-
Sarf Yeni Dizgi Tahkikli
Sarf Kitabı Yeni Dizgi Tahkikli Osmanlı medreselerinin ve klasik müfredatın vazgeçilmez eserlerinden Emsile, Bina, Maksud ve İzzî kitaplarını cem eden kadîm “Sarf Kitabı” asıl nüshadaki haşiyeleriyle birlikte yeniden dizilmiş ve yayıma hazırlanmıştır.
155.00 ₺ -
Nahiv Arapça Yeni Dizgi
Osmanlı medreselerinin ve klasik müfredatın vazgeçilmez eserlerinden Avâmil, İzhâr ve Kâfiye kitaplarını cem eden kadîm “Nahiv Kitabı”nın Tahkikinde izlenilen yol: Mecmu içerisindeki herbir kitap dört ayrı nüshaya mukabele edilerek hazırlanmıştır. Metin, mahtûtlardaki imlâî farklılıklara işaret edilmeksizin bu dört nüshadan yeni yazım kurallarına göre ispat edilmiştir. Nüshalardaki yan kayıtlar dipnot olarak eklenmiştir. Gerek görülen yerlerde rakamlandırma yapılmıştır. Avâmil metninin tamamı, İzhâr metninin tamamına yakın bir kısmı, Kâfiye metni ve hâşiyelerin sadece müşkil yerlerinde hareke koyulmuştur.Hâşiyelerin içerisinde geçen metin çift parantez » « ile belirtilmiştir. Metinde birden fazla i‘râbı olan bir kelime zikredildiğinde en meşhur olan i‘râb ile harekelendirilmiştir. Metinde geçen âyetler ayet parantezi ?? içerisine alınmıştır. Ayrıca sûre ismi ve âyet rakamı vermek suretiyle âyetlerin Kur’ân’dan yerlerini belirtilmiştir. Metinde geçen hadisler çift parantez (tansîs) içerisine » « alınmıştır. Metne yaptığımız ilaveleri köşeli parantez içerisinde belirtmekle birlikte dipnotta ilavenin nerden yapıldığı bildirilmiştir. Talebeye kolaylık olması için, köşeli parantez içerisinde konularla ilgili başlıklar eklenmiştir. Mukabelede kullanılan ve medreselerde meşhur olan iki matbu nüshanın orijinal sayfa numaraları sayfa kenarlarında yazılmıştır. Kitabın sonuna içerik fihristi eklenmiştir.
280.00 ₺ -
-
Mektubatı İmamı Rabbani Tek Cilt
Yeni Dizgi ve Tahkikli Mektubatı Rabbani; İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû)’nun en geniş hacimli olan ve inciden daha değerli marifetleri barındıran üç ciltlik Farsça eseridir. Eser genel olarak Ehl-i Sünnet inancının vazgeçilmez sabiteleri ekseninde kelâmî, fıkhî ve tasavvufî çok önemli bilgiler içermektedir. MEKTUBATI RABBANİ KİMİN ESERİDİR? İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû)’nun farklı zamanlarda müridlerine, dostlarına ve yakınlarına yazdığı mektuplar derlenerek bu kıymetli eser (Mektubatı Rabbani) oluşturulmuştur. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), mektuplarında yer yer sorulan sorulara cevap vermiş; bazen gördüğü bir hatayı ikaz etmiş, kimi zaman da İslâm’ın o dönemde bulunduğu durum hakkında Müslümanları uyarıcı ve bilgilendirici bir dil kullanmıştır. Dolayısıyla asırlardır başta mutasavvıflar olmak üzere kelâmcılar, fıkıhçılar, hatta tarihçiler bu eser (Mektubatı Rabbani)’den istifade etmişlerdir. Mektubatı Rabbani Birinci cilt; on yedi yıl içerisinde yazılmış olan 313 mektubun 1025 (1616) yılında Yâr Muhammed Cedîd Talekânî tarafından derlenmesiyle meydana getirilmiştir. Mektubatı Rabbani İkinci cilt; 1028 (1619) yılında Mevlânâ Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû)’nun emriyle Abdülhay Hisârî tarafından Esmâ-i Hüsnâ’ya muvafık olarak 99 mektuptan oluşacak şekilde derlenmiştir. Mektubatı Rabbani de bu zata gönderilmiş olan birkaç adet mektup bulunmaktadır. Mektubatı Rabbani Üçüncü cilt; 1031 (1622) yılında Berekât-ı Ahmediyye sahibi Muhammed Haşim Kişmî tarafından derlenmiştir. Bu ciltte de 124 mektup bulunmaktadır. Mektubatı Rabbani (Mektûbât), Arapça ve Türkçe’ye de kazandırılmıştır. 1302 (1887) yılında Muhammed Murad Kâzânî tarafından iki cilt olarak Arapça’ya çevrilmiştir. Bu tercüme 1316 (1901) yılında Mekke’de basılmış, 1963 yılında da İstanbul’da tıpkıbasımı yapılmıştır. Gulam Mustafa Hân’ın Farsça olarak neşrettiği nüshanın da 1977 yılında İstanbul’da tıpkıbasımı gerçekleştirilmiştir. Mektubatı Rabbani’nin Osmanlıca tercümesi Mehmed Emin Tokadî’nin halifelerinden Müstakimzâde Süleyman Efendi (v. 1202/1788) tarafından gerçekleştirilmiş olup İstanbul’da (1277) basılmıştır. Mezkûr zat, Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû)’nun mektuplarını da tercüme etmiştir. Ayrıca, Mektubatı Rabbani günümüz Türkçesine de kazandırılmıştır. Mektubatı Rabbani İmam-ı Rabbani Hazretlerinin El yazısı İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ)’NİN HAYATI Mektubatı Rabbani’nin müellifi, Silsile-i Tarîkat-ı Nakşibendiyye büyüklerinden ve aktâb gülşeni’nin kutublarından, hakîkat rumuzlarının kâşifi, evliyanın önderi, ilâhî feyizler masdarı, muhakkık ulemanın umdesi, ilâhî ilimler hazinesi, ulaşanların gavsı, ariflerin kutbu, velâyet-i Muhammediyye’nin burhanı, Şerîat-ı Mustafaviyye’nin hücceti, ikinci bin yılın müceddidi, Mevlânâ Ahmed el-Fârûkî es-Serhendî İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleridir. Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiyye’nin yirmi dördüncü altın halkasıdır. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) KİMDİR? İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) aşûrâ günü 10 Muharrem 971 (m. 1563)’de Serhend (Sirhind, Serhind)’de dünyayı teşrif etmiş olup, Emîrü’l-Mü’minîn Ömer el-Fârûk (Radıyallâhü Anh) hazretlerinin mübarek nesebindendir. Nesebinin tamamı sâlih ve fazıl kimseler olup, zamanlarının büyük âlimleriydi. Babası Şeyh Mahdûm Abdulehad (Kuddise Sirruhû) yüksek makamlar ve aklî-naklî ilimler sahibi, devamlı seyahat eden, iyiliği anlatıp kötülükte men eden bir zattı. Şeyh Mahdûm (Kuddise Sirruhû), Hindistan’ın Skendere kasabasında bir müddet kalmaya ve ilim neşrine niyetlendi. Bir gün kendisine o memleketin asil ailelerinden sâliha bir hanım için nikâh talebi iletildi. İlk önce bu talebe bir özürle birlikte olumsuz cevap verse de daha sonra kabul etti ve bu hanımı kendisine nikâhladı. Bu ziyadesiyle sâliha ve iffetli hanımdan da İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) gibi büyük bir zat dünyaya geldi. İmam Rabbani (Kuddise Sirruhû) Şeyh Mahdûm’un yedi oğlundan dördüncüsüdür. Şeyh Mahdûm’un diğer oğulları da nisbet sahibi, sâlih kimselerdi. Nâm-ı meşhûr İmam-ı Rabbani, İzn-i Hak ile tecdid etti bu dini. Yetmiş bin velînin serdarı olan (Mektubatı Rabbani müellifi) İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri ikinci bin yılın müceddidi addedilmiştir. Müceddid, “tecdîd” mastarından müştak (türemiş) olup, “yenileyen” anlamına gelir. Ebû Hüreyre’den (Radıyallâhü Anh) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: » إِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ لِهَذِهِ الأُمَّةِ عَلَى رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا « Şüphesiz ki, Allah (Celle Celâlühû) bu ümmete her yüz sene başında ümmet için din(işlerin)i yenileyecek zatlar gönderir. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), Mektubatı Rabbani de şöyle buyurmuştur: “Her yüz (sene) başında bir müceddid gelip geçmiştir. Lakin yüz (senenin) müceddidi bin (senenin) müceddidi gibi değildir. Aralarındaki fark yüz ile bin arasındaki fark gibidir; hatta daha da fazladır. Müceddid olan zat, o müddet içerisinde ümmete gelen varidâtın kendisi vasıtasıyla geldiği kimsedir. İsterse o vaktin kutupları, evtâdı, ebdâli ve nücebâsı bulunmuş olsun.” Mustafa İsmet Garibullah Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Risâle-i Kudsiyye’de İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin tecdid makamı hakkında şöyle buyurmuştur: Husûsa elf-i sânîde müceddid, Ahmedü’l-Fârûki’s-Serhendî ceyyid. Turuk usûlini tasfîye ve tecdîd, O etti feyzi zâhir hem de şâhid. Bu feyzi bul azîz Hakk’a gidelim, Cemâl-i bâ kemâle seyr idelim. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) ÇOCUKLUĞU VE İLİM TAHSİLİ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) daha çocukken kendisinde olağanüstü haller müşahede ediliyordu. Menkuldür ki, çocukluk zamanında kendisine büyük bir hastalık isabet etti. Öyle ki, hanelerinde büyük bir üzüntü meydana gelmiş, neredeyse hayatından ümidi kesmişlerdi. Bu rahatsızlığından dolayı babası Şeyh Mahdûm (Kuddise Sirruhû)’nun senelerce sohbetinden istifade ettiği Şâh Kemâl (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin yanına götürülüp dua istendiğinde şöyle buyurdu: “Hiç üzülmeyiniz! Bu çocuk uzun yaşayıp, ilmiyle amil olan büyük bir âlim, eşsiz bir ârif olacak.” Bununla birlikte Şâh Kemâl (Kuddise Sirruhû) birçok kere İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hakkında Şeyh Mahdûm’a (Kuddise Sirruhû) büyük müjdeler vermiştir. Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) hazretleri ilk eğitimini babasından aldı. Müthiş bir zekâ ve muhakeme kabiliyeti bulunan Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) küçük yaşına rağmen Kur’ân-ı Kerîm hıfzını tamamladı. Dönemin birçok muhakkık ulemasından çeşitli ilimlerde dersler aldı. İlimde bir hayli ilerledikten sonra Siyâlkût’e giderek orada Allâme Abdülhakîm es-Siyâlkûtî’nin de (Kuddise Sirruhû) hocası olan Şeyh Kemâlüddîn el-Keşmîrî (Kuddise Sirruhû)’den ilim tahsil etti. Mezkûr zat mantık, kelâm ve usûl-i fıkıh alanlarında çok mahir bir müderristi. Daha sonra İbn Hacer el-Heytemî (Rahimehullâh)’ın talebelerinden olan Şeyh Yakub es-Sarfî (Kuddise Sirruhû)’dan bazı hadis metinlerini okudu. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), aklî-naklî, usûlî-furû’î ilimleri tamamladıktan sonra ilim kürsüsüne oturarak talebelere ders verdi. Bu arada Arapça ve Farsça olmak üzere Risâle-i Tehlîliyye ve Redd-i Şî‘a gibi bazı risaleler kaleme aldı. Babası, henüz on yedi yaşına geldiğinde ilimleri cem etmiş ve ulema arasında belirli bir mekaneti elde etmiş olan Mevlânâ Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) hazretlerine Kâdiriyye, Sühreverdiyye ve Çeştiyye tarikatlarından icâzet verdi. Bundan sonra ilim-irfanın yayılması ve saliklerin terbiyesiyle meşgul oldu. Fakat Tarikat-ı Nakşibendiyye-i Aliyye nisbetini elde etmek için ruhunda büyük bir arzu vardı. Çünkü Nakşibendiyye nisbetinin faziletinin farkındaydı. Nakşibendiyye büyüklerinin vasıflarını özellikle babasından dinler, devamlı onların risalelerini okurdu. Haremeyn’i ve Hazret-i Risâlet-penâh Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i ziyaret etmek için çok arzulu olan İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) yaşlı olan babasını hasrette bırakmak istemediğinden bu ziyaretlerini bir zaman gerçekleştiremedi. Ancak İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), 1007 senesinde babası vefat ettikten bir sene sonra Mekke ve Medine’ye kavuşmak üzere Serhend’den yola çıktı. Hindistan’ın en meşhur şehirlerinden olan Delhi’ye geldiğinde Şeyh Hasen el-Keşmîrî (Kuddise Sirruhû) onu Mevlânâ Muhammed Bâkî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin huzuruna götürdü. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri şeyhiyle tanışmasına ve inabe almasına vesile olan Şeyh Hasan el-Keşmîrî’ye (Mektubatı Rabbani’den) bir mektubunda şu şekilde teşekkürde bulunmuştur: “Bu fakir, rehberlik iyiliğinizin teşekkürü konusundaki kusurunu itiraf, iyiliğinizin karşılığını vermekteki acziyetini ikrar etmektedir. Nasıl etmeyebilir ki! Zira bütün bu işler o nimete mebni, bütün bu haller o ihsanınıza bağlıdır. Güzel vasıtalığınız sayesinde bana, az kimseye nasip olan şeyler verildi; bereketli aracılığınız sebebiyle çok az kimsenin tattığı zevkleri yaşadım. Bana, çoğu kimseye müyesser olmayan özel bahşişler ve bunların ilimleri verildi. Haller, makamlar, zevkler, vecdler, ilimler, marifetler, tecelliler, zuhuratlar… bunların hepsi benim için yükselme basamakları kılındı. Hak Sübhânehû’nün yardımıyla bu basamaklarla kurb (yakınlık) derecelerine ve vusûl (ulaşma) menzillerine ulaştım. Kurb ve vusûl kelimelerini seçmem ibare darlığındandır. Yoksa bu makamda ne kurb, ne vusûl, ne ibâre, ne işâret, ne şuhûd, ne müşâhede, ne hulûl, ne ittihâd, ne keyfiyet, ne neredelik, ne zaman, ne mekân, ne ihâta, ne sereyân, ne ilim, ne marifet, ne cehâlet, ne hayret… hiçbiri yoktur. Şiir: Kuşumdan ne alâmet ibrâz edeyim sana? Kendisi Anka kuşu gibi mevhûmdur. Anka’nın insanlar arasında bir ismi vardır, Benim kuşumun isminde bile istikrar yoktur. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) YÜKSEK HÂLLERİ VE KERAMETLERİ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) gece-gündüz huzur üzere ibadet ederdi. Tam bir itmi’nân, huzûr ve cem’iyyetle teheccüd namazı kılardı. Teheccüd namazından sonra tam bir huşû’ ve istiğrâk ile murâkabeye otururdu. Sabah namazının sünnetini evde kıldıktan sonra zikre oturur, mescide gidene kadar bu hal üzere devam ederdi. Sabah namazını müridanıyla birlikte kıldıktan sonra işrak vaktine kadar zikirle meşgul olur, işrak namazını kıldıktan sonra evine giderdi. Oruç tutmaya ve nafile ibadetlere çok önem verirdi. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) MANEVİ MİRASI İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri Müslümanlara iki harikulâde miras bırakmıştır. Birisi eserleri diğeri ise oğullarıdır. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin başta Silsile-i Aliyye’nin yirmi beşinci halkası olan Mevlânâ Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû) olmak üzere oğullarının hepsi kâmil ve fazıl zatlardı. Oğulları dışında birçok fazilet sahibi zatlar yetiştiren İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) Horasan, Bengal, Medine-i Münevvere, Sehârenfûr, Lâhor, Kâbil, Belh ve Tâlekân gibi önemli merkezlere halifeler göndererek bu bölgelerde İslam’ın tervicine vesile olmuştur. Mevlânâ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin bir bölümünü mücerreden İslam müdafaasına hasrettiği Farsça ve Arapça dilde yazmış olduğu eserleri vardır. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) VEFATI Altmış üç seneye harikulâde marifet ve mertebeleri sığdıran Hazret-i İmam-ı Rabbani Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) 1034 (1624) yılı Safer ayında vefat etti. Kabri Serhend’de aile mezarlığındadır. Allah (Celle Celâlühû) bizleri şefaatine nâil eylesin… Âmîn MEKTUBATI RABBANİ ESERİNİ NASIL HAZIRLADIK? İmam-ı Rabbani’nin (ö. 1034/1624) dostlarına gönderdiği mektuplarından derlenen, en kapsamalı ve en meşhur mektup külliyatı olan, tasavvufun başlıca kaynaklarından, aslı Farsça olup, Kazanlı Muhammed Murad Minzelevî (1855-1934) tarafından Arapçaya çevrilmiş olan “Mektubatı Rabbani”, asıl nüshadaki haşiyeleriyle birlikte yeniden dizilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Mektubatı Rabbani’nin hazırlanmasında izlenilen metot: Metnin müşkil yerleri, âyetler, hadisler ve şiirler tam bir şekilde harekelenmiştir. Ayet-i Kerîmelerin ve Hadîs-i Şerîflerin tahric ve referansları yapılmıştır. Asıl nüshadaki bazı yan kayıtlar dipnot olarak eklenmiştir. Metinde geçen âyetler, çiçekli parantez () içine alınmıştır. Metinde geçen hadisler tırnak «» içine alınmıştır. Okuyucuya kolaylık sağlaması açısından metinde paragrafladırma ve noktalama işlemi yapılmıştır. Sayfa numaralandırmasında mukabelede kullanılan ve medreselerde meşhur olan eski matbu nüshanın orijinal sayfa numaralarına muvafık kalınmıştır. Metinde Arapça olmayan isimler bizzat o dile mensup bilginler tarafından tetkik edilerek zabtı tespit edilmiştir. Metinde geçen kitap isimleri tırnak «» içine alınmıştır.
420.00 ₺ -
Min Künuzis Sünne
MİN KÜNÛZİ’S-SÜNNE من كنوز السنة Muhammed Ali Sâbûnî Hocaefendi tarafından kaleme alınan ve seçilmiş hadis-i şerifleri lügat, nahiv, belâğat, râvî ve edebî şerh yönünden inceleyen eserdir.
240.00 ₺ -
Muribül Kafiye Yeni Dizgi
MURİBÜL-KAFİYE الفوائد الشافية على إعراب الكافية (معرب الكافية) Mu‘rib edebiyatının en önemli isimlerinden Zeynîzâde Hüseyin Efendi’nin (rahimehullâh), İbnü’l-Hâcib’in (rahimehullâh) “el-Kâfiye” isimli eserine yazdığı “el-Fevâidü’ş-Şâfiye alâ İ‘râbi’l-Kâfiye” adındaki mu‘ribdir. Çalışmanın en önemli özelliği Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Atıf Efendi, nr. 2608) bulunan müellif hattından tahkik edilerek yayıma hazırlanmış olmasıdır. Tahkikte izlenilen usûl: Müellifin yazdığı ve tashih ettiği nüsha asıl olarak alındı. Eser, müellifin kabul ettiği imlâî noktalar olduğu gibi bırakılmakla birlikte yeni imlâ kaidelerine göre düzenlendi. Asıl nüshanın kenarında yazan ve müellife ait olan haşiyeler dipnot olarak eklendi. Asıl nüshada kısa olarak yazılan kelimeler açıkça uzun bir şekilde yazıldı. Asıl nüshanın varak numaraları eklendi. Kâfiye metni tam bir şekilde harekelendi. Ayet-i kerîmelerin, hadîs-i şerîflerin ve istişhad edilen şiirlerin tahric ve referansları yapıldı. Manası kapalı kelimeler şerh edildi. Eserde geçen âlimlerin kısa tercümeleri verildi. Çalışmanın sonuna ayet-i kerimelerin, hadis-i şeriflerin, âlimlerin ve şiirlerin fihristleri ile kaynakça eklendi.
295.00 ₺ -
Kasasun Nebiy Siraç
Kasasu’n-Nebiyyin Yeni Dizgi Tahkikli - قصص النبيين Kur’an kıssalarının büyük bölümünü Peygamberlerin kıssaları oluşturmaktadır. Bu kıssalar, müslümanlara Hz. Adem’den (Aleyhisselâm) itibaren gelen din tasavvuru başta olmak üzere, birtakım amelî ve ahlâkî ilkeleri öğretmektedir. Ebu’l-Hasan en-Nedvî 1914-1999 yılları arasında yaşamış olan Hindistanlı bir âlimdir. Bazı kuruluşlara ve ilim meclislerine başkanlık eden ve İslâm âleminde büyük bir etki oluşturan Nedvî geriye birçok çalışma bırakmıştır. Öyle ki, yazdıklarından ve konuşmalarından da derlenen kitap ve risalelerinin sayısı yedi yüzü bulmaktadır. Tamamı dört cilt olan Kasasu’n-Nebiyyîn li’l-Etfâl isimli eserinin ilk bölümünü –ki yaygın olan bu kısımdır- yeğenine hediye etmiş ve eserin mukaddimesinde de bulunan şu ifadeleri kullanmıştır: “Kıymetli yeğenim! Kıssa ve hikâyelere düşkün olduğunu görüyorum. Senin yaşındaki diğer çocuklar da öyleler. Bu kıssaları tam bir rağbetle dinleyip, okuyorsun. Ancak elinde kedilerin, köpeklerin, aslanların, kurtların ve maymunların hikâyelerini gördüğüm için üzülüyorum. Bu konudaki mesuliyet de bize aittir; nitekim senin basılı olarak bulabildiklerin bunlardır. Arapça’yı öğrenmeye başladın. Zira o, Kur’an’ın, Resûl’ün ve dînin dilidir. Bu dili öğrenme hususunda çok arzulusun. Ancak hayvan hikâyeleri, uydurma masallar ve hurâfelerden başka yaşına uygun Arapça hikâyeler bulamamandan dolayı mahcup oluyorum. Bu yüzden, sen ve senin gibi olan diğer müslüman çocuklar için yaşına ve zevkine uygun, kolay bir üslupla Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) kıssalarını kaleme almayı düşündüm ve bu düşüncemi gerçekleştirdim. İşte bu, Kasasu’n-Nebiyyîn li’l-Etfâl (Çocuklar İçin Peygamberlerin Kıssaları) serisinin ilk kitabıdır. Sana bunu hediye ediyorum.”
110.00 ₺ -
Telhisul Miftah Arapça Yeni Dizgi
Hatîb Kazvînî tarafından kaleme alınan ve Miftâhu'l-Ulûm'un belağata dair yazılmış üçüncü kısmının ihtisarı mahiyetinde olan "Telhîs" kitabı, asıl nüshadaki haşiyeleriyle birlikte yeniden dizilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
180.00 ₺ -
-
Netaicül Efkar Adalı
Netâicü’l-Efkâr (Adalı) -آطه لي) نتائج الأفكار) İmam Birgivi’nin geleneksel nahiv edebiyatının en önemli eserlerinden addedilen İzharul Esrar isimli kitabına 1674 yılında yazdığı şerhtir. Tahkikte izlenilen usül: Geniş mukaddime çalışması yapıldı. Metin ve şerh ile ilgili bilgiler verildi. Yazarların tercümeleri eklendi. 2 nüsha karşılaştırılarak farklar belirtildi. Metinde harekeleme yapıldı. Şerhte müşkül kelimelerde harekeleme yapıldı. Ayet ve hadislerin referans ve tahricleri yapıldı. İstişhad edilen şiirlerin referansları verildi. Okuyuculara kolaylık olması için yeni imlâ kaideleri kullanıldı. Garip kelimeler şerh edildi. Kitapta geçen alimler ve eserler hakkında bilgi verildi. İktibas edilen eserlere müracaat edildi. Mevzuların, ayetlerin, hadislerin, şiirlerin ve âlimlerin kitapta kolayca bulunabilmesi için her birisine ayrı ayrı fihrist eklendi.
260.00 ₺ -
-
Tuhfetül Avamil Muribül Avamil
İmam Birgivî’nin (rahimehullâh) Avâmil isimli ibtidâî nahiv kitabının üzerine yazılan şerh ve muribin tahkikli bir şekilde bir araya getirildiği çalışmada iki renkli ve kütleli bir şekilde mizanpaj uygulaması yapılmıştır. Tuhfetü’l-Avâmil’in şimdiye kadar medreselerde okutulan, Sultan Abdülhamid Han döneminde Mustafa Lebib Ankaravî tarafından istinsah edilen baskısı (Arif Efendi, 1323) esas alınarak metin esnasında sayfa numaraları eklenmiştir. Böylece farklı nüshalardan okuyan kişiler için kolaylık sağlanmıştır. Muribü’l-Avâmil’in ise Atıf Efendi Kütüphanesi’nde (nr. 2605) bulunan ve müellif tashihli olan nüshası esas alınmıştır. Tahkikte izlenilen usûl: • Kitabın taksiminin kolay olması için başlıklar eklendi. (Bunlar asıl nüshada bulunmadığı için […] arasında yazıldı. • Mahkî olan kelimeler ve cümleler ile bazı harfler okuyucuya kolaylık olması için parantez içinde yazıldı. • Kitabın mukaddimesinde müelliflerin biyografileri verildi. • Eser içindeki kitapların ve âlimlerin tanıtımı yapıldı. • Hadislerin tahricleri yapıldı. • İstişhad edilen şiirlerin nispet ve referansları yapıldı.
270.00 ₺ -
Şerhu Şerhi Adabil Bahs vel Münazara
Hicri 11. Asrın sonları, 12. Asrın başlarında yaşamış olan büyük mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevî (kuddise sırruhû) tefsir, fıkıh, hadis, tasavvuf, kelam, Arap dili-edebiyatı ve muhtelif alanlarda olmak üzere 100’den fazla eser vermiş büyük bir âlimdir. Eserlerinden birisi de Taşköprîzâde’nin Osmanlı medreselerinde ibtida seviyesindeki talebeler için uzun yıllar ders kitabı olarak okutulan Risâle fî İlmi Âdâbi’l-Bahs ve’l-Münâzara adlı muhtasar eserine yazmış olduğu şerhin üzerine yazdığı kitabıdır. Taşköprîzâde ise, kelâm, fıkıh, tefsir, ahlâk, mantık, biyografi, Arap dili ve edebiyatı, ilimler tarihi, tıp gibi değişik alanlarda çeşitli kitaplar yanında otuza yakın risâle telif etmiştir. Taşköprîzâde, Risâle fî İlmi Âdâbi’l-Bahs ve’l-Münâzara adlı kendi risalesine yine kendisi şerh yazmış ve İsmail Hakkı Bursevî (kuddise sırruhû) da bu şerhe daha geniş bir şerh yazmıştır. İsmail Hakkı Bursevî, risâlenin giriş bölümüne klasik şerh geleneğinden biraz farklı olarak çok geniş yer vermiştir. Ders kitabı olma özelliğinden ziyade, mütalaa edilme hüviyetine sahip bir eser ortaya koymuştur. Risâledeki münazara ilmi ile ilgili ıstılahları çok güzel bir üslup ile açıklamıştır. Konuya dair getirdiği misallerle şerhi zenginleştirmiştir. Tahkikte takip edilen metod: 1) Mukaddime bölümünde müellifler hakkında bilgiler verildi. 2) Taşköprîzâde metni beş farklı yazma nüshadan mukabele edildi. 3) Metin tam bir şekilde harekelendi. 4) Okuyucuya kolaylık olması için Taşköprîzâde metin ve şerhi İsmail Hakkı Bursevî şerhinden ayrı olarak kitabın baş tarafına konuldu. 5) İsmâil Hakkı Bursevî şerhi üç farklı yazma nüshadan mukabele edildi. 6) Konunun daha iyi anlaşılması için diğer şerhlerden de istifade edilerek dipnotlarla zenginleştirildi. 7) Ayet-i kerîmelerin sure ve numaraları, hadîs-i şerîflerin de tahriçleri yapıldı. 8) Manası kapalı olan kelimeler ve önemli görülen ıstılahlar açıklandı. 9) Tarafımızdan başlıklandırmalar yapıldı. Şerhte referans alınan diğer kaynaklara mümkün mertebe müracaat edildi.
100.00 ₺ -
Risalei Fi Mebadii İlmil Kelam
Her ilimde olduğu gibi Kelam ilmine de başlamadan önce bilinmesi zaruri bazı ıstılahlar vardır. Bu ıstılahlar bilinmediği takdirde, ilim yolcusu kendisine kapalı bir şey ile karşılaştığı vakit elbette ki ilmin menfaati cari olmayacaktır. Bu ıstılahlar o ilmi oluşturan kullanımlardan ibarettir. Abdullah Hiçdönmez Hoca Efendi, Kelam ilminin mebâdisi olan bu eseri kaleme almış ve içerisinde; • Varlık-Adem ilişkisi • Varlığın Mertebeleri • Kadim-Hadis • İllet Ma‘lul gibi konuların mahiyetlerinden bahsederek Kelam ilmine adım atmadan önce oluşması gereken temelin kazanılmasında yardımcı olmuştur.
45.00 ₺ -
Şerhul Fıkhıl Ekber Arapça
İmâm Ebû Hanîfe (rahimehullâh) akâidi konu edinen ilme el-fıkhu’l-ekber ismini vermiştir. Aynı şekilde, onun Hammâd rivayetiyle gelen akaid risalesi de “el-Fıkhu’l-Ekber” olarak isimlendirilmiştir. Ebû Mutî‘ rivayetine ise “el-Fıkhu’l-Ebsat” denilmektedir. el-Fıkhu’l-Ekber üzerine yazılmış olan Ebu’l-Müntehâ şerhi, okuyucuyu yoracak kadar uzun olmadığı gibi, onun metindeki muradı anlaması hususunda yetersiz kalacak kadar da kısa değildir. Bu nedenle şerhler arasında en çok tutulanlardan birisi olmuştur. Öyle ki, Osmanlı döneminde çok okunan kitaplar arasında yerini almıştır. Müellif, mukaddimede şöyle kaydeder: “İmam Azam’ın kitabı olan el-Fıkhu’l-Ekber” sahih ve makbul bir kitaptır. Bu kıymetli ve latif kitaba şerh olması için Kuran ve sünnetten ve muteber kitaplardan bazı kelimeleri toplamak istedim.” 1523 (h. 930) yılında tamamlanan eser İstanbul (1307), Haydarabad (1321), ve Kazan’da (1313) basılmıştır. Tahkikte izlenilen metot: · Eserin giriş kısmına 30 sayfadan oluşan bir mukaddimeler serisi eklenmiş olup, burada metin, şerh ve diğer şerhlerin vasıfları ile Ebu’l-Müntehâ şerhinin nüshaları hakkında malumat verilmektedir. · Eser, dünyanın farklı kütüphanelerinden seçilmiş olan altı nüshaya mukabele edilmiştir. · Ayet ve hadislerin tamamının tahricleri ilmî kriterlere uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir. · Kitapta bulunan nakillerin asıl kaynaklarına müracaat edilerek dipnot düşülmüştür.
120.00 ₺ -
Safvetüt Tefasir Arapça 3 Cilt Takım
Safvetüt Tefasir (3 Cilt) - صفوة التفاسير Muhammed Ali Sâbûnî hocaefendinin Taberî, Kurtubî, Âlûsî ve İbn Kesîr gibi muteber tefsirlerden yararlanarak rivâyet ve dirâyet tefsir ekollerini cem ettiği, üç cilt halindeki “Safvetü’t-Tefâsîr” isimli eserinin tashihli nüshasıdır Günümüz insanının çok geniş tefsirleri okumak için zaman bulamayacağını göz önünde tutan değerli tefsirci üstad Muhammed Ali es-Sâbûnî Vâhidî’nin Esbâb-ı Nuzûlu ile Taberî, Keşşâf, Râzî, Kurtubî, Beyzâvî, İbn Kesîr, el-Bahru’l-Muhît, et-Teshîl, Celâleyn, Ebussuûd, Alusî ve Kâsîmî gibi geniş ve güvenilir tefsirlerin özünü alarak çağa hitap edecek ve gençliğin ihtiyacına cevap verecek bir tefsir meydana getirmiş ve bu esere “tefsirlerin özü” anlamına gelen “Safvetü’t-Tefâsîr” adını vermiştir. Eser okunduğunda görülecektir ki Sâbûnî, gerçekten başlıca güvenilir tefsirleri taramış ve bunlardan özümlediği Kur’ânî bilgilerden, yeni ve özet bir tefsir meydana getirmiştir.
980.00 ₺ -
İbni Kesir Tefsiri Arapça 3 Cilt
Bugüne kadar yazılmış, bütün tefsirleri bir araya getiren şaheser. Kuran-ı Kerim-i anlamak istiyorsanız; Kuranın Kuran'la tefsirini öğrenmek istiyorsanız, Kuranın Hadislerle Tefsirini öğrenmek istiyorsanız, Ashab-ı Kiram'ın Kuran-ı nasıl tefsir ettiğini bilmek istiyorsanız, İbni Kesiri okumalısınız. Ebu’l-Fida İbn Kesir tarafından kaleme alınan ve rivayet tefsilerinin en meşhurlarından olan Tefsirul-Kuranil-Azim isimli eserin Muhammed Ali Sabuni Hocaefendi tarafından yapılan muhtasarıdır. Müellifin İhtisar Ederken İzlediği Usul: 1) Uzun isnadların hazfedilerek sadece sahabeden olan ravinin zikredilmesi ve hadisi tahric edenin dipnotta zikredilmesi, 2) Konuyla alakalı istişhad edilen silsile halindeki ayetlerden sadece maksadın anlaşılacağı kadarıyla yetinilmesi, 3) Sahih hadislerle iktifa edilerek, İbn Kesir’in bildirdiği şekilde senedi sabit olmayanların çıkarılması, 4) En sahih rivayetler tespit edilmekle beraber sadece meşhur sahabelerin zikredilmesi, 5) Tabiinin büyüklerinden gelen sahih rivayetlere itimat edilmesi, 6) Müellifin ret amacıyla da olsa zikretmiş olduğu israili rivayetlerin hazfedilmesi, 7) Konusuna göre zarurî olmayan hükümlerle ihtilaflı meselelerin çıkarılması.
975.10 ₺ -
Delilüs Salikin Tercümesi 2 Cilt
Siracül Müttakin (Sıratül Mühtedin) Tercümesi 2 Cilt Yazar Ahmet Fikri DOĞAN Yayın Tarihi 2017 Dil: Arapça / Türkçe Tercüme / Kelime Anlam Sayfa Sayısı 1088 Cilt Tipi Sert Kapak Kağıt Cinsi Şamua 70 gr. Boyut 17 x 24 cm
480.00 ₺ -
Ehli Sünnetin Müdafaası Şiaya Reddiye
Okunduğunda anlaşılacağı üzere Redd-i Şî‘a (Revâfız) Risâlesi, belirli bir risaleye cevap ve reddiye olarak hazırlanmıştır. Dolayısıyla bütün hatlarıyla değil, o risalede geçen meseleleri içine alan bir reddiyedir. Ancak bu fırka hakkında etraflı bilgisi olmayan ilme yeni başlayanlar için bir mukaddime olmaya gayet elverişlidir. Bununla birlikte İmam-ı Rabbânî Kuddise Sirruhû’nun bu husustaki derin ilminden daha fazla istifade etmek için Mektûbât’ta geçen diğer reddiyeler de tercüme edilmiştir. Böylece bu risale, ilave edilen mektuplarla teyit edilmiş, zikredilmeyen meseleler de etraflıca tamamlanmıştır. Şî‘a hakkında Telif heyetimiz tarafından daha geniş bir reddiye ile başka cevaplar da hazırlanacaktır. Diğer Ehl-i Sünnet dışı cereyanlara karşı da cevap hazırlamaya devam edilmektedir. Bunlar -inşaallah- en kısa zamanda siz değerli okuyucularımıza ulaşacaktır. Rabbim bu hususta bizlere tevfîkıni yâr edip, bidat fırkaların şerlerinden bütün Ümmet-i Muhammed’i muhafaza buyursun. Âmin. Aslı Farsça olan bu eserin iki Farsça nüshasından ve bir Arapça tercümesi olmak üzere üç nüshadan tercüme edildi. Bunlar: 1. Farsça nüshalarından biri 15 Aralık 1964 yılında Pakistan’ın Lahor şehrinde İdare-i Sa‘diyye-i Müceddidiyye Matbaası tarafından neşredilen ve Te’yidi Mezhebi Ehli Sünne diye isimlendirilen nüshadır. Metin olarak diğerine göre daha tam ve tahkik edilmiş olduğundan çalışmamızda bu nüshayı asıl olarak kabul ettik. 2. İkinci nüsha ise Prof. Gulam Mustafa Han tarafından neşre hazırlanıp, 2011 yılında İstanbul’da Hakikat Kitabevi’nin Te’yidi Ehl-i Sünnet ismiyle ofset yoluyla neşrettiğidir. Dipnotlarda bu nüshayı ‘F nüshası’ remziyle belirttik. 3. Arapça’ya çevrilmiş olan, yine Hakikat Kitabevi’nin, Risâletü Reddi’r-Revâfız Pakistan baskısından ofset şekliyle 1992 yılında İstanbul’da neşredilen nüshadır. Bu nüshayı ‘A nüshası’ remziyle belirttik.
25.00 ₺ -
Ahkam Tefsiri Tercümesi 2 Cilt Takım
Eserde yer verdiğim ayetleri 10 açıdan ele aldım: 1. Lafzi tahlil: Burada dil ve tefsir alimlerinin görüşlerine yer verdim. 2. Kısa mana: Burada ayetin özet bir şekilde manasına yer verdim. 3. Sebeb-i nüzul: Eğer mevzubahis ayetin sebeb-i nüzulü varsa ona yer verdim. 4. Siyak-sibak: Ayetlerin öncesi ve sonrasıyla irtibatını kurdum. 5. Mütevatir kıraatler. 6. Kısa irab. 7. Tefsir incelikleri: Bu başlık altında ilmi incelikler ile edebi nüktelere yer verdim. 8. Şer'i hükümler: Bu başlıkta delilleriyle birlikte fakihlerin görüşlerine ve kendi tercihime yer verdim. 9. İrşad: Kısaca ayet-i kerimenin bizi irşad ettiği hususlara değindim. 10. Sonuç: Burada da ilgili ayetlerin hikmet-i teşriine işaret ettim. Hamd alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
682.40 ₺ -
Et Tıbyan Fi Ulumil Kuran Arapça
Kur'an ilimleriyle, şanlı ve ebedî olan bu kitapla alakalı konular kasdedilmektedir. Şöyle ki: inmesinden, toplanmasından, tertibinden, yazılmasından, inmesinin sebeplerinin bilinmesinden, Mekke devrinde, Medine devrinde inmesinden, nasihin, mensuhun, muhkem ve müteşabihin bilinmesinden veya direk olarak Kur'an-ı Azim'le alakalı veya dolaylı olarak Kur'an-ı Azim'le alakalı olan diğer bahisler kasdedilir. Kur'an ilimlerini incelemekten maksad, Resulullah (s.a.v.)'den gelen açıklamanın, sahabe ve tabiinden -Allah onlardan razı olsun- nakledilen Kur'an ayetleri tefsirlerinin ışığı altında Allah Azze ve Celle'nin kelamını anlamak, müfessirlerin tefsirde takib ettikleri yolu ve uslublarını bilmek, müfessirlerin meşhurlarını açıklamak, müfessir'lerden her birinin özelliklerini ve tefsir şartlarını ve bu ilmîn diğer inceliklerini bilmektir. Allah Teala'dan bu kitabı rızasına uygun kılmasını bununla mü'min kardeşlerimi faydalandırmasını kıyamet gününde azığımız olması için Kur'an-ı Kerim'le salih amel yapmaya bizi muvaffak kılmasını niyaz ederiz. Nitekim Teala Hazretleri şöyle buyurmaktadır: "O gün mal, çocuklar fayda vermez, ancak temiz bir kalble Allah'a gelen müstesna." (Şuara: 26/88-89) Muhammed Ali Sabuni
270.00 ₺ -
-
Halebi Sağir Arapça Eski Dizgi Siraç
Halebî Sagîr Eski Dizgi Muhtasaru Gunyeti’l-Mütemellî fî Şerhi Münyeti’l-Musallî H. 10. Asır Osmanlı Âlimlerinden İbrâhîm b. Muhammed b. İbrâhîm el-Halebî (ö. 956/1549)’nin kaleme aldığı bu eser, yine kendi eseri olan Gunyetu’l-Mütemellî isimli eserin muhtasarıdır. Müellif bu eserine çokça rağbet edildiğini görünce talebelere ve müderrislere kolaylık olması için bir ihtisar çalışması yapmak istemiş. Böylece ortaya Halebî Sagîr isimli eser çıkmıştır. İlim yolunun başında olan talebelere maneviyatı yüksek olması ve ibare çözmeye alıştırması sebebiyle derslerini eski baskılarından okumaları tavsiye edilir. Bu sebeple eser, meşhur eski baskısından tıpkıbasım ile tab edilmiş ve istifadenize sunulmuştur.
150.00 ₺ -
Camiul İstiazat ve Şerhuha Orta Boy Şamua
Muhammed Ali el-Mes‘ûd hocaefendinin kaleme aldığı ve Mücîr el-Hatîb hocaefendinin takdim ettiği eser Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in hadis kitaplarında geçen günlük dualarını toplamaktadır. Ayrıca eserde bu duaların açıklaması yapılmakta ve hadislerin tahriclerine yer verilmektedir.
100.00 ₺ -
Merakıl Felah Şerhu Nuril İzah
Merâkı’l-Felâh Şerhu Nûri’l-Îzâh – مراقي الفلاح شرح نور الإيضاح On yedinci yüzyılın (h. XI) büyük hanefî fukahâsından Allâme Şürünbülâlî’nin (Rahimehullâh), kendisine ait olan ve Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan “Nûru’l-Îzâh” isimli eserine yazmış olduğu “Merâkı’l-Felâh” şerhi iki yazma nüshaya mukabele edilerek yayıma hazırlanmıştır. İmam Şürünbülâlî 994 (m. 1586) yılında Mısır’da bulunan Şübrabilûle beldesinde dünyaya gemiştir. Henüz küçük yaştayken Kahire’de büyük âlimlerden ders almıştır. İlimde derinleşerek dersler vermiş, eserler telif etmiştir. 1069 (v. 1659) yılında Kahire’de vefat etmiştir. Derin ilmi, güzel ahlâkı ve sûfi-meşrepliği ile iştihar etmiş olan İmam Şürünbülâlî eserlerine rağbet edilmesiyle dikkat çeken bir âlimdir. Birçok ilimde mahir olduğu eserlerinden anlaşılan İmam Şürünbülâlî’nin eserleri kullandığı sade dili sayesinde geniş kitlelere hitap etme olanağı bulmuştur. Müellif Merâkı’l-Felâh’tan önce metne İmdâdü’l-Fettâh adında, manası kapalı olan kelimeleri açıklayan bir şerh yazmış, sonra bu şerhi kısaltarak Merâkı’l-Felâh’ı oluşturmuştur. 14 Cemâziyelevvel 1032 (16 Mart 1623) tarihinde metni, 12 Rebîülevvel 1046 (14 ağustos 1636) tarihinde İmdâdü’l-Fettâh’ı, 1054 yılının Receb ayı başlarında (Eylül 1644) da Merâkı’l-Felâh’ı tamamlamıştır. Tahric, tercüme, referans ve iktibaslardan oluşan dipnotlarla beslenen çalışmada metin ve şerh iki farklı kütlede olacak şekilde mizanpaj uygulaması yapılmıştır. Tahkikte izlenilen usûl: Girişte müellifin hayatıyla ilgili malumat verildi. Üstte bulunan Nûru’l-Îzâh metni tam bir şekilde harekelendi. Ayet-i kerîmelerin, hadîs-i şerîflerin ve istişhad edilen şiirlerin tahric ve referansları yapıldı. Manası kapalı kelimeler ve bazı ıstılahlar açıklandı.
300.00 ₺ -
-