-
Eşrefiyye Sohbetleri
el-Kuşeyrî'nin naklettiğine göre Zünnun (k.s) şöyle demiştir: “Önceleri kişinin ilmi, dünyaya buğzunu ve onu terkini artırırdı. Bugünse kişinin ilmi, dünya sevgisini ve arzusunu artırıyor. Önceleri kişi, ilmi doğrultusunda malını infak ederdi. Şimdi ise ilmiyle para kazanıyor. Önceleri âlim kişi, zahiren ve batınen kendisini geliştirirdi, bugünse pek çok ilim ehlinin, zahiren ve batınen fesada uğradığı görülüyor." Yüzlerine baktığımızda Allah'ı hatırlayacağımız “kibrit-i ahmer” misli enderden de nadir Selef-i Sâlihîn bakiyesi hal ehli insanlardan biri olarak Allâme Muhammed Takî el-Osmânî'nin Eşrefiyye Sohbetleri'ni okuduğumda, gittikçe kirlenen ve kirleten dünyamızda içimizi ferahlatan bir “hayat iksiri gibi”, dediğimi hatırlıyorum. Eskilerin “zü'l-cenâheyn” tâbiriyle ifade ettiği, hem zâhir hem de batın ilimlerinde yed-i tûlâ sahibi yüz akı ulemâmızdan olan el-Osmânî'nin kalbî hayatı nakış nakış işleyen sohbetlerini okudukça, yapmacıklık, gösteriş, gurur, kibir… gibi kalbî marazların gölgesinin bile düşmediği son derece samimi, mütevazi ve fakat bir o kadar hikmet ve tecrübe dolu bir pınardan kana kana içiyorsunuz… Oysa konuşan, İslâmî ilimlerin hemen tamamında otoritesi –sadece Müslüman âlimler tarafından değil, gayrimüslim entelektüeller tarafından da– kabul ve teslim edilen dünya çapında bir allâmedir!..
24.50 ₺ -
İstanbul Celseleri 1
Eserin Orjinal İsmi: İstanbul Celseleri-1 Şia’nın Peşaver Geceleri İsimli Kitabına Reddiye “İslâm Dünyası’nın, emperyalist Batı’nın çok yönlü askerî, ekonomik, kültürel… tasallutuna maruz bulunduğu günümüzde Sünnî-Şiî ihtilafını “körükleyici” faaliyetlerde bulunmak Müslümanların menfaatlerine hizmet etmez.” Bu cümlenin bir hakikati ifade ettiğine inanır ve gereğini yapmanın her Müslüman üzerine vecibe olduğunu düşünürüm. Ancak biraz tarih bilen, Şia’yı biraz tanıyan herkes gibi ben de “olan”la “olması gereken”i birbirinden titizlikle ayırdetme sorumluluğunun, özellikle son dönemde yaşadıklarımız da dikkate alınınca “ertelenemez” bir başka vecibeyi omuzlarımıza yüklediğinin farkındayım. Sünnî-Şiî ilişkileri konusunda hâlâ hülyalı temennilerin toz pembe dünyasında yaşamakta olanları acı gerçekle yüzyüze getirip uyarmak! Önsöz’den.
19.60 ₺ -
Hanefi Mezhebine Göre İbadetler Fıkhı
بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين Hindistan ulemasından Hadis ve Fıkıh mütehassısı Şefikurrahman en Nedvî’’nin “el-Fıkhu’l-Müyesser” isimli eseri de bu ikinci kategoride değerlendirilebilecek, Müslüman ferdin ibadetleri ile ilgili hükümleri Hanefî mezhebine göre kolay ve anlaşılır bir üslupla sunmak için kaleme alınmış bir eserdir. Asıl ismi “el-Fıkhu’l-Müyesser alâ Mezhebi’l-İmâmi’l-A’zam Ebî Hanîfet’nNu’mân” olan elinizdeki eser belki bir ilmihâl olarak nitelendirilebilecek olmasına rağmen ilmihâl literatüründeki Akaid, otuz iki farz, peygamberler tarihi vb. bölümleri ihtiva etmemesi yönüyle klasik bir ilmihâl özelliğini taşımamaktadır. Temizlik,Namaz, Cenaze, Oruç, Hac, Zekât ve Kurban olmak üzere yedi bölümden oluşmaktadır. Müellifin önsözünde de göreceğiniz üzere kitabın üslûbu kolay anlaşılabilirlik esas alınarak hazırlanmış. Konular kolay anlaşılsın diye maddeler halinde sıralanmıştır. Tercümede de bu hususa dikkat edildi. Kitabın aslında bulunmayan ancak herhangi bir sebebe binaen bir açıklama gerektiğinde bunlar dipnotlarda zikredildi. Ayrıca kitapta geçen namaz vb. dualarında müellifin naklettiği bazı dualarla Türkiye’de Hanefî mezhebine mensup olanların okudukları dualar arasında bazı lafzî farklılıklar bulunduğundan bu duaların metin ve tercümelerinde Türkiye’de yaygın olan ve muteber kaynaklara dayanan dua metinleri esas alındı ki bunların sayısı da oldukça azdır. Ayrıca kitabın Arapça aslında bulunan bazı matbaa hataları veya gözden kaçan yanlışlıklar tashih edilerek tercüme edilmiştir. Neticede halkımızın rahatlıkla istifade edebileceği bir kitap ortaya çıkmıştır. Şunu da hemen belirtelim ki kitap defalarca tashih için gözden geçirilmiştir. Ancak kıymetli okuyucularımızdan şayet gözümüzden kaçan bir hata ile karşılaşanlar olursa hatanın tashihi için tarafımıza bildirmeleri bizleri mesrur edecektir. Zira kusursuzluk Allah’a, ismet ise peygamberlere mahsustur… İbadetler Fıkhı – Şefîkurrahmân en-Nedvî - Rıhle Kitap - 9786055634421
25.20 ₺ -
Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış
Tasavvufla ilgili can alıcı meseleler hangileriyse onları mümkün mertebe gündeme alıp izah etmeye çalıştık. İzahlarda tabii ki Kitab ve Sünnet ölçümüz oldu. Sünneti dışlamak gibi bir sapıklığa kesinlikle ve kesinlikle karşıyız. Sünnet karşıtlığı fikrinin inanca zarar verdiğini tebliğ ediyoruz. Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış - Prof. Dr. Orhan Çeker - Rıhle Kitap - Isbn:9786055634223
50.40 ₺ -
Derin Paradoks TAKIYYE
Bu çalışmada takıyye'nin Ehli Sünnet ve Şia'daki yerini, takıyye'nin Şia ekolleriyle beraber anılmasının sebebini, yine Şia rivayet kaynaklarına dayanarak takıyye rivayetlerinin meydana getirdiği rivayet sorununu ve bu sorunun yol açtığı ayrıştırıcı, ötekileştirici boyutlarını analiz ettik. بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين Müslüman tarihinde ortaya çıkmış İslam içi birçok fırka mevcuttur. Bunların kimisinin siyasi kimisinin de kelami felsefî yönü ağırlık basmaktadır. Siyasi söylemleri mezhebin iç dinamiğini oluşturan fırkaların başında ise Şia gelir. Tarihsel süreç içerisinde birçok Şia fırkası türemiş, bunların bir kısmı müntesiplerinin zamanla yok olması sebebiyle tarih sahnesinden çekilmiş bir kısmı ise aktif olarak varlığını sürdürmüştür. Şia fırkaları arasında bugün en yaygın olan fırka, İsna Aşeriyye el-İmamiyye diye bilinen On İki İmamcılar fırkasıdır. Türkiye’de daha çok Caferiler diye bilinirler. Bu çalışmada Şia’dan kasıt bu fırkadır. Bu fırka özüne siyasi talepler mündemiç bir fırka olmakla beraber tarihi süreç içerisinde kendine has inanç, ibadet, ahkam ve ahlakiyat sistemi de geliştirmiştir. Bu sistem bir yere kadar ana akım Ehli Sünnet mezhepleriyle uyuşmakta bir yerden sonra da ciddi farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada takıyye’nin Ehli Sünnet ve Şia’daki yerini, takıyye’nin Şia ekolleriyle beraber anılmasının sebebini, yine Şia rivayet kaynaklarına dayanarak takıyye rivayetlerinin meydana getirdiği rivayet sorununu ve bu sorunun yol açtığı ayrıştırıcı, ötekileştirici boyutlarını analiz ettik. Şiâ Rivâyet Kültüründeki Derin Paradoks TAKIYYE Rıhle Kitap
11.90 ₺ -
İmam el Eşari
Görünen o ki, bu saldırılar Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in lideri Ebu’l-Hasen el-Eş’arî’yi hedef almış bulunuyor; İmam el-Eş’arî’nin, Allah Teala ve sıfatları hakkında bir takım bi'dat görüşleri savunduğu gibi uçuk iddialar ortaya atarak çeşitli dergilerde büyük İslam âlimlerini karalama kampanyaları yürütüyorlar... بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين Cehaletin kol gezdiği, İslam ülkelerinin birçoğunda bilginin ehil olmayan kişilerin kontrolüne verildiği günümüzde, bidat ehlinden bir takım kendini bilmezlerin Ehl-i Sünnet’e karşı yürüttüğü insafsız saldırılar İmam Ebu’l-Hasen el-Eş’ari’yi hedef almış durumdadır. Öyle ki, İmam el-Eş’ari’nin Allah Teala ve sıfatları hakkında bir takım bidat görüşleri savunduğu gibi uçuk iddialar ortaya atarak çeşitli dergilerde büyük İslam alimlerini karalama kampanyası yürütmektedirler. Elinizdeki eser, ümmet hassasiyeti taşıyan ve İslami ilimlerin şanlı dönemlerindeki gibi yeniden ihyasına gayret gösteren ilim taliplerine İmam el-Eş’ari gibi önder şahsiyetlerin örneklik teşkil etmesi için tarihin gerçek yüzünü ortaya koyma hassasiyetiyle kaleme alınmıştır. İmam el-Eş’arî – Abdülkadir el-Huseyn - Rıhle Kitap
30.80 ₺ -
Müslüman Bilincin İnşası 1
Bu kitabın ihtiva ettiği yazılar, karşı karşıya kaldığımız dinî, siyasî, içtimaî ve kültürel meselelere yukarıda bahsettiğimiz hassasiyetler çerçevesinde dokunmaya çalışmıştır. Konular değişkenleri sâbiteler zâviyesinden ama çoğu zaman bunları dillendirme-den kaleme alınmıştır. Takdim'den… بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين Dünyanın içinden geçtiği postmodern dönem, özüne hakim seküler dünya görüşü ile tüm coğrafyalarda kutsaldan oldukça arındırılmış bir hayat inşa etmektedir. Müslümanlar modern ve postmodern kıskacında olsa da günlük hayatlarında karşılaştıkları meselelere dair kendi değer sistemlerine uygun duruşlar geliştirmek ve buna göre analizler yapmak durumundadırlar. Çağın dünyevileştirici hayat tarzı karşısında teslim olmadan, içe kapanarak canlı hayattan ilişkilerini kesmeden ve tarihe bir özne olarak müdahale etmek üzere medeniyetlerini yeniden inşa etmek amacıyla hareket etmelidirler. Bunu da İslam’ı bünyesinde canlı yaşayan birey ve toplumu inşa ederek yapabilirler. Bu kitabın ihtiva ettiği yazılar, karşı karşıya kaldığımız dini, siyasi, içtimai ve kültürel meselelere yukarıda bahsettiğimiz hassasiyetler çerçevesinde dokunmaya çalışmıştır. Postmodern Çağda Müslüman Bilincin İnşası 1 - Serdar Demirel - Rıhle Kitap
24.50 ₺ -
Sana Dinden Sorarlar 2
Ebubekir Sifil hocaya muhtelif zamanlarda gelen sorular ve cevaplarından oluşan Sana Dinden Sorarlar serisi, ilk olarak 2009 yılında RIHLE Kitap tarafından neşredilmiştir. Bu seride Akideden Ticaret hayatına kadar birçok konuda sorulmuş ve cevaplandırılmış fıkhî konular yer almakta. Sana Dinden Sorarlar Serisinin 2. kitabı çıktı!
354.90 ₺ -
Ehli Sünnet Akaidi Muhtasar Tahavi Akidesi Şerhi
el Akidetut Tahaviyye, Hanefî mezhebinin büyük Hadis, Fıkıh ve Akaid alimi İmam Ebu Cafer et Tahavi’nin, mezhebin üç imamı: İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (rh.a)in ortaklaşa benimsediği Ehl-i Sünnet akaid ilkelerini ihtiva eden temel metinlerden biridir. Üzerine tarih boyunca muhtelif dönemlerde şerhler yazılmış olan bu kurucu metin, yazık ki son dönemlerde ülkemizde neredeyse unutulmaya terk edilmiş bulunmaktadır. Bilhassa Selefi Vehhabi akidesi müntesiplerince son dönemlerde üzerinde 20’ye yakın çalışma yapılmış, bunlar arasında Türkçe’ye tercüme edilenler de olmuştur.Bu çalışmalar, metnin itibarından istifadeyle Ehl-i Sünnet akidesi adı altında yayılmakta ve büyük tahribat yapmaktadır. Metnin ruh ve maksadına uygun kısa notlarla yapılan bir çeviriyi dışarıda tutarsak bu metin hala Ehl-i Sünnet çizgi istikametinde yapılacak şerhleri beklemektedir. Elinizdeki çalışma, RUZEM’deki Akaid dersinde takip ettiğimiz el Akidetut Tahaviyye metni üzerine yaptığımız kısa açıklamalardan oluşmaktadır. Mevcut boşluğu bir nebze de olsa doldurmak amacıyla neşrettiğimiz bu çalışmada fazla detaya girilmemiş, ağırlıklı olarak orta seviye okuyucu hedeflenmiştir. Güncel mesele ve tartışmaları kapsamasına dikkat ettiğimiz bu çalışmayı Yüce Allah nasip ederse daha kapsamlı ve müdellel bir şerh takip edecektir.
175.00 ₺ -
Müslümanca Bir Hayat İçin
Ebubekir Sifil hocanın kaleme aldığı “Müslümanca Bir Hayat İçin” isimli kitabı çıktı. Daha önce “Hikemiyat” isimli kitabıyla basılan Semerkand Dergisinde yazdığı yazılarının diğer bir bölümü “Müslümanca Bir Hayat İçin” kitabında toplandı. Müslümanların tarihleri boyunca şimdiye kadar yaşamadıkları “Din’e yabancılaşma” problemi üzerine önemli tespitler içeren kitabın takdimi şöyle: “Müslümanlar, uzun tarihleri boyunca, bugün yaşadıkları “yabancılaşma” durumunu hiçbir zaman yaşamadılar. Din’le ilişkimiz noktasında içinde bulunduğumuz süreci “farklı” kılan en önemli özellik bu olsa gerek. “Küreselleşme” tabiri, kaçınılmaz olarak “tektipleşme”yi de ihtiva ettiğinden, yaşadığımız “yabancılaşma” durumunu, Müslümanların, mezkûr tabirin patentini ellerinde bulunduranlara her alanda benzemesi olarak ifade etmek yanlış olmayacaktır. Evet, köklü bir “dönüşüm” süreci yaşıyoruz ve bu sürecin işaret levhaları “modernite” istikametini gösteriyor. Süreç önce “algı”da kendisini gösteriyor. Özellikle bir kısım okumuş-yazmışlarımız, Darwinizmin biyolojik versiyonuna refleksif tepkiler gösterirken, sosyolojik versiyonunu iliklerine kadar yaşamanın hazzıyla, bizden önceki kuşakların görüş açılarının daha dar, beyinlerinin daha küçük olduğu vehmini “hakikat” yerine koyarak çıktığı yolda, modernitenin dayattığı düşünce ve hayat kalıplarını mutlaklaştırarak vahiy yerine koyuyor. İslam’da Hükümlerin Esnekliği, Sabit Din Dinamik Şeriat, Ahkâmın Değişmesi… başlıklı çalışmaların bu süreçte yoğunluk arz etmesinin sebebi budur. Yaşadığımız hayat muhkem hükümlerin yerini almış, küresel sistemin düşünce ve hayat kalıpları esas alınmak suretiyle Din o doğrultuda dönüşüme tabi tutulur hale gelmiştir. İtikaddan amele, ahlaktan tasavvura kadar “İslamî” olan ne varsa bu sürecin nesnesi kılınmıştır. Efendimiz (s.a.v)’in pek çok hadisinde dikkat çektiği “ahir zaman durumu”dur bu ve biz, bu külli savrulma sürecinde istikamet üzere kalabilmek için öncelikle bilinçaltı seviyesinde maruz kaldığımız zihin operasyonlarını fark etmek durumundayız. Bunun için ayağımızı nereye basmamız gerektiğini bilmek, olaylar ve olgular hakkında konuşurken bize ait kavram ve hükümleri esas alma dirayetini göstermek kaçınılmaz bir zorunluluktur. Elinizdeki kitapta yer alan yazılar bunu sağlamaya dönük mütevazi bir çabanın ürünü olarak okunmalıdır. Maruz kaldığımız durumun hakikatine ilişkin olarak zihinlerde bir kıvılcım çakmasına vesile olabilirsek amacımıza ulaşmış olacağız.”
52.50 ₺ -
Kuranı Nasıl Anlamalıyız
Elinizdeki kitap, İslamcı çevrelerin değişmez gündem maddesi olan “Kur’ân-ı Kerim’i nasıl anlamalıyız?” sorusunu kapağa taşıyor. Yazar bu soruya, modern İslamcı kuşağın yaygın Kur’an okuma biçimini sorgulayıcı cevaplar veriyor. Meal okumalarının, Kur’an’ı anlamak adına sahih bir yöntem kabul edilemeyeceğinin altını çiziyor. Türkiye’nin İslamcılık tecrübesine dair yer yer sorgulama, yer yer tahlillerde bulunan yazar, sadece mealci okuma tarzının handikaplarına değinmekle kalmıyor, bir yandan sahih okuma yöntemlerini de ufka taşıyor. Bu vesileyle yazarın Kur’an’ı anlama metodu olarak İslamî ilimlere ve ilmihal okumalarına yaptığı atıfların, ifade ve izah biçimi açısından konuya özgün açılım kazandırdığını ve gündeme doğru bir istikamet getireceği konusunda ümit verici olduğunu belirtmeliyiz.
4.90 ₺ -
İslami Bilincin İhyası
Modern zamanlarda bilincimize arız olan muhtelif illetler, İslam’ın ve onun kaynaklarının doğru/sahih biçimde algılanmasını önemli ölçüde engellemektedir. Bu “arıza” durumunun sadece algı seviyesinde kalmayıp, imana ve amelî hayata dolaysız biçimde etki ettiği ise izahtan varestedir… “Bahsedilen durumun bir “arıza” olarak tesbiti ne kadar doğrudur?” sorusu bu noktada önemlidir. Ancak bu sorunun cevabına burada eğilmektense, onu, makaleler okunduktan sonra okuyucuda oluşacak kanaate havale etmenin daha doğru olacağı düşüncesindeyiz. Zira makalelerde sadece arızanın ortaya konmasıyla yetinilmemiş, onun niçin “arıza” olarak değerlendirilmesi gerektiği sorusunun cevabı da ortaya konmaya çalışılmıştır… İslamî ilimlerin muhtelif branşlarına taalluk eden makalelerde salt akademik endişelerle hareket edilmemiş, Müslümanlar’ın gündemini oluşturan meselelere neşter vurulması da hedeflenmiştir.
65.80 ₺ -
Modern İslam Düsüncesinin Tenkidi 1
Geleneksel değerler ifadesi ile tanımlanan İslami kavramlara karşı mücadele, aslında Kur-an ve Sünnette ifadesini bulan temel düşünce ve akidevi belirleyicileri karşı bir başkaldırıdır. Zaman zaman popüler bir mahiyet arzeden bu başkaldırının dayanağı varsayılan ilmi ve metodolojik argümanlar hakkında şu ana kadar ne yazık ki ciddi bir sorgulama yapılmış değildir. Bu modern İslam düşüncesinin fikir babası Fazlur-Rahman'dır. Türkiye temsilcisi ise Yaşar Nuri Öztürk'tür. Serinin I. Kitabı Yaşar Nuri Öztürk'e cevap mahiyetindedir. Diğer II-III.'üncü kitabı ise Fazlur-Rahman'ın eserlerinin eleştirisidir.
26.60 ₺ -
İdrak ve Tasdik
“Yerli müsteşrikler”in Sünnet-i seniyye ile başı pek hoş değildir. Elbette bu tavırlarını Sünnet’e karşı doğrudan ve açıkça cephe alarak belli etme yanlışına düşmezler. Bunun yerine pek çok hadisin akla ve Kur’an’a uymadığından, genel olarak haber-i vahidlerin doğruluğundan emin olmanın imkânsızlığından, uydurma vakıasından… söz etmeyi tercih ederler… Elinizdeki kitabın, ağırlıklı olarak Hadis sahasıyla ilgili makalelerden oluşmasının en temel sebebi budur. Sünnet’in ve Hadis’in bilincimizdeki yeri muhafaza edilirse, cüz’î yalpalamaların kimliğimizi etkileyecek istikamet sapmalarına dönüşmesi mümkün olmayacaktır. Varisi bulunduğumuz devasa mirasın önce anlaşılması ve “idrak” edilmesi, arkasından da “tasdik” ve müdafaa edilmesi, itikadımızı da, fıkhımızı da murad-ı ilahî doğrultusunda şekillendiren Sünnet-i seniyyenin merkezî konumunun muhafazası ile mümkün olabilecektir. Makalelerin kaleme alınış tarihleri 1990’lı yılların başından 2006’ya kadar geniş bir yelpazeyi kuşatmaktadır. Bir kısmı muhtelif dergilerde neşredilmiş bulunan, bir kısmı ise herhangi bir mevkutede yer almayan bu yazıların, sahih Din tasavvurunun “idrak ve tasdik”ine katkı sunması temel arzumuzdur.
19.60 ₺ -
-
-
Çağdaş Dünyada İslami Duruş
Hayatın temeli inançtır. Hayata gerek iyi, gerekse kötü istikamette yansıyan her türlü faaliyetin arka planında, onları kuvveden fiile çıkaranların varlık ve eşya hakkındaki telakkileri, kabul ve redleri vardır. Şüphesiz bu temel tespit biz Müslümanlar için de aynen geçerlidir. İslam inancına göre hayatın, Yüce Yaratıcı’nın irade ve rızası doğrultusunda yaşanması esastır. Bunun da ancak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadının hayatın temeline yerleştirilmesiyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Müslümanlar, nasıl Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in itikadî kabulleri doğrultusunda yaşadıkları zaman dilimlerinde dünyaya ilim, irfan ve medeniyet örnekleri vermişlerse, günümüzde de özelde İslam dünyasında, genelde insanlık âleminde yaşanan çürüme, yozlaşma, inhitat ve buhranlar ancak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadının ihyası ve bunun üzerine inşa edilecek pratiklerle aşılabilecektir. Elinizdeki çalışma, fikir hayatımızın muhtelif cephelerinde istikametimizin tayininde bize rehberlik edecek işaretler sunmaktadır.
25.20 ₺ -
İslam ve Modern Çağ 3
İnsanlarla birlikte "çevre"nin de müslüman olduğu zaman dilimlerinde İslam'ı samimi olarak "öğrenmek", "yaşamak" ve "aktarmak" isteyen için kapılar açık, imkanlar mecut iken, bizler, 21. Yüzyıl müslümanları bu süreçler dizisinin her birinde binbir sorunla yüzyüze bulunuyoruz. O kadar ki, bu süreçlerin her biri için ayrı bir "handikap" teşkil ediyor. Elinizdeki bu kitap, bu temel gerçeği "mesele" edinenlere ve "hakikat" diye bir derdi olanlara hitaben kaleme alınmış yazılardan oluşuyor.
21.00 ₺ -
Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi 2
Geleneksel değerler ifadesi ile tanımlanan İslami kavramlara karşı mücadele, aslında Kur-an ve Sünnette ifadesini bulan temel düşünce ve akidevi belirleyicileri karşı bir başkaldırıdır. Zaman zaman popüler bir mahiyet arzeden bu başkaldırının dayanağı varsayılan ilmi ve metodolojik argümanlar hakkında şu ana kadar ne yazık ki ciddi bir sorgulama yapılmış değildir. Bu modern İslam düşüncesinin fikir babası Fazlur-Rahman'dır. Türkiye temsilcisi ise Yaşar Nuri Öztürk'tür. Serinin I. Kitabı Yaşar Nuri Öztürk'e cevap mahiyetindedir. Diğer II-III.'üncü kitabı ise Fazlur-Rahman'ın eserlerinin eleştirisidir.
26.60 ₺ -
Sana Dinden Sorarlar 1
Fıkh’ı, “müslümanların önünü açmakla görevli bir mekanizma” olarak görme eğiliminin giderek ısrara dönüşmekte olduğu bir ortamda, “ahiretimiz için neyin zararlı olduğu” değil, “dünyamız için neyin faydalı olduğu” sorusu ve endişesi ön plandadır. Seküler dünyanın talepleri, dayatmaları, kuşatmaları karşısında –”direnmek” şöyle dursun–, “uyum sağlama”yı hayat ilkesi edinmiş müslümanların, Fıkh’a “durumu meşrulaştırıcı” bir misyon yüklemesi kaçınılmaz olmaktadır. Fıkıh’la ilişkimizdeki tayin edici faktör, dünya merkezli/seküler tercihlerimiz olunca Fıkıh da dünyayı ahirete yönelik olarak tanzim etmenin vahiy merkezli zemini olmaktan çıkıp, dünyayı dünya için tanzim eden “hukuk”a dönüşmektedir. Üstelik de pek çok boyutu tırpanlanmış olarak… Elinizdeki kitap, esas itibariyle bu kırılmanın İslamî ilimlerin hemen tamamına taalluk eden tezahürlerini mercek altına almaktadır. Sorulan sorular, hükmü merak edilen fer’î-fıkhî meselelerle sınırlı olmayıp, bütünüyle Din telakkimizi ilgilendiren alanları ihata etmektedir. Akaid/Kelam başta olmak üzere bütün İslamî ilimlerle ve Kur’an-Sünnet başta olmak üzere edille-i şer’iyyenin hemen tamamıyla ilgili soru ve cevapları ihtiva eden bir kitabın özet/muhtasar olması mümkün değildi. Bu sebeple sorulara “el-Cevap: Caizdir/değildir” demekle yetinilmemiş, kimi zaman soruların arka planına da inilerek detaylı cevaplar verilmeye çalışılmıştır. Sana Dinden Sorarlar 1.Cilt, Fıkıh Kitaplığı, Ebubekir Sifil Kitaplığı, 9786055634001,
354.90 ₺ -
Nüzul-i İsa Bir İtirazın Tahlili
بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين Gerek fikir, gerekse fizik planında insanlığın karşı kaşıya bulunduğu modern meydan okuyuş, kaçınılmaz olarak Müslümanların din algısına da nüfuz etmiş durumda. Zamanı, tarihi, algı ve değerler dünyasını “geleneksel olan” ve “modern olan” şeklinde bir ayrıma tabi tutarak, ilkinin miadını doldurduğunu ve yerini kaçınılmaz olarak ikincisine bıraktığını telkin eden modern zihin yapısı, Müslümanların kendi kaynaklarını, değerlerini ve tarihlerini okuyuşlarını belli bir istikamette dönüştürürken ortaya “yeni” ve “farklı” bir tasavvur çıkarıyor. Tırnak içinde verdiğim bu iki kelime tek başlarına alındığında belki nötr sayılabilecek bir anlatım özelliğine sahipken, bir araya getirildiğinde ilgi çekici bir çekim gücüne kavuşuyor. Öyle ki, bir şeyin (fikir, yaklaşım, tasavvur…) hem “yeni” hem de “farklı” olması, “doğru”, hatta yerine göre “mutlak doğru” olduğunu kabule fazlasıyla yetiyor. İlmî ve metodolojik bakımdan ne kadar zayıf ve tutarsız temeller üzerine bina edilmiş olursa olsun, “yeni ve farklı” olması geçerliliğini ilana kifayet ediyor! Bu iki kelime yan yana geldiğinde oluşan tasavvur dönüşümü, şiddet-i zuhurundan dolayı çoğu zihinlere hafi kalıyor ve işin en vahim yanını da bu nokta oluşturuyor. Din ve onun temel kaynakları adına son derece “masum” gerekçelerle ızhar edilen kimi “yeni ve farklı” yaklaşımların, aslında çalışma ilkelerini modernitenin belirlediği zihin yapısından kaynaklanan arızaların ürünü olduğunun sahiplerine bile gizli kalabiliyor olması gerçekten de “yeni” ve “farklı” bir durum! Müslümanların kendi kaynaklarıyla ilişkilerinin sistematiğini oluşturan ve yüzyıllar içinde “eşyanın tabiatı gereği” belli bir istikamette teessüs etmiş bulunan “edille-i şer’îyye” konsepti, Kur’an ve Sünnet anlayışı, bu iki delilin birbiriyle ilişkisi ve bunlardan teferri eden diğer deliller, Usûl ve Kavaid… “yeni ve farklı” yaklaşımların cazibesiyle yerini “çağdaş değerler” etrafında şekillenmiş algılara bırakabiliyor. Bu da kaçınılmaz olarak “yeni ve farklı” bir Müslümanlığa uzanan bir süreci intac ediyor. İşin başında niyet ve maksat bu olmasa da, varılan nokta çoğu zaman bundan başkası olmuyor. Hz. İsa (aleyhi’s-selâm)’ın ref’i ve nüzulü meselesi, bu hususun kristalleştiği noktalardan birisi. Kur’an-Sünnet ilişkisine ve Tefsir Usulü ilminin ilkelerine karşı çok da duyarlı olmayan “çağdaş” bir yaklaşımla, ilgili Kur’an ayetleri üzerine serdedilen “yeni ve farklı” mülahazalar, “ilmî hürriyet” görüntüsü altında sahibini getirip bütün Ümmet ulemasının karşısına konumlandırıyor. Evet, nüzul-i İsa (aleyhi’s-selâm) konusunda Sahabe döneminden itibaren Ümmet’in üzerinde ittifak ettiği bir kabul, modern zamanlarda Kur’an ve Sünnet’i “yeni ve farklı” bir okumanın nesnesi kılma faaliyetinin sonucu olarak, yerini “yeni ve farklı” bir değerlendirmeye bırakıyorsa, bunun “ilmî özgürlük”ten daha öte bir anlamı olmalıdır. Bu tarz yaklaşımların, -ayrıca ima veya tasrihe ihtiyaç bulunmaksızın- “karşıtaraf”ı oluşturan sahabîsi, müfessiri, muhaddisi, kelâm âlimi ve tarihçisiyle bütün bir Ümmet ulemasını itham anlamına geldiği açıktır. Sözün sahibinin yaklaşımına göre bu itham “yanılgı”dan “cehalet”e, “anlayış kıtlığına”, hatta “tahrif”e kadar uzanır. Hulusi Hatiboğlu hocanın, Fidan Dergisi’nin 63, 64 ve 65. sayılarında yer alan “Hz. İsa’nın Nüzulü Meselesi” başlıklı seri yazısı da bu çerçevede benzerlerinden yeni ve farklı bir mahiyet arz ediyor değil. Hocanın, yazısına, nüzul-i İsa (aleyhi’s-selâm) meselesinin “Temel inanç esaslarından olmadığı halde erken devirlerde İslam’ın inanç esasları arasına girmiş” olduğunu söyleyerek başlaması, vehâmetin ilk basamağını oluşturuyor. İlk bakışta hayli “masum” gibi duran bu hüküm cümlesi, herhangi bir gayri İslamî inanç unsurunun İslam’ın inanç esasları arasına -hem de “erken devirlerde”!- girebileceğini ifade etmesi bakımından sadece “büyük bir iddia” ileri sürmekle kalmıyor, aynı zamanda o “erken devirler”den itibaren modern zamanlara kadar yaşayan bütün İslam ulemasını, gayri İslamî bir hususun İslam’ın inanç esasları arasına girmesine müsaade etmekle, göz yummakla, hatta belki “çanak tutmakla” itham ediyor! Hatiboğlu hoca istediği kadar “ben kimseyi itham etmiyorum” desin; bu ifade tarzının doğrudan yol açtığı sonuç budur. Ebubekir Sifil, Hulusi Hatipoğlu, Nuzulü İsa, Rıhle Yayınları, Rıhle Kitap, 978-605-5634-43-8
81.90 ₺