-
Hicaz Yolculuğu Hac Hatıraları 1910- 1940
Önceki yüzyılın önde gelen Arap siyaset ve edebiyat adamı Emîr Şekib Arslan (1869-1946) Hicaz Hâtıraları'nda, yaşadıkları ve bildikleriyle günümüze ayna tutmaktadır: Mekke-i Mükerreme, Tarihte Arafat, Arafat'ta Vakfe ve Hac Kafileleri, Tavaf ve Ziyaret Rehberleri, Mekke'de Su Kaynakları, Hicaz'da ve Sıcak Ülkelerde Suyun ve Yeşilliğin Tadı, Zübeyde Hanımın Eseri, Medeniyet Âşığı Müslüman Sultanların Bayındırlık İşleri, Müslüman Hükümetlerin Haremeyn-i Şerifeyn Vakıflarına Düşmanlıkları, Sömürgecilerin İslâm Vakıflarını Yok Etmeleri, Arap Panayırları, Hicaz'da ve Arabistan Yarımadası'ndaki Madenler, Mekke, Medine ve Medine'nin Kuzeyindeki Kabileler, Tâif: Coğrafî ve Askerî Önemi, Rasûlullah'ın Taif'i Fethi, Taif'e Yerleşen Sahabiler, Tâif'te Arap Medeniyeti ve Eserleri, Osmanlı Zamanında Komuta Merkezi Oluşu, Mithat Paşa ve Damat Mahmud Paşa'nın Öldürülmesi, EK: (I) Eski Arap Tarihi, (2) İlmü'l-Ensab (Etnoloji).
75.00 ₺ -
Mükemmel Bir Baba Olarak Hz. Muhammed
Cennet çiçekleri, gönül meyveleri, gözlerimizin sevinci, İlâhî ihsan ve rızıklar olarak nitelenen çocuklar aynı zamanda ana babalar için emanet, sorumluluk ve imtihandırlar. Çocuk yetiştirme, ona sevgi ve şefkat gösterme, onunla ciddi olarak ilgilenme, yaratılıştan sahip olunan duygular olmasaydı, herhalde anne babalar veya onların yerini tutan yakınlar çocuk yetiştirmenin gerektirdiği sabır ve tahammülü gösteremez, kendi beden ve ruh ihtiyaçlarından fedakârlık ederek onların dertlerini yüklenemez, ihtiyaçlarını karşılayamaz, terbiyeleriyle meşgûl olamazlardı. Peygamberimiz Hz. Muhammed[s.a.v], iyi ve müşfik bir baba idi; çocuklarına samimi ve içten bir sevgi besliyor, yeri geldikçe bu sevgisini izhar ediyordu. Çocuklarıyla olan ilişkileri sadece maddî ve geçici duygulara değil, köklü fikirlere ve derin sevgiye dayanıyordu. Onların dünya ve âhiret hayatlarında gerçekten mesud, bahtiyar ve başarılı olmalarını istiyordu. Bu sebeple kendi çocuklarına ve bütün çocuklara iyilik, takva ve ahlâkî mükemmellik gibi ebedî değerleri miras bıraktı. Anne babalar, her alanda olduğu gibi çocuklarını yetiştirirken muhakkak bu mükemmel modeli esas almalıdırlar.
33.75 ₺ -
Ey Ateş Serin Ol Peygamberler Atası İbrahim
Odunlar dağ gibi yığıldıktan sonra her tarafından ateşe verildi, kızgın alevler göklere yükseldi. Büyük ateşte her taraf kavruluyordu. Bu cehennemî görünümün üzerinden kuşlar geçemiyor, çevresine kimse yaklaşamıyordu. Şimdi insanlar, kendilerine zarar vermeden İbrahim’i ateşe nasıl atacaklarını tartışıyorlardı. Sonunda onu mancınıkla atmaya karar verdiler… İbrahim mancınığa konup ateşin ortasına fırlatıldı. Kalabalıktan sevinç çığlıkları yükseldi. O tezahüratın arasında İtmali, Azer, Sâre ve Lut’un acı dolu feryatları duyulmadı bile. Saatler geçti. Alevler hâlâ dansediyordu. Sonra yavaş yavaş ateş sönmeye yüz tuttu. Birisi yaklaşıp baktı ve dehşet içinde bağırdı: – İbrahim ateşin içinde, hâlâ yaşıyor! Hâlâ yaşıyor! Adamın bağrışması, samanlara sıçrayan ateşin yayılması gibi, kalabalıklar arasında hızla yayıldı. Herkes birbirine haberi ulaştırıyordu. Nihayet olan biten Nemrut’un kulağına gitti. Sâre sevinçle Lut’u bağrına bastı. Lut mutluluktan titriyordu: – Bu bir mucize. İbrahim’in rabbinin mucizesi!
67.50 ₺ -
Siyah İnci Bilal-i Habeşi
Rasûlullah’ın vefatı Bilâl’in ruhunda derin yaralar açmıştı. Baktığı her yer, dağ taş O’nu hatırlatıyordu. Artık kendinde Medine’de kalacak gücü bulamıyordu. Hz. Ebu Bekir’in bütün ısrarlarına rağmen oradan ayrılıp Şam’a gitti. İki yıl sonra gördüğü bir rüya Bilâl’i yine Medine’ye sevkedecekti. Rasûlullah ona uyku âleminde “Beni ziyaret etmeyecek misin?” demişti. Uyanır uyanmaz yola çıkmaya hazırlandı. Medine’de Ravza-i mutahharanın yanında Hz. Peygamber ile geçirdiği günleri düşünerek gözyaşları akıtıyordu. Kendisini Hz. Hasan ile Hüseyin gördü. Hâtıraları daha bir tazelendi. Fecir vakti ondan ezan okumasını rica ettiler. Medine’de Rasûlullah’tan sonra hiç ezan okumamıştı. Rasûlullah’ın “Kalk Bilâl, ezan oku” emrini almaya öylesine alışmıştı ki, ondan sonra ezan okumaya yüreği dayanamıyordu. Son olarak Medine’de ezan okumaya karar verdi. Sabah ezanı için Mescid’in damına çıktı. Etrafa bakındı. Gördükleri ,yine o günleri bütün canlılığıyla gözünün önüne getirdi. Onun tekbirlerini duyan Medineliler yerlerinden fırlamış, ezanı dinlemeye başlamışlardı. Dağ taş âdeta Rasûlullah’ın hasretiyle tutuşmuştu. Birinci şehadetten sonra, insanlar kadın erkek, genç ihtiyar, “Rasûlullah mı geldi?” diyerek hasretle sokaklara dökülmüşlerdi.
18.75 ₺ -
Yalnız Sahabi Ebu Zer
Ebû Zer evlenmiş ve mescidden ayrılarak kendi evine yerleşmişti. Evine gelip gidenler evde hiçbir şey göremeyince eşyaların nerede olduğunu soruyordu. – Eşyalarımızın güzel olanlarını gönderdiğimiz bir evimiz var, diye cevaplıyordu Ebû Zer. – Neden hemen o eve taşınmıyorsun öyleyse? – Çünkü evin sahibi bizi dâvet etmiyor. Ebû Zer adama bakıyor ve devam ediyordu. – Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, hanımlarınıza kulak verip evlerinizi eşya ile doldurmazdınız. Allah’tan hep beni meyvesinden istifade edilen bir ağaç olarak yaratmasını istedim. – Böyle olması senin dünyadan nasibini almana mâni mi? – Rasûlullah demiştir ki: “Ebediyyet yurduna inanan ama aldatıcı dünya için çalışıp çabalayan birine ne kadar şaşarım!” … – Ya Rasûlallah, yolda yalnız başına yürüyen bir adam var! Müslümanlardan biri gördü Ebû Zer’i. – Ebû Zer olmalı, dedi Rasûlullah. Yolcu kampa yaklaşıyordu. Gerçekten de Ebû Zer idi gelen. Rasûlullah: – Allah Ebû Zer’e merhamet etsin. Yalnız yürür, yalnız ölür ve yalnız haşr edilir, buyurdu.
45.00 ₺ -
Mısırlı Hacer
İbrahim, susuz ve ıssız bir çölde onu ve oğlunu bıraktığı gün, Hâcer’in söyledikleri kulaklarında çınladı: – Bunu sana Allah mı emretti, diye sordu. İbrahim: – Evet, dedi. Hâcer'in kalbi müsterih oldu. Eğer Allah, İbrahim'e Hâcer'i ve oğlunu bu vâdiye getirmesini emrettiyse onun ve oğlunun üstündeki nimetini tamamlamak istiyordur. Bunu duyunca güven içerisinde: – Öyleyse bizi ihmal etmeyecektir, dedi. Hâcer'in korkusu gitmişti. Başı dik olarak kulübeye döndü. Ne gözyaşı akıttı ne de korkudan tir tir titredi. Etrafını çevreleyen dağlar, yüksek ve ürperticiydi. İnsanda yabancılık hissi uyandırıyordu. Ancak Hâcer'in kalbine güven ve esenlik hisleri doğmuştu. Ey İsmail’in annesi, senin imanın dünyadaki tüm insanlara dağıtılsaydı, hepsine yeterdi!
67.50 ₺ -
İbrahim Milleti - İsmailoğulları
Bu roman, Hz. İbrahim’in Kâbe’nin temellerini atmasıyla başlayıp Hz. Peygamber’in onuncu dedesi Adnan’ın dönemine kadar olan süreyi (M.Ö. 1700 - 500) kapsayıp sunmaktadır. Muhtemelen bu özelliğiyle, alanında tek olma mazhariyeti vardır. Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan eser ve malzemelerde İsmailoğullarıyla ilgili bazı bilgileri ulaşılmıfltır. Elde edilen çivi yazılı levhalarda, İsmail diye sâdık bir peygamberin yaşadığı ve on iki oğlunun da bir kabilenin lideri oldukları yazmaktadır. Çalıflmalardan anlaşıldığı kadarıyla İsmailoğulları, Babil-Asur ve Mısır üçgeninde yaşamış, bölgede önemli bir rol oynamış ve Asur krallığına karşı sürekli başkaldıran, Asur düşmanlarına her zaman destek veren bir millet olmuştur. Asurlular İsmailoğulları ile aralarındaki savaşları, anlaşmazlıkları kayıt altına almışlardır. Romanımız, İsmailoğulları ekseninde onların sosyal, siyasî, ticarî ve askerî ilişkilerde bulundukları İsrailoğulları, Asurlular, Babilliler, Mısırlılar ve bölgenin irili ufaklı topluluklarını konu edinmektedir. Bunu yaparken, bazıları için soğuk ve sıkıcı gelen tarih anlatıcılığından tamamen uzak, geniş bir zaman aralığında, insanların gündelik hayatları, diyaloglarına kadar inerek bize yakın bir şâhitlik sunmaktadır.
67.50 ₺ -
Rahmetin Gelişi – Hz. Peygamber’in doğumu
Âmine’yi uyku bastı. Uykusunda, bebeğin adını “Muhammed” koymasını söyleyen bir ses işitti. Uyandığında, o adı sanki yüreğine nakşedilmiş gibi hissetti. Bu işe çok şaşırdı. Çünkü Abdullah’ın ataları arasında Muhammed ismi yoktu. Bu, daha önce ne Zühreoğullarında ne de Abdümenâfoğullarında bilinen bir isimdi. Hatta bütün bir Mekke’de dahi duyulmamıştı. Bebek Âmine’den kopup geldi. Şifa onu elleriyle karşıladı. Abdullah’ın Habeşli cariyesi de onu yıkamasına ve kurulanıp sarılmasına yardım etti. ikisinin de kalpleri nur ve rahmete boğulmuştu. Derin bir sevgiyle uzun uzun bebeğe baktılar. Sessiz ve sâkindi. Ağlamalarıyla dünyayı ayağa kaldırmamıştı. Aksine o küçücük yüzünde gönülleri cezbeden ve iç ferahlatan bir nur parlıyordu. Bebek götürülüp Âmine’nin yanına kondu. Âmine, yüreği kıpır kıpır, şefkat ve heyecanla oğluna baktı. O an bütün varlığın nurla aydınlandığını hissetti. Sevgi duyguları coştu. Bebeği dikkatlice alıp yüreğine bastı. Ona doğru eğilerek yanağına bir öpücük kondurdu. Sanki bütün dünyayı öpmüş, bütün dünyayı kolları arasına almış gibi hissetti. Göz pınarlarından ince yaşlar süzüldü
63.75 ₺ -
Faraklit'i Beklerken –Kureyş
Meryem oğlu İsa geldi; Faraklit’i müjdeledi. Zerdüşt de takipçilerine, “kızıl devenin sahibi Arap ülkelerinden çıkıp gelinceye kadar” kendisinin öğretilerinden ayrılmamalarını tavsiye etmişti. İşte Faraklit, Paraklit veya Ahmed ismiyle müjdelenen o Peygamber, Evrensel Elçi Hz. Muhammed’di. İnsanlık, önceki peygamberlerin müjdelediği o evrensel rasûlün çıkışını bekliyordu. Hz. İsa onunla ilgili: “Ben gitmezsem, sizinle sonsuza dek birlikte olacak Faraklit size gelmez” demişti. Peki, Romalısı, İranlısı, Mısırlısı ve Arabıyla, kısaca o günkü insanlar Faraklit’i beklerken nasıl bir dünyada yaşıyordu? Sevinç ve kederleri, zorlukları ve umutlarıyla o dönemin hayatından kesitler sunan romanımız geniş bakış açısıyla bizleri bir ülkeden ve medeniyetten bir diğerine koşturacaktır.
67.50 ₺ -
O Bir Yetimdi –Hz. Peygamber’in Çocukluğu ve Gençliği
Annesinin yüzünün sararması, solgun bakışları, gözlerindeki parlaklığın gitmesi, nefeslerindeki tutukluk onu korkutuyor, merhamet ve şefkati, hüzün ve kederi aynı anda yaşıyordu. Annesinin göğüs kafesinde ruhunun çırpındığını görünce Muhammed’in yüreği parçalanıyordu. Âdeta güçlü bir el onu lime lime ediyordu. Gördükleri karşısında korkusu daha da arttı ve eğilerek annesine seslendi. Fakat annesi cevap vermedi. Son nefeslerini veriyordu. Başına gelecek felaketi anladığı an yüreğini dağlayan acıyı, içini saran yetimlik ateşini hissetmeye başlayan Muhammed hıçkırıklara boğuldu. Yine de annesine son demlerinde acı yaşatmamak için gözyaşlarına hâkim olmaya çalıştı. Âmine ruhunu teslim etti. Muhammed ve cariyesi Habeşli Bereket, annesi Âmine’nin vefatından sonra babası Abdullah’ın evinden büyük eve, dedesi Abdulmuttalib’in evine taşındı. Abdulmuttalib’in ölümünden sonra da bu yetimin himayesi amcası Ebû Talib’e geçti. … Yazar, “O, seni bir yetim iken seçip barındırmadı mı” âyetiyle vurgu yapılan Hz. Peygamber’in çocukluğu ve gençliğini bütün hissiyatı, metaneti ve sabrıyla roman örgüsü içinde vermeye çalışmaktadır.
63.75 ₺ -
Anayurt Mekke Adnaniler
İbrahim ve İsmail’in, tevhidin kalesi olarak temellerini attığı Kâbe kutsallığını korumaya devam ediyordu. İnsanlar sabah işlerine giderken ve akşam evlerine dönmeden önce onu tavaf ediyorlardı. Ticaret amacıyla veya göç gibi sebeplerle yeryüzünde dolaşmaya başlayınca, uğur getirmesi için yanlarına Kâbe’den bir taş alırlardı. Uzaklaşıp, Kâbe hasreti kendini hissettirince, Beytullah’tan aldıkları taşı çıkartıp ortaya koyarlar ve Kâbe’yi tavaf ettikleri gibi etrafında dönerlerdi. Zaman geçtikçe kalpler katılaştı. Nihayet ataları İbrahim, İsmail, İshak ve Yakub’un ibadet ettiği şeyi unutup, taşların bizzat kendisine ibadet edildiğini zannettiler. Ülkeleri dolaşırken, Mısır’ın sanat şaheseri heykellerini, Babil’deki İştar, Sîn ve Merduk putlarını gördüklerinde bu taşları, Mısır, Suriye ve Mezapotamya’dan getirdikleri heykellerle değiştirdiler ve bunlarla ilgili birtakım efsâneler uydurdular. Onların, Allah’a yaklaştıracağı ve şefaatlerinin umulacağı zannına kapıldılar. … Nadr, Adnan’ın soyundan olan gençlerin Kâbe’den ayrılarak, değişik ülkelere göçlerinden Mekke’nin ticaretinin etkilendiğini fark etti. Onları yeniden Mekke’ye döndürmeye ve Harem’de toplamaya çalıştı. Böylece şehirlerin anasını, anayurdu eski günlerine döndürerek gençleriyle buluşturacak ve onu hak ettiği yere getirecekti. … Yazar, bizleri dönemin kahramanları çevresinde birer tiyatro sahnesi sunumuyla senaryosuna dahil etmektedir. İskender-Darâ, Sezar-Kleopatra, Yahudi kralı Herod-Yahya Peygamber, Arap Nabat krallığı-Adnânîlerin Mekke yönetimi…
67.50 ₺ -
Gönülden Gönüle
Tarihî gelişim içinde kültürün en önemli taşıyıcılarından olan edebiyat alanında şiirin yeri daha bir başkadır. İnsanın duygu ve düşüncelerini ifade noktasında sözün musikiye dönüşmesiyle gönül tellerimizi titreten şiirin, ruhu saran büyüleyici etkisinin verdiği haz, hiçbir hazla kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Bu eserde, nesillerin ruhunu, kutsal değerlerini, estetik duygu ve düşüncelerini, zevk ve heyecanlarını, ideal ve beklentilerini, dert ve ızdıraplarını dile getiren şiir mirasımızın her çağına ait ürünlerden şah beyit, mısra-ı berceste, nâdide kıt’a, rübâî, bazen sehl-i mümtenî kabilinden, bazen de hikemî türden uyarıcı ve yol gösterici mahiyetteki şiirlerden derlenen bir demet sunulmaktadır.
56.25 ₺ -
Devlet-i Aliyye'den Günümüze Ebrû Sanatı
Başlangıçta kâğıt süsleme sanatı olarak ortaya çıkan ebrû, Osmanlı’da daha çok hat sanatının yazı zemininde ve kenar süslemelerinde ve kitap cildlerinde sıkça kullanılmıştır. Asya’da zuhur edip İran ve Anadolu topraklarında yaşayan ebrû sanatı, XVII. yüzyılda Avrupa’ya geçene kadar Devlet-i Aliyye’de, özellikle İstanbul’da icra edilmekteydi. Geleneğimizde diğer sanatlar gibi ebrûculuk eğitimi de usta-çırak ilişkisi içinde gerçekleşmiştir. Yakın zamana kadar Batı’da “Türk Kâğıdı” ve “Türk Mermer Kâğıdı” olarak bilinen ebrû, geçirdiği uzun bir fetret dönemi sonrasında yeniden bu topraklarda neşvü nema bulmaktadır. Şüphesiz, bunda bu sanata gönül veren ve hayırla yâdettiğimiz ustalarımızın gayretlerinin payı büyüktür. Günümüzde bu sanata olan ilgi en yüksek seviyesine ulaşmasına rağmen bu alanda yapılan yayınlar ise ne yazık ki bir hayli azdır. Yayınevimiz, ebrû sanatının tarihçesi, uygulaması ve örneklerinin sunulduğu bu çalışmanın, ebrû sanatına yeni başlayanlara ve ilgi duyanlara faydalı olacağı ümidindedir.
292.50 ₺ -
İttihat ve Terakki'nin Kuruluşu ve Osmanlı Devleti'nin Yıkılışı Hakkında Bildiklerim
Osmanlıların siyaset okulu Bâb-ı Âli olmuştur. Hâtıratın yazarı Mehmed Selâhaddin Bey, dört seneden fazla Bâb-ı Âli’de hizmeti sırasında bir çok devlet ve siyaset ricali arasında bulunmuştur. Bizzat cemiyet ve siyasî fırkaların içinde olmamasına rağmen bu cemiyetlerin kurucu reisleri ve üyeleri eski arkadaşlarıdır. Yazar bu tanıklığına dayalı olarak, “Osmanlı Devleti'nin felaketinin sebeplerini, İttihat ve Terakki’nin kuruluşunda iyi bir niyetle işe başlanılmadığını, böyle bir cemiyetin iyi bir sonuç vermeyeceğini, inkılâbın başından bu güne kadar cereyan eden iç ve dış siyasetten” bahsetmektedir.
52.50 ₺ -
İslam Kadınları
OSMANLICA ASLINDAN GÜNÜMÜZ DİLİNE AKTARAN: Ayhan Pekin - Âmine Pekin İlk Türk kadın romancı olarak tanınan Fatma Aliye Hanımın romanları dışında da eserleri vardır. Kadınlarla ilgili meseleler, tarih incelemeleri ve felsefe üzerine yazdıkları kitap olarak yayınlanmıştır. Bunlardan, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen (1891-1892) Nisvân-ı İslâm, yazarın Türk ailesi ve özellikle harem hayatı hakkında bilgi edinmek isteyen Avrupalı bazı kadınlarla yaptığı, çok evlilik, câriyelik ve örtünme konuları üzerindeki konuşmalarından doğmuştur. Kitapta bu hayatın Osmanlı kimliğinin bir parçası olduğu ifade edilmektedir. Bu eser, Maârif Nezareti'nin izniyle 1892 tarihinde ilk defa kitap olarak basılmıştır. Fdansızca, İngilizce ve Arapça’ya tercüme edilerek yayınlanan bu kitap dolayısıyla ülke dışında da tanınan yazara Chicago Kitap Sergisi’nde ödül verilmiştir.
22.50 ₺ -
Harikalar Diyarı Hind
Onuncu yüzyılda yaşamış Kaptan Büzürg bin Şehriyâr İranlı bir denizcidir. 901-954 yılları arasında, Güney Hindistan, Gucerât, Hint takımadaları, Çin ve Japonya'da gördüklerini anlatmış, ayrıca tanıştığı gemici, tüccar ve seyyahların bu bölgelerle Doğu Afrika üzerine naklettikleri hâtıralara yer vermiştir. Hikâyelerde, ticârî seferler, mâceralar, elde edilen olağanüstü kârlar, yoksulluklar, denizkızları, maymunlar, filler, kaplumbağalar, dev istakozlar ve dev kuşlar anlatılmaktadır. Bununla beraber o dönemdeki bir Hint mihracesinin Kur’ân-ı Kerîm'i kendi diline çevirtmiş olduğunu, doğu Afrika'da bir kabile şefinin ve dolayısıyla kabile halkının ilginç hidayet hikâyesini haber vermektedir. Eser, anlattığı ülkelerdeki insanların yaşayışlarını, örf ve âdetlerini yansıtması bakımından son derece önemlidir.
75.00 ₺ -
Süreyya Yıldızına Yolculuk
İngilizce ve Arapça'dan derlenip tercüme edilerek hazırlanan bu kitapçık iki bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde Suriye, Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinde Hakka dönenlerin hayat hikâyeleri yer almaktadır. İkinci bölümde ise İskoçyalı, Koreli, Amerikalı, Kanadalı ve İsrailoğullarından bazı gayrimüslimlerin müslüman oluş hikâyeleri bulunmaktadır.
37.50 ₺ -
Şer İttifakı ve Sözcüsünü Arayan Bir Milyar Müslüman
Pakistan asıllı, eğitimini İngiltere’de yapmış, fakat yıllardır bizden biri olarak İstanbul’da yaşayan Muhammed Han Kayani bildiklerini, gördüklerini ve düşüncelerini bu kitabında dile getiriyor. Kitapta İslâm âlemi, Körfez Savaşı ve Türkiye başlıklarıyla dünyadaki dengeler ve halkı Müslüman ülkelerin bugünü tarihî temelleriyle ele alınıyor. Kitapta; İslâm’a karşı oluşturulan "şer ittifakı", halkı Müslüman ülkelerin elitinin ilgisizliği yahut ihaneti, Batı ülkelerinde bulunan Müslümanların durumu, Pakistan’ın kuruluşu ve başına gelenler, Müslüman ülkelerin geri kalmasının asıl sebepleri, Batı emperyalizminin Ortadoğu senaryoları, Nâsır’dan Saddam’a bir dönem, Birleşmiş Milletler Cemiyeti, Avrupa Topluluğu ve NATO gibi kuruluşların gerçek konumu üzerine tesbitlerde bulunulmaktadır.
27.00 ₺ -
Araplar ve İsrail
Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ın soyundan gelen Yahudilerin, amca oğulları (diğer oğul İsmail’in soyundan gelen) Araplara çektirdikleri elem yüklü acılar... “Vâdedilen topraklar” kime vadedilmiş?... Güney Afrikalı yazar ve mübelliğ Deedat bu kitabında, alışkın olduğumuz samimi üslûbuyla Yahudileri, İntifadayı ve "vâdedilen topraklar"ı konu ediniyor. "İntifada’nın çocuklarına" ithaf edilen kitabın bazı başlıkları: Yahudi tepkisi ve kurnazlığı, Yahudiler içinde iyi olanlar, Kur’ân ve Yahudiler, Yahudilerin yeni nesli.
33.75 ₺ -
Çaladaktilo
Ulvi Alacakaptan’ın bu ilk kitabı üç bölümden oluşuyor: Röportajlar: Ferhan Şensoy, Zeki Alasya, Halit Çapın, Yalçın Pekşen ve Ertem Eğilmez ile. Bizans Kulislerinden: Aydın dediğin böyle olur bizde, Batı ile kardeş kardeşe, Tuluat geliyorum demez, "Büyülücam’ın çağdaş cadıları, İstanbul’un yıldızlarını kırpıp kırpıp ne yaparlar?, Kültürümüzün resmi, Bir Amerikan eyaleti Hakkari, Hemzemin İslâmcı uzmanı, Entel-mentel çağdaş-mağdaş, İrtica isteriz!, Halime’yi rotatifte bastılar, Kişiye özel tanrı... Çaladaktilo: Ehven-i gerici Yenibey, Noktaya karşı ünlem..., Sakla ihbarı gelir zamanı, 40 m2 beyincik...
45.00 ₺ -
Ağzınıza Laik
Mizahî yazılar: Merhaba, Ağzınıza laik, 1000’lik Yaşar yaşamaz, Fellini karikatürü yazar çizimi, Kara keyfin surdiplerinde, Çin işi hürriyet putu, Sakal muhalifi Be Em Ve, Bulgar’a çuvaldız kendimize iğne, Çağdaş yaz türküsü, Rambo artı Ramo çarpı hüzün, Başörtüsü beyin örtüsü çıplak cehalet, Atık sol deposu, Türk usûlü alafranga, İşte millet işte vekil, Demokahkahrasim benim, AT’ın tersi, Laike ablanızın çankara fobisi, Cumburlop Cumhuriyet, Kara geceler efendim, Utanç duvarının filleri, Bizden’lerden misiniz-yandınız, Kıyametin amatörleri, Beyaz Saray karanlıklarında, Batman kaç batman, Kim kime dum duma, Tersine dönen Müslümanlık, Tele-tezgâhaltı, Bilimsel karnıyarık...
33.75 ₺ -
İyi Ki Demokrasi Var
Halil Kaleli kitabının sunuşunda "mizahın hafifsene hafifsene ciddiyetini kaybettiğinden; sulu zırtlak gülmece hâlini almasından ve belden aşağı lafların mizah sayılır olmasından" şikâyetçi. Doğrusu mizah ciddî iştir. İnsanları hem güldürebilmek, hem düşündürebilmek ve hem de onlara bir şeyler vermek, hepsi mizahın içinde. Böyle olunca bu işin zorluğu da ortaya çıkıyor. Halil Kaleli "Kenar yazıları"ndan tanıdığımız bir isim. Zaman gazetesinde ilk defa yayınlandığında bayağı tiryakileri oluşmuştu, bu yazıların. Kaleli’nin Karga Karga Gak Dedi’den sonraki bu ikinci kitabında kendine has mizah dili yahut espritüel anlatımlarından ziyade günlük hayatın çarpık yönleri ile hayatın içinden seçilmiş tiplemelerin çelişkilerini buluyorsunuz. Yazar, kitap fuarından televizyona, demokrasiden seçime, şairden-şiirden, savaşa değin şâhit olduğumuz şeyleri kalıcılaştırıyor. Kapaktaki kafanın üzerindeki fil ayağı sizce neyi ifade ediyorsa (veya etmiyorsa) da, mevcut otoriteye ve statükoya karşı bu yazıların tekrar tekrar okunması gerekiyor. 6 bölümden meydana gelen kitapta 40 ayrı yazı yer alıyor. Bölüm başlıkları şu isimleri taşıyor: Bizim dinazorumuz iyidir, Berberlerin ideolojik yapıya etkileri, Ramazan televizyonu, İyi ki demokrasi var, Şiirşinas, Eşhas-ı âhir zaman.
4.50 ₺ -
İlerleyelim Beyler
1975‘ten bu yana Hergün, Millet, Ortadoğu, Genç Öğretmen, Yeni Devir, Millî Gazete, Vahdet, Gençlik, Tırpan gibi muhtelif gazete ve dergilerde yazıları yayınlanan Erbay Kücet mizah dergileri Çaylak ve Cıngar‘ın yayın kadrolarında yer almış ve çalışmalarını buralarda sergilemiştir. Bir ara karikatür de çizmiş 1976 ve 1983’te iki kez kişisel karikatür sergisini açmıştır. Mizah yazılarında Erkam Aktaşlı müstearını kullanan Kücet 1983’te Yeni Devir gazetesinin açtığı "Mizah hikâyeleri yarışmasında mansiyon almıştır. 25 hikâyenin yer aldığı İlerleyelim Beyler yazarın ilk kitabıdır. Kitaptaki hikâyelerin başlıkları şöyledir: "İlerleyelim beyler, Hayırsever yok mu?, Çaputçuluk, Kokulu toprak, Alarm zili, Misafirin böylesi, İnşallah mescidiniz yoktur, Ramazan geldi mi?, Doktor beye selâm, Dualı kurbanlık, Kitaplarımız ölçülü olsun, Bir tuğla da senin olsun, Memleket partisinde, Güllük gülistanlık, Dayısının iti, Fahrî tazılık çulu, Sıradan bir gün, Yazamayan yazar, Döviz getiren misafirlerimiz, Vakıf makıf derken, Nasıl entel oldum?, Hobim var da, Eleman aranıyor, İşaretli dosya, Feminist Fatoş."
4.50 ₺ -
Zehir Zemberek
Alnıma secdeyi nasip eden Rabbim'e şükürler olsun. Her tür ayrımcılığın düşmanıyım, başta da hemşericiliğin; buna inat bir yazı yazdım 'Dedem Gregor' diye, hayrettir inanıp ciddiye alan çıktı bir sürü. Bir yıl oluyor, biri kız üç çocuğuma bir dördüncü, yumuk oğlan katıldı; adı hazırdı: Yunus. Niye mi? Son yıllarda en sık yenilemek zorunda kaldığım dizeden ötürü: “Ey Yunus, sana söyleme derler, Ya ben öleyim mi söylemeyince
37.50 ₺ -
Ulvî Şeyler
Artık sanat, kültür ve bilimin ilerlemesi kimsenin umurunda değil: "Çok satan doğrudur", Bana rating'ini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, "Sermayesine güvenen borazancıbaşı", "Altta kalanın canı çıksın", gibi altın ilkelerle çalışan "Serbest Piyasa Ekonomisi", cengâverlerine vahşi kapitalizm yaftası yapıştıran Alperenler, Anadolu Kaplanlarından bazıları ne yapıyor? Yazarlarımızın feryadı yeri göğü tutarken 90'ların kokuşma sembolü ikiz programlardan birine milyarlarca lira akıtarak hepimizi sıkı şutlarla televoleleyen Jet-Pa hangi müstakil kuruluşumuzun üyesi? Aynı pazarlamanın otomotiv kolu devrimci-arabesk'in yiğit evladı Ahmet Kaya'nın son klibine seksenin üstünde milyar dökmedi mi? Ancak sanatçının başörtüsü hakkında iki çift düzgün laf etmesi trilyonlara değer.
37.50 ₺ -
Başarı Yolunda 70 Kural
Hayat yokuşunu deneme-yanılma yoluyla tırmanmak insana büyük yorgunluk, bazen de telafisi mümkün olmayan kayıplar verir. İnsan, bu kısa ömür süresinde hedefine ulaşmak için başkalarının tecrübelerinden istifade etmelidir. Bu kitap; başarı yolunda bilinmesi gerekli temel prensipleri, benimsenmesi gereken ideal tavırları, insanları tanımayı ve başkalarıyla nasıl münasebet kurulacağını anlaşılabilir ve akıcı bir dille ele almakta, örnekler sunmaktadır. Bu konuda gençlerimiz için rehber kitap olmaya aday bu eser herkes için de başucu kitabı olma özelliğine sahiptir.
54.00 ₺ -
Hep Ayağımı Kaydırıyorlar
İş hayatında başarı ve yükselme yollarının ele alındığı kitabın başlıklarından bazıları: Kişisel Gelişim ve Aktivite Artırımı: * Planlı Hayat * Zamanı İyi Değerlendirmek * Özdenetimi Sağlamak * Zihin Dağınıklığını Önlemek * Sağlık * Beslenme * Uyku * Spor Başkalarıyla İletişim Kurma ve Etki Etme * İletişim ve Etki * İlişki * İnsanları Sınıflandırma İşinizde Başarılı Olmaya Gayret Gösteriyor musunuz? * İşinizle İlgili Problemler * Görev * Yetki Verme * İş Toplantıları * İş Arkadaşları Arasında Güven Ortamını Oluşturma * Geçimsiz Kimselerle İlişkiler * Üretimin Artırılması * Yönetim * Tartışma Sanatı * İş Geliştirme
37.50 ₺ -
Yarınlara Hazırlanmak
Fert ve toplum olarak yarınların dünyasında, bizi nelerin bekleyeceğini bilmiyoruz. Geleceğin risklerine, bilgi, manevî güç ve ekonomik bazı tedbirlerle hazırlanmak; gücümüzün üstündeki işler değil. Yeter ki, kendimize inanalım ve toplum olarak planlı hareket edebilelim. Yarınlara hazırlanmak, geleceği düşünerek yarınların getireceği problemlere cevap verme çabalarını içine almalıdır. Hayat felsefemizi şekillendiren de, geleceğe en donanımlı biçimde hazırlanmamızı istiyor. Yarınlara hazırlanmak; hayatı tümüyle kuşatabilecek bir yaşama felsefesine sahip olmakla başlayacaktır. Bizim dünyamızdan kaynaklanmayan ideoloji, sistem ve sosyal felsefelere karşı, ne tür bir toplumsal proje ile hayatı şekillendireceğimizi bilmek zorundayız. Toplumlar, bunalımlı bir dünya içinde yaşıyor. Eğer, başkalarından daha tutarlı fikir ve değerlere sahip olabilirsek, kendimizi ve dünyayı huzura kavuşturmanın mutluluğunu elde edebiliriz.
52.50 ₺