-
Kudüs 2
Kitapları, televizyon programları ve gezileriyle binlerce insanı keyifli tarih yolculuklarına çıkaran Talha Uğurluel Kudüs Serisi’nin ikinci kitabıyla karşınızda! Bu kitapla okurlarına şehrin surlarından bir kapı açan yazar, gezerek öğrenmeyi sevenlere yepyeni bir görsel şölen sunuyor. Sayfalara sığmayan, anlatmakla bitmeyen, medeniyetlere beşiklik eden Kudüs’ün surlarla çevrili bölümü olan Eski Şehir çok katmanlı yapısıyla, mukaddes emanetleriyle ve kökü Antik Çağ’a kadar dayanan kalıntılarıyla bu eserde bir arada. Eski Şehir, bu kitapta altı bölüme ayrıldı. Altı güzergâh çizildi ve görünen-görünmeyen bütün detaylar renkli resimlerle desteklendi. Nihayet sadece kitap okuyarak şehrin caddelerinde dolaşabileceğiniz, Eski Şehir’i ziyaret ettiğinizde ise tek bir kitap ile bölgeyi gezebileceğiniz, her aradığınızı elinizle koymuş gibi bulabileceğiniz bir eser meydana geldi. Burak (Ağlama) Duvarı, Kubbetüssahra, Davut Burcu, yer altı tünelleri, Hristiyanların hac yolu olan Çile Yolu, Haseki Hürrem Külliyesi, Hz. Ömer’in şehre girdiği Babü’l-Halil Kapısı, Kanuni Sultan Süleyman’ın inşa ettirdiği Aslanlı Kapı, Orta Çağ Kudüs kuşatmalarının izleri, medreseler, tekkeler, kiliseler ve dahası… Dinlerin Başkenti Kudüs 2: Eski Şehir ile surlardan içeri girmeye, şehri sokak sokak gezmeye hazır mısınız?
296.00 ₺ -
Konuşan Hayvanlar
Sürekli bir yere yetişmeye çalışan kalabalıkların eksik olmadığı, sakinleri hayvanlardan oluşan bir şehir… Burada lemurlar espresso hazırlıyor, kuşlar posta taşıyor. Ayılar Wall Street’i mesken tutmuş, belediye başkanıysa milyarder bir yarış atı. Deniz canlılarına korku ve tiksintiyle bakılıyor; onları dışarıda tutmak için şehre bir duvar inşa edilmesi konuşuluyor. Burası New York; refahın ve sefaletin, yalnızlığın ve curcunanın, dayanışmanın ve ötekileştirmenin başkenti. New York Belediyesi’nin izbe kayıt bölümünde tek başına çalışan Alfonzo, kaygı bozukluğu ve depresyondan mustarip bir alpaka. Alfonzo’yu evinin konforunda girdiği trajikomik bunalımlardan çekip alabilen tek kişiyse lama dostu Mitchell. İkili şehrin altını oyan yozlaşmış sistemi ifşa etme ihtimaliyle karşı karşıya kalınca Alfonzo hayatının kararını vermek zorunda kalacak: Tüm gördüklerini sineye çekip ıssız yaşamına mı dönecek, yoksa bu düzeni değiştirmek için elini taşın altına mı koyacak? Joni Murphy’nin kıvrak zekâsı ve renkli hayal gücünün eseri Konuşan Hayvanlar modern zamana dair muzip bir fabl, gözü kara bir hiciv... “Kafka’nın hayvanlar âleminin vârisi Joni Murphy hepimizin adına konuşuyor.” –Patty Yumi Cottrell “Konuşan Hayvanlar, çoktan altüst olmuş bir dünyayı tasvir eden muhteşem bir kapitalizm eleştirisi.” –Kate Elizabeth Russell“Hayvan Çiftliği ve Ezop Masalları’nın yirmi birinci yüzyıl kombinasyonu... Murphy sınıf, iklim değişikliği, vejetaryenlik ve çok daha fazlasını görevini kötüye kullanmaya dair bir hikâye üzerinden işliyor. Şiirsel düşüncelerini ve söylevlerini muzip kelime oyunlarıyla harmanlıyor. Tuhaf, sürükleyici ve unutulması zor bir roman.” –Kirkus Review
203.50 ₺ -
Gerçeklik Yeniden
“Gerçek aşkın sırrı nedir? Gerçekte renksiz olan gök bize neden mavi görünür? Bir şok yaşadığımızda gerçekliğimizin sarsılması ne anlama gelir? İyimser olmakla gerçekçi olmak arasında nasıl bir ilişki vardır? Gerçekten istediğiniz bir şey için her zorluğa katlanır mısınız? Planların gerçekleşmesi için hangi adımları atmalıyız? Bu sorularda, gerçek, gerçeklik, gerçekte, gerçekçi, gerçekten, gerçekleştirmek gibi pek çok kelimeyi rahatlıkla kullansak da, gerçek ile ne kastettiğimiz çoğunlukla bulanıktır. Ancak yine de sorulsa, gerçek kavramından az veya çok ne anladığımızı söyleyebiliriz. Gerçek, bir yanıyla çok bilindik, hakkında şüphe edilemez bir kavram gibi gelirken, biraz üzerine gidildiğinde kastımızdaki bulanıklık açığa çıkmaya başlar. […] Zaman zaman unutsak da bir yolunu bulup gerçeklik yeniden kendini hatırlatır.” Yasin Ramazan, gerçeklik kavramını tartışmaya açıyor; antik çağdaki köklere göz atıp Platon ve Aristoteles’in sistematik felsefelerinden Ortaçağ’ın hararetli tartışmalarına, Kartezyen şüphecilik etrafında şekillenen çalışmalardan Kant’ın günümüze kadar süren etkilerine, Alman idealizminden Wittgenstein’ın ve Nietzsche’nin metafiziğe yönelttiği eleştirilere kadar gerçeklikle ilgili yaklaşımları değerlendiriyor. Metafizikle işimizin bittiğini düşünen filozofların ve bilim insanlarının aksine metafiziğin kaçınılmazlığını dolayısıyla gerçeklik hakkında felsefi sorunun hiçbir yere kaybolmadığını, bugün de canlı bir şekilde her düşüncenin içinde bulunduğunu savunuyor. Kitap gerçeklik üzerinden okurun zihin dünyasını doyurucu bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda felsefeyi öğrenmek için giriş kitabı olma özelliğini taşıyor. Gerçeklik Yeniden, zengin literatürü ve güncel örnekleriyle entelektüel kültüre ve felsefe tartışmalarına katkıda bulunacak ufuk açıcı bir başucu kitabı…
155.40 ₺ -
Dünyanın Yedi Ölçüsü
Tarihin başlangıcından bu yana yaptığımız ölçümler, evren, toplum ve doğaüstüne dair anlayışımızı şekillendirerek dünya deneyimimizin ayrılmaz bir parçası haline geldi. İtalyan fizikçi Piero Martin bu kitapta okuru insanlığın ortak kültür hazinelerinden yedi temel ölçünün; metrenin, saniyenin, kilogramın, kelvinin, amperin, molün ve kandelanın hikâyesinin merkezde olduğu bir yolculuğa çıkarıyor. Her bölümde bir ölçüm sisteminin tarihçesini, işlevini, uygulanış biçimini anlatırken aynı zamanda her bir birimin klasik fizikten kuantum mekaniğine, görelilikten kimyaya, kozmolojiden temel parçacık fiziğine ve tıptan modern teknolojiye kadar bilime nasıl katkıda bulunduğunu açıklıyor. Dünya’nın aslında bu ölçülerle ne kadar büyüdüğünü ve küçüldüğünü gözler önüne seriyor; sonsuz küçükten sonsuz büyüğe uzanan bu serüvende insan olarak yerimizi bir kez daha düşünmemizi sağlıyor. “Piero Martin’in keyifli kitabı, yedi ölçü biriminin gelişimini insan hikâyeleriyle birleştiriyor. Her hikâye lezzetli bir lokma –ve ben hepsini bir oturuşta silip süpürdüm.” –Steven Cowley, Princeton Plazma Fiziği Laboratuvarı Direktörü “Dünyanın Yedi Ölçüsü şimdiden rekor kırdı: Yale University Press, çeviri haklarını daha kitap çıkmadan satın aldı. Bu göz ardı edilebilecek bir gerçek değil. Üstelik Amerikalıların, bilim insanlarının kapasitesi ve kitaplarını dünya genelinde yayma güçleri düşünüldüğünde, yabancı fizikçilerin yazdığı kitapları tercüme etmeleri alışılmış bir durum değildir. Ama bu sefer hayal gerçek oldu.” –Il Gazzettino
155.40 ₺ -
Napolyon
“Yaptığım yalnızca, onların cesaret edemedikleri bir eşiği zorlayıp aşmakta gösterdiğim kararlılık. Onların söylemek ya da yapmaktan kaçındıklarını söylüyor ve yapıyorum. O yüzden ‘kahraman’ diyorlar bana.” “Bizi çökerten onun ve adamlarının maddi güçleri değil Napolyon’un zekâsı ve ruhi kudreti oldu!” diyordu doğunun ve batının tüm hükümdarları. 18. yüzyılın sonu ila 19. yüzyılın başlarına damgasını vurmuş Napolyon’un roman tadında yaşadığı oldukça çalkantılı sergüzeşti; kısa ömrüne sığdırdığı birbirinden çetin savaşları, dostlukları, sevgileri, ihanetleri ve hırslarıyla birlikte incecik bir zaman eleğinden süzülerek seriliyor gözler önüne. Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, "günümüzün Peyami Safa"sı olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden Avrupa tarihinin en ünlü ve en tartışmalı siyasi figürlerinden birisi olan Napolyon’un nefes kesen hikâyesi…
259.00 ₺ -
Sosyolojik Basiret
Benim eleştirilerim genelde doğrudan şahıslara, markalara, ideolojilere yönelik olmuyor. Meseleyi kişiselleştirmemeye ciddi bir özen gösteriyorum. Benim de içinde yaşadığım, bir parçası olduğum toplumsal vasata, onun içindeki bazı tipolojilere odaklamaya çalışıyorum eleştirilerimi. Elbette üslup da çok önemli benim için. “Le style c’est l’homme même.” Yani üslup ayniyle insandır. Buffon’un bu sözünü çok severim. Kurduğunuz cümlenin hakikat içeriği, ötekine nüfuz kapasitesi asla üslubunuzdan bağımsız değildir. Bence işler böyle olduğunda eleştiri yapıcı, inşa edici, taş üstüne taş koyan bir role sahip olabiliyor. Bence Türkiye’nin en önemli eksikliklerinden biri de polemik ve eleştirinin genelde böyle bir işleve sahip olmamaları. Besim F. Dellaloğlu, Sosyolojik Basiret: Duvar ve Perspektif Yazıları’nda bir sosyolog olarak üzerinde çok durulan, tartışılan ve çözülemeyen kavramlar etrafında bir Türkiye panoraması çiziyor. Dellaloğlu bu yazılarında, faşizm, toplum, ideoloji, muhafazakârlık, burjuvazi, futbol, kültür, maarif, kamu, oryantalizm, akademisyenlik, kanon, gelenek, edebiyat, aydın, entelektüel, okuryazarlık, ahlak gibi meselelere gündelik hayatı ve siyaseti dahil ederek Türkiye merkezli, olgunlaştırılmış, terbiye edilmiş tespitler ve “okumalar” sunuyor. Dellaloğlu, Sosyolojik Basiret: Duvar ve Perspektif Yazıları’yla “okuryazar”ların zihin masasında yer bulması elzem yol haritalarına bir yenisini ekliyor.
166.50 ₺ -
Bukalemunlar Kitabı
Félix Ventura bir anı tüccarı, bellek satıcısı. Geçmişinden utanan, toplumdaki konumunu yükseltmek isteyen iş adamlarına, politikacılara, generallere gurur verici başarılarla dolu zengin bir soy ağacı yaratıyor, yepyeni geçmişler uyduruyor. Bir gün Angola kimliğini arayan gizemli bir yabancının gelişiyle her şey baş döndürücü bir büyüyle tepetaklak oluyor, geçmiş bugünü istila ediyor. Bir gekonun ağzından anlatılan bu roman değişen toplumun başkalaşan insanlarından farklı farklı haller, hikâyeler sunuyor. Félix Ventura’yla yolu kesişen karakterlerin her biri bukalemun gibi yeni gerçekliklere bürünüyorlar, fakat toplumsal hafızaya kazınmış geçmişlerinin şiddetinden kaçamıyorlar. Bukalemunlar Kitabı, Franz Kafka, Gabriel García Márquez, Jorge Luis Borges gibi yazarların izinde büyülü gerçekçiliğin araçlarını kullanarak hafızanın tutarsızlıklarını adalet ve bireysel kimliğin inşaası zemininde sorgulayan bir roman. Hakikatin doğasına ve hikâye anlatımının gücüne dair döngüsel bir anlatı… "Değişen kimliklerin incelikli ve büyüleyici hikâyesi." –Kirkus"J. M. Coetzee ile Gabriel García Márquez'i bir araya getirdiğinizde Portekiz'in Nobel Ödülü için bir sonraki adayı José Eduardo Agualusa'yı elde edersiniz." –Alan Kaufman "Kuşkusuz kendi kuşağının Portekizce yazan en önemli yazarlarından" –Antonio Lobo Antunes
177.60 ₺ -
Vesvesen
Hisler, hayaller ve takıntılar... Düşünce sokağımızın fıtri ve kaçınılmaz misafirleri. Bu misafirleri seçemiyoruz, evet. Fakat sokaktaki herkesi de evimize almak zorunda değiliz. Sen istemediğin takdirde evine kimse giremez. Evinin penceresini ve kapısını kontrol etmen yeterli. O zaman pencerelerden seyret, içlerine girme! Kitapları ve videolarıyla milyonlara ulaşan Mehmet Yıldız Vesvesen’de, vesveselerden, takıntılardan veya bunalımlardan artık korkmaya gerek olmadığını, onlara nasıl hükmedilebileceğini anlatıyor.
148.00 ₺ -
Ingeborgun Tollakı
Yaşlı keresteci Tollak çelişkilerin adamı; gururlu ve öfkeli, dürüst ve şefkatli. Ona uzun zamandır bir anlam ifade etmeyen dünyaya lanetler yağdıran, bir süre önce ortadan kaybolan güzel karısı Ingeborg’a duyduğu aşkla dolup taşan… Ama şimdi ölüyor Tollak. İki çocuğu uzakta; annesi ondan vazgeçtiğinden beri Tollak’ın baktığı yarım akıllı Oddo var yanında yalnız. Ancak Tollak, çocuklarının gelmesi için ısrarcı; çok geç olmadan onlarla konuşması ve sırrını paylaşması gerekiyor. Hem büyük bir aşk hikâyesi hem de bir psikolojik gerilim anlatısı gibi okunan bu romanda Tore Renberg, dünün dünyasından bir adamın, bugünle çarpıştığı dokunaklı, karmaşık ve rahatsız edici portresini incelikle işliyor. Eleştirmenler tarafından Cormac McCarthy, John Williams ve Tarjei Vesaas gibi yazarların eserleriyle karşılaştırılan ve Renberg’in en seçkin işi gösterilen Ingeborg’un Tollak’ı aşk, şiddet ve modern hayata direnişe dair baş döndüren bir roman. “Kurgu teknik olarak muhteşem, bu trajik yalnız adamın hayatında geçmiş ve bugün iç içe geçiyor. Tollak, kentleşmeye, dijitalleşmeye, pragmatizme, medyaya, [...] karşı yüksek sesli bir HAYIR. Onu gerçekten harekete geçiren tek şey sevgi. Tore Renberg’in Tollak’ı yakın geçmişten bize bağırıyor. Çünkü o, zamanımıza ayak uydurmak istemeyen ya da uyduramayan, dolayısıyla bu dünyada nasıl var olacağını çözemeyen karakterlerden biri. Bu roman inanılmaz derecede güçlü bir portre ve yoğun bir aile draması. Ingeborg'un Tollak’ı, Renberg’in yazar olarak geçirdiği yirmi beş yılın değerli bir kutlaması.” – Marta Norheim, NRK “Bu sonbaharın en güçlü kitabı. Bir adamın portresi, trajik bir aile hikâyesi, bir parça kültür eleştirisi, güzel bir aşk hikâyesi... ve bir gerilim. […] Ingeborg’un Tollak’ı güçlü ve muhteşem bir anlatımla olay örgüsünü katman katman açıyor. Ve yazarın bu kitabının bana Hamsun’u hatırlattığını söylememde bir sakınca göreceğini sanmıyorum. Koşun ve hemen alın!” – Jan Ø Helgesen, Nettavisen
148.00 ₺ -
Yenidoğanla İlgili 101 Soru ve Cevapları
Bebeğin dünyaya gözlerini açtığı yenidoğan dönemi hayata dair ilk adımların atıldığı çok önemli bir başlangıç evresidir. Bu süreçte emin ellerde olmak annenin de bebeğin de en doğal hakkıdır. Yıllarını çocuk sağlığına, daha da geniş çerçevede sağlıklı ve hastalanmadan yaşamak ülküsüne adayan Dr. Hüseyin Tapik bu kritik süreçte annelerin tereddütlerini gidermek, bebeklerin gözlerini daha güvenli, sağlıklı ve doğal koşullara açmalarını sağlamak için kırk yılın semeresini kısa, öz, açık ve anlaşılır bir rehber kitaba dönüştürdü. Göbek kordonunun doğumda hemen kesilmesi doğru bir işlem midir? Bebeğim ilk banyosunu ne zaman yapmalı? Kolostrum (ilk süt) neden çok önemlidir? Meme reddi nasıl önlenebilir? Anne sütü alan bebeklere su verilmez deniyor. Ne zararı olabilir ki? Bebeğim uykusuz, geceleri çok uyanıyor, ne yapmalıyım? Yenidoğan sarılığı tehlikeli midir, tedavi gerekir mi? Bebeğimin ağzında pamukçuk var. Neden olur, nasıl geçer? Bebek doğar doğmaz niçin K vitamini yapılır? Doğar doğmaz aşı yapılması gerekli mi? Bu dönemde hangi aşılar var? Bebeğimin gaz sancıları için ne yapmalıyım? Bebeğimin kakası bazen yeşil bazen de müküslü geliyor. Bu neden olabilir? Bebeğimin göbek kanaması oluyor. Ne yapmalıyım? Bebeğimle ne zaman yolculuğa çıkabilirim? Nelere dikkat etmeliyim? Ve daha nice soru ve cevapları anne ve bebek dostu bu kitapta. “Umarım bu kitap, bebek sahibi olanlara ve olacaklara ışık tutacak, bebeklerin hastalanmadan, sağlıklı ve zinde yaşamalarına, huzurlu ve başarılı bireyler olarak yetişmelerine faydalı olacaktır.” Dr. Hüseyin Tapik
203.50 ₺ -
Jungiyen Rüya Analizi - Psikoloji 3
Rüya görmek insanlığın evrensel bir deneyimidir. Fenomenolojik olarak, uyku esnasında zihinde gerçekleştiğini sonradan kabul ettiğimiz bir deneyimdir ama bunlar rüyada bize uyanıkken yaşadıklarımız kadar gerçek görünür. Yani her şey, rüya âlemi olduğunu ancak sonradan kabul ettiğimiz ve ‘gerçek’ olduğu izlenimini veren bir dünyada gerçekleşmiştir. Rüyaların, rüya görenin kişisel psikolojisi, tavırları ve davranış örüntüleriyle yakından ilişkili olduğuna dair modern inanç, bilinçdışının rüyalarda can kazandığını gösteren İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung'un öncü nitelikteki çalışmalarına çok şey borçludur. Bu kitap Jung'un Analitik Psikolojisinin temel ilkeleri ışığında rüyaları anlamaya yardımcı olacak kapsamlı ve pratik bir rehberdir. Kitapta Jung'un psişe modeli, pek çok klinik rüya örneği verilerek ve bunların bağlam içinde nasıl yorumlanabileceği gösterilerek tanımlanmış ve anlatılmıştır. Jungiyen analist James A. Hall’un yaygın ve tekrarlayan rüya motiflerini, travmatik rüyaları, rüyaların telafi edici ve amaçlı işlevlerini, hastalık veya fiziksel değişimin habercisi olarak rüyaları ve rüyaların rüya görenin yaşam evresi ve bireyleşme süreciyle ilişkisini özenle açıkladığı Jungiyen Rüya Analizi, Özgür Ertana’nın nitelikli çevirisi ve son derece özverili bir çabayla dipnotlar ve eklerle metni zenginleştirmesiyle Türkçe yazında bu sahada önemli bir kaynak haline geldi. Rüyaları anlamak, aynı hataların farklı şekillerde yinelendiği örüntüleri keşfetmeyi mümkün kılar ve tekrar eden bu örüntüleri egonun gözleri önüne serer. Bu çatışmalar berrak bir şekilde görüldüğünde sorumlu bir tavır alma fırsatı doğar. Rüya psişenin tamamının hizmetindedir; ancak bu esas görevden sonra, ikincil bir görev olarak, herhangi bir ego tavrına veya bakış açısına karşı çıkmakla ilgilenir. Uyanıklık hali egosu rüyaların neyi başarmaya çalıştığına bakarak kendi konumunu değerlendirebilir ve arzu ederse daha derin süreçlere katılabilir.
185.00 ₺ -
Masal Kız
Ne vakit kalbimde yıllardır sönmeyen o ateşi tutuşturan hikâyemi hatırlasam, şifresi çözülmeyen o efsunlu bakışların düşer aklıma... İnanır mısın bilmiyorum, ben işte tam da o günden sonra, kalbimi dağlayan alevlerin bir daha sönmemek üzere tutuştuğuna şahit olmuşum. Gönül desenlerimdeki efkârın hangi derinliklerde olduğunu bilmiyordum belki, ama bildiğim bir şey vardı benim... Kan bağı aile olmaya yeter mi? İhanet en yakınımızdan gelince geriye sığınacak liman kalır mı? Yozlaşmışlıkların çağında erdemli bir hayat sürmek mümkün müdür? Elli yılı aşan yazarlık kariyeri boyunca eserleriyle kalplerde derin izler bırakan Ahmed Günbay Yıldız, yeni romanı Masal Kız’da kıskançlık ve yalanlarla örülü bir dünyada masum bir aşka dönüşen dürüst bir dostluğun hikâyesini okurla buluşturuyor.
236.80 ₺ -
Balivernanın Çöküşü
İtalyanca edebiyat söz konusu olduğunda yaratıcı gücü ve özgün kurgularıyla sivrilen romancı, öykü ve oyun yazarı Dino Buzzati’nin sanatının zirvesine işaret eden öykülerin ilk durağı: Baliverna’nın Çöküşü. Kitaba adını veren hikâye “Baliverna'nın Çöküşü”nde sıradan bir adam, serseriler ve haydutlar için bir sığınak haline gelmiş, harabe bir manastır olan Baliverna’nın duvarına gizlice tırmanmaya karar verir. Bu düşüncesiz hareketiyse binanın çökmesiyle cezalandırılır ve bunu kaçınılmaz yüzleşme takip eder. “Einstein ile Karşılaşma”da, dehanın bilimsel keşiflerini teşvik eden gizli gücün sırları ortaya çıkar. “Rigoletto” ya da “Makine” gibi öykülerde, mitler ve doğanın gerçeğiyle karşı karşıya gelen, insanın tüm olumsuz yönlerini cisimleştiren otonom bir kişiliğe bürünen modern makineler başroldedir. “Tanrı’yı Gören Köpek” ise karakterlerin betimlenişiyle, olayların dramatik gelişimiyle ve beklenmedik sonuyla kusursuz bir bütünlüğe sahiptir. Birdenbire ortalıkta dolaşmaya başlayan ve Tanrı’yı görmüş olabilecek bir köpeğin insanların iyiliklerini ve kötülüklerini yargılayan bakışlarına karşı koymak mümkün müdür? “Gelecek nesillerin asla unutmayacağı isimler vardır şüphesiz. Dino Buzzati de bunlardan biri.” -Jorge Luis Borges “Buzzati bütün kitaplarında gerçekçilik ile inanılmazı, akılcılık ile tuhaflığı, ciddiyet ile delişmenliği, metodik olan ile kuralsızlığı harmanlamayı başarmıştır. […] Buzzati bu dünyayı, her şeyden öte işlevsel, nahif, yalın, kimi zaman dokunaklı, dahası romantik bir dille ‘düşsel’ kılar.” -Claudio Toscani “Gözünü ısrarla kötülüğe çeviren, inatla ‘pişmanlık’ ve ‘acı’ gibi sözcükleri kullanan Buzzati, insanoğlunun büyük bir yıkıma neden olduğu halde kendini yumuşak, hoşgörülü ve süslü yalanlarla kandırdığı bir çağda sert bir yazar olarak görülebilir. Aslında Dino Buzzati, tam da bu nedenle, insan aklının gizemi yenmek ve unutmak için kılık değiştirmekten tamamen vazgeçtiği bir geleceğin yazarıdır.” -Fausto Gianfranceschi
247.90 ₺ -
Neden Yazıyorum
Yazıyorum çünkü ifşa etmek istediğim bir yalan, dikkat çekmek istediğim bir gerçek, sesini duyurmak istediğim şeyler var. George Orwell, totaliterlik karşıtı, sözünü sakınmayan toplumsal eleştirileriyle edebiyat sahnesine adım attığı günden beri adından daima söz edilen, gözlemleri hiçbir dönemde güncelliğini yitirmemiş cesur bir kalem. Politik amaçla sanatsal amacı bütünleştirmeyi birincil görevi addeden Orwell, 1936-1947 yılları arasında farklı mecralar için kaleme aldığı yazılarda, kitapçılık yılları anılarından onu yazmaya iten saiklere, dünya edebiyatının önde gelen isimlerine dair incelemelerinden sansürle gölgelenmiş roman ve şiir türleri üzerine gözlemlerine kadar, okura dönemin politik atmosferiyle bütünleşen bir edebî panorama sunuyor.
148.00 ₺ -
Beyniniz Bir Zaman Makinesi
Hepimiz zamanın içerisinde yaşarız. İster geniş vakitleri kullanalım, ister sıkı sıkıya belirlenmiş saatleri; zaman hayatımızı kucaklar. Zaman, insanların hakkında en çok soru sorduğu, en merak edilen konuların başında gelir. Üstelik tüm bu çabalara rağmen zamanı anlama konusunda diğer alanlara nazaran çok az aşama kaydedilebilmiştir. Ancak son dönemde sinirbilimde ve fizikte yaşanan ilerlemeler, zaman hakkında bildiklerimizi somutlaştırdı. Bu alanın en ünlü isimlerinden, geçmişte beyin konusunda en çok satan kitaplardan birini yazmış Dean Bunomoano, zamanla ilgili soruların cevaplarını bir araya getiriyor. Buonomano, zamanın beynin bir fonksiyonu mu olduğu ya da doğada serbest halde bulunup bulunmadığından, zamanın beynimiz tarafından nasıl algılandığına kadar sorulması dahi güç birçok soruyu cevaplandırıyor. Ünlü sinirbilimci bu soruları yanıtlarken hem felsefi hem de bilimsel yönlerden beslenerek gündelik hayattan örneklere de başvuruyor. Buonomano’ya göre beynimiz, şaşırtıcı derecede iyi çalışan bir zaman makinesi. Zamanı sadece algılamıyor, bir yandan da zamanı var ediyor. Hepsinin ötesinde beynimiz, benliğimizi geçmişe ve geleceğe yansıtarak simülasyonlar yaratıyor ve zihinsel zaman yolculuğunu mümkün kılıyor. Beyniniz Bir Zaman Makinesi, hem fizikteki hem de sinirbilimdeki son gelişmeleri bir potada eriterek okuyucuya bu alandaki birçok sorunun cevabını sunuyor. "İyi yazılmış, basitçe ve ikna edici şekilde temellendirilmiş bir kitap. Buonomano bizi yerimizden kaldırıp aydınlatıcı bir bilimsel yolculuğa çıkarıyor." Carol Tarvis - Wall Street Journal "Buonomano, zamanı nasıl algıladığımız hakkındaki en son, en iyi, en bilimsel gelişmeleri önümüze sererek insan olmanın temel meselelerinden birini aydınlatıyor." Thomas MacMillan - New York Times
218.30 ₺ -
Veda
Profesör Choi, bir yapay zekâ geliştirme kampüsünde robotlar ve hümanoidler üzerine çalışmaktadır. Oğlu Cheol’ü okula göndermek yerine evde bizzat eğitmekte, dış dünyayla iletişimine müsaade etmemektedir. Cheol, babası ve ikisi robot biri gerçek olmak üzere üç kediyle birlikte güvenli bir ortamda yaşıyorken dış dünyada yapay zekâ ve insanların çarpışmasından kaynaklanan bir kaos hâkimdir. Görevliler bir gün insan ya da hümanoid olduğuna dair herhangi bir kaydı olmayan Cheol’ü bir toplama kampına götürürler. Burada, artık kullanılmayan eski hümanoid ve robotlarla bir araya gelen Cheol, varlığına dair keşfettikleri karşısında kamptan kaçmaktan başka çaresi olmadığını anlar. Cheol ve arkadaşları bir noktada insana karşı robot denkleminde toplumca yargılanacaklardır. Peki kimdir gerçekten insan? Hayatın ötesindeki anlamın peşine düşecek olan?.. Yıllar süren bekleyişin meyvesi Veda, Kim Young-ha’nın edebi gücünün özünü koruyarak bilim kurgu ve distopyaya selam durduğu bir başyapıt. “Veda, Kim Young-ha’nın şimdiye kadar yayımladığı en iyi romanı. Başlangıçta sert bir şekilde vuran ve sonra yavaş yavaş hafifleyen, insan olmanın doğasında var olan nitelikleri takdir etmenizi sağlayan zekice yazılmış bir roman. Hikâyenin başında yazar, insan olarak kabul ettiğimiz nitelikleri acımasızca ortadan kaldırarak büyük bir boşluk yaratıyor, ardından ‘insanlığımıza’ yavaş yavaş hayret etmemizi sağlayan ustaca bir düzenekle hepsini teker teker geri veriyor. Okur, yazarın ciddi meselelerden geçip hikâyede serbestçe akmasına izin veren ustaca tekniğini takip ederken sonunda ölümle yüz yüze geliyor. Ölüm karşısında titreyip çıplak kaldığımızda, varlığımızın kaçınılmaz özüyle sert bir şekilde yüzleştiğimizde, ancak o zaman güzelleşiriz.” - Jeong Ah-eun, The Hankyoreh
203.50 ₺ -
Batak
Batak, yazar başkahramanın sanatsal üretiminin sancısına, eylemsizliğine odaklanır. Bu kahraman çırpınan fakat ilerleyemeyen bir kişinin hikâyesini merkeze aldığı “Batak” adlı romanına çalışmaktadır. Bir bakıma Vergilius’un Tityre’ini anlatır; onunkine benzer bir tarlaya sahip ana karakter oradan çıkmak yerine, orada kalmaktan mutludur. Başkahramansa, romanının anlatıcısının aksine, münzeviden başka her şeydir. Dostlarıyla vakit geçirmekten keyif alır, Paris edebiyat dünyasında yazdığı kitabı anlatır, onların düşüncelerini dinler –ki bu pek de gurur verici değildir ve elbette bunlar kitabın bir parçası haline gelir. André Gide bir bakıma yazma sanatını ve çelişkilerini de ortaya koyar. Batak, André Gide’in kendini hicvettiği tek eser, güçlü ve nitelikli bir üstkurmaca çalışması… “André Gide, sade adı söylendiği zaman bir medeniyeti, bir kültürü en iyi taraflarıyla hatırlatan nadir insanlardandır.” –Ahmet Hamdi Tanpınar
74.00 ₺ -
Yürüyelim Seninle İstanbulda
Nurullah Genç nice yazarların, şairlerin ilham kaynağı olan İstanbul tutkusu üzerinde duruyor, pek çok aşina semtin sokaklarında yürüyor şair duyarlığıyla... yağmurun inceden yağdığı yerde açan gül acıyı damıtır solar ağustos böceği düşünce derde içine kuşların sevdası dolar ölü bir mahzene gömüldü kibir artık sevsen de bir, sevmesen de bir
136.90 ₺ -
Müpteladır Gemiler Benim Denizlerime
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. ey benim aynalarda gülümseyen çokluğum nar tadında umutlar taşıyan çocukluğum gözlerinin ışığı yayıldı mahzenime ey benim can sarayım, ey benim eşsiz kuğum asil tebessümünü düşürdün izlerime müpteladır gemiler benim denizlerime gülümsedin; kalmadı kederim, burukluğum çehresinde hâtıran büyüyor bebeklerin gizemine âşina varlığım ve yokluğum
96.20 ₺ -
Duyarlı Gürültülü Hızlı ve Sürekli Üstümüze Gelen Dünyada Aşırı Hassas Olmanın Saklı Gücü
Çevrenizden sıklıkla “aşırı hassas davranıyorsun” ya da “fazla tepki veriyorsun” gibi cümleler mi işitiyorsunuz? İnsanları iyi okuyor, duygudurumlarından kolayca etkileniyor, hatta duygularını sünger gibi çekiyor musunuz? Ya da öfke, endişe gibi yoğun duygular hissettiğinizde etkisinden çıkmanız vakit mi alıyor? Endişelenmeyin, yalnız değilsiniz. Sadece gürültülü, hızlı ve sürekli üstümüze gelen bu dünyada yadsınamaz bir güce sahipsiniz ve dönüştürücü bir yetenekle kuşatılmışsınız. Herkesin duyarlı bir tarafı var, ancak dünyada yaklaşık her üç kişiden biri hem fiziksel hem de duygusal anlamda başkalarından daha duyarlı olma eğilimine sahip. Bu kişiler detaylarla yakından ilgileniyor, çoğunluğun gözden kaçırdığı bağlantıları kuruyorlar. Zeki, cömert ve yaratıcılar. Duyarlı bireylerin iç dünyalarına odaklanan bu kitap, bugüne kadar yeterince değer verilmeyen bu özelliğin potansiyelini nasıl ortaya çıkaracağınızı ve hayatın her alanına nasıl entegre edeceğinizi anlatıyor; uygulanabilir alıştırmaları, anekdotları ve güncel bilimsel araştırmaları bir araya getirerek derin bir içgörü sunuyor. Duyarlı insanlara yönelik dünyadaki en kapsamlı internet sitesi Sensitive Refuge’un kurucuları olan Jenn Granneman ve Andre Soló, duyarlılık kavramını tüm yönleriyle masaya yatırarak yavaşlamanın, derinden bağlanmanın ve sıradan yaşamlarımızda anlam yaratmanın kıymetini hatırlatan bu özelliği kucaklamak gerektiğinin altını çiziyorlar. “Bilimsel gerçekler, tavsiyeler ve ufuk açıcı bilgilerden oluşan bu kitap, gittikçe daha gürültülü hâle gelen dünyada hassas bireyin gücünü ortaya koyuyor.” –Cal Newport, Dijital Minimalizm ve Pürdikkat’in yazarı “Bu önemli kitap duyarlılık hakkındaki düşüncelerimizi şekillendirmeye yardımcı oluyor.” –Susan Cain, Sessiz: Konuşmadan Duramayan Bir Dünyada İçe Dönüklerin Gücü’nün yazarı “Duyarlılık konusundaki bilgi zenginliğiyle okuru düşündüren bir bakış…” –Judith Orloff, The Empath's Survival Guide’ın yazarı
236.80 ₺ -
Ezber Bozan Hayat (Ciltli)
Psikiyatri profesörü, emekli albay, yazar, aktivist, Üsküdar Üniversitesi kurucu rektörü, yenilikçi bir akademisyen, girişimci bir doktor; Nevzat Tarhan. Merzifon’dan başlayıp Kuleli Askeri Lisesi’ne oradan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne ve ülkenin pek çok şehrine uzanan askerlik ve hekimlik yılları, akademide yapılan hummalı çalışmalar, otuzu aşkın kitap, binlerce atıf, şifasına vesile olunan on binlerce hasta ve hayata atılmasına destek verdiği sayısız öğrenci… Prof. Dr. Nevzat Tarhan Ezber Bozan Hayat’ta yetmiş yıla sığdırdığı onca tecrübeyi, ailesini, eğitim hayatını, üniversite ve askeriye yıllarını, askeriyeden emekli olduktan sonra ülkenin ilk özel psikiyatri hastanesine ve ilk tematik üniversitesine uzanan yolculuğunu anlatıyor. Ailesi, sosyal çevresi, eğitim hayatı, anlam arayışı, aile olmaya verdiği önem, mücadeleci duruşu ve başarı hikâyesi, Türkiye’nin zor dönemleri ve demokrasi mücadelesi, inanç-bilim ilişkisi, zamanın ruhunu yakalama çabası, dijital dünya, sosyal medya ve Z kuşağına bakışını ezber bozan bir bakış açısıyla ve samimi bir dille okurlarıyla paylaşıyor.
351.50 ₺ -
Birkaç Deli Güvercin
Birkaç Deli Güvercin, lirizm ile tarihi iç içe sunuyor. İstanbul temasının ağır bastığı kitap bir na’atı şerifle açılıyor. Hüzün tonu yüksek şiirlerle devam ediyor. Nurullah Genç bu kitabında Yağmur şiiriyle klasikleşen üslubuyla devam ediyor. bilmem neyi aradım bir ömür kışlarında binbir gece yürüdüm hangi muamma için zümrüd-ü ankâ uçar senin bakışlarında benim rüyâlarımda birkaç deli güvercin
96.20 ₺ -
Zaman Çöktü
Tarihçi Y. Hakan Erdem, bu kez bilimkurguya el atıyor ve tufandan sonrasına, 41. yüzyıla gidiyor, ama buralardan fazla uzaklaşmadan... Zaman Çöktü, bir bakıma, insanlaşmaya çalışan koyunların, koyunluk değerlerini savunarak insanlara karşı ayaklanışının hikâyesi. Bir bakıma da, 21 yüzyıldır süren sembolokrasiye ve Türkiye’nin ruhuna tutulmuş bir ayna: Huriler, buharlaştırıcılar, gargoyle’lar, başkasının uykusunu uyuyanlar, koçlar, dispatlar, siborkullar, kara delikler, kırmızı başlıklı kızlar ve daha neler neler... Belki de, Batılılaşma sürecindeki koca bir ülkenin, mecburen Güneylileşmek zorunda kalışının hikâyesidir bu, kim bilir?
247.90 ₺ -
Kılıç Arslan
Bir müddet hiçbir şey söylemedi Kılıç Arslan. Hafifçe serpiştiren yağmuru izliyor, toprak kokusunu ve gitgide yıldırım yüklenen göklerin cereyan yüklü rayihasını ciğerlerine dolduruyordu. “Allah’tan duam gelecek nesillerin tek bir devletin ve mutlak bir hâkimiyetin önemini kavramalarıdır. Şu yaşadıklarımız onlara ibret olmayacaksa eğer, kendilerine mutlaka başka ibretler ve hatalı yollar seçecekler demektir!” Bir anlığına sessizleşen Sultan etrafına baktı. Askerinin metanetini arttırmak için atını dörtnala kaldırıp safların önüne çıktı. “Bugün, son Türk devletini kurtarmak için buradayız gaziler,” diye kükredi. Büyük Sultan Alparslan’ın açtığı Anadolu’nun kapıları Türklere kapanmak üzere... Tarihte görülmemiş bir kararlılıkla toplanan Haçlılar, Bizans’ın rehberliğinde İslâm aleminin üzerine yürümekte. İçerideki düşmanlar uyanmış, fitne Müslümanlar arasında yayılmış, kardeş kardeşi boğazlamakta. Bütün bunların karşısında ise asla pes etmeyen, herkesin umudu Sultan Kılıç Arslan... Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, “günümüzün Peyami Safa”sı olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden Anadolu’daki Türk varlığını Haçlılara karşı canı pahasına koruyan Kılıç Arslan’ın nefes kesen hikâyesi...
247.90 ₺ -
Hikaye Anlatıcılığının Bilimi
Hikâyeler, karakterimizden kültürel kimliğimize kim olduğumuzu şekillendirirken yaşamın her alanına da sirayet ediyor: Siyaset, inanç, hukuk sistemi, iletişim, sanat… Uyuduğumuzda bile bir hikâyeyle rüya görüyoruz. Hikâye anlatımı, bizi insan yapan şeyin önemli bir parçası. Hikâye Anlatıcılığının Bilimi, Joseph Campbell’ın mitoloji ve arketip hakkındaki teorilerinden ‘bir best seller nasıl yaratılır’ın şifrelerine kadar iyi bir hikâyeyi nelerin oluşturduğunu anlamak için gereken birçok detaya odaklanıyor. Bunun için nörolojiden edebiyata birçok disiplinden faydalanıyor. Okuru İbranice kutsal metinlerden Booker ödüllü kitaplara ve TV dizilerine uzanan bir yolculuğa çıkararak usta hikâye anlatıcılarının bizi nasıl yönlendirdiğini, psikolojik araştırmalar ve en yeni sinirbilim keşiflerini kullanarak gösteriyor. Dünyanın önde gelen hikâye analistleri ve beyin uzmanlarının yardımıyla, bu bilimi daha iyi hikâyeler anlatmak için nasıl kullanabileceğimizin peşine düşüyor ve bunun yaratıcı çabalarımızdan, kariyerlerimizden, mutluluk ve refahımıza kadar her şey üzerinde sağlayabileceği faydayı ortaya koyuyor. “Beni bu kadar içine çeken; okuduğum, gördüğüm, yazdığım her şeyi sorgulamama neden olan kitap çok azdır. Bu kitap bir başyapıt. Hayran kaldım.” – Bugüne Dek Yaşamış Herkesin Kısa Bir Tarihi’nin yazarı, Adam Rutherford “Hikâye anlatma sanatıyla ilgili okuduğum en iyi kitap.” – Matt Haig “Will Storr’un kitabından kafamı kaldıramıyorum. İnsan davranışlarını tarif eden harika bir kılavuz gibi. Bir şeyler yazan herkese şiddetle tavsiye ediyorum.” – Stuart Heritage “Nasıl hikâye yazılacağını anlatan bir kitaptan çok daha fazlası. Yaşamanın ne anlama geldiğini anlatan bir kitap.” – Tim Lott
240.50 ₺ -
Sensiz Kalan Bu Şehri Yakmayı Çok İstedim
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. saçların dikildi karşıma bir sokak ötesinde her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin her biri bir kenarda darmadağın çömelip kalıyordu, yutkunuyordu rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin anladım; söndürmeyelim tutuşan yüreğimi kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri çünkü sen her şeyinle bendesin
140.60 ₺ -
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri
Türkiye, devlet ve toplum olarak olağanüstü, çeşitli meydan okumaların iç içe olduğu ve zorlukların birbirini takip ettiği sert bir zaman diliminden geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100. yaşında bir başka “Millî Mücadele hâli” olan bir “afetler zinciri” ile karşı karşıya kalmıştır. Coğrafyanın kaderiyle insanlığın kaderinin çatıştığı bu süreçte, ülke olarak ağır bir bedel ödedik. Bununla birlikte hasarların giderilmesi ve yaraların sarılması için 3 ay içerisinde devlet ve toplum olarak sarf edilen çabalar, yapılan faaliyetler, gösterilen dayanışma ve yardımlaşma, birlik ve beraberlik ruhu ve verilen emekler; nüfusunun 6’da 1’ini, coğrafyasının 7’de 1’ini ve illerinin doğrudan 8’de 1’ini etkileyen büyük bir felaket anında Türkiye’nin, devletin ve toplumun dayanıklılığını teyit etmiştir. Asla umutsuz değiliz: Hep birlikte iyileşeceğiz.9 saat arayla 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde, 6-7 km derinlikte ve yoğun yerleşim merkezlerinin hemen altında gerçekleşen ve toplamda 21 il ve 175 ilçede yıkımlara ve etkilere yol açan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri, birçok gelişmiş dünya ülkesinin yüzölçümünden daha büyük bir yüzölçümünü ifade eden 110 bin kilometrekarelik bir coğrafyayı doğrudan etkilemiş, on binlerce insanımızın ölümüne ve yüzbinlerce binanın yıkılmasına veya hasarlı olarak kullanılmaz hale gelmesine yol açmış, milyonlarca insanımız yer değiştirmek zorunda kalırken milyonlarca insanımız da çadır ve konteyner kentlerde yaşamaya başlamıştır.Türkiye, hem depremlerin büyüklüğü, şiddeti ve enerjisi, hem de bir afetinin etkileri açısından Cumhuriyet tarihinin en güçlü yıkımı ile karşı karşıya kalmış, gerçek anlamıyla “Asrın Felaketi” ve bunun getirdiği insanî, siyasî, sosyal, ekonomik, askerî ve egemenlik boyutlarında yansımaları olan çeşitli sorunlarla yüzleşmiştir.Raporumuzda, teorik yaklaşımlarımızı 14 günlük Deprem Bölgesi ziyaretinde edindiğimiz veri, bilgi ve gözlemlerle birleştirerek Kamu Yönetimi ve Sivil Toplum işbirliğine dayalı “Bütünleşik Afet Yönetimi Modeli/Sistemi” anlayışı kapsamında değerlendirdik. Sorumluluk bilinci olarak harekete geçme ilkemiz olan “Ben ne yapabilirim?” sorusu ile başlayan araştırmamızı “Bu felaketten daha iyi bir Afet Yönetimi için hangi dersler çıkarılabilir, neler yapılabilir, ne gibi adımlar atılabilir?” soruları ile genişlettik. Raporumuzdaki önerilerin; toplumsal eğitim, bilinç, zihniyet, yaklaşım, organizasyon ve uygulama dönüşümleri ile birlikte ülkemizin Yeni Afet Yönetimi Modeli/Sistemi için katkı verici olmasını diliyoruz.
111.00 ₺ -
Mukaddimenin Özü
Mukaddime’yi Okumadık Kimse Kalmasın Diye… Mukaddime’nin Özü, herkes Mukaddime’yi okusun ve okumayan kalmasın diye hazırlandı! Mukaddime’nin Özü, kesinlikle Mukaddime’nin özeti değildir. Mukaddime’nin Özü, İbn Haldun’u İbn Haldun veya Mukaddime’yi Mukaddime yapan bütün bölümlerin bir araya getirilmiş şeklidir. Mukaddime’nin Özü, günümüzde önemi veya geçerliliği kalmamış, okunmasının yararı olmayan bölümlerinin çıkarılmış hâlidir. Mukaddime’nin Özü’nde yer alan düşünceler, görüşler ve bilgiler, bütünüyle İbn Haldun’a aittir. Hiçbir özetleme yapılmamıştır. O yüzden Mukaddime’nin Özü’nü okuyan bir kimse, kendisinden emin bir şekilde ve çok haklı olarak “Mukaddime’yi okudum!” diyebilir. Mukaddime’nin Özü, daha önce yayımlanmış olan “Mukaddime: Evrensel Tarihe ve Toplum Bilimlerine Giriş” kitabından hareketle mütercim tarafından büyük bir titizlikle ve son derece özenle hazırlanmıştır.
296.00 ₺