-
Molla Cami Eski Dizgi Siraç
İlim yoluna giren bir talebenin nahiv ilmi ile alakalı olarak mutlaka okuması gereken kitaplardan biri de Kafiye kitabıdır. Nispeten biraz daha zor olan bu eser talebenin ibaresinin büyük oranda açılmasını, akıcılaşmasını sağlar. Anlatılır ki Molla Abdurrahman Camî Hazretlerinin oğlu Ziya kefiye kitabını anlamakta zorlanır. Bunun üzerine Molla Camî Hazretleri oğlunun kafiye kitabını anlaması için bir şerh yazmıştır. Kitabın mukaddimesinde ise özelde oğlum için, genelde tüm talebelerin faydalanması için yazdım diye belirtir. Bu kıymetli eser başlangıç Arapça talebeleri için tıpkıbasım ile tab edilmiş, istifadenize sunulmuştur.
240.00 ₺ -
-
Kur'an'da Sosyal Dayanışma ve Vakıflar
Sosyal dayanışma ve yardımlaşma, sömürülmemek, fakirleşmemek ve yoksulluğa mahkum olmamak için Kur'ân'ın, üzerinde ısrarla durduğu bir kavramdır. Bu kavramı canlandırmak, çağımızın şartlarınıda göz önüne alarak, daha teferruatlı hale getirmek, insanlar için bir mecburiyettir. Bu gün globalleşme, bir tür kapital ve patronlar diktatörlüğü çizgisinde yürümektedir. Bu sistem, kârı ana değer tüketimi adeta ibadet, insanı ise bir eşya gibi görmektedir. Bu yüzden vahşi kapitalizmin etkilemediği hemen hemen hiç bir alan kalmamıştır. Eserde sosyal dayanışma ve yardımlaşma kavramıyla, vakıf sisteminin kaynaşması, hem medeniyet hemde tarih merkezli anlatılmaktadır.
170.00 ₺ -
Hz Ali Diyor ki
Bütün ilimlerin kapısı olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından övgüyle bahsedilen Hz. Ali (r.a.)’ın yazdığı bu eserde, yöneticilere öğüt ve tavsiye niteliğinde ciddi mesajlar vardır. Bu eser, her ne kadar devlet adamlarını muhatap alıyor gibi görünse de, toplumun en küçük birimi olan ailenin reisinden, idarecilere ve bürokratlara kadar insan yönetimine talip olan, sorumluluk üstlenen herkesin ve her kesimin faydalanacağı çok önemli bir bilgi hazinesidir. Hz. Ali (r.a.)’ın Mısır’a vali olarak atadığı Malik b. Eşret’e gönderdiği mektupta yer alan tavsiyeler 14 asır önce bir idarecinin uyması gereken kuralları ifade ederken bugünkü idarecilerin de bu tavsiyelere ne kadar muhtaç olduklarını ortaya koymaktadır. Zaman ne kadar geçmiş olursa olsun, insanlığın bu tavsiyeler doğrultusunda yönetilmeye ihtiyacı vardır. Millî şairimiz Mehmed Âkif Ersoy tarafından hazırlanan bu kitabı, YÖNETEN ve YÖNETİLEN herkese tavsiye ediyoruz.
102.00 ₺ -
Namaz Akılları Durduran Mucize
Namaz, hürriyetin ifadesidir. Namaz, bağımsızlığın sembolüdür. Namaz, kula kul olmak değil, Allah’a kul olmaktır. Namaz, İslâm’ın nişanıdır. Namaz, Allah’a kulluğun beratı ve senedidir. Namaz, huzurun ve mutluluğun kaynağıdır. Namaz, bir ilkbahar yağmuru, bitmeyen bir meltemdir. Namaz, kardeşliğin parolasıdır. Namaz, İmandır. Namaz, akılları durduran mucizedir. Namaz, insan hayatını düzene sokan takvimdir. “Allah bana sizin katınızdan üç şeyi sevdirdi. Güzel koku, kadın ve namaz. Ancak namaz gözümün aydınlığıdır.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
122.40 ₺ -
-
Kadına Kitabi Bir Bakış
Şüphesiz insanı en iyi tanıyan, en iyi bilen, bütün hal ve hareketlerini kontrol eden, Allah Teâlâ’dır. Çünkü insan, Allah Teâlâ’nın eseridir. Allah Teâlâ’nın sanatı, kudreti, celâl ve azameti maddeten küçük fakat manen dünyalar kadar geniş olan insanın zatında tecelli etmektedir. Bu çerçevede düşünüldüğünde, kadını en iyi tanımanın ve en iyi tarif etmenin ancak Kur’ân’ın beyanları ile mümkün olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Yaratılışta, üreme ve çoğalmada hayatın merkezinde olan kadın, tarih boyu hep sosyal hayatın içinde ve merkezinde yer almıştır. İnsanlığın ve bütün toplumların ihyasına, gelişmesine, huzur ve saadetine hayat suyu veren kadındır. Aile kurumunun inşasında ve gelişmesinde aslî unsur olan kadına annelik imtiyazı lütfedilmiş, insanoğlunun nesli, onun zatına emanet edilerek ona üstün paye ve makam verilmiştir. Kadın, hem aile hem de toplum için bir rahmettir. Nesillerin yetişmesinde en büyük emek ve çabayı o, sergilemektedir. Cemiyetin hamurunu yoğurup şekillendiren, cemiyetin fidanını sulayan odur. Onun soluğu ile cemiyet dirilmektedir. Bu özelliğinden dolayı İslâm, kadını baş tacı etmiş ve onu erkeklerden daha hürmete layık görmüştür. Hz. Havva’nın işlediği hatanın, bütün kadınlara sirayet ettiği şeklindeki Hıristiyanlık telakkisine, sanal özgürlükler adı altında kadının nazik ve narin yapısını sömüren insafsız anlayışa, eşit haklar ve eşit şartlar sloganı ile biyolojik yapılarının üstünde onlara ağır işler yükleyen merhametsiz zihniyete karşı, “Kadına Kitâbî Bir Bakış”, büyük önem arz etmektedir. Kur’ân ve Sünnet ışığında, kadını tanımak ve tanımlamak, onu konumunu tayin etmek, en doğru ve en adil yaklaşımdır.
149.60 ₺ -
Ahiret İbn Sina Gazzali İbn Rüşd Düşüncesinde
Din, insan için bir hayat rehberidir. İlahî bir lütuf olan akıl ise dini [İslâm’ı] anlamak için vazgeçilmez bir vasıtadır. İnsanı konu edinmeyen hemen hiçbir inanç ve düşünce sistemi kendine sağlam bir temel kuramaz. İslâm düşünce tarihinde insanın mebde’ ve meâdına ilişkin en ciddi meselelerden biri de ahiret ve onun keyfiyeti olmuştur. Bu çalışmada düşünce tarihimizin mühim sîmalarından İbn Sînâ, Gazzâlî ve İbn Rüşd’ün, ahiret hayatının nasıllığı ve ölüm sonrası insanı nelerin beklediğine dair görüşleri, asıl kaynaklara inilerek incelenmiştir. Bundan yaklaşık 800–1000 yıl öncesinde adı geçen düşünürlerimiz ahiret konusunda hangi esaslara dayanarak neler düşünmüş ve söylemiştir sorusu hepimizi yakından ilgilendirir. İnsan ve ölüm nedir, bir inanç olarak ahiret hayatından ne kastedilir, konuya dair dinî veriler nasıl anlaşılır, yeniden diriliş ruhanî mi yoksa beden-ruh ile birlikte mi olacaktır, bu dünya ile ahiret hayatının farklılığı nelerdir gibi önemli sorular eser boyunca cevaplandırılmaya çalışılmıştır. Tarihî mirasımız eğer hayata anlam vermemize ve geleceğimizi kurmamıza yarayan büyük bir hazine olarak kabul edilirse bize ait değerlerimizi yeniden günyüzüne çıkarmak ve gündeme getirmek konuya ilgi duyan her ehil kişinin vazifesi olsa gerektir.
204.00 ₺ -
Nurul İzah Yeni Dizgi Tahkikli Siraç Yayınevi
Nûrü’l-Îzâh ve Necâtü’l-Ervâh, Hanefî fakihi Şürünbülâlî’nin tahâretle namaz ve oruç gibi temel ibadetleri konu edinen muhtasar eseridir. Müellifin önsözde kaydettiği üzere eserde mezhepte tercih ehli olan âlimlerin doğruluğunu kesin bir şekilde belirttiği görüşler esas alınmıştır. Fıkha yeni başlayanların kolayca anlayabilecekleri bir üslûpla kaleme alınan bu özlü eser Nûrü’l-Îzâh, yazıldığı günden günümüze değin çok rağbet görmüştür. NÛRÜ’L-ÎZÂH VE NECÂTÜ’L-ERVÂH Hanefî fakihi Şürünbülâlî’nin (ö. 1069/1659) temel ibadetleri konu edinen muhtasar eseridir. Eserde zekât ve hac yer almadığından Şürünbülâlî bu konulara dair muhtasar bilgileri diğer bir eseri olan Merâkı’l-Felâh’ın sonuna eklemiştir. Müellif Rahimehüllâh, Nûrü’l-Îzâh eserini 14 Cemâziyelevvel 1032 (16 Mart 1623) tarihinde tamamlamıştır. Eserde mezhepte ehl-i tercih sayılan âlimlerin doğruluğunu kesin bir şekilde belirttiği görüşler esas alınmıştır. Fıkha yeni başlayanların kolayca anlayabilecekleri bir üslûpla kaleme alınan bu özlü eserde hükümlerin dayandığı delillere ve diğer mezheplerin görüşlerine yer verilmemiştir. Şürünbülâlî’nin Üç Güzide Eseri Nûrü’l-Îzâh: Şürünbülâlî’nin temel ibadetlerle alakalı kaleme aldığı eseridir. İmdâdü’l-Fettâh: Şürünbülâlî’nin Nûrü’l-Îzâh’taki kapalı ifadeleri açıklamak, görüşlerin delillerini ve hükümlerin illetlerini beyan etmek gayesiyle kaleme aldığı (şerh) eseridir. Merâkı’l-Felâh: Şürünbülâlî’nin şerh sadedinde kaleme aldığı İmdâdü’l-Fettâh’ı muhtasar ederek hazırladığı eseridir. MÜELLİF ŞÜRÜNBÜLÂLÎ (ö. 1069/1659) RAHİMEHÜLLÂH Hanefî fakihi Şürünbülâlî, 994 (1586) yılında Mısır’ın Menûfiye bölgesinde bulunan Şübrâbilûle beldesinde doğmuştur. Bu belde halk arasında Şürünbilâle-Şürünbülâle şeklinde telaffuz edildiği için nisbesi böyle anılmıştır. Künyesi ile birlikte tam olarak ismi, Ebü’l-İhlâs Hasen b. Ammâr b. Alî eş-Şürünbülâlî el-Vefâî el-Mısrî’dir. İlmi Kişiliği Şürünbülâlî Rahimehüllâh, altı yaşındayken babası tarafından Kahire’ye götürülmüş ilk eğitimini orada almıştır. Kahire’de Nûreddin İbn Gânim el-Makdisî, Muhammed b. Hüseyin el-Hamevî, Abdullah en-Nahrîrî, Muhammed b. Mansûr el-Muhibbî, Ahmed b. Muhammed b. Ahmed eş-Şelebî ve Abdurrahman el-Mesîrî gibi meşhur hocalardan ders almıştır. Ayrıca Şâzeliyye tarikatının Vefâiyye kolunun şeyhi Ebü’l-İs‘âd Yûsuf b. Ebü’l-Atâ b. Vefâ’ya da intisap etmiştir. İlim tahsil hayatından sonra Ezher’e müderris olarak tayin edilmiş gerek verdiği dersler ve eserleriyle gerekse örnek şahsiyetiyle devrinin en gözde âlimlerinden biri olmuştur. Yanı sıra devlet adamları ve halk nezdinde büyük itibar kazanmıştır. Allâme Şürünbülâlî Rahimehüllâh, ilmi tahsilinden sonra birçok değerli talebe yetiştirmiştir. Elinde yetişen öğrencilerden bazıları şunlardır: (Oğlu) Hasan eş-Şürünbülâlî, Ahmed b. Muhammed el-Acemî, Ahmed b. Muhammed el-Hamevî, İsmâil b. Abdülganî en-Nablusî, Şâhîn b. Mansûr el-Ermenâvî, Muhammed b. Sâlih et-Timurtâşî, Hasan b. Ali el-Cebertî, Abdülhay b. Abdülhak eş-Şürünbülâlî, Sâlih b. Ali es-Safedî, Ali b. Ali es-Sivâsî ed-Darîr ve Abdürrahîm b. Ebü’l-Lutf el-Hüseynî el-Makdisî gibi âlimlerdir. Vefatı Müteahhirîn Hanefî fakihleri içinde seçkin bir konuma sahip olan Şürünbülâlî Rahimehüllâh, gayet düzgün konuşan, güzel ahlâklı, mütevazi, sûfî meşrepli, mezhep taassubundan uzak ve diğer mezheplerin görüşlerine son derece saygılı rabbanî âlim bir kimseydi. Gerektiğinde Hanefî mezhebine ait görüşleri eleştirmiş, çelişkili veya yanlış nakillere dikkat çekmiş ve kendi indî görüşlerini ortaya koymuştur. Çeşitli kütüphanelerde eserlerine ait kaleme alınan yazma nüshaların binleri bulması; ayrıca son dönem Hanefî ulemâsından İbn Âbidîn’in Reddü’l-Muhtâr’ın da ve Ali Haydar Efendi’nin de Dürerü’l-Hükkâm’ın da ondan çokça nakilde bulunmaları kendisinin ve eserlerinin ne kadar itibarlı olduğunu yansıtmıştır. Şürünbülâlî Rahimehüllâh, 21 Ramazan 1069 (12 Haziran 1659) tarihinde Kahire’de vefat etmiştir. Kabri Karâfetülkübrâ’da Türbetü’l-Mücâvirîn’de dir.
120.00 ₺ -
Latifeler ve Letaif
“Gezdim Halep ile Şam’ı eyledim ilm-i taleb Meğer ilim bir hiç imiş, illa edep illa edep” İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında düşünme, düşüncesini söz, yazı, işaret ve sanatla ifade edebilme kabiliyeti gelmektedir. “Latife latif gerek.” diye güzel bir söz vardır. “Leb demeden leblebiyi anlamak” gibi. Ya da “Kıssadan hisse almak” gibi bir şey. Günümüz insanları, birbirlerine latife ederken edep dairesinde aşırılığa ve yanlış anlaşılmaya meydan vermeyecek şekilde davranmalıdır. Eskiler böyle yaparmış. Konuşurken, yazarken veya hitap ederken, düşüncelerini karşıya daha iyi ifade edebilmek, muhatabının daha iyi anlamasını sağlamak için geçmiş bir olayı, fıkrayı anlatır ve anlatacağı konuyla ilişkilendirir. Böylece muhatap, hem sıkılmaz hem de anlatılmak istenen konu, verilmek istenen mesaj fıkra ve latifeyle ilişkilendirilerek daha iyi anlaşılır. Eser; bu amaçla hazırlanmıştır ve yılların birikimi sayılabilecek uzun bir çalışmanın ürünüdür. Kıssadan hisse almak ve yorum yapmak okuyucuya bırakılmıştır. Hisse almak dileğiyle…
136.00 ₺ -
Aşk Onu Yaşamaktır
Aşk; O’nu bilmektir. O’nu sevmektir. O’nu tanımaktır. O’nu solumaktır. O’nu anmaktır. O’nu anlamaktır. O’nu yaşamaktır. Aşk; O’nu örnek almaktır. O’nu hayata taşımaktır. Aşk; O’nun rahmet kıblegâhını bulmaktır. O’nun yedieminine tutunmaktır. O’nun hayatını hayatımıza uygulamaktır. O’nun iman ummanına dalmaktır. Aşk; O’na bağlanmaktır. O’na tutulmaktır. Aşk; O’nun yatağına Ali gibi korkusuzca girebilmektir. O’nun Levh-i Mahfuzdaki ismini Âdem gibi okumaktır.
119.00 ₺ -
Akıl Defteri
Bilgi tembelliğine ilaç. Aklını kullanamayanlara reçete. Gel-git yaşayanlara deva. Yan tesiri çok. Boş boş gezenlere faydası yok. İşte böyle bir kitap “Akıl Defteri” “Her söylediğini bil, her bildiğini söyleme.” “Söz sarrafı ol, çok söz söyleme.” “Sözü, ya güzel söylemek ya da susmak gerek.” Akıl, Rabbimizden bize hediye edilen önemli bir emanet, gönül terazisini şekillendiren güç, ruhtan doğan ışık, görülen ile görülmeyen arasında bağ kuran kuvvet, Allah ile kul arasında rabıta kaynağıdır. Akıl, hayatı ve okunacak eserleri doğru okumaktır. Aklını devreye sokarak doğruları, güzellikleri paylaşmak, hayatı anlamlı ve nitelikli kılmak erdemli insanların temel özelliğidir. Akıl sahipleri doğru, güzel ve iyi olan her söz ve davranışı daima etkili bir değer olarak kavramış, korumuş ve aktarmıştır.
136.00 ₺ -
Ravi
“Bana hocam, ona da onun hocası, ona da onun hocası… şöyle rivayet etti…” Bir ilim yolcusunun Semerkant’tan başlayıp Buhara’ya, Merv’e, Basra’ya, Rey’e, Haremeyn’e ve daha nice merkeze uğrayarak kâh ferahlık kâh meşakkat içerisinde geçen rihlesi ve tek tanığı kendi derlediği risale hacmindeki bir günce. Ömür, macera, ilim… Her şey biter, yazı kalır. Elinizdeki kitapta yazar “gerçekten kurmacaya” uzanan post-modern bir anlatı ortaya koyuyor. Kimi zaman hâkim bakış açısıyla isimsiz kahramanın bir gününe ve hayat akışına, kimi zaman bizzat genç ilim tâlibinin kendi gözünden hadis halkalarına, derslerin işleniş usullerine, dönemin âlimlerine, birbiri ile temas eden farklı çevrelere tanıklık ediyoruz. Kimi zaman da risalenin bitmeyen serüvenine ortak oluyoruz. Romanla akademik bir araştırma arasında gidip gelen bu melez metin, sadece hadis tarihine ilgi duyanlar için değil, İslami ilimler ve ortaçağ İslam kültür tarihiyle ilgilenenler için de dönemin ruhuna dokunmaya imkânı sunuyor.
181.77 ₺ -
Endülüs Cihat
Gerçekte Endülüs milleti Arap, Berberi, Romen ve Vizigot melezi olup özgün niteliklere sahip farklı bir millettir. Bu millet 1497’den itibaren İspanyolların uyguladığı sistemli bir soykırıma maruz kalmış ve yitip gitmiştir. Onlardan geriye kalan kültürel miras ise tüm insanlığa mâlolmuş şekilde yaşamaya devam etmektedir. Elinizdeki kitapta, Endülüs İslam toplumunun hem kendi içindeki gayrimüslim topluluklarla ve hem de dışarıdaki hristiyanlar ile sağladığı siyasi, askeri, toplumsal ve kültürel iletişim ve etkileşim ayrıntılarıyla ortaya konmuştur. Aynı şekilde, Endülüslülerin bilim ve medeniyet alanlarında sergilemiş oldukları her zaman örnek gösterilecek gayret ve gelişmeler de bu kitabın konuları arasında yer almaktadır. Bu konuların sunumunda üç kavram öne çıkmaktadır: Cihat, Reconquista ve Convivencia. Bugünkü uluslararası şartlardan farklı olarak, güçlü olanın güçsüz olanı ele geçirmek amacıyla silahlı saldırıda bulunabildiği bir dünyada, İslam fetihleri ve Endülüs tecrübesi, insaflı ve tarafsız okuyucu için adeta bir “mürûcü’z-zeheb’tir, altın saçılmış çayırlar gibidir. Endülüs, İslam’ın hukuki düzeni içerisinde çokkültürlü yapısıyla, temel insani değerlere bağlı olarak birarada yaşama sanatı demek olan Convivencia’yı gerçekleştirmiş bir toplum olması yönüyle, bugün arzu edilen birlikte yaşama düzeninin oluşturulması çabalarına kaynaklık edebilecek nitelikte bir tecrübe alanıdır.
168.63 ₺ -
Delailül Hayrat Arapça Roman Boy Yeni Dizgi
Delâʾilü’l-Hayrât ve Şevâriku’l-Envâr fî Zikri’s-Salât ʿale’n-Nebiyyi’l-Muhtâr Muhammed b. Süleymân el-Cezûlî tarafından salavâtları toplamak amacıyla kaleme alınan bir eserdir. Muhtevâsında onlarca salavat barındıran meşhur eser, dalında en çok bilinen ve beğenilen eserdir. Bu sebepledir ki üzerine birçok şerh yazılmıştır. En meşhur şerhi Kara Davut şerhidir. Tahkikte İzlenen Menhec: • Eser, henüz müellif hayattayken kendisine okunmuş bir nüshanın da içerisinde bulunduğu birkaç nüshadan mukabele edilmiştir. • Eserde geçen hadislerin tahrîci yapılmıştır. • Özel mizanpaj teknikleriyle son derece kaliteli bir iç tasarıma kavuşturulmuştur. • Son kalite ivory kâğıda basılmış ve yaldızlı motifler kullanılmıştır.
175.00 ₺ -
Hz Peygamberin Aile Hayatı
Bu eserin yayınlanmasındaki esas amaç HZ. Peygamber(sav)in faaliyetlerini,yaşamını,çok evlenmesinin sebeplerini ,çocuklarını ve eşlerini objektif bir açıdan nakletmek,güvenilir kaynaklardan aktarmaktır. Peygamber(sav) efendimiz neden çok evlendi? Bazı hristiyan kaynaklarındaki gibi sadece cinsel arzularını tatmin etmek içinmi? Yoksa alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber(sav)in eşlerinin bazılarına stratejik takdik gayesi ile mi? Bu kitapta ;Resullullah(sav)efendimizzin mübarek aile mensuplarının hayat hikayelerini takdim etmek bizim için ulvi bir görevdir. İkinçi olarakta hain batılı yazarların olumsuz propagandalarını çürütmektir. Bu vesile ile islamın sadece bir din olarak değil aynı zamanda evrensel bir medeniyet ve tabii bir hayat tarzı oldugunu göstermektir. İster müslüman olsun,ister olmasın hiç bir kimse islam prensiplerinin uygulamadan başarılı bir hayat sürdüremez ve mutluluğa eremez. İslam Peygamberinin aile hayatı,bütün insanlığa örnek olacak güzellik ve mesajlarla dolu olduğunu bilmemiz gerekir. Dolayısıyla bu kitabı;Her türlü düşünçe ve inanç sahibi insanın okuması ve ders alması için yayınladığımızı bir kere daha belirtiyoruz. ÇOK ÇOK ÖNEMLİ BİR ESERDİR...! ***EŞİNİZE VE ÇOCUKLARINIZA BOLCA OKUTACAĞIMIZ BİR KİTAPTIR***
102.00 ₺ -
Siyer-i Nebi Hazreti Muhammed
İnsanlık tarihinde hiçbir peygamberin hayatı bu kadar büyük alâka görmemiş, hiçbir insan hakkında bu kadar eser yazılmamıştır. Sevgili Peygamberimiz’in hayatının daha iyi öğrenilmesine yapılabilecek küçük bir katkıyı, en büyük bahtiyarlık kabul edenler bulunduğu müddetçe, Efendimiz hakkında daha birçok kitap yazılacaktır. Tamamen Kur’an ve Sünnet’e uygun şekilde hazırlanan bu eserde, akademik çalışmanın gereklerine uyulup, konu hakkında diğer kitaplar da gözden geçirilmiştir. Ayrıca çalışmamızda, konuların daha iyi anlaşılabilmesi için, haritalar ve krokiler kullanılmıştır. Kayıhan Yayınları, böylesine güzel bir eseri yayınlamakla; O’nun nurundan istifade, O’nu örnek edinme, O’nun ahlakıyla ahlaklanma, edebiyle edeplenme, ümmeti olarak yaşayıp ümmeti olarak ölme ve şefaatine nail olma temennisindedir.
149.60 ₺ -
Hazreti Mevlana
Aşk, Sabır, Sevgi, Hoşgörü… Hz. Mevlanadaki en önemli husus; Allah aşkı, sabır, sevgi ve hoşgörüdür. O, Allah aşkından cezbeye kapılır, adeta kendinden geçer. Bu haldeyken çevresini unutan, kendi iç dünyasına dalan biridir. Sonra kendini, ruhunda akıp giden aşk ırmağına kaptırıp gider. Onun iradesi artık, kendi elinde değildir. Hz. Mevlana, aşk ırmağının bir yerinde kıyıya vuran, temizlenmiş bir gül yumağı gibi çevresine güzel kokular salacaktır. Onun cezbe dışındayken söylediği sözler, yazdığı dizeler güllerden derlenmiş bir demet gibidir. Anlattıkları akılları durduran ifadeler ise insanı mest eden cennet kokularına benzer. Ey kalp ve gönlümdeki nur, gel. emibemin, dileğimin hedefi, gel. Ey sevgi ve muhabbetin kendisini aştığı Eşi bulunmaz sevgi yarışcısı, gel Gelirsen eğer ne büyük bir mutluluk olur, Gelmezsen eğer, her şey berbat olur, gel Sen doğup yükselen bir güneş gibisin Uzakta olsanda ey bana yakın olan sen, gel
102.00 ₺ -
Gazali
Yıllardır ülkemizde Gazâliye ait birçok eser tercüme edilmiş olmasına rağmen onun hayatını ve fikirlerini, görüşlerini, ilmî yüceliğini, bir değer ve abide olarak doğrudan bize anlatan hiç bir eser yoktu. Bu güne kadar Gazâliyi, bütün yönleriyle her hangi bir kimse bize anlatamamıştı. Halbuki Şiblî gibi büyük bir değer, son asrın çok cepheli âlimi, ilim âleminin hizmetine böyle bir eseri çoktan sunmuştu. Bize düşen görev ise bu eşsiz eseri kültür dünyasına kazandırmak olmalıydı. Böyle bir eserin, İslam dünyasına sayısız eserler kazandıran Şiblî gibi büyük bir âlim tarafından yazılmış olması çok çok önemlidir. Çünkü kısacık ömrüne bu kadar eser sığdıran İmam Gazâlî gibi bir fikir önderinin hayat hikayesini, eserlerini, fikirlerini, talebelerini, yaşayış tarzını vs… anlatmak ancak onun işi olurdu. O, ilim dünyasında kanatlı bir kuş gibi uçan, madde ve mana sırlarına aşina olma derecesine ulaşmış, bu sebeple de kendisine Hüccetül İslâm unvanı verilmiş bir dâhiyi anlatarak, esere çok büyük bir değer kazandırmıştır. Bu eseri okuduktan sonra Gazâlî hazretlerini iyice tanımış olacaksınız. Tekrar tekrar okumak isteyeceksiniz. Eserin ilmî durumunu göz önünde tutarsanız bunun sebebi kendiliğinden meydana çıkmış olur. Çünkü Şiblî: Meşhur dehası ve üstün ilmî değeri ile Gazâlî’yi o kadar ayrıntılı incelemiş ve o kadar güzel bir üslûp ile okuyucularına nakletmiştir ki, insan bu eseri okurken çok derin ilmî mevzuları bile bir konuşma edası içinde kavramakta ve anlamaktadır.
149.60 ₺ -
Halil Hoca
İlim, cehalet hastalığını giderebilmenin tek ilacıdır. Âlimler ise bu işin tek doktorudur. İlgilendiğiniz bu eserde, daha küçük denecek yaşlarda kendini ilme vermiş mümtaz bir şahsiyetin destansı hayat hikâyesini okuyacaksınız. Halil Hoca, Fatsa’nın Dağgüvezi denilen köyüne (şimdiki adıyla İslamdağ Belediyesi) 15-16 yaşlarında tevafuken gelir. O yıllarda Fatsa, dışarıdan pek de iyi anılmaz. Bulunduğu dar mekânda kan davasından, geniş mekânda ise terörden hemen hemen her gün birileri ölür. O yıllarda Fatsa, Fatsa’dır. Dağgüvezi’nin ileri gelenleri Hocanın orada kalması için onu ikna ederler ve ömrünün sonuna kadar orada kalır. Kumru, Rize ve İstanbul’dan devşirmiş olduğu ilmini büyük bir iştiyakla talebelerine verir. İlk talebeleri yaş itibariyle hocadan daha büyüktür. Kısa sürede bölgede “Halil Hoca” olarak tanınır. Bölgede tanınan hocalardan bazıları, ilk zamanlarda Halil Hocayı yaşından dolayı pek itibara almazlar. Ama Hoca, âlim, fazıl ve ahlak abidesi kişiliği ile onlarında dikkatini kısa zamanda celp eder. Onun şahsında vefa, samimiyet, hasbilik ve adanmışlık ruhu gibi hasletleri keşfederler. Halil Hoca kısacık ömrüne çok şeyler sığdırır. Yetiştirdiği talebelerinin sayısı bilinmemektedir. Şimdi Fatsa ve civarından olanlar kendilerini tanıtırken “Halil Hocanın Köyündenim” diyerek tanıtır. Bu eser; söz konusu hasletlerin kelamdan kaleme akseden bir güldestesidir.
204.00 ₺ -
Hanım Sahabiler Asrı Saadetin İncileri
Bu kıymetli eser, Asr-ı Saadet döneminde yaşamış hanımların hayatlarına bir kapı açmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) mübarek hanımları, kızları, hala ve teyzeleri, diğer yakın akrabaları ve Ashâb-ı Güzin’den olan diğer hanım sahabîlerin hayatlarına misafir olup, Asr-ı Saadet devrine bir de hanımların penceresinden bakarken, O’nların hayatlarını soluklama fırsatı bulacaksınız. Bu eseri okuyunca, sanılanın aksine, İslâm’ın kadına verdiği değeri daha iyi anlayıp, kadının bir metâ olmadığını, evinin içinde ve hatta müşavere meclislerinde çok önemli bir rolü olduğunu, söz hakkı olan, içtimâî hayatta kendisiyle meşveret edilen önemli bir yeri olduğunu ve her şeyden önce annelik gibi bir vasfı olan bir şefkat kahramanı olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Ve bu yüce ruhlu, yüksek karakterli kadınların İslâm’ı daha iyi yaşamak ve yaşatmak adına ne tür sıkıntılara ve işkencelere katlandıklarına şahit olacaksınız… Ayrıca, bu mübarek hanımların hayatlarını okurken, kâh tebessüm edecek, kâh düşünecek ve bazen de gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız… O halde; Şimdi Asr-ı Saadet’e doğru yolculuk başlasın. Gönül tahtımızın Sultanlarıyla inciler dizmeye. Hemen şimdi…
510.00 ₺ -
Hikemi Ataiyye Şerhi
Hikem-i Atâiyye, tasavvuf klasikleri arasında nadide bir eserdir. Manevî ünü asırlar ötesine ulaşan İbn Atâullah el-İskenderî’nin iki yüzü aşkın “hikmet”inden oluşan bu eser, tasavvuf ilmini tatbike vâkıf olmak isteyenlerin okuması gereken bir klasiktir. Mutasavvıfların, “Namazda Kur’ân’dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı Hikem okunurdu.” şeklinde methettikleri bu kıymetli eser, kaleme alındığı dönemden günümüze birçok tercümeye ve şerhe tâbi tutulmuş, ünü kendi coğrafyasını aşarak başka kıtalara da ulaşmış, tasavvuf tarihinin en bilinen ve sevilen eserlerinden biri olmuştur. Eserin aynı zamanda şârihlerinden olan İbn Acîbe de Hikem’i konu bakımından tasavvuf alanında yazılmış kitapların tamamını kuşatan bir eser olarak görmüştür. Hikem, genç bir sâlik olan İskenderî’nin bir nevi seyr ü sülûk notları gibidir ve sâlikin yolculuğunun temel stratejilerini büyük bir vukûfiyetle özetleyen tasavvufî aforizmalardan oluşur. Sâlikin mânevî yolculuğunda karşılaşabileceği tuzaklar ve kısa yollar, eserin bütününe yayılmıştır. Çok özlü olması, kavranması güç birçok tasavvufî inceliği anlaşılır ve çok çarpıcı bir biçimde dile getirmesi, Hikem’in en belirgin edebî özelliklerindendir. Hikem üzerine yüze yakın şerh yazılmıştır. Bunlardan pek azı Türkçedir. Elinizdeki şerh, Türkçedeki şerh zincirinin şimdilik son halkasını oluşturmaktadır. Şerhin müellifi merhum Hüsnü Geçer Hocaefendi, hem zâhirî hem de bâtınî ilimlerde hâkimiyet sahibi bir âlimdi. Bu şerhte bu vukûfiyetin izlerini görmek mümkündür. Bu eser, İbn Acîbe’nin İb’âdü’l-Gumem an Îkâzi’l-Himem fî Şerhi’l- Hikem’i başta olmak üzere selefi olan başlıca şerhleri dikkate almakla birlikte merhum yazarın kendi zevkini, tecrübesini ve idrakini de yansıtmaktadır.
400.77 ₺ -
Beynelmilel Yahudi
Ford Şirketlerinin kurucusu olan, Henry Ford, Meslek hayatının zirvesinde iken, Yahudiler tarafından kendisine komplo kurulur. Bu komplolara karşı, karşı atakta bulunan Bay Ford Yahudilik ve Yahudiler hakkında araştırmalar yaptırır. Topladığı bilgi ve belgeleri o dönemin yayın organı olan “The Dearborn Independent” de (Beynelmilel Yahudi)’yi tefrika etmeye başlar… İşte o zaman kızılca kıyamet kopar. Bay Ford’un yayınladığı her nüsha para karşılığında dünyanın her yerinden Yahudiler tarafından toplatılır. Bu arada Ford ölümle tehdit edilerek, özür dilemeye zorlanır… Özür dilediğini yazılı bir belge ile Yahudi teşkilatlarına gönderir. Aslında özür dileyen Ford değil yanında çalışan Hanry Bennet adında bir memurdur. O günden bu güne, bu eser gerek Amerika’da gerek dünyanın diğer ülkelerinde milyonlarca basılarak yahudinin gerçek yüzünü sergilemektedir.
136.00 ₺ -
Kıl Şefaat Ya Resullalah Huda Affeylesin
İslâmî edebiyatın ilk ve en önemli manzum ürünlerinden biri, Ka‘b b. Züheyr’in Bürde Kasidesi’dir. Mu‘allaka şairlerinden Züheyr b. Ebî Sülmâ, gördüğü bir rüyayı âhir zaman peygamberinin yakında zuhur edeceğine yorarak oğulları Büceyr ve Ka‘b’ı Son Nebî’ye biat etmeleri hususunda uyarmıştır. Bundan yıllar sonra Büceyr, kardeşinden ayrılıp Medine’ye gelerek Müslüman olmuş; bunu öğrenen Ka‘b, hem onu hem de Hz. Peygamber’i (sav) hicveden talihsiz bir şiir söylemiştir. Ancak daha sonra bundan nedamet getirerek kendisi de Medine’ye gelen Ka‘b’ın, Mescid-i Nebevî’de okuduğu, “Bânet Su‘âd” şeklinde başlayan şiiri Resûlullâh’ın (sav) beğenisini kazanmış; bunun üzerine Efendimiz, Ka‘b’ın omuzlarına kendi hırkasını (bürde) koymuştur. Hz. Ka‘b’ın Kasîde-i Bürde’si, kendisinin affına vesile olduğu gibi İslâmî edebiyatın en önemli eserlerinden biri olarak geniş bir tercüme-şerh literatürünün oluşmasını da sağlamıştır. Kıl Şefâat Yâ Resûlallâh Hudâ Affeylesin, 17. yüzyılda yaşamış iki önemli Osmanlı müellifinin Kasîde-i Bürde etrafında ortaya koyduğu mesaiyi bir araya getirmektedir. Galata Kadısı Üsküdârî Ramazan Ahmed Efendi ile Nişancı Abdurrahman Abdi Paşa tarafından kaleme alınan bu iki şerh, İslâmî edebiyatın en seçkin ürünlerinden birinin Türkçe literatürdeki yansımalarından bir kesit sunmaktadır. İlki divan şiirinden beyitler eşliğinde, ikincisi ise son derece berrak bir Türkçeyle yazılan ve her ikisi de dönemin padişahı IV. Mehmed’e sunulan bu şerhler, Türkçe okuryazar kitle için tertipli birer istifade kaynağı olma vasfını taşımaktadır. Bürde Kasidesi’nin ilk Türkçe şerhlerini içeren bu çalışma, İslâm kültür tarihinin mukaddes bir emanetini konu alarak bu kültürel ve edebî birikimi günümüz okurlarıyla buluşturmaktadır.
100.74 ₺ -
-
Hak Aşıklarının Azığı
“Bilgil ki bu kitap; seyr ü sefer, takdir-i Rabbânî’yle Rûm diyârının bir ucuna düştüğünde, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hicretinden 895 sene sonra Vardar Yenicesi’nde Türkî ihtiyâr olundu, tâ ki Hak yolunun tâlibleri (tâlibân-ı sâdık) ve bu yolda samimi olanlar (muhlisân-ı muhikk) kulak verip yararlanalar.” Hak Âşıklarının Azığı, 15. yüzyıl Osmanlı meşâyıhından Molla Abdullah İlâhî’nin, tasavvufî terbiyeye yönelen kişilere dikkat edilmesi gerekenleri sohbet usulüyle açıklayarak Türkçe kaleme aldığı bir risâledir. Kulluk, muhabbetullah, tezkiye, tasfiye, mücâhede, müşâhede, murâkabe, tevekkül, tefekkür, kalp, nefs, ruh, hâl, makam, tarikat âdâb ve erkânı, ibadetlerde titizlik, sünnetullaha riâyet, lokmanın helâlliği gibi tüm boyutlarıyla açıklanması gereken konular, bu risâlede açıklığa kavuşturulmaktadır. Risâlenin sonunda İlâhî’nin, metin boyunca açıkladığı tasavvufî kavramları Muhyiddin İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye’sinin yüz elli üçüncü bölümüne dayanarak özetlediği bir kısım da mevcuttur. Simav’da doğan ve Ali et-Tûsî gibi isimlerden medrese tahsili aldıktan sonra Semerkand’a giden Molla Abdullah İlahî, burada Nakşibendî şeyhi Ubeydullah Ahrâr’a intisab etmiştir. Şah-ı Nakşibend’in türbesinde dokuz erbain çıkardıktan sonra mürşidinin izni ve işaretiyle Anadolu’ya dönmüş, bu esnada Molla Câmî gibi isimlerle görüşme imkânı bulmuştur. Tam da bu sebeple onun satırları, birçok manevî yolun neşvesini taşımaktadır.
131.40 ₺ -
Rusların Kafkasya'yi İşgalinde İngiliz Politikası Ve İmam Şamil
Kafkasyada sonu gelmez savaşın ve geçit vermez dağların ardında oynanan oyunlar. İngiliz ajanları Kafkaslarda ne arıyor? İngilizler Kafkaslara ihanetmi etti? Osmanlı paşasının yardımı neden geçiktirildi? Yada neden yapılmadı? Hiç duymadığınız,duyuncada çok şaşıracağınız gerçekler bu kitapta...
102.00 ₺ -
Hadis Usulü ve Tarih
Yüce Allah'ın Hz. Peygamber vasıtasıyla insanlara bildirdiği İslâm Dini şüphesiz iki temel kaynağa dayanmaktadır. Bunlardan birisi Kur'ân diğeri hadistir. Kur'ân, günümüze kadar hem yazılı olarak hem de ezberleme yoluyla eksiksiz ulaşmış, hadisler ise belli bir dönem ezber ağırlıklı olarak gelmiş, daha sonraları hadisler de kitaplardaki yerini almıştır. Hadislerin daha iyi anlaşılabilmesi, onların zamana göre yorumlanabilmesi ve Hz. Peygamber'in tavsiyelerinden gerekli mesajın alınabilmesi, bir yandan tarihî sürecin iyi bilinmesine, diğer yandan bu tarihî süreç içerisinde oluşan ıstılâhların öğrenilmesine bağlıdır. İlâhiyat Fakültelerinde Hadis derslerine başlamadan önce Hadis Usûlü konularının öğretilmesi de esasında bu amaca yöneliktir.
65.70 ₺