-
Vefa Apartmanı
‘Allah var. Büyük Allah var. Her şeyi görüyor, biliyor. Gördüğüne ve bildiğine inanıyorum. Gerisi laf u güzaf. Yapılacak tek şey tebessüm etmektir. Size mal mülk, servet bırakmadım. Yalnız, size, şerefli, namuslu, erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman başınız yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim, siz de bununla iftihar edeceksiniz.’ Tevfik İleri 24.9.1961, Kayseri Cezaevi Ulaştırma, Milli Eğitim ve Bayındırlık Bakanı olarak yıllarca başarıyla çalışmış, Adnan Menderes’in yakınında bir devre tanıklık etmiş, Yassıada'da yargılanıp idama mahkûm edilmiş bir bürokrat… İdam cezası ömür boyu hapse çevrilen, kanserin pençesinde kısa sürede mum gibi eriyen Tevfik İleri… Ailesine yalnız şerefli, namuslu bir ad bırakan Hemşinli Tevfik… Tevfik İleri’nin Hemşin’den Vefa Apartmanı’na uzanan hikâyesinde yalnız bir “adam”ın hayatı değil, bir ailenin, bir ülkenin tarihi gizleniyor satır aralarına. Çalışma hayatı boyunca tuttuğu günceler ile Yassıada ve Kayseri Cezaevi günlükleri, Tevfik İleri’nin şahsında bir dönemin tarihini anlatıyor.
12.34 ₺ -
Meşhur Olan Fakir Çocuklar
Her biri kendi sahasında meşhur olmuş büyük şahsiyetlerin biyografilerinin, çocuk ve gençlerin yetişmesinde önemli bir yeri vardır. Mimar Sinan, Henry Ford, T. Alva Edison binbir güçlük ve yoksulluklar içerisinde yetişmelerine rağmen büyük bir üne sahip olmuş insanlardan sadece bir kaçı. Bu kitap, gençlerimize yeni pencereler açarak onları ufuklar ötesine taşıyacaktır.
99.90 ₺ -
Muhafazakârlık
Özipek’in bu eseri muhafazakârlık üzerine teorik bilgi eksikliğinin doldurulmasına yönelik ilk ciddi girişimdir. Bu çalışma ilk olmanın ötesinde bu alanda bir klasik olmaya da adaydır. Muhafazakâr felsefenin ve politikaların gerçekte ne olduğunu öğrenmek isteyen Türk okuru ve siyasetçisi için, Özipek’in eseri gerçek anlamda bir müracaat kitabı olacaktır. Taha Akyol Muhafazakârlık, Türkiye’de gündelik siyaset dilinde ve doğrusu ondan pek de fazla ayrışamayan!- siyaset bilimi literatüründe, yüzeysel, ‘düz’ bir tanımla kullanılageldi. Bu kullanımlar çerçevesinde esasen, olumlu çağrışımlarıyla “dindarlık”, olumsuz çağrışımıyla da “gericilik”ten ibarettir! Oysa muhafazakârlık, modernleşme ve Aydınlanma sürecini anlamak için mutlaka hesaba katılması gereken bir kavram ve düşünce üslûbu. Bekir Berat Özipek’in kitabı, muhafazakârlığı bu ‘anlam ve önemi’ içinde düşünmeye kapı açıyor. Muhafazakârlığın “akıl”la, “toplum”la ve “siyaset”le ilgili tasavvurlarını, iç gerilimleriyle beraber, tahlil ediyor. Tanıl Bora Bu çalışma, bir siyaset teorisi araştırmasında yer alması gereken bütün noktaları gözeten bir yaklaşımla, muhafazakâr toplumsal-siyasal teoriyi kapsayıcı bir şekilde ele almış ve irdelemiştir. Bu eser Türkiye’de şimdiye kadar muhafazakârlığın teorisi hakkında yazılmış ilk ciddî ve orijinal çalışmadır, sahici anlamda bir “tez”dir. Prof. Dr. Mustafa Erdoğan
10.28 ₺ -
Kadın Sultanlar
Onlar, bir rüyadan devlet çıkaran milletin, bir devleti rüya ile ayakta tutmaya çalışan anneleriydiler... Asırlarca yedi iklime, adaleti, barışı, insana saygıyı ve onuru, refahı ve dayanışmayı götüren, Osmanlı’yı bir medeniyet mührü kılan ruh, onların tezgâhında dokundu. Çoğu kez tarihin solgun, eskimiş ve öne çıkarılmayan sayfalarında kaldılar, öne çıkanların ise kadınlık, eş ve annelik hisleri ya yadsındı ya da başka türlü yorumlandı... Güzelliklerinin ötesinde, pek çok meziyetlere sahip, cihana hükmeden devletli padişahlara eş olan, anne olan Sultanlar, Hasekiler kendi hikâyelerini anlatmak için geliyorlar Sibel Eraslan’ın yazı masasına bu defa. Osmanlı Devleti’nin kuruluş, yükseliş, duraklama ve çöküş dönemlerinden seçilmiş padişah eşlerinin, kızlarının gerçek hikâyeleri, yaşadıkları dönemlerin kayda değer olayları çerçevesinde dile geliyor.
222.00 ₺ -
Çanakkalenin Kadın Kahramanı Safiye Hüseyin
Tarihin en kanlı savaşlarından birinde, Çanakkale’de kahraman askerlerimizin yanında görev yapan bir Türk kadını, ilk Türk Hemşiresi Safiye Hüseyin. Bu memleketin evlâtları, vatan için hiç sakınmadan en onulmaz yaraları alırken, onlara var gücüyle destek olan bir kadın kahraman doğuyor; Safiye Hüseyin… Gözlerini kırpmadan cepheye koşan kahraman Mehmetlere, Bekivuşlara cephe gerisinde destek olan yüce gönüllü kadınlarımızdan biri. Bir an bile tereddüt etmeden vatan uğruna toprağa düşmeyi göze alan, vazifelerini yerine getirmeyi her şeyden aziz bilen cengâverlerin, yaralı yiğitlerin özlediği anne şefkati Safiye Hüseyin’in inanç dolu yüreğinde cisimleşiyor. “Besim Ömer Paşam, yiğitlerimizin yarasını sarmak gibi bir ulvi görevi yerine getirme saadetini tecrübe etmeme izin veriniz. İyileştirdiğim her yara benim için küçük bir madalya olacak… Bu hizmete koşarken hiçbir ödül beklemediğimi açık ve kesin bir dille ifade etmek isterim. Görevimiz efendim... Görevden de hangi şartlar altında olursa olsun kaçmam. Kaçamam. Canlarını sakınmayan bunca yiğidin yarasını sarmak için gitmekten ben neden imtina edeyim? Yolumuzda denizaltılar olsa bile. Ne fark eder? Ne gam ki Besim Ömer Paşam?.. Şunu iyi biliniz Paşam, içime doğmaktadır ki, Rabbim bizi bu görevimizin aciliyetinden, öneminden dolayı inşallah koruyacak ve esirgeyecektir. Gözetecektir. Oraya sağ salim gideceğiz ve yaralılarımızı alıp İstanbul’a yine sağ salim döneceğiz…”
203.50 ₺ -
Çanakkale Savaşı Günlüğü
Osmanlı Genelkurmayının Yasaklattığı Kitap “Savaşın başından sonuna kadar karargâhımda bulunan bir emir subayım tarafından yazılan, Çanakkale Savaşları’nın dar kapsamlı bir özetini oluşturan ve Almanya’da yayınlanan bu kitap, Osmanlı Genel Karargâhı’nın isteği üzerine, Alman Yönetimi’nce toplatılmıştı.” Liman von Sanders Paşa, Osmanlı 5. Ordu Kumandanı Çanakkale Savaşı, Balkan Savaşı’nda çok ağır bir darbe yemiş olan bir ordunun ve milletin yeniden kendine gelişi, özgüvenine kavuşmasıdır. Yine bu savaş, İstiklal Harbi’ni yapan kadroları yetiştirmiştir. Kara, hava ve deniz savaş tekniklerinin çok yoğun kullanıldığı ilk savaş olarak da askerî tarihteki yerini çoktan almıştır. Çanakkale Savaşı’nın başından sonuna kadar Osmanlı 5. Ordu Kumandanı Liman von Sanders’in yanında emir subayı olarak görev alan Binbaşı Erich R. Prigge, savaş süresince gözlemlediği her şeyi günlüğüne yazmıştır. Savaş devam ederken, 1916 yılında Almanya’da basılan bu kitabın bir nüshası da Enver Paşa’ya gönderilmiş ve paşa da hemen Türkçeye çevrilmesini istemiştir. Hatta kitapta basılmak üzere imzalı bir fotoğrafını dahi göndermiştir. Daha sonra kitap, içerdiği detaylı stratejik bilgilerin deşifresinden dolayı Osmanlı Genel Karargâhı’nın isteği üzerine Almanya hükümeti tarafından hemen toplatılmıştır. 95 yıl önce Osmanlı Genel Karargâhı tarafından yasaklanıp toplattırılan bu günlük, 95 yıl sonra okuyucusuyla buluşuyor.
8.91 ₺ -
Çağrı Bey - Selçuklular’ın Kuruluş Hikayesi
Arka kapak tanıtım metni; Bundan yaklaşık 1000 yıl önce Asya'nın bozkırlarında Oğuzlar’ın Kınık Boyu’na mensup bir topluluk, yerleşebilecekleri yeni yurtlar bulmak ümidiyle bölgeden bölgeye sürüklenmekteydi. İlk bakıldığında hiç kimse, gelecekte dünyanın en büyük devletlerinden birini kuracaklarını hayal bile edemezdi. Ancak gelişen olaylar, devlet kurma fikrini akıllarına sokmuş, üstelik bu konudaki en büyük yardımcıları diğer bir Türk devleti olan Gazneliler olmuştu. İslâm’ın Horasan ve Mâverâünnehir coğrafyasındaki etkinliği, bu iki bölgenin her alanda daha da gelişmesine neden olmuştu. Bu hâkimiyet sürecinde Tâhîrîler, Saffârîler, Sâmânîler ve son olarak Gazneliler için önemli merkez durumuna gelen Horasan’ın yeni sahipleri Büyük Selçuklular Devleti olacaktı. Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşler tarafından Horasan merkezli kurulan devlet, vakit kaybetmeden fetih faaliyetlerine başlamış ve özellikle batıya doğru hızlı bir şekilde genişlemişti. Devletin kurulmasından kısa süre sonra ulaşılan geniş sınırlara paralel olarak, ilim, kültür ve medeniyet sahasında da büyük ilerlemeler kat edilmişti. Ancak devletin her alanda göstermiş olduğu büyük gelişmeye rağmen, Selçuklular Tarihi ve medeniyeti günümüzde hak ettiği ilgiyi maalesef görememektedir. Cihan Piyadeoğlu, birinci elden kaynakları araştırarak Selçuklular'ın Kuruluş Hikayesi'ni yazdı. Selçuk Bey’in torunu Çağrı Bey üzerine Türkiye'de yapılmış en kapsamlı araştırma olan bu kitap, bir devlet hayali peşinde koşan bozkır savaşçılarını yakından tanımak isteyenler için başvuru kaynağı...
12.95 ₺ -
-
Kendimi Unutup Sana Ağladım
Kendini keşfe çıkma dönemidir gençlik, kendini bulma, bilme ve her ne olursa olsun kaybetmeme… Zamanın parçalanmaz bütünlüğü içinde ömürlerinin baharında olan bir grup genç, günün birinde hatalarıyla çarpışacaklarını düşünememişlerdi. Dünya ceplerinde dönerken adeta, gelecekte kuracakları yuvanın yanlışlıklar üzerine bina olacağına ihtimal vermemişlerdi ve bu yanlışlıkların, mutluluklarını gölgeleyeceğine… Ahmed Günbay Yıldız’ın Kendimi Unutup Sana Ağladım adlı romanı, yazarın 43. romanı. Yıllardır sağlam bir okuyucu kitlesi edinmiş olan yazar, bu yeni romanında da bilhassa gençlere yönelik bir hikâyeyle karşımıza çıkıyor ve yapılan yanlış tercihlerin hatta düşünülmeden söylenmiş bir sözün dahi gelecekteki hayatı gölgeleyebileceğine dair örnekler sunuyor. Kutup, üniversiteyi bitirdikten sonra kendine eş adayı olarak üç kızın adını zikreder: Dildar, Ezgi ve Yeliz… Kutup’un gönlü aslında Dildar’dan yana çarpmaktadır. Ne var ki diğer iki isim de ağzından çıkıvermiştir bir kere ve Kutup, Ezgi ile Yeliz’in, günün birinde yüzleşmek zorunda kalacağı iki hata olduğunun farkına varamamıştır…
199.80 ₺ -
Osmanlı Sufiliğine Bakışlar
Alanında otorite olarak kabul edilen Ahmet Yaşar Ocak bu kitabında yer alan makaleleriyle projeksiyonunu Osmanlı dönemindeki tasavvufî figürlere ve Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutan sufî zümrelere çeviriyor. Bu kitapta serinin ilk kitabı olan "Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası"ndaki genel perspektif çerçevesinden daha özele inen makaleler var. Selçuklu döneminde Balkanlar’da önemli bir Türkmen kolonizasyon hareketine öncülük etmiş olup, buralarda İslam’ın yayılmasında ciddi bir payı bulunan Sarı Saltık, 16. yüzyılda Osmanlı merkezî yönetimiyle ciddî ideolojik problemler yaşayan Melâmî hareketinin temsilcilerinden Bünyamin-i Ayâşî ve İsmail Ma‘şukî gibi isimler bu makalelerin konularından bazıları. Kitapta Fuat Köprülü’nün Ahmed-i Yesevî ve Yesevîlik’le ilgili çalışmalarından bu yana geçen zaman içinde, bu konunun yeniden akademik tarihçiliğin ilgi alanına girdiğini gösteren yeni tartışmaları, Türkiye tarihinde siyasal iktidar ve sufi çevre ilişkilerini sentetik bir yaklaşımla değerlendiren makaleler de var. Ahmet Yaşar Ocak ayrıca Osmanlı'da Sufi Çevreler, Kalenderiler ve Kalenderi Dervişler, Bektaşilik, Bayramî Melamîleri gibi konuların yanısıra Zaviyeler, Evliya Menakıbnamaleri gibi konulara farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Türkiye'de her zaman tartışılan ama üzerinde çok şey bilinmeyen hususlara dair derinlemesine incelemeler bulunan mühim bir eser...
218.30 ₺ -
Tarihi Değiştiren Günler
Tarihi Değiştirenler Serisi tüm hızıyla devam ediyor… Serinin 9. Kitabı tarihte dönüm noktası olan günlere odaklanıyor… “O sırada Türkiye’de ne oluyordu?” bölümüyle de okurlara karşılaştırmalı tarih imkanı sağlıyor… Süveyş Krizi, Vietnam Sendromu, Neil Armstrong, Baas Partisi, Keşmir Sorunu, Kore Savaşı, Uzun Yürüyüş, Bağımsızlık Bildirgesi, Büyük Bunalım, New Deal, İran İslam Devrimi, Amerikan İç Savaşı, Cemal Abdül Nasır, 11 Eylül Saldırıları, Mahatma Ghandi, Başkan Kennedy, Kıbrıs Barış Harekâtı, Mehmet Ali Ağca, İnebahtı, Çernobil, Petrol Krizi, Normandiya Çıkartması, Saddam Hüseyin, Pearl Harbor Baskını, El Kaide, Everest, Apartheid, Gagarin, Perestroika, Başkan Mao, Konstantinopol, Waterloo, Küba Füze Krizi, Savaşların Anası, Afganistan'ın İşgali, Berlin Duvarı, Haçlı Seferi, Sivil İtaatsizlik, Tiananmen Olayları, Macar Ayaklanması, Prag Baharı, Nelson Mandela, Enosis, Politbüro, Klonlama, İnternet, Viyana Kuşatması, Filistin-İsrail Barışı, Napolyon, Soğuk Savaş, JFK, Albaylar Cuntası, Martin Luther King, Ekim Devrimi ve daha onlarcası... BU İSİMLER VE KAVRAMLAR HAYATIMIZA NASIL GİRDİ DERSİNİZ?
11.65 ₺ -
Ortaçağ Dünya Savaş Tarihi 1 500-1500
“Olağanüstü… Mükemmel yapılmış bir tarih araştırması ve en önemli savaşların ustalıkla hazırlanmış görselleri bir arada.” New York Times Birçok dile çevrilen, uzman tarihçiler tarafından hazırlanan, Türkiye'de ilk defa özel çizim renkli, üç boyutlu savaş haritalarıyla, illüstrasyonlarla tarihin bir araya geldiği DÜNYA SAVAŞ TARİHİ ile başlıyor... Dünya Savaş Tarihi 1: Ortaçağ (500–1500), ateşli silahların savaş meydanlarını ele geçirmesine değin Avrupa ve Ortadoğu’da hâkim muharebe yöntemlerini anlatıyor. Kitap, eldeki kısıtlı teknolojik imkânlarla savaş kazanabilmek için gerek duyulan eşsiz taktikleri inceleyip, savaş sanatında, bir bakıma ne kadar az şeyin değiştiğini gözler önüne seriyor. Kitap, ortaçağ savaşlarının belli başlı unsurlarını içeren beş bölümden oluşuyor: piyade, süvari, emir-komuta, kuşatmalar ve deniz savaşları. Her bölüm, dört büyük savaşı mercek altına alarak muharebe tarzlarının etkinliği, tehlikeleri ve doğasını sergiliyor. İlk bölümde, Casilinum (554), Arsuf (1191), Bannockburn (1314) ve Agincourt (1415) savaşları sahneye taşınarak hafif piyadenin askerî rolü değerlendiriliyor. Hafif piyade, okçu ve mızrakçıların kullanılış tarzları tartışılıp, teknolojik yeniliklerin ortaya çıkışı ‒ 15. yüzyılda top ve arkebüzün devreye girişi gibi ‒ ele alınıyor. İkinci bölüm, süvarinin önemini ve hücum kıtaları olarak oynadıkları rolü inceliyor ve disiplinli mızraklı piyade formasyonlarının oluşumu ve tüfeğin savaş meydanlarında gitgide önem kazanması karşısında nasıl güçten düştüğünü tarif ediyor. Niğbolu Savaşı’nın (1396) detaylı bir şekilde bu bölümde inceleniyor. Üçüncü bölüm, bambaşka doğalara sahip birliklerin savaş meydanında nasıl bir arada kullanıldığını, kumandanların muharebenin hararetli anlarında askerlerini nasıl yönettiğini ve çarpışmaların başlamasından önce orduyu doğru yerleştirmenin önemini enine boyuna irdeliyor. Yeniçeriler hakkında detaylı bilgiyi bu bölümde bulabilirsiniz. Dördüncü bölümde, İstanbul’un Fethi (1453) gibi klasik örneklerle birlikte, kuşatma savaşlarında serpilen özel teknik ve araç gereçlere bir göz atılıyor. Son bölüm, deniz savaşlarının önemini ele alıp, gemileri yüzer platformlar haline getirip topun deniz araçlarına taşınmasını sağlayan gelişmeye ışık tutuyor.
555.00 ₺ -
Kuranla Diriliş
Kur'an Kaynağı ilahi vahiy, dayanakları delil ve burhan, insanlığa sunduğu hedef dünya ve ahiret mutluluğu olan kitap'tır. "Alemlerin Rabbi" sıfatıyla Allah'ın sözüdür. O'nun, İnsanlardan yapmalarını istediklerini anlatır. Yaşadığımız alemde, görünmeyen gayb aleminin lisanıdır. Uhrevi alemlerin mukaddes haritasıdır. İslam medeniyetinin esasıdır, temelidir. Beşeriyete hem inanç ve fikir kitabı, hem ibadet ve ahlak kitabı, hem ahkam ve hikmet kitabı, bütün manevi ihtiyaçlarına merci olacak, çok kitapların özünü ihtiva eden mukaddes bir kütüphane hükmündedir. Okunmasından usanç gelmeyen, zamanın ilerlemesiyle aşınmayan, modası geçmeyen, akılları ve kalpleri fetheden hakiki mürşiddir. "kur'an'la Diriliş", vahye muhatap olan insana kur'an'a ait temel bilgileri sunan bir başucu kitabıdır.
5.14 ₺ -
Terapi - Kültürel Bir Eleştiri
İnsanın insanı pek az dinler hale geldiği bir dünyada, psikoterapi, eşsiz bir insani karşılaşma imkânı sunar. Terapi odası, zamanımızda, pek çok kişinin gerçekten işitildiği tek yer haline gelmiştir. Peki, terapi odası değer-bağımsız bir alan mıdır, yoksa bütün kuramlar gibi modern terapi kuramlarının da berisinde bir kültür ve ideoloji saklamakta mıdır? Terapi : Kültürel bir Eleştiri adlı bu kitabında Prof. Dr. Kemal Sayar, bir şifa yönteminin kültürel çözümlemesini yapıyor. Zamanımız 'psikolojik insan'ın yükselişine ve 'terapi kültürü'nün yaygınlaşmasına tanıklık ediyor. İnsanlar kendilerini, modern çağda giderek daha fazla terapi diliyle ifade ediyor. Modern terapiler, bireyselleşme ve özgürlüğe vurgu yaparken, insanı toplumsal ve kültürel bağlamından uzaklaştırıyor mu? Modern terapiler eliyle yalnızlaşma, katı bireycilik, yabancılaşma veya narsisizm gibi modernliğe mahsus bazı 'hastalıklar' çoğaltılıyor mu? Terapi, kimileyin çözümünü hedeflediği sorunları, kendi eliyle üretebilir mi? Elinizde tuttuğunuz kitap, hem bir modern çağ eleştirisi sunuyor, hem de bu sorulara cevap arıyor. Terapi: Kültürel Bir Eleştiri, psikoterapinin kendi içinden yükselen bir ses, bir eleştiri. Bireyi iyileştirmeye çalışırken, kendi içindeki açmazlara bakmayı başaramayan terapi yöntemlerine içeriden bir bakış. Prof. Dr. Kemal Sayar, insanın “kendisini tavaf eden hacı” olduğu bir zamanda, mesleki birikimini bir ayna misali psikoterapi kuramlarının üzerine tutuyor. İnsanın ilişki arayan bir varlık olduğunu söyleyerek, psikoterapi kuramlarındaki esaslı paradigma değişimine dikkatimizi çekiyor. Gündelik hayatı ve politikayı terapi odasının dışında bırakmayan, kültürel ve sosyal bağlama dikkat kesilen, ötekinin yüzünü bir çağrı olarak önemseyen, şiirsel ilhamlara açık bir psikoterapi öneriyor. 'Çağın terapi odası'nda kafası karışmış herkes için, yeni sorular sorduracak, insanı farklı ve derinlikli bir bakış açısıyla kavramamızı sağlayacak bir kitap. Şifa niyetine.
240.50 ₺ -
Milenyum Tarikatları
Jim Jones liderliğinde 918 Peoples Temple üyesi hep birlikte ölüme yürüdü. David Koresh’e inanan 80’in üzerinde Branch Davidian üyesi trajik bir şekilde ölümle buluştu. Avrupa ve Amerika kıtaları ortak bir trajediye mekân oldu ve güneşe tapan Solar Temple isimli kültün 74 üyesi, Kanada ve İsviçre’de aynı anda intihar etti. Bu kez sahnede Heaven’s Gate isimli tarikat vardı. Dünyaya teğet geçecek Halley kuyruklu yıldızının hemen ardında bulunan bir uzay gemisinin kendilerini alarak “Göklerin Krallığı”na taşıyacağına inanan 39 kişi intihar etti. Neredeyse tüm dünyaya hâkim olan modernizm hayatımıza pek çok yenilik getirmekle beraber insanoğlunun günlük yaşantısından pek çok şeyi de söküp aldı. Bunlardan biri de şüphe yok ki maneviyattı… Özellikle Batı'da insanlar modernizmin açtığı manevi boşluğu farklı yollarla doldurmaya çalıştı ve bu çabanın sonucunda, son derece makul ve iyi niyetli akımlardan inanılmaz inanç ve ibadet şekilleriyle karşımıza çıkan ve daha çok “kült” ismiyle anılan akımlara, kıyameti yaşamamak için intiharı tercih eden gruplara kadar uzanan bir yelpazede yeni dinî akımlar ortaya çıktı. Kimi Hint- Doğu kökenli kimi Hristiyanlık menşeli bu yeni dinî akımların profillerini, yapılarını, öğretilerini ve sebep oldukları trajik sonları ele alan Milenyum Tarikatları, insanoğlunun trajik arayışının psikolojik ve sosyal boyutlarını gözler önüne seriyor.
166.50 ₺ -
Dağın Ardına Bakmak
“Onlar dağın ardındakiler. Sözlerinden önce çığlıkları ulaşanlar. Kim oldukları, neye inandıkları bilinmiyor. Görünmez bir güç olarak oradan buraya etki ediyorlar. Adları telaffuz edilse de kim oldukları bilinmiyor. Hepsi buralı, hepsi bizden, binlerce silahlı kadın ve erkek. Dağı mesken tutmuş, hakikatin bildiğimizden farklı olduğunu iddia ediyorlar. Kendi yayınları, medyaları, sivil güçleri var. Neden dağa çıktılar, neden dağda yaşadılar, dönenler neden döndü ve kalanlar neden hâlâ orada? Bu soruların cevabını almak için önce doğduğum topraklara, yüzlerce evladını kaybetmiş komşu köylere, şehirlere, sonra çoğunluğu için daha büyük bir acı, bir sürgün olan Avrupa’ya gittim. Dağa çıkmış, çatışmalara katılmış, yakalanmış ya da teslim olmuş, cezaevinde yıllarını geçirmiş kişilerle konuştum. Ve dağın ardına duyduğum büyük merakla bir bayram günü Kandil’e gittim. Bir masal dağı olmayan, istersek ulaşmamız mümkün olan o dağın ardına bakmaya çalıştım. Anlatılanların içine girmeden sorunun anlaşılmasının ve dahi çözülmesinin mümkün olmadığını gördüm. Yaşananlar her ne idiyse, bu geçen yıllar boyunca Kürt, Türk her kim incindiyse ancak birbirimizi anlamakla iyileştirebiliriz yaralarımızı.”
10.28 ₺ -
Orada da Yıldızlar Kayar mı?
Ahmet Günbay Yıldız’ın yeni romanı, her istediğini elde edebilen, varlıklı bir ailenin kızı Leyla’nın; hayatın anlamını bulma yolculuğunda yaşadıklarını buluşturuyor okurla… Üniversite’den arkadaşı Çağrı’nın hayata dair tuttuğu notları Leyla ile paylaşmasıyla başlayan bu yolculuk; Çağrı’nın beklenmedik bir şekilde ortadan kayboluşu, akabinde Leyla’nın yaşadığı derin boşluk ve yaralarını sarma sürecinde hayatına giren yeni yüzlerle yaşadığı ilişkiler çerçevesinde devam ediyor. “Korkunç bir yağmura tutulmuştu Leyla… Hiç beklemediği anda kurduğu sarayı, acımasızca çökerten, hoyrat selleri oluşturan ve önüne gelen her şeyi yıkıp talan eden, o yağmurun azgın sellerinin önüne katılan eski malzemelerini seyrederken sarayını yeniden başka malzemelerle kurabilmenin çırpınışları içindeydi günlerdir…”
166.50 ₺ -
Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
Osmanlı İmparatorluğu'nun gerçek tarihini Prof. Dr. Halil İnalcık'ın kaleminden okuyun. Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı'nın devlet politikası, diplomatik ilişkileri ve Avrupa’ya karşı verdiği savaşların detayları... Bir Osmanlı Padişahı nasıl yetişir, ne gibi özelliklere sahiptir ve kendini nasıl geliştirir, yönetim biçimini nasıl belirler, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman'ın yönetim anlayışı nasıldır... Avrupa Türklerden neden korkuyordu, “Türk korkusu”nun temelleri nelerdir… Türkler Avrupa’yı nasıl fethettiler, yaşayan en büyük Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık okurları için yıllarca araştırdı ve yazdı... 60 yılın ürünü olan bu eser Osmanlı hakkında yeni bilgiler veriyor… Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet, kişiliğini kaybetmiş bireye benzer. Osmanlı tarihi, Türk tarihinin görkemli bir dönemidir. Avrasya imparatorluklarına kadar inen bir tarihî gelişimin son halkasıdır. Avrasya’da Çin ve Hint medeniyetleriyle alışverişte bulunmuş atalarımızın nihayetinde İslâm medeniyeti içinde oluşturduğu yüce bir devlet ve kültür kompleksidir. Bu kitapta okurlar; Kuruluş ve İmparatorluk Devrinde Osmanlı, İslâmlaşma, Osmanlı padişahları, ordu sistemi ve imparatorluktan Cumhuriyet'e geçiş dönemine dair başlıkların yanında, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Avrupa devletler dengesinde büyük bir devlet olarak oynadığı rol üzerinde detaylı bilgi bulacaklardır. Prof. Dr. Halil İnalcık Köprülü ve Barkan zamanın büyük âlimiydiler, Halil İnalcık tüm zamanların büyük âlimi… Bernard Lewis Harvard’da onuruna düzenlenen sempozyumda söylenen şu söz bence de çok doğrudur: “Onun çalışmalarını çıkarır ve bir kenara koyarsanız Osmanlı tarihinde hiçbir şey kalmaz.” Mark L. Stein
59.94 ₺ -
Büyük Oyun
"Kuran-ı Kerim yok edilmedikçe Avrupa’ya barış gelmeyecektir" William Ewart Gladstone 19. YÜZYIL... Kırım Savaşı'nda karşınıza çıkar. Eflak ve Boğdan’ın bağımsızlık mücadelesinde karşınıza çıkar. Bulgaristan olaylarında, Mısır’ın işgalinde karşınıza çıkar. Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmeleri sürecinde de karşınıza çıkar. O Türkleri Avrupa'dan atmaya çalışan bir Haçlı Savaşçısı... O İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone. Uzun yıllar Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'le mücadele eden, Osmanlı Devleti'ni yıkma planları yapan İngiliz siyasetçi... 19. YÜZYIL emperyalizmin doruk noktasında uygulandığı bir yüzyıldı. Batılı devletlerin aralarında yaptıkları bu emperyal mücadele yine Avrupalı tarihçiler tarafından “BÜYÜK OYUN” olarak tanımlandı. Hiç şüphesiz emperyal politikalarının odağında Osmanlı Devleti bulunuyordu. İngiltere’nin dış politikasını değiştirerek Osmanlı Devleti’ni yıkıma sürükleyen en önemli isim ise William Ewart Gladstone oldu. Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca uzun yıllar Gladstone'u araştırdı, öğrencilik yıllarını, üniversite eğitimini, politik yaşamını inceledi ve en önemlisi Osmanlı Devleti'nin parçalanmasındaki rolünü tüm detaylarıyla yazdı. Bir İmparatorluğun yıkılışının nedenlerini görmek ve 19. yüzyılda çizilen ve günümüze kadar gelen yeni dünya düzenini anlayabilmek için BÜYÜK OYUN'u mutlaka okumalısınız.
296.00 ₺ -
Tılsımlı Gömlekler
Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonundan TILSIMLI GÖMLEKLER, Topkapı Sarayı’nın, Padişah Elbiseleri Koleksiyonu’nda bulunan seksen yedi adet tılsımlı gömlek, bir takma yaka, beş takke, on yazılı örtü ile yaklaşık yüz parçayı içeren tasarımıyla göz kamaştıran koleksiyonluk bir kitap... Doç. Dr. Hülya Tezcan’ın araştırmaları Ersu Pekin’in göz alıcı tasarımıyla birleşerek ortaya muhteşem bir eser çıkardı… Sarayda padişahların ve saray ehlinin normal kıyafetlerinin altına giydikleri tılsımlı gömleklerin, kişileri nazara, her türlü kötülüğe karşı koruduğuna, hastalara şifa verdiğine inanılırdı. Savaşa veya sefere çıkılmadan önce üzerinde Fetih Suresi veya fethi müyesser kılacak farklı bazı ayetlerin yazılı olduğu tılsımlı gömlek giyilirdi. Saraya ait bu koleksiyonda Cem Sultan'dan III. Murad’a kadar belgeli, Veysel Karani'den Abdülkadir Geylani'ye kadar onlara atfedilen, İslâm sembolizminin örneklerini taşıyan pek çok gömlek bulunur. Tılsımlı Gömlekler kitabında gömleklere daha çok sanatsal açıdan yaklaşılmış, üzerlerindeki hat ve motiflerin muhteviyatı üzerinde hususiyetle durulmuştur. Kitabelerde adı geçen sultanların ve devlet büyüklerinin bu gömlekleri ne sebeple yaptırmış olabilecekleri araştırılmıştır. Kaynaklarda o kişilerin hayatıyla ilgili bilgilere ulaşılmaya çalışılmış ve bazı gömleklerin ne amaçla hazırlandığı hakkında tatminkâr yorumlar yapılabilmiştir. Kitapta her eser için katalog bilgisi verilerek son kısım kataloga ayrılmıştır. Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan iki sultan gömleği de kataloga dâhil edilmiştir. Bu iki gömlekten birisi 15. yüzyıl başına ait olması ve Osmanlı padişahlarının erken dönem modasını yansıtması bakımından çok mühimdir. İkincisi Türk ve İslam Eserleri müzesinin kuruluşu sırasında Türk müzecilere danışmanlık yapan Alman Frederick Sarre’nin Avrupa’da satılmak üzereyken Türk devletinin satın alması konusunda yardımcı olduğu gömlektir. Ünlü müzeci Sarre’nin yayınlarında bahsettiği fakat akıbetinin ne olduğunun bilinmediği bu gömleğin Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde olduğu tespit edilerek kitaba konmuştur. Tılsımlı Gömlekler, üzerlerindeki yazı ve süslemelerle hat ve tezhip sanatında ulaşılan mertebeyi gösteren, dönemin sosyal yaşamını ortaya koyan adeta konuşan tarih niteliğindedir. Çözülemeyen şifreli kodlarıyla gizemini hâlâ koruyan giysiler, geçmişle günümüz arasında köprü kuran eşsiz bir kültür mirasıdır.
118.40 ₺ -
Efendimizden Dualar
Süheyl Seçkinoğlu'nun yayına hazırladığı Efendimiz'den Dualar, en güzel dua metinlerini 'Allah' ve 'Resulü'nün dilinden bizlere aktarıyor. Adem'den aleme bütün kainatın dilinden dökülen ve yeniden hayat bulacağımız cümleler, Yaratıcı'yla bağımızı inşa edecek satırlar, Hz. Peygamber'in dua iklimine yapacağımız benzersiz bir yolculuk... Rahmet yağmurlarından nasiplenmek isteyenler için...
74.00 ₺ -
Hüseyin Siret
Muhalifliği, “Jön Türk”lüğü, Adıyaman sürgünü, Paris’te, İsviçre’de ve Selanik’te yaşadıkları, Osmanlı’nın son dönemindeki şahitlikleri, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in ilk günlerindeki tavrı ve duruşuyla bir şair: Hüseyin Sîret. Sırlı Bir Derviş: Fahreddin Efendi’yi ziyaret eder ve irticalen söyler. “Yüz süren dergâh-ı Pir’e dört başı ma’mur olur” Kırgın Bir Şair: Heyecanı üzerine, yakın dostuyla hissettiklerini tarif eder. “Küçücük bir edebî hadise bizleri heyecana getirir, [Tevfik] Fikret’le baş başa Aşiyan’da ağladığımız günler olurdu”. Kendi şiiri üzerine mırıldanır. “Ben elem sultanının şairi olduğum için bana zevki, elem ihsan eder.” Bedbaht Bir Muhalif: Öğrencilerin sınav kâğıtlarını okuyan Hüseyin Sîret’i gören Hakkı Süha Gezgin içtenlikle söyler. “Bin gaza ve bin zafer yadigârı bir kılıçla soğan doğramak gibi bir şeydi bu. İçim yandı.” Ömer Tuğrul İnançer’in takdimiyle, Turan Karataş’ın kaleminden her yönüyle bir Hüseyin Sîret portresi.
118.40 ₺ -
Mevlana Aşk Beni Sende Öldürür
MEVLANA: AŞK BENİ SENDE ÖLDÜRÜR Üç yüz âlimin birden gördüğü rüyayla Hz. Muhammed’in “Âlimlerin Sultanı” hitabına mazhar olan Bahaeddin Veled. Daha çocuk yaştayken bile babası Bahaeddin Veled’in ardından yürürken görüldüğünde “Bir ırmak, koca bir ummanı peşine takmış sürükleyip gidiyor” diye hayret uyandıran, bugün de bütün dünyaya yaydığı ışıkla evrensel bir değere dönüşen Mevlana Celaleddin Rumî. Ve Mevlana’nın hayatına güneş gibi doğan Şems-i Tebrizî. Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Okay Tiryakioğlu, bu kez tüm dünyanın gönlünde taht kurmuş bir tarihi şahsiyetin hayatını romanlaştırdı: MEVLANA İslam uygarlığının o günkü payitahtı konumunda olan Belh şehrinden bir iftira sonucu göç eden Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve yakınlarının çile dolu yolculuğuyla başlayan kitap, Mevlana'nın herkese şaşkınlık veren manevi gelişimini ilmek ilmek dokuyor. Mevlana'nın aşkla yoğrulan iç yolculuğunun ve bitmek bilmeyen çilelerinin bir nakış gibi işlendiği bu unutulmaz kitapta, tarihi bilgilerin ışığında anlatılmış çarpıcı bir hikâyeye tanıklık edeceksiniz. Mevlana'yla Konya sokaklarında yürüyecek, Şems'le sema yapacak, çağlar boyu ateşi hiç sönmeyen Mesnevi'nin doğuşuna tanıklık edecek ve tarihe damga vurmuş tasavvuf büyükleriyle birlikte ilahi aşkın şerbetini tadacaksınız...
185.00 ₺ -
57. Alay Filistin
SUSUZ ASLANLAR FİLİSTİN’DE Kendilerini “Susuz Aslanlar” diye niteleyen 57. Alay, Çanakkale Conkbayırı’nda adeta bir kahramanlık destanı yazmasının ardından, önce Galiçya’da çarpışır. Ardından bağlı olduğu 19. Tümen’le birlikte Filistin cephesine doğru harekete geçer. Askerler zorlu cephelerden henüz çıkmalarına rağmen, sahip oldukları her şeyi arkada bırakarak yola çıkmakta tereddüt etmezler. Çetin geçen yolculukta maddî-manevî kayıplar verilir. 1917-1918 arasındaki zaman diliminde, askerler iç ve dış düşmanlarla aynı anda mücadele ederler. 57. Alay, Filistin cephesinde birçok muharebeye katılır. 19. Tümen’in İngilizlerin eline esir düşmesinin ardından işler zorlaşır. Son olarak Nablus meydan muharebesinde, kuvvetlerinin tamamına yakınını kaybeden 57. Alay, İngilizler tarafından kuşatılır. Canları pahasına bile olsa alay sancağını yere düşürmemek, düşmana teslim etmemek için düşmanla 57. Alay arasında kıyasıya bir mücadele başlar.
185.00 ₺ -
His ve Fikir
İttihad, 1960'lı yılların Türkiyesi'nde fikir dünyasına yön veren yayınlardan biriydi. Sadece bir gazete değil, Zübeyir Gündüzalp'lerin, Bekir Berk'lerin, Mustafa Polat'ların Gayretiyle günün meselelerini ele alan, zamanın toplumsal ve siyasal olaylarını yorumlayan, tavrını koyan, adeta okuyucusuna rehberlik eden bir ocaktı. Hekimoğlu İsmail, gazeteciliğe İttihad'da başladı. Yazıları ilk kez "His ve Fikir" başlıklı köşesinde neşredildi. Elinizdeki kitap, Hekimoğlu İsmail'in 1967 - 1971 yılları arasında İttihad gazetesinde yazdığı yazıların derlemesiyle oluştu. Tıpkı o günün İttihad'ında olduğu gibi, yine "His ve Fikir" başlığıyla ve yine o günlerin samimiyetiyle, cesaretiyle...
92.50 ₺ -
Kara Güneş
Bahadır Yenişehirlioğlu, 15 Temmuz gecesinde yaşadığımız hain girişimi, bu ülkenin evlatlarını vatansız bırakmak isteyenleri, insanlarımızı bir var olma mücadelesinin eşiğine getiren büyük tuzağı romanlaştırdı. Manisa’nın bir köyünde, aynı göğün altında uçurtma uçurmuş, çocukluğun en keyifli ve zor zamanlarını birlikte yaşamış iki arkadaş. Biri arkasında kaya gibi sağlam duran bir baba ile şefkatli bir annenin evladı Ebubekir, diğeri dağılmış bir ailenin incinmiş çocuğu Kadir. Bir de köyün güzeller güzeli kızı Züleyha. Hayatları köylerine gelen Hasan Öğretmen’den sonra asla eskisi gibi olmayacaktı. Hasan Öğretmen’in öğrencilerinden bir “altın nesil” oluşturmak uğruna onları iradelerinden, seçimlerinden, kişiliklerinden adım adım uzaklaştırıp kendilerine, değerlerine, ülkelerine yabancılaştırmasına karşı direnmek mümkün müydü? Kara Güneş, aynı memleketin evladı iki arkadaştan birini darbeci, diğerini ihanete direnen bir kahraman kılan geceyi ve o geceye giden taşları döşeyen büyük oyunu anlatıyor. Kara Güneş, darbeye, ihanete, aldatmaya ve aldatılmaya karşı onurlu bir direnişin romanı. “Gökyüzünün rengi ne Kadir?” Kadir, Züleyha’nın gözlerinin içine bakarak, “Siyah,” dedi. “Peki sen, en son ne zaman gökyüzüne baktın?”
150.00 ₺ -
Barışı Aramak
“Barışı beklemek, geleceği hakkında hiçbir tasarrufta bulunmayan edilgin insanların çaresizliğini yansıtır. Neyin geleceği belli olmaz. Barışın yolunu açmak gerekir. Barış, büyük zahmet ve özveriyle inşa edilmesi gereken ve herkesin kazanacağı bir süreçtir. Barışsızlık ortamından kısa vadede yararlananlar olabilir ama uzun vadede bu ortamda herkes kaybeder. Ama asıl kaybedilen, insani değerler ve umuttur. Umudun olmadığı yer ise ebedi cehennemdir.” Ülkemizin gündemini belirleyen pek çok sorun “çatışma çözümü” ve “çok kültürlülük” çerçevesinde çözülmeyi bekliyor. Uluslar arası alanda giderek yükselen birer değer haline gelen bu kavramlar bizim pek de aşina olmadığımız kavramlar. Oysa Türkiye’nin son yıllarda en fazla mesai harcadığı anadil ve anayasa tartışmaları, etnik sorunlar ve haklar, yani tüm bu “çözümsüz” görünen konular belki de çok kültürlülük, çatışma çözümü ve uyuşmazlık yöntemleriyle, dolayısıyla kurulacak bir “Barış Dili” ile üstesinden gelinebilecek meseleler. Sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil bütün bu teorik tartışmalar neticesinde bu ülkenin barışı aradığı ortamda ortak bir barış dilini üretmek için yıllarının birikimini bir araya getirdi. Barışı Aramak, teorik tartışmalar içerisinde sıkışıp kalmış Türkiye için pratiğe dökülecek fikirler ortaya koyuyor
9.60 ₺ -
Mesneviden Hikayeler
En meşhur eseri Mesnevi'den titizlikle seçilen düşündürücü, yol gösterici, eğitici ve hikmet dolu bu hikayelerde Mevlana, bilge kimliğiyle insan ruhunun derinliklerine inerek tüm yönleriyle hayatı öğretiyor. Okuyacağınız bu hikayerle Mesnevi'nin sırlarını, inceliklerini ve hikmetlerini keşfederek yeni ufuklara yelken açacaksınız...
81.40 ₺