-
Niyazi Mısri
İlim ve irfan semâlarının en parlak irşad güneşlerinden biri olan Mehmed Niyâzî Mısrî, (1027 H./1617 M.)lerde, Malatyanın o zamanki adı Aspozi olan Soğanlı köyünde dünyaya inmiş. İlk, orta ve üniversite tahsili diyebileceğimiz mekteb ve medrese ikliminde öğrenim gören Mehmed Niyâzî, aynı yıllarda, Malatyada bulunan Halvetî Şeyh Hüseyin Efendinin sohbetlerine devam etmiş. Hüseyin Efendi Hakka yürüyünce Diyarbakır-Mardin yoluyla Bağdata giderek orada ihtisas yapmış. Daha sonra Mısıra giden Niyâzî Mısrî, Kahirede, Camiul Ezherde ders vermiş, ders almıştır. Biz bu dosyada sizlerle birlikte Niyâzî Mısrî Hazretlerinin ilim ve irfan bahçelerinde gezinti yaparak ondan nasib almaya çalışacağız. Bu kitapta ayrıca hazretin kendi eseri olan MEWAİDUL İRFAN (İRFAN SOFRALARI) bölümünü okuyacaksınız. Yâ Selâm!.. Halk içre bir âyineyim, herkes bakar bir an görür! Her ne görür kendi yüzün, ger yakşi ger yaman görür! ...... İçi umman-ı vahdettir, yüzü sahra-yı kesrettir: Yüzün gören görür ağyâr, içinde yâr olur peyda! ...... Alan lezzâtı birlikten, halâs olur ikilikten: Niyâzi kande baksa ol hemân didar olur peydâ!
175.00 ₺ -
Piran
Hakdan halka rahmet getiren, halkı Hakka götüren ârifler pîrân. Büyük insanlık âilesini iki cihânda da azîz etme çabasının azîzleri pîrân. Herkese ve her kesime huzur, güven, barış ve esenlik götürüp getiren rahmet kervanı pîrân... Harîrizâdenin Tıbyânül Vesâilini esas alan, derleme toparlama dosyalama niteliği taşıyan ve Pîrân hazerâtının hayat ve hakîkatından kesitler sunan bu kitab, herkesi ve her kesimi kendi gerçeğiyle tanışmaya çağıran hasbi bir hitabtır. Pîrân Hazerâtının hayatları havzalarından derlenip toparlanan çok değerli tablolar var bu kitabta. Herkese ve her kesime lâzım olan çok renkli ve çok tatlı tablolar bunlar.Bu kitabda bütün pîrleri birarada bulacaksınız... Yâ Selâm!......
280.00 ₺ -
Mahmud Sami Efendi
Ana kaynaklardan derlenip toparlanan bu kitab, Ramazanoğlu Mahmud Sami efendi(1892/1984) hazretlerininİlim irfan hayatına kapı aralayan bir dosya niteliği,taşıyor.Bu dosyada çok aziz ve leziz hatıralar var. YâSelâm!..
105.00 ₺ -
Şah-ı Nakşıbend
Büyük arif, rehber şahsiyet,Seyyid Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşıbend (doğ.Türkistan1318/öl1389) hazretlerinin hayatlarından derleyip toparladığımız bir güzellik yumağını sunuyoruz bu kitabta sizlere. Yâ Selâm!..
105.00 ₺ -
Şıh Hasan-Sarı Baba
Ve Hasan babanın gönül gözelerinden dökülen irfan sohbetleri...Ondört sohbet faslından oluşan bu kitabı okumaya doyamayacaksınız.Yâ Selâm!..
98.00 ₺ -
Tarihte Yaşanmış Sırlı Olaylar
Tarihte Yaşanmış Sırlı Olaylar, ilgimizi çekiyor, bizi kendine celbediyor.Çünkü merakımıza hitap ediyor. Merakımız, üzerimizdeki ve etrafımızdaki hadiseleri evirip çeviren gizli ism-i ilahî ve sıfât-ı sübhâniye yüzünü dönmüş. Kıblemiz, isimlerin, sıfatların ve şelerin de ötesindeki Hz. Gizem! Gayemiz: Tarihten günümüze olayların yüzündeki Onun izlerini görebilmek, sürebilmek! Bu izler bizi Ona götürür. Biz bu çalışmamızda, Kuran ayetlerinde açıklanan sırlı olaylar ve sözlerden bahsettik. Onların insanoğluna verdiği mesajlara dikkat çektik. Daha sonrada yeryüzünün halifesi olarak yaratılan ve iradesinde serbest bırakılan insanoğlunun yeryüzünde tarih boyunca yaşamış olduğu sırlı olayları sunmaya çalıştık.
196.00 ₺ -
Ümmî Sinan - Sinan Ümmî Ve Seyyîd Seyfullah
Büyük insanlık ailesinin ilim ve irfan babaları olan piran ve arifan, insan+Kur`an ve devran gerçeğini usulünce açıp saçan risalet varisleridir. Hak hukuk üstünlüğünün eğitim ve öğretiminde doruğa çıkan bu velayet elçilerinin ana kaynaktan alıp saldıkları berrak bilgi ve görgü pınarlarından can suyu akar. Bu kamillerden ilim ve irfan içeren ve içtiklerini özümseyerek içine sindiren, iki cihanda da aziz olur. Bu dosyada biz, isimleri ve varidatları birbirine karışan iki aziz: Ümmi Sinan ve Sinan Ümmi Hazretleri konusuna kandil uyandırmak niyetindeyiz. Üçüncü bölümde de birinci bölüme bağlı olarak Sinani Seyyid Seyfullah Hazretleriyle tanışacaksınız. Ya Selam!....
105.00 ₺ -
Vahdet Ve Melamet Gülşeni Hasbahçe
Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir. Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü, kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir. Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neşenin taşmasından ibârettir. Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu. Böylesi taşmalara isyan denilmez. Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna. Melâmet Sultanı Yûnusda ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu. Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir. Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler. Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neşesini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır Yâ Selâm
175.00 ₺ -
Yahya Efendi
Yahya kelimesi diri ve canlı anlamına geliyor. İslam tarihinde yer alan ve hayatınıza canlılık kazandıracak olan Yahya efendilerin hayatlarından derlenmiş birer buket bulacaksınız bu kitabta. Yâ Selâm!..
84.00 ₺ -
Yaman Dede
Asıl adı (Mehmed Abdülkâdir Keçeoğlu 1887-1962)YAMAN DEDE Kayserinin Talas ilçesinde dünyaya gelmiştir.Aslen gayr-i Müslim bir ailenin ferdi iken bilahere fıtratında zaten var olan İslâmiyetle müşerref olmuştur.İçinde bulunduğu şartlar gereği uzun zaman Müslüman olduğunu gizliyen Yaman Dede,Hukuk tahsilini müteakiben bir yandan maişet için çalışırken,bir yandan da Galata Mevlevihânesinde Ahmed Celaleddin ve Ahmed Remzi Dedelerden Mesnevî dersleri almış,uzun yıllar sessiz bir volkan gibi kaynayıp duran imanını dili ile ikrarla âşikar etmiş ve hayatını büyük bir aşkla İslâmın hizmetine adamıştırElinizdeki eser;son devrin bu mümtaz gönül ehlinin müstesna hayatından kesitler sunmakta olup,cennetmekân merhumun şiirleri,konferansları,konuşmaları,edebiyat ve tasavvuf harikası mektublarının yanı sıra öğrenci ve dostlarının kendisiyle ilgili hatıralarından müteşekkildirYâ Selâm!...
280.00 ₺ -
Zarafet Bahisleri
İçinde hiç kimseye karşı olumsuz bir duygu ve düşünce barındırmamaya gücün yeterse bunu yap! Bu benim sünnetimdendir. Benim sünnetimi ihya eden, yaşayan yaşatan, beni ihya etmiş olur. Beni ihyâ eden cennetde benimle beraber bulunur. (Tirmîzî 4/419) Her türlü zarâfetin kaynağı, evrenin erdemi Efendimiz Aleyhisselâm, bu buyruğu ile bize, insanlığın ve İslamlığın özünü duyuruyor. Zarâfet Bahislerinde hedeflenen duruş bu gönül ve zihin berraklığıdır. Gönüller ve zihinler, duygular ve düşünceler berrak ola! Yâ Selâm!..
105.00 ₺ -
Lâle Devri
Bu işler yapılırken bir gece daha geçmişti, isyanın üçüncü gününe girilmişti. Padişah, Patrona notasına henüz ne müsbet ne menfi cevap verdiği gibi, Patrona da sarayı muhasara etmiş değildi. İbrahim Paşa bu vaziyetten istifade ile bostancıları, içoğlanlarını silahlandırmak istedi. Namert heriflerin hepsi bir deliğe saklandığından, eline silah verilecek yirmi otuz kişi bile bulunamadı. Patrona, külfetsizce muzaffer olmak üzereydi ve koca bir padişah, çorapsız bir tellalın önünde sukut ediyordu... Turhan Tan'ın Yedigün dergisinde tefrika edilen bu romanı, yıllar sonra ilk defa kitap olarak yayımlanıyor. Osmanlı tarihinin en ilgi çekici dönemlerinden Lâle Devri'ni, debdebeli saray hayatıyla, lale bahçeleriyle, Sadabad gezmeleri ve tüm bunları takip eden kanlı isyanla birlikte, bu defa usta romancının kaleminden okuyoruz.
116.07 ₺ -
Mebsut 31 Cilt
El-Mebsût, İslam Hukukunda, yer verdiği bütün görüşler hakkında tarafsız ve sistemli bir analiz yapan ilk eserdir. Müctehitlerin görüşlerini, dayandırdıkları delillerin senetlerini ve bunlardan hüküm çıkarırken kullandıkları mantığı, karşı görüş sahiplerinin fikirlerine de yer vererek bir arada gösterir. Hanefi mezhebinde genellikle Ebu Hanife (rh.a.)'nin görüşlerinin mantığını ve dayandığı delilleri ortaya koyarsa da, bazı meselelerde kendi görüşlerine yer verdiği de görülmektedir. Ülkemizde özellikle görsel yayıncılığın ön plana çıkmasından sonra, dini konulara ilişkin her türlü görüş halkımıza ulaşmaktadır. Halk içinde ve çeşitli toplantılarda bu görüşlerin tartışmalara konu edildiği görülmektedir. Bu durum; dini konuların canlılığına, araştırılmasına, bilgilerin tazelenmesine neden olması açısından yararlı görülebilir. Ancak bazı çevrelerin, çeşitli nedenlerle halkımızın temiz dini duygularını bulandırdığı da bir gerçek olarak ortadadır. Birçok vatandaşımızın, akla ve mantığa uygun gösterilerek sunulan bu görüşleri, öteden beri sahip olduğu görüşlerle bağdaştıramadığı için rahatsız olduğu, işin aslını öğrenmek istediği bilinmektedir. Ayrıca günümüz insanının, sorgulayıcı bir mantıkla; "Allah (c.c.), Kur'ân-ı Kerim, Kıblemiz ve Peygamberimiz bir olduğuna göre, İslam'da neden çok mezhep var?...", gibi sorularıyla karşılaşılmaktadır. Bu konulara açıklık getirilmesi ve halkımızın bu alandaki bilgi ihtiyacının giderilmesi gerekli olmuştur. Türkler, İslam Dini ile VII. yüzyılın sonunda karşılaştılar. 926 yılında Karahanlılar devrinde, içtenlikle ve kendi istekleriyle kitleler halinde İslam'a girdiler. İtikat itibariyle, aşırılıklardan uzak bir yol olan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat görüşünü; pratik, gerçekçi ve toleranslı olması nedeniyle de Hanefi Mezhebi’ni benimsediler. İslam, kısa zamanda milli bünyeye tamamen uygun bir din durumuna geldi. Devlet ve millet olarak Ehl-i Sünnet'in usanmak bilmez savunucusu oldular. Kısa zamanda aralarından Ehl-i Sünnet görüşlü büyük tefsir, hadis ve fıkıh âlimleri ve tasavvuf erbabı yetişti. Türkler müslüman olduğu zaman İslam Âlemi ve özellikle Ehl-i Sünnet kesimi, kritik bir durumdaydı. İslam Dünyasının yapısı, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat hukuku ve kabulleri üzerine kurulmuşken, bu yapıyı değiştirme ve bu kabullerden uzaklaştırma gayretleri vardı. Bunlar İslam dünyasının altını üstüne getirecekti. Tuğrul Beğ (1040-1063), Alparslan (1063-1072) ve Sultan Melikşah (1072-1092) zamanında Ehl-i Sünnet otoritesi pekiştirilmiştir. Fakat bununla birlikte Türklerde mezhep bağnazlığı yoktur. Melikşah, Şafii mezhebine mensup bulunan veziri Nizâmü'l-Mülk'e ülkenin dört bir yanında “Nizâmiye Medreseleri” adıyla anılacak olan öğrenim kurumlarını kurma görevini vermiş, bu sayede fikirler bilimsel yollarla savunulur olmuş, düşünce özgürlüğü sağlanmış ve mezhep kavgaları önlenmiştir. el-Mebsût'un meydana gelişi şu seyri izlemiştir. Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Azam Ebû Hanîfe Numan b. Sâbit'in (m. 699-767), ders halkalarındaki açıklamaları, verdiği fetvalar ve yaptığı ictihatlar seçkin öğrencisi İmam Muhammed eş-Şeybânî (m. 749-804) tarafından yazıya geçiriliyordu. Daha sonra bu notlar yine İmam Muhammed tarafından Kitâbü'l-Mebsût (Kitâbü'l-Asl), el-Câmiu’s-sağir, el-Câmiu’l-kebir, es-Siyeru’s-sağir, es-Siyeru’l-kebir, ez-Ziyadât, Ziyadâtü’z-ziyadât adlarıyla kitap haline getirildi. Tevatür derecesinde nakledilen bu kitaplar zahiru’r-rivâye diye bilinmektedir. Onun bu eserlerinin çok geniş ve hacimli oluşu daha az okunmasına yol açmış, bunun üzerine Hâkim eş-Şehîd el-Mervezî (m. 945), bunları özetleyerek el-Kafi'yi (el-Muhtasar) kaleme almıştır. İmam Serahsî, bu eserin de çok kısa oluşu nedeniyle anlaşılamadığından okunmadığını fark ederek el-Mebsût'u yazdırmıştır. Kitabu'l-Mebsut, güvenilir görüşlere bağlı kalınarak el-Kafi üzerine yapılmış bir şerhtir. es-Serahsî, "talebeyi bıktırmayacak ölçüde", "sağlam ve sünnete dayanan açıklamalarla" eserini meydana getirmiştir. Ancak el-Mebsut, sadece el-Kafi'nin şerhi değildir. Yazar (rh.a.)'ın yaptığı açıklamalar, sanki bizzat İmam Muhammed eş-Şeybani (rh.a.)'nin eserlerine şerh yaptığını göstermektedir. el-Mebsût, İslam Hukukunda, yer verdiği bütün görüşler hakkında tarafsız ve sistemli bir analiz yapan ilk eserdir. Müctehitlerin görüşlerini, dayandırdıkları delillerin senetlerini ve bunlardan hüküm çıkarırken kullandıkları mantığı, karşı görüş sahiplerinin fikirlerine de yer vererek bir arada gösterir. Hanefi mezhebinde genellikle Ebu Hanife (rh.a.)'nin görüşlerinin mantığını ve dayandığı delilleri ortaya koyarsa da, bazı meselelerde kendi görüşlerine yer verdiği de görülmektedir. Yazar, konuları klasik sıralamaya göre ele alır. Bir konuyu işlerken farklı meselelerle ilgi kurarak konuya ilişkin çok değerli prensiplerden de söz eder. Her konunun sonunda o konuyla ilgili problemlerin çözümünde kullanılan genel prensipleri ve bunları kullanarak varılan sonuçları gösterir. Adeta konunun felsefesini yapar. Neden mezhepler var? sorusunun cevabı, eserdeki açıklamalarda yer almaktadır. Ayrıca Ehl-i Sünnet âlimlerinin bilimsel açıklamaları ve Serahsi’nin kişisel görüşleri sayesinde, günümüzde ortaya atılan ilginç fikirlerin durumu, sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmektedir. Türkler Müslüman olduklarından bu yana, büyük çoğunlukla Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat inancına sahiptirler. Hayatlarında Hanefî fıkıh mezhebine uymuşlardır. Osmanlılar devrinde de aynı görüş resmen benimsenmiştir. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında resmî makamlarca yayımlattırılan Hak Dini Kur’ân Dili tefsiri ile Tecrîd-i Sarîh Tercemesi eserleri aynı inanc doğrultusunda yazılmış eserlerdir. Böylece Anadolu insanı, çağlar boyu aynı çizgide devam etmiştir. Aydın kesim, çeşitli eğilimler ve çalkantılardan etkilenseler de, halkımız bunların dışında kalabilmiştir. Bu kararlılık,.inanç ve pratikte birliktelik kaynaşmış mütacanis bir toplum olmamızda önemli faktör olarak huzur ve bekamız açısından hayati derecede yararlı olmuştur. Biz; çeşitli çevrelerde karşılaşılan sorulara cevap oluşturması, halkımızın her türlü görüşe karşı bilgilendirilmesi, Türk milletinin İslamiyet’i kabul edişinden bu yana sahip olduğu, devlet ve millet olarak savuna geldiği, aşırılıklardan uzak Ehl-i Sünnet görüşünün her yönüyle anlaşılmasına katkıda bulunması amacıyla, El-Mebsut'un Türkçeye kazandırılmasının yararlı olacağına inandık. Eseri halkımızın bilgisine ve değerlendirmesine sunuyoruz. Eserin tercümesine 1999 yılında karar verildi. Kararımızı tercümanlara duyurduk. Çalışmaya katılmak isteyen otuz sekiz kişiden onsekizi seçildi. İslam Hukukunun temel kaynaklarından biri konumundaki bir eseri tercüme etmekte olduğumuzun bilinci içinde, yüklendiğimiz sorumluluğun ağırlığını düşünerek, titizlikle seçilen her iki tercüman için bir de yanlışları düzeltecek profesör belirledik. Çevirmenlerin profesörlerce yapılan düzeltmelere karşı çıkma haklarının olduğunu açıkladık. Böyle durumlarda tarafları vakfımızda buluşturup tartışmalarını sağladık. Tercümede uyulacak esaslar, ortak bir toplantıda belirlendi. el-Mebsut'un Beyrut, Dâru'l-Ma'rife baskısı esas alındı. Aynı zamanda İstanbul kütüphanelerindeki yazma nüshalardan en uygun görülenin örneği vakfımızca sağlandı. Gerektiğinde tercüman veya düzelticilere gönderildi. Tercümeye esas alınan metinde herhangi bir eksiklik veya yanlışlık olup olmadığı, yazma nüshalarla karşılaştırıldı. Eksik yerlere rastlandıkça, yazmasından tercüme edilerek yerine konuldu. Büyük bir yekün tutan bu eksiklikler bir makale halinde tarafımızdan yayımlandı. Müctehitlerin görüşlerini dayandırdıkları âyetlerin mealleri, tek metinden yararlanılarak yapıldı. Âyet meallerinin hemen yanında parantez içinde sûre adı ve âyet numarası yazıldı. Hadislerin kaynakları ise bilimsel yöntemlerle dipnotlarda gösterildi. Yazara saygı düşüncesiyle tercüme metninin arasına, onun koymadığı bir başlık konulmadı. Ancak konular kolayca anlaşılsın ve bulunabilsin diye, çeviri metni paragraflara ayrıldı. Paragrafın yanına, sayfa kenarında yan başlıklar konuldu. Metnin sağlıklı çevirisinin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek isteyenler için, Arapça metnin cilt ve sayfa numarası belirtildi. Bazı kelimelerin tercümesi yanına, parantez içinde Arapça aslı da yazıldı. Teknik terimlerin kısa anlamları, parantez içinde gösterildi. Ayrıntılı açıklamalara ihtiyaç duyulduğunda ise dipnotlarda bilgi verildi. Çevirmenin yaptığı ve kontrol edilen metin; Arapça aslıyla, gerektiğinde yazma nüshasına da bakılarak, satır satır, hatta kelime kelime karşılaştırılmak sûretiyle, yorucu, zahmetli ve uzun bir çalışmayla bir kez daha tarafımdan baştan sona gözden geçirildi. Yan başlıklar ve paragraflar gerektiğinde yeniden düzenlendi. İfade birliğinin sağlanmasına, olabildiğince sade dil kullanılmasına ve kısa cümleler kurulmasına özen gösterildi. Eksik veya yanlış çeviri varsa tamamlandı, düzeltildi. Bazen sadece bir kelime için yurt dışında karşılaştığımız İslam âlimleriyle de görüş alış-verişinde bulunuldu. Gözden geçirdiğimiz I. Cilt, meslek dışı deneyimli ilim adamlarına, memur ve esnaftan bazı kişilere de okutuldu. Metnin anlaşılıp anlaşılmadığı test edildi. Bu son metin, master ve doktora öğrencileri tarafından bilgisayara geçirilirken iki kez daha kontrol edildi. Gözden kaçan yerler tesbit edildiğinde yeniden bir araya gelindi. Birinci cild son şeklini aldıktan sonra düzelticilere ve bazı basım uzmanlarına dağıtıldı. Onlarla toplanılarak eser üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Diğer ciltlerin buna göre hazırlanmasına karar verildi. Kısaca İslam Hukukunun temel kaynaklarından biri olan el-Mebsut'u Türkçeye çevirirken, yanlış yapmamak için, elimizden gelen gayreti gösterdik. Ancak insan olarak yanlış yapabileceğimizi de kabul ediyoruz. İyi niyetli okurlarımızın bize ulaştıracakları düzeltmeleri memnuniyetle karşılayarak gereğini yapacağımızı, gösterecekleri ilgi için kendilerine şükran borçlu olacağımızı burada açıkça belirtiriz. Eserin gün yüzüne çıkması için bize cesaret veren, hiç bir maddi ve manevi fedakârlıktan çekinmeyen herkesin, Allah'ın rızasına ermelerini niyaz ediyoruz. Çeviri ve düzeltme kurulundaki tüm değerli ilim adamı meslektaşlarımıza, yazma, bilgisayara geçirme ve hadisleri tahric etme aşamalarında özveri göstererek büyük emek harcayan Doktora öğrencileri Bünyamin Korucu, Harun Abacı, Mahmut Yazıcı ve Serkan Demir’e, Yüksek Lisans öğrencileri Süleyman Özer, Bekir Özüdoğru, Fatih Seyhan ve İbrahim Sainkaplan’a, metinlerin düzeltilmesinde katkıda bulunan tüm değerli dostlarımıza vakfımız adına en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tercümesini sunduğumuz eserin, halkımızın büyük bir ihtiyacını gidereceğine inanıyoruz. Din görevlilerine, ilim adamlarına ve hukukçulara yararlı olacağını umuyoruz. Hedefimiz; aziz milletimize ve insanlığa hizmet ederek Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmak ve en büyük kurtuluşa ermektir. Tevfik ve hidayet Allahu Teâlâ'dandır.
5862.50 ₺ -
İnternet Fıkhı
Bazısı şaşırılacak, bazısı yadırganacak, bazısı ise aksinin kabullenilmesi zor derecede yaşayışımıza yerleşmiş olan hükümlerle oluşturulmuş bir internet kullanım rehberi. Müslüman olmanın hayatın her alanını, en küçük teferruatıyla kapsadığı hakikati çerçevesinde teknolojiye bakışı dengeleyip şekillendirecek bir kılavuz. İnternet Fıkhı, bir gerçeklik olarak neredeyse eskimeye başlamasına karşın, kullanımındaki çizgiler ve sınırlar konusunda henüz derli toplu yayınların gelişmediği 'internet' için bir fıkıh oluşturma gayretine başlangıç niteliğindedir.
75.60 ₺ -
Zübdetül Buhari Tercümesi
Rahmetli Babam Müderris Şeyh Ömer Ziyaüddin "Zübde-t-ül Buhari" adlı eserini ilk kez 1914 (1330) yılında Mısır''da arapça olarak yayınlamıştı. 1919 yılında yurda dönüşünden sonra vatandaşlarının faydalanmaları amacıyla bu eserini bizzat kendisi Türkçeye çevirmiş, ancak yayınlanmasına ömrü müsaade etmemişti. Babamın vefatından (vefat tarihi 18 Kasım 1921) dört yıl sonra 1925-1926 yıllarında arap harfleriyle üç cilt olarak yayınlanan Zübde-t-ül Buhari, daha sonraki yıllarda Jç cildi bir arada olmak üzere yeni Türk Alfabesiyle bir çok kez yayınlanmıştır. Zübde-t-ül Buhari Tercümesinin diğer Hadis eserlerine nazaran farklılığı, peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretlerinin yalnız kavillerine, yani mübarek sözlerine inhisar ettirilmesi, ayrıntılara hiç girilmemesi, yalnız sahih hadisleri kapsaması ve sadeliğidir. Rahmetli babamın genel olarak her hadis tercümesinin sonunda "Mütercim" sözcüğü ile yaptığı bilimsel açıklamalar esere ayrıca bir değer kazandırmaktadır. Son yıllar içinde din eğitimi ve öğrenimi görmemiş gençler arasında Kur''an-ı Kerim ve dini eserler okumaya heveslilerin de çoğaldığını göz önünde bulundurarak peygamberimiz (S.A.V.) Hazretlerinin Hadis ve Sünnetleri hakkında kısaca açıklamada bulunmayı gerekli gördük. SÜNNET VE HADİS NE DEMEKTİR? SÜNNET Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından işlek yol demektir. Daha geniş anlamda bir insanın biteviye yapageldiği iyi veya kötü davranışiarını ifade eder. islam Fıkhına göre ise 1) Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından söylenen sözler, 2) Kendi iradesiyle yaptığı hareketler, 3) Bir başkası tarafından yapılan hareketin veya söylenen bir sözün doğru veya yanlış olduğunu sözle cevaplamayıp doğruluğunu sessiz kalarak belirtmiş olmasıdır. Bu üç sünnetten birincisine kavli sünnet, ikincisine fiili sünnet, üçüncüsüne de takriri sünnet denmiştir. Genellikle Hz. peygamberin (S.A.V.) kendi sözlerinden oluşan kavli sünnete HADİS denmiştir. Başka bir deyişle her Hadis, kavli sünnet içinde yer alır. Yukarıda sözü edilen her üç sünnet islam dininin Kur''an-ı Kerim'' den sonra en önemli kaynağıdır. Her müslüman yalnız Kur''an hükümlerine değil, peygamberimizin (S.AV.) sünnetlerine uymakla da yükümlüdür. Her Hadis Sünnet içinde olduğuna göre, sünnete uymak için Hadisin getirdiği hükümlere, gösterdiği yollara, yaptığı uyarılara uymak gereklidir. HADİS Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından haber, söz, yol, tebliğ demektir. İslam Şeriatında ise Hz. Muhammed (S.A.V.)''in buyurmuş olduğu sözlerdir. Hadis''in başkaca tanımları da yapılmıştır. Biz yalnız yukarıda belirtilenle yetiniyoruz. Bir hadisin geçerli olabilmesi için, söylenmiş olduğu zamandan itibaren hiç bir kesintiye uğramadan bir dizi halinde sözüne en güvenilir kişiler tarafından tevatüren intikal ettirilmiş olması lazımdır. Peygamberimiz (S.AV.) islamiyetin ilk dönemlerinde hadislerin yazılmasına karşı koymuşsa da sonraları bunların yazılı hale getirilmesine müsaade etmişlerdir. Gerek yazılı metinlerde, gerek söylene söylene bir toplumdan ötekine aktarılan hadis rivayetleri arasında farklılıklar doğduğu, hatta bazı kimseler tarafından uydurmaları da yapıldığı için, hadisler'' değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Hadisler önce ikiye ayrılır: Hadis''i Kudsi Hadis''i Nebevi Kudsi Hadis Hz. Peygamberin (S.AV.) kalbine Allah (C.C) tarafından vahy veya ilham olunup Cebrail Aleyhisselam''m aracılığı 0lmadan doğrudan buyurduğu hadislere denir. "Allah buyurdu ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben veririm." Hadisinde olduğu gibi. Hadis''i Nebevi ise Kudsi Hadis dışındaki hadislerdir. Hadisler değişik yayılma yollarına göre; 1- Mütevatir, 2- Meşhur, 3- Aziz, 4- Garip Hadisler olmak üzere dörde ayrılır. M��tevatir Hadis: Doğruluğu kanıtlanmış bir toplum tarafından rivayet edilip hiç kimse tarafından red ve inkar edilmeyen hadislere denir. Bir hadis''in "mütevatir" sayılması için kaç kişiden rivayeten gelmesi hususunda tam bir görüş birliği yoksa da kimi görüşe göre en az dört kişi, kimi görüşe göre de yetmiş kişinin o hadis üzerinde ittifakları şarttır. Meşhur Hadis: Bir görüşe göre, islam dininin ilk dönemlerinde yalnız bir kişi tarafından rivayet edilip, sonradan yaygınlaşıp benimsenen hadistir. Başka bir görüşe göre, bir topluluk tarafından rivayet olunandır. '' Aziz Hadis: En az iki kişi tarafından rivayet olunandır. Garip Hadis: Her devirde yalnız bir tek rivayetçi tarafından rivayet edilendir. Hadisler başka bir yönden de 1- Sahih Hadisler, 2- Hasen (Güzel, Uygun) Hadisler, 3- Merdud Hadisler olmak üzere gruplara ayrılabilir. Sahih Hadis: Bir hadisin doğru, sahih olabilmesi için, o hadisi rivayet eden kişilerin hepsinin ahlaki karakterlerinin sağlam olması, üstün bir hafızaya sahip bulunmaları, aralarındaki ilişkinin hiç bir zaman kesintiye uğramaması, rivayet ettikleri hadisin Kur''an hükümlerine aykırı olmaması, islami düşünce ile çelişkisi de bulunmaması gereklidir. Elinizdeki bu "Zübde-t-ül Buhari Tercümesi" işte bu sahih hadisleri kapsamaktadır. Hasen Hadis: Hadisi rivayet edenler arasında tam bir fikir birliği olmamasına rağmen makbul sayılan hadistir. Bu çeşit hadisIerde hadisi rivayet edenler arasında çok ciddi ayrılıklar yoktur. Bu kişiler ahlaken sağlam olmalarından dolayı rivayet edilen hadisler redde mahkum edilmeyip benimsenir. Merdud Hadisler: Bir hadis Kur''an hükümlerine, ''Hz. Muhammed (S.A.V.)''in sünnetine, islam dini''nin temel ilkelerine, islam düşüncesine aykırı olursa veya o hadisi rivayet eden kişiler güvenilir değilse kabul ediiemez, reddedilir. "Mevzu Hadis" sayılanlar da reddedilen hadislerdendir. Bu kısa açıklamayı Peygamberimizin (S.A.V.) hadislerinin onun sünneti içinde yer almış olduğunu belirtmek için yaptık. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi her hadis sünnet olduğuna göre her ehlisünnet müslümanın hadis bilgisi ile donatılması kaçınılmazdır. işte elinizdeki bu eserin özlü ve sade üslubu ile bu kaçınılmaz zorunluluğu imkan ölçüsünde yerine getireceğini umut ediyoruz. Bu vesile ile rahmetli babamın ve ahirete intikal eden eşleri ile çocuklarının yüce Allah (c.c.)''nin mağfiretine nail olmasını niyaz ediyorum. Eserin dördüncü kez baskısını yapan ve onu Türk gençlerinin faydalanmalarına sunan Ali Bilici - Salah Bilici Kitapevi''ne de teşekkürlerimi sunuyorum. Kitabın basımı için emeği geçenlerin hepsinden Allah (C.C.) "razı olsun. Amin. Prof. Yusuf Ziya Binatlı Uludağ Üniversitesi İLAHİYAT FAKÜLTESi Emekli Öğretim Üyesi ve Dekanı
110.50 ₺ -
Osmanlı Tarihi Kutulu Set
Devlet-i Aliyye-i Osmâniye, dünyâ târihindeki en büyük devletlerden biridir ve aynı zamanda muazzam bir medeniyetin de kurucusu ve en mühim temsilcisidir. Onu bilmek, onun târihini yazmak; neredeyse dünyayı bilmek ve dünya târihini yazmakla eşdeğerdir. Bugün, bir zamanlar Osmanlı'nın hüküm sürdüğü topraklar üzerinde, kırk beş ayrı ülke vardır ve bu ülkelerde dört yüz milyondan fazla insan yaşamaktadır. Bu yüce devleti anlayabilmek, onun yalnız siyâsî ve askerî târihini bilmekle mümkün olmaz. Hattâ, onun ictimâî, iktisâdî, hukûkî ve idârî teşkilâtını anlamak; dinî, tasavvufî, ilmî ve fikrî husûsiyetlerini öğrenmek, öncelikle şarttır. Günümüzde maalesef Osmanlı Devleti hakkında bilinenler, bilinmeyenlere nispetle çok azdır. Yayınevimiz tarafından neşre hazırlanan Osman Gâzî'den Sultan Vahidüddin Han'a OSMANLI TARİHİ isimli çalışmamız, 6 cilt olarak tamamlanmış bulunmaktadır. Eserde Osmanlı'nın siyâsî, askerî, iktisâdî ve ictimâî târihi; başta pâdişâhlar ve valide sultanlar olmak üzere hânedân mensuplarının ve bazı mühim devlet erkânının hayatları, şahsiyetleri, hizmetleri ve hayrâtı; yabancı devletlerle olan münâsebetler ve teşkilat tarihi mevzuları ele alınmaktadır. Metin, anlatılan hâdiselerle mütenâsip târihî menkıbelerle süslenmiş, kuru ve sıkıcı bir anlatımdan uzak durulmuştur. Arşiv vesîkaları, gravürler, resimler, fotoğraflar ve haritalarla eserimiz, daha da zenginleştirilmiştir.
2412.80 ₺ -
Herkezin Öğretmeni Hz. Muhammed
Çok çeşitli ve çok ağır problemler içinde çırpınan insanlar, bugün her zamankinden daha ziyade Hz. Muhammed’e (a.s.m.) muhtaçtır. Çünkü o her türlü derdin ilacı, devası ve çaresidir.. O, en büyük öğretmen, en büyük eğitimcidir. O, en şefkatli baba, en merhametli eştir. O, en güvenilir insan, en sevilen dosttur. O, en üstün problem çözücü, en mantıklı uzlaştırıcıdır. Bu kitap, herkesin öğretmeni Hz. Muhammed’i anlatmaktadır. Psikolojik dünyasında, aile ve iş hayatında problemlerle baş edemeyenler, Efendimizin öğretmenliğine başvurmalıdırlar.
9.75 ₺ -
Arif Nihat Asyadan Seçmeler
Bir sanatçının göz nuru dökerek, fikir sancılarıyla ve iç burkulmalarıyla, “kalp ağrıları” içinde, “kalemine ciğerinden kan çekerek”, belki hiçbir “nesle âşîna olamadan”… yazdığı her eser, değerlidir. Sanatçının her yazdığını, fırsat yaratarak, “zaman yok” bahanesine sığınmadan okumak gerekir. Ama, zamanımızda, her yazdığı zevkle okunan bir sanatçıyı bile “seçerek okumak” zarureti doğmuş bulunuyor. Bu seçmede, Ârif Nihat’taki tematik çeşitliliğin, hayatı kavrayışındaki çok yönlülüğün gözler önüne serilmesine önem verilmiştir. Sanat adamının, çoğu zaman, en çok öne çıkan özellikleriyle tanındığına ve sırf bu yüzden, asıl sanat gücünün yeterince ortaya çıkmadığına dair birçok örnek verilebilir. Bu düşünceyle, seçilen örneklerin, “bütün”ü ifade edebilecek nitelikte olmasına dikkat edilmeye çalışılmıştır. Şiiri olsun, nesri olsun, Ârif Nihat’ın eserleri, bir kültür ve bilgi birikimiyle kaleme alınmıştır. 1920’li yıllardan başlayıp 50 yıldan fazla süren bu sanat faaliyetinin arkasında, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nı, İstiklâl Savaşı’nı, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını, Cumhuriyet’in kuruluşunu, siyasal ve ideolojik çekişmeleri… içinden geçerek yaşayan bir aydın vardır. Bu sebeple, bugünün gençlerinin kolay anlayamayacağı bazı yönlerin bulunması normaldir. Onun için, bugün “eskimiş” bulunan bazı kelimelerin metindeki karşılıkları her metnin altında verilmiş; bazı tarihî olaylar ve kişiler hakkında kısa açıklamalar yapılmıştır.
120.00 ₺ -
Nefsin Terbiyesi
"Eğer sen de bu büyük nimetlerden biraz olsun nasip almak istiyorsan aklını başına toplayıp nefsinle mücadeleye çalışmalısın. Dünya fâni, herşeyi de fâni! Bu marifetullah gönülde olursa ona ne ölüm olur, ne de bir şey. Ölüm de ona, bu âlemden diğer bir aleme intikalden başka bir şey değildir." M. Zahid Kotku Yakın tarihimizin manevi büyüklerinden ve abide şahsiyetlerinden merhum Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh Hocaefendinin, nefsin sıfat ve özelliklerini tanıtmak ve menfi tesirlerinden kurtulma yollarını göstermek için kaleme aldığı bir eserdir. Ona göre nefsi terbiye edip ruhun emrine âmâde hale getirmenin ilk şartı günahları tanıyıp onlardan kaçınmaktır. Bu yüzden kitapta büyük ve küçük günahlar çeşitli kaynaklar esas alınarak sayılmış, kendisine has formatla yeniden sunulmuştur. Eserin bir kısmı kendi el yazıları ile ve bir kısmı da ziyaretçilerinin kâtipliği ile meydana getirilmiştir. Daha önce çeşitli baskıları yapılan Nefsin Terbiyesi, bu baskısında ciddi anlamda gözden geçirilmiş; bir takım tashih gerektiren kısımlar düzeltilmiş; âyet, hadis, kelâm-ı kibâr ve şiirlerden kaynağı tespit edilebilenlerin kaynağı gösterilmiştir. Okuyucunun anlamasını kolaylaştırmak için sayfa içerisinden çıkarılan kimi anlaşılması zor kelime ve kavramların o sayfadaki geçtiği yerde ne anlama geldiği, küçük bir sözlük şeklinde hemen sayfanın kenarında verilmiştir. Eserin meydana getirilmesinde yararlanılan kaynaklar tespit edilerek, haklarında kısa bilgiler verilmiştir.
161.00 ₺ -
Selçukluların Haçlılarla İmtihanı
“Salâhaddin sağ olduğu ve Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik bulunduğu müddetçe Kudüs’ü muhasara etmek mümkün değildir.” İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard Müslümanların bu gazâdan duydukları sevinç bizim aramızdaki ihtilâf sebebi ile kedere dönmesin. Kinimi söndürmek için düşmanları Müslümanlara güldürecek bir yolu elbette tercih etmem.” Sökmen “Beni vuran bu ok, bütün Müslümanlara isabet eden bir musibettir.” Belek Gazi “Allah’a yemin olsun ki, şahsım ve İslâm’ın intikamını almadıkça çardak altında gölgelenmeyeceğim.” el-Melikü’l-Âdil Sultan Nureddin Mahmud b. Zengî Kudüs’ün Müslümanların elinde olması bahanesiyle ama aslında büyük bir ekonomik yıkım içerisinde bulunan Hristiyan Avrupa’ya yeni ekonomik çıkarlar sağlamak amacıyla organize edilen Haçlı Seferleri 1096 yılından itibaren pek çok kez düzenlenmiştir. Bu seferler İslâm dünyasında birçok olumsuzluğun yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, Selçukluların Haçlılarla İmtihanı kitabında 1096 yılında başlayan bu Haçlı Seferlerinin günümüzde de farklı şekillerde devam ettiğini söyleyen Muharrem Kesik, bugün yaşananları anlayabilmek için bu seferlerin başlangıç hikâyesini iyi bilmek gerektiğini vurgulamaktadır. Kesik, bu çalışmasıyla bin yıllık Hilal ile Haç’ın mücadelesiyle birlikte, Sultan I. Kılıçarslan’dan Sultan I. Mesud’a, Danişmend Gazi’den Nureddin Zengî ve Selahaddin Eyyûbî’ye kadar adları unutulmuş kahramanların hikâyelerini tarihin tozlu sayfalarından çekip gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu kitapta şanlı tarihimizin gerçek kahramanlarının hikâyesini bulacaksınız…
240.50 ₺ -
Leyla Yokuşu
Farklı inançlara sahip kalplerin ortak gönüllerde buluşmasının hikâyesi bu… Bambaşka dünyalara ait insanların kesişen kaderleri… Gerçek huzurun ve aşkın peşinde beşerî aşkın manevi aşkla karşı karşıya gelmesi… Yıllara yayılan hazin bir ayrılık hikâyesi ve arayış içindeki kalplerin İslam’la tanışmasına vesile olan olaylar… Elliyi aşkın eseriyle Türk edebiyatının en üretken yazarları arasında yer alan Ahmed Günbay Yıldız, Leyla Yokuşu’nda farklı dünyalara ait insanların aşkın peşinde kesişen yollarının zorluklarını anlatıyor. Aşka, hayata ve inanca dair sorularla dolu etkileyici bir roman: Leyla Yokuşu…
185.00 ₺ -
Sömürgeciliğin Hasat Mevsimi
Elinizdeki kitap, Tarsus Amerikan Koleji’nde 1953-1966 yılları arasında görev yapan genç öğretmenlerden Frank A. Stone’un, Anadolu’da kurulmuş olan Amerikan okullarının tarihçesini ele aldığı çalışmasıdır. Stone, incelediği okulların niçin ve nasıl kurulduğunu, Cumhuriyet’e kadarki serencamını, misyoner belgelerine dayanarak ortaya koyup yorumluyor. Ancak bütün bunları yaparken, bu okulları ABD’deki okullaşma hareketlerine paralel, doğal bir eğitim hareketi olarak değerlendiren Stone, bu okulların, salt Protestanlık telkininde bulunmak için kurulduklarını, öğrencilerinin çoğunluğunu oluşturan Gregoryen, Ortodoks ve Katolik gençlere, gittikleri yolun yanlışlığını göstermeye uğraştıklarını, mezunlarını da yine yerli Hıristiyan kitlelere gönderilecek yerli misyonerler ve yerli öğretmenler olarak yetiştirmeyi hedeflediklerini yansıtmaktan kaçınıyor.
225.00 ₺ -
Arap Olmayan Sahabiler
Hz. Peygamber'in elçilik görevini ifa ettiği dönemde hayatta bulunmuş, onunla karşılaşmış, ona iman etmiş ve iman üzere vefat etmiş olan kimselere "sahâbî" denir. Resûl-i Ekrem Efendimiz Arap asıllı olduğu ve Arap Yarımadasında yaşadığı için, kendisine iman eden sahâbîlerin buranın sakini olan Araplardan olması çok doğaldır. Peki Araplar dışındaki milletlerden Hz. Peygamber'e iman eden ve sahâbîlik şerefini elde eden kimseler var mıdır? Varsa hangi milletlerden kaç kişi bu şerefe nail olmuştur? Bu çalışma, çok kimse tarafından sorulan ancak cevabı bulunamayan bu konuya açıklık getirmek, ayrıca konu etrafında dolaşan asılsız bir takım bilgi ve iddialara cevap vermek maksadıyla hazırlanmıştır.
167.50 ₺ -
Bilinçli Aile Olmak
Evlilik öncesinde veya aile içi iletişimde yaşadıklarınız her zaman tozpembe olmayabilir. Önemli olan, çözüm bekleyen sorunlara nasıl yaklaştığınızdır. Problemleri çözmeye yönelik tavrınız, dünyayı size ve ailenize dar eden sıkıntıları bir anda uzun vadeli mutluluğunuz için fırsata dönüştürebilir. Kitaplarıyla yüz binlerce okura aile içi iletişim konusunda pratik ipuçları sunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kendinizi ve muhatabınızı daha iyi tanımanız için testlerle başlattığı “Bilinçli Aile” olma yolcuğunuzu, hayatın her aşamasından örnek olaylar ve çözüm önerileriyle destekliyor. Aile içi iletişimde “fırsat eğitimi” kavramını okuyucularıyla paylaşıyor. Bilinçli Aile Olmak, başından sonuna kolay okunabilir bölümler ve elektronik afişlerle desteklenen somut önerilerle, her zaman mutlu çiftler ve huzurlu aileler için…
166.50 ₺ -
Bilinçli Genç Olmak
Dünya değişiyor. Diğer gençler gibi, sen de ailenden çok daha farklı bakabiliyorsun dünyaya… Ebeveynlerin ve öğretmenlerinle ufak tefek tartışmalar yaşaman çok normal. Özgür olmak istemen, gelecek hakkında kaygılanman, teknolojiye kolayca adapte olman gayet doğal… Çünkü anlaşılmaya ve anlamaya ihtiyaç duyuyorsun. Seni duyuyorum ve seni gerçekten anlıyorum… Ben, Prof. Dr. Nevzat Tarhan. Bu kitabı sana nasihat vermek için yazmadım. Bir dostunun, yol arkadaşının tavsiyeleri olarak görebilirsin yazdıklarımı. Sorunlarını arkanda bırakabilmen, hayata sevgi ve güvenle bakabilmen, yani gençliğinin tadına bilinçli şekilde varabilmen için tüm söylediklerim. Senin çok akıcı bulacağından emin olduğum bu kitabı, ebeveynlerin ve öğretmenlerin de – seni daha iyi anlamak istediklerinde – rahatlıkla açıp okuyabilecekler… Böylece belki de senin söyleyemediklerini de okuyabilir, seni daha iyi anlamaya çalışabilirler… Belki onlara sen tavsiye edersin, kim bilir? Genç dostum… Emin ol, önünde hayal ettiğinden çok daha güzel, umut dolu bir gelecek var… Hadi, oku ve tadını çıkarmak için, gençliğinin bilincine var…
125.80 ₺ -
Evin Mahremi Olmak Beyit Şerhleri
EVİN MAHREMİ OLMAK Biz biliriz ki bütün varlık âleminin bir zahiri, bir de bâtını vardır. Aslolan, hakikat olan "bâtın”dır ve tabiatı gereği saklı, örtülü, mahrem bir alandır. Buna rağmen bâtına zahirden yol bulunarak ama zahirde kalmadan ulaşılabilir. İslâm medeniyetinde, her sahada olduğu gibi sözün en hâlisi, en süzülmüşü olan şiirde de "bâtındaki hakikatin zahirdeki mecaz ile örtülmesi” kanununa riayet edilmiştir. Bu yüzden şiirlerde kendi içinde mana bütünlüğü olan en küçük bölüme "beyit” denir. Beyit "ev” demektir. Nasıl bir evin hakikatini, içine girmeden, sadece dıştan bakarak anlayamazsanız, bizim şiirimizi de çoğu zaman zahirî görüntüsüyle kavrayamazsınız. Evin mahremi değilseniz o eve giremezsiniz. Hakikate vakıf olmak istiyorsanız, evin, yani sözün, şiirin, beytin mahremi olmanız; bunun için de zahirdeki sözlerin birer sembol olarak nereye kapı açtığını bilmeniz gerekir.
149.80 ₺ -
Damat Tercümesi 4.Cilt
Bu güvenilir eser, Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından merhum İbrahim b.Muhammed el-Halebi'nin "Mültekal Ebhur" adlı değerli ve meşhur eserinin metniyle birlikte, yine Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından olan aynı zamanda necip milletimizin bağrından çıkmış bulunan Abdurrahman b.Şeyh Muhammed b.Süleyman el-Hanefi olan zatın yazmış olduğu "Mecmaul Enhur" adlı şerhin tercümesidir. Bilindiği gibi "Mültekal Ebhur"un metni üzerine merhum Mehmet Efendi tarafından "Mevkufat" adlı çok değerli bir şerh yazılmıştır. Bu şerh, engin ilmi kabiliyetiyle bilinen merhum hocamız üstad Ahmet DAVUTOĞLU tarafından günümüzün Türkçesine çevrilerek sadeleştirilmiştir. Ancak "Mültekal Ebhur" adlı bu eserin üzerine şerh olarak yazılan "Mecmaul Enhur" adlı çok değerli eserin tercümesi bu güne kadar yapılmamıştır."Macmaul Enhur" adlı bu eser yıllarca gerek OSmanlı döneminde ve g erek Cumhuriyet döneminde İslam Hukukunun tüm konularında kendisine fetva kaynağı olarak başvurulan değerli eserlerden biri olmuştur. İşte bu eser, acizane tarafımdan tercüme edilmiş olup; okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Bana bu eserin tercümesini yazmada yetenek kazandıran ve onun yardımı olmadan hiçbirşey olamayan Yüce Rabbim'e sonsuz şükürler eder ve bu tercümenin bütün okuyucularıma iki dünya mutluluğunu sağlamasını Yüce Allah(c.c)'tan niyaz ederim. • Alışverişler Bölümü • Yeminleşme Bölümü • Dava Bölümü • Alım Satım Bölümü • Vekalet Bölümü • Şahitlik Bölümü • Miras Bölümü • Tutuklanma Bölümü • Kaza Bölümü • Kefalet Bölümü • Faiz Bölümü
150.00 ₺ -
Din Görevlisinin El Kitabı Büyük Boy Ciltli
Elinizdeki bu çalışma Kur'an Kursu, İmam Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi öğrencileri Diyanet camiasında hizmet veren kardeşlerimizin ve bütün müslümanların elinde devamlı yardımcı bir kitap olması gayesinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Ayrıca her Müslümanın yapacağı, başka bir ifade ile yapması gerekenleri içine almaktadır. Her müslümanın dinin görevlisi olduğu fikrinden yola çıkarak dört mezhep uygulamalarını tablolarla anlatan farklı bir ilmihal. Bu kitap ile bütün dini vecibelerinizi yerine getirebilirsiniz.
96.00 ₺