-
Gecenin İkinci Rüyası
Leyla İpekçi, zamanın, yolcunun, yolların, ötekinin, değişimin, değişmeyeni, vicdanın hayata ve ruha izini düşüren yüzlerine bakıyor. Erbil’den, İsfahan’dan, Erivan’dan, Paris'ten, Konya’dan, İskenderiye’den ve birçok farklı iklimden gündelik hayatı kıpırdatan sözlerle, bazen aynı duanın içinde, bazen aynı hikayenin, aynı acının içinde olduğumuzu sezdiriyor Gecenin İkinci Rüyası.
14.80 ₺ -
Karanlık Oda
Ergenekon operasyonları başladığı günden bu yana akademisyenlere, askerlere, hukukçulara varana kadar birçok kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Hadiseleri ‘medya’dan takip ederken, Ergenekon’un sağlam ayaklarından birinin, medya olduğu ihtimali, gazeteciliğin darbe ile örgüt ile ne ilgisi olabilir düşüncesini sorgulattı. Bu zincir içerisindeki en önemli halkalardan biri de Oda TV operasyonlarıydı. Bir ‘basın’ kuruluşuna Ergenekon Davası kapsamında operasyon düzenlenmesi ve gazetecilerin gözaltına alınması, kamuoyunda ve basında tepkilere yol açtı. Ergenekon Terör Örgütü, darbe zemini hazırlama planını yürütmek için kaçınılmaz olarak medyayı kıskaca aldı ve Ergenekon’un medya faaliyeti Oda TV ile sınırlı değildi. Ulusal Kanal, Cem TV, Halk TV, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri de bu faaliyet kapsamındaydı. Erkan Acar bu kitapla Oda TV operasyonlarını çıkış noktası alarak fotoğrafı geniş bir perspektiften okuyor. “PKK’yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu… Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. Örgüt kürt hareketinin tek temsilcisi.” - Yalçın Küçük “Veli Paşa basında örgütleniyordu. Bir devlet görevlisi hakkında üç ay yayın yaptırdın mı mesele bitiyor zaten.” - Tuncay Güney “Akşam, Oda TV’de servise konan haberlerin dağıtım üssü.” - Emre Uslu “Peki ben ne yazacağım abi?” - Oray Eğin
8.57 ₺ -
Dirilt Kalbini
“Teknolojinin önümüze serdiği sınırsız imkânları düşündüğümüzde, bugünün insanını yakalayabilmek için samimi ve bilgece bir üsluba ihtiyacımız var. Gençlerimizin artık eski, kalın kitapları karıştırıp kafa yoracak ne vakitleri var, ne de istekleri. İslâm’ın ilkelerini ve güzelliklerini, tahrif etmeden ama muhatabı taltif ederek sunmamız gerekiyor. Buna ‘din dilinin restorasyonu’ dememiz caiz olursa eğer, yapmamız gereken tam da bu. Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı Nouman Ali Khan, çizmeye çalıştığım çerçeveyi gerçek anlamda dolduran bir isim. İslâm ve Kur’ân hakkındaki derin bilgisini keyifli ve bilgece bir üslupla dile getirip, bunu yaparken kendi hayatından aktardığı sıcak ve sıra dışı anekdotlarla okurunun ilgisini her an canlı tutabiliyor. Nouman Ali Khan’ın Dirilt Kalbini adıyla Türkçeye kazandırılan elinizdeki ilk kitabı, günümüze dair bazı meseleler hakkında Kur’ân ayetlerinden damıttığı kıymetli dersler içeriyor. Ayetlerin sadece mesajını değil, ayetlerde geçen ifadelerin dil özelliklerini de laf arasında aktarıyor. Kelimelerin anlamları, anlamlar arasındaki hoş nüanslar, bunların ayetlere kattığı derinlik ve zenginlik… Bütün bunlar, okuyucuyu hem anlatılan konuya hem de bir bütün olarak Kur’ân’ın harikulâde üslubuna yaklaştırıyor, ısındırıyor. Dirilt Kalbini’yi okurken, şu ayet hep hatırınızda olsun, zira ayette anlatılan şeyin ayniyle tezahür ettiğini göreceksiniz: ‘Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona çok büyük bir hayr verilmiş demektir. Bunu ancak, temiz akıl sahipleri düşünüp anlar.’ (Bakara, 269)” Taha Kılınç
148.00 ₺ -
Öğretmenin Not Defteri Set 3 Kitap
Yıllar önce başladığım ve bir türlü bırakamadığım mesleğimin bir hatırasıdır bu notlar. Her notta, sevgili öğrencilerimin tertemiz yüzleri parıldamaktadır. İstedim ki, onlarla satırlarda ve sayfalarda konuşayım. Onları sayfalarda da dinleyeyim, hep sorsunlar ve ben hep söyleyeyim. Çünkü onlar dinlemek ve anlamak istiyorlar. Onların yetişmelerine katkıda bir adımcık olabilirse bu kitap, benim gönlüm yine sevinçlerle kanatlanacak. İlk öğrencimden son öğrencime kadar, hepinize hasretle ve en içten sevgilerimle… “Bizi, sevgiyle sevgisinden yaratmış olan Yüce Allah, sevgiyi emretti. Kini, kanı ve düşmanlığı yasakladı. Canlı, cansız bütün varlık dünyası, aynı yaratıcının eseri olarak birbirini sevgiyle bütünledi, tamamladı, destekledi. Böylece evrende bir müthiş uyum, ahenk ve düzen meydana geldi. Sevgisizleşmiş insan, habire bu düzeni bozuyor. Günübirlik bencillikleri uğruna, dünyayı yaşanmaz bir hale getiriyor. Sürekli veren cömert topraktan, daima ışıl ışıl neşe dağıtan güneşten, canımıza can katan tertemiz sulardan ibret almadan... Olumsuzluğu, cimriliği, çıkarcılığı kışkırtıyor birileri... Bütün bu aksiliklere "dur!" diyebilecek bir ses olmalıyız. Bir mıknatıs gibi insan kardeşlerimizi iyiye, doğruya, güzele çekmeliyiz. Öğretmenin Not Defteri bunu yapmak istiyor.”
39.00 ₺ -
Paradokya Adalet Yıldızı ve Kayıp Pusula
Bu kadar korktuğunu hatırlamıyor belki de bundan daha heyecanlısını yaşayacağını sanmıyorsun. Yanılıyorsun... Bu gece, geçmişin izlerini saklayan bilinçaltınla yüzleşmeye hazır mısın? Paradokslarla çevrilmiş rüyalar alemine hoş geldin. Gecenin gizemli oyunu senin için başlıyor!. Paradokya günümüzde gençlerin ilgilsini en çok çeken fantastik roman türünde sürükleyici bir örnek. İlgi çekici kurgusu, anlatım sadeliği sayesinde ilköğretim ikinci kademe ve lise seviyesindeki öğrencilerin ilgiyle takip edeceği bir eser. Paradokya'nın bir diğer önemli özelliği ise bizden, kültürümüzden beslenen bir hikayeye sahip olması. Tüm müspetleri macera ve eğlenceden ödün vermeden içinde barındıran bir ilk eser!..
210.90 ₺ -
Evliliğimize Aşk Olsun
Farklı kültürlerde yetişmiş iki insan, hayatlarının en önemli kararını verirler ve bir araya gelirler. Önceleri her şey yolunda giderken bir zaman sonra bazı aksaklıklar kendini göstermeye başlar. Anlayamayan ve anlaşılamayan çiftler bazen hafif, bazen şiddetli tartışmalarla evliliklerini test ederler. Anne babalar, arkadaş ilişkileri, çocuklar, iş hayatı, ekonomik sıkıntılar, değişmeyen mizaç ve daha pek çok sebep eşlerin arasındaki mesafeyi umulmadık zamanlarda açıverir. Aile danışmanı Muhittin Korucu, kitabında eşler arasında yaşanan problemleri önermeler halinde başlıklandırarak bize aktarıyor. Başlıklandırılmış her problemin muhtemel nedenleri, yan etkenleri ve hayatta karşılığını bulan pratik, uygulanabilir çözüm yolları okuyucuya sunuluyor.
8.22 ₺ -
Türkiyenin ′Ölmeyen′ Babası
O kadar etkilendim ki “ Şimdi kalksa ve uyansa nasıl olur?” dedim. “Kalkar mı, gelir mi? Atatürk gelecek ve kurtulacağız. İnandım buna.” *** Atatürkçü gençlerle yapılan derinlemesine söyleşilerle zenginleşen Türkiye’nin Ölmeyen Babası, Türkiye’nin yakın tarihine ve çağdaş siyasal teoriye odaklanarak, tamamlanmayan bir yas sürecinin Atatürkçü gençlerin siyasetle ilişkisini nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Cumhuriyetle birlikte inşa edilmeye başlanan, fotoğraflarla ve heykellerle canlı tutulan Atatürk imgesinin, hem günlük hayatımızı hem de siyaset dünyamızı nasıl şekillendirdiğini görüyoruz bu kitapta. Atatürk’ün manevi şahsiyetiyle değil, ‘Atatürk’ isminin neye işaret ettiği ve siyasal alanda ne tür bir işleve sahip olduğuyla ilgilenen Türkiye’nin Ölmeyen Babası, yeni yeni tartışmaya açılan bu konuyla ilgili yazılmış, entelektüel gücüyle ve akademik titizliğiyle öne çıkan, kalıcı bir eser.
8.22 ₺ -
Kelimeler ve Kader
Esra Yalazan, kahramanlarının kaderini yazan, ama kendi kaderini tayin edemeyen yazarların hikâyelerinde dolaşırken, bu serüvene sadece kendi sesini, hayallerini, hatıralarını mı ekliyor? Yoksa hükümranı olmadığı kaderinin kelimelerini bulduğu için mi, bir edebî metni ustalıkla söküp kendi hayat örgüsü üzerinden yeniden dikiyor? Peki edebiyatla zenginleşen hayatlar, anlatıcının kalemine kader biçerken biz okurlar nerede duruyoruz? Nasıl oluyor da seyircisi olduğumuz bir temsilin tam da ortasına düşüyoruz? Birbirine dolanan bunca kader, hikâye mümkün mü sadeleşip derinleşsin? Ama nasıl öyle oluyor? Ve biz, Âdem’e isimlerin öğretilmesinden beri kelimeler’in kader olduğunu bilmeden mi biliyoruz? İlk yaratılışın anlamını? Ruhun ve kalbin irtifaını? Sahi biliyor muyuz? Woolf, Borges, Fowles, Joyce, Zweig, Hesse, Marquez, Buzatti, Sandor Marai, Gide, Pasternak, Tanpınar, A. Şinasi Hisar, Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Tezer Özlü ve diğerleri… Esra Yalazan’ın, okura kendi aynasında seyrettirdiği, denemenin sınırlarını aşıp kimi zaman hikâyeye dönüşen yazıları, Kelimeler ve Kader’de buluştu. Bir yazardan, bir hikâyeden, bazen bir andan yola çıkarak susmayı, anlatmayı, bakmayı, derinleşmeyi, vazgeçmeyi, açılmayı sonra yine kapanmayı isteyen yazılar, kaderlerine doğru savruluyorlar. “Kâinatta kaybolan kelimeler, talihin rüzgârıyla yer değiştiren nesneler, zihinlerde henüz açığa çıkmamış düşünce kırıntıları, yazının yetersiz kaldığı yerde tek başına kıvranan tarifsiz acılar... Kendilerini dinleyecek birilerini arıyor sanki. Ve bazen böyle harabelerin üst üste yığılmasıyla yenilenen şehirler gibi, çok katmanlı hikâyelerden, cevabı müphem sorulardan, hakikatin ruhundan beslenen incelikli bir romanda buluşuyorlar.”
10.28 ₺ -
Şükûfe Nihal
Hülya Argunşah’tan, Türk tarihinin siyasî, edebî ve kültürel anlamda Cumhuriyet dönemine geçişini Şükûfe Nihal’in hayat hikâyesine ve eserlerine odaklanarak ortaya koyan titiz bir çalışma. Şükûfe Nihal; Fatma Aliye Hanım, Şair Nigâr Hanım ve Halide Edip’lerin başlattığı Türk edebiyatının kadın yazarı olma çizgisini hemen onların yanı başında ama aynı öncü ve özverili kimlikle sürdüren bir Cumhuriyet aydınıdır. İstanbul İnas Darülfünunu’nun ilk dönem öğrenci ve mezunu, Sultanahmet Mitingi’nin ateşli hatibi ve Cumhuriyet öğretmeni olan yazarın hayat hikâyesi, eşitlikçi Türk feminizminin ve Türk kadınının siyasî hayata kazandırılışının ciddî başlangıçlarıyla zenginleşir. Bütün bunlar Şükûfe Nihal’in hayatına ve eserine kadın-edebiyat-Cumhuriyet aydını olma noktalarından bakılmasını gerekli kılar. Cumhuriyetin aydınlarını ve ediplerini toplayan bir salonun kibar sahibi ve pek çok âşığın etrafında pervane olduğu Şükûfe Nihal, anlaşılmaz bir şekilde daha sağken unutuluşun en uzak iklimlerine düşer. Hayatının parlak başlangıçları mahiyeti açıklanamayan karanlıklarla gölgelenir. Arayışlar, beklentiler; kadın ruhunun dalgalı, çekingen çırpınışları ve hayatın bin türlü cilvesi ona derin sessizlikleri getirir. Ve susar Şükûfe Nihal... Kendisini anlamak, anlatmak, ona hayatının en güzel döneminin ışıltısını kazandırmak ve tam o noktada yeniden canlandırmak isteyenler için bile hâlâ suskun durmaktadır...
22.20 ₺ -
Nâr-ı Aşk
Sultan kızı, sultan kardeşi, amcam I. Abdülhamid’in en gözde yeğenlerindenim; güzelliğim dillere destan… On sekiz yıllık hayatım boyunca ne arzu ettiysem yerine getirildi. İsteklerime amade, etrafımda pervane gibi dönen nedimeler, cariyeler… Tüm bunlara rağmen bendeniz, Beyhan Sultan öyle bedbahtım ki! Gönlüm aşk ateşiyle yansa da derdimi kimselere diyemem… *** Ben Şeyh Galip; tasavvuf ehli, aşk ehli bir şair… Yirmi yaşında divan sahibi oldum, yirmi altı yaşında Hüsn ü Aşk’ı yazdım. Ama asıl aşkı, aşkla yıkanan Konya’da, Beyhan Sultan’ın suretinde buldum. O gün onun gül yüzüne nazar ettim de pervane misali yanmaya durdum. Kendi ayaklarımla bile bile aşkın yangınına girdim… *** Mine Sultan Ünver’den 18. yüzyıl İstanbul’unda bir aşk masalı… Nâr-ı Aşk tasavvuf, saray hayatı, ıslahat hareketleri ekseninde soluk soluğa okuyacağınız bir roman…
9.60 ₺ -
Kanuni ve Şarlken
Bir yanda şanlı padişah Kanuni Sultan Süleyman, diğer yanda Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken… İkisi de birer şair… İkisi de geniş görüşlü… Daha da önemlisi ikisi de kendi kıtalarının en güçlü adamları… Kanuni Sultan Süleyman'ın Yeniçerilerinin yırtıcılıkları ve yetenekleri sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları tarihinde hiç olmadığı kadar genişlemişti. Bu arada Avrupa’da iç karışıklıklar devam etmekteydi. Şarlken ile Papa arasındaki gerilim gitgide artıyor ve tahta yeni çıkmış olan Fransız kralı I. Francis, Şarlken'in topraklarını karadan ve denizden tehdit altında tutuyordu. Avrupa ayaklarının üzerinde durmaya çalışır, Osmanlılar ise dizginlenemez bir canlılıkla topraklarını genişletirken, Macaristan’dan Rodos’a, oradan da her iki tarafın da Türklerin muzaffer olacaklarına inandıkları Viyana’ya kadar çeşitli çarpışmalar ve epik zaferlerle şekillenecek olan drama için koşullar olgunlaşmış durumdaydı. Kendi kıtalarında gösterdikleri üstün başarılarla güçlerine güç katan bu iki hükümdar, sonunda tarih sahnesinde karşı karşıya geliyordu… Belgrad ve Rodos’un fethi, Mohaç Meydan Muharebesi’nin ve Viyana Kuşatması’nın ayrıntıları... Çok satan kitaplarıyla tanınan ABD’li tarihçi James Reston, dünyayı sarsan yılları – Rönesans çağını sonlandıran ve İslamiyet’i Viyana kapılarına taşıyan, Avrupa ile Osmanlı arasındaki epik çatışmayı – birbirinden etkileyici ve bir o kadar da inandırıcı karakterlere süslüyor. Batılı bir yazarın kaleminden okuyacağınız Kanuni-Şarlken çekişmesi; Kanuni’nin en iyi arkadaşı ve sağ kolu İbrahim Paşa, ne zaman ne yapacağı belli olmayan, belagat sahibi Martin Luther; sefahat düşkünü Papa X. Leo; hırslı I. Francis; kaba saba ve kendine güvensiz VIII. Henry ve diğerleri. Bu karakterlerin huysuzca, kimi zaman da eğlenceli olabilen karşılıklı ilişkileri, Reston’ın ayrıntıları kaçırmayan gözüyle birleşince; titiz bir araştırmanın sonucu olan bu tarihî hikâyeye romanlara has bir gerilim ve canlılık katıyor.
15.41 ₺ -
Gerçek Tarihin Peşinde
Osmanlı hangi tarihte kuruldu? Padişahın özel odasında ne gibi şifreler var? Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? Günümüzde Kanuni’ye ne gibi iftiralar atılıyor? “Muhteşem Yüzyıl” mı? “Muhteşem Rezalet” mi? Mithat Paşa bizim Neron’umuz muydu? Eyüp Sultan’ın kardeşi hangi ilimizde yatıyor? Özgürlük Heykeli’ni Sultan Abdülaziz mi yaptırdı? Mimar Sinan, Mihrümah Sultan’a gerçekten aşık oldu mu? Tarihine hayret nazarlarıyla bakmayanlar ondaki canlılığı, renkliliği ve ilginçliği de göremezler. Oysa tarihe delici bir nazarla bakıldığında bugün olup bitenlerden çok daha fazla hayret edilecek olaya rastlamak mümkündür. Eski ABD başkanlarından Harry Truman’ın dediği gibi “Bilmediğimiz geçmiş dışında dünyada yeni bir şey yoktur”. Mustafa Armağan asıl tarihteki olaylara hayret etmeyenlere hayret eden araştırmacı zihinlerden biri. Öğrencilerin nasıl olup da tarih derslerinde esneyebildiklerini, tarihin, idrakimizi diken diken edecek nice süngülenmiş olayla örülü olduğunu ve aslında insanlardaki merak duygusu bilenirse tarihin bize söyleyebileceği çok sözü bulunduğunu iddia eden Armağan, bu yeni kitabında “okurlarıyla birlikte” gerçek tarihin peşine düşüyor, tarih okyanusundan bulup çıkardığı incileri onlarla cömertçe paylaşıyor. Gerçek Tarihin Peşinde tarihimizde bilinmeyen, unutulan ve yitirilmiş gerçeklerin fark edilmesi yönünde cesurca bir girişim. En önemlisi de, “bu tarih”in, Türkiye’nin geldiği noktaya yakışmadığı kanaatinde.
11.31 ₺ -
Kolej Günleri
Kızıl saçlı Yannick, müzik öğretmeninin bitmek bilmeyen alay ve aşağılamalarına maruz kalmaktadır. Sébastien, okuldaki "büyük çocukların" şamar oğlanı hâline gelmiştir. Günlük hayatta normal sayılabilecek bir takım söz ve hareketlerin aşırısı büyük bir drama yol açmıştır. Samira başörtüsünü çıkartmayı kabul etmeyince okuldan atılmış; yakın arkadaşı Claire de başını örterek ona destek vermiştir. Sekizinci sınıftaki bir grup arkadaş tişörtlerine yeni bir hava vererek müthiş modacılar olmuşlardır. Fransızca öğretmenine hayranlık duyan Lisa, gönderilmemek üzere mektuplar yazmaktadır. Beş güçlü öykü üzerinden unutulmaz okul yılları... Yannick, Thomas, Sébastien, Samira, Lisa; çekingen, asi, karmaşık, tutkulu, âşık, korkak ya da dayanışma içinde, hepsi birbirinden farklı ama hepsi de genç. Hayat gibi çelişkilerle dolu, kimi eğlenceli kimi dokunaklı beş farklı yaşam... Okul yıllarını anlatan birbirinden güçlü ve duygu dolu beş farklı öykü... "Kolej Günleri" okul hayatını yakından tanıyan bir öğretmenden bu hayatın farklı yüzlerini yansıtan çarpıcı bir fotoğraf albümü.
9.25 ₺ -
Sevginin Dünyası Cep Boy
Tarihî romanlarıyla tanınan Ahmet Yılmaz Boyunağa, ilk defa duygu yüklü bir romanla genç okurlarının karşısında... Karamsarlık ile ümit arasındaki çizgi bazen çok incedir. Oysa sevgi emek ister. O sevgi ki nice tehlikelere sürükler insanı; acılara beklenmedik davetiyeler çıkardığı da olur... Ama en umulmadık anda gri tonlar renklenir, bahar olur dört bir yan. Sevgi'nin Dünyası, yirmili yaşlarında üniversiteden yeni mezun bir genç kızın hayata tutunma mücadelesini anlatıyor. Ailesini kaybettikten; akrabaları ve nişanlısı ona sırt çevirdikten sonra Sevgi'nin yapabileceği tek şey kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmektir. Sevgi'nin Dünyası: Bir genç kızın dokunaklı ama iyimser öyküsü...
19.24 ₺ -
Firaklı Nameler Akifin Gurbet Mektupları
İstiklâl Marşı şâirimiz Mehmed Âkif Ersoy, 1914’ten sonra çeşitli sebeplere mebni Mısır’a gidip gelmiştir. Fakat 1925-1936 yılları arası dönmemek üzere ihtiyarî sürgünü tercih etmiştir. Arkadaşı Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine önce kendisi ve daha sonra iki oğlu Emin ve Tahir’le eşi İsmet Hanım’ı da alarak Mısır’ın Hilvan beldesine gitmiştir. Fakat ciğerpâreleri kızları Cemile, Suad ve Feride’den ayrılmış, torunlarına hasret kalmıştır. Mısır’da Câmiatü’l-Mısrîye’de Türk Edebiyatı dersleri vermeye başlayarak geçimini sağlayan Mehmed Âkif, diğer zamanlarında da Abbas Halim Paşa’nın çocuklarına özel dersler verir ve akıbeti bilinmeyen Kur’ân-ı Kerim çevirisini yapar. Mehmed Âkif Mısır’da kaldığı süre zarfında kızı Suad Hanım’a, damadı Ahmed Bey’e ve torunu Ferdâ’ya Mısır’daki yaşantılarını anlatan hasret dolu birçok mektup yazmış ve fotoğraflar çektirmiştir. Torunları Ferdâ Argun ve Selma Argun, hiçbir yerde yayımlanmamış ve dede yâdigârı olarak yıllar yılı sakladıkları bu mektupları, fotoğrafları kolleksiyoner M. Rüyan Soydan’a vermiş ve bu vesile ile Âkif’in ihtiyarî sürgün günlerine dair hiçbir kaynakta yer almamış bilgiler ihtiva eden bu vesikalar 2011 Mehmed Âkif Ersoy yılına özel Timaş Yayınları okuyucularına sunulmuştur.
27.41 ₺ -
Düello / Menderes ve İnönü
"Tek kaygım, İkinci Dünya Savaşı’ndan kurtardığımız ülkenin Üçüncü Dünya Savaşı’nın öncesinde yönetimsiz kalışıdır… Abartmayayım ama bir yıl sonra duruma bütünüyle egemen olacağız. Bize teslim olacaklardır.” İsmet İnönü “Bunlar boş sözlerdir. Bugüne kadar bu memleketin hürriyetini elinden alan onlardır ve hürriyeti getiren Demokrat Parti’dir.” Adnan Menderes Türk siyasal yaşamının en önemli aktörlerinden Adnan Menderes ve İsmet İnönü'nün soluk kesen mücadelesi üzerine eşsiz bir araştırma... 14 Mayıs 1950 genel seçimleriyle başlayan, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesiyle son bulan, Menderes ve İnönü arasındaki DÜELLO'nun; dönemin gazetelerinde, dergilerinde ve en önemlisi Meclis Zabıtları'nda yer alan ayrıntıları ilk defa bu kitapta… Adnan Menderes'in Demokrat Parti'yi kurmasından beraber başlayan ve 27 Mayıs Darbesi'ne kadar devam süreci Doç. Dr. Şerif Demir büyük bir titizlikle araştırdı ve kaleme aldı. Tamamı birinci el kaynaklara dayanan bu eser Türk Siyasi Tarihi'ni derinden etkileyen ve hala üzerinde sis perdesi olan yılları merak edenler için yazıldı. -İnönü ve Menderes'in ilk karşılaşmalarında ne yaşandı, İnönü'nün Menderes'le ilgili düşünceleri neydi? -İnönü’nün Millî Şef kimliği karşısında Adnan Menderes ne yaptı? -Menderes’in İnönü’yü siyaset dışına itme çabalarının sebebi neydi? -Adnan Menderes halkın gözünde nasıl “kahraman” olmuştu? -İktidarının zirvesinde olan Adnan Menderes’e erken seçimleri kabul ettiren sebepler neydi? -İki lider arasında dönem dönem esen “Bahar Havası” ne derece samimiydi? -27 Mayıs Darbesi öncesi DP ve CHP arasındaki atışmaların gerçek nedenleri neydi? -İnönü'nün ihtilal hakkında ne düşünüyordu? -İsmet İnönü Adnan Menderes’i hangi siyasetçiyi örnek göstererek tehdit etti, Menderes’in cevabı ne oldu? -Adnan Menderes’in idamında İnönü'nün rolü neydi? -27 Mayıs Darbesi'nde medyanın ve askerin rolü neydi? Bunlar ve daha birçok sorunun cevabı DÜELLO’da…
8.23 ₺ -
Bana Yıldızını Söyle
İnsanlığı aydınlatan örnek neslin ufkumuzu genişleten hayatları... Fatih Okumuş’un “Hz. Muhammed’in(sav) Yaşam Öyküsü” isimli kitabı, Vahyin Öğretmeni’nin (sav) hayatına dair bir seyahatti. “Bana Yıldızını Söyle” ise o öğretmenin öğrencileri ve yol arkadaşlarının hayatlarına uzanan bir yolculuk… “Vaktimiz dar. Hemen yola çıkmamız gerekiyor. Yoksa bu kapının bir daha ne zaman açılacağını bilmiyoruz. Kuralı yok. Belki var ama biz bilmiyoruz henüz. Bekliyoruz kapıda. Açıldığında girebiliyoruz. Hele ilk seferde mutlaka bir rehberle yola çıkmalısın. Görmemize izin var; ama olaylara müdahale edemeyiz. Gelişmiş bir televizyon gibi... Düşün ki filmin içinde gezinebiliyorsun; fakat hiçbir şeye karışamıyorsun, hiçbir şeyi değiştiremiyorsun. Sadece şahit oluyorsun.” "Demek geliyorsun. Öyleyse tut ellerimi. Gözlerini kapa ve kalbini aç!" *** “Sevgili kardeşim Fatih Okumuş’u “Bana Yıldızını Söyle” diyerek Ashab-ı Kirâm efendilerimizi bize üstün özellikleriyle tanıtıp sevdirdiği için tebrik eder ve onun bu güzel çalışmanın devamını da getirmesini temenni ederim.” Takdim yazısından Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir Marmara Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi
10.28 ₺ -
Yürekten Anne Baba Olmak
Arka kapak tanıtım metni; Çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak isteyen ebeveynler, her durumda onlarla iletişim halinde olmalı, sorun zamanlarında doğru tartışma yöntemlerini kullanarak sonuçta hem çocuğun hem de anne babanın kazanacağı kararlara birlikte ulaşmak için paylaşımlarını artırmalıdır. Aksi takdirde, yaşanan her tartışma ve sorunda konuşulamayan duyguların, cezalarla ortaya koyulan güçlerin, bağrışma ve azarların her biri, çocukla ebeveyn arasında duvarlar örecektir. Bu kitap, çocuklarınızla aranızdaki duvarları kaldırarak birbirinizi daha kolay anlayabilmenize hizmet etmek ve çocuklarınızla birlikte geçirdiğiniz yılları sizin için daha anlamlı hale dönüştürebilmek niyetiyle yazılmıştır. İki uzman, Kudret EREN YAVUZ ve Nurşen ŞİRİN, yüreklerinize dokunması, ailelerinize neşe ve esenlikler getirerek evlerinizi bu dünyada cennet iklimine dönüştürmesi ümidiyle bir araya gelip “Yürekten Anne Baba Olmak”ı kaleme aldılar. Çocuklarınızla etkili iletişim için 5 altın adım “Yürekten Anne Baba Olmak”ta...
13.70 ₺ -
Güzel İnsan Modeli
Arka kapak tanıtım metni; Cesaret, sadakat, affetme, paylaşma, cömertlik, alçakgönüllülük, özeleştiri, adalet ve diğerleri… Toplumun geneli tarafından kabul edilen bu ortak kavramlar; bir anlamda, mutluluğun standartlar kümesidir. Değerleri bir banka hesabına benzetirsek, iyi yatırımlar yapan kişinin hesabı ona kâr getirecektir. Ne kadar kâr ettiği hemen anlaşılmasa da bu, ileri yaşlarda faydasını göreceği bir birikim olacaktır. Doğaya ya da ailesine yatırım yapan kişinin, bu yatırımların kendisine geri döneceğini bilmesi gerekir. Bugünün toplumsal yapısına baktığımızda, değerler artık cümle içinde kullanılan kelimelerden ibaret. Oysa değerleri gölgeleyerek toplumları değiştiren bütün kötülükler, ağaçlarda saklı kurtlar gibidir. Nasıl ki kurtlar ağacı içten kemirerek devirirse, sosyal yozlaşma ve kuralsızlık da toplumu böyle çürütür. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bizleri toplumun manevi dinamikleri olan değerlerin hayatımıza yeniden hakim olması için bir adım atmaya çağırıyor, değer eğitiminin insandan başlayarak topluma yayılması gerektiğini söylüyor ve bir Güzel İnsan Modeli sunuyor.
18.16 ₺ -
Kirli Kramponlar
Arka kapak tanıtım metni; Bir Pazar sabahı, Türkiye henüz uykudayken ülke futbolunun çok önemli isimleri çete suçlamasıyla gözaltına alındı. Ne olduğunu daha kimse tam olarak anlayamadan ikinci dalga geldi ve soruşturma daha da genişletildi. Herkes büyük bir şok yaşıyor, yaşananlara inanamıyordu. Aslına bakılırsa şaşılacak bir şey yoktu. Hangi takımın taraftarı olursa olsun Türkiye’de herkesin zihninde şikeyle özdeşleşmiş bir maç çabucak canlanıverdi. Temiz Kramponlar soruşturması her ne kadar birkaç takıma yoğunlaşmış olsa da aslında hiçbirimiz masum değiliz; çünkü Türk futbolu kurulduğu günden itibaren siyasetin ve mafyanın markajı altında. Daha önce de maçlar bağlandı, teşvik primleri dağıtıldı, mafya babaları federasyon başkanlarını seçti, hakemler satın alındı ama bugün ilk defa bunların üzerine ciddiyetle gidiliyor. İşte bize şok yaşatan da bu! Elinizdeki kitap, başlangıçtan bugüne Türk futbolunun karanlık taraflarını ifşa ediyor. Yeşil sahalarda değil masa başında oynanan oyunları gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bizleri toplumun manevi dinamikleri olan değerlerin hayatımıza yeniden hakim olması için bir adım atmaya çağırıyor, değer eğitiminin insandan başlayarak topluma yayılması gerektiğini söylüyor ve bir Güzel İnsan Modeli sunuyor.
9.25 ₺ -
Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
Halil İnalcık, Kemal Karpat, Cemal Kafadar, İlber Ortaylı, Mehmet Genç, Bernard Lewis, Donald Quataert, Linda Darling, Jane Hathaway, Douglas Howard, Rhoads Murphey, Uğur Tanyeli, Jonathan Grant’ın yazılarıyla yeni bir Osmanlı Tarihi yazılıyor… "Osmanlı tarihi" denilince hafızamıza düşen tablo aşağı yukarı şudur: Söğüt'te başlayıp Bursa'da kıvam kazanan kuruluş döneminde Osmanlı, İstanbul'un fethiyle yükselişe geçmiş ve bu süreç, zirvesine ulaşığı Kanuni devrine kadar sürmüştür. Ancak bu 'Altın Çağ', Kanuni'nin 1566'daki ölümüyle sona ermiş ve duraklama dönemi başlamış, 2. Viyana yenilgisi ise gerilemeyi belirgin hale getirmiştir. Bunu 18. yüzyıldaki çöküş, 19. yüzyıldaki parçalanma ve nihayet 1922'deki yıkılış izlemiştir. Bu aşinası olduğumuz tabloda dikkat çeken nokta, Kanuni'nin ölümüne kadar geçen yaklaşık 250 yılı olumlu, ondan sonraki 350 yılı ise olumsuz olarak resmetmesidir. Böylece aslında bizim "Osmanlı tarihi" dediğimiz ve öğretme hevesini duyduğumuz tarih, neredeyse asıl tarihinin yarısı bile değildir, zira duraklama, gerileme, çöküş denilince öğretenin de, öğrenenin de hevesi büyük ölçüde kaçmaktadır. Dolayısıyla böyle yarım yamalak bir tarih okuyarak yetişen insanlardan oluşan bir toplumun çağdaş bir tarih bilincine ulaşmaları elbette beklenemez. Öte yandan Halil İnalcık'tan Linda Darling'e, İlber Ortaylı'dan Douglas Howard'a, Cemal Kafadar'dan Rhoads Murphey'ye, Mehmet Genç'ten Donald Quataert'e, Kemal Karpat'tan Jonathan Grant'e, Uğur Tanyeli'den Cornell Fleischer ve Jane Hathaway'e ve daha pek çok Osmanlı uzmanına göre kitaplarımızda okuttuğumuz "Osmanlı'nın gerilemesi", apaçık bir olgu değil, çözülmesi gereken bir problemdir. Üstelik bir tarihçinin tarihte ilerleme veya gerileme olmasına 'takması' ne kadar bilimsel bir tutumdur? Bir bilim adamı olarak tarihçinin 'ileri' dönemleri kendisine yakın bulurken, 'geri' dönemleri ihmal etmesi ne kadar anlamlıdır? Osmanlı tarihi araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan'ın yayına hazırladığı Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak adlı kitap, bu ve benzeri soruları çağımızın yetkin tarihçilerinin kalemlerinden sunuyor sizlere. Ve yaklaşmakta olan bir 'tarih devrimi'nden söz ediyor: Öyle görünüyor ki, bu 'yeni' tarihte artık Osmanlı'yı, ömrünün büyük bir bölümünde gerileme belasıyla boğuşan aciz bir devlet olarak değil, tam tersine, bazı ciddi sorunları bulunsa bile, kendini yenileyen, dönüştüren ve çağa ayak uydurma yolunda ciddi adımlar atan dinamik bir devlet ve toplum olarak değerlendireceğiz. Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak yeni Osmanlı tarihçiliğinin müjdelerini veren öncü çalışmalardan biri..
11.99 ₺ -
Rus ve İngilizlere Karşı Bir Osmanlı Zabiti
Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Efiloğlu, Raif İvecan Birinci Dünya Savaşı’nın, hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz cephelerinden biri olan Irak Cephesi’nde yazılan Mülâzım-ı sâni Serezli Mehmed Ragıb Efendi’nin günlüğü 93 yıl sonra gün yüzüne çıkıyor. Serezli Mehmed Ragıb Efendi, İstanbul Polis Teşkilâtı’nda çalışırken savaş patlak veriyor ve kendisi vatanî görevini yapmak üzere üsteğmen olarak Irak Cephesi'ne gidiyor. Önce İran sınırındaki Süleymaniye’de Ruslara karşı ve daha sonra Rusların geri çekilmesiyle İngilizlerle savaşan Serezli Mehmed Ragıb Efendi, günlüğünde Irak Cephesi’nde Birinci Dünya Savaşı’nın nasıl geçtiğine dair birçok bilinmeyen bilgiyi sunuyor. Serezli Mehmed Ragıb Efendi, sadece nasıl ve nerede savaşıldığını değil, ordunun içinde bulunduğu çaresizliği, askerlerin açlık ve sefaletle imtihanını, kendisine göre komutanların verdiği isabetsiz kararları ve stratejik bilgileri, özlem ve hasretlerini, yani savaşın en insanî yönlerini bütün samimiyetiyle günlüğüne anlatarak içini döküyor. İçinde birçok detaylı çizilmiş haritanın da bulunduğu ve nerdeyse bir asırdır İngiliz Savaş Müzesi Arşivi’nde muhafaza edilen, tarih severlere ve akademisyenlere yepyeni, çarpıcı birçok bilgiyi sunan bu günlüğü, iki akademisyen tarihçi Raif İvecan ve Ahmet Efiloğlu fark edip yayına hazırladılar.
148.00 ₺ -
Nilin Melikesi
Seni suların içinden çekip çıkardı kalbim, Musa koydum ismini, Bir göz aydınlığısın benim için, Nil, bir kandil gibi astı seni içime. Musa koydum ismini, Seni sulardan çıkardım…” Güzellik, bereket, iyilik ve cömertlik onda toplanmıştı. Asiye alçakgönüllüydü, cesurdu. Kavgaları yatıştırıp anlaşmazlıkları çözen, başkalarının selameti için kendini feda eden, haksızlığa isyan edendi o. Bir sütun gibi, çatıyı kurup taşıyandı. Yürüyen bir nehir gibiydi Asiye. Sudan gelen ve suyun içinden yükselen hikmete kucak açan. Çöl/Deniz ve Siret-i Meryem kitaplarında, insanlık tarihinin emsalsiz kadınlarının hayatlarını kaleme alan Sibel Eraslan, bu defa Hz. Musa’ya annelik eden Nil’in Melikesi Hz. Asiye’yi konuk ediyor satırlarına.
203.50 ₺ -
Abdülhamid
Tarihi romanlarıyla bestseller listelerine taht kuran ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’dan çok konuşulacak, sürükleyici bir roman daha! “Abdülhamid” ile Osmanlı tarihinin en çok merak edilen yıllarına kapı aralamaya hazır olun! Sultan II. Abdülhamid’in sırlarla dolu dünyasına açılan bu kapıdan girdiğinizde kendinizi Ulu Sultan’ın tartışmalar yaratan politikaları arasında koştururken bulacaksınız. Yıllarca Kardeşlik Örgütü’nde eğitim almış üç anarşist yoldaş eşliğinde Paris’te başlayan bu gizli serüven, soluk soluğa bir kovalamacanın ardından İstanbul’daki suikasta uzanacak. Tam her şey bitti derken kendinizi asıl hikâyenin içinde, Sultan Abdülhamid’in karşısında bulacaksınız. İşte şimdi aklınıza takılan soruları sorma vaktidir: 93 Harbi’nde neler yaşandı? Filistin meselesi nedir? Meşrutiyet’e geçiş nasıl cereyan etti? Meclis-i Mebusan neden dağıtıldı? Ve 31 Mart Olayı… Padişah ile genç yoldaşlar hararet içerisinde tartışırken siz de bizzat saraydaymış gibi akıl oyunlarına kapılacak; dostun, düşmanın, ihanetin ve sevdanın nereden çıkacağı belli olmayan bu sürükleyici romanda başrolü oynayacaksınız.
236.80 ₺ -
Bir Işık Görüyorum
“Allah’ın lutfu ile anladım ki sevgilim İslamiyet’tir. 1950’den beri yazdığım her yazı, her kitap sevgilime yazdığım bir mektuptur; bu hâl hala devam ediyor. Kendi kendime soruyorum: “İman hakikatlerine nasıl hizmet edebilirim? Acaba yılların ve kütüphanemin bendeki birikimini Müslümanlara nasıl aktarabilirim?” İşte bunun sancısını çekiyorum. Allah okuyan göz vermiş okuyacağız, buna mecburuz. Ya hiçbir işe yaramayan şeyleri yahut dünyamızı ve ahiretimizi cennet edecek kitapları okuyacağız. Hayatım boyunca tahkiki iman dersleri veren Risale-i Nur’u okudum, hâlâ okuyorum. İnanıyorum ki tahkiki imanı elde etmesi, bir insanı bütün çukurlardan çıkarmaya yeter... Bu çalışma, ruhumun beslendiği Risale-i Nur’dan toplayabildiğim hakikat meyvelerinin, tahkiki imana yollar arayan gönül erlerine bir kandil niyetiyle sunulmasıdır…
14.80 ₺ -
Muhammedi Ahlak
“Yâ Muhammed! Şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin.” Peygamberimiz(sav), bütün güzellikleri kendinde toplamış örnek insan… Onun mükemmel ahlakı bizler için en iyi rehber, en aydınlatıcı kılavuz... Tüm hayatı boyunca güzel ahlakının gerektirdiği gibi yaşayan Peygamber Efendimiz(sav) başta biz ümmetine ve tüm insanlığa yol gösterici bir kaynak bırakmıştır: Muhammedî(sav) Ahlak. Onun güzel ahlakının ışığında yürümek ve Efendimiz’in(sav) hayatından kesitleri, farklı durumlar karşısındaki tutumunu ve her defasında ahlakın en kemalini sergileyen tavrını öğrenmek için: Muhammedî(sav) Ahlak.
2.74 ₺ -
Hayyam
“Biz sarhoşken henüz üzüm yaratılmamıştı” “Biliyorum her şarap anıldığında, her şarap şişesine bakıldığında, her üzüm hasadı yapıldığında tuhaf bir biçimde ruhum ordaymışçasına beni anıyorlar. O şarabın etkisiyle sarhoş olmadım ben. O şarabı hiç ağzıma sürmedim. Onun tadını da bilmem. Kırmızı, beyaz, pembe, kızıl, eski, yeni, ne zaman ve nasıl yapılırsa yapılsın, nasıl içilirse içilsin hiçbir şarapta bir izim, bir gölgem yok. Yine de herkes beni anıyor şarap denince. Şarabı sarhoş edici bir içki olarak tatmamama rağmen sarhoşluğum hep arttı. Ve öyle bir an geldi ki ne kendimi ne gayr’ı bildim.” Evreni anlama çabasını şiirlerine gizlemiş bir şair… Sayılarla oynayan bir matematik dehası… Göğü izleyen bir astronom… Medrese arkadaşı Hasan Sabbah ve Nizam’ül Mülk’le ayrılan yolları… Rasathanede izlediği yıldızlar ve baktığı gökte yalnız onun gördüğü an’lar… Asırları aşan akıl yürütmeleri… Ve elbet, rubaileri… “Hiç” olma yolunda “şey”e varan bir yolcu… Adı yüzyıllardır hafızalardan, dillerden silinmeyen Hayyam… Sadık Yalsızuçanlar’ın güçlü kalemiyle bir kez daha hayat buluyor.
7.54 ₺ -
Jerusalem
Bizi Belirleyen, Belki de Çocukluk Ülkemizdir Markar Esayan’ın Timaş Yayınlarından tam da bugünlerde çıkan romanı Jerusalem bunu düşündürüyor okura. “Eylül 1977 / Babamın beni almaya geldiği günü dünmüş gibi hatırlıyorum. Eve ürküntü veren bir gerginlik hâkimdi o akşamüstü” diye başlıyor Jerusalem. Esayan, bir solukta okunan romanında İstanbullu bir Ermeni ailenin öyküsünü anlatıyor. Kendi çocukluk yılları zorluklarla geçen baba, sekiz yaşındaki oğlunu iyi bir eğitim alması için Kudüs’e göndermek ister. Henüz “bu dünyada olma” haline bile alışamayan kahramanımız bir anda annesinden, şehrinden, yuvasından ayrılmak zorunda kalır. Yatılı okulun soğuk ve nemli odaları, “Evden gönderilen, neden kardeşlerim değil de ben?” sorgulamaları, manastırın nispeten sakin havası, ama duvarların hemen ötesinde bir yurdu paylaşmaya çalışan iki halkın mücadelesi, varlıklı ve nüfuzlu bir aileden geliyor olmaktan kaynaklanan “hanım evladı” görüntüsünü alt etmek için girişilen onlarca macera… Ve daima varlığı hissedilen ve onunla teselli bulunan Hz. İsa imgesi… Jerusalem böylesine zor bir konuda tam bir samimiyet ve kıvam örneği sunuyor. Kahramanlarının hiçbirini kayırmadan ve hiçbirini ihmal etmeden bütün isimlere hayat veriyor. Kudüs’ü anlatıyor, İstanbul’u anlatıyor, “gerçek bir acıyı” yaşarken üzüntü ve kederi kendi tekeline alma halini, Hz. İsa’nın çileli yolculuğunu, Filistinli Ekrem’i, yaşından çok önce olgunlaşan Vasken’i, haylaz Maksut’u anlatıyor. Üstelik tüm bunlar tam bir kıvam ile yapıyor. Adeta sinematografik bir anlatımı var: sürükleyici ve ilginç. Öte yandan bir edebiyat metni olduğunu hissettiren detaylar da yerli yerinde; kişiler arası ilişkiler ve insanlık durumları ustalıkla işlenmiş. Esayan’ın kurguladığı karakterler, duygular ve olaylar oyunbaz hamlelere gerek bırakmayacak kadar sahici.
9.94 ₺