-
Damat Tercümesi 6.Cilt
Bu güvenilir eser, Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından merhum İbrahim b.Muhammed el-Halebi'nin "Mültekal Ebhur" adlı değerli ve meşhur eserinin metniyle birlikte, yine Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından olan aynı zamanda necip milletimizin bağrından çıkmış bulunan Abdurrahman b.Şeyh Muhammed b.Süleyman el-Hanefi olan zatın yazmış olduğu "Mecmaul Enhur" adlı şerhin tercümesidir. Bilindiği gibi "Mültekal Ebhur"un metni üzerine merhum Mehmet Efendi tarafından "Mevkufat" adlı çok değerli bir şerh yazılmıştır. Bu şerh, engin ilmi kabiliyetiyle bilinen merhum hocamız üstad Ahmet DAVUTOĞLU tarafından günümüzün Türkçesine çevrilerek sadeleştirilmiştir. Ancak "Mültekal Ebhur" adlı bu eserin üzerine şerh olarak yazılan "Mecmaul Enhur" adlı çok değerli eserin tercümesi bu güne kadar yapılmamıştır."Macmaul Enhur" adlı bu eser yıllarca gerek OSmanlı döneminde ve g erek Cumhuriyet döneminde İslam Hukukunun tüm konularında kendisine fetva kaynağı olarak başvurulan değerli eserlerden biri olmuştur. İşte bu eser, acizane tarafımdan tercüme edilmiş olup; okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Bana bu eserin tercümesini yazmada yetenek kazandıran ve onun yardımı olmadan hiçbirşey olamayan Yüce Rabbim'e sonsuz şükürler eder ve bu tercümenin bütün okuyucularıma iki dünya mutluluğunu sağlamasını Yüce Allah(c.c)'tan niyaz ederim.
400.00 ₺ -
Damat Tercümesi 5.Cilt
Bu güvenilir eser, Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından merhum İbrahim b.Muhammed el-Halebi'nin "Mültekal Ebhur" adlı değerli ve meşhur eserinin metniyle birlikte, yine Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından olan aynı zamanda necip milletimizin bağrından çıkmış bulunan Abdurrahman b.Şeyh Muhammed b.Süleyman el-Hanefi olan zatın yazmış olduğu "Mecmaul Enhur" adlı şerhin tercümesidir. Bilindiği gibi "Mültekal Ebhur"un metni üzerine merhum Mehmet Efendi tarafından "Mevkufat" adlı çok değerli bir şerh yazılmıştır. Bu şerh, engin ilmi kabiliyetiyle bilinen merhum hocamız üstad Ahmet DAVUTOĞLU tarafından günümüzün Türkçesine çevrilerek sadeleştirilmiştir. Ancak "Mültekal Ebhur" adlı bu eserin üzerine şerh olarak yazılan "Mecmaul Enhur" adlı çok değerli eserin tercümesi bu güne kadar yapılmamıştır."Macmaul Enhur" adlı bu eser yıllarca gerek OSmanlı döneminde ve g erek Cumhuriyet döneminde İslam Hukukunun tüm konularında kendisine fetva kaynağı olarak başvurulan değerli eserlerden biri olmuştur. İşte bu eser, acizane tarafımdan tercüme edilmiş olup; okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Bana bu eserin tercümesini yazmada yetenek kazandıran ve onun yardımı olmadan hiçbirşey olamayan Yüce Rabbim'e sonsuz şükürler eder ve bu tercümenin bütün okuyucularıma iki dünya mutluluğunu sağlamasını Yüce Allah(c.c)'tan niyaz ederim.
400.00 ₺ -
Huzur Defteri
İstanbul’da bulunan Karagümrük Cerrahi Âsitanesi, Osmanlı’nın son zamanlarında, birçok önemli zâtın hayatını değiştiren olaylara tanıklık etmiştir. Ama bu tanıklıklar genelde sözlü kültür içinde kalmış, dilden dile nakledilmiş ve çoğunlukla sıradan okura kapalı kalmıştır. M. Fatih Çıtlak, Huzur Defteri’nde, bizi bu dergâh ve çevresinde yaşananlara götürüyor, Safer Efendi’nin huzurunda tuttuğu notları ve dinlediği sohbetleri bizimle paylaşıyor. Huzur Defteri’ne irfanî güzelliklerimizin kaynakları ve abide şahsiyetlerin hatıraları eşlik ediyor. Hz. Pîr Nûreddîn-i Cerrâhî ve halifeleri; Şeyh Fahreddîn Efendi, Celal Ökten Hocaefendi, Gönenli Mehmed Efendi, İskilipli Atıf Efendi, Neyzen Tevfik, Hüseyin Sîret, dönemin padişahları ve meşhur birçok zât… Kitap, huzur yolunda ilerlemek isteyen okura, bu yolun hem güzelliklerini hem de talep ettiği bedelleri hatırlatıyor. Güzel ahlak nasıldır, vefa nedir, nefs nasıl arınır, kalp nasıl aydınlanır… Tüm bunları bu çok önemli üstatların hayatlarından süzerek huzurumuza taşıyor. Kitapta bulunan hatıraları okudukça, medeniyetimizin birçok unsuru, Osmanlı mahalle hayatı, Osmanlı insanı, tekkelerin toplum içindeki fonksiyonları gibi birçok önemli konuda yepyeni bilgiler ediniyoruz. Şeyh olarak nitelendirdiğimiz bir kişi nasıl yetişiyormuş, nasıl eğitiliyor ve aile hayatını nasıl kuruyormuş, çocukluk döneminden yetişkinliğe kadar uzanan hayat safhalarını nasıl yaşıyormuş, rüya tabirinin derinliklerinden güncel hadiselere bakış nasıl şekilleniyormuş… Cumhuriyetin ilk zamanlarında tekkelerin kapatılması beraberinde neler getirmiş, toplumda ve tekke hayatında ne gibi değişikliklere yol açmış, bugün bize inanılmaz gibi gelen fakat yaşanmış bu zorluklar nasıl aşılmış… İşte bunların hepsini bu kitapta bulmak mümkün. Huzur Defteri sadece tasavvuf okurunun ilgisini çekecek bir kitap değil, aynı zamanda yakın tarih meraklılarının, kültür tarihine ilgi duyanların da ilgisini çekecek bilgilerle dolu.
192.50 ₺ -
HZ Fatıma Canfeda
BABASININ ANNESİ: HZ. FATIMA O Hz. Fatıma ki Allah Resulü’nün can parçası, dünya üstünde ona en çok benzeyen kişidir. İlmin kapısı Hz. Ali’nin eşi, cennetin genç efendileri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in annesi, iyilikler denizinin incisidir. Üç günlük açlıktan sonra bile elindeki tek lokmadan feragat eden, Hz. Muhammed(sav) tarafından daima ayakta karşılanandır. Ehl-i Beyt bir nur kandili, o ise bu nuru çevreleyen kristal fanus, Fahri Kainat’ın(sav) gözlerinin nurudur. O Fatımadır. Ateşten kesik, ateşe uzak demektir. Allah'ın onu ve sevenlerini cehennem ateşinden uzak tutma muradıdır. Son Peygamberinin soyunu devam ettiren Kevser, aynı zamanda Resulullah’a(sav) duyduğu şefkatle onun etrafında pervane gibi dönen, ‘Babasının Annesi’dir. *** Belhli tüccar Cüneyd el Kındi, Kuşadalı Üveysi Haşim, Necefli Hacı Hüsrev, Botanlı Ramazan, Tıkritli bilge ebe Destigül Nine ve torunu Abbas… Dünyanın dört bir tarafından yollara düşen bu kişileri buluşturan tek şey Ehlibeyt aşkıdır. Kerbela, Medine ve Mekke güzergâhında uğradıkları her durak, geçtikleri her menzilde zamanın koridorları açılır ve Hz. Fatıma’nın hayatından kesitlerle karşılaşırlar. Kevser’in kıyısında gezinen bir roman mı bu, yoksa bir şark hikâyesi mi? Şaşıracaksınız.
203.50 ₺ -
Şişedeki Mektup
Birbirlerine çok yakın birkaç ada... Bu adalarda yaşayan huysuz ve geçimsiz insanlar... Tüm bu geçimsizliğin sebebini merak eden küçük bir çocuk: Peer Bu kitapla çocuklar, Peer'in küçük bir adadaki deniz fenerinde geçen günlerine ve şişe postacılığı yapma hayaline tanıklık ederken insanlar arası iletişimin önemini kavrayıp arkadaşlık ve umut gibi kavramlar üzerinde düşünmeye başlayacaklar. İlköğretim birinci kademe öğrencileri için hazırlanan bu romanda, asıl kahramanlığın birilerini umursamak ve umut etmekten vazgeçmemek olduğunu göreceksiniz.
97.50 ₺ -
Gönülleri İrşad Eden Virdler
Salevat ve Zikir Meclislerinde Okunan Gönülleri İrşad Eden Virdler Efendimiz Muhammed Mustafa Sav.'in 35. kuşaktan torunu Seyyid İbrahim el-Ahsai hazretlerinin hazırladığı ve Efendimiz Muhammed Mustafa Sav. okunacak salavat-ı şerifleri içeren hem Arapça hemde Türkçe olan bu eseri kaçırmayın...
15.00 ₺ -
Çağın Vicdanı Bediüzzaman
Vicdan için, ‘ne yapmak gerektiğini söyleyen iç ses, yanlış yapmaktan koruyan iç bekçi, hiçbir şey yapmama yanlışından koruyan iç ölçü, nasıl yapacağını anlatan bir iç eğilim’ denilir. Vicdanın doğru tanımı buysa, ‘çağın vicdanı’dır Bediüzzaman. Çünkü, doğup büyüdüğü topraklar, İslâm dünyası ve bütünüyle dünya büyük acılar yüklü zorlu bir sınanmadan geçerken, maddî-manevî her türlü savrulma ve bunalımın yaşandığı bir dönemde, bunca kargaşa ve gürültüye rağmen vicdanının sesine kulak vererek çağın ‘vicdanî normlarını’ belirlemiştir. Onun akıl ile kalbi buluşturan düşünce sistemi ve akıldan kalbe yolculuğu içeren yaşama modeli ise, bu vicdanî değerleri herkes için yaşanabilir hale getiren bir yol haritası niteliğindedir. Çağın Vicdanı Bediüzzaman, ‘çağın vicdanı’ olabilmiş bir düşünürü, hayatı ve tefekkürüyle gündeme taşıyor… Bu çağda kelimenin tam anlamıyla ‘insan’ olmak ve ‘insan’ kalmak isteyenler için, elinizdeki kitap çok şey söylüyor… Bediüzzaman kadar yanlış anlaşılmış bir insana tarihte çok az rastlanır. Onun hakkında kalem oynatmak mayınlı araziye girmek gibiydi. Türkiye’mizin tarihinde ‘Psikolojik Savaş’ın kurbanı olan bu değere sahip çıkmazsak tarih bizi ayıplar diye düşündüm. Balık okyanusta doğar, büyür, yaşar ve ölür; fakat okyanusu bilemez. Bunun gibi, hakikatin kölesi olmuş hür adam Bediüzzaman’ı bilememişiz. Sahici bir insan, şefkatli bir üstad, yoksul ama kanaat zengini bir hoca, müthiş bir bellek, keskin bir zekâ, şaşırtıcı bir muhakeme gücü ile karşı karşıyaydım. Bu bilgileri okuyup kendime saklayamazdım, çünkü kendimi borçlu ve sorumlu hissediyordum. Gerçekleri arayanlara vasıta ve vesile olmam gerekir, diye düşündüm.
9.00 ₺ -
Ya Ben İstanbulu Alacağım Ya İstanbul Beni
BEN BENDEN ÖNCEKİ SULTANLARA BENZEMEM! Bizans sarayında İmparator Konstantin, Sultan Mehmedden gelen talebi yanıtlıyordu. Hermaion Tepesi'nde bir av köşkü yapılabilecek kadar toprak istiyor Osmanlı Yazın! Ancak bir dana derisi kadar yer veririm onlara. Dana derisi mi dediniz efendim? Evet, aynen böyle yazın. İşine gelirse kabul etsin Sultan Mehmed. Yaptırabilirse yaptırsın bakalım av köşkünü. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetme sürecini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatan bu roman, tevazu sahibi bir padişah portresi çıkarıyor karşımıza. İstanbul sevdalısı, müjdelenen padişah... Genç okurların, tarihi belgelere dayanan olayları roman kurgusu içerisinde gözlemlemelerine olanak tanıyor. Gençler, çağ açan bir padişahın yönetici, asker ve şair yanlarını keşfediyor.
17.39 ₺ -
Kızıl Pençe Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları
Kâzım Karabekir'in yazdıkları, resmi tarihin şekerlemelerine fazla alıştırılan okuru şoke ederken, aynı zamanda Ulrich Beck'in "düşmansız demokrasi" dediği bir akımın tarihimizdeki öncülüğünü yapıyor. Eser boyunca İstiklal Savaşı yıllarındaki Mustafa Kemal Paşa'ya duyduğu saygıyı sık sık vurgulayan Karabekir Paşa, onun 'asalaklar' dediği türedi bir grup tarafından kuşatıldığını ve en büyük hatasının bu gruba dayanarak iktidar sürme karşılığında milletten ve özgürlük mücadelesinden kopmak olduğunu cesaretle ileri sürüyor. Hem de bu cesareti bugün değil, Tek Parti yönetiminin doruk noktası sayılan 1933 yılındaki çıkışıyla göstermiş olan Karabekir Paşa, alttan alta Mustafa Kemal Paşa'nın çevresini saran ve ülkede terör estiren gizli bir örgütün deşifresini de yapıyor. KIZIL PENÇE adını verdiği bu gizli ve eli silahlı örgütün 1 numarası kimdi? Kimleri kullanırdı? Asker içinde uzantıları var mıydı? Adam vurmaktan kitap yakmaya, insanları ve ailelerini takip ve taciz etmeye kadar çeşitli kademelerde gerçekleşen ve resmi devletin yanı başına konumlanan bu paralel gizli devletin ipuçlarını Kâzım Karabekir'in emsalsiz analizlerinden öğreneceksiniz. Mustafa Armağan KIZIL PENÇE'de Kâzım Karabekir Paşa'nın yazmış olduğu 3 bağımsız metinden yeni bir metin kuruyor. Paşa'nın söylediklerini netleştiriyor, mesajını anlaşılır kılıyor. Böylece Karabekir'in, çeşitli kitaplarına dağılmış bulunan keskin eleştirel bakışını, tek bir kitabın çatısı altında olanca yoğunluğu ve çıplaklığıyla okurun önüne sunuyor. KIZIL PENÇE yakın tarihimizin kırılma dönemi olan 1922-1933 yıllarında yaşananları 'Kral Çıplak' sözüyle anlatılabilecek bir yalınlıkta ortaya koymayı başarıyor. Rahat üslubu ama sarsıcı tezleriyle KIZIL PENÇE'nin, yalan sisinin dağılmakta olduğu günümüzde tarihin normalleşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
18.13 ₺ -
Sevgili Peygamberimiz Küçük Boy
ÜSTÜN YARATILIŞ VE DAVRANIŞLARIYLA SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ NE O'NDAN ÖNCE NE DE O'NDAN SONRA O'NUN GİBİSİNİ GÖRMEDİM HZ.ALİ (R.A) O'NU GÖRDÜĞÜMDE, GÜNEŞ DOĞUYOR ZANNEDERDİM RUBEYYİ(R.A)
30.00 ₺ -
İkindi Zamanı Hüzne Çağrı
“Yusuf’u zindana attıran Züleyha, Zindana kendisi girmişti de farkında değildi. ... O Züleyha ki, geçen zamanın farkında olmayarak. Yusuf’u ikindi zamanını bekler gibi bekledi. İstedi ki, Yusuf’u gelsin; isterse ikindi zamanı gelsin. Yüreği Yusuf’un hasretiyle yanan Züleyha. O’nun bu kadarcık bir gelişine bile razıydı. Heyhat! Yusuf geldiğinde... Züleyha gecenin karanlığına girmişti bile. Züleyha bu kadarını hiç aklına getirememişti. Çünkü o, herkesin zamanı aynı işler sanmıştı. Oysa herkesin günü aynı değildi ki... ... Nice sevdalar gün ışığında tohumunu çatlatıp filizlenirken, Nice aşkların üzerine göz göre göre kezzap dökülüyordu. Tıpkı nisan yağmurunun sedefin karnında göz kamaştırıcı inciye dönüşürken yılanın kesesinde zehre dönüşmesi gibi...”
8.25 ₺ -
Düşte Kördüğüm
Rektörün ancak kendine yetecek kadar yayınları vardı. Fakat çevresinde bülbül gibi şakıyan, kalabalık “Sayın”ları vardı. Hepsi birden fark edilmese de üniversitenin kadrosu epeyce kalabalıktı. Uzağındakiler. Yakınındakiler. Göze girenler. Gözden düşenler. Katılanlar. Atılanlar. Satılanlar. O yıllarda üniversite gerçek hüviyetini yitirdiği için bunlar adeta anabilim dalları vazifesini görüyordu.
4.50 ₺ -
Hünkâr Yolu
Tarihin gördüğü en büyük yürüyüşten biriydi onlarınki. Orta Asya’dan başladı, Anadolu içlerine, hatta Ege kıyılarına kadar varıp dayandı. Bu yolculuk, ülkeler, beldeler arasında bir yürüyüş değildi yalnızca. Bilakis, hem sosyolojik, hem manevî düzlemde bir büyük dönüşümün ifadesiydi. Selçuklular, asırlar süren bu büyük yürüyüşleri esnasında, İslâm’ın diriltici nefesiyle bir ‘aşiret’ten ‘devlet’ ve ‘devlet’ten de ‘medeniyet’ çıkardılar. Onların Maveraünnehr’den Anadolu’ya uzanan yolculuğu, bu açıdan eserleri ve hatırası bugün bile taptaze duran İslâmî bir ‘medeniyet’e yolculuk niteliğindeydi aynı zamanda… Hünkâr Yolu, insanlık tarihinin en çarpıcı ‘yolculuk’larından birini, Selçukluların büyük yürüyüşünü anlatan, sürükleyici bir roman. Tarihî gerçeklere dayalı kurgusuyla da, ‘aşiret’ten ‘medeniyet’e bu büyük yürüyüşün dinamiklerini başarıyla ortaya koyuyor…
30.00 ₺ -
Kuran Diliyle Konuşmak
Kur'an Diliyle Konuşmak 4 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde 99 adet fiil, ikinci bölümde 50 isim ve üçüncü bölümde 50 edat yer alıyor. Bu fiil, isim ve edatların en önemli 2 özelliği, günlük hayatta sık kullanılıyor ve Kur'an da geçiyor olmalarıdır. Her bir madde için evvela ayet örneği ve meali, sonra günlük hayattan veya Türk-Arap edebiyatından cümleler, tercümeleriyle verildi. Ardından ise öğrencinin kendisinden bir cümle yazmasını istedik. Son ve dördüncü bölümde ise 10 adet Arapça-Türkçe karşılıklı Kur'an diyalogları yer alıyor. Her bölümün sonunda boşluk doldurmalı çoktan seçmeli 20'şer adet soru ve kitabın sonunda bu soruların cevap anahtarı yer alıyor.
129.50 ₺ -
Kış Çayı
"Merhaba" diye fısıldıyorum; "Ben galiba sizi tanıyorum." "Tek sen değilsin, her giden geminin ardından bakakalan, Madagaskar limanlarından Çin'e yolculuk yapmayı, dünyayı fethetmek üzere ardına bakmadan her giden gemide olmayı özleyen, yelken olmayı, kürek olmayı, dümen, balık, su olmayı arzulayan tek sen değilsin," demek istiyorum ama düğümleniyor kelimeler boğazımda, konuşamıyorum... Bir şiir okur mu acaba Hülya Atakan Kış Çayı'nda İstanbul'dan başlayarak bütün dünyayı, şimdiki zamanın içinden bütün zamanları seyrediyor. Hülya Atakan'ın gözünden İstanbul bütün bir tarihiyle, sayısız öyküleriyle, Yahya Kemal, Tanpınar gibi yazarların eserleriyle, şiir dizeleriyle Osmanlı padişahlarıyla birlikte canlanıyor. Hülya Atakan nereye baksa orada hikâyeler görüyor. Bütün hikâyeleri edebiyat ve tarihle harmanlanıyor. Selimiye Sinan'la, Bağdat Köşkü Sultan Murad'la iç içe geçiyor Hülya Atakan'ın yazılarında. Her mimari eser, her çiçek, meyve, her eşya geçmişten zengin bir insan kalabalığıyla beraber, Atakan'ın bakışında yeniden diriliyor. Kış Çayı, sıradan gezi yazılarından oluşmuyor, bir mekânda içtiğiniz sıcak çay gibi bir his veriyor Hülya Atakan'ın dokunduğu her nesne. Oturduğunuz yerden, Mrs. Dallovvay'le Londra'ya, Marquez'in Kolera Günlerinde Aşk romanıyla Kolombiya'ya, ama hep geçmişe, bu yerlerden geçerek başka bir iç âleme doğru yolculuk yapıyorsunuz bu yazılarda.
164.25 ₺ -
Şahsiyet Zarafet Ahlak
‘‘Edeb bir tâc imiş Nur-u Hüdâ’dan Giy ol tâcı emin ol her beladan’’ dediği gibi şâirin belalardan ve musibetlerden emin olmak için eline, diline ve nefsine sahip çıkmak gerek. İnsanın başına ne gelirse ya dilinden ya da nefsinden gelirmiş. Dolayısı ile insanın haddini bilmesi, bin düşünüp bir konuşması, musibetlerden selamet bulması için birinci şarttır. Dini edebiyat içinde önemli yer tutan âdâp konusu, bir konu olarak kalmamış, müstakil bir kitap olarak farklı veçhelerde okuyucusu ile buluşmuştur. Zira âdâp kuralları her dönem gelişerek değişen ve insan hayatının her döneminde lazım olan kurallardır. Toplum, kendi gibi davranmayan, kendi değerlerine mugayir tavırlarda bulunan mensuplarını posa gibi dışarı atar. Dolayısı ile edep kuralları bir manada bizim, yaşadığımız toplumda tutunabilmemiz için uymamız gereken hayati kurallardır. Emel Sözcüer uzun yıllar Anadolu’da öğrenci yetiştiren bir eğitimci. Toplumda gittikçe bir sorun haline gelen edep mevzusu onun da dikkatini çekmiş olacak ki böyle hacimli ve teferruatlı bir kitap hazırlamış; Şahsiyet, Ahlak, Zarafet. Her bir kavram ve muhtevadaki her konu birbiri ile ilgili ve birbirini tamamlar nitelikte. Sağlam bir karakterin oluşması için olmazsa olmaz olan iyi bir ahlak ve her iki kavramı tamamlayan, insanın adeta aynası niteliğinde zarafetli olma özelliği… İşte bütün bu önemli kavramların altını dolduran tâli konular bu güzel kitabın içerisinde.Neyi, nasıl, ne zaman ve niçin yapmam gerekir diyorsanız bu kitabı okumadan başka bir kitap okumayın! Bu kitap bir derdin, bir çabanın ürünü. Değerlerimize sahip çıkmak, kaybolan değerlerimizin peşinden gitmek adına atılan bir adım. Okuyan her insanla yaşamaya başlayacak olan bu kitap, okuyan herkese, dokunduğu her ruha nefes olacak. Hayatın tüm damarlarına sızarak, Kur’anî ve nebevî kaynaktan coşan cevherlerle, okurunu zarafetle aydınlatacaktır.
189.00 ₺ -
İlla Edep Oyun
OYUN KILAVUZU *Oyun en az ,en çok 6 kişi ile oynanabilir. *Oyun,10-15 yaş(ve üzeri)için tasarlanmıştır. KUTU İÇERİĞİ *60X80 cm oyun platformu. *Oyuncular için 6 adet piyon *İlerleme ve puan çarkı. *50 adet kazanan kartı. *350 adet oyun kartı. *5-75 arası puanlara ait puan kartları. *Kullanım kılavuzu OYUN KURALLARININ YAZILI OLDUĞU KULLANIM KILAVUZU İÇERİSİNDEDİR...
420.00 ₺ -
Ruhul Beyan Tefsiri 16
Rûhu'l-Beyân Tefsîri'l-Kurân; Yüce Kitabın özünü anlamak ve gereğini yaşamak için ilmek ilmek dokunmuş müstesna bir tefsir.. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri bu eseri, Bursa Ulu Camii kürsüsünde verdiği vaazlarla oluşturdu... Ki onda rivayet ve dirayet metodlari; gönül sultanlarının ruhlara hayat bahşeden İşarî/tasavvufî yorumları var. Ve bu özelliğiyle tefsirler arasında temayüz ediyor. Gönülller mimarı İsmail Hakkı Bursevî'nin bu kıymetli eseri; 23 yıl gibi bir zamanda vücûda geldi. Âyet-i kerîmeler âyetlerle ve hadîs-i şeriflerle açıklandı. Allah dostlarının ibretli menâkıbıyla ve şiirlerle süslendi... Erkam Yayınları, Hazretin Arapça olarak kaleme aldığı M. Ü. İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Kürsüsü öğretim üyesi Prof. Dr. H. Kamil YILMAZ başkanlığında kurulan bir komisyona bu müstesna tefsiri tercüme ettirdi. Ruhlara gıda, gönüllere şifa olacağını ümit ettiği Rûhu'l-Beyân'ı anlaşılır bir Türkçe ile dilimize kazandırdı. Hadis-i şeriflerin tahriçleri yapıldı. Farsça şiirler tercüme edildi. Konu birliği olan âyetlere başlıklar verildi. Üslûbunun sadeliği ve mizampajının rahatlığıyla seveceğiniz bir eser meydana geldi... Teknik ayrıntılara girmekten sakınıldı... Ve böylece Rûhu'l-Beyân günümüz insanının idrakine yeniden doğdu. Her seviyeden insanımızın koyalca okuyup anlayabileceği bu kıymetli tefsiri, istifâdelerinize sunmakla bahtiyarız.
385.00 ₺ -
Kısa Surelerin Tefsiri
İman ufkundan bakıldığında çok net olarak görülür ki, bu cihan baştan başa bir iman dershanesi , vukû bulan bütün hâdisler ilahî imtihan tecellileri, hayata da ebediyet diyârına bir yolculuktur. Hiç şüphesiz böyle bir hayat, faniliğin idraki içinde olarak bu cihana gönderiliş hikmetini sezecek bir feraset ister. Bütün bu meziyetlerin kaynağı da Kur’ân-ı Kerîm’dedir. Kur’ân; gayb ve şahâdet aleminin hazinesi, kainatın kendisine muhtaç olduğu, kulun kalp gözünü açan bir kitaptır. Her şuur sahibinin ziyası olan Kur’an-ı okumak ve anlatmak mümin olan her kişinin vazifesidir.Çalışmamız fatiha suresi ile başlayıp namaz sureleri olarak da adlandırılan duha suresinden itibaren olan surelerin tefsirinden müteşekkildir.Tefsir çalışmamızda hazık-mütehassıs mefessirlerin görüşlerini derlemeyi tercih ettik.Hata yapmak vebal altında kalmaktan imtina ederek,kendi yorumlarımızı katmamaya çalıştık.
300.00 ₺ -
Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç
Oryantalist ve Avrupa merkezli görüşe göre gücünün doruğundaki Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa üstünlüğü ve gelişen teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenileyemeyip gerilemeye başladı. İleri sürülen tüm bu tezlere göre, Osmanlılar “muhafazakâr” oldukları için dünyada meydana gelen dönüşüm sürecine mesafeli kalmayı tercih ediyor, bu da “teknolojik gerilik” olarak tezahür ediyordu. Oysa Osmanlılar, Avrupa askerî teknolojisindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmiş, Avrupa ve Ortadoğulu rakipleri üzerinde üstünlük kurmuş ve kurdukları bu üstünlüğü asırlar boyu muhafaza etmeyi başarabilmişlerdir. Dahası, sahip olduğu ateşli silah üretim gücü İstanbul’a kendi kendine yetebilirlik noktasında uzun vadeli bir avantaj sağlamıştı. ABD’nin başkentinde bulunan ve ülkenin diplomat ve aydınlarının yetiştirilmesinde önemli payı olan Georgetown Üniversitesi’nde Osmanlı, Avrupa ve Ortadoğu tarihi dersleri veren Macar bir tarihçi dışarıdan bakarak Osmanlı stratejisi ve değişen askerî gücünü yazdı ve Oryantalist ve Avrupa merkezli tezlerin çoğunu çürüttü: Osmanlı’da Strateji ve Askerî Güç... Osmanlı, Habsburg ve Rus askerî gelişmeleri ve serhadları yanı sıra Osmanlı stratejisi, istihbaratı ve diplomasisi üzerine araştırmaları bulunan yazarın arşiv belgelerine dayanarak ortaya koyduğu bu çalışma, Osmanlı Devleti’ni Avrupa bağlamında ele alan ilk eser olması yönüyle dikkat çekiyor.
33.30 ₺ -
-
Ana Baba Okulu
“Kendinizi geliştirmek için ana baba olmaktan daha iyi bir gerekçe bulamazdınız! İşte, eğitimin gerçekten şart olduğu nokta burası...”
150.00 ₺ -
Bayan Beton Çivisi
Adamın biri dünyayı tehdit eden sorunlara karşı uzaylılarla işbirliği yapmayı öneriyor. Sarımsak verip uzaylılardan arsa almayı planlıyor. Hatta insanları Mars’a taşımayı çoktan kafasına koymuş bile. Bu adam Yumurta Mahallesi’ne geldi geleli ortalık karışık. Koca mahalleye kök söktüren Bayan Beton Çivisi artık diken üstünde. Mars’a gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya. Herkes bu tuhaf adamın kim olduğunu merak ediyor… Siz zaten biliyorsunuz. Evet, tabii ki Çılgın Hademe… Çılgın Hademe, soluksuz okuyacağınız maceralarıyla yine çok eğlenceli, yine çok matrak…
67.50 ₺ -
Nükleer Çikolata Fabrikası
Tuhaf bir adam mahalleye yeni kurulan kurbağa fabrikasına kafayı takmış durumda… Fabrikanın derhal kapatılmasını, dondurulan kurbağaların ailelerine tazminat ödenmesini, anne-babasız kalmış kurbağalara da burs verilmesini istiyor… Kurbağa fabrikası yerine, çikolata fabrikası kurulsun ve acılı, ekşili, tuzlu karabiberli çikolatalar üretilsin, diyor. Fabrika müdürü kime çattığının farkında değil! Sizce bu işlerin arkasında kim olabilir? Tabii ki Çılgın Hademe! Çılgın Hademe Peyami Efendi, akla hayale gelmedik projeleriyle yine işbaşında!
9.75 ₺ -
Haremin Son Yüzyılı Sultanlar ve Damatlar
“Enver Paşa’nın eşi Emine Naciye Sultan, Enver Paşa’yı nasıl seçtiğini şu şekilde dile getirmektedir: “Fakat günün birinde Enver Bey’in beni, Sultan Reşat’tan istemesi üzerine annem odama geldi ve bana dedi ki: Kızım artık sen büyüdün. Seni Abdürrahim Efendi’den başka birkaç kişi daha istiyor. Bunların arasında hürriyet kahramanı Enver Bey de var. İşte hepsinin isimleri ve resimleri… Bak düşün ve karar ver.” Emine Naciye Sultan 19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem ekonomik, hem de siyasi alanda çok zor günler geçirdiği bir dönemdi. Hanedan yaşam standartlarını korumak/idame ettirmek için mücevherlerini, değerli eşyalarını satmaya başlamış, padişahlar iktidarlarını elinde tutmak için türlü siyasi oyunların içine girmişti. Bütün bu gidişat, her kademesi birçok kural ve kaide ile yönetilen harem hayatını da tabii olarak oldukça fazla etkilemişti. Akademisyen-yazar Cevdet Kırpık, bütün bu süre zarfında padişahların, sultanların ve damatların hayatlarının nasıl değiştiğini birinci el kaynaklardan, dönemi yaşamış kişilerin hatıralarından faydalanarak hazırlamış; Haremin Son Yüzyılı’na dair şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ele alınmayan birçok detayı gün yüzüne çıkarmış böylece bundan sonra yapılacak çalışmalara kaynaklık edecek bir eser ortaya koymuştur. - Sarayın çiçekleri sultanlar nasıl yetiştiriliyordu? - Sultanlara damatlar hangi usullerle ve nasıl seçiliyordu? - Eşini kendi seçmek isteyen sultan kimdi? - Kendisine evlenmesi için uygun görülen sultanı beğenmeyen damat adayı kimdi ve bu teklifi nasıl reddetti? - Sultanların nişan ve düğünleri nerelerde nasıl yapılıyordu? - Sultan çeyizlerinde neler vardı? - Hareme/padişaha damat olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdi? - Damatlar sultanları neden boşayamazdı? - İhanetin bedeli neydi? Bu kitabı okurken bütün bu sorunların cevabını bulacak, kendinizi haremin koridorlarında hissedeceksiniz...
240.50 ₺ -
1993 Örtülü Darbe
1993'te neler oldu? Sadece birkaç tanesini sayalım: Uğur Mumcu suikasti, Eşref Bitlis olayı, Başbağlar katliamı ve 33 askerin şehit edilmesi... Tüm bu olayların aynı yıla rastlaması bir tesadüf müydü, yoksa tüm bunlar gizli bir planın parçası mıydı? Hakkı Öznur bu titiz ve detaylı çalışmasında bu soruları sorarak, bize 1993'ün arka planını anlatıyor. Çekiç güç, PKK ve derin devlet arasındaki karanlık ilişkileri gözler önüne seren Örtülü Darbe 1993, geçmişimizin karanlık sayfalarını aralayarak, bize bambaşka bir tarih anlatıyor. Gizli planlar, komplolar ve suikastlerle dolu karanlık bir yılın, derinden ilerleyen bir darbenin nasıl gerçekleştiğini görüyoruz Örtülü Darbe 1993'te. 1993'te neler olduğunu göstererek, Türkiye'nin yakın tarihini anlamanın yolunu açan bir çalışma...
9.94 ₺ -
Yol Ayrımında Statükodan Önce Son Çıkış
Türkiye'nin en önemli anayasacılarından biri olan Osman Can, anayasa tartışmalarına önemli ve çarpıcı bir katkı sunuyor bu kitabıyla. Tarihsel kaynaklara ve dünyadan örneklere başvurarak, ülkemizin nasıl bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, demokratik, sivil ve hayatın içinden bir anayasayı nasıl yazabileceğimizi anlatıyor bizlere. Anayasa neden bu kadar önemli? Anayasal sistemin temel ilkeleri nelerdir? Nasıl bir anayasa? İhtiyacımız olan sivil ve demokratik anayasaya nasıl kavuşabiliriz? Bu yetkin ve titiz çalışmasında tüm bu soruların yanıtlarını arayan yazar, sadece hukukçuların değil her kesimden okurun ilgiyle okuyabileceği bir metinle karşımızda.
44.40 ₺