-
Şerhul Emali Ciltli
Ali b. Osman el-Ûşî Hazretlerinin akâide dâir nazım hâlinde yazmış olduğu Emâlî kasîdesine Aliyyü'l-Kârî Hazretleri tarafından yapılan en meşhur şerhtir. Bu şerhte metinlerin tek tek kelime manaları üzerinde durulmuş ve umumi olarak ihtivâ ettiği manalar îzah edilmiştir. Metinde ifâde edilen akâid kâidelerinin delilleri bir bir kaydedilmiş, fırak-ı dâlle ve inkarda ısrar edenlere gereken cevaplar verilmiştir.
19.50 ₺ -
Kitabet
Osmanlı Türkçesi'yle yalnız edebî eserler değil yüzlerce yıllık tarih boyunca dinî ilimler, edebiyat, tarih, tıp, hukuk, iktisat vb. alanlara ait binlerce eser meydana getirilmiştir. Ecdadımızın asırlar boyu yazdığı kıymetli eserleri okuyup istifade etmek Osmanlıcayı bilmeye bağlıdır. Bir dilin kelimelerinin ve eklerinin doğru okunması için doğru yazmak lazımdır. Osmanlıcanın, daha doğru bir tabirle Osmanlı Türkçesinin imlası Osmanlı tarihi boyunca tekâmül edegelmiştir. Osmanlıca kelimelerin ve eklerin doğru yazılabilmesi için bu eser hazırlanmıştır. Bu eserde kelimelerin, bazı harf ve eklerin yazılışları ile alakalı kaideler zikredilmiş, arapça, farsça ve osmanlıca terkipler hakkında bilgi verilmiş ve kitabın sonuna da ayların, şehir ve ülkelerin, şahıs isimlerinin vb imlası gösterilmiştir. Osmanlıca öğrenmek isteyenler için mühim bir eserdir.
52.65 ₺ -
Peygamber Efendimizin Hayatı Ciltli
Hayatını en ince noktalarına kadar bilmemiz ve kendi hayatımıza tatbik etmemiz gereken yegâne insan, peygamberler peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellemdir. O, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. İşte sıcak bir aile ortamında merakla okunup dinlenecek bu set, Osmanlı’nın son devrindeki müstesna simalardan, büyük devlet adamı ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa'nın, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulafâ isimli eserinden kısaltılarak ve sadeleştirilerek hazırlanmıştır. Evladiyelik olan bu eser ehemmiyetine binaen ciltli olarak yayınlanmıştır.
152.10 ₺ -
Şarkın Büyük Alimleri
İslam'ın temel eğitim müesseselerinden olan medreselerde okutulan kitaplar, müderrisin İlmî kariyeri ve vakfiyelerde belirtilen şartlar ile doğrudan alakalıydı. İçinde bulunulan zaman ve coğrafya da takip edilen müfredatta ve eserlerde bazı farklılıklara sebep olabiliyordu. Bir ilim talibi, umumiyetle doğduğu şehirdeki âlimlerden ders alır, daha sonra başka ilim merkezlerine seyahatler yapardı. Bir müderris, talebesini başta İlmî liyakat ve kabiliyeti olmak üzere bütün yönleriyle tanır, belirli bir seviyeye kadar okuttuktan sonra kendisinden daha üstün bir âlime tavsiye ile gönderirdi. Hicaz, Suriye, Mısır, Irak, İran, Anadolu, Mâverâünnehir ve Horasan gibi memleketlerde tarih boyunca pek çok İslâm devleti kuruldu. Bu topraklarda eserleri, tâbi oldukları hükümdarların sınırlarını aşıp yedi iklimde okunan nice âlimler yetişti. Şark (doğu), sahip olduğu medeniyet sebebiyle İslâm’ı temsil eder. Buradan hareketle biz de eserimize Şark’ın Büyük Âlimleri ismini koyduk. Âlimleri büyük, küçük gibi sıfatlarla vasıflandırmak gibi bir gayemiz ve haddimiz olmadığı gibi tarih boyunca gelmiş geçmiş binlerce âlimin bu mütevazı çalışmamızda sadece ismini bile zikretmemiz İmkân dâhilinde değildir. Bu çalışmamızda şer‘i ilimlerin anahtarı mesabesinde olan ve eserleri ilim müesseselerinde asırlarca okutulan İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (rh.), Ebü'l-Hasen el-Kudûrî, Ömer en-Nesefî, Ali el-Ûşî, İbn-i Hâcib, Esîrüddîn el-Ebherî, Ali b. Ömer el-Kâtibî, İmam Bûsîrî, Hatib el-Kazvînî, Sadeddin Mesud Teftâzânî, İbn-i Habib el-Halebî, Seyyid Şerif Cürcânî, İbnü’l-Cezerî, Molla Hüsrev, Abdurrahman Câmî, Abdurrahman Karabaş, Birgivî Mehmed Efendi, Molla Aliyyü’l-Kârî, İmâm-ı Rabbânî (k.s.), Hasan eş-Şürünbülâlî, Ahmed el-Bennâ, Mahmud el-Antâkî, Davud-ı Karsî, Hâmid el-Paluvî, İbn-i Âbidîn gibi âlimleri tanıtmaya çalıştık. Bundan sonraki yapılacak çalışmalara bir basamak teşkil etmesi temennisiyle...
176.15 ₺ -
Ahmed Cevdet Paşadan İslamla Şereflenenlere Mektuplar
Ahmed Cevdet Paşa, asrının İbn-i Kemal’i olarak görülmüş, doğudan batıya bütün İslâm âleminde “allâme-i zamân” olarak kabul edilmiş büyük bir İslâm âlimidir. Eserleri ve hizmetleriyle Osmanlı uleması ve devlet ricali içinde kendisine seçkin bir yer edinmiştir. Osmanlı devrinde birisi Müslüman olduğunda kuru kuruya “Müslüman oldu” denmez, “İslâm şerefi ile müşerref oldu” veya “İslâm’la şereflendi” denirdi. 1876 yılında Osmanlı Şeyhülislamlık makamına Avrupa’dan, İslâm dinine girmek isteyen birinin mektubu gelmişti. Şeyhülislamlık, cevap yazılması işini Cevdet Paşa’ya havale etti. Sonraki tarihlerde gelen bu tarzdaki bazı mektupları da o cevapladı. İşte bu kitapta Osmanlı Devleti’ne mektup yazarak Müslüman olmak istediğini dile getiren Avrupalılara, Ahmed Cevdet Paşa tarafından yazılan cevabî mektuplar bir araya getirilmiştir. Burada Cevdet Paşa’nın Avrupalılara yazılmış dört mektubunun yanı sıra devrin Fransız büyükelçisi ile ruhbanlık üzerine yaptığı bir görüşme de yer almaktadır. Kitaba ayrıca, Cevdet Paşa’nın oğlu Ali Sedat Bey’in İslâm’a ve Müslümanlara saldıran Fransız kardinali Lavigerie’ye verdiği cevap ile kızı Fatma Aliye Hanım’ın, evlerine gelen Avrupalı kadın seyyahlarla cariyelik, örtünme, çok eşlilik ve Hıristiyanlık gibi konularda yaptığı tartışma ve konuşmalar ilave edilmiştir.
64.35 ₺ -
Örneklerle Kişiliği İnşa Etme Sanatı
• Bu çalışma, kişisel gelişim literatürüne kendi medeniyet birikimimizden bir eser kazandırmayı amaçlamaktadır. • Kitapta ilk defa duyup, ilgi ve beğeniyle okuyacağınız birçok güzel örnek bulacaksınız. • Gayemiz gençlerimize ideal kazandırmak, ideali olanlara da verimli çalışma yollarını göstererek onların elinden tutmaktır. • Diğer bir gayemiz ise gençlerimize kimlik ve şahsiyetlerini kaybetmeden, mânevî değerlerini yitirmeden başarılı olabilmenin yollarını göstermektir. Yani hedefimiz gençlerimizi hem başarılı kılmak, hem de onlara mâneviyat kazandırıp iç huzura ermelerine vesile olmaktır. • Eserdeki temel hareket noktamız, medeniyetimizi inşa eden büyüklerimizin tecrübeleridir. Osmanlı dönemi ağırlıklı olmak üzere büyüklerimizin edebî güzellikleri, çalışma düzenleri, gayret ve azimlerinden örnekler verilmiştir. • Kişisel gelişime ait, altın değerinde önemli bilgi ve örneklerin toplandığı bu eserin bir “el kitabı” olarak gençlerimize faydalı olacağını ümit ediyoruz.
149.50 ₺ -
-
Canlı Bomba Sosyolojisi
İsyan ve itaat üreten Batı hükümranlığı, barındırdığı modern ve küresel değerler içinde “kayıtsız kabul” ve “radikal reddetme” şeklinde iki tepki doğurmaktadır. Radikal reddetme, modern sistemin ürettiği muhalefet alanını sosyalist, milliyetçi ve dinî ideolojiler altında şekillenen başkaldırı hareketleri vasıtasıyla giderek genişletmektedir. Küresel ölçekte görünüm kazanan dini görünümlü terör, diğer sosyal dinamikler yanında, bu muhalefet alanının bir parçası olarak okunduğunda çok daha anlaşılır hale gelmektedir. Din ve terör ilişkisini canlı bomba eylemleri ekseninde anlamaya ve açıklamaya çalıştığımız bu araştırmada, yukarıda öne sürülen genel perspektiften hareketle, konuyla ilgili problemler “sosyal şiddet türü olarak terörizm”, “dini kullanan terörün entelektüel tabanı olarak köktencilik teorileri” ve “teoriden pratiğe canlı bomba eylemleri” şeklinde üç analiz seviyesi içinde incelenmeye çalışılmıştır. İnsanoğlunun icat ettiği en eski akıllı bombalar olarak, canlı bomba eylemleri, klasik dönemde Yahudi Zealot-Sikariler ve Nizârî-İsmailî Haşhâşîler tarafından kullanılırken; Japon Kamikazeler ise bu tarz eylemlerin modern dönemdeki örnekleridirler. Orta Doğu’da, 1980 sonrası dönemde Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki eylemleriyle ortaya çıkan çağdaş canlı bomba terörizmi, her şeyden önce anlaşılması gereken bir problemdir. Bu anlaşılma sürecine katkı sağladığı oranda başarılı olacağına inandığımız araştırmamız, kendine özgü bir canlı bomba eylemi tanımı ileri sürmektedir. Buna göre, canlı bomba eylemi; “bütün sosyal katmanlardan gelebilen, dinin ideolojik yorumuna dayalı meşrulaştırma anlatılarından gücünü alan; fakat daima siyasî hedefi olan, bir örgütsel yapının desteğine dayalı, askerî ya da sivil hedefler kullanmak suretiyle; işgal, baskı ve zulüm kavramlarıyla tanımlanan düşmana karşı, kendi yok oluşunu kendi eliyle şiddete dönüştürerek varlık mesajı veren saldırı tipidir”.
201.50 ₺ -
Bir Zamanlar Boğaziçi 1851
Başbakanlık Osmanlı Arşivinde muhafaza edilen 1851 tarihli tek parça panoramik Boğaziçi resmi, bugünkü Beşiktaş ilçesinin ve çevresinin geçmişine ışık tutacak nitelikte. Tophaneden Arnavutköye uzanan ve Boğaziçinin Rumeli yakasının büyük bir kısmını gösteren çizimde saraylar, kasırlar, köşkler, yalılar, camiler, askerî kışlalar, hastaneler, mezarlıklar, selvi koruları ve çiçek bahçeleriyle dalgalanan muhteşem bir şehir bütün ihtişamıyla karşımızda durmaktadır. Bu çizim hem Boğaziçinin mimarî tarihi açısından hem de denizcilik tarihimiz açısından çok kıymetli bir vesikadır.
28.60 ₺ -
Osmanlı Devletinde Haremeyn Vakıfları 16 ve 17 yüzyıl
Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere şehirleri, Müslümanlar nazarında yeryüzünün en mukaddes mekânlarıdır. Haremeyn diye isimlendirilen bu iki şehir her asırda merkezî idârelerin ve şahısların fevkalâde ilgisine mazhar olmuştur. Hulefâ-i Râşidîn döneminden başlayarak her müslüman devlet Mekke ve Medîne şehirlerine hizmet etmek için yarışmıştır. On beş asırlık İslâm tarihinin en uzun süreli ve en muhteşem siyasî teşekkülü olan Osmanlı Devleti’nde ise, bu Mukaddes beldelere hizmet aşkı her bakımdan zirveye ulaşmıştır. Bu kitap; başta Haremeyn’e hizmet için kurulan vakıfları, vakıfların idâresini ve devlet adamlarının başta padişahlar ve aileleri olmak üzere hususî yardım ve bağışlarını konu almaktadır. Muhtevası Haremeyn’in Osmanlı idâresine geçiş tarihi olan 923/1517’den 17. asır sonlarına kadar (1100/1689)’dır. Giriş kısmında; vakıflar ve vakıfların ictimâî (sosyal) hayata etkileri ele alındı. Birinci bölümde Mısır ve Hicaz’ın Osmanlı idaresine katılması, vakıflar sayesinde Hac yolunda ve Haremeyn’de yapılan hizmetlere yer verildi. Bu hizmetler arasında Şam-Mekke arasında gerçekleştirilen yolculuğu kolaylaştırmaya yönelik faâliyetlerle Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’de su sıkıntısını giderme gayesiyle yapılan çalışmalar ve her iki şehirde de gerçekleştirilen eğitim yatırımları vardır. İkinci bölümde, fukarâ ve mukaddes mekânlara hizmet edenler için kurulan vakıflar ve hususî tahsîsât ele alındı. Üçüncü bölümde Haremeyn vakıfları çeşitlerine göre tasnif edilip bu konuda doyurucu malumat verildi. Dördüncü bölümde vakıfların Mekke ve Medîne’ye irsâl ameliyesi olan surre ve vakıf kurucuları anlatıldı. Son bölümde ise Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıflarının idâresi, Haremeyn Evkâf Nezâreti’nin kuruluşu ve işleyişi bahse konu oldu.
34.45 ₺ -
Mevlana İle İlgili Yazılardan Seçmeler
Hz. Mevlânâ; On üçüncü asrın Anadolu’sundan çağlar ötesine seslenen abide şahsiyetlerimizden biridir. O; “Kur’ân kölesi, Peygamber’in (s.a.v) ayak tozu olmak” düşüncesiyle yola çıkmış, insanlığa yüce bir kâinat felsefesi sunmuştur. O; Divan-ı Kebîr’de şair, Mesnevî’de mürşid ve mütefekkir, Semâ’da çile ve fikir, Dergâh’ta mânâ dolu zikirdir. O; iman potasında hercümerç olanları fenafillaha ulaştırmada manevî bir köprüdür. O’nu bir kitapla anlatmak mümkün değildir. Çünkü “O” bir okyanustur.
120.25 ₺ -
Şecaatname
Âsafî Dal Mehmed Çelebi (Bey, Paşa) tarafından kaleme alınan Şecâatnâme'de Osmanlı Devleti'nin büyük kumandanlarından Özdemiroğlu Osman Paşa'nın 1578-1585 yılları arasında İran cephesindeki faâliyetleri anlatılmaktadır. Eser, manzum mesnevî tarzında yazılmış hacimli bir kitaptır. Eserin asıl kıymeti ise hemen her mühim hâdisenin bir veyâ birkaç minyatürle tasvir edilmiş olmasıdır. Kitap, Prof. Dr. Abdülkadir Özcan'ın eser ve müellifi hakkında derin bir vukûfiyetiyle yaptığı incelemenin ardından, Şecâ‘atnâmenin orijinal metninin indeksi ve tıpkıbasımı verilmek sûretiyle yayınlanmıştır. Bu kıymetli araştırma, eserin kaynak değeri, müellifinin kim olduğu meselesi ve muhtevâsı gibi mevzulara ışık tutmaktadır.
230.75 ₺ -
İkinci Abdülhamid Han (Yabancıların Kaleminden)
Yaptığı hizmetler ve bıraktığı eserlerle Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın saltanatı devri, tarih sayfalarına altın harflerle yazılmaya en lâyık devirlerden biridir. Yabancı devletler içinde dahi ona ve saltanatı devrine hayran olan pek çok meşhur kimse vardır. Bu kitapta, tıpkıbasımıyla birlikte yabancıların sultan hakkında söylediklerini bulacaksınız.
13.00 ₺ -
Sultan İkinci Abdülhamid Hanın Hayır Eserleri
Sultan İkinci Abdülahamid Han'ın şahsına ait menkul ve gayri menkul gelirleri ile, Osmanlı tahtına cülûs ettiği 31 Ağustos 1876 Perşembe gününden 1901 senesine kadar yaptırmış olduğu hayır eserlerini ve yaptığı nakdî yardımları ihtivâ eden kitaptır.
39.65 ₺ -
Jurnallerin Tahkik Raporları
Yayına hazırladığımız bu eser, 1891-1893 yılları arasında pâdişâha verilen jurnallerin, yani istihbârât bilgilerinin yada istihbaratın tahkîk raporlarından oluşmaktadır. Mâbeyncilerden Lütfî Ağa'nın idâresi altında, saraya bağlı istihbarat tahkîk elemanı olarak çalışan Kırımîzâde Mehmed Neş'et Efendi tarafından düzenlenen bu raporlar pek çok farklı mevzuları ihtivâ etmektedir. Eserde misyonerlik, Ermeni meselesi, devlet adamlarının faaliyetleri, İstanbul dışındaki halk ve organize grupların hareketleri, eğitim, sağlık, hânedân mensupları ve gizli teşekküllerin faaliyetleri gibi hemen her mesele hakkında rapor mevcuttur. Sultan İkinci Abdülhamîd devrine ve bilhassa ihtivâ ettiği yıllara ışık tutan bu eserin bugüne kadar hiç yayınlanmamış bir çalışma olması, kıymetini daha da arttırmaktadır.
642.85 ₺ -
Suikastin Tahkikat Raporu
Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ı 21 Temmuz 1905 Cuma günü Yıldız Câmii'ndeki "selâmlık resm-i âlisi"nden çıkacağı sırada öldürmek üzere bir saatli bomba patlatılmış ve infilak sesi Üsküdar, Kadıköy, Göztepe ve Erenköy havâlisinden bile işitilmiştir. Bomba Vakası'nda 26 kişi ölmüş ve 58 kişi de yaralanmıştır. Ayrıca 17 araba ve 20 at da parçalanmıştır. Bu hâdisenin teferruatlı bir şekilde araştırılması için kurulan husûsi bir komisyon, en ince tafsilatına kadar bu vakayı incelemiş ve bir tahkikat raporu hazırlamıştır. Hazırlanan bu rapor basılmış ve bir nüshası da Sultan İkinci Abdülhamîd Han'a takdim edilmiştir. Ermeni Meselesi'nin netîcelerinden birisi olan suikast hadîsesi hakkında epeyce sözler söylendi. Bu mesele hakkında tamamen vesîka muhtevasında olan bu çalışmanın, suikast ve bunu yapanlar ile alakalı pek çok karanlık hususları aydınlatacağı ve son noktayı koyacağı kanaatindeyiz.
39.65 ₺ -
Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi
Sekizinci Osmanlı şeyhülislâmı olan Zenbilli Ali Efendi, Osmanlı âlimlerinin büyüklerindendir. Evinin penceresinden bir zenbil sarkıtır, suâl soranlar, suâllerini bir kağıda yazıp zenbile koyarlardı. O da zenbili çekip suâllerin cevâbını yazar, zenbile koyar tekrar sarkıtırdı. Bu sebeble "Zenbilli Ali Efendi" ismiyle meşhûr oldu. Zenbilli Ali Efendi; İkinci Bâyezid Han, Yavuz Sultan Selîm Han ve Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde olmak üzere 24 sene şeyhülislâmlık yaptı. Ömrünü ilme, talebe yetiştirmeye ve İslâma hizmete harcamış, kıymetli hizmetler yapmıştır. Üstün halleri, ahlâkı ve hizmetleriyle meşhûrdur. Eser, Bursa Mahkeme-i Bidâyet Reis-i Evveli Es-Seyyid Hayrullâh Nedim Efendi tarafından hazırlanmıştır. Zenbilli Ali Efendi hakkında verilen kısa bir bilginin ardından orijinal metnin transkripsiyonu yapılmıştır. Eserde Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi’nin hayatı ve ailesi hakkında kısa ve öz malumat bulunmaktadır.
13.00 ₺ -
Zülfikar Paşanın Viyana Sefareti
Osmanlı elçilerinin bilhassa on sekizinci yüzyıldan itibaren gittikleri şehirler ile ilgili kaleme aldıkları sefâretnameler, tarihimizin çok mühim kaynaklarındandır. Bu eser de Osmanlı sefâretnâmelerinin ilklerindendir. 1683 Viyana bozgununun ardından Avusturya, Polonya ve Venedikliler ile ittifak halinde Akdeniz ve Balkanlardaki Osmanlı topraklarını işgal etmişlerdir. Sultan İkinci Süleyman Han'ın tahta geçmesi ile kötü gidişata hal çaresi arayan devlet erkanı, ilk iş olarak Avrupa kıtasındaki meseleyi halletmek maksadıyla Avusturya ile sulh yapmayı planlamıştır. Bu maksatla 1099/1688 yılının ortalarında Avusturya ve müttefikleri ile sulh görüşmeleri yapmak üzere Zülfikâr Paşa bu ülkeye gönderilmiştir. Müzakerelerde Avusturyalıların Osmanlılardan aşırı isteklerde bulunmaları sebebiyle sulh imzalanamamıştır. Buna rağmen Osmanlı elçilerinin geri dönmesine müsaade edilmemiş, Zülfikâr Paşa ve beraberindeki heyet 4 sene Viyana'da tutulmuş, hatta hapsedilmişlerdir. Zülfikâr Paşa bu zaman zarfında yaşadıklarını ve sulh görüşmelerinin seyrini kaleme alarak dönüşte devlet erkânına sunmuştur. Devrin siyasî ve ictimâî hayatına ışık tutması bakımından da kıymetli bir kaynak olan bu çalışma, paşanın sunmuş olduğu takrîrâtın değerlendirmesini, nüshalarının tahkîkini ve transkripsiyonunu ihtivâ etmektedir
9.75 ₺ -
Cihannüma
Mevlânâ Mehmed Neşrî'nin bu eseri kuruluş ve yükseliş devirlerine ait Osmanlı tarih yazıcılığının en iyi örneklerinden biridir. Müellifin, İkinci Bayezid'e sunduğu bu eserinde 14 ve 15. asır Osmanlı tarihi araştırmaları için orijinal ve doğru bilgiler bulunmaktadır. Güvenilir bir tarihçinin kalemiyle, akıcı ve anlaşılır bir Türkçeyle yazılmış olan Cihânnümâ, zevkle okunacak bir tarih ve edebiyat kaynağıdır. Denilebilir ki Osmanlı tarihinin ilk iki yüzyılı en geniş ve en doğru biçimde bu eserden okunabilir.
91.00 ₺ -
Hicaz Vilayet Salnamesi (1303)
Coğrafya literatüründe, Arabistan Yarımadası'nda Kızıldeniz'in doğu sahili boyunca uzanan ve Haremeyn ile mîkât mekânlarını ihtiva eden bölge Hicaz ismiyle geçer. Osmanlı idârî taksimatında ise Mekke-i Mükerreme, Medîne-i Münevvere ve Cidde sancakları ile bunlara bağlı kaza ve nâhiyelerden oluşan ve doğudan Necid, batıdan Kızıldeniz, güneyden Asîr sancağı, kuzeyden Kudüs sancağı ve Arîş, Akabe muhafızlıkları ile çevrili bölgeye Hicaz Vilâyeti adı verilmektedir. Hicaz Vilâyeti ile alakalı kütüphanelerimizde ve arşivlerimizde çok kıymetli kaynaklar bulunmaktadır. Bu kaynakların en mühimlerinden biri de bizzat Hicaz vâliliği tarafından neşredilen Hicaz Vilâyet Salnâmeleridir. Osmanlı Devleti'nin en mühim vilâyetlerinden biri olan Hicaz Vilâyeti vâliliği de 1301, 1303, 1305, 1306 ve 1309 tarihlerine ait olmak üzere beş adet salnâme neşretmiştir. Çamlıca Basım Yayın olarak neşre hazırladığımız 1303 (1886) tarihli Hicaz Vilâyet Salnâmesi adlı eserimizle Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere'yi yakından tanıyacak; Osmanlı'nın Kâbe-i Muazzama ve Ravza-i Mutahhara'ya göstermiş olduğu büyük hürmet ve tâzimi, bu mübârek beldelere yaptığı hizmetleri ve Peygamber Efendimiz ve Ashâb-ı Kirâm'a olan hassâsiyetini görmüş olacaksınız. Osmanlıca tıpkıbasımını da koyduğumuz bu güzide eserin faydalı olmasını temenni ediyoruz. Hazırlayanlar: Selman Soydemir, Kemal Erkan, Osman Doğan
185.25 ₺ -
Şanizade Tarihi I - II
Bu eser, ilmiye mesleğinde üst seviyede müderrislik ve kadılıklarda bulunmuş; tıp, tarih, askerlik, matemematik, geometri, coğrafya ve edebiyat sahalarında yazdığı telif ve tercüme eserleriyle zamanının mühim ilim adamları arasında yer almış Şânî-zâde Mehmed Atâullâh Efendi tarafından, vakanüvis hüviyetiyle Âsım Târihi'ne zeyl olarak yazılmıştır.... Hazırlayan: Prof. Dr. Ziya Yılmazer
139.10 ₺ -
Abdi Paşa Vekayinamesi
Bu eser, XVII. yüzyıl tarihçilerinden Nişancı Abdurrahman Abdi Paşa'nın Vekâyi'-nâme isimli eserinin tenkitli metni ve tarihî kaynak olarak değerlendirilmesidir. Abdi Paşa, Sultan Dördüncü Mehmed Han'ın tahta çıktığı 1648 yılından itibaren vuku bulan hadiselerin bizzat şahidi olmuştur. 1648-1663 yılları arasındaki hadiseleri, her ne kadar daha önce telif edilmiş eserlerden yararlanarak yazmış ise de bu eserlerde mevzu edilen hadiselerin de mühim bir kısmının içinde yaşamıştır. Bu bakımdan yazdıkları güvenilir malumatı ihtiva etmektedir. Eserde müellifin bazı hadiseleri kendi bilgisi ve duydukları ile yetinmeyerek kaynağından tahkik ettiği de görülmektedir. Abdi Paşa öte yandan hazır bulunduğu hadiseleri anlatırken bazı konuşmaları aynen eserine almış, bunu güzel bir üslupla ifade etmiştir. Keza yukarıda da ifade edildiği gibi, eserine aldığı bazı takrir ve telhisleri, üzerinde değişiklik yapmadan aynen nakletmeyi uygun görmüştür. Vekayiname'yi dikkatle incelediğimizde üç kısımda mütalaa etmek mümkündür. Birinci kısımda 1058 (1648)'den 1074 (1663)'e kadar olan devreyi, kendisinden önceki kaynaklardan faydalanarak yazdığı görülmektedir. (vr.2b-51b). Vekayiname'nin ikinci kısım olarak itibaer edebileceğimiz kısmı ise müellifin vekayi tahririne memur oluşundan itibaren İstanbul Kaymakamlığı'na tayini dolayısıyla, padişahın ordu ile İstanbuldan ayrıldığı 21 Muharrem 1089 (14 Mart 1678) tarihine kadar geçen yaklaşık on beş yıllık devirdir. (ve.52a-142a). Üçüncü kısım ise 1089 (1678) yılında kendisinin sadaret kaymakamı olarak İstanbul'da kalması ile başlayan ve Basra valiliğine tayin edilmesine kadar devam eden (3 Ramazan 1093 - 5 Eylül 1682) devirdir. (vr. 143a-146b). Hazırlayan: Dr. Fahri Çetin Derin
64.35 ₺ -
Osmanlı Mektepleri
Bu albüm, 34. Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın maârifin muasır bir seviyeye çıkarılması için memleket sathında açtırdığı mektepleri mevzu edinen ve o devirden günümüze kalan görmelik malzemeden seçilerek oluşturulan bir fotoğraf albümüdür. Çamlıca Basım Yayın olarak sizlere Osmanlı mektepleriyle alakalı bir albüm sunmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu devirde kendi imkanlarıyla ayakta durmakta zorlanan medreselerde bazı yeniliklere gidilerek mevcut olanlar muhafaza edilmeye çalışılırken esas olarak modern manada eğitim veren mekteplerin açılmasına ağırlık verildiğini görürüz. Mekteb-i Harbiye ve Mekteb-i Bahriye denilen Kara ve Deniz Harp Okulları ile bilumum ortaokul ve lise seviyesindeki askerî mektepler, her bakımından büyük gelişmelere tabi tutulmuş ve memleket sathında birçok yerde sayıları artırılmıştır. Albümümüzde pek çok askerî mektebin fotoğrafı bulunmaktadır. Devlet kademelerine mütehassıs memur yetiştirmek maksadıyla yüksek okullar hep Abdülhamid Han devrinde açılmıştır. Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Hukûk, Sanayi-i Nefîse Mektebi, Dârulmuallimîn ve Dârulmuallimât, Mâliye Mektebi, Ticâret Mektebi, Ziraat Mektebi ile deniz ticâreti, orman ve maâdin, lisan mektepleri bunlardandır. Ayrıca tıp sahasında da büyük gelişmeler olmuştur. Askerî ve sivil olarak lise ve yüksek okul seviyesinde çok sayıda tıp mektepleri açılmıştır. Bu devirde açılışlarına ağırlık verildiğini gördüğümüz ilkokul, ortaokul ve lise derecesindeki mekteplerin yani o zamanın tabiriyle ibtidâi, rüşdiye ve idâdîlerin ise albümümüzde en geniş yer kaplayan mektepler olduğunu söyleyelim. Bu devirde yüzden fazla idâdî, pek çok sancak ve kaza merkezinde rüşdiye ve köylere varıncaya kadar da ibtidâîler açıldı. Medrese ve mektep görmemiş kimse kalmaması için bütün imkanlar sarfedildi. Yine Abdülhamid Han zamanında pek çok yerde açılan sanayi mektepleri bulunmaktadır. Kimsesiz çocukları okutmak ve meslek ve sanat sahibi yapmak maksadıyla açılan bu okullarda terzilik, kunduracılık, marangozluk, dokumacılık gibi pek çok bölüm bulunmaktaydı. Bir de devlet tarafından alınan izinle açılan husûsî mektepler (özel okullar) bulunmaktadır. Bütün bu mekteplerle ilgili de albümümüzde çok sayıda fotoğraf vardır. Bu albüm çalışması, "Osmanlı ne yapmış ki" diyenlere sadece mektep bazında verilecek en güzel bir cevaptır. Bu albüm bir devletin sadece bir padişahı zamanında maârif sahasında yaptığı faaliyetlerden bir nebzedir. Bu albüm, Selanik'ten Trablusgarb'a, Yemen'den Yanya'ya, Hanya'dan Bursa'ya, Vidin'den Bağdat'a kadar eğitime verilen kıymetin yansımasıdır. Bu albüm 33 yıllık bir devrin maarif bilançosudur. Hasılı bu albüm, Padişah İkinci Abdülhamid Han'ın "gerici" değil "yenilikçi" ve parlak bir sultan olduğunu gösteren bir fotoğraf albümüdür.
167.70 ₺ -
Osmanlı Hastahaneleri
Bu albüm, son iki asrında Osmanlı Devleti'nin insan sağlığına verdiği ehemmiyeti gösteren ve sağlık teşkîlâtının muâsır bir seviyeye çıkarılması için memleket sathında açılan hastahaneleri mevzu edinen, seçme fotoğraf ve planlardan müteşekkil bir çalışmadır....
325.65 ₺ -
Hamidiye Menba Suları ve Çeşmeleri
Beş asra yakın bir müddet Osmanlı Devleti'nin pâyitahtlığını yapmış olan İstanbul, etrafı her cihetten enfes denebilecek menba sularıyla çevrilmiş bir şehirdir. İşte bu leziz sulardan biri olan Hamîdiye suyu, Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından cülûs-ı hümâyûnunun yirmi yedinci sene-i devriyesinde İstanbul ahalisine hediye ve ihsân buyurulmuş ve onun adına izafeten "Hamîdiye" ismi ile anılmıştır. Asrın ve sıhhatin şartlarına uygun olarak haznelerde toplanan bu nitelikli menba suyu Tophâne, Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli semtlerinde inşâ edilmiş ve Hamîdiye suyu ile hayat bulacak olan yüzden fazla çeşmeden akıtılmıştır. Âlîcenâp sultan, bundan evvel de Göksu ve Terkos sularını İstanbul'a getirtmiş ve halkın hizmetine sunmuştur. Hamîdiye suları, Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın binlerce hayrâtından sadece bir tanesidir. Pâdişâhın bu hayrı, Cendere Vadisi sularının sadece şehre getirilmesi işinden ibaret olmayıp, menbâlardan gelen suların toplanması için inşâ edilmiş bentler, su toplama hazneleri, toplama ve dağıtım boruları, tulumbalar, tazyik makineleri ve çeşmelerden mürekkep tam bir tesistir ve bu tesisin bütün inşâ masrafları bizzat pâdişâhın kendi parasından karşılanmıştır. Sultan Abdülhamid Han'ın yapmayı tasavvur ettiği veya yaptırdığı eserlere bir bakılırsa, sultanın hayra ve hasenâta verdiği ehemmiyetin büyüklüğü gayet iyi anlaşılır. Neşre hazırladığımız Hamîdiye menbâ suları ve çeşmelerinden bahseden bu eser, Hamîdiye Etfâl Hastahânesi ve Almanya Hastahânesi Operatörü Doktor A. Kanburoğlu tarafından Fransızca olarak kaleme alınmış ve yine Hamîdiye Etfal hastanesi operatörlerinden Bahriye Tabip Yüzbaşısı Râsih Emin tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Eserin Türkçe kısmının orijinal ismi "Dersaâdet'de Hamîdiye Menba' ve Çeşmeleri Suyu" dur. Eser, 1319 (M. 1904) tarihinde Fransızca ve Türkçe lisanlarında, çift yönlü olarak bastırılmıştır. Sadece Türkçe kısmını sâdeleştirerek yayınladığımız bu eserde menba ve çeşmelere ait resimler de mevcuttur. Bu resimleri biz de aynen neşretmiş bulunmaktayız. Suretini ve transkripsiyonunu dercettiğimiz vesikadan, eserin Servet-i Fünun Matbaası'nda bin adet basıldığını ve bir nüshasının güzel bir şekilde ciltlenerek pâdişâha takdim edildiğini öğrenmekteyiz. Bu eserle, kültür ve medeniyet tarihimize bir nebze de olsa katkıda bulunduğumuz kanaatindeyiz.
37.05 ₺ -
Çanakkale Cephesi
Eserimiz iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda, Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından savaş yıllarında çıkarılan bir dergi olan Harb Mecmuası'nda Çanakkale Savaşları ile ilgili olarak neşredilen yazı, hatıra ve şiirlerden seçmeler yapılmıştır. İkinci kısım ise savaşa dair, harp yıllarında çekilen fotoğraflardan seçme yapılmak sureti ile oluşturulmuştur....
64.35 ₺ -
Osmanlı Devrinde Kudüs 1
Kudüs veya Osmanlıların daimâ kullandığı şekliyle Kudüs-i Şerîf, üç mukaddes İslâm beldesinden biridir. Kudüs'ün ehemmiyeti, Mescid-i Aksâ'nın, yani İslâm'ın üç mukaddes mabedinden ikincisinin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda Kudüs'te pek çok peygamber de medfundur....
761.80 ₺