-
-
İmparatorluk Çağı / Dünya Savaş Tarihi 3 (1776-1914)
Dünya Savaş Tarihi serisi, Ortaçağ ve Erken Modern Çağ'ın ardından İmparatorluk Çağı'yla devam ediyor. 1776'dan 1914'e, Afrika, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki muharebe yöntemlerini inceleyen muhteşem bir eser. Dünya Savaş Tarihi: İmparatorluklar Çağı, 1776'dan 1914’e, Afrika, Asya ve Kuzey Amerika’da geçerli muharebe yöntemlerini anlatıyor. Kitap, İngiltere, Fransa ve İspanya’nın dev denizaşırı imparatorluklar kurdukları ve yerli halkların bağımsızlıkları için sömürgecilere direndikleri bir çağda mücadeleyi kazanabilmek için gerek duyulan eşsiz taktikleri inceleyip, savaş sanatında, bir bakıma ne kadar az şeyin değiştiğini gözler önüne seriyor. Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümü, imparatorluklar çağı ordularının belkemiğini teşkil eden piyadeleri, bunların giydiği kıyafetler ile kullandıkları teçhizatı ve nasıl harp ettiklerini, değişen teknolojinin sağladığı avantajları inceliyor. İkinci sırada, süvarilerin oynadıkları rol, özellikle de hareket üstünlükleri ve istihbarat toplama yeteneklerinin sömürge savaşları üstündeki etkisi mercek altına alınıyor. Güney Amerika’ya bağımsızlığını kazandıran tayin edici Ayacucho Muharebesi (1824) bu bölümde inceleniyor. Müttefik İngiliz-Fransız ordusunun Çin imparatorunun yazlık sarayını yağmalamasıyla sonuçlanan Balikiyao Muharebesi (1860) ve Adova’daki feci İtalyan bozgununu (1896) sahneye taşıyan üçüncü bölüm, imparatorluklar çağında profesyonel subayların önemini ve talim ile terbiyenin etkisini tartışıyor. Kitabın dördüncü bölümü, imparatorluklar çağına kagir perde surlar ve geleneksel tekniklerle başlayan kuşatma harbinin teknolojik dönüşümle beraber toprağa kazılan siperler ve dikenli tel barikatlarına evrimini anlatıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını garantileyen Yorktown Kuşatması (1780) ve efsanevi Alamo Savunması (1836) da bu bölümde yer alıyor. Son bölüm, bahriyelerin imparatorluk inşaatında oynadıkları düşük profilli ama hayati rolü konu ediniyor. Buharlı gemilerin ortaya çıkışıyla, batılıların o zamana dek giremedikleri Asya ve Afrika’nın kalbine nehir yollarından ilerleyişi, üstün ateş gücü ve zırh levhalar sayesinde adeta yenilmez olan yeni batılı savaş gemilerinin İskenderiye Bombardımanı (1882) gibi “gambot diplomasisi” faaliyetleriyle yerküre üstünde baskı kurmaları, Garp Ocakları korsanları ile Afrika kıyılarındaki köle tüccarlarına karşı yürütülen polis faaliyetleri etraflıca anlatılıyor. Dünya Savaş Tarihi: İmparatorluklar Çağı, çağın savaş, silah ve taktiklerini tasvir eden özel olarak hazırlanmış renkli ve siyah beyaz çizimler eşliğinde, ‒ Sömürgeci güçlerin renkli orduları, Habeş imparatorları ve topçeker filotillaları gibi ‒ düşmanları karşısında zafere ulaşan orduların kullandığı yöntemleri ve diğer orduların neden bu denli başarılı olamadıklarını bütün ayrıntılarıyla betimliyor. Bu kitap, imparatorluklar çağının destansı askeri seferlerine ilgi duyanların en sıkı dostlarından biri olacaktır.
555.00 ₺ -
Bırak Dağınık Kalsın
Birilerinin hayatından akıp gidiyor o küçük anlar, senin içinse tekrarlanmaktan başka şansı yok bu sahnelerin. Bir maskeli balo sananlar var dünyayı. Herkes maskelerini çıkarsın diyorsun; burası bir maskeli balo değil. Sonra bahar geliyor içine… Tüm şehir ve dostlarımın gözleri de bahar geliyor sana. Peki, otobüsteki bu insanların neden suratı asık? Müdür sana ne ima etmeye çalışıyor? Hüzünlerini nasıl oluyor da kahkahalarla örtüyor arkadaşların? Neden en iyi yaptığımız şey niyetlerimizi saklamak? Bir anlık samimiyet için asırlarca yürüdüm. Sonra hepsini cümlelere sığdırdım. İşte bu kitap sana yalnızca bunu vaat ediyor. Tüm perdeleri açtım, kilitleri çözdüm. Bende gerçek olan ne varsa onlar artık senin.
6.42 ₺ -
Yeni Başlayanlar İçin Metafizik
şairin kaderi şiiridir / ve işini iyi yapanların kaderi / kendilerine yazdırılır. Modern şiirin sınırlarını genişleten Cahit Koytak şiiri, bu kez Yeni Başlayanlar İçin Metafizik başlığı altında hakikatin özünü, varlığın ruhunu keşfe çağırıyor okuru. Kainatı şiir gören, şiir bilen, şiire dönüştüren bir şairden; aklın ve ruhun yaralarını saracak, soruları çoğaltıp cevapları sağaltacak bir kitap. Hangi kitabı okurken, ruhun, Çeşmenin önündeki kap gibi Tanrıyla dolup taşıyor – ya da Yağmurun altında kül gibi Sevgiden ve erinçten eriyip akıyorsa, Korkma, oku o kitabı, Korkma, o kitap sana indirildi. Cahit Koytak “Başka bir yaşam kültürü içinde gördükleri için Cahit Koytak'ın şiirlerine uzak duranlar, yaşayan bir büyük şairi tanımamış olurlar.” Semih Gümüş “‘Yüzyılın’ demek belki aceleci olur, ama onyılların en önemli şiir kitabı olduğu duygusuna kapıldım.” Sevan Nişanyan “Koytak’ın şiirlerini tehlikeli ustalık ürünleri olarak görüyorum. Koytak’ın şiirlerini el yazısı olarak değil, aynı zamanda alın yazısı olarak yazdığını da düşünüyorum. Bu onun nasıl bir vicdana sahip olduğunun gösteriyor. Sadece kendi dünyasını değil, farklı dünyaların şiirlerini kaleme alıyor.” Haydar Ergülen
37.00 ₺ -
Alışverişkolik
Alışverişkolik misiniz? Alışverişkolik olmak; ilk anda insana keyif veren ama arkasından suçluluk hissini davet eden bir alışkanlık, belki de bir tür bağımlılık. Peki neden son yıllarda alışverişe bu kadar bağımlı hale geldik? Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver, sürekli tüketimin pompalandığı bir zamanda bizi alışverişe bu kadar tutkun hale getiren psikolojik sebepleri, kişilik tipleriyle alışveriş arasındaki ilişkiyi, alışverişkolik tiplerini, aşırı alışveriş davranışına eşlik eden psikiyatrik durumları ve alışveriş yapma güdüsünü nasıl dizginleyebileceğimizi yazdı. “Acaba bu ayakkabıya da ihtiyacım var mı?” demeden önce bu kitaba bir göz atmalı.
24.05 ₺ -
Çarşafı Şerif Risalesi
Hür Kadının Kıyafeti Çarşafı Şerif Risalesi Mustafa Hacıoğlu Örtünme mevsime ve modaya göre değil, âyete göre olmalıdır. Çünkü tesettür kişiye göre değişen bir tarz (şekil) değil, reforme edilemeyen ve ölçüsü belli olan bir inanç meselesidir. Kitabın ÖN SÖZ’ünden kısaca Örtünme emrinde de olduğu gibi, Rabbimizin tüm emirlerini yerine getirmedeki amaç, şekilciliğin ötesinde takva ya ulaşmak ve yüce Allah’ın rızasıdır. Bu eserde İslamda örtünmenin şekli detaylı delillerle ısbatlanmaya çalışışmış kapsamlı bir çalışma yapılmış emek sarf edilmiştir. Rabbimiz rızası için kılsın. Ancak, bir mümine kadın bu şartlara uygun örtüye şeklen bürünüp kalben bürünmese, benimsemese ve gereğine uygun hareket edip örtüsünün namusunu muhafaza etmese terazide kıymeti olmaz. Nitekim İslâm’ın esasını teşkil eden TAKVA, onca ayetlerde vurgulanmıştır. İnsanları Allah’a ulaştıracak, onun rahmetine, sevgisine kavuşturacak örtünme ise TAKVA ELBİSESİ ile olur. A’raf suresi’nin 26. Ayetinde: “Ey Ademoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.” buyrulur. Bir diğer……….. HZ. FATIMA NE VASİYET ETTİ KUR’AN’DA “ÇARŞAF” YAZIYOR MU? ABDÜLHAMİD ÇARŞAFI YASAKLATMIŞ MIYDI? BAŞ ÖRTÜSÜ HAKİKATEN BİR SEMBOL MÜ? SADECE ÖRTÜNMEK YETER Mİ? KAPANMAK KÖLELİK Mİ HÜRRİYET Mİ? ÇARŞAF MI TÜRBAN MI? TESETTÜR KANSERE SEBEP Mİ? TESETTÜR, KEMİK ERİMESİ YAPIYOR MU? BAŞI ÖRTMEK SAÇ DÖKERMİ? ÇARŞAF-I ŞERİF HAKKINDA NE DEDİLER? İBRET DOLU TESETTÜR HİKÂYELERİ Ve daha fazlasını bu kitapta bulacaksınız…
105.00 ₺ -
Şeytan Ye Diyor İnsan Ne Yemeli Ne Yememeli
Allah. Bizlere Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla seslenerek yiyeceklerin ‘temiz’ olanlarından yememizi öğütler. Peki ama hangi gıdalar temiz? Temizden kasıt tam olarak ne? Bir gıdanın temiz (ve helal) olup olmadığını nasıl anlarız? Sözgelimi kalsiyum fosfatla beyazlatılmış, kimyasal yapıştırıcılarla şekillendirilmiş bir kesme şeker temiz olabilir mi? Ya işkence altında, hayatı boyunca gün ışığı görmeyen bir tavuğun et ve yumurtası? Ticari glikoz ve fruktoz şurubuna aroma ve boya ilavesi ile arısız üretilen yapay bal sizce temiz mi? GDO’lu mısırla beslenen, antibiyotik delisi olmuş sığırların eti caiz olabilir mi? Çocuklara bolca yedirdiğiniz hidrojenize bitkisel yağlı ve hatta DDT’li çikolatalar, gofretler? İçinde onlarca zararlı katkı maddesi bulunan beyaz ekmek sizce temiz kapsamına girer mi? İftar sofralarından bile eksik edilmeyen kolalı ve aromalı içeceklerde alkol olduğunu biliyor musunuz? Bu gerçek liste uzar, hayatlar kısalır! Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ‘temiz gıda’nın gerçek anlamını arıyor. Yıllardır gönül rahatlığıyla tükettiğimiz ‘şüpheli’ gıdaların ipliğini tek tek pazara çıkarırken; salığı kaybetmemek için tertemiz öneriler getiriyor. Dayatılan hazcı ve tüketim endeksli yaşam tarzını reddediyor, bizleri geleneksel ve tıbbi olanla yeniden buluşturuyor. “Ne yiyeceğimizi şaşırdık” diyenlere ‘dosdoğru’ yolu gösteriyor.
254.77 ₺ -
-
Patiş'le Boyama Zamanı 2-3 Yaş
Nesneleri tanıtan, kavramları öğreten boyama dizisi... BOYA: Çocuğun motor becerilerini geliştirir. TANI: Çocuğa, nesneleri tanıtır. ÖĞREN: Çocuğa, yaş seviyesine uygun kavramları öğretir
2.63 ₺ -
Todiş'le Boyama Zamanı 3-4 Yaş
Nesneleri tanıtan, kavramları öğreten boyama dizisi... BOYA: Çocuğun motor becerilerini geliştirir. TANI: Çocuğa, nesneleri tanıtır. ÖĞREN: Çocuğa, yaş seviyesine uygun kavramları öğretir.
2.63 ₺ -
Yumiş'le Boyama Zamanı 4-5 Yaş
Nesneleri tanıtan, kavramları öğreten boyama dizisi... BOYA: Çocuğun motor becerilerini geliştirir. TANI: Çocuğa, nesneleri tanıtır. ÖĞREN: Çocuğa, yaş seviyesine uygun kavramları öğretir
2.63 ₺ -
Hopiş'le Boyama Zamanı 5-6 Yaş
Nesneleri tanıtan, kavramları öğreten boyama dizisi... BOYA: Çocuğun motor becerilerini geliştirir. TANI: Çocuğa, nesneleri tanıtır. ÖĞREN: Çocuğa, yaş seviyesine uygun kavramları öğretir.
2.63 ₺ -
Kuran Öğrencisine Öğütler
İnanan insanların buluşma noktasıdır Kur'an. Müslümanların asla vazgeçemeyeceği en büyük ortak değerdir. Rablerini hatırlatan ve ona bağlılıklarını güçlendiren bir kaynaktır. "Müminler, Allah'ın adı anıldığında kalpleri titreyen, âyetleri kendilerine okununca inançları artan ve Rablerine güvenen insanlardır. " Allah'a kulluk için enerji kaynağıdır Kur'an. Namaz onunla, hac onunla, iman onunla, ahlâk onunladır. Her okumada yeniden keşfedilecek bir yönü mutlaka vardır, insana insanlığını öğreten ve mümine sürekli güzellikler katan etkili bir ilaçtır. "Kur'an müminlere şifa ve rahmettir; zalimlerin ise ancak hüsranını artırır. "
77.00 ₺ -
Aile İçi İletişim Kuran ve Sünnet Işığında
İslam dinine göre, insanların hem dünyada hem de ahirette mutluluğa kavuşmalarında önemli rolleri olan aile kurumu inanç birliği, sevgi ve merhamet temelleri üzerine kurulmaktadır. Aile içi iletişim; aile üyelerinin duygu, düşünce veya bilgilerini çeşitli yollarla birbirlerine aktarmalarıdır. Aile içi iletişimde; aile üyelerinin birbirlerine yeterli zaman ayırmaları, sevgilerini ve duygularını birbirlerine açıkça ifade etmeleri, sorunlara zorbaca ve şiddetle değil, eğitici ve nezaketle yaklaşmaları, iletişim çatışmaları esnasında yıkıcı değil yapıcı bir dil kullanmaları önem arz etmektedir. Aile sorunlarının çoğu, iletişimde dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanmaktadır. Bu çalışmamızda, İslam'ın aile içi iletişime dair prensiplerini inceledik.
77.00 ₺ -
Safahat-Mehmet Akif Ersoy
• Mehmet Akif Ersoy’un hayatı, eserleri • Safahat dışında kamış şiirler • Yazıları • Kendi kaleminden edebiyat ve san’at görüşü • Ahlakı ve şahsiyeti • Süleyman kürsüsünde • Pek hazin bir mevlid gecesi • İki arkadaş fatih yolunda • Fatih kürsüsünde • Hatıralar • Berlin hatıraları, • Gölgeler • Kıssadan hisse • Resmim için • Safahat dışında kalmış şiirlerinden • Safahat rehberi • Safahattaki şiirler
237.25 ₺ -
Yitik Düşler Kervanı
Lügatteki anlamlarını korumakla kalmayıp onların üzerine çıkan "şiir sözcükler", klasik şiir çağları boyunca hayatın içerisinde ama ondan yüksekte bir düşler ülkesi yarattılar. Rahle rahle, mısra mısra kanatlanan sözlerin iklimi, dünyayı anlamlandıran hiçbir duyguyu ihmal etmeden, ona ancak hak ettiği kadar değer verebilenlere kapılarını açtı. Yüreklerini dîvâna salan, düşlerini dîvâne kılan kahramanlar, elinizdeki kitap boyunca size şu soruyu soracak: "Aşk rüyası akılla tabir edilebilir mi ki düşlerimiz akla teslim edilebilsin...!"
98.55 ₺ -
Kuran ve Sünnete Göre Müslüman Şahsiyeti
Kuran ve Sünnete Göre Müslüman Şahsiyeti Risale Yayınları
300.00 ₺ -
Dünya Bizi Bekliyor
21x13,5 Tek Renk Baskı,Kitap Kağıdı 128 Sayfa Önsözden: Haritanın halita olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Sınırlar kalktı. Cetvelle çizildiği için milyonlarca cana mal olmuş ya da bir karışına nice kınalı kuzuları kurban etmiş o çizgilerin yerinde yeller esiyor. Gümrükler yerinde, hudut kapıları kalkmamış olabilir, ama sınırları sınır yapan kutsalların yerinde yeller esiyor. Vizeler kalkıyor. Ticaret, herkesi aynı hizada birleştiriyor. O hizanın bir ucunda aynı şeyleri tükete tükete hayat tarzları benzeşmiş kalabalıklar, diğer ucunda haysiyetini, şerefini ve kimliğini daha çok ticaret, daha çok ihracat ve daha çok dolaşım üzerine kurmuş siyasi örgütler yer alıyor. Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acılar yerli yerinde duruyor. Siyasi ya da ticari coğrafya değişiyor olabilir ama acının coğrafyası hep aynı kalıyor. Niye böyle oluyor? Niye acı hep aynı yerlerde ve aynı insanların üzerinde dolaşıyor? Hani sınırlar kalkmıştı, hani dünya bütünleşmiş, ufacık bir köy haline gelmişti? Acının değişmeyen çizgileri, değişmeyen bir kaderi mi anlatıyor? Değişmeyen kader midir, yoksa değişemeyen insanlar mıdır? Bu soru sana ne anlatıyor? Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acının coğrafyası değişmiyor. O coğrafya çoktandır bir değişim bekliyor. O coğrafya gözünü dikmiş seni bekliyor. Seni ve adının yanına yazılmış himmet, hizmet ve gayreti bekliyor. O coğrafya artık acı ile anılmaktan ah etmiş o mazlum coğrafya, adaletin, merhametin ve aşkın hükümran olduğu bir dünyanın hasretini çekiyor. Acının coğrafyası baharın çıtırtılarını duymuş, kulakları tetikte bahar habercilerini bekliyor. Sen, bahar habercisi olmaya namzet güzel kardeşim! Seni bekleyenleri daha fazla bekletemezsin. Sen geliyorsun diye tomurcuklanan ümitlere kırağı çaldıramazsın. Tabiata ve gönüllere baharın geldiği şu zamanlar; içinin gümbürtüsü, sadece seni değil dünyayı sarsmalı. Sen geliyorsun diye harita hizaya girmeli. Sen geliyorsun: Harita önüne serilmeli. Sen geliyorsun: Harita sana kendinden yer beğendirmeli. Bahar geldi. Etraf diriliyor. Tabiatta bir cümbüş, yerinde oturabilene aşk olsun. Sen geliyorsun: Muhammedî nazarlarla baktığın her yer uyanıyor. Sen geliyorsun: Her yerden enerji fışkırıyor. Sen geliyorsun: Harita önüne seriliyor. Yöneliyorsun. Yöneldiğin yerde çiçekler açıyor. Çünkü yöneldiğine zorunluluk ya da yasak savma kabilinden değil, içinden höykürüp gelen bir aşkla yöneliyorsun. Aşkla ayağa kalkıyor, göklere doğru derin bir nazar atıyor, kamaşan ve kamaştıran gözlerinle arza dönüp sözünü söyleyecek zamanının geldiğini hissettiriyorsun. Evet, evet; artık zamanıdır. Sen haritan önünde, oraya nazar ediyorsun. Haritadan yer beğeniyor, haritayı merhamet, aşk ve fedakârlıkla tekrar karıp, Hakkın halitası yapacak zamanın geldiğini dört bucak yedi iklime gösteriyorsun. Sıran gelmiştir kardeşim; haritadan yer beğen. Haritadan yer beğen, çünkü her yer senindir. Her yer, yer benden sorulur diyenindir. Yer senden sorulur çünkü yer sana verilmiştir. Haritadan yer beğen, harita önüne serilmiştir. Dünya Bizi Bekliyor - Mehmet Lütfi ARSLAN - 9789944836296 - Erkam Yayınları
80.50 ₺ -
Hz Hüseyin Ve Kerbela Faciası
"En muteber kaynaklara dayanılarak hazırlanmış olan Hazret-I Hüseyin ve Kerbela Faciası, üç safhada anlatılmış; birinci bölümde Hz. Hüseyin´in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbela faciası, sonraki bölümlerde de Kerbela intikamının nasıl alındığı, başka bir deyişle Kerbela sorumlularının başlarına gelenler anlatılmıştır. Kerbela hadisesi, dehşetli olduğu kadar ibretlerle de dolu bir hadise olduğundan, onu kaynaklardan olduğu gibi aktarmaya çalıştık. Bunun için, okuyucular, kitabımızda tarafların birbirlerine karşı olan öfkeli tutum ve davranışlarını, hınçlarını da yer yer göreceklerdir. Bunlar mütalaa edilirken, o günün şartları ve heyecanları gözönünde tutulmalı ve itidal süzgecinden geçirilmelidir.
277.40 ₺ -
Dürretül Vaizin Vaazlar Sohbetler Kıssalar
Önsöz: Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, "Din nasihattir" buyurarak müslümanların birbirlerine hayır öğütte bulunmalarının ehemmiyetine işaret etmiştir. Bir mümin için öncelikler vardır. Bunların başında Allah Teâlâ´ya iman, ilk sırada yer alır. Tabiî ki Allah´a iman, sadece "inandım" demekle yerine gelmiş olmaz. Nitekim ayet-i kerîmede: "İnsanlar ´inandık´ demekle, imtihandan geçirilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?" (Ankebut süresi (29), 2) buyurulur. İşte dinin Allah için nasihat oluşunun ilk basamağı Allah´a imandır. O´na şirk koşmamak, O´na kulluk ve ibadette ihlaslı davranmak, daima Allah´a itaat üzere olmak, O´na isyandan şiddetle kaçınmak, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, Allah´a itaat edene dost, isyan edene düşman olmak, Allah´ı inkar edenlerle cihad etmek, nimetlerine şükretmek, insanları bu sayılan vasıflara davet ve teşvik etmek, bütün insanlara nezaket göstermek; işte bunlar Allah´a imanın gereği ve dinin Allah için nasihat oluşunun îcabıdır. Müslümanın bütün söz ve davranışlarında bunların gereğini yerine getirmesi, hem dünyada hem de ahirette kendisine fayda verir. Hz. Ömer-i Fâruk (r.a), "Nasihatçileri olmayan ve nasihatçileri sevmeyen bir millette hayır yoktur." buyurmuştur. Evet, bir müslüman olarak başta nefsimize sonra genişleyerek ailemize, akrabalarımıza ve tüm insanlığa nasihatçi olma durumundayız. Nasihat dinin direğidir. Resûlullah (s.a.v) pek çok hadisi şeriflerinde, Müslümanların başlarına gelecek en önemli afetin nasihati ve tebliği terketmek olduğunu vurgulamıştır. Nasihat, öğüttür, iyiliği emirdir, güzel ahlaktır. Nasihat İslam´ı, teslimiyet şuuru içerisinde edebiyle ve adabıyla yaşayıp insanların bunu yaşamasında rehber olmaktır. Nasihatçi olabilmek için İslam´ı güzel yaşamak, Allah Teâlâ´nın, Resûlullah´ın (s.a.v) emir ve yasaklarını iyi bilmek gerekir. Bunlar iyi bilinmediği takdirde nasihat fayda vermeyeceği gibi muhatabın yanlış bilgilendirilmesi de söz konusudur. O bakımdan nasihatçinin başvuracağı eserler son derece titiz hazırlanmış olmalıdır. Dürretü´n-Nâsihîn... İnsanların birbirlerine iyiyi ve doğruyu öğütlediği toplumlar daima müreffeh ve köklü milletler olmuştur. Bunun en yakın ve bariz örneği Osmanlı İmparatorluğudur. Osmanlı, yüzyıllar boyu İslam´ı ve onun insanın hayatına hayat katan prensiplerini halkına uygulatmasıyla yüzyıllar boyu ayakta kalmış bir imparatorluktur. Bir devlet halkıyla devlettir. Halkı onu ayakta tutan, onu var edendir. İşte Osmanlıyı Osmanlı yapan, İslamiyet´in emirlerini titizlikle riayet eden, din-i mübinin ikamesi için nasihati elden bırakmayan halkı olmuştur. Dikkat edilirse Osmanlı halkının arasında en çok okunan ve hatta nesilden nesile, ciltleri eskiyip parçalanana kadar devam eden eserler, vaaz nasihat kitapları olmuştur. Ahmediyye, Muhammediyye, Envaru´l-Âşıkîn, Müzekkin Nüfus, Nefahat ve daha niceleri. Osmanlı gibi din adına kurumsallaşmış müesseseleri bulunan bir devlette böyle eserlerin okunması ve hatta bunun da ötesinde basılıp halkın hizmetine arzedilmesi, onların içerik ve kaynak açısından aslında ne kadar güvenilir olduğunun bir göstergesidir. İşte Osman Hopavî (rah), İstanbul´da (Kostantiniyye) tertip ettiği bu kitabını dine irşad noktasında hizmet edenlerin istifadesine sunduğunu, bunun için de, vaaz ve sohbet için en muteber hadis, haber ve menkıbeleri seçtiğini belirtiyor. Biz de günümüze dek ulaşmış bu eseri tekrar gözden geçirerek siz kıymetli okuyucularımızın istifadesine sunmayı arzuladık. Kitabı tercümede çok titiz davrandık. Bütün ayetlerin yerlerini gösterip hadislerin tahriclerini yapmaya azami gayret gösterdik. Bunun yanında sahabe ve tabiin kavillerinin geçtikleri kitapları işaret etmeye çalıştık. Kitapta geçen pek çok hadis, haber ve hikayenin, İmam Gazâlî (rah), İsmail Hakkı Bursevî, (k.s), Kurtubî, İbn Kesir gibi daha ismini zikredemediğimiz pek çok zatın kitaplarında rastladık ve bu da kitabın kaynak noktasında ne derece titiz olduğunu bizlere göstermiş oldu. Hadisleri tahric ederken, elimizin altında bulunan müsned, sahih, sünen, zevâid, musannef, etraf ve mustahrec gibi eserlerin yüz elli beşine yakınını inceleme imkanını bulabildik. Kalemimizin kaymış olabileceği muhtemel yerler olabileceği dolayısıyla okuyucularımızın tashih kalemlerini bekliyoruz. Kitapta zaman zaman ayet ve hadislerin Arapça metinlerini vererek sohbet eden kişilerin istifade etmesini, vaaz ettiği kitlelere daha tesirli olmasın ümid ettik. Zira ayet ve hadislerin Arapça aslından okunması gönüllerle ayrı bir huzur ve tatmin verir. Hulasa Dürretü´n-Nâsihîn´i kaynak olarak verilebilir bir eser haline getirdiğimize inanıyoruz. Çalışmamda bana büyük destekleri olan Karaca Yayınevi kurucularına da, değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyor ve bu mukaddes hizmetlerinin devamında başarılar diliyorum. Gayret bizden Tevfik yüce Allah´tandır. -Muhammed Taha
260.00 ₺ -
Talimül Müteallim Kelime Manalı
Müellifin bu kitabı alanında nefis bir eser olup pek çok faideleri bir araya toplamıştır. Talebe ve ilim ehli için lazım gelen her hususu kitabına sıkıştırmıştır. Pek çok alimler kitab hakkında kapsamlı, faydalı, hacmi küçük fakat içeriği geniştir, demişlerdir. Aynı zamnda müellif vaazı nasihat, tasavvuf sahasında da söz sahibidir. Kitabındaki konular gözden geçirilirse takvası, ihlası ve tasavvufi düşünce sahibi olduğu anlaşılırAkli veya nakli bilimlerin içinde hangisi olursa olsun, ilimleri tahsil etmenin kuralları vardır. Hoca talebe arasında riayet edilmesi gereken bu kurallar daha çok şifahi ve tatbiki olarak uygulana gelmiştir. XII. yüzyılda yaşamış olan Hanefî fıkıh âlimi ve eğitimci Zernûcî’nin esas olarak öğrenme usullerini konu alan “Talîmü’l-Müteallim” adlı eseri, oldukça önemli bir eserdir. Zernûcî bu eseriyle İslam dünyasında Hanefi mezhebine ait uygulamalardan hareketle öğrenim usulleri üzerinde duran öncü bir kişi olarak eğitim tarihinde iz bırakmıştır. Eserde, ilmin mahiyeti ve önemi, niyet, ilim, hoca ve arkadaş seçiminde dikkat edilecek hususlar, ilim ve ehline saygı, derse başlama, çalışma, devam etme gibi hususlar, tevekkül, tahsilin zamanı, şefkat ve nasihat, başarıyı olumsuz yönde etkileyen kötü huy ve alışkanlıklar, hafızayı güçlendiren veya unutkanlığa yol açan sebepler ile rızkın, ömür ve sağlığın artmasına veya azalmasına sebep olan durumlar ele alınarak ilmin fazileti ve hoca talebe arasındaki ilişkiler ve ilim yolunda ilerlemenin ve sağlıklı neticeler almanın yolları anlatılmıştır.
210.00 ₺ -
Hadis Karşıtları Ne Yapmak İstiyor
‘’İslam dini, elbette akla değer verir. Ama o küheylanın başı boş bırakıldığı zaman neleri kırıp dökeceğini iyi bildiği için, onu dizginlemeyi uygun görmüştür’’. Uzun zamandan beri öz kültürlerinden koparılmaya ve ona yabancılaştırmaya çalışılan insanımızın yediği vurguna ve derin acıya bir çare, gönlündeki ve zihnindeki boşluğu dinini yanlış öğrenerek gidermesine bir önlem olarak yazılan bu eserde hadisi şerifler üzerinden oluşturulmuş kafa karışıklıklarının giderilmesine gayret edilmiştir. Müellifin tarifi ile ‘’hadis karşıtlarını ikna etmek için değil, din kardeşlerimi onların tuzağına düşmekten korumak için’’ kaleme alınan bu kitap, yüzyıllardır süre gelen ve son zamanlarda sesini duyurmaya başlayan sünnet karşıtı mihraklara seviyeli ve sağlam bir set olma özelliği taşıyor.
157.50 ₺ -
Yıldızlar Engel Tanımaz Bedensel Özürlü Sahabilerin Hayatı
Sosyal politika ekseninde toplumsal olayları ve grupları ciddi bir şekilde ele alan çalışmalarıyla tanıdığımız Prof.Dr.Ali Seyyar,psikolojik ve sosyal hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan dini;sosyal olayların açıklanmasında temel unsurlardan birisi olarak kabul eden değerli bir sosyalbilimcidir.’’Yıldızlar Engel Tanımaz-Bedensel Özürlü Sahabilerin Hayatı’’isimli bu kıymetli eseri de,bu çerçeve de yapmış olduğu ilk çalışmadır.Özürlülerle ilgili çalışmalarının yalnızca kitaplarla ,akademik faaliyetlerle sınırlı kalmadığına;fiilen işin içinde olduğuna ,onların her ihtiyacına büyük bir şevkle koşturduğuna ,her alanda onlara yardımcı olmaya çalıştığına yakinen şahit olduğumuz Ali Seyyar’ın,bu eserini yalnızca akademik bir kaygıyla kaleme almadığı ortadadır.Özürlülerin moral desteğe ne kadar ihtiyaçları olduğunun bilinciyle Müslümanların dünya ve ahret efendileri olan sahabe neslinden örnekler vererek,özürlülüğün;insanların değerini düşüren bir engel değil,tam aksine insanların ruh güçlerini ,insanlıklarını parlatan bir husus olduğunu ortaya koymuştur. Doç.Dr.Ayhan Tekineş Prof.Dr.Ali Seyyar,biri kadın olmak üzere 28 engelli sahabinin hayatını ve Peygamber’imizin onlara yaklaşım biçimini’’Yıldızlar Engel Tanımaz-Bedensel Özürlü Sahabilerin Hayatı’’isimli kitabında bir araya getirdi.O’nun tüm insanlara karşı çık merhametli olduğunu çok okumuşuzdur.Fakat özel gruplara,mesela çocuklara,hastalara,yetimlere ve engellilere çok daha hususi inceliklerle yaklaştığını pek de Kaleme alan çıkmamıştır.Kitabın ismi yıldızlardan geçiyor bir kere…Sahabelere ve onların Resulullah’a(s.a.v)bağlı,bağıtlı hayatlarının her birimize birer yıldız haritası gibi yol gösterdiğinden hareketle,kitabın ismini çok manidar bulduğumu söylemeliyim.Yıldızların,pırıltı ve yol göstericilik konusunda engel tanımazlığı ile sahabelerin engelsizlikleri arasında çok güzel bir anlam bağı kurmuş… Sibel Eraslan
140.00 ₺ -
Beşyüz Hadisi Şerif
İtikad, ahlak, toplum hayatı ve diğer muamelat ile ilgili yüzbinlerce hadis-i şerif vardır. İslam alimleri bu hususta fevkalade bir gayret göstermiş, doğu ve batıya yayılmış olan mübarek hadisleri tasavvurların ötesinde bir itina ile toplamış, bunlardan da en muteber hadis kitaplarını vücuda getirmişlerdir. Hatta bir hadis-i şerifin nasıl ve kimler tarafından nakledildiğini anlamak için şehir şehir seyahat eden, birçok ilim ve irfan sahipleriyle görüşüp hakikati tesbite çalışan nice müslüman alimler ve muhaddisler yetişmiş, İslam tarihine şeref katmışlardır. İşte biz de bu mübarek alimlerin meydana getirmiş oldukları muteber hadis kitaplarından istifade ederek bir gonca-i hikmet, bir kevkebe-i fazilet ve marifet (bilgi ve fazilet yıldızı) olan bu 500 hadis-i şerifi iktibas etmiş bulunmaktayız. İktibas ettiğimiz bu 500 hadis-i şerif, bizim itikadımız, ibadetlerimiz, ahlaki ve toplumsal yaşantımız ve ruhumuzun yücelmesi için mükemmel birer rehberdir. Bunlardan her biri birer hikmet ve hakikat goncasıdır ki, açıldıkça eşsiz manzarasıyla, ruhani letafetiyle bütün ufukları aydınlatır ve tezyin eder. Beşyüz Hadis-i Şerif Hikmet Goncaları - Ömer Nasu Bilmen - Semerkand Yayınları
274.40 ₺ -
Osmanlı Devletinde Haremeyn Vakıfları 16 ve 17 yüzyıl
Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere şehirleri, Müslümanlar nazarında yeryüzünün en mukaddes mekânlarıdır. Haremeyn diye isimlendirilen bu iki şehir her asırda merkezî idârelerin ve şahısların fevkalâde ilgisine mazhar olmuştur. Hulefâ-i Râşidîn döneminden başlayarak her müslüman devlet Mekke ve Medîne şehirlerine hizmet etmek için yarışmıştır. On beş asırlık İslâm tarihinin en uzun süreli ve en muhteşem siyasî teşekkülü olan Osmanlı Devleti’nde ise, bu Mukaddes beldelere hizmet aşkı her bakımdan zirveye ulaşmıştır. Bu kitap; başta Haremeyn’e hizmet için kurulan vakıfları, vakıfların idâresini ve devlet adamlarının başta padişahlar ve aileleri olmak üzere hususî yardım ve bağışlarını konu almaktadır. Muhtevası Haremeyn’in Osmanlı idâresine geçiş tarihi olan 923/1517’den 17. asır sonlarına kadar (1100/1689)’dır. Giriş kısmında; vakıflar ve vakıfların ictimâî (sosyal) hayata etkileri ele alındı. Birinci bölümde Mısır ve Hicaz’ın Osmanlı idaresine katılması, vakıflar sayesinde Hac yolunda ve Haremeyn’de yapılan hizmetlere yer verildi. Bu hizmetler arasında Şam-Mekke arasında gerçekleştirilen yolculuğu kolaylaştırmaya yönelik faâliyetlerle Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’de su sıkıntısını giderme gayesiyle yapılan çalışmalar ve her iki şehirde de gerçekleştirilen eğitim yatırımları vardır. İkinci bölümde, fukarâ ve mukaddes mekânlara hizmet edenler için kurulan vakıflar ve hususî tahsîsât ele alındı. Üçüncü bölümde Haremeyn vakıfları çeşitlerine göre tasnif edilip bu konuda doyurucu malumat verildi. Dördüncü bölümde vakıfların Mekke ve Medîne’ye irsâl ameliyesi olan surre ve vakıf kurucuları anlatıldı. Son bölümde ise Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıflarının idâresi, Haremeyn Evkâf Nezâreti’nin kuruluşu ve işleyişi bahse konu oldu.
34.45 ₺ -
Yitip Giden İstanbul Kaybolan Mirasın Peşinde
Şehr-i İstanbul, tarihsel süreç içinde pek çok olay yaşamış, devrilen imparatorluklara sahne olmuş önemli bir yerleşim yeridir. Her şehrin bir ruhu olduğu söylenir ki bu durum İstanbul için de fazlasıyla geçerlidir. Mimar Sinan gibi büyük bir ustanın eserleri ile süslediği İstanbul, ne yazık ki yakın zamanda yıkımlara sahne olmuş, pek çok güzelliğini kaybetmiştir. Bu semtlerin başında Aksaray, Laleli, Bayezid, Tarlabaşı ve Beyoğlu gibi muhitlerin gelmesi ise, meselenin vahametini daha da büyük hale getirmiştir. Şehir tarihçisi Önder Kaya bir zamanlar İstanbul'un en güzel köşelerinde yer alan, içleri cıvıl cıvıl olan ama tarihe, bilgisizliğe, beceriksizliğe yenik düşmüş mimari eserlerin peşine düşüyor... Bir kısmı, yazarın baskısı tükenmiş olan “Yarim İstanbul” kitabında yer alan yazılarda birbirinden önemli tarihi eserler ele alınıyor: Ahi Çelebi Camii, Aya Poliektos Kilisesi, Fatih Medreseleri, Acemoğlu Hamamı, Şehzade Aşhanesi, Amcazade Yalısı, Cellat Mezarlığı, Revani Çelebi Camii, Darüşşafaka, Ayastefanos Anıtı, Bayezid Yangın Kulesi, Ayaspaşa Mezarlığı… İstanbul’un kaybolan önemli yapılarının, unutulan kıymetli mirasın hikayesi akıcı bir şekilde dile geliyor.. Yitip Giden İstanbul'u merak edenlerin kaçırmaması gereken bir kitap...
11.31 ₺ -
Kazım Karabekir′in Gözüyle Yakın Tarihimiz
"19 Nisan 1919’da Trabzon’a çıktım…" Kazım Karabekir Paşa İstiklal Savaşı'nın bugüne kadar göz ardı edilen, gösterilmeyen, yazılmayan taraflarını inceliyor. Tarihe yeni bir gözle bakmak isteyenler için muhteşem bir araştırma... İnkılap tarihlerimizin neden “Tarih” sıfatını hak etmediğini anlamak için Kâzım Karabekir Paşa’nın hayatına bakmak yeterli olacaktır. Sadece bir kaç fersiz cümlede geçer ismi. Resmi bile son yıllara kadar ders kitaplarında hemen hiç yer almazdı. Hatta bazılarına kalırsa “rejim düşmanı, Hilafetçi ve hain”di. İyi ama ne yapmıştı Paşa bu hakaretleri hak etmek için? Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi hayatında haksızlıklara uğraması yetmiyormuş gibi, tarih kitaplarından da emekleri silinmişti. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak makûs talihimizi yenen Paşa, Sevr’i yırtan ilk antlaşmanın altına imza atmıştı. Savaş sonunda adına “Şark Arslanı” diye posterler basılıyor, özellikle Doğu’da savaşın gerçek kahramanı sayılıyor, adı efsaneleşiyordu. Ne olduysa savaş sonunda oldu ve Karabekir önce ordudan uzaklaştırıldı, derken Meclis’te mücadele ederken görüldü, sonra partisi kapatıldı ve ertesi yıl İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı. Gözetim altında tam 13 yılını geçirdi. İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattığı ve en zayıf anında “Emrinizdeyim Paşam” diye desteklediği Mustafa Kemal Paşa ve çevresine eserleriyle muhalefet etti. İstiklal Savaşı’nı kardeşlik duygularıyla bağlı bir kadroyla vermiştik. Ancak asıl savaş bundan sonra başlamış, iktidar rüzgârı, İstiklal Savaşı’nın İlk Beş’inden 4’ünü idam sehpasının önüne fırlatmıştı. Suçları neydi? Muhalefet etmek. Peki savaşı esaretten kurtulmak için yapmamışlar mıydı? Şimdi de hem kendi haklarını, hem de milletin haklarını savundukları için darağaçlarının gölgesinde bir hayata mahkûm ediliyorlardı. İşte herkesin sustuğu bir zamanda Karabekir tek başına muhalefet bayrağını açtı ve basının önüne çıktı. İstiklal Savaşı’nı sanki sadece Mustafa Kemal Paşa yapmış gibi anlatılıyordu. Oysa Karabekir Paşa diyordu ki: “Onu Anadolu’ya gelmeye ben ikna ettim. Hatta bir ay önce, 19 Nisan 1919’da Trabzon’a çıktım…” MUSTAFA ARMAĞAN, Karabekir’in 1918-1922 dönemini kendi ağzından aktarıyor. Yıllardır susturulmuş olan Paşa’yı konuşturuyor. Onun gözüyle tarihimizi sarsan 4 yılın hikâyesini yazıyor. Konuşan ne de olsa bir kahramandır. Kahraman olmayanlara düşen ise onu saygıyla dinlemektir, diyor.
11.31 ₺