-
Her Şeyin Bir Anlamı Var
İnsan düşüyor, kalkıyor, kendisine bir hikâye kuruyor. Kendi hikâyesine çok inanıyor, az inanıyor, hiç inanmıyor. Başkalarının hikâyesine inanıyor. Kendisine inanılacak değişik hikâyeler buluyor. Bir ömrü bir hikâyenin parçası olmak için tüketiyor. Bana diyorsun ki “Bu dünya anlamsız; ben burada olmayı kendim seçmedim.” Bu sözcüklerde burası ile orası arasında asılı duran bir hayatın izleri var. Yokluk ve varlık arasında yürüyen bir ip cambazının hüneri. Şimdi diyorum ki ben sana, her şeyin bir anlamı var. Çiçeğin, böceğin, dalları eğen rüzgârın, ağzımızdan çıktıktan sonra yüzyıllarca uzayda asılı duran sözcüklerin bir anlamı var. Konuşuyoruz seninle. Yavaş yavaş iyileştiğini hissediyorum. Öfken azalıyor. Artık Tanrı’ya kızmıyor gibisin. Ve artık şükür ki, yaralarından ibaret değilsin. Hayatın çiçek tozları gibi oradan oraya neşe içinde uçuşuyor. Varoluşuna sinen ıstırap sanki daha derinlere, kımıldadığında hissetmeyeceğin bir yerlere iniyor. Onunla da başın hoş olsun, çünkü bir anlamı var. “Yavaşla” ve “Merhamet”ten sonra, Kemal Sayar’dan insani özümüzü keşfe davet niteliğinde bir kitap daha: “Her Şeyin Bir Anlamı Var”
9.25 ₺ -
Kayıp Gül
29 DİLDE, 40’TAN FAZLA ÜLKEDE BASILAN ULUSLARARASI BİR BESTSELLER Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran KAYIP GÜL genç Türk romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Mrtı'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına dk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yeraldı. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor. “Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında.” DPA - ALMANYA “Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var.” TVA Televizyonu - KANADA “Türklerin Küçük Prens’i tüm dünyayı büyülüyor.” Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA “Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü.” Magazin 2000plus – ALMANYA “Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.” Air Beletrina - SLOVENYA “Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü.” Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ “Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim.” Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA "Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı "Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala – Kasım 2003 Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu'yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Eserlerinde doğu ve batı motiflerine eşit derecede yer veren Serdar Özkan bir röportaj sırasında kendisine yöneltilen, “Siz, batı hakkında yazan doğulu bir yazar mısınız, yoksa doğu hakkında yazan batılı bir yazar mısınız?” sorusuna “Ben bir insanım” diye cevap verecek kadar insanın evrenselliğini ve birleştiğimiz noktaları ön plana çıkaran bir yazar. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğu’yla-Batı’yı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen Amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens''i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor.
8.91 ₺ -
Tarihi Değiştiren İmparatorluklar
‘Tarihi Değiştiren İmparatorluklar’ sizi nefes kesen bir maceraya çağırıyor Timaş’ın Popüler Tarih serisinin lokomotifi Tarihi Değiştirenler, bu kez imparatorlukları masaya yatırıyor. Yazar Ali Çimen sizleri, Asya steplerinden rengârenk ipeklerle süslü Çin saraylarına; Avrupa’nın rutubet kokulu şatolarından güneşten kavrulan Yunan kıyılarına; Bizans’ın gizemli kiliselerinden Arap yarımadasının gölgeli cami avlularına; devasa dalgalara beşiklik eden Okyanuslardan dünyanın en el değmemiş diyarlarına; Afrika’nın balta girmemiş topraklarından Hindistan’ın nemli vadilerine; Avrupa’nın kasvetli sokaklarından Moskova’nın dış mahallelerine; Amerika’nın dört bir köşesinden Kore’nin sarp dağlarına, Vietnam’ın güneş geçirmeyen ormanlarına uzanan; dünyayı avuçlarınızın arasına alacağınız bir serüvene ortak olmaya davet ediyor. Gelin, Çin’in iki bin yıllık imparatorluk geçmişinin ilmek ilmek örülüşüne tanıklık edin, Çin’i alt üst eden ayaklanmaların, suikastların ve saray oyunlarının bir parçası olun! Büyük İskender ile boğazı geçip Pers diyarlarına girin, Asya steplerini aşın, ormanlarında fillere karşı savaşın. Perslerle bir olup Persepolis’i İskender’e karşı savunun! İslam ordularının bir parçası olun; hak için kılıç sallayın. Emevilerle Endülüs kapılarına dayanın, Avrupa tarihini değiştirin! Sezar’la bir olun Roma yürüyün! Senato’daki dedikodulara kulak kabartıp, Romalıların arasına karışın. İmparatorları alkışlayıp, idamlarına şahit olun, Roma’nın kan üzerinde yükselişini izleyin. Bizans şövalyeleriyle bir olun, Konstantinopol’ün surlarından düşmana ok atın; Fatih Sultan Mehmed’in cengâverleri arasına karışıp Konstantinopol’ün surlarını aşın, çağ kapayıp çağ açın! Hunlarla bir olun, Avrupa’yı tir tir titretin; Roma’nın kapılarına dayanın, Papalar sizden af dilesin. Moğolların saflarına karışın, taş üzerinde taş bırakmayın, atlarınız çatlayana dek dünyayı fethe soyunun! İtalyan kâşiflerin arkadaşı, İspanyol, Portekizli ve Hollandalı gemicilerin yoldaşı olun; bilinmezlere yelken açın. Ardınızdan gelip dünyayı yağmaya soyunan acımasız şövalyelerin kıyımlarına tanıklık edin; Haç’ı sırtlayıp yerli halkları ‘aydınlatmaya’ soyunan din adamlarına tanıklık edin. Yağmurla yıkanmış İngiliz saraylarının karanlık koridorlarında turlayın. Yürekleri, üzerinde güneş batmayacak topraklar için çarpan kral ve kraliçelerin sofralarına misafir olun. İngiliz denizcileri, askerleri ve siyasetçileriyle aynı karavanaya kaşık sallayıp, Kuzey Amerika’dan Avustralya’ya uzanan İngiliz İmparatorluğu’nun doğuşunu izleyin. Amiral Nelson’ın mürettebatına karışıp, Fransızları topa tutun! Napolyon’a asker yazılıp Mısır çöllerinde, Akdeniz’in tuzlu sularında ve buza kesmiş Rus steplerinde kılıç sallayın; dünyayı Fransız yapmanın hayallerini kurun! Münih’in varoşlarında ateşli ve kışkırtıcı konuşmalar yapan Adolf Hitler’e kulak kabartın, dünyayı kasıp kavuran Nazi terörünü iliklerinizde hissedin. Küf, ter ve kan kokulu trenlerle toplama kamplarına yolculuk edin. Hitler’in son saatlerini onunla birlikte sığınağında yaşayın. Nazilerin yıkılan hayallerinin çıkarttığı toz bulutunda kaybolun… Lenin ile Petrograd varoşlarında nutuklar atın, devrimci işçi kalabalığına kapılıp Çar’ın sarayına yürüyün. Monarşiyi devirip, Sovyetler Birliği’ni kurun. Ve dünyayı dehşete boğan Kızıl İmparatorluğun mimarlarıyla tanışın! Stalin’den korkun, Gorbaçov’u alkışlayın. Soğuk Savaş’ın sıcak cephelerinde terleyin. Amerikalı devrimcilerle İngilizlere karşı savaşın; Amerika Birleşik Devletleri’ni kurun! Uzaya çıkın, atom bombasının dehşetine tanıklık edin. ‘Amerikan Emperyalizmi’nin ayak izlerini takip edip, Sovyetleri yıkın! Dünyanın ayakta kalan son imparatorluğunun şifrelerini çözün. Gelin; tarihi okumayın, bizzat yapın…
15.07 ₺ -
Tarihi Değiştiren Kadınlar
Tarihi değiştiren, dünyayı titreten kadınlar! “Geçmişe baktığımızda, erkek egemen bir seyrüseferin hüküm sürdüğünü görürüz. Kılıç kuşanıp fetih yapan, çağ açıp çağ kapatan, yaptığı bir konuşma ya da aldığı kararla kitleleri coşturan, atomu parçalayarak insanoğluna sınırsız enerjinin kapılarını açan, bazen kabul etmek istemesek de, çoğunlukla erkekler olmuştur. Peki bu, tarihin beyaz perdesinde hep erkeklerin başrol oynadığı lamına mı gelir? Ne yani, kadınlara düşen rol, her zaman ‘en iyi yardımcı oyuncu’ rolü oynamak mıdır? Tabii ki hayır. Yüzyılların üzerine oturduğu mayınlı tarih tarlasından sıyrılıp çıkan öyle kadınlar olmuştur ki, teşbihte hata olmaz, o çok ‘bilindik’ erkekler, bu kadınların azametlerinin gölgesinde bile terlemeden edememiştir!” Gazeteci yazar Ali Çimen “Tarihi Değiştirenler” dizisinin son kitabı Tarihi Değiştiren Kadınlar’a böyle başlıyor ve 30 ünlü kadını sayfalarında konuk ediyor. Bu 30 kadın arasında Mısır İmparatoriçesi Cleopatra, ünlü kadın casus Mata Hari, Nobelli Madam Curie, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dönemine damgasını vurmuş ‘iktidar avcısı’ Hürrem Sultan gibi isimler de var; insanlığın özgürlüğe giden yolda devrim niteliğinde adımlar atmasını sağlayan siyahi kadın eylemci Rosa Parks ve Tom Amca’nın Kulübesi isimli romanıyla Amerika’daki kölelik kurumuna kalemiyle savaş açan Harriet Beecher Stowe da. Bir fabrika işçisiyken kendisini uzayda bulan Tereşkova ve okyanusları aşan havacılık sevdasıyla hayatını uçmaya adayan Amelia Earhart da yüksek tempolu hikâyeleriyle listede yerlerini alıyor. Kitabın önemli bir bölümü de iktidar peşinde koşan kadınlara ayrılmış: Pakistan’ın ve aynı zamanda İslam coğrafyasının ilk kadın Başbakanı Benazir Butto; düşman kardeşi Hindistan’da yine ailece ülke siyasetine damga vurmuş, ülkesinin ilk Başbakanı İndira Gandi; Fransa’ya 40 yıl boyunca hükmeden İtalyan Catherine de Medici; Rusya’yı çağının en güçlü ülkelerinden biri yapan Alman kökenli Katerina; İngiltere’den Kraliçe Elizabeth, Kraliçe Victoria ve onların bıraktığı yerden bayrağı devralarak İngiltere’yi bir küresel aktöre dönüştüren ‘Demir Lady’ Margaret Thatcher. İktidarda olan kadınların yanı sıra iktidarda olan erkeklerin yanındaki ihtiraslı kadınlara da şahitlik ediyor tarih ve dolayısıyla kitap da. Komünist Çin’in en korkulan simalarından biri olan Jian Qinq ya da daha çok bilinen ismiyle Bayan Mao; oğlunu padişah yapmak için bir diğer oğlunu kurban eden Kösem Sultan ve Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron’u efsaneye dönüştürme yolunda kendisi bir efsane olan Eva Peron. Kitap ayrıca, bol görsel malzemesi, Hürrem ile Kanuni arasında gelip giden aşk mektuplarından satırlar, Simone de Beauvoir ve Jean Paul Sartre’ın ölümsüz aşkı ve bu 30 kadının gündelik hayatlarına ilişkin daha birçok ayrıntılı ile adeta kahramanlarını ete kemiğe büründürüyor. * I. Elizabeth İspanyol hanedanına karşı Osmanlı’nın himayesindeydi. Sultan III. Murad“Siz dahi südde-i sa’adetime ita’at ve inkıyada sabit-kadem olup, ol caniblerde vakıf ve muttali olduğunuz ahbarı arz ve ila’m etmekden hali olmıyasız” diyordu Kraliçe’ye. Buna karşılık o da III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan ve eşi Safiye Sultan’a hediyeler gönderiyordu. * Jeanne d’Arc Orleans’ta başına geçtiği Fransız ordusu ile İngilizleri hezimete uğrattığında henüz 17 yaşındaydı. * Kösem Sultan torunu IV. Mehmet’i tahta geçirmek için oğlu I. İbrahim’i gözünü kırpmadan katlettirdi. Ancak daha sonra IV. Mehmet için de sinsi planlar yaptığını sezen Turhan Sultan, kayınvalidesi için Başlala Uzun Süleyman Ağa’ya kısa ve net bir emir verdi: “Kösem’i canlı görmek istemiyorum!” * Osmanlı sultanlarına Rusya namıma kök söktüren, ülkesini kısa zamanda modernleştiren Büyük Katerina aslen Almandı. * Feminist düşünür Simone de Beauvoir hayatı boyunca bir adamı aşkla sevdi: Jean Paul Sartre * Çin Kültür Devrimi’nin silahlı gücü Kızıl Muhafızlar’ı kuran Mao değil, eşi Jiang Qing idi. * 1981’de Altın Mabed’i ele geçiren Sihleri acımasızca bastıran İndira Gandhi bir şeyin farkında değildi: Yakın korumalarından ikisi Sihti ve onu ortadan kaldırmaya niyet etmişlerdi. * Arjantin’in efsane First Lady’si hayatını kaybettiğinde 33 Eva Peron’un naaşı ülkesine eşi Hugo’nun kendisinden sonra evlendiği Isabel Peron tarafından getirildi.
240.50 ₺ -
Tarihi Değiştiren Askerler
“TARİHİ DEĞİŞTİRENLER” SERİSİ DEVAM EDİYOR… Daha önce “Tarihi Değiştiren Savaşlar”, “Tarihi Değiştiren Konuşmalar”, “Tarihi Değiştiren Olaylar” adlı kitapları çıkan Ali Çimen, “Tarihi Değiştiren Askerler” kitabı ile seriye devam ediyor. Çimen, yeni çalışmasla dünya tarihinde nam salmış başlıca kumandanların hayatlarını, hayatlarındaki dönüm noktalarını, onları tarihi değiştiren kouma getirsavaşların öncesini ve sonrasını ele alarak okurlarının beğenisine sunuyor. Serinin diğer başlıkları olan tarihi değiştiren ‘Konuşmalar’, ‘Savaşlar’ ve ‘Olaylar’da olduğu gibi, bu çalışmada da aynı yol haritası takip ediliyor. Askerlerin kitaptaki dizilişi kronolojik sırayı izlese de, asıl hareket noktası; günümüz medyasındaki aktüel-popüler bilgi akışı esnasında kendisine en fazla atıfta bulunulan; Hitler, Napolyon, Büyük İskender, MacArthur, Sezar gibi askerlerin okuyucuya daha iyi tanıtılması oldu. Bununla birlikte Pearl Harbor limanını bombalayarak Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan Japon Amiral Yamamoto, yine İkinci Dünya Savaşı’nda Nazileri geri püskürten ve belki de gerçek anlamda savaşın kaderini değiştiren Rus Mareşal Zhukov, Napolyonik Savaşlar sırasında Fransızları Akdeniz’den silerek İngiltere’nin neredeyse bir asır boyunca ‘denizler hakimi’ olmasını sağlayan Amiral Nelson ve Güney Amerika’yı kılıcıyla İspanyollaştırıp, Yeni Dünya’nın zenginliklerini Avrupa’ya taşıyan Cortes gibi; tarihte köklü izler bırakmış, lakin ülkemizde pek gündeme gelmeyen isimler de kitapta yer alıyor. Tüm bunların yanı sıra ‘Tarihi Değiştiren Askerler’ ile Halid Bin Velid, Alparslan, Selâhaddin Eyyübi, Fatih Sultan Mehmet, Barbaros Hayreddin Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve tabiî ki Atatürk gibi, tarafı olduğumuz siyasal kültürel sahnenin önemli aktörlerinin dünyasına da misafir olabileceksiniz. Kitapta Yer Alan Askerler Bir kitapla onlarca askere zafer kazandıran general; SUN TZU, Makedonya’dan yola çıktı, tüm dünyayı fethe kalktı; BÜYÜK İSKENDER, Roma’nın belalısı Kartaca Generali; HANNİBAL, Roma’nın muzaffer komutanı dünyayı fethe çıkıyor; JÜL SEZAR, Göçmen kabilelerini topladı; Roma İmparatorluğu’na kan kusturdu; ATİLLA, Allah’ın Kılıcı, 100 savaşa girdi hiç birini kaybetmedi; HALİD BİN VELİD, Cermen prensliğinden Roma İmparatorluğu’na koşan Frank Kralı, Birleşik Avrupa hayalinin mimarı; CHARLEMAGNE, Anadolu’nun kapısını Türklere açan büyük savaşçı, Malazgirt Fatihi; SULTAN ALPARSLAN, Haçlıların Kudüs iştahını kesen İslam kumandanı; SULTAN SELÂHADDİN EYYUBİ, İngilizlerin ‘Arslan Yürekli’ İngilizce bilmeyen Kralı; I. RICHARD, Moğol steplerinden dünyayı fethe çıktı, Hazar’dan Japonya’ya uzanan bir imparatorluk bıraktı; CENGİZ HAN, İstanbul’u fethetti, Roma’yı istedi, Avrupa’yı Osmanlı’nın ayakları altına serdi; FATİH SULTAN MEHMET, Korsanlıktan Amiralliğe yükseldi, Akdeniz’i Haçlılara dar etti; BARBAROS HAYRETTİN PAŞA, Aztek medeniyetini yıkan, Güney Amerika’yı İspanyollaştıran kaşif; HERNAN CORTES, At üzerinden inmedi Osmanlı’yı cihan imparatorluğu yaptı; KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN; Kralcıları ezdi, mezarından çıkarılıp asıldı ama İngiltere’yi süper güç yaptı; OLIVER CROMWELL; Osmanlı ‘deli’, Batı ‘büyük’ dedi; Rusya’yı dünya devi yaptı; BÜYÜK PETRO, Yerlilerle, Fransızlarla, İngilizler için ve İngilizlere karşı savaştı; Amerika’nın ilk başkanı oldu; GEORGE WASHINGTON, Napolyon’a denizlerde nefes aldırmadı, İngiltere’yi denizler hakimi yaptı; AMİRAL NELSON, Asker, konsül, imparator; Fransız Devrimi’nin savaş makinesi; NAPOLYON BONAPARTE, Dünyayı ‘özgürleştiren’ kızıl diktatör; JOSEF STALİN, İki Dünya Savaşı’ndan Kore Harekatı’na Amerikalılara hep o komuta etti; DOUGLAS MACARTHUR, Büyük hayalleriyle büyük bir imparatorluğu küçülten asker; ENVER PAŞA, Çöken bir imparatorluğun subayıydı, kurduğu devletin cumhurbaşkanı oldu; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Japon donanmasının beyni, Pearl Harbor’ın fikir babası; AMİRAL ISOROKU YAMAMOTO, Tanklara aşıktı, her iki dünya savaşında da tanklarla Amerika’yı zafere taşıdı; GENERAL PATTON, Üstün Irk sevdasıyla dünyayı ateşe veren Faşist lider; ADOLF HİTLER, Üniversite okuyamadı; önce asker, sonra kahraman, ardından da Amerika’ya başkan oldu; DWIGHT DAVID EISENHOWER, Hitler’i yendi, hiç savaş kaybetmedi, Rus liderlerini gölgede bıraktı; MAREŞAL ZHUKOV.
17.13 ₺ -
Büyük Osmanlı Projesi
Bir bakıyorsunuz Belçika’da bir “Türk köyü”, bir bakıyorsunuz Himalayaların eteklerinde bulunan Keşmir eyaletinde de kendilerine “Osmanî” diyen Türk Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği… İngiltere Parlamentosu üyesi olup şimdilerde Londra Belediye Başkanlığı yarışına giren Boris Johnson’ın son Osmanlı İçişleri Bakanı’nın torunu olduğu haberi gazete manşetlerinde çınlarken, Meksika’da bir Osmanlı çeşmesinin ortaya çıktığı düşüyor önümüze. Nicolas Sarkozy’nin de, Fidel Castro’nun da atalarının Osmanlı Yahudisi çıkması yetmiyormuş gibi, besteci Wagner’in Sultan Abdülaziz’den para yardımı istediğini, Abdülhamid’in Pasteur’e beraber çalışma teklifinde bulunduğunu okuyoruz hayretle. Ve düşünüyoruz: Acaba tarihimiz hakiki çehresiyle arz-ı endam ettiğinde nasıl bir manzara karşısında kalacağız? Misak-ı Millî sınırları içinden görmeye ve düşünmeye alıştırılmış bir neslin dramıdır yaşadığımız. “Biz neydik?” sorusu, ete saplanan bir kurşun gibi hemen her adımda karşımıza çıkıyor veya biz hatırlamak istemesek de, başkaları tarafından çıkarılıyor. Bunun en son örneğini, Avusturya sağının temsilcisi Andreas Möller’in, “Türkler AB’ye girerse Viyana’yı kaybederiz’ mealindeki demecinde gördük. Demek ki, dedik, bu demeci okuyunca, biz unutsak da dünya bizi unutmuyor. Mustafa Armağan son kitabı Büyük Osmanlı Projesi’nde bu nicedir unuttuğumuz dünyanın kapılarını açıyor önümüze ve bize bir hafıza tazelemesi çalışması öneriyor. “Hatırla onu!” ikazı, kitabın her satırında karşımıza çıkıyor ve giderek “Hatırla kendini!” uyarısına bürünüyor. Osmanlı’yı, yaşadığı çağların küresel aktörü olarak konumlandıran ve bu yüzden de küreselleşmekte olan dünyamızda bunu daha önce tecrübe etmiş bulunan Osmanlıların birikiminden yararlanmanın önümüzü görmemize yardım edeceğini vurgulayan yazar, hem “küresel tarih” çalışmalarına Osmanlı’nın katkılarına atıfta bulunuyor, hem de Osmanlı tecrübesinin kendiliğinden bir ‘oluşum’ değil, bilinçli bir ‘proje’ olduğuna dikkat çekiyor. Armağan, “Büyük Osmanlı Projesi” adını verdiği bu projenin ana hatları hakkında ufkumuzu genişletecek bilgiler veriyor ve daha da önemlisi, Türkiye’nin içine girdiği yeni bir gelişme çizgisinde ‘Bir kere başarılan neden bir kere daha başarılamasın?’ sorusunun umut vadeden kuyusu içine gömüyor okurunu.
11.99 ₺ -
İmparatorluğun Son Akşamı
Osmanlı’nın en sancılı yılları. İttihat ve Terakki’nin rejim karşıtı çalışmaları, ülkenin dört bir yanında alevlenen ayrılıkçı ayaklanmalar, Meşrutiyet’in ilanı, 31 Mart Olayı, Trablusgarp Savaşı, Babıâli Baskını, Balkanlarda kaybedilen topraklar ve Garbî Trakya Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Teşkilat-ı Mahsusa’nın faaliyetleri ve Arabistan çöllerinde yaşanan amansız mücadeleler. Tüm dünyanın büyük bir savaşa sürüklendiği günlerde “devlet-i ebed müdet” için mücadele eden Kuşçubaşı Eşref ve arkadaşlarının soluk soluğa okunacak öyküsü. “Eşref Kuşçubaşı son dönem tarihimizde dikkati üzerine çeken, cıva gibi bir kahramandı. Hürriyet ateşinin Arapların içinde alevlenmesi amacıyla çalışmalar yaptı. Fakat çok geçmeden, rejim aleyhtarlığının, emperyalistlerin sinsi tahrikleriyle bölücülüğe dönüştüğünü fark etti. Bunlarla mücadele etmek için bir teşkilat kurdu. Miralay Rasim Bey, bu organizasyona Teşkilat-ı Mahsusa adını verdi. Yeni nesiller Eşref Kuşçubaşı’nı tanır ve onun gibi idealist olurlarsa, yeni Kuşçubaşılara kavuşabiliriz. Bunun için Eşref Bey’in hayatını bilmek çok önemlidir. Hakan Kağan konunun altından yüzünün akıyla kalkmış, Eşref Bey’i bize yakından tanıtmıştır. Bu toprağın çocuğu olarak kendisine teşekkür ediyor, yeni eserleriyle ilim ve irfan dünyamızı zenginleştirmesini diliyorum.”
8.91 ₺ -
Kumandan
Ödüllü romancı Okay Tiryakioğlu, yepyeni bir Gazi Osman Paşa romanıyla çıkıyor okurların karşısına:Kumandan. Romanın ana karakteri Gazi Osman Paşa, göğsündeki madalyalarla, mağrur edasıyla ünlü bir komutan olarak çizilmiyor yalnızca; çelişkileri, ümitleri, yalnızlığı ve hayalleriyle, kısacası “kanlı canlı” bir insan olarak öne çıkarılıyor. Tarihi gerçekliği, modern anlatı tekniklerden de faydalanarak kurmaca dünyayla birleştiren Tiryakioğlu, 19.yy’ın sonlarında Tuna nei yakınlarında vuku bulan Plevne Savunması’nı sürükleyici ve heyecan verici bir üslupla dillendiriyor. Elinden bırakamayacağı, tekrar tekrar döneceği iyi bir kitap okumak isteyen tarihi kurmaca meraklılarına duyurulur. Rus ve ona yardıma gelen Romen ordularınca istilaya uğramış bir Plevne, Düşmana karşı amansız bir mücadele veren bir avuç asker, Ve Plevne yamaçlarında ümitle ufku gözleyip İstanbul’dan uzanacak yardım elini bekleyen bir Kumandan... *** Zor zanaat iştir “iyi” bir tarihi roman bulmak; bulup da son sayfasına kadar usanmadan okumak. Kitapçıların raflarını süsleyen çoğu tarihi roman, aksiyon sahnelerinden ibarettir, kişileri de ruhsuz birer karton bebektir, onların iç dünyalarına girmek imkânsızdır çünkü. Böylece yıkıcı savaş sahnelerinden sıkılır, raftaki diğer mahzun tarihi romanların kaderine terk ederiz onu.
16.79 ₺ -
Erdoğan Operasyonu
“Bugün iki düşman gibi görünen ABD ve Rusya perde arkasında yeni bir denge politikası kurmak için anlaştılar. Türkiye’nin bu yeni düzende hangi safta yer alacağını konuşmamız lazım. Çünkü bu yeni süreç, Türkiye’de büyük dönüşümlere sebep olacak.” “Yeni süreçte Erdoğan ve ekibi taye edilecek fakat yine bu partideki bir grup isim iktidara gelecektir. Yeni lider orduyla kavga etmeyen, eşinin başı açık ama başörtüsünü serbest bırakacak, Kürt değil ama Kürtlerle çatışmayan biri olacak…” “Gül ve Erdoğan arasındaki ayrılık, Türkiye’nin stratejik müttefikinin hangi güç olacağı konusundaki görüş farklılığından kaynaklanıyor. Meselâ Gül, İngiltere ile ittifak kurmak isterken, Erdoğan ABD’yi tercih ediyor olabilir. İngiltere Kraliçesi’nin ziyaretini böyle değerlendirmek gerekir.” “Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle, aslında başbakan olmasının önüne geçmek istediler. Şimdi süreç tersinden işliyor. Bu kez iktidara, Gül’ün uyguladığı politikaları takip edecek bir isim geçebilir…”
13.36 ₺ -
Hidayet
Bir neslin elinden düşürmediği bu kitap, ilk günkü kadar taze ve ilk günkü kadar etkileyici. İslam ve imandan uzak Müslüman ailelerin çocuklarının yeniden kendi özlerine dönüşünün hazin ve ibretli öyküsü...Kırık kalpler, buruk duygular, yeni bir dünyaya umutla uyananlar ve huzura susamışların panaroması... Şule Yüksel Şenler'in kaleminden hisli düşünce damlaları...
140.60 ₺ -
Osmanlıyı Kuran Şehir Bursaya Şehrengiz
Hepimizin içinde ara sıra sebebini bilemediğimiz bir ‘Bursa’nın daveti’ çınlar. ‘Kalkıp Bursa’ya gitsem, onun diriltici çeşmesinden kana kana içsem ve yenilensem’ deriz sıkıntılı anlarımızda.Aslında hatırlanması bile başlı başına bir kurtuluş reçetesi olarak boy veren boşluğunu hissettiğimiz bir şehirdir o. Daha doğrusu, içimizdeki şehir hasretinin belli başlı parçalarının yeryüzüne hünerle nakşedilmiş bir suretidir Bursa’da aradığımız. Kendi yüzümüzdür. Kaybettiğmiz yüz… Aslında Abdülaziz döneminden itibaren Osmanlılar da bu ‘kayıp yüzü’ aramışlar ve onu Bursa’da bulmuşlardı. Bursa onlar için Osmanlı kudretinin sırrını muhafaza eden bir ‘kara kutu’ydu; kuruluş devrinin saflığını, enerjisini, heyecan ve coşkusunu kubbe ve minarelerine içirmiş bir ‘iç deniz’ gibiydi o. Bu kaynağa ulaşmak ve onun diriltici atmosferinde yıkanmak, 1,5 asırdır rüyamız olmuş. Bu “rüya” devam ediyor olmalı ki, içinde Bursa fokurdayan nesiller onda hâlâ bir şeyler (ne acaba?) bulmak için bir sabah uyanıp ‘Ben Bursa’ya gitmeliyim’ diyebiliyorlar. Bursa, tarihte mühürlediği mektupları onların önüne açacakmış gibi bir tutku ile gidiyorlar. Çanakkale gibi tıpkı… Mustafa Armağan da Bursa’nın cazip davetine koşanlardan biri. Onun için Bursa, tüketilecek ve eskitilecek turistik bir gezi objesi olmaktan fersahlarca uzakta gülümseyen keşfedilmeyi bekleyen bir kıta. Bursa’yı ‘Osmanlıların ilk başkenti’ olarak değil, ‘Osmanlı’yı kuran şehir’ olarak dünyamıza dikmeye çabalaması bu yüzden. Osmanlı’nın 3 kıtada çınlayan görkeminin sırları, Bursa’nın önüne diktiğimiz asırlık surların arkasında, bizi sabırla bekliyor diyor yazar ve ekliyor: Osmanlı’ya bir de Osmanlı’yı kuran şehrin penceresinden bakın!
5.48 ₺ -
Efsaneler ve Gerçekler
TÜRKİYE YAKIN TARİHİNİ BU SERİDEN ÖĞRENİYOR… “Tarihle birlikte düşünmek” için yola çıkan Mustafa Armağan’dan tartışmalara yol açacak kışkırtıcı bir kitap! Mustafa Armağan’ın KÜLLER ALTINDA YAKIN TARİH serisi adı altında başladığı “yakın tarih” yolculuğu, EFSANELER VE GERÇEKLER’le devam ediyor. Kitabın satırlarında ilerlerken yakın tarih örtülerinden sıyrılışına tanık olacaksınız. 1930’lu yıllar Cumhuriyet’in Altınçağ’ı sayılır mı? Kurtuluş Savaşında hangi ABD Başkanı’ndan medet ummuştuk? Atatürk Kuzey Irak'a neden girmek istemedi? Karabekir’in Atatürk’ü Cumhurbaşkanlığından indirme formülü neydi? Musul defterini nasıl ucuza kapadık? Atatürk ve Hitler ekonomik ilişki kurmuşlar mıydı? Atatürk hangi karikatürcüye ‘Artık çizme’ demişti? Hangi Cumhurbaşkanı darbecilere silah çekmişti? İnönü Sezer formülü ile mi cumhurbaşkanı seçilmişti? Kim Amerikancıydı: Menderes mi, İnönü mü? Cemal Gürsel, Menderes'e Cumhurbaşkanlığını teklif etmiş miydi? Mevhibe İnönü başını nasıl açmıştı? CHP gençliği hangi Çanakkale rezaletine imza atmıştı? Onuncu Yıl Marşı'nın bestesi çalıntı mıydı? Lozan Sevr’in hafifletilmiş miydi? ve ATATÜRK’ÜN SANSÜRLENEN FOTOĞRAFLARI! Tarihimizin, ama özellikle yakın tarihimizin hayaletlerinin ikide bir karşımıza çıkması bir tesadüf olabilir mi? Yoksa bir yerde hata mı yaptık? Ölüleri gömmeyi unutmuş olabilir miyiz? Hani terk etmekle başımızdan savabileceğimizi zannettiğimiz ölüleri? *** Doğru düzgün defnedilmediği için hayaletlerin cirit attığı tarih alanında uzun soluklu bir yürüyüşe çıkan Mustafa Armağan’ın Küller Altında Yakın Tarih ile başladığı yakın tarih kitaplığı, Efsaneler ve Gerçekler’le devam ediyor. Kitabı okurken her adımda yeni bir hayaletin mezarına kovuluşuna tanık olacaksınız.
9.60 ₺ -
Osmanlıyı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul
“Tarihle birlikte düşünmek” için yola çıkan Mustafa Armağan, bu kitabında Osmanlı’yı İmparatorluk Yapan Şehir olan İstanbul’un kabuğunu kırmaya çağırıyor okurunu. Bu kabuk kırılırsa fışkıracak enerjinin geçmişimizi olduğu kadar geleceğimizi de aydınlatacağına inanıyor. Çünkü Tanpınar’ın dediği gibi İstanbul bizim 'hakiki ruh mimarımızdır'. Ayasofya Camii’nin yanı başındaki iki bin yıllık Milion Taşı’nın dünyanın ortasını gösterdiğine inanıyordu Bizanslılar. Görkemli imparator Justinianus Kudüs’teki Süleyman tapınağına rakip olarak Ayasofya’yı inşa etmişti. Ya Fatih’in Büyük İskender’in Zülkarneyn olarak portresini aklının baş ucunda kılıç gibi taşıması neyin göstergesidir sizce? Genç Fatih, daha 32 yaşında iken bir büyük eğitim sitesi inşa etmişti şehrin kalbinde. Vakfiyesi’ndeki sözler Mekke’nin fethinden dönmekte olan İki Cihan Serveri’nin (sav) fem-i mübareğinden dökülen incileri derliyordu adeta: “Küçük cihad bitti, şimdi büyük cihad başladı.” Bunun içindir ki, daha Fatih’in tarihçisi Tursun Beğ’in kaleminden başlayarak İstanbul merkezli bir bakış, Osmanlı’nın dünyaya açılma felsefesinin sütunlarından biri olacak ve Beylerbeyi Sarayı’nda mahpus bulunan sabık padişah II. Abdülhamid’e, kardeşi Reşad’ın İstanbul’u terk etmesi ricası iletildiğinde şu acı sözleri söyletecekti: Fatih’e karşı şehrini kahramanca savunan İmparator Konstantin kadar da mı olamayacağız? Buradan bir yere gitmiyorum. Gerekirse bana bir silah verin, İstanbul’un savunmasına katılayım!
10.28 ₺ -
Yakın Tarihin Kara Delikleri
Mustafa Armağan’ın Küller Altında Yakın Tarih ile başladığı “yakın tarih” yolculuğu, Yakın Tarihin Kara Delikleri'nde çapını genişleterek devam ediyor. Kitabın satırlarında ilerlerken yakın tarih örtülerinden sıyrılışına tanık olacaksınız. * Vahdettin Sevr Antlaşması’nı imzaladı mı? * Misak-ı Millî sınırları var mıydı? * Atatürk hangi mektubunu unutturmak istedi/div> * Mustafa Kemal’in Kerkük’n mesaj neydi? * Mustafa Kemal, Vahdettin konusunda nasıl yanıltıldı? * Kurtuluş Savaşı’na gönderilen Rus altınları borsada nasıl batırılmıştı? * Soykırım iddialarını bitirmeye kararlı Osmanlı Sadrazam'ı kimdi? * Ermeni’nin Ermeni’ye yaptığı tehciri biliyor musunuz? * Menemen kışkırtması neyi örtüyordu? * Menderes idamdan önceki son mektubunda hangi kehanette bulundu? * Atatürk Mehmed Akif'i neden eleştirildi? * Atatürk Masonluğa girmiş miydi? * Çanakkale zaferi Abdülhamid'in gözbebeklerine mi mal olmuştu? Yakın tarihimizi yeni bir gözle, adeta sandıklar önümüze yeni açılıyormuş gibi bir merak duygusuyla okumak, kaynakların satırlarını heyecanla sökmek ve yavuz hırsızların hafızamıza oynadıkları oyunu elbirliğiyle bozmak için seferber olmak... Mustafa Armağan’ın "Küller Altında Yakın Tarih" ile başladığı yakın tarih yolculuğu, "Yakın Tarihin Kara Delikleri"nde çapını genişleterek devam ediyor. Kitabın satırlarında ilerlerken yakın tarih örtülerinden sıyrılışına tanık olacaksınız.
10.97 ₺ -
Küller Altında yakın Tarih
“Tarihle birlikte düşünmek” için yola çıkan Mustafa Armağan’dan tartışmalara yol açacak kışkırtıcı bir kitap!* "Vahdettin haindi" iddialarına dur diyecek gerçekler… * Vahdettin-Mustafa Kemal kördüğümünü çözen telgraf! * Sivas Kongresi zannedilenin tersine mandayı mı savunuyordu? * Atatürk’ün Nutuk metni henüz hatasız olarak yayınlanmış değildir! * Atatürk Hatay’ın bağımsızlığına kavuşması için mücadele vermiti. Peki bu bir istisna mıydı? * Atatürk kadınlara milletvekili seçilme haklarını almaları için askerlik yapma şartını öne sürmüştü! * 1930’ların ortalarına doğru Gazi Mustafa Kemal’in “Atatürk” yapılması, onun yarı yarıya emekliye ayrılması anlamına geliyordu. * 70 yıldır sürekli hortlayan Bursa Nutku, siyasetin tarihi nasıl kullandığını gösteren çarpıcı bir örneği! * 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın Atatürk’le doğrudan bir ilgisi olmadığı gibi onu çocuklara armağan ettiği de doğru değildir! * Cumhuriyet, Osmanlı’dan “büyük devlet” olma ayrıcalığını miras almıştı! * İsmet İnönü ailesinin yolsuzlukları, zamanında ört bas edilmişti! * Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın hanımının Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde maaşı kesilmişti! * Varlık Vergisinin diğer yüzü! Şehir ve Osmanlı tarihi üzerine kitaplarından tanıdığınız Mustafa Armağan bilmediğimiz, daha doğrusu unutulan yüzünü aydınlatmak için bu defa yakın tarihe yöneltiyor projektörünü. En iyi bildiğimizi zannettiğimiz konularda bile bizleri hayrete düşüren noktaları, bir kuyumcu titizliğiyle ortaya çıkartıyor. Eminiz ki, kitabı okuduktan sonra 23 Nisan Çocuk Bayramı da, sinemamızın kurulmasında katkılarıyla Vahdettin de, hatta İstiklal Marşımızın bestecisi de, içkiyi yasaklayan TBMM de farklı yüzleriyle hafızalarınızdaki yerlerini alacaktır. “Tarihle birlikte düşünmek” için yola çıkan Mustafa Armağan’dan tartışmalara yol açacak kışkırtıcı bir kitap!
11.99 ₺ -
Mecnun Gezenin Leylası
Hekimoğlu İsmail'in kaleminden çarpıcı tesbitler ve incelikli ayrıntılar üzerine derinlikli gözlemler... Denemeleri ve romanlarıyla bir kuşağı etkilemiş olan Hekimoğlu İsmail'in unutulmayan yazılarından oluşan bir eser.Her dava adamı kendi davasının Kays’ıdır. Kays, Leyla’yı sevmiştir. Onun uğruna her şeyini terk etmiştir. İnsanlık tarihinde inancı için her şeyini terk edenlerin sayısı az değildir.Bunların her biri kendi davasının Mecnun’udur. Eğer bir şaıs İslamiyet için malından, uykusundan fedakarlık yapabiliyorsa, ‘Bana ıstırap veren İslam’ın maruz kaldığı tehlikelerdir’ diyebiliyorsa o şahıs da İslam’ın Mecnun’udur. Zaten İslamiyet’i çok iyi yaşayanlara başkaları ‘deli gibi adam’ diyorlar. İşte bu kitap İslam’ın Mecnun’u olanlardan bazı görüntüler vermektedir. Denemeleri ve romanlarıyla bir kuşağı etkilemiş olan Hekimoğlu İsmail’in son dönem denemelerinden oluşan ‘Mecnun Gezenin Leylası’ gündelik hayatımızdaki çarpıklar, İslam ve inanç dünyasına adına yapılan yanlışlıklara dair zekice yapılmış gözlemler bulacaksınız.
14.80 ₺ -
Müslüman ve Para
Sermaye biriktirip. kapitalizme düşman olan Müslümanlar... Her işi para ile görüp paraya düşman olan müslümanlar... İnanan insanların üzerinde fikir üretemedikleri bir konuda, Hekimoğlu İsmai'in ders verici, uyarıcı ve yol gösterici kitabı...
17.39 ₺ -
Akıl ve Gerçek
Eserleriyle ve düşünceleriyle binlerce insana yol göstermiş olan Hekimoğlu İsmail 'aklın ve gerçeğin' yorumunu gündelik hayatın arka planındaki çeşitli olay ve olgular çerçevesinde değerlendiriyor. Soyut olayların somut yorumlarının yapıldığı kitap. kendine ve hayata akıl ve gerçeğin dengesinde bakmak isteyenlerin beğeniyle okuyacağı nitelikte...
96.20 ₺ -
Bir Deliyle Evlendim
Vazoda iki karanfil, biri beyaz, biri kırmızı... 'Neden böyle?' diye sordum. 'İkimiz' demez mi? -Hangisi sen?-Renkler önemli değil, ikisi de karanfil. Biz de, ikimiz de insan... İnsanın olduğu yerde problem vardır, önemli olan problemleri büyütmemek ve çok çok şükretmek... -Benimle evli olduğuna şükrediyormusun? -Hem de çok... Yuva yıkan o kadar kadın var ki... Yuva yıkan pek çok erkek de var deyip, karşısına dikilemezdim, onunşükrüne ben de teşekkür ettim... Hiç kimseye benzzemeyen bu adama deli denmez mi?
103.60 ₺ -
Menan Cinleri
Yeryüzü bozuldu. Eskiden insanlar cin masalları anlatırlardı, şimdi cinler insan masalları anlatıyor. Hekimoğlu İsmail'in hayatın içinden süzerek damıttığı hikayeleri, şaşırtıyor, hayret içinde düşündürüyor. Buyrun 'yaşadığımız dünya'nın hikayelerine, buyrun 'insan masalları'na...
14.80 ₺ -
Son Kahramanlar Çanakkaleden Kurtuluş Savaşına
oğanlı Dağlarında 87. Alay'dan geriye kalan yalnızca Alay sancağı idi. Çanakkale'de derelere daldırılan mataralara kan doluyordu. Gazze'de siperlerin önünde patlamamış mermi aradık. Felahiye'de Yüzbaşı Muzaffer son sözünü bir zarfın üzerine yazdı: "Kıble ne yöndedir?" Dumlupınar'da Üsteğmen Hamza dikenli telleri elleriyel parçaladı. Onlar yeryüzünün en yalnız insanlarıydılar... Kan, ter ve gözyaşı ile örülmüş günler, binlerce şehit ve gazi.. I. Dünya Savaşı'nın ve Kurtuluş Savaşı'nın unutulmaz anları Recep Şükrü Apuhan'ın kalemiyle bugünlere taşınıyor... Bu kitap, 1914-1922 yılları arasında en çetin imtihanlardan yüzünün akı ile çıkmış bir aşkı anlatıyor. Belki o hüzne, hasrete, o mektupları kaybolan adamlara karışmak isterseniz... Belki o yalnızlığa bir son vermek istersiniz diye...
84.00 ₺ -
Kadın Psikolojisi
* Psikolojik farklılıkların analizi * Kadın erkek ilişkileri * Kadınlara has ruhsal sorunlar * Kadınlarda görülen başlıca kişilik tipleri * Kadınlar neden daha çok konuşurlar? * Modernizmin dayattığı cinsiyet kimlikleri * Kadının sömürülmesi * Kadının ideal erkek tipi * Sorunla baş edebilme açısından kadın erkek farkı * Kadındaki beğenilme duygusu * Ev hanımlığı bir kabus mu? * Şiddet uygulanan kadında görülen rahatsızlıklar * Evliliğin belkemiği "biz" duygusu * Modern dünyanın poligamisi: Çok ilişkili evlilikler * Feminizmin evlilik üzerindeki etkileri * Terkedilme korkusu * Aşkta kadın erkek farkı * Annelik psikolojisi * Biyolojiden inanca kadın * Kadına ve erkeğe mizahi bir bakış
247.90 ₺ -
Sibel
'Bu kitap, Minyeli Abdullah kadar ses getirecek'' diyen Hekimoğlu İsmail'den 30 yıl sonra bir roman daha, Ankara-Paris hattındaki kadının. Sibel'in hayat hikayesi. Kahramanın kendi içindeki çelikilerine çıkış yolu araması ile bir çoğumuzun yaşadığı serüveni farklı bir pencereden yansıtan yazarın bu romanı da uzun yıllar konuşulacak.
148.00 ₺ -
Firavunun Öldüremediği Musadır
Hazreti Musa Kur’an-ı Kerim’de adından en çok söz edilen peygamber. Hayatı hakkında ayet ve hadislere dayanarak teferruata varıncaya kadar çok şey söylenebiliyor. Fakat üzerinde ısrarla durulması gereken bir şey var ki. o da Kur’an-ı Kerim’deki kıssaların salt tarihi bir bilgi olarak ele alınamayacağı.Bu hakikati hareket noktası olarak kabul eden Hekimoğlu İsmail yeni romanı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da Hazreti Musa’nın hayatını geçmişi değil şimdiyi baz alarak hkayeleştiriyor. Kitabın satırları arasında gezinirken milattan önceyle milenyum. Mısır’la Anadolu toprakları arasında gidip gidip geliyor. hatta tarihi birikiminizi de bu şablona oturtarak yeniden değerlendirebiliyoruz. Çünkü zaman ve mekan değişse de değişmeyen bir insan hakikati var. Bunun için tarihin tekerrürden ibaret olduğu söyleniyor. Arif Nihat bunun için “Ebu Lehep ölmedi ya Muhammed / Ebu Cehil kıt’alar dolaşıyor” diyor. Değil midir ki kainat zıtlar alemidir. iyiyle kötünün. küfürle imanın. zulmetle nurun mücadelesi Hazreti Adem’le başlamış. kıyametle dek sürecektir. Musa’yla Firavun da bu zıtlar aleminin iki temsilcisi. Musa yed-i beyzanın. âsânın ve Kıptîleri canından bezdiren daha nice mucizenin sahibi; Kelamullah’a mazhar. Firavun Mısır’ın efendisi. İsrailoğulları’nı köle olarak çalıştıran. Ehramlar yaptıran. Taht sahibi. Musa davet eden. firavun reddeden. Musa inanan. Firavun inkar eden. Musa Rabbine dayanan. Firavun saltanatına güvenen... Ve inananların zaferiyle nihayetlenen bir tarihi tablo daha. Fakat insanın hamken olması. pişip yanması kolay değil. Çöle düşüp nice imtihanlardan geçen. mucizelere şahit olan. ama yine de onca hata işleyen insanlığın değişmez dramı. Hekimoğlu İsmail sade. akıcı bir konuşma diliyle kaleme aldığı ve Kur’anî kaynaklara dayanarak hazırladığı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da ümmet olma sorumluluğu üzerinde duruyor. Eseri bir roman diliyle okumanın rahatlığı içerisinde hem Hazreti Musa gibi ulu’l-azm yani beş büyük peygamberden birinin hayatını İsrailiyat’tan arındırılmış olarak öğreniyor. hem de değişmeyen insan hakikatini yaşadığınız zaman ve mekana uyarlıyorsunuz. İşte bu noktada Kitabın adı bir şifre gibi çözümleniyor: Firavun’un öldüremediği Musa’dır.
103.60 ₺ -
Huzur Sokağı
Huzur Sokağı bir klasik... Satış rekorları kırmış, her yaştan ve her kesimden onbinlerce insanımız tarafından aynı ilgi ve heyacanla okunan bir eser olarak haklı şöhret kazanmıştır. Birleşen yollar adıyla da sinemaya uyarlanmış ve halkımızın büyük yine büyük ilgi ve teveccühünü kazanmıştır. Huzur Sokağı özlenen huzur için
240.50 ₺