-
Mükemmeliyetçi Kişilik
Uzman Psikolog Zehra Erol’dan, sürekli “her şeyin en iyisini yapmalısın”, “sen en iyi olmalısın” mesajına maruz kalan modern çağ insanının kusursuzluk çabasını anlatan bir kitap. Yazar, mükemmeliyetçiliğin nedenlerini, mükemmeliyetçilik-yetersizlik ilişkisini, bu duyguya zemin hazırlayan kişilik özellikleri ve anne baba tutumlarını, daima “mükemmel” olma çabasını ve mükemmeliyetçi kişilerle yaşamanın zorluklarını vaka örnekleriyle ele alıyor. Aşırıya varmış mükemmeliyetçiliği “optimal düzeye” çekme önerileriyle desteklenen kitap, bir türlü yakamızı bırakmayan “mükemmel olma” çabasını yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. “Hayatı boyunca kusursuzluğu ararken kendini unutan çok sayıda danışanım oldu. Zamanını bu uğurda harcayan ama tükenenin kendi yaşamı olduğunun farkına varmayan, bu arayış içinde sevdiği kişileri hatta kendini kaybeden... Mükemmeliyetçi olduğunu düşünüp bu etiketlemeyle kendi gelişimini sınırlayanları da çok gördüm… Mükemmeliyetçilik, hepimizin bildiği, bazen eksik bazen yanlış da olsa sıklıkla kullandığımız bir kavram. Bu özelliklere sahip kişilerin kendilerini tanımaları, onlar için geliştirici ve koruyucu olacaktır.”
111.00 ₺ -
İnanç Psikolojisi ve Bilim
Prof Dr. Nevzat Tarhan, bu kitapta “inanç” konusuna bilimsel bir yöntemle yaklaşıyor. Bunun ötesinde, sağlam inancın ve onun oluşturduğu dinî geleneğin ruh sağlığı için gerekliliğini vurguluyor. Dünyanın yaradılış gayesi nedir? İnancın psikolojik sağlığa etkileri nelerdir? Kanıta dayalı din nasıl olur? İnsan kendini hem özgür, hem de yaratıcının varlığına teslim olmuş hissedilir mi? İnanç geni var mıdır? Din bir takıntı mıdır? Ruh nasıl bir programdır? Ruh, beyin, beden ilişkisi nasıl olur? Bilim ne zaman dinin alanına müdahale eder? Dua ve ibadetin psikolojik ve fizyolojik faydaları nelerdir? Modern dünya, aklı ve bilimi yegane değerler sayıp kutsarken; inanç konusunu bilim ile birlikte anmaktan, iki olguyu aynı çizgide buluşturmaktan adeta kaçındı. OKUR YORUMU: Prof.Nevzat Tarhan ın en son kitabı olan inanç psikolojisinin inançla bütünlük sağlaması açısından sağladığı yararların yanında yeni tezlerin hazırlanıp bilim tarihine ve üniverstelere kazandıracağına eminim.Çünkü inanç bana göre globalleşen düünya,sekülerizm, küresel ısınma küresel kriz gibi medyatik cümlelerin arkasında kaldı.Tamam insanların din merakı inançlarının ayrıntılarını araştirma gibi hırsları var ama bunu bilimle yaklaştrmak yada şöyle söyliyeyim inançl a bilimi kafakafaya vermek yada onun psikolojik boyutunu düşünmek gibi bir derdi varmıydı? Geçen gün kanal d de adınıda vermek istiyorum genç bakış programında çıkan Darwinden-hala bazı bilim dergileri kendilerini kapak yapma cahilliğini gösteriyor malesef esefle kınıyorum- bin beter ateist bir profösörün anlattıklarına bu gün Nevzat hocanın yazdığı kitap bir şamardır.İnancın bilimin içinde ne işi var diyerek bilimi sadece akıl ve mantıka dayandıranlara iyi bir cevap.Yani günümüz yüzyılında inanç psikolojsinin perdesini açmak ve bilimsel verilerle anlatmak daha bile geç kalmıştır.Kitabın çıkması bu açıdan sevindirici konuyla ilgili geç kalınmış olsada Nevzat Tarhan gibi işini v psikoloji ilmini iyi bilen bir ekolün yazması bizim adımıza yinede şanstır.Kitabın sonundaki testte benca etkileyici ve kitabı okunur kılan diger özelliklerden... ....Ben özellikle meraklısına tavsiye ederim kitabı.İmkanım oldukca da bilimin yanına inancı yakıştıramayanlara göndereceğim bu kitap için Nevzat tarhan hocaya ve timaş yayınlarına kitabtan haberdar olmamı sağlayan konya fm radyosuna teşekkür ederim.
203.50 ₺ -
Var mı Beni Anlamak İsteyen
Var mı Beni Anlamak İsteyen” dünyanın değişimine ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da kendileri değişen gençler için hayatı kolaylaştıracak bir kitap… Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu kez, sorunlarını arkasında bırakıp hayata sevgi ve güvenle bakacak gençler için yazdı… “Var mı Beni Anlamak İsteyen”, günümüz gençleri, ebeveynler ve eğitmenler için bir rehber niteliği taşıyor. İçinde bulunduğumuz zamanın koşulları göz önünde bulundurul rak gençlerin dünyalarına ilişkin yapılan nitelikli analizler ve sorunlarına karşılık sunulan öneriler kolay okunabilir, akıcı bir üslupla gençlere sunuluyor. Kitap, “Gençliğin getirdiği sorunlar ve baş etme yolları”, “Eğitim ve kariyer yolunda başarı rehberi”, “Duygularını yönet kötü duygulardan arın” şeklinde üç bölümden oluşuyor. Bu üç bölümde duygusal zeka, dürüstlük, okul başarısı ve sınav kaygısı, karar verme, özgürlük kavramı ve sınırlar, büyüklük hastalığı olarak narsisizm, nankörlük, psikolojik yaralanmalar, şiddet, gelecek kaygısı, meslek seçimi, acelecilik, inatçılık, kuşkuculuk, baskıcı kültürün etkileri, teknoloji bağımlılığı ve zamanın değerlendirilmesi gibi; gençlerin kişiliklerine, gündelik hayatlarına ve geleceklerine dair birçok önemli konu ele alınıyor. Yazarın, tam da gençlik basamağının önünde duran bu konuları çeşitli başlıklar altında sunması, kitabın kolay okunmasını ve akılda kalmasını sağlıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anlattıklarımı nasihat olarak değil, senden daha kıdemli bir yol arkadaşının tavsiyeleri olarak değerlendirmeni diliyorum.” diyerek gençlere samimi ve içten bir şekilde yaklaşıyor kitabında. Yazar, gençlik döneminde yoğun bir şekilde yaşanan sorunları ele alarak hem gençlere hem de yetişkinlere çözüm önerileri sunuyor. Gençlerin yanı sıra, kitabında eğitimci ve ebeveynlere de tavsiyelerde bulunan yazar, ailevi ve toplumsal huzurun yolunu “gençleri anlamak” olarak gösteriyor ve eğitimcilere ve ebeveynlere soruyor: “Gençleri anlamak istiyor musunuz?” “Var mı Beni Anlamak İsteyen”, yetişkinler için gençleri anlama kılavuzu, kendi yaşadıklarını anlamlandırmaya ve sevdikleri tarafından anlaşılmaya ihtiyaç duyan gençlerin ise el kitabı olacak nitelikte.
7.54 ₺ -
Toplum Psikolojisi
Annesini öldüren kız öğrenci, evini terk eden karısını ve ailesini katleden genç koca, Anne-baba ve kardeşlerinin hayatına son veren kadın, sevgilisini öldürüp, kafasını keserek çöpe atan genç adam… Bu haberler artık manşetlik değer taşımıyor. Dünya geçmiş asırlara göre daha müreffeh fakat hayat standartlarının yükseldiği, zenginliklerin arttığı toplumlarda şiddet azalmıyor, hatta artıyor. O halde toplum neden böyle oldu? Dünya topluluğu nereye gidiyor? Her gün önünden geçtiğimiz bir toplumsal histeriyle karşı karşıyayız. Suçluların çoğu da akıl hastası değil. O halde sebep nedir? Tahammülsüzlük mü? “Öteki”nin duygusuna kayıtsızlık mı? Yoksa empati eksikliği ve bencillik yükselen bir trend mi? Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kitabında dikkat çekici tespitlerde bulunuyor. Yazar, bireysel ve toplumsal şiddet ilişkisini irdelerken, sosyal şizofreniden bahsediyor ve şizofreninin bireyden topluma doğru yayıldığını söylüyor. Bireyler arasında olduğu gibi, toplumlar arasında da güç ve kişilik çatışmalarının temel psikolojik dinamiği taşıdığından bahsediyor. Hem geçmişteki toplumları inceliyor hem de günümüz toplumunu, bireyler üzerinden biyolojik ve psikolojik verilerle tahlil ediyor.
19.53 ₺ -
Koruyucu Psikoloji
Zaman geçiyor, hayat hızlanıyor, günümüzde her şey gibi anne babalık tutumları da yeniden tanımlanıyor. Bugün çok sayıda aile çocuklarıyla sorun yaşıyor ve sayısız kaynaktan gelen bilgilerin bombardımanı altında kafaları karışıyor. Ne yapmalıyız? Doğru bir anne-babalık nasıl olmalı? Çocuklarımızı rekabetçi kişiler olarak mı yetiştireceğiz yoksa erdem sahibi insanlar olarak mı? “Koruyucu Psikoloji”, merhamet ve vicdan sahibi çocuklar yetiştirirken onları dış dünyanın getirebileceği gerginliklerden nasıl koruyacağımızı tartışıyor. Çocuklarımıza erdem, dürüstlük, ahlak, vicdan gibi değerleri aktarırken onlarla en güzel biçimde iletişim kurmanın yollarını ortaya koyuyor. Hedefi, 'duygusal ve ahlaksal zekâsı yüksek insanlar’ yetiştirmek olarak belirliyor. Ve ısrarla, hiçbir zaman hiçbir şey için geç kalınmış olmadığını; iyi niyet, çaba ve kararlılıkla yüründüğünde yaşananların hayatı anlamlandıracak ve kolaylaştıracak birer tecrübeye dönüşebileceğini vurguluyor. Prof. Dr. Kemal Sayar ve Psikolog Feyza Bağlan’dan, modern dünyada her aileye gerekli olan anne babalık tutumları üzerine kapsamlı ve farklı bir kılavuz.
218.30 ₺ -
Psikoloji Sohbetleri
Psikoloji Sohbetleri, kökeninde çoğu zaman psikolojik ve belki de psikiyatrik sorunların var olabildiği "hayata dair" durumlar hakkında Prof.Dr. Nevzat Tarhan'dan Oğuz Tan'a, Yıldız Burkovik'ten Adnan Çoban'a, Zehra Erol'dan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Ali Köse'ye kadar geniş bir uzman kadro ile yapılan röportajlardan oluşuyor. Eser, hayatımızın her alanında karşılaşabileceğimiz güncel sorunlara çözüm önerileri sunarken, psikologların danışanlarıyla yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak okurlara yol gösteriyor. Uğur Canbolat'ın hazırladığı kitap, "Sorunsuz evlilik mümkün mü?, Şizofreni müzikle tedavi edilebilir mi?, Unutkanlığın nedenleri nelerdir?, İnternet bağımlılığında ölçü ne olmalıdır?, Televizyon ve bilgisayar aile içi iletişimi bitiriyor mu?" gibi sorulara cevap ararken, güncel bilgiler ve pratik çözüm önerileri ile cevabını hep merak ettiğimiz birçok ilginç konuyu da mercek altına alıyor.
10.96 ₺ -
Kadınlar Erkekler Aşıklar
Ne Marslı ne Venüslü, hepimiz Dünyalıyız! Dünyanın en eski ama en çok merak edilen hikâyelerinden biri; kadınlar, erkekler ve bu iki cinsi birbirine bağlayan kuvvetli duygu aşk… Erol Göka ve Sema Göka kadınları, erkekleri ve âşıkları anlattılar. Kadınlar ve erkekler arasında var olduğuna inanılan ‘fark’a dayalı ‘çağdaş önyargıları’, başta ‘kadınlar Venüs’ten erkekler Mars’tan’ olmak üzere, bilimsel olduğu iznimi verilen yanlış inanışları esprili bir dille ortaya seren yazarlar, aşka yeniden ve ‘insanca’ bakmayı denediler. İndirgemeciliğin, kültürcü ve cinsiyetçi fanatizmin tuzaklarına düşmeden özgün bir bakış geliştirdiler. Belki de ilişkilerde yaşanan sorunların çözümü bu bakışta gizlidir. Kadınlar ve erkekler hakkındaki önyargılarımız neler? Toplumsal cinsiyet nasıl oluşur? Kadın ve erkek beyinleri arasında ne fark var? Kadınların ve erkeklerin duygu ve davranışları birbirinden ne kadar farklı? Farklı cinsler aşkı farklı biçimlerde mi yaşar? Aşkın aşamaları nelerdir? Aşk bitince ne başlar? Bir ömre kaç aşkı sığar? Nefretten aşk doğar mı? Aşkın büyüğü küçüğü olur mu?
185.00 ₺ -
Türklerde Liderlik ve Fanatizm
Doç. Dr. Erol Göka, bu kez merceğini Türk toplumunda liderlik ve fanatizm olgularına tutuyor. Hemen her kesimden insanın “lider”lik yarışında yer almaya çalıştığı günümüzde, Türk toplumunda asırlara meydana okuyarak değişmeden kalan liderlik kodlarını, yöneten-yönetilen ilişkisini, toplum olarak etnik-dini-siyasi düzlemde fanatizme eğilim gösterip göstermediğimizi deşifre ediyor. Göka, Türklerde liderlik kavramını; uhrevi ve manevi tanımlamalardan, lider mer zli itaat kültüründen, en önde görüneni “baba” olarak kabul etmeye meyyal alt yapımızdan başlayarak ele alıyor. Savaşçı zihniyetimizden ve segmentler üreten toplum yapımızdan yola çıkarak fanatizm karşısındaki tavrımızı ortaya koyuyor. Türk toplumunun ruhunda “liderlik” ve “fanatizm”in izini sürmek isteyenler için alternatifi olmayan bir kitap.
10.97 ₺ -
Ölme Ölümün ve Geride Kalanların Psikolojisi
Doç. Dr. Erol Göka bu kez dünyaya gelen herkes için en kaçınılmaz gerçek olan ölümü yazdı. Batı ve Doğu dünyasında ölüm kavramı, modern insanın ölüm bilinci ve ölümden kaçma çabası, kendi ölümümüzü ve yakınlarımızın ölümünü karşılama biçimlerimiz, ölüm deyince yaşadığımız korkular, ölümsüzlük arzusu ile ölme isteği arasında salınan ruh halleri, kayıplar karşısında hissettiklerimiz, acılarımız, kederlerimiz, matem süreci ve bitmeyen matemler, çocuk ve ölüm, dinin ve kültürel unsurların ölüm acısını sağaltmada üstlendiği rol ve ölüm deyince akla gelecek her türlü sorunun cevabı “ÖLME”de. Teorik ve felsefi altyapıyı zengin uzmanlık deneyimiyle destekleyen yazar, hepimize soğuk gelen ölüm gerçeğiyle “başımızı hoş etmenin” anahtarlarını sunuyor. Ancak ölümü inkâr etmeden, onunla yüzleşerek ve barışarak daha anlamlı bir hayat yaşayabileceğimizi hatırlatıyor “ÖLME” bizlere. “ÖLME” modern insanın psikolojisine İslam dünyasından, çağdaş Müslüman’ın ruh haline varoluşçuluk ve psikanalizden keşfe çıkan ilk çalışma.
9.60 ₺ -
Türkün Göçebe Ruhu
Önceki kitaplarıyla Türklerin psikolojisinin temel dinamiklerini tarihsel özelliklerinden beslenerek etraflıca çözümleyen Erol Göka, bu kez merceğini ruhumuzdaki göçebelik izlerine doğrultuyor. Göçebeliğin toplumsal yaşantımızda ve psikolojimizde nasıl etkiler gösterdiğini ve bu etkilerden bugüne ne gibi izler kaldığını inceliyor. Türk göçebeliğinin kendine özgü özelliklerine vurgu yaparak, Anadolu’ya gelişimizden itibaren yerleşik yaşama geçişimizin hikâyesini ele alıyor. Neden kent yaşamına geçişte bu kadar zorlandığımızı ve aynı şekilde, büyük ölçüde yerleşik yaşama geçmiş olmamıza rağmen neden toplumsal psikolojimizdeki göçebelik mirasını silip atamadığımızı anlatıyor. Türk’ün Göçebe Ruhu, göçebeliğin toplumsal yaşantımızda ve psikolojimizde nasıl etkiler gösterdiğini ve bu etkilerden bugüne ne gibi izler kaldığını inceliyor. Yıllardan beri “Türk grup davranışı”, “Türklerin psikolojisi” gibi başlıklar altında Türklerin tarihsel psikolojisi üzerine çalışan yazar, tarih boyunca değişmeyen davranış kalıplarımızın neler olduğunu göstermeye gayret ediyor. Bu kitapta da bugün hemen tamamı yerleşik olan toplumumuzda evde, dilde, mekânla bağımızda, kültürümüzde, ruhumuzda, sosyal hayatımızda, ilişkilerimizde, eğlence biçimlerimizde yani hayatımızın her cephesinde göçebelik etkilerinin nasıl sürdüğünü gözler önüne seriyor.
13.70 ₺ -
Aşk Her Şeyi Affederse
"Aşkın ahlakla bağlarının her geçen gün daha da koptuğu, 'Aşk her şeyi affeder mi?' diye şarkıların söylendiği, sadakatsizlikle aşkın aynı yerde olamayacağını bir türlü anlayamamış bir dünyada yaşıyoruz uzunca bir zamandan beri. Teknomedyatik dünyada ruhlarımız bir türlü huzur bulmuyor. Bu dünyaya daha fazla barış ve adalet, sevgi ve merhamet katılabilmesi için, aşkın yeniden ahlakla birlikte tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz. İşte bu nedenle, teknomedyatik dünyada aşk ve ahlakı masaya yatırıyoruz." Erol Göka'dan yepyeni bir çalışma: Aşk Her Şeyi Affederse Teorik ama samimi, yabancı düşünür adları ve alıntılarıyla dolu ama bizden, yerli ama yüzü insanlığa dönük, dışarıdan bakıyor ama tepeden değil, objektif ama içimizdekini yakalamaya çalışıyor, insanlığını bizimle paylaşıyor, bizi daha çok insan hissettiriyor.
166.50 ₺ -
Merhamet Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı
Ümit ve merhamet. ‘Bir düş kuruyorum’ diyebilmek. Soluduğumuz havayı zehirleyen ve bizi birbirimize düşman kılmak isteyen zalimlere inat, merhamet. Çünkü zalimlik ötekini utandırarak, aşağılayarak, onun saygınlığını ayaklar altına alarak, haklarını değersizleştirerek zulmünü icra eder. Merhamet, insan onur ve saygınlığının çiğnenmesine karşı durmaktır. Kemal Sayar, bizleri dağılmış pazar yerlerine’ benzeyen güzel ülkemizi merhametle onarmaya çağırıyor. Komşumuzun acısını kendimizin bilerek, konuşarak, anlayarak, farklılığı kabullenerek, severek… Merhamet aşısı ümidin kandillerini yeniden yaksın…
11.99 ₺ -
Kendine İyi Bak
Kemal Sayar’dan ruhlara şifa olacak bir kitap daha: Kendine İyi Bak “Şöyle bir bakın etrafınıza: İnsan ilişkilerinde bir kirlenme, ruh dünyamıza sinmiş bir çirkinleşme yok mu? Hayatın pek çok alanında, güzelliğin izini sürmek dururken, çirkinliğe mağlup olmuyor muyuz? Dikkatlerimizi güzel olanı seçip ayıklamak yerine çirkin olanı teşhire yöneltmiyor muyuz? Çirkinliği konuşmaya ve yaşamaya ayırdığımız saatler arasında, güzellikle dolu nların bir hükmü, sahiciliği ve heyecanı kaldı mı?” … “İnanmak güzelliği görmeyi, güzellikle hemhal olmayı mümkün kılmıyorsa, ortada önemli bir sorun var demektir. İnandığını söyleyen insanlar hâlâ ‘Tanrı’nın sözlerini işitme kıtlığı’ çekiyorlarsa, bu sorunu iyi teşhis etmek gerekir.” … “Aslolan güzelliktir ve kâinatı temaşa eden kişi şerrin hayra, çirkinliğin de güzelliğe inkılâp edebileceğini fark eder. Ki insana verilen görev, bozulmuş olanı onarmak, yıkılmış olanı yerine koymaktır.”
9.25 ₺ -
Sufi Psikolojisi
Sufi psikolojisi üzerine çeşitli yazıları bir araya getiren bu kitap, okurlara geniş kapsamlı ve zihin açıcı bir okuma vaat ediyor. Tasavvufun benlikten kurtulma pratiği olarak özetlenebilecek doktrini, günümüz psikoterapileriyle karşılaştırıldığında ortaya anlamlı bir sonuç çıkar mı? “Sufi Psikolojisi”nde okuyacağınız makaleler bu sorunun cevabını arıyor. Belleklerimize musallat olan unutkanlık hastalığını aşarak, yüzyıllardır bu toprakları yoğuran, insanımızı mayalayan değerleri yeniden keşfe soyunmalıyız. Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş-ı Velî’nin, Eşrefoğlu Rûmî’nin, Mevlânâ Celâleddin’in ve daha pek çok gönül adamının yeniden keşfedilmesi gerekiyor. Bu keşif, ülkemizin bilim ortamlarında kültürel değerlerimizin hiçbir eziklik duymaksızın dolaşıma sokulmasıyla vücut bulabilir. Psikoloji kürsülerinde Mevlânâ’nın özgün psikoloji modellerini inceleyen tezler neden yapılmasın? Mutsuzluğun tırmandığı bir çağda, Sufi irfanına niçin kulak verilmesin? Ruhun bilgeliğine ulaşmak için bilgeliğin ruhuna nüfuz etmeliyiz. “Sufi Psikolojisi”, yeraltındaki bu eşsiz hazineyi gün yüzüne çıkaracak bir kılavuz niteliğinde.
18.84 ₺ -
Olmak Cesareti
Olmak, cesaret ister. Kaygıyla yüzleşmek cesareti. Kimileri kaygıdan kaçmak için kendine gölgeler arar. Bir gölge oyununun içine dalar. Oysa olmak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Oraya ilk baktığımızda başımız dönecek. Sendelersek uçurumdan aşağı gideceğiz. Ama orada ne olduğunu, bizi biz yapan, bizi bekleyen şeyin ne olduğunu ancak o zaman göreceğiz. “Olmak Cesareti’nin bu yeni baskısı, zamana mağlup olmayacağını ümit ettiğimiz yazılardan oluşuyor. Bu yazılarda ümit var. İnsanı çaresizleştiren ve edilgenleştiren ‘kurulu düzen’e karşı sesimizi yükseltebilme cesareti. İradesinin izini süren insana bir çağrı var. Ve nihayet, insanı aşka ve iradeye, olmak cesaretine çağıran, o asıl çağrıyı yankılayabiliyorsa, sözümüzün bir değeri var.” Kemal Sayar’dan aşka, ümide, cesarete, bağlılığa yani hayata, var olmaya, olmak cesaretine dair denemeler…
8.22 ₺ -
Hesaplaşma Yüzyılı
Ortadoğu’da başlayan yeni süreç, Sünni-Şii çatışmasını mı hedefliyor? ABD-İngiltere-İsrail, İslam Dünyası için tarihi bir trajedi olabilecek ayrışmayı nasıl planlıyor?İsrail, Kuzey Irak’ta kimlerle ortak çalışıyor? Ankara, Kürt meselesinin çözümü için hangi pazarlıkları yapıyor? Nükleer silahlanma bölgeyi nasıl bir sona yaklaştırıyor? Türkiye, nükleer güç olma yolunda ne tür adımlar atıyor? Refik Hariri’yi kimler öldürdü? Ahmet Şah Mesud ve Şeyh Yasin suikastı, Arafat’ın şüpheli ölümü... Gizli işkence merkezleri ve CIA uçakları... Türkiye fotoğrafın neresinde? Ortadoğu’da karanlık ilişkiler ağı ve 40 milyar dolarlık Stoffel skandalı. İbrahim Karagül’ün kaleminden...
8.23 ₺ -
Darbeli Demokrasi
Mahir Kaynak, Türkiye’deki darbelerin arka planını anlatıyor! “Askeri darbeler ülkeyi yönetenlere karşı yapılmaz, ülkeyi yönetenler tarafından yapılır. Ne zaman? Anarşi ve terörü, darbe olmasını isteyenler çıkarır. Nasıl? Ağca’yı hapishaneden kaçıranlar bellidir. Aynı kişiler, devletin içinden adam kaldırdılar. Kimler? Bu ülkede, bir gün evvel sağcı yatanlar, ertesi gün solcu kalktılar! Neden? Kürtlerin serbest bırakılması, tamamen Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgilidir. Niçin?” Türkiye’de meydana gelen askerî darbeleri önceden rapor eden, 9 Mart cuntasını çökerten Prof. Dr. Mahir Kaynak yine ezberleri bozuyor... “Türkiye’deki askeri darbelerde müşahede ettiğim olgu şu oldu: Mesela 1960 darbesine bakıyoruz. Darbeden sonra Türkiye’de, iktidar veya güç odakları açısından değişen hiçbir şey olmadı. İş âlemi büyük ölçüde bu darbeyi destekledi, basın destekledi. Oysa bunun tersi olması gerekliydi. Menderes iktidarının liberal bir iktidar olduğu ve bu nedenle de iş âleminin onun bir darbeyle devrilmesinden rahatsız olacağı söylenmeliydi. Ama tam tersi oldu. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz; darbeler zannedildiği gibi sisteme ve mevcut olan güç odaklarına karşı hareketler değildir, sistemin içinden gelenlerin yaptığı bir harekettir...”
5.82 ₺ -
Terör Kıskacında Türkiye
"Terör kıskacında Türkiye, isminden de anlaşılacağı üzere, Türkiye’nin yakın tarihine başka bir açıdan bakmayı amaçlıyor. Terörü, kendi doğallığı içerisinde ortaya çıkmış bir ifade biçimi olarak değil de bir ülkeyi istenen istikamete doğru çekiştirmenin bir yöntemi olarak görüyor. Ne zaman kendi kanatlarıyla uçmaya kalksa Türkiye, rengi-kokusu-ağırlığıyla temel özellikleri değişse bile karşısına hep terör çıkıyor. Bir ara ‘ideolojik’ amaçla yapılırken, ya da ‘mezhep çatışması’ biçiminde kendini gösterirken, daha sonra ‘etnik’ bir havaya bürünüyor terör; ASALA oluyor, PKK oluyor... Sonuç aynı: Türkiye karşısına çıkan terör yüzünden savruluyor..." Fehmi Koru HALİT ESENDİR′in kaleme aldığı bu kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Osmanlı’dan günümüze siyasi yapı, Tek Parti dönemi, darbeler ve demokrasinin önünü tıkayan nedenler, ikinci bölümde son aylarda artan terör olayları, provokasyonlar, çeteler ve Derin Devlet ilişkisi ele alınıyor. Son bölümde ise deneyimli gazeteci Halit Esendir, Türkiye′nin içinde bulunduğu ateş çemberinden nasıl çıkabileceğine dair öneriler sunuyor.
6.85 ₺ -
Büyük Ortadoğu Projesi
Eğer Büyük Ortadoğu′da Avrupa etkili olursa, Avrupa dünyanın en etkili gücü olur. Eğer Rusya kontrol ederse, Rusya en büyük güç olur. Eğer Amerika bu bellgeleri kontrol edemezse bırakın büyümeyi küçülmek zorunda kalır ve dünya üzerindeki etkinliği azalır. Burada iki soru var. AB ve ABD′nin ilişkileri ne olacak? Başlangıçta bu proje sadece Amerika′nın projesiydi. Ancak ABD′ye bazı mukavemetler olunca devreye NATO girdi. NATO dünyanın en büyük askeri ittifakı. Ne var ki, ortaya çıkan sonuç NATO′nun sadece Batı′nın bir uzlaşması olduğunu gösteriyor. İkinci soru, Irak Savaşı sonrası BOP hangi aşamada? Dünyada artan Amerikan karşıtlığı acaba BOP′un bir sonucu olabilir mi? Her şeye rağmen ortada bulanık olan bir şeyler var. BOP′un dünü ve bugünü ile yarın ne olacağını bu kitaptan öğrenebilirsiniz... Emin Gürses ve Mahir Kaynak’ın konuşulan "Büyük Ortadoğu Projesi" genişletilmiş 8. baskısıyla artık TİMAŞ’ta.
6.51 ₺ -
Casuslar
Özellikle Soğuk Savaş yıllarında üretilen casusluk romanları ve filmleri, belirli bir "casus" imajı oluşturmuştur zihinlerimizde. Bu casus imajını ise tümüyle dönemin şartları belirlemiştir. Soğuk Savaş yılları esnasında - Amerikan jargonuna göre - "Şeytan İmparatorluğu"na karşı; yani SSCB ve tüm sosyalist sisteme karşı cansiperane savaş veren ve sonuçta girdiği mücadelede mutlaka "kötülere" galebe çalan yarı - mitolojik, efsanevî bir varlığa dönüşmüştür casusluk. “007 James Bond” ise bu imajın zirve noktası olmuştur. Ancak casusluk ne Soğuk Savaş ile birlikte ortaya çıkmış, ne onunla birlikte son bulmuş bir meslektir. Tersine, çok eski çağlardan beri varlığını koruyan ve giderek de kurumsallaşıp uzmanlaşan, son derece teknik ve kendine özgü şartları olan bir meslektir casusluk. Onu diğer mesleklerden ayıran ise kartvizitinde "casus" yazmamasıdır!
11.31 ₺ -
Suikastler
İktidar savaşları başladığından beri siyaset en acımasız yöntemlere sahip olmuştur. Suikast, sonu ölümle biten bir eylem olarak, siyasi mücadelenin en sert araçlarından birisidir İlkel kabilelerdeki liderlik mücadelelerinden, monarşik yapılara hatta modern dünyanın “demokratik” devletlerine varıncaya kadar siyaseti etkilemeye çalışan güçler, önlerindeki rakiplerini ya da kendileri için “sorun teşkil eden” kişileri yok etmek için sık sık “suikast” yöntemine başvurmuşlardır. Bundaki amaçları o kişilerde simgelenen kesimlerin arkasında olan sınıf ve politikaları tasfiye edebilmek ve etkisizleştirebilmektir. Suikastlar siyasi amaçlar gözetilerek yapıldığı için kitapta olayın siyasi sonuçlarına ve analizine yöneldik ister istemez. Bu anlamda her suikast yönetici elitlerin veya düşman cephelerin bazen açık bazen de gizli olarak süren savaşının bir parçasıydı. Biz hep tercihimizi “gizli” olandan, “bilinmeyen”den yana kullanmaya ve bu gibi yanları öne çıkarmaya çalıştık. Suikastlar, komplocu organizasyon ve eylemlerin en keskin ve acımasız biçimlerinden biridir. Her suikast kendi başına bir komplodur da aynı zamanda. Sadece hedefte tek kişi göründüğünden, suikastlar çoğunlukla “kişisel husumet” ve “çılgın katil” perdesinin arkasına gizlenebilmiştir. Oysa suikastlar tarihsel açıdan bakıldığında “derin hesaplaşmaların kanlı bilançolarını sadece bir dışavurumudur.
10.28 ₺ -
Kıyamet Komplosu
Neresinden bakarsanız bakın, söz konusu olay eli maket bıçaklı bir grup çılgın korsanın eylemi olmaktan öte anlamlar taşıyor. Gerek olay öncesi bazı gelişmeler, gerekse de olay sonrası yaşananlar hesaba katıldığında 11 Eylül′ün arkasında bambaşka güçlerin imzası olduğu fark edilecektir. Bize göre 11 Eylül′den sonra "komplo teorisi" terimi, bütün olumsuz çağrışımlardan kurtarılmalı, anılan terime bir tür iade-i itibar yapılmalıdır. Dünyanın bundan sonraki sürecinde "saçmalayan" kişiler ihtiyaç daha da artacağa benziyor... İşte elinizdeki kitap da bunu yapmaya çalışıyor. Söz konusu komplonun nasıl ve niçin gerçekleştirilmiş olabileceğini tartışıyor. Kafalarda doğan ve doğabilecek sorulara cevap arıyor. Birçok açıdan ele alınan 11 Eylül olayı, kitapta ya adı bizzat "komplo teorisyenine” çıkmış kişiler ya da bu konuda "aykırı" yaklaşımlarıyla dikkat çeken isimler tarafından anlatılıyor. Belki komplolar -büyük ihtimalle- bundan sonra da olacak. Ne var ki, konu tüm yönleriyle tartışıldıkça, olayları insanlara yutturmaları da pek kolay olmayacak...
10.28 ₺ -
Komploların Yüzyılı Yüzyılın Komploları
Araştırmacı-Yazar Atilla Akar yeni kitabı "Komploların Yüzyılı, Yüzyılın Komploları"nda ABD′nin "komplocu sicili"ni tutarken, ilginç örneklerle ABD saldırganlığının yüz yıllık öyküsünü aktarıyor. En son Irak’a saldıran ve gerekçelerinin “yalan” olduğu ortaya çıkan ABD’nin bu tip entrikalara aslında kuruluşundan beri başvurduğu ortaya çıktı. Araştırmacı-yazar Atilla Akar’ın yayınevimizden çıkan son kitabı “Komploların Yüzyılı, Yüzyılın Komploları” isimli çalışmasında Amerika Birleşik Devletleri’nin 19. Yüzyılın sonlarından beri saldırgan ve yayılmacı bir politika izlediği ve birçok yalan iddia ve komplo tertipleyerek bugünkü “imparatorluk” aşamasına geldiği kaydediliyor. Akar’ın tek tek ortaya koyduğu olayların sonucuna göre ABD, bugün geldiği noktayı ve eriştiği gücü bir dizi komployu hayatı geçirmesine borçlu. Akar’ın iddiasına göre, Amerika baştan beri çizdiği bir strateji doğrultusunda dünyaya egemen olmaya çalışıyor ve bunu günden güne askeri gücünü daha da büyüterek gerçekleştiriyor. Kitaba Amerika’nın keşfindeki “komplo izleri” ile başlayan Akar emperyalizmin “üstyapısal” özelliklerini öne çıkartarak olayın İdeolojik-dini motiflerini aktarmış bulunuyor. Ayrıca Başkan George Bush’un da mensubu bulunduğu evanjelik akımın nasıl bir “Kıyamet Senaryosu” peşinde koştuğu da vurgulamış bulunuyor. “Emperyal seçenek: Genişlemenin bebek adımları”nın anlatıldığı bölümde ABD’nin tarih sahnesine emperyal bir güç olarak ilk çıkışının “Maine” gemisinin esrarengiz şekilde batmasına borçlu olduğunu kaydediyor. Ayrıca ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine yol açan ikinci bir gemi batması olayı olan “ Lucitania’nın Batışı”nda da komplo izlerini takip etmiş durumda. (Burada Pearl Harbour ile kıyaslamalar da yapılmış. ABD’nin Küba’ya karşı giriştiği “Domuzlar Körfezi” harekatının nasıl bir CIA komplosu olduğu da etraflıca anlatılmış halde. Aynı şekilde Vietnam Savaşı’nının da Maddox Destroyeri’ne karşı gerçekte olmayan hayali bir saldırı ile başladığı da belirtilmiş durumda. Ayrıca 1973’te Başkan Allende’nin devrilmesi ve Şili’de cunta ile sonuçlanan sürecin bir CIA-ITT ortak yapımı komplo olduğu etraflıca anlatılmış bulunuyor. Bütün bunların yanı sıra “ABD’nin Komplo Okulu: Fort Benning” başlıklı bölümde ABD’nin komplocu yetiştiren okulu tanıtılmış. “ABD’nin Komplolarla Örülü Kirli Sicili” başlıklı bölümde ise Amerika’nın bugüne kadar gerçekleştirdiği bütün savaşların, darbelerin, suikastların kronolojisi çıkartılmış. Son olarak ise Akar’ın bir komplo olarak gördüğü 11 Eylül’ün analizinin yapıldığı “11 Eylül: Komploların Çapı, Tekniği ve Hedefi Değişiyor” başlıklı bölüm ile 11 Eylül’ün bir “milat” olarak sonuçları tartışılıyor. Akar, Başta Fransa veya Almanya olmak üzere yakın bir zamanda Avrupa′da yeni bir saldırı olacağını iddia ediyor. Komploların bir parçası olarak yalan haber ve yanıltıcı bilgilendirme sorununa da bir başlık ayıran Akar, “CIA-Vole haberler” e de gazeteci gözüyle bakmış bulunuyor. Türkiye’ye yönelik analizin yapıldığı “Türkiye komploların neresinde?” başlıklı bölümde ise Akar, Türkiye ile ABD’nin Kuzey Irak dolayısıyla er veya geç sıcak bir çatışma içine girecekleri öngörüsünde bulunmuş. Akar kitabında ayrıca “Komplolara inanmayan” ve “anti-komplo teorisi” düşüncelerin bayraktarlığını yapan aydınlarla da sert bir polemiğe giriyor.
8.22 ₺ -
Psikolojik Savaş
Psikolojik savaşta bir toplumun ruh ve beyni etki altına alınmaya çalışılır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan son kitabı Psikolojik Savaş’ta bu teknikleri, insan ve toplum psikolojisi üzerindeki etkilerini konu ediniyor.Tarihin bilinen ilk savaş tekniği kitabının yazarı olan Çinli kumandan Sun Tzu, kitabının büyük bir kısmını rakibin psikolojik olarak çökertilmesi üzerinde durur. Askeri strateji ve taktiklerin en önemlilerinden biri de Psikolojik Savaş teknik ve taktikleridir. Belirli bir amaca yönelik, uzun vadeli plan ve stratejilerle yapılan psikolojik savaş hem sıcak hem de soğuk savaş dönemlerinin en çok başvurulan mücadele yöntemlerinden biri olmuştur. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Timaş Yayınları arasında piyasaya çıkan yeni kitabı Psikolojik Savaş’ta askeri bir kavram olan bu terimin günlük hayatımızda nasıl kullanıldığını Türkiye ve dünyadan örnekler ışığında tarihten günümüze bilimsel olarak inceliyor. Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor. Kitapta; klasik psikolojik savaş bilgileri dışında, bilgi savaşı, elektromanyetik savaş, beyin kontrolü, propaganda yöntemleri ve bilgisayar devrimi, internet taarruzu, tarihsel bilgiler, gelişen intihar eğilimleri, baskıcı kültürlerin etkileri, itaat kültüründen demokratik kültüre geçiş, psikolojik savaşta rol alanların ruh hallerinin tahlilleri, insanın ruh hallerinin nasıl etki altına alındığı gibi alt konular da işleniyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan kitabın yazılış amacını şöyle açıklıyor: “ Hile ve aldatmaların etkili olabilmesi için, gizli kalması gerektir. Amacımız hile ve aldatma yöntemlerinin bilinmesini sağlamakla toplumsal ahlaka hizmet etmektir. Psikolojik savaşta yenilen taraf, bilgi gücü zayıf olan taraftır. Doğru insanların ayakta kalmak, toplumun geleceğinde söz sahibi olmak gibi bir kaygıları varsa bu kitabı okumaları önemlidir.” Kitapta Türkiye gündemini de yakından ilgilendiren konulara temas edilmiş. Darbe öncesi medya ve diğer iletişim organları kullanılarak oluşturulan sahte tehdit ortamının nasıl yapıldığı; BÇG olarak bilinen, Batı Çalışma Grubu’nun 28 Şubat öncesinde kamuoyunu nasıl yanlış bilgilendirerek tehdit ve tedirgin edici bir zemin hazırladığı ve siyasi hareketlerin kamuoyu desteği sağlamak amacıyla yaptıkları beyin yıkama faaliyetlerine ilişkin ilgi çekici analizler kitabın başlıca ilgi konularından biri.
240.50 ₺ -
Üç.. İki.. Bir
Dünyanın politik dengelerindeki dalgalanmalar devam ederken, bu çalkantının merkez noktalarından biri olan Türkiye′de de gündemin yoğunluğu sürüyor. Türkiye′nin tarihi ve bölgesel konumunun getirdiği bu gelgitlerin durulması ve perdenin arkasından ′′suni gündem′′ oyunlarını tezgahlayan suflörlerin fark edilmesi için olayların doğru analizlerle yorumlanmasına ihtiyaç var. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini vurgulayan yazılarıyla herkesin beğenisini kazanan Mahir Kaynak da bu kitapta yer verilen yazılarında durgunlaşacak sular ve gelecek aydınlı günler için önemli ipuçlarını veriyor bizlere. Labirentteki yol arayışının finaline doğru yaklaştığımız bir süreçte. Sizce gerçekler ne kadar şaşırtıcı?
6.17 ₺ -
İpler Kimin Elinde
Neil Amstrong, kapsülün son basamağına adımını attığında, kendisi de dahil tüm dünya soluğunu tutmuştu. Tarihte ilk kez bir insan, dünya dışındaki bir kara parçasına adımını atacaktı. Son bir hamle ile kendini havasız boşluğa bırakarak ay’ın tozlu yüzeyi ile kucaklaştı. İlk adımını attığında dudaklarından dökülen ‘Bu benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım’ cümlesi, 20. yüzyılın en gösterişli ve en inanılmaz olayını özetliyordu…’ Peki insanlık için büyük olanbu adımın, aslında ‘insanlık için büyük bir yalan’ olabileceği ihtimalini hiç sorguladınız mı? Amerikalılar, o günkü teknolojik şartlar dahilinde gerçekten Ay’a gidebilmeyi başarmış mıydı? Yoksa bir takım şüpheli beyinlerin iddia ettiği gibi bu tamamen rakipler karşısında üstünlük sağlamaya yönelik ‘psikolojik bir göz boyama’ dan ibaret koskocaman bir yalan mıydı? Kafa karıştıran sorular ve şüpheler sadece Ay harekatı ile sınırlı değil. Kennedy suikastinden Galler Prensesi Diana’nın şaibeli ölümüne, Körfez Savaşı’nın perde arkasından Bilderberg toplantılarına, Mars gezegeninin yüzeyindeki insan silüetinden UFO’lara ve daha benzer bir çok garip ve şaibeli olayın arkasında yatan şaşırtıcı gerçekler nedir? Acaba yakından takip ettiğimizi sandığımız gündemi belirleyen görünmeyen güçler mi var? Sadece bilmemize izin verildiği kadar mı biliyoruz? Hangi gerçekler bizden saklanıyor? Daha da ötesi, dünyayı kim yönetiyor?… Elinizdeki bu kitapla tarihi şekillendiren olayların akışına yön verenlerin yüzlerine ışık tutabilecek. ‘komplo teorisi’ damgasıyla gözardı edilen iddiaları bir kezde kendi mantık süzgeçinizden geçireceksiniz. İşte kitabımızda bulunan başlıklardan bir kaçı: Ay′a Ayak Basıldı (mı?) Kennedy′i Kim Öldürdü? Evrende Yanlız mıyız? Peaerl Harbor. Japonlara Kurban Edildi! Beynimizi Kim Kontrol Ediyor? Dünyayı Kim Yönetiyor? Mars′daki Yüz Kimin? Saddam Kimin İçin Çalışıyor? AIDS Biyolojik Bir savaş Silahı mı? Avrupa′nın altındaki el:Gladio Prenses Diana Kaza mı. Suikast mı? Zamanda Yolculuk Yapan Gemi: Philadelphia Olayı
7.88 ₺ -
Echelon
İstihbarat Dünyasının Perde Arkası Dünyanın en sürükleyici ve derin izler bırakan oyunu olarak gösterilebilecek istihbarat, hiçbir zaman perdelerini kapatmadı. Asırlar boyunca misyon ve yöntem değiştiren casusların tek bir hedefi vardı; daha çok bilgi! Mısır çöllerinin sıcak kumlarından Beyrut’un barut kokan sokaklarına, Kremlin Sarayı’nın soğuk koridorlarından Doğu Berlin’in kasvetli caddelerine varıncaya kadar, gölgelerinin düşmediği hiçbir yer kalmadı... İki Dünya Savaşı milyonların canını aldı. Yerkürenin değişik coğrafyalarında tezgahlanan darbeler, siyasi tarihin akışını değiştirdi. Soğuk Savaş 50 yıllık bir döneme imzasını attı. İdeolojilerin ve çıkarların önünde engel olarak görülen bedenler, akıl almaz yöntemlerle ortadan kaldırıldı. Hitler’den Şah Rıza Pehlevi’ye, Stalin’den Putin’e onlarca lider, nefes kesen manevralarla siyasi istikballerine ulaştı. Nikaragua’dan Türkiye’ye bir dizi ülke istihbarat savaşlarının rüzgarıyla savruldu. Tüm bu tarihi detayların baş mimarı gizli servisler ve casuslar oldu! Peki oyun sona erdi mi? Hayır. Küreselleşme söylemi ile daldığı derin uykudan 11 Eylül şoku ile uyanan insanlık. Eskisinden daha şiddetli bir istihbarat savaşına tanık olmak üzere. Casus uydular gözlerini dört açtı, mahremiyet çoktan tozlu raflara kalktı ve oyunda yeni bir perde açıldı. Perdenin ardına göz atmaya hazır mısınız? İşte kitabımızda bulunan başlıklardan bir kaçı: 1.PERDE: Dalilah’tan Dünya Savaşlarına İngiliz istihbarat dünyası ve ‘Robinson Crusoe’ ‘Koca kulaklı’ Casanova 2.PERDE: Sıcak Savaştan Soğuk Savaş’a Çar’ın casusları Majestelerinin gizli servisi Sırp gizli servisi I.Dünya Savaşı’nı patlatıyor! Kahraman, hain, şarlatan: Arabistanlı Lawrence Terör Makinası: Çeka’dan KGB’ye giden yol Kızıl Ordu’nun Gözü: GRU İstihbarat fakiri Birleşik Devletler! II. Dünya Savaşı. casuslar ve ideolojiler arenası Hitler’in bıçağı: GESTAPO 3. Perde: Soğuk Savaşın sıcak oyunları Churchill: ‘Demir Perde İndi!’ Hey gidi Hitler! Ve CIA sahnede.
9.25 ₺ -
Ankarada Gölge Oyunları
BÜLENT ORAKOĞLU ANKARA’DAKİ GÖLGE OYUNLARINI ANLATIYOR!!! Kızıl Elma Koalisyonu ve Darbe Hazırlıkları “Genç Subaylar Rahatsız!” Danıştay Baskını Küre Operasyonu Atabeyler Operasyonu 27 Nisan Muhtırası 28 Şubat sürecinin perde arkasını “DEŞİFRE” isimli kitabıyla aralayan, Batı Çalışma Grubu’na ait gizli belgeleri açıklayan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu Ankara’daki gölge oyunlarını anlatıyor. Amaç, hükümeti düşürmek “Kısa bir süre önce, bir partinin genel başkanı, beni, Armada Alışveriş Merkezi’ne yemeğe davet etti. Yemekte, kimlerle birlikte hareket ettiklerini anlattı. Amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu ve yakın bir zamanda harekete geçeceklerini söyledi...” “Hükümeti düşürmek amacıyla oluşturulmuş, yirmi beş ayrı birim var. ‘Birim’ kelimesini kullandığımda birileri çok fazla rahatsız oluyor. Bunlardan birinin görevi, Danıştay saldırısı idi. Sauna Çetesi bir birimdi. Hrant Dink Cinayeti de bu birimlerden bir tanesi tarafından işlendi. Olayların arka planını incelediğinizde, aynı adrese ulaşıyorsunuz…” “Bu ülkede Başbakan iseniz, devamlı bir korku içinde yaşarsınız: Terör sebebiyle mi, yoksa ekonomik kaosla mı iktidardan uzaklaştırılacağım?” Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, düğmeye kimlerin bastığını ve Ankara’daki gölge oyunlarını gözler önüne seriyor…
7.54 ₺