-
Dünün Devrimcileri Bugünün Reformistleri
Reformist dinî aydınların uygulamaya dönük eleştirileri ve bunlara bağlı olarak şekillenen önerileri doksanlı yıllar boyunca İran içinde büyük bir dalgalanmaya, coşkulu bir hareketliliğe yol açtı. İran, hakkında dünya medyalarındaki abartılı resimlerle bütünleşirken; bu ülkeye karanlık, dışa kapalı ve güvensiz bir görünüm kazandıran söylemler bu yıllarda ya geri çekildiler ya da kendilerini yenileme ihtiyacı duydular. Doksanlı yılların reformistleri, seksenli yılların başlarında devrimcilerin keskin sloganlarla öne sürdükleri gibi, İran'ı dünyadan yalıtılmış bir ülke olarak tanımlamak istemediler. Gerçi reformist dinî aydınların büyük çoğunluğunu, devrimin başlarındaki keskin, tepkisel, aşırı sol ve anarşist söylemi geliştiren gençler oluşturmaktadır. Yaşadıkları değişimi bir gelişme olarak nitelendiren reformist dinî aydınlar, başlangıçtaki tepkisel ağırlıklı radikalliklerini yetmişli yılların siyasal söylemlerinin keskinliğine bağlarlar; şimdiki eleştiri ve önerilerini ise, savaş şartlarının mantıkî sonuçlarına kadar ilerlemesine izin vermediği bir devrimi tamamlayan zorunlu adımların bir gereği olarak açıklarlar.
120.45 ₺ -
Şarkın Şiiri İran Sineması
Hollywood'un egemenliğindeki seyirci, Bergman, Fellini, Visconti, Berson, Ozu vs. gibi yönetmenlerin eserlerine benzer filmler görmekten ümidini kesmişken, birdenbire sıra dışı gelen İran sinemasıyla karşılaştı. Sinema, İran'ın modern bir dünyada dini bir yaşama tarzı oluşturma tecrübesi sırasında, sanatçıların kendilerini özgür hissettikleri bir estetik alan durumundadır. Bu alan, modernlikle din arasındaki anlaşmazlık konularının açıkça tartışılmaya başlandığı bir zemine dönüştü. Sinema, düşünce özgürlüğünden siyasal ve kültürel kurumların yapısına, sansürün ölçülerinden sivil topluma, emri bil maruf nehyi anil münker'den hicaba varıncaya kadar bir dizi kurum ve kavramın tartışılmasının zemini oldu. Sinema ile ilgili sorular, İslam tarihinde kemikleşmiş bulunan, bilinçaltında bastırılan ya da uyutulan, tartışma alanının dışına itilmiş tesettürün sınırları ve kadının kamusal alandaki yeri gibi konulardan, İslam tarihindeki ataerkil geleneklerin rolüne varıncaya kadar bir dizi tartışmayı gündeme taşıdı. Bu kitap, dünyayı büyüleyen bu sinemanın yakın ve doğru okunması yönünde içeriden yapılmış bir katkı niteliği taşımaktadır.
11.68 ₺ -
Bana Uzun Mektuplar Yaz
“Bir mektup almak istiyordu, öyle çok istiyordu ki, adına yazılmış kalın bir zarfa dokunmayı, kantinde bir köşeye çekilerek o zarfın içindeki sık yazılı sayfaları çıkarmayı ve bütün sayfaları baştan aşağıya defalarca okumayı...” Bir zamanlar yoksul köy çocuklarının bozkırın ortasına inanç ve emekle kurduğu yanı okulda büyüyen kız çocukları... Aşkı, dostluğu, hasreti, idealleri, hayalleri, kavgayı, tutkuyu anlatan mektuplar... Cihan Aktaş, bu kez öğretmen olma idealiyle hayatın orta yerine fırlamış bir genç kızın, Aslı’nın gözünden, Türkiye’nin siyasal kutuplaşmalarla sarsılan yetmişli yıllarını ve savrulan hayatları anlatıyor. Kelimelerini ince duyarlılıklardan damıtan hikayelerini hayatın ihmal edilmiş, yaşantıları yeteri kadar paylaşılmamış arka odlarında arayan, otuz yıl geç gelmiş bir mektuptur belki bize ulaşan.
11.49 ₺ -
Duvarsız Odalar
"Yeteri kadar kalın olmalıydı duvarlar ki yıkılmasın." Kayıp resimlerin parçalarını arıyor bu öyküler: kimi zaman bir çocuğun içli suskunluğu örüyor hayatın duvarlarını, kimi zaman içindeki coğrafyanın gezgeni olmaya adanmış bir kadın; hızına yenik düştüğümüzü sandığımız zamandan damıtılmış kelimeler odaların, yolların, sokakların, dağların türküsünü saklıyor satır aralarına; tam da "akıp gidiyor işte hayat" dediğimiz anlarda, gözden kaçmış ayrıntılarla çıkıyor karşımıza anlatıcı; belleğimizin yorgun duvarlarına düşmüş gölgelerin aslına çağırıyor bilincimizi.
6.08 ₺ -
Tanzimat'tan 12 Mart'a Kılık Kıyafet Ve İktidar
Türkiye’de yaşanan başörtüsü yasakları ve bunlara bağlı gelişmeler, Müslümanların geleceğinin tarihi açısından oldukça anlamlı bir yere sahiptir. Bu son yıllarda başörtüsü etrafında o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki, sonuç olarak acaba biz neler yazmışız, neler söylemişiz, diye sordum kendi kendime. Gördüm ki, bütün yazılanlara ve konuşulanlara rağmen hâlâ anlaşılmamış, çarpıtılmış ya da üstü örtülmüş konular var. İktidarlar gizli ya da açık yasaklara kılık-kıyafetle uğraşmayı, kılık-kıyafeti kendi yönelimlerine göre belirlemeyi hep gündemlerine almışlar, gün gelmiş örtülü hanımların okuyarak meslek sahibi olmalar yerine üniversitelerden uzaklaştırılarak toplumda etkin konumlara gelemeyişlerini programlamışlar. Bu programlayışta Batılı anlamda “insani değerlerin” ikiyüzlülüğü somutlaşmakta. Elinizdeki araştırma, bu konuyu kılık-kıyafetin iktidarlarla ilişkisi ekseni üzerinde ele aldı. Kılık-kıyafet ile kimlik arasındaki o doğal bağlantıya, dolayısıyla kılık-kıyafetin iktidarlar karşısındaki durumuna açıklık getirmek amaçlandı. Yıllar boyu İslamcılarla Batıcılar arasında süregelmiş örtü tartışmalarına yer verildi.
142.35 ₺ -
Türbanın Yeniden İcadı
Başörtüsü tartışmalarının olumsuz bir sürü anlam yüklenerek yıpratılan “türban” üzerinden sürdürülmesi, bu konudaki çözümsüzlüğün nedeni olmaya devam ediyor. Başörtüsü sorunu çözümlenecekse, türbandan değil başörtüsü sorunu çözümlenecekse, türbandan değil başörtüsünden söz etmek gerekecek. Ben ikame bir isim olan “türban”ın yaygın bir şekilde kullanımının sorunun çözümünü zorlaştırdığı kanısındayım. Bu çalışmayla, “türban” konusunda yaşanan ve doğrudan doğruya insanların kişisel gelişim süreçlerini etkileyen kavram kargaşasına bir parça da olsa açıklık getirmeyi umuyor, diliyorum. Türban yasaklarının bugün olduğu gibi neredeyse otuz sene önce de “otuz yıl önce türban yoktu, o zaman Müslüman değil miydik?” şeklinde bir soruyla savunuluyor olduğunu gösteren ifadelere hâlâ rastlanmaktadır. Dileğim, bu sorunun otuz yıl sonra sorulmayacak olmasıdır.
160.60 ₺ -
Azizenin Son Günü
Sadece küçeler bilirdi bazı soruların cevaplarını; Gizli bahçelere açılan dar, sessiz, serin loş küçeler. Hikayenin has kalemi Cihan Aktaş, zamanın solgun aynasına düşen hayatların dokusuna sinmiş güçlü bir mekan duygusunu sımsıkı tutunulmuş ülkelerin, sokakların, odaların, kalelerin diliyle anlatıyor bu kitabında. İnsan ve zaman terk etse de mekanları sevda türkülerinin bilge sesinin susmayacağını, tarihi yazan hiçbir gücün hiçbir zaman ve mekanda insanın hayata olan inancını, sevdalara bağlanan kalbini, kedere ve hasrete kardeş direncini yıkamayacağını söylüyor her hikayede. Gün olur bir insanın kaderi bir ülkenin kaderiyle birleşir, gün olur bir hasretin ateşi bir türkünün avazına düşer, ama sevda sürüyorsa umut hep var demektir, sıla varsa yalnızlık hep umutsuz değildir.
4.75 ₺ -
İslamcılık Bir Hayat Tarzı Eleştirisi
Bu kitapta yer alan yazıların ortak teması, özellikle altmışlı yıllardan itibaren gelişmeye başlayan ve seksenli yıllarda da görünürlük kazanan İslamcılık akımının pratiğini, çoğunlukla entelektüel kadınların tecrübelerinin ortaya koyduğu bir açıdan okuma eğilimidir. Son elli yıl içinde İslam'la ilgili her tezahürün, sorunun ve sorgulamanın adı olan İslamcılık, modern dünyada dinî bir hayat yaşama, bu hayata ilişkin sorular sorma, bu hayat bağlamında karşılaşılacak sorulara cevap verecek bir donanıma sahip olma kaygısının oluşturduğu bir dalganın veya hareketin adıdır. İslamcı aydınların gündeminde olan sahicilik, içtenlik, kendi olmak, kimliğine sahip çıkmak, kimliğini yeniden tanımlamak, daha yavaş ve sade, daha mütevazı ve tabiatın dengelerini gözeten bir hayat kurmak, israftan kaçınmak, hakkaniyet ve adalet... şeklinde uzayıp gidecek olan tartışma ya da okuma başlıkları, İslamcılığın benim bu kitapla "bir hayat tarzı eleştirisi" olarak tanımladığım boyutlarını belirginleştirir. Hayat tarzı, en geniş anlamıyla kişinin karakterini, doğuştan mizacını veya tabiatını ve aynı zamanda kişinin ikinci tabiatı haline gelen davranış alışkanlıklarını gösterir.
120.45 ₺ -
Suya Düşen Dantel
Ustasının elinde kalem bir dantel gibi işler hikayeyi, en ince ayrıntıları gösterir kelimeler okuruna, kimi soldun bir hayatın kuytuluklarında saklı kederleri, kim yitip giden hayallerin geride bıraktığı ümitleri, ister ki turnalar aksın başımızın üstünden ,aşsın engin denizleri, yalçın dağları, ister ki aşka ve ayrılığa, hasrete ve hüzne dair ne varsa unutulan, anlatsın usul usul sevenlere, ayrı düşenlere, yitip gidenlere.. Cihan Aktaş�ın kalemi, bir turna misali, akıp gidiyor hayatımızın ortasından.
4.38 ₺ -
Seni Dinleyen Biri
Rutubetli hava yürüyüşümü ağırlaştırıyor, ayaklarımın denetimini yitiriyorum. îki ayağım sanki iki palet; yürürken elimde olmadan dışa doğru açılıyor. Yazın dağlara yürürdüm eskiden ya da yüzerdim; üç yaz oldu denize girmiyorum. Hiçbir zaman hanım hanımcık adımlar atabilen biri olmadım, uçar gibi, kaçar gibi bir tepeye tırmanıyor, bir maniayı aşıyor gibi yürürdüm. Bir müzik sesi ulaştığında kulaklarıma, mesela Reşid Behbudov'dan Azeri bir parça duyduğumda, derinlerime kök salmış biri, yeşil dağlardan koparılmış bir büyükanneannesi olan Çerkez kızı, dans adımları atarak havalara sıçramak isterdi. Yürürken bastığım yere dikkat etmediğimi söylerdi Halil; uzun yürüyüşlerimizde iki üç kez düşmekten kurtarmıştı beni. Orada bir çukur, şurada sürpriz bir basamak, daha ileride hesaba katılmayan bir boşluk ve ben yeryüzüne değil gökyüzüne bakarak yürümek istiyorum. "Salınarak yürümeyin öyle", derdi Zehra eskiden, Betül'le ikimize ki özellikle benim salınarak yürüdüğüm hiç söylenemezdi. "Yürürken melekleri hatırlamalı, melekleri hatırlatmalıyız." "Sen melek değilsin, ben de değilim; hem meleklerin nasıl yürüdüğünü de bilmiyoruz." "Ne bileyim, işte, sokakta yürürken kadınlığı öne çıkmayan bir kadın, bir hanımefendi gibi yürümelisin."
13.52 ₺ -
Hz Fatıma Cihan Aktaş
Hz. Fatıma'yı tanımak, yanlış uygulamaları düzeltmek için gereklidir. Müslüman kadını en iyi anlatmak, İslam'ın mesajının yeni duyurulduğu devir içindeki en sağlam, tutarlı ve vahiy kaynağına en yakın kimseyle, Peygamber ile adeta özdeşleşmiş bir kadın ile mümkündür.
64.60 ₺