-
Har Name
Kanuni Sultan Süleyman’a sunulmak üzere kaleme alınan Har-nâme, adından da anlaşılacağı üzere eşek hikâyelerinden oluşan bir latifeler bütünüdür. Eserin en önemli ve özgün tarafı Çingene kültürüne ilişkin ayrıntılı bilgiler vermesinin yanı sıra özellikle 16. yüzyılda İstanbul’daki Çingenelerin gündelik hayatını bütün detaylarıyla ele almasıdır. Edebiyatımızın, güldüren ama incitmeden ilişen, acı duyurmadan iğneleyen letâif türündeki belki de en değerli eseriyle karşı karşıyayız. 16. yüzyılda, İstanbul’un bugün artık olmayan bir yöresinde, Kavaklı’da yaşayan Çingene Karaca katunasına bağlı Çingenelerin günlük yaşamları ile kültürlerini konu alan eser, gerçek kimliğini saklamış bir yazarın, kendisinin de farklı kimliklerle yer aldığı, insan ve hayvan oyuncuların katıldığı sembolik anlatımlı bir oyundur. Yazarın, “arkadaşlarım” diye tanıttığı eşeklerle temsil edilen, üstü kapalı bir dille cehaletle suçladığı devrinin ilim adamlarından başkası değildir. Har-nâme, edebiyat tarihimiz açısından, içinde yer bulan beş hikâyeyle Nasreddin Hoca hikâyelerinin en eski üçüncü yazılı kaynağı olmasının yanı sıra içerdiği gözlemlerle sosyal tarih araştırmaları için de olağanüstü zengin bir kaynaktır. Başta dönem Çingeneleri olmak üzere çeşitli yöre insanlarının konuşma dillerindeki farklılıklara dair barındırdığı zengin malzemeyle dil alanı çalışmalarına sağladığı katkı açısından Harnâme, bilinen tek yazma nüshasıyla benzeri olmayan bir eserdir.
400.77 ₺ -
Abdülhamit Yıldız Hatıraları
II. Abdülhamit dönemi, Osmanlı Devleti’nin yıkılış aşamasından önceki süreçleri kapsayan ve etkileri günümüze kadar gözlemlenebilen birçok sosyal ve siyasal olayın yaşandığı bir zaman dilimi olarak hâlâ konuşup tartıştığımız bir dönem. Bu kitapta hatıralarını okuyacağınız Tahsin Paşa, II. Abdülhamit’in 14 sene boyunca başkâtipliğini yapmış bir bürokrat, dönemin iç ve dış olaylarına çok yakından tanıklık etmiş bir şahsiyet olarak kaleme aldığı hatıratında, II. Abdülhamit’in saltanatına, şahsına ve çevresine dair gözlemlerini aktarıyor. Kitâbet Dâiresi’nin başında olması nedeniyle Sultan Abdülhamit’in, Bâbıâli başta olmak üzere tüm kurum ve kişilerle yaptığı yazışma ve kalem işlerini yürüten Tahsin Paşa, bundan ötürü birçok tarihî meselenin içyüzünü, sebeplerini ve aktörlerini yakinen müşahade etmiş ve döneme ait tarihî önemi yüksek olan bilgilerini hatıratında okuyucuyla paylaşmıştır.
122.64 ₺ -
Terekeler Neyi Derler
Terekeler, Osmanlı araştırmalarının en renkli ve en ihtişamlı kaynak grubunu teşkil eder. Bu belge grubunun; sosyal ve ekonomik tarih, hukuk tarihi, kültür tarihi, edebiyat tarihi, sanat tarihi gibi bilim dalları açısından çok özel ve vazgeçilmez bir yere sahip olduğu savı çok iddialı olmasa gerektir. Yaklaşık altmış yıldır belli düzeylerde çalışılan ancak, anlaşılmasından işlenmesine kadar üzerinde daha da durulacak ve odaklanılacak pek çok mikroskobik detayı barındıran terekeler, içerdikleri bilginin gerçekliğinin sağlamlığı bakımından Osmanlı tarihçileri için büyük bir şans olarak değerlendirilebilir. Zira bu kaynaklar, toplumun öne çıkan kişilerinin biyografik her türlü bilgilerinin tespitinden, yeme-içme, giyim-kuşam, okuma-yazma gibi tematik detaylara ışık tutulmasına somut deliller sunan hususi mahiyette düzenlenmiş, incelikle kayıt altına alınmış olan ilk elden bilgileri derlemektedir. Tereke nedir? Neden tutulur? Tereke defterleri neyi ne kadar derler? Tutuldukları yerin ticari, sosyal ve demografik yapısıyla ilgili bize ne söyler? Kitap kültürü çalışmalarına ne derecede katkı sağlar? gibi sorulara, alan uzmanları tarafından yazılmış on iki makaleyle cevap arayan Terekeler Neyi Derler? serlevhalı bu kitap, tereke çalışmaları sahasına yeni bir pencere açmaktadır. Osmanlılara ait izlerin terekeler üzerinden nasıl sürülebileceğine dair özgün tespit ve yorumları derleyen bu kitapta; aile, halk, kadın, sahaf, şair gibi çeşitli grup ve zümrelere mercek tutularak geniş bir toplum panoraması gözler önüne serilmektedir. Kitap kültüründen mimariye, servet düzeylerinden aileye, demografik yapıdan diplomatik yorumlara kadar farklı araştırma sahalarının bakış açılarını bir araya getiriyor olması dolayısıyla bu kitap, terekeleri temel alacak ileriki çalışmalar için önemli bir kılavuz ve kaynak işlevine sahip olma özelliği ve iddiası taşımaktadır.
254.77 ₺ -
Karlı Bir Gece Vakti
Günler Ne Kadar Kısaldı ve Babamın Şarkısı gibi iki önemli öykü kitabıyla edebiyat dünyasında kendine has bir yer edinen İsmail Özen, yolculuğuna uzun yılların ve titiz bir emeğin mahsulü bir romanla devam ediyor. Karlı Bir Gece Vakti’nde, İsmail Özen, 28 Şubat’ın o çetrefilli atmosferini, doksanlı yılların son çeyreğinin olanca karmaşasını; zihnindeki büyük sorulara bütün samimiyetiyle cevaplar arayan genç bir üniversite öğrencisinin gözünden anlatıyor. MGK bildirileri, başörtüsü eylemleri, cihad çağrıları arasında, biri “dindar” öteki “seküler” iki genç arasında filizlenen bir aşk hikayesi… Hepsi bu kadar mı, elbette değil. Pek çok açıdan bir ilk sayılabilecek bu roman, aynı zamanda hukuk okumak için yolu İzmir’den Konya’ya uzanan bir gencin, Doğu Batı, gelenek modern eski yeni arasındaki o tükenmeyen gerilim hattında ayakta durma çabasından; derinlik ve anlam arayışından, adalet ihtiyacından, dünyaya doğru yürüyebilme cesaretinden bahsediyor. Roman boyunca ülkenin içinde bulunduğu kritik süreçte yaşanan olayların incelikli detaylarını okuyucunun zihninde kendine has bir sıcaklık ve humour duygusuyla hissettiren İsmail Özen, tüm bunları yaparken gurbette derinleşen aile bağlarını, güzeli aramaya ortak olmuş arkadaşlıkları ve karşılıklı susarak bitirilen jetonlarla başlayan bir aşkın duruluğunu büyük bir titizlikle inşa ediyor.
122.64 ₺ -
Soğuk ve Acı Barış Günleri
“Bosna, Allah’a şükür, dayandı ve hayatta kaldı. Bosna bu cehennemden sağ çıktıysa, gelecek bin yılda da ayakta kalacaktır. Bosna’ya diz çöktürecek bir güç artık yoktur. Biz şüphesiz güneşin altında kendimize ait bir yere sahip olma hakkımız için mücadele ettik ve bu mücadeleyi kazandık. Oysa gerçek bir cehennemi yaşadık. En iyimser tahminlere göre, geçtiğimiz 40 ay boyunca köylerimizi, şehirlerimizi ve menzillerimizi hedef alan on milyondan fazla bomba düştü, yalnızca Saraybosna’ya birkaç yüz bin bomba atıldı. Kimileri savaştan önce ‘Bosna sessizce düşecek.’ iddiasında bulunmuştu. Oysa tam tersi oldu: Direnişimizin gürültüsü göğü inletti.” Elinizdeki bu kitap, 1996 ile 2003 yılları arasında, Aliya İzetbegoviç’in kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi ve diğer halk toplantılarında yaptığı konuşmaları içermektedir. Ayrıca, aynı tarihler arasında, BM Genel Kurulu, OSCE, Avrupa Konseyi, ISESCO, Bonn Konferansı, İslam Konferansı Teşkilatı, Avrupa Parlamentosu, Bosna Hersek Barış Uygulama Konferansı, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Bölgesel İstikrar Paktı Zirvesi gibi birçok uluslararası toplantıda yaptığı konuşmalar da bu eserde yer almaktadır. Soğuk ve Acı Barış Günleri’nde yer alan konuşmaları okuduğunuzda; ülkesini ve halkını, uluslararası arenada sonuna kadar savunan bir liderin, yeri geldiğinde kendisine, partisine ve parti yetkililerine yönelik öz eleştiriden kaçınmadığını da fark edeceksiniz.
159.87 ₺ -
Allah Aşkı Üzerine Düzensiz Düşünceler Simone Weil Ketebe Yayınları
Allah Aşkı Üzerine Düzensiz Düşünceler Simone Weil Ketebe Yayınları “Zamanımızın en büyük ruhu” - Albert Camus “Bir azizin sahip olduğu türden deha sahibi bir kadın” - T.S.Eliot Dünya üstünde, çeşitli kılıklar içerisinde gördüğümüz kötülük, Allah'dan uzak oluşumuzun bir işaretidir. Lakin mesafenin kendisi aşktır ve aşka aşık olunmalıdır. Kötülüğe aşık olamayız ama Allah işte bu kötülükler arasından geçilerek sevilir.
109.50 ₺ -
İnşaud Devair
Tasavvuf ve İslâm düşünce tarihinde büyük etkileri olan Muhyiddin İbnü`l-Arabî tarafından kaleme alınan İnşâu`d-Devâir`in Türkçeye ilk tercümesi, Ekberî düşüncenin önemli kaynaklarından et Tedbîrâtü`l-İlâhiyye fi Islâhi`l-Memleketi`l-İnsâniyye isimli eserin de mütercimi olan Ali Salâhaddin Yiğitoğlu tarafından yapılmıştır. Bu eserde ahsen-i takvim sûretinde yaratılan insanın bir taraftan Hakk`a, diğer yandan ise mahlûkâta olan benzerliği özelinde insanda insan olmak hasebiyle neler bulunduğu; varlık türleri, îman ve ihsanın insanın kendi kemâline yürüyüşündeki etkisi muhtasar bir şekilde işlenmektedir. 19 Mayıs 1927 tarihinde tamamlanan bu tercüme, Latin harflerine aktarılmış hâli, sonunda kavram sözlüğü ve tıpkıbasım nüshasıyla tekrardan okurla buluşuyor.
79.57 ₺ -
Mişkatül Envar İmam Gazzali
Mişkâtü’l-Envâr, İslâmî ilimler ve İslâm düşüncesi tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Gazzâlî’nin, Nûr Sûresi’nin 35. âyetine yazdığı bir nevi tefsirdir. Bu eser, tasavvufî ve felsefî bir bakış açısını bir ayetin tefsirinde birleştirmesi ve tüm varoluşu nûr-zulmet ayrımına dayanan bir metafizikle temellendirmesi açısından yazıldığı tarihten itibaren çok etkili olmuş, İşrâkîliğin kurucusu Sühreverdî başta olmak üzere İslâm düşüncesinin üç büyük ekolü olan tasavvuf, kelâm ve felsefeyi temsil eden düşünürleri derinden etkilemiştir. Mişkâtü’l-Envâr/Nur Metafiziği, ayrıca zâhir ile bâtın, görünen ile görünmeyen arasında kurmuş olduğu irtibat ile her devrin düşünen Müslümanları için ölümsüz bir eser olma özeliğini daima muhafaza etmiştir.
79.57 ₺ -
Kadizadeliler Hareketi
17. yüzyıl, Osmanlı Devleti için ilim ve fikir dünyasında çeşitli hareketliliklerin yaşandığı, din ve siyaset merkezli çeşitli çekişmelerin meydana geldiği önemli bir asır olmuştur. Bu döneme damgasını vuran Kadızâdeliler hareketi, bu kitapta salt tekke-medrese çatışmasının yansıması olarak değil; itikadî görüşleri etrafında mezhepsel ilişkileri araştırılarak oluşum ve etkileşim süreçleri ile birlikte neden-sonuç ilişkisi içerisinde daha geniş bir perspektifle ele alınmıştır. Bir yandan Kadızâdelilerin tarihî ve fikrî arka planına genişçe yer verilirken, diğer yandan Kadızâdeli liderlerin ve muhaliflerinin biyografileri ile taraflar arasında cereyan eden olaylar kronolojik olarak aktarılmıştır. Ayrıca tarih boyunca hem Selefîlikle suçlanan hem de tasavvuf düşmanı olarak sunulan Kadızâdelilerin itikâdî kabulleri bağlamında mezhebî mensubiyetleri ve tasavvufî aidiyetleri araştırılarak ortaya konulmuştur. Kadızâdeliler-Sivasîler tartışmalarını oldukça farklı ve geniş bir açıdan ele alan önemli bir çalışma…
91.69 ₺ -
Bir Rüyayı Hatırlar Gibi
Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye, bugün artık kaybolup gitmiş ve darmadağın olmuş bir derinliğin izlerini sürüyor. 2011’den önce Suriye’de hayat nasıldı? Tarihî ve kültürel miras ne durumdaydı? Suriye’nin uzak ve yakın tarihinin dönüm noktaları nelerdi? Ülkenin iç dinamikleri nasıl şekillenmişti? Din adamları ile siyasetin ilişkisi hangi seviyedeydi? Suriye toplumunun çok çeşitli katmanları arasında nasıl bir irtibat vardı? Bir Rüyayı Hatırlar Gibi: Savaştan Önce Suriye, işte bu ve benzeri sorular ...
196.37 ₺ -
Amerikan Başkanlarının Karanlık Tarihi
GÜNAHKAR BİR MAKAMIN ANATOMİSİ Amerikan Başkanlarının Karanlık Tarihi, 40’tan fazla Amerikan Başkanı’nın cinsel münasebetlerinden skandallarına, komplolarından CIA örtbaslarına kadar uzanan rezilliklerini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Portre resimleri, dönemin hicivli karikatürleri ve şahane gazete kareleri dünyadaki en güçlü makamın gerçek yüzüne ışık tutuyor. Thomas Jefferson (1801-1809) Yabancı limanlara yapılan her türlü malın ithalatını veya ihracatını yasaklayan 1807 Ambargo Yasası’nı geçirdi. Ticarete ve endüstriye büyük zarar veren siyasi bir karardı. Franklin D. Roosevelt (1933-1945) İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon kökenli 120 bin erkek, kadın ve çocuğu hapseden Başkanlık Kararnamesi 9066’yı imzaladı. Richard Nixon (1969-1974) Önemli toplantıları Oval Ofis’te, hatta Beyaz Saray’da bile yapmıyor, “175 numaralı oda”da yapıyordu. Gizlilik onun için bir zorunluluktu ve yaptığı bu toplantıların havası bir kabine görüşmesinden ziyade komplo kokuyordu. William J. Clinton (1993-2001) Monica Lewinsky ile yaşadığı “cinsel ilişkiyi” reddettiği için mahkemeye saygısızlık suçu işledi. Ortaya çıkan deliller yalan söylediğini kanıtladı.
203.67 ₺ -
Cengiz Hana Küsen Bulut
“Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırır!” Cengiz Han’a Küsen Bulut, büyük usta Cengiz Aytmatov’un olgunluk döneminin en güzel yapıtlarından biri, belki de en güzelidir. Bir yandan adaletsizliğin, totalitarizmin ve mutlak güç talebinin nihai sonuçlarını ve yarattığı emsalsiz tahribatı, bir yandan da her sonun bir başlangıç olduğunu, umudun direnmek demek olduğunu son derece edebi ve estetik bir biçimde anlatır.
56.94 ₺ -
Dişi Kurdun Rüyaları
Cengiz Aytmatov, ustalık dönemi eserlerinden biri olan Dişi Kurdun Rüyaları’nda insana, yaşama ve doğaya dair etkileyici bir hikâye anlatıyor. İnsan hırsının, acımasızlığının ve açgözlülüğünün doğada ‒ve ruhlarımızda‒ yarattığı yıkımı büyük bir ustalıkla okuruna sunan Aytmatov, romanında yaşamın; doğumla ölüm, sevinçle keder ve iyilikle kötülük arasındaki bitimsiz salınımını dile getiriyor. İdeallerinin peşinden koşan Avdiy’in adanmışlığının, afyon kaçakçıları ve avcıların zalimliğinin, Issık-Göl’ün kıyısında kendilerine sade bir hayat kuran çiftçilerin ve elbette dişi kurt Akbara’nın bozkırın engin topraklarında düğümlenen serüveni bir bakıma insanın yeryüzü tecrübesinin de hikâyesi...
94.90 ₺ -
Şeriat ile Kanun Arasında Ebussuud Efendi
Osmanlı İmparatorluğu’nun, Batı’da ismi en çok bilinen sultanı, “Muhteşem” adıyla meşhur olan I. Süleyman’dır. Batılılar için “Muhteşem” nitelemesi her şeyden önce sultanın ordularının ezici gücüne, maddi zenginliğine ve hâkim olduğu toprakların genişliğine işaret etmektedir. Osmanlılar da Süleyman’ı sultanlarının en büyüğü olarak görmüşlerdir. Vefatını izleyen yıllar içinde onun iktidarda olduğu döneme, kaybedilmiş bir altın çağ olarak özlemle bakmaya ve Süleyman döneminde oluşmuş normların yeniden kurulmasının siyasal aygıttaki tüm hastalıkların ilacı olduğunu düşünmeye başlamışlardır. Ancak Osmanlılar Süleyman’ı “Muhteşem” nitelemesiyle değil, restore etmeye çalıştıkları şeyin onun iktidarı sırasındaki hukuki düzen olduğunu vurgulamak için, kanun koyucu anlamına gelen “Kanunî” adıyla hatırlamışlardır. Bu düzenin temsilcisi olarak özellikle bir şahsiyet öne çıkmaktadır: Hukukçu Ebussuûd Efendi. Bu kitap, Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin Hanefi fıkhına ve Osmanlı hukuk sistemine getirdiği yenilikler üzerinden Ebussuûd'a modern tarihçilerin atfettiği "kanun ile şeriatı birleştiren" şeyhülislam iddiasını sorgulamaktadır. Colin Imber, Ebussuûd'un hem hukuk işleyişine getirdiği yenilikleri hem de Hanefi fıkhında yaptığı yeni yorumları Ebussûd'un biyografisi, fetvaları ve risaleleri üzerinden incelemektedir.
152.57 ₺ -
Ahlakla Varolmak
İslâm ahlâkı, ilk aşamada Müslümanları muhatap alması sebebiyle belli bir dinî geleneğin ifadesi olmakla birlikte, sahip olduğu aklî unsurlar sebebiyle de tüm insanlığa hitap edebilecek bir genellik, bir evrensellik içerir. Ancak, günümüzde İslâm ahlâkının temel ilkeleri, değerleri, aklî ve evrensel boyutlarını yeni bir bakış açısıyla ele alarak analiz etmeye, yorumlamaya, hayatla bağı kurularak ahlâkî sorunların çözümüne yönelik uygulanabilir bilgileri üretmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Müslümanlar “yeryüzünde iyiliği ve barışı yayma ve ahlâkî bozulmayı ve çöküntüyü önleme” noktasında da sorumlu tutulmaktadır. Bu yüzden İslâm ahlâkının özelde Müslümanlara ve genelde de tüm insanlığa sunduğu mesajın doğru anlaşılması ve yorumlanması gerekmektedir. Bu eserde yer alan yazılar, söz konusu ihtiyacı derinden hissedildiği ve gerekli çalışmaların yapılmasına katkıda bulunmak için kaleme alınmıştır.
91.98 ₺ -
Yakın ve İrfan Ehli İçin İman Hakikatleri
15. yüzyılda Horasan bölgesinde dünyaya gelen ve bu bölgede ilmi faaliyetlerde bulunan Musannifek, hayatının ikinci kısmını Konya, Bursa ve Edirne gibi Osmanlı şehirlerinde geçirmiştir. Fatih Sultan Mehmet’le de yakın ilişkileri olan Musannifek’in Anadolu’ya geçmeden hemen önce Herat’ta iken Farsça olarak kaleme aldığı bu eser, imanla ilgili temel meseleleri ve İslam’ın beş şartını hem fıkıh hem de irfân zâviyesinden ele almaktadır. Müellif, bu çalışması ile insanların aşina olduğu iman ve İslam ile alakalı temel konuların çok katmanlı yapısını ve işaret ettiği mânâları, sadece ilim ehlinin değil, her kesimden insanın anlayacağı bir üslupla anlatmaktadır.
260.61 ₺ -
Eş Şemailün Nebeviyye Tercümetüş Şemail
Ben de sizin gibi bir beşerim ancak bana vahyolunur.” (Kehf, 18/110, Fussilet, 41/6) âyet-i kerîmesinin hükmünce husûle gelmiş olan “şemâil” türü, asırlar boyu Türk-İslam kültürü ve edebiyatı için en önemli kaynaklardan biri olagelmiştir. Peygamber Efendimizin (sav) daha ziyade beşerî özelliklerini, dünya hayatında vaz ve takip ettiği Sünnet-i Seniyye’yi bir örneklik teşkil edecek şekilde aktarmak üzerine gelişen bu türün en şümullü ve kâmil örneklerinden birini eş-Şemâilü’n Nebeviyye’siyle nesir yoluyla aktaran İmam Tirmizî Hazretlerinin bu eseri, son dönem Osmanlı paşalarından Mekteb-i Fünûn-ı Bahriye mirlivâsı, hem velûd bir Türk âlimi ve münevveri hem de Üveysî tarîk ile müridi olduğu İdrîs-i Muhtefî Hazretleri vasıtası ile sâdık bir sûfî olan Eyüp Sabri Paşa tarafından Tercümetü’ş Şemâil adı ile elli altı bâb hâlinde, hadîs-i şerîf izahları, şerhleri ve râvi silsilelerine ilaveten konuları destekleyen âyetler, beyitler ve manzumeler eşliğinde tercüme edilmiştir. Hüsâmeddin Nakşibendî Hazretlerinin aynı eserden yaptığı tercüme ve şerh çerçevesinde kaleme alınan bu tercümenin mukaddimesi Ahmed Midhat Efendi’nin neşrettiği “Tercümân-ı Hakîkat” gazetesinde bir tanıtım yazısı ile birlikte yayımlanmıştır: “Âsâr-ı nefîsesi ebnâ-yı zamân nezdinde bi-hakkın iştihârını mûcib olmuş bulunan Eyüp Sabri Bey birâderimiz şimdiye kadar kütübhâne-i İslâm’a yâdigâr buyurdukları âsâr-ı mergûbe ve mahsûbeye zamîme bu kere dahi Şemâ’il-i Şerîf’i tercüme buyurmuşlardır. (...) Eser-i celîl-i mezkûrun takdîr-i kıymeti yolunda buraca bizim temhîd-i mukaddimât etmekliğimiz hiç lüzûm görülememiştir. Muharrir-i mûmâ ileyhin kudret-i kalemiyyesi zâten kıymet-sencân-ı erbâb-ı ma‘ârif nezdinde takdîr olunmuş bulunduğu gibi te’lîfâtında ağlebiyyetle bir cihetin Zât-ı Şefâ‘at-Simât-ı Hazret-i Peygamberî’ye veyâhûd semt-i celîl-i Hicâz’a ta‘alluku olmak Eyüp Sabri Bey’in cümle-i hasâyısından olmasıyla şu şeref dahi âsâr-ı kalemiyyesine bir kat daha kıymet vermektedir. (...) İşbu Tercüme-i Şemâ’il-i Şerîfe dahi Aleyhi’s-Selâm Efendimiz hazretlerinin doğrudan doğruya ve Zât-ı Nübüvvet-Simât-ı Risâletpenâhîlerine ta‘alluku olduğundan şeref ü kudsiyet cihetiyle cümle âsârına tefevvuk dahi bu eser-i cedîdde teslîm olunacağına şübhe yoktur.” Tercümân-ı Hakîkat 29 Zilhicce 1296 (19 Aralık 1879), 446/3. Ketebe Yayınları olarak, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının beşinci yıl dönümü münasebetiyle basılan bu değerli eseri, başta Kütüb-i Sitte olmak üzere kadim hadis ve sünnet kaynaklarına hemrâh olacağı düşüncesiyle tahkikli metni, geniş lügatçesi ve Hz. Peygamber’i (sav) meth ü senâ için kullanılan sıfatlar listesi ile sunmaktan iftihar ediyoruz.
207.32 ₺ -
Hakikat Arayışı
İslam düşüncesinin zirve isimlerinden olan İmam Gazzâlî’nin, yüzyıllar boyunca tartışmaların odağında olmuş meşhur eseri el-Münkız Mine’d-Dalâl, kendi çağındaki İslâm düşüncesi fikir ve inanç hareketlerini ele almasının yanı sıra şüpheciliğe dair ortaya koyduğu ve o güne kadar benzeri görülmemiş yorumuyla da İslâm düşünce tarihinin en özgün metinlerinden birisidir. Kısaca el-Münkız olarak bilinen bu meşhur eser, Gazzâlî’nin kendi düşünce dünyasındaki büyük değişim ve gelişimi anlattığı bir tür otobiyografik metindir. Elinizde tuttuğunuz metin, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde çok sayıda yazma nüshası bulunan el-Münkız’ın bilinen en eski nüshası baz alınarak ve diğer nüshalarla karşılaştırılarak hazırlandı. Gazzâlî’nin hakikat arayışının bir çeşit günlüğü de olan bu büyük eser, erken dönemlerden itibaren hem İslâm dünyasında hem de Batı’da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
65.70 ₺ -
Tedbiratı İlahiyye
İbnü’l-Arabî, Mevrûr şehrini ziyâreti sırasında Ebu Muhammed Şeyh Salih’in elinde Hakîm-i Zülkarneyn’in kaleme aldığı Sırru’l-Esrâr isimli bir kitap görür. Şeyh Salih kendisine, “Sırru’l-Esrâr müellifi, eserinde dünya şehrinin nasıl idâre edilmesi gerektiğini konu edinmiştir. Buna mukâbil, senden insanlık şehrinin siyasetini konu alan ve saadetimizi temîn edecek olan bir kitap yazmanı isterim” der. İbnü’l-Arabî, onun bu isteğine müsbet cevap verir, sadece dört günlük bir zaman zarfında Sırru’l-Esrâr kitabına karşılık et-Tedbîrâtü’l-İlâhiyye fi Islâhi’l-Memleketi’l-İnsâniyye adlı bu eseri vücûda getirir. Sırru’l-Esrâr’ın çerçevesi, İbnü’l-Arabî tarafından tasavvufî bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu bakımdan Tedbîrât, İbnü’l-Arabî ve eserleri etrafında teşekkül eden vahdet-i vücûd anlayışının siyaset-tasavvuf ilişkisine etkisini tespit etmeye matuftur. Kısacası İbnü’l-Arabî’nin ilk eserlerinden biri olan Tedbîrât’ta tasavvuf, hilâfet, siyaset, insân-âlem arasındaki ilişkinin metafizik temelleri, onun perspektifiyle ele alınır.
100.74 ₺ -
Gaybın Önünde
Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı’nın son devrindeki en önemli İslâm âlimlerinden biri olarak Batı medeniyeti karşısında yaşanan fikri ve itikadî bocalamayı engellemek için tüm hayatını mücadele içerisinde geçirmiştir. Bilhassa günümüzde olduğu gibi o dönemde de İslâm âlemini zehirleyen ve toplum üzerinde nüfuzu yüksek bazı kişilerin benimsediği pozitivist görüşlerle mücadele etmiştir. Görüşlerini savunurken ilmî arka planı ve güçlü kalemi sayesinde etkili birçok eser ortaya koymuş ve temel İslâmî esasları ustalıkla müdafaa etmiştir. Mustafa Sabri Efendi’nin el-Kavlu’l-Fasl eseri, Peygamber’in (sav) dâhîliğini vurgulayarak nübüvvet makamını âdeta ilâhî elçilik bağlamından koparan Ferîd Vecdî, Muhammed Abduh, Muhammed Mustafa el-Merâgî, Mahmud Şeltût, Muhammed Hüseyin Heykel gibi isimlere bir karşı çıkıştır. Batılılaşmanın etkisinde kalıp İslâm dinini Batılılaşmanın getirdiği yeni değerlere ve düşünce kalıplarına göre yorumlayan bu isimlerin fikirlerini sertçe eleştiren kitap, Mustafa Sabri Efendi’nin Mısır veliahtının iltifatına mazhar olmasına neden olmuştur. Nübüvvet, mucizeler ve ölümden sonra yeniden dirilme konularında pozitivist düşünceye sahip kişilerin yarattığı kafa karışıklığını gideren ve bu düşünceleri bertaraf eden Mustafa Sabri Efendi’nin bu eseri çağdaş Müslümanların sorunlarına da derman oluyor.
122.64 ₺ -
Osmanlı İnsanlığın Son Adası Ketebe
Tarihle birlikte düşünme ilkesi doğrultusunda eser veren Mustafa Armağan, Osmanlı tarihini yeni bir gözle okuma serüvenini bugüne kadar onlarca kez basılan bir eserle taçlandırıyor; Osmanlı: İnsanlığın Son Adası. Bugün ancak su üstündeki kısmını çözebildiğimiz Osmanlı buzdağının derinlerinde bilmediğimiz nice yönlerini yeni bir bakışla gündeme getiren Armağan, böylece Osmanlı tarihindeki klişeleşmiş hüküm ve anlatıları sorgulamaya girişiyor: Kapitülasyonlar iyi bir şey miydi? Osmanlı toplumu erkek egemen miydi? Harem gerçekten de bir haz mekânı mıydı? Patrona Halil bir eşkıya mıydı yoksa halk kahramanı mı? Osmanlı’da demokrasi var mıydı? Osmanlı: İnsanlığın Son Adası bu ve benzeri merak uyandıran soruları cevaplandırmaya yönelik kışkırtıcı bir okuma girişimi.
118.26 ₺ -
Osmanlının Kayıp Atlası Ketebe
Mustafa Armağan tarihte ender rastlanan tarihî kavşakta kaleme aldığı Osmanlı’nın Kayıp Atlası’nda kaybettiğimiz büyük haritayı elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir çabasında. Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca kültür, din, dil ve millete sahip halkları 6 asır huzur içinde yaşatmış bir cihan devletinin kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan o olmuştur. Peki neden yapılmıştır bu beyin ameliyatı? Bir daha bu topraklarda “Osmanlı” benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli ‘millet’in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığını öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı bu ülkede yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü. Lakin Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Böylece hem ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor.
72.27 ₺ -
İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri
Bir halkın yükseliş ve düşüşünün sebepleri her zaman karmaşık ve çok yönlüdür. Bu sebeplerden sadece bir kısmı ölçülebilir niteliktedir ve bu şekilde analiz ve keşfe açıktır. Diğer nedenlerse insanların kalplerinde ve iradelerinde gizli olduğu için erişilemez ve izah edilemezler. Hayatını, İslamiyet’i bir hayat nizamı olarak kalplere nakşetmeye adamış büyük devlet adamı Aliya İzetbegoviç, İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri’nde İslami uyanışımızdaki yanlışlara dikkat çekiyor. İslamiyet’in salt teolojik bir yaklaşımdan ibaret olmadığını, dini mesajlar vererek kutsallaştırıp sonrasında da putlaştırılamayacağını tarihi gerçeklerle ortaya koyuyor. İslam’ın dış dünyayı düzenleme ve değiştirme rolünün unutulup, geleneksel ve folklorik bir zaviyeden ele alınışıyla Müslüman toplumların barbarlarca nasıl kolay bir av haline geldiğini gösteriyor.
136.51 ₺ -
Hediyyetül Müştak
Her metnin oluşturulduğu dönemle arasında sıkı bir ilişki bulunur. Bu sebeple bir metnin hakkıyla anlaşılabilmesi için yazıldığı dönemin özelliklerinin, anlayış tarzının, fikrî ve içtimaî yapısının bilinmesi gerekmektedir. Klasik Türk edebiyatına dahil olan metinlerin daha iyi çözümlenebilmesi için özellikle dînî literatürün, kelimelerin kullanıldığı dönemdeki anlamlarının ve anlam çeşitlerinin, şerh metotlarının bilinmesi icap eder. Bu da klasik şerh metodunu yansıtan metinlerin incelenmesi yoluyla olacaktır. XVIII. yüzyıl Osmanlı müellifleri arasında yer alan La‘lî-zâde Abdülbâkî, mensubu olduğu Bayrâmî- Melâmî ekolü hakkında bilgi veren eserleriyle bilinmektedir. Bu kitap, La‘lî-zâde Abdülbâkî’nin büyük dedesi Sarı Abdullah Efendi’nin (ö.1071/1660) Meslekü’l-‘Uşşâk kasidesine yazdığı şerhtir ve özellikle Türk tasavvuf anlayışını ve mensup olduğu ekolün âdâbını yansıtması bakımından büyük önem arz etmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde şâirin hayatı ve tespit edilebilen eserleri hakkında bilgi verildikten sonra ikinci bölümünde, sadeleştirilmiş metne yer verilmiştir. Ardından eserin tespit edilebilen nüshaları tavsif edilerek edisyon kritik yapılmış ve transkripsiyonlu metin ortaya konmuştur.
111.69 ₺ -
Esbabı Nüzul Kuran Ayetlerinin İniş Sebepleri
Muhaddis, fakih, dilbilimci ve şair olan Ebu’l-Hasan el-Vâhidî yaşadığı dönemde tefsirde asrın imamı olarak nitelenmiş bir müfessirdir. İmam Gazâlî kendisinin tefsir alanındaki üstünlüğünü kabul etmiş, hatta tefsir alanında bir eser vermemesini Vâhidî’nin telif ettiklerinin kafî olmasına bağlamıştır. Yine büyük bir müfessir olan Fahreddîn er-Râzî, hemen her ayetin tefsirinin başında Vahidî’den nakiller yapmıştır. Bir âyetin iniş sebebini bilmeden tefsirini yapmanın mümkün olmayacağını savunan Vâhidî’nin Esbâb-ı Nüzûl isimli kitabı bu alandaki en önemli eserlerdendir. “Âyetlerin iniş sebebi” anlamına gelen Esbâb-ı Nüzûl, daha sonra yazılan pek çok kitaba kaynaklık etmiştir. Necdet Çağıl ve Necati Tetik tarafından Türkçeye kazandırılan bu eser, gözden geçirilmiş yeni baskısıyla karşımızda
327.77 ₺ -
Erzurumlu Emrah
Dil insanın sığınağıdır. Var olanı aşma tutkusunun esiri olan her kalp, hürriyeti onun bağrında arar. Kalbe ağır geleni kelimeler taşır. İnsana konuşmayı öğreten, onun engin bir umman olan kalbinin ortasına dil denen mucizeyi bir rahmet ve selâmet adası olarak bırakıvermiştir. Dili arayan, kendini bulur. İşte, Emrah’ın bütün bir hayatı ve şahsiyeti, şiirinde âdeta bir ırmak gibi akar ve bu ırmağa suyunu veren, onun kaynağını bağrında saklayan yüce dağ ise, Türkçedir. Türkçenin asır be asır işlenen toprağında, en nadide çiçeklerden biridir Emrah. Lisan zevki namına bize ait olan ne varsa önce gönlünde sonra dilinde mezcetmiş ve Türkçeyi Erzurum’dan başlayarak bir bayrak gibi il il dalgalandırmıştır.
60.59 ₺ -
Erzurumlu Bilge İmam Muhammed Lütfi Efendi
Muhammed Lutfî Efendi, namıdiğer Alvarlı Efe, doğduğu, yaşadığı ve eserler verdiği şehir Erzurum’un ilmî, ahlakî ve edebî geleneğine önemli ölçüde tesir etmiş bir gönül eridir. O hem Alvar Köyü’nü ilim, irfan ve sanat merkezine dönüştürüp burada geleneksel esaslara bağlı kalarak öğrenci yetiştiren bir müderris; hem halkı irşat ederek gönüller fetheden bir mürşit, hem de unutulmaya mahkûm edilen şiir dilini ihya eden bir hakikat şairidir. Müderris, mürşit ve şair olmasının yanı sıra Alvarlı Efe bir yanıyla da halkına önder bir imamdır. İşgal ve zulümle dolu zamanlarda kurduğu müfreze ile düşmana karşı en ön saflarda mücadele etmiştir. Muhammed Lutfî Efendi, imamlık makamının ilmi, irfanı ve vatanperverliğiyle hakkını vermiş, Peygamber mirası bu makamı şâd etmesi nedeniyle de ruhlarda ve zihinlerde derin izler bırakmıştır.
73.00 ₺