-
Tasavvuf Bize Ne Söyler?
Bir vakıa hakkındaki yanlış algıların asırlardan beri farklı dil, kültür, ırk ve coğrafyaya ait milyonlarca insan tarafından benimsenmesi, kalplerde ve zihinlerde yer edinmesi, çok sayıda insanın yanılması veya yanlış yapması ve asırlarca bu konuda ısrar etmesi olanaklı değildir. Tasavvuf Bize Ne Söyler?, Prof. Dr. Ömer Yılmaz'ın kendisiyle yapılan nehir söyleşide "Tasavvuf, bazı müntesiplerinin cehâletinden, düşmanlarının zulmünden çok çekmiştir" tezinden hareketle; tasavvufun mahiyetine kendi bakış açısından cevaplar bulmaya çalıştığı bir tasavvuf psikolojisi ve sosyolojisi kitabıdır. Bir akademisyen olarak yazarın, medyada hâlen güncelliğini koruyan tasavvuf konusundaki samimi inancı, yapılan hata ve istismarlara rağmen sahih geleneğin günümüz etik sorunlarına çözüm üretebilecek alternatif yollardan biri olduğuna dair düşüncesidir. İlmî, dinî, ahlâkî, felsefî ve kültürel kodlar eşliğinde yeri geldikçe kendi alanına eleştiriler de yönelterek meseleye yaklaşan Yılmaz, Doğu’dan ve Batı’dan birtakım argümanlarla konuya dair açılımlar ve açıklamalar getiriyor. Tahsilinin önemli bir kısmını Almanya’da ikmal eden, dünyaca ünlü tasavvuf uzmanı Annemarie Schimmel (Bonn, 2003) ile yakından tanışıp derslerine katılan Prof. Dr. Ömer Yılmaz kitapta, farklı başlıklar altında Anadolu insanının dinî ve kültürel kimliğinin bileşenlerinden biri olan tasavvuf disiplininin toplumumuzda hak ettiği yeri alması gerektiğini belirtirken bu husustaki temel kıstasları geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki köprülerle ortaya koyuyor.
241.50 ₺ -
Kalb-i Selim
Sanma ey hâce senden zer u sîm isterler Yevme la yenfe‘uda kalb-i selîm isterler Bağdatlı Ruhî Akıl büyük bir nimettir. İnsan, aklı kalbin hizmetine vermekle ruh semasında kanatlanır ve pervaz eder. Kalbî hayatta tezahür eden aşk, akla akıl ile veda etmektir. Aklın yetersizliğini akılla anlamak vahye muhatap olmanın da vesilelerinden biridir. Vahiy ise doğrudan doğruya bu aklın fonksiyonunu kavramış kalbe; daha teknik ifadeyle “akleden kalbe” hitap eder. İşte Cenab-ı Hakk’ın nazar ettiği bu kalptir ki marazlardan ve hastalıklardan kurtulduğu ölçüde “beytullah” haline gelir. Ömer Tuğrul İnançer bu önemli kitabında aşk yolunda yükselmeye müheyya olan insan kalbinin “selîm” bir mahiyet kazanabilmesinin yollarını gösteriyor. Kalbin kibir, benlik, gurur, ucb, haset ve gıybet gibi tehlikelerden korunması, bu menfi hisleri daha müspet ve pozitif davranışlara dönüştürerek sırat-ı müstakim hattında kalabilmenin ayrıntılarını ortaya koyuyor. Muhterem İnançer, her zamanki selis ve akıcı üslubuyla izah ettiği bu hayati meselelerin anlaşılmasında hem akılda hem de gönülde itminan hasıl ediyor.
122.50 ₺ -
Tahura
Elinizdeki kitap çağımızda tasavvufa gönül vermiş ve sekiz asırdır sönmeyen Mevlevî çerağını dünyaya tanıtmaya azmetmiş gayret ve hizmet ehli bir kadın sûfîye, eğitim sürecine ve onun zihniyet dünyasına ışık tutuyor. Mesnevîhân Sertarîk Şefik Can Dede’nin rahle-i tedrisinde bulunmuş Hayat Nur Artıran Hanımefendi ile yapılan yurt dışı ve yurt içi röportajları kapsayan bu kitap, tasavvuf hayatının merkezinde olan bir kadın sûfînin tecrübelerine dair sıra dışı ve ilk elden bilgileri ihtiva ediyor. Hz. Mevlânâ’nın zengin irfân dünyasından istifade eden H. Nur Artıran, İslam, din, ibadet, tevhid, vahdet, tasavvuf, tarikat, tekke, Mevlevîlik, Mesnevî-i Şerif, semâ, musiki, İslam’da kadının yeri, Mevlevilik tarihinde kadınların konumu, Aşk-ı İlahî, İslâm Ahlâkı, Ramazan-ı Şerif, sevgi, muhabbet, merhamet, barış gibi pek çok önemli kavrama açıklamalar getirirken verdiği cevaplar; Hz. Pir’in yolunun, terbiyesinin ve irfânının ince detaylarını yansıtıyor. Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı’nın yurt içi ve yurt dışına uzanan bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetleri Hz. Mevlânâ’ya olan ilginin küresel boyutlarını ortaya koymakta. Divân-ı Kebir ve Mesnevî-i Şerif’den getirdiği misaller ve meseller ile “kesrette vahdeti” “ikilikte biri” ve “nefsin karşısında ruhun yüceliğini” yansıtan cevaplarıyla bu kıymetli eser bireysel ve toplumsal düzeyde psikolojik ve sosyolojik sancılar çeken günümüz insanına maveradan kutsi soluklar taşıyor. Ayrıca, bu eser sayesinde Sayın Artıran’ın Şefik Can Dede ile “sırlı” buluşması ve dedemizin son yedi yılında bir nevi asistanı olarak müşahede ve tecrübe ettiği vakaları ilk defa kamuoyu ile paylaşması yönüyle çağdaş tasavvuf tarihine çok önemli bir not düşülmekte. Sufi Kitap, daha önce Aşk Bir Davaya Benzer ve Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez adlı eserlerini neşrettiği Saygıdeğer Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin külliyatına bir kitap daha eklemenin mutluluğunu yaşıyor.
227.50 ₺ -
Gönül Gözü
Ömer Tuğrul İnançer ve Prof. Dr. Kenan Gürsoy’un TRT İstanbul Televizyonu’ndaki sohbetlerinden oluşan bu kitap, gönül iklimimize açılan bir kapı... Kitapta, içinde bulunduğumuz hayata gönül cihetinden bakmamız ve onu bu cihetten yorumlamamıza ışık tutan tevhid, hürriyet, ahlâk ve gelenek gibi kavramlara dikkat çekilerek İslâm’ın estetik boyutları var mıdır, tasavvufun gönül dünyamıza etkisi nasıldır, ilim ve kültür mirasımızın temelleri nelere dayanır gibi sorulara cevaplar da aranmaktadır. İlim, irfan, tasavvuf, kültür, medeniyet gibi konularda bilgi dağarcığımıza katkı sağlayacak kolay okunur eserlerden biri olan bu kitap, bir gönül kılavuzu olarak hayatımızdaki yerini alacaktır.
77.00 ₺ -
Derviş Sokağı
Osmanlıların Hz. Peygamber'e olan hürmetinin en müşahhas timsali olan surre alaylarının geçtiği bir cadde... Zaman içerisinde her yıl halkın, sokak satıcılarının, kadınların, çocukların, ulemanın, meşayihin, dervişlerin, memurların, katiplerin, nazırların ve saray ağalarının uğurladığı bu alayların geçtiği Menzilhane Yokuşunda sağlı sollu cami, mescit, tekke, zaviye, imaret, hamam, çeşme, medrese, hazire ve sadaka taşına kadar pek çok bina inşa edilmiştir. İstanbul'da Üsküdar'ın Osmanlıları temsil ettiği kadar, bu sokağın da Osmanlı Üsküdar'ını temsil ettiği söylenebilir. Büyük mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevî'nin vaaz ettiği Ahmediye Külliyesi, Karacaahmet'te hasta çocukların şifa için getirildiği türbe ve sancılı hayvanların iyileştirildiği Ebuderda makamı, dünyanın dört bir yanından gelen seyyahların İstanbul'da muhakkak ziyaretine gittiği Rifâî Âsitânesi, Celvetîlik içinde muhafaza ettiği Bektâşiliği ile meşhur Haşim Baba'nın Bandırmalızade Tekkesi gibi daha birçok yapının mevcut olduğu bu açık hava müzesini, bir gezi rehberi kıvamında kaleme alan Erkan Övüç okurları bugünkü Gündoğumu Caddesine götürerek tasavvufi hayatın bir Osmanlı mahallesine ne derece nüfuz ettiğini gösteriyor.
210.00 ₺ -
Payitahtta Bir Şazeli
Beşiktaş’tan Balmumcu’ya doğru çıkarken sağdaki metruk ve harap haldeki binayı görmeyenimiz yoktur. Buradan gelip geçenler acaba bir zamanlar bu büyük konakta Trablsugarp’tan İstanbul’a davet edilmiş ve çeyrek asır burada padişahın daimî misafiri olmuş bir Şâzelî şeyhinin kaldığını bilirler mi? 1903 yılında Dâr-ı Bekâ’ya irtihal eden bu meşhur şeyh, konağın az aşağısında Osmanlıların kurucu ismi adına kendisine tahsis edilen tekke ve caminin haziresinde zarif bir türbede ebedi istirhatgâhındadır şimdi. Şeyh Muhammed Zâfir el-Medenî; Sultan II. Abdülhamid’in son derece hürmet ettiği ve arada sırada Cuma selamlıklarına katılmak suretiyle ziyaretine geldiği bir Şazelî-Medenî şeyhidir. Libya, Tunus, Fas ve Cezayir bölgelerinde muteber bir isim ve haklı şöhrete sahip bu âlim ve fâzıl şeyh adına kurulan tekkede 1925’e kadar Şâzelî usûlü ile zikirler yapıldı ve virdler okundu. Mağrip ve Maşrık Arap bölgelerinden gelen; Cemaleddin Efgânî, Muhammed Abduh, Muhyiddin el-Cezâyirî ve Mekke Şerifi Abd-i İlah Paşa gibi daha nice önemli şahsiyet burada misafir edildi… Mağrip memleketlerinde Fransız sömürgesine karşı Şâzelî-Medenî tarikatı mensupları aktif bir direnişi organize etti, Tunuslu Hayreddin Paşa gibi İslam âleminde şöhret bulmuş ilim ve siyaset adamı bir zât Şeyh Zâfir sayesinde İstanbul’a geldi ve kısa sürse de Osmanlı payitahtının en zirve noktasına; sadrazamlık makamına getirildi. Siyaseten bu derece önemli misyonlara sahip olan şeyh, mistik şahsiyeti ile sarayı da etkilemiş ve saygın bir konum kazanmıştı. İşte, Şâzelî şeyhi Zâfir Efendi ve Osmanlı hizmetindeki faaliyetleri hakkındaki Neslihan A. Kaya’nın bu kitabı konu hakkındaki ilk kapsamlı monografi olma özelliğini taşıyor.
140.00 ₺ -
Ne Varsa Sende Var
Kendini ucuza satma, çünkü değerin pek fazla senin. Sen değerinle ve düşüncenle iki âleme bedelsin. Ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun. Yüce Allah buyuruyor ki: “Sizi de, soluklarınızı da, vakitlerinizi de, mallarınızı da, zamanınızı da satın aldım Ben. Bana harcarsanız, Bana verirseniz karşılığı ölümsüz cennettir.” Değerin budur işte. Fakat sen, tutar da varlığını cehenneme satarsan kendine zulmetmiş olursun. Hani o yüz dinarlık bıçağı duvara saplayıp ona bir kabak yahut bir testi asan kişi gibi… Yazıktır denize varıp da bir parçacık su içmeyi, yahut bir testi su almayı yeter bulmak! Denizden inciler, mücevherler, kuvvet veren yüz binlerce şeyler elde ederlerken, su alıp götürmenin ne değeri vardır ki? Aklı olanlar bununla övünür mü hiç? Ne yapmıştır ki bu işi yapan?.. Fîhi Mâ Fîh Mevlâna’nın sohbetlerinden oluşur ve düz yazı formundaki tek eseridir. Eserde, Hz. Mevlânâ’nın üslup sadeliği, mantık kudreti, çağrışım üstünlüğü, örnek verişteki erişilmez yeteneği hemen göze çarpmaktadır. Mevlânâ, tasavvufun soyut ve kompleks konularını bu özelliğiyle, anlaşılır ve somut bir hale getirir. Değerli akademisyen Osman Nuri Küçük, Mesnevî’yi anlamak için anahtar kabul edilen Fîhi Mâ Fîh bağlamında Hz. Mevlânâ’nın tasavvufî görüşlerini irdeliyor.
14.00 ₺ -
Kalp Nefs ve Ruh
Robert Frager “Aşk, tasavvufun özüdür ve aşkın mekânı kalptir.” Tasavvufun ele aldığıen önemli kavramlardan olan kalp, nefs ve ruh; günümüz psikoloji ekollerinin en önemlilerinden olan benötesi psikolojinin kurucusu Prof. Dr. Robert Frager’ın kaleminden meraklısıyla buluşuyor. Kalbin arındırılmasını, nefsin terbiye edilmesini ve ruhun tekâmülünü esas alarak bu üç kavramı çeşitli evliya menkıbeleri, hikâyeler, anekdotlar ve ilahiler eşliğinde, birer gelişim haritası sunarak aktaran bu eser, bölüm sonlarında okuruna sunduğu çeşitli gelişim egzersizleri ile de yirmi birinci yüzyılda manevî açlık içinde bulunan ruhlara seslenmeye çalışıyor. Birçok mürşid-i kâmilin, dervişin ve mutasavvıfın üzerinde en çok durduğu kavram olan “aşk” kapsamında şekillenen Kalp, Nefs ve Ruh: Tasavvuf Psikolojisinde Gelişim, Denge ve Uyum,aşkın neşet ettiği merci olan kalbin katmanlarını, bu katmanların tasavvuftaki seyr ü sülûk ile aşılan nefsin yedi mertebesinde hangi kısımlara tekabül ettiğinin derûnî boyutlarını detaylı bir şekilde ele alarak, günümüzde eksikliği duyulan manevî rehberliği vurguluyor.
210.00 ₺ -
Ben Sağırım Efendim
Hz. Mevlânâ’nın “birlik dükkânı” olarak tanımladığı, içinde birbirinden hikmetli hikâyelerin, kıssaların, mesellerin ve beyitlerin bulunduğu Mesnevî-i Şerîf‘in günümüze kadar birçok tercümesi ve şerhi yapıldı. Mesnevî‘deki bazı uzun hikâyeler de birçok dilde muhtelif girişimlerle derlenerek yayımlandı. Fakat Ben Sağırım Efendim: Mesnevî’den Hikmetli Hikâyeler, Fars dünyasının yerel ve hikemî eserler ile edebiyat alanındaki en itibarlı isimlerinden biri olup bu alanda hatırı sayılır bir ağırlığı bulunan, yıllarını özellikle gençleri ve çocukları kadim hikmete yönlendirmeye adamış Mehdi Azer Yezdî tarafından yayına hazırlanmış olması hasebiyle oldukça önem arz ediyor. Bu çalışmadaki hikâyeler, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş kıssadan hisse ve mesel geleneği ile tekniğini belirli bağlamlar içinde, en gencinden en olgununa geniş bir okur kitlesine sunuyor. Fars dilinin özgünlüğü ehli tarafından korunarak hazırlanmış olan bu eser, geçmiş ile gelecek arasında, başta Hz. Mevlânâ’nın zamansız ve çağlar aşan dili ile bir köprü kuruyor. Çalışma, aynı zamanda barındırdığı seçkinin özgünlüğü ile de bir başucu kitabı olma niteliğinde.
112.00 ₺ -
Sufilerin Sırları
Bu eser, Hz. Mevlâna’nın Mesnevî’sinin çok veciz ve muhteşem bir özetidir. Bu eser, Hz. Mevlâna’nın o şaheserindeki sırların ve verdiği mesajların özlü bir açıklamasıdır. O yüzden mânevî etkisiyle okurun içine işler, yüreğine dokunur. Bu kitap, başta Hz. Mevlâna olmak üzere büyük velilerin Allah aşklarını dillendiren ve sûfîlerin bu dünya ve öte âlemle ilgili sırlarının bir kısmını okuyucularıyla paylaşan bir sırlar hazinesidir. Bu eser, insanı dünyaya ve geçici dünya zevklerine taparcasına bağlanmaktan kurtarıp, Allah aşkıyla coşturan bir irfan hazinesidir. Bu eser, insanları gafletten uyandırıp Hakk’a yönelten eşsiz bir rehber, çok değerli bir kılavuzdur. Bu eser, dünya hayhuyundan yakasını kurtarıp kalbini Allah’a yöneltmek isteyenlere kapılar açar. Bununla da kalmaz, okuruna öte dünyayı eliyle tutacak ve gözüyle görecek şekilde capcanlı olarak tasvir eder.
227.50 ₺ -
Neyin Feryadı
“Her an insana tesir eden nağmeler ortaya koyan nay, gerçekte neyzenden dem vurmaktadır.” Ney’in Feryâdı (Naynâme), İran tasavvufunun ve tasavvuf edebiyatının büyük isimlerinden Molla Abdurrahman Câmî Hazretlerinin Şerh-i Dü Beyt isimli Mesnevî-i Şerîf şerhininDivan şiirinin önemli isimlerinden Hoca Neş’et Efendi tarafından yapılmış tercümesidir. Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî‘sindeki ney metaforu üzerinden ilerleyip Mesnevî-i Şerîf‘in ilk iki beytini baz alan bu eser, 115 beyite ek olarak mensur parçalardan oluşur. Molla Câmi, Naynâme‘de Mesnevî‘nin ilk on sekiz beytindeki Elest Bezmi’ndeki zâhirî ayrılık ve bu ayrılıkla birlikte dünyada başlayan hakikat arayışı üzerinden bir kâmil insan portresi çizer. İnsan, Allah’ın “Kün” emri ile yaratıldıktan sonra o güzel meclisten ayrılıp dünyaya gelmiş olsa da kendisine üfleyen o Ulu Yaratıcı’dan bir an bile ayrı değildir. Dünyadaki kesretin (çokluğun) içinde her daim vahdettedir (birlik halindedir), yeter ki o arayışta ve o yolda olsun. Bu anlamıyla Ney’in Feryâdı, Türkve İran tasavvufedebiyatının muhteva ve şekil bakımından birleşimini sunan bir ilahî arayış ezgisi olarak okuruyla buluşuyor.
42.00 ₺ -
Ben Dervişim Diyene
Ben Dervişim Diyene, usulü, erkanı, adâbı dervişlere tâlim etmek için cemal vasfıyla yazılmış iki risâlenin şerhini istifademize sunuyor. Mürşid-i Dervişan ve Terbiyename isimlerini taşıyan bu risâlelerin sâhipleri 18. asırda Osmanlı payitahtında mürîdlerini irşad ve terbiye eden iki mübarek zat: Hz. Pîr Muhammed Nureddin Cerrahi(ks) ve Şeyh Mehmed Sadık Erzincani Nakşbendi(ks). Kim bilir nice dervişler, pîrlerinin, mürşidlerinin tavsiyelerini bu eserlerden okudular, er meydanında da tatbik ettiler... Kim bilir nice canlar bu risâlelerden yolun edeplerini öğrendiler... Kimileri Cerrahi dergâhlarında, kimileri Üsküdar Sâdık Efendi Tekkesi’nde, kimileri şair zaviyelerde... O şeyh efendilerin hilmiyyetini ve sadece dervişlerini eğitmek için kaleme aldıkları bu eserlerin tadı, sıcaklığı ve rıfkını; o tâliplerin de samimiyet, gayret ve ciddiyetle yola sarılışını M. Fatih Çıtlak’ın anlatımıyla hissedecek, tarîkat âdâbına dâir açıklamaları okuyacaksınız.‘Ben dervişim’ diyene aşk olsun, vesselam.
196.00 ₺ -
Nefislerin Terbiyesi
Nefislerin Terbiyesi/Müzekki’n-Nüfus, Anadolu evliyasının büyüklerinden Eşrefoğlu Rûmî’nin duru bir Türkçeyle kaleme aldığı, bir nevi Müslüman şahsiyet eğitimi denilebilecek nefis terbiyesini bütün kavramlarıyla ele alan, seyr ü sülûk yollarında rehberlik eden pratik bir İslam ahlak kitabı. Yazıldığı 15. yüzyıldan bu yana, asırlar ve nesiller boyu hem âşıkların, âriflerin hem de geniş halk kitlelerinin irfanını besleyen, Türk toplumunun iman ve ahlak anlayışına tesir eden Müzekki’n-Nüfus, günümüz insanının derunî açmazlarına da manevî merhem sunmaya devam ediyor. Dosta gidenin yolu gönüller içre geçer, diyen Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri, okurlarına Ezelî ve Ebedî olanın rızasını kazanma yolunda rehberlik ediyor. Elinizdeki eser, Nihat Dağlı’nın özenli çalışmasıyla, 15. yüzyılda yazılmış, asırlarca okunmuş, hayat olmuş bir metnin 21. yüzyılda yeniden hayata çağrılmasıdır.
255.50 ₺ -
Aşkın Bir Noktası
M. Fatih Çıtlak, muhabbetle yaratılan, külli muhabbetten bir cüz olarak zuhur eden insanı, maksadına ulaştıran, bu uğurda pervane gibi döndüren cazibeyi, aşkı anlatıyor. Aşkın Bir Noktası’nda, zahirin bâtın ile uyumunu, kalbin akıl ile, tarikatın şeriat ile beraber yürümesini, cüz’ün daima küll’ünü istemesini, küll’ün ise her zaman cüz’ünü çekmesini, seyr u sülukun başının ve sonunun tevhid olduğunu, kalbin nur-ı Muhammedî ile buluşmasını hâsılı bir “bir nokta” hikâyesini okuyacaksınız.
185.50 ₺ -
Aşkname
Tüketti sanma hezârân hikâyet-i aşkı O kıssadan dahi söylenmedik neler kaldı Keçecizâde İzzet Molla Aşk, Elest Bezmi’nde hakikatimize gizlenen cevher… Derûnundaki hazinenin farkına varıp iç âlemindeki perdeleri kaldırabilenlere ezeliyet şarabını içiren, onun varlığını hissetmeden yaşayan kalpleri taşa çeviren… Aşk, tasavvufa göre âlemlerin yaratılış sebebi. Şark ve Garp edebiyatlarının biricik mevzusu. Asırlardır kalem erbabının satırlarını süsleyen, ismi malum cismi mevhum bir Anka kuşu. Bu Eser, Sultan Veled’in ilâhî aşkı anlattığı doksan iki beyitlik Farsça Aşknâme şiirine, Edirne Mevlevîhane Dergâhı Mesnevîhanlarından Hasan Halid el-Mevlevî’nin yazdığı şerhtir. Aşknâme, “Yâri Hak olan başkasını nasıl beğenir!” hakikatinden yola çıkarak, nazarlarımızı fani olandan baki olanın Cemaline çeviriyor. Bu kesret pazarında taş kesilen yüreklerimizi gerçek sevginin pınarından yudumlarla serinletiyor.
140.00 ₺ -
Tasavvuf Düşüncesi
“Allah’a giden en güzel yol, Allah’ın mazhar-ı tammı olan insandan geçer.” “Ben insanı yarattım ve ona kendi ruhumdan üfledim.” diyorsa Allah, kul ile Rabbi arasında çok yakın, çok sıcak, birebir ilişki vardır, diyor Mahmud Erol Kılıç, Tasavvuf Düşüncesi’nde. İçimizden sadece seçilmişlerin yaşayabileceği bir derûnî tecrübeden bahsetmiyor. Başlangıcı kendini bilmek, nihayeti Rabbini bulmak olan bu dikey yolculuğa yaratılmış her can’ın talip olabileceğini anlatıyor. Yurt içinde ve yurt dışında sunduğu seminerler ve makalelerden oluşan bu eserde yazar; sosyolojik Müslümanlıktan hakiki kulluğa, felsefe-tasavvuf ilişkisinden gayb problemlerine, insan, kâinat, aşk ve hayata dair geniş bir yelpazede ele aldığı bütün meseleleri, İslâm âriflerinin âyetler, hadisler ve kendi derunî tecrübelerine dayanarak oluşturdukları İslâm tasavvufu penceresinden ele alıyor. Bu kitap modern zamanların kimlik bunalımından nasibini almış, kendini kendi referanslarıyla tanımlayamayan günümüz Müslümanına özüne yerleştirilmiş olan ilâhî cevheri, kalbinden Rabbine ulaşan yol haritasının merhalelerini ve Dost kokusunu hatırlatıyor. Bilme, akletme melekesinin asıl merkezi olan kalbe işaret ederek yitirdiği kimliğini orada bulacağını müjdeliyor. Hz. Ali’nin dediği gibi: “Devası kendindedir insanın…”
245.00 ₺ -
Sufilerin Edepleri
Bu kitap, dünyada huzur içinde yaşamanın ve ölüm korkusunu üzerinden atmanın altın anahtarlarını veren eşsiz bir eserdir. Peygamberimiz aleyhisselâm buyurdular: “Bir kimse, ibadet etmemesine rağmen, güzel ahlâkı sayesinde cennette en üst derecelere erişir. Durmadan ibadet eden kimse de, sırf kötü ahlâkı yüzünden cehennemin dibini boylar.” Bir sûfîye göre güzel ahlâk: “Hem insanlara eziyet etmemek, hem de eziyetlerine katlanmaktır.” Ebubekir el-Kettânî: “Bir müminin gönlünü hoş etmem, bana kabul edilmiş bir hacdan daha sevimli gelir.” Ebu Osman: “Yüce gönüllü özür diler, aşağılık kimse ise böbürlenir.” Sülemî’ye göre sûfîlerin ahlâkı: Yumuşak huyluluk, alçak gönüllülük, cömertlik, dünyaya gönül bağlamamak, dost ve ahbabına edepte örnek olmak, insanların erdemlerini, kendisininse kusurlarını görmek, herkese saygılı olmak, insanlara nasihatte bulunmak, onlar için servetini ve kendisini feda etmek.
98.00 ₺ -
Allaha Dönüş Haris el Muhasibi
Büyük ruhaniyetli âlim Hâris el-Muhâsibî, Hasan-ı Basrî hazretlerinin talebesi Cüneyd-i Bağdadî başta olmak üzere birçok ünlü sûfînin hocasıdır. Abdülkâdir Geylânî ve İmam Gazzâlî gibi maneviyat üstadlarının da ilham aldıkları seçkin bir mutasavvıftır. Bütün İslâmî ilimlerde zamanının en bilgili kişisi olarak kabul edilmiş, ayrıca kendisi ilim çevrelerince de âlimlerin ve sûfîlerin kutbu olarak görülmüştür. İnsan psikolojisini en iyi bilen, nefsin aldatmacalarını ve ruhun hastalıklarını çok iyi teşhis eden ve nasıl tedavi edileceği konusunda son derece yetkin olan Muhâsibî, bu eserinde insanın Allah ile bağını tekrar nasıl kurabileceğinin ve insanın nasıl kendisiyle barışık hâle gelip ruh huzuruna erebileceğinin yolunu gösteriyor.
98.00 ₺ -
Ruhun Hastalıkları ve Çareleri
Ruhları Arındıran Eser Bir müminin bu dünyadaki huzuru ve öte âlemdeki sonsuz saadeti, dupduru bir gönle, yatışmış bir kalbe ve dingin bir ruha sahip olup olmamasına bağlıdır. Bir bakıma uygulamalı psikoloji el kitabı niteliğindeki bu eseri yazar, inananlar her iki dünyada da gerçek anlamda mutlu olsunlar diye kaleme almıştır. Efendimiz aleyhisselâmın “Kendini bilen Rabbini bilir!” sözünden yola çıkan kitap, kendini gerçekten bilmek isteyene, insanın ruh hâllerini bütün yönleriyle gösteriyor. İnsana berrak bir ruh aynası tutuyor. Kişinin benliğini, egosunu, nefsinin dalgalanmalarını bütün çıplaklığıyla gözlerinin önüne seriyor. Ve yazar, kişinin sadece ruhsal hastalıklarını göstermekle kalmıyor, her iki cihanda dingin bir hayatı olsun isteyenlere, uygulaması çok kolay reçeteler de sunuyor. Bu esere imza atan ve 10. yüzyılda yaşamış olan Sülemî hazretleri, maneviyat âleminin Kuşeyrî gibi devlerini yetiştirmiş seçkin bir âlim ve mürşiddir.
93.75 ₺ -
Gelin Tacı Timaş
Bu kitap, Allah’a hakkıyla kulluk edebilmenin yol ve çarelerini gösteren en özlü tasavvuf eserlerinden biridir. Batı dilleri dâhil pek çok dile çevrilen bu değerli eser, kalbi Allah’a bağlamak ve O’nun rızasını kazanmak için neler yapılması gerektiğini ikna edici bir dille anlatır. İnsanoğlunu kendi nefsinin nasıl aldatıp kandırdığını ve onun bu aldatışlarından kurtulmak için ne yapmak gerektiğini misallerle öğretir. İbn Atâullah el-İskenderî tasavvufa sonradan girdiği için, tasavvufa yabancı insanlara nasıl yaklaşmak ve onların yönünü Allah’a tam olarak nasıl çevirmek gerektiğini çok iyi bilir. O yüzden de öğütleri, havada kalan sözler değil, insanın içine işleyen, kalbine dokunan nasihatlerdir. Bu eseri okuyan kişi, kendisini gerçek bir şeyhin, bir mürşid-i kâmilin karşısındaymış gibi hisseder. Eğer Allah yolunda yürümek istiyorsa, bu kitap ona o yolu bütün yönleriyle açar. Kendisine hem dünyasını, hem de âhiretini güzelleştirecek reçeteler sunar.
93.75 ₺ -
Fihi Ma Fih
Gerçek anlamda bir şaheser olan Fîhi Mâ Fîh, Hz. Mevlâna’nın çeşitli ortamlardaki konuşma ve sohbetlerinden, ayrıca kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan gerçek bir maneviyat ve irfan hazinesidir. İngilizcesi, Almancası ve Fransızcasıyla Batılı düşünürleri, Mesnevî kadar derinden etkileyen Fîhi Mâ Fîh pek çok kişinin İslâm’a ısınmasına ve hidayetine vesile olmuş ve olmaya da devam ediyor. Bu kitap, bizim yeterince bilip takdir edemediğimiz eşsiz klasiklerimizin en başta gelenlerindendir. Önsözde yazılanlara göz atan bir okuyucu, Fîhi Mâ Fîh’i neden kitaplığında bulundurması ve dönüp dönüp okuması gereken ölümsüz bir eser olduğunu görecektir.
203.00 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 2
Dinler, dış dünyaya yönelik öğretilerinden belki de çok daha fazlasını insanın iç dünyası için söylerler. İslam dini söz konusu olunca, bu içte yatanı, derûnî tarafını anlama üzerinde yoğunlaşan bilim dalına “tasavvuf” adı verilmiş ve bu yönde uzmanlaşanlar da “sûfî”, “mutasavvıf”, “muhakkik” gibi isimler almışlardır. Bu özel ilim dalı, zaman içerisinde kendi müesseselerini kurarak İslam toplumlarını kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanında etkileyen en önemli düşünce hareketi haline gelmiştir. Türkler de İslam’a girişlerinden itibaren büyük oranda İslam dininin bu yorumunu benimsemişler ve bu sahada büyük ârifler yetiştirmişlerdir. Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Mevlânâ gibi bu yolun büyük ustalarının Selçuklular ve akabinde Osmanlıların dünya görüşünü etkilemede oynadıkları fevkalade rolün yankıları, Anadolu’nun her tarafından irfan meclislerinin yükselmesi şeklinde olmuş ve bunun neticesinde Yunus Emre, Niyazi Mısrî, Eşrofoğlu Rûmî, Şeyh Gâlib gibi yüzlerce mütefekkir sûfî yetişmiştir. Osmanlı insanının zihniyet dünyası üzerinde düşünce arkeolojisi yapan bütün araştırmacılar derine indiklerinde hep tasavvuf denen bu din felsefesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Elinizdeki eser, Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ın kaleminden Anadolu ve Rumeli irfanını besleyen tasavvuf ocaklarından Halveti- Uşşakîliğin tarihine ışık tutuyor, gönülde aşk derdine talip olanların eserleri ve hayatlarına günümüz insanını aşina kılmaya çalışıyor.
227.50 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 1
Her köşesinden ilim, irfan ve sanat fışkıran devâsâ bir dergâh gibidir Anadolu. Asırlar boyunca, gönlü yaratılmıştan Yaratan’a çeviren, halk içinde Hak ile beraber olmanın talimini yaptıran ruhsal tecrübenin ışığında yol almıştır bu topraklarda yaşayanlar. Cihan Padişahı Kanûnî bile; Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş diyerek Osmanlı’nın dinî, fikrî ve ilmî varlığını besleyen bu manevî otoritenin önünde diz çökmüştür. Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın Anadolu’nun fethinde bizzat rol alan Alperen dervişlerden Nâzım Hikmet’in şiirine, İbn Arabî’den Aziz Mahmud Hüdaî’ye, İstanbul’un tekkelerinden tasavvuf musikisine kadar pek çok konuda bu coğrafyada yaşanan mistik tecrübeye ışık tutan yazı ve söyleşilerini bir arada okurlarına sunuyor.
168.00 ₺ -
Sufi Ajandan 2021
“Derde derman olan, derdine deva bulur.” “Âlem boşluk kaldırmaz,” der büyükler. Yani bizim iyilikle, müspet meselelerle dolduramadığımız köşeleri, bucakları menfi mevzular doldurabilir. Hepimizin malumudur ki 2020 birçok badireyi el birliğiyle, kolektif olarak atlatmamız gereken bir sene oldu. Günümüzün bireyselliği tetikleyen hızlı dünyasında hem fizikî hem ruhsal sağlığımızı etkileyen durumlara duçar olup Allah’tan bizleri bu zorluklardan halâs eylemesini dilerken yalnızlığımız, büyük bir toplumsal özverinin neticesi olarak vuku buldu. İşte tasavvuf kitapları yayıncılığında bir boşluğu doldurmak ve kadim medeniyetimizin hak ettiği değeri iade etmek üzere yıllardır sizlerle buluşan Sufi Kitap Yayınları olarak hazırlamaya niyet ettiğimiz ilk ajandamızın teması “Derde Derman” da buradan geliyor. Tasavvuf kültüründe dert ve derman, hususen önemli kavramlardır. Buna göre nihaî dert, Mâşuk’un derdi ve derman da yine Mâşuk’un kendisi olmakla birlikte bu derdin ve çaresinin boyutu kişinin istidadına ve hayata bakışına göre değişir. Tıpkı insanların nefesi kadar Allah’a giden yol olduğu gibi… Bu noktada da dertleri kıyaslamak yerine doğru dua ile derman aranmalıdır. Yine ulular, “Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır,” buyururlar. Biz de bu zorlu yılı geride bırakırken hayırlarla vâsıl olmayı niyaz ettiğimiz 2021 senesinde, satırlardan sadırlara akabilecek menkıbelerle, hikâyelerle, sözlerle ve anekdotlarla, gönüllere saplanmış olabilecek dikenleri mübarek isimlerin himmetiyle teker teker çıkarırken sizlerle hemdem olmak istedik. Özümüzü açabilmek, zor dönemlerde derdin dermanlığını hatırlamaya vesile kılınmak niyazıyla…
7.20 ₺ -
Münebbihat Zeynul Kudat El Hicci
“el–Munebbihât ale’l–İsti’dâd li yevmi’l–Mî’âd li’n–Nushi ve’l–Vedâd” ismiyle bilinen bu eser asırlarca medresede okutulan kitaplar arasında yer almış bir ahlak kitabıdır. Dokuz bölüm halinde bazı hadisler, özlü sözler ve kelâm-ı kibardan müteşekkil olup, hıfz kültürünün yaygın olduğu medreselerde ezberlemeyi kolaylaştırmak için ikili (sunâî), üçlü (sülâsî), dörtlü (rubâî) ve sırasıyla ona (uşârî) kadar devam eden söz kalıplarıyla yazıya dönüşmüştür. Senet zincirlerinin verilmediği bu kitapta iki yüzden fazla öğüt yer almakta ve okuyucuyu ahiret âlemine yönelik teyakkuza sevk etmekte. Okunduğunda görüleceği üzere, her biri uzun bahisleri kapsayacak özlü sözler insanın kalbinde derin bir tesir ve heyecan uyarmakta. İnsanın özüne dönmesine vesile olacak hakikatleri adeta kalpten kalbe nakşetmekte. Bu metne önem kazandıran bir özellik de muhtevası yönüyle medrese ve tekke arasında kurmuş olduğu sağlam bağdır. Bu yönüyle “zühd asrının” önde gelen tasavvuf ricaline ait pek çok veciz söz medresede tedrisat gören talebenin dolaylı bir şekilde tasavvuf dünyasından beslendiğini gözler önüne serer. Medrese ve tekke arasındaki ilişkiler göz önünde tutulduğunda bukitabınkalp hayatına yönelik uyarıcı hususiyeti âlim ve ârif arasındaki yakınlığı elbette ziyadeleştirmiştir. Münebbihât adlı eserin tasavvuf klasikleri arasında neşredilmesi işte bu açıdan gayet mühimdir. Kâmil Özay bu Arapça eseri tercüme etmek suretiyle irfan hayatımıza takdim etmekte.
98.00 ₺ -
Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez
Korkma, herkes seni terk etse O terk etmez! Herkes seni yalnız bıraksa O bırakmaz! O yokluktadır, O yokluktan doğandır. O her şeyi bilir. O Latif’tir, Emin’dir, Mülk ve Saltanat sahibi bir Emir’dir. O sığınaktır, cümle günahkârın sığınağıdır. Eşi ve benzeri olmayan bir Nur’dur. Gönüldeki her türlü acıyı, ıstırabı teskin edendir. Sen gizlesen de O senin bütün derdini bilendir. Herkes seni terk etse de O terk etmez. Hiçbir yerde seni yalnız, çaresiz bırakmaz. Gel, O’nun yüce gölgesine gir. Korkma, herkes seni terk etse AŞK terk etmez. Hz. Mevlânâ Hayat Nur Artıran Herkes Seni Terk Etse AŞK TERK ETMEZ’de Kur’an hükümlerinden, Sevgili Peygamberimiz’in hadislerinden ve başta Hz. Mevlânâ olmak üzere Allah dostlarının, manevi büyüklerimizin sözlerinden, kıssalarından yola çıkarak AŞK’ı anlatıyor: Allah aşkını, Peygamber aşkını, Ehl-i Beyt aşkını, evliyaullah aşkını. Bütün güzellere duyulan aşkı… Okura, “Onlara tutun ki düşmeyesin” diyor. Şekil ve surette gizlenen ilahi sırlardan bahsediyor. Herkes Seni Terk Etse AŞK TERK ETMEZ aydınlığın içine yeni bir aydınlık, karanlığın içine yeni bir ışık uyandırabilmek gayesiyle kurulmuş bir sohbet meclisi. Sözünü “aşk”la söyleyen bir gönül dostunun okurla samimiyetle söyleşmesi…
196.00 ₺ -
Aşk ile An Seyretmek
Bu toprağın manevi mimarlarından Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, ilim ile irfanı, akıl ile kalbi, zahir ile bâtını kendisinde birleştirmiş bir ulu kişidir. İki kanatlıdır; bu yüzden uçar, uruc eder, başka yerlerden haberler getirir. Maneviyat âleminde bir yıldızdır, şiirleri okuruna ruh üfler, Marifetname’si şaşırtıcı bir evrendir. Aşk ile An Seyretmek’te, Türk hikâyesinin önemli isimlerinden Melek Paşalı soruyor, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, büyük dedesi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’ni anlatıyor. Kitapta, sadece aile içinde kalmış anlatılara, kitaplara girmemiş menkıbelere değil, kuşaktan kuşağa geçen bir Hazret sevgisine de şahit olacaksınız.
140.00 ₺ -
Gölgeler Koridoru Bir Sufinin Günlüğü
“Şayet benim kulağa tatlı gelen fısıltılarımı işitemiyorsan, o hâlde hayat öğretsin sana öğrenmen gerekenleri…” Amerika'da doğan, orada İslam'la tanışan, çeşitli Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde psikolojik danışmanlık dersleri veren ve şu anda misafir öğretim üyesi olarak Türkiye’de bulunan Muhyiddin Şekûr’un yıllardır beklenen kitabı; Gölgeler Koridoru. Şekur’un tasavvufla tanışma serüvenini anlattığı ilk kitabı Su Üstüne Yazı Yazmak bugüne kadar yüzbinlerce kişiye ulaştı. Okuyan herkesi derinden etkiledi. Yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, her tecrübenin bizi bir hâlden başka bir başka hâle hazırladığını hissettirdi. Muhyiddin Şekûr, uzun zamandır beklenen Gölgeler Koridoru’nda, aynı akıcı üslupla hakikatte hepsi birer hikmete işaret eden hayat derslerine devam ediyor. İsmi Furkan Suresi’ndeki “Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı” ayetinden mülhem olan Gölgeler Koridoru’nda görünmeyen dünyayı keşfetme tecrübelerini daha ileriye taşıyor. Görünene odaklanıldığında kolayca üzerinden atlanıp geçilebilen sıradan olayların, görünenin ötesine nüfuz edildiğinde hakikate uzanan bir nişaneye dönüştüğünü gösteriyor. Gölgeler Koridoru, insana önce kendi bâtınına, enfüsî âlemine, sonra dış dünyadaki olayların iç yüzüne, yani aslında hakikate dair bir kavrayışa nasıl ulaşılabileceğine dair küçük ama etkileyici denemeler yaptırıyor. Bazen bir gece yürüyüşünden, bazen bir ateşböceğinden, bazen bir veranda inşaatından, bazen insanlığı tarif edilmez acılara sürükleyen savaşlardan yola çıkarak bakışımızın nereye odaklanması gerektiğine yönelik hatırlatmalarda bulunuyor. Gölgeler Koridoru, hakikat yolcularının kaçırmaması gereken bir roman. Âdeta karanlıkta kalan insana yolunu gösteren bir “altın iplik”…
210.00 ₺