-
Hilkat Garibeleri
Ölüm her halükârda yaşamak arzusundan doğmalı, hayatın üzerinde yükselmelidir. Gerçek bir hayata sahip olmayanın gerçek bir ölümü de olmaz. Toparlayınız kendinizi! Uzun ve zorlu bir mesai bekliyor bizi. Ölüm zaten cebimizdedir. Şimdi bizler onun yanına hayatı katmak için uğraşacağız. Kırklı yaşlarına erişmesine rağmen istediği başarıya ulaşamamış bir akademisyen olarak İstanbul’un ücra bir semtinde, evlenmesi için baskı yapan yaşlı annesi ve evde kalmış ablasıyla birlikte yaşayan Şâkül, umutsuz hayatı ve sıkıcı memuriyeti içinde tıkılıp kalmıştır. Şâkül’ün hayatı, Ferruh Dora isimli idealist ve başarılı bir bilim insanının fakülteye gelmesiyle hareketlenir. Böyle muhteşem bir dehanın kıytırık bir üniversitede ne işi olduğunu sorgulayan Şâkül, Ferruh’un parlak kişiliğinden ve engin birikiminden etkilenerek kendini onun çalışmalarına ve fikirlerine adar. Ancak Ferruh’un “Bir Adam Yaratmak” isimli projesi ve ekibinin davranışları şüphe uyandırır. Fakültede işlenen cinayetlerle eşzamanlı İstanbul’da bir canavar ortaya çıkar. İpuçlarının peşine düşen Şâkül, çok daha büyük ve korkunç olaylar zinciriyle karşı karşıya kalacaktır... Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’nin yazarı Serdar Uslu’dan, heyecanlı ve sıradışı kurgusuyla Türk gotik edebiyatına yeni bir soluk: Hilkat Garibeleri.
129.50 ₺ -
Kaygılı Çocuğa Ebeveynlik Etmek
Çocuğunuz yatağında tek başına uyumuyor, geceleri yanınıza mı geliyor? Evcil hayvanlarla ilgili korkuları mı var? Sizden ayrılırken ağlıyor mu? Okula gideceği zaman başı ya da karnı ağrıyor mu? Tanımadığı insanlarla konuşmaya utanıyor mu? Başarısız olacağı korkusuyla yeni durumlardan kaçınıyor mu? Her yaştan çocuğun zaman zaman korku ve endişe yaşaması normal olsa da eğer kaygı çocuğun günlük yaşamını etkiliyorsa ona yardım etmek için bir şeyler yapmanızın zamanı gelmiş demektir. Kaygılı Çocuklara Ebeveynlik Etmek, çocuğunuz için değil sizin için yazılmıştır. Anne baba olarak ona terapi yapmanız gerekmiyor, bu gerçekçi de değil, ama bazı ebeveynlik teknikleriyle çocuğunuzun kaygısını yenmesine yardımcı olacak uygulanabilir adımlar atabilirsiniz. Uzun yıllardır çocuk ve ergenlerde kaygı konusunda uzmanlaşan Regine Galanti, klinik olarak kanıtlanmış Bilişsel Davranışçı Terapi tekniklerini kullanarak ebeveynlere, çocuklarının dayanıklı, bağımsız ve sağlıklı yetişkinlere dönüşmelerine yardımcı olma konusunda rehberlik ediyor. Kaygılı Çocuklara Ebeveynlik Etmek, hepimiz için kaygı ve korkularının arttığı bir dünyada sahip olunması gereken ebeveynlik araçlarını bir arada sunan güçlü bir alet çantası. "Özellikle gençlerde kaygı salgın düzeyinde artarken, bu kılavuz çocuklarına engel olmak yerine onlara yardımcı olmanın yolunu arayan ebeveynlere fayda sağlayacak." ― Library Journal “Bu pratik ve erişilebilir kitap, çocuklarının bağımsızlaşmasına yardımcı olmaya çalışan ebeveynlerin çok hoşuna gidecek." - Booklist "Bu kitap ebeveynler için inanılmaz bir hediye. Regine Galanti, neler yaşadığınızı ve çocuklarınıza nasıl yardımcı olabileceğini bilen biri olarak yazıyor. Kaygılı bir çocuğu olan her ebeveyn okumalı." ― Dr. Seth Gillihan, The CBT Flip Chart for Kids kitabının yazarı "İyi yazılmış ve gerçekçi bir nasıl yapılır kılavuzu. Her yaş grubu için farklı kaygıları tanımlaması özellikle faydalı. Sunduğu somut BDT stratejileri, özellikle ebeveynlere çocuklarının kaygılarını beslememe konusunda verdiği öneri çok önemli. ― Dr. Thomas W. Phelan, 1-2-3 Magic ve The Best Moms Don't Do it All kitaplarının çok satan yazarı
222.00 ₺ -
Altmış Öykü
Altmış Öykü, Dino Buzzati’nin masalsı ve gizemli dünyasına kısa bir bakış gibidir. Gündelik hayatın birer yansıması olan bu öykülerde olay örgüsü aniden canlanır, atmosfer gerçeküstü bir hal alır ve şaşırtıcı olaylar gerçekleşir: Brahms’ın senfonisini yönetmek için hazırlanmış dâhi maestronun seyircisi aniden salonu terk eder; bir âşık, sevdiği kadına mektup yazarken toplantı talepleriyle, telefon görüşmeleriyle bölünür; mesaisine yetişmeye çalışırken arabasına park yeri arayan bir adam şehirden gittikçe uzaklaşır; efsanelere konu olmuş ejderhayı görmek için bir Kont keşif gezisine çıkar. Buzzati her zaman olduğu gibi insanlık hallerine odaklanır; varoluşun gizemi, insanın kader karşısındaki huzursuzluğu, ölüm, yalnızlık, hastalık gibi motifleri karanlık ormanlarla, bilinmez şehirlerle, ıssız dağlarla buluşturur. Italo Calvino’nun "zamana en iyi dayanmış yazarlarımızdan biri" olarak nitelendirdiği, yirminci yüzyıl edebiyatının tartışmasız en iyi isimlerinden olan Dino Buzzati’den yaşamın anlamını düşündürecek öyküler… “Gelecek nesillerin asla unutmayacağı isimler vardır şüphesiz. Dino Buzzati de bunlardan biri.” Jorge Luis Borges
222.00 ₺ -
Nakil
Türk edebiyatının usta kalemlerinden Halid Ziya Uşaklıgil, henüz çocukken Gedikpaşa Tiyatrosu’nda seyrettiği oyunlar vesilesiyle Fransız kültürü ve edebiyatıyla tanışır; bu tanışıklık İzmir Rüşdiyesi’nın sıralarında öğrenciyken Fransızca dersine duyduğu sevgiyle daha da ileri bir boyuta taşınır. Yine bu esnada yazar, özel hocası Auguste de Jaba’nın etkisiyle ilk tercümesini yapar; önceleri Jaba’nın seçtiği kitapları tercüme ederken bir süre sonra bağımsız devam eder ve tercümeye duyduğu tutkuyu şu sözlerle dile getirir: “Artık delice bir hevesle, birini bırakıp ötekine koşarak, bir oyuncak dolu masanın önünde kendisini şaşırmış bir çocuk hâliyle tercümeler yapmaya başladım.” Halid Ziya Uşaklıgil’in Alphonse Daudet, Guy de Maupassant, Émile Zola gibi Fransız edebiyatının önde gelen kalemlerinden tercüme ettiği öykülerle kendi öykülerini bir araya getirdiği ve çiçeği burnunda bir yazarın hikâye anlatmanın her yönüne duyduğu derin tutkuyu gözler önüne seren eşsiz eseri Nâkil, eksiksiz olarak ilk kez gün yüzüne çıkıyor...
203.50 ₺ -
Edep Yâ Hû
Münevver Ayaşlı’nın ilk olarak 1984’te yayımlanan eseri Edep Yâ Hû, Osmanlı sarayındaki âdet ve merasimler, Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışı gibi dönemin önemli olayları, saray mutfağına ilişkin ilgi çekici teferruatlar ve devrin meşhur isimlerine dair hikâyelerden oluşuyor. Kitabın “Merak” adlı ikinci bölümünde ise Münevver Ayaşlı’nın 1967-1972 yılları arasında Yeni İstanbul ve Babıâli’de Sabah gazetelerinde neşredilmiş yazıları bir araya getirildi. Üç aylar, mübarek gün ve geceler, çeşitli din büyüklerinden bahislerle başlayan bu makaleler, Eşrefoğlu Rumi’nin Müzekki’n-Nüfus’u, İmam Gazali’nin Kırk Esas’ı ve klasikleşmiş birçok başka dinî eserden alıntılar, ayrıca Asr-ı Saadet’ten pek çok hikâye ve ilginç anekdotlar içeriyor. Edep Yâ Hû hem artık baskısı bulunmayan bir kitabı gün ışığına çıkarması hem de Ayaşlı’nın dağınık haldeki pek çok yazısını bir kitapta toplaması açısından son derece değerli bir çalışma.
166.50 ₺ -
Rumeli ve Muhteşem İstanbul
"Bu yazılar, ne bir saray masalı, ne bir sultan-damat hikâyesidir. Bu yazılar, kaybettiğimiz dünyamızın ve insanlarımızın hayat hikâyesidir. Bugün gençlerimizin birçoğu, altı yüz sene vatan bildiğimiz Rumeli’ni bilmezler bile. Rumelili, kibirli ve asalet iddiasındadır. Neden olmasın? En mütevazı Rumelili'nin altı yüz senelik bir mazisi vardır. Rumeli’nin bir tek asalet fikri vardır: 'Evlad-ı Fatihan' olmak." Köklü aile yapısından devraldığı kültür mirasıyla birçok önemli ismi yakından tanıyan Münevver Ayaşlı’nın hem hatırat edebiyatımıza hem de tarih ve kültürümüze en büyük katkısı bu mirası yazıya geçirmesidir. Devraldığı Osmanlı kültürü ve estetiğiyle birlikte, sadece Rumeli ve İstanbul hatıralarını değil; tarih, kültür ve felsefesini de paylaşır okurlarıyla.
111.00 ₺ -
Can
Can. Bu, vaktizamanında zengin beyler tarafından onlara verilen ortak bir lakaptı, zira can ruh demektir; kırılan garibanların ise ruhlarından, yani hissetme ve acı çekme kabiliyetlerinden başka hiçbir şeycikleri yoktur. Velhasıl “Can” sözcüğü, zenginlerin fakirlerle alay etmesi anlamına gelir. Beyler, ruh denen şeyin sadece çaresizlik olduğunu düşünürlerdi, oysa kendileri de candan kırılıp gitmişlerdi; kendi canları, hissetme, çile çekme, tefekkür ve mücadele etme yetenekleri azdı: Bu, yoksulların servetiydi... Müdanasız gerçekçiliğiyle yaşadığı dönemde Sovyet rejiminin sansürüne maruz kalsa da gördüklerini kendine özgü tavrıyla dile getirmekten hiçbir zaman çekinmeyen Andrey Platonov’dan yaşama, inanca ve ilkelere dair bıçak gibi keskin bir roman: Can... “Çağımıza şöyle bir bakıyor ve şu isimlerle hatırlanacağını düşünüyorum: Marcel Proust, Franz Kafka, Robert Musil, William Faulkner, Andrey Platonov ve Samuel Beckett.” –Joseph Brodsky “Platonov sadece kendi kuşağının sesi değil, aynı zamanda idealizmin kusurlarının gerçekleşmiş hayallerini gölgede bırakmaya mahkûm olduğu konusunda bizi uyaran bir bilge.” –The Washington Post “Can, tüm büyük eserler gibi kaynağını tecrübe ve özlemden alıyor... Özlem öyle yoğun ki satırların arasından parlıyor.” –George Szirtes
129.50 ₺ -
Bilgelik Psikolojisi 1 (İngilizce)
Starting out with the idea that wisdom should not remain unfulfilled and as an abstract attitude, on the contrary, it should be a part of our everyday life and a value of our life practice, Prof. Nevzat Tarhan discusses wisdom, which he sees as the most fundamental value of the 21st century, with his work titled The Neuropsychology of Wisdom. The Neuropsychology of Wisdom, which is subtitled “From Spinoza’s Fallacy to the Evolution of Evolution”, conveys that it has become a necessity for science to take creation into account in terms of scientific ethics at this point today in the first chapter with evidence-based data together with the topics such as how belief is based on common foundations with rational intelligence in the light of the data obtained by science in the post-quantum period, the scientific basis of the Higgs Boson- The God Particle thesis, and the dilemma of Creation and Evolution. In the second chapter, the book brings a wisdom-based perspective into the concepts of ego and self by referring to the original roots of the wisdom doctrine defined as Positive Psychology. The book offers comprehensive information about the dynamics of wisdom, the transfer of wisdom into practical life, specifically on family, society and leadership topics, and its connection with Sufism. Emphasizing that a paradigm of wisdom, which is guided by reason and accompanied by the concepts of conscience and accountability, is needed for justice and peace to prevail on our planet, where a global pandemic overtakes, Prof. Nevzat Tarhan offers a proposal that can be a cure for our century by bringing theory and practice together in his work titled The Neuropsychology of Wisdom.
518.00 ₺ -
Asker İle Cemre
Bir yanda, ilahi aşkı bulmak için mecazi aşkın kıyılarında gezinen bir delikanlı: Hafız Ali Osman... Diğer yanda ise, hayatına yepyeni bir yön vermek üzere çıkış yolu arayan iyimser bir genç kız: Cemre... İki genç arasında yavaş yavaş büyüyen, benzersiz bir aşk hikâyesi ile bu topraklarda yaşanan her türlü vakada olduğu gibi yaşanan çelişkiler, tesadüfler ve gündelik heyecanlar... Üstelik eski Türk musikisinin o unutulmaz nağmeleri, tasavvuf sohbetleri ve siyaset eşliğinde... Bir kurgu ve anlatı ustası olan Ömer Lütfi Mete'den, bildiğimiz aşk romanlarının çok dışında bir aşk romanı. Çok katmanlı, akıcı ve her okumada farklı anlamlar vaat eden derinlikli bir hikâye. “Hafız... Sen hakiki aşka ulaşmak için kendini Cemre’den mahrum etmenin şart olduğunu mu düşünüyorsun hâlâ? Hayır, sen hâlâ kendi derdindesin. Her bakımdan... Hâlâ senin senliğin devam ediyor. Sen hâlâ varsın... Sen hâlâ var isen, aşkın hiçbir çeşidi yok demektir.” “Peki ama efendim, benim yok olmam için Cemre’nin tamamen silinmesi gerekmiyor mu?” “Bak Hafız, bu çok basit... Marifet nerde biliyor musun? Marifet bir tane değil, milyon tane Cemre’ye rağmen ve onlarla beraber aşkın hakikisine ulaşabilmektir. Hiçbir şeyle ilgisi olmayanın, bütün ilgisini Allah’a yönlendirmesi marifet değil ki. Marifet Cemre’lerle, Eşref’lerle, Ömer’lerle beraber; onları da severken Allah’ta yok olabilmek...”
166.50 ₺ -
Türk Hukuk Tarihi
Milletler söz konusu olduğunda, hukuku tarihsel olarak ele almak adeta bir zorunluluk halini alır. Çünkü hukuk olgusu, insan ve toplumla birlikte değişen ve dönüşen bir yapıya sahiptir. Bu yüzden bir milleti gündelik hayatından inançlarına, insanlarla ilişkilerinden yaptığı savaşlara kadar birçok konuda ilgilendiren hukuk, aynı zamanda değişik dönemlerde ve coğrafyalarda da farklılıklar göstermektedir. Var olduğu ilk günden bu yana birçok milletle komşuluk etmiş, çok çeşitli kültürlerden etkilenmiş ve aynı düzeyde etkilemiş bir milletin hukuka bakışı da şüphesiz aynı düzeyde olmuştur. Türk Hukuk Tarihi, derli toplu, başından sonuna bir milletin hukuktan nasıl beslendiğini, onu hayatına nasıl yansıttığını ve onu nasıl dönüştürdüğünü ele alırken, aynı zamanda ana hatlarıyla da kısa bir Türk tarihi anlatısı ortaya koyuyor. “Sayın Dr. İlhan Akbulut, eserini esasta öğrenci ihtiyaçlarını karşılamak üzere kaleme aldığını belirtiyor; kaynakları geniş ölçüde olmak üzere Türkçe eserlerdir. Ancak bu eserlerden yararlanmak suretiyle tatmin edici bir sentez meydana getirilmiş, öğrencinin Türk Hukuk Tarihi’ne ilişkin temel bilgileri elde edebilmesi için gereken çaba gösterilmiş ve bunda başarılı olunmuştur. Bizim temennimiz yazarın çalışmalarını sürdürmesi ve yukarıda açıklanan biçimdeki kaynak eserleri meydana koyabilmesidir. Kendisinin bu temenniyi gerçekleştirebilecek bilgilere ve vasıflara sahip olduğu bu eserinden anlaşılıyor. Kendisini kutluyoruz.” – Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer
240.50 ₺ -
Büyük Sorunların Küçük Kitabı
İlginçtir ki çoğumuz acıyı, ıstırabı, kederi kendimize yakıştıramayız. Bunlardan kurtulmak isteriz. Çünkü çocukluğumuzdan beri olumsuzdan kaçmak, olumluya koşmak üzerine kuruludur hayatımız. Acıdan kaçmak, dertlerimize çare bulmak için yaptıklarımızdan biri de kitap okumaktır ama okuduğumuz kitaplar çoğu zaman başka insanların hayatından ya da hikâyesinden bahseder. Sorunların ve yaşananların dışsallaştırılması kabulünü kolaylaştırıyor olabilir belki ama bu kitap doğrudan SİZ’e odaklanıyor. Bu kitapta farkındalık ve şefkatle çoğu zaman kendimize sormaktan kaçındığımız soruları soracağız. Ama inatla ve ısrarla doğru cevapları bulmak için çabalamayacağız. Sorun neyse onu kontrol etmeye çalışmadan, kendimize duygusal esneklik kazandırma alıştırmaları yapacağız. Adım adım ilerleyen bir tempoyla hayat hikâyemizi yazacak, kaçınma davranışlarımızı bulacak, değerlerimizi ve hedeflerimizi belirleyecek, kabul’e ve an’da olmaya doğru bir yolculuğa çıkacağız. Bu kitap “Bugüne kadar gitmediğim psikiyatrist/psikolog kalmadı ama hiçbiri bu sorunumu çözemedi,” diyenler için. Hep hayal kırıklığına uğrayan, artık herhangi bir yardım beklemeyen ve her zaman “kendi kalesine gol atmak” zorunda kalanlar için. Bu kitap aynı zamanda ‘terapiye inanmayanlar’ için. "Değerli meslektaşım Serdar Nurmedov Kabul ve Kararlılık Terapisini çok yalın ve sade bir dille anlatmış. Bu kitap ile 9 adımda daha fazla anda kalmayı sağlayan yaşama stratejilerini öğrenecek, sizin için önemli olan değerlere odaklanıp acı veren duygu ve deneyimlere daha az kapılmayı deneyimleyeceksiniz. Yaşamınızdaki değişim sürecinde size ışık tutacak bu kitabı okumak tam bir kazan-kazan deneyimidir; herkese öneriyorum." Prof. Dr. Nesrin Dilbaz
129.50 ₺ -
Monanın Gözleri (Şömizli)
52 hafta, 52 sanat eseri ve bir dede-torun hikâyesi: Mona’nın Gözleri On yaşındaki Mona görme yetisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doktorlar hastalığın gizemini araştıradursun, Mona’nın sanatsever dedesi Henry Vuillemin’in biricik torunu için bambaşka bir reçetesi vardır: Her hafta çarşamba günü buluşacak ve birlikte Paris’in en büyük üç müzesini (Louvre, Orsay, Beaubourg) keşfe çıkacaklardır. Böylelikle Henry’nin planına göre Mona bir gün karanlığa yenik düşse bile zihninin derinliklerinde güzelliği ve cesareti saklayan görsel bir hazinesi olacaktır. Dede-torun bir yandan tarihe iz bırakmış pek çok sanatçının eserlerini çözümleyip tartışırken diğer yandan hayal kırıklığı, yas, aşk, özgürlük, birey olmak gibi hayatın tüm renklerini ve meselelerini sanatın perspektifinden öğreneceklerdir. Leonardo da Vinci, Rembrandt, Johannes Vermeer, Francisco Goya, Frida Kahlo, William Turner, Gustave Courbet, Édouard Manet, Claude Monet, Edgar Degas, Paul Cézanne, Vincent Van Gogh, Gustave Klimt, Raphaël, Camille Claudel, Marcel Duchamp, René Magritte, Pablo Picasso, Marina Abramovic ve çok daha fazlası bu yolculukta onları beklemektedir. Sanat tarihçisi Thomas Schlesser, güçlü duygularla çevrili bu evrensel masalda okuru görmeyi öğrenmeye davet ederken sanatın insanın anlam arayışındaki vazgeçilmez yerini yeniden hatırlatıyor. “Tüm dünyanın okumak için can attığı kitap.” – Le Figaro “Güzelliğe ve bilgeliğe bir övgü.” – Le Parisien
277.50 ₺ -
Başarı Bedel İster
Kafesleri yutan kafese doğru Alaca bir at koşar içimde Zamansız, mekânsız nefese doğru Rüveyda Bizim atlarımız, yaşadığımız dünyadan öte dünyaya doğru, zamansız ve dünyevi anlamda mekânsız nefese doğru alabildiğine koşan atlardır. Bizim atlarımız hedefleri olan, o hedeflere doğru dörtnala koşan, hedeflerine ulaştıktan sonra koşuyu bitirmeyen ve daha da ileriye koşan atlardır. Başarı sadece hedefle sınırlı değildir. Hedefi aşmaktır başarı. Sezai Karakoç’un mısraları o yüzden hep çarpıcı gelmiştir bana: “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız…” Başarı Bedel İster, ülkemizin yetiştirdiği kıymetli akademisyenlerden Prof. Dr. Nurullah Genç’in başarı basamaklarını nasıl binbir zahmetle ama asla pes etmeden çıktığını anlatıyor. Bu yolda yürüyeceklere ders olarak okutulacak şu öğüdü salık veriyor: “Hayalleri olmayanın geleceği olmaz.”
140.60 ₺ -
Öze Dönüş Terapisi
Yaşadığımız çağda hayatın anlamı üzerine o kadar yanlış tercümeler yapıldı ki kafalar karmakarışık oldu. Kavramların tercümesi yanlış yapılınca da mutsuzluk ve değersizlik hissiyle baş etmeye çalışan insanların sayısı hızla arttı. Mutlu insan için çizilen resimlerdeki klişe sahneler zihnimize öyle bir kazındı ki varlığımızı bu resimlere uydurmak için kendimizden vazgeçtik, yine de ruhumuz doymuyor. Sıradan kelimesi öyle bir yerin dibine batırıldı ki herkes farklı olmak uğruna aksesuar avına çıktı. Artık başarı özgeçmişteki satır sayısıyla, mutluluk sosyal medyada paylaşılan kurgu fotoğraflarla ölçülüyor. Bu arada farklı olmak için çaba sarf etmeyip kendisine bahşedilen hayatı doğru dürüst yaşamaya çalışanlar da var elbette. Reklam yapmadan, gürültü çıkarmadan sessiz sedasız yaşayıp gidiyorlar yanı başımızda... Kalabalıklar hiç durmadan ön plana çıkmaya çalışırken onlar duruyorlar. Hayatın kargaşası içinde bir duruş sahibi olmayı unutanlara inat, her türlü fırtınaya karşı bir yel değirmeni gibi sapasağlam hem de... Bu kitap işte bunca gürültünün ve kargaşanın ortasında meselenin özünü fark edelim, mutluluğun resmini çizebilelim, yüreğimizin götürdüğü yerden dönüp kendimize gelelim diye yazıldı.
148.00 ₺ -
Bahtına Düştüm Ya Rab!
Alıp gidecekler şu dünyadan. Ne diyeceksin? İşim vardı… Dünyam yoğundu… Etrafımdakilerin gönlünü yapmakla meşguldüm… Ya benim hatırım nerede derse. Ne cevap vereceksin? Allah’ın imtihan için yarattığı şeylere -haşa- Allah’a değer verir gibi değer veriyorsun. Sonra da onları kaybetmekten tir tir titriyorsun. Bu bazen sağlığın bazen makamın bazen de paran oluyor. Ölmek ne kadar büyük bir dert olabilir ki? Zaten gideceksin… Esas mesele ölümden sonra nasıl hesap vereceksin? Bu meseleyi halletmedikten sonra diğerlerinin ne önemi var ki? Mehmet Yıldız Kitapları ve videolarıyla milyonlara ulaşan Mehmet Yıldız, Bahtına Düştüm Yâ Rab’da da akıcı üslubuyla Allah'ı ve İslâm’ı anlatmaya devam ediyor. Ahiret gününe nasıl hazırlanmamız gerektiğinin ve Allah’a nasıl sığınabileceğimizin ipuçlarını vermeye çalışıyor.
196.10 ₺ -
Empusyon
Eylül 1913. Birinci Dünya Savaşı arifesinde tüberkülozdan mustarip Mieczysław Wojnicz tedavi amaçlı Görbersdorf kasabasındaki bir sağlık merkezine, Avrupa’nın dört bir yanından hastaları ağırlayan Beyler Konukevi’ne gelir. Her gün hastalarla yemek salonunda toplanıp dönemin büyük meselelerini tartışırlar: Savaş çıkacak mıdır? Monarşi mi yoksa demokrasi mi daha iyidir? Şeytanlar var mıdır? Kadınlar doğuştan aşağı varlıklar mıdır? Bu sırada konukevinde ve çevresinde tuhaf şeyler ardı ardına yaşanmaktadır. Birileri ―ya da bir şey― onları izliyor, bu kapalı dünyaya sızmaya çalışıyordur. Erkekler konukevinin çevresinde yaşanmış tuhaf olayları dinledikçe günbegün korkularına yenik düşerler. Wojnicz hem kendi gerçeklerini hem de dört yanını kuşatan uğursuz güçlerin gizemini çözmeye çalışırken onların bir sonraki hedeflerini çoktan seçtiklerini fark etmez. Olga Tokarczuk okurunu ilk sayfasından itibaren yükselen ritmi ve gerilimiyle merak uyandırıcı, büyülü ―yer yer rüya gibi― bir yolculuğa çıkarırken insan varoluşunun temel sorunlarını ve toplumsal cinsiyet rollerini masaya yatırıyor. Büyülü Dağ’ın yayımlanmasından bir asır sonra Olga Tokarczuk, Thomas Mann’ın topraklarını yeniden ziyaret ediyor ve doğa-insan, yaşam-ölüm gibi izlekleri felsefesiyle harmanlayarak bu topraklara sahip çıkıyor. Empusyon, Olga Tokarczuk’un Nobel Ödülü’nden sonra merakla beklenen ilk romanı… “Muhteşem bir yazar.” ―Svetlana Alexievich “Tokarczuk ile birlikte, Nobel sadece bir kadın yazarı seçmedi, yüzyılının sesini seçti. Olga Tokarczuk, şiirsel üslubu ve akılda kalan hikâyeciliğiyle dönemine iz bırakan bir yazar.” ―Didier Jacob, L’Obs “Empusyon, sadece kadın şovenizminin bir eleştirisi olarak değil, aynı zamanda modern toplumlarda dayatılan toplumsal cinsiyet rolleri aracılığıyla insanları hâlâ damgalayan baskı biçimlerinin bir eleştirisi olarak da okunabilir. Bu roman, okuru kendini güvende hissetmeye alışkın olduğu alanların çok ötesine taşıyan bir hayal dünyasına davettir.” ―Onet Kultura
259.00 ₺ -
Bana Yarınları Anlat
Daha yirmi sekizinde çiçeği burnunda bir savcı: Zehra... Cesur ve günahtan korkan, adaleti zedelemekten çekinen tavrıyla bazılarını öfkelendirse de anlamlı ve tehditkâr bakışlara katiyen pabuç bırakmıyor. Yıllanmış bir düşmanlığın gölgesinde yaşayan iki belde: Ören ve Çınarlı... Ve hayatları geçmişin sancılarıyla lekelenmiş, kaçınılmaz ayrılıklara mahkûm edilmiş insanları... Kimi çevirdiği dolaplarla gününü gün ederken kimi hayatın onun da yüzüne güleceği anı bekliyor. Zehra'nın gelişi dengeleri nasıl değiştirecek? Yıllardır gün yüzü görmeyen sırlar nihayet açığa çıkacak mı? Ya kalbimiz, en dara düştüğünde bile umutla atmaya devam eder mi? Elli yılı aşan yazarlık kariyeri boyunca eserleriyle okurun kalbinde derin izler bırakan Ahmed Günbay Yıldız'dan suç ve masumiyet kavramları üzerine yüreklere işleyecek yepyeni bir roman: Bana Yarınları Anlat...
199.80 ₺ -
Yaralı Damat
Patriyarki kadın ve erkeği birbirinden nasıl uzaklaştırdı? Aradaki farkı kapatma çabalarımız neden başarısız oluyor? Bilinçdışı dinamikleri anlamak neden önemli? Rüyalarımız kendimizi, ilişkilerimizi, gezegenimizi iyileştirmede bize nasıl yol gösterebilir? Bunlar bu kitapta ele alınan sorulardan birkaçı.Jungiyen analist, mitopoetik yazar, şair ve aktivist Marion Woodman, bu kitapta her bireyde mevcut olan erillik ve dişilliği, içsel bir ahenge ulaşmaya çabalayan iki enerji olarak ele alıyor ve bunların gelişimine odaklanıyor. Bu enerjilerin başkalarına yansıtılması halinde sekteye uğrayan olgunlaşma sürecinden ve çalınan özgürlükten bahsediyor. Yaralı Damat, kendi alanında bir çığır açarak patriyarkinin ruhsallığımız üzerindeki etkisini keşfe çıkıyor. İçsel dinamiklerle kurulan sakatlayıcı ilişkinin bir kadının (ve erkeğin de) kendine bakışını hangi yollardan baltaladığını; manevi hayatını nasıl yoksunlaştırdığını ve onu nasıl kendi gerçekliğini savunamaz hale getirdiğini inceliyor. Bilinçdışının sağaltıcı dinamiklerini göstermek için şiir, mit, rüya analizi ve kişisel deneyimlerinden aldığı güçlü imgeleri kullanan Woodman, içimizdeki eril ve dişil parçaların entegrasyonuna duyduğumuz açlığı birden fazla düzeyde besleyen, zekâmıza olduğu kadar duygularımıza da hitap eden bir içerik sunuyor. Ülkemizde Jungiyen psikoloji metinlerinin çoğalmasında azımsanmayacak bir katkısı olan Özgür Ertana’nın özenli çevirisi, notları ve önsözüyle…
259.00 ₺ -
Kıyamet Anahtarı
Fatih Camii’nin bahçesinde meydana gelen göçüğün derinliklerinde efsanevi Havariyyun Kilisesi’ne çıkan bir dehliz keşfedilir. Eşini acı bir kazada kaybettikten sonra Asperger sendromlu küçük oğluyla hayata tutunmaya çalışan arkeolog Aras, burada ekibiyle yaptığı çalışmalar sonucunda gizemli bir oda ve eşsiz eserlerle karşılaşır. Bu tarihî eserler Hristiyanlık tarihini baştan sona değiştirebilir, uluslararası krizlere sebebiyet verebilir, hatta belki de dünyanın sonunu getirecek savaşların çıkmasına neden olabilir... Aras bu eserleri koruması gerektiğinin farkındadır fakat işler beklediği gibi gitmez. Artık hem kendisinin hem de sevdiklerinin hayatı tehlike altındadır. Binlerce yıldır hemen her ülkede farklı biçimlerde faaliyet gösteren, Vatikan’a da sızan uluslararası bir örgüt de bu eserlerin peşindedir ve amaçlarına ulaşmak için her türlü kötülüğü yapmaktadır. Aras, ipuçlarını, tarihi, mimariyi, coğrafyayı, geçmişi ve en önemlisi, oğlunun sandığı görünce söylediklerinin peşinde gerilim dolu sürükleyici bir maceraya atılır. İstanbul’un sokaklarından yer altı dehlizlerine, Vatikan’dan Roma’ya, Konstantinopolis’ten Yedi Kilise bölgesine uzanan bu kovalamacada zamana karşı yarışan Aras aynı zamanda sevdiklerinin canını da korumakla yükümlüdür. Hakan Sökmen, yeni romanı Kıyamet Anahtarı’yla okuru tarih, mitoloji, komplolar eşliliğinde, gizemli ve heyecanlı bir yolculuğa davet ediyor.
148.00 ₺ -
İnsanı Tanıma Sanatı
"Bu kitap, Bireysel Psikoloji’nin temellerini okuyuculara anlatmayı amaçlayan niteliktedir. Aynı zamanda bu prensiplerin kişinin sadece dünyayla ve çevresiyle olan ilişkilerini değil, kişisel yaşamını düzenleme konusundaki günlük ilişkilerini nasıl etkilediğini pratiğe dökme amacını taşır. Kitap, Viyana'daki Halk Enstitüsü'nde bir yıl boyunca, her yaş ve meslekten yüzlerce kadın ve erkeğe verilen derslerden esinlenerek hazırlanmıştır. Kitabın amacı, bireyin hatalı davranışlarının toplumsal yaşamın uyumuna nasıl etki ettiğini vurgulamaktır. Aynı zamanda bireyin kendi hatalarını öğrenmesine yardımcı olmak ve son olarak da toplumsal yaşama uyum sağlamak için nasıl daha bilinçli bir şekilde ilerleyebileceğini göstermektir. İş hayatında veya bilimde yapılan hatalar pahalıya mal olabilir ve çok üzücüdür. Ancak yaşamın yönetilmesiyle ilgili hatalar genellikle yaşamın kendisi için tehlikeli olabilir. Bu kitap, kendi doğasını daha iyi anlama yolundaki insanın yolculuğuna ışık tutma amacını taşır." Alfred Adler
166.50 ₺ -
Malma İstasyonu
Bir tren, enfes bir yaz manzarasında hızla ilerliyor. Yolcular arasında evliliklerinde kriz yaşayan bir çift, bekâr bir baba ve küçük kızı ile annesinin geride bıraktığı gizemin cevabını arayan bir kadın var. Hepsi Malma İstasyonu’na gidiyorlar ve ne onlar ne de okur kaderlerinin nasıl iç içe geçtiğini, nasıl görünmez ağlarla birbirlerine düğümlendiklerini biliyor. Esrarengiz Harriet, kontrol tutkunu Oskar ve arayış içindeki Yana –her biri, noktaları birleştirmeye çalışırken bir önceki zamanın izlerini taşıyor. Kuşaklar üzerinden yalnızlıklar, travmalar ve psikolojik bagajlarıyla tamir edilemez ilişkilerin dağıttığı bir ailenin hikâyesi Malma İstasyonu. Kendine özgü kurgusuyla zamanda hızla ilerleyen bir tren Malma İstasyonu; her bölümü bir sonrakine eklemlenen bir kompartıman. Alex Schulman, miras geçmişin izini sürerek ebeveyninin hatasını yüklenmek zorunda kalan çocukların hikâyesinin peşinde yine… “Alex Schulman ikinci romanı Malma İstasyonu’nda yine çocukluğunun travmalarına dönüyor: Güvensiz babalar, yok anneler, yabancılaşmış çocuklar. Her şey iktidarsızlık, ulaşılamazlık ve kayıp soluyor. [...] Schulman kendini yürek parçalayıcı bir şekilde, sürekli babasını gözlemleyen ve onun için her şeyi ‘daha iyi’ yapmak isteyen küçük, melankolik Harriet’ın yerine koyuyor.” –Parool “Çok az erkek yazar kadınları, Schulman’ın erkekleri tasvir ettiği kadar iyi tasvir etmeyi başarabilir. Çok azı onun Malma İstasyonu’nda yaptığı gibi karmaşık bir ağ örebilir, ipleri doğru sırada ve doğru hızda çözerek okurun duygularını başından sonuna kadar dinamik tutabilir. Kalbim hızla çarpıyor, nefesim kesiliyor ve tüylerim diken diken oluyor. [...] Bugüne kadar okuduğum en can yakıcı hikâyelerden biri.” –Dagbladet
203.50 ₺ -
Bir Sinir Sistemi Romanı
Ella, doktora teziyle mücadele eden bir astrofizikçidir, hem kişisel hem de politik trajedilerle dolu geçmişin yükünü taşır. Kocası El, devlet şiddeti mağdurlarının vakalarını çalışan bir adli tıp uzmanıdır. Yazma tıkanıklığından bunalan Ella, kendini hasta olmayı dilerken bulur; böylece tezinde ilerleme kaydedememesine bir mazeret bulacaktır. Daha sonra doktorlarca teşhis edilemeyen gizemli semptomlar yaşamaya, sinir sistemini etkileyen ağrılar çekmeye başlar. Ella’nın kaygısı arttıkça geçmiş girdap misali güçlü bir çekim etkisi yaratır ve ailenin diğer üyeleri hikâyenin odak noktasına yerleşir: Dul Baba, Üvey Anne, Üvey İkizler ve Öz Abi. Her birinin kendine has hastalık ve şiddet deneyimleri, onları hem bir arada tutan hem de atomize eden sistemleri açığa çıkarır. Sinir sistemiyle galaksiler ve yıldızlar arasındaki paralelliği incelikli bir anlatı formunda sunan bu roman, bir ailenin sevgi, kırgınlıklar, sırlarla dolu hikâyesini Şili’nin çalkantılı politik geçmişine yaslanarak anlatan bir eser. “Meruane, yetkinliğiyle göz dolduran yeni nesil Şilili yazarların en iyilerinden.” -Roberto Bolaño “Lina Meruane, Bir Sinir Sistemi Romanı’nda edebiyat ve hastalık tartışmalarını kuşatan kalıpları altüst ediyor... Kendi sinir sistemimiz gibi dendritik bir yapıya sahip bu roman, kendi sinirsel bugünümüzü okumamıza olanak sağlıyor.” -Alia Trabucco Zerán “Burada Meruane’nin yazarlığı vadettiğini gerçekleştiriyor ve cüretkâr metaforik oyunlarla zirveye yerleşiyor. Böylece bir atom bir galaksiye, bir hastane bir devlete, hasarlı bir organ bir ülkeye, bir sıfat bir kansere, bir aile bir kozmosa ve kozmosun entropisi kişisel bir meseleye dönüşüyor.” -El País
177.60 ₺ -
Zor Çocuk
Ebeveynliğin böyle olacağını hiç düşünmemiştiniz. Kolay olmayacağını biliyordunuz tabii ama bu kadar zor olacağını da tahmin etmemiştiniz. En küçük talebinize bile itiraz ediyor; yemek yemeye, yatma saatine, aile içinde geçerli kurallara, ödev yapmaya, bilgisayar oyununu bırakmaya direniyor. Onu bu kadar çabuk öfkelendiren şeyin ne olduğunu, nasıl bu kadar çabuk tetiklendiğini anlamaya çalışmaktan yorgun; evdeki çatışmalar karşısında bunalmış hissediyorsanız önce derin bir nefes alın ve bu kitaba bir bakın! Dr. Jeffry Bernstein, yirmi beş yılını karşı gelen çocuklar ve aileleriyle geçiren, üç binden fazla aileye bu konuda rehberlik eden bir uzman olarak size ışığın hiç de uzakta olmadığını gösteriyor. Hazırladığı “10 Günlük Program” ile evdeki çatışmaları adım adım ilerleyerek nasıl çözeceğinizi, çocuğunuzun inatçı ve karşı gelen tavrını birlikte nasıl değiştirebileceğinizi açıklıyor. Birbirini takip eden 10 adımla her gün biraz daha iyiye gittikçe bu programa duyduğunuz güveni pekiştirecek; sakin, kararlı ama kontrolcü olmayan bir ebeveynlik tutumu geliştirerek evinizde bambaşka hava estireceksiniz. “Bu kitabı okuma kararı aldığınız için sizi alkışlıyorum. Sayfalar ilerledikçe kitabın çocuğunuzun karşı gelme seviyesini ciddi oranda azaltacak bir sürü güçlü strateji yüklü olduğunu fark edecek ve bunları uygulayıp çocuğunuzla ilişkinizi geliştirdikçe işlerin nasıl yoluna girdiğini göreceksiniz. Kendi davranışlarınızı değerlendirmeniz ve çocuğunuza daha yapıcı bir şekilde yaklaşmanız için size birtakım tüyolar ve egzersizler de vereceğim. Danışanlarımın çoğu bu hedeflere nasıl ulaştıysa sizin de ulaşabileceğinizi biliyorum.”
247.90 ₺ -
Açlık
Knut Hamsun modern edebiyatın ruhun mücadelelerini ifade etmesi gerektiğine olan inancını, çarpıcı modern başyapıtı Açlık’ta gözler önüne serer. İlk kez 1890 yılında Norveççe olarak yayımlanan ve Hamsun’un yazar olmadan önce yaşadığı yoksulluğa ve bu süreçteki tecrübelerine dayanan Açlık, Norveç'in başkenti Kristiania sokaklarında yiyecek arayan isimsiz bir genç adamın hikâyesini anlatır. Açlıktan ölmek üzere olan bu genç, dış dünyaya karşı sağlam durmaya ve rasyonellik yanılsaması yaratmaya çalışsa da iç dünyası giderek daha rahatsız ve kuruntulu bir hal alır. Başkalarına karşı naziktir, sahip olduğu az şeyle bile oldukça cömerttir ama aynı zamanda kendini geçindirmek için iş bulmayı reddeder; açlık çektikçe zihni de bedeni de daha da hastalanır. Açlık, yoksulluğun ve umutsuzluğun yakıcı bir portresinin yanı sıra modern kent yaşamı ve büyük şehirlerdeki yoksullar için işlerin ne kadar çaresiz hale gelebileceğine dair keskin bir sosyal tablo ortaya koyar. Nobel Edebiyat Ödüllü Hamsun, bu modern klasik eseriyle yazarlık kariyerinde sivrilecek bir yapıt ortaya koyar. “Çağımızın yazarları arasında, orijinal yaratıcılık yönünden Hamsun’u kenara itebilecek tek bir kişi bile göremiyorum. Üslubu dış görünüşüyle ihtişam ve süsten uzaktır. Güzellik onun sadeliğinde gizlidir... Anlatırken felsefe yapar. Ama onun önceden ne diyeceğini kestirmeye çalışmak boşunadır. Ahlaki bir dogma, sosyal bir hipotez ortaya atmaz. Onun düşünceleri bir ideal kadar hürdür.” -Maksim Gorki
111.00 ₺ -
Arafta Yedi Gece
Kaygı yarın ve esaret de dün demek; her ikisi de ölerek kavuştular hürriyete nihayet. Lakin yarım kaldı sevda, yarım kaldı aşk; dünyada her ne varsa, yarım kalmaktan yaratılmıştır. Tamamlanan sadece, bazen kısa ve bazen de uzun, zıtlar arasındaki ince çizgidir. Eşini elim bir hastalıktan kaybeden, dostlarını arayıp sormayan, depresif, yalnız ve yorgun bir kitap çevirmeni olan Kenan’ın eline eski bir kitap geçer: Râzabad’a Yolculuk. Pehlevi alfabesiyle yazılmış fakat hangi dilde olduğu tam anlaşılmayan bu gizemli kitabı çözmeye karar veren Kenan’ın hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktır... Hiçbir yere ait olmadığını düşünen Kenan kitabı anlamaya, çözmeye çalışırken kitap Kenan’a hükmetmeye başlar. Artık istese de geri dönemeyeceği bir bilmecenin peşine düşmüş, uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkmıştır... Kitabı çözmeye çalışırken kendi varlığının eserdeki yansımalarını görür. Başına gelen olaylarla hasret ile vuslat, karanlık ile aydınlık, varlık ile yokluk, ölüm ile yaşam, geçmiş ile gelecek, zalim ile mazlum ve zahir ile batın arasındaki zıtlıkları çözmeye çalışır. Cihan Çetinkaya, Arafta Yedi Gece’de insanın iç dünyasını ve varlığın temelindeki zıtlıkların birliğine uzanan keşif yolculuğunu eşsiz bir kurgu ve şiirsel üslubuyla taçlandırıyor.
129.50 ₺ -
Enver Paşa
Mefkûrem sevgili vatanımım büyüklüğü ve refahıdır. (...) Eğer bu, memleketi kurtaracaksa mutlu olurum. Ölürsem; vazifemi yapmış kabul ederim kendimi. Allah’a dua ediyorum; eğer projem Türkiye’ye mutluluk getirmezse, beni öldürmesi için dua ediyorum. Allah sizi korusun. Ata binmem lazım, beni bekliyorlar... Osmanlı Devleti’nin son dönemleri… Bir yanda kaybedilen savaşlarla, toprak kayıplarıyla, göçlerle, Balkanlarda ve diğer bölgelerde patlak veren isyanlarla, diğer yanda ekonomik sorunlarla, yoksullukla, Meşrutiyet ve özgürlük hareketleriyle baş etmeye çalışan bir devlet… Bir yanda varoluş mücadelesi veren Osmanlı İmparatorluğu, diğer yanda hızla büyük bir harbe sürüklenen dünya... Böyle bir ortamda doğan ve büyüyen, geçim sıkıntısı yaşayan memur bir babanın içe kapanık, çelimsiz ama inatçı oğlu İsmail Enver’in ise tek hayali sokakta gördüğü subaylar gibi olmak. Bu hayal diğer hayallerin kapısını açacak; kendini milletine adamış bir adamın hayalleri bir milletin hayallerine dönüşecekti… Yakın tarihimizin en çok tartışılan tarihî figürlerinden Enver Paşa hırsları ve inatları uğruna vatanı feda eden bir hayalperest miydi yoksa kader kurbanı bir vatan sevdalısı mı? Tarihimizin önemli olaylarını ve figürlerini anlatan romanlarıyla okurun büyük beğenisini toplayan İsmail Bilgin, hayatı mücadelelerle geçmiş Enver Paşa’yı daha önce hiç anlatılmamış bir şekilde kaleme aldı. Bütün bir vatanın kaderini değiştiren Enver Paşa’yı hiç böyle okumadınız...
296.00 ₺ -
Yaşama Sanatı
Çağdaş psikolojinin S. Freud ve C. G. Jung ile birlikte en önemli isimlerinden biri olan Adler, Yaşama Sanatı’nda kurucusu olduğu Bireysel Psikoloji’nin bireyin ve toplumun hayatındaki karşılığını ele alır. Yaşamın amacı, aşağılık kompleksi, üstünlük arayışı, yaşam üslubu, hayatın ilk yıllarında oluşturduğumuz prototip/şemalar, ilk hatıralar, rüyalar, sosyal sorunlar, toplumsal uyum, sorunlu çocuklar ve okul, aşk ve evlilik, kadın-erkek ilişkileri konularını inceler. Toplumsal faydayı merkeze alması ve ele aldığı konuları olabildiğince anlaşılır bir dille izah etmesiyle alan literatüründe kendine mahsus bir yeri olan Adler, bugün hâlâ çocuk eğitiminde ve kendimizde olan biteni anlama konusunda sık sık başvurma ihtiyacı duyacağımız bir kaynak. “Dr. Alfred Adler ile 1927-28 kışında New York'taki Çocuk Rehberlik Enstitüsü’nde tanışma ayrıcalığına eriştim. O zamanlar Enstitünün oldukça katı Freudyen yaklaşımına alışkın olduğum için Adler'in doğrudan ve şaşırtıcı derecede basit bir şekilde çocukla ve ebeveynle hemen ilişki kurmasına hayret etmiştim. Ondan ne kadar çok şey öğrendiğimi fark etmem biraz zaman aldı.” Carl Rogers "Adler, kişilerin yaşadığı sorunların sosyal doğasını gerçekçi bir şekilde kavraması ve bilimle uyumlu davranışın bütünlüğünü amansız bir şekilde ortaya koyması bakımından büyük Çinli düşünürler dışında hiç kimseye benzememektedir. Eğer batı dünyası onun hizmetlerinden faydalanamayacak kadar geri kalmamışsa, Alfred Adler Batı'nın Konfüçyüs'ü olarak anılmaya başlayabilir." Phillipe Mairet
111.00 ₺ -
Süper Yardımcı Sendromu
Başkalarının ihtiyaçlarını daima kendinizinkilerin önüne mi koyuyorsunuz? Herkese yardım eli uzatırken kendinize hiç zaman ayırmıyor ve nihayetinde tükenmiş mi hissediyorsunuz? Peki ya hayır demek sizin için imkânsız mı? Öyleyse “süper yardımcı” olma ihtimaliniz yüksek. Jess Baker ile Rod Vincent, Süper Yardımcı Sendromu olarak adlandırdıkları aşırı vericilik ve dozu kaçmış empati halini A’dan Z’ye ele aldıkları bu kitapta yardım etme psikolojisine dair yepyeni bir bakış açısı ortaya koyuyor. Yardım etme mekanizmasının yanlış işlemesine neden olan mantıktan uzak inançları masaya yatırırken zihin ve beden sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu aşırılık halinin nasıl düzeltilebileceği ve sağlıklı sınırlar inşa edilebileceği hakkında okura ipuçları ve yönlendirmeler sunuyor. “Sağlıksız yardım alışkanlıklarına saplanıp kalmamıza neden olan temel inançları ustalıkla ve şefkatle ortaya çıkaran, işleri gerçekten farklı bir şekilde yapmak için pratik araçları gösteren ve derin bir içgörü sağlayan ipuçlarını çok sevdim. Ezber bozan bir kitap.” –Suzy Reading “Sağlık veya sosyal hizmetler alanında çalışan herkesin okuması gerekiyor.” –Profesör Alison Leary “Düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı derinden etkileyecek bir kitap –hem de hepsini iyi yönde.” –Stylist Magazine
236.80 ₺