-
Tıbbın Hastalığı 1
70‘li yıllar, modern tıbdan duyulan hayal kırıklığının giderek arttığını gösteren işaretlere tanık oldu. Ivan Illich‘in “Medical Nemesis”, Barbara Gordon’un “I’m Dancing As Fast As I Can”i gibi tıb kurumunda ağır tenkitler getiren kitaplar çok satanlar listesine girdi. Bu arada alternatif tedavileri uygulayanlar benzersiz bir ilgi patlamasının odağı olmaya başladılar. Niçin? Brian Inglis nerde yanlış yapılmış olduğunu açığa çıkarabilmek için, kalp krizi ve kanserden basit bir soğuk algınlığına, hastalığın sebepleri ve seyri konusundaki delilleri gözden geçirmeye karar verdiğinde modarn ve alternatif tıbbın tarihini yazmış bulunuyordu. 40’lı, 50’li yılların harika ilâçlarının yarattığı zafer sarhoşluğuyla oluşan büyük hülyaları tıb bilimi neden gerçekleştirememişti? Inglis’in bulguları yapılan tenkitleri haklı çıkarıyor, güçlü prestij sahibi tıb camiasının, bu konumunu tehlikeye atmak istemediğini ortaya koyuyordu.
52.50 ₺ -
Tıbbın Hastalığı 2
Gittikçe artan sayıda insan ilaçlara ve doktorlara bağımlı hâle gelirken tarihteki en sağlıklı durumda olduğumuzu iddia etmek bir kandırmaca değil mi? Modern tıbbın kendisi de hasta olduğu için, toplumu saran ve klinik, sosyal, kültürel tesirlere sahip “Tıb kaynaklı bir salgın”dan söz edebiliriz. Üstelik, hastalığın ve ölümün önlenmesinde modern tıbbın zannedildiği kadar katkısı olmamıştır. Brian Inglis çağın hastalıklarını, modern tıbbı ve ona karşı gelişen muhalefeti irdeliyor; yeni bir yaklaşım teklif ediyor. Ve “gerçekleri” dile getirdiğinden “ayakları yere basıyor.”
52.50 ₺ -
Yahudi Tarihi ve Siyonist Liderlerin Protokolleri
Dörtbin yıllık bir geçmişe sahip Yahudi kavmi "dünyanın dört bucağı"nın tek hükümet tarafından yönetilmesi fikrini ta kral Hammurabi zamanından beri taşımaktadır. Sahip oldukları, İlâhî kanun altında bütün insanların eşitliğini temel alan tek tanrı inançları zaman içerisinde işledikleri şirk ile bozulmuştu. İbrahim aleyhisselâmın getirdiği saf tevhid inancı, kendilerini diğer kavimlerden farklı ve üstün görmeleriyle, dejenere olarak "başkalarına ait tanrıların varlığını kabulle birlikte, yalnızca kendi ırklarına has tanrı olduğu fikrine" dönüştü. İki nesil sonra bu abartılı ayrılıkçılık, sebebi olduğu hakikati tanınmaz hâle getirerek İbranileri ırkçı bir döneme soktu. Dinî uygulamaları Hz. İbrahim’in "tek ve üstün" olan Allah’ından, patriklerin "millî din" tanrısına dönmüştü... Bugün, Yahudilik ile birlikte akla gelen ikinci kavram, bir nevi “Yahudi ırkçılığı” olarak nitelendirilebilecek Siyonizm’dir. Yüz yıllık bir geçmişe sahip bu kavram, siyasî hedef ve faaliyete, 1897’de toplanan “Dünya Siyonist Kongresi” ile hayata geçirilmiştir. Siyonist Kongreleri konuşma tutanakları, gizli veya açık, muhtelif vesilelerle yayınlanmıştır. Kitabın ikinci bölümünü teşkil eden “Protokoller” de bu tutanaklardandır.
112.50 ₺ -
Mucizeler Mucizesi Kuran
İnsanoğlunun en eski zamanlardan beri süregelen ortak özelliği, yönlerini Allah’ın rızası, emri ve iradesine yeniden çevirmeleri için ne zaman kendilerine bir Elçi gelse insanların, gelen mesajın harikulâdeliğine bakmak yerine, Allah’ın elçilerinden tabiat ötesi deliller, alâmetler göstermelerini istemek olmuştur. Bu talep, Allah’ın Son Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)’e de yapılmış; müşriklerin ifadeleriyle, "göğe bir merdiven dayayarak gözlerinin önünde çıkıp Allah’tan bir kitap getirmesini" istemişler ve "o zaman inanırız!" ya da "şu dağı altına çevir, o zaman inanırız!" yahut "çöllerden nehirler çıkart, o zaman inanırız!" demişlerdir. O ise, "Ben size bir melek olduğumu mu söylüyorum? Ben size Allah’ın hazinelerinin elimde olduğunu mu söylüyorum? Size söylediğim yalnız bana vahyolunandır." cevabını vermiştir. Ahmed Deedat bu kitabında "mucize"nin bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in kendisi olduğunu, ayrıca onun "Son Ahit" oluşuna dikkat çekerek, anlatımından, üslûbundan örnekler verip İncil ve Tevrat ile mukayese ederek göstermektedir.
15.00 ₺ -
Ümmet ya da Ulus: Kimliklerin Çatışması
Yazar bu çalışmasıyla günümüz İslâm toplumlarındaki kimliklerin çatışmasını ortaya koymaktadır. İslâm dünyasındaki uluşçuluğun gelişimi analiz edilerek, çağdaş Müslüman ulus devletlerdeki ümmet ve ulus-devlet kimliğinin konumuna ışık tutulmakta ve bu devletlerin İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalıştıkları müşterek faaliyetleri incelemektedir. Eserde, İslâm dünyasındaki ulusçuluğun seküler bir kaynaktan neşet etmemesi sebebiyle, Avrupa'daki ulusçuluktan farklı bir nitelikte olduğu iddia edilmektedir. Dolayısıyla, ulusçu elitlerin başarısızlığından sonra Müslümanlar, ulusçuluğun ve ulusçu elitlerin meşruiyetini sorgulamaya başlamışlardır. İslâmî güçler uluşçu güçlerin yerini alamasa da, yönetimlere bazı İslâmî “sloganları” benimsetmeyi başarmıştır. Ancak toplum ümmet ve ulusçuluk arasında bir kimlik krizi yaşamaktadır.
10.50 ₺ -
Kur'ânî Terimler ve Kavramlar Sözlüğü
Kur'ani terim ve kavramlar daha önce yayınlanan birçok eserde ele alındığı halde, bu sahada hâlâ sistemli ve özlü bir tetkike ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kitap işte bu ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmıştır. Bu çalışmayla, İslam'a ve bilhassa Kur’ân'a ilgi duyan genel okuyucu hedeflenmişse de, ilahiyat öğrencileri ve onların yanısıra bu sahalarda çalışan ilim adamlarının da istifadesi ümit edilmektedir.
45.00 ₺ -
Allahın Kulu ve Rasulü Hz Muhammed
“Sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmaya inananlar için ve Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Rasûlü en güzel bir modeldir.” (Ahzab sûresi, 21) âyeti gereği kendimize model alabilmemiz için onun hayatını ve davranışlarını çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Bu kitapta, Peygamberimizin örnek hayatı bütün yönleriyle ele alınıp özlü bir şekilde anlatılmaktadır.
45.00 ₺ -
Sosyoloji Sosyal Bilimlere Alternatif Yaklaşım
Türkiye'de sosyolojik çalışmalar, kendini, çoğunlukla Batının sosyal bilimler olarak belirlemiş olduğu çerçeve içerisinde kalarak sunmuştur. Bu psikolojik durum, hâliyle Türk toplumundaki birçok değer, kurum ve hareketi kendi orijinal yapısından uzakta değerlendirmekle kalmamış, aynı zamanda sosyolojiye kendi sosyal ve tarihi birikimimiz açısından yeni perspektifler getirmeyi engellemiştir. Bu anlamda bu çalışma, sosyolojiye yeni bir bakış tarzı getirme gibi bir iddiayı da beraberinde getirmektedir. Kitabın ana başlıkları şöyledir: Sosyolojinin Çerçevesi, Sosyolojinin Metodu, Sosyolojide Temel Kavramlar, Toplum, Sosyoloji ve Davranış, Türkiye'de Sosyolojik Düşünce, Batıda Bilim ve Medeniyet, Kültür ve Medeniyet, Sosyoloji-Tarih Münasebeti, Değişim Sosyolojisi, Ekoloji ve Şehirleşme, Siyaset Sosyolojisi, Yönetim Sosyolojisi, Endüstri Sosyolojisi, Eğitim Sosyolojisi, Gençlik Sosyolojisi, Aile Sosyolojisi, Ahlâkın Sosyal Yönü.
30.00 ₺ -
Kuranda İhsan ve Muhsin Kavramları
Kur’ân-ı Kerîm, hedeflenen insan tipini mü'min, sâlih, sâbir, sâdık, muhlis, muttaki ve muhsin gibi vasıflarla nitelemiş, değişik sûre ve âyetler içerisinde bunlara yer vermiştir. Bu kavramların hepsiyle de anlatılmak istenen kâmil insandır. İhsan ve Muhsin kavramları Kur'ân'ın nüzülü ânında,hemen hemen her inzal devresinde kullanılmış, fakat ihsana Mekkî âyetlerde daha fazla yer verildiği hâlde, muhsin kavramı Medenî âyetlerde daha sık kullanılmıştır. İhsânın “cibril hadisi”ndeki manası, insanın Allah'ı görüyormuşcasına ibadet etme şuurudur. İbadeti, belirli görevleri yerine getirme olarak telakki etmemeliyiz. İbadet bir hayat tarzı ve bir zamana hâkim olma olayıdır; kısaca, Allah'a ait olan beden ve ruhun yine Allah'a verilmesidir.
9.00 ₺ -
Globalleşme Bir Aldatmaca mı?
Globalleşmeye farklı açılardan yaklaşan makaleler. 1. Globalleşmenin Kavramlaştırılması 2. Globalizasyon, İslam ve Batı: Benzerlik ve Tahakküm Arasında, 3. Globalleşme: Çağdaş İslami Bir Cevap Mümkün mü? 4. “Glokal” Siyasette Kimlik İnşâsı 5. Globalleşmenin 10 Yalanı
56.25 ₺ -
Kuran Coğrafyası Kavimler ve Yaşadığı Yerler
Kur’ân-ı Kerim'de doğrudan veya dolaylı olarak bahsedilen yer, kavim ve toplumlar üzerine kapsamlı sayılabilecek bir çalışma olan bu eserde Seyyid Süleyman Nedvi'nin Arzü’l-Kur’ân adlı Urduca kitabı esas alınmıştır. Kitaptaki başlıklardan bazıları: * Arabistan Coğrafyası * Nuh Tufanından Sonra İnsanoğlu * Samilerin Asıl Yurdu ve Göçleri * Helak Edilen Toplumlar * Ad, Semüd, Medyen Kavimleri ve Peygamberi * Cürhümiler, Lahmidler, Tasm ve Cadiler * Minalılar, Lihyaniler... Arkeolojik çalışmalardan istifade edilen ve harita ve fotoğraflarla zenginleştirilen bu kitap daha önce yapılmış araştırmaları da kapsamaktadır.
13.50 ₺ -
İspanya Müslümanları – Hıristiyanlaştırılmaları ve Sürülmeleri
İspanya toprakları, miladi 711'de Târık bin Ziyad'ın kumandasındaki Müslüman kuvvetler tarafından fethinden 1492'de son Gırnata Emîrliği'nin yıkılışına kadar 781 yıl bütünüyle veya bölgesel olarak Müslümanların yönetiminde kalmıştır. Bu süre zarfında tedricen İspanya nüfusunun yarısından fazlası İslâm ile şereflenmişti. Peki, 1492 sonrası bu Endülüs ya da İspanya Müslümanlarına ne oldu? Reconquista hareketi ile ülkeyi ele geçiren İspanya Krallığı neler yaptı da bunca Müslüman nüfus âdeta buharlaştı? Önce din adamları üzerinde baskı kuruldu, ardından kitapları toplatılıp yakıldı. İkna çabaları yetersiz kalınca tertiplerle erkekleri katledildi, kadınları köleleştirildi, çocukları Hıristiyan ailelere dağıtıldı. Diğer bölgelerdekiler zorla ve topluca vaftiz edildi, idarî görevde bulunanların işine son verildi. Etrafı duvarlarla çevrili mahallelerde yaşamaya zorlandılar. Evlilikleri geçersiz ilân edildi, isimleri değiştirildi. Domuz eti yemeye, içki içmeye zorlandılar. Yüzyıllardır giydikleri kıyafetleri yasaklandı. Arapça konuşmaları ve yazmaları yasaklandı. Camiler kiliseye çevrildi, hamamları yıkıldı, evlerinde dahi yıkanmaları istenmiyordu. Silâh taşımaları yasaklandı. Ödemek zorunda oldukları ve her geçen gün artırılan vergilere yeni yeni kalemler eklendi. Hayat alanları iyice daraltıldı. Bunlarla da yetinmediler. Sonunda “Eski Hıristiyanlar” dışındaki bütün unsurların İspanya'yı en kısa sürede terketmesi istendi ve gereği zorla yapıldı. Bütün nüfus bugünkü Fas ve Cezayir üzerinden Afrika'ya ve Fransa üzerinden Avrupa'ya dağıtıldı.
75.00 ₺ -
İslâm’ın Tebliğ Tarihi
İslâm medeniyeti ve sanat tarihi üzerine yayınları bulunan İngiliz müsteşrik Arnold, bu çalışmasında, İslâm’ı misyonerliğe dayanan dinler arasında sayarak Kur’ân’ın tebliği ve iknayı emrettiğini, din değiştirmelerde şiddeti, zorlamayı yasakladığını dile getirmektedir. Bir tebliğci olarak Hz. Muhammed (s.a.v)’den örnekler verilerek, sonraki dönemlerde İslâm’ın Hıristiyan dünyasında ve diğer dinlerin hâkim olduğu Avrupa, Asya ve Afrika’da yayılışı bir batılıda az görülebilecek tarafsızlıkla anlatılmaktadır. Yazar, Hıristiyan misyonerlerin sürekli tekrarladıkları, “İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığı” iddiasını reddetmekte, insanların Müslüman olmaya karar verirken nelerden etkilendiklerini de araştırmaktadır. Kitap, Hz. Peygamber’den bu yana her zaman ve mekânda mü’minlerin dinî bir vecibe olarak tebliğ faaliyetine devam ettiklerini örnekleriyle yansıtmaktadır. Bu yönüyle kitabın, İslâm’ın yayılış tarihini bütüncül bir bakış açısıyla ele aldığı söylenebilir.
45.00 ₺ -
Uydurma Olduğunda İttifak Edilen Hadisler
Mevzu (uydurma) hadisler konusunda Türkçe'de telif ya da tercüme muhtelif neşriyat bulunsa da Aliyyü'l-Karî'nin eseri ihtilâftan uzak, ittifakla uydurma olduğu kabul edilen hadisleri söz konusu etmektedir. Uydurma Hadisler; Peygamberimiz'e yamanan, uydurulmuş, asılsız sözler ya da onun mübarek sözü olmadığı halde ona nisbet edilen başka zevata ait güzel sözlerdir. Sahabe ve Tabiîn döneminden sonra dini lekeleme ve karalama amacıyla kasıtlı olarak hadis uyduranlar olduğu gibi, ticarî kazanç arzusuyla hadis uyduran çıkarcılar, yöneticilere şirin görünmek amacıyla hadis uyduran dalkavuklar veya insanları ibadete, hayra, iyiliğe davet etme gibi kendilerine göre iyi niyetle hadis uyduran safdil kimseler de olmuştur. Ancak mütehassıs, münekkıd, müttekî İslam âlimlerinin ihlaslı gayretleriyle hadis uydurmacıları ve uydurdukları hadisler tek tek tesbit edilmiş, dinin nezaheti ve sâfiyeti asırlar boyunca aynen korunmuştur. Bu kitapta gerçekten asılsız uydurma hadisler ele alındığı gibi; halk arasında veya ilim dünyasında “Hadis” olmadığı halde çeşitli sebeplerle “Hadis” diye nakledilen sözler de ele alınmaktadır. Bir kısmı manâ itibariyle doğru olan, büyük zevata ait güzel sözler, zaman zaman halkın dilinde ya da bazı eserlerde, yazarlarının derinliğine inceleme imkânı bulamamaları sebebiyle olsa gerek, hadis olarak nakledilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v)'in mübarek lisanından sâdır olmayan sözlerin, güzel sözler olsa bile, onun adına nakledilmesi, o söylemiş gibi kabul edilmesi, bu sözlerin “Uydurma Hadis” kapsamında değerlendirilmesi sonucunu doğurmaktadır. Türkçe'ye ilk defa tercüme edilen el-Masnu’ fî Ma'rifeti'l-Hadisi'l- Mevzû isimli bu kitap, uydurma hadisler konusunda yapılan ilmî çalışmaların özü ve hulâsası niteliğinde bir eser olup müellifi Molla Aliyyü'l-Karî'nin hassasiyet ve titizliği, merhum muhakkik Abdülfettah Ebu Gudde’nin dikkat ve itinası sebebiyle ilim dünyasında takdirle anılan eserlerden biridir.
204.00 ₺ -
Mükemmel Bir Eş Olarak Hz. Muhammed (s.a.v)
Allah’ın son Nebîsi ve Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.v) her sınıf ve seviyede insan için yaşanacak bir örnektir. Kitapta, İslâm’ın kadına verdiği değer, Hz. Peygamber’in evlilik hayatı, zevceleri, muhtelif evliliklerinin sebepleri ve mükemmeli bir eş oluşu ayrıntılarıyla izah edilmektedir. Her zaman ve mekânda hanımları ve çocuklarıyla bir aile hayatı süren eşler de Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatından kendilerine büyük ibret ve misaller bulabilirler.
67.50 ₺ -
Mevlânâ ve Akıl
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin Mesnevî’si, insanlığın düşünce dünyasının hârikalarından biridir. Tıpkı engin ve uçsuz bucaksız bir okyanus gibi. Çok az gemi bu dalgalı denizde yol alabilir. Mânâ ve hikmet derinliklerine varabilmek için elbette ki tehlikeli bir dalış, tehlikeleri göze alan bir yüzücülük gerekir. Aynen, ısrarla “Konuk Öldüren Mescid”e gitmek isteyen gözü kara yolcu gibi. Bu yolcu, canına yönelik herhangi bir zarar görmediği gibi, sonunda mescidin gizli hazinesi sayılan çok büyük sırları da öğrenir. Herkes bu tehlikelerle dolu, korkunç engine dalış gücüne sahip olamaz. Ölümden korkanlar, o tarafa dönüp bakamazlar bile. Bazı amaçsız maceraperestler olur, bunlar bazen avuçlarını açıp bu denize daldırırlar, ama enginliğini, sahilsizliğini fark eder etmez, hemen yüzünü çevirip kenara çekilirler. Artık bu okyanustan ne anlamışlarsa onunla yetinirler. Kimini tutup kenara fırlatan, kimini de içine çekip boğan dalgalardan biri “akıl” ve “düşünce”dir. Mevlânâ, aklı, ilk manevî varlık, daha doğrusu diğer yaratılmışlardan ayıran ve üstün kılan bir özellik olarak vasfeder. Akıldan yoksun kimseyi de insanlıktan çıkmış, hayvanlık derekesine inmiş bir varlık olarak tasvir eder. Fakat Mevlânâ’nın bu düşüncesi, varlığın yaratıcısı tarafından yaratılışın bir süsü olarak öngörülmüş “akl-ı selîm” ile ilgilidir; beşerin iç âleminde noksan bir özellik olarak yer alan cüz’i ve eksik akıl ile değil. Hevâ ve hevesten uzak ve Allah’ın emirlerine itaat eden akıl yani. Nitekim Mevlânâ “peygamberliği” kâmil akıl olarak isimlendirir ve genel aklın bu özel akla muhtaç olduğunu belirtir. Mesnevî, İslam düşüncesi alanında ansiklopedi ayarında bir eserdir. Nitekim İslâmî ve beşerî ilimlerin her dalından bir şeyler bulmak mümkündür. Bütün bunları anlamak da, ancak “Hüsameddin Çelebi” gibi kurcalayıcı bir zihne sahip, sırra susamış ve gafletten uzak duru zihinliler için mümkündür. Bu kitap akl-ı selîmin bir müdafaası olduğu kadar, bir ölçüde de Mevlânâ Celâleddîn’in “akıl muhalifi” olmadığını ortaya koymaktadır. Bu kitap, Mevlânâ’nın fikirlerini tümüyle içermese de, özellikle manzum eserlerinden hareketle onun düşüncesinin “öz”ünü gözler önüne sermektedir.
37.50 ₺ -
Kuran ve Sünnete Göre Müslüman Kadının Örtüsü
Kur’ân âyetleri, Rasûlullah’ın (s.a.v) sünneti ve ilk nesil Müslümanların söz ve davranışları incelendiğinde, kadının, evinden dışarı çıktığı zaman bütün bedenini, hangi tarzda olursa olsun bir elbiseyle örtmekle ve el ve yüzü hâriç, zinetlerini sergilememekle yükümlü olduğu açıkça görülür. Müslüman kadının evinin dışındaki örtüsünde bulunması gereken özellikler sekiz maddede özetlenebilir: 1. İstisna edilen kısımlar hâriç, bütün bedeni örtmelidir. 2. Elbisenin kendisi zinet olmamalıdır. 3. Sık dokunmuş, içini göstermeyen bir elbise olmalı; şeffaf olmamalıdır. 4. Bol olmalı; vücut hatlarını gösterecek şekilde dar olmamalıdır. 5. Elbiseye koku sürülmemelidir. 6. Sadece erkeklerin giydikleri elbiselere benzememelidir. 7. Gayrimüslim kadınlara mahsus kıyafetlere benzememelidir. 8. Şöhret amacıyla giyilen, dikkat çekici türden bir elbise olmamalıdır.
45.00 ₺ -
İslâm Dünyasında Yüksek Eğitimi Yeniden Canlandırmak
Yüksek eğitimde reform ve yeniden canlandırma; Ümmetin uyanması ve medeniyet özlemlerinin tahakkuku ve küresel misyonunun başarısı için esas unsurlardır. Bu kitapçık, özellikle Bilginin İslâmîleştirilmesi yoluyla eğitime yaklaşımımızı gözden geçirmeye dâvet ediyor. Bu şekilde hem ilahî hem de beşerî kaynakları vahyedilmiş bilgi ile güçlü bir bütün hâline gelecek ve insan davranışı, evrensel kanunlar ve bu davranışın araçları olarak bilimsel ve teknolojik bilgi alanlarında kapsamlı, manevî ve ahlâkî rehberlik sağlayacaktır. 1984 yılında kurulan Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi, Bilginin İslâmîleştirilmesiyle ilgili fikirleri bir üniversite eğitim planına dönüştürme başarısını aydınlatmaya yarayacak bir vak’a incelemesi olarak alınmıştır.
22.50 ₺ -
Kur'an ve Siyaset – Siyasî Düşüncenin Mekkî Âyetlerdeki Temelleri
Kur’ân-ı Kerim, “siyasî düşünce” meselesini, genel hedefler ve referans çerçevelerini oluşturacak şekilde, kapsamlı bir bahis içinde ele almaktadır. Gerisi, tarihî tecrübelerden edindikleri ve ilim adamlarının âyetlerin realiteyle ilgisinden çıkarımlarıyla tamamlanması için, insan aklına bırakılmıştır. Bu çalışma siyasî düşüncenin kaynakları ve siyaset felsefesinin incelenmesiyle ilgilidir. Bu eser, toplumda kamu işleriyle ilgili ana güç kaynağı olarak devletin faaliyetlerini inceliyor. Ayrıca, hangi kamu faaliyetinin İslâm'ın tasvip ettiği başka değer sistemleri ile ilişkisinde iyi ya da kötü sayılabileceğini dikkatlerimize sunuyor. Bu eser Kur’ân'ın siyaset düşüncesinin ana unsurlarının Mekki âyetlere sağlam bir şekilde dayandığını ispatlamada benzersiz bir metodoloji kullanıyor. Burada bu âyetler ışığında, kurumların yükselişi ve ilişkilerin düzenlenmesinden önce hem toplum hem siyasî faaliyete rehberlik edecek kural ve ilkeler araştırılmaktadır.
75.00 ₺ -
Yönetici ve Devlet Adamı olarak Hz. Muhammed (s.a.v)
Yüzyıllar boyu yönetimden mahrum kalan Arap Yarımadasında, doğuda Fars, batıda Roma İmparatorluklarının arasında kabile ve boylara bölünmüş olarak sosyal, siyasî, iktisadî ve dinî bakımdan istikrarsızlık hüküm sürüyordu. Mekke'de de yerleşim merkezinin yönetimi Kureyş reislerinin elindeydi. Kabileler arasında sık sık çarpışmalar başgöstermekte ve müttefik güçlerin varlığında çatışmalar bütün bölgeye yayılmaktaydı. Kabileler arası ortaya çıkan kan davaları ise yıllarca süren bir mezalime dönüşmekteydi. İşgal ve yağmalama sıradan olaylardandı. Kuvvetli kabilelerin saldırıp köleleştirdiği güçsüz kabileler acınacak sefil bir hayata sahiptiler. Genelde İbrahim[a.s]'ın dininden gelmekteyseler de, bu dinin temel öğretilerini tamamen unutup puta tapıcılığa dönmüşlerdi. Belli başlı dinî merkezleri olan Kâbe, ağzına kadar putlarla doluydu. Rasûlullah[s.a.v] bu çevrede doğdu. Siyasî olarak Araplar yüzlerce kabileye bölünmüşlerdi. Sürekli savaşta olmalarına ilaveten hayli ahlâk dışı bir hayat sürdürüyorlardı; içki, kumar ve zina toplumun bütün sınıflarında, özellikle varlıklılar arasında yaygındı. Hz. Muhammed[s.a.v] peygamberlik görevine 40 yaşında başladı; 23 yıl içerisinde bu parçalanmış topluma birlik getirerek onlara yeryüzünün bu bölgesinde ilk kez kanun ve nizamı yerleştiren güçlü bir merkezî yönetim armağan etti. Bir insanın karanlık ve cehaletin ortasında tek başına kıyam etmesi ve –kendine katılan birkaç kişi dışında– yurdunun insanlarının muhalefetine rağmen bütün insanlığı bilgi ve iyilik ışığına çağırması mucizeden başka bir şey değildir. O gayretlerine aralıksız devam etti ve çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede tüm kavimleri İslâm sancağı altında birleştirmeyi başardı. Onlara kendisinden sonra da gelişen, aynı zamanda tüm komşu imparatorlukları yenip hepsini İslâm kardeşliği bağıyla birleştiren güçlü, kuvvetli, merkezî bir yönetim sağladı. Allah’ın Rasûlü’nün tebliğ vazifesine ilâve olarak yeryüzünde adâleti tesis ile de yükümlü olduğunu ve bütün bu vazifeleri önderlik vasfı, devlet adamlığı nitelikleri, adâleti, basireti, siyaset alanına taşıdığı yazılı anayasa ve istişare prensipleri, fikir, inanç ve ifade hürriyetini vazetmesi ve bizzat uygulamalarıyla hakkıyla yerine getirdiğine tarih ve insanlık şâhit olmuştur.
67.50 ₺ -
Askeri Lider Olarak Hz Muhammed (s.a.v)
Hz. Muhammed'in hayatını, haksızlığın ve zulmün karşısında dikilen ve ilahî mesajı tebliğ eden insanın hayatı olarak incelememiz ve anlamamız gerekmektedir. O, bir savaş değil, barış adamı olmasına rağmen tebliğ ile görevli olduğu dini yaşayıp yayarken kendi halkından düşmanlık görmüş, türlü eziyet ve saldırılara maruz kalmış, hicret etmek zorunda kaldığı Medine'de dahi şahsına ve dinine karşı bu saldırılar sürmüştür. Böylece, savaşmaya niyeti olmadığı hâlde, düşmanları tarafından savaşa zorlanmıştı. Başlangıçta az sayıda sahabi ve yetersiz teçhizatla, müttefik düşman kuvvetlerine karşı son derece büyük bir azim ve gayret ile savaşmış ve onları her cephede yenilgiye uğratmıştır. Rasûlullah[s.a.v] savaş planlarının yapılmasında, icrasında ve tamamlanmasında ve savaş alanındaki stratejik hareket ve taktik manevralarında, eşsiz ve benzersiz bir kabiliyet ve feraset göstermiştir. Kureyşlilerin, Yahudilerin ve Arap kabilelerinin birleşik gücüne karşı bizzat 28 büyük ve küçük sefer düzenlemiş ve hepsini kazanmıştır. Ashabının kumandası altında da 50 sefer düzenlenmiş ve hepsi başarı ile gerçekleştirilmiştir. Bu kitapta İslâm ve barış, askerî strateji, liderlik, stratejik coğrafya ve gazve sistemi, savaşın temel ilkeleri, güvenlik, Yahudilere karşı izlenen politika, savaş hukuku, siyaseti ve hikmeti ile son olarak Hz. Muhammed[s.a.v]'in askerî lider olarak değerlendirilmesi yer almaktadır
37.50 ₺ -
80 Soruda Allah Hakkında Merak Ettiklerimiz
İnsanlar çocukluk devrelerinin hemen başında merak güdüsüyle, çoğu da Allah hakkında olan soruları yoğun bir şekilde sorarlar. Anne-babalar çocuklarına anlayabileceği bir dil ve ikna edici tarzda cevaplar vermediği zaman bu sorular giderek girift bir hâl almaktadır. Nitekim beş yaşında sorulan ve cevabı bulunmayan aynı sorunun yetmiş yaşlarında da sorulduğuna sık sık şahit oluruz. Toplumumuzda yaygın olarak sorulan bazı sorularla muhatap olmamızın bize yeni bir çalışma yapma ihtiyacı hissettirdiği açıktır. Özellikle gençleri ve İslâm'ı öğrenmeye ilgi duyanları bazı soruların rahatsız ettiğini görmekteyiz. Ayrıca toplumda Allah inancının kısmen yüzeysel bir düzeyde kaldığı, hayranlık ve saygı derinliği içermediği, inancın hayata yansımadığı gözlemleri de ifade edilmektedir. Paranın, şehvetin, şöhretin ve makamın insanları şımartarak ahlâk ilkelerinin zorlandığı, Allah'ın gündelik hayattan çıkartıldığı ve âdeta camilere hapsedildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu kitapta, benzer nedenlerle, kaynaklara inerek araştırma yapma imkânına sahip olmayanlara derli toplu bilgiler sunulmakta; zihinlerde oluşan istifhamlar, bazen de art niyetle yöneltilen sorular cevaplandırılmaya çalışılmaktadır.
75.00 ₺ -
Tarih ve Dilbilimi Kaynakları Işığında Kur'ân'ın 10 Kıraati
Çocukluğundan itibaren hâfızlık yapan ve Kur’ân üzerinde çalışmakta olan müellif Profesör Ahmed Ali İmam, Edinburgh Üniversitesi'nden “On Kıraat” hakkında doktora derecesi almıştır. Bu eser söz konusu doktora tezinin özü olup, Hz. Peygamber'den yazılı ve şifâhî olarak devralındıktan sonra nesilden nesile aktarılan Kur’ân metninin sıhhati üzerine özgün bir çalışmadır. Profesör İmam iyi araştırılmış, geniş kapsamlı, ciddî ve özenle hazırlanmış çalışmada Kur’ân'ın kendileriyle vahyolunduğu yedi harfin tarihini ve gelişimini, yanı sıra Hz. Osman mushafının derlenmesine götüren muhtelif gelişmeleri tetkik eder. Hıfzdan (ezberleme) harekeleme ve noktalamaya kadar yedi harfi, kıraatlerin manşe’lerini vs. yorumlayan âlimlerin görüşlerini incelemek suretiyle, okuyucuların Kur’ân ile ilişkisini derinleştirmek ve Kur’ân'ın nüzulüyle başlayan lenguistik canlanmaya vukuflarının artırılması hedeflenmiştir.
20.25 ₺ -
Medeniyetimizin Sosyal Dinamikleri
Bu kitap merhum İskilipli Mehmed Âtıf Efendi’nin Cemiyet-i İlmiyye-i İslâmiyye tarafından yayınlanan Beyanü’l-Hak dergisinde 1911-1912 yıllarında “Medeniyet-i Şer’iyye ve Terakkiyât-ı Dîniyye” başlığı altında yazdığı makalelerden oluşmaktadır Bu makaleleri kısmen sadeleştirerek Latin harflerine çevirip yayınlamaktan maksadımız, son dönem Osmanlı ulemasından Âtıf Efendinin İslâm, şeriat ve yaşadığı zamanın günlük meselelerine, siyasetine bakışı hakkında fikir edinmek, aynı zamanda bu değerli hocamızın ilmi ve görüşlerinden günümüz müslümanlarının istifade etmesine yardımcı olmaktır. Kitabın genel çerçevesi, insanların bir arada yaşarken muhtaç oldukları kanun, yönetim ve işbirliği olup bu konular, haklar ve görevler bakışaçısından ele alınmaktadır. Bu yönüyle eser, 1900’ler başında Avrupanın etkisiyle Osmanlı’da da sıkça gündeme gelen medeniyet, sosyal sözleşme, din ve terakki konularına ulemânın bir nevi cevapları niteliğindedir.
45.00 ₺ -
Ünlü Müslüman Kadınlar
Fatma Aliyye bu kitabının, şahsına müracaat eden bir çok yabancı kadının Paris'te açılacak olan sergide kısaca anlatılmak üzere hazırlamasını talep ettiği çalışmadan doğduğunu belirtmektedir. Yazar, eserin doğrudan doğruya anlatıldıktan sonra Fransızca'sının da yayınlanacağını ifadeyle, "insanın memleketine, vatanına olan muhabbeti, çalışıp meydana getirebildiği eser pek değerli olmasa da, ondan vatandaşlarının da istifâdesini düşündürüyor" diyerek "Nâmdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân" üst başlıklı çalışmasını 1899-1901 yıllarında Malûmat Gazetesi'nde tefrika olarak yayınlamıştır. Seçilen "Büyük Kadınlar", doğum ve evlilik yoluyla büyük mevkilerde bulunmakla beraber, hayatlarmdâki olağanüstü hâller onlara tarih sayfalarında özel bir önem verdirmiştir. İşte bunların en meşhurları bu çalışmada anlatılmaktadır. Anlatımda, tarihî süreç gözönünde bulundurularak İslâmiyet'in ilk dönemlerinden, sırasıyla Emevîler, Abbasîler, Diğer hanedanlardan ve Osmanlılardan "Ünlü Büyük Kadınlar" incelenmiş, yine aynı dönemler ı başlıca" Şair Kadınlar" ilave edilmiştir.
37.50 ₺ -
Hz. Muhammed (s.a.v) – Siret Ansiklopedisi
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin hayatı (sîreti) İslâm dinini mükemmel şekilde anlamanın yegâne yoludur. Bu yüzden insanlığa onun öğretisi, ahlâk ve hayat tarzını götürmek her şeyden önce gelen görevimizdir. Bu çalışma, Allah’ın yeryüzündeki Son Elçisi’nin gayret ve aziz hâtırasına mütevazı bir katkı olarak hicretin 1400. yılı kutlamaları münasebetiyle Sîret Ansiklopedisi adı altında ve onun örnek hayatını muhtelif yönleriyle insanlığa sunmak gayesiyle meydana getirildi. Bu eserde, geniş bir İslâm kültürü çerçevesinde Hz. Peygamber’in hayatı bütün yönleriyle ele alınmakta, konular tasnif edilerek ayrıntılarıyla sunulmaktadır. Ansiklopedinin bölüm başlıkları şu şöyledir: Allah’ın kulu ve rasûlü; İnsanlığın eğiticisi; Yönetici ve devlet adamı; Askerî lider, Eş; Baba; Tâcir; Kanun koyucu; Hâkim; Kâmil insan; Rahmet peygamberi; Allah’ın elçileri ve genel vazifeleri; Tarih boyunca şeriat ve din; Bilginin gelişimi; İslâm’ın Avrupa kültürüne genel etkisi; İnsanın değeri; Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirdiği yeni ve güçlü hareket; Yeni boyutlarıyla din; İslâm’ın uygulanabilir olması; Kur’ân ve dünya; İslâm’da içtihad; Peygamberliğin sonu.
900.00 ₺ -
İslam Kültür Atlası
İslâm, İspanya’da Kurtuba’dan, Çin’de Kanton’a kadar yayılmış bir dünya dinidir. Günümüzde, diğer dinlerin etkileri zamanla azalmasına rağmen İslâm’ın etkisi artmaktadır. İslâm Kültür Atlası, İslâm’ın dünya görüşünü, inancını, geleneklerini, müesseselerini ve köklerini saldığı kültürler içindeki yerini anlatmaktadır. 300’den fazla resim, levha, tablo ve diğer şekiller ile 80 kadar orijinal haritayla bezenmiş olan kitap, İslâm’ın manasına ve Akdeniz’den Pasifik’e kadar mevcut kültürler üzerindeki şekillendirici etkilerine eşsiz bir rehberdir. Bununla birlikte bu Atlas, sadrece olayların tarihini anlatmakla kalmamakta; aynı zamanda dünya üzerindeki Müslümanların günlük ibadetlerinden, ilim, sanat, hukuk, siyaset ve felsefe alanlarındaki İslâmî mirasa kadar her sahada İslâm medeniyetinin özünün ifadesidir. Yazarlar, İslâm’ın öncüleri olan Araplar, Mezopotamyalılar, Kenanîler ve Yahudiler gibi kolların tesirlerini inceleyerek İslâm’ın en eski temelleriyle işe başlarlar. İslâm’ın bugün dünya üzerindeki farklı geleneklerden gelen toplumlardan nasıl tek bir inanç, düşünce sistemi ve ahenkli bir yapı meydana getirdiğini anlatırlar. Klasik ve çağdaş bilimleri etraflıca bir araya getirmesiyle temayüz eden bu eser, İslâm’ı içten dışa, Batılı ilim adamlarınca gözardı edilen yahut tahrif edilen birçok gerçeği açık, hayatî ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymakta; bütün insanlığın yaklaşık bir çeyreğini arkasından sürükleyen bir dinin bütün gerçeklerini dile getirmektedir. Bu kitap, her kütüphane için tamamlayıcı bir eser olduğu kadar, İslâm ve genelde dinî tecrübeyle ilgilenen herkes için vazgeçilemeyecek bir kaynaktır.
247.50 ₺ -
Geçimsizler Kişilikleri Tanıma ve Geçinmeyi Kolaylaştırma Kitabı
Kişilik kavramını anlamak, kişiliğin içinde barındırdıklarını ve oluşumunu keşfetmek, bazı kişilik özellikleri sebebiyle birlikte yaşamakta zorluk çektiğiniz insanlarla daha uyumlu bir hayat sürebilmek istiyorsanız elinizde tuttuğunuz kitaba bir göz atmanız yeterli. İlişkilerinizde yaşadığınız sıkıntılarda danıştığınız, kendisine güvendiğiniz, tecrübeli, bilgili insanlara koşma alışkanlığınız bu kitapla dönüşüme uğrayacak. Çıkmaza girdiğinizde farkında olmadan hangi savunma mekanizmalarına sığınıyorsunuz? Mükemmeliyetçi patronunuza yaptığınız işi nasıl beğendirirsiniz? Cimri misiniz, değil misiniz? Ya babanız cimriyse? Ondan nasıl harçlık alacaksınız? Şüpheci eşinizin arkasından dolap çevirmediğinizi ona hangi metotlarla ispatlayabilirsiniz? Pasif-agresif elemanınıza işini yaptıramıyor musunuz? Yapacağı sahtekârlığa sizi de ortak etmek isteyen arkadaşınızdan kurtulmanın yollarını bulamadınız mı? Prof. Dr. Erol Göka ve Uzm. Dr. Murat Beyazyüz bunları ve daha fazlasını hayatınızı tadına vararak yaşayabilmeniz için “GEÇİMSİZLER”de kaleme aldılar.
14.73 ₺