-
Donuklar
Korkarak elimi çekiyorum. Yeni bir korku başlangıcı ve sonu belirsiz. Bu korku gitgide büyüyor ve tüm benliğimi sarıyor. İnsan seli aralıksız akıyor. Selin ardı arkası kesilmiyor. Giden bir kent mi, bütün bir ülke mi? İnsan seli, gittikçe hızlanıyor ve büyüyor. Sanki bir yerlere yetişmek ister gibiler. Bir gecikmiştik, bir telaş... Hızlanıyorlar, hızlanıyorlar; her biri bir gece atı ve her biri kendi derdinde, kendi yalnızlığında. Bir umutsuzluk, bir yenilmiştik... İnsan denizi dalgalanıyor ve yaşayanların ayak sesleri kaplıyor her yanı. Görüyorum, insanlar tekrar kente dönüyorlar. Ben burada yapayalnız mı kalacağım? O anda perdeler açılıyor: Üçler, yediler, kırklar ve bütün Hak Erenler yanımdalar. Dünyayı görüyorum; bütün insanları toplamış bize sunuyor, onlara yeni bir nefes verelim diye... Bütün zamanlarda, bütün mekânlarda durmuş, evrene bakıyorum. Bu romanın ilk sayfaları, 1970'te Diriliş dergisinin 15. sayısında yayımlanmıştı. O zaman uzun bir hikâye gibi tasarlandı, sonraları tekrar tekrar ele alınarak defalarca yeniden yazılmıştır. Bu durumda türünün ilk örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Az gelişmiş ülkelerin sürekli karşı karşıya kaldıkları çelişkiler, yönetim biçimi arayışları ve bunu kurbanlar vererek deneyişleri dile getirildi bu romanda. Burada destansı yıkılışların yanı sıra destansı kurtuluşa da işaret edilmiştir. Bu kitap, insanımızın kendi kendini sorgulamasının yolunu açabilirse, red ve şerh geleneğinden eleştirel bilince ulaşmamızda bir pencere aralayabilir belki.
69.35 ₺ -
Şahane Gazeller 1 Ahmet Paşa Necati Fuzuli
Sabrım inayetin gibi az ise çoğa say Cevrin gözüm yaşı gibi çok ise aza tut Ahmet Paşa Yol eri oldur k'ola yârin ayağı toprağı Eğledin ey gam beni yolumda yalan eyledin Necati Kime kim derdimi izhâr kıldım isteyip derman Özümden bin beter derd ü belâye mübtelâ gördüm Fuzili
47.45 ₺ -
Şahane Gazeller 2 Baki Nefi Naili
Minnet Huda’ya evlet-i dünya fenâ bulur Bâki kalur sahife-i âlemde adumuz (Bâki) Zülfüne kalsa perişan eylemezdi dilleri Anı da tahrik eden bâd-ı sabâdır n’eylesin (Nef’i) Verip tezelül-i Mansur’u sâk-ı Arş’a tamâm Hudâ Hudâ diyerek pây-ı dâra dek gideriz (Naili)
101.47 ₺ -
Şahane Gazeller 3 Nabi Nedim Şeyh Galib
Hayâl-i halka-i zülfünle ekşim düşse deryâya Zamân-ı haşre dek girdâb-ber-girdab olur peyda (Nabi) Hâl kâfir, zülf kâfir, çeşm kâfir el amân Ser-be-ser iklim-i hüsnün kâfiristân oldu hep 8nedim) Bağlanıp zülfünde bozdum ahdi de peymânı da Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermânı da (Şeyh Galib)
101.47 ₺ -
Divanyolu
Divanyolu'nda yürüyen sadece insan değildir. Kültür ve tarihin tahtında yol almanın şaşkınlığı kadar cümbüşü de akar burada. Bazen rüya gibidir. Bazen gerçeğin göz kırpmaları akıl çeler. Sesler ırmağında dolaşan, ışığın ve müziğin altın heykelleri olmalı. O dümdüz bir cadde değildir. Zamanla daralıp genişleyerek kendi harikalarını hazırlamıştır. Onu sadece bir yol olarak da düşünebilirsiniz, bir dehliz gibi de görebilirsiniz. Fakat onun asıl mucizeleri, dünün masalları gibi dipte kalsa da bugün her köşesinden konuşma kudretine sahiptir. Beşir Ayvazoğlu, bir roman kahramanı gibi diri ve derinlikli bu caddeyi o özgün üslubuyla yeniden konuşturuyor. Divanyoln; şiirle romanın, sinematografi ile tarih bilgisinin, masalla gazetecilik tecessüsünün arasından parlayan bir kitap.
10.14 ₺ -
1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi Cep Boy
Şahabeddin, Sami Paşazade Sezai ve Midhat Cemal Kuntay'ı mevsim çiçekleriyle bezeli mükellef bir yemek masasında gösteren ünlü bir fotoğraf vardır. Bu fotoğrafın âdeta içine girerek davetin verildiği Mısır Apartmanı'nın kapısından 1924 yılına çıkan Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta, Mehmed Akif'i merkeze alarak, söz konusu davetin sebebini, nerede ve niçin verildiğini, karede yer alan şair ve yazarların birbirleriyle ilişkilerini, o günlerde yaşadıkları dramları, henüz ilân edilmiş olan Cumhuriyet'in hayatlarına nasıl yansıdığını anlatıyor. Karede görünmeseler de, fotoğrafın içine girildiğinde hemen karşılaşılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Abbas Halim Paşa ve Fuad Şemsi İnan gibi renkli şahsiyetlerin de yer aldıkları bu kitap, kültür ve edebiyat tarihimizin bazı karanlık noktalarına ışık tutuyor.
6.69 ₺ -
Anadolu Halk Resimleri
Malik Aksel! Halk resimlerine her zaman başka bir gözle baktı. İlk bakanlardan, içeriden bakanlardan birisiydi. Seyfelmülûk, onun karşılaştığı ilk resimli halk kitabıydı. Ardından Köroğlu, Ferhat ile Şirin ve diğerleri geldi… Bu buluşma, zamanla ondaki tutkuyu ateşledi. Bir ressamdı o. İçinden çıkıp geldiği halkın resimlerine ve renklerine yöneldi. Onun seçtiği ve hakkında yazdığı her resimde sadece halkın duyuş zenginliği değil ruh macerası da vardır. Hikâyeden resme, oradan da kendi kırık fakat asil çizgimize bakışımız için eşsiz bir şaheser: Anadolu Halk Resimleri
13.87 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
328.50 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü ( Ciltli )
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
47.45 ₺ -
Anadolu Masalları
KÜLTÜR! Halk inançları, rüyalar, gerçek ötesi yaşantılar… Asırlar içinde mayalanır masallar. Korkular oradadır, umutlar, gizemler... İnsanın ve hayatın bin bir yüzü... Tuz kadar yakıcıdır bazen Su kadar serinletici Çocuk kadar saf. İdeal olan da vardır masallarda, saçmalığın güzel oyunları da… Masal bizdir, bizim içindir, bize göredir. Hem de herkesin gözü kulağıdır, can kulağıdır. Padişah kızları, beyler, paşalar Yanık âşıklar, şehzadeler... Bir büyümez şehzadedir masallar... Zalim hükümdarlar mutlaka devrilir. Gün döner, zaman zamana, gerçek hakikate kavuşur. Kültürün denizidir. Devlet kuşları, hüzün kuşları... Hasan Lâtif Sarıyüce, yarım asrı aşan çalışmalarının içinden sesleniyor. Kıvrak Türkçeyle. Hem bilim var bu masallarda, halkbilim var Hem masal yazımına üslup kazandırmış seçkin bir yazar. Herkes için, her yaşa göre. Anadolu Masalları Bir kere daha, hep yeniden...
20.44 ₺ -
Türklerde Dini Resimler
İslam’ın tasvire bakışı gerçekte neydi? Eğer katı bir yasak varsa yazı-resimle oluşturulan hayvan figürleri nasıl açıklanabilir? Türk kültüründe tasvire yer olmadığı inancının kaynağı nedir? Sanatçılar, eserlerinde canlı figürlerine ne sıklıkla yer vermiştir? Alevi-Bektaşi ve Mevlevi inanışlarının Türk resmine katkıları. Hz. Ali’nin devesi, Çifte vavlar, Ashab-ı Kehf gemisi, ah mine’l-aşk… Yüzlerce isimsiz sanatkârın hepsi birbirinden değerli eserleri. Bir zamanlar camilerin iç duvarlarında bile görülebilen tasvirler… Mustafa Rakım Efendi, Hattat Şefik Bey, Leylek Hasan Dede gibi sanatçıların istif çalışmaları… Malik Aksel, peşin yargılarla üstünkörü değerlendirilen Türk resim geleneğine aklıselimle ve iç gözle yaklaşıyor. Türk ve İslam inancında resmi, örnekleriyle, tanıklarıyla, eşsiz çizimler eşliğinde okuyuculara ulaştırıyor. Sanat yeniden yazılıyor.
87.60 ₺ -
İki Darbe Arasında
28 Şubat süreci….her gün bir yığın hüsran… Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çığlık çığlığadır içinizde. Ateş düştüğü yeri yakar ve bir serçe olsun, gagasıyla bir damla su getirmez yangını söndürmeye… İskender Pala, bu defa pek bilinmeyen bir özelliğiyle, “asker kimliğiyle” karşınızda. Usta yazar, 12 Eylül'ün hemen ardından başlayıp 28 Şubat sürecinde YAŞ kararıyla son bulan Deniz Kuvvetler'ndeki 15 yılın hikâyesini içeriden okuma fırsatı veriyor. (…) Acı günleri hatırlamak, insana tekrar acı verir elbette. Buna rağmen vaktiyle unutmayı çok zor başardığım o günleri şimdi yeniden hatırlamanın acısını yaşamaya cesaret etmem, sırf tarihe belge bırakma ve belki o savruluş insanların hâlâ aramızda yaşadıklarına dikkat çekebilme amacına yöneliktir ev bu yüzden yazdıklarımın tamamı katıksız hakikattir. Kitapta Öne Çıkan Bölümler İskender Pala Neden Ordudan Atıldı? - İskender Pala orduda iken, Namaz kılarken bir defa görülmüş Osmanlıca kitap okurken (Kuran zannediliyor) görülmüş. Cenaze namazında saf tutarken görülmüş. Kızını imam hatip lisesine göndermiş İlhami Erdil Paşa Neden Hiddetlendi? - Recep Tayyip Erdoğan (İst.Büyükşehir Belediye Başkanı) ile İlhami Erdil (Kuzey Deniz Saha Komutanı) arasında geçen sohbet… Askeri Lokalde Başörtü Tahammülsüzlüğü… - İskender Pala eşi ve çocuklarıyla askeri lokalden eşinin başörtülü oluşu nedeniyle çıkartılıyor. Eşi ve çocukları önünde rencide edilen İskender Pala hukuk mücadelesini kazanamıyor. Deniz Kuvvetleri tarihini arşivleyip bu arşive 50 araştırma kitabı kazandırmış. Ordunun bilime yeterince önem vermediğini ifade ediyor.(Edebiyat doktorası yapmış birini doktor zannedip deniz hastanesine gönderiyorlar) Asker Kitapları Yakıyor… - MEB kitapları orduda yakılıyor.- Atatürkçülük adına kitabı yakan kurumun, Türk Dil Kurumu'nun ve yine onun kurduğu Cumhuriyet'in Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitaplarını yakıyordu.- Yakın Tarihimiz Bildiğimiz Dışında mı? - Kardak konusunda araştırma yapması isteniyor. Özel izinle ulaştığı belgelerde aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihinin bildiğimizin dışında bir tarihi olduğunu görüyor. Orduda Etnik ve Dinsel ayrımcılık - İskender Pala kendisinden önce Kürt'lerin, Alevi'lerin ve Çingene'lerin orduya alınmadığını bu etnik ayrımcılığa kendisinden sonra inançlı, namaz kılan insanların da dahil edildiğine dikkat çekiyor. Ve Belgeler….
105.85 ₺ -
Katrei Matem
KATREİ MATEM Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala'nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor. İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul'u, hatta tüm Osmanlı'yı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor. İskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin'in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor. Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda –ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı canından; Sultan III. Ahmet'i de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilali'nin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım. Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şark'ın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım. Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmet'i, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbul'u ve Sadabat'ın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.
164.25 ₺