-
Radikal Şıkların Sayımı
Kurgusal ama bir o kadar da gerçek bir hayali İtalya… Düşünce ve ifade özgürlüğünün, yolsuzluk ve kötü inancın bir işareti haline geldiği, elitlerin ve entelektüellerin halkı kandırma aracı olarak görüldüğü bir dünya… Dayatmacı iktidar alkışçıları, sosyal medya zorbaları, toplumu kutuplaştıran bir cadı avı… Ve şimdi hedefte entelektüeller var. Bu linç kültürünün ilk kurbanı, bir gündüz kuşağı programında Spinoza’dan alıntı yapan Profesör Giovanni Prospero oluyor. Devlet yetkilileri ve medya tarafından, entelektüel birikimiyle halkı aşağılamakla suçlanan Profesör hemen o akşam ölü bulununca çarklar dönmeye başlıyor. Akademisyenin ölümünü fırsat bilen hükümet, “diğerlerinden daha akıllı olduklarına inanmaya devam edenleri” sansürlemek için Ulusal Entelektüellerin ve Radikal Şıkların Sayımı’na başvuruyor. Bu arada, cenaze töreni için ülkesine dönen Profesör Prospero’nun kızı Olivia, karşılaştığı bu yeni düzeni kabullenemiyor, umutsuzca babasının öldürülmesine yol açan nedenleri araştırıyor. Distopik kara mizahıyla Giacomo Papi, bizi yakın gelecekten ziyade gerçeğimizle yüzleşmeye davet ediyor. “Gerçeği savunmasız bırakan distopik bir anlatı.” – Marta Lilliù “Muhteşem bir mizah, harika bir özeleştiri.” – Luca Mastrantonio “Cehaletiyle gurur duyan toplumun sürreel hicvi.” – Beppe Severgnini “Papi bugünü bize kurgunun aynasından gösteriyor.” – Lara Crinò
133.20 ₺ -
Kurtlar Ülkesi
Londra, 2050. Son 50 yılın sosyo-ekonomik krizi sona erdi, tüketicilik hareketi zirvede. Şehrin dışındaki toprağın mülkiyeti, küçük bir elit kesimin korumasında. Nüfusun geri kalanıysa İkamet Hakkı kazanmak için daha fazla harcamak ve tüketmek zorunda. Yaşlanma hakkı lağvedildi, artık emekli olmak yerine bir GururEvi’nde huzur içinde ötanaziyi bekleyebileceğiniz radikal yeni bir yaklaşım var. Mimar Philip kaybolduğunda, karısı Alice evini ve statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor ve içinde büyüdüğü toplumu sorgulamaya başlıyor. Philip’i ararken ailesinin kaderi ve yeni sosyal düzenin ardındaki gerçekle ilgili bazı korkunç gerçeklerle yüzleşmek, yolun sadece başlangıcı... Kurtlar Ülkesi, fenomen dizi Black Mirror ve Kazuo Ishiguro’nun Beni Asla Bırakma romanının ruhunda, güçlü bir distopya. “Kurtlar Ülkesi, böylesine acımasız ve politik açıdan vahşi bir dünyanın olasılığı karşısında kalbinizi soğutacak, tüylerinizi diken diken edecek. Tünde Farrand, inanılmaz üslubu ve anlatımıyla distopyanın ve onun rahatsız edici gerekliliklerini kusursuz bir şekilde yerine getiriyor.” – Buzz Magazine “Okuru başından sonuna kadar içine alan, tüyler ürpertici ve politik açıdan zekice kurgulanmış bir distopya. Wyndham geleneğinde bir bilimkurgu.” – Jane Rogers, Arthur C. Clarke Ödülü sahibi “Farrand'ın çarpıcı romanı mevcut sosyal normları ve kutuplaşmaları, sınıf ayrımını ve eşitsizliği distopik bir forma dönüştürmenin mükemmel bir örneği. [Onun] buradaki gerçek becerisi gerilimi yüksek tutup kitabın dehşetli gerçeği ortaya çıkana kadar okurun merakını hep yüksek tutmak.” – Electric Literature
247.90 ₺ -
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Janina, uzak bir Polonya köyünde, karanlık kış günlerini astroloji çalışarak, yıldız haritalarını inceleyerek, William Blake’in şiirlerini tercüme ederek ve varlıklı Varşova sakinlerinin yazlık evlerine göz kulak olarak geçirir. İnsanlar yerine hayvanlarla vakit geçirmeyi tercih eder, fazlasıyla tuhaf ve münzevi tavırları kimilerine göre “kaçık”lıktır. Bir gün komşusu Koca Ayak gizemli bir şekilde ölü bulunur. Gelecek günler daha da tuhaf ölümleri beraberinde getirir. Şüpheler ve soru işaretleri yükselirken Janina, tuhaf teorileriyle kendini soruşturmanın göbeğine yerleştirir. Birileri ona kulak verseydi her şey böyle mi olurdu oysa… Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde tuhaf bir gerilim masalı, bir kara komedi, her şeyiyle kendine özgü bir hikâye. Akıl sağlığı ve çılgınlık, suç ve adalet, doğa ve insan arasındaki karanlık sınırların kışkırtıcı bir keşfi. Çağdaş Polonya edebiyatının en güçlü sesi, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Olga Tokarczuk’tan baş döndürücü bir roman. “Muhteşem bir yazar.” – Svetlana Alexievich “Bu kitap yalnızca bir ‘katil kim’ romanı değil: Yaşam ve ölüm hakkında, sırlarla dolu, felsefi bir masal. Kulağınızı yere yaklaştırırsanız, iliklerinizde hissedeceğiniz sırlar.” – New York Times Book Review “Baş döndürücü, yaratıcı, türüne meydan okuyan bir hikâye. Kısmen bir polisiye, kısmen bir masal, –Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde, bazı canlıların diğerlerinden üstün olma biçimleri üzerine heyecan verici bir felsefi sorgulama.” – TIME “Yılın en keyifli romanlarından biri.” – The Guardian “Olga Tokarczuk geçen çeyrek yüzyılın sayılı Avrupalı romancısından biri. Bu romansa alaycı mizahı ve karanlık sürprizleriyle pastoral bir kara komedi.” – The Economist “‘Kontrollü psikoz’un tartışılmaz başyapıtı… Eninde sonunda olağanüstü bir kurguyla bir araya gelen ipuçları etkileyici bir başarıya dönüşüyor.” – Publishers Weekly “Doğa için bir coşkulu bir şarkı… William Blake’e bir methiye… [ve] bir tür ağıt. Tokarczuk Blake’i aşar mı? Tartışılabilir –belki.” – NPR “Bir cinayet romanı yapısını açıkça benimsese de, Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde ürkütücü mizahı ve marazi felsefi müdahaleleriyle özgün bir roman… Ve mükemmel bir final. Tokarczuk, şüphesiz üstün yetenekli, orijinal bir yazar.” – The Wall Street Journal “Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde, şiddetli, heyecan verici ve özel, neredeyse tarifsiz; uzun zamandır okuduğum varoluşçu romanlardan en yenilikçisi.” – The New Yorker “Bazen bir birinci şahıs anlatısının açılış cümlesi, anlatıcının kişiliğini öyle iyi yansıtır ki, tüm zamanınızı onunla geçirmek istersiniz. Bu roman için de bu böyle… Hoyrat güce meydan okumak için ne gerektiğine dair dikenli ve yıkıcı bir hikâye.” – Boston Globe “Olga Tokarczuk olağanüstü yeteneği, zekâsı, ‘derin romanları’yla ekolojik ve politik meselelere odaklanıyor, mücadeleyi bırakmıyor. Bahisler daima yüksek, Tokarczuk tekrar tekrar anlatıyor ve cepheyi terk etmiyor.” – HuffPost
236.80 ₺ -
Turunç Ağacı
Turunç Ağacı, sosyal statü, zenginlik, arzu ve kadın temsili üzerine bir roman; İngiltere’de eğitim gören Ummanlı Zuhur’un geçmişle bugün arasında sıkışıp kalmasının hikâyesi... Zuhur üniversitede arkadaşlıklar kurmaya ve asimile olmaya çalışırken hayatının merkezinde yer alan ilişkilere odaklanıyor. Bunların başında, memleketinden ayrılmasından hemen sonra vefat eden, her zaman büyükannesi olarak gördüğü Amir’in kızı ile olan bağı geliyor. Amir’in kızı zorluluklarla geçen yaşamı ve yaşadığı koşulların tarihsel anlatısı parçalar halinde ortaya çıkarken, Zuhur’un izole edilmiş ve yerine getirilmemiş bugünü de kurgu boyunca açılıyor, zaman geçtikçe bir anlatı diğerine geçiyor ve rüyalar anılarla karışıyor. TIME ve New Yorker tarafından 2022’nin En İyi Kitabı listelerinde anılan Turunç Ağacı, Ortadoğu’ya, servete, sosyal statüye, hepsinden öte bir kadın olarak var olmaya dair dokunaklı bir anlatı. “Davetkâr... Alharthi’nin dünyasında umut vadeden sadece gelecek değil; geçmişin de gözden geçirilme olasılığı ve fırsatı.” —New York Times Book Review “[Alharthi], kadınların acı çekme biçimlerine derin bir anlayışla yaklaşıyor ve onlara çok az alan açan bir toplumun dalgalarına göğüs geriyor. Turunç Ağacı, bir yas ve yabancılaşma hikâyesi.” —The Washington Post “Dolunay Kadınları ile Booker Uluslararası Edebiyat Ödülü’nü (2019) kazanan Alharthi, yurt dışında okuyan Ummanlı genç bir kadının karşılaştığı zorlukların çok geleneksel büyükannesine dair pişmanlık dolu anılarıyla nasıl birleştiğini göstermek için rüya gibi, değişken bir yapı kullanıyor.” —Kirkus
136.90 ₺ -
Aşk Diye Bir Şey
Hayat, türlü türlü gelir karşına. Sevdayla gelir. Acıyla... Mutluluk ve yalnızlıkla çalar kapını. Bir tarafta sonsuz huzur penceresi açılır, diğerinde seni alıp götüren arzular serilir önüne. Gül gibi olabilmektir esas olan. Gül gibi kalabilmek... Kalbin kapılarını gerçek aşka aç… Derdine deva bulacağın ufuklara taşı gönlünü... Aşk Diye Bir Şey’dir en nihayetinde, bir ömürlük misafir olduğun dünyanın gerçeği... Uzat elini ki dünyan değişsin… “İçindeki ışıkları söndürme!.. Gün akşam olsa da güneşini kaybetsen de umudunun ışığı daima yansın. Aldırma mevsimlerin sergilerine, her mevsim kendine yakışan rengi seçer.”
166.50 ₺ -
Hayata Dair Notlar
“Hayata dair notların satırları arasında saklanan yitik dünyaları bulup doğruyu, güzeli ve erdemleri yakalayabilmemiz için küçük bir seyahat…” Yazdığı romanlarla binlerce gencin hayatını değiştiren; eserlerinde iyilik, erdem, fazilet ve ahlak kavramlarını hatırlatan Ahmed Günbay Yıldız’ın kaleminden, yaşamın özüne ve insani değerlere dair bir baş ucu kitabı… Yazar, yılların verdiği yaşam deneyimlerinden süzülen birikimlerle, okurlarına salim bilinç ve erdemli bir yaşam için yol haritası çiziyor; daima korunması gereken hassasiyetlere ışık tutuyor. Hayata dair ufuk açan, bellekte iz bırakan düşünceler yelpazesinin satırları arasında dolaşmak isteyenler için… “Tırmanmaya çalıştığın hayat rampasında bazen gücünün tükendiğini hissedeceksin. Bazen de yokuş aşağı iner gibi kolay ve rahat olacak yaşam... Her şeye rağmen, saadet ve sefaletin, insanlara verilen emanetlerden ibaret olduğunu hissedeceksin.Gecenin en karanlık anı, sabahın ilk muştusudur aynı zamanda...Güneşin en parlak ışıltılarını hiç beklenmedik anlarda bulutların ve sislerin yutabileceği gibi...”
88.80 ₺ -
Çapraz Ateşte Bir Kadın
Artık her Cuma bir başka isimle sokaklara dökülüyordu Suriye; Değer, saygınlık, itibar Haysiyet Cuması’nda yankı buldu. Dayanmak zorundaydı halk, Metanet Cuması'ndan güç aldı. Ve direniş sürmeliydi; Sebat Cuması’nda namluya karşı durdu. Tüm kıyıma rağmen dik durmalıydı; Meydan Okuma Cuması’nda sesini yükseltti. Rejime söylenecek tek söz kalmıştı onlar için; Defol Git Cuması’nda yükseldi. Suriyeli gazeteci yazar Samar Yazbek, yüz gün boyunca sıcak çatışma altında yaşadıklarını, gözlemlediklerini ve hissettiklerini yazdı, Çapraz Ateşte Bir Kadın adıyla yayınladı ve PEN Cesaret Ödülü’ne layık görüldü. “Samar Yazbek, 15 Mart 2011’de devrimin başlamasından çok önce, cesur eylemlere girdi. Bu durum, Esad’la doğrudan karşı karşıya gelmesine yol açtı. Yazbek, hiç tereddüt etmeden protesto hareketine katıldı. Ama onun bu gözü pekliğinden daha etkileyici olan, kendi mezhebine, Alevîlere, Suriye’nin yönetici azınlığına karşı takındığı tavırdır. Hayatı için asıl tehlikeyi yaratan da onlara karşı sergilediği bu duruş olmuştur.” Rafik Schami “Kitap, korkunç cepheleşmeyi en acı ayrıntılarla tasvir ediyor.” New York Times “Çapraz Ateşte Bir Kadın, isyanın ilk dört ayında yaşanan kâbusu sıcağı sıcağına anlatan bir günlük.” The Guardian “Suriye devriminde ne olup bittiğini anlamak için aktivist Samar Yazbek’e kulak vermelisiniz.” Washington Post “Suriye’de yaşanan katliam sizi rahatsız ediyor mu? Bu krizin perde arkasını görmek sizi ümitsizliğe mi sürüklüyor? Samar Yazbek’i okuyun.” Le Monde
74.00 ₺ -
Aşk Ölümcül Bir Hülyadır
Çağın dehası Biruni, ilmin ancak aşkla elde edilebileceğini söyler. Hayatını sürgünde tamamlamış olan Descartes de aynı görüştedir. İbni Arabi ise, kainatın bile aşkla yaratıldığını söylemektedir.Nedir Aşk? Fuzuli′nin deyişiyle, alemde var olan her şey mi? Yoksa Genç′in, bütünüyle aşka adadığı bu kitabında okuyacağınız gibi, cefa ülkesinde umudun rüyası mı? Aşk sadece insan için mi? kıymıktır bir tahtanın hatırası, yarına o da, yörüngesinde kaybolur fırtınanın bir yılan ağlıyorsa bir köşede, hülyanınaşk ateşi düşmüştür nazenin pullarına…
96.20 ₺ -
Sultanın Dini
Bu çalışmada, Babürlü Devleti padişahlarından Ekber Şah’ın ilginç hayat serüveni, kanunları, inançları ve yaşantısıyla ilgili tespitlerden hareketle, siyasetin dini nasıl araçsallaştırdığı incelenmiştir. Ekbernâme, Âyîn-i Ekberî, Müntehabu’t-Tevârih gibi dönemin ana kaynaklarıyla birlikte, bu alanda önemli eserler kaleme alan araştırmacıların çalışmalarından da hareketle, modern zamanlarda yaşanan birçok siyasî gelişmenin uzun tarihî geçmişlerine ışık tutulmuştur. Sultanın Dini, İslamcılık ve siyasal İslam konularında temel bir kaynak işlevi görebilecek bir çalışma.
74.00 ₺ -
Nurusiyah
‘Güle kapanmak’, ‘dize kapanmak’ mıdır ey Gâlib Dede? ‘Kalbimize serdiğin çulu, post’ sananlar’ Aşk mı niyâz ederler? Ercan Yılmaz’ın ‘Nûrusiyâh’ı, şiirimizin ve kalbimizin en büyüğü Şeyh Gâlib’i, onun ‘kelimeyle değil alevle’ yazılan şiirinin ocağını, o alevi bir akkora dönüştürerek yeniden tutuşturuyor. Evet, tıpkı ‘bir başka lisân tekellüm’ eden efendisi gibi, ‘tarz-ı selefe takaddüm’ ediyor, o da! Öyle, gerçekten: Ercan Yılmaz ‘nûrusiyâh’ta ‘Hüsn ü Aşk’ı, ‘bir özge temâşâ ile’ geçiyor; ‘ateşten denizleri mumdan kayıklarla’ geçiyor boydan boya; ve o kayıkta, Ercan Yılmaz ve Gâlib Dede! Bu, ‘gülün haremine’ doğru bir yolculuktur;- müstesnâ ve elbet, ‘sılası Kalb Kalesi’ olan yolculuk!
37.00 ₺ -
Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat (Ciltli)
Cahit Koytak, yeni şiir kitabıyla okurlarının huzurunda. Onun şiirleri aslında tek bir şiirdir. Şiiri tek bir atlas olarakgörür Cahit Koytak. Yazdığı bütün şiirleri ‘tek şiir’in parçası olarak... &lsquo
277.50 ₺ -
Siyah Gözlerine Beni De Götür
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Daha dokunmadan kurudu irem Çöllere bir türlü yağamıyorum Yeni bir koşunun başlangıcında Biraz deprem sonrası Biraz şehir hülyası Bir kalp yangınından geriye kalan Siyah gözlerine beni de götür Artık bu yerlere sığamıyorum
85.10 ₺ -
Yanılgı Saatleri
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Yürümekle yanıldım sana ey hummalı göl Heyecana gömülmek ve gülmekle yanıldım Can merhemiydi elem burcunda sessizliğin Bilemedim ki cellat değildir yâr dediğin Ey sarışın kahkaha, yeşil bakışlı ölüm Aynaları sömüren bin bir nakışlı ölüm Gir şimdi düşlerimin ebedî zindanına Çünkü cinnetle girdin yüreğimin kanına
85.10 ₺ -
Denizin Son Martıları
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Hayatı hece hece öğretti bana Sevginin açtığı kör kapıları Ne zaman döndüysem hülyalarıma Damladı kalbime sevda suları Kalsın istiyorum kulaklarımda Umut saatinin tıkırtıları Mehtab neden böyle kanlı ve mağrur Nerede ışıklı çöl atlıları Uysal zamanlara kanatlanıyor rüya denizinin son martıları
103.60 ₺ -
Dilek Tuttum Okunsun Ahım Arşa Dokunsun
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. İki ankayız ki, seherde uçan İki ayrı kainattır yuvamız Kanatlarımızda hüznün başağı Kafdağı’na varamadık, ne çare Ne bulut ve şimşek, ne gökkuşağı Anlamaz, bedende can pare pare Bizi bizden iyi bilirsin Rabbim Bir ankayı bir ankanın göğünde Yalnız sen uçurabilirsin Rabbim
155.40 ₺ -
Kuyuya Dönen Yusuf
ders notlarımızı yırtma vaktidir dostumiçimde gömlegi arkadan yırtık bir yusufgitgide yaklasıyor kuyuya
74.00 ₺ -
Kalbe Karışık
Şiir azıcık aklî, daha çok kalbî bir eylemdir. Şairin kastı konuşulduğunda birazcık aklı, daha çok ruhu konuşuluyor demektir. “el-Ma’nâ fî batni’ş-şâir.” der Araplar. Yani kasd-ı mahsusa şairin bâtınında, derûnunda, hâsılı ruhundadır. Ruh ise sırdır, akıl onu anlayamaz, kısırdır. Şiiri ruh anlar; akıl ise belki ve ancak yorumlar. Şiir, aklî düşüncenin kalbî idrake evrilmesidir. Şiir, aklın devrilmesi, kalbin anlamı devralmasıdır. Aslında muamma olan; sözdeki şiir değil, ruhtaki şuurdur. Kapalı olan, lafız değil ruhtur.
111.00 ₺ -
Aşkım İsyandır Benim
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını Damlasın gözlerine sonsuzluk usaresi Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi Sevemem; tozlu raflar arasına girmeden Çöllerim kandır benim Sevemem; karanlığı bir daha devirmeden Aşkım isyandır benim
103.60 ₺ -
Yankı ve Hüzün
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.Ey ahenk sultanı, renk okyanusuKokusu mehtabı kucaklayan suBen sana bin başlı kamburla geldimSen bana yağmurla, gülle yöneldinEy vefa arayan rüyanın sesiSendendir umudun filizlenmesiYüzüm gözlerinle ıslanmasaydıIşıkla dolmazdı kalp kırıklarıSarmasaydı beni yankı ve hüzünSevebilir miydim hıçkırıkları
85.10 ₺ -
Yol Şiirleri (Ciltli)
Işığın ve ıssızlığın çölünde yürüdüm Sözlerim bir asra ait Yere göre hükümsüz sayılırım Göğe göre mavi suya yazılmış bir harfim Yolum bir kapının açılıp Bir kapının kapandığı Kadar uzun ve Meçhul...
74.00 ₺ -
Dudakta Bekletilen Şarkılar (Ciltli)
Cahit Koytak, yeni şiir kitabı Dudakta Bekletilen Şarkılar’da kendine özgü şiir geleneğini devam ettiriyor. Kitaptaki tüm şiirler, öncekiler kadar samimi. Şair Koytak, kitabında yer alan her şiiriyle bu samimiyetini okuruna ispat ediyor. “Kalenin İçi” şiiri çocukluğunun, “Ölümle Oyun Oynayanın Şarkısı” şiiri yolda gördüğü, tanışık bile olmadığı bir bahçıvana verdiği selamın nişanesini taşıyor. Kitabında yer yer alıntı yapıyor, daha çok da “Güzel sözlerin cini” ve “efendisi”nin diyaloglarıyla okurlarını daha önce gitmedikleri bir şiir dünyasını dolaşmaya davet ediyor. Kitabının her bölümünü “şarkı” diye adlandıran Cahit Koytak, aslında yeni kitabında şarkı söyler gibi şiir söylüyor. Okurlarını da bu şiirleri dinlemeye çağırıyor. "Bazı şairler vardır... Fazla tanınmasalar da 'fanatik'leri bulunur. Bu fanatikler, meftunu oldukları şairin her dizesini, her mısrasını okur; her virgülün üç farklı, her tamlamanın dört farklı anlamını bilirler. Türk şiiri mevzubahis olduğunda son dönemde bu isimler arasında başı çeken bir şair var: Cahit Koytak..." İbrahim Zahid Altay "Türk şiirini tamamlamaya ve yatağını daha da derinleştirmeye meyletmiş Cahit Koytak, her ne kadar mütevazı olmayı denese de görkemli şiiriyle senfonisini bestelemeyi sürdürüyor." Özcan Ünlü "Günlük Hayatın Resmini Çizen ve Valizinde gittikçe ağırlaşan dünyadan kaçan bir şair: Cahit Koytak" Ali Dölek "41 yıllık dostum Cahit Koytak, neden dokunduğu her şeyi şiire dönüştürüyor? Çünkü o hayatın her köşesine, her noktasına özgün ve özel bir dikkatle bakıyor." Metin Önal Mengüşoğlu
296.00 ₺ -
Yalnızlığıma Dokun
Harikadır şimdi bizim oralar, Her manzara ayrı dilden konuşur... Bahar cümle sergisini açmıştır... Gökte uçan kuşlar ve akan sular, Mevsimin efsunu orda buluşur... Kırlarda çiçekler, dalda meyveler, Toprağın bağrına düşen sebzeler, Doğada süzülen tüm kelebekler Ve hatıralarımın sindiği her yer. Doğduğum o diyar beni konuşur... Ahmed Günbay Yıldız, eserleriyle nesilden nesle sayısız insanın duygu ve düşünce dünyasının şekillenmesine katkıda bulunmuş, durmadan üretmiş, Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden. Yıldız’ın hem yeni hem de uzun zamandır baskısı bulunmayan şiirlerini bir araya getiren Yalnızlığıma Dokun, en derinlerde saklanan duygularımıza yoldaşlık edecek.
270.10 ₺ -
Kurt ve Kuzgun
Cihanı titreten bir hükümdar, Yavuz Sultan Selim… Doğuya nam salan şahların şahı, Şah İsmail… Yüzünü batıdan sonra doğuya döndüren Osmanlılar… Her geçen gün biraz daha güçlenen, güçlendikçe de sesi yükselen Safeviler… Ve dünyanın kaderini değiştiren bir savaş, Çaldıran… Osmanlı’ya doğunun kapılarını açan savaşın, en zorlu çarpışma anlarında güle oynaya ölüme yürüyebilen adsız kahramanlar, Karatuğlar… Ve Osmanlı’nın geleceğine damga vuran casusların piri, Vehimi! Tarihi romanlarıyla yüz binlerce okuru geçmişin şanlı zaferleri ve heyecan dolu sahneleriyle buluşturan ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu, Çaldıran Muharebesi’nin 500. yılında bugünkü Ortadoğu haritasının temellerini atan savaşı yazdı. KURT VE KUZGUN… Yalnızca kılıçların değil, şiirlerin de en güçlü silahlar kadar etkili olduğu kıran kırana bir mücadele…
218.30 ₺ -
Emanet
Mihnetten zevk almaya başladın mı, aşk yürürmüş damarlarında bir yol bulup. İlk kez aşkın peşinden gidiyordu, bilmeden. Yola çıkış hakikate ulaşmak için ilk adımdı. En yükseklerdeydi işte... Biliyordu, daha da yükseği vardı. Yerlerin ve göklerin sahibine ulaşmak için bekliyordu. Bir melek kanadında, bir su damlasında, adını zikretmişti her vakit. Biliyordu, O kulunu hiç bırakmazdı. Rüzgârın esintisi vurdu yüzüne, savrulan örtüsünü tekrar doladı başına ve o dem duydu en sevgilinin çağrısını kulaklarında. Yer sustu, gök dinledi; kuş oldu uçtu semaya... Dr. Aslı kendisini dönüştüren ve hayatında bazı kırılmalara yol açan Kudüs yolculuğundan sonra eşiyle ve sosyal çevresiyle arasında açılan mesafenin etkisiyle yeni bir döneme girmiştir. Yaşadığı derin kayıp duygusuyla mesleğini dünyanın mazlum çocuklarına hizmet etmek için kullanmaya karar verir ve bir yola çıkar. Ancak öncesinde sahibine teslim etmek istediği bir emanet vardır. Hz. Eyyûb ve Hz. İbrahim makamlarına, Urfa’nın manevi iklimine, Harran’a ve hayatının dönüm noktasına doğru giden yolculuk onu insanoğlunun yüklendiği en büyük emanetin bilgisine yaklaştırır.
185.00 ₺ -
İlma I - Son Nişanlı
Dünyayı kötülerden kurtarmaya çalışırken hayatını kaybeden bir baba ve babasından habersiz büyüyen genç bir adam... Lanetli Duvar’ın ardındaki kötü güçleri kendi ordusuna katarak gökleri ve yeri hâkimiyeti altına almak isteyen bir hain... Yeşil atlar, şifreli diller, dev çekirgeler, hayal dünyasını zorlayan ırklar ve sırlarla dolu bir macera... İLMA evrenine hoş geldiniz! Önce şaşırarak, ardından beğeniyle ve sonra da gururlanarak okuyacağınız, fantastik kurgu romanlarının tüm öğelerini ve hatta fazlasını içeren hacmiyle Türk edebiyatının öncü epik fantastik roman dizisi İLMA’nın ilk kitabıyla macera başlıyor. Yer, gök ve arasındakiler, uyanın! İşaretler belirdi. Yetim olan gayb merdivenlerini çıkacak. Yükselecek olan, yokluk vadisinden yükselecek!
125.80 ₺ -
Mehmed Âkif - Milli Mücadele Yolculuğu
Ele avuca sığmaz, güçlü, sıhhatli ve enerjik... Ama hep çalışkan, hep erdemli... Bir yanı şair ruhlu, bir yanı vatanı söz konusu olduğunda dinmez bir mücadeleci, sözüne güvenilir bir İslâm büyüğü... Vatan topraklarına düşmanların ayak basmasına daha fazla dayanamadı Mehmed Âkif. İşgal yıllarında Sebilürreşad dergisiyle yaptığı mücadele de yetmedi ona. İstanbul’da artık rahat edemeyeceği hakikatine sarılarak, oğlu Emin Âkif’le beraber Ankara yollarına düştü. Yeri geldiğinde gizlenerek, yeri geldiğinde at sırtında, yeri geldiğinde trenle, yeri geldiğinde yayan… Yolda karşılaştıkları bağımsızlık mücadelesine baş koymuş dostları ve insanlarla birleşip zorlu bir yolculuk gerçekleştirdi adım adım. İzmit, Eskişehir ve nihayet Ankara… Milli Mücadele’de verdiği büyük hizmetlerle gerçek bir “istiklal kahramanı”nı karşıladı Ankara. Bu, Türk tarihinin en hazin imtihanlarından biri olan Kurtuluş Savaşı yıllarında, memleketi karış karış adımlayıp pek çok yüreğe vatan sevdasını düşüren Mehmed Âkif’in hikâyesi… Bu, hazin bir şekilde ölüme uğurladığımız Mehmed Âkifler, Emin Âkifler üzerinden; unutulmuş vatan savaşçılarının öyküsü…
185.00 ₺ -
Kalbime Sensizliği Anlatamadım
Aşk sabır, aşk vefa, aşk hoşgörü ve sadakat... Aşk mutluluğu bekleyen gönüllerin özlem bestesini yapan kutsal bir dua... Aşk gurur ve kalpten silinmeyen duygularla ebediyete yazılan teslimiyet mektubu... Şayet aşkın vuslat varsa hayatın en anlamlı süsü olur. Ayrılık varsa susan gönüllerin sır kasasında toprağa düşen kaderi olur... Bir taşra hikâyesi bu... Yıllara yayılan, gelecek kuşaklara dokunan hazin bir aşk... Kan davasının yıktığı yuvalar, ayırdığı gönüller... Gerçek huzurun, barışın ve aşkın peşinde, arayış içindeki kalpler... Bugüne kadar 50’yi aşkın eseriyle, Türk edebiyatının dikkat çekici yazarlarından biri haline gelen Ahmed Günbay Yıldız’dan okuru alıp sürükleyecek, aşka ve hayata dair sorularla dolu, çarpıcı bir roman: Kalbime Sensizliği Anlatamadım...
259.00 ₺ -
Yazdan Kalan Son Gül
1960’ların Amerika’sında, Ohio-Cleveland’da müziğin, ritmin, enfes yemek kokularının, sıcak dostlukların, rengârenk insanların, muhabbettin, dayanışmanın, arada bir de kapışmanın eksik olmadığı bir mahallede geçen bir roman, Yazdan Kalan Son Gül. Her şey, 14 yaşındaki Carlos’un o yaz mahallelerine gelen Kamara’ya görür görmez çarpılmasıyla başlar. Tatlı bir ilk aşk hikâyesiyle açılan roman, yıllar geçtikçe Vietnam’dan Timbuktu’ya varan şaşırtıcı bir manevi yolculuğa dönüşür. Yazdan Kalan Son Gül, kahkahayla gözyaşının iç içe geçtiği, okuyan herkesi derinden etkileyecek bir roman. Amerikalı yazar Muhyiddin Şekûr, Yazdan Kalan Son Gül’de alışılmışın çok dışında bir romanla çıkıyor okurların karşısına. Cleveland’da, daha çok ataları Afrika’dan göç etmiş insanların yaşadığı bir banliyöde ergenliğe henüz yeni adım atan Carlos Jackson, 1958 yılının yazında bir gün, yan komşuları Helen Blue’nun sevimli yeğeni Kamara’yı gördüğü anda yepyeni bir duyguyla tanışır. Aşk yoksa insanı böyle tepeden tırnağa sarsan bir duygu mudur? Üstelik Kamara, mahallenin bitirim delikanlısı, başı beladan kurtulmayan Blue Joe’nun da gözünden kaçmamıştır. O güne kadar Blue Joe’yla hiçbir meselede karşı karşıya gelmemeye dikkat eden Carlos şimdi ne yapacaktır? Neyse ki imdada mahallenin bilgesi Dan Amca yetişir. Dan Amca, adeta sıradan bir insanın hayatında da nasıl sıra dışılıkların olabileceğini gösteren bir rehber olacaktır Carlos için. Ve mahallenin birbirinden renkli, sahici, sevimli diğer karakterleri… Hepsi başı sıkıştığı her an Carlos’un yanındadırlar. Enfes sofraları ve duygu dolu ilahileriyle Emma Teyze, Dan Amca’nın en yakın arkadaşlarından yardımsever Bay George, kadife sesli Helen Blue, sıra dışı yetenekleri ve şifalı karışımlarıyla Madam Zulu ve Carlos’un Capo-Kung sanatında birlikte yol aldığı ustalar ve çıraklar… Acısıyla tatlısıyla ilk aşkı, ayrılığı, ergenlikten yetişkinliğe geçişi, engin bir felsefi temeli olan savaş sanatlarını, bir deniz piyadesi olarak Vietnam Savaşı tecrübesinin getirdiklerini, hatta ta Timbuktu’ya uzanan esrarengiz keşifler ve sürprizlerle dolu bir macerayı yaşamak Carlos’u bambaşka bir adama dönüştürecektir. Belki de kendi içinde saklı olan gerçek Carlos’a… Muhyiddin Şekûr, Yazdan Kalan Son Gül’de sevgi, dostluk, ümit, ilham ve sürprizlerle dolu bir romana imza atıyor. Bu, aslında hepimizin hikâyesi, son derece olağan görünen olayların nasıl olağanüstü tecrübelere dönüşebileceğine dair şaşırtıcı bir serüven…
314.50 ₺