-
Hikmet ve Şifa Kaynağı Kasidei Bürde ve Şerhi
Şiirler vardır ki, gündeliktirler ve eser dahi sayılmazlar. Onu söyleyenler de bilirler ki; modası geçince artık kimse eline bile almayacak ve unutulup gidecektir. Fakat imam Bûsiri'nin Kaside-i Bürde'si için bunu söylemek mümkün değidir. Zira onun müstesna bir eser olarak değerini hiçbir zaman kaybet-meyeceği artık bellidir. Ikinci bine girdikten sonra insanların ona olan teveccühünün daha da artması bunu gösterir. Bir de, bu değerli eser her zaman ve devirde yorumlanması gereken, derin ve ince gerçekleri ele alan bir eserdir. Her şeyden önce dünyanın yaratılış sebebi olup, aynı zamanda ebediyet kapısının da açılmasının vesilesi olacak olan Rasulullah'ı (s.a.v.) anlatmakta ve onu övmektedir. Hakkını yememek gerekir ki, Bûsiri'nin eseri kendi özellikleri içinde bir yenisinin kaleme alınması mümkün görünmeyecek bir Kasidedir.
228.00 ₺ -
Hidayete İlk Adım Bidayetül Hidaye
Hüccetü'l İslam İmam-ı Gazâli muhteşem eseri İhyâ-u Ulûmi'd-Din'in özü olduğunu söylediği bu eseri için şunları söylüyor: Her şeyden önce şunu bilmelisin ki; ilmin semeresi olan hidayetin eweli ve ahiri, zahiri ve bâtını vardır. Hidayetin nihayetine ancak başlangıçtaki sağlamlıkla ulaşılabilir. Aynı şekilde hidayetin bâtınına da ancak zahirine vakıf olduktan sonra erişilebilir. İşte ben sana hidayetin başlangıcını gösteriyorum ki, onunla nefsini tecrübe edesin, kalbini onunla sınayasın! Eğer kalbini hidayete meylediyor, nefsini de hidayete boyun eğiyor şekilde bulursan ve nefsinin hidayeti kabul ettiğine ikna oluyorsun o zaman hidayetin nihayetine bakmak ve ilim deryasına dalmak için buyur!
72.00 ₺ -
Senden Geriye Kalan
Ben beyhude diyarların gizemli şahı... Ben hasrete gam olan gönüllerin sultanı... Ben huzura aç özlemlerin sürgünü... Ben kasvetin hitap dili... Ben biçarelerin temsili, yitirilmişlerin yol arkadaşı, ölümü bekleyenlerin son arzusu, kavuşamayanların sabahlara özlem yansıtan gecesi ve muhabbetin adını alan kanatsız haberciyim... Ben Kim miyim? Ben asla -ben" demeyen, bir çırpıda söylenebilen ve her söylendiğinde sillesini mecaz eyleyenim. Ben Kim miyim? Sinesinde asırlık hasretleri taşıyan. Sırtında ömürlük yıkımları kaldıran. Her çıkmazın sonundaki sitem diliyim. Ben Kim miyim? Ben kurak gönüllerin yağmuruyum, Gaflet diyarlarının ahıyım. Harap ve bezginlerin serzenişiyinn. itham edilenlerin musallat ettiğiyim. Ben Kim miyim? Beni tanımadan beni asla anlayamazsın... Şimdi dinle... Sana gerçek beni anlatacağım.
90.00 ₺ -
Kuranın Cevherleri Cevahirul Kuran
Ey uğraş olarak Kur’ân ile meşgul olan, ancak bu hususta gevşek davranıp Kur’ân’ın sadece zâhirî mânâlarını ve lafızlarını hızlıca kapan kişi! Sen nereye kadar okyanusun sahilinde gözün kapalı dolaşarak Kur’ân’ın harikulâde ahvâlinden gâfil olacaksın? Artık Kur’ân’ın güzelliklerini görüp de, hoş ve tatlı şeylerini sahile çıkartma zamanı gelmedi mi? Onun derinliklerine dalarak mücevherlerini çıkartıp da, zengin olma zamanı gelip dayanmadı mı? Okyanusun sadece sahillerine ve manzarasına sürekli bakıp da inci ve mücevherlerinden mahrum kaldığın için nefsini kınama zamanın gelmedi mi? Kur’ân’ın engin bir okyanus olduğu haberi sana hiç ulaşmadı mı? Okyanusun sahillerinden farklı farklı nehir ve kanalların oluşması gibi, önceki ve sonraki nesillerin ilminin de Kur’ân’dan bu şekilde çeşit çeşit kol ve türlere ayrıldığı haberi sana gelmedi mi? Okyanusun coşkun dalgalarına dalıp da incileri çıkartan kavme gıpta etmiyor musun? Öyle ki o insanlar o derinliklere dalıp oradan kırmızı yakutlar, ışıldayan inciler ve yeşil zebercedler çıkartmışlardır. Onlar okyanusun sahillerinde yüzüp amber ve altınları toplamışlardır. O kişiler bunları adalarına çıkartarak bunlardan panzehir yapmışlardır. Ben sadece kardeşlik hukukuna istinaden seni uyarıyorum. Onların yüzmelerinin, denize dalmalarının ve yolculuklarının nasıl olduğunu göstererek senin duanın bereketini umuyorum.
174.00 ₺ -
Ey Gönül Pişman mısın
İçimdeki bu yangın beni her lahzada bitiriyor. Eriyorum âdeta yaptığım hatanın vicdanıma saldığı cefayla... Canım yanıyor... Öyle yanıyor ki, ben canlı iken etlerim lime lime doğranıyor sanki... Diyorum ki kendi kendime:"Nasıl geri dönüp düzeltebilirim her şeyi? Nasıl zâyi ettiğim emeklerin hakkını ödeyebilirim? Peki ya Allah'ın huzuru! Ölüm kapımı çaldığında ve mahşer ânı gelip çattığında kul hakkını nasıl ödeyebilirim? Ben... Anlayamıyorum... Nasıl böyle bir hata yapabildim? Nasıl bu kadar kör olabildim? Böyle düşüncesiz olabildim... Öyle pişmanım ki! Allah'ım! Bu âciz kul zamanı geri döndüremez elbette... Lâkin hatasını hiç işlememiş hale gelebilmesinin bir yolu yok mudur? Bana bir çıkış yolu göster... Nasıl bu vicdan azabından kurtulabilirim? Bir daha aynı hatayı işlememek üzere teybe etmeye dahi yüzüm yok benim... Zaten... Kendimden ötürü hiç umudum da kalmadı... Bu yüzden de şimdi bu yangını nasıl söndüreceğim? Nasıl yaptıklarımı geri döndüreceğim? Hiç bilmiyorum... Sürekli aynı soruyla ömrümü ve nefeslerimi tüketiyorum: "Söylesene ey gönül, pişman mısın?"'
96.00 ₺ -
Yaratılıştaki Sırlar El Hikmetu Fi Mahlukatillah
Mahlûkatı incelemek, onların harikulâde hâllerini tefekkür etmek, çeşit çeşit mahlûkatın yaratılma hikmetlerini düşünmek, mârifetullah yolunda Allah'a tazim göstermek demektir. Böyle davranmak kişideki yakini kökleştirir. Bu hususta müttakilerin dereceleri de farklı farklıdır. Ben bu kitabı akıl ve basiret sâhipleri için Kuran âyetlerinin birçoğunun işaret etmiş olduğu nimet ve hikmetlerin çeşitlerini târif ederek telif ettim. (Allah celle celâlüh) aklı yarattı ve o akla ahdi göstererek onu tekmil etti, akıl sâhiplerine de mahlûkata bakmalarını, o mahlûkatta bulunan harikulâde hâlleri tefekkür ederek onlardan ibret almalarını emretmiştir. Nitekim Allah (celle celâlüh) şöyle buyurmuştur: "De ki: Göklerde ve yerde neler var, bakın da ibret alın!' Yûnus Sûresi,101. "Her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı? Enbiyâ Sûresi, 30. Buna benzer pek çok apaçık âyet ve delil vardır ki, bunları ancak selim akıl sâhibi insanlar idrak eder. İmam-ı Gazali
66.00 ₺ -
Hak Dini Kuran Dili Türkçe Tefsiri 10 Cilt Çanta Boy
Elmalılı M.Hamdi Yazır ,bu eserini muteber ehl-i sünnet kaynak tefsirlerinden alıntılar yaparak,bazen katılmadığı görüşleri tenkid ederek hazırlamış,hüküm ayetlerinde daha çok Hanefi mezhebine uygun bilgiler vermiştir. Prof.Dr.Hamdi Döndüren tarafından günümüz Türkçesine sadeleştirilmiş ve gerekli görülen yerlerde dipnotlarla açıklamalarda bulunmuştur.
1950.00 ₺ -
Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça 3
Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça serimiz altı kitaptan oluşmaktadır. Bu seriyi yayınlamaktaki hedefimiz, Türkiye’de Arapça öğrenmek isteyen herkesin ağır gramer yükü altında ezilip yılgınlığa düşmeden temel kaidelerle dili pratik olarak konuşup anlamasını sağlamaktır. Bu yüzden bilgi yığınından ziyade bol tekrara önem verilmiştir. Konular; modern metodla, resimlerle açıklanmıştır. Ayrıca her dersin sonunda yeni kelimelerin okunuşları ve anlamları verilmiştir. Gerek ders ve gerekse alıştırma olarak verilmiş ifadeleri sesli olarak tekrarlamaktan bıkmayınız. Bu sizin öğrendiğinizi tam öğrenmenizi sağlayacak ve sizi dilde belli bir seviyeye getirecektir. Aynı titizlikle devam edecek olan serimizin diğer kitaplarıyla kademe kademe dile aşinalığınız artacak ve kolaylıkla Arapça’yı konuşup anlayabileceksiniz.
138.00 ₺ -
Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça 2
Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça serimiz altı kitaptan oluşmaktadır. Bu seriyi yayınlamaktaki hedefimiz, Türkiye’de Arapça öğrenmek isteyen herkesin ağır gramer yükü altında ezilip yılgınlığa düşmeden temel kaidelerle dili pratik olarak konuşup anlamasını sağlamaktır. Bu yüzden bilgi yığınından ziyade bol tekrara önem verilmiştir. Konular; modern metodla, resimlerle açıklanmıştır. Ayrıca her dersin sonunda yeni kelimelerin okunuşları ve anlamları verilmiştir. Gerek ders ve gerekse alıştırma olarak verilmiş ifadeleri sesli olarak tekrarlamaktan bıkmayınız. Bu sizin öğrendiğinizi tam öğrenmenizi sağlayacak ve sizi dilde belli bir seviyeye getirecektir. Aynı titizlikle devam edecek olan serimizin diğer kitaplarıyla kademe kademe dile aşinalığınız artacak ve kolaylıkla Arapça’yı konuşup anlayabileceksiniz.
138.00 ₺ -
Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça 1
‘Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça’ serimiz altı kitaptan oluşmaktadır. Bu seriyi yayınlamaktaki hedefimiz, Türkiye’de Arapça öğrenmek isteyen herkesin ağır gramer yükü altında ezilip yılgınlığa düşmeden temel kaidelerle dili pratik olarak konuşup anlamasını sağlamaktır. Bu yüzden bilgi yığınından ziyade bol tekrara önem verilmiştir. Konular; modern metodla, resimlerle açıklanmıştır. Ayrıca her dersin sonunda yeni kelimelerin okunuşları ve anlamları verilmiştir. Gerek ders ve gerekse alıştırma olarak verilmiş ifadeleri sesli olarak tekrarlamaktan bıkmayınız. Bu sizin öğrendiğinizi tam öğrenmenizi sağlayacak ve sizi dilde belli bir seviyeye getirecektir. Aynı titizlikle devam edecek olan serimizin diğer kitaplarıyla kademe kademe dile aşinalığınız artacak ve kolaylıkla Arapça’yı konuşup anlayabileceksiniz.
138.00 ₺ -
Yasini Şerif Kuranı Kerimden Sureler Orta Boy
Yasin-i Şerif Kuranı Kerimden Sureler Hafız Osman Hattı Orta Boy
36.00 ₺ -
Yasini Şerifin Meal Tefsiri Esrar ve Havassı
Bütün gün ve saatlerinin dolu olduğunu bildiğimiz kıymetli insan Melih Yuluğ Beyefendiye yapması için teklife cür'et ettiğimiz zaman "Tasavvuf âşıkı münevver Türk halkına böyle bir eser kazandırılmalıdır" fehvâsınca sâdeleştirme görevini üzerine alarak, birçok remizler hâlinde verilen meseleleri de açıklığa kavuşturmak ve aynı zamanda şerh ve ilâveler yapmak suretiyle bu kitap bugünkü şekline gelmiştir. Bunu söylemekle kitap kusursuz oldu demek istemiyoruz. Elimizden gelenin esirgenmediğine işaret etmek istiyoruz.
330.00 ₺ -
Kuranı Kerim Meali ve Muhtasar Tefsiri Orta Boy
ÖNSÖZ Elmalılı Muhammed Hamdi 1878 yılında Antalya’nın Elmalı İlçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimi ile hafızlığını Elmalı’da tamamladı. Tahsilini ilerletmek için dayısı Mustafa Efendi ile birlikte İstanbul’a gitti ve Küçük Ayasofya Medresesi’ne yerleşti. Beyazıt Camii’ndeki derslerine devam ettiği Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’den icazet aldı. Bundan sonra hocası Büyük Hamdi, kendisi Küçük Hamdi diye anılır oldu. Bu sırada devam ettiği Mekteb-i Nüvvâb’ı birincilikle bitirdi. Kendi gayretiyle edebiyat, felsefe ve mûsiki öğrendi. Avrupaî tarzda bir meşrûtiyet yerine İslâm’a uygun bir meşrûtiyet modeli geliştirmek için çalışmalar yaptı. Beyazıt Medresesi’nde iki yıllık ders-i âmlık görevinden sonra II. Meşrûtiyet’in ilk meclisine Antalya mebusu olarak girdi. Daha sonra Şeyhulislâmlık Mektûbî Kalemi’nde görev aldı. Mekteb-i Nüvvâb ve Mekteb-i Kudât da fıkıh, Medresetü’l-mütehassısîn’de usûl-i fıkıh, Süleymaniye Medresesi’nde mantık ve Mülkiye Mektebi’nde vakıf hukuku dersleri okuttu. Israrlı teklifler üzerine Damad Ferit Paşa’nın birinci ve ikinci hükümetlerinde Evkaf nâzırı olarak görev yaptı. 15 Eylül 1919’da âyan heyeti üyeliğine tayin edildi. İlmî rütbesi de Süleymaniye Medresesi müderrisliğine yükseltildi. Milli Mücadele sırasında İstanbul hükümetlerinde görev yaptığı gerekçesiyle İstiklal Mahkemesi’nce gıyabında idam kararı verildi ve Fâtih’teki evinden alınarak Ankara’ya götürüldü ve kırk gün tutuklu kaldı. Muhtemelen İttihad ve Terakki Cemiyeti üyesi olduğu için suçsuz bulunarak serbest bırakılınca İstanbul’a döndü. Bu arada Metâlib ve Mezâhib adlı eseri Türkçe’ye çevirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir tefsir hazırlatma kararı alınca, Diyanet İşleri Reisliği bu işi Elmalılı’ya teklif etti. Elmalılı bu teklifi kabul ederek yazmaya başladı ve “Hak Dini Kur’an Dili” adını verdiği eserini vefatından önce bitirmeye muvaffak oldu. Uzun süre müptelâ olduğu kâlp yetmezliğinden 27 Mayıs 1942’de vefat etti ve Erenköy Sahrayıcedid mezarlığına defnedildi. Elmalılı, bu eserini muteber ehl-i sünnet kaynak tefsirlerinden alıntılar yaparak, bazen katılmadığı görüşleri tenkid ederek hazırlamış, hüküm âyetlerinde daha çok Hanefi mezhebine uygun bilgiler vermiştir. Aklî bir zaruret olmadıkça âyetlerin mutlaka açık anlamlarını esas almıştır. Meselâ; Muhammed Abduh’un Fil sûresini tefsir ederken ebabil kuşlarının attığı taşların kızamık veya çiçek mikrobu taşımış olabileceğini ileri sürmesi örneğinde olduğu gibi, zorlama te’villeri Kur’an’ı tahrif olarak değerlendirmiştir. İlk defa Diyanet İşleri Reisliği tarafından yayımlanan Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinin (İstanbul 1935-1938) daha sonra birçok baskısı yapılmıştır. Tefsirin sadeleştirmeleri de yapılmıştır. Biz kendi üslubumuz çerçevesinde sadeleştirdiğimiz meale, çoğu Elmalılı tefsirinden, başka tefsir ve hadis kaynaklarından özlü dipnotlar ekledik. Özellikle hüküm âyetlerinde ve gerekli gördüğümüz bazı yerlerde bir sayfayı bulan açıklamalar ekledik. Şunu hemen belirtelim ki Elmalılı, Türkçe diline hakim olduğu halde, meal ve tefsirinde Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri önemli ölçüde muhafaza etmiştir. Özellikle mealde uzunca âyetlerin parçalarını birleştirmeden parçalar halinde ve ayetteki sırayı koruyarak vermekle yetinmiştir. Ayetlerin büyük ölçüde birleştirilmemiş parça anlamı mealde yer almıştır. Biz mümkün oldukça bu parçalı meal metodunu korumaya çalışmakla birlikte, günümüz insanının Türkçe olarak o âyetin bütününden alması gereken mesajı vermeye çalışan bir üslup gözettik. Umarız okuyucu Türkçe bakımından bir üslup birliği ve bir insicam içinde meydana gelen akıcılığı fark edecektir. Aşağıda konu ile ilgili birkaç örnek verilmiştir; Elmalılı asıl metin: “Senden evvel de rasûl olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız! Beyyinelerle ve kitaplarla… Sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler!” (Nahl, 16/43-44). Sadeleşmiş metin: “Biz, senden önce de, ancak kendilerine vahyettiğimiz erkekleri, elçi olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun! Onları açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Sana da bu Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar!” (Nahl, 16/43-44). Elmalılı asıl metin: ‘Haydi’ buyurdu; ‘erdirildin dileğine yâ Musa! Şanım hakkı için, biz lutfeylemiştik sana diğer bir defa daha..’ Sadeleşmiş metin: -(Allah) dedi: “Ey Musa! İstediğin sana verildi.” - “Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.” (Tâ-hâ, 20/36-37). Elmalılı asıl metin: “Biz dediler, bunun başına devam edip durmaktan asla ayrılmayız, ta dönünceye kadar bize Musa.” (Tâ-hâ, 20/91). Sadeleşmiş metin: -Onlar dediler: “Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyiz!” (Tâ-hâ, 20/91). Elmalılı asıl metin: O halde dediklerine sabret de Rabbine hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel; gece saatlerinde de tesbih et, gündüzün etrafında da ki rızaya erebilesin.” (Tâhâ, 20/130). Sadeleşmiş metin: O halde onların söylediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamdederek tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin. (Tâhâ, 20/130). Burada, metin tashihi, ayet ve dipnot kontrollerini dikkatlice yapan kızım Fatmanur (Döndüren) ve eşi Bayram Andak'a teşekkürü bir borç bilirim. Böyle bir çalışma yapmaya muvaffak kıldığı için Yüce Allah’a hamd eder, eksik ve kusurlarımızın bağışlanmasını dilerim. Çalışma bizden, başarı ve sonuç Yüce Allah’tandır. Sadeleştiren ve Dipnotlar Ekleyen: Prof. Dr. Hamdi Döndüren 2012 -Bursa
330.00 ₺ -
Kuranı Kerim Türkçe Meali ve Muhtasar Tefsiri Rahle Boy
ÖNSÖZ Elmalılı Muhammed Hamdi 1878 yılında Antalya’nın Elmalı İlçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimi ile hafızlığını Elmalı’da tamamladı. Tahsilini ilerletmek için dayısı Mustafa Efendi ile birlikte İstanbul’a gitti ve Küçük Ayasofya Medresesi’ne yerleşti. Beyazıt Camii’ndeki derslerine devam ettiği Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’den icazet aldı. Bundan sonra hocası Büyük Hamdi, kendisi Küçük Hamdi diye anılır oldu. Bu sırada devam ettiği Mekteb-i Nüvvâb’ı birincilikle bitirdi. Kendi gayretiyle edebiyat, felsefe ve mûsiki öğrendi. Avrupaî tarzda bir meşrûtiyet yerine İslâm’a uygun bir meşrûtiyet modeli geliştirmek için çalışmalar yaptı. Beyazıt Medresesi’nde iki yıllık ders-i âmlık görevinden sonra II. Meşrûtiyet’in ilk meclisine Antalya mebusu olarak girdi. Daha sonra Şeyhulislâmlık Mektûbî Kalemi’nde görev aldı. Mekteb-i Nüvvâb ve Mekteb-i Kudât da fıkıh, Medresetü’l-mütehassısîn’de usûl-i fıkıh, Süleymaniye Medresesi’nde mantık ve Mülkiye Mektebi’nde vakıf hukuku dersleri okuttu. Israrlı teklifler üzerine Damad Ferit Paşa’nın birinci ve ikinci hükümetlerinde Evkaf nâzırı olarak görev yaptı. 15 Eylül 1919’da âyan heyeti üyeliğine tayin edildi. İlmî rütbesi de Süleymaniye Medresesi müderrisliğine yükseltildi. Milli Mücadele sırasında İstanbul hükümetlerinde görev yaptığı gerekçesiyle İstiklal Mahkemesi’nce gıyabında idam kararı verildi ve Fâtih’teki evinden alınarak Ankara’ya götürüldü ve kırk gün tutuklu kaldı. Muhtemelen İttihad ve Terakki Cemiyeti üyesi olduğu için suçsuz bulunarak serbest bırakılınca İstanbul’a döndü. Bu arada Metâlib ve Mezâhib adlı eseri Türkçe’ye çevirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir tefsir hazırlatma kararı alınca, Diyanet İşleri Reisliği bu işi Elmalılı’ya teklif etti. Elmalılı bu teklifi kabul ederek yazmaya başladı ve “Hak Dini Kur’an Dili” adını verdiği eserini vefatından önce bitirmeye muvaffak oldu. Uzun süre müptelâ olduğu kâlp yetmezliğinden 27 Mayıs 1942’de vefat etti ve Erenköy Sahrayıcedid mezarlığına defnedildi. Elmalılı, bu eserini muteber ehl-i sünnet kaynak tefsirlerinden alıntılar yaparak, bazen katılmadığı görüşleri tenkid ederek hazırlamış, hüküm âyetlerinde daha çok Hanefi mezhebine uygun bilgiler vermiştir. Aklî bir zaruret olmadıkça âyetlerin mutlaka açık anlamlarını esas almıştır. Meselâ; Muhammed Abduh’un Fil sûresini tefsir ederken ebabil kuşlarının attığı taşların kızamık veya çiçek mikrobu taşımış olabileceğini ileri sürmesi örneğinde olduğu gibi, zorlama te’villeri Kur’an’ı tahrif olarak değerlendirmiştir. İlk defa Diyanet İşleri Reisliği tarafından yayımlanan Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinin (İstanbul 1935-1938) daha sonra birçok baskısı yapılmıştır. Tefsirin sadeleştirmeleri de yapılmıştır. Biz kendi üslubumuz çerçevesinde sadeleştirdiğimiz meale, çoğu Elmalılı tefsirinden, başka tefsir ve hadis kaynaklarından özlü dipnotlar ekledik. Özellikle hüküm âyetlerinde ve gerekli gördüğümüz bazı yerlerde bir sayfayı bulan açıklamalar ekledik. Şunu hemen belirtelim ki Elmalılı, Türkçe diline hakim olduğu halde, meal ve tefsirinde Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri önemli ölçüde muhafaza etmiştir. Özellikle mealde uzunca âyetlerin parçalarını birleştirmeden parçalar halinde ve ayetteki sırayı koruyarak vermekle yetinmiştir. Ayetlerin büyük ölçüde birleştirilmemiş parça anlamı mealde yer almıştır. Biz mümkün oldukça bu parçalı meal metodunu korumaya çalışmakla birlikte, günümüz insanının Türkçe olarak o âyetin bütününden alması gereken mesajı vermeye çalışan bir üslup gözettik. Umarız okuyucu Türkçe bakımından bir üslup birliği ve bir insicam içinde meydana gelen akıcılığı fark edecektir. Aşağıda konu ile ilgili birkaç örnek verilmiştir; Elmalılı asıl metin: “Senden evvel de rasûl olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız! Beyyinelerle ve kitaplarla… Sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler!” (Nahl, 16/43-44). Sadeleşmiş metin: “Biz, senden önce de, ancak kendilerine vahyettiğimiz erkekleri, elçi olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun! Onları açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Sana da bu Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar!” (Nahl, 16/43-44). Elmalılı asıl metin: ‘Haydi’ buyurdu; ‘erdirildin dileğine yâ Musa! Şanım hakkı için, biz lutfeylemiştik sana diğer bir defa daha..’ Sadeleşmiş metin: -(Allah) dedi: “Ey Musa! İstediğin sana verildi.” - “Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.” (Tâ-hâ, 20/36-37). Elmalılı asıl metin: “Biz dediler, bunun başına devam edip durmaktan asla ayrılmayız, ta dönünceye kadar bize Musa.” (Tâ-hâ, 20/91). Sadeleşmiş metin: -Onlar dediler: “Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyiz!” (Tâ-hâ, 20/91). Elmalılı asıl metin: O halde dediklerine sabret de Rabbine hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel; gece saatlerinde de tesbih et, gündüzün etrafında da ki rızaya erebilesin.” (Tâhâ, 20/130). Sadeleşmiş metin: O halde onların söylediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamdederek tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin. (Tâhâ, 20/130). Burada, metin tashihi, ayet ve dipnot kontrollerini dikkatlice yapan kızım Fatmanur (Döndüren) ve eşi Bayram Andak'a teşekkürü bir borç bilirim. Böyle bir çalışma yapmaya muvaffak kıldığı için Yüce Allah’a hamd eder, eksik ve kusurlarımızın bağışlanmasını dilerim. Çalışma bizden, başarı ve sonuç Yüce Allah’tandır. Sadeleştiren ve Dipnotlar Ekleyen: Prof. Dr. Hamdi Döndüren 2012 -Bursa
144.00 ₺ -
Kuranı Kerim Renkli Kelime Meali ve Muhtasar Tefsiri
Elmalılı Muhammed Hamdi 1878 yılında Antalya’nın Elmalı İlçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimi ile hafızlığını Elmalı’da tamamladı. Tahsilini ilerletmek için dayısı Mustafa Efendi ile birlikte İstanbul’a gitti ve Küçük Ayasofya Medresesi’ne yerleşti. Beyazıt Camii’ndeki derslerine devam ettiği Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’den icazet aldı. Bundan sonra hocası Büyük Hamdi, kendisi Küçük Hamdi diye anılır oldu. Bu sırada devam ettiği Mekteb-i Nüvvâb’ı birincilikle bitirdi. Kendi gayretiyle edebiyat, felsefe ve mûsiki öğrendi. Avrupaî tarzda bir meşrûtiyet yerine İslâm’a uygun bir meşrûtiyet modeli geliştirmek için çalışmalar yaptı. Beyazıt Medresesi’nde iki yıllık ders-i âmlık görevinden sonra II. Meşrûtiyet’in ilk meclisine Antalya mebusu olarak girdi. Daha sonra Şeyhulislâmlık Mektûbî Kalemi’nde görev aldı. Mekteb-i Nüvvâb ve Mekteb-i Kudât da fıkıh, Medresetü’l-mütehassısîn’de usûl-i fıkıh, Süleymaniye Medresesi’nde mantık ve Mülkiye Mektebi’nde vakıf hukuku dersleri okuttu. Israrlı teklifler üzerine Damad Ferit Paşa’nın birinci ve ikinci hükümetlerinde Evkaf nâzırı olarak görev yaptı. 15 Eylül 1919’da âyan heyeti üyeliğine tayin edildi. İlmî rütbesi de Süleymaniye Medresesi müderrisliğine yükseltildi. Milli Mücadele sırasında İstanbul hükümetlerinde görev yaptığı gerekçesiyle İstiklal Mahkemesi’nce gıyabında idam kararı verildi ve Fâtih’teki evinden alınarak Ankara’ya götürüldü ve kırk gün tutuklu kaldı. Muhtemelen İttihad ve Terakki Cemiyeti üyesi olduğu için suçsuz bulunarak serbest bırakılınca İstanbul’a döndü. Bu arada Metâlib ve Mezâhib adlı eseri Türkçe’ye çevirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir tefsir hazırlatma kararı alınca, Diyanet İşleri Reisliği bu işi Elmalılı’ya teklif etti. Elmalılı bu teklifi kabul ederek yazmaya başladı ve “Hak Dini Kur’an Dili” adını verdiği eserini vefatından önce bitirmeye muvaffak oldu. Uzun süre müptelâ olduğu kâlp yetmezliğinden 27 Mayıs 1942’de vefat etti ve Erenköy Sahrayıcedid mezarlığına defnedildi. Elmalılı, bu eserini muteber ehl-i sünnet kaynak tefsirlerinden alıntılar yaparak, bazen katılmadığı görüşleri tenkid ederek hazırlamış, hüküm âyetlerinde daha çok Hanefi mezhebine uygun bilgiler vermiştir. Aklî bir zaruret olmadıkça âyetlerin mutlaka açık anlamlarını esas almıştır. Meselâ; Muhammed Abduh’un Fil sûresini tefsir ederken ebabil kuşlarının attığı taşların kızamık veya çiçek mikrobu taşımış olabileceğini ileri sürmesi örneğinde olduğu gibi, zorlama te’villeri Kur’an’ı tahrif olarak değerlendirmiştir. İlk defa Diyanet İşleri Reisliği tarafından yayımlanan Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinin (İstanbul 1935-1938) daha sonra birçok baskısı yapılmıştır. Tefsirin sadeleştirmeleri de yapılmıştır. Biz kendi üslubumuz çerçevesinde sadeleştirdiğimiz meale, çoğu Elmalılı tefsirinden, başka tefsir ve hadis kaynaklarından özlü dipnotlar ekledik. Özellikle hüküm âyetlerinde ve gerekli gördüğümüz bazı yerlerde bir sayfayı bulan açıklamalar ekledik. Şunu hemen belirtelim ki Elmalılı, Türkçe diline hakim olduğu halde, meal ve tefsirinde Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri önemli ölçüde muhafaza etmiştir. Özellikle mealde uzunca âyetlerin parçalarını birleştirmeden parçalar halinde ve ayetteki sırayı koruyarak vermekle yetinmiştir. Ayetlerin büyük ölçüde birleştirilmemiş parça anlamı mealde yer almıştır. Biz mümkün oldukça bu parçalı meal metodunu korumaya çalışmakla birlikte, günümüz insanının Türkçe olarak o âyetin bütününden alması gereken mesajı vermeye çalışan bir üslup gözettik. Umarız okuyucu Türkçe bakımından bir üslup birliği ve bir insicam içinde meydana gelen akıcılığı fark edecektir. Aşağıda konu ile ilgili birkaç örnek verilmiştir; Elmalılı asıl metin: “Senden evvel de rasûl olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız! Beyyinelerle ve kitaplarla… Sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler!” (Nahl, 16/43-44). Sadeleşmiş metin: “Biz, senden önce de, ancak kendilerine vahyettiğimiz erkekleri, elçi olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun! Onları açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Sana da bu Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar!” (Nahl, 16/43-44). Elmalılı asıl metin: ‘Haydi’ buyurdu; ‘erdirildin dileğine yâ Musa! Şanım hakkı için, biz lutfeylemiştik sana diğer bir defa daha..’ Sadeleşmiş metin: -(Allah) dedi: “Ey Musa! İstediğin sana verildi.” - “Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.” (Tâ-hâ, 20/36-37). Elmalılı asıl metin: “Biz dediler, bunun başına devam edip durmaktan asla ayrılmayız, ta dönünceye kadar bize Musa.” (Tâ-hâ, 20/91). Sadeleşmiş metin: -Onlar dediler: “Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyiz!” (Tâ-hâ, 20/91). Elmalılı asıl metin: O halde dediklerine sabret de Rabbine hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel; gece saatlerinde de tesbih et, gündüzün etrafında da ki rızaya erebilesin.” (Tâhâ, 20/130). Sadeleşmiş metin: O halde onların söylediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamdederek tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin. (Tâhâ, 20/130). Burada, metin tashihi, ayet ve dipnot kontrollerini dikkatlice yapan kızım Fatmanur (Döndüren) ve eşi Bayram Andak'a teşekkürü bir borç bilirim. Böyle bir çalışma yapmaya muvaffak kıldığı için Yüce Allah’a hamd eder, eksik ve kusurlarımızın bağışlanmasını dilerim. Çalışma bizden, başarı ve sonuç Yüce Allah’tandır. Sadeleştiren ve Dipnotlar Ekleyen: Prof. Dr. Hamdi Döndüren
354.00 ₺ -
Evrensel Çağrı Kur'an-ı Kerim
Kur’an’ı harfi harfine başka dile çevirmek mümkün olsa bile, böyle bir çevirinin, anlam zenginliğini yansıtmada yetersiz kalacağında şüphe yoktur. Çünkü, Kur’an’da, bütün sözcüklerin anlamı açık ve net olmadığı gibi, kimi sözcükler birden çok anlam taşır. Bütün Kur’an âyetleri muhkem ve müteşabih diye ikiye ayrılır. Muhkem sözcükler; hükme delâleti açık olan, te’vil, tahsis ve nesh’e ihtimali bulunmayan lafızlardır. Biz, mümkün olduğunca, yüce kitabımızın anlam zenginliğini aktarabilmek amacıyla, böyle bir çalışma yapmaya karar verdik. Toplumun her kesiminin kolay anlaması için, sade bir üslup ve açık bir dil kullanmaya çalıştık. Ayetlerin nüzul sebebi, başka âyetlerle olan bağlantısı ve o âyetle ilgili hadisler, verilmeye çalışılmıştır. Diğer yandan ilgili âyetin dipnotunda; inanç, ibadetler, muameleler, ceza, kefaret vb. yüzlerce terim, ansiklopedik açıklamalı olarak mealimizde yer almıştır. Diğer yandan, Avrupa ülkeleriyle ilişkilerin giderek gelişmesi dikkate alınarak karşılaştırma amacıyla, yer yer Kitab-ı Mukaddes (K.K. kısaltması ile) bağlantıları kurulmuştur. Böylece araştırıcı ve okuyucu için, pratik temel bilgileri de içeren rehber bir çalışma hedeflenmiştir. Baş tarafa eklenen, alfabetik, kapsamlı “karma konu, isim ve terim indeksi” ile mealden yararlanma kolaylaştırılmıştır. Fıkhî tefsirli ve ansiklopedik dipnotlu mealimizin, her branşta üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerine, müftü, vaiz, Kur’an kursu öğreticileri ile din bilgisi öğretmeni meslektaşlarımıza ve okumayı sevenlere, bir çeşit “Kur’an ilimleri Rehberi” vazifesi göreceğini umarız.
105.00 ₺ -
-
Yetenekli Çocuklar
Elbette toplum içerisinde yetenekli çocuklar vardır. Çocuklarda var olabilen yetenekler farklıdır. Akademik yetenek, entellektüel yetenek, sanatsal yetenek, mantıksal yetenek bunlardan sadece birkaçıdır. Yeteneğin bu şekilde otuz özelliği bulunmaktadır. Yetenekli insanlara ilişkin ayırıcı tanılar bilinmelidir. Bunlardan sadece bir tanesi bireyin risk alabilme kapasitesidir. Bilimsel ve rasyonel bir tarzda insanın uygun zamanda risk alabilmesi onun yetenekli olmasının alametlerindendir. Örneğin uluslararası düzeyde mal ve eşya taşıyan çok büyük gemiler vardır. İncelendiği zaman görülecektir ki o geminin sahibi neticede bir tek insandır. Elektriği keşfeden dünyaca meşhur Edison’dur. Tıbba damgasını vurmuş nice kabiliyetli insanlar hatırlanmalıdır. Sağlıkla ilgili olarak klinik öncesi, klinik ve klinik sonrası dönemlerde bireye hizmet götürülmesi mecburidir. Böyle olmadığı takdirde yetenekli çocukların ortaya çıkması tesadüflere terk edilebilecektir. Bu kitabımızda yetenekli çocukların tanınması açısından yirmiüç kriter anlatılmıştır. Çocuğunuzda bu özelliklerin olup olmadığını araştırınız. Ancak asla unutulmamalıdır ki çocuğunuzun yetenekli olup olmadığına Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı bir mütehassısın, hatta uzmanlar kurulunun karar vermesi istenmelidir. Zira yetenekli, kabiliyetli çocuklar pekçok yerde keşfedilemediği için anlaşılamamıştır. Okullarda kabiliyeti oranında başarı sağlıyamıyan öğrenciler elbette vardır. Okula isteksiz çocuklar da iyi bir şekilde incelenmelidir. Yetenekli çocukların kazalardan korunması gereği de bir başka önemli konudur. Bu çalışmamızın Bilim, Sanat ve Meslek olan Sosyal Çalışma (Social Work) A.B.D.nın, Psikiyatrik Sosyal Çalışma İhtisası, bilgisi, görgü ve deneyimlerine göre özellikle anne, baba, öğretmen, hekim ve diğer ilgililer için hazırlanmış müracaat kitabıdır.
174.00 ₺ -
-
Hadisler Işığında Güvenli Yarınlara
Güvenilirlilik; emniyet ve asayişin, huzur ve saadetin, birlik ve beraberliğin, barış içinde yaşamanın temel unsurlarından birisidir. Emniyet ve asayişin olmadığı bir ortamda mutluluğun varlığı söz konusu olamaz. Onun için, Hz. Peygamber'in getirdiği din ve O'nun yaşantısı, güvenilirlik üzerine müessestir. Hz. Peygamber (sav) hayatı boyunca ferdi, ailevi ve içtimai sahalarda sürekli emniyetin tesisine çalışmıştır. Zira emniyet ve güven, dünya ve ahiret mutluluğun esasıdır.
42.00 ₺ -
1001 Hadis-i Şerif Tercüme ve İzahı
KENZÜ'L İRFAN adlı bu eser, çoğunluğu ahlak ve ibadet ile ilgili 138 konuda 1001 hadis ve tercümesini ihtiva etmektedir. Muhammed Es'ad Erbili, ana dili Türkçe olmakla beraber aynı kuvvetle Arapça, Farsça ve Kürtçe de bilirdi. Divanı ve diğer eserleri buna delildir. O'nun Türkçeyi kullanmaktaki liyakati ve şiirlerindeki başarısını Necip Fazıl şöyle ifade etmektedir: "Esad Efendinin Kenzü'l-İrfan isimli eserinde asli metne ve Osmanlıca'ya büyük bir sadakat ve hakimiyet müşahede ettiğimi belirtmek borcundayız..." "Şiirlerine gelince bunlar, Şeyh Es'ad Efendi'nin bir hassasiyet ve şiir kabiliyyetine malik bulunduklarına işarettir..."
126.00 ₺ -
114 Kudsi Hadisi Şerif
“Kudsî Hadîs’e” “kudsî” denmesi bir yönüyle Allah Teâlâ’ya ait, “Hadîs” denmesi de bir yönüyle Resûlullah (s.a.v.)’a olmasındandır. Allah Teâlâ’ya ait olan yönü, Kudsî hadîsin, vahiy veya ilham yoluyla, rüyada veya Mirac’da Rasûlullah’a Allah Teâlâ tarafından mânâ olarak bildirilmiş olmasıdır. Rasûlullah’a ait olan yönü, Rasûlullah (s.a.v.)’in bildirilen bu ilâhi (kudsî) mânâları kendi sözü (ifadesi) ile nakletmesidir. Böylece, Rasûlullah’ın hadîs-i şerifleri ikiye ayrılıyor: Hem lâfız ve hem de mânâca Rasûlullah’a ait olana “Hadîs-i Nebevî”; mânâca Allah Teâlâ’ya, lâfızca (ifade) Rasûlullah’a ait olana da “Hadis-i Kudsî” denmektedir.
138.00 ₺ -
Ahkam Hadisleri EL MUHARRER FİL HADİS
"Ahkâm" kelimesi; "karar, yargı; ilim, anlayış" gibi mânâlara gelen hüküm kelimesinin çoğul şeklidir. Ahkâm, daha geniş mânada, belli bir konu hakkında konulmuş bulunan kuralların bütününü ifade etmek için kullanılır. Bu tarzdaki kullanılışından dolayı, belli bir konuya dair hükümleri toplayan eserlere ve hatta belli bir konuyla ilgilenen ilim dallarına da ad olmuştur. Buna göre ameli hükümlerin kaynağı olan âyetlere "ahkâm âyetleri", aynı türden hadislere de "ahkâm hadisleri" denilmektedir. İbni Abdülhâdinin "el-Muharrer fîl-Hadis " adli eseri, İslam dünyasında hadis kitapları içerisinde önemli bir yere sahip olan Kütüb-i Sitte, Ahmed bin Hanbel'in "el-Müsned "i, İmam Mâlik'in "el-Muvatta "ı, İbni Hibbân ile İbni Huzeyme'nin "es-Sahib "leri, Hâkim'in "el-Müstedrek "i, Beyhakî'nin "es-Sünenü'l-Kübrâ " ile "Şuabu'l-ımân " adlı ve benzeri önemli hadis kaynaklarını içine alan zengin içeriği ve mükemmel tertibiyle dikkatleri üzerine çekmiş; kapsamlı, anlaşılır ve kullanışlı olması sebebiyle ilmi çevrelerde önemli bir değer kazanmıştır. Eserin en önemli özelliği; müellif, eserde yer alan hadisin sahihliğini veya zayıflı-ğmı belirten bazı kimselere ve yine bazı râvilerle ilgili cerh ile ta'dil için söylenen sözlere yer vermiştir. Bunu ihtisar etmede ve metinlerini kontrol etmede (ciddi) çaba sarf etmiştir.
330.00 ₺