-
İlma III - Dunahın Terazisi
Lav dolu yarığın başında çaresizce bekliyordu Tar. Atlayan sevdiği kadın Meysa’ydı ama lavların arasına karışan oydu sanki. Ve şimdi sızlayan yüreğine rağmen ilk defa tam anlamıyla kendini Son Nişanlı olarak hissediyordu! Evet, omuzlarında ağır bir sorumluluk vardı ama o, Son Nişanlı’ydı! Ortadan kaybolan Tar’ın sırrı, Lanetli Duvar’ın ardından gelen Kâhin Şif’in oyunu, gölgelerin arasında ortaya çıkan yeni bir ırk, mağaraların içindeki henüz keşfedilmemiş devasa şehirler, ordular taşıyan dev yarasalar, Birleşik Ordu’nun başında son savaşa hazırlanan Gulkave ve Kanlı Göl’ün içinden doğacak umudun peşinde bir halk… “Sevin bakalım insanoğlu, sevin! Bu son sevincin olacak!” A. S. DURMAZ’ın kaleminden Türkiye’nin çok beğenilen ilk epik fantastik roman dizisinin üçüncü kitabı; İLMA/Dunah’ın Terazisi’yle macera devam ediyor!
148.00 ₺ -
Hannibal
Aynı denizin karşı kıyılarında iki düşman devlet: Uyruğunda bir sömürge artığı olmanın erdemine inanmış Roma ve onların hasta ruhlu maceraperestler olarak düşündüğü insanların ülkesi, kadim Kartaca... İşte bu Roma’yı yok etmeye ant içmiş Kartacalı bir general: Hannibal... O, Kartacalı büyük komutan Hamilcar Barca’nın oğluydu. Kaderi, daha küçücük bir çocukken babasının yanında savaş meydanının tozunu yuttuğunda belli olmuştu. Babasına verdiği bir söz vardı: Roma’ya duyduğu kini her daim taze tutacaktı. Sözünden dönmedi; atalarından aldığı mirasla Roma’nın en büyük düşmanı oldu. Bu uğurda filleri ve ordusuyla İber Yarımadası’nı, Pireneler’i, Alpler’i ve Apeninler’i aştı. Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminde askerî dehası, stratejileri ve korkusuzluğuyla nam salmış efsanevi komutan Hannibal’a dair nefes kesici bir roman... “Kan kokusu tüm leşçilleri toplar ama aslan yere yıkılmadan hiçbiri saldırmaya cesaret edemez! Ayakta olduğumuz sürece umut vardır…”
185.00 ₺ -
Aşk Kapını Ben Geldim
Bedelini ödeyeceğim sözler verdim Allah’a. Şimdi aşkın kapısındayım… Yüreği ile dili arasına perde koymayan bir adam: Hallac-ı Mansur… Sır, aşk ve ruh… Basra ve Bağdat’tan başlayıp Semerkand ve Hindistan’a uzayan bir arayış… Yol, durak ve sonsuzluk… İntikam ateşiyle kavrulan yürekler, Abbasilere kan kusturan Karmatiler ve isyanlar… Kan, haksızlık ve kavuşma… 9. yüzyılda Tur’dan göçün ardından başlar Hallac-ı Mansur’un yüzyıllar boyunca anlatılan hikâyesi. Bir dergâha emanet edilen Mansur, öğrendikçe sorgular, sorguladıkça kendini uçurumların kenarında bulur. Nicelerin sakladığı sırları hallaç pamuğu gibi savuran, bugüne kadar hakkı yenen Hallac-ı Mansur’a ve yaşadığı dönemine dair gerçekçi bir roman okumak isteyen herkes için…
259.00 ₺ -
İskender
Bilinen dünyanın gizemlerle dolu coğrafyaları: Makedonya Krallığı, Yunan birliği ve Pers İmparatorluğu... Bunların ötesindeyse bilinmeyen bir dünya... Ve bu dünyanın fatihi olmakta adım adım ilerleyen genç ve hırslı bir lider: Büyük İskender. O, büyük filozof Aristoteles’in sadık öğrencisi, tarih sahnesinde eşi benzeri görülmemiş askerî başarılara imza atmış bir komutan ve kıvrak zekâsıyla Pers İmparatorluğu’nu dize getirmiş bir hükümdardı. Babası Kral Philip’in ardından kadim düşmanları kibirli Yunan birliğinin baskısına başkaldırıyor ve Perslerden alacağı intikam için hazırlanıyordu. Bu uğurda Persepolis’ten Hindistan’a, Maveraünnehir’den Babil’e dünyayı dönecek ve eşsiz başarılara imza atacaktı. Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, "günümüzün Peyami Safa'sı" olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden zekâsı, liderliği ve azmiyle pek çok hükümdara ilham olmuş bir dünya fatihinin sürükleyici ve derinlikli hikâyesi: İskender…
236.80 ₺ -
Beyinsiz Adam Yazıklar Olsun
Hayatta en çok çayı seven, yıllarca Jean-Jacques Rousseau, Sokrates okuduğu halde dönüp dolaşıp babaannesinin laflarını hatırlayan, gündelik dertleri önemsemeyen, üşengeçlikte sınır tanımayan bir genç adam; Beyinsiz Adam. Neredeyse hiç görüşmediği ve onu evlatlık aldıklarından şüphelendiği anne babası, onun için üzülen ancak mahallenin dedikodularından fırsat bulup da pek ilgilenemeyen babaannesi, kirayı ödeyemediği için kapısını sık sık çalan ev sahibinden başka kimsesi yok; gerek de yok zaten! Ama… Herkesin hayatında bir gün hiç hesapta olmayan olaylar cereyan edebilir. Mesela bir gece tanıştığınız bir kız değiştirebilir hayatınızı ve adı Bedia olabilir o kızın… Aşk her insanın hayatında yanardağ patlaması etkisi yaratabilir, peki ya Beyinsiz Adam’ın? Hakim Türkmen, bildiğimizi sandığımız bir hayatı aslında hiç bilmediğimizi gösterirken, kahkahalar attırıyor...
148.00 ₺ -
Üç Deniz Ötesi
Dinleri, ırkları, renkleri farklı da olsa, gönül bağıyla bağlanmış iki ruh… Susuz gönüllere şifa veren irfan erleri… İnançsız bir vatandan başlayan zorunlu göç… Varlığın derinliklerini sarsan derin bir şüphe... Bataklıktan gül bahçesine yürüyen kahramanlar... Ve kutsal topraklarda tamamlanan bir yolculuk… Yüz binlerce okuru tarafından tekrar tekrar ve ısrarla tavsiye edilen Ahmed Günbay Yıldız'dan gözyaşları içinde okunacak baldan tatlı bir ibret öyküsü…
199.80 ₺ -
Üstad
“Yüz katlı bir yükseklikte, yüzüncü makamdasın. Çamdağı’nda sessiz, kimsesiz, sadece O’nunla mısın? Mecazlara emanet edilmiş bir yer değil orası. Söz de değil, ses de. Bir hal, bir melaldesin, hissediyorum. Bu perdeler bir aralansa… Geride ne var bir görünse… Bir açılsa… Bir cilvelense… Bir görsem… Bir anlasam… Bir bilsem… Bir tatsam efendim… Bir tadabilsem… O huzuru bir nebze tadabilsem… İman nurdur diyorsun… Nur nedir ki… Hikmet nedir… Bunun hikmeti nedir… Senden öğrendim bunları… Bu kelimeler sana ait… Sana ait olan bir şey belirince benim kelimelerim sönükleşiyor…” 1970’lerin canlı Anadolu kasabalarında renkli, ama bir yanıyla da yeknesak hayatına devam eden bir öğrenci için perdeler birer birer aralanır. Hikmetle bir kez karşılaşan can, artık kendi benliğini yok edecektir. Daha evvel Dem ismiyle yayımlanan Üstad; yaşadığı hayatın karmaşası içinde Bediüzzaman Said-i Nursi’nin izini süren bir yolcunun yol boyunca hakikatin başka başka halleriyle yüzleşmesinin hikâyesi. Sadece Bediüzzaman’ın hayatına ve irfanına değil, ülkenin yakın tarihine, Cumhuriyet'in ilk yıllarına ve Tek Parti dönemine de tanıklık eden bir yolculuk bu… Sadık Yalsızuçanlar’ın kaleminden bir Bediüzzaman anlatısı Üstad: Nur'dan Bir Dem…
148.00 ₺ -
Pertev Beyin İki Kızı
Bir dönem romanının ikinci halkası: Pertev Bey'in İki Kızı. İsmet İnönü yılları… İkinci Dünya Savaşı eşikte… Müzakereler, yasalar, tedbirler... Ankara eşrafının yükseliş dönemi… Sefahat içinde kendinden geçenlerle kıt kanaat yaşayanlar arasındaki mesafe... Cumhuriyet rejimiyle yeni bir ufka yelken açan ve gelenekle “modernleşme” arasında sıkışıp kalmış insanlar… Ve tüm bunların ortasında Pertev Bey ailesi…
88.80 ₺ -
Saklambaç
Okurlarıyla konuşan, sorular sorarak onu kurmacaya dahil eden bir roman Saklambaç. İç içe geçen bu kurmacanın detaylarında ise, modern çağ insanının duygusuzluğu, doyumsuzluğu eleştiriliyor. Romanın hemen başında bunun bir oyun olduğu ve bu oyunun bir kuralı olduğu ifade ediliyor: “Elma dersem çık, armut dersem çıkma!” Saklambaç’ın okurları bu kuralı unutmamalı... Şeyma Kısakürek Sönmezocak ilk romanında kurmacanın olanaklarını zorluyor ve okuru kurmacayı yeniden kurmaya davet ediyor.
55.50 ₺ -
Her An Yeniden
“Seni görüyorum. Seni, her an yeniden, ilk kez, görüyorum.” R. Berin Tuncel Her An Yeniden’de duygular, ilişkiler, kadın olmak ve kendini bulmak üzerinden modern insanın yaralarına şefkatle dokunuyor. Yaralı çocuklukların, olgun yetişkin olma sancılarına… Anne babadan alınamayanları kitaplarla, terapilerle telafi etme çabamıza… Gerçek ve tam bir sevgi ve kabulü, nerede bulursak oradan alabilme telaşlarımıza merhametle bakan bir göz olarak bize insan olma hallerini gösteriyor. Selen, Adem, Ebru Hanım, Çetin, Berrak ve Merve’nin birbiriyle kesişen, iç içe geçen hikâyeleriyle kurduğu küçük bir evrende ilişkilerle yaralanan, ilişkilerle iyileşen insanın yolculuğuna şahit kılıyor okuru. Ve adeta Yunus’un “Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası” deyişindeki gibi varoluşun her an yeniden doğmaya ayarlı yapısını keşfetmenin hissettirdiği ılık ümidi taşıyor satır aralarında.
66.60 ₺ -
Huysuz Kitapçı Fikrynin İnanılmaz Hikayesi
Karısı Nic’i trafik kazasında kaybetmiş, küçük bir adada sakin bir kitabevi işleten, tekdüze bir hayata sıkışmış bir adamdı A.J. Fikry. Hayatına anlam katan tek şey kitaplarıydı. Ta ki bir gün, sahip olduğu kitabevine küçük bir kız çocuğu bırakılana kadar… Maya, gözlerinden zekâ fışkıran sevimli bir kız çocuğu. A.J.’nin hayatına girdiği günden itibaren onu neredeyse bambaşka bir adama dönüştüren bir sihirbaz. A.J., Maya ile birlikte yeniden sevmeye başlıyor; sevilmeyi, gülmeyi, bir başkası için üzülmeyi, ilişkiler için çaba sarf etmeyi yeniden öğreniyor. Işık hızıyla okunacak, müthiş eğlenceli bir kitap. —Library Journal Review Huysuz Kitapçı Fikry’nin İnanılmaz Hikâyesi bize yalnızlıktan nasıl kurtulacağımızı, empatiyi, sevme ve sevilme yetimizi, korumaya ve korunmaya duyduğumuz ihtiyacı hatırlatıyor. Gabrielle uzun süre kalbinizle yaşayacak, çok hareketli, sevgi dolu bir kurtuluş ve değişim hikâyesi anlatıyor. —Garth Stein, Yağmurda Koşma Sanatı’nın yazarı Bu romanda mizah, romantizm ve geçiciliğin dokunuşu var ama en çok da aşk var. Kitaplara duyulan aşk, kitapseverler ve bütün insanlık var. Harika! Bir oturuşta okudum. —Eowyn Ivey, Kardan Kız’ın yazarı
203.50 ₺ -
Barbaros
Barbaros Hayreddin Paşa… Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi. Çocukluğundan itibaren cesareti ve iradesiyle hep en önde olan Barbaros, Türklerin denizlere hâkim olmadığı sürece fitnenin bitmeyeceğine inanıyordu... Denizler ise acımasızdı, en yakınlarını, sevdiklerini kaybetti hırçın dalgalarda... Akdeniz’in kalbinde zehirli hançer gibi saplı Rodos Şövalyeleri, Endülüs’e zulüm eden İspanyollar, Müslümanlara zarar veren korsanlar, Habsburglar, Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, Portekiz ve diğerleri... Türkleri denizlerden atmak için bütün gayretleriyle çabalıyorlardı. Denizlerin hâkimi olmak bu Haçlı ittifakı karşısında zordu, fakat Barbaros da yalnız değildi. Leventleri, hocası Kemal Reis, Piri Reis gibi dostları ve Devleti Aliyye bütün imkânlarıyla Barbaros’un yanındaydı. Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir Barbaros romanı...
196.10 ₺ -
Gönül Kapısında Bir Elif
Ben, Elif. Kırk yaşıma değin kendi dünyamın içinde neden, niçin sorularıyla boğularak isyan eşiğine gelmişken, hiç ummadığım bir zaman diliminde sadece kendi cevaplarımı değil, tüm evrenin cevaplarını da buluverdim. Öğrendim; herkesin bir hikâyesi varmış... O hikâyeler ki dünya ateşinde yanıp yok olmamızı sağlarmış. Bedenin hiçliğinden çıkıp, varlığımızın sebebine vakıf olmamız için çok gözyaşı dökmek lazımmış. Hepimizin sınavı, o hikâyelerde saklıymış. Öğrendim; Aşk ile dokunmak ve Aşk ile yaşamak gerekmiş... Aşk'ı bilmek için zamanın beşiğinde avunmak yerine, yola çıkıp aramak gerekirmiş. Yol çok uzak lakin varmak bir adım atmak kadar kolaymış. Öğrendim; isminin Elif olması yetmiyormuş gönül kapısını aşmak için, Elif gibi dimdik ve emrolunduğu gibi dosdoğru olmak gerekmiş. Nalan Güven, yeni romanı Gönül Kapısında Bir Elif'te, hayatında her şey yerli yerinde görünen bir genç kadının içindeki boşluğu dolduracak kaynağı keşfetme hikâyesini anlatıyor. Rüya içinde rüyalarda seyahat veya seyir ettiği âlemde Hz. Şems, Hz. Mevlânâ, Şeyh-i Ekber, İbrahim Edhem Hz. gibi evliyalardan gelen hikmetlerle geçmişiyle hesaplaşmasını bitiren Elif, yaşanan her şeyin bir sebebi olduğu gerçeğine itimat ederek başka bir hale geçiyor. Ve kelâmların en güzelini duyuyor, gönül sözü ‘Kelâm-ı Aşk'a varıyor. Ey Âdemoğlu; Sen aşkı yanlış anladın. Yüreğine dön bak! Asıl sahibi bulacaksın...
148.00 ₺ -
Kağıttan Uçak
Yıl 1969... Çorum’un Karacaören Köyü’nden Avustralya’nın Melbourne şehrine kalkan bir kervan... Ve altı yaşında bir çocuk... Umut mavisi göklerde yeni bir hayata yelken açarken merakını, sevgisini ve saflığını ceplerine dolduran, koca yürekli bir çocuk... Mahallede “kâğıttan bir uçakla” oyun oynamak hevesiyle başlayan hikâyesi, onu “gerçek bir uçakla” “yer ile göğün birleştiği yere” taşıyor, köyünden de koparıyor. Her göç hikâyesi; içinde biraz hüzün, biraz yalnızlık, kimi zaman gülmece ama hepsinden daha fazla sabır ve güç duygularını barındırır. Türlü sebeplerle yaşadığı diyardan göç etmek zorunda kalan insanlar için bu duygular, hayatın en ince noktasında cem olur ve benzer hikâyelerle birleşerek büyür, birbirine kenetlenir. Kâzım Ateş’in hikâyesi işte böyle bir hikâye... İnsanlığın bu kadim yazgısını çocuk gözüyle anlatan, “yeni bir dünyada” büyümenin ne demek olduğunu, o dönemin fotoğrafını çekerek okurlarına sunan ve tüm samimiyetiyle yüreklere dokunan bir hikâye. Sûret aynası gibi net, sîret aynası gibi derin.
74.00 ₺ -
Mehmet Fazıl Paşa
Mehmet Fazıl Paşa… Daha çocuk yaştayken at binme yeteneğiyle Şeyh Şamil'in gözüne giren… Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Dağıstan'daki özgürlük mücadelesi ile geçiren… Ruslara esir düştükten sonra yine askeri yetenekleri sebebiyle bir Rus subayı olarak yetiştirilen ama Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlı ordusuna katılan bir savaşçı… Osmanlı'ya iltica ettikten sonra Süvari Kolağası rütbesiyle Devlet-i Aliyye’ye hizmet eden… 93 Harbi'nde Gazi Ahmet Muhtar Paşa ile birlikte savaşan, Aziziye tabyasındaki başarılarıyla binbaşılığa terfi eden… I. Dünya Savaşı başlayınca Kafkas Cephesinde İhtiyat Süvari Kolordu Komutanı olarak savaşan… İlerleyen yaşına rağmen bizzat cephenin ön saflarında gösterdiği aktif mücadele üzerine Enver Paşa tarafından eli öpülen gizli bir kahraman… Atlara fısıldayan, aslanları dize getiren bir Kut’ül Amare şehidi… Romanlarıyla tarihin gizli kalmış detaylarını ve kahramanlarını bugüne taşıyan İsmail Bilgin, güçlü kalemiyle Dağıstan’dan İstanbul’a, oradan Bağdat’a, yeniden Kafkaslara ve Kut’ül Amare’ye uzanan soluk soluğa bir macera ile tarihin önünde saygıyla eğileceği bir kahramanının hayatını resmediyor. Kut’ül Amare’de Bir Aslan Terbiyecisi Mehmet Fazıl Paşa… “Zafer, zekât ister, şehadetim zekâtım olsun dilerim.”
196.10 ₺ -
Gül Ağacı Sana Benzer
Bir yanında geçmişten gelen düşmanların tehlikesi, bir yanında aşkın en çetrefil hali: Ensar... Baharının en güzel günlerinde gönlünü kaptırdığı sevdasına koyu gölgeler düşen Rüveyda... İki dost aile: Ortaklıklar, kayıplar, yalnızlıklar ama günün sonunda birbirinin yarasını aşk ve imanla saran insanlar... Mutlu bir gelecek için gönülleri titreyen Ensar ve Rüveyda vuslata eremeden ayrı düşerler. İkisinin de geçmişinde gizlenen sırlar ve karanlık yüzler, bu buluşmanın önünde engeldir. Vuslat makamına ulaşmak ve geçmişin gölgelerini geride bırakmak için aşkın ve imanın gücüne sığınmaktan başka çareleri yoktur... Yüz binlerce okuru tarafından beğeniyle takip edilen Ahmed Günbay Yıldız'dan, aşkın gerçek manasına dair sürükleyici ve hayatını inandığı değerlerden ayrı yaşayanları özüne döndürebilecek kuvvette bir roman…
199.80 ₺ -
Mimar Sinanın Kayıp Kafatası
“Tarihler 1935’i gösterirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün de izniyle, Türk Tarihi Araştırma Cemiyeti’nden üç uzman Mimar Sinan’ın mezarını açıp kafatasını incelemek ve ölçülerini tespit edip Mimar Sinan’ın Türk olduğunu ispatlamak için türbenin önünde bir araya gelmişti. Yüzyıllar önce kapanan bu mezar bilimsel bir araştırma için açılacaktı; ama bundan daha heyecan verici olan şeyse dünya mimarlığına damga vuran, Osmanlı’nın en önemli şahsiyetlerinden birisinin kafatasının gün yüzüne çıkması olacaktı.” Dönem gazeteleri Mimar Sinan’ın kafatasının mezarından çıkarılıp ölçüldüğünü ve büyük mimarın yalnız kültür değil, kökeni itibarıyla da Türk olduğunun ispat edildiğini duyurmuştu. Fakat o gün gazete haberlerine yansımayan başka şeyler de yaşanmıştı. Bugün yaşanacaklar ise sadece geleceği değil geçmişi de değiştirecekti… Hakan Sökmen, ilk romanı Mimar Sinan’ın Kayıp Kafatası’yla okuru mitolojik ögelerle bezenmiş, gizemli olayların ve komploların eksik olmadığı, gerilim dolu heyecanlı kovalamacaların hiç bitmediği, günümüzden geçmişe uzanan tarihî bir maceraya davet ediyor.
148.00 ₺ -
Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri
Kötülük dünyanın bir yerinde altımızı oymaya devam ediyor. Dünya tarihinin en acımasız liderlerinden Hitler’in yolu Türkiye’ye, Tarlabaşı’nın tam orta yerine düşse ve kötülük tohumları karanlığın bağrında, yerin yedi kat dibinde yeniden filizlenmeye yüz tutsa, hatta Yermük’ten Trafalgar’a tünellerle bağlansa, dalga dalga yeryüzüne yayılsa… Ne olur? İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlığın yeni bir hayat kurma uğraşı verdiği yıllarda, İnönü Türkiye’sinde sıradan bir memuriyet hayatı süren Ali Ulvi büyük planın yazılı olduğu şifreli bir zarf alınca kendini Yermük’ten Trafalgar’a tünel kazarken bulur. Tünelin ucuysa aydınlıktan ziyade kâbus gibi bir karanlığa, fethetmek arzusuyla gözleri kamaşmış bir bilincin hastalıklı hayaline açılmaktadır. Yaşadıklarının gerçekliğinden şüphe ederken gerçek olma ihtimalini de göz ardı edemeyen Ali Ulvi doğru olduğuna inandığı şeyin, vicdanının peşinden giderek bu plana çomak sokmaya baş koymuştur. Serdar Uslu’dan hayalle gerçek arasındaki ince çizgide gidip gelen, insan olmanın manasına, ana gizlenmiş hakikate, yüreği tahtakurusu misali kemiren korkuya, dört bir yandan yayılan ve kuşatan kötülüğe dair mitolojik ve felsefi motiflerle bezeli, kara mizahın büyülü gerçeklikle buluştuğu bir ilk roman…
74.00 ₺ -
Harp Baladı
Binbaşı Halil Sadi, eşi Leyla ve oğlu Yusuf. Hep iyi şeylerin olduğu bir evde mesut yaşarlar. Fakat Halil’e ulaşan celple cihanda kopan fırtına bu mesut ailenin evine de sızar. Birinci Cihan Harbi tüm şiddetiyle Osmanlı topraklarını kavururken Binbaşı Halil’e kutsal toprakları savunmak düşer. Binbaşı Halil Sadi, Cemâl Paşa komutasındaki Kanal Harekâtı için önce Şam, ardından Filistin’e gitmek üzere uzun bir tren yolculuğuna çıkar. Yolda pek çok kişiyle tanışır: Arnavut Ali Ferid, Sarı Cevdet, felsefe öğretmeni Albay James J. Fitzgerald, Başçavuş Niyazi… Her birinin hikâyesinden öğrenecek, sorgulayacak pek çok şey yazılır hanesine. İnsan, hayat, zaman, savaş ve ölüm başka başka anlamlar kazanır Binbaşı’nın zihninde. Madden ve manen sınanacağı bu meşakkatli yolculuğaysa oğlu için kaleme aldığı mektuplar eşlik eder. Cihan Çetinkaya, roman boyunca her türlü farklılığa rağmen insana dair duygularda aslında ne kadar çok ortak noktada buluştuğumuzu, çetin şartlarda hayatta kalma mücadelesinin herkesi eşit kıldığını vurgularken okura hem gerçekçi hem de duygusal bir anlatı sunuyor. Harp Baladı, insan olmaya, savaşa, esarete, vicdana ve hayata dair bir iç muhasebe… “Yazık, bazı duyguların merhameti olmuyor. İnsan bir kokuyu hayal edince elinde hatıralardan başka hiçbir şey kalmıyor.”
111.00 ₺ -
Halid Bin Velid Okay Tiryakioğlu
İbrahim bin Cevri el Hamevi el Gassani, Kanonikler adına çalışırken Halid bin Velid’in canına kastedecek kadar gözünü karartan bir Hristiyan Gassani fedaisidir. Yolu sahabe-i kiramın önemli isimlerinden Amr bin As ile kesişince İslam’a tanışır ve o günden sonra genç ve yetenekli bir savaşçı olarak kendini adeta İslam ordularını komutanı, Peygamber Efendimizin Seyfullah unvanını verdiği Halid bin Velid’in hizmetine adar ve macera başlar. Artık komutanların şahı Halid nerede vazife alsa İbrahim de onun yanındadır. İrtidat hareketlerinin bastırılmasında en saflardan olan biteni aktarır. İbrahim’in tuttuğu kayıtlar eşliğinde Halid bin Velid ve ordusunun kahramanca savaştığı cepheler art arda gelir. Sahte peygamber vakalarını başarıyla bastıran Seyfullah, Irak’ta Sasaniler’e, Suriye’de Bizans’a karşı saf tutar. Fetih hareketleri hız kesmeden devam eder. Busra’da, Havran’da, Ecnadeyn’de, Yermük’te, Şam’da İslam düşmanlarının kalbine korku salan Halid bin Velid’in kahramanlık ve cesaret dolu hayatı Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bugüne taşınıyor.
247.90 ₺ -
Arnavut Zeynel
Balkanlardan göç eden bir yiğit efe… Arnavut Zeynel... Ülkemizin kurtuluşuna imza atan binlerce bilinmeyen kahramandan biri... Manisa Turgutlu’nun tamamen yanmasına engel olan ve gün yüzüne çıkan hikâyesiyle bir kurtuluş kahramanı… O ve onun gibi binlerce Müslüman Türk; canlarına, namuslarına ve sahip oldukları her şeye el uzatan Yunan ve Bulgar zulmünden kurtulmak için göç etmişti. Yaralarını sarmaya, yeniden düzen kurmaya çalışırken kader yine karşılaştırdı onları. Ama bu sefer her şey farklıydı. Terk etmeleri istenen topraklar ana vatanlarıydı. Savunmasız kadınlar, yaşlılar ve çoluk çocuğun acımasızca katledildiği, evlerin yağmalandığı, köylerin işgal edildiği o ıstıraplı günlerde çeteler ve dağdaki eşkıyalar bile söz konusu vatan olduğunda birleştiler. Artık bıçak kemiğe dayanmıştı. İzmir işgal edilmişti. Sırada Aydın, Manisa, Denizli vardı ve oradan Anadolu’ya açılan koridorla tüm yurdu işgal edeceklerdi. Elinde gaz tulumbalarıyla 6300’den fazla bina ve evin olduğu Kasaba’yı (Turgutlu) yakan Yunanlarla ölümüne mücadele eden, bir mahalleyi ve 200 evi kurtaran Arnavut Zeynel’in adı bu kitapla ölümsüzleşiyor…
88.80 ₺ -
Sarı Mendil Mavi Oya
Mavi oyada umut, sarı mendilde hazan, Aşk gönül savaşıdır, vuslat diyorsan kazan. Kendini ne kadar tanıyorsun? Sonu belli olan bu hayat yolculuğunda, kendini tanıyamamışsa, başka neyi tanıdığını iddia edebilir ki insan? Tarık Akarsu, küçük yaşta annesini kaybetmiş, yanlarında yetiştiği ve aile olarak gördüğü arkadaşlarıyla bir dünya kurmuştur kendine: Aysima, Maya, Füruzan, Âsım… Küçük yaşta yüreğine ektiği Aysima, büyüdükçe bir sevda filizi verir gönlünde. Sevdasını yıllar boyu içinde büyütür de bir türlü söyleyemez muhatabına. Sütkardeşi Füruzan, onun adına bu sevdayı inşa etmeye çalışsa da araya maddi uçurumlar girer. Yıllar ve yollar, Aysima ile Tarık’a başka insanlar, başka hayatlar taşır da gönüllerinden birbirlerini silemezler. Büyük acılar, büyük bedeller sonrası sevenler kavuşacak mıdır, taze bahar çiçekleri hayat bahşeden kokularını aynı hevesle cömertçe yayacak mıdır? Her ânı imtihanla çevrili dünya hayatında yüreğini aynı safiyette tutmak zor mudur, kolay mı? Gören göz, düşünen akıl, seven ve nefret eden gönül, acıyı ve sevinci yaşayarak imtihan olan kalpler… Güller, dikenlerini aşınca açar çiçeklerini. Diğer çiçeklerden daha özel olmasının, daha asil olmasının nedeni budur… Seven, gülün dikenine dokunmuşsa vay haline! Hançer yarası merhem sayılır onun verdiği hicranın yanında.
270.10 ₺ -
Gecenin Örtemediği Şehir Kudüs
Kariye Müzesi ile başlayıp Kudüs’e varan bir serüvende kendi hikâyesindeki aşkı nihayet bulmuştu Aslı. Onu yola düşüren içinde yılların ukdesi olarak taşıdığı bir talebiydi. Aradığına orada kavuşacağına inanmış ve Allah'a yakarmıştı. Kolay olmayacaktı elbet. Kudüs bir aşk hikâyesi ise onda bir nokta dahi olabilmek bedel isterdi. Kudüs; "Aşk"tı. Çileli, zor, zahmetli ve tutkulu bir aşk. Kudüs; bir "Aşk Yolu" idi. Bu yolun yolcusu olmak sabır ve direnç gerektiriyordu. Kudüs; yaşlı Ümmî Hatun'du, çocuk Fâtıma'ydı, inançlı Abdulkâdir El-Said'di, cesur Âiyşe Hatun'du... Mescid-i Aksa’ydı, Ömer Mescidi’ydi, Nebi Musa Makamı’ydı, Zeytin Dağı’ydı, El-Halil’di, Batı Şeria’ydı. Orada Miraç’ın gölgesi vardı. Dar sokaklarında inancın, sadakatin, sabrın, direnişin öyküsü gizliydi. *Kudüs’e gidenler bilirler; döndüğünüzde artık tam değilsinizdir. Kalbiniz, aklınız ve sevdaya dair ne varsa bildiğiniz-hissettiğiniz yarısını bırakırsınız o topraklarda... Bir kere havasını çektiyseniz içinize, geriye bıraktığınız her soluğun boşluğunu özlem doldurur... Arzın Kapısı’ndan geçtiyse ayaklarınız, vicdanınız insanlığın türlü hallerini gördüyse, göğüs kafesinize bir yumru oturur, yutkunsanız da geçmez acısı... Hele bir de saçını okşadıysanız Filistinli bir çocuğun, o masum kokusu sindiyse ellerinize... Unutamazsınız... Uyuyamazsınız... Yok sayamazsınız... Nalan Güven, Gecenin Örtemediği Şehir Kudüs’te bir kendinden hiçliğe geçiş yolculuğu anlatıyor samimiyeti her satıra sinen bir duyarlılıkla…Çünkü aşk yolunda her adım hiçliğe atılır...
185.00 ₺ -
Hanne
Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı…Hanne. Aile içi şiddeti, cinayeti, intiharı, evlatlık olmayı, kültür çatışmasını, aşkı, varoluş sancısını yaşamış ve sonuçta infilak noktasına gelmiş bir hayatın sahibi. Madden güçlü fakat manevi olarak zayıf hayatında gerçek kimliğini arayan bir kadın. Yaşadığını hissetmek ve lanetli geçmişinden kurtulmak için yine geçmişinden bir umut arıyor… İnsan asla geçmişini unutmaz. Ne kadar görmezden gelse de inkâr da etse geçmişi sarıp sarmalar. İnsan hayatına anlam arar. Kendisini bir değere ya da köklerine ait hissederek hayata dair bir anlam oluşturabilir insan fakat geçmişiyle barışık olmadan bunu başaramaz. Peki ya geçmişi ile barışık değilse? Yüzleşmesi gerekir geçmişiyle, gerçekle… İnsanı en çok acıtan şey ise gerçekle yüzleştiği o andır. Kitapları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Hanne’de pek çoğumuzun çevresinden izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikâyesini ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslup ile anlatıyor.
203.50 ₺ -
Hayal Denizi
Varlığının şerhini düşmeye niyetlenmişken bir rüya düştü İbn Arabi'nin alemine. Rüyasında kendini uyurken izledi; bir kuş, bir harf, bir ayna, bir harita kaldı geriye. İşaretlerin peşinden gitti İbn Arabi zira Hızır demişti ona "Hakikat, sana hayal denizinden gösterilecek, rüyalarına sahip çık...” diye. Yüzyıllar öncesinden bugüne kavuşan bir haritanın peşinde büyüyen bir arayış hikâyesi... "İbn Arabi'nin yolculuğu, yazılmış bir kaderdi. Hayalleri haritanın üzerindeki şehirlere saçılmıştı. Yol gitti, yolcuyu tanıdı, şehirler gezdi, ölüme şahit oldu, vebayı bildi, Mekke'ye geldi, Kudüs'ü gördü ve Anadolu'ya umut saçtı..."Aydın Hız, kelimelerin gücüyle dönemin atmosferini bugüne taşıyor.
196.10 ₺ -
İngiliz Kıskacı
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yıkılmak üzere olan, işgal altında bir vatan. Bu yıkımı kendi istedikleri gibi sonlandırmak isteyen İngilizler ise boş durmuyor, her yerde casusları ile çalışıyorlar… Devleti yeniden ayağa kaldırmak isteyen vatanperverler ise işgali sonlandırmak ve yeniden bağımsız olmak için var güçleriyle gizlice çalışıyorlar. Çıkış aranıyor… En büyük düşmanları ise kendilerinden gibi gözüken casuslar… Bu casuslardan en tehlikesi ise İngilizlere çalışan Hint asıllı Mustafa Sagir. İstanbul'a geldiğinde kendini bağımsızlık taraftarı olarak tanıtır. Hint Müslümanlarının temsilcisi olduğunu ve büyük miktarda mali yardım için aracılık edeceğini belirtir. Daha sonra ise büyük görevi olan Millî Mücadele’yi engellemek amacıyla Ankara’ya ulaşır. Hedefi mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenlemektir. Devleti ve milleti için canını ortaya koyanların ise başka bir planı vardır… İsmail Bilgin’in sürükleyici kaleminden İngiliz Kıskacı, İstanbul'un İşgali’nden başlayarak Ankara'ya dek uzanan olaylar zincirini, sağlam bir kurgu ve akıcı bir anlatım ile kaynaklar eşliğinde okuyucuya sunan özel bir tarihi roman. O zor ve fedakârlık dolu günleri tekrar hatırlamak ve unutmamak adına...
259.00 ₺ -
Kızıl Ufuklar
Batı’nın ve Doğu’nun cesaret ormanlarının kaplanı, iman gücüyle dolu bir padişah; adaletini kendine kılıç yapmış Kanuni Sultan Süleyman… “Tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, veziriazamım, beylerbeyim” dediği Pargalı İbrahim Paşa… Ve düşmanlarının korkulu rüyası… Anadolu, Rumeli, Mısır, Afrika, Akdeniz ve Karadeniz'in koruyucusu… Osmanlı Devleti'nin gizli istihbarat örgütü Çelik Hilal'in lideri, çaşıtlarbaşı Casus Vehimi geliyor! Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa'sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, Osmanlı casuslarının piri Vehimi’nin yine başrolde olduğu, Mohaç zaferiyle sonuçlanan bir macerayla yeniden okurlarıyla buluşuyor. Vatikan koridorlarından yeniçeri isyanlarına, aşılmaz kalelerin burçlarından en derin humbara tünellerine, güç ve zekânın birleştiği Vehimi’nin gölgesinde yepyeni bir aksiyona hazır olun!
203.50 ₺ -
İstanbulun Çağrısı
Ben Konstantinapol... Dünyanın göz bebeği… Ay ışığı sularıma vuruyor... Beni cennete benzetiyor elçiler. “Altından nehirler geçen cennet. Selam sana Konstantiniyye, ey Peygamber müjdesi. Geleceğiz, bekle bizi.” Ve yürüyor bir hükümdar… Tuğlar, davullar, kösler, nakkarelerle... Tuğların rüzgârına tutulmuş kızıl, kara, doru, beyaz donlu atlarla... Kanatlı bir kısrak öncülüğünde aşılıyor surlarım...Gece kadar siyah. Topuklarına kadar uzanan yelesi, gök rengi gözleri… Ve ben düşümde bu düşü anlatıyorum. Sultan Mehmed’in rüyası. İmparator Konstantin’in ve Bizans’ın son sığınağı. Peygamber sözüyle müjdelenen, İsa’nın ve Meryem’in himayesinde olduğuna inanılan, uğruna candan geçilen şehir. Erguvan renkli tüllerle bezenmiş davetkâr güzel. İstanbul. Bir önceki romanı Lâ’l ile TYB’den “Yılın Romanı Ödülü”nü alan Ayşe Kara, İstanbul’un Çağrısı’nda yine çok katmanlı bir kurguyla çıkıyor okurların karşısına. Ve ilk defa denenen bir şeyi yaparak tüm zamanların rüya şehrine bu şehir uğruna olanı biteni kendi ağzından anlattırıyor. Sultan Mehmed’in, XI. Konstantin’in, Elif’in, Anna’nın, Babanakkaş’ın, Ak Şeyh’in, Celep Munzur’un, Longo’nun, Burunsuz Gregoryus’un, Nalbantoğlu İhsan’ın, Talihi Yaver Turan’ın ve Çakır’ın İstanbul’unu… Bir yanda bin yıllık başkentlerini kaybetme ihtimalini ilk kez bu kadar derinden hisseden Bizanslılar, bir yanda Peygamber müjdesine erişebilmek için her şeyi göze almış Türkler... Ve Osmanlı ordugâhında peş peşe işlenen cinayetler, yürek söken esrarengiz bir katil… Bir Bizans oyunu mu bu? Yoksa Sultan Mehmed’in hiç beklemediği yerden gelecek bir hesaplaşma mı? Çağlar açıp çağlar kapatan topların yıkamadığı, aşılamayan surların bir sırrı mı var? Sır nedir? Kutsal Sandık, Rum ateşi, karadan yürüyen gemiler, suda seken toplar, şehrin altını avuçlarının içi gibi bilen lağımcılar… Bir şehri korumak ya da fethetmek için ne gerekir? “Ah! Tarihteki muhasaraların en ihtişamlısı.” Ayşe Kara’dan karakterleri, kurgusu, tarihi atmosferi, incelikle işlenmiş detayları ve kuşatıcı bakışıyla İstanbul’a, Bizans’a ve Osmanlı’ya dair unutulmayacak bir roman; İstanbul’un Çağrısı…
166.50 ₺