhis patlaması, teşhis edilen hastalığı iyileştirdiği ileri sürülen ilaçların satışlarını ve tüketimlerini de patlatmıştır. Peki, nasıl oluyor da antidepresan kullanımının uzun vadede insanlar üzerindeki etkileri çok iyi biçimde anlaşılmamışken bu ilaçları kullanmaya doğru ‘inanılmaz’ bir hücum yaşanıyor? Arkasında güçlü, zengin bir şirketin bulunduğu, tartışmalı bilimsel çalışmalar sonucunda etkisinin kanıtlanmış olduğu ileri sürülen, cicili bicili kutularla ambalajlanmış maddeler gerçekten iddia edilen etkileri gösteriyor mu? Bugün, kitlesel olarak doğal yaşam ortamlarından kopartılmış ve edilgen biçimde yaşatılan iki canlı türü olan tavukların ve insanların, yaşamlarını idame ettirebilmeleri için antidepresan ilaçlara ve kafeine en çok gereksinim duyan iki canlı türü olmaları ‘garip’ bir benzerlik değil midir? Modern tıbbın psikiyatri bölümü, günümüzde depresyona giren insana çözüm olarak, ancak tavuklara sunduğu düzeyde bir ‘kafein+antidepresan+antihistaminik’ kombinasyonu sunmaktadır. Bu durum birçoğumuzu sarsacak bir durumdur ve daha da acısı, gitgide toplumun daha fazla bir kesimi bu ilaç tedavilerini kullanır hale gelmektedir. En basit kaygıların, en insani endişelerin ‘depresyon’ olarak yaftalandığı bir zamanda yaşıyoruz. Hayatın normal akışı içindeki sıradan üzüntüleri yaşayanların hepsi psikiyatri sektörü nezdinde potansiyel birer hasta. Ve sektöre göre bu devasa potansiyelin tamamı antidepresan ilaçlar kullanmak zorunda! Gerçekten de antidepresan ilaçlarda büyük bir tuzak var. Bu ilaçların kullanımı Türkiye’de 2003 yılında yaklaşık 14 milyon kutuyken, 2012 yılında 37 milyon kutuyu aşmış bulunuyor. Şimdi neredeyse her ev ağzına kadar bu ‘mutluluk’ haplarıyla dolu, onları kullanıyoruz ve ‘mutlu’ olduğumuzu zannediyoruz! Gereksiz depresyon teşhisi ve gereksiz ilaç kullanımı almış başını gitmiş durumda. Psikiyatrist Mutluhan İzmir mesleki hayatı boyunca, uzun süreli antidepresan kullanımının insanlarda yarattığı riskleri, ‘sinsi’ kişilik değişimlerini ve intihar eğilimini gözlemledi. Psikiyatri pratiğinin, insanlara bol miktarda ilaç kullandırma pratiğine dönüştüğüne tanık oldu. Belki toplumun yüzde 5’i için gerçekten gerekli olan bu ilaçların kullanım oranı yüzde 50’leri aşınca dayanamadı! Bu gidişe ‘dur’ demek, halkı tuzaklara karşı uyarmak için bu kitabı yazdı. Antidepresan Tuzağı’nı okuyunca ‘depresyon’ gerçeği ile yüzleşeceksiniz! Belki boş yere içtiğiniz antidepresanlar yüzünden gerileceksiniz ama ‘hasta’ olmadığınızı anlayınca çok sevineceksiniz. Takıntılarınız, korkularınız, endişeleriniz, panikleriniz ya da aşırı stres yüzünden yaşadığınız sıkıntıların gerçek sebebinin ne olduğunu anlayıp sağlığınıza kavuşmanın anahtarını bulacaksınız. Kitabın Bölümleri: 1. MÜKEMMEL ORGAN: BEYİN • Beynimizin biyolojik yapısı nasıldır? • Beyin hücreleri arasındaki müthiş iletişim • Bilginin hafızaya alınmasının sırrı limbik sistemde! • Nöronal plastisite ve beynin biçimlenmesi 2. DEPRESYON VE ANTİDEPRESAN GERÇEĞİ • Antidepresan ilaçlar, depresyonun ‘varlık’ gerekçesi haline mi geliyor? • Depresyon nedir? • Depresyona mahkûm muyuz? • Depresyonu, diğer duygu durum bozukluklarından ayrı olarak ele almak yanlıştır! • Antidepresan direnci böyle gelişiyor! • Yağmurdan kaçarken ‘kafein etkisi’ ile doluya tutulan insanlar! • Kolesterol ile depresyon arasında nasıl bir ilişki var? • Verem ilacından ‘antidepresan’ kavramına • Antidepresan ilaç kullanımı nasıl patladı? • Depresyonda sorunlu teşhisler ve sorunlu tedaviler! • Kaygısız bir insan sağlıklı bir yaşam sürdürebilir mi? • Mükemmel yaşam biçimlerinin değişmez aksesuarı: Mükemmel Egolar • Obsesyon nedir, günümüzde neden artıyor? • Çağımız insanının en önemli sorunu! • Toplu katliamlardaki artış, depresyon ve hiperaktivite/dikkat eksikliğine yönelik ilaçların kullanımının artışına paralellik mi gösteriyor? • Sorun dikkati toplayamamak ise dikkat işlevini sağlıklı biçimde yapamamanın diğer nedenleri nelerdir? • Hiperaktivite ve dikkat eksikliği tedavisinde kullanılan psikostimülan ilaçların yan etkileri
100.50 ₺ -
7 den 70 e Taş Devri Diyeti
“Dünyada hiçbir gerçek saklı kalmaz. Üstü ne kadar örtülürse örtülsün, halkın kolayca ulaşabileceği, ucuz ve basit tedavilerin kimi zaman servet harcanan pahalı ve karmaşık tedavilerden etkili olabildiği gerçeği gibi… Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde besin unsurlarını kullandığım Taş Devri Diyeti kitabımın gördüğü büyük ilgi artık “statükocu tıp masalları” yerine gerçekleri duymak istediğimizin ispatı. Ne de olsa Taş Devri Diyeti’ni tabiat ana yazmış, diyet diktatörleri değil! Ben akşam başımı yastığa koyduğumda huzurla uyuyabilmek için bilgimle ve vicdanımla elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yeni konu başlıklarıyla genişleterek yeniden kaleme aldığım 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabının tıp öğrencilerinden diyetisyenlere, hastalardan hekimlere birçok insanın başvuru kaynağı olmasını umuyorum.” Böyle diyor Ahmet Aydın, sağlıklı beslenmenin başucu kitabında. 7’den 70’e Taş Devri Diyeti, Aydın’ın 30 yılı aşan hekimlik hayatının bir meyvesi, beslenmeyle ilgili tartışmalara koyulan bir ‘son nokta’ aslında. Kitap, doğru ve sağlıklı beslenerek hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu, yüzlerce bilimsel araştırma ekseninde gözler önüne seriyor. Türk halkının en çok muzdarip olduğu hastalıklara tek tek değiniyor, reklâmlarla pompalanan birçok yararsız hatta zararlı yiyeceği mercek altına alıyor. Bu janjanlı gıdaların bizleri nasıl hasta ettiğini cesurca belgeliyor. Beslenme-hastalık ilişkisini 67 farklı başlıkta inceleyen 504 sayfalık bu dev kitap, bu kapsam ve bütüncüllüğüyle Türkiye ve dünyada da bir ilki temsil ediyor. Hamileler, bebek büyütenler, sporcular… Şişmanlar ve depresyondakiler… Kanser, kısırlık, astım, reflü, hipertansiyon, Alzheimer gibi onlarca hastalıktan kurtulmak isteyenler… Özetle yaşlı genç herkes… 7’den 70’e Taş Devri Diyeti hepimiz için en güvenilir başvuru kaynağı! Kitabın Bölümleri: 1. Tarih içinde besinlerimizin değişimi ve kronik hastalıklar 2. Şekerin tarihi 3. Mısır şurubu, tatlandırıcılar 4. Gazlı içecekler, enerji içecekleri, kutu meyve suları 5. Ekmek 6. Yağların insan sağlığındaki önemi 7. Sıvı yağlar 8. Zeytinyağı 9. Kanola yağı 10. Kızartma yağları 11. Tağşiş yağ 12. Margarin 13. Balıkyağı 14. Süt, yoğurt 15. Yoğurttaki süt proteini yüzdesinin azaltılması 16. Yoğurtlar niye ekşimiyor? 17. Süt tozu 18. Süt, enfeksiyon, kaymaklı yoğurt 19. Meyveli yoğurtlar 20. Soya 21. Et, vejetaryen beslenme 22. Tavuk 23. Probiyotikler 24. Su 25. Tuz 26. Beslenme ve fiziksel özellikler 27. Uyku 28. Nefes almak 29. Isıtma kapları, pişirme şekilleri 30. Tarım ilaçları, Yeşil Devrim 31. Genleriyle oynanmış tohumlar 32. Doğal gıda ve organik gıda 33. Mono sodyum glutamat (MSG) 34. Beslenme faciası, reklâmlar 35. Hamilelik öncesi ve hamilelikte beslenme 36. Süt çocuğu beslenmesi I: 0–6 ay arasındaki beslenme 37. Süt çocuğu beslenmesi II: Ek gıdalar 38. Sporcu beslenmesi 39. Şişmanlık, metabolik sendrom (insülin direnci) 40. Gut 41. Kolesterol, kalp-damar hastalıkları 42. Hipertansiyon 43. Kanserden korunma 44. Reflü (göğüs yanması) 45. Çölyak hastalığı 46. Sivilceler 47. Menopoz 48. Kısırlık 49. Prostat hastalıkları 50. Böbrek taşı 51. Osteoporoz (kemik erimesi) 52. Romatizmal ve diğer iltihabi (enflamatuar) hastalıklar 53. Diş sağlığı 54. Enfeksiyon hastalıkları ve beslenme 55. Alerjik hastalıklar 56. Astım 57. Kistik fibroz 58. Depresyon 59. Hiperaktivite, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm 60. Mültipl skleroz 61. Unutkanlık, bunama, Alzheimer 62. Baş ağrısı 63. Doğumsal metabolizma hastalıkları 64. Ne yapmalı? Ek I: Sağlıklı beslenmenin temel ilkeleri (Modifiye Taş Devri Diyeti) Ek II: Taş Devri Diyeti’ne yapılan eleştiriler, çok sorulan sorular Ek III: Temel beslenme bilgileri
251.25 ₺ -
5G Nesnelerin İnterneti ve Sağlığımız
Radyasyonun “kötü”, cep telefonlarının “tehlikeli” olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Bunu hatırlatmak için yazmadık bu kitabı. Devletler eliyle, resmi kurumlar eliyle izin verilen elektromanyetik radyasyonun şiddeti, insan bedeninin ve doğanın kaldırabileceği seviyelerin çok çok üzerinde. Devamlı yenisi gelen bilimsel araştırmalar da gösteriyor, kanser, kısırlık, depresyon, kalp hastalıkları gibi ciddi bedeli var bu işin. Üstelik an içinde yaşadığımız elektromanyetik dalgaların daha da beterinin getirilmesi planlanıyor: Teknolojinin Beşinci Nesli, 5G. Hiç bilmediğimiz, hiç tanımadığımız bir radyasyon şekli. Şimdikiler gibi, dalga dalga olmayacak. Nokta atışı ışınlar yayacak, ışın kılıcı gibi, mermi gibi. Kalabalık insan gruplarını uzaktan kontrol etmek için kullanılan, esasen askeriye için geliştirilmiş milimetrik radyasyon! 3 ila100 metrede bir, her sokakta, lamba direklerinin üstünde, otobüs duraklarında,evimizin dibinde bir “kutucuk” olacak artık. Tanıştıralım, milyonlarca yeni baz istasyonunuz! Bitmedi, daha “nesnelerin interneti”nden bahsetmedik. Akıllı evler, şoförsüz arabalar, bütün elektrikli cihazlar hatta insan beyinleri hep birbirine bağlı olacak ve bütün bunları “akıllı” cep telefonları yönetecek. Dünya Ekonomik Forumu, 5G ve nesnelerin internetini, siber güvenlik ve doğal afetlerden sonra dünyanın en büyük üçüncü riski ilan etti ve uyardı: Dünyanın etrafına yerleştirilecek en az 20.000 uydu ile radyasyonsuz hiç bir yer kalmayacak! Nesnelerin interneti ile saldırılar çok daha yıkıcı olabilir. Uçak düşürme, arabaları durdurma veya çalıştırma, seçim sonuçlarını değiştirme, tıbbi cihazları uzaktan etkileyerek cinayet işleme gibi sonsuz ihtimaller var! Peki kişisel çabamızla bizler ne yapabiliriz? Bilgi sahibi olmak çok önemli; zaten bunun için yazıldı bu kitap. Bebeğimizin odasından baby-phone’u çıkarmak, fiber optik internet aboneliğine başvurmak, “tasarruflu” diye pazarlanan “tehlikeli” ampulleri çöpe atmakla başlayabiliriz işe. Sonrası mı? Kitabın sayfalarında. Kapatın telefonu, çekin tüm fişleri ve okuyun lütfen. Size emanet olarak verilmiş bedeninizi, çocuklarınızı, ailenizi korumak için okuyun!
117.25 ₺ -
3 10 Yaş İçin Oyun ve Etkinlikler
Oyun terapisi teknikleri ile zenginleştirilmiş uygulamalarla Türkiye’de bir ilk! Elinizdeki bu kitap, onlarca anne baba ve çocuk psikoterapisti tarafından uygulanmış, geliştirilmiş, 3-10 yaş aralığı için tam 70 oyun ve etkinliğin yer aldığı çok önemli bir kaynak, tam bir tecrübe kitabıdır. Bu oyun ve etkinliklerin her biri hem çocuğunuzun gelişmesini, hem de onun bilmediğiniz yönlerini keşfetmenizi, yakınlaşmanızı, problemlerini anlamanızı, yavrunuza ve kendinize daha etkin yollarla yardım etmenizi sağlayacak. Bu tecrübe kitabı sizi çocuklarınızın ruhlarında bugünden yarına biriktirip saklayabileceğiniz güçlü anılar oluşturmaya davet eder.
117.25 ₺ -
30 Günde 10 Yıl
“Anlattıklarımın hepsini bizzat uyguladım. Bu 30 günlük programın sonunda 9 kg verdim, ‘vücut kitle indeksim’ azaldı, kas kitlem arttı, kan şekerim 24 puan düştü, tansiyonum kontrol altına girdi, artık tansiyon ilacı kullanmıyorum. Kolesterol değerlerim de kardiyolog arkadaşlarımı memnun edecek seviyelere geldi. Bu arada belki de en önemlisi; enerji düzeyim tahmin edemeyeceğim kadar arttı. Bu kazanımlar hiçbir ilaç tedavisi veya zayıflama diyeti ile elde edilemeyecek faydalar…” Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu İşte karşınızda Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun sizler için geliştirdiği ve bizzat uygulayıp denediği beslenme programı. Vaadi çok net: 30 gün boyunca uygulayın 10 yıl gençleşin! Bu, basit bir zayıflama veya fitness programı değil! Tıbbi kanıtlara dayandırılmış komple bir ‘iyileştirme’ ve ‘yaşlanmayı geciktirme’ programı. Prof. Dr. Yörükoğlu iddialı! 30 günlük bu programın sonunda: • Fazla kilolarınızı vereceksiniz (30 günde 7-10 kg). • Enerji düzeyiniz artacak. • Yüksek ise şeker ve kolesterol düzeylerinde anlamlı (%10-20) azalmalar sağlayacak, ilaç ihtiyacını azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracaksınız. • Hipertansiyon varsa şiddeti azalacak ve ilaç ihtiyacı azalacak. • Cinsel performansınız artacak. • Kalp-damar hastalıkları ve kanser riskinizi % 50 azaltacaksınız. • Daha sağlıklı, genç ve güzel bir görünüm kazanacaksınız. • Yaşam kaliteniz yükselecek. • Yaşlanma süreciniz yavaşlayacak. • Sağlıklı yaşam süreniz artacak. Fazla söze gerek var mı? Deneyin, görün! Kitabın Bölümleri: • NEDEN VE NASIL YAŞLANIYORUZ? • SAĞLIKLI ZAYIFLAMA VE ANTIAGING İÇİN BESLENME REJİMİ • BESLENME YANLIŞLARI VE ZAYIFLAMA DİYETLERİ • ŞEKER BAĞIMLILIĞI • SÜPER GIDALAR • ORUÇ • HAREKET, EGZERSİZ, SPOR • UYKU • 30 GÜNLÜK UYGULAMA • YEMEK TARİFLERİ
117.25 ₺ -
Beynini Genç Tut Unutkanlıktan Kurtul
Beyni anlama, hafıza sorunlarının nedenleri ve tedavisi hakkında her şey… Doktor Sevda Sarıkaya “Zihninizi düzenli kitap rafları gibi kullanın, dağınık bir masa üstü gibi değil.” Zihnimiz yorgun… Unutuyoruz… Unutkanlık, yaşadığımız çağda sıkça yaşanan şikayetlerden biri haline geldi. Ve bu unutma hali ileri yaşlarda Alzheimer’e zemin hazırlayabiliyor. Peki nasıl önlem alacağız? Hafızamızı nasıl güçlendireceğiz? İşte en güzel yol haritası elinizde. Bilimsel veriler ışığında, mümkün olduğunca sade bir dille, günlük hayatın içinde yaşanılan hafıza sorunlarını, bunların nedenlerini, unutkanlıkla başa çıkmanın ve Alzheimer hastalığını ötelemenin yollarını gösteriyor bize Dr. Sevda Sarıkaya. Hafızamızın zinde kalması için beslenme ve hareketin önemine değiniyor ve zihin diyeti reçeteleri sunuyor. Alzheimer ve Demans hastalığı ile ilgili merak edilenleri ve korunma yollarını, hasta yakınlarının yaşadığı sorunlara nasıl çözüm bulabileceklerini detaylıca anlatıyor. Davranış Nörolojisi ve Demans üzerine çalışan Nöroloji Uzmanı Dr. Sevda Sarıkaya, sistematik hafıza eğitimiyle beynimizi genç tutmanın ve unutkanlığı ‘tedavi etmenin’ mümkün olduğunu söylüyor. Adım adım çözümler sunuyor. Öyleyse bu kitabı okumayı sakın unutmayın!
43.55 ₺ -
Cennet Kuşu
“Sen burada yürüyemiyorsun ama cennette koşacaksın, hem bir sürü arkadaşların olacak. O çok sevdiğin hamburgerlerden, hiç boğulacak gibi olmadan istediğin gibi yiyeceksin, canın ne isterse Allah verecek,” diyorum. Seviniyor, hoşuna gidiyor. “Daha çok anlat” diyor. “Melekler yanımızda, bak, bizi görüyorlar onlar,” diyorum. Çok seviniyor. Yetişkin bedeninde bebeksi bir çocuk… Dışarıya ancak bir bebek arabasında çıkabiliyor… Hep gülüyor… Derdini tasasını söyleyemiyor, birisinin onu anlaması gerekiyor… Parkta o da kumda oynamak istiyor ama yapamıyor… Hiçbir kaygı duymadan diğer çocuklar gibi kek yemek, çay içmek istiyor ama yapamıyor… O çok küçükken ölen, aslında hiç hatırlamadığı annesini özlüyor… Tek duası, “Allah'ım beni yürüt!” O, ona sadece Allah’a dayanarak bakan ablası için, Allah’ın, “Bak kulum, sana öyle güzel hediye yolluyorum ki, ömrün boyunca kıyamayacağın, hep saklayacağın, baktıkça beni hatırlayacağın bir hediye” diye gönderdiği bir imtihan. O, ablasının Cennet Kuşu!
100.50 ₺ -
Elfida
Senin yürüdüğün yollarda, yürüdüğün ben olabilmek için. Artık bir hikâyem var, yontulmuş kayaların arasından delice çağlayan bir damlada boğulduğum. Sana çehresini henüz tanıyamadığım bir balığın karnından sesleniyorum. Burası karanlık ve ıssız bir yer. Ve ben karanlıktan çok korkuyorum. Dostça bir el uzatıyorum; senin hikâyende sana ayakkabılarımı sunabilmek için, benim hikâyem de beni anlayabilmen için. Senin yürüdüğün yollarda, yürüdüğün ben olabilmek için. Bu benim hikâyem, bu senin hayalinde canlanacak, kelimelerini senin boyayacağın bir hikâye. Lütfen yanına bir fincan al, mısralar sana çay ısmarlayacak. Bana iyi bakar mısın?
117.25 ₺ -
Ruh Beden Zihin Bütünlüğünde Kadınlığın Keşfi
Kadın, bedeniyle, zihniyle, ruhuyla bir bütündür. Yaradılıştan gelen bu bütünlük bozulduğunda ruhsal ve bedensel hastalıklar başlar. Mutsuzluk başlar. Bu kitapta beden-zihin-ruh tevhidini bozan bilinçaltı yazılım ve saplantıların, kadınların hayatını nasıl olumsuz etkilediği, hatta bazen nasıl kâbusa çevirebildiği anlatılıyor. Çözüm önerileri sunuluyor. Nefsin ve dünyevi koşullanmaların köleliğinden kurtuluş, kişinin en büyük özgürlük savaşıdır. Bu savaşı kazanan insan, “Size ruhumdan üfledim” ilahi kelamının anlamına da vakıf olarak yeniden doğar, özgürce tam ve bütün olarak… Kadınlığın Keşfi, kadınları, farklı dönem ve durumlarda (çocukluk, regl, ergenlik, evlilik, cinsellik, doğum, annelik, menopoz vb) yaşadıkları fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların kaynağını keşfetmeye çağırıyor. Onları farkında olmaya, idrak etmeye davet ediyor. Onlara, kendi bedenlerini okumaları için kılavuzluk yapıyor. Fizik bedeninizi idare eden yazılımları düzeltmek… Dönem dönem yaşadığınız ya da kronikleşmiş korkularınızdan kurtulmak… Değişim yetkisinin sizde olduğunu hatırlamak… Evliliğinizi mutlu ve neşeli hale getirmek… Yaratılış programınızı fark edip kadınlığınızdan memnun olmak istiyorsanız bu kitap tam size göre! “Kadınlığın Keşfi”
147.40 ₺ -
Hayatımızdaki Yahudi ve Hıristiyan Adetler
Benimsediğimiz örf, adet ve birçok gelenek 'aslında' nereye ait? Bu konuda İslam neler söylüyor? İslam’da kurşun dökme, ağaçlara ve türbelere bez bağlama, tütsü yakma, tahtaya üç kere vurmanın yeri var mıdır? Takke ve sarık Yahudilikten mi gelmiştir? Yahudilerin "kaka" oyunu nedir? Fatıma ananın elini nazarlık olarak kullanmak İslam’la ne kadar bağdaşır? Reiki, yoga, meditasyon ve reenkarnasyona İslam’ın bakışı nedir? İslam, uğur ya da uğursuzluk diye bir kavramı kabul eder mi? İslam, kadınların ve bekâr kızların rızası dışında istemediği birisiyle evlendirilmesini men eder. Muta nikâhı cahiliye devri adetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) eşlerine ayaklarını yıkatmamıştır. Zaruret halinde İslam kadının boşanmasını kabul eder. İslam’da Noel, yılbaşı kutlaması yoktur. İslam nazarı kabul eder ama nazarlıkları etmez. Peygamberimiz (s.a.v.), “İslam'da taşeüm (uğursuz sayma) yoktur, tefeül (iyiye yorma) vardır.” der. Ama... Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilerden gelen cahiliye âdetleri, İslamî kurallar doğru bir şekilde bilinmediği için hayatımızın içindedir. Bu kitapta, benimsediğimiz örf, âdet ve birçok geleneğin aslında nereye ait olduğu, bu konuda İslam'ın neler söylediği kaynakları ile Kur’an ve hadisler üzerinden aktarılmaktadır.
21.44 ₺ -
Bilgenin Aynası
Toplumsal ruh sağlığımıza ilişkin tespitler, yaşamın anlamına dair vasiyet! İçimizdeki öfke neden dinmiyor? Gülmeyi unuttuk mu? Kafayı en çok nelere takıyoruz? Nasıl korkusuz ve mutlu olacağız? Biz melankolik bir toplum muyuz? Türkiye’nin ruhsal durumuna nasıl bir teşhis koyulabilir? Hayatı boyunca on binlerce insanın ruhuna dokunmuş bir bilgenin, Prof. Özcan Köknel’in anlattıkları sağlıklı, mutlu bireyler yetiştirmek, gençleri topluma hazırlamak için özellikle ailelere ışık tutacak. 'Hocaların Hocası’ Köknel’in bireysel ve toplumsal sağlığımıza ilişkin tespit ve çözüm önerilerine kulak verin: “Keyifli ve mutlu yaşamak, 'dolu dolu' yaşamaktır. Hayatınızın anlamsız olduğunu düşünüyor ve ‘dolu dolu yaşadım’ demenin formülünü arıyorsanız, bakış açınızı değiştirmeniz gerekiyor. Koşullarımız birdenbire değişmediğine göre, değişiklik bunlara bakışınızda, yorumlama biçiminizde olacaktır. Yaşam, mutluluğu arayış halidir. Mutluluk, insanın yaşadığı andan haz duyması, geçmişte haz duyduğu bir yaşantıyı anımsaması ya da gelecekte haz duyacağı bir yaşantıyı ümit etmesidir. Doğrunun, güzelin, iyinin aranması, elde edilmesi insanda mutluluk yaratır. Mutluluğa erişmenin tek yolu ise erdemdir. Her insan kendi erdemini yaratmak zorundadır. Her insanın kendi kişiliğine uyan amaçları olmalıdır. Bu amaçlara ulaştıkça mutlu olursunuz. Hayatın amacı mutluluk ve anlam arayışıdır."
46.90 ₺ -
Boyun Eğdim
Aşka Durdum Yanında” "Şiir güçlünün de güçsüzün de sığınağıdır. Okunmuş efsunlanmış bir edası vardır... Ve her şair birbirinden ilham alır, birbirinin gölgesi olurlar. Fakat Ebru Olur kendi gölgesini büyüterek sergiliyor şiirlerini ve böylece kendi gölgesi olan şairlerden oluyor. Kendi olarak yansıyor satırlara ve coşkulu yazıyor. İşte asıl mesele budur..." Bahaettin Karakoç Şair- Yazar "Ebru Olur, Dağlarca’nın değimiyle 'Avucunda bir mısrayla doğan' azmiyle, çalışmasıyla bu yeteneğini geliştirerek şiir dünyasında 'ben de varım!' diye gür sesiyle haykıran hüznün duyarlı şairi... Kültür toprağı bitek, yüreği ve dili atak, halleri güzel, kalemi güçlü, sözcükleri kanatlı, lirizmle şerbetlenmiş büyük umutlar vadeden genç şairimiz... Duam ve dileğim odur ki bu kemale ermiş şiirleriniz bir an önce şiir sevdalılarına ulaşsın..." Saba Çevik Eğitimci- Edebiyatçı
83.75 ₺ -
Allahım Ben Geldim
BU KİTAP 10-100 YAŞ ARASI HERKESE UYGUNDUR! Yarın öbür gün biri yanına gelip de, Boş ver yaaa! Yaşlanınca kılarsın. Senin kalbin temiz zaten, namaz kılmasan da olur. Senin namazın kabul olmaz ki! Sen kiiim, namaz kılmak kiiim? Amman yaa koskoca ömür! Kim her gün beş vakit namaz kılacak şimdi? Zor iş! Sen namaz kılmasan da Allah affeder. Allah’ın senin namazına ihtiyacı mı var? O kadar işin gücün arasında namaz kılmaya vakit yok ki! …gibi cümleler fısıldarsa ona ne cevap vereceğini artık biliyorsun. Bu cevapları arkadaşlarına da söyle bence. Günde 5 defa kendine de söyle. Sonra her ezan çağrısında dön ve Rabbine şöyle de: ALLAH’IM BEN GELDİM!
117.25 ₺ -
Hakikat Yolcusuna Kılavuz
Yolların değerli ya da değersiz oluşları menzillerine bağlıdır. Menzili Allah olan yolun yolcusu, tüm yolcuların en talihlisi ve en selâmete ermişidir. Ancak bu yolda çeşitli engeller, tuzaklar, nefsi sapmalar olabilir. O’na giden yollar, yol kesiciler ve yok ediciler tarafından sarılabilir. Bu yüzden Allah yolundaki mürîde kılavuzluk eden mürşidin rolü hayatidir. Hakikat Yolcusuna Kılavuz, tarihin yetiştirdiğini en büyük sûfîlerden biri olan İbnü’l-Arabî’nin “tasavvufun pratik alanı” üzerine yazdığı beş risaleden oluşuyor. Mürîdin yapması gereken şeylerin kısa bir özetini çıkarıyor, nasîhatlerde bulunuyor. Hepimizin aklındaki sorulara anlaşılır cevaplar veriyor: Şeyh ve mürîdler Allah yolunda nelere dikkat etmelidir? Velîlerin menzilleri ve tasavvufî eğitimin incelikleri nedir? Sülûk edenlerin halleri ve makamları nasıl olmalıdır? Yola giren sâlik nelerden kaçınmalıdır? Muhabbet, şevk, aşk, halvet, vuslat, ihsan, takvâ ve sükût, mürîd için ne anlam ifade etmelidir? Hakikat Yolcusuna Kılavuz’un diğer bir önemli özelliği de tasavvufî kavramlar hakkında açıklayıcı bilgiler veriyor olması. Kitapta geçen birçok tasavvuf terimi dipnot verilerek açıklanıyor, İbnü’l-Arabî’nin risâlelerde isimlerinden bahsettiği kişiler hakkında da ayrıca kısa açıklamalar yapılıyor. Sade ve herkesin anlayabileceği bir dille tercümesi yapılan risalelerin isimleri ise şöyle: Tasavvuf Yoluna Gereken Şeyler Hakkında, Şeyhe Hürmet Etme Makamının Bilinmesi, Allah Yolunun Yolcularına Hediye, Mürîdin Yapması Gereken Şeylerin Özü ve Allah Erlerinin Süsü… Hakikat Yolcusuna Kılavuz’da İbnü’l-Arabî hem mürîdlere nasihat ediyor hem de hepimizin kafasındaki “şeyh” tanımını altüst ediyor. Diyor ki: “Şeyhler, Allah’ın sevdiklerini seven, Allah’ın sevmediklerini sevmeyen, hayra koşan, insanları bağışlayan, hak sahiplerine hakkını veren, din ve tarîkat kardeşlerine hattâ ve hattâ bütün insanlara hayır ve iyilik yapan, cömertliklerini sadece bilgileriyle sınırlandırmayıp mutlak anlamda cömert olan, büyüklerini baba, akranlarını ve emsallerini kardeş, küçüklerini çocuğu ve bütün mahlûkâtı ailesi olarak gören ve onların ihtiyaçlarını soruşturandır.”
13.40 ₺ -
Bağlanma Günlüğü
Bu günlük değişimin, gelişimin ve ‘ailece’ daha huzurlu günlere yürümenin başlangıcı olsun niyetiyle hazırlandı. Evliliğimiz -Rabbimizin tarifinde olduğu gibi- bize ‘huzur’ versin, anneliğimizle birlikte becerilerimiz, farkındalığımız ve kalbimiz de büyüyebilsin duasıyla sana ulaştı. Her bir sayfada kendi iç yolculuğumuzu besleyen, farkındalığımızı geliştiren, gözümüze tefekkür gözlüğü iliştiren, geçmişe dair acılarımızı ve hesaplarımızı temize çeken teknik ve uygulamalar; yavrumuzla bağımızı güçlendirecek ‘Bağlanma Temelli’ oyunlar var. Teknik ve uygulamalara düzenli bir şekilde devam ederek ‘kendimizle’; günlük oyunları oynayarak ‘yavrumuzla’ ve ‘ailemizle’ yeniden güvenli bir bağ kuracağız. Günlük esma zikirlerini çekerek, Yaratanımızla (cc) bağımızı güçlendirmeye talip olacağız. Ve o gün yaşadığımız deneyimleri, hissettiğimiz duyguları, değişimleri ve gelişimleri günlüğümüze not ederek, gün be gün gelişen tekamül yolculuğumuzu takibe çıkacağız. O zaman hazır mıyız fıtratımızdaki özü, ailemizdeki güzelliği, annelikteki muhabbeti keşfetmeye? Haydi hep birlikte aşk ile; ‘Niyet ettik niyet eyledik değişime, gelişime, ailece güzelleşmeye…’
67.00 ₺ -
Yediklerinizin İçinde Ne Var
Beslenme, şefkatli anne ellerinden market raflarını 'süsleyen' sentetik gıdaların insafına terk edildiğinden beri sağlığımız da bozuldu. Gıda sektörü son derece rasyonel: Daha çok kazanmak için ne gerekiyorsa yapıyor. Yiyeceklerin tabiî hallerine tahammül edemiyorlar! Çünkü bizim için sağlık demek olan bu tabiîlik onlar nezdinde 'para' etmiyor. Büyük üreticiler ve onların emrindeki mühendisler, gıdaların raf ömrünü mümkün olduğunca uzatmak, rengini cazip kılmak, tadını değiştirmek, hacmini artırmak için gece gündüz çalışıyorlar. Bu 'yapay' değişimi sağlamak için de 'katkı maddeleri' kullanıyorlar. Ama 'küçük' bir sorun var: Bu katkı maddeleri hem sağlığımızı, hem de insanlığın geleceğini çok ciddi şekilde tehdit ediyor. Deccal Tabakta, Şeytan Ye Diyor! ve Müslüman'ın Diyeti kitaplarının yazarı, Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer bu kitabında, endüstriyel yiyeceklerin janjanlı paketlerinin üzerinde mini minnacık puntolarla yazılan E kodlu katkı maddelerini inceliyor. A'dan Z'ye tüm katkı maddelerinin hangi kaynaktan elde edildiğini, hangi tip yiyeceklerde kullanıldığını ve risklerini anlatıyor. Artık alışverişe çıkarken bu kitabı da yanınıza alın. Yiyeceklerin etiketlerini dikkatlice okuyun, içindeki katkı maddesinin ne işe yaradığını (ya da hangi hastalıklara yol açtığını) bu kitaptan öğrenin. Sonra bir an çocuğunuzu, sevdiklerinizi ve sağlığınızı düşünün. Vicdanınız el verirse alışverişe devam edin!
117.25 ₺ -
Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim
Bebekler doğar, büyür ve konuşmaya başlar! ‘Dişimi fırçalamıcammm’ der! ‘Ödevimi yapmıcaamm!’ der! ‘Yalnız başıma uyumıcammm!’ der. ‘O yemeği yemicemmm!’ der. ‘Okula gitmicemmm!’ der. ‘Beni hiç anlamıyorsunuz!’ der. Peki çocukların bu cümlelerine karşılık ana babalar neler söyler? Bağırmayan Anneler kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar, 0-18 yaş arası çocukların sıklıkla kurduğu kriz cümlelerine doğru iletişim teknikleriyle çözüm önerileri sunuyor. Aile içi krizler yerini huzur ve sükûnete bırakıyor. Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim! Çünkü insanlar konuşa konuşa anlaşırlar…
167.50 ₺ -
Başlarım Senin Aşkına
Dünyanın boş ve aldatan yüzüne dönüp “başlarım senin aşkına!” dedikten sonra Allah’a yönelip “RABBİM önceden hazır değildim şimdi iznin olursa seve seve BAŞLARIM SENİN AŞKINA” diyeceğiniz bir kitap… Hakikatler gönlünde bir sarsıntı oluşturmuyor mu, yoksa uyanmak için hâlâ yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorsun? Ve anlarsın zor sorular ancak kaliteli öğrencilere sorulurmuş İmtihanın bu yüzden ağırmış, anlarsın. Ve anlarsın ateş İbrahim’i yakmadıysa, Balık Yunus’u yemediyse, Bıçak İsmail’i kesmediyse, Deniz Musa’yı boğmadıysa, Kuyular Yusuf’ları almadıysa, Sen de anlarsın umutlarını kün fe yekün’le büyütmen gerektiğini. Ve anlarsın, Allah azze ve celle geciktiriyorsa, güzelleştiriyordur. Sabret… Sabret… Anlıyorsun değil mi?
120.60 ₺ -
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Kederli günlerden geçen derviş, rüya âleminde bir adaya uğrar. Gördüğü şey mucizevidir. Peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun sürmez. Halkanın ortasında kendisine gösterilen yere oturur ve her kederine bir teselli verecek olan bu nurani meclisi dinlemeye koyulur. Halkanın bir tarafında Abdulkadir Geylani’den Yunus Emre’ye, İmam Gazali’den Mevlana’ya ve İbn Arabi’ye birçok gönül doktoru… Halkanın diğer tarafında Sokrates, Hegel, Kant, Kierkegaard, Spinoza ve Schopenhauer gibi hikmet âşıkları… Halkanın bir başka yanında ise Geothe’den Cibran’a, Tanpınar’dan Dostoyevski’ye, Sadi Şirazi’den Rilke’ye ve Proust’a acılarını kelimelerin büyülü dünyasında dindirmeye uğraşan kalem erbabı… Bu teselli halkası öylesine geniştir ki, dindiremeyeceği keder, zayıflatamayacağı acı, sevdiremeyeceği dert yok gibi gözükmektedir. Sözler sözleri, anlatımlar anlatımları, teselliler tesellileri takip eder. Derviş uyandığında yalnızca güneş doğmamıştır, kendi içsel karanlıklarından da aydınlığa çıkmıştır. Dervişin Teselli Koleksiyonu doğunun ve batının binlerce yılda oluşturduğu teselli birikimini yaralı gönüllere cömertçe ulaştıran bir çalışma. Teselliden kasıt zihnin düşünceler yoluyla uyuşturulması değil, bilakis acı karşısında uyumayı seçen zihnin uyandırılması… Kadim teselli ustalarıyla, teselliye muhtaç gönülleri buluşturmak, bu kitabın varoluş sebebi!
184.25 ₺ -
Deccal Tabakta
“Doğal yapıyı bozan, zayıfla güçlü arasındaki makası büyüten, her biri doğal denge için görevlendirilen mahlûkatın yok edilmesine neden olan bu mühendislik planına; kısır hibrit tohumlara ve GDO denilen kalıtım mühendisliğine karşı çıkmak insanî bir zarurettir. Bu başkaldırı, insanın sorumluluklarının başında gelir.” Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Genel Başkanı Kemal Özer’in kaleme aldığı Deccal Tabakta olay yaratacak bir kitap. Gıdalarımız üzerinde oynanan kirli oyunu ve bu oyunun soğukkanlı deccalî oyuncularını deşifre ediyor. İnsanlığın en ivedi ve hayati meselesi olan gıda emperyalizmini, Allah’ın yarattığı tertemiz gıdalarımızın nasıl kirletildiğini mercek altına alıyor. Umudu da hiçbir zaman elden bırakmayarak okuyucuya ‘ gerçek kurtuluş’ reçeteleri veriyor. Günümüzde şeytanın rolünü, gıdayı silah olarak kullanan dev tröstler üstleniyor. Ruh ve bedenimize müdahale etmek, fıtratımızla, genlerimizle oynamak istiyorlar. Amaçları, minicik bebekleri, insan denen o güzel halifeyi ‘organizma’dan ‘mekanizma’ya dönüştürmek. Onlar acımasız, para da çok umurlarında değil. Sahip olmak, her şeye sahip olmak, kıyametten sonra da yaşamak arzusundalar. Yaratılışın sırrına vakıf olamadıkları için, yaşam kaynağı tohumları ele geçirmek ve kirletmek istiyorlar. Rockefeller, Rothschild, Monsanto, Cargill, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, CFR, Bush ya da Obama fark etmiyor. Hepsi ‘organik’ olarak birbirine bağlı. ‘Dünyanın kurtuluşu’ olarak sundukları ise hibrit, transgenik, ebter ve genetiğiyle oynanmış tekno-gıdalar. Kadınları kısırlaştıran, çocukları hasta eden, çiftçileri köleleştiren, doğayı mahveden kirli, ucube, yasak gıdalar… “Bu şeytani gıdaları yemektense şerefli bir şekilde ölmeyi tercih ederim” diyorsanız bu kitabı okuyun. Çünkü Deccal Tabakta sizi vicdanınızla baş başa bırakıyor. Global Devlerin Oyunu’nu nasıl bozacağınızı, sofranıza habersiz oturan Deccalî güçlerle nasıl savaşacağınızı, nasıl insan kalacağınızı anlatıyor. Kemal Özer’in kitaptaki son sözü ise şöyle: GDO, insanlık için tarifsiz bir musibettir. Çünkü GDO sayısız hastalık demek, kölelik demek. İnsanlığın ortak mülkü tohumları birkaç küresel gücün insafına terk etmek demek. Bağımsızlığından vazgeçmek demek. Kısırlaştırılmayı kabul etmek demek. Bitkilerin ve hayvanların bedduasını almak demek. Dünyayı yaşanamaz bir yer haline getirmek demek. Her mideyi misket bombası ile doldurmak demek. Beden ve ruh sağlığından vazgeçmek demek İnsan ve hayvanlarda yamyamlaşma belirtileri demek. Kötülük ve belâ demek, zulüm ve haksızlık demek, bağımlılık demek. Dedelerimizden aldığımız emanete ihanet demek. Ona rıza göstermek şeytana rıza göstermek demek… Karşı durmazsak bu belâlar gelir hepimizi bulur! Kitabın Bölümleri: Birinci Bölüm: Isınma… GENİMLE OYNAR MISIN? İkinci Bölüm: Siyasi… DECCAL TABAKTA! Üçüncü Bölüm: Ekonomik… BİR AVUÇ DOLAR! Dördüncü Bölüm: Sosyal… GDO’YA NEDEN KARŞIYIZ? Beşinci Bölüm: Sağlık… TÜRKÜM, DOĞRUYUM, KISIRIM, KANSERİM! Altıncı Bölüm: Çevre… KURT(ÇUK)LARLA DANS! Yedinci Bölüm: Dinî… “HELAL” OLSUN SANA “HELAL” OLSUN! Sekizinci Bölüm: Sonuç… YA BİTER YA DA BİTER!
83.75 ₺ -
Her Güne Bir Ayet
Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana... Yanımdaki koltuğa oturur oturmaz yazmaya başladı. Yol boyunca başını kâğıttan kaldırmadı. Altıncı kâğıdı da önlü arkalı doldurdu ve nihayet durdu. Merakımı gidermek zorundaydım. Hafif yüzüne doğru dönüp “Epeydir kalemle mektup yazıldığını görmemiştim” dedim. Tebessüm etti. “Cezaevine yazıyorum!” dedi. “Eşim üç yıldır içeride…” “Allah kavuştursun!” demekle yetindim. “Eşime her gün mektup yazıyorum” diye ekledi. İnanamadım ama şüphe etmemin de anlamı yoktu. “Bir de şey…” diye devam etti, “bu sabah mektubum; bir de akşam yazacağım.” Samimi bir aşktan şüphe etmenin mahcubiyetiyle yol boyu tek satırına odaklandığım Kur’ân’a döndüm. Uçağın alçalışa geçtiğini anons etti kaptan. Tanıştık; adı Yelda imiş. Gaziantep Havalimanı’na indik. Kapıların açılmasını beklerken sordum: “Sizi yormuyor mu, her gün her gün…” “Asla…” diye diklendi, “bunu en çok ben istiyorum, korkuma iyi geliyor.” “Korku?” “Eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanmasından korkuyorum.” Kapı açıldı. Kur’ân’ı çantama koymak üzereydim ki, ben de elimde bir mektup tuttuğumu fark ettim. Kalkmak üzere olan Yelda Hanımı durdurdum. “Az önce söylediğinizi bir daha söyler misiniz?” dedim. Tekrarladı: “Benim en büyük korkum eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanması, yoksa o oradan çıkma ümidini kaybeder.” Elimdeki kalın 'mektub'u gösterdim ona. “Bugün bu mektubun bana niye yazıldığını anladım sayenizde…” dedim. “Nasıl yani?” diye bakan gözlerini görebiliyordum. “Dünyanın dert duvarları arasında ezilmiş, ağır günahların parmaklıkları ardında rehin alınmış bana bu mektubu gönderenin niyeti de aynı olmalı. “Benim en büyük endişem, benim senden ümit kestiğimi sanman…” Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana..
154.10 ₺ -
Başımın Üstünde Yerin Var
Allah’ın (cc) "yap" dediği her şeyin seni sarıp sarmalayan, iyileştiren ve güzelleştiren sebepleri vardır. Sadece birer sorumluluk olarak baktığımızda içlerindeki güzellikleri ıskalayacağımız bu emirler bizi değerli ve kıymetli kılar. İşte bu kitap sana tesettürün bir kıyafet modası olmadığını, seni nasıl güzelleştirdiğini, değerli kıldığını ve Rabbinle arandaki en sarsılmaz bağ olduğunu anlatıyor. Bir ilahiyat ya da din kitabı gibi değil… Tesettürlü bir abladan genç arkadaşına kalan bir yol haritası gibi, yolunu bulmanı sağlıyor…
107.20 ₺ -
Ekolojik Güzelliğin Kitabı
Güzelleşmek isteyen kadınlar mutfağa! İhtiyacınız olan bütün malzeme buzdolabınızda, raflarınızda. Asırlardır kullanılan en etkili güzellik formülleri ve bakım ürünleri Erkan Şamcı’nın kitabında. Evde uygulaması kolay tariflerle cildinize zarar vermeden bakım yapmanın mutluluğunu yaşayın! Kimyasalları cildinizden uzaklaştırın. Maydanozlu limonlu güzellik reçeteleri İçinde bolca maydanoz, limon, yoğurt, patates, süt, yulaf ezmesi, krema, zeytinyağı olan bir kitaptan bahsediyoruz. Yemek kitabı dersiniz değil mi? Hiç ilgisi alakası yok. Güzellik reçeteleri veren bir kitap bu. Burnumuzun ucunda duran mutfak malzemeleri biraz onunla, biraz bununla karıştırılınca, belli bir şekilde uygulanınca dünyanın en etkili bakım ürünlerine dönüşebiliyor. Kitapta verilen tariflerde hiçbir karışıklık yok, son derece basit. Bir örnek: “Karpuzun suyunu çıkar, peçeteyle yüzüne sür. Yaz aylarında yüzünü nemlendirsin.” Yazılanları ev koşullarında, evdeki araç gereçle uygulaması kolay. Zaten elinizin altında olan malzemelere belki aktardan alacağınız bir iki bitkiyi veya yağı ilave edeceksiniz. Yiyemiyorsan cildine de sürme! Piyasada bu kadar kozmetik ürünü varken neden kendimiz yapmakla uğraşalım diye düşünüyorsanız… Günümüzün kozmetik ürünleri fast food yemeklere benziyor. İçinde tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz, şirket sırrı. Kimyasallar, koruyucular, çeşit çeşit sentetik maddeler içerdikleri kesin. Üstelik piyasaya sürülmeden önce ilaçlarda olduğu gibi bir deney sürecinden geçmek zorunda da değiller. Etiketine “gençleştiriyor” yazan satışa çıkarabiliyor ama gençleştirdiğini ispat etmekle yükümlü değil. Sadece bu kadar mı? Kozmetiklerde bolca biyoteknoloji ve nanoteknoloji uygulamaları da kullanılıyor. Bunların günümüzdeki etkilerinden de, gelecekteki etkilerinden de tamamen bihaberiz. Erkan Şamcı, tam da bu noktada bize çok eski bir bilgiyi hatırlatıyor: Yiyemiyorsan cildine de sürme! Ağzına atmak istemeyeceğin hiçbir şeyi, vücudunun en büyük organı olan derine de sürme! Bebeklerini zeytinyağıyla ovan anneler, gebelik döneminde göbeğine kakao yağı süren kadınlar bu basit kuralı zaten biliyorlar. Ev yapımı güzellik Kitap güzelliğin içten geldiğini vurgulayarak hayat biçimimizden, uyku düzenimizden, hatta kumsalda yürüyüş yapmamızdan bile bahsediyor. Mutlulukla güzelliğin genelde kol kola yürüdüğünü hatırlatıyor. Tepeden tırnağa bakımlı ve güzel olmak için masum malzemelerle birçok tarif paylaşıyor. İşte kitaptan seçtiğimiz 3 güzellik formülü: Kuru ciltler için yulaf maskesi 1 kahve fincanı kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi 1 yemek kaşığı süt 1 tatlı kaşığı zeytinyağı Kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesiyle karıştırılır. Bunun üstüne 1 yemek kaşığı süt ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklenerek karıştırılır. Maske, yüze ve boyun bölgesine sürülür. 15-20 dakika beklenir. Hazırlanan maske buzdolabında 2-3 gün saklanabilir. Bu süre boyunca her gün kullanılabilir. Yağlı ciltler için defne losyonu 5-10 adet defne yaprağı 200 ml kaynar su Defne yaprağının üzerine kaynar su dökün, soğumasını bekleyin. Sabah ve akşam yüzünüzü bu suyla silin. Bu losyon, yağlı ciltlerin parlaklığını giderir ve gözenekleri sıkılaştırır. Düzenli kullanımında, cilt pürüzsüz ve kadife gibi olur. Gül yapraklı sakinleştirici losyon Bir avuç gül yaprağı (tercihen reçel gülü – Isparta gülü) 200 ml su Su kaynatılıp ateşten alınır. Kaynar suya gül yaprakları ilave edilir ve demlemeye bırakılır. 30 dakika demlendikten sonra soğumaya bırakılır. Şişkinlik ve cilt tahrişi için oldukça faydalıdır. Tonik soğuduktan sonra yüz, günde iki kez bu tonikle silinir. Hazırlanan su buz kalıplarında dondurulabilir. Buz kalıpları yüz ve boyun bölgesine masajla uygulanır. Gül yaprağı bulamayanlar hakiki gülsuyunu aynı amaç için kullanabilirler. Ancak satın aldığınız gülsuyunun içinde ne olduğunu mutlaka okuyun. Sentetik koku vericiler veya başka katkı maddeleri içeriyorsa hiç satın almayın.
20.10 ₺ -
Diyabet ve Zayıflama Kürleri
Dr. Ümit Aktaş yeni kitabıyla ‘3 ayda diyabete son‘ veriyor! Çok satanlar listesinden inmeyen İlaçsız Yaşam, Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi ve Mutluluk Kürleri kitaplarının yazarı Dr. Ümit Aktaş’tan diyabete ve fazla kilolara elveda demek isteyen herkese hediye… Öncelikle size söylenen her şeyi unutarak işe başlayın. Hayat boyu ilaca mahkûm olduğunuzu söylediler. Tip 2 diyabetin iyileşemeyeceğini söylediler. Zayıflamak istiyorsan mutlaka diyetisyene git, dediler. Bunların hepsini unutun. Sizi sağlıklı bir yaşama davet ediyorum. Anahtarı kaybettiğiniz yerde aramanız gerektiğini biliyorsunuz artık. Bu ne demek? Beslenme hataları yüzünden hasta oldunuz, kilo aldınız ve sorunu ancak beslenme modelinizi değiştirerek çözebilirsiniz. Diyabet ve Zayıflama Kürleri ile anti-diyabet beslenme modelinin detaylarını öğreneceksiniz. Diyabet ve kilo kontrolünde büyük önem taşıyan hayati yapıtaşlarını, neler yemeniz, nelerden kaçınmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Bunları yaşamınıza uyarlamaya başladığınızda ise… * Kan şekeriniz düzene girecek. * İnsülin direnciniz kırılacak. * Kilo vereceksiniz. * Şeker hastalığının yaptığı tahribatı durduracaksınız. * Vücudunuza kendini onarması için ihtiyacı olan besinleri vereceksiniz. * Tip 2 diyabetle el ele yürüyen hastalıklarla aranıza mesafe koyacaksınız. * Hastalığın sizden çaldığı yaşam enerjiniz geri gelecek. * Diyabetle yakından ilişkili olan o depresif ruh halinden kurtulacaksınız.
201.00 ₺ -
Üç Çocuk Bir Rüya Peygamberimi Anlat Bana
Hey sen, güzel çocuk! Gelsene biraz yanıma. Duydum ki merak etmişsin Peygamberim kim acaba? Haydi tut elimizden, kuş olup uç peşimizden Beraberce gidelim Asr-ı Saadete yeniden… Allahı Arayan Çocuk’ ve ‘Yarışı Yavaşlar Kazanır’ kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, çocuklarının rüyasına sizleri de çağırıyor. Üç küçük kardeş bir gece uykuya dalıyor. Veeee… O da neee?! Gözlerini Mekke’de açıyor. Peygamberimizin (sav) doğumunu, çocukluğunu, gençliğini ve risaletini çocuklar şiir tadında okuyor. Üç Çocuk Bir Rüya kitabı, çocuklarımızı rüya gibi bir zamanın iklimine uyandırıyor.
187.60 ₺ -
Mutluluk Kürleri 2
"Bağışıklık sistemi güçlü olan mutlu olur! Mutluluğu vücudun kendisi üretir! Vücut, fiziki olarak dinç, enerjik ve hastalıklara karşı dirençli olduğunda, insan manen de huzurlu ve mutlu hisseder. Ben fiziki ve manevi dengenin doğru kurulmasını 'Sağlıklı Yaşam Sanatı' olarak adlandırıyorum ve bu sanatın bir plan dahilinde icra edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte sizlere yeni kitabımda bu planın adımlarını ve inceliklerini basit, anlaşılır bir dille anlattım. Herkesin kolaylıkla uygulayabileceği kürler ve tavsiyeler verdim. Hızlı ve sonuç odaklı bir yol çizdim sizler için. Onbinlerce kişinin okuyup uygulayarak mutluluk ve şifa bulduğu Mutluluk Kürleri kitabımdan sonra şimdi Mutluluk Kürleri 2 ile karşınızdayım. Okuyucularımın sağlıklı ve mutlu olması tek gayemdir. O zaman haydi bu mutluluk yolculuğuna birlikte çıkalım! Kitaptaki önerilerimi uyguladığınızda, 'kendimi çok iyi hissediyorum' diyebiliyorsanız, ne mutlu bana..." -Dr. Ümit Aktaş- Artık sağlığınızın bozulduğunu gördükçe karamsarlığa kapılmanıza gerek yok. Biz bu kitabı sizi mutlu etmek için yazdık. Çaresiz değilsiniz. Çözüm mutfağınızda, doğada, çözüm sizde!
184.25 ₺ -
Bağırmayan Çocuklar
Merhaba anneciğim, Benim, yavrun. ‘Kim olduğunu zaten biliyorum’ deme. Çünkü bence henüz yakından tanışmadık seninle. Beni tanımak için yeterince çaba sarf etmedin bence. Eğer tanışmış olsaydık ağladığımda, inatlaştığımda, korktuğumda, tepki gösterip öfke duyduğumda sana bir şeyler anlatmaya çalıştığımı fark ederdin. Hareketlerime değil, onların altındaki asıl sebebe odaklanırdın. ‘Beni üzmek için yapıyor’, ‘Sırf benimle inatlaşmak için uğraşıyor’ diye düşünmezdin o zaman… Her davranışımın altında masum bir ihtiyaç olduğunu hissederdin. İşte artık seninle tanışalım diye, bu kitabı bırakıyorum ellerine… Beni tanıdıkça daha da çok seveceğini, gelişimime destek vereceğini, elimden tutup hayat yolumda birlikte yürüyeceğini biliyorum. Ve yaptığın ya da eksik kaldığın her bir yönünle birlikte, seni çok ama çok seviyorum.
134.00 ₺ -
Nee Kümese Yeni Bir Civciv mi Geliyor
Gıdaklıgil ailesinde yepyeni bir heyecan var: “Küçük bir yumurta!” Yalnız kümesin ağabey civcivi Gıdık bu işten çok da memnun değil gibi… Yarışı Yavaşlar Kazanır kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar’dan kardeş kıskançlığıyla ilgili sıcacık bir masal… Kümeslerin az biraz kıskanç civcivlerine kocaman bir öpücükle…
100.50 ₺