-
Turşu/Ata Usulü 60 Geleneksel Tarif
Hayykitap “Doğal Beslenme” serisinin yedinci kitabını yayımladı. Kitapta A’dan Z’ye turşu yapımı, turşu kurmanın püf noktaları, Anadolu kültüründe turşunun önemi ve özellikle Osmanlı saray mutfağında –sultanların tercih ettiği- turşular ve bu turşuların şifalı etkileri anlatılıyor. Turşu atalarımızdan bize kalan en değerli miraslardan… Nesiller boyunca mutfakların vazgeçilmezi olmuş, sofralarda baş tacı edilmiş, kendi kültürünü de beraberinde getirmiş. Sema Temizkan bu kültürün içinde büyüdü, uzun yıllar ‘aile büyüklerinin’ yanında pişti. Dile kolay, annesi Markiz, Lebon ve İnci gibi müstesna pastanelerin usta şekerlemecisi, kayınvalidesi ise Eskişehir düğünlerinin baş aşçısı! Yazar geleneksel usulle yapılan turşu reçetelerini, bu Anadolu kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için bizlerle paylaşıyor. Kitapta, dört mevsim turşu keyfini sürebilmeniz için, kolaylıkla yapabileceğiniz birbirinden lezzetli 60 farklı tarif bulunuyor. Tabii bu tariflerin yanında, en ünlü turşu ustalarının çok özel turşu sırları da yer alıyor... Otlar, meyveler ve sebzelerle, mis kokulu ve göz alıcı renkte turşuları kurmak için ne bekliyoruz?
134.00 ₺ -
Karatay Diyeti
Hocaların hocası diye kabul edilen Prof. Dr. Canan Efendigil Karataydan kendi yöntemleriyle geliştirdiği sağlıklı beslenerek kilo vermenim abcsi kitabı Karatay Diyeti. Daha önce yayımladığımız Taş Devri Diyeti ve 7den 70e Taş Devri Diyeti kitaplarının yazarı Ahmet Aydının da hocası olan Prof. Dr. Cana Efendigil Karatay sağlık, beslenme ve diyet konusunda alanında otorite kabul ediliyor
167.50 ₺ -
Dalga Dalga Geliyorlar! / Ve Siz Farkında Değilsiniz
Radyasyon çok sinsi! Gözle görünmüyor, varlığını hissetmek kolay değil. Genellikle 'birlikte yaşadığımız' cihazlardan yayılıyor. Dalgalar halinde yol alıyor, çocukların, insanların içine giriyor! Onların organlarına temas ediyor, ısıtıyor, yakıyor! Kansere ve baştan hesaplanamaz bir sürü biyolojik etkiye neden olabiliyor! Radyasyon çağımızın en tehlikeli 'şey'i. Çünkü teknolojinin ikiyüzlülüğünü kullanıyor. Teknolojinin sadece iyi tarafını gören birçok insan, radyasyon yayan aletlerin hasta eden, ölümcül tarafını görmemezlikten geliyor. Cep telefonları, telsiz telefonlar, kablosuz internet, bluetooth, bilgisayar monitörleri, plazma televizyonlar, tasarruflu ampuller, mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, tıbbi görüntüleme cihazları ve uzayıp giden bir liste. İlk bakışta hepsi faydalı, hepsi hayatı kolaylaştırıyor. Ama hepsi de radyasyon kaynağı. Onlarsız yapamayız ama... Alıştık bir kere ama... Prof. Dr. Süleyman Daşdağ bu kitapta 'amaların peşine düşüyor. Önce radyasyon kaynaklarını tek tek tanıtıyor. Sonra bu radyasyonların olası risklerinden nasıl korunacağımızı, 'görünmez' tehlike kapımızı çaldığında hangi tedbirleri almamız gerektiğini anlatıyor.
12.73 ₺ -
Müslümanın Diyeti
İşte bunca diyet savaşı ve öneri bombardımanı arasında, ‘temelleri en sağlam’ beslenme modeli! Temelleri en sağlam çünkü bu yeni yaşam ve beslenme modeli, Kur’an’ın tavsiyelerine ve Hz. Muhammed’in yeme içme adabına göre oluşturuldu. Müslüman’ın ‘temiz ve sağlıklı” diyeti, sadece Müslümanlar değil tüm insanlar için bir kurtuluş reçetesi olabilir. Hastalıklardan, şişmanlıktan, oburluktan, hedonizmden, haramdan, bencillikten ve hatta kısırlıktan kurtuluş reçetesi! Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, hileli ve şaibeli gıdalar konusunda Türk kamuoyunun en çok güvendiği ve fikirlerine en çok başvurduğu isimlerden biri. Özer, yeni kitabı Müslüman’ın Diyeti’nde haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli inşa ediyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an’da önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer’e göre, kitaptan sadece Müslümanlar değil herkes faydalanabilir: “İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer, “Soframız nasıl olmalı?” sorusunu, “Sofranız, evinize misafir olan Hz Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!” şeklinde yanıtlıyor. Bu kısa yanıt bile, yıllardır reklâmların ve diğer yanıltıcı bilgilerin etkisiyle ‘şüpheli’ gıdaları mutfağının baş tacı edenlere ciddi bir uyarı niteliğinde. Aslında tüm kitap ‘bir’ uyarı! Özer, halkın çok merak ettiği soruları yanıtlarken, kötüye karşı uyarıyor, iyiyi ve doğruyu öğütlüyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Gıdaları canlandırmak/öldürmemek için ne yapmalı? Kitapta ayrıca Ramazan için de özel bir bölüm var. “Sahur ve iftarda hangi yiyecekleri, hangi sırayla, hangi miktarda ve ne kadar arayla yemeli?” sorusuna net yanıt veriliyor bu bölümde. Ramazan’da arınıp huzur bulmak, kilo almamak hatta biraz kilo vermek isteyenler mutlaka okumalı.
33.50 ₺ -
Korkma Hep Varsın
Bir zamanlar yoktuk, şimdiyse varız. Önce hiçbir şeydik, sonra pek çok şey olduk. Bunun ardından yeniden “hiçbir şey” olacağımızı öne sürmek akla yatkın bir açıklama değildir. İnsan için en önemli mutluluk kaynaklarından biri, ölüm ötesindeki sonsuz yaşama inanmaktır. Ahiret bilgisi, insanın -daha bu dünyada- ağlamalarını gülmeye, endişelerini şükre çevirecek olan bir bilgidir. Vakti dolan insan dünyadan ayrılır ayrılmaz “artık hep ama hep varsın” cümlesinin içine doğar. Bu ne güzel bir müjde, ne harika bir karşılamadır. Yokluğun ve ebedi ayrılıkların çözümsüz ikliminde yaşayan insan için ne paha biçilmez bir mutluluktur bu! Ebediyen var olma nimeti, şüphesiz ki nimetlerin en büyüğüdür. Ebediyyete daha şimdiden sahip olduğunu hissetmek, nasıl da farklı bir duygudur. Varsın ve hep varsın ve hep varsın. Ebediyen, ilelebet, sonsuza dek hep ama hep varsın. Yoktun, var oldun ve hep var olacaksın.
154.10 ₺ -
Dervişin Teselli Koleksiyonu 2
Her insanda “destekleyici bir iç ses” vardır. Bu sesi bulmak, kısılmışsa sesini açmak, durmuşsa harekete geçirmek gerekir. Destekleyici iç sesi açığa çıkarabilmek büyük bir kazanımdır. O ses susmuşsa ya da kısıklığı sebebiyle artık işitilmiyorsa insan, yaşadığı hadiselerin en olumsuz yanlarına odaklanmaya başlar. Bu da sonu gelmez bir mutsuzluğun başlangıcı olur. “Destekleyici iç ses” işitilmeye başlanınca insan ne yalnızdır ne de çaresiz. Ondan insana daima teselliler de akar. Kendini onarma yeteneğini kaybeden, ruhundan iyileştirici sinyallerin artık doğmadığını fark eden birinin birtakım tedbirler alması gerekir. Kendi kendine, harici bir etkiye muhtaç olmadan da mutlu olabilen… Hadiselerin olumlu taraflarını görüp onları hayra yorabilen… Başka bir meşguliyete veya insana mecbur kalmaksızın zihnini huzurlu ve dingin hâle getirebilen… Kendi mutluluğunu her an, gereken her yerde yeniden üretebilen biri olabilmek, esasında her insan için mümkündür. Ruhtan doğan iç teselliyi işitebilmek, kazanılabilir bir yetenektir. Bu sesi elde etmenin kestirme yollarından biri de ruhundan onu başarıyla keşfedip çıkarabilmiş insanların oradan getirdiği mesajlara kulak kesilmektir. Dervişin Teselli Koleksiyonu 2 – Klasik Metinlerle İyileşme kitabı Doğu’nun ve Batı’nın kadim öğretilerini kullanarak içimizdeki teselli sesini uyandırıp canlandırmayı hedefliyor.
184.25 ₺ -
II Abdülhamidin Çocukluk Düşleri
Kosova, İpek. Şu ilerideki Kurşunlu Camii yıkıntıları. Bahçesindeki iki küçük çocuk da define avcıları. Sandıktan bir define çıktı. Sultan II. Abdülhamid'in mektupları. Yok yok, Şehzade Hamid'in mektupları onlar. Mektuplardan sesler mi çıkıyor ne. Bir şehzade atına atlayıp saraydan kaçıyor. Evet evet, kaçıyor. Bak düştü, başını yaraladı. Bir adam sırtına aldı Şehzade Hamid'i, götürüyor. Yoksa... Kaçırıyor olmasın? Kediler miyavlıyor. Tekir mi o? Bir de kuş var sanki. Aciz. Cüce İbrahim Efendi de orada. Beylerbeyi Sarayı'nın muhallebicisi de var, evet. "Bici bici, muhallebiciii!" diye bağırıyor. Sonradan Sultan II. Abdülhamid olarak Osmanlı tahtına oturacak olan Şehzade Hamid, annesiyle oyun oynuyor şimdi de. O da ne, şehzade yazı masasında yine, mektup yazıyor. Eğilmeliyim, bir bakalım ne yazıyor. "Annem öldü... " Eğilip bir kere daha bakmam lazım. Başka bir mektup daha. "Babam Abdülmecid baloda... " Ve Şehzade Hamid'i Ulu Hakan II. Abdülhamid yapan sırların yazılı olduğu bu mektupları okumaya başlıyorum... Siz de buyurmaz mısınız?
134.00 ₺ -
Rabbim Yol Sanadır
Gidenlerden bahsediyorsun, gitmeyen var. Aldatanlardan bahsediyorsun, yalanlardan büyük Bir gerçek var. Anlamayanlardan bahsediyorsun, yüreğindeki sevgiyi bilen var. Yalnızlıktan bahsediyorsun, sen fark etmesen de ruhuna Bir dokunan var. Yüzlerce yüzünden bahsediyorsun insanoğlunun, yüzlerce yüzünün içinde saklı riyasından, hilesinden, çıkarından, talanından… Unutmasana! Senin yüzüne hep Bir gülümseyen var. “Yoruldum” diyorsun güzel dostum, eğer duyarsan, “yanındayım” diyen var. “Yanındayım” diyen ve görürsen yanından bir adım öteye gitmeyen
20.10 ₺