-
İslamın Aynası Camiler
Dünya çapında ünlü felsefe ve estetik profesörü, Fransız Müslüman düşünür Roger Garaudy, bu eserinde üç kıtaya damgasını vuran İslâm sanat ve mimarisinin felsefî ve estetik açıdan son derece çarpıcı bir değerlendirmesini yapıyor. “Güzelliğin Dini İslâm” düşüncesinden yola çıkan yazar, “Allah güzeldir, güzelliği sever” hadisinin İslâm sanat ve mimarisinde nasıl somutlaştırıldığını en çarpıcı örnekleriyle gözler önüne seriyor. Yazar, evvelki dönemlerin ihtişamını gözler önüne sermekle yetinmiyor, Müslümanların Batı’yı ve geçmişi taklitten kurtularak yeni bir silkiniş ve yeni bir dirilişle İslâm’ı yaşamaya başladıkları an, eskiden olduğu gibi, yine muhteşem sanat ve mimari eserler ortaya koyabileceklerini de müjdeliyor. İslâm sanatı ve mimarisi konusunda hem dînî hem tarihî hem de felsefî ve estetik bilgilerle donatılmış bu eser, sahasında tek ve biricik olma özelliğine sahiptir. İslâm sanatı, Kur’ânî bakış açısının doğrudan doğruya ifadelendirilişidir. Bu, şu demektir: İslâm sanatının asıl misyonu, bize “Allah’ı yeniden hatırlatmak”, o ilk ve son gerçeği bize yakînen tanıtmak, var ettiği ve sonunda yok edeceği bu kâinatta Allah’ın gözle görülmeyen varlığının her zaman yeni ve her zaman hayran bırakan o keşfini bizlere yaşatmaktır. Allah ile insan arasında her türlü aracılığı reddeden İslâm ruhaniyetinin mekânı ise, merkezsiz bir mekândır. Orada sonsuzluk, organik bütünlükle değil aksine, ilâveler ve âhenkli tekrarlarla telkin edilir. Eski Yunan tapınağının simetri ve ölçülerinin aksine ve Hıristiyan bazilikasındaki âyin düzeninin tersine, bir caminin sütunları, insanlar veya eşya ile ortak noktası bulunmayan, ilâhî sonsuzluğa nispetle eşyanın nâtamam oluşunu ve sınırlılığını telkin eder ve âdeta bir hurma bahçesi şeklinde çoğalır. Kâbe’nin taştan süssüz küp şeklindeki mimarisinden, Sinan’ın İstanbul ve Edirne’deki en cesur mimarî şaheserlerine halel getiren Osmanlının barok camilerine kadar, kaynağını Kur’ân vahyinden alan yaratıcı ruhun coşkusu, dünyanın her yerinde bütün sanatların odak noktası olan camileri ortaya çıkarmıştır. Musikisi ve şiiri gibi İslâm’ın bütün görsel sanatları da, İslâm inancının temel hedefinin plâstik ifadesinden başka bir şey değildir; dolayısıyla İslâm’da bütün sanatlar insanı camiye, cami de ibadete götürür. Resmin “olmayışı”, tabiatın “reddi”, gerçekçilik “eksikliği” ve (cami gibi büyük) binadaki “boşluk” yüzünden İslâm sanatı hakkında “olumsuz” yorumlar ortaya atılabilir. Oysa bu kusur diye sayılanların hiçbiri ne reddediştir, ne de inkâr, tam aksine aşkınlığın (yani Allah’ın yüceliğinin) en tavizsiz tasdiki, teyidi ve vurgulanışıdır. Çünkü İslâm’da aracıya, ara bulucuya yer yoktur, tam aksine Allah ile tabiat arasında kesin ve tam bir ayırım vardır!
185.00 ₺