-
Sellül Hüsamil Hindi
Allâme İbn Âbidîn’in (ö. 1252/1836) yazdığı bu risalede, Mevlânâ Hâlid en-Nakşibendî Kuddise Sirruhû’ya yöneltilen ithamlar reddedilerek onun hakiki bir veli olduğu ispat edilmektedir. Dört bölümden oluşan risalede keramet, cinler, sihir ve gayb ilmi gibi konular işlenmiş; son bölümde ise Mevlânâ Hâlid’in hayatı ve eserleri özetlenmiştir.
250.00 ₺ -
Haşiyetü İzmiri Ala Miratil Usul
Hâşiyetü’l-İzmîrî, Osmanlı âlimi Mevlânâ Mehmed İzmîrî (ö. 1165/1751) tarafından, Molla Hüsrev’in (ö. 885/1480) fıkıh usulüne dair yazdığı “Mir’âtü’l-Usûl” eseri üzerine kaleme alınan “Hâşiye ‘alâ Mir’âti’l-Usûl” çalışmasıdır. Müellifi İzmîrî’ye nispetle Hâşiyetü’l-İzmîrî olarak meşhur olan bu kıymetli eser, Mir’âtü’l-Usûl üzerine yazılan haşiyeler arasında en hacimli ve en tercih olanıdır. ÖZETLE HÂŞİYETÜ’L-İZMÎRÎ ‘ALÂ MİR’ÂTİ’L-USÛL ESERİ Osmanlı âlimi Mehmed b. Velî b. Resûl el-İzmîrî tarafından, Molla Hüsrev’in fıkıh usulüne dair yazdığı “Mir’âtü’l-Usûl” eseri üzerine kaleme alınan hâşiye çalışmasıdır. Hâşiyetü’l-İzmîrî, Mir’âtü’l-Usûl üzerine yazılan en hacimli hâşiyedir. Nitekim müellif İzmîrî, hâşiyesinde Mir’âtü’l-Usûl’ün kelâm ve mantığa dair kapalı ibarelerini-ifadelerini en güzel şekilde izah etmiş, Arap grameri ile ilgili konularda geniş açıklamalarda bulunmuş ayrıca kendi yazdığı diğer eserlere atıflar yaparak Mir’âtü’l-Usûl’ü anlamayı kolaylaştırmaktadır.
990.00 ₺ -
-
Talimül Müteallim Yeni Dizgi Tahkikli
İmam Burhânuddîn ez-Zernûcî tarafından kaleme alınan ve on üç fasılda ilmin mahiyeti, fazileti, ilmin seçimi ve hafızayı celbeden tecrübeler gibi bazı malûmât ve metotlar içeren Talîmü’l-Müteallim kitabı, klasik tahkik prensiplerine bağlı kalınarak yayıma hazırlanmıştır. Müellif kitabında özetle; İlim tahsilinde gösterilmesi gereken samimiyet, İlim dalı-hoca ve arkadaş seçiminde hassas davranmanın gerekliliği, İlme ve ilim ehline karşı gösterilmesi gereken saygı, Hoca-talebe, talebe-ders ilişkisi, Hafızayı kevvetlendiren hususular gibi, çok hassas fakat günümüz ilim erbabı tarafından ihmal edilen birçok önemli meseleye temas etmiştir.
50.00 ₺ -
Şerhul Emali Yeni Dizgi Tahkikli
Dav’ül-Meâlî (Şerhul-Emâlî), Molla Ali el-Kârî’nin kadim akide manzumelerinden Bed’ü’l-Emâlî üzerine özlü bir şekilde kaleme aldığı meşhur şerhtir. Bu nadide eser, Ehl-i Sünnet’in Mâtürîdî ekolünün görüşlerini muhtasar bir şekilde anlatmakta olup, asırlar boyunca İslam dünyasının çeşitli yerlerinde ve özellikle medreselerde ders kitabı olarak günümüze değin okutula gelmiştir.
180.00 ₺ -
Şerhus Siraciyye Yeni Dizgi
İlm-i Ferâiz: “İslam miras hukukundan bahseden ilimdir.” Vefat eden bir kimseye, kimlerin mirasçı olabileceğini, ne kadar hisse alacaklarını ve bu mevzudaki diğer hususları beyan etmektedir. Ferâiz, ferîza kelimesinin çoğuludur. Mirasta taktir edilen hisseler anlamındadır. Buna göre şöyle tarif edilmiştir: Terekeden her bir varisin hisselerinin bilineceği fıkıh ve hesapla alakalı kaideleri bilmektir. “Ferâizi öğrenin ve insanlara öğretin, zira ferâiz ilmin yarısıdır” EL-FERÂ’İZÜ’S-SİRÂCİYYE Hanefî fakihlerinden Muhammed b. Muhammed es-Secâvendî’nin (ö.596/1200’den sonra) islâm miras hukukuna dair kaleme almış olduğu eseridir. Ferâiz ilminde en çok başvurulan kaynaklardan biri olan bu nadide eser, “el-Muhtasar” ve “el-Ferâ’izü’s-Secâvendiyye” adlarıyla meşhurdur. Üzerine yapılan birçok şerh ve hâşiye ile birlikte miras hukuku alanında geniş bir literatürün meydana gelmesine vesile olmuştur. Müellif Muhammed es-Secâvendî (Rahimehüllâh), bu güzide eserinde Hanefî mezhebini esas almakla beraber Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça ortaya konan miras hukukunun nispeten az rastlanan ihtilaflı meselelerinde diğer İslâm hukuk ekollerinin görüşlerine de yer verdiği için genel bir kabul görmüştür. ŞERHU’S-SİRÂCİYYE (ŞERHU’L-FERÂ’İZİ’S-SİRÂCİYYE) Arap dili, kelâm ve fıkıh âlimi olan Seyyid Şerif Cürcânî tarafından; Muhammed es-Secâvendî’nin miras hukukuna dair kaleme alınmış olan “el-Ferâ’izü’s-Secâvendiyye” adlı eserine yapılan şerh çalışmasıdır. Secâvendî (Rahimehüllâh)’ın “el-Muhtasar ve el-Ferâ’izü’s-Secâvendiyye” olarak anılan eseri üzerine, meşhur büyük âlimler ve fakihler tarafından birçok şerh yapılmıştır. Ancak döneminin çok yönlü âlimlerinden olan Hanefî fakihi Cürcânî’nin “Şerhü’s-Sirâciyye” (el-Ferâ’izu’ş-Şerîfiyye) olarak bilinen eseri “es-Sirâciyye”nin en meşhur şerhidir.
160.00 ₺ -
Mektubatı İmamı Rabbani 2 Cilt Bez Yeni Dizgi
İmam-ı Rabbani’nin (ö. 1034/1624) dostlarına gönderdiği mektuplarından derlenen, en kapsamalı ve en meşhur mektup külliyatı olan, tasavvufun başlıca kaynaklarından, aslı Farsça olup, Kazanlı Muhammed Murad Minzelevî (1855-1934) tarafından Arapçaya çevrilmiş olan “Mektubatı Rabbani”, asıl nüshadaki haşiyeleriyle birlikte yeniden dizilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Mektubatı Rabbani’nin hazırlanmasında izlenilen metot: Metnin müşkil yerleri, âyetler, hadisler ve şiirler tam bir şekilde harekelenmiştir. Ayet-i Kerîmelerin ve Hadîs-i Şerîflerin tahric ve referansları yapılmıştır. Asıl nüshadaki bazı yan kayıtlar dipnot olarak eklenmiştir. Metinde geçen âyetler, çiçekli parantez () içine alınmıştır. Metinde geçen hadisler tırnak «» içine alınmıştır. Okuyucuya kolaylık sağlaması açısından metinde paragrafladırma ve noktalama işlemi yapılmıştır. Sayfa numaralandırmasında mukabelede kullanılan ve medreselerde meşhur olan eski matbu nüshanın orijinal sayfa numaralarına muvafık kalınmıştır. Metinde Arapça olmayan isimler bizzat o dile mensup bilginler tarafından tetkik edilerek zabtı tespit edilmiştir. Metinde geçen kitap isimleri tırnak «» içine alınmıştır.
520.00 ₺ -
-
Mektubatı Mahmudiyye Tıpkıbasım
Mektûbât-ı Mahmûdiyye; Üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin İslâm davasını birlikte omuzladığı dostlarına yazdığı mektupların toplanıp derlendiği çalışmadır. Emr-i bi’l-ma‘rûfun satırlara dökülmüş halini gösteren, aynı zamanda imanın halâvetini, yakînin hikmetini saçan bu mektuplar, kendini insanlığa adamış bir Allah dostunun güzel ahlâkı, vefayı, âli himmet olmayı nasıl kelimelere sığdırdığını anlatmaktadır. Osmanlıca olarak Üstadımızın kaleminden dökülen bu mektupların, hangi gaye ile yazıldığı yine üstadımızın şu ifadesiyle açık bir şekilde anlaşılmaktadır; “Allah’ı (Celle Celâlühû) seven, onun kullarını da sever. Allah’ın (Celle Celâlühû) kullarını seven, onların hidayeti ve ebedî kurtuluşu için çalışır. Kur’ân-ı Kerîm’den başka hiçbir şeyle uğraşmamakla nimetlendirildiğim hayatımda, büyüklerimden ve hocalarımdan öğrendiklerimi her vakit başkalarıyla paylaşmaya gayret göstermişimdir. Sesimin ulaştığı yere sözle, ulaşamadığına da mektuplar göndererek ifade-i meramda bulunmuştum. Bu hakikatin tecellisi olarak dün yazdıklarımın bugün eskimeden derlenip toplanıp gün yüzüne çıkması ve istifadeye sunulması beni fazlasıyla mesrur etmiştir.'
450.00 ₺ -
Et Tefsirul Vadıhul Müyesser 2 Cilt
et-Tefsîru’l-Vâzihu’l-Müyesser: Muhammed Ali es-Sâbûnî Hoca Efendi’nin tefsir ile alakalı olarak kaleme aldığı çalışmalarından bir tanesidir. Müellifin bu eseri diğer çalışmaları gibi açık, kolay ve akıcı üslubu sayesinde islâm dünyasında pek yankı bulmuş ve birçok medresede ders kitabı olarak okutulmuştur. Şüphesiz yaşadığımız dönem içerisinde, tefsir alanında yazılmış en kıymetli eserlerden olan et-Tefsîru’l-Vâzihu’l-Müyesser; içerisinde tefsir ile alakalı naklî ve aklî ilimler cemedilmiş, âyet-i kerimelerin esbâb-ı nüzûlü beyan edilmiş ve sahih hadîs-i şeriflerden şahidler zikredilmiştir. TEFSİR NEDİR? Tefsir, lügat olarak; “açıklamak, beyan etmek” anlamındaki فَسْر fesr kökünden türeyen bir kelime olup “açıklamak, beyan etmek, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” demektir. Nitekim bir şeyin beyan ve izah edilmesini istemeye de (استفسار) “istifsâr” denilmiştir. Tefsir, terim olarak (Istılahta) ise; “Kur’ân-ı Kerîm’deki kelimelerin manalarını, âyetlerin içeriklerini, hükümlerini, kıssalarını, muhkem ve müteşabih olanlarını, nâsih ve mensûh olanlarını ve inişlerindeki sebepleri kendilerine açıkça delâlet eden lafız ve tabirlerle izah etmek, açıklamaktır.” Başka bir tarife göre de tefsir; “Kur’ân-ı Kerîm’in lafızlarının nasıl okunacaklarını, bunların manalarını Arap lügati ve dil kurallarını, kaidelerini uygulayarak beyan, âyetlerin manalarını, delâlet ettiği anlamlarını, hükümlerini ve içerdiği kıssaları izah, bu âyetlerin muhkem ve müteşabih olanlarıyla, nâsih ve mensûh olanlarını açıklama, aralarındaki irtibat ve uyumu gösterip izhar, bunlardaki nükte ve incelikleri, beşeriyetin gücü ölçüsünde beyan ve izah etmek”ten ibarettir. Tefsirler Başlıca İki Kısma Ayrılır Birinci kısım, seleften (Hazreti Peygamber, sahâbe ve tâbiînden) nakledile gelen rivâyetlere dayalı olan “tefsîr-i naklî”dir ki, buna “bi-tariki’r-rivâye (rivâyet yöntemiyle) tefsir” de denir. Bu kısım tefsirlerde âyetlerin manaları, nüzûl sebepleri, nâsih ve mensûh olanları gösterilir. Böyle rivâyet yöntemiyle yazılan tefsirlerin başlıca kaynakları hadîs-i şerif kitaplarıyla siyer ve tarih kitaplarıdır. Bunlara muhalif, aklın hükmüne ters olan rivâyetlere itibar ve itimat olunamaz. İkinci kısım, sonradan tedvin edilen lügat ilmi, belâgat ilmi gibi dil ilimlerine dayanan tefsirlerdir. Bunlar bir dereceye kadar rivâyet de içerirler. Bunlardan her birine de “bi-tarîki’d-dirâye” (dirâyet yöntemiyle) tefsir” adı verilir. Tenbih: Kur’ân-ı Kerîm’in yorumu hakkında tefsir dışında “te’vil, tebyin, beyan, tâlim, tafsil, tasrif, i‘rab, şerh, tavzih” gibi kelimeler de kullanılmaktadır. Te’vil, lügat olarak; “bir şeyin dönüp dolaşıp vardığı son nokta, sözün neticesi, işin âkıbeti, rüyanın yorumu” gibi anlamlara gelmektedir. “evl” kelimesinden türemiştir. Te’vil, terim olarak (Istılahta) ise; “Allah’ın Kur’ân lafzında açık olmayan muradını kelâmın akışına, Kitap ve Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkararak açıklamak” demektir. Tenbih: Celâleddin es-Süyûtî Rahimehüllâh, tefsir ilmini öğrenmenin farz-ı kifâye olduğu konusunda ulemânın icmâ ettiğini bildirmekte ve İslâm’daki üç temel ilimden birini tefsir diye göstermektedir. Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilâhî tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatıp tanıtmak, bununla insanların yolunu aydınlatmaktır. Râgıb el-İsfahânî’ye göre tefsir ilmi, gerek konusu gerek maksadı gerekse insanların ona olan ihtiyacı sebebiyle ilimlerin en şereflisidir. ET-TEFSÎRU’L-VÂZİHU’L-MÜYESSER KİMİN ESERİDİR? et-Tefsîru’l-Vâzihu’l-Müyesser’inin müellifi, hiç şüphesiz ilim dünyasında ilmî şahsiyeti ve güzel ahlâkıyla kendini kabul ettiren ve birçok âlimin övgüsüne mazhar olan Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretleridir. Şeyh Sâbûnî hoca efendi, rivayet ve dirayet sahibi müfessirlerin güzide tefsirlerini süzerek büyük bir titizlikle Safvetü’t-Tefâsîr eserini hazırladığı gibi et-Tefsîru’l-Vâzihu’l-Müyesser çalışmasına da aynı şekilde ihtimam göstermiş, öyle ki büyük bir ustalıkla günümüze hitap eden ve özellikle ilim yolcularının kolay anlayabileceği bir üslupla ibareleri işleyip dokuyarak kaleme almıştır. ŞEYH MUHAMMED ALİ ES-SÂBÛNÎ HAZRETLERİ’NİN HAYATI Asrımızın önde gelen âlimlerinden biri olan Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî Rahimehüllâh; 19 Mart 1930’da Suriye’nin Halep şehrinde doğmuştur. Küçük yaşlarda ilme adanmış, ilk tahsilini babası Şeyh Cemîl Efendi’den almıştır. Yanı sıra Suriye’nin ileri gelen âlimlerinden Şeyh Muhammed Necîb Sirâc, Şeyh Ahmed eş-Şemmâ, Şeyh Muhammed Saîd el-İdlibî, Şeyh Râgıb et-Tabbâh, Şeyh Muhammed Necîb Hiyâta ve diğer bazı âlimlerden dersler almıştır. Muhterem Babası Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretlerinin ailesi, ilim ile şöhret bulmuş soylu ve köklü bir ailedir. Muhterem babası Şeyh Cemil es-Sâbûnî’dir. Şeyh Cemil Efendi Rahimehüllâh, Haleb Emevî Camii Müdürü, belâgat, lügat ve dinî ilimler ile asrının âlimleri arasında şöhret bulmuş seçkin bir zattır. Oğlu (Sâbûnî Hoca Efendi’nin) ilk hocası olup çocukluğundan beri kendisine Kur’ân-ı Kerîm, lügat ve farz olan dinî ilimleri güzel bir şekilde öğretmiştir. Oğluna son derece değer vermiş ve pekçe ilgilenmiştir. Hatta oğlu henüz 17 yaşındayken kendisini evlendirmiştir. Şeyh Cemîl Efendi, âlim-âbid olmakla beraber aynı zamanda çok sağlam bir hafızlığa sahiptir. Öyle ki Kur’ân-ı Kerîm’i ezbere Fâtiha’yı okur gibi okur ve Arap kurrâları arasında şöhret bulmuş olan şu sözü sıkça tekrar etmiştir: “Her gün beş cüz tekrar eden kimsede unutkanlık olmaz.” Nitekim Şeyh Cemîl Efendi vefat edeceği gün ailesi etrafında toplanmış, oğlu Sâbûnî Hoca Efendi de Kur’ân okumaktadır. Hüznünden sebep âyetleri karıştırıyor ve bir sûreden başka bir sûreye geçiyordur. Şeyh Cemîl Efendi, sekerât-ı mevt hâlinde olmasına rağmen oğlunun hatalarını düzeltmiştir. Bu hal devam ederken ruhunu teslim etmiştir. Allah rahmet eylesin. Âmin. Muhterem Annesi Aynı şekilde Muhterem annesi (Esmâ Dervîş) de âbide, müttakî, zâhide, çokça oruç tutan, zikreden, geceyi ihya eden ve şükreden bir hanımefendidir. Çocuklarını takvâ ve Resûlüllâh Sallallâhü Aleyhi ve Sellem’in sevgisi ile yetiştirtirmiştir. Sâbûnî Hoca Efendi’nin annesi son derece rikkat sahibi, kalbi yumuşak olup Resûlüllâh Sallallâhü Aleyhi ve Sellem’in adı anıldığında her defasında gözünden yaşlar gelen, ibadeti ile meşhur olmuş bir kimseydi. Öyle ki 90 yaşında olmasına rağmen ikindiden yatsı vaktine kadar yürüyerek Kabe’yi tavaf ederdi. Son günlerini hastanede baygın geçirmesine rağmen her ezan vakti şehadet parmağını kaldırırdı. Bu durum vefat edene kadar devam etmiştir. Vefat edince Cennetü’l-Muallâ’ya defnedilmiştir. Allah rahmet eylesin. Âmin. Hocasının Duası Sâbûnî Hoca Efendi’nin anlattığına göre sürekli olarak yanında hazır bulunduğu hocası allâme Muhammed Saîd el-İdlibî (kendisini çok sever, ilgi gösterir ve) şöyle derdi: “Hocamın bana buyurduğu duası ile sana dua edeceğim; “Allah’ım! Ali’yi senin dinin üzerinde sabit kıl. Onu ihlaslı eyle.” Sâbûnî Hoca Efendi devamında; o gün için basit bir dua olduğunu düşünmüştüm. Halbuki yaşlanınca o duanın eserini gördüm ve bundan sonra bütün talebelerime bu şekilde dua etmeye başladım. İlmî şahsiyeti Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî Rahimehüllâh hafızlık başta olmak üzere lügat, ferâiz ve diğer şer‘î ilimleri babasından öğrenmiştir. Öte yandan Suriye’nin ileri gelen âlimlerinden farklı farklı dersler tahsil etmiştir. İlim ve irfan yuvası bir evde yetişen Sâbûnî Hoca Efendi, 16 yaşındayken minbere çıkararak vaaz etmeye başlamıştır. Lise eğitiminin ardından 1952 yılında Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesini bitirmiş, daha sonra aynı üniversiteden İslam Hukuku (Şer‘î Kadâ) bölümünde tahassüs eğitimini de tamamlamıştır. Buradan (Ezher’den) şeref diploması alarak 1954 yılında mezun olmuştur. 1954 yılında Ezher’den, (günümüzde doktora olan) el-Âlimiyye diplomasını almaya hak kazanmış olan Sâbûnî Hoca Efendi, daha sonra tekrar Suriye’ye dönmüş ve 8 yıl tedrisat faaliyetinde bulunmuştur. Suriye’de 8 yıl tedris hayatından sonra Suudi Arabistan’a hicret etmiş ve Mekke-i Mükerreme Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Eş-Şerîa (Şeriat) Fakültesinde dersler vermeye başlamıştır. Burada 28 yıl tedris hizmeti yapmış birçok üniversite hocaları yetiştirmiştir. Aynı zamanda Ümmü’l-Kura Üniversitesi’nde birçok eserin tahkikini yapmıştır. Şunu da belirtelim ki Sâbûnî Hoca Efendi uzun yıllar Suriye Âlimler Birliği başkanlığını da yürütmüştür. Davet ve Nasihatlerindeki Üslubu Hiç şüphesiz bir kimseye hikmet (ince anlayış) verilmişse o kimse büyük bir manevî devlet (kazanç) sahibi olmuş demektir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: «Kime hikmet verilirse o kimse birçok hayra nâil olmuş demektir.» Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretleri de bu büyük devletle müşerref olmuş kimselerdendir. Zira Sâbûnî Hoca Efendi’nin oturduğu mahallede sesi güzel Cezayir’li olan bir imam vardı. Bu imam namazı çok uzatırdı. Sâbûnî Hoca Efendi’nin en küçük oğlu bu duruma rahatsız olmuş, ancak bu durumu nasıl imama izah edeceğini bilmemişti. Bu sebeple konuyu babasına anlatmış, babası da kendisine şu tavsiyede bulunmuştu: “İmama git ve ‘Sizden biriniz, insanlara namaz kıldırdığı zaman hafif tutsun. Çünkü onların arasında zayıf, hasta ve yaşlılar vardır. Herhangi biriniz kendi başına namaz kıldığında ise dilediği kadar uzatsın.’ hadisinin sıhhatini sor.” Çocuğu babasının kıymetli nasihatini dinleyip dediğini yapmıştır. Bu olaydan sonra imam çocuğun meramını anlamış ve bir daha namazı uzatmamıştır. Mekke’deki Fakirleri Gözetmesi Şeyh Sâbûnî Hoca Efendi her sabah namazından sonra gizlice çıkar, en güzel yemekleri alır Mekke fakirlerine dağıtırdı. Ayrıca harem etrafında bulunan fakirlere de para dağıtırdı. «Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz.» âyeti gereğince eskimiş parayı değil, yeni parayı seçer koku sürer sonra verirdi. İhtiyaç sahibi kimseleri mümkün mertebe gözetir ihtiyaçlarını giderirdi. (Radıyallâh-Rahimellâh). Kur’ân-ı Kerîm ile Münasebeti Babası Şeyh Cemîl Efendi’nin “Her gün beş cüz tekrar eden kimsede unutkanlık olmaz.” nasihatiyle amel ederek bol bol Kur’ân-ı Kerîm’i tekrar ederdi. Nitekim bunun bereketini görmüş, 91 yaşına ulaşmasına rağmen unutkanlık yaşamamış, ilmî meseleleri ve yazdığı kitapların muhtevasını unutmamıştı. Güzel şahsiyeti İlim bakımından son derece bilgili ve insanlarla iletişimi çok sıcak olan Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretleri, vakarlı bir kişilik sahibiydi. Peygamber Efendimizin ahlâkını aynen yaşayan bir şahsiyetti. İlmi tercih eden ve bunu da yaşantısına rehber eden birisiydi. İlmiyle âmil, ihlasıyla kâmil, ibadetleriyle âbid, zikriyle zâkir, şükrüyle şâkir ve islamın tervici için kendisini ilme adamış mümtaz bir din âlimiydi. Şunu da belirtmek gerekirse; Şeyh Sâbûnî Hoca Efendi’nin engin ilmi ve güzel şahsiyeti eserlerine de aksetmiş gerek metodu ve gerekse içeriği açısından kıymetli eserleri çok beğenilmiş ve dünyanın birçok yerinde ders kitabı olarak henüz okutulmaktadır. Son olarak; ünlü âlim Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretleri, asırlarca Dîn-i Mübîn İslâm’ın bayraktarlığını yapmış olan Osmanlı’ya duyduğu sevginin neticesinde Türkler’e ve Türkiye’ye her zaman ayrı bir sevgi beslemekle tanınmış ve en küçük kızını da Türk olan bir gençle evlendirmiştir. Sâbûnî Hoca Efendi’nin Vefatı İslam dünyasının güzide âlimlerinden Suriye’nin Haleb şehrinde doğmuş, ilim ve irfan sahibi bir ailenin içinde yaşamış, 30 küsur sene ömrünü Mekke-i Mükerreme’de geçirmiş, birçok eser telif ederek özellikle Safvetü’t-Tefâsîr adlı tefsiriyle meşhur olmuş, “Hâdimü’l-Kitâb ve’s-Sünne” olan Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî hazretleri, Türkiye’nin Yalova şehrindeki evinde 91 yaşında 19 Mart 2021 Cuma günü sabah saat 10:00’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Son saatlerinde Dönüş ancak onadır âyet-i kerîmesini tekrar ederek ruhunu teslim etmiştir. Allah Teâlâ, Kıymetli Hocamıza Rahmet Eylesin, Cennetiyle Cemaliyle Müşerref Kılsın. Âmin. ŞEYH MUHAMMED ALİ ES-SÂBÛNÎ HAZRETLERİ’NİN ESERLERİ Şeyh Sâbûnî Hoca Efendi, davet, tedris, fetva, sulh gibi birçok işlerine rağmen, Allah Teâlâ, onun vaktine bereketler vermiş de birçok telif, tahkik ve ihtisar çalışmaları yapmıştır. Arapça ve Şer‘î ilimlere dair birçok kitap telifinde bulunmuştur. Kitapları Türkçe, Farsça, Malayca, Urduca, İngilizce ve Fransızca gibi birçok dillere tercüme edilmiş ve dünyanın birçok yerlerine ulaşmıştır. et-Tefsîru’l-Vâdıhu’l-Müyesser (1 cilt). Safvetü’t-Tefâsîr (3 cilt), en meşhur kitabı budur. el-Mevârîs fi’ş-Şerî‘ati’l-İslâmiyye (1 cilt). Min Künûzi’s-Sünne (1 cilt). Ravâ’i‘u’l-Beyân fî Tefsîri Âyâti’l-Ahkâm (2 cilt). Kabes min Nûri’l-Kur’âni’l-Kerîm (8 cilt). es-Sünnetü’n-Nebeviyye Kısmün mine’l-Vahyi’l-İlâhiyyi’l-Münezzel. Mevsû‘atü’l-Fıkhi’ş-Şer‘iyyi’l-Müyesser. ez-Zevâcü’l-İslâmî el-Mübekkir Se‘âde ve Hasâne (Risâle). el-Hedyü’n-Nebeviyyi’s-Sahîh fî Salâti’t-Terâvîh (Risâle). Îcâzü’l-Beyân fî Suveri’l-Kur’ân (1 cilt). Mevkıfü’ş-Şerî‘ati’l-Garrâ’ min Nikâhi’l-Müt‘a (Risâle). Hareketü’l-Ardi ve Deverânuhâ Hakîkatün ‘İlmiyyetün Esbeteha’l-Kur’ân (Risâle). et-Tibyân fî ‘Ulûmi’l-Kur’ân (1 cilt). ‘Akîdetü Ehli’s-Sünne fî Mîzâni’ş-Şer‘i (Risâle). en-Nübüvve ve’l-Enbiyâ (1 cilt). es-Salât (Risâle). el-Mehdî ve Eşrâtu’s-Sâ‘a (Risâle). el-Muktetaf min ‘Uyûni’ş-Şi‘r (1 cilt). Keşfü’l-İftirâ’ât fî Risâleti’t-Tenbîhât Havle Safveti’t-Tefâsîr (Risâle). Dürretü’t-Tefâsîr (1 cilt). Cerîmetü’r-Ribâ Ahtaru’l-Cerâimi’d-Dîniyye ve’l-İctimâiyye (Risâle). et-Tebsîr bimâ fî Rasâili Bekr Ebû Zeyd mine’t-Tezvîr (Risâle). Şerhu Riyâzi’s-Sâlihîn (1 cilt). Şübühât ve Ebâtîl Havle Teaddudi Zevcâti’r-Resûl (Risâle). Risâle fî Hukmi’t-Tasvîr (Risâle). Me‘âni’l-Kur’âni’l-Kerîm li’n-Nehhâs (6 cilt). el-Muktetaf min ‘Uyûni’t-Tefâsîr li’l-Mansûrî (5 cilt). Muhtasar Tefsîri İbn Kesîr (3 cilt). Muhtasar Tefsîri’t-Taberî (2 cilt). Tenvîru’l-Ezhân min Tefsîri Rûhi’l-Beyân li’l-Bursevî (4 cilt). el-Munteka’l-Muhtâr min Kitâbi’l-Ezkâr li’n-Nevevî (1 cilt). Fethu’r-Rahmân bi-Keşfi mâ Yeltebisu fi’l-Kur’ân li’l-Ensârî (1 cilt). Ve daha buraya sığmayacak kadar başka eserleri de mevcuttur. ET-TEFSÎRUL-VÂDIHU’L-MÜYESSER ESERİN HAZIRLANIŞI Muhakkık Hoca Efendiler tarafından tashih edilmiştir. Güncel imla kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Yeni mizanpaj yapılmıştır.
890.00 ₺ -
-
-
Şerhul Akaidil Adudiyye Yeni Dizgi Tahkîkli
Şerhu’l-Akâidi’l-Adudiyye, hicrî 10. asırda yaşamış Eş‘arî kelamcılardan İmâm Celâlü’d-Dîn ed-Devvânî tarafından kaleme alınan eserdir. Bu eser Adudüddîn el-Îcî’nin Akâidü’l-Adudiyye isimli eserinin şerhidir. Devvânî’nin en meşhur eserlerinden olan bu esere birçok haşiyeler yazılmış ve Osmanlı Medreselerinde uzun yıllar ders kitabı olarak okutulmuştur. Eserin Tahkikinde İzlenen Yollar: • Eser ülkemizin farklı kütüphanelerinden bulunan nüshalardan mukabele edildi. • Birçok yerinde haşiyelerden nakiller ile talikler yapıldı. • Bazı kapalı yerlerde harekelendirmeler yapıldı. • Garip kelimelerin manaları verildi. • Âyetlerin referansları ve hadislerin tahricleri yapıldı. • Eserde ismi geçen âlimlerin kısa hâl tercemeleri yapıldı.
185.00 ₺ -
Manihul Ğana Şerhul Bina Yeni Dizgi Tahkîkli
Sarf ilminin yapı taşlarından kabul edilen ve Arapça bablar hakkında kaleme alınmış olan kadîm “Binâ” metninin en eski şerhlerindendir. İki yüzü aşkın kaynaktan istifade edilerek hazırlanan eser, iki nüshadan tahkik edilerek yayıma hazırlanmıştır. Kitapta metin ve şerh ayrı ayrı iki kütlede olacak şekilde, iki renkle mizanpajlanarak okuma kolaylığı sağlanmıştır.
250.00 ₺ -
Gurre ve Şerhul Gurre fil Mantık
Allâme Seyyid Şerif el-Cürcâni’nin (v. 816/1413) Farsça olarak kaleme aldığı, daha sonra oğlu Nureddin Muhammed b. Ali el-Cürcânî (v. 837/1434) tarafından ilaveler de eklenerek Arapçaya tercüme edilen el-Gurre isimli mantık risalesinin, Kutbüddin es-Safevî (v. 955/1548) tarafından Şerhu’l-Gurre fi’l-Mantık adıyla yapılan şerhidir. Metin, konuları sistematik bir şekilde ele alması, her meseleyi misaller getirmekle anlaşılmasını kolaylaştırması ve muhtasar olması yönüyle mantık ilmine yeni başlayanlar için ders kitabı olma hüviyetine sahiptir. İsmailağa Telif ve Araştırma Merkezi tarafından tahkik edilen bu eser, üç nüshadan mukabele edilmiş olup, önemli görülen nüsha farkları dipnotlarda belirtilmiş, anlaşılması zor veya kapalı görülen yerler dipnotlarda izah edilmiş, ayrıca konuların daha iyi anlaşılması için bölüm sonlarına şemalar eklenmiştir. Dirase kısmında müellif ve şârihin hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmiş, okuyucunun metinden kopmaması ve zihinde daha kalıcı olması için metin kısmı gerekli başlıklandırma ve paragraflandırma yapılarak kitabın baş tarafına ayrıca konulmuştur.
25.00 ₺ -
Telhisul Miftah Eski Dizgi Siraç Yayınevi
Sekkâkî’nin (ö. 626/1229) kaleme aldığı, Arap edebiyatının meşhur eserlerinden Miftâhu’l-ʿulûm’un belâgata dair üçüncü bölümü, Hatîb el-Kazvînî (ö. 739/1338) tarafından Telhîsu’l-Miftâh adıyla ihtisar edilmiş, Osmanlı medreselerinde de uzun yıllar okutulmuştur. Bu kıymetli eser, asıl nüshasından tıpkıbasım ile neşredilmiş ve okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur.
150.00 ₺ -
-
Hallül Meakıd Siraç Yayınevi
Şemseddin es-Sivâsî (ö. 1006/1597) tarafından, İbn Hişâm en-Nahvî’nin (ö. 761/1360) “el-İ‘râb ‘an Kavâ‘idi’l-İ‘râb” adlı eseri üzerine kaleme alınan bu güzide şerh; müellif nüshasından tahkik edilerek yayıma hazırlanmış ve ilim talebelerinin istifadesine sunulmuştur.
215.00 ₺ -
İşaratül Meram Şerhu El Usülül Münife
İşârâtül-Merâm, Osmanlı âlimlerinden Beyâzîzâde Ahmed Efendi’nin Ebû Hanîfe’nin itikadî görüşlerini ele aldığı el-Usûlü’l-Münîfe adlı eserine yine kendisinin yazdığı şerhtir. Beyâzîzâde Rahimehüllâh, Mâtürîdîler ile Eş‘arîler arasındaki görüş farklarının 50 civarında olduğunu ikrar etmiş ve bunlardan 36 tanesini İşârâtül-Merâm’ın da zikretmiştir. Beyâzîzâde Ahmed Efendi, el-Usûlü’l-Münîfe eserinin ilâhiyyât, kader ve nübüvvet bahislerini içeren kısmını -İşârâtü’l-merâm min ‘İbârâti’l-İmâm- adıyla şerh edip dördüncü Mehmed’e arzetmiştir.
290.00 ₺ -