-
Nur'un Birinci Talebesi Hulusi Yahyagil
Albay İbrahim Hulusi Yahyagil, Harp Okulu mezunu, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları gazisi, dinî ve manevî ilimlere aşina bir zattır. 1928`de Eğirdir Dağ Komando Okulu`na tayin edildiğinde, Üstad Bediüzzaman`ın Barla`da olduğu haberini alır almaz, ziyaretine gider. Derin zekâ ve ferasetiyle ve maneviyata aşina kalbiyle, Üstad`ın mahiyet ve misyonunu çabuk kavrar. Nurlara bütün benliğiyle sarılıp hizmetin tarihinde önemli bir rol üstlenir. Özellikle “ilmin anahtarı” olan sorularıyla Mektubat başta olmak üzere, pek çok hakikatin vücut bulmasına vesile olur. Hulusi Bey, âdeta bin talebe bedeline Üstad`a verilmiş zeki bir muhatap, ciddi bir arkadaş, “hizmet-i Kur`an ve imanda bir muin” ve “birinci talebe”dir. Nurları kendi malı gibi kabul edip neşrini hayatının birinci gayesi bilir ve son nefesine kadar bu yolda sadakatle ve ihlasla hizmet eder. Eğirdir`de iki yıl sekiz ay görev yaptığı süre zarfında Üstad`la altı defa görüşür. Daha sonra iki defa daha olmak üzere, toplam görüşmesi sekiz kezdir. Buna rağmen birbirinden hiç ayrılmamış gibi aralarında kopmaz bir bağ vardır. Üstad, yazılan bütün risaleleri Hulusi Bey`e göndererek intibalarını alır. Albay İbrahim Hulusi Yahyagil, ismiyle müsemma muhlis bir zattır. Onun hayatı, Üstad ve Risale-i Nur`a sadakatle geçmiş berrak bir aynadır. Bu çalışmada yer alan hayattar hatıraların, gelecek nesillere ideal bir Nur talebesi portresi çizeceğine inanıyoruz.
13.50 ₺ -
Ahmed Fuad Efendi
“Kardeşim Ahmed Fuad, sen Hafız Ali ve Hasan Feyzi`nin halefisin. Hem ahirzamanda bu iman ve Kur`an davasında ihlasla çalışan birinin eski zamanlardaki yedi evliyanın Cenab-ı Hak nezdindeki makbuliyeti kadar kıymeti var. Sen bize Sungur`u hediye ettin, Sungur binlerce insanın imanının kurtulmasına vesile oldu. Sen şimdi Sungur`un makamını anla. Ve onun kazandığı bu sevabının bir mislinin sana verildiğini düşün, Cenab-ı Hakk`a şükret.” Bediüzzaman Said Nursî Üstad Bediüzzaman`ın yakın talebelerinden Mustafa Sungur, “hayatı yazılacak zatlardan” diye bahsettiği Ahmed Fuad Efendi hakkında şunları söylüyor: “Ahmed Fuad Efendi`yi 1946 senesinde köyümüz Çalışlar`a mevlit münasebetiyle geldiğinde tanıdım. Camiden çıktıktan sonra, lüks lambası elimde, misafir olduğu eve geldiğimizde gece yarısına kadar çok tatlı sohbetlerimiz olmuştu. Ben Kastamonu Göl Köy Enstitüsü`nden mezun olarak köyümüze muallim olarak atanmıştım. O zamana kadar orada okuduğum kitaplardan zihnime takılan birçok sual ve şüpheyi birer birer ortaya döktüm. O suallerime verdiği gayet mukni ve güzel cevapları takdir ve hayranlıkla karşıladım. … Üstad`ımız sağlığında Ahmed Fuad`ı Hafız Ali`nin varisi, ikinci bir Hasan Feyzi ve Hasan Feyzi`nin de tam varisi olarak yâd etmiştir. Lahikada dercedilen Hazreti Üstad`ımızın hakikattar beyanları Ahmed Fuad`ın yüksek bir mertebede olduğunu göstermektedir...”
9.00 ₺ -
Bediüzzamanın Sır Katibi Mehmed Feyzi Efendi
Kastamonu bir mübarek belde. On yedi bin evliya ve Anadolu`nun dört maneviyat büyüğünden biri, Şaban-ı Velî Hazretleri onun sinesinde barınmakta. O mübarekleri temsilen, Üstad Bediüzzaman`a gönül veren, talebe olan büyük bir veli ve âlim bir zâttır Mehmed Feyzi Efendi. Bu bağlılığı, yakınlığı ve teslimiyeti ile o büyük müceddidin “Sır Kâtibi” olma şerefine nail oldu. Üstad`ın Kastamonu`da kaldığı yedi yıl boyunca, gece gündüz hep hizmetinde kaldı. Uzun ve soğuk kış gecelerinde, yazın yemyeşil ağaç ve çayırlarla kaplı dağ ve ormanlarında Üstad`ın nice derunî ve ulvî hallerine şahit oldu. Denizli ve Afyon Hapishaneleri`nde Üstad`ının yanı başındaydı. İslam davası için çile çeken asrın kahramanları safında yerini almıştı. Hayattaki yegane iftihar vesilesi Risale-i Nur`a ve Üstad`ına hizmet etmek, bu vesileyle eşsiz mazhariyetlere nail olabilmekti. Üstad ise bu güzide talebesinin faziletini, “Selef-i salihin, Mehmed Feyzi gibi bir talebem olduğuna gıpta ediyorlar” ifadesiyle dile getirmişti. Mehmed Feyzi Efendi, kazandığı manevî mertebeyi Üstad`ın verdiği icazetle de taçlandırdı. Elde ettiği böylesi ilmî servet ve zenginliği, gerek yurt içinden gerek yurt dışından, her kesimden ziyaretine gelenlere cömertçe sundu. Abdullah Yeğin Ağabey`in ifadesiyle, “Risale-i Nur Üniversitesinin Bir Fakültesi” konumunda olan evinin köşesinde, yanına gelen herkese manevî ziyafetler verdi. Hayatlarındayken anlaşılamamak, büyük zâtların kaderi olsa gerek. Bu kitapta hayat ve hatıralarıyla manevî simasına ışık tutmaya çalıştığımız Mehmed Feyzi Efendi de bu kaderi paylaşanlardan birisidir ne yazık ki. Bu çalışmanın, onun daha iyi anlaşılmasına yardım edecek ve pak ruhunu memnun edecek bir adım olmasını niyaz ediyor, ona karşı olan vefa borcumuzun bir gereği sayıyorum
12.00 ₺ -
Karanlıktan Nura Hatıralarım
Risale-i Nur dünden bugüne hep bir iman mücadelesinin sembolü oldu. İnsanları inkar ve isyan karanlığından imanın nurlu aydınlığına, sahil-i selamete ulaştıran bir sefine oldu. Her türlü zorluk, yokluk, baskı ve takibin hüküm sürdüğü şartlar altında dahi kalplerde ve gönüllerde imanın ışığını, huzurunu ve saadetini hep canlı tuttu. İşte bu yüzden yüz binler, şimdi milyonlar Risale-i Nur'un etrafında pervane oldular. Nur'a yaklaştıkça, Nur'ları okudukça karanlıkları geride bıraktılar. Karanlığın şiddeti arttıkça aydınlığın derecesi ve değeri o kadar artar. İşte zifiri karanlığın hakim olduğu bir dönemde yaşadı Hamdi Sağlamer. Üstelik o karanlığa bir de kendi hayatındaki karanlıklar da eklenmişti. Gençliğin sarhoşluğuyla İslam'ın emir ve kurallarını bir kenara bırakmıştı. Hayalleri, duyguları, düşünceleri ma neviyata karşı yabanileşmişti. O dönemi "Günah deryasında girdaplar içinde sürüklenerek korkunç akıbetlere giden bir kuru yaprak gibi sürüklenip gidiyordum. İslamî ve imanî bilgilerden yoksun olduğumdan, bu gidişin dehşetini idrak edemiyor, bu akıntıdan kurtulmayı da düşü ne miyordum" diye anlatan Hamdi Sağlamer karanlıklar deryasından Nur alemlerine nasıl ulaştığını anlatıyor. Sadece kendi hayatını değil, Risale-i Nur'a hizmet için çekilen sıkıntıları, karşılaşılan zorlukları ve bunlara karşı gösterilen büyük sabrı aktarıyor. Bir döneme ışık tutan bu kitapta Hamdi Sağlamer'in hatıralarını okudukça kendinizi bulacak, iman nuruyla aydınlanmanın manevî lezzetini siz de tadacaksınız. Başta Zübeyir Gündüzalp ve Avukat Bekir Berk olmak üzere Risale-i Nur davasının örnek hizmetkarlarını daha yakından tanıyacaksınız.
9.00 ₺ -
Dr. Mustafa Ramazanoğlu
Bu kitapta Üstad Bediüzzaman’ın “Üniversiteli Nurcu”, “Tesirli bir surette hizmet-i Nuriyeye, Nurlarla münasebettar üniversite mektebinin pek gayretli bir Nurcusu”, “Bir Abdurrahman ve bir Salâhaddin kabiliyetinde”, “Yüksek talebe” ifadeleriyle hitap ettiği gençlerden Dr. Mustafa Ramazanoğlu’nun hayatından kesitler ve hizmete dair mühim düsturlar bulacaksınız. Mustafa Ramazanoğlu, Üstad Bediüzzaman’ı ilk defa Kastamonu’da ziyaret etmişti. O sırada henüz ortaokul talebesiydi. ‘Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar. Bize Allah’ımızı tanıtır mısın?’ diyenlerdendi. Bu kitapta daha evvel yayınlanmamış bilgi, belge ve fotoğraflara, Üstad’ın el yazılarına şahid olacaksınız. Bir devre ışık tutacak ilginç hatıralara, Risale-i Nur’un bazı parçalarının bu hatıralarla izahına kulak misafiri olacaksınız. Bu kitabı okuduğunuzda Üstad Bediüzzaman’ın mukaddes iman ve Kur’an davasına hizmet etmiş genç Nur talebelerinin ihlas, samimiyet ve uhuvvetlerine dair pek çok hatırayla karşılaşacaksınız Bazı lahika mektuplarında zikredilen hadiselerin perde arkasına dair bilgileri ibretle ve dikkatle takip edeceksiniz.
3.75 ₺ -
Nur'un Kahramanları (6 Kitap)
Onlar eşlerini, evlatlarını, mallarını... Kısaca sevdikleri sevecekleri her şeylerini geride bıraktılar. Arkalarına baklmadan Nur`a pervane oldular. Kahramanca, cesurca, fedakarca... İman ve Kur`an davasında Üstad Bediüzzaman`ın yanıbaşında yer aldılar... 1-Hayatını Davasına Adayan Adam : Bekir Berk ( VCD HEDİYELİ ) 2-Nur`un Büyük Kumandanı : Zübeyir Gündüzalp 3-Kulluğu İçinde Bir Sultan : Tahiri Mutlu 4-İhlas ve Sadakat Abidesi : Bayram Yüksel 5-Ceylan Çalışkan ve Çalışkanlar Hanedanı 6-Fena Fi`n nur Mustafa Sungur
52.50 ₺ -
Üstadın Manevi Evladı, Fena Fi`n Nur Mustafa sungur
Fedakarlık, kişinin fedâ ettiği şeylerin değeriyle ölçülür. “Anam babam sana fedâ olsun!” diyen Sahabe misali, yahut bir İbrahim Edhem gibi tacını, tahtını, eşini, işini, evladını, malını, hülasa sevdiği her şeyi arkada bırakıp yüzünü yalnız Nur`a yönelten bir muhabbet kahramanıydı Mustafa Sungur. Onu yollara düşüren muhabbetiydi. Ona dağları, deryaları aştıran, ovaları geçtiren, hadiselerin korkunç dalgalarına göğüs gerdiren muhabbetiydi. Bir gül bahçesine girercesine çilehanelere, hapislere koşturan muhabbetiydi O muhabbet ki Mustafa Sungur`u daha çocuk denecek yaşlarındayken Üstad`ın yakınlığına mazhar ve ona en has talebe eyledi. Nur Sultanın hayat-ı maneviyesini devam ettirme sırrına mazhar “Fena fi`n-Nur” bir yadigar-ı Bediüzzaman ve bir evlad-ı Resul-i Zişan oldu. O eşsiz muhabbet ve sadakatle safaya değil cefaya, çileye ve mihnete talip oldu. Bütün dünyevî makam ve sevgilileri fedâ edip zindanları tercih etti. Çünkü onun gözünde hapishaneler saraydan farksızdı. Çünkü orada Üstad`ı vardı. İşte bu yüzden “Sungur, hayatım hayatınla devam edecek!” ve “İstikbalde Nur`un bayramları olacak. Ben o bayramları göremeyeceğim, sen o bayramları görecek ve gelip kabrimde bana anlatacaksın!” müjdesine mazhar oldu. Hatta bu müjdeyi bir emir telakki edip öyle yaşadı. Nice aşılmaz zorluklara, sıkıntılara ve manilere rağmen Rusya`nın değişik şehirlerine Nur`lu müjdeleri ulaştıran Nur`lu kafilenin başında yer aldı. Moskova`ya, Tiflis`e, Bakü`ye Sibirya`ya defalarca gitti. Gittiği her yere Medrese-i Nuriye açtı. Müjde verdi, müjdelere mazhar oldu. Bu kitapta Kur`an hizmetine adanmış kutlu bir ömrün, paha biçilmez `an`larıyla, Nur`lu hatıralarıyla muhatap olacaksınız. Sıradan gibi görülen bir sözün, bir işaretin, bir uygulamanın keşfedilmemiş nice hakikatlerin anahtarı olduğuna, karanlıkta kalmış pek çok gerçeğe ışık tuttuğuna şahit olacaksınız. Dünden bu güne ve istikbale ışık tutacak tarihî belge niteliğini taşıyan bu eserle Nur`lu ufuklara yelken açmaya var mısınız?
13.50 ₺ -
Aşina Çehreler
Geçmişini unutan ve yaşayan değerlerini umursamayan insanlar eksiktir. Hafızasını kaybeden toplum da öyle... Türk milletinin kültürünü kelime kelime yaşatan, sanatını nakış nakış işleyen, edebiyatını yazılarla - şiirlerle ebedileştiren sanatkârlar, milli cengâverlerimizdir. Ancak, onları baş tacımız etmemiz gerekirken, maalesef büyük bir vefasızlık örneğine imza atıyoruz millet olarak. Oysa mazi, hal ve istikbal, kültür bağıyla birbirine bağlıdır. Bu bağın düğümleri ise sanat ve fikir insanlarıdır. İşte bu kitap, sanat ve edebiyat alanında, milli kültürümüze sağladıkları katkı dolayısıyla, en azından bir teşekkürü hak eden nice fikir ve sanat büyüğümüze adanmış bir vefa çalışmasıdır. Mimar Sinan`dan, Ömer Seyfettin`e, Halide Edip Adıvar`dan Nihat Sami Banarlı`ya, Atilla İlhan`dan Yavuz Bülent Bakiler`e, Nurettin Topçu`dan kadar bir çok düşünce ve sanat adamı bu kitapta bir araya geliyor...
10.50 ₺ -
İhlas ve Sadakat Abidesi Bayram Yüksel ve Ali Uçar
Risale-i Nur hizmetinde önemli bir yeri olan Bayram Yüksel, yıllarca “Büyük Ruh Mimarı”nın ocağında piştikten sonra onun nurlu ellerinde adeta şekilden şekle girmiş, olgunlaşmış, Nur talebelerinin şefkatli, ihlâslı, sadakatli ve gayretli Bayram Ağabey`i olmuştur. Etrafındakilere en çok telkin ettiği şey, “Ben bir grubun değil, bütün Nur talebelerinin ağabeyiyim” sözüdür. “İhlâs ve Sadakat Abidesi Bayram Yüksel”, Üstad`ın tarz-ı hizmetine yakından şahit ve vakıf bir fedakârın hayat ve hatıratı olarak sadece bazı hizmet prensiplerine ışık tutmakla kalmayacak, aynı zamanda Nur toprağına düşen bir kabiliyet çekirdeğinin meyveli koca bir ağaca nasıl inkılâp ettiğini göstermesi bakımından da ilginç bir örnek teşkil edecektir. Ve Ali Uçar… Nur hizmetine büyük katkıları ve Bayram Yüksel`le olan yakınlıkları sebebiyle, kitabın sonunda bu fedakârın hayat ve hatıralarına da yer vermeyi bir vefa borcu bildik.
12.00 ₺ -
Rabbini Arayan Thomas
Bu kitap, seküler bilim ve dinsiz felsefenin entelektüel bir şakirdi olan Thomas'la kitabın yazarının yaptığı çetin ve heyecanlı tartışmaların notlarıdır. Bu kitapta, iman ile inkâr, İslam ile Hıristiyanlık arasındaki muvazeneleri göreceksiniz. Modern bilim ve felsefenin getirdiği şüphelere ve sorulara cevaplar bulacak, Allah'ı inkâr eden birinin içine düştüğü acınacak durumu müşahede edeceksiniz. Bu kitabın birinci muhatabı, Thomas gibi seküler bilim ve dinsiz felsefenin ördüğü kalın perdeden dolayı, Rabbini göremeyenlerdir. İkinci muhatap ise seküler bilim ve dinsiz felsefeden aldığı derslerle Rabbi hakkında soru ve şüpheleri olan müminlerdir. Üçüncü muhatap, Thomas gibi Rabbini arayanlara yardımcı olmak isteyenlerdir. Dördüncü muhatap ise, gayr-ı müslim bir ülkede yaşayıp oradaki insanlara Rabbini tanıtmak isteyenlerdir.
26.25 ₺ -
Kulluğu İçinde Bir Sultan: Tahiri Mutlu
Tahiri Mutlu, Bediüzzaman"ın son yıllarında yanında bulunup, hizmet tarzını yakından görüp bilen dört-beş kişiden biridir. Üstad"ın hizmet için vekil olarak bırakıp, "Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilecek" dediği kişilerden biri" Üstad kendisi için, on veli kuvvetinde olduğunu söyler ve şöyle derdi: "Tahiri"nin öyle bir derecesi var ki, manevi sahadaki derecelerinden birini görse dünyayı terk eder! Ya Rabbi, bu manevi varlığını kendisine bildirme! Ahirette Ümmet-i Muhammed"e faydası olacak"" İki bölümden oluşan bu eserin Birinci Bölümü"nde Tahiri Mutlu"nun hayatı ayrıntılı bir şekilde incelenmiş olup, İkinci Bölümü"nde ise Tahiri Mutlu ile hizmette beraber bulunmuş, ona yetişmiş kişilerin onunla ilgili hatıra ve beyanları yer almaktadır.
12.00 ₺ -
Neden Müslüman Oldular ?
"Varlığın ve bilginin kaynağı nedir? Hayatın anlamı nedir? Gerçek nedir, yalan nedir? Ahlakın dayanağı nedir? Ahlaksızlığın yatırımı ne olmalıdır? Varlığın bir sonu var mıdır?" Hiç bu tür soruların cevabı sizin için "çölde su" veya "fırtınalı denizde güvenli bir liman" arayan yolcu kadar önemli oldu mu? İşte bu kitap, bu sorulara bulunacak cevapları gerçekten önemseyen; zihinlerini, kalplerini ve bütün yaşantılarını bu cevaplara göre şekillendirme gayretinde olan Batılılardan bir kısmının ibret ve hayret verici hayatlarından bir derlemedir.
4.13 ₺ -
Edep Mektebinden Hatıralar
Bu kitap, "Koskoca bir imparatorluğun çöküşünü görmüş, düşman işgalini yaşamış, Yemen çöllerinde esir düşmüş, Balkan harbinde bir kolunu bacağını kaybetmiş, Çanakkale"de iki yüz elli bin şehit vermiş, ama muzaffer olarak İzmir"e yürümüş ve bütün bu fedakarlıklarıyla hiç öğünmeyen, yaptıklarını olağan gören" insanların hikayesi" Haluk Sena Arı yazdığı bu eserle, çocukluk yıllarını aralarında geçirdiği Osmanlı terbiyesiyle yetişmiş son şahsiyetlerin davranış biçimlerini, bıraktıkları hoş sedaları bizlere yansıtıyor. Hayatın omurgası olan edebin, geleneksel Türk ailesinde, mimarimizde, geleneksel sanatlarımızda, esnaflıkta nasıl bir hakimiyete sahip olduğunu anlatıyor. "Edep Mektebinden Hatıralar", yitirilmiş bir zamanın güzelliklerini yeniden elde etmek isteyenler için bulunmaz bir eser"
5.25 ₺ -
Nur'un Büyük Kumandanı: Zübeyir Gündüzalp
Zübeyir Gündüzalp için çok şey söylenebilir: " Bediüzzaman"ın baş hizmetkarı. " Bediüzzaman"ın sır katibi. " Bediüzzaman"ın havarisi. " Bediüzzaman"ın "Kainata değişmem" dediği talebesi. " Mücedid-i Azam"ın veziri. " Bin talebe yerine kabul ettiği. " Bediüzzaman"dan hasiyet taşıyan şahsiyet. " Ahiretini de feda eden adam. " Hep sefer halinde kurmay bir kumandan. " Bir muhabbet fedaisi. " Davasının kara sevdalısı. " Çileler harmanında yoğrulan ruh. " Şaşmaz bir feraset, yanılmaz bir deha. " Her an huzurda bir insan-ı kamil, bir veliyy-i azam. " Sıddıkıyet makamının izdüşümü. " Feragat ve fedakarlığın azam mahzarı. " İhlas ve istiğnada eşsiz bir numune. " Hizmet gemisini selamete çıkaran kaptan" Bu kitabı okudukça, mübalağasız, bütün bu saydığımız ve daha sayamadığımız pek çok faziletle donatılmış bu büyük şahsiyetle karşı karşıya olduğunuzu göreceksiniz.
12.75 ₺ -
Bereketin Formülü
İnsanoğlu bu dünyaya taallüm ile tekamül etmek üzere gönderilmiştir. Çok şeyi sonradan öğreniyoruz. Geniş bir tecrübe alanımız vardır. Tecrübeler hayata yol gösteren deniz fenerleri gibidir. Tecrübelerin ışığında yürür, yol alırız. Tecrübe yaşanılarak elde edilecek bir değerdir. Bildiklerimizi, tecrübelerimizi gelecek nesle aktarmak, onlara menfez açmak bir insanlık görevidir. Az yazan bir toplumuz. Batı dünyasının hatırat geleneği bizde maalesef pek yerleşmemiştir. Bildiklerimiz, edindiğimiz tecrübeler yarınlara aktarılmadan beraberimizde yok oluyor, eriyor ve gidiyor. Şifahilik hastalığından kurtularak sahip olduğumuz değerleri ve birikimleri satırlara geçirmede gecikirsek, korkarım ki gelecek nesillere aktaracağımız bir şey kalmayacak. Geleceğin neslini geçmişle irtibatlandırmada bir köprüye ihtiyaç var" Bu köprü vazifesi şahsi planda bizlere düşmektedir. Söz gümüş, sükut altın, yazmak ise cesarettir. Bu eser, radyo tamirciliğinden holdinge yükselişin bir hikayesidir ve Doğu"nun makus talihini yenme azminin bir romanıdır. Gördüklerimi, yaşadıklarımı, yapıp-ettiklerimi, başardıklarımı, sıkıntılarımı, sevinçlerimi, düşüncelerimi bu eserde bulacaksınız.
7.50 ₺ -
Kalp Ülkesinin Sultanı
Bir garip adam vardı, kafilenin içinde. Ne siması, ne de konuşması etrafındakilere benzemiyordu. Sürgündü. Asırlık bir çınarın durgunluğu vardı üzerinde. Onu karşılayanlar garip bir duyguya kapıldılar önce; bir çınardı sanki gelen, bir çınar arıyordu kendi neslinden! Onu dağların yalnız ağacı yaşlı çınara götürdüler. Bu yörenin yabancısıydı yaşlı çınar, bir eşi daha yoktu civar dağlarda. Eşini bulmuştu Barla yaylalarının yalnız çınarı. Üç sütun halinde semaya yükselen bu muhteşem çınarın dalları arasına bir kulübecik yapıldı. Misafir çınar da aradığını bulmuş gibiydi. Hikayesini anlattı ulu çınar yaşlı çınara, birbirlerine kaynaştılar, dertleştiler uzun uzun. Yaz mevsimi geldi mi yaşlı çınar misafirlerini daha yüce zirvelere uğurlardı. "Daha yücelere," derdi. "Başın göklere değmeli! Bu yüce dağlarda asırlardır seni bekleyen, daha nice bağrı yaralı aşıkın var. Göz yaşı pınar olmuş nice sevdalın var Çam Dağının zirvelerinde" O, bağrı yaralıların tesellisi, "kalp ülkesinin sultanıydı""
6.75 ₺ -
Unutulmayan Edebiyatçılarımız
Unutulmayan Edebiyatçılar`da bulunan şahsiyetlerin ele alındığı yazıların büyük çoğunluğu, geçmişte değişik gazete ve dergilerde yayımlandı ve büyük ilgi gördü. Beş-on kadarı ise bu kitap için hazırlandı. Ne var ki, dergilerde ve özellikle gazetelerde neşredilen yazıların önemli bir özelliği vardı: Sözü edilen edebiyatçının genel bir çerçevesi çiziliyor, hayatından bahsediliyor, eserlerine geçiliyor ve hakkında nihai hüküm veriliyordu. Böylece fazla uzun sayılmayacak bir yazı çerçevesinde bir şairin veya yazarın muhtelif cephelerden portresi çiziliyordu. Kitapta adı geçen bazı şair ve yazarların özellikle unutulmaması ve zaman zaman gündeme gelmesigerektiğine inandığım için onları ihmal etmek istemedim. Edebiyata meraklılar ile öğrencilerin bu kitaptan zevk almaları ve edebiyatımızın güzelliğini, sıcaklığını, inceliğini ve derinliğini fark edip temel eserleri okumaya başlamaları en büyük temennim. Edebiyat, dünyaya güzellikler taşıdığı; insana iyi, doğru ve faydalı duygu ve düşünceler aşılayarak erdemler kazandırdığı için önemlidir. Zaten bizim hem eski, hem yeni edebiyatımız da bu amaca hizmet etmiştir. Göz nuru dökmüş, geceler boyu ilham bekleyerek sabahlara kadar yazmış hiçbir edebiyatçının unutulmaması dileğiyle...
9.00 ₺ -
Zübeyir Abi
Zübeyir Gündüzalp, fazilet levhalarıyla dolu bir hayat yaşamıştı. Bir irfan abidesiydi. Fedakarlığın doruk noktasındaydı. Kur`an`a ve imana hizmet için evlenip çoluk çocuğa karışmaya zaman ve imkan bulamamıştı. Cesur ve kahramandı. Kur`an`ın ebedi gerçeklerini okuduğu için atıldığı zindanlarda, saatlerce kendisine zulmeden, dayaklar atarak falakaya yatıran gardiyanları hayretten hayrete düşürmüş, onlar vurdukça, o, "Vur, vur!..." diye haykırmıştı. 1960`lı yılların sonlarında, bir Müslüman yazar, gazetesinde, "Şimdi hiçİslam kahramanı kalmadı" diye üzüntüsünü ve bundan duyduğu ıstırabı dile getirmişti. Bu yazıyı okuyan Zübeyir Abi, hiddetlenmiş, celadet ve kahramanlık içinde, "Ben varım!" diye şimşekler gibi gürlemişti. Kendini bütün varlığıyla, Üstada ve Nur`a feda etmişti. Bu bağlılığından dolayı müstear olarak "Sıddık" ismini kullanırdı. Bu sadakatin bir nişanesi olarak da şöyle bir kartvizit bastırmıştı: "Ya Üstadım Bediüzzaman! Anam, babam, tatlı canım, her şeyim Nur`a feda olsun. Zübeyir."
8.25 ₺ -
Gizemli Davet
GİZEMLİ DAVET adlı bu eser; yaşanmış ve ismine yakışır çarpıcı olayların ele alındığı bir ibret belgesidir ve gizemli olaylarla doludur. Hiç beklemedikleri bir anda, gizemli bir davet alan bir ailenin, karşılaştıkları olaylar ve hayatlarında oluşan muhteşem dönüş, kitabı okuyanları çok etkileyecektir. Kendilerini insanlığın dünya ve ahiret mutluluğuna adayan insanların sergiledikleri örnek davranışlar, hatıralar, mücadeleler ve mutlu sonla biten çalışmalar; insan ve toplum eğitiminde çok etkili bir araçtır. GİZEMLİ DAVET`i okuduğunuzda, duygulanacağınızı, ibret alacağınızı ve kendinize yeni bie çekidüzen verme ihtiyacı hissedeceğinizi göreceksiniz. Çünkü bu kitap toplum hayatınıza yeni bir yaşam modeli sunmaktadır.
5.63 ₺ -
Ölümün Güzel Yüzü
Ecel ağlarını kanser tümörleriyle ördü... O, ak güvercinlerin kanadına takılıp ebed semasına nazlı bir eda ile süzülüp gitti... Kanatlarından dökülen tüyler bizlere ayrılık yadigarı oldu... Gözlerimizde yaş kaldı... Yüreğimizde hasret... Ve biz ölümü yaşadık... Ölümün hiç de korkunç olmadığını gördük... Ölümün güzel yüzünü seyrettik.. Ağlarken güldük... Ayrılırken vuslat türküleri söyledik... Ölümü sevdik... Bediüzzaman`ın: "Sizlere müjde! Mevt, idam değil, hiçlik değil, fena değil, bir yer değiştirmektir" sözlerindeki hakikatin sırrına erdik...
5.63 ₺ -
Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları
Ziya Paşa - Refik Halit Karay Ahmet Midhat Efendi - Yakup Kadri Karaosmanoğlu Recaizade Mahmut Ekrem - Reşat Nuri Güntekin Muallim Naci - Fuat Köprülü Abdülhak Hamit Tarhan - Orhan Seyfi Orhon Mizancı Murat - Halit Fahri Ozansoy Samipaşazade Sezai - Ruşen Eşref Ünaydın Nigar Hanım - Falih Rıfkı Atay Hüseyin Rahmi Gürpınar - Nurullah Ataç Ahmet Rasim - Mustafa Nihat Özön Ebubekir Hazım Tepeyran - Faruk Nafiz Çamlıbel Halit Ziya Uşaklıgil - İbrahim Alaettin Gövsa Tevfik Fikret - Peyami Safa Hüseyin Suat Yalçın - Ahmet Hamdi Tanpınar Mehmed Emin Yurdakul - Ahmet Kutsi Tecer Rıza Tevfik Bölükbaşı - Halide Nusret Zorlutuna Cenab Şahabettin - Suut Kemal Yetkin Süleyman Nazif - Arif Nihat Asya Ahmet Hikmet Müftüoğlu - Ömer Bedrettin Uşaklı İbnülemin Mahmut Kemal İnal - Necip Fazıl Kısakürek Mehmet Akif Ersoy - Sait Faik Abasıyanık Hüseyin Cahit Yalçın - Samiha Ayverdi Mehmet Rauf - Asaf Halet Çelebi Ziya Gökalp - Sabri Esat Siyavuşgil Neyzen Tevfik - Nihat Sami Banarlı Halide Edib Adıvar - Yaşar Nabi Nayır Halil Nihat Boztepe - Samet Ağaoğlu Celal Sahir Erozan - Ziya Osman Saba Ahmet Haşim - Cahit Sıtkı Tarancı Fazıl Ahmet Aykaç - Bedri Rahmi Eyüboğlu Ömer Seyfettin - Orhan Veli Kanık Yahya kemal Beyatlı - Mehmet Kaplan Hamdullah Suphi Tanrıöver - Haldun Taner Aka Gündüz - Behçet Necatigil Ercüment Ekrem Talu - Tarık Buğra Abdülhak Şinasi Hisar - Ümit Yaşar Oğuzcan
12.00 ₺ -
Bu Şarkı Burada Bitmez
* Liderlik bir partinin genel başkanı olmak değildir. * Babam bana haftada 2,5 lira harçlık verirdi. * Şu anda bazı partilerin liderleri sanal liderlerdir. * Dinin siyasallaştırılmasına karşıyım. * Çocukken su , kartpostal, simit satardım. * Faziletli müteahhitler ile çalıştık. * Liderlik başbakan olmak değildir. * Biz bir ideoloji devletinden yana değiliz. * Şiir okumada birinciydim.
4.50 ₺ -
Hayatını Davasına Adayan Adam Bekir Berk
"Sanki ayetler onun için yeni nazil oluyordu" diyor Osman Demirci hocaefendi. "Sahabiler Kur`an nazil olur olmaz, hemen hayatlarını ona uydururlardı. İlahi emirleri taze taze yaşarlardı. Bekir Berk de bu havadaydı. Çoğu zaman yatması yoktu. Dilekçelerini arabada yazardı. Kalktığı zaman Kur`an-ı kerim yeni nazil oluyor gibi, neyi emrediyorsa, onu yapmak üzere hayata başlardı." Bekir Berk döneminin en tanınmış avukatıydı, en popüler hukuk adamıydı. Ama bunlar onu tanımlamakta çok aciz kelimeler. O tam anlamıyla inandığını yaşayan efsane bir şahsiyetti. Türkiye`nin dört bir yanında dava edilen din kardeşlerini kurtarmak için gece gündüz demeden, insan üstü bir gayretle koşturuyor ve hepsine de Allah`ın izniyle yetişiyordu. İmkansızlık diye bir sözcük yoktu hayatında. Olmayacak şartları zorluyor, araçların ulaşamadığı yerlerde yayan gidiyor, dağları, ormanları aşıyor, donma tehlikeleri geçiriyor, nice ölümlerden dönüyor, yine din kardeşlerini kurtarmak için hedefine ulaşıyordu. "Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, üzerinden yol geçer" diyordu. Şu sözler de ona ait: "Hedefi vurmak için attım da vuramadım yok. Tereddüt ediyorsan atmayacaksın, gidip hedefi elinle vuracaksın." Bu eser, Bekir Berk`in yol arkadaşları, can dostları tarafından aktarılan hatıralardan oluşuyor. Okudukça ve vcd`den hayatını izledikçe tüyleriniz diken diken olacak, gözleriniz dolacak, yüreğiniz heyecanla yerinden fırlayacak. Unutmayın ki, Bekir Berk`i tanımamak büyük bir eksikliktir.
12.00 ₺ -
Adam Gibi Vali (Recep Yazıcıoğlu)
Adam Gibi Vali (Recep Yazıcıoğlu) Uzm. Dr. Köksal Pabuçcu Sürmene`de doğan, yurdun dört bir yanında yaptığı icraatlarla çığır açan, sistemi alabildiğine eleştiren, elli beş yılda, "Gönüller Sultanı" olan bir valinin hikayesidir... "Milletin Valisi", "Halkın Valisi", "Sıradışı Vali", "Süper Vali", "Efsane Vali", "Vali"... Ve..."Adam Gibi Vali"... Kimdir? "Adam gibi adam", "Adam gibi Vali" oluşu nedendir? Emanet bıraktığı anılarındaki saklı hasletleri nelerdir? Bir yıldız gibi kayıp gitti, ardından milyonlar geliyor...
10.50 ₺ -
Ziya Osman Saba Sevgisi
Ziya osman Saba, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin özel ve önemli bir adı. Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı ile birlikte zevkle okunan ve dillerden düşmeyen şiirlere imza atan Ziya Osman, özellikle mistik şiirleriyle gönüllerde taht kurdu. Şiirinde çocukluk dönemine hasret duyan, ahirete istekli olan, hatıralara bağlı bulunan Saba, ölüm temasını en çok işleyen ve bu kavramı munisleştiren bir edebiyatçı olarak farklı ve seçkin bir yerde duruyor. Bu kitapta, hem çağdaşları, hem de kendi döneminden sonra değişik türlerde eser vererek kendisini kabul ettirmiş edebiyatçılarımızın Ziya Osman Saba`yı genel anlamda değerlendirdikleri yazılardan oluşuyor. Yaşar Nabi`den Cevdet Kudret`e, Necip Fazıl`dan İsmet Özel`e, Behcet Necatigil`den Hilmi Yavuz`a, Tanpınar`dan Mehmet Kaplan`a, Abdülhak Şinasi`den Cahit Sıtkı`ya, Ahmet Kabaklı`dan Doğan Hızlan`a pek çok edebiyat adamının Ziya Osman saba`ya farklı, derinlikli ve etraflı bakışı bu kitapla ortaya çıkmış oluyor. Bütün eserleri yeniden yayınlanan ve edebiyat gündemine kalıcı bir şekilde yerleşen Yunus emre`nin gönüldeşi Ziya Osman`ın güzel iç dünyaını tanımak isteyenler bu kitaptan yararlanacak.
10.13 ₺ -
Özgür Kızlar
Günümüzde özgürlük hakkında o kadar çok şey söyleniyor, yazılıyor ki. Uzun zamandır moda bir deyim özgürlük. Özgür düşünmek, özgür hayat yaşamak, kimseye hesap vermeden kendi bildiğine takılmak gibi pekçok sözler duyarız. Moda haline getirilen özgürlük, aslında düşünce özgürlüğü filan değildir. Daha çok kadınlarla ilgilidir. "Kadınlar özgür yaşamalı, özgür giyinmeli, anne-babalar kızlarını özgür bırakmalı." Özgürlük nedir gerçekten?.. Özgür yaşadıklarını söyleyenler özgür müdür?.. İşte bu kitap, özgür yaşadıklarını sananların gerçek hayat hikayelerini aktarıyor. Çoğu üzücü ama ibretli olaylar yaşamak durumunda kalmışlar. Özgür, bağımsız ve kuralsız yaşamak uğruna kaybedilenler, ödemek zorunda kalınan bedeller, çekilen acılar... Bu kitapta yazılanların hepsi gerçek. Yazar şahit olmadığı veya emin birisinin dilinden dinlemediği, hayal mahsulü hiçbir olayı kaleme almadı. Sadece şahısların ve ve yaşadıkları beldenin isimleri değiştirildi. Ben Özgür müyüm?.. Bu kitabı okudukça soracağınız sorulardan biri olacak.
7.50 ₺ -
Yürek Sızısıdır Yaşamak
Koskoca İstanbul`da, dört çocuğuyla, eşi tarafından terk edilmek... Kadın olmak ve dertleriyle yapayalnız boğuşmak... Nerede ise ikinci adresiniz olan hastanede can çekişen ciğer parenizi kurtarmak için çırpınmak... İş problemleri, geçim sıkıntısı, barınma derdi, her çocuğun ayrı bir problemi ile uğraşmak... Evinizin hem erkeği, hem kadını olarak her türlü acıya göğüs germek, yıkılmamak, şerefinden ve iffetinden taviz vermeden dik durmak... Hepsinden önemlisi, Allah`a dayanıp başarıya ulaşmak... Evet, tüm bunlar kolay değil... "Yürek Sızısıdır Yaşamak", tüm yardımlardan ve dayanaklardan yoksun bırakılan yalnız bir kadının zoru başarmasının gerçek hikayesi... Bu hikayede, kendinizi, çevrenizi ve toplumumuzu bulacaksınız...
4.50 ₺ -
Dünyama Bahar Geldi
İnsanlar ömür boyu asude bir bahar ülkesinde yaşamak için koşturur dururlar. Kim istemez dünyasına bahar gelmesini? Rengârenk çiçeklerin açtığı, kelebeklerin uçuştuğu, pırıl pırıl ışıkların oynaştığı, yemyeşil güzelliklerin çevreyi kuşattığı bir mutluluk atmosferi herkesin en büyük arzusu. İşte "Dünyama Bahar Geldi", her ruhun aradığı huzur ve mutluluğu bulanların gerçek hikâyeleri.
4.13 ₺