-
İstanbul'un Ortası
İstanbul’un Ortası Kıymeti bilinmemiş bir başyapıt. Yıllar sonra, usta dokunuşlarla yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Yine Malik AkseL Eski İstanbul. Eski İstanbul’un eğlence hayatı. Gelenekler, terbiye, İstanbul’u İstanbul yapan değerler. Direklerarası'nda bir kantocuya vurulmuş İmam Hakkı Erendi, tek sazlı saz şairi Âşık Cemal, dokunduğu her ürünü bereketlendiren Pazarola Hasan Bey, Güllü Agop, Kel Hasan, Dümbüllü İsmail, ramazan davulcuları, fotoğrafçılar, meddahlar... Hayal bir şehirden, hayal kadar gerçek, gerçek kadar hayal yazılar.
135.05 ₺ -
Safahat-Mehmet Akif Ersoy
• Mehmet Akif Ersoy’un hayatı, eserleri • Safahat dışında kamış şiirler • Yazıları • Kendi kaleminden edebiyat ve san’at görüşü • Ahlakı ve şahsiyeti • Süleyman kürsüsünde • Pek hazin bir mevlid gecesi • İki arkadaş fatih yolunda • Fatih kürsüsünde • Hatıralar • Berlin hatıraları, • Gölgeler • Kıssadan hisse • Resmim için • Safahat dışında kalmış şiirlerinden • Safahat rehberi • Safahattaki şiirler
237.25 ₺ -
Yitik Düşler Kervanı
Lügatteki anlamlarını korumakla kalmayıp onların üzerine çıkan "şiir sözcükler", klasik şiir çağları boyunca hayatın içerisinde ama ondan yüksekte bir düşler ülkesi yarattılar. Rahle rahle, mısra mısra kanatlanan sözlerin iklimi, dünyayı anlamlandıran hiçbir duyguyu ihmal etmeden, ona ancak hak ettiği kadar değer verebilenlere kapılarını açtı. Yüreklerini dîvâna salan, düşlerini dîvâne kılan kahramanlar, elinizdeki kitap boyunca size şu soruyu soracak: "Aşk rüyası akılla tabir edilebilir mi ki düşlerimiz akla teslim edilebilsin...!"
98.55 ₺ -
Lâle Devri
Bu işler yapılırken bir gece daha geçmişti, isyanın üçüncü gününe girilmişti. Padişah, Patrona notasına henüz ne müsbet ne menfi cevap verdiği gibi, Patrona da sarayı muhasara etmiş değildi. İbrahim Paşa bu vaziyetten istifade ile bostancıları, içoğlanlarını silahlandırmak istedi. Namert heriflerin hepsi bir deliğe saklandığından, eline silah verilecek yirmi otuz kişi bile bulunamadı. Patrona, külfetsizce muzaffer olmak üzereydi ve koca bir padişah, çorapsız bir tellalın önünde sukut ediyordu... Turhan Tan'ın Yedigün dergisinde tefrika edilen bu romanı, yıllar sonra ilk defa kitap olarak yayımlanıyor. Osmanlı tarihinin en ilgi çekici dönemlerinden Lâle Devri'ni, debdebeli saray hayatıyla, lale bahçeleriyle, Sadabad gezmeleri ve tüm bunları takip eden kanlı isyanla birlikte, bu defa usta romancının kaleminden okuyoruz.
116.07 ₺ -
Kalbim Kudüste Kaldı
Yüz yıl önce bugün… Kudüs, Gazze ve Filistin; Miracın beldesi, ilk kıblegâh… Birinci Dünya Savaşı’nın hakkında en az bilgi paylaşılan cephesinin ve Kudüs’ün düşüşünün hazin öyküsü… Evet!.. Devlet-i Aliyye’nin yıldızı batmak üzereydi. Yedi asırlık koca çınar bir yandan İngiliz, Rus ve Fransız kıskacında can çekişirken, bir yandan da dost bellenen Alman ve Avusturya ihanetiyle içten içe kemiriliyordu. Lawrenceların süslü vaatlerine aldanan Bedevi aşiretlerin isyanlarıysa cabası… Devlet Babanın son çırpınışlarına şahit olmanın ıstırabıyla kurtuluşu şehadette arayan Tabip Subay Faruk Hikmet… Beride kendi gerçeğini Meryem Anne’de bulmak ve kalbinin İsa’sını doğurabilmek uğruna ülkesini terk edip Kudüs’e gelen Rachel Weizmann… Rumeli, İstanbul, Halep ve Irak’tan sonra Filistin’e akan er kişi; Basel’den Viyana’ya savrulan ve nihayetinde Kudüs’te Anneler Annesini bulan hatun kişi… Aşkın ve hikmetin vârisi esrarengiz bir Sahaf, dönemin Mevlevî postnişinin subay olan oğlu, Kuşçu Baba ve onlarda kendilerini arayan iki hakikat talibi… Farkında oluruz yahut olmayız. Âşıklarımızı anarken “Tahir ile Zühre”, “Ferhat ile Şirin” deriz. Oysa Avrupalılar âşıkları yâd ederken “Romeo ve Juliette”, “Antonius ve Kleopatra” derler. Âşıkların “ile” sayesinde birbirlerine bağlanması, biri olmadan diğerinin yarım kaldığına alâmettir. Hâlbuki “ve” benzer ama ayrı olanları sıralamaya yarar. Keza bu topraklarda birbirlerini sevenler, mıknatısın iki ucu olurlar. Nikâh ile birbirlerine bağlanan sevgilileri “Zevc” ve “Zevce” olarak anlattığımız gibi mıknatısın iki ucu arasındaki cazibeye de “Zevciyat” deriz biz.
255.50 ₺ -
Hikmet Kavşağında-Edmund Burke ile Ahmed Cevdet
Batı'da teodise bizinin etkisiyle başlayan, modernizm denen yeni bir dünya kurma projesinin gerektirdiği doğru bilgi arayışı çok geçmeden hikmetin kaybına yol açtı. 1789 Fransız İhtilali, hikmetin kaybedildiği modern dünyanın doğuşunu simgeliyordu. Sonucu bakımından modernizm "hikmetin kaybı" olarak görüldüğünde postmodemizmin temel işlevi de kaybedilen evrensel anonim hikmeti yeniden keşif yolunu açmak olacaktır. Bunun yolu da gelenek ile modernliğin sınırında duran farklı coğrafyalardan düşünürlerin mukayeseli incelemesinden geçmektedir. Fransız İhtilali'ne karşı duran İngiltere'den Edmund Burke ile Osmanlı'dan Ahmed Cevdet, hikmete dayalı bu geleneksel dünya görüşünün son temsilcileri sayılabilirlerdi. İki düşünür, buluştukları ortak bir "hikmet kavşağında" Fransız İhtilali ile gelen modern düşünce ve hayat tarzının meydan okumasına şaşırtıcı derecede benzer dinamik bir karşılık verir. Ancak Burke, sünnetullah teriminin yorumunda olduğu gibi hikmet yerine Hıristiyan teolojinin etkisi altına girdiği yerlerde hikmete bağlılığını koruyan Cevdet'ten ayrı düşer. İslâm'da Modernleşme, 1839-1939 adlı çığır-açıcı kitabıyla tanınan Bedri Gencer, bu ikinci eserinde bir taraftan muhafazakârlık ile gelenekselciliği ayırmaya yarayacak modernleşme ideolojileri hakkında bir tipoloji geliştirmekle önemli bir teorik katkı yaparken diğer taraftan iki düşünür örneğinde günümüzde hararetle tartışılan sosyal ve siyasal teorinin merkezî problemlerinin çözüm yolları hakkında hayatî ipuçları verecek muhafazakâr düşünceyi tanıtmaktadır.
8.45 ₺ -
Mihri Müşfik Hanım’ın İzinde
1903 Nisan'ında, 17 yaşında bir genç kız, elinde bavulu, etrafındaki ya görkeminden büyülenmiş bir halde Roma'nın orta yerinde dikiliyordu. Türkiye'de, Avrupa'da, Amerika'da yaşadı. Büyük savaşlar gördü. Büyük sanatçılarla birlikte oldu. Büyük bir ressam oldu. 1954'te New York'ta kimsesizler mezarlığına gömüldüğünde, ardında hep sınırlarda yaşanmış bir hayatın hatıralarını bıraktı. Mihri Müşfik, 20. yüzyılın başında Türkiye'de kadın olarak "var olma" savaşına kendini adamış bir figürdü. Aynı yüzyılın sonunda, aynı coğrafyada çevirmen Ulaş Ekin adım adım Mihri Müşfık'in izlerini takip edip İstanbul'u, Roma'yı, Paris'i arşınladı. Gerçekte Mihri Müşfikin izinden giden kahramanını nefes nefese kovalayan bir yazar mıydı yoksa sadece âşık bir erkek mi? Metinden çok yayınlanan fotoğrafa takılıyor gözüm. Mihri Hanım otoportresinin önünde poz vermiş. Elinde fırçası, başında boneye benzer 1920lere has şık şapkasıyla görünüyor. Şimdi fark ediyorum. Olgun bir kadın var karşımda. Kırkını devirmiş bir kadın. Ne zaman geçti onca yıl? Geride bıraktığı her şehirden bir yara devralmış gibi bakışları. Her aşktan, her ayrılıştan, altında yaşadığı her gökten bir iz var bu sefer Mihri Hanım'da. Gelecek, her zamanki gibi gözdağı veren müphem bir boşluk
83.95 ₺ -
Kanuni Çağının Ruhu
Sultan olduğu 46 yılda Osmanlı İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarına ulaştıran Kanuni Sultan Süleyman ve onun dönemi yüzlerce tarihçi tarafından incelendi, birçok eser kaleme alındı. Çünkü Kanuni çok yönlü bir kişilikti; hem başarılı bir komutan, hem başarılı bir siyaset adamı hem de başarılı bir sanat adamıydı. Özel hayatı da hayatının hiçbir döneminde çalkantılardan uzak olmadı. Joseph von Hammer ve Alphonse de Lamartine, ellerindeki arşiv kayıtlarına dayanarak Osmanlı’ya dair yazılmış en önemli tarihi kaynakları oluşturdular. Osmanlı Tarihinin en yetkin isimlerinden olan Hammer ve Lamartine’in Kanuni Sultan Süleyman ve dönemi hakkında yazdıkları şimdi tek bir kitap olarak okuyuculara sunuluyor.
200.75 ₺ -
Okları Kırılmış Kirpi
Refik Halid'in muhalif bir yazar olduğu dilden dile dolaşan bir söylencedir. Buna karşılık, bürokratik görevi bir yana bırakılarak tutumunu yansıtması gereken eserlerine bakıldığında, onun muhalifliğini gösterecek ciddi bir kanıta rastlanamaz. Bir yazarın muhalif tutumunun ancak yazarlık dışındaki bir alanla bağlantı kurularak dillendirilmesi ancak bizde görülebilecek bir garabettir. Öyleyse eserlerinin durumu, onun muhalif bir yazar olmadığım, hakkındaki söylencenin tümüyle bir yakıştırma ya da yanılsamaya dayandığını mı gösteriyor? Bu soruya paradoksal biçimde hem "evet" hem de "hayır" yanıtını verebiliriz. Evet, çünkü söz konusu eserlerin 1940'tan başlayarak yapılan yeni baskılarında, gerçekten de onun bir muhalif olduğunu gösteren ciddi bir veriye rastlamıyoruz. Hayır, çünkü bu eserlerin yeni basımları ile onun muhalif kimliğini belirginleştiren özgün basımları aynı içeriğe sahip değil. Başka bir deyişle onun muhalifliğini belgeleyen eserler, yeni basımlarında budanarak tek parti rejiminin kabul edebileceği bir içeriğe dönüştürülmüştür.
87.60 ₺ -
Geçit
Kitabın gerçek okuyucuları; onlardan her biri, aynı zamanda onun sahibi de olacaktır. Her türlü itirazı yapma, istediği yerini istediği gibi değiştirme, isterse kendine ait yeni bölümler ekleme, bir başka üslupla, hâkim olduğu farklı bir anlatım tekniğiyle ve kendi kelime kullanma zevkiyle onu yeniden yazma hakkının sahibi olacaktır. Bu konuda kendilerine karışan birinin çıkacağını zannetmiyorum. Bu kitaptaki hikâyeleri yazanın kim olduğu da yeterince açık değil çünkü. Hatta gerçekten bir yazarı var mı bu hikâyelerin; kesin olarak bilemiyorum. Bazen yazılıp yazılmadıklarından bile emin olamıyorum çünkü. Âlim Kahraman’ın kurgu ile gerçeğin iç içe geçtiği, okuyucuyu da akışa dâhil eden çok katmanlı bir anlatımı; sürprizlerle ilerleyen ironik bir hikâye dili var. Geçmiş birikimlerle temasını hiç yitirmeyen, bir taraftan onları da cem eden hikâyeci, diğer taraftan şaşmaz bir sezgi ve güvenle kendi tarzının peşinde ilerliyor.
54.75 ₺ -
Tamamlanmamış İslam Yazıları
Modernizmin oluşturduğu pratik/faydacı/çıkarcı akılla, kalıcı yüksek değerlere ulaşabilmek mümkün müdür? Öbür yandan, her çağın yaşama evreninin kendine özgülüğünü düşünmeden aklı belirli bir çağın anlayışına hapsetmekle kendimizi ve içinde yaşadığımız dünyayı doğru anlayabilir miyiz? Bu kitabı oluşturan yazılar, Vahiy başta olmak üzere İslâm’ın temel kaynaklarının, Müslümanların dünyaya ilişkin bilinçlerinde daha fazla rol oynaması gerektiğine inanan bir tefekkür dünyasının ürünleri. İslâm, “Nasıl bir dünya yaratmalıyız?” sorusu için sunulmuş “gerekçeli” bir tez, toplumsallıkta temellenen ve rasyonalite sunan bir davadır. Bu tezin dile getirilmesi, başlı başına hasımlar uyandırmak için yeterli bir sebeptir. “Servet, salt bazı kesimlerin arasında dolaşan bir talih olmasın” hükmünü uygulamaya koymayı istemek (zekâtı ruhuna uygun hale getirmek) G-8’in menfaatine ilişmek zorundadır. Ad kavminin militarist olduğu için iman etmediğine ve helâk edildiğine inanmak, yeryüzünün savaş makinesiyle barış içinde yaşayamamak anlamına gelir. Hayvanları boyunduruk altına almayı İblis işi olarak kavramak, Descartes-sonrası endüstriyalizmle savaşmak anlamına gelir… Evet, Kur’an, baştan sona politik bir kitaptır. Öncelikle toplumsallığı şekillendirmek ister ve ölçeği yeryüzüdür, öznesi de bütün insanlık. Türkiye sınırlarında ya da Ortadoğu’da İslâmî bir siyasallık veya sadece Müslümanların öznesi olduğu bir siyasallık… Bunlar, hayal ya da gerçek olmasından önce Kur’an’ın kendine ölçek olarak kabul ettiği topraklar ve özneler değildir. Müslümanlar, farklı dinlere inananlar ve bir dine inanmayanlar beraberce nasıl bir dünya yaratacaklar? Kim dost kabul edilecek ve neden? Kim düşman kabul edilecek ve hangi gerekçeyle? Dosta ve düşmana gözetilen adalet ne olacak? Bu soruların hepsi, seküler akıl muhatap kabul edilerek gerekçeli bir şekilde yanıtlanır.
21.17 ₺ -
Giderken Bana Bir Şeyler Söyle
İnsanların yolu iki şeye, aşka ve ölüme mutlaka düşer. “İnsanın Temel Acıları” üçlemesinin ilk romanı “Aynalar Koridorunda Aşk” romanında yolu aşka düşenlerin ruhsal durumlarını irdeleyen psikiyatrist Mustafa Ulusoy, üçlemenin ikinci romanını yolu ölüme düşen insanlar üzerine kuruyor. Ölümü anlatırken dönüp aşka bir kez daha bakıyor. Aşkın güçsüzlüğüne karşın, ahlakın varlığa özen göstermek olduğunu temel alan yazar, ancak özen gösterilen ilişkinin derin bir bağlanma ağlayabileceğini söylüyor. Dr. Mavi bu sefer yolu ölüme, kayıplara düşenler karşısında çaresizliğe kapılıyor. Turuncu, Kahverengi, Kırmızı, Gri, diğerleri ve elbette bilge dostu Beyaz’la birlikte insanın temel acılarından ölümü katman katman açıyor. Gerçek ya da muhayyel acılardan geçen, ölümü çeşitli biçimlerde tecrübe eden kahramanlarımız, insanoğlunun kaçınılmaz yazgısıyla barışmanın yollarını keşfediyorlar. Mustafa Ulusoy, “Giderken Bana Bir Şeyler Söyle”de ölümle birlikte hayatı, ayrılığı, babalığı, yoksunluğu, kederi, dostluğu, öfkeyi, tanıklığı, varoluşsal işe yaramayı, yalnızlığı ama özellikle öykülerimizin yalnızlıktan ve sessizce ölmekten nasıl kurtulacağını anlatıyor. Ölümü gülümsetiyor Ulusoy, Ölüm Meleği’ni hepimize arkadaş kılıyor. “İnsanın ölümden korkar gibi görünmesi bir yanılsamadır. İnsan, aslında yokluktan, yokluğun getireceği sonsuz ayrılıktan özellikle de kendinden sonsuz ayrılmaktan korkar. Ölümse, hem ayıran hem birleştirendir. Ayrılmak için ölmek gerekir. Ama buluşmak için de ölmek gerekir. Ölüm gibi ikili bir yapısı olan başka bir durum yoktur. Bu yönüyle ölüm ikili, zıt bir duygu uyandırır insanda. Onu çekici kılan, cazip hale getiren, taçlandıran da budur.”
120.45 ₺ -
Yeni Başlayanlar İçin İngilizce
On yaş üstü öğrencilere kolay ve öğretici bir başlangıç Başlangıç düzeyinde yetersiz ve dağınık İngilizce bilgisi olan okurların bilgilerini düzenleme Öğretmensiz öğrenimi sürdürebilme İlköğretim ve ortaöğretimde İngilizce öğrenimine rehber Pratik konuşma ve öğrenim için yepyeni bir metot Yeterli derecede Türkçe açıklamalar Kolay çeviri örnekleri İngilizce sözcük ve deyimlerin Türkçe okunuşları Yabancı öğretmenlerce yapılan CD kayıtları Uygulamaların çözüm anahtarları Her derste tartıştırılan sözcük, kalıp ve deyimlerin bir listesi ve Türkçe okunuşları Kitapta geçen sözcük, sözcük grupları ve deyimlerin Türkçe’den İngilizce’ye hazırlanmış sözlüğü Sıkça kullanılan düzensiz fillerin üç hali ve Türkçeleri Türkçe’den İngilizce’ye ve İngilizce’den Türkçe’ye 2850 sözcük, deyim ve kalıp
288.35 ₺ -
Toefl
A New Toefl Preparation Course, özellikle anadili Türkçe olan öğrenciler için hazırlanmıştır. Kitabın hazırlanmasında, Türkçe´nin diğer diller ve İngilizce açısından farklılıkları gözönüne alınarak sistemin tamamının kavranmasını sağlayacak bir method kullanılması hedeflenmiştir.
37.18 ₺ -
Şah Sultan
Tutku… Güzellik… Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş. Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş. Çaldıran... Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride. Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi? Kızılbaşlık! Sünnilik! İktidar hırsı. Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman! Korku? Ya o? Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir. Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir. Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta. Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir. Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri. Ve işte bir kez daha aşk! Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar. Şah ve Sultan… Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler. Masal kadar gerçek. Büyüleyici olduğu kadar umut verici. Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap. İskender Pala’dan…
164.25 ₺ -
Aşkname İskender Pala
Bütün iyi dilekler ve selamlardan sonra...Dilenciden sultana, köleden efendiyeHânım hey!..Sen ki mahabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, ejendimsin,Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin,Ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacım kalmadı artık. Sevgili eşiğinde ölene değil sağ kalana şaşmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aşkınla hasta, ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Araya bunca yılın hasreti girmişken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldığı güzellik ile insan içine çıkıyor diye güneşe, eşiğini döne dolaşa senden nur çalıyor diye her akşam mehtaba bakıyorum, bilesin. "Bugün nasılsın ey kâinatın başı dönmüş yıldızı?" diyorum ona, hasbıhal ediyorum; "Ne haldedir sevgilim, hoş mudur, sofaca mıdır İstanbullar sultanı bugün?" diye tekrar soruyorum. "Hiç benim bulunduğum yerden daha kederli bir âleme doğdun mu sen; hiç aşkta altüst olmuş bencileyin bir firkatzede üzerine parladın mı?" diye sitem ediyorum bazen... Velhasıl günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayışımı şikâyetle söylüyor, anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için.
101.47 ₺ -
Kırk Güzeller Çeşmesi
Okuyucu! Sen burada, bugün artık kaybettiğimiz değerlerimizle ilgili (nezaket, haya, tevekkül, merhamet, sabır, tefekkür, sadakat, dua, kanaat, gözyaşı vs.) kırk öğüt bulacak ve bunları şiirsel ilhamlarla okuyacaksın. Belki yazının içindeki öğüdü alacak, kıssadan hisse damıtacak, belki de unutuvereceksin. Ama ben sevgili okuyucu, bu yazıları, Efendim, "Her kim benim hadislerimden kırk tanesini belleyip başkalarına da öğretirse, kıyamet gününde Allah onu bilginler ve fakihler arasında diriltsin!" buyurduğu için yazdım. İsterim ki, sen de öyle okuyasın ve zihninde birkaç gün gezdiresin. Hem kim bilir, bugün dün olduğunda, belki de seninle ikimiz, O'nun meclisinde buluşur, bunları yeniden söyleşiriz!..
69.35 ₺ -
Kudemanın Kırk Atlısı
Millî olmadan milletlerarası olunmazken, kendimizi nasıl bildirebilelim? Millî hafızamız, kudemâmızın mirasını tanımakla zenginleşecektir. Onların pek çoğu, bugün ibretle okunacak ömürler yaşamışlar, bizim zaman zaman karşılaştığımız hâllerle karşılaşmışlar. Yaptıkları, söyledikleri ve yazdıklarıyla her biri bizlere rehber olan büyüklerimizin hayat hikâyeleri, millet olarak biraz da bizim hikâyemizdir. Bu çalışmada atalarımızdan devlet adamı, mutasavvıf veya şair olan yalnızca kırk kişinin hayatlarından bazı kesitlere yer verilmiştir. Gönül isterdi ki, nice kırkları size tanıtabilelim. Ancak biz, istenirse bu kırk kişiden her birinin size bir kapı aralayacağını umut ediyoruz.
101.47 ₺ -
Babilde Ölüm İstanbulda Aşk
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına... Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem... Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca çan verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi... Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi... Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi... Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi... Sair. ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi... Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını, Babil uyandığı zaman?
200.75 ₺ -
Şair Fatih Avni
Fâtih. Gelmiş geçmiş en büyük ve en renkli hükümdar. Kültürlü. Asker. Matematik ve diğer müspet ilimlere meraklı. Doğu dillerini bilir. Batı dillerini bilir. Sultan. Ve şair. Avni. Aruzu kullanmakta usta. Gazzeleri daha meşhur. “Fâtih olmasaydım Ulubatlı Hasan olurdum,” diyebilen bir ruh kahramanı. Fâtih!.
101.47 ₺ -
Düşte Kalan
Yıllardan 1258 idi. Hülagu Bağdat'a girmiş, İnsanlığın beşik edindiği ve o zamana kadar süzegeldiği tecrübesini harmanladığı topraklarda, dünyanın Nuh Tufanı'ndan sonra gördüğü en büyük yıkımı yapmıştı. Bu talan, o çağa göre dünyanın gözdesi olan bir medeniyet merkezinin yok edilmesi demekti ve Hülagu'nun askerleri, Bağdatın eşsiz koleksiyonlarıyla ünlü kütüphanelerindeki yüz bini aşkın el yazması kitabı Dicle'ye boşaltmış ve Dicle günlerce mürekkep renginde akmıştı. Eğer o zaman kütüphanelerinin başına böyle talan gelmeseydi, belki de dünyanın daha sonraki yüzyılları çok farklı olur, Rönesans ve Reform hareketkerinin adresi değişir, modernleşmenin göstergeleri farklı boyutlarda ortaya çıkar, hatta Amerika, şimdiki Amerika olmayabilirdi. Gelin görün ki, Amerika şimdi Bağdat'tadır.
142.35 ₺ -
Ah Minel Aşk
Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş eder. At olup koşar, kuş olup uçar. Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir topraklan altına dönüştürür. Sır olur saklanır, gonca olur açılır. Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mest eder, güneş olur âşıklarının ümit meyvelerini olgunlaştırır.
28.47 ₺ -
Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
Bizce bir divan şiiri antolojisi, klâsik edebiyatımızın takip etliği yola ve gelişmeye ayna tutabilmeli ve okuyucunun zevk dünyasına yeni bir kapı aralayabilmelidir. Yani ele alınan şiir, yazıldığı dönemden bugüne seslenebilmeli veya okuyucuyu kendi cağına taşıyabilmelidir.Bu antolojide yer alan manzumeler, genellikle divan edebiyatının en güzel şiirlerinden oluşur. Şiirler seçilirken estetik ve sekil mükemmelliğine bilhassa ören gösterilmiş ve gencide lam mel m verilmeye çalışılmıştır. Amacımız, divan şiirini önce okuyucuya tanıtmak, soma da sevdirmektir. Bunun için simdi sizi, bu edebiyatın altı asırlık asude bahçesinden bizim işaretlediğimiz birkaç gülü koklamaya davet ediyoruz. O bahçeye girdikten sonra başka güzel güllerin de varlığını keşfetmek yine size kalıyor.
25.55 ₺ -
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
Bu sözlükte divan şiiriyle ilgili tabiat, tabiat olayları, coğrafya, yerleşim bölgeleri, iklim kuşakları, insanlar ve özellikleri, kozmik âlem, felek, tıp, astronomi, yıldız ilmi, burçlar, müneccimlik, falcılık, remil, eski batıl ilimler, israiliyat, musiki deyim ve terimleri, makamlar, eski sanat dalları, hattatlık, müzehhiplik, mücellitlik, eski hayat sistemi, günlük olaylar, âdetler, gelenekler, oyunlar, eğlence hayatı, savaş, savaş aletleri, savaş terim ve deyimleri, bezm ve rezm sistemi, efsanevi ve tarihi kişiler, tasavvuf ve tasavvuf i inanış sistemi, bunlara ait deyim ve terimler, tarikatlar, özellikleri, efsaneler, kıssalar, Yunan mitolojisi, dini terimler ve alışkanlıklar, ayetler, hadisler, fıkıh, tefsir ve dini ilimler ile İslâm dini ve dini hayat vs. birçok konularda açıklanması gereken maddeler yer almaktadır. Bunun yanında açıklanmaya muhtaç olan divan şiirinin özünü oluşturan beşeri veya ilahi anlamdaki platonik aşk, âşık, maşuk, içki alemleri, sevgilide güzellik unsurları, bu yolda oluşmuş mazmunlar, remizler, mefhumlar, ünlü aşk hikâye kahramanlarıyla ilgili imajlar ile mesnevi konuları ve divan şiirine özgü şekiller, türler, sanatlar, vezin ve kâfiye ile nazım özelliklerine de yer verilmiştir.
255.50 ₺ -
Hilyei Saadet
Peygamberimizin kutlu vasıfları ile mübarek güzelliklerini anlatan Hilye-i Saadet, asırlar boyu halk arasında makamla okunmuş muhteşem klasiklerimizden birisidir. Hz. Muhammed'in (s.a.s) fiziki, ahlaki, ruhi ve insani özelliklerinin güvenilir kaynaklardan derlenmesiyle meydana getirilen bu eseri okuduğunuzda, iki cihan serveri efendimizin gönüllere esenlik veren güzelliklerini yeniden keşfedecek; ruhen ve bedenen onu daha yakından tanıyacaksınız. Bu öyle bir tufhedir ki zikr-i Huda ile memlü sahabi dillerden, aşk-ı Habibullah ile çarpan şair gönüllere; şefaat-ı Resulullah'a müştak aciz bir kalemden, zübde-i ihlas olacak pırlanta bir nesle sunulmuştur.
69.35 ₺ -
Türk Safosu Mihri Hatun
Mihrî Hatun, 15-16. yüzyıl divan edebiyatımızın, iki kadın şairinden biri. Kadîrı dünyasını, duygularını, alışılmış kalıplarını zorlayarak, açıkça ve kadınca söylemeyi başaran tek kadın divan şairi. Sevgililerim adlarıyla anacak kadar da cesur. Divan edebiyatımızı İnceleyen yabancı uzmanlar onu Safo ile kıyasladılar ve o dönemde Doğulu bir kadının bu biçimde şiirler yazmasını şaşılacak bir durum" olarak nitelendirdiler, jagdaölanvsa, onu ffüzeı, zeki, esprili ve erkeğe denk olarak tanımladılar. Tutkulu yaşamında, bedensel aşktan kaçındığını vurgulamaya özen gösterdiler.
142.35 ₺ -
Mevlana İskender Pala
Yaydan fırlayan ok gibidir ağızdan çıkınca bir söz. Ve hiç geri dönmüş değildir atıldıkta sonra bir ok. Seli başından bağlar ileriyi gören kişi. Ve geçtiği yerleri harap eder baştan bağlanılmayan sel. Ne tükenmez hazinesin sen ey dil ve ne devasız bir dert!Anadolu Celâleddin Dinle Neyden Ambardaki Fareler Sır odur ki gizli gerek Dili kontrol edebilmek Lokman ile efendisi Alçal ki yükselebilesin Akıl ile ruh Bir iksirdir sabır İki bedende tek gönül Kuşun avcıya ettiği
62.05 ₺ -
Atasözleri
Atasözleri,kültüre dair inceliklerin görülebileceği en temel söz birimleridir.Nezaman ya da kim tarafından söylendiği bilinmez ama halk bu sözlerin doğruluğunda,derinliğinde mutabıktır. Binlerce yıllık gelenekten damıtılmış bu hikmetli sözler,İskender Pala'nın özgün yorumlamalarıyla tekrar bir araya getirildi.Günlük hayatta hangi durumlarda kullanıldıkları,hangilerinin artık kullanımdan kalktığı / kalkması gerektiği gibi aydınlatıcı bilgilerle zenginleştirilmiş bu eser,halk kültürümüz için de önemli bir çalışma. Bu çalışmada bine yakın atasözüne yer verilmiştir....Umarız okuyucu ve öğrencilerimiz bu bin sözden bin öğütürler ve atalar sözü hazinemizden cevherler devşirirler.
105.85 ₺