-
Yunus Emre
Anadolu'nun en zorlu dönemlerinden biri olan 13. yüzyılda yaşamış, yaralı ruhlara şifa olan, "arananı" bulan ve bulduran Yunus Emre... Yunus Emre, yeni Müslüman olmuş Anadolu insanına İslam'ı en ince noktalarına kadar öğretmeyi amaç edinmiş ve bunu yaparken de tasavvufun tüm yollarını ve gönül dilinin tüm imkanlarını sonuna kadar kullanmıştır. Ömrünü insanlara Hakkı anlatmaya adayan Yunus, içerik olarak kuşatıcı, üslup olarak sevdirici ve dil olarak gayet anlaşılabilir şiirler söylemiş ve bu sayede Türkçe'nin din, şiir ve edebiyat dili olmasında başat rol oynamıştır.
32.63 ₺ -
Son İbn Siracın Başından Geçenler Granada’da Bir Aşk Hikayesi
Son Granada hükümdarı Abdullah, atalarının ülkesinden ayrılırken, Padul dağının tepesinde durdu. Bu yüksek yerden deniz görünüyordu; bahtsız hükümdar Afrika’ya gitmek üzere oradan gemiye binecekti. Bulunduğu yerden Granada, Vega ve kenarında Ferdinand ile İsabella’nın çadırlarının yükseldiği Genil ırmağı da fark ediliyordu. Abdullah, bu güzel memlekete, sonra da Müslüman mezarlıklarını gösteren servilere bakıp ağlamaya başladı. Saray ileri gelenleri ile, bu sürgünde Abdullah’a eşlik eden annesi Ayşe Sultan oğluna şöyle dedi: “Erkek gibi savunmasını bilmediğin memleket için şimdi bir kadın gibi ağla!” Dağdan indiler; Granada gözlerinden ebediyen kayboldu.
30.00 ₺ -
Nureddin Zengi Şarkın Kandili
Haçlı istilalarının dünyayı kasıp kavurduğu 12. yüzyılda yaşayan Nureddin Zengi, suyu tersine akıtmayı başaran adam. Bir ayağını Halep'te tutarak müslümanları birleştiren, zillet örtüsünü üstlerinden atan, değerler bağını yeniden yeşerten mücahid ve muttaki bir önder. Müslüman Şarkın kandili, kılıcı, kalkanı. Elliden fazla beldeyi Frenk işgalinden kurtarmasının yanında, inşa ettiği medreseler ve diğer kurumlarla Sünni uyanışa can katan bilge bir yönetici. Yeryüzünü titreştiren güçlü avazıyla, acı ve korku içinde ömür tüketmekten kurtardığı hünerli ve çalışkan kadınlarla, şehirleri ayağa kaldıran yiğit ve onurlu adamlarla benzerine pek rastlanmayan gerçek bir İslâm baharının mimari. Cesareti, adaleti ve merhametiyle herkesin hayranlığını kazanan bu güzide kahraman; yetiştirdiği ve yol gösterdiği Selahaddin'e, fetih minberini bile yaptırdığı Kudüs'ün kapısını aralayan kişi aynı zamanda. Ali Emre, sanki özellikle karanlığa terk edilen, ders kitaplarında adı bile anılmayan bu kıymetli çehreye, yirmi yıllık bir çabanın ürünü olan romanıyla ışık tutuyor. İç içe geçmiş iki anlatıyla ilerleyen romanda; büyük ve karmaşık bir toplumun, farklı aktör ve gelişmelerle çalkalanan zorlu bir dönemin, tarih ile edebiyatın temasıyla yeniden devinen birçok ayrıntının toplu bir fotoğrafını görmek de mümkün.
33.58 ₺ -
Narmanlı Aşık Sümmani
Orta Asya'daki Ozanlık geleneğinin Anadolu'daki Aşıklık geleneğine dönüşmesinde en etkili şehirlerden biri olan Erzurum, kültür sahasında pek çok âşığı yetiştirmiştir. Bu aşıklardan birisi de Aşıklık geleneğinin Anadolu coğrafyasında yavaş yavaş irtifa kaybettiği bir dönemde dünyaya gelmiş ve şiirlerindeki farklı üslupla geleneğe yeni bir renk ve heyecan getirmiş Narmanlı -Aşık Sümmani'dir. Sümmani şiirlerini kendine has bir üslup ve hava ile yorumlayarak Türk Aşıklık geleneğine ve musikisine 'Sümmani Ağzı' olarak bilinen yeni bir makamı da kazandırmıştır. İlhamını gerçek hayattan ve hayal dünyasından alan Aşık Sümmani, bu sentezi şiirlerine yansıtmayı çok iyi başarmıştır. O, gözlemlediklerini ve görünenin arkasına gizlenenleri kendi üslubu ile anlatarak şiirini özgün kılmış ve ölmez eserler bırakmış bir Anadolu aşığıdır.
100.74 ₺ -
Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür Fatih Sultan Mehmed
FATİH’İN İÇİNDE YANAN KOR’A DOĞRU BİR SEYAHAT İçinden kayıklar geçiyor bu kitabın, ilim adamlarıyla dolu. Coğrafyaları bir gerdanlık gibi birbirine rapteden altın halkaları tespit ediyor. Harita tutkusuyla iç dünya teknolojisini bir araya getiren engin bir ufka yelken açıyor. Yazar için Fatih’in ve fethinin maddesi kadar, belki de daha fazla, ifade ettiği mana önemli. Ne arıyordu bu genç Sultan, Bizans İmparatoru’nun efsanevi kütüphanesinde? Ya Delfi mabedinin kâhini Plutark’ın biyografi kitabını neden istinsah ettirmişti? Yaptırdığı onlarca Füsûsu’l-Hikem şerhindeki hikmetlerin, içindeki hangi boşluğa deva olacağını bekliyordu? Bunları yeterince bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, onun içinde bir korun yanmakta olduğu. Bu kitap, okurunu o kor’a bir adım olsun yaklaştırabilirse vazifesini büyük ölçüde yerine getirmiş sayacaktır.
21.17 ₺ -
Enver Paşanın Türkistan Kurtuluş Savaşı
Enver Paşa bizde daha çok Meşrutiyet inkılabı ve 31 Mart hareketi ile Osmanlı Devleti’ni 1.Dünya Savaşı’na sokması, bir de Sarıkamış harekâtıyla tanınır. Ancak ömrünün Türkiye dışında geçen son dört yılı hâlâ bir muammadır. 1960’lı ve 70’li yılların usta kalemi Tekin Erer, Enver Paşa’nın bu pek az bilinen Türkistan’ın bağımsızlık savaşındaki önderliği dönemine bir roman akıcılığındaki anlatımıyla ışık tutuyor. “Kimdir bu Enver Paşa? Ortaasya’nın binlerce tepesinden biri olan Çegan tepesinin eteklerinde cenk etmek için burada ne işi var? Nasıl olmuş da, neden icap etmiş de buralara kadar gelmiş? Nasıl olmuş da Ortaasya Türk kuvvetlerinin başına geçmiş? Yüzlerce, binlerce yıl evvel Osmanlı Türkleri bu topraklardan, bu bozkırlardan Anadolu’ya göç ettiler. Asırlarca üç kıtada hüküm sürdüler. Kaderin, İlâhî kaderin tecellisine bakınız ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Başkomutanı Türklerin ilk durağında şehit düşüyor. Paşa’nın hayatı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun hayatı da ne kadar birbirine benziyor. Enver Paşa, bu genç Başkomutan, hayatı boyunca ne şanlar, ne şerefler, ne debdebeli, ihtişamlı günler görmüştür. Sonunda elbiseleri ve çizmeleri bile soyulmuştur. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi…”
76.50 ₺ -
Acaibül Mahlukat
Ocağın etrafında toplaşıp ninesinin sesinden masallar dinleyenler dünyadaki günlerini sürdüler. Bizse az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bu günlere eriştik. Öykü durur mu o da gitti, pek badireler atlattı, pek vadiler aştı. Arada bir çığır açıldığı olduysa da, masalların o eskimeyen sesi dönüşerek öykülerde kendine yer edinmeyi daima başardı. Epiğin güçlü kökleri süzüle süzüle ince ve zarif yapraklara dönüştüler. Mitler ve masallardaki kahramanlar don değiştirip üzerlerine zamanımızın kıyafetlerini geçirdiler. Kahramanlar değişir de yaratıklar durur mu? Devler, umacılar, ejderhalar, alageyikler, peri kızları, gulyabaniler tebdil-i kıyafet eylediler. Dememiz o ki, ölen hayvan imiş, arketipler ölesi değil! Elbette oturup masalları yeniden yazacak değildik. Yine de, masal yaratıklarını kullanarak bugün nasıl öyküler yazılır merak ediyorduk, heyecanlanıyorduk. Heyecanımızı paylaşanlarla birlikte kendimize bir ocak bulup anlatmaya başladık. Geriye ve ileriye doğru ama sonsuz bir “şimdi”nin içinde yeniden az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik… İşte bu kitap odur!
123.37 ₺ -
Tuhfe-i Bahriyye Tevhid ve Sırlar Denizi
Celvetiyye tarikatının Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden İsmail Hakkı Bursevî 100’den fazla eser sahibi hezarfen bir âlim, şarih, müfessir, şair ve bestekârdır. Bursevî hazretleri tefsir, hadis, tasavvuf ve meani gibi birçok ilim dalında eser kaleme almıştır ve tasavvufi neşve, özellikle Ekberi renk, eserlerinin neredeyse tamamında merkezi bir rol oynar. Bursevî’nin metinlerine baktığımızda Mevlana Celaleddin Rumî, Sadreddin Konevî, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdayî gibi birçok şeyhin yanı sıra onu en çok etkileyen ismin İbnü’l- Arabi olduğu açıkça görülür. Tuhfe-i Bahriyye’nin telif sebebi, Üsküdar’da Bursevî hazretlerinin sohbet meclisine katılan Has Bahçe Müfettişi Bahrî Hüseyin Efendi’nin kendisinden kıymetli bir hediye istemesidir. Bursevî hazretleri bu istek üzerine Tuhfe-i Bahriyye’yi yazar. Eserde “Hû” ismine, tevhid lafızlarına ve Bahrî isminin bâtıni anlamına dair sırlardan bahsedilmektedir. Bursevî hazretleri okuyucudan eserdeki hakikatleri iyi anlamasını ve kitabı mümkün olan her yerde yanında taşımasını istemektedir.
110.23 ₺ -
Kuşlarla Sohbetin Şartları
Yaşadığımız dünyayı “büyüsü bozulan bir dünya” olarak tanımlıyor Ahmet Murat kitaba ismini veren “Kuşlarla Sohbetin Şartları” isimli yazısında. Kitap boyunca da büyüsü bozulan bu dünyanın içerisinde geçmişin, özellikle bir zamanlar sahip olduğumuz zengin tasavvuf kültürünün bugüne yansımalarının izini sürüyor. Dedeleri şeyh olanların şimdiki durumu, halvet ve yeni yalnızlık şekilleri, kandil gecelerinde yaşanan bir çeşit gerginlik, Müslüman saati... Bunlar ve çok daha fazlasını ihtiva eden kitap eski meselelerle yeni karşılaşmaların bir serencamını sunuyor. Ahmet Murat’ın yetkin ve samimi kaleminden çıkan yazılar okuyucuya yepyeni ufuklar açabilecek bir coğrafyanın sınırlarını çiziyor.
118.99 ₺ -
İbn Haldun Hayatı ve Dönemi
İbn Haldun ortaçağda yaşamış Müslüman filozofları arasında üzerine en fazla kafa yorulmuş, hakkında tartışmalar yapılmış, makale ve kitap yazılmış olanıdır. İbn Haldun ile ilgili çalışmaların ve düşüncelerin en sorunlu olduğu saha on dördüncü asrın başlarında hayata veda etmiş olan bu filozofu, fakihi, tarihçiyi günümüz kıstasları ve kavramları ile değerlendirmek eğilimidir. Bu sebepledir ki kendisi hakkında sosyoloji ilminin kurucusu, modern tarih yazımının başlatıcısı, hatta erken dönem modern filozofu denilmektedir. Elinizdeki bu kitap İbn Haldun’un hayatını, içinde yetiştiği koşulları, dönemindeki tarihi hadiseleri, halet-i ruhiyyesini ve eserlerini ele alarak tüm bu aceleci ve peşin hükümleri tartışmaya açmaktadır. Bir diğer ifade ile İbn Haldun’a bugünden bakmak yerine bu çok yönlü tarihi şahsiyeti kendi yaşadığı dönem ve bağlamı dahilinde yargılamadan, bir kalıba sokmaya çalışmadan, olduğu gibi tanımaya ve tanıtmaya gayret etmektedir. Bu kitap, ülkemizde de sıklıkla tartışmalara konu olan ve akademik çevrelerde eserlerine duyulan ilginin hiç azalmadığı İbn Haldun ile ilgili ciddi bir boşluğu doldurmaktadır. İbn Haldun’un kim olduğu, nasıl bir çevrede yetiştiği, hangi hocalardan eğitim aldığı, hangi ilim dallarına eğildiği, hangi görevlerde bulunduğu, hangi sultanların maiyetinde çalıştığı ve nerelere seyahat ettiği gibi soruların hepsine cevap veren kapsamlı bir biyografinin ardından tüm bunların şahsının ve fikirlerinin üzerindeki etkilerini irdelemektedir. Bunu yaparken bir yandan da günümüzdeki yaygın hatalı kabullere esaslı eleştiriler getirmektedir.
35.70 ₺ -
Abdülhamidin Kurtlarla Dansı 3
100. vefat yıldönümünde hasret, minnet ve rahmetle andığımız Sultan II. Abdülhamid’i Türkiye’ye ve Arap dünyasına tanıtan ve bugüne kadar 400 bin okura ulaşan Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı serisi yeni ufuklara yelken açıyor elinizdeki kitapla. “Biz Hasta Adam değiliz. Sadece yatağından taşan bir nehre benziyoruz”, demiş ve eklemişti Ulu Hakan: “Görevimiz, nehrin taşan kollarını tekrar yatağına toplamaktır. Bunu başarabilmek için ihtiyacımız olan zindeliği ancak İslamiyetin gücünde bulabiliriz.” Hem o nehrin taşırılma ve yeniden yatağına döndürülme hikayesi bugün de devam etmiyor mu? Sultana yönelik ihanetler, darbe girişimleri ve suikastler bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve temsil ettiği millete yöneltilmiyor mu? Sultana Firavun ve Yezid diyen hainler aynı yaftaları Erdoğan’a yapıştırmak için seferber olmadılar mı? Tarih bugündür ve Yıldız Külliyesi ile Beştepe Külliyesini bir asır sonra buluşturan sır kitapta açığa çıkıyor. Okurken tarihin ışığında geleceğe yürüyen bir milletin kendisine lider inşa etmedeki azim ve kararlılığına şaşıracaksınız. Bugüne kadar imza attığı 50 kitapla milyonlara seslenen Mustafa Armağan, son kitabı Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı-3’te inanılmaz zenginlikteki tarihî malzemeden nefes nefese bir macera çıkarıyor ve okurunu Sultan’ın kavranması neredeyse imkânsız ufuklarına zevkli olduğu kadar kahredici bir yolculuğa çıkarıyor. İlk kez göreceğiniz bilgi, belge ve görselleriyle tadına doymayacağınız bir kitap tutuyorsunuz elinizde.
26.28 ₺ -
Cemil Meriç Konuşuyor
Bence ülkemiz hiçbir zaman Avrupalılaşmadı ve Avrupalılaşamaz. Avrupa’nın ayırıcı vasfı rasyonalizmdir. Müslüman Doğu ancak belli dönemlerde akla iltifat etmiştir. Bizim için mühim olan akıl değil, irfandır. İrfan ise seziştir, bağlanıştır, inanıştır. Akıl ancak vahyi anlamamıza hizmet ettiği ölçüde bir değer taşır. Batı ile Doğu arasındaki aşılmaz duvar, Batı’nın her şeyi insana ve onun minnacık zaferlerine bağlayışı, Doğu’nun ise kendi dışında ve tecrübeyi aşan hakikatlere teslim oluşudur. Yani büyük bir zihniyet farkı var arada. Gençlik önce kendi tarihini benimseyecek, kendi değerlerine sahip çıkacak, sonra da kendi tarihinin dünya tarihinden koparılamayacağını ve millî değerlerin insani değerlerin dışında olmadığını anlayacak, millî ile insaniyi mezcederek yarınlara kalacak düşünce eserleri yaratacaktır. Dönemin çeşitli gazete, dergi ve TV programlarında Cemil Meriç ile yapılan söyleşiler, ünlü popüler tarih yazarı Mustafa Armağan tarafından bu kitapta bir araya getiriliyor. Cemil Meriç’in düşünceleri, zaman içinde fikirlerinin gelişimi, kişiliği, duygu dünyası ve özel hayatından kesitler bu söyleşiler yoluyla gün ışığına çıkıyor. Batı, Cemil Meriç, Doğu, Edebiyat, Mustafa Armağan, Osmanlı, röportaj, söyleşi
91.98 ₺ -
Ali Ulvi Kurucunun Hatıraları 5 Cilt Kutulu Set
Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, Türkiye’mizde ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat... Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlâkı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı mânevi âlemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir ilim ve irfan önderi... Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, bir Anadolu çocuğu... İlk feyzini doğduğu muhitten aldıktan sonra yüksek tahsilini Kahire’de yapmış; son elli altı senesini Medîne-i Münevvere’de yaşamış ve orada vefat ederek, sahabîlerin yanına uzanmış mes’ud bir insan... İslâm dünyasının mânevi ve siyâsî binbir hâdise ile sarsıldığı yakın tarihi bizzat yaşamış; önemli olayların şahidi olmuş ve mühim şahsiyetlerle tanışmış; bir Müslüman aydının, aydın bakışı ile bunları değerlendirmiş, bir fikir ve mânâ büyüğü... Onun hatıraları, bizler için, bir ilim, irfan ve mâneviyat kaynağı olduğu kadar, yakın tarihimiz için de bir “şifre çözücü” ve geleceğimizi tâyinde bir yol gösterici olacak...
1459.27 ₺ -
Şeytan Ye Diyor İnsan Ne Yemeli Ne Yememeli
Allah. Bizlere Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla seslenerek yiyeceklerin ‘temiz’ olanlarından yememizi öğütler. Peki ama hangi gıdalar temiz? Temizden kasıt tam olarak ne? Bir gıdanın temiz (ve helal) olup olmadığını nasıl anlarız? Sözgelimi kalsiyum fosfatla beyazlatılmış, kimyasal yapıştırıcılarla şekillendirilmiş bir kesme şeker temiz olabilir mi? Ya işkence altında, hayatı boyunca gün ışığı görmeyen bir tavuğun et ve yumurtası? Ticari glikoz ve fruktoz şurubuna aroma ve boya ilavesi ile arısız üretilen yapay bal sizce temiz mi? GDO’lu mısırla beslenen, antibiyotik delisi olmuş sığırların eti caiz olabilir mi? Çocuklara bolca yedirdiğiniz hidrojenize bitkisel yağlı ve hatta DDT’li çikolatalar, gofretler? İçinde onlarca zararlı katkı maddesi bulunan beyaz ekmek sizce temiz kapsamına girer mi? İftar sofralarından bile eksik edilmeyen kolalı ve aromalı içeceklerde alkol olduğunu biliyor musunuz? Bu gerçek liste uzar, hayatlar kısalır! Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ‘temiz gıda’nın gerçek anlamını arıyor. Yıllardır gönül rahatlığıyla tükettiğimiz ‘şüpheli’ gıdaların ipliğini tek tek pazara çıkarırken; salığı kaybetmemek için tertemiz öneriler getiriyor. Dayatılan hazcı ve tüketim endeksli yaşam tarzını reddediyor, bizleri geleneksel ve tıbbi olanla yeniden buluşturuyor. “Ne yiyeceğimizi şaşırdık” diyenlere ‘dosdoğru’ yolu gösteriyor.
254.77 ₺ -
Hz Hüseyin Ve Kerbela Faciası
"En muteber kaynaklara dayanılarak hazırlanmış olan Hazret-I Hüseyin ve Kerbela Faciası, üç safhada anlatılmış; birinci bölümde Hz. Hüseyin´in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbela faciası, sonraki bölümlerde de Kerbela intikamının nasıl alındığı, başka bir deyişle Kerbela sorumlularının başlarına gelenler anlatılmıştır. Kerbela hadisesi, dehşetli olduğu kadar ibretlerle de dolu bir hadise olduğundan, onu kaynaklardan olduğu gibi aktarmaya çalıştık. Bunun için, okuyucular, kitabımızda tarafların birbirlerine karşı olan öfkeli tutum ve davranışlarını, hınçlarını da yer yer göreceklerdir. Bunlar mütalaa edilirken, o günün şartları ve heyecanları gözönünde tutulmalı ve itidal süzgecinden geçirilmelidir.
277.40 ₺ -
Ravi
“Bana hocam, ona da onun hocası, ona da onun hocası… şöyle rivayet etti…” Bir ilim yolcusunun Semerkant’tan başlayıp Buhara’ya, Merv’e, Basra’ya, Rey’e, Haremeyn’e ve daha nice merkeze uğrayarak kâh ferahlık kâh meşakkat içerisinde geçen rihlesi ve tek tanığı kendi derlediği risale hacmindeki bir günce. Ömür, macera, ilim… Her şey biter, yazı kalır. Elinizdeki kitapta yazar “gerçekten kurmacaya” uzanan post-modern bir anlatı ortaya koyuyor. Kimi zaman hâkim bakış açısıyla isimsiz kahramanın bir gününe ve hayat akışına, kimi zaman bizzat genç ilim tâlibinin kendi gözünden hadis halkalarına, derslerin işleniş usullerine, dönemin âlimlerine, birbiri ile temas eden farklı çevrelere tanıklık ediyoruz. Kimi zaman da risalenin bitmeyen serüvenine ortak oluyoruz. Romanla akademik bir araştırma arasında gidip gelen bu melez metin, sadece hadis tarihine ilgi duyanlar için değil, İslami ilimler ve ortaçağ İslam kültür tarihiyle ilgilenenler için de dönemin ruhuna dokunmaya imkânı sunuyor.
181.77 ₺ -
Endülüs Cihat
Gerçekte Endülüs milleti Arap, Berberi, Romen ve Vizigot melezi olup özgün niteliklere sahip farklı bir millettir. Bu millet 1497’den itibaren İspanyolların uyguladığı sistemli bir soykırıma maruz kalmış ve yitip gitmiştir. Onlardan geriye kalan kültürel miras ise tüm insanlığa mâlolmuş şekilde yaşamaya devam etmektedir. Elinizdeki kitapta, Endülüs İslam toplumunun hem kendi içindeki gayrimüslim topluluklarla ve hem de dışarıdaki hristiyanlar ile sağladığı siyasi, askeri, toplumsal ve kültürel iletişim ve etkileşim ayrıntılarıyla ortaya konmuştur. Aynı şekilde, Endülüslülerin bilim ve medeniyet alanlarında sergilemiş oldukları her zaman örnek gösterilecek gayret ve gelişmeler de bu kitabın konuları arasında yer almaktadır. Bu konuların sunumunda üç kavram öne çıkmaktadır: Cihat, Reconquista ve Convivencia. Bugünkü uluslararası şartlardan farklı olarak, güçlü olanın güçsüz olanı ele geçirmek amacıyla silahlı saldırıda bulunabildiği bir dünyada, İslam fetihleri ve Endülüs tecrübesi, insaflı ve tarafsız okuyucu için adeta bir “mürûcü’z-zeheb’tir, altın saçılmış çayırlar gibidir. Endülüs, İslam’ın hukuki düzeni içerisinde çokkültürlü yapısıyla, temel insani değerlere bağlı olarak birarada yaşama sanatı demek olan Convivencia’yı gerçekleştirmiş bir toplum olması yönüyle, bugün arzu edilen birlikte yaşama düzeninin oluşturulması çabalarına kaynaklık edebilecek nitelikte bir tecrübe alanıdır.
168.63 ₺ -
Hikemi Ataiyye Şerhi
Hikem-i Atâiyye, tasavvuf klasikleri arasında nadide bir eserdir. Manevî ünü asırlar ötesine ulaşan İbn Atâullah el-İskenderî’nin iki yüzü aşkın “hikmet”inden oluşan bu eser, tasavvuf ilmini tatbike vâkıf olmak isteyenlerin okuması gereken bir klasiktir. Mutasavvıfların, “Namazda Kur’ân’dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı Hikem okunurdu.” şeklinde methettikleri bu kıymetli eser, kaleme alındığı dönemden günümüze birçok tercümeye ve şerhe tâbi tutulmuş, ünü kendi coğrafyasını aşarak başka kıtalara da ulaşmış, tasavvuf tarihinin en bilinen ve sevilen eserlerinden biri olmuştur. Eserin aynı zamanda şârihlerinden olan İbn Acîbe de Hikem’i konu bakımından tasavvuf alanında yazılmış kitapların tamamını kuşatan bir eser olarak görmüştür. Hikem, genç bir sâlik olan İskenderî’nin bir nevi seyr ü sülûk notları gibidir ve sâlikin yolculuğunun temel stratejilerini büyük bir vukûfiyetle özetleyen tasavvufî aforizmalardan oluşur. Sâlikin mânevî yolculuğunda karşılaşabileceği tuzaklar ve kısa yollar, eserin bütününe yayılmıştır. Çok özlü olması, kavranması güç birçok tasavvufî inceliği anlaşılır ve çok çarpıcı bir biçimde dile getirmesi, Hikem’in en belirgin edebî özelliklerindendir. Hikem üzerine yüze yakın şerh yazılmıştır. Bunlardan pek azı Türkçedir. Elinizdeki şerh, Türkçedeki şerh zincirinin şimdilik son halkasını oluşturmaktadır. Şerhin müellifi merhum Hüsnü Geçer Hocaefendi, hem zâhirî hem de bâtınî ilimlerde hâkimiyet sahibi bir âlimdi. Bu şerhte bu vukûfiyetin izlerini görmek mümkündür. Bu eser, İbn Acîbe’nin İb’âdü’l-Gumem an Îkâzi’l-Himem fî Şerhi’l- Hikem’i başta olmak üzere selefi olan başlıca şerhleri dikkate almakla birlikte merhum yazarın kendi zevkini, tecrübesini ve idrakini de yansıtmaktadır.
400.77 ₺ -
Kıl Şefaat Ya Resullalah Huda Affeylesin
İslâmî edebiyatın ilk ve en önemli manzum ürünlerinden biri, Ka‘b b. Züheyr’in Bürde Kasidesi’dir. Mu‘allaka şairlerinden Züheyr b. Ebî Sülmâ, gördüğü bir rüyayı âhir zaman peygamberinin yakında zuhur edeceğine yorarak oğulları Büceyr ve Ka‘b’ı Son Nebî’ye biat etmeleri hususunda uyarmıştır. Bundan yıllar sonra Büceyr, kardeşinden ayrılıp Medine’ye gelerek Müslüman olmuş; bunu öğrenen Ka‘b, hem onu hem de Hz. Peygamber’i (sav) hicveden talihsiz bir şiir söylemiştir. Ancak daha sonra bundan nedamet getirerek kendisi de Medine’ye gelen Ka‘b’ın, Mescid-i Nebevî’de okuduğu, “Bânet Su‘âd” şeklinde başlayan şiiri Resûlullâh’ın (sav) beğenisini kazanmış; bunun üzerine Efendimiz, Ka‘b’ın omuzlarına kendi hırkasını (bürde) koymuştur. Hz. Ka‘b’ın Kasîde-i Bürde’si, kendisinin affına vesile olduğu gibi İslâmî edebiyatın en önemli eserlerinden biri olarak geniş bir tercüme-şerh literatürünün oluşmasını da sağlamıştır. Kıl Şefâat Yâ Resûlallâh Hudâ Affeylesin, 17. yüzyılda yaşamış iki önemli Osmanlı müellifinin Kasîde-i Bürde etrafında ortaya koyduğu mesaiyi bir araya getirmektedir. Galata Kadısı Üsküdârî Ramazan Ahmed Efendi ile Nişancı Abdurrahman Abdi Paşa tarafından kaleme alınan bu iki şerh, İslâmî edebiyatın en seçkin ürünlerinden birinin Türkçe literatürdeki yansımalarından bir kesit sunmaktadır. İlki divan şiirinden beyitler eşliğinde, ikincisi ise son derece berrak bir Türkçeyle yazılan ve her ikisi de dönemin padişahı IV. Mehmed’e sunulan bu şerhler, Türkçe okuryazar kitle için tertipli birer istifade kaynağı olma vasfını taşımaktadır. Bürde Kasidesi’nin ilk Türkçe şerhlerini içeren bu çalışma, İslâm kültür tarihinin mukaddes bir emanetini konu alarak bu kültürel ve edebî birikimi günümüz okurlarıyla buluşturmaktadır.
100.74 ₺ -
Hak Aşıklarının Azığı
“Bilgil ki bu kitap; seyr ü sefer, takdir-i Rabbânî’yle Rûm diyârının bir ucuna düştüğünde, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hicretinden 895 sene sonra Vardar Yenicesi’nde Türkî ihtiyâr olundu, tâ ki Hak yolunun tâlibleri (tâlibân-ı sâdık) ve bu yolda samimi olanlar (muhlisân-ı muhikk) kulak verip yararlanalar.” Hak Âşıklarının Azığı, 15. yüzyıl Osmanlı meşâyıhından Molla Abdullah İlâhî’nin, tasavvufî terbiyeye yönelen kişilere dikkat edilmesi gerekenleri sohbet usulüyle açıklayarak Türkçe kaleme aldığı bir risâledir. Kulluk, muhabbetullah, tezkiye, tasfiye, mücâhede, müşâhede, murâkabe, tevekkül, tefekkür, kalp, nefs, ruh, hâl, makam, tarikat âdâb ve erkânı, ibadetlerde titizlik, sünnetullaha riâyet, lokmanın helâlliği gibi tüm boyutlarıyla açıklanması gereken konular, bu risâlede açıklığa kavuşturulmaktadır. Risâlenin sonunda İlâhî’nin, metin boyunca açıkladığı tasavvufî kavramları Muhyiddin İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye’sinin yüz elli üçüncü bölümüne dayanarak özetlediği bir kısım da mevcuttur. Simav’da doğan ve Ali et-Tûsî gibi isimlerden medrese tahsili aldıktan sonra Semerkand’a giden Molla Abdullah İlahî, burada Nakşibendî şeyhi Ubeydullah Ahrâr’a intisab etmiştir. Şah-ı Nakşibend’in türbesinde dokuz erbain çıkardıktan sonra mürşidinin izni ve işaretiyle Anadolu’ya dönmüş, bu esnada Molla Câmî gibi isimlerle görüşme imkânı bulmuştur. Tam da bu sebeple onun satırları, birçok manevî yolun neşvesini taşımaktadır.
131.40 ₺ -
Türkçe Ezan ve Menderes
Mustafa Armağan, Türkçe ezanın okunduğu günleri ve Başbakan Menderes’in Arapça ezanı serbest bıraktırdığı günü yaşayanları konuşturarak yakın tarihimizin bu unutturulmuş döneminin perdesini aralıyor. “İnsaf ediniz, diyorlardı. “Allahuekber” dedi diye insan tutuklanır mı? Caminin içinde Arapça okumak suç değil. Fakat minareye çıkınca suç oluyor. Keza minareden ezan yerine küfür edilse yine suç değil. Fakat Allahuekber denilince hapishane hazır. Bu bizim 1300 yıllık geleneğimiz. Biz 1300 yıldan beri Allahuekber demeğe alışmışız. Mademki laikiz, neden ezan okurken “Tanrı Uludur” yerine “Allahuekber” dediğimiz için bizi hapse atıyorsunuz? Bir Hıristiyan, ibadetini istediği lisanla yapınca ses çıkartmıyorsunuz da, bizim Allah huzuruna çıkışımızda alıştığımız lisanda konuşmağa neden müsaade etmiyorsunuz?” (Bir Türkçe ezan mağdurunun sözleri...)
36.50 ₺ -
Öncesi ve Sonrasıyla Tek Parti Devri
Yakın tarihimizde Tek Parti devrinden başka hesabı verilmemiş veya bedeli ödenmemiş bir dönem hiç olmadı. Sultan 2. Abdülhamid, 33 yıllık iktidarının ardından İttihatçılar tarafından tahttan indirilip hapsedildi; Enver, Talat ve Cemal Paşalar siyasi hayatlarını bitirme pahasına yurt dışına kaçtılar; Osmanlı hanedanı toptan sürgün edildi; Demokrat Parti idamlar ve hapislerle mukabele gördü vs. Sadece ve sadece ülkeyi çeyrek asır demir yumrukla, ağır yasaklarla ve katı bir diktatörlükle yöneten Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı bugüne kadar yaptıklarının hesabını vermedi. İşte bu yüzden yakın tarihimiz doğru dürüst yazılamadı. Yakın tarih araştırmalarıyla tanınan Mustafa Armağan ‘’Tek Parti Devri’’ adlı kitabında bu hesabı verilmemiş veya açık kalmış dönemin derli toplu bir muhasebesini çıkarmaya soyunuyor. İstiklal Mahkemeleri’nden Dersim katliamına, açlıktan kıvranan ülkeye heykel diktirmekten arşiv düşmanlığına bir yığın olaydan seçtikleriyle bize dönemin fotoğrafını çıkarıyor. Eksik ama bütünü hakkında fikir veren bir fotoğraf bu. Hem daha yolun başında sayılırız. Asıl defterler bundan sonra açılacak değil midir?
26.28 ₺ -
Osmanlı Sultanları Albümü
OSMANLI TARİHİNİN YALIN BİR DÖKÜMÜ Yakın tarih alanında birçok esere imza atan Mustafa Armağan, Osmanlı Tarihi’nin özeti sayılabilecek Osmanlı Sultanları Albümü adlı çalışmasıyla tüm Osmanlı Padişahlarının kısa hayat hikâyelerini resimleriyle birlikte okuyucularına sunuyor.Anlaşılır, akıcı bir Türkçeyle kaleme alınmış olan kitap binlerce sayfalık bir büyük tarihin özünü aktarıyor.Kimdir bu Osmanlı Sultanları?Kurdukları imparatorluk 600 yıl boyunca dünyaya hükmetti; savaş meydanlarına ve nice kitapların sayfalarına hükmeden dilleri neredeyse unutuldu; inşa ettikleri her binaya attıkları imzaları/tuğraları kitâbelerden söküldü ve son kalan hanedan üyeleri geri dönmemecesine yurt dışına sürüldü. Yine de zihinlerden silinemediler. Bugün üzerine onlarca devletin kurulduğu topraklarda kendilerini hatırlatacak hayır eserleri inşa ettiler çünkü onlar gönülleri fethetmenin, mekânı ele geçirmekten daha kalıcı bir yatırım olduğunu biliyorlardı. “Bu, Moğol akınlarının Anadolu kapılarına getirdiği Ertuğrul’un oğullarının Söğüt’te başlayıp San Remo’da noktalanan 668 (1258-1926) yılının yalın bir dökümüdür. Bu dökümdeki bilgilerin, ayrıntıları ve derinlikleri haber veren işaret levhaları oldukları unutulmadan okunması en büyük dileğimdir.” Mustafa Armağan
60.59 ₺ -
Eğitime Adanmış Bir Ömür Mahir İz
Yakın tarihimizin abidevi şahsiyeti, hayatını insan yetiştirmeye adamış bir öğretmen... İdeal bir “Hoca” nasıl olur sorusuna yaşantısıyla cevap olan mütefekkir... Eğitime Adanmış Bir Ömür: Mahir İz, yazdığı eserlerden çok yetiştirdiği insanlarla kültür hayatımızı etkileyen Mahir İz’in hayatını, kişiliğini ve eğitimci yönünü akıcı bir üslupla okura sunuyor, Mahir İz’in sahip olduğu tevazu dolayısıyla hatıralarında bahsetmediği yanlarını ve anılarını gün yüzüne çıkarıyor. “Mahir Hoca’nın” çocukluk yıllarından ölümüne kadar olan yaşamını anlatan eser; Hoca’nın öğretmenlik, memurluk ve yöneticilik faaliyetlerinden, memlekete hizmetlerinden bahsediyor, kişiliğini, üslubunu, aldığı eğitimi ve entelektüel kimliğini tanıtıyor, eserleri ve yetiştirdiği öğrencileri hakkında bilgiler veriyor. “Öğündüğünü de görmedim. İstikâmetin, doğruluk ve dürüstlüğün sanki mücessem bir heykeli idi. Ülkemizde, hanegî eğitiminin son muallimlerindendi.” M. Şevki Eygi “Düşüncelerini hâtıralar, mısrâlar, şakalar ve nükteler şeklinde konuşarak ifâde derdi. Çünkü yazar değil Hocaydı ve hep Hoca olarak kaldı.” Mehmet Çavuşoğlu
145.27 ₺ -
Niyazi Mısri
Niyâzî-i Mısrî kendinden öncekilerin yürüdüğü yolda kendi meşrebince yürüyen bir derviş; Yunus ile çağdaş olmasa da onunla hemhâl olan bir şahsiyet. Hakikate ermek için çıktığı yol onu irfan mektebine talebe yapmış; zahirde aradığını batında bulmuş ve batın ilminin alimi olmuştu. Mürşitlik ettiği yol “Ene’l Hak” yoludur, işaret ettiği sır “Levlâke” sırrıdır ve der ki “Gönül Allah’ın evidir”. Dört kapı kırk makamdaki seyri sülûkunda amacı kesretten kurtulup vahdete ermek olan Niyâzî, mârifetullahı, vahdeti, ilâhî aşkı, tasavvuf yolunun adap ve erkânını külfetsiz bir Türkçe ile söylemiştir. Niyâzî-i Mısrî bu topraklarda yeşeren irfani bilgiyi dönemine has olmakla birlikte, bugün de anlaşılabilecek bir Türkçe ile nazma dökmüş, Orta Asya’da Ahmed-i Yesevî ile başlayan ve Anadolu’da pek çok önemli şahıs ile müstesna bir mevki kazanan Türk tasavvuf edebiyatında unutulmaz bir isim olarak yerini almıştır.
100.74 ₺ -
Selahaddin Şarkın Kartalı
"Şark’ın kartalı; yıllarca çöllerin, ovaların, dağların üstünde süzülen, Kudüs semalarına yükselen sevinç nidalarına eşlik eden, deniz kıyısına Yecüc ve Mecüc gibi yığılan istilacıları şaşkına çeviren, kan ve çamur içinde çırpınan evlatlarını sabır ve cesaret gıdasıyla besleyen, en zor durumlarda bile yetimleri ve mazlumları koruyup kollayan, şeref ve muhabbetle büyüyen çocukları selamlayan ve artık ağrıdan sızıdan kıpırdayamaz hâle gelen yorgun kanatlarını sabaha doğru usulca kapattı. Bir çocuk kuyudan çıktı, bir delikanlı zindandan kurtuldu, bir baba yuvadan ayrıldı.” Ali Emre; TYB 2017 Roman Ödülü’nü alan Nureddin Zengi’nin ardından, çarpık yaklaşımlarla Doğu ve Batı edebiyatlarında tanınmaz hâle getirilen Selahaddin Eyyubi’ye, yine büyük bir çabanın verimi olan yeni romanıyla ışık tutuyor. Yer yer yarı belgesel bir özellik de taşıyan eserde, hem yalnız ve mahzun bir insan hem de kurucu ve yol gösterici bir önder olan Selahaddin’in hayatı, zengin ayrıntılar ve etkili hikâyeler eşliğinde gözler önüne seriliyor. Şark’ın Kartalı, tarihin tekerini edebiyatın temasıyla yeniden döndürüyor.
32.12 ₺ -
Müteahhir Dönem Maturidi Kelamı
“Mâturîdî kelâmının nev’î şahsına münhasır bir numunesi olarak anılmaya layık” Şemsüddîn es-Semerkandî, müteahhir dönem kelâm ilmi için çok önemli bir isim olmasına rağmen hayatı konusunda çok az bilgiye rastlanmaktadır. Ancak Şemsüddîn es-Semerkandî’nin felsefî-kelâm usûlüne hâkimiyeti, mantık sahasındaki yetkinliği, bugün pozitif bilimler olarak nitelendirilen ilim şubelerindeki eserleri ve hakkında paylaşılan sınırlı bilgiler kendisinin hayatı ve kelâm düşüncesine dair ayrıntılı bir araştırma yapmayı gerekli kılmaktadır. Melikşah Sezen, Şemsüddîn Es-Semerkandî’nin şahsını, yaşadığı coğrafyayı, hocalarını, eğitimini, talebelerini ve eserlerini tetkik etmek yoluyla literatürdeki bu büyük boşluğu dolduruyor.
122.64 ₺ -
Özgürlüğe Kaçışım Hapishaneden Notlar
Bosna Hersek’in özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde en başat rolü oynayan Aliya İzetbegoviç’in hapis günlerinde fikri dünyasında derinleştiği notlarının derlemesidir Özgürlüğe Kaçışım.Yaşamının neredeyse tamamı özgürlük mücadelesi ile geçen İzetbegoviç, bulunduğu coğrafyayı ve dünyayı tüm yönleri ile kavrayabilen, geçmişi ve yaşadığı çağı farklı disiplinler içinde değerlendirebilen çok yönlü kişiliği ile son yüzyılın en önemli düşünürlerinden biridir. Aliya İzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım ile temel hak ve özgürlükler, din, siyaset, bilim, ilim ve sanat gibi birçok kavramı engin bilgi birikimi ile damıtıp biz okuyucuya hakikati göz hizasına getirecek eşsiz bir eser sunmuştur.
131.40 ₺